Aile, Çift ve Evlilik Terapisi \ 2-2
Lori A. Roggman, Lisa K. Boyce, Mark S. Innocenti Ebeveynler sıcak, duyarlı, cesaret verici ve iletişime açık olduklarında gelişimsel ebeveynliğin temel unsurları olan çocukların okula hazır bulunuşlukları sosyal yeterlilikleri ve ruh sağlığı için temel oluştururlar. Bu nedenle her erken çocukluk uzmanı, küçük çocuklarının gelişiminde önemli bir role sahip olan bakım verenler için bir gelişimsel ebeveynlik programı oluşturulmasında bu kapsamlı ve pratik rehbere ihtiyaç duyacaktır.
Ev ziyaretçileri ve diğer profesyoneller, bu kitaptan, gelişimsel ebeveynliği kolaylaştırmanın ABC’sini (destekleyici Tutumlar, olumlu Davranışlar ve program İçeriği) öğrenecekler ve aşağıdaki gibi uygulanması kolay stratejiler kazanacaklar:
• Pozitif ebeveyn-çocuk etkileşimini aktif olarak desteklemek,
• Ebeveynlerle işbirliği oluşturmak,
• Bir ailenin güçlü yönleri üzerinde çalışmak,
• Çocuk gelişimini ve ebeveynlik davranışlarını değerlendirmek için ölçümlemeleri ustaca kullanmak,
• Ebeveynlere çocuk gelişimi hakkında açık ve ilişkili bilgi sağlamak,
• Ailelerle çalışırken esnek, duyarlı ve kültürel olarak hassas kalmak.
Başarılı etkileşim örnekleri, diğer uygulayıcıların önerileri ve ipuçlarıyla dolu, araştırma tabanlı ve okuyucu dostu bu kitap; profesyonellere güçlü ebeveyn-çocuk ilişkileri, sağlıklı bir aile ortamı ve okula hazır bulunuşluk konusunda ebeveynlere nasıl destek olunacağının yolunu göstermektedir.
Julia V. Taylor İnternette, telefonda veya televizyonda, sürekli mükemmel görünen ve neredeyse her zaman pürüzsüz olan genç kadınlar ile karşılaşıyorsun. Bu da kendin ve bedenin hakkındaki hisleri etkileyen duygusal ve sosyal birçok faktörle birleşince, görüntünle ilgili baskı hissetmen oldukça normal oluyor. Muhtemelen arkadaşların da bu baskıyı hissediyor ve bu durum, kendini daha da kötü hissedeceğin bir kıyaslama yarışına dönüşüyor. Peki, bu sağlıksız döngüyü kırarak gerçekten kim olduğunu sevmeye nasıl başlarsın ?
İlginç ve eğlenceli bu çalışma kitabı, beden imajına dair güvensizlik hislerinle başa çıkmana yardımcı olacak. Bu kitapta, olumsuz beden imajına yol açabilecek en yaygın faktörlerin ele alındığı pratik egzersizler ve ipuçları bulacaksın. Bu faktörler arasında; kıyaslama, eleştirel iç ses, gerçekçi olmayan medya görüntüleri, toplum ve aile baskısı, mükemmeliyetçilik, sağlıksız arkadaşlıklar ve başkalarını hayal kırıklığına uğratma korkusu bulunuyor. Eğer iç sesini sustururarak gerçek ve kalıcı bir özgüven inşa etmeye hazırsan, bu kitap senin rehberin olacak.
“Gençler için, Beden Algısıyla Çalışma Kitabı, olumlu bir beden algısı geliştirmek için kızlara vazgeçilmez araçlar sunuyor. Onlara, şefkatli ve faydalı olanı yapma fırsatı veriyor.”
Claude Steiner - Muzaffer Şahin KİMSE MASUM DEĞİL:
Bu kitapta ülkeler arasında, politika arenasında, kurumlar arasında, eşler arasında, ebeveynler ve çocuklar arasında, kardeşler arasında, gelin kaynana arasında, öğretmen öğrenci, işçi patron, amir memur arasında her alanda oynanan güç oyunlarının nasıl oynandığına ilişkin örnekler göreceksiniz. Sıradan insanların (bizlerin) güç oyunlarına nasıl başvurduğunu, bizimle başkalarının nasıl güç oyunları oynadığını, güç oyunlarının yerine iş birliğinin nasıl konabileceğini herkesin anlayabileceği bir dille, örnek olaylarla sunulan bu kitaptan herkesin, hepimizin çok yararlanacağını düşünüyoruz.
Şahin Kesici, Mehmet Ak, Elif Subaşı, Hatice İrem Özteke Kozan İnsan, gurbet olan dünyaya aşamalı bir yolculukla gelir. Ruh, önce dünyaya göre daha güvenli, sıcak, huzurlu bir yuva olan anne karnında misafir olur. Sonra gurbetlik hayatının çetin yolculuğu olan dünya hayatı başlar. Hatırlanmaz ama gizli bir sevdadır gelinen yer ve güvenli ilk durak. Bazen bilerek bazen farkında olmadan arayış devam eder. İnsanlar büyüdükçe, büyüdükleri yuvaya sığmazlar artık, kuşlar ve diğer canlılar gibi. Kendileri bir yuva kurmak zorunda kalır. Önceki yuvada öğrendiklerini modellerler, benzer yuvalar oluştururlar. Kimileri başarılı olur kimileri olamaz. Gerçek huzur ve mutluluk için belli bir yaştan sonra gidilecek bir yuva olmazsa olmaz. İnsanın kendisini güvende hissettiği, girince dinlendiği bir yerdir yuva. Dış dünyanın hengâmesini kapının önünde bırakmak, dışa ait ne varsa bedenden çıkarmak; ve ruhtan, huzuru, sıcaklığı, dinginliği, güveni, ait olmayı hissetmek ancak bir yuva ile olur. Ama maalesef günümüzde yuva kurmak, yuvada huzurlu olmak zorlaştı sanki. Benmerkezcilik sardı ruhumuzu, kapitalizmin kölesi olduk. Geçici konaklamalarda arar olduk o sıcak yuvayı. Özellikle yaş ilerledikçe göreceksiniz neye sahip olursanız olun yuva yoksa eksik olursunuz. Huzurlu bir evdeki çocukların yaşattığı duyguyu, evli iki aşığın yaşadığı bedensel ve ruhsal hazzı, birlikte olmanın huzurunu başka bir şeyde bulamazsınız ve eksik kalır hep.
Bu kitap; mutlu bir evlilik, huzurlu bir yuva için çiftlere, yaşanmış öykülerden yola çıkarak neler yapmaları neler yapmamaları gerektiğini, evlilik yaşamında çiftlerin psikolojik ve fizyolojik ihtiyaçlarını, sağlıklı bir iletişim ve cinsel hayatı aktarmak amaçlı hazırlanmıştır. Hayat yolunda yoldaş olabilmek için bilgilenmeniz amacıyla kitabımızın kılavuz olabilmesi dileğiyle.
Dilaram Billur Çelik Örnek, Turan Akbaş Uluslararası alanda oldukça çeşitlenen ilişki geliştirme programları ülkemizde de artan ihtiyaç üzerine özellikle araştırmalar kapsamında uygulanmaktadır. Bu uygulamaların çoğu yurt dışında geliştirilmiş bazı programlara dayanır. Dolayısıyla kültürel anlamda örtüşmeyen örnekler ve alıştırmalar içermesi kaçınılmazdır. Türk uzmanlar tarafından geliştirilmiş programların sayısı ise oldukça kısıtlıdır.
Bu program, uluslararası alanda kabul görmüş bir ilişki bağlılığı modeli olan Yatırım Modeli'nin (Rusbult, 1980) ortaya koyduğu ve ilişki bağlılığını şekillendirdiğini savunduğu üç temel faktör olan ilişki doyumu, ilişkiye yapılan yatırım ve alternatiflerin kalitesi unsurlarına dayandırılarak geliştirilmiştir.
Uzun yılların çift ve evlilik terapisi deneyimi ile teorik anlamda tanımlanmış mekanizmaların uygulamada kullanılır hâle getirilmesi amaçlanmış ve çiftlerle çalışan uzmanlara yönelik sekiz oturumluk bir program olarak kullanıma sunulmuştur. Tüm meslektaşlarımıza faydalı olması ve amacına ulaşması dileğiyle...
James Morrison İlk Görüşme kitabı, ruh sağlığı alanında çalışan uygulamacıların ve çalışmaya aday olan öğrencilerin eğitimlerinde önemli bir yere sahiptir. Yurt dışında yaygın olarak kullanılan bu kitabın Türkçeye çevrilmesinin psikoloji alanına önemli katkılar sağlayacağını umuyoruz. Özellikle, ülkemizde ruh sağlığı alanında artan ihtiyaç göz önüne alındığında, alanda çalışan tüm meslek gruplarına hitap eden bu kitabın uygulamacıların mesleki bilgi ve becerilerini arttırmada kullanabilecekleri güçlü bir kaynak olacağını düşünüyoruz.
Bu kitap; uzun uğraşlar, araştırmalar ve mesleki deneyimler sonucunda yazılmış ve sürekli olarak güncellenmekte olan The First Interview’in en son basımının çevirisidir. Kitap, teknik bilgileri anlaşılır bir biçimde sunması ve bunu yaparken de örneklerle desteklemesi bakımından değerli ve önemlidir.
Psikoloji alanında çalışan tüm uzmanlar ve uzman adaylarına ufuk açıcı ve yararlı bir kaynak sunmuş olmayı umuyor ve kitabın yazarı Morrison’un da dediği gibi “keyifli” ilk görüşmeler yapmanın imkânsız olmadığının deneyimlenmesini diliyoruz.
Bahar Akoğlu, Ekin Sönmez Güngör, Elif Kurtuluş, Emel Aner Aktan,Kader Bahayi, Mune Aktay, Volkan Demir Anne… Bir çocuğun yaşamına dokunan en önemli varlık. Yaşama gözlerimizi açtığımız ilk andan itibaren anneyle kurulan ilişkinin izlerini hayatın her döneminde görebilmek mümkün. Anne veya birincil bakımı sağlayan kişi ile çocuk arasında kurulan bağ diğer tüm ilişkilerin temelini oluşturmaktadır. Sağlıklı bir anne-çocuk ilişkisinin varlığı, bir çocuğun sahip olabileceği en büyük şanstır. Annenin sesi, kokusu, ilgisi, sevgisi ve çocukla kurduğu temas çocuğun anneye olan bağlanmasını etkiler. Annenin bebekle kurduğu ilişkinin niteliği, kişinin yaşam sürecini etkileyerek yetişkinlikte kurulan ilişkilerde nasıl davranacağını belirler.
Yaşam sürecinde karşılaşılan psikolojik veya duygusal problemlerin çocukluk dönemindeki olumsuz deneyimlerle ilişkili olduğunu söylemek mümkündür. Erken dönemde anne yoksunluğunun varlığı veya bakım sağlayan kişinin çocuğun ihtiyaçlarına duyarsız kalması, bağlanmanın gelişimine zarar vererek farklı psikolojik problemlere zemin hazırlayabilmektedir. Bu yüzden anne ve çocuk arasındaki ilişki, incelenmesi ve değerlendirilmesi gereken en özel ilişkidir. Anne ve çocuk arasındaki bağın sosyal ve duygusal gelişim sürecinde önemli bir etken olduğu düşünülerek bu eserde bağlanmaya dair tüm süreçler değerlendirilmiştir.
Her çocuğun annesi ile kurduğu ilişki benzersizdir ve en özel ilişkidir.
Merhaba Sevgili Anne ve babalar, iyi bir çocuk yetiştirmek iyi ve mutlu bir aileden geçmektedir. Bebeklikten yetişkinliğe giden 0-18 yaş çocukluk dönemi; çocukların bütünsel gelişimini şekillendirmede ve gelecek için temel oluşturmada kritik bir süreçtir. Bu süreçte aile ve çocuk arasında yaşanabilecek krizler kronikleşmeden çözülebilir. Elinizdeki bu eser, ailelerin çocuklarıyla yaşayabilecekleri muhtemel krizlerde farkındalıklarını artırmak adına; iletişim, duygu düzenleme, cinsel gelişim, öfkeyle başa çıkma, kardeş kıskançlığı, problemli davranışlar ve bu davranışlarla baş etme süreçlerine ek olarak engelli çocukların sosyal-duygusal gelişimi ile dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğuna ilişkin bilgileri de kapsamaktadır. Ebeveynler çocuklarını büyütürken onlar için her zaman en iyi ve en doğru olanı isterler ancak bu süreçte gelişimsel krizler kaçınılmazdır. “İyi Aile İyi Çocuk”, ailelere bu krizlerle etkin bir şekilde baş edebilme yollarını göstererek; aile üyelerinin duygularını daha rahat ifade edebilecekleri, birbirlerini daha iyi duyup anlayabilecekleri bir iletişim ortamına nasıl ulaşılacağını öğretiyor
Şengül Mertol İlgar Dijital çağda ebeveyn olmak, güçlü olmanın yanında farklı olmayı da gerektirmektedir. Bilinçli ve duyarlı anne ve babanın hedefi sağlıklı, huzurlu, mutlu, başarılı ve öz güvenli çocuklar yetiştirmek olduğundan, etkili ebeveynlik bu noktada çok önemli olmaktadır.
Bu kitap; annelere ve babalara çocuklarını yetiştirirken ebeveynlik rol ve tutumlarında, sorun yaşadıkları bazı alanlarda destekleyici olup günümüz çocuklarını yeni çağın gereklerine uygun olarak modern bir dünya insanı olarak yetiştirmelerine yardımcı olmak amacıyla hazırlanmıştır. Günümüz çocuklarını yetiştirirken ebeveynlerin zorlanacağı konular ele alınmış ve her bölümde annelere ve babalara öneriler getirilmiştir. Kitapta; yeni ebeveynlik rolleri, iletişim, sosyal beceri, okul başarısı gibi konuların yanı sıra kaygı, okul başarısı, hayat başarısı, dijital çağda öğrenme ve kitap okuma gibi konular yer almıştır. Teorik temelli bilgiler ışığında dijital çağın çocuğunu yetiştirmede ebeveynlere yol gösterici bilgiler sunularak yaşanmış gerçek örneklere yer verilmiş, bu yolla bilgilerin daha anlaşılır ve kalıcı olması sağlanmaya çalışılmıştır.
Zeynep Cihangir Çankaya Derslerimde, seminerlerde, yürüttüğüm psikolojik danışma ve rehberlik uygu-lamalarında gençlere ve yetişkinlere; “Nasıl bir dinleyicisiniz?”, “Başkalarını iyi dinleyebiliyor musunuz?”, “Çocuğunuzu nasıl dinlersiniz?” gibi sorular soruyo-rum. Bu soruları yönelttiğim hiç kimse şimdiye kadar “Ben iyi bir dinleyici değilim.” ya da buna benzer bir şey söylemedi. Herkes iyi dinleyici olduğunu ifade etti ve pek çok kişi de başkalarının kendisini dinlemediğinden yakındı.
Bu çelişkinin, iyi dinlemenin neleri içerdiğinin bilinmemesinden kaynaklandığını düşünüyorum. Ayrıca insanların başkalarının kendilerini dinlememelerinden yakınmaları da dinlemenin ne kadar önemli bir beceri olduğunu gösteriyor.
Bu anlamda kitabın psikolojik danışmanlara, psikolojik danışman adaylarına, diğer yardım hizmetlerinde çalışanlara/çalışacak olanlara, anne ve babalara, öğretmenlere, dinleme becerilerini geliştirmek isteyen herkese yararlı olacağını umuyorum.
Melek VERGİLİEL TÜZ Hayatın pek çok evresinde, çeşitli açılardan farklı krizler yaşamak normaldir. Psikolojik kriz, iş krizi, insanlarla kriz, yaşamın zorluklarına karşı kriz, insan ilişkileri krizi, okul krizi, evlilik krizi, sosyalleşme krizi, ergenlik krizi, kişilik krizi, sevgi krizi, saygı krizi, güvenlik krizi, ekonomik kriz, mutluluk krizi vb. Kişisel açıdan yaşam pek çok krizlerle dolu olduğu gibi kurumların yaşamları, ülkelerin yaşamları, kurumları ve ülkeleri idare edenlerin yaşamları da pek çok krizle doludur. İnsan ömrü boyunca yaşanan krizlerin sayısını bilmek zordur dersek herhalde abartılı olmaz. Buradan yola çıkarak;
Kriz olmadan yaşam var mıdır ?
Bu sorunun cevabı kesinlikle hayır olacaktır.
Yaşam dinamik bir yapı içersinde gelişmektedir. Dünyaya yeni gelen her varlık - canlı ya da cansız- bir şekilde bu dinamizme önce uyum sağlamaya, daha sonra rekabet etmeye, sürekli gelişmeye ve en iyi olmaya çalışmaktadır. Bu dinamizmin gerisinde kalan varlıklarda normal düzen bozulmakta ve kriz sürecine girilmektedir. Kriz yönetimini ciddiye almayanların bunu pahalıya ödedikleri görülmektedir.
Kurumlar da canlı bir organizmadır; bu nedenle, her varlık için geçerli olan gelişme süreçleri kurumlar için de geçerlidir. Bu anlamda kurumsal yapıların normal düzenini bozacak unsurlar ortaya çıktıkça, kurumların da kriz sürecinde kendilerini bulmaları normaldir.
Kriz genel olarak normal düzeni bozan acil bir durumdur. Krizin nedenleri ne olursa olsun iyi bir yönetim krizi tahmin edebilir ve krize karşı yönetim yapısı hazırlayabilir. Önlemlere rağmen kurum krize yakalanmışsa, bu kez kriz anı yönetim tedbirleri uygulanarak, fazla dağılmadan krizden kolay ve kısa sürede çıkılabilir.
Kriz kelimesinin algısı negatif gibi görülmekle birlikte, aslında pozitif sonuçlar yaratmak mümkündür ve amaç bu olmalıdır. Çince de kriz kelimesi “fırsat” anlamına gelmektedir. Ayrıca Türk toplumunda kullanılan bir kavram vardır: “Her işte bir hayır vardır.” Buradaki hayır kelimesinin anlamı İngilizcedeki “no” kelimesi gibi olumsuz anlamda kullanılmamaktadır. Tam tersine “pozitif gelişme” ve “değişim için fırsat” anlamında kullanılmaktadır.
Okuyucuların bu kitaptaki bilimsel teknikleri hayatlarına uygulayarak başarılı ve mutlu olmalarını, yaşamlarını fırsata çevirmelerini, kurumlarını fırsat olarak yönetmelerini dilerim.
Unutmayınız yaşam krizlerle doludur. Önemli olan krizlerin içindeki fırsat çözümlerini yakalamaktır.
Ali Ammar Kurt, Alper Karababa, Ayten Bölükbaşı Uygur, Birsen Şahan, Burhan Çapri, Bülent Gündüz, Dilaram Billur Örnek, Fatoş Bulut Ateş, Ferah Çekici, Fulya Cenkseven Önder, Hatice Deveci Şirin, Oğuzhan Kırdök, Ozan Korkmaz, Raşit Avcı, Sena Karakuş, Seval Kızıldağ Şahin, Sezai Demir, Sinem Evin Akbay, Suat Kılıçarslan, Yeliz Saygın Ülkemizde yazılmış kitaplar içinde yer verilmemiş birçok kuramsal yaklaşım ve içeriğiyle hem lisans ve lisansüstü düzeyde öğrenim gören öğrenciler hem de aile danışmanlığı alanında çalışan profesyoneller için temel bir başucu kaynağı olarak hazırlanan Kuram ve Uygulamadan Özel Temalara AİLE DANIŞMANLIĞI kitabı, her biri alanlarında oldukça yetkin yirmi uzman yazar tarafından kaleme alınmış yirmi dört alt bölümden oluşmaktadır.
Kitabın I. Kısmı’nda yer alan Aile Danışmanlığına Giriş ve Aile Danışmanlığının Tarihi ve Kuramsal Temelleri alt bölümlerinde aile danışmanlığı konu alanı, temel kavramları ile tarihî ve kuramsal temelleri çerçevesinde kapsamlı bir biçimde ele alınmıştır. II. Kısım ile XI. Kısım arasındaki toplam on altı bölümde, aile danışmanlığı alanına açıklık getiren klasik kuramlardan postmodern kuramlara çok sayıda kuramcının kuramsal açıklamalarına ayrıntılı bir biçimde yer verilmiştir. Ayrıca XII. Kısım’daki Aile Danışmanlığında Terapötik Süreç başlığı altında yer alan Aile Danışmanlığının Aşamaları, Müdahale ve Stratejileri alt bölümü; XIII. Kısım’daki Aile Danışmanlığında Farklı Problem Alanları başlığı altında yer alan Ailede Kriz alt bölümü; XIV. Kısım'daki Çift Danışmanlığı başlığı altında yer alan Çift Danışmanlığına Uyarlanmış ve Çift Danışmanlığı Odaklı Oluşturulmuş Yaklaşımlar' alt bölümleri ile XV. Kısım’daki Aile Danışmanlığında Özel Temalar başlığı altında yer alan Cinsel Aile Danışmanlığı ve Aile Danışmanlığında Mesleki, Etik ve Yasal Konular' alt bölümlerinde yer alan ve aile danışmanlığı alanının özel yanlarını tema eden konu başlıklarının, oldukça kapsamlı ve ayrıntılı bir biçimde ele alınması, bu kitabın, benzer örneklerinden ayrılan yanlarından birini oluşturmuştur.

Yıldırım B. Doğan Öyküdeki yalancılar, mumlarını ceplerinde taşıyanlardır. Kullanma şansı arayıp dururlar. Bulunca yakmak isterler. Cepte taşınan mum küflenir. Yanmaz. Yanar gibi olsa da anında söner.
Yanmamış ama sönebilen mumlar ancak ve ancak bir öykünün konusu olabilir. Bu tür öykülere şerbetli iki kulağım, konuşanı dinlemenin yorgunluk vermeyeceği bir aklım var. Bu nedenle kimse öykülerine beni tanık kılmak istemez. Gene de belleğime bulaşmasına engel olamadığım öyküler yok değil.
Bu kitap, belleğime bulaşmış sayıca az öykülerden bir kaçını içerir. Seçtiklerim, evliliklerde kendini en sık yineleyen türden öykülerdir. Yaşayan kişilerle yaşanan olaylarla benzerliği rastlantıdır. Dedim ya öyküsü böyle!
Ya yaşamışsınızdır ya da okumuşsunuzdur.

Bülent Şen Bu kitap, evlenme olgunluğuna ulaşmış bireylerin evlilik ve eş seçimi ile ilgili merak ettikleri hususları akademik bilgiler ışığında aktarmayı amaçlayan bir kitaptır. Konunun uzmanına açık uçlu sorular sorularak elde edilen bilgi ve görüşler, soru cevap tekniği ve metaforlar eşliğinde, kolay okunur ve kolay anlaşılır bir şekilde yazıya dökülmüştür.
Latince “metaphora”dan gelen “metafor” kelimesi, meta: öte phrein: taşımak kelimelerinden oluşmakta olup “bir yerden başka bir yere götürmek” anlamına gelir. Yeni bir bakış açısı getirerek bizi yeni diyarlara götürecek her düşünce, söz metaforiktir. Metaforlar; bizim zaten doğrularını bildiğimiz, ancak bir şekilde hayatımıza uygulayamadığımız güzel davranışları, somut bir örnekten hareketle -bize farkındalık yaşatarak- soyut bir anlam çıkarmamıza ve içselleştirerek onları hayatımızda kolayca uygulayabilmemize olanak veren ifadelerdir.
Sue Atkins Çocuklarınızla sürdüğünüz hayatı daha kolay ve cazip kılın
Emekleme çağındaki çocuklardan ergenlere; erkeklerden kızlara bütün çocukları kapsayan Mutlu Çocuklar Yetiştirmek For Dummies, çocuğunuzu daha iyi anlamanıza ve çocuğunuzun ihtiyaç duyduğu ebeveyn olmanıza yardım eder. Yazarı hem ebeveyn koçu, hem anne olduğundan, çocuğunuzla kurduğunuz ilişkinizi güçlendirmenize ve geliştirmenize yarayacak adımları keşfetmenizi sağlar. Böylece çocuğunuzun öz saygısını geliştirmesine, bağımsızlık kazanmasına ve hayatın iniş çıkışlarıyla baş etmesine yardımcı olabilirsiniz.

Kitabı açın ve
• Çocuğunuzun davranışlarını anlamayı
• Her yaştan çocukla etkili iletişim kurmayı
• İşe yarayan disiplin yöntemlerini kullanmayı
• Okulda başarılı olmasına yardım etmeyi
• Kardeş rekabetiyle başa çıkmayı
• Çocuğun özgüvenini inşa etmeyi inceleyin

Disleksi, Dikkat Eksikliği Bozukluğu ve Dikkat
Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu gibi durumların zorluklarıyla baş etmenizi kolaylaştıracak tavsiyeler içerir.
Azmi Çağlar, Besra Taş, Eda Nur Kocaman, Latife Kabaklı Çimen, Mahmut Çeliker, Mehmet Avcı, Semra Bulut, Ülkü Tosun, Yakup İme Kitapta, günümüz ailelerinin en çok ihtiyaç duyduğu pozitif bakış açısına dikkat çekilmiştir. Son dönemlerde birçok ailede problemlerin çözümsüzlüğünün bilgi eksikliğinden kaynaklandığı gözlemlenmektedir.
Bu bilgi eksiklikleri, insanları problemlerin çözümü olarak problemi kestirip atma gibi düşüncelere sevk eder ve boşanma düşüncesiyle karşı karşıya getirir.
Yaşanılan şeylerin olumlu taraflarına odaklanmanın, süreci olumlu yöne götürdüğü gerçeği pozitif psikolojinin en büyük kazanımıdır.
Nitekim Rogger, Maslow ve diğer hümanist kuramcılar, insanın özünün iyi olduğu gerçeğini kuramlarının merkezine koyarlar.
Ailelerde yaşanılan problemlerin kaynağına inildiğinde birçoğunun iletişim, koşulsuz kabul ve aile bireylerin yaşadıklarını nasıl yorumlamaları gerektiği ile ilgili olduğu görülür.
Kitapta, pozitif ve mutlu aile yapısının temelinin; olumlu iletişim tarzı, koşulsuz kabul ve aile bireylerinin yaşadıklarını nasıl yorumlaması ile ilişkili olduğuna dikkat çekilmiştir ve yaşanılanların olumlu yorumlanmasının süreci olumluya götüreceğinin altı çizilmiştir.
Besra Taş, Efendi Yavaşoğlu, Emel Genç , Fahrünnisa Erdem, Hasan Kütük , Nadire Gülçin Yıldız, Ülkü Tosun, Yeliz Aksu Evli çiftlerin evlilikte yaşadıkları birçok şey, kendi düşünce yapıları, bakış açıları ve olayları yorumlama biçimleriyle yakından ilişkilidir. Gerçekçi bir şekilde yaşanılanları değerlendirmeye başlamak için evlilik hayatında olan bitenleri pozitif bir bakış açısı ile ele almak elzemdir.
Kitapta, pozitif düşünce yapısına sahip olmanın tecrübe edilen süreci olumlu sonuçlandırabileceğine dikkat çekilmiştir. Mutlu olmanın sırrı, bakış açımızda gizlidir. Yaşadıklarımızı olumlu düşünce yapısıyla ve pozitif bakış açısıyla karşıladığımızda, elde edeceğimiz sonuçlar da pozitif olacaktır.
Evlilik müessesede zaman zaman anlaşmazlıklar ve sorunlar yaşanılabilir ve bazı hatalı davranışlar ortaya çıkabilir. Fakat önemli olan, evli çiftlerin bu hataları birbirleriyle özdeşleştirmemeleridir.
Nitekim böylesi bir özdeşleştirmeden kaçınıldığı takdirde hatalı davranışların sebep oldukları problemler hakkında konuşmak ve çözüm yolları geliştirmek daha kolay olacaktır. Çünkü insan özünde iyidir; bu gerçek gözardı edilmemelidir!
Kitabın temel hedefi, evlilikte yaşanılan problemlerin nasıl olumlu yöne çekileceğinin altını çizmektir.
Eyüp Çelik, Mehmet Kaya, Neslihan Arıcı, Tuğba Yılmaz Bingöl, Hakan Sarıçam, İbrahim Demirci, Banu Yıldız, Fatih Usta, Işıl Tekin, Halime Güngör, Zeynep Akkuş Güncel psikolojik kavramlar kitabını oluştururken son yıllarda ortaya çıkmış ve daha önceki kaynak kitaplarda yer almamış yeni kavramları keyifli bir anlatımla tanımlamaya çalıştık. Güncel kavramları tanımlarken bu kavramların tarihsel gelişimine, hangi kavramlarla ilişkili olduğuna, daha önceden yapılan araştırmalara değinerek teorik altyapısını inceledik. Ayrıca kitapta yer alan kavramların ölçülebilir olmasına dikkat ettik. Daha önceden yayınladığımız Psikolojide Kullanılan Güncel Ölçme Araçları: 1-2-3 adlı kitabımızı inceleyerek bu kitapta yer alan kavramların ölçme araçlarını bulabilirsiniz. Sonuç olarak yaklaşık beş senelik bir çalışmanın ve azimli bir ekibin ürünü olan bu kitabın, güncel psikolojik kavramların anlaşılmasına yardımcı olacağını, yeni araştırmalar hakkında fikir vereceğini ve yapılacak araştırmaların teorik altyapısının tasarlanmasına katkı sağlayacağını umuyoruz.
Tuğba Yılmaz Bingöl, Emel Gediksiz, Meryem Şahin, Recep Uysal, Erol Uğur, Merve Kaya, Adem Peker, Banu Yıldız, Volkan Tekdemir Güncel psikolojik kavramlar kitabını oluştururken son yıllarda ortaya çıkmış ve daha önceki kaynak kitaplarda yer almamış yeni kavramları keyifli bir anlatımla tanımlamaya çalıştık. Güncel kavramları tanımlarken bu kavramların tarihsel gelişimine, hangi kavramlarla ilişkili olduğuna, daha önceden yapılan araştırmalara değinerek teorik altyapısını inceledik. Ayrıca kitapta yer alan kavramların ölçülebilir olmasına dikkat ettik. Daha önceden yayınladığımız Psikolojide Kullanılan Güncel Ölçme Araçları: 1-2-3 adlı kitabımızı inceleyerek bu kitapta yer alan kavramların ölçme araçlarını bulabilirsiniz. Sonuç olarak yaklaşık beş senelik bir çalışmanın ve azimli bir ekibin ürünü olan bu kitabın, güncel psikolojik kavramların anlaşılmasına yardımcı olacağını, yeni araştırmalar hakkında fikir vereceğini ve yapılacak araştırmaların teorik altyapısının tasarlanmasına katkı sağlayacağını umuyoruz.
Ahmet Yasin Şenyurt, Arzu Çalışkan Sarı, Aylin Demirli Yıldız, Aysun Ergül Topçu, Burçak Sönmez, Cantürk Akben, Ceren Atakay, Fatma Can, Fatma Mahperi Uluyol, Hanzade Aslan Yılmaz, Kadriye Melis Kaymak Aypulat, Nur Okutan, Seçil Keskin Duygusal bağların karmaşıklığı ve yakın ilişkilerin çeşitli yönleri hakkında bilimsel ve açıklayıcı bir içeriğe sahip olan bu kitap, yakın ilişkilerin temellerinden yola çıkarak ilişkilerin başlaması, gelişimi, sürdürülmesi ve sona ermesi gibi temel süreçleri ele alıyor. Kitapta, yakın ilişkilerdeki yöntemsel yaklaşımlardan romantik aşka, eş seçiminden cinselliğe, iletişimden duygulara kadar pek çok konu titizlikle inceleniyor. Ayrıca kitap, kültürel çeşitlilikten değişen aile yapılarına kadar modern ilişkilerin dinamiklerine odaklanıyor.
Alanında uzman yazarların derinlemesine analizlerini ve gerçek hayattan örnekleri içeren her bir bölüm, yakın ilişkilerin daha iyi anlaşılmasına yardımcı oluyor. Akademik bir bakış açısıyla karmaşıklık ve zenginlik arasında ustalıkla gezinen bu kitap; öğrenciler, akademisyenler ve yakın ilişkiler hakkında derinlemesine bilgi edinmek isteyen herkes için değerli bir kaynak niteliği taşıyor.
Yakın ilişkiler konusuna ilgi duyan tüm okuyuculara faydalı olması dileğiyle…


Metin Çelik Günümüz modern toplumlarında, eş seçiminden iş görüşmelerine kadar yaşamımızın her alanında karşımıza çıkan uyum kavramı, insan yaşamında gittikçe önem kazanan bir kavram haline gelmektedir. Birçok insan günlük yaşamında uyum kavramını sık sık dillendirmektedir. İşte bu kitap da günlük yaşamımızda anlamını tam olarak bilmeden, sürekli olarak kullandığımız ruh sağlığının bir ölçütü olan uyum kavramının doğasını okurlarına tanıtmayı amaçlamıştır. Bu kitabı okuduktan sonra hem uyum düzeyinize ilişkin farkındalık düzeyiniz artacak hem de diğer insanların uyum düzeylerine ilişkin daha sağlıklı bir bakış açısı kazanacaksınız.
Kitabın ilk bölümünde uyum kavramının daha iyi anlaşılabilmesi için ruh sağlığı anormal ve normal davranış kavramlarına, ikinci bölümde, uyum kavramının kapsamı ve temel öğelerine, üçüncü bölümde uyum kavramını açıklayan psikolojik kuramlara, dördüncü bölümde, özellikle gençlerin uyum düzeyini bozan faktörlere, beşinci bölümde ise üniversite öğrencileri açısından kritik önemi olan uyum düzeyini düşüren psikolojik belirtilere yer verilmiştir.
Kitabın, psikoloji bilgisini derinleştirmek, uyum düzeyine ilişkin farkındalık düzeyini arttırmak isteyen bireylere ve alan çalışanlarına (psikolog, pdr, sosyal hizmet) faydalı olacağını umuyoruz.
Tarık Solmuş Bu kitap, ister bir romantik ilişkide ister evlilikte olsun ortaya çıkabilecek uyum sorunlarını, çatışmaları, öfke patlamalarını, güç dengesizliklerini, stresi, yoğun kaygıyı, depresyonu, eşe ve çocuklara yönelik şiddeti ve bu sorunlara yönelik çözüm yollarını incelemektedir. Eşlerin birbirlerinin davranışlarına yönelik açıklamalarını/ atıflarını, algılarını ve bu algıların ya da açıklamaların yaşadıkları ilişkinin kalitesini, uyumunu ve doyumunu nasıl etkilediğini gözden geçirmektedir. Boşanmanın gerek "eş"ler gerekse çocuklar üzerinde nasıl bir etkisinin olabileceğine ve bu tür bir durumda da çözüm olarak nelerin yapılabileceğine odaklanmaktadır. Ailenin ve çocukların geçirdikleri yaşam evrelerini, bir insanın bebeklikten yetişkinliğe kadarki gelişiminde kendisini duygusal ve düşünsel olarak nelerin beklediğini değerlendirmektedir. Çocuklarda fiziksel, sosyal, ahlaki, zekâ, algı, bellek, dil/konuşma, cinsel kimlik, özsaygı ve özgüvenin nasıl geliştiğini, bu gelişim sürecinde ne tür sorunlar yaşayabildiklerini ve bu sorunların aile içi ilişkileri nasıl biçimlendirdiği incelenmektedir. Özellikle ergenlik döneminde görülen intihar, kendine zarar verme, madde bağımlılığı, yeme bozuklukları gibi davranışların kökenlerini irdeleyip ana-babalara bu sorunlarla nasıl başa çıkabilecekleri konusunda öneriler sunmaktadır. Kısacası, bebeklikten yetişkinliğe; insanın tüm yaşam basamaklarını gözden geçirip, yaşanabilecek olası sorunlara değinmekte ve bu sorunlara yönelik çözüm önerileri sunmaktadır.
Ayşe Handan Özkan Selim, Betül Gülcan Çakmak, Büşra Ünverdi Demir, Elif Bestenigâr Mert, Esra Altınışık, Ferah Çekici, Khalil Center, Neslihan Arıcı Özcan, Neslihan Yaman, Özgür Tönbül, Özlem Haskan Avcı, Selin Nur Önel, Sevde Kurt Akkoyun, Zeynep Aydın Sünbül, Zeynep Pınar Cohen İnsanoğlu yaşadığı sürece birçok deneyim elde etmektedir. Bu deneyimlerin bazılarını birey kolaylıkla ele alırken bazılarını ele alırken zorlanmaktadır. Bireyi zorlayan yaşam deneyimleri, bireyin biyolojik işletim sistemi olan sinir sisteminin dengesini bozan yaşam olaylarıdır. Bu olaylara travmatik yaşantılar denilmektedir. Travmatik yaşantılar bireyin yaşamını ve anlamını doğrudan etkileyen deneyimlerdir.
Travmatik yaşantıların birçok türü bulunmaktadır. Bu türler kendi aralarında belli özellikler doğrultusunda kategorileştirilmektedir (Süre, maruz kalma şekli, kim tarafından yapıldığı ve olayın içeriği). Bu kategoriler altında yer alan her bir travma türü, bireylerde farklı etkiler oluşturmaktadır. Bu yüzden ruh sağlığı çalışanları her bir travma türüne göre özgü müdahale şekli belirlemektedir.
Yazarlar, bu kitapta siz ruh sağlığı alanında çalışan uzmanlara; farklı türdeki travmatik yaşam olaylarını, bu olayların etkilerini ve olaylara müdahale etme şekillerini ele alan kuramları, teknik ve ilkelerini sunmaktadır.
Serkan Volkan Sarı Günümüzde anne baba tutumları hakkında çok fazla bilgiye ve kaynağa ulaşmak mümkündür. Ancak bunların hangisinin Türk kültürüne en uygun olduğu ve ne kadarının anne babalar tarafından benimsenmesi gerektiği açık değildir. Bunun yanında, kadın-erkek, anne-baba-çocuk ilişkilerinde çağın getirdiği yeni sorunlar bulunmaktadır. Tüm bu sorunlar, temel ilişki ve iletişim becerilerinin kazanılması veya geliştirilmesiyle aşılabilir. Özellikle çocukların bu çağda kendileri için neyin doğru neyin yanlış olduğunu belirleyebilmeleri için ebeveyn rehberliğine daha fazla ihtiyaç duydukları ortadadır. Bu kitap; ebeveynler için, okul psikolojik danışmanları için ve aile danışmanlığı alanında çalışan uzmanlar için önemli bir yol gösterici olacağı düşüncesiyle ortaya çıkarılmıştır. Faydalı olması dileğiyle…
Şahin Kesici, Abdullah Mert, Eda Köklü Bayrakcı, Cenk Kiper Bu kitap; aile danışmanlığında önemli bir yere sahip olan aile kuramları ve vaka örneklerini kapsamaktadır.
Kitap, okuyucuları için aile danışmanlığı kavramının kuramsal altyapısı ile ilgili bilgi vermektedir. Kitabın birinci bölümünde, “Murray Bowen'ın Aile Sistemleri Teorisi” ya da “Bowen Terapi” olarak adlandırılan insanların duygusal işlevlerine ve davranışlarına dayanan aile danışmanlığı anlatılmıştır. “İmago Eş”, birey tarafından çözümlenmemiş sorunlarını tedavi etmek amacıyla seçilmiş ve “Evlilik ise bir nevi tedavidir.” diyen, Hendrix ve eşi tarafından geliştirilmiş bir aile terapisi kuramı olarak “İmago Terapi” ikinci bölüm de işlenmiştir. Üçüncü bölümde ebeveynleri, “kendi kök ailelerinden öğrendiklerini bir araya getirerek, mevcut ailelerinin bilinçli ya da bilinçsiz bir şekilde işleyen mimarları olarak” tanımlayan Satir'in kuramı ele alınmıştır. Milan grubu olarak da bilinen “Sistemik AileTerapisi”nin kuram ve teknikleri de dördüncü bölümde konu edilmiştir.
Bu kitabın, Türkiye'de ailelerle çalışan ve ailelere psikolojik danışma hizmeti veren meslek elemanları için vaka örnekleriyle birlikte aile kuramlarının anlaşılmasına yönelik önemli bir ihtiyacı karşılayacağı düşünülmektedir.
Philip M. Stahl Velayet, anne babanın psikolojik işlevselliği, ilişkilerinin öyküsü, anne babalık becerileri ve çocuğun yüksek yararının gözetilmesi gibi pek çok değişkeni barındıran karmaşık bir konudur. Zor durumlarda ailelere ve karar verici pozisyonda bulunan adli mercilere rehberlik edecek ruh sağlığı uzmanlarının bu konuda derinlemesine bilgi sahibi olması önem taşımaktadır. Hukuki ve ruh sağlığı alanına dair bilgilerin harmanlandığı kitap alanda çalışan uzmanlar için yol gösterici olacaktır.
Arthur Aron, Asude Özdemir, Ayşegül Özsolak, Burçin Cihan, Deniz Bayraktaroğlu, Dilaram Billur Örnek, Duygu Dinçer, Elif Ulu, Erol Esen, Esra Ummak, Halil Ekşi, Merve Karataş, Mustafa Alperen Kurşuncu, Nurseven Kılıç, Selin Salman Engin, Sema Civan Gökkaya, Semra Uçar, Seval Kızıldağ Şahin, Şule Baştemur Yakın İlişkiler Psikolojisi kitabı, yakın ilişkiler konusunda çalışmaları olan yazarların çalışma alanlarını da dikkate alarak kaleme aldıkları bölümlerden oluşmaktadır. Bu kitabın yakın ilişkiler konusunda kişisel ve mesleki okumalar yapmak isteyenler için destekleyici bir kaynak olacağı düşünülmektedir. Yakın ilişkileri anlamak sadece psikoterapi ortamında değil yaşamın bir parçası olan kişisel ilişkilerin doğasını anlama noktasında da önemli bir gelişimsel ihtiyaçtır. Sosyal bağlam içerisindeki ilişkilerimizden ayrışan yönleriyle yakın ilişkiler, farklı kuramsal perspektiflerden ele alınmaktadır. Çevrim içi veya çevrim dışı ortamlarda deneyimlenen yakın ilişkiler, partner seçimi, yakın ilişkileri başlatma, sürdürme ve sonlandırma süreçlerinde bireysel ve ilişkisel faktörlerden etkilenir. Benlik değişimi, cinsel sağlık, partner duyarlılığı, iletişim tarzları ve çatışmalar, yakın ilişkilerdeki tükenmişlik, şiddetin yakın ilişkilerde nasıl kendini gösterdiği ve heteronormativitenin etkileri bu faktörler kapsamında sıralanabilir. Bu kitapta da mümkün olduğunca yakın ilişkiler perspektifinden öne çıkan konu alanları ele alınmaya çalışılmıştır. Ruh sağlığı alanında çalışan meslek profesyonellerine, ruh sağlığı hizmeti sunmaya aday bireylere ve yakın ilişkiler konusuna ilgi duyan tüm bireylere temel bir başvuru kaynağı oluşturması dileğiyle…
Ahu Arıcıoğlu, Asude Özdemir, Ayça Saraç, Çiğdem Yavuz Güler, Deniz Eniç, Dilaram Billur Örnek, Elif Bayraktar, Emine Yıldızeli, Ferah Çekici, Funda Gülyüksel, Gökçen Duymaz, H. Deniz Günaydın, Hilal Çelik, İdil Eren Kurt, Nağme Gör, Nur Demirbaş Çelik, Oya Onat Kocabıyık, Özge Açık, Özgür Tönbül, Seda Donat Bacıoğlu, Sevgi İpek Yarbaşı Açıkalın, Yağmur Soylu Yakın ilişkiler, insan psikolojisi üzerinde etkili faktörlerden olmasına karşılık araştırma konusu olmasının geçmişi uzun değildir. Bunun sebebi, yakın ilişkilerin fazlasıyla öznel unsur içermesi sebebiyle bilimin konusu olamayacağına dair eski moda fikirlerdir. Oysa günümüzde insan eylemlerinin öznelliğine odaklanmak, psikolojinin kaçındığı bir tavır olmaktan uzaklaşmıştır. Tam aksine katı genellemeler ve esnek olmayan açıklamalar inandırıcılığını kaybetmiştir.
Bu kişiye özgü olgunun incelenmesi için ortaklıklar ve benzerlikleri ele alarak oluşturulabilecek esnek bir çatı elbette mümkündür. Bu noktada bu eserin amacı; yakın ilişkilerde gözlemlenen ortak ve benzer unsurlara dair kavramlar, teoriler ve örneklerin bir araya getirilmesi ile genel bir anlayış geliştirmeyi kolaylaştıracak bir harita sunulmasıdır. Elbette yakın ilişkiler her insanın kendi iç dünyasında farklı deneyimlenir. Ancak konuyu irdelemek isteyen meslektaş ve araştırmacılara sunulan bu yol haritasının, zorlu bir arazide yol bulmayı kolaylaştırıcı bir kaynak olması hedeflenmiştir.
Selda Karadeniz Özbek, Melek Demir Evlilik var olduğundan beri boşanma olgusu vardır fakat hiçbir evlilik boşanma amaçlı kurulmamaktadır. Evlenen çiftler, mutluluklarının sonsuza kadar süreceğini düşünür. Zamanla beklenen yararı ve mutluluğu sağlayamayan evlilikler, çatırdama ve daha ileriye giderek kırılma noktasına gelir. Kimi evlilikler bu çatlaklarla ve kırıklarla ilerlemeye devam edebilir, kimi evlilikler ise bitme noktasına gelir ve sonlandırılır. Evliğin bittiği noktada yeni bir süreç başlar ve bu süreç boşanma olarak nitelendirilir. Boşanma, uyum sağlanması gereken zorlu yaşam süreçlerinden biridir. Boşanma kararı almak, boşanma sürecini yaşamak ve sonrasında boşanmanın yarattığı durumlarla ve duygularla baş etmeye çalışmak her birey için zorlayıcıdır. Bireylerin bu süreçte desteklenmesi gerekir. Bu destek; aile, arkadaş gibi doğal destek ağlarından olabilir fakat bireyler bu süreçte ihtiyaç duydukları desteği doğal destek ağlarından tam olarak karşılamayabilirler. Bireyler için uzman desteği almak oldukça etkili olmaktadır. Bu destek türlerinden biri, grupla yürütülen destek gruplarıdır. Grup yaşantısı; öğretici, evrenselleştirici, destekleyici bir ortam sunmaktadır.
Bu kitapta; psiko-eğitim niteliğinde 11 oturumluk bir destek programı hazırlanmış, her oturumda ayrıntılı bilgilere yer verilmiştir. Boşanma Sonrası Destek Programı, boşanma sonrası süreçte ortaya çıkan problemlere ve ihtiyaçlara odaklanılarak kültüre duyarlı bir nitelikte geliştirilmiştir. Türkiye'de deneysel olarak sınanmış ilk psiko-eğitim programı olması ve bundan sonra yapılacak çalışmalara yol gösterici bir nitelik taşıması bakımından önemlidir. Evlilik ve aile danışmanlığı, boşanma danışmanlığı, psikolojik danışmanlık alanlarına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Binnur Yeşilyaprak Zamanında karşılanmamış ihtiyaçlar gün gelir, zamansız ortaya çıkar.. Sizi sarsar, savurur, hayatınızı sorgulatır ve kendi gerçeğinizle yüzleştirir!. İşte bu kitap böyle ‘zamansız’ bir deneyimin; kimliğin kendi kendini sınırlayan biyografik yükünden bağımsız, insan olmanın doğasına odaklanıp hissedilen duyguları anlama ve anlamlandırma sürecinin günlük tutanakları..
Zamansız gelen bir aşk deneyimini yaşarken yazar; kalbinin sesine kulak veriyor ama akıl yürütmekten de kendini alıkoymuyor. Çünkü gençlik döneminde yaşansa çok farklı anlamlar yüklenebilecek bir deneyimi olgun bir yaşta gerçekleştirmek; zihnin bildiği tüm bilgi birikimi ile birlikte kalbin ne dediğini anlamada bir yol haritası gösteriyor… Böylece yaşananlar bu yol haritası eşliğinde ‘insan’ı anlama yolculuğunda yeni keşiflere ulaşmayı sağlıyor…
Yazarın gerçek deneyimine tanık olurken okurun da kendi yaşan/ma/mışlıklarına göz atma ve yüreğinin sesine kulak verme cesareti bulabilmesi umuduyla…