Eğitim Yönetimi ve Denetimi \ 2-7
Didem Sinem Altınel, Hürcan Kabakcı, Leyla Boy Akdağ, Nazime Ebru Özkul, Semra Güney, Uğur Güngör, Yasin Kartal Etkili liderlik uygulamalarının önemli sonuçlar ürettiği alanlardan birisi de örgütsel yaşam ve özellikle şirketlerdir.
Dünden Bugüne Liderlik adlı bu kitap; kuruluş, kurum ve işletmeleri yönetecek olan yönetici ve liderler ile toplum ve uluslarda değişim ve dönüşümü yaratacak liderlik özelliklerine sahip kişilerin yararlanacağı konuları içermektedir. Kitapta yer alan konuların başında liderlik kuramları ve tarzları gelmektedir. Ayrıca kitapta; fazlaca işlenmemiş olan kadın liderliği, öz liderlik, kültür ve liderlik, etik ve liderlik, adaptif liderlik ve girişimci liderlik konuları da ele alınmıştır. Eser, her zaman olumlu bir kavram olarak ele alınan liderlik olgusunun karanlık yüzünü de içermektedir.
Dünden Bugüne Liderlik kitabı; bitirme ödevi, projesi, yüksek lisans ve doktora tezi yazacakların yararlanacağı bir başvuru kaynağı niteliğindededir.
Abdurrahman İlğan, Ali Gökalp, Asiye Toker Gökçe, Aylin Kirişçi Sarıkaya, Bayram Bozkurt, Bilgen Kıral, Ceren Çinikaya, Derya Bekiroğlu, Emine Tunçer Günay, Erkan Dinç, F. Şehkar Fayda Kınık, Fatma Köybaşı Şemin, Figen Ata Çiğdem, Filiz Tanrısevdi, İlker Dere, Kamile Demir, Merve Çalı, Mevlüt Kara, Nur Ütkür Güllühan, Osman Aktan, Semra Kıranlı Güngör, Servet Üztemur, Şenol Orakcı, Şeyma Şahingöz Sekmen, Türkay Nuri Tok, Ümit Çağatay, Yılmaz Tonbul Bu kitabın öznesi durumunda olan öğretmenlerin, gelecek nesilleri daha nitelikli yetiştirme ve onları geleceğe hazır hâle getirme hususunda yasal ve etik sorumlulukları mevcuttur. 21. yüzyılda öğrencilerin önceki nesillere kıyasla farklı şekillerde öğrenmeleri, bilgiye daha kolay erişmeleri, daha bağımsız hareket etmeleri, öğrencileri öğretim işiyle meşgul etmenin (motivasyonlarını sağlama) zorluğu, bilgi ve teknolojideki hızlı değişim döngüsü ve kamuoyunun artan baskısı, öğretmenlerin daha nitelikli iş yapmalarına yönelik beklentileri beraberinde getirmektedir. Öğretmenlerin, sundukları eğitim öğretim faaliyetlerinin daha nitelikli şekilde ifa edebilme yollarının başında, sürekli öğrenme ve gelişim faaliyetleri içerisinde olmalarıdır. Günümüz dünyasında öğretmenin yüksek performans sergilemesi, gelişim ve öğrenmeyi mesleki yaşamının bir parçası hâline getirmesinden geçmektedir.
Bu kitabın odak noktasını öğretmen adaylarının hizmet öncesinde nitelikli şekilde yetiştirilmelerinin yanı sıra hizmet içinde öğretmenlerin mesleki gelişimlerini nasıl sağladıkları hususu oluşturmaktadır. Bu noktadan hareketle bu kitapta, PISA (Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı) sınavında yüksek performansa sahip 17 ülkede, öğretmen adaylarının eğitim fakültelerine nasıl yerleştikleri, hizmet öncesinde nasıl yetiştirildikleri, öğretmen kariyer basamakları ve öğretmenlerin hizmet içinde mesleki gelişimi amacıyla okul, yerel ve ulusal düzeyde yapılan faaliyetlerin ayrıntılı şekilde betimlenmesi amaçlanmıştır. Türkiye'de benzeri, isim, içerik ve kapsama sahip bir kitabın olmamasından hareketle bu kitabın; başta öğretmenler, okul müdürleri, eğitim müfettişleri, öğretmen yetiştirme alanı akademisyenleri, politika yapıcılar ve karar vericilere yol göstermesi beklenmektedir.

Hasan AYDIN Çokdilli ve çokkültürlü eğitim, son yıllardır eğitim dünyasında ön plana çıkan bir fenomen olup ve tüm öğrenciler için temel eğitimi hedefleyen kapsamlı bir okul reformu sürecidir. Bu eğitim türü, okullarda ve toplumda ırkçılık ve ayrımcılığın her türlü biçimini reddederken, toplumun üyelerinin çeşitliliğini destekler. Bu eğitim reformu ayrıca farklı din, dil, ırk, renk, yaş, cinsiyet, sosyal statü, ekonomik düzey, gelenek, görenek gibi kültürlere sahip olan öğrencilere eşit eğitim hakkı tanımaktadır. Çokkültürlü çokdilli eğitim sadece toplumun baskın kültüründen farklı kültüre sahip olan öğrenciler için değil, bütün öğrenciler içindir. Bu tür bir eğitimde hedef; eğitimde fırsat eşitliği sağlamak, kültürel çatışmalardan doğan sorunları çözmek, öğrencilerin birbirlerine karşı empati kurmalarını desteklemek, birbirlerinin kültürlerini tanımak ve içerisinde çalışarak akademik başarılarını artırmaktır. Bu kitapta, Türkiye'de gerçek anlamda etkili çok kültürlü ve çok dilli eğitim programlarının geliştirilmesi amacıyla, hedef olarak belirlenen 20 ülkede kullanılan çok kültürlü ve çok dilli eğitim programlarına odaklanılmış ve şu anda dünya genelinde yer alan tartışmaların bir sentezi sunulmuştur. Bu kitabın bir diğer özelliği ise ABD, Avrupa ve diğer bazı ülkelerde başarıyla uygulanan çokkültürlü ve çok dilli eğitim programlarının incelenmesi ve derlenmesi sonucunda, bu fikirlerin Türk Eğitim Sistemi için nasıl faydalı hâle getirilebileceği sorusunu yanıtlamaktır.
David SCOTT, Routledge Eğitim süreçlerinde gittikçe artan ve merkezileşen kontrolle birlikte, eğitimcilerin karşı karşıya kaldıkları metin, belge, söylem ve politik ideolojik mesajların sayıları da artmaktadır. Başta öğretmenler, yöneticiler ve toplum olmak üzere; eğitim hizmetini etkileyen ve eğitim hizmetinden etkilenen tüm taraflar politik ideolojik söylem ve mesajlardan etkilenmektedir. Farklı taraflara ait politik ideolojik mesajlar, başta yazılı-görsel medya ile dijital teknolojilerle yeniden üretilirken, eğitimle ilgili tüm taraflar bu ideolojik bakış açılarına maruz bırakılmaktadır. Türkiye’de eğitim politikalarının eleştirel açıdan değerlendirilmesine ilişkin kaynakların yetersiz oluşu, gerek politika yapıcılar gerekse uygulayıcılar için stratejik bir sorun niteliği taşımaktadır. Modern toplumda eğitimin anlamları resmi politika metinleri, yazılı, görsel medya ve araştırma metinleri olmak üzere dört farklı yolla iletilmektedir. Bu ileti yolları ile değer, düşünce ve inanç barındıran metinlerin çözümlenerek değerlendirilmesi, modern demokratik toplumların sosyo-politik sistemlerinde gelişim ve değişim dinamiklerini sağlamaya dönük bir gereklilik haline dönüşmüştür.
Eğitim Araştırmaları ve Politikalarının Eleştirel Değerlendirilmesi, bu ideoloji ve mesaj aktarma biçimlerine ilişkin bir farkındalık yaratmayı ve eğitimcilerin alternatif anlama biçimleri oluşturmalarına katkı sağlamayı amaçlamaktadır. Bu bağlamda genel nihai amaç ise; öğretmen adayları, öğretmenler, yöneticiler, öğrenciler, akademisyenler ve politika belirleyicilerinin eğitimsel okur-yazarlığının geliştirilmesidir. Eğitimsel okur-yazarlık temel olarak eğitim politika ve araştırmalarının, görsel-yazılı medya metinlerinin çözümlenmesiyle tarihsel, sosyolojik ve politik bağlamda değerlendirilmesine yardım eder. Üretilen eğitim politikalarına ve araştırmalarına daha eleştirel ve yansıtıcı bir bakış açısı geliştirmesine katkı sağlar. Kitabın başta tüm eğitim çalışanları olmak üzere, sosyal bilimler alanında çalışan araştırmacılara katkı sağlamasını diliyorum.


Richard PRING, Continuum 'Teşvik edici ve okunabilir bir kitap… Pring, farklı felsefi yaklaşımların özlü bir açıklamasını vermekte ve onların güçlü ve zayıf yönlerinin dengeli bir değerlendirmesini yapmaktadır. … eğitim araştırmacılarını bir tarafa bırakın tüm öğretmen adayları için zorunlu okuma olmalıdır.'
Dr. Paul Martinez, Öğrenme ve Beceri Geliştirme Ajansı

'Bu cilt bir ders kitabı ve bir manifestodur ve araştırma öğrencileri, çeşitli kavramların, aletlerin ve yaklaşımların ana hatlarının verildiği açıklıkla buluşacaktır. Pek çok öğretmen bundan etkilenecektir.'
Times Educational Supplement

'Profesör Pring'in eseri, başlığının mütevazi biçimde olduğunu iddia ettiğinden çok daha fazlasını içeriyor. Eğitim Araştırmaları Felsefesi konusunda uzman bir çalışma olduğu kadar eğitim felsefesinde de bir öncü olan bu eser eğitimin amaçlarından bilginin doğasına kadar değişen konularda berrak ve özdür.'
Education Review

Profesör Pring, 2003 yılında emekliliğine kadar Oxford Üniversitesi Eğitim Çalışmaları Bölümünde Yöneticiydi. Hala hazırda 14-19 Education and Training Nuffield Review'ın Baş Direktörüdür.
Ayşen Bakioğlu, Münevver Çetin, Orhan Akınoğlu, Nurhayat Çelebi, Seyfi Kenan, Süleyman Avcı, Seval Erden, Faruk Levent, Meral Sert Ağır, Esra Molu, Dilek Pekince Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri bölümü öğretim elemanlarının iş birliği ile ortaya çıkan bu kitapta ülkemizde ve Batı'daki güncel tartışmalar 2014 Türkiye'sinin ulaşmaya gayret ettiği hedefler, geçmişteki gelişmeleri de göz önüne alarak verilmeye çalışılmıştır. Kitap, bölümlerin konuları ve tasarımı olarak aynı başlığı taşıyan diğer çalışmalardan farklı olarak, araştırma ve güncel yerli, yabancı kaynaklardan yararlanılarak, geleceğin öğretmenlerine araştırmacı ve lider öğretmen olma misyonu vermek üzere tasarlanmıştır. Öğretmen adaylarına araştırmacılığın, ampirik çalışmanın doğruyu ve faydalıyı bulmakta en önemli nitelik olduğu, mesleğe başladıklarında eğitimdeki sorunların dışarıdan çözülmesini beklemek yerine sınıflarındaki sorunlara buldukları çözümlere yönelik olarak kendilerinin aktif bir bilgi üreticisi konumuna gelmeleri için katkıda bulunulmaktadır. Kitapta, öğretmen adayının öğretmenlik deneyiminde uygulamada yararlı olabilecek bilgiler de belirginleştirilerek verilmektedir. Ayrıca öğretmen adayının dikkatini uyanık tutmak için ve öğrenmeyi hatırlamaktan ibaret kalmayacak ve tartışma düzeyine getirecek bazı sorular sorulmuş, bölüm sonlarında çoktan seçmeli veya açık uçlu sorular yerleştirilmiştir.
Eğitim bilimleri alanının çeşitli disiplinler ile etkileştiği çerçeveler ve farklı zamanlarda ve coğrafyalarda eğitime yüklenen anlamlar, kullanılan teknikler ve bu süreçlerin yansımaları, Türk eğitim düşüncesi ve deneyiminin tarihî ve fikrî anlamda önemli temelleri, günümüzde Türk millî eğitiminin amaçları, temel ilkeleri, Türk eğitim sisteminin teşkilat yapısı hakkında genel bilgiler, öğretmenlik mesleği ile ilgili uygulanan politikalar, mesleğin standartları, yeterlik alanları, hizmet öncesi ve hizmet içi öğretmen eğitimleri, öğretmenlerin görev ve sorumlulukları incelenmektedir. Psikolojinin davranış, öğrenme ve başarı boyutları için geliştirilen yaklaşımlar, yapılandırmacı yaklaşım; üstbiliş, öğrenme stratejileri, stilleri ve farklı zekâ kuramları sınıf içi etkileşimlerden makro sosyolojik etmenlere kadar değişebilen unsurlar, eğitim uygulamalarını ve politikalarını anlamak için çerçeve sağlayan sosyal üretim, dil, kültürel sermaye gibi kapsamlı unsurlar ile desteklenerek sunulmaktadır. Kitapta ayrıca, öğretmenlerin farklı özellikleri olan öğrencileri tanımaları ve uygulamalarını şekillendirmeleri, eğitim programlarının temel ögeleri, özellikleri, yararları, türleri ve çağdaş bir eğitim programı geliştirme süreçlerine yer verilerek öğretmen adaylarının mesleğin temelini oluşturan "eğitim bilimleri"nin ana kavramlarını öğrenmeye çalışmalarına yardımcı olunmaktadır.


İrfan ERDOĞAN “Her eğitim sisteminin, kendi kültürü ve koşulları olan bir toplumsal yapının ürünü olduğu gerçeğini göz ardı etmeyerek dış kaynaklı eğitim yaklaşımlarını transfer ederken dikkatli olmalıyız; başka ülkelerin eğitim modellerini aynen almaktan ziyade, Atatürk devrimlerinde olduğu gibi kendi koşullarımız içinde değerlendirerek bize özgü hâle getirmeliyiz.”, “Eğitimde yaşanan derslik sıkıntısı, öğretmen ve okul sayısı gibi kaynak yetersizliğine dayalı sorunları çözebilmek için de sadece sayıyı artırmaya ve oranları iyileştirmeye yönelik yöntemlere başvurmanın kalıcı bir çözüm getiremeyeceğini kabul etmeliyiz.”, “Eğitimde öğretmen mi, öğrenci mi, yerellik mi, merkezîlik mi, gibi ikilemler etrafında uç duruşlar sergilemeden, hem öğrencinin hem de öğretmenin aktifliğinin değerli olduğu, hem ulusal birlik ve beraberliğin gerektirdiği merkezîlik hem de durumsallığın gerektirdiği yerellik vurgusuna yeteri kadar yer veren esnek ve kapsayıcı bakış açılarına imkân vermeliyiz.”, “Eğitim sisteminin merkezî sınavlara endekslendiği ve uzun vadede bunların kaldırılmasının düşünülmediği dikkate alınırsa, tıkanan sistemin önü yükseköğretimdeki okullaşma oranının artırılmasıyla açılabilir.”, “Halkımızın eğitim ile ilgili isteklerini talep hâline getirmesi gerekmektedir.”“İkinci Meşrutiyet ile başlayan ve çok partili döneme kadar süren inanılmaz bir eğitim birikimi var. Bu birikime sırtımızı dönemeyiz. Aksi takdirde bugün yüz yüze kaldığımız kaosu yaşarız.”, “Eğitim sistemimizi tahrip eden, bize pahalıya mal olan bu merkezî sınavları masaya tekrar yatırmak durumundayız.”, “İlköğretimden ortaöğretime geçişi sağlıklı hâle getirmek istiyorsak, ortaöğretimden yüksek öğretime geçişi de masaya yatırmak zorundayız.”, “Ortaöğretim ilköğretimin kıskacında, yükseköğretimin baskısı altındadır. Girdisi ve çıktısı kendisine bağlı olmayan bir kademedir.”, “Sonu ve doğruluğu net olarak belli olmayan büyük adımları atma yerine etkisi anında hissedilecek olan küçük ve net adımları atmak daha yararlı olabilir.”, “Bugünden yarına doğru kendimizi ummadığımız bir yerde bulmak istemiyorsak eğitimde attığımız her adımı tarihe bakarak atmalıyız”.“Doğal seyri içinde geliştirilmiş olsaydı çok etkili olabilecek olan birçok ‘eğitim projesi‘ doğal olmayan süreçlerin ürünü olduğu için istenilen sonuçları verememiştir."
Ercan Akar Dünya, 21. yüzyılın ilk çeyreğinde birçok değişim ve dönüşüm yaşamaktadır. Bunlar, eş zamanlı olarak baş döndürücü hızda ve çapta gerçekleşmektedir. Elbette bu durum, uluslararası ilişkiler ve diplomasi alanlarını da etkilemektedir. 20. yüzyılın günümüze mirası olan yumuşak güç ve onun bir politika aracı olarak kamu diplomasisi de bu bağlamda genişlemekte ve zenginleşmektedir. Kamu diplomasisinin temel ilgi alanlarından birisi ise eğitimdir.
Tarihsel süreç değerlendirildiğinde, eğitimin giderek daha da uluslararasılaştığı dikkat çekmektedir. Artık eğitim, uluslararası boyutundan soyutlanamaz hâle gelmiş bulunmaktadır. Buna paralel olarak, diplomasi alanının ise çeşitli alt başlıklarda irdelenmekte olduğu göze çarpmaktadır. Böylesi bir ortamda, eğitim ve diplomasi alanlarının ortak bir kesişim kümesi olarak eğitim diplomasisi alanı öne çıkmaktadır.
Eğitimin uluslararası boyutu kapsamındaki faaliyetlerin ve uygulamaların, bir süredir akademisyenlerin ve politika yapıcıların gündeminde olduğu söylenebilir. Ancak bu alandaki çalışmalar, konunun belirli alanlarını incelemekte ve bunları sınırlı bir çerçevede sunmaktadır. Elinizdeki eser ise eğitimin uluslararası boyutunu kapsamlı, bütüncül ve özgün bir yaklaşımla ele almaktadır. Diğer bir deyişle, “eğitim diplomasisi” alanını kavramlaştırmakta ve çerçevesini çizmektedir. Bu yönüyle eserin, önemli bir boşluğu doldurduğu ifade edilebilir. Alanındaki ilk ve tek çalışma olduğu düşünülen bu eserin, eğitim diplomasisi ile ilgili olan tüm kesimlere ve özellikle Türk eğitim diplomasisine katkı sunması beklenmektedir.
İrfan Çağlar - Sabiha Kılıç İletişim; sosyal evrende ilişkiler sisteminin temel bağlantı köprülerinden birisi ve belki de en önemlisidir. İletişim sayesinde insanlar kendi duygu ve düşüncelerini ifade edebildikleri gibi, öteki konumunda bulunanların da duygu ve düşüncelerini anlayabilmektedirler.
İnsanların ilişki dünyalarındaki ortak bağlantı aracı olan iletişimin etkinleştirilmesi, ortak yaşam alanını daha da anlamlı hâle getirecektir. Bağlantı işlevinin kuvveden fiile dönüşmesine katkı sağlamayı amaçlayan bu çalışma; kavramların tanımlanması, iletişim modellerinin anlaşılması, iletişim sürecinin daha iyi algılanması, iletişimde bilgi teknolojilerinin rolünün kavranması gibi değişik boyutları içermektedir.
İletişimin temel işlevleri; bilgilendirme, denetleme, yönlendirme, bilgi ve becerileri iletme, eğitme, duyguları dile getirme, toplumsal ilişki kurma, sorun çözüp kaygıları azaltma, eğlendirme, uyarma ve gerekli rolleri üstlenme olarak sıralanabilir.
İletişim, kişiler arası duygu ve düşünce alışverişine dayanan kültürel bir süreçtir.
Remzi Y. Kıncal Alanlarında uzman olan farklı üniversitelerden öğretim üyelerinin bölüm yazarlığı yaptığı Eğitim Felsefesi kitabı, Prof. Dr. Remzi Y. Kıncal'ın editörlüğünde hazırlanmıştır. Eğitim Felsefesi kitabının içeriği oluşturulurken konuya ilişkin olarak Batı toplumlarındaki verilerin yanı sıra başta İslam medeniyeti olmak üzere Çin ve Hint medeniyetlerini de kapsayacak biçimde küresel bir bakış açısı ortaya konulmaya çalışılmıştır. Özellikle günümüz dünyasının temel özellikleri dikkate alındığında, öğretmen adaylarının eğitim felsefesine olan gereksinimleri kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Eğitim Felsefesi kitabı, başta Eğitim Fakültesi öğrencileri olmak üzere, konuya ilgi duyan bireylerin yararlanabileceği bir eser olarak tasarlanmıştır. Kitapta yer alan bilgilerin, okuyucuların eğitim felsefesine ilişkin temel bir kültür ve bakış açısı kazanması sürecine katkıda bulunması amaçlanmaktadır.
Eğitim Felsefesi kitabı, Felsefe ile İlgili Temel Kavramlar, Eğitim ve Temel Felsefe Akımları, Eğitim Felsefesi ve Eğitim Akımları, Batı Düşünürlerinin Eğitim Düşünceleri ve Eleştirel Pedagoji, Hindistan ve Çin'de Eğitim Felsefesi ve Eğitim Düşüncesi, İslam Dünyasında Filozofların Eğitimle İlgili Görüş ve Düşünceleri, İnsan Doğası, Bireysel Farklılıklar ve Eğitim, Farklı Siyasi ve Ekonomik İdeolojiler Açısından Eğitim, Türk Eğitim Sisteminin Felsefi Temelleri, Türkiye'de Modernleşme Sürecinde Etkisi Olan Düşünce Akımları ve Eğitim, Düşünen Okul, Bilgi Toplumu ve Yapay Zeka Uygulamaları Çerçevesinde Eğitim olmak üzere on iki bölümden oluşmaktadır.
Emine Feyza Aktaş, Erdoğan Tezci, Eyüp Yünkül, Fahri Sezer, Halil Çoban, Hüseyin Fırat Şenol, Mehmet Akif Erdener, Nihat Uyangör, Sabiha Bilgi, Serdan Kervan, Sümer Aktan, Ünal Deniz, Vefa Taşdelen, Yalçın Dilekli, Yusuf Ceylan Tarihsel bir perspektiften insanlığın gelişim sürecine bakıldığında her toplumsal yapının temel bazı problemleri olduğu görülür. Bu problemler içinde o toplumun geçmişten geleceğe varlığını nasıl devam ettireceği temel ve hayati bir sorun olarak ortaya çıkmıştır. Her toplumsal yapı ilk olarak “Nasıl bir insan istiyoruz?” sorusuna cevap arar. Bu cevap, o toplumun geleceğinin ve gelişim çizgisinin ulaşacağı sınır noktalarının ufuk çizgilerini belirler. İşte eğitim felsefesi bir toplumun geleceğinin ulaşacağı sınır noktasına ilişkin spekülasyonda bulunan ve bu sınır noktasının doğasını tartışarak geleceğe ilişkin net bir vizyon kurgulanmasına yol gösteren en temel entelektüel faaliyetin adıdır. Felsefi bir eylem olarak eğitim felsefesi, eğitime ilişkin alınan tüm kararların merkezinde yer alır. Öyle ki eğitim felsefesi eğitim bakanlığında yüksek politikaların belirlenmesinde soyut bir yapı olarak yol gösterirken küçük bir köy okulunun sınıfında eğitim programı, öğretim metodolojisi ve öğretmen ile ete kemiğe bürünür. Bir öğretmenin okulda geçirdiği tüm zamanının ve okul dışında eğitime ilişkin her eyleminde eğitim felsefesi tüm haşmeti ile öğretmenin hemen yanı başındadır. Fakat çoğu zaman gündelik hayatın hızı, telaşesi ve koşuşturma ile geçen yoğun bir mesai gününde öğretmenler ve okul yöneticilerinin felsefi düşünceye ayıracakları pek bir zaman yoktur. Bununla beraber öğretmenler odasında öğrenciler ile ilgili her konuşma, müdür odasında alınan her karar, zümre toplantılarında ileri sürülen her bir fikir eğitim felsefesinin canlı bir şekilde okulda yaşadığını gösterir.
Bu kitabın temel gayesi de işte tam da bu! Bu kitap, okul koridorlarında canlı bir şekilde yaşamını sürdüren eğitim felsefesinin ne olduğu, nasıl bir yapıdan oluştuğu, temel problemlerine verilen cevapların farklılaşarak hangi ekollerin oluştuğu sorusuna bir cevap bulma gayesini taşıyor. Eğitim felsefesinin en köklü düşünce okullarından modern adını verdiğimiz düşünce okullarına kadar pek çok farklı gelenekle tanışırken neden bu ekollerin ortaya çıktığına ilişkin okuyucuda bir perspektifin gelişmesine katkı sunuyor. Eğitime ilişkin düşünen herkesin yaralanabileceği bir şekilde tasarlanan bu çalışmanın esas kitlesini ise doğal olarak öğretmenler ve eğitim fakültesi öğrencileri oluşturuyor. Felsefe ile ilgili metinler genelde zor olarak nitelendirilir. Bu belki de ele alınan konuların oldukça karmaşık doğasından kaynaklanmaktadır. Bu eserde konular tartışılırken olabildiğince yalın bir anlatım tercih edilmiş ve verilen örneklerle konular oldukça berrak bir şekilde işlenmiştir. Eser, bu yönü ile eğitim fakülteleri programında yer alan eğitim felsefesi dersleri için temel bir metin olarak kullanılabileceği gibi aynı zamanda bu alana ilgi duyan herkes için temel bir başlangıç metni olarak da okunabilir.
A. Faruk Levent, Müzeyyen Dönmez Övür Eğitim hukuku denilince sadece eğitime ilişkin yürürlükteki yasal metinlerin incelenmesi ve yorumlanması, konuyu oldukça basite indirgeyebilir ve konunun yeterince anlaşılmamasına neden olabilir. Eğitim hukukunun konusunu öğretmen ve öğrenci hakları ile sınırlamak da doğru bir yaklaşım değildir. Zaten eğitimle ilgili bütün yasal metinlerin incelenmesi, eğitimin çok sayıda mevzuatla ilişkili olması nedeniyle teknik anlamda oldukça zordur. Özellikle bu konu ile ilgili olarak ülkemizde sınırlı sayıda ve dar kapsamlı çalışmaların var olduğu düşünülürse konunun bilimsel bir yöntemle incelenmesi önemli görülmektedir.
Bu kitapta, eğitim hukuku ile ilgili temel kavramlar ve güncel araştırmalar, geçmişteki gelişmeler de göz önünde bulundurularak verilmeye çalışılmış; konular bilimsel ve akademik yazım ilkeleri rehberliğinde ele alınmıştır. Kitapta her bir bölüm, teorik olarak ele alındığı gibi, ilgili yasal belgelerden bire bir alıntıları da içermektedir.
Murat Bülbül Eğitim sisteminde yaşanan sorunların önemli bir kısmı, ilgili hukuki çerçeve ve işleyişin tam olarak bilinmemesine dayanmaktadır. Öğrenciler, veliler ve eğitim çalışanlarının önemli mağduriyetler yaşamasına neden olan ve genellikle çözümsüz kalan güncel örnekler bu durumun en büyük kanıtıdır.
Eğitim Hukuku, bu alanda hissedilen eksikliği gidermek ve yükseköğretim de dâhil olmak üzere eğitim sistemindeki tüm paydaşların bu bilgi ve donanıma sahip olmaları amacıyla yazılmıştır.
Eğitim hukuku, Türkiye’de yeni oluşmakta olan bir hukuk disiplinidir. Hem eğitim bilimleri hem de hukuk alanında bilgi ve birikime sahip olunması gereken böylesine yeni bir hukuk alanının sınırlarını ve içeriğini belirlemek kolay bir süreç değildir. Bu açıdan kitabın yazarının hukukçu olmasının yanı sıra yıllarca öğretmenlik ve müfettişlik yaparak saha deneyimi kazanmış eğitim bilimci bir akademisyen olmasının hem kitabın içeriğine hem de dilinin sadelik ve anlaşılırlığına önemli katkılar sağladığı düşünülmektedir.
Murat Bülbül, Şahap Altunhan Eğitimle ilgili mevzuatın oldukça geniş kapsamlı ve dağınık bir hâlde bulunduğu söylenebilir. Bu nedenle Türkiye'de ilk olma niteliğindeki bu mevzuat derlemesi oluşturulurken eğitim sisteminde yer alan tüm paydaşların ve hukukçuların en çok müracaat edecekleri mevzuat içeriğine yer verilmiştir. Sonrasında da okuyucunun mevzuat sistematiğini daha iyi anlayabilmesi için mevzuat 4 ana başlık altında toplanmıştır. Son olarak da eğitim hukukundaki kavramlar belirlenerek ilgili mevzuatla eşleştirilmiş ve okuyucunun karmaşık bir hâlde bulunan eğitim mevzuatını daha iyi kavraması amaçlanmıştır.
Eğitim Hukuku Mevzuat Derlemesi hazırlanırken yöneticilik, müfettişlik ve aday öğretmenlikle ilgili sınavlara hazırlananlar kadar eğitim yöneticileri, öğretmenler, veliler ve öğrencilere de yararlı olması amaçlanmıştır. Eğitimle ilgili davalarda yer alan hâkim, savcı, avukat ve bilirkişiler açısından da önemli yararlar sağlanması beklenmektedir.
Murat Bülbül Eğitim Hukuku Pratik Çalışmaları kitabı, başlığı ve içeriği itibarı ile Türkiye'de ilk olma niteliğindedir. Kitap hem hukukçulara hem de eğitimcilere yönelik ve de okuyucu dostu olarak nitelendirilebilecek bir üslup ve içerikle hazırlanmıştır.
Kitapta ilk olarak tamamı çözümlü ve özgün 10 pratik çalışmaya yer verilmiştir. Eğitim hukukunun içeriğinin belirlenmesinde mahkeme kararlarının yadsınamaz önemi dikkate alınarak ikinci bölümde de seçilmiş yüksek mahkeme kararlarına yer verilmiştir. Dersi alan öğrencilerin sınavlarına daha iyi hazırlık yapabilmesi için kitabın üçüncü bölümünde geçmiş yıllara ait çoktan seçmeli ve klasik sınav örnekleri yer almaktadır. Kitabın dördüncü bölümünde ise örnek dava ve idari başvuru dilekçeleriyle sözleşme örnekleri bulunmaktadır.
Adem Yaman, Bilal Çankır, Ceyda Çavuşoğlu Deveci, Ezgi Dede, Ferdane Denkçi Akkaş, Feride Öksüz Gül, Hasan Remzi Eker, Hasan Tabak, İbrahim Hakan Karataş, İbrahim Hakkı Bulut, İlayda Ardakoç, Mehmet Boyacı, Mehmet Lütfi Arslan, Murat Bülbül, Yeşim Güleç Aslan Modern toplumun geleneksel okul kurgusu statik, standart ve uzun erimli bir sosyal olgu tanımı üzerine kurulmuştur. Geleneksel okul, örgütlenmesinden insan kaynağına, içeriğinden yöntemine, finansmanından yönetimine modern zamanların beklentilerini, sanayi toplumunun ve ulus-devletin ölçütlerine göre karşılamak üzere kurgulanmıştır.
Bugün geleneksel okul, kendini var eden şartların tamamen değiştiği bir dönemde var olmaya uğraşmaktadır. Geleneksel okulu besleyen sosyal ilişki ve yapılar yeni bir biçim almış, okulun çıktılarına muhtaç olan üretim süreçleri ve beklentileri dönüşmüş, otorite, güç ve meşruiyet anlam değiştirmiştir.
Eğitim kurumları işletmeciliği kavramsallaştırması, eğitim ve okul hakkında üretilen yeni bilginin ve bu bilgi ile yapılan analizlerin bir sonucu olarak ortaya çıkan bir bakış açısıdır. Bu bakış açısıyla eğitim kurumları bağlam, yapı, içerik, insan, ortam, kültür, çevre, denetim ve girişimcilik olmak üzere dokuz boyutta ele alınmış ve toplam yirmi bölümden oluşan bu eser ortaya çıkmıştır.
Eğitim Kurumları İşletmeciliği isimli bu eser; eğitimi ve okulu günümüz dünyasında anlamak için yeni pencereler açmayı, açılan pencerelerden yeni detaylar görmeyi önermektedir.
Bülent Güven, Dinçer Ölçüm, Duygu Şallı, Elif Çimşir, F. Şehkar Fayda Kınık, Fatih Mutlu Özbilen, Gamze Ülker Tümlü, Halime Öztürk Çalıkoğlu, Mehmet Özcan, Mete Sipahioğlu, Sezen Apaydın, Sibel Demirer, Sibel Güven, Süleyman Göksoy, Şenay Sezgin Nartgün, Tuba Akpolat, Ümit Dilekçi İnsanın hayatında derin izli davranış değişikliği oluşturan en önemli örgütler olan eğitim kurumları, diğer örgütlerden farklılaşmaktadır. Çünkü insanın temel kişilik özelliklerini farklılaştırabilmekte ve çağın gerektirdiği donatılara göre bu özellikleri zenginleştirerek kişinin hayatında kendine önemli bir yer edinebilmektedir. Eğitim kurumlarında başarılı bir yönetim yapısı, ast ve üstler arasındaki ilişkinin niteliği ve birbirlerini tanımalarına imkân veren örgütsel davranış konularının eğitim kurumlarına uygun örneklerle ele alınması ile mümkün olabilir.
İnsanlar, doğaları gereği sergiledikleri davranışlardan iyi yönde etkilenerek içinde bulundukları kurumda mutlu çalışarak verimliliği elde edebilir ya da tam tersi duygularla içinde bulundukları kuruma karşı aidiyetsizlik hissederek tatminsizlik yaşayabilirler. Bu sorun, örgütsel davranışın sadece pozitif yönünün ele alınması ile değil negatif yönünün de incelenmesi ile çözümlenebilir.
"Pozitif Örgütsel Davranış" ve "Negatif Örgütsel Davranış" alt başlıklarıyla iki cilt olarak siz okurlarımızın ve değerli araştırmacılarımızın kitaplıklarında yer alacak olan “Eğitim Kurumlarında Örgütsel Davranış” kitabımız; pozitif ve negatif örgütsel davranış konularının farklı içerik ve en yeni konularla, örnek olay ve konu sonu sorularıyla, eğitim kurumları ile özdeşleştirilmesiyle oluşturulmuştur. Özellikle lisansüstü eğitim süreci için baş ucu kaynak olma özelliğini sağlayan kitabımız, büyük özveri ile siz okurlarımıza ulaştırılmıştır.
Asiye Toker Gökçe, Ayşe Dönmez, Ceyhun Kavrayıcı, Ebru Oğuz Canol, Elif Ergün, Esen Altunay, Hayriye Sultan Tunç, İlknur Şentürk, Merve Uçar, Müyesser Ceylan, Püren Akçay, R. Şamil Tatık, Sibel Güven, Şenay Sezgin Nartgün İnsanın hayatında derin izli davranış değişikliği oluşturan en önemli örgütler olan eğitim kurumları, diğer örgütlerden farklılaşmaktadır. Çünkü insanın temel kişilik özelliklerini farklılaştırabilmekte ve çağın gerektirdiği donatılara göre bu özellikleri zenginleştirerek kişinin hayatında kendine önemli bir yer edinebilmektedir. Eğitim kurumlarında başarılı bir yönetim yapısı, ast ve üstler arasındaki ilişkinin niteliği ve birbirlerini tanımalarına imkân veren örgütsel davranış konularının eğitim kurumlarına uygun örneklerle ele alınması ile mümkün olabilir.
İnsanlar, doğaları gereği sergiledikleri davranışlardan iyi yönde etkilenerek içinde bulundukları kurumda mutlu çalışarak verimliliği elde edebilir ya da tam tersi duygularla içinde bulundukları kuruma karşı aidiyetsizlik hissederek tatminsizlik yaşayabilirler. Bu sorun, örgütsel davranışın sadece pozitif yönünün ele alınması ile değil negatif yönünün de incelenmesi ile çözümlenebilir.
"Pozitif Örgütsel Davranış" ve "Negatif Örgütsel Davranış" alt başlıklarıyla iki cilt olarak siz okurlarımızın ve değerli araştırmacılarımızın kitaplıklarında yer alacak olan “Eğitim Kurumlarında Örgütsel Davranış” kitabımız; pozitif ve negatif örgütsel davranış konularının farklı içerik ve en yeni konularla, örnek olay ve konu sonu sorularıyla, eğitim kurumları ile özdeşleştirilmesiyle oluşturulmuştur. Özellikle lisansüstü eğitim süreci için baş ucu kaynak olma özelliğini sağlayan kitabımız, büyük özveri ile siz okurlarımıza ulaştırılmıştır.
Adil Çoruk, Aslıhan Öztürk Eyimaya, Aylin Yalçın Irmak, Deniz Görgülü, Duygu Akbaşak, Erhan Kılınç, Esra Nur Kocaaslan, Fatih Sünbül, Fatma Çobanoğlu, Gamze Ketrez, Halime Güngör, İlknur Maya, Mehmet Ali Hamedoğlu, Mehmet Sabir Çevik, Melahat Akgün Kostak, Methi Çelik, Muharrem Koç, Mustafa Gökbayrak, Mustafa Özmusul, Müzeyyen Petek Dinçman, Nihan Potas, Nilay Neyişci, Nilüfer Koçtürk, Sait Akbaşlı, Şebnem Aslan, Şefika Şule Erçetin, Ülfiye Çelikkalp COVID-19 Pandemi süreci, eğitim kurumlarında sağlık yönetiminin ne kadar önemli ve öncelikli bir konu olduğunu bir kez daha ortaya koymuştur. İşte bu kitap, yasal yönetsel düzenlemeler, anlık ve özgün çözüm üretme çabalarının ötesinde bütüncül, sistemik bir anlayış ve yaklaşımla eğitim kurumlarında sağlık yönetimine ilişkin farkındalığı artırmak ve bu konuya dikkat çekmek amacıyla hazırlanmıştır.
Alanda bu bağlamda ilk olan kitap, yetkin yazarlarının titizlikle hazırladığı zengin ve çok boyutlu içeriğiyle eğitim kurumlarında sağlık yönetimi konusunda yeni bir bilgi birikimi, disiplinler arası iş birliği sağlayacak; kuram ve uygulamada ortaklaşa çalışmalar için esin kaynağı olacaktır.
Murat Korkmaz, Nurhayat Çelebi, Ali Serdar Yücel, Ercan Şahbudak, Nurullah Karta, Erdal Şen Bilgi çağı olarak adlandırılan, hızla değişen ve gelişen 21. yüzyılda yönetim bilimi giderek önemini artırmış ve daha fazla önem kazanmıştır. Yönetimin etkin ve verimli kılınması, örgüt ya da kuruluşların kaynakları en verimli biçimde kullanarak amaçlara ulaşmasında uygun vasıflara sahip yönetici ve liderlere ihtiyaç duyulduğu bir gerçektir. Bu bağlamda dünyada ve Türkiye'de önemli sektörlerden biri olan ve ciddi yatırımlar yapılan eğitim sektörü içerisinde de eğitim yönetimi ve eğitim kurumlarının (okullar) yönetimi ile etkin yönetici ve liderlik konuları sıkça araştırılan ve tartışılan konular arasında yerini almıştır.
Bu kitapta; yönetim kavramı, yönetimin fonksiyonları ve özellikleri, yönetim kuramları, yönetimin tarihsel süreç içerisinde gelişimi, yönetici ve liderlik, motivasyon ve motivasyon kuramları, eğitim yönetimi, eğitimde liderlik, okul yönetimi ve yönetim perspektifinden okul yöneticiliği konularına yer verilmiştir.
Cevat CELEP, Buket ÇETİN Bilgi üretme ve paylaşma sürecinde, toplumsal ve kültürel yapının önemli bir etmen olduğu bu kitabın temel varsayımını oluşturmaktadır. Gelişmekte olan toplumların bilgideki hızlı gelişme ve değişmeye ayak uydurabilmesi büyük önem taşımaktadır. Bilgi toplumu olmak, hem teknolojik altyapıya hem de bilgi paylaşım kültürüne sahip olmayı öngörmektedir. Teknolojik altyapıyı tamamlamış olmak, tek başına yeterli olmamaktadır. Bunu kullanabilecek insanlarda bilgi üretme ve paylaşma kültürünü oluşturmak önem taşımaktadır. Kültürel yapıyı değiştirmek sanıldığı gibi kolay değildir.
Bilgi toplumu olmanın yolu, okullarımızın var olan bilgileri tüketen örgütler olmaktan çok; var olanı sorgulayan, yeni bilgiler üreten, paylaşımcı bir öğrenme ve bilgi kültürünü bireylere kazandıran örgütler olmaktan geçer.
Bu kitapta, özelikle örgütlerin önemli kaynaklarından biri olan bilgiyi elde etme, örgüt ortamında bilgiyi paylaşma kültürünü yaratma yolları incelenmektedir. Kitapta; bilgi yönetiminin kökeni, bilgi yönetim modelleri, bilgi paylaşım kültürü, yenilikçi ve öğrenen örgütlerde bilgi yönetimi konuları ile eğitim örgütlerinde bilgi yönetimine yönelik bir araştırmaya yer verilmektedir.
M. Akif Helvacı Eser bu hâliyle değişme, örgütsel değişme ve değişim yönetimi konusunda iyi bir referans kitabı niteliğindedir. Kitaba yakın bir gözlem, onun ne denli yoğun bir çaba ile hazırlandığını, onlarca kaynağa dayalı “scholarly” titiz bir çalışma olduğunu görme imkânı vermektedir. Kitabın bu niteliklerinden dolayı öğrencim ve meslektaşım Dr. M. Akif Helvacı'yı yürekten kutluyor; eserinin tüm ilgililere yararlı olmasını diliyorum.
05.03.2010
Prof. Dr. Ali Balcı - Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi

“Eğitim Örgütlerinde Değişim Yönetimi” kitabınızı yeni okudum, konuyla ilgili ilke, yaklaşım ve modelleri bir arada görebildiğimiz oldukça doyurucu bir kitap. Bunun için teşekkür etmek istedim. Ayrıca kitabınızı yeni açtığımız tıp eğitimi doktora programımızda kaynak kitaplar listesine aldığımızı belirtmek isterim.
13.02.2008
Dr. M. Ali Gülpınar - MÜTF Tıp Eğitimi Anabilim Dalı

Bu eserin, eğitim örgütlerinde değişimi/yeniliği etkili bir şekilde gerçekleştirmek isteyen eğitim yöneticilerine çok büyük katkılar sağlayacağını düşünüyorum. Alandaki bu boşluğu doldurduğu için yazara teşekkür ediyorum.
Bülent Şahin - İl Milli Eğitim Müdürü

Bu kitap, çağdaş eğitim kurumlarını yaratacak dinamikleri, teknikleri ve kavramları örneklerle çok iyi açıklıyor. Okulu geliştirme çabalarına çok önemli katkılar sağlıyor. Yazarını kutluyorum.
Güvenç Gürses - Milli Eğitim Müfettişi

Okullarda değişimi yönetme durumunda olan her yönetici için bu eser rehber niteliği taşıyor. Okul yöneticilerinin yararlanması açısın-dan önemli bir kaynak. Alana böyle bir eser kazandırdığı için yazarı kutluyorum.
Eşref Uçar - YİBO Müdürü
Aycan Çiçek Sağlam

Bir örgütün en önemli kaynağı işgörenleridir. İşgörenlerin verimli çalışması ise güdülenmeleriyle mümkündür. Hangi kurumda çalışıyor olursa olsun tüm işgörenlerin güdülenmeye gereksinimi vardır. Bugünün yöneticilerinin en önemli görevlerinden biri, işgörenlerini işe güdülemenin yollarını bulmaya çalışmak olmalıdır. Özellikle gelecek kuşakların yetiştirilmesi gibi önemli bir görevi üstlenen ve birçok zorluk içerisinde görevlerini yapmaya çalışan eğitim işgörenlerinin güdülenmesi, ülkemizin geleceği açısından daha da önemlidir.Kitap bu kapsamda, güdülenme konusunu kapsamlı biçimde ele almakta ve eğitim işgörenlerini işe güdülmede kullanılabilecek çeşitli yaklaşımları içermektedir.

Mevlüt Kara Kurumsallaşma; örgütsel yapı ve işleyişin belirsizliklerden, adil olmayan uygulamalardan, süreçlerden ve kişilerin keyfî davranışlarından kurtarıldığı, profesyonel yapının tesis edildiği bir süreçtir. Bu bağlamda eğitim örgütleri olan okullar, kurumsallaşmaya ihtiyaç duyan yapıların başında gelmektedir. Bunun için okulların güçlü bir kurum kültürüne sahip olmaları, bireysel ve örgütsel anlamda uzmanlaşmayı sağlamaları, sosyal sorumluluk görevlerini yerine getirmeleri, yeniliklere ve değişimlere uyum sağlamaları, işleyiş açısından formel yapıya sahip olmaları ve gerçekleştirdikleri uygulamalarda tutarlılık göstermeleri gerekmektedir. Toplumun birçok kesimi tarafından büyük bir baskı altında tutulan ve beklentilerin yüksek olduğu ortaöğretim okullarının da varlıklarını başarılı bir şekilde sürdürebilmeleri açısından kurumsallaşmanın çok önemli bir mekanizma olduğu açıktır. Ancak resmî ve özel ortaöğretim okulları arasında örgütsel yapı ve işleyiş, kurumsal amaçlar, örgütsel finansman, öğrenci, öğretmen, yönetici ve personel seçimi gibi çeşitli konularda farklılıklar olduğu düşünülmektedir. Bu çerçevede bu kitapta, kurumsallaşma öncelikle kavramsal açıdan ele alınmış; daha sonra resmî ve özel ortaöğretim okullarının kurumsallaşma düzeyleri, kurumsallaşmaya ilişkin yaptıkları uygulamalar, yaşadıkları sorunlar ve bu sorunlara yönelik çözüm önerileri ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Cevat CELEP Öğretmenlik mesleği, gerek mesleğin yapısı gerekse öğretme işinin gerçekleştirildiği sınıf ortamının yapısı gereği, değer yoğunluklu ve denetimi güç bir özelliğe sahiptir. Bu durum bazen öğretmenin kendisi için önem taşıyan ve okulun amaçları ile ters düşebilen amaçları ön plana çıkartmasına da ortam yaratabilmektedir. Bu amaç ve değerlerin odağı, okul içindeki çalışma grubu, öğrenci, öğretim işleri, okul yönetimi gibi paydaş ögeler olduğu gibi, okul dışındaki başvuru grupları da olabilir. Öğretmenin okula adanma dayanakları, okulun amacının gerçekleşme derecesini etkileyebilmektedir.
Bu kitap temel olarak örgütsel adanmışlık kuramı ve eğitim örgütü uygulamalarını içermekle beraber kitapta; bu kavramla ilintili olduğu düşünülen öğretmenin kontrol yönelimi, öğretmen yeterlik duygusu, örgütsel sağlıklı ve örgütsel iklim, okul kültürü, örgütsel adalet, örgütsel tükenmişlik, örgütsel destek algısı ve eğitimde hesap verebilirlik konuları yer almaktadır.
Cevat Celep Bireyin öğrenme isteğinin özünde ilgi, merak, gereksinimlerini karşılama ve sorunları çözme yatar. Ancak toplumsal yapı, kültürel değerler ve bireyin toplumsallaşma süreci, öğrenme niteliğinde ve sürecinde önemli rol oynar. Bireyin karar verme sürecine katılımı ve kendisini ifade etme olanağı, öğrenmede etkinliğini arttırabilir. Toplumsallaşma sürecinde anne babanın her şeyi bilen otoriter tavrı ile okulda öğretmenin sınıftaki tek bilenin kendisi olduğuna yönelik tavrı, sokakta yetkili otoritelerin buyurgan kuralları, bireyi edilgen konuma sürükleyebilir. Edilgen bireyin öğrenmesi ise bilen ya da otorite konumunda olanın deneyimlerine dayalı olarak gelişir. Karşıtı durumda ise çocukluktan itibaren merakından dolayı soru sorulmasına izin verilen, soru soran, sorgulayan, içinde bulunduğu toplumsal çevreyi etkileyebilen ve değişiminde öncü rol oynayan birey, aynı zamanda öğrenen toplumun çekirdeğini de oluşturmaktadır. Burada vurgulanmak istenen; öğrenme, bireyin doğuştan getirdiği yeteneklerine bağlı olmakla birlikte, içinde yer aldığı toplumun kültürel özelliklerinin de öğrenmede önemli yer tuttuğudur.
Öğrenen bir örgüt, geleneksel ast üst ilişkisinden çok bilgisi oranında karar verme sürecinde etkin olan, sorgulayan, hesap veren ve yeni öğrenmelere açık bireylerin ağırlıkta olduğu bir özelliğe sahiptir. Türk kamu örgütlerinde ast üst ilişkisi genelde biçimsel niteliktedir. Bu ilişki sürecinde statü sembollerinin ön plana çıktığı, aşağıdan yukarıya doğru bilgi akışının yöneticinin sınırlı iznine bağlı olduğu, yeni bilgilerin sistem için bir risk olarak algılandığı, en güvenilir bilgi ve uygulamaların örgütün gelenekselleşmiş uygulamaları olduğu bir yapı söz konusudur.
Eğitim ve öğretim etkinliklerinin odağını oluşturan bir okulun kendini yenileyebilmesi ile bilimsel ve çevresel değişikliklere uyum sağlayabilme derecesi, öğrenme kapasitesine bağlıdır. Ancak okulun öğrenme kapasitesinin başat belirleyicileri okulun yapısı, toplumsal çevresi, öğretmenlerin ve öğrencilerin özellikleri, mesleki yeterlikleri, müdürün yeterlikleri ve yöneticilik anlayışı ile okuldaki ilişkiler dokusunun niteliğidir.
Bu bağlamda okulun öğrenen örgüt özelliğine kavuşabilmesinde bu belirleyicilerin hepsinin öğrenme süreci içerisinde yer alması gerekir. Bu durum ise uzun ve kesintisiz bir toplumsal öğrenme süreci ve anlayışını gerektirir. Bu nedenle örgütsel öğrenme paradigması, örgütsel öğrenme kültürünün oluşturulmasında önemli role sahiptir.
Ayşegül Çetin, Ayşen Bakioğlu, Bahar Doğan, Erkan Göktaş, Esra Yazıcı, Gözde Türkmenoğlu, İsmail Karsantik, Mehmet Uğuz, Mithat Korumaz, Mustafa Aksar, Münevver Başman, Pelin Karaduman, Semih Çayak, Sitar Keser, Şehkar Fayda Kınık, Şeyma Nur Didin Ala Eğitim politikaları; bir ülkenin geleceğini, eğittiği insanları yoluyla ilerletmek hedefine uygun olarak makro ve mikro düzeyde, mevcut eğitim sisteminin korunması veya değiştirilmesine yönelik gücün kullanımını içeren kararlar olarak ifade edilebilir. Eğitim politikaları; sadece devletin işleyiş süreci ve resmî ilişki ağları ya da okullar, eğitim programları, öğretmenler ve hukuki düzenlemeler değil aynı zamanda, ülkenin politik, sosyal ve ekonomik bağlamından etkilenen insan ve grupların isteklerini gerçekleştirmek temelinde detaylı, amaç odaklı, hiyerarşik, uzmanlığa dayalı alınan kararlar ve uygulamalar olarak görülmektedir.
Eğitim politikalarının belirlenmesinde, kanıta dayalı kararlar alınması günümüz dünyasında önemle vurgulanmaktadır. Ancak hem ülkemizde hem de Batı ülkelerinde araştırmalara dayalı politika belirlemek pek mümkün olamamakta; eğitim politikası kararları pazarlamacı, geleneksel ve hâkim siyasi söylem ve çoğu kez sivil toplum ve medyanın yaptığı çarpıtılmış haberler etkisinde alınmaktadır. Politika belirleyiciler ve eğitimcilerin, sistematik araştırmaların sonuçlarına göre program yapmaları ve kararlar vermeleri yerinde olmakta, bu nedenle belirli bir kararı uygulamanın gerekçesi olan kanıtların olabildiğince ikna edici düzeyde, geniş ve sistematik bilimsel araştırmalarla desteklenmiş olması gerekmektedir.
Eğitim Politikaları'nın birinci kısmında, “Eğitim Politikasının Temel Kavramları ve Süreçler”, “Eğitim Politikasının Çerçevesi”, “Eğitim Politikasının Temel Teorileri”, “Türkiye'de Eğitim Politikasının Bağlamı ve Politika Oluşturma Süreci” genel bir giriş mahiyetinde incelenmektedir. Çalışmanın ikinci kısmı; “Eğitim Politikası Belirlemede ve Analizde Kullanılan Yöntemler” başlığını taşımaktadır. Bu yöntemler, “Uluslararası Karşılaştırmalar”, “Üçgenleme”, “Aşamalı Doğrusal Modeller”, “Meta-Analiz”, “Kıyaslama” olarak detayıyla açıklanmıştır. Eğitim politikası belirleme ve uygulanan kararların başarısının değerlendirilmesinde bilimsel araştırma yöntemlerinin kullanılmasına vurgu yapan ikinci kısımda kanıt temelli politika oluşturma ve değerlendirmenin önemi vurgulanmıştır. Üçüncü kısım; “Eğitim Politikasında Gösterge ve Etkiler” başlığını taşımaktadır. “Eğitimde Hesap Verebilirlik”, “Eğitimde Eşitlik Kapsayıcılık ve Eğitimin Finansmanı”, “Üniversite Açma ve Geliştirme Politikaları”, “Yabancı Uzman ve Danışmanların Türk Eğitim Politikasına Etkileri”, “Medyanın Eğitim Politikalarına Etkisi” farklı bölümler altında çeşitli bakış açılarıyla değerlendirilmiştir. Eğitim politikalarına yön veren temel yaklaşımlar, felsefeler, ölçütler, etki eden unsurların incelenmesiyle, toplumu ilerleten eğitim politikasının hangi ölçütlerde çalıştığı ve çeşitli etkilerle bu ölçütleri ve göstergeleri nasıl göz önünde bulundurduğu veya gözden kaçırdığının izlenmesi hedeflenmektedir. Dördüncü kısımda; “Evde Okul Politikası: Amerika Kanada ve Avustralya Örneği”, “Göç ve Mülteci Eğitim Politikaları: Kanada, Hollanda, Amerika”, “Araştırma Üniversiteleri Açma Politikası: Batı Deneyimi” başlıklarında bölümler yapılandırılmıştır. Ülkemizin öne çıkan eğitim politikası sorunları, öncelikleri ve uygulamaları konusunda, gelişmiş ülkelerin hangi yaklaşımlar sergiledikleri, kurumlar oluşturdukları, ne gibi önlemler ve değerlendirme mekanizmalarına başvurdukları incelenmektedir.
Jon Wiles, Corwin Press Eğitim programlarının etkinliğinin artırılması okullar, okul yöneticileri ve eğitim liderlerinin eğitim programı geliştirme sürecine katılımı ve liderlikleriyle mümkündür. Türkiye’de program geliştirme çalışmalarının önemli oranda merkezi yönetimce yapılıyor olması program geliştirme sürecine katılımı oldukça kısıtlamaktadır. Ancak son yıllarda hazırlanan eğitim programlarının daha az ayrıntı içeren çerçeve program şeklinde tasarlanması bu sorumluluğu daha çok yerele devretme arayışının bir parçasıdır. Bu durumda eğitim liderleri kendi eğitim programlarını tasarlama, uygulama, değerlendirme ve geliştirme için daha fazla sorumluluk almak durumda kalacaklardır.
Kitap, eğitim programının tasarlanması ve uygulanması süreçlerinde gerekli bilgi ve beceriler örnekler üzerinden uygulayıcılara hitap edecek şekilde hazırlanmış olup eğitim liderlerine veya program liderlerine gerekli bilgileri sunmanın yanında uygulama için pratik öneriler de sunmaktadır. Program felsefesini nasıl oluşturmaları gerektiğini açıklayan teorik destek sunmanın yanında toplantı tasarımı ve yönetimi için gerekli pratik tavsiyeler gibi bilgileri de sunması bakımından eğitim liderlerine katkı sağlayacak potansiyel içermektedir.
“Okul idareciliğini ve eğitim yöneticiliğini bürokratik bir iş olmanın ötesine taşıyarak daha nitelikli bir eğitim ile geleceğimizi kurgulayabileceğimizi hatırda tutarak, okul yönetiminde sınıfların kapı gıcırtısını gidermenin yanında öğrencilerin beyin çarklarının gıcırtısı önemseyen ve katkı getiren bir anlayışa doğru yol almamız gerektiği unutulmamalıdır.”
Abdullah Çetin, Betül Yanık, Birsen Bağçeci, Devrim Ertürk, Erol Çetin, Fahrettin Korkmaz, Mikail Aydemir, Musa Öztürk, Mustafa Gül, Serkan Ünsal, Zülfü Demirtaş Bu kitap, YÖK’ün 2018 yılında güncellediği öğretmen yetiştirme programında yer alan ders içeriği ve alanda öne çıkan konular göz önünde bulundurularak hazırlanmıştır.
Kitapta; hem öğretmen adaylarına hem de eğitim sosyolojisine ilgi duyanlara, sosyolojiyle ilgili temel kavramlar, eğitim sosyolojinin anlamı ve işlevi, eğitim sosyolojisindeki yaklaşımlar, eğitim-toplum ilişkisi, toplumsal değişim ve eğitim, ahlaki bir sistem olarak okul, yabancılaşma ve eğitim, küreselleşme ve eğitim, toplumsal tabakalaşma ve eğitim, eğitim sosyolojisinin Türkiye’deki gelişimi konularında temel bilgiler verilmektedir. Kitapta güncel konulara ve örneklere yer verilerek, eğitimin sosyal boyutu ön plan çıkartılmıştır.
Mustafa Gündüz Hafızası, tarihinde saklanan bilimin sıhhat derecesini yöntemi belirler. Tarih, bilimler hiyerarşisindeki mevziini kuvvetlendirmek için tarihyazımına, ürettiği verilerden daha çok önem verir. Eğitim, tarih ve sosyolojinin kesiştiği kavşakta anlam bulan eğitim tarihi, dünyada olduğu kadar Türkiye’de de bakir sahalardan biridir. Çok az topluma nasip olan özgün kurum, tecrübe ve eserlere sahip olmasına karşın, biriken sorunlar karşısında çözümsüzlük ve çaresizlik girdabında bunalan eğitim sisteminin temel krizlerinden biri, tarihine duyarsızlığıdır.
Eğitim Tarihinin Peşinde, Türkiye’de eğitim tarihçiliğinin tarihine yönelik özgün bir birikim sunarken, bu çok disiplinli sahanın avantajlarına, sınırlılıklarına ve temel meselelerine ışık tutarak, eğitimin tarihi, sosyal ve kültürel temelleriyle ilgilenenlere rehber olmayı denemektedir.
Bilimin katalizör güçlerinden biri, hasbi tenkittir. Eleştirisiz ortamda uzmanlıktan, ilmî derinlikten, yenilik cesaretinden ve meslekî etikten bahsetmek güçtür. Alanıyla ilgili tarihî birikim yanında, kitapların güvenirlik derecesini, niteliğini, zayıf ve güçlü yönlerini tefrik edip, kaynaklar arasında sınıflamalar yapabilmek her bilim adamından beklenen bir vasıftır. Bilimsel araştırmalarda yaratıcılığın filizlenmesi söz konusu yetkinlikte içkindir. Bu realiteye istinaden, elinizdeki kitap eğitimin tarihi, sosyal ve kültürel temellerine ilişkin güncel kitaplar üzerine serinkanlı ve uzun değerlendirmeler de sunmaktadır.
Cihad Şentürk, Kasım Karataş, Gülçin Zeybek, Bünyamin Han, Abdulkadir Haktanır, Sedef Süer, Aziz Teke, Elif Kurşunlu, Feyza Gün, Nagihan Oğuz Duran, İsmail Kuşci, Yavuz Ercan Gül, Ömür Çoban Her yüzyılda insanların yaşamını etkileyen ve toplumları dönüştüren olay ve durumlar meydana gelmiştir. İçinde bulunduğumuz 21. yüzyılda yaşanan küreselleşmenin etkisi, bilgi ve iletişim teknolojilerinin yaygınlaşması, ülkeler arası ulaşımın hızlanması gibi olay ve durumlar; bu yüzyılda yaşayan insanların çağa ayak uydurabilmesi ve yaşamlarını sürdürebilmesi için yeni beceriler kazanmasını zorunlu hâle getirmiştir. 21. yüzyıl insanının gerekli bilgi, beceri ve donanıma sahip olabilmesi ise ancak nitelikli bir eğitim sistemine dâhil olmasıyla mümkündür. Eğitim programından ders programına, öğrenme - öğretme uygulamalarından öğretmen yeterliklerine kadar eğitim sistemindeki her bir unsurun 21. yüzyılın koşullarına uygun ve hazır hâle getirilmesi gerekmektedir. Özellikle eğitim sistemine hayat veren ve sistemi ete kemiğe büründüren öğretmenlerden 21. yüzyıl becerilerine sahip olmaları beklenmektedir. Çünkü ancak 21. yüzyıl becerilerine sahip olan öğretmenlerin, öğrencilerine 21. yüzyıl becerilerini kazandırabileceğine inanılmaktadır. Nihayetinde bu inancın ürünü olarak “Eğitim ve 21. Yüzyıl Becerileri” kitabı ortaya çıkmıştır. Bu kitapla hem öğretmenlerin hem öğretmen adaylarının 21. yüzyıl becerileriyle ilgili bilgi, beceri ve anlayış kazanmaları hem de mesleki formasyonlarının güçlendirilmesi amaçlanmıştır. Ayrıca kitabın, içeriği ve sunduğu kuramsal çerçeveyle lisansüstü öğrenciler ve araştırmacıların da yararlanabileceği bir başvuru kaynağı olması hedeflenmiştir.
Sefer Ada, Münevver Ölçüm Çetin Toplumsal düzenin sağlanmasının da ön koşulunu teşkil eden disiplin kavramı, eğitim kurumlarında ve ailelerde istenen hedefe ulaşmak için disiplin ve bağlı olarak da kuralların oluşturulması ve uygulanmasını gerekli kılmaktadır. Ancak geçmişin geleneksel disiplin anlayışının yerine “pozitif disiplin” anlayışını anne babalar, öğretmenler, okul yöneticileri ve diğer ilgililer tarafından temel yöntem olarak alınmalı ve işler kılınmalıdır. Bu kapsamda kitabın eğitimcilere, öğretmenlere, daha çok disiplin sorunlu öğrencilerle karşılaştığı düşünülen rehberlik servisi uzmanlarına, yöneticilere, eğitim ve öğretimin başladığı kabul edilen ailelere çağdaş disiplin anlayışı konusunda yol göstereceği umulmaktadır. Çalışmanın, bu hitap kitlesinin yanında eğitim fakültelerinde okutulan Sınıf Yönetimi dersinde yardımcı ders kitabı olarak okutulması tavsiye edilmektedir.
Adem Solak
Cevat CELEP Bir okul müdürünün, görevinin gerektirdiği yeterliklere sahip olmasının yanı sıra belli liderlik özelliklerine sahip olması gerekir. Liderlik, izleyenleri ortak amacı gerçekleştirme doğrultusunda etkileme yeterliğidir. Bu bağlamda okulun türü, düzeyi ve amacın niteliğine göre okul müdürünün sahip olması gereken liderlik tipi ve özelliği de farklılaşabilmektedir. Okullarımızdaki yöneticilerimizin öğretmenler üzerinde etkileyici rol oynayabilmesi liderlik rolüne bağlıdır. Bu rolünü gerçekleştirebilmesinde öğretmenleri tanıyabilme, sorunlarını sezebilme ve doğru biçimde tanımlayabilme ile gereksinimlerini karşılayabilme yeterliği önemli yer tutmaktadır.
Bu kitapta karizmatik, dönüşümcü, etik, akademik, yıkıcı ve dağıtımsal liderlik konuları yer almaktadır.
Hasan Güneş İçinde bulunduğumuz çağın “bilgi çağı” olduğu çoğu kesimlerce ifade edilmektedir. Bu çağın oluşumunda üniversitelerin yeri ve önemi tartışılamaz.Yaratıcı ürün ve fikirlerin geliştiği yer olan üniversitelerin ayrıcalıklı bir konumu vardır. Üniversiteler bu işlevi bugün de gelecekte de devam ettirecektir. Bu önemli işlevin sürdürülmesinde bilim adamlarının, özellikle geleceğe yöne verecek öğretmenlerin, ayrı bir yeri ve önemi bulunmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, üniversitelere bağlı eğitim fakültelerinin önemi ve değeri daha da artacaktır. Bireylerin bilişsel, duygusal, sosyal ve devinişsel gelişimini sağlayan ve toplumun varlığını etkili bir biçimde devam ettiren eğitim örgütlerinin niteliği önem kazanmaktadır. Kuşkusuz, anılan bu işlevlerin yerine getirilmesi eğitim örgütlerinin iyi yönetilmesine bağlıdır. Çeşitli araştırmalarla desteklenen “eğitim yönetimi” adlı bu kitabın eğitim örgütlerinin etkili yönetilmesine katkı sağlayacağı umulmaktadır. Öğretmen adaylarına ve eğitim yönetimi alanında okuyan öğrencilere yararlı olması dileğiyle.
Wayne K. Hoy, Cecil G. Miskel Eğitim yönetimi alanının başlıca eserlerinden biri olan “Eğitim Yönetimi: Teori, Araştırma ve Uygulama” adlı bu kitap, örgütsel davranış ile ilgili teori, araştırma ve uygulamaları en kapsamlı şekilde analiz eden çalışmadır. Kitapta yer alan her bir teorik bakış açısı, uygulanan örnek olaylarla desteklenmekte olup eğitim yönetimi öğrencilerine, okulda karşılaşılan problemleri çözmeye dönük temel ilke ve perspektifler sunmaktadır.
Yedinci Basım Hakkında
Örnek Olaylar: Bu baskıya, altı yeni örnek olay çalışması eklenmiştir. Söz konusu bu örnek olaylar, teori ile uygulama (gerçek dünya) arasındaki uçurumun öğrenciler tarafından daha iyi anlaşılabilmesi için hazırlanmıştır. Ayrıca kitabın sonunda, “Liderlik İçin Örnek Olaylar” başlığı altında yeni örnek olaylara yer verilmiştir.
Kuramdan Uygulamaya: Her bir bölümün sonunda, “Kuramdan Uygulamaya” başlığı altında yeni metinler eklenmiştir. Söz konusu başlık altında, eğitim yönetimi ile ilgili teorilerin etraflıca anlaşılması için uygulamaya dönük bazı tartışma ve inceleme soruları da eklenmiş bulunmaktadır.
Temel Varsayımlar ve İlkeler: Her bir bölümün sonunda, “Temel Varsayımlar ve İlkeler” başlığı altında bir kısım yer almaktadır. Bu kısımda, konu ve bölümle ilgili ana hatların gözden geçirilmesi için bazı ipuçları, temel kavramlar ve işlevleri listesi yer almaktadır.
Güncel Gelişmeler ve Araştırma: Kitabın ikinci bölümde, yapılandırmacılık ve yapılandırmacılıkla ilgili yeni bakış açıları; üçüncü bölümde, okulu etkinleştirme ve alt yapı oluşturma; beşinci bölümde, örgütsel sağlık ve örgütsel sağlık indeksi gibi güncel gelişme ve konulara yer verilmiştir. Ayrıca bu çalışmada, 225'den fazla çalışma, teori ve model analiz edilmiş ve uygulamaya dönük bazı çıkarımlarda bulunulmuştur.
Eğitim Yönetimi Kitabının Sürekliği ve Niteliği: Bu çalışma; eğitim yönetimi alanında, teori ve uygulamaya dönük en kapsamlı literatür taraması ve incelemesini içermektedir. Ayrıca örgütsel politika, örgütsel iklim ve okul etkiliğine ilişkin en kapsamlı güncel bilgi, araştırma ve gelişmeleri ele almakta ve irdelemektedir.
Sosyal Sistem Yaklaşımı: Bu kitap, okulun dört temel bileşeni (yapı, kültür, birey ve politika) ile temel yönetim süreçlerini (karar verme, liderlik ve iletişim) özetlemektedir. Her bir bölüm, yönetimin teorik temellerini incelemekle ile başlayıp konu ile ilgili ampirik araştırmaların analizi ile devam etmekte ve uygulamaya dönük pratik önerilerle son bulmaktadır.
Karar Verme: Özellikle gelecekte okul müdürü olacaklar için, okulda karar alma sürecine öğretmenlerin etkin katılım sürecinde izlenecek stratejiler, basit karar verme modelleri ile karar vermenin kavramsal çerçevesi ve temel ilkeleri bu kitapta yer alan diğer konulardır.
Frederick C. Lunenburg, Allan Ornstein Eğitim yönetimi, genel olarak yönetsel teoriyi ve eğitim pratiğini, özel olarak da eğitimcileri ve eğitim kurumlarını inceleyen bir disiplindir. Eğitim yönetimi, aynı zamanda eğitimsel amaçların başarılması sürecinde insan ve fiziksel kaynakların etkili ve verimli bir şekilde planlanması, örgütlenmesi, eş güdümlenmesi ve denetlenmesinin bilgisini üreten bir bilimdir. Sosyal bilimler ailesinin genç ve dinamik bir üyesi olan eğitim yönetimi, toplumsal değişimden en çok etkilenen ve onu en çok etkileme gizil gücüne sahip dinamik bir eylem alanıdır. Bir eylem ve araştırma alanı olan eğitim yönetiminin çözümlenmesi, daha etkili okul sistemlerinin inşası bakımından büyük önem taşımaktadır. Bu bağlamda eğitim yönetiminin bilgi temelinin sağlamlığı ancak alana yönelik akademik çalışmaların nicelik ve nitelik yönünden gelişmesine bağlıdır. Bu kitabın; eğitim yönetimi alanında çalışan akademisyenlere, eğitim kurumlarında görev yapan yöneticilere ve alana ilgi duyan okuyuculara yararlı bir eser olması umulmaktadır.
Kitabın birinci kısmı; yönetim teorisinin gelişimi, örgüt yapısı ve örgüt kültürü gibi eğitim yönetiminin temelini oluşturan konulara odaklanmaktadır. İkinci kısımda; eğitim yöneticilerinin sahip olması gereken motivasyon, liderlik, karar verme ve iletişim becerisi gibi özellikler yer almaktadır. Daha sonra sırasıyla eğitim-devlet ilişkisi, eğitimde eşitlik, hukuk, program geliştirme ve eğitimde insan kaynakları gibi konular örnek olaylar verilerek incelenmiştir.

Gülyüz Debeş İlk çağ düşünürlerinden bu yana toplumların sosyal, siyasal ve ekonomik ihtiyaçlarının karşılanması için bilgi, sanayi ve teknolojideki hızlı gelişim birçok alanda çeşitli değişim ve dönüşümleri beraberinde getirmiştir. Bu durum, toplumların biçimsel, örgütsel, yönetsel işleyişini yeniden biçimlendirmiştir. Bu dönüşümleri doğru olarak anlayabilmek için gerçekleştirilen ve bundan sonra gerçekleştirilecek olan akademik çalışmalar büyük önem arz etmektedir. Eğitim yönetimi doktora programlarının, bilimsel sorgulama temelinde bilim adamı yetiştirme hedefi, değişen eğitim yönetimi bağlamına uygun rol ve işlevde eğitim lideri yetiştirmesi ile gerçekleşecektir. Eğitim enstitülerinde desenlenen ve yürütülen eğitim yönetimi ve denetimi programları geleceğin eğitim liderlerine dünya çapında geniş görüşlülük kazandıracak bilgi ve pratiklerin geliştirilmesine katkıda bulunacak değerli bir görevdeşlik yaratabilecektir. Bu kitap, eğitim yönetimi ve denetimi alanına yapılacak olan yeni çalışmalara katkıda bulunmak ve geleceğin eğitim liderlerinin eğitim yönetimi ve denetimi alanındaki temel bileşenleri uzmanlığa dönüştürebilmeleri için destek olacaktır. 18 senelik eğitim liderliği yaşantımda edindiğim bilgi, tecrübe ve kazanımları sizler ile paylaşmaktan büyük mutluluk duyarım.
Yrd. Doç. Dr. Gülyüz Debeş
Mehmet Koçyiğit, Esra Tekel, Engin Karadağ Birçok eğitimci, eğitimi, bireyde istendik yönde, kalıcı izli davranış değişikliği meydana getirme süreci olarak tanımlar. Kimi zaman normatif bir bakış açısıyla insanın ve davranışlarının nasıl olması gerektiği üzerinde odaklanan ahlak ve onun teorisi olan etik bu doğasının bir gereği olarak eğitimle iç içedir. Eğitim faaliyeti bu ilişki açısından bakıldığında ahlaki bir faaliyet olarak da nitelendirilebilir. Bu faaliyetin gerçekleştirilmesinde önemli bir noktada bulunan okul yöneticileri ve öğretmenlerin aldıkları birçok karar, yaptıkları birçok seçim ve sergiledikleri birçok davranış ahlaki alana dâhildir. Kritik kararlar alması gereken okul yöneticileri kimi zaman ahlaki ikilemlere düşebilmekte ve toplumun geleceğini şekillendiren öğretmenler de mesleklerini icra ederken mesleki etik ilkelere ihtiyaç duyabilmektedir. Bu kitapta; literatürdeki ilgili çalışmalar ve etik teorileri de göz önünde bulundurularak ahlak, ahlaki ikilem, ahlaki ikilemlerde karar verme teorileri, etik ve etik türleri ve öğretmenlik meslek etiği konuları okul yönetimi ve öğretmenlik etiği özelinde ele alınmıştır.
Ahmet Alireisoğlu, Ayça Çıkrıkcı, Aysel Terzioğlu, B.Barış Yıldız, Cemil Sarıcı, Ercan Şahin, Feyyaz Aslan, Gizem Dak, Harun Tüysüz, İbrahim Yılmaz, Münevver Çetin, Nafiye Öztuğ, Neslihan Aslan, Selim Yiğit, Uğur Kaya Eğitimde etik, eğitim sürecinde yer alan tüm paydaşların; davranışlarını, kararlarını ve değerlerini yönlendiren ilke ve değerler bütünüdür. Bu; öğretmenlerin, yöneticilerin, öğrencilerin ve diğer paydaşların doğru seçimler yapmalarını, dürüst, adil, saygılı ve vicdanlı davranmalarını sağlamak amacıyla oluşturulmuştur. Eğitimde etik; insan haklarına saygı, adalet, dürüstlük, sorumluluk, saygı, güvenilirlik, hoşgörü, açıklık ve samimiyet gibi değerlerin korunmasını ve yaygınlaştırılmasını hedefler. Etik değerler, öğrencilerin eğitim hedeflerine ulaşmalarına ve bireysel ve toplumsal hayatlarında sağlıklı bir şekilde gelişmelerine yardımcı olur.
Eğitim yönetiminde etik; eğitim sürecinin yönetiminde doğru ve yanlış arasındaki ayrımı yapmak, toplumsal değerlerin ve normların korunmasını sağlamak, haksızlıkların önüne geçmek, adil ve dürüst bir ortam yaratmak için uygulanması gereken davranış kuralları ve ilkelerdir. Eğitim sürecinin güvenilirliği ve kalitesini artırır. Eğitim yöneticileri, öğretmenler ve diğer eğitim çalışanları, etik davranışlar sergilediklerinde öğrencilerin güvenini kazanırlar ve bu da öğrencilerin daha iyi öğrenmelerini sağlar. Ayrıca etik davranışlar, eğitim yönetimi sürecinde haksızlıkların ve suistimallerin önüne geçer. Eğitim yönetiminde etik ayrıca yöneticilerin, öğretmenlerin ve diğer eğitim çalışanlarının kararlarında adil ve tutarlı bir şekilde hareket etmelerini sağlar. Eğitim yöneticileri ve öğretmenler, öğrencilere karşı sorumlulukları olduğunu unutmamalı ve öğrencilerin; farklı öğrenme tarzlarına, ihtiyaçlarına ve özelliklerine uygun bir öğrenme ortamı yaratmak için çaba göstermelidirler. Bu nedenle etik davranışlar, eğitim yönetimi sürecinde öğrenci merkezli bir yaklaşımı teşvik eder. Eğitim yönetiminde etik; adil ve dürüst bir ortam yaratmak, toplumsal değerleri ve normları korumak, öğrencilerin güvenini kazanmak ve eğitim sürecinin kalitesini artırmak için son derece önemlidir.
Bu kitapta, etik kavramı eğitim yönetimindeki süreçlerle bağlantılı olarak ele alınmaya çalışılmıştır. Kitaptaki konular, bilimsel ve akademik yazım ilkeleri dikkate alınarak hazırlanmıştır. Kitaptaki bölümler, teorik olarak ele alındığı gibi güncel örnek olaylarla da desteklenmiştir.
Metin Işık, Münevver Çetin Profesyonel öğrenme, mesleki gelişimi desteklemek amacıyla düzenli eğitim fırsatları ve tecrübelerini içeren, sistematik olarak planlanmış uzun vadeli bir süreçtir.
Profesyonel öğrenme; kişilerin profesyonel düşünme, bilgi, becerilerinde oluşan değişiklikleri de kapsamaktadır.
Profesyonel öğreticiler olarak öğretmenlerin ve okul yöneticilerinin öğrenmeyi, değişen ihtiyaçlara göre kişisel ve mesleki gelişimleri için süreklileştirmeleri gerekmektedir.
Okul yöneticileri, formal ve informal profesyonel öğrenme araçlarını kullanarak mesleki gelişim fırsatlarını iyi değerlendirmelidir.
Tufan AYTAÇ Eğitimde hiyerarşik, merkezden kontrol edilen bürokratik örgüt yapıları ve yönetim biçimleri yerini esnek, yatay ve çevreye duyarlı postmodern örgüt ve yönetim anlayışlarına bırakmaktadır. Son yıllarda, eğitimin niteliğini geliştirme amacına yönelik olarak okullara daha fazla özerklik verilmesi, yetki aktarımı (bütçe, personel ve program alanları) yapılması ve okulların yerinden yönetilmesine doğru uluslararası bir eğilim ortaya çık­mıştır. Bu yaklaşımlardan Okul Merkezli Yönetim, daha etkili bir okul yönetimini gerçekleştirme ve öğrenme-öğretme sürecinin etkililiğini yükseltecek koşulları sağlama hedefine odaklanmıştır. Okul Merkezli Yönetim; özerklik ve katılımlı karar alma sürecinin birleşiminden oluşan bir okul geliştirme yaklaşımı olarak öğretmenlere ve yö­neticilere daha çok yetki ve sorumluluk vererek onların okulu sahiplenmelerini ve etkili öğrenmeyi gerçekleştirmelerini öngörmektedir. Okul Merkezli Yönetim ve liderlik yaklaşımları bağlamında son gelişmeleri de içerecek şe­kilde hazırlanan ve bir araştırma ile de desteklenen bu kitap, Türk eğitim sisteminin gerek akademik anlamda gerekse de uygulamada daha da ileriye götürülmesi çabalarına yönelik olarak akademisyenlere, yö­neticilere, öğretmenlere ve öğrencilere yararlı olacaktır.
Tülin ACAR Nasıl bir eğitim sorusuna vereceğimiz cevaplar aynı zamanda nasıl bir ekonomi, nasıl bir hukuk, nasıl bir sağlık, nasıl bir toplumsal düzen istiyoruz sorularına da verilmiş cevapları oluşturmaktadır. Dolayısıyla, sorunlarımızı görmezden gelmenin bir gözüm olmadığı açıktır. Bu kitap, sorunlarımızı ertelemek yerine fark etmek, çözümün bir parçası olmak isteyenler için yazıldı.
A. Faruk Levent, A. Nehir Özdemir, Durmuş Ümmet, Etem Levent, Gözde Türkmenoğlu, Hasan Özdemir, Pelin Karaduman, Sıtar Keser, Sinem Şahin, Tuba Akpolat Ahlak felsefesini ciddi ve kapsamlı olarak ele alan ilk düşünür olan Sokrates’in önemle vurguladığı “Kendini bil!” sözü, etiğin iki temel dayanağını oluşturur. Bunlar, insan için bilginin önemi ve her türlü bilgi edinmede kendini bilmenin (tanımanın) gerekliliğidir. Günümüzde yaşanan pek çok etik sorun, insanın kendini bilme konusunda yetersiz kalmasından, böyle bir bilgi arayışını ihmal etmesinden kaynaklanmaktadır. İnsanın kendini tanıması ve başkalarını anlamasının en önemli yolu ise eğitimdir.
Bu kitapta, eğitimde ahlak ve etikle ilgili güncel araştırmalar, çağdaş tartışmalar, geçmişteki gelişmeler de göz önünde bulundurularak verilmeye çalışılmıştır. Kitapta, bilimsel ve akademik yazım ilkeleri dikkate alınarak konular ele alınmıştır. Kitapta her bir bölüm, teorik olarak ele alındığı gibi yer yer uygulamaya dönük örnekler de verilmiştir. Bölümler, okuyucuların konuyla ilgili etraflı ve derin düşünmesini sağlayacak şekilde tartışma sorularını içermektedir.
Ayşe Tuğba Öner, Berna Karakoç, Beyza Aksu Dünya, Erkan H. Atalmış, Esen Turan Özpolat, Halil İbrahim Sarı, Hülya Yürekli, İbrahim Delen, İbrahim Yıldırım, Kevser Eryılmaz, Lokman Akbay, M. Fatih Karacabey, Mahmut Kalman, Mesut Yıldırım, Murat Doğan Şahin, Ragıp Terzi, Sedat Şen, Serkan Uçan, Sevilay Çırak Kurt, Tuncer Akbay Doğayı anlama ve bilinmeyeni keşfetme arayışı içerisinde olan insana bu süreçte en çok ışık tutan şüphesiz bilimsel yöntem olmuştur. Bilimsel yöntem tarih boyunca farklı safhalardan geçmiş; bilim insanlarının üzerinde uzlaştığı bir bilimsel araştırma sürecinin netleşmesi çok uzun yıllar almıştır. Bu süreçte bilim farklı felsefelerden etkilenmiş ve farklı yaklaşımlar ortaya çıkmıştır. Fen ve sosyal bilimlerin pozitivist bakış açısı ortak olmakla beraber sosyal bilimlerde post-pozitivist, sosyal yapılandırmacı ve pragmatist bakış açıları da bilimsel bir yaklaşım olarak kabul görmektedir. Sosyal bilimler çatısı altında yer alan eğitim bilimleri de sosyal bilimlerdeki metodolojiyi takip etmektedir. Eğitim bilimcilerin kendi alanlarına hâkim olmaları kadar bilimsel metodolojiye de hâkim olmaları gerekmektedir. Bu alanda yayımlanacak kitaplar, eğitim araştırmacılarının ihtiyaçlarını gidermesi bakımından önem arz etmektedir. Bu bağlamda hazırlanan “Eğitimde Araştırma Yöntemleri” kitabı, eğitim alanında örnekler ve ayrıntılar ile zenginleştirilmiş bir bilimsel araştırma yöntemleri kitabıdır.
Bu kitap, Eğitim Fakültelerinde ve Enstitülerinde lisans ve lisansüstü düzeyde ders kitabı olarak okutulabilecek niteliktedir. Kitabın kapsamı ve içeriği dikkate alındığında, ders kitabı olarak kullanılabilmesinin yanı sıra eğitim araştırmacıları için bir kılavuz niteliğinde akademik bir kaynak olduğu da görülecektir. Alanyazında yer alan araştırma yöntemleri kitaplarının çoğu, tek bir yaklaşıma odaklanma eğiliminde iken bu kitapta her yaklaşıma detaylı bir şekilde yer verilmeye çalışılmıştır.
Kitabın ilk kısmında bilimsel araştırmanın temelleri, bilmenin yolları, bilimsel araştırma süreçlerine yön veren paradigmalar, bilimsel araştırma süreci ve etik kurallar yer almaktadır. İkinci kısımda araştırma probleminin tanımlanması ve literatür taraması ile örneklem ve örnekleme yöntemleri konularına değinilmiştir. Kitabın üçüncü kısmında araştırma yöntemleri detaylı bir şekilde sunulmuş olup her bir yöntem eğitim alanından bir örnek ile desteklenmiştir. Dördüncü ve beşinci kısımda sırasıyla veri toplama ve analiz tekniklerinden bahsedilmiştir. Kitabın son kısmında ise bilimsel araştırmaların raporlanması ayrıntıları ile sunulmuştur.
Metin Özkan, Yeşim Özer Özkan, Şule Betül Tosuntaş, Nuray Yıldırım, Zehra Keser Özmantar, Metin Özkan, Yeşim Özer Özkan, Ramazan Cansoy, Muhammet Emin Türkoğlu, Selahattin Turan, Yeşim Özer Özkan, Sabiha Dulay, Elif Aydoğdu Eğitimde Araştırma Yöntemleri, bilimsel araştırmaların desenlenmesi, verilerin toplanması, analiz edilmesi ve raporlanmasına dair bilgiler veren bir başucu kaynağı niteliğindedir. Kitabın birinci bölümünde; “Araştırmaya neden ihtiyaç duyarız?” sorusuna cevap aranmış, bir öğretmen adayının veya eğitim bilimcinin araştırmacı kimliğinin nasıl olması gerektiği üzerinde durulmuştur. İkinci bölümde; eğitim araştırmalarının planlanması süreçleri bütün yönleriyle tartışılmış, söz konusu süreçler örneklerle desteklenmiştir. Üçüncü bölümde; “Araştırmaya nereden başlamalıyım?” sorusu cevaplandırılmaya çalışılmış, alanyazın taraması, birincil kaynaklara ulaşmanın yol ve yöntemleri, eğitim bilimleri alanının belli başlı veri tabanları, dergileri ve internet kaynaklarına yer verilmiştir. Dördüncü bölümde; araştırmaların ilk adımı olan problem, problem seçimi ve yazım süreçleri etraflıca açıklanmıştır. Beşinci bölümde; eğitim araştırmalarında sık kullanılan araştırma türleri; altıncı bölümde, eğitim araştırmalarında problemin çözümü için kimlere ve nereye başvuracağınıza dair yol ve yöntemler tartışılmıştır. Yedinci bölümde, verilerin çözümü için ihtiyaç duyulan verileri elde etme usulleri; sekizinci bölümde, verileri analiz etme teknikleri; dokuzuncu bölümde, ulaşılan sonuçların doğruluğunu ve inandırıcılığı kontrol etme hususları etraflıca ele alınmıştır. Bu kitabın onuncu bölümü ise öğretmen ve öğretmen adayları için çok önemli olduğunu düşündüğümüz “bir eylem araştırmacısı olarak öğretmen” konusunu detaylı olarak ele almaktadır. Bu kitabın on birinci ve son bölümünde ise eğitimde etnografi araştırma ve süreçleri açıklanmıştır.
Abdurrahman Ekinci, Abdurrahman İlğan, Ali Gökalp, Aydan Ordu, Ceren Mutluer, Çetin Toraman, Deniz Gülmez, Duygu Şallı, Hasan Fehmi Özdemir, Murat Tekin, Münevver Çetin, Müslim Alanoğlu, Nedim Özdemir, Osman Aktan, Ömer Seyfettin Sevinç, Servet Üztemur, Sevim Bezen, Ümit Çağatay, Zülfü Demirtaş Bilimsel bilgiye ulaşmanın önemli motivasyonlarından biri, merak ve anlamlandırma dürtüsüdür. İnsanoğlu fıtratı gereği anlama, sorgulama ve yeniden tanımlama çabası ile hareket eder. Bu yönüyle bilimsel araştırma çabasını, bireyin; kendisini, çevresinde vuku bulan olayları ve dış dünyayı anlama ve anlamlandırma çabasına yönelik sistematik eylemleri olarak ifade etmek mümkündür.
Bu bakımdan belirli yöntemsel süreçlere dayalı olarak geçerliliği test ve kabul edilmiş sistemli bilgiler bütünü ve “entelektüel bir etkinlik çıktısı” olarak tanımlanabilecek olan bilimsel bilginin; eğitimden sağlığa, tarımdan sanayiye, her türlü gelişmenin ve kalkınmanın en kritik ve itici gücü olduğu, kabul gören bir gerçektir. Bu bağlamda bilimsel anlayış ile kalkınmayı sağlayan bilimsel üretim düzeyi arasında pozitif bir korelasyon olduğunu ifade etmek mümkündür. Bilimsel düşünme ve değerlendirme becerisi gelişmemiş bireylerden oluşan toplumsal kesimlerin; veri temelli, akıl ve sağduyuya dayalı çözümler geliştirmesi beklenemez. Bu durumun, toplumsal çatışmalar, bölünmeler ve karşıtlıklar üzerinden beşerî ve sosyal sermayenin tükenişine yol açan bir süreci doğurması kuvvetle muhtemeldir.
Sağlıklı bir toplum açısından her bireyin temel düzeyde düşünme ve araştırma becerilerine sahip olması ve aklın öncülüğünde, bilim ve veri temelli bir yaklaşımla olay ve olguları değerlendirmesi, hayati öneme sahiptir. Özellikle eğitimcilerin bu bağlamda sahip olacağı yeterliklerin, toplumun geleceğini belirleyecek nesillerin yetişmesi açısından kritik bir değere sahip olduğunu ifade etmek mümkündür.
Bu kitap, yukarıda ifade edilen temel hususlara dayalı olarak öncelikle eğitimciler olmak üzere bilimsel araştırmaya ilgi duyan bireyleri hedef alarak hazırlanmıştır. Bu bakımdan kitabın, lisans ve lisansüstü öğrenciler başta olmak üzere araştırma sürecine ilişkin yeterliklerini geliştirmek isteyen hizmet içindeki öğretmenler ve tüm araştırmacı adayları için bir başlangıç ve başvuru kaynağı olarak önemli bir boşluğu dolduracağı düşünülmektir.
Arzu Küçük, Asiye Şengül Avşar, Ayşe Çi̇ftçi, Demet Baran Bulut, Fazilet Taşdemir, Hakan Şevki Ayvacı, Hasan Bağ, Mehmet Küçük, Mehmet Küçük, Mustafa Sami Topçu, Ömür Kaya Kalkan, Serkan Sevim, Sinan Bülbül, Yılmaz Kara Bilgi üretmenin araçlarından biri olan bilimsel yöntemin kişi ve/veya kurumlar tarafından kabul edilebilmesi için büyük bir mücadele verilmiştir. Bugünlerdeki esas tartışma ise bilimsel yöntemin ne ölçüde işe yarar olduğuna değil 7'den 77'ye topluma nasıl öğretileceğine yöneliktir. Bu amaçla hem yurt içinde hem de yurt dışında çok sayıda yöntem kitabı yayımlanmıştır. Bu kitaplarda; kendilerini akademide konumlandıran yazarların, okuyucuyla empati kurarak işi kolaylaştırmak yerine öğreticilik rollerinin doğası uyarınca yöntem bilgisinin klasik sunumuna odaklandığı açıktır. Buna karşın 21. yy.'da bile toplumun büyük bir kısmının bilimsel yöntem hakkındaki bilgilerinin ve inançlarının sınırlı olması, işe koşulan eylem stratejilerinin -en azından yeterince- başarılı olmadığını ortaya koyar. Bu kitabın yazarları ise farklı olarak, okuyucuyla empati kurarak bilimsel araştırmanın tasarımından uygulanmasına, veri analizinden raporlanmasına kadar tüm süreç boyunca neler yapılacağından çok neler yapıldığını, kendi öğrenme yaşantılarına da atıf yaparak popüler bir dille açıklamaya çalışmışlardır. Dolayısıyla okuyucuya yalnızca bilimsel bir şeyler yapmasını söylemek yerine bunun nasıl yapılacağını açıkça göstermeyi ilke olarak benimsemişlerdir. Bu bağlamda farkı ilk bölümle birlikte hemen hissedilecek eser, bilimsel bir şeyler yapma hedefi olan çocuklardan yetişkinlere kadar önemli bir kitlenin bilimsel araştırma sürecine katılmasını kolaylaştıracaktır.
Ayşen Bakioğlu - Tamer Kurt Demokrasi, vatandaşlık ve vatanseverlik konuları farklı toplum ve kültürlerde değişik şekillerde algılanmaktadır. Yeni ortaya çıkan eğilimler ve küresel gelişmeler toplumu etki altına almaktadır. Siyasî ve ekonomik dalgalanmalar, büyük devletlerin güç dengesini kendi lehlerine çevirme gayretleri, Ortadoğu başta olmak üzere dünyanın birçok yerindeki karışıklıklar, terör ve bunlardan kaynaklı göçler, mülteci sorunları gibi faktörlerin günümüzde ve yakın gelecekte demokrasi, vatandaşlık ve vatanseverlik eğitiminin şekillenmesi üzerinde etkili rol oynayacağı öngörülmektedir.
Demokrasi, vatandaşlık ve vatanseverlik eğitiminde; öğrencilerin ailelerine, ülkelerine, topluma karşı sorumluluk sahibi olmaları ve ülkelerinin geleceğinin şekillendirilmesinde alacakları rolleri anlamaları sağlanmaktadır. Demokrasi eğitimi, vatandaşlık eğitimi, vatanseverlik eğitimi; birbirleriyle bağlantılı ve iç içe konular olarak karşımıza çıkmaktadır. Bütün öğrencilerin ve öğretmen adaylarının ilköğretimden başlayarak yükseköğretime kadar vatandaşlık eğitimi alması önem taşımaktadır. Her kademedeki her branştaki müfredat içerisinde bu kavramların birlikte ele alınması, bu amaçla, tüm eğitim programlarının içeriği ve öğrenme-öğretme sürecinin bu kavramların birlikte ele alınarak eğitimine uygun hale getirilmesi ve demokratik okul kültürünün oluşturulması önem kazanmaktadır. Öğretmenlerin vatanseverlik eğitimi kapsamında, öğrencilerin kişisel özelliklerinin, yaşadıkları sosyal çevredeki inanış ve normların, öğretim materyallerinin, yazılı ve görsel basında verilen mesajların, vatanseverlik algısının gelişimine yansıdığını bilerek hareket etmeleri ve gerekli önlemleri almaları gerekmektedir.
Ahmet Durmaz, Ali Duran, Ali Yakar, Bahar Yakut Özek, Besim Can Zırh, Betül Bulut Şahin, Davut Sarıtaş, Emin Tamer Yenen, Erdem Oklay, Fatih Mutlu Özbilen, Fatma Başarır, Fikriye Kanatlı Öztürk, Hale Kızılcık, İrem Namlı Altıntaş, Mehmet Özcan, Nur Ütkür, Seda Ata, Seda Okur, Selçuk Yusuf Arslan, Sevda Dolapçıoğlu, Sümeyye Konuk, Yeliz Bolat Türkiye’nin eğitim sisteminin arzu edilen düzeye gelmesi uzun ve emek isteyen bir süreçtir. Bu süreçte birçok paydaşın önemli görevleri vardır. Eğitim sisteminin paydaşları; politikacılar, akademisyenler, eğitim yöneticileri, öğretmenler, veliler ve öğrenciler olarak sıralanabilir. Sistemin yönünü bilimsel anlamda çizecek olan kişilerin akademisyenler; bu yönün yasal anlamda varlığının oluşturulmasında politikacılar; sahada sistemin güçlü ve verimli olmasında eğitim yöneticileri ve öğretmenler önemli rollere sahiptirler. Bu bağlamda eğitim sisteminin verimli ve güçlü bir duruma gelmesinde birden fazla paydaşın ortak çabası gereklidir.
Yukarıdaki düşünceler ışığında ortak çalışmaların bilim temelli yapılması, sistemi istenilen noktaya ulaştıracaktır. Bu kapsamda eylem araştırmaları sadece bir yöntem kitabı değil aynı zamanda paydaşların uyumlu bir şekilde çalışmasında bilimsel bir yol göstericidir. Eserin başta akademisyenler, lisansüstü araştırmacılar ve öğretmenler olmak üzere eğitim sistemindeki tüm paydaşlara, özellikle program geliştirme çalışmalarına faydalı olması temennimizdir.