Plastik Sanatlar \ 1-1
Adem Genç Prehistoryadan bu yana renk, görmenin en duyusal yönünü belirleyen niteliklerden biri mahiyetinde kullanılmış ve bilim ve sanat literatürüne geçmiştir. Ucu bucağı görülmeyecek denli geniş bir kaynak oluşturmasına rağmen, görme biçimleri, görsel algı ve sanat disiplinlerine dair bugüne kadar yapılan yorumlar ve ileri sürülen hipotezlerde, sıradan bir tasvir ve süsleme materyali bağlamında değerlendirilmiştir.
Oysa bugün, özellikle modern çağ sonrası bilgi teknolojisine dayalı kültür ve sanat ürünlerinde renk, kendi paradoksal hususiyetleri ve değişimiyle karakterize edilen tarihi bir süreçte bilimsel/objektif manada yeniden ele alınıp incelenmektedir.
Rengin duyuyla doğrudan bir çizgiye sahip olduğu doğrudur. O kadar ki çağdaş sanatçılar, renk algısının ortaya koyabileceği görsel deneyimin altını çizmek istercesine, büyük tuval yüzeylerini neredeyse birbiriyle ilişkisi olmayan renk alanlarıyla kapladılar. Büyük anlatılar ve ardından, savaş sonrası Renk Alanı Resmine (Colourfield painting) dair argüman içerikli tartışmalardan sonra, rengin kavramsal, soyut ve sofistike problematikleri giderek arttı.
Kitapta, algı psikolojisi ve diğer pozitif bilimler dışında kalan sanatsal soruların bir bölümü, nitel araştırma yöntemi ile yanıtlanmıştır. Dolayısıyla burada da amaç, diğer görsel nitelik analizlerinde olduğu gibi görme ile anlama arasında kurulan görüngü bilimsel ve tasavvura dayalı diğer kavramsal ilişkileri nesnel bir zemine oturtmaktır.
Tuba Kınay Gör Baskı sanatı, binlerce yıl önce yapılmış olan mağara duvarlarındaki el baskılarına dayanır. Ancak her ne kadar baskıresim sanatı yüzyıllar öncesine dayanıyor olsa da bu sanatla ilgili terimler günden güne kendini yenilemekte, yeni teknik ve malzemeler terminolojiye eklenmektedir. Bu sanat oldukça eskiye dayanıyor olmasına karşın zaman içerisinde kullanılan toksik maddelerin sağlığa ne kadar zarar verdiği görülmüş ve bu da sanatçıları daha güvenilir ürün bulma arayışına itmiştir. Ayrıca kimi malzemelerin de hem maliyet hem de erişim bakımından sıkıntılar oluşturması bakımından sanatçılar eldeki malzemelerle denemeler yapmaya başlamıştır. Bu ve benzeri sebeplerden ötürü günden güne hem kalıp olarak hem de boya ve çözücü olarak daha organik olana yönelim görülmüş, böylelikle deneysel anlamda yeni teknik, yöntem ve malzemeler ortaya çıkmıştır.
Bu kitap da söz konusu bu yenilikleri aktarma ve akademik araştırmalarda terimlerin anlamlarına erişimi sağlamada büyük bir kolaylık sağlayacak bir başvuru kaynağıdır. Üniversitelerin başta ilgili bölümlerinde okuyan lisans öğrencileri olmak üzere lisansüstü eğitimi alan ve bu alan üzerine çalışan araştırmacı ve uzmanlar ile akademisyenlerin de kullanma gereği hissedeceği baskı resim odaklı kısaltılmış bir terminolojidir.
Adem Yücel, Burak Boyraz, Çağrı Gümüş, Erol Murat Yıldız, Esra Altıntaş Yüksel, H. Serdar Mutlu, Mehtap Pazarlıoğlu Bingöl, Meltem Katırancı, Mustafa Cevat Atalay, Mustafa Diğler, Osman Altıntaş, Özcan Özkarakoç, Serap Buyurgan, Tolga Akalın, Ufuk Uğur Yüzyıllar boyunca farklı medeniyetlerin kültürel oluşumlarına ev sahipliği yapmış Anadolu toprakları, cumhuriyetin ilanından sonra yepyeni bir iklimle kucaklaşmış ve yeni kurulan ülkemiz, sanatsal açıdan evrensel entegrasyona uygun bir yapılanma içerisine girmiştir. “1923'ten Günümüze Çağdaş Türk Sanatı” kitabı, plastik sanatların tüm branşlarında cumhuriyetin ilanından sonra yaşanılan gelişim ve değişimleri ele almak düşüncesinden hareketle her biri alanında uzman akademisyenler tarafından büyük bir titizlikle hazırlanmıştır.
Kitapta yer alan bölümlerin, ülkemiz sanat ve kültür ortamına vereceği katkının yanı sıra bilimsel bir yayın niteliği taşıması nedeniyle araştırmacı kimliklere, akademisyenlere, lisans ve lisansüstü eğitim gören tüm öğrencilere kaynak teşkil edeceği düşünülmektedir.
Oğuz Tunç Bu çalışma, dijital tasarıma yeni geçiş yapan lisans birinci sınıf grafik ve görsel iletişim tasarımı öğrencileri için aynı isimde tasarlanmış Dijital Teknoloji ve Görüntü dersinde işlenen konular olan bilgisayar teknolojisinin tarihsel gelişimi, bilgisayar ve ardılı aygıtların donanımsal ve yazılımsal çalışma prensipleri ve dijital görüntü hakkındaki temel teknik-teorik bilgiler ile dijital tasarım yazılımlarının türleri, genel özellikleri, işlevleri, arayüzleri hakkında bilgiler içermektedir. Bu çalışma ile, yapay zekâ destekli dijital tasarım dâhil olmak üzere güncel ve gelecekte ortaya çıkabilecek dijital tasarım atılımları göz önünde bulundurularak grafik ve görsel iletişim tasarımı öğrencilerinin, eğitimlerinin ve kariyerlerinin başlangıcında dijital tasarımın teknik ve teorik boyutları hakkında temel bir öğrenim almaları hedeflenmiştir.
H. Turgay Ünalan İnsan, yazının keşfinden sonra bilgi birikimini; yaşadığı coğrafyalarda bulunan kemik, taş, kil tablet, metal, papirüs, parşömen gibi malzemeler üzerine aktarmıştır. Yaklaşık 2000 sene önce Çin'de diğer malzemelere göre daha kolay üretilip çoğaltılabilen bir malzeme olan kâğıt keşfedilmiş, böylece kâğıdın günümüze kadar süregelen serüveni başlamıştır. Günümüzde kâğıt, yazma çizme aracı olmasının ötesinde yaşamın her alanında kullanılmaktadır. Sosyal yaşamdaki kullanımının yanı sıra kâğıt, sanatsal etkinliklerde tasarım elemanı ve sanat ürünü olarak da karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle el yapımı kâğıt, dünyanın her yerinde önemli bir zanaat ve sanat malzemesi olarak kabul edilmektedir. Kâğıt hamuru ile istenilen dokuda, büyüklükte ve renkte, iki ya da üç boyutlu çalışmalar yapılabilir. Bu kitapta; evde, okulda, iş atölyesinde kolaylıkla bulunabilecek malzeme ve ekipmanlar ile her yaş seviyesinde uygulacek etkinlikler ve teknikler anlatılmaktadır.
Serdar Toka Hiç(lik) her(liğ)e dalgalanır; her(lik) de hiç(liğ)e. Her(lik)sonsuzca hiç(lik)ten; hiç(lik) de sonsuzca her(lik)den olur. Hiç(lik) her(lik), her(lik) de hiç(lik) olma eğilimindedir. Hiç(lik) parçasal, her(lik) yapısaldır. İç içe birbirlerine dönüşüp dış dışa ayrışırlar. Aralıkta sonsuzca çoğullaşırlar. Dalgalanmaya yayılırlar.
Sehran Dilmaç Sanat, ilk insanın varlığıyla tartışılan bir kavram olmasına karşın sanatın ifade edilmesinde kullanılan araç gereç bağlamında olsun ya da işlevselliğe sahip bir ev eşyası olsun tasarım kavramı da bu süreç içerisinde varlığını sürdürmeye devam etmiştir. Sanatın ne olduğunun sorgulanmaya başlanması, sistematik olarak Antik Dönem'e dayanırken bilimsel anlamda varlık kazanması ancak on yedinci yüzyılda olmuştur. Endüstrileşme hareketlerinin on sekiz ve on dokuzuncu yüzyıllarda görülmesiyle birlikte tasarım kavramı yükselen bir olgu hâline gelmiştir. Dolayısıyla sanat ve tasarım, on dokuzuncu yüzyıl ile birlikte birbirine yakınlığı ve uzaklığı tartışılan ve konuşulan iki kavramdır.
Günümüzde ise teknolojinin olanakları, sanatın sadece "güzel" misyonunun ötesinde yaratıcılıkla ilgili boyutunu destekleyip farklı mecralar sunduğu için sanat ve tasarım, önceki dönemlere göre daha fazla diyalog hâlindedir. Bu süreçler, disiplinler arası yaklaşımları ortaya çıkarmıştır. Günümüzde sanatta disiplinler arasılık demek, tasarım alanlarının sanata entegrasyonu anlamına gelmektedir. Bu durum aslında çağımıza ayak uydurmak için sanatın tasarım olanaklarıyla evrilmesi de demektir. Üretilen çalışmalara bakıldığında "Sanat mı tasarım mı?" demek gibi keskin bir ayrımın yapılması da çok doğru gözükmemektedir. Günümüzde sanat ve tasarım iç içe geçmiş ve sınırları bulanıklaşmıştır. Bu nedenle bu kitapta ilk olarak sanat ve tasarım kavramları genel batlarıyla anlamlandırılmaya ve açıklanmaya çalışılmış sonrasında ise ayrılan, benzeşen noktalarına örneklerle değinilmiştir.

Adnan Bülent Baloğlu, Alev Çakmakoğlu Kuru, Ayşe Canatan, Ayten Er, Ayten Koç Aydın, Banu Metin, Fulya Bayraktar, Hacer Tor, Hale Fatma Şıvgın, Huriye Reyhan Demircioğlu, Pelin Öztürk Göçmen, Selin Ertürk Atabey, Tuba Tokuçoğlu Yumuşak, Ülfet Görgülü, Zeliha Kayahan, Zeynep Merve Şıvgın “Kadın ve Kültür” adlı bu kitap, kültürü oluşturan farklı disiplinlerde kadın konusunun ele alındığı makalelerden oluşmaktadır. Alanında uzman
akademisyenler tarafından kaleme alınan bölümlerde kadın; felsefe, sosyoloji, hukuk, edebiyat, tarih, sanat, sanat tarihi, iktisat, politika, din, bilim, medya gibi pek çok alan açısından İncelenmektedir. Bu kitapta, olabildiğince geniş ve akademik bir perspektif olması, kadın çalışmalarının ufkunu genişletmektedir. Eser, problematik ve tematik zenginliği ile kadın konusunda nitelikli okumalar ve araştırmalar yapmak isteyenler için kapsamlı bir kaynaktır.
Semra Çevik Tarihe bakmak, geçmişle bugünü karşılaştırmak, geleceği kurmada önemli bir işlev üstlenir. Dünün deneyimleri, size ve yolunuza ışık tutar ve çok değerlidir. Görsel, yazılı, sözlü, tınılı dili oluşturmanın temeli, kendi köklerinden besleniyorsa güçlü olur. Sonsuz seçenekler içinde on üç tanesine yer verilebilen bu kitapta okuduğunuz tanıklıkların, kendinize ait olanı bulup çıkarmanıza yardım edeceği, yol göstereceği umudunu taşıyorum.

“Görsellik yahut sıcak renk, her şeyi biraz yaklaştırır bize, güncelleştirir. Oysa soğuk renk, görsel soyutlamaya daha uygun bir renktir. Biz, kırmızı renkle boyanmış nesnede kendimize yakınlık hissederiz; daha güncelliği getirir. Oysa soğuk renk mitolojik birtakım etkilere olanak verebilir.”
Kayıhan Keskinok

“İletişimsizlik ve yalnızlık en büyük sorunumuz. Çağımızın en büyük sorunu, yalnızlık ve yalnızlığın çok değerli bir şeymiş gibi empoze edilmesi. Ben hep şu farkları düşünerek yaşamaya çalışıyorum: Birey olmakla bencil olmak arasında bir fark var. Birey olmak çok değerli bir şey çünkü doğru toplumlar doğru bireylerden oluşuyorlar.”
Devrim Yakut
Ahmet Gülay, Ayşegül Oğuz Namdar, Burcu Sezginsoy Şeker, Caner Özdemir, Elif Aktaş, Engin Karahan, Erdem Erem, Fulden Güler-Nalbantoğlu, Gökhan Karaosmanoğlu, Göksel Çelenk, H. Kübra Özalp Hamarta, İhsan Metinnam, Mehmet Kayhan Kurtuldu, Merve Ataş, Pervin Oya Taneri, Saime Uyar, Selda Şan, Sinem Çol, Tolga Erdoğan, Ümit İzgi Onbaşılı, Zühal Dinç Altun Ernst Fischer'a göre sanat, insanın dünyayı tanıyıp değiştirebilmesi için gereklidir. Sanatın, bireyin özgür düşünebilmesi, kendisini rahatça ifade edebilmesi gibi çok işlevli bir yapıya sahip olduğu düşünüldüğünde, bireylerin alacağı sanat eğitimi ve bu eğitimin niteliğinin büyük önem taşıdığı görülmektedir. Ekip olarak bizler de sanat eğitimine ilişkin çağdaş teknolojik uygulamaları alternatif öğretim yöntemlerinden biri olan drama ile entegre edip ilkokul öğrencilerine daha keyifli bir sanat eğitimi süreci hazırlamaya çalıştık. Drama, teknoloji ve sanat alanlarını kapsayan disiplinlerarası kitabımız, ilkokul düzeyine yönelik kuramsal ve uygulama örnekleri içermektedir. Kitabımız, başta sınıf öğretmenleri olmak üzere derslerinde teknoloji destekli drama uygulamalarını sanat eğitiminde kullanmak isteyen tüm eğitmenlere yönelik olarak hazırlanmıştır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.” sözünden yola çıkarak sanatın ve sanat eğitiminin gerekliliğin farkında olmak ümidiyle…