Bilim Tarihi ve Bilim Felsefesi \ 2-2
Esin Kahya Hint bilim erken dönemde Yunan’da daha sonra da İslam Dünyasının erken dönem bilimsel faaliyetlerin şekillenmesinde önemli katkılar yapmıştır. Dolayısıyla eğer bilim tarihinde bilimsel faaliyet değerlendirilirken, ölçüt bugünkü bilime katkısı ise, o takdirde, muhtelif yollardan Eski Hint Uygarlığının günümüz biliminin oluşmasında önemli rol oynadığını söylemek gerekir.
Yavuz UNAT Kitapta, astronomi biliminin İlkçağlardan günümüze nasıl geliştiği tarihsel bir süreç ile verilmeye çalışılmıştır. Bu çalışma; Astronomin Doğuşu ve Eski Uygarlıklarda Astronomi, Eski Yunan Döneminde Astronomi, Ortaçağ Astronomisi, Rönesans ve Kopernik (Copernicus) Kuramı, Modern Astronomi ve 17. Yüzyıldan Sonra Astronomi'nin Gelişimi olmak üzere altı ana bölümden oluşmaktadır. Kitabın birinci bölümünde eski uygarlıkların, ikinci bölümünde ise eski Yunan uygarlığının astronomiye katkıları ele alınmıştır. Ortaçağ astronomisine ayrılmış olan üçüncü bölüm, Hıristiyan Dünyası'nda astronomi ve İslâm Dünyası'nda astronomi olmak üzere iki kısımdan oluşmaktadır. Ayrıca bu bölümünde Osmanlı'nın kuruluşundan Cumhuriyet'e astronominin gelişimi ve modern astronominin Osmanlı'ya girişi de ele alınmıştır. Dördüncü bölümde Copernicus'un kurduğu Güneş merkezli Evren Kuramına, beşinci bölümde ise Kepler ile kurulan modern astronomiye yer verilmiştir. Son bölüm, on yedinci yüzyıldan sonraki astronomi çalışmalarına ayrılmıştır. Kitabın, Türkiye'de Astronomi biliminin gelişimine katkı sağlayacağı ümidindeyiz.
Elife Kılıç Enformasyon ve teknolojinin hâkim olduğu günümüzde, bilginin elde edilmesi hızlı ve bilgiye erişim de oldukça kolay olmaktadır. Fakat enformasyon çağının getirdiği bu kadar çok malumat ve bilgi içinde doğru, güvenilir, sağlam ve kesin bilgileri nasıl ayırt edeceğimiz, önemli bir sorun olarak karşımızda durmaktadır. Doğruluk nedir? Doğru bilgi nedir? Doğru bilgiyi yanlış bilgiden ayıran özellikler nelerdir? Yanlış yapmamızın sebepleri nelerdir? Bu türden soruların cevabını bulmak, bizi daha güvenilir ve sağlam bilgilere götürecektir. Düşüncelerimizi temellendirirken hangi doğruluk ölçütlerine başvuracağımız ne sadece felsefe ve bilim ne de diğer araştırma alanları değil genel olarak tüm insanların haklı gerekçelendirmeler yapması için şarttır. Bu araştırma, doğruluğun bilgi felsefesindeki kullanımı, ne olduğu, nasıl gerçekleştiği türünden soruların bilgi felsefesi özelinde ve John Locke merkezde olmak üzere izini sürmektedir
Vedat Çelebi İlk olarak şunu belirtmek gerekir ki Türkiye'de zihin felsefesi bağlamında yapılan çalışmaların arttığı görülmektedir. Ancak bu çalışmalar, daha çok makale, tez ya da çeviri düzeyindedir. Dikkat çekilen bu husus, Amerikalı dil ve zihin filozofu olan John Roger Searle için de geçerlidir. Bu bağlamda literatürdeki söz konusu boşluğu gidermek adına bu eser, zihin felsefesinin temel problemlerini J. R. Searle'ün düşüncelerinden hareketle değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Dolayısıyla kitabın yazılmasındaki temel amaç, zihin felsefesinin temel kavram ve problemlerini Searle'ün zihin felsefesinden ve farklı filozoflardan hareketle detaylı bir biçimde karşılaştırmalı olarak ortaya koymaktır. Nitekim kitabın içeriği Searle ile sınırlı kalmamakta aynı zamanda zihin felsefesinin temel problemlerine değinen önemli birçok zihin felsefesi filozofunun düşüncelerini de içermektedir. Sonuç olarak bu kitapta Searle'den hareketle zihin felsefesindeki problemlerin daha kapsayıcı ve detaylı bir biçimde ortaya konulması ve bu doğrultuda da felsefe alanında Türkçe literatüre katkı sağlaması amaçlanmıştır.
Bu bağlamda kitabın hedef kitlesi; özellikle zihin felsefesi, bilinç, qualia, nörofelsefe, özgür irade ve yapay zekâ çalışmaları ile ilgilenen, başta felsefe olmak üzere psikoloji, sosyoloji, ilahiyat, iletişim bilimleri ile enformatik ve bilgisayar bilimleri alanlarındaki lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyindeki öğrenciler ve akademisyenlerdir.
Esin Kahya, A. Demirhan Erdemir The scientific studies in the Ottoman Empire are not a very popular subject for the researcher working on the history of science and medicine. However there are some books and papers written on the scientific studies of the Islamic World. But the books which were written on the Western historical scientific activities and the dawn and rise of modern science are innumerable. The scientific studies in the Hellenic and Hellenistic periods have also been studied in detail. In other words, although there are a lot of studies on the historical development of science in the Western World, the scientific activities in the Ottoman Empire have not been adequately studied. For instance, one of the well-known historians of science, George Sarton, has written a book on the history of science, named Introduction to the History of Science in which he discusses Hellenic, Hellenistic, Indian, Chinese and Islamic scientific activities, scientists and their works. In this work he also gives useful bibliographical information that can be used for scientific studies on those subjects. But he does not give any knowledge on the scientific activities in the period of the Ottoman Empire. He also wrote books on history of science in which how gave information about the methods of the history of science and scientific improvements in the Hellenic and Hellenistic Periods. There is another famous writer on the history of science, Charles Singer, who wrote on the history of biology and medicine. We can add some other names that wrote on different scientific activities in different periods in different civilizations like Crombie’s works.
Esin kahya , Murat Öner Modern Biyolojinin Doğuşu, on dokuzuncu yüzyılda biyolojinin geçirdiği aşamaları ele almakta, onun bileşenlerini oluşturan, hücre bilim, doku bilim, zooloji, botanik ve evrim gibi alt dallarının doğuşunu ve gelişmesini tarihsel süreç içerisinde ortaya koymaktadır. Bununla beraber, bugün biyoloji biliminde hâlâ tartışılmakta olan "Canlı nedir?", "Canlıyı cansızdan ayıran şey nedir?", "Canlı değişebilir mi?" gibi sorulara on dokuzuncu yüzyılda verilen cevaplar ve bu cevapların da, dönemindeki felsefi eğilimleri nasıl etkilediği gözler önüne serilmektedir.
Stathis Psillos “Bu kitap; nedensellik, doğa yasaları ve bilimsel açıklamayı bütüncül bir şekilde ele alan, bildiğim tek kitaptır. Psillos, bu konulardaki literatüre tam anlamıyla hâkim ve konular arasındaki bağlantıları ustaca açıklıyor. Ayrıca Psillos, güncel tartışma konularına dâhil oluyor ve taraf tutmaya hazır görünüyor ancak bunu okuyucuları temel konularla tanıştırmak ve konuyu uzman olmayanlara açıklamak için yapıyor.”
David Papineau, King's College London

Nedenselliğin doğası nedir?
Nedensellik bilimsel açıklamayla nasıl bağlantılıdır?
Yeterli bir bilimsel açıklama teorisi olabilir mi?
Doğa yasaları, kozmik düzenlilikten daha fazlasını mı içerir?

Stathis Psillos; bu yeni ve özgün giriş yazısında nedenselliğin doğası, bilimsel açıklama ve doğa yasaları hakkındaki klasik ve çağdaş görüşleri analiz edip değerlendirmektedir. Kitap birbiriyle ilişkili üç bölüme ayrılmaktadır: nedensellik, doğa yasaları ve bilimsel açıklama. Psillos, nedensellik bölümüne Hume'un nedensellik hakkındaki görüşlerinin ilgi çekici bir tartışmasıyla başlamakta ve tekil, karşı olgusal ve mekanistik nedensellik yaklaşımlarını inceleyerek devam etmektedir. Doğa yasaları bölümünde yazar, hem yasaların düzenliliği görüşünü hem de tümeller arasındaki ilişkiler olarak yasaları ve yasalara yönelik son alternatif yaklaşımları ele almaktadır. Son bölümde ise doğa yasalarının açıklanması ve bilimsel açıklamanın metafiziği anlatılmaktadır. Her seviyeden öğrencinin erişebileceği bu kitap, felsefenin en kalıcı sorunlarından birine mükemmel bir giriş kitabı niteliğindedir.
Melek Dosay Gökdoğan, Remzi Demir Türkiye'de bilim tarihi araştırmaları oldukça erken sayılabilecek bir tarihte başladı ve üç büyük bilim insanının -Salih Zeki Bey, Abdülhak Adnan Adıvar ve Aydın Sayılı- nın katkılarıyla sağlam bir temele oturtuldu.
Buna karşın Osmanlılar Dönemi'ndeki teknoloji faaliyetlerinin genel bir resmi henüz çizilemedi; Adıvar, bugün de araştırmacılar tarafından başucu eseri olarak kullanılan Osmanlı Türklerinde İlim (İstanbul 1943) adlı eserinde, muhtemelen dönemin bilim tarihi anlayışının etkisi altında teknoloji tarihine çok az yer vermişti ancak bu eksiklik, özellikle de teknolojik gelişmeleri yakından izlemeye çalışan Osmanlıların medeni başarılarının takdir edilmesini ve bilim politikalarının doğru bir biçimde anlaşılmasını olanaksız kıldı.
Osmanlılar Dönemi'nde Teknoloji adını vermiş olduğumuz giriş mahiyetindeki bu kitap, söz konusu eksikliği gidermek maksadıyla hazırlandı. Çalışma üç bölüme ayrıldı: Birinci bölümde XVI. yüzyıla, ikinci bölümde XVIII. yüzyıla ve nihayet üçüncü bölümde ise XX. yüzyıla kadar gelen süreç içindeki teknolojik gelişmeler konu edildi ancak anlatım esnasında sadece kronolojik bir serimleme yapmakla yetinilmedi ve Osmanlı bilim ve teknoloji tarihi açısından kritik öneme sahip olduğunu düşündüğümüz soruların yanıtları da arandı.


Yavuz Unat Türkiye'de Osmanlı bilimi üzerine yapılan araştırmalar akademik olarak 1955'e kadar götürülse de henüz çok yenidir. Aşağı yukarı son 20 yıldır Osmanlı bilimi üzerine önemli çalışmalar yapılmış ve bu araştırmalarla Osmanlı bilimi hakkındaki genel kanılar yavaş yavaş değişmiştir. Özellikle Osmanlıların Batı'yı yeterince takip etmediği gibi sadece yenileşme hareketlerine bakılarak yapılan değerlendirmeler, Osmanlı biliminin genel çerçevesini çizmekten uzaktır. Bilim tarihi çalışmaları, bize, uygarlıkların başarılarının büyük ölçüde bilimsel ve kültürel hareketlere bağlı olduklarını göstermektedir. 600 yıllık bir dünya imparatorluğu olmayı başarabilmiş olan Osmanlı'nın bilimde başarısız olduğunu söylemek bu anlamda olanaksızdır. Osmanlılarda Bilim ve Teknoloji adını verdiğimiz bu kitap, Türkiye'de bu alanda çalışan bilim tarihçilerinin araştırmalarını derleyen bir çalışmadır ve bir kısmı yayımlanmış makalelerden oluşmaktadır. Çalışmanın amacı bu alanda yapılan araştırmaları ve sonuçlarını genel okuyucuya ulaştırmaktır. Osmanlılarda Bilim ve Teknoloji üç ana bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm, Osmanlı bilimi üzerine genel yazıları içermekte ve Bilim ve Felsefeye Genel Bir Bakış başlığını taşımaktadır. İkinci bölüm, Osmanlılarda Matematiksel Bilimler (Matematik, Astronomi ve Fizik) konusuna ayrılmıştır. Üçüncü bölüm ise, Osmanlılarda Coğrafya, Jeoloji, Tıp ve Teknoloji konularını içermektedir.


İÇİNDEKİLER
1 KISIM
BİLİM TARİHİNİN KURUMLAŞMASI VE
PROF DR SEVİM TEKELİ
Remzi Demir
KLÂSİK DÖNEM OSMANLI BİLİM ANLAYIŞI
Fahri Unan
FATİH DÖNEMİ (1451 – 1481) BİLİM ANLAYIŞI VE BİLİM
ADAMLARI
Melek Dosay Gökdoğan, Yavuz Unat
FATİH KÜLLİYESİ
Fahri Unan
KLÂSİK OSMANLI DÖNEMİNDE FATİH
MEDRESELERİNDE İLMÎ VERİM
Fahri Unan
ENDÜLÜS MENŞE'Lİ BAZI BİLİM ADAMLARININ OSMANLI
BİLİMİNE KATKILARI
Ekmeleddin İhsanoğlu
TAŞKÖPRÜLÜZÂDE VE MEVZÛ‘ÂT EL-‘ULÛM’U
Fahri Unan
600 ÖLÜM YILDÖNÜMÜNDE İBN HALDÛN’UN TARİH VE
TOPLUM FELSEFESİNİN TÜRKİYE’YE GİRİŞİ VE ETKİLERİ
ÜZERİNE BİR DENEME
Remzi Demir
ON SEKİZ VE ON DOKUZUNCU YÜZYILLARDA GENEL
ÇİZGİLERİYLE OSMANLILARDA BİLİM
Esin Kâhya

OSMANLILAR DÖNEMİ TÜRK DÜŞÜNCESİNE GENEL BİR
BAKIŞ
Remzi Demir
MECMÛA-İ ULÛM-İ RİYÂZİYE
Melek Dosay
SUBHİ EDHEM BEY’İN ‘İLM-İ NEBÂTÂT TÂRÎHİ’NDE
BİLİM TARİHİ VE BİLİM FELSEFESİ BİLİNCİ
Remzi Demir
FEN ADAMLARI, İLK BİLİM TARİHİ KİTABIMIZ
Remzi Demir
2 KISIM
PROF DR ESİN KAHYA VE BİLİM TARİHİNE KATKILARI
Yavuz Unat
OSMANLILARDA MATEMATİK
Melek Dosay Gökdoğan
FATİH DÖNEMİ MATEMATİKÇİLERİ
Melek Dosay Gökdoğan
SEMERKANDÎ’NİN EŞKÂL EL-TESÎS ADLI
GEOMETRİ ESERİ ÜZERİNE BİR DEĞERLENDİRME
Ali Rıza Tosun
TAKİYYÜDDÎN VE STEVİN’DE ONDALIK KESİRLER
Remzi Demir
ÇAĞDAŞ MATEMATİĞİN TÜRKİYE’YE GİRİŞİ,
(HALİFEZÂDE İSM‘ÎL EFENDİ’DEN SÂLİH ZEKİ BEY’E
KADAR YAPILAN ÇALIŞMALARA GENEL BİR BAKIŞ)
Remzi Demir
HOCA İSHAK EFENDİ VE ESERİ MECM'UA-İ 'ULÛM-U
RİYÂZİYYE
Melek Dosay Gökdoğan, Mutlu Kılıç
SÂLİH ZEKİ BEY (1864-1921),
Remzi Demir
SÂLİH ZEKİ BEY’İN MATEMATİKLE İLGİLİ
KÜÇÜK BİR YAPITI
Remzi Demir, İnan Kalaycıoğulları
AHMED CEVDET PAŞA’NIN ÖNERDİĞİ YENİ BİR TAKVİM
Remzi Demir, Yavuz Unat
FATİH DÖNEMİ ASTRONOMİSİNE GENEL BİR BAKIŞ
Yavuz Unat
ALİ KUŞÇU
Remzi Demir, Yavuz Unat
OSMANLI TÜRKLERİNİN EN BÜYÜK ASTRONOMU VE
ÇALIŞMALARI TAKÎYÜDDÎN VE İSTANBUL GÖZLEMEVİ
Yavuz Unat
KOPERNİK KURAMI’NIN TÜRKİYE’DEKİ YANSIMALARI
İnan Kalaycıoğulları, Yavuz Unat
ÇAĞDAŞ ASTRONOMİNİN TÜRKİYE’YE GİRİŞİNDE
HOCA TAHSİN’İN ROLÜ
Yavuz Unat
ASTRONOMİNİN ESASLARI,
HOCA HASAN TAHSİN EFENDİ
Yavuz Unat
3 KISIM
TÜRKİYE’DE BİLİM TARİHİNİN KURULUŞUNUN
55 YILDÖNÜMÜ
Yavuz Unat
OSMANLILARDA COĞRAFYA BİLİMİ
Osman Gümüşçü
MUSTAFA İBN ALİ EL-MUVAKKÎT VE İ’LÂM EL-İBÂD FÎ A’LÂM EL-BİLÂD (ŞEHİRLER ALEMİNDE MESAFELERİN BİLDİRİMİ) ADLI RİSÂLESİ
Yavuz Unat
HİNT OKYANUSU’NDA BİR TÜRK AMİRALİ, SEYDÎ ALİ REÎS
VE KİTÂB EL-MUHÎT FÎ ‘İLM EL-EFLÂK VE EL-EBHÛRRemzi Demir
OSMANLI İMPARATORLUĞU’NDA JEOLOJİ VE JEOFİZİK
BİLİMLERİ
Ferhat Özçep, Dilek Kepekçi
ON DOKUZUNCU YÜZYILIN İLK YARISINDA OSMANLI İMPARATORLUĞU’NDA TIP EĞİTİMİ VE KALBURÜSTÜ HEKİMLERİMİZ
Esin Kâhya
OSMANLI DEVLETİ’NDE BİLİM VE TEKNOLOJİNİN
MUHAFAZASI
Salim Aydüz
TÜRK TEKNOLOJİ TARİHİNDEN İKİ ÖRNEK; CEZERÎ VE
TAKÎYÜDDÎN
Yavuz Unat

Aysel Alagöz, Bahadır Söylemez, Ceren Özturk Karakaplan, Eda Çoban Kapuoglu, Fatih Sultan Mehmet Özturk, Ferhat Agırman, Hasret Kökten, Hazarcan İdil Tufantoz, Hulya Yaldır, İmren Cerit Helva, Karani Kagan Badem, Milay Kökturk, Nusret Erdi Elmacı, Zöhre Yücekaya Cumhuriyet, Türk tarihinde, geleneksel otoritenin, tarihten beri sürüp gelen siyasi yapının değişimi açısından bir kırılma noktası, bir eşiktir. Aradan geçen yüz yıllık zaman diliminde, Türk Milleti, “olduğundan daha iyi duruma” gelmiş, tükenen imparatorlukla birlikte içine düştüğü var olma kaygısını aşmış ve var olma kavgasını kazanmıştır. Dolayısıyla bugünün kuşakları, bu tarihsel olayı, Cumhuriyet’i anmakla yükümlüdür; bu değişimi gerçekleştiren Atatürk'e, çalışma arkadaşlarına ve o dönemin kadrolarına şükran borçludur. Bu, Pamukkale Üniversitesi Felsefe Bölümü için bir kategorik imperatiftir.
Pamukkale'de Felsefe başlıklı bu kitapta, epistemoloji, bilim felsefesi ve değerler felsefesindeki kimi problemleri konu edinen makalelere yer verilmektedir. On üç makaleden oluşan çalışmada; dijital teknolojinin doğası, Hans Reichenbach ve Aydın Sayılı'nın bilim anlayışları tartışıldığı gibi Descartes'ın cogito ve açık-seçik algılar hakkındaki anlayışı da incelenmektedir. Ayrıca bir taraftan düşünce deneylerinin epistemik statüsü irdelenirken diğer taraftan hem Türkiye'de bilim tarihi çalışmalarının geldiği nokta hem de insan, toplum ve eğitimi konu edinen felsefi meseleler üzerinde durulmaktadır.
Abdullah Uçman, Abdülkadir İlgen, Abu Muslim Akdemir, Açıkgenç Alpaslan, Ahmet Güner Sayar, Ali Coşkun, Ali Utku, Ayhan Bıçak, Ayşe Durakbaşı, Bayram Ali Çetinkaya, Bedri Gencer, Beşir Ayvazoğlu, Buğra Ekinci, C. Muammer Muşta, Can Karaböcek, Cem Tezer, Cevriye Demir Güneş, Ceyhun Cengiz Akın, Cumhur Arslan, Cüneyt Köksal, David Grunberg, Derya Mengilli, Emine Gözde Özgürel, Emrullah Kılıç, Eyüp Sanay, Fatma Odabaşı, Fazlı Arslan, Fethi Gedikli, Gül Eren, Hacı Bayram Kaçmazoğlu, Halil İbrahim Düzenli, Hikmet Celkan, Hilal Görgün, Hüsameddin Erdem, Hüseyin Gazi Topdemir, İlkay Erdem, İsmail Köz, Kâmil Yeşil, Kemal Bakır, Kenul Bünyadzâde, Kevser Çelik, Kurtuluş Kayalı, Mehmet Akgün, Mehmet Ali Dombaycı, Mehmet Görmez, Mehmet Karaca, Mesud İnan, Murtaza Korlaelçi, Mustafa Erkal, Mustafa Günay, Mustafa Kara, Mustafa Kök, Mustafa Öztürk, N. Güngör Ergan, Naci Bostancı, Nasrullah Hacı Müftüoğlu, Necmeddin Tozlu, Necmi Uyanık, Nevzat Kösoğlu, Nuray Karaca, Nuray Kuray, Nurten Gökalp, Orhan, Okay, Osman Aydınlı, Ömer Hakan Özalp, Ömer Osman Sarı, Ömer Özden, Öner Necati, Rabia Karakoyun Gündoğdu, Rabia Karakoyun, Recep Batu, Recep Ertürk, Recep Kılıç, Recep Şentürk, Sadık Erol Er, Samed Bağçeli, Semra Uçar, Senail Özkan, Sönmez Kutlu, Suad Mertoğlu, Süleyman Dönmez, Süleyman Hayri Bolay, Şaban Ali Düzgün, Şengül, Çelik, Şükrü Hanioğlu, Tahsin Görgün, Tarık Tuna Gözütok, Uğur Odabaşı, Uluğ Nutku, Ümit Akça, Vâris Çakan, Yakup Yıldız, Yavuz Akpınar, Yavuz Unat, Yılmaz Özakpınar, Yılmaz Soyyer, Yusuf Kaplan, Yümni Sezen, Zeki Arslantürk Bu hacimli eseri hazırlamaktaki ilk hedefimiz, yeni nesillerimizin dedelerinin ve babalarının yakın geçmişte ortaya koydukları yaratıcı düşünceleriyle buluşmalarını sağlamak; her şeyi kendi gözleriyle görüp kendi akıllarıyla düşünmelerini temin etmek ve kendi ürettikleri fikirlerini kendilerinin tedavüle sürmelerine yardımcı olmaktır. Bu hususta önce aklımızı Batı'ya kiraya vermeyeceğiz veya onların aklını ödünç olarak alıp üzerine yatmayacağız. Çünkü sadece onlar düşünmüyorlar, biz de düşünüyoruz, biz de “imal-i fikir”de bulunuyoruz.
Bugün Türkiye, dünyadaki düşünce gündemini tespit ve tayin eden merkezde değil “çevre”de bulunmakta ve çoğu zaman merkezin tespit ettiği gündemlere bağlı olarak çevre durumunda hareket etmektedir.
Bundan dolayı ikinci hedefimiz, çevreden çıkıp merkezde yer almanın yolunun açılmasına yardımcı olmaktır. Aynı zamanda tarihte mensubu bulunduğumuz medeniyetimizin alternatif olarak ihyasına yardımcı olmak ve onun yeniden inşasında düşünce hayatımızın katkısını sağlamaktır.
Bu kitap, çağdaş Türk Düşüncesinin dünya düşünce arenasında görücüye çıkacak güçte olduğunu ortaya koymayı da amaçlamıştır. Düşünce hayatımızın “kendi tabii mecrası”na doğru gelişmesi devam ederse Türk düşüncesinin daha yeni ve daha özgün düşünceler üreterek dünya düşüncesine önemli katkı sağlayacağı muhakkaktır. Artık biz de Batılı düşünürlerin düşüncelerine göre kendimizi değerlendirme dönemini geride bırakarak, eskiden olduğu gibi, onların da bizim düşünce mahsullerimize bakarak kendi düşüncelerini değerlendirecekleri seviyeyi hedef almalı, sorunlarımızı kendimiz çözmeye yönelirken, ortaya koyacağımız çözüm tekliflerinin aynı zamanda başka toplumlar ve medeniyetler için de bir ufuk açabileceğinin farkında olmalı, böylece yeni ve evrensel fikirlerimizi daha çok üretme dönemlerine geçmeliyiz.
A. Faruk Güney, A. Kâmil Cihan, Berra Kepekçi, Eşref Altaş, Harun Kuşlu, İbrahim Halil Üçer, İhsan Fazlıoğlu, İlhan Kutluer, Kübra Şenel, M. Ali Koca, M. Zahit Tiryaki, Mehmet Özturan, Ömer Türker, Salih Günaydın, Sami Arslan İslam düşünce geleneği açısından 16. yüzyıl, bir yandan Yenilenme Dönemi'nin yüksek nazarî terkiplerle neticelenen nihai evresini ifade ederken diğer yandan bu terkiplerin yeniden ele alınarak muhasebe edildiği bir sonraki dönemin habercisidir. Bu bağlamda, Taşköprülüzâde, gerçek bir 16. yüzyıl düşünürüdür ve yaşadığı çağın kusursuz bir temsilini verir.
Daha çok bilimler ve bilginler tarihi etrafında yazdığı eserlerle bilinse de Taşköprülüzâde'nin İslam düşünce tarihindeki asıl yeri; bilgi, varlık, dil, ahlak ve siyaset felsefeleri alanında geliştirdiği bütünleyici ve eleştirel düşünceleri üzerinden aydınlatılabilir. Taşköprülüzâde felsefesinin ontolojik ve epistemolojik boyutlarını serimleyen on beş yazıdan oluşan bu kitap, Osmanlı düşüncesinin felsefe-bilim tarihi araştırmaları tarafından büyük ölçüde ihmal edilmiş en önemli isimlerinden birine ışık tutmayı amaçlamaktadır.
Ayşe Kökcü, Ayşe Sönmez Düzen, Batuhan Akgündüz, Bihter Türkmenoğlu, Çiğdem Özbay, Deniz Saygı, Doğan Seyfi Şen, Gizem Dinçer, Gökalp Çiftcioğlu, Hanife Ofluoğlu, Harun Çakan, İnan Kalaycıoğulları, İrem Aslan Seyhan, İrfan Elmacı, Levent Çankaya, Mete Cankaya, Mücella Çavuşoğlu, Nazan Karakaş Özür, Nazime Tamdoğan, Pınar Ünal, Remzi Demir, Semiha Betül Takıcak, Serpil Timur, Vural Başaran, Yavuz Unat Teknoloji ve Sanayi Tarihi (1923-2023) adını vermiş olduğumuz bu araştırma, bir asırlık bir süreç içinde ülkemizin kalkınma yolunda katetmiş olduğu mesafenin anlaşılması ve anlatılması maksadıyla hazırlanmıştır. Bunun için sanayinin kurulmasına ve gelişmesine katkıda bulunan resmî ve gayriresmî kurumlar, bunların mevcudiyetine hukuki zemin hazırlayan kanunlar ve kanun hükmünde kararnameler, kurumların fonksiyonlarını icra etmelerini sağlayan bilginler, mühendisler, planlamacılar, iktisatçılar, eğitimciler, bürokratlar gibi şahıslar, bunların gerçekleştirmiş oldukları teknolojik faaliyetler, yazmış oldukları eserler ve daha birçok konu çalışmamızda yer almıştır. Elbette bu çaptaki bir girişimde unutulmuş birçok olay ve kişi olabilir; önümüzdeki yıllarda yapılacak uyarılar ve eklemeler ile bu eksiklikler de giderilecek ve böylece bu dönemin tam bir envanteri çıkarılacaktır.
Çalışma, okuyucularımızın da ayırt edebilecekleri üzere iç içe girmiş iki anlatım biçiminden oluşmaktadır: Birinci anlatım, ilgili yılda meydana gelen gelişmeleri kronolojik olarak bildirmekte, ikinci anlatım ise bunlardan önemli görülenler hakkında kısa açıklamalar, değerlendirmeler, yorumlar, eleştiriler, anekdotlar ve biyografiler sunmaktadır; böylece iki anlatım birlikte okunduğunda hadiseler hakkında etraflı bir fikir edinmek mümkün olmaktadır.
Esin Kâhya Türklerin bilime yaptığı katkıların başlangıcı, Asya’da tarih sahnesinde ilk görüldüğü dönemlere kadar gidebilir. Bunlara bir örnek olarak On İki Hayvanlı Türk Takvimi verilebilir. Daha sonraki tarihlerde, İslam Dünyası’ndaki bilimsel faaliyetler içinde de Türklerin önemli katkılarına rastlamaktayız. Bunlara örnek olarak Harezmi, Farabi, Biruni ve İbn Sina’nın çalışmalarını verebiliriz.
Osmanlılar döneminde bilimsel çalışmalar önemini korumuştur. Bilimsel faaliyetin temelini teşkil eden yükseköğretim kurumları ve tedavi kurumlarında faaliyet gösteren bilim insanlarının birçok bilim dalında değerli çalışmalar yaptığı bilinmektedir: Kadızade-i Rumi, Ali Kuşçu, Takiyüddin vb.
Her ne kadar belli tarihten sonra Osmanlı Devleti’nde bilimsel faaliyetler yavaşlamışsa da varlığını sürdürmüş ve XVIII. yüzyıldan başlayarak yeni bir yapılanma içine girmiştir. XX. yüzyılda ise yeni bir ruhla kurulan yeni Türkiye Cumhuriyeti gelişen bilim ve teknolojinin ruhuna uygun bilim insanlarının yetişmesinde öncülük etmiştir. Bu dönemde yetişen Cahit Arf, Hulusi Behçet gibi bilime katkı yapan bilim insanlarımızı zikredebiliriz.

Bu kitap, Türklerin erken tarihlerden itibaren bilim dünyasındaki yerlerini ve bilime yaptıkları katkıları bazı örneklerle kısaca belirtmek için kaleme alınmıştır.
Burada genel çerçeveye uyularak her bir bilim insanı hakkında çok kısa bilgi verilmekle yetinilmiş; ayrıntıdan kaçılmıştır. Bu kitapta amaç, Türklerin genel anlamda bilime yaptıkları katkıları ayrıntılarıyla ele alıp anlatmak olmayıp, kısaca tarihi süreç içinde Türklerin bilime yaptığı katkıları vurgulamaktır.
Esin Kâhya Genel olarak on dokuzuncu yüzyıl, bütün dünyada siyasi, iktisadi, sosyal ve kültürel açıdan yeniden yapılanmanın yaşandığı bir dönemdir. Bu değişimi sadece siyasi hayatta değil sosyal yapılanmada, sanatın çeşitli dallarında, felsefede ve bilimde belirlemek mümkündür.
Bu dönemde farklı bilim dallarında atılan adımlar, örneğin matematikteki (ihtimaller hesabı vb.), astronomideki (yeni gezegenlerin bulunması ve evren sistemi ile ilgili çalışmalar vb.), fizikteki (elektrik ve mekanikte vb.), kimyadaki (atom teorisi, organik ve inorganik kimyadaki çalışmalar), biyolojideki gelişmeler (evrim teorisi ve kalıtım, hücre araştırmaları vb.) ve de tıptaki gelişmeler (mikrobiyoloji, patoloji, fizyolojideki gelişmeler vb.) yirminci ve yirmi birinci yüzyılın bilimsel problematikini belirlemiştir. Biz günümüzde, o dönemde atılan temeller üzerinde bilimsel yapımızı inşa etmeye devam etmekteyiz.
Donald Gillies Bu kitap bilim felsefesindeki dört ana temada 20. yüzyıl boyunca meydana gelen gelişmelerin izini sürüyor: Tümevarımcılık, uzlaşımcılık, gözlemin doğası ve bilimle metafizik arasındaki sınır. Düşüncelerin gidişatı filozofların yaşamları ve bilimdeki çağdaş gelişmelerden oluşan bir arka plan üzerine oturtulmuştur. Bu dört ana tema hem merkezi önemlerinden dolayı seçilmişlerdir hem de önceden edinilmiş herhangi bir felsefi veya bilimsel bilgiyi şart koşmayan bir yolla izah edilmektedirler. Dolayısıyla bu kitap bilim felsefesine mükemmel bir giriş teşkil etmektedir.