Yetişkinlik \ 1-1
Diğdem Müge Siyez, Ezgi Toplu Demirtaş, Figen Çok, Gökçe Özkılıçcı, H. Nermin Çelen, Hande Özkan, Hasan Atak, Hicran Çetin Gündüz, İrem Eker, Melis Seray Özden Yıldırım, Meva Demir Kaya, Mustafa Rahman Özden, Nilay Küyel, Nuray Taştan, Petek Akman Özdemir, Rukiye Köroğlu, Seda Erzi, Selin Tekin, Yağmur Atalı Kitap, farklı boyutlarıyla 20'li ve 30'lu yaşlardaki gelişimsel süreçlere odaklanmaktadır. Değişen ve çeşitlenen yaşam biçimleri, günümüzde farklı gelişim örüntüleri yaratmıştır. Kitapta; yetişkinliğe geçiş, beliren yetişkinlik ve genç yetişkinlikle ilgili kuramsal yaklaşımlar, 20'li ve 30'lu yaşlarda fiziksel ve psikolojik sağlık, kişilik, kimlik, aile işlevselliği, cinsel kimlik gelişimi, romantik ilişkiler, ahlak gelişimi, uyum sorunları, yaşam doyumu, kariyer gelişimi, toplum yanlısı ve saldırgan davranışlar, afetlerde toplumsal katılım ve siyasal toplumsallaşma ayrı bölümler olarak kaleme alınmıştır. Bu konulara ilişkin her bölümde kuramsal yaklaşımların yanı sıra araştırmalara dayalı veriler paylaşılmış ve özellikle Türkiye'de yürütülmüş olan araştırmaların sonuçları ele alınmıştır.
Melis Seray Özden Yıldırım Aile, toplumun çekirdeğini oluşturan en küçük birim olmakla beraber hem bireysel hem de toplumsal etkileriyle kişilerin hayatında büyük öneme sahiptir. Değişen yaşam koşullarıyla beraber aile dinamiklerinde de değişimler olmaktadır. Bu değişimler aile bireylerini çok yönlü olarak etkilemekte; dolayısıyla aile içerisinde oluşan sorunlar artmaktadır. Bu kitapta da evlilik, çocuk sahibi olma, aile içi iletişim, çatışmalar ve boşanma, kardeş kıskançlığı, ebeveyn tutumları, aile içi şiddet, emeklilik ve diğer pek çok güncel konu, örnek olaylar eşliğinde ele alınmıştır. Herkesin kendinden bir şeyler bulabileceği ve kendine bir şeyler katabileceği bir kaynaktır.
Aylin Aras, Ayşe Büşra İplikçi, Ayşen Maraş, Belgin Üstün Güllü, Beyza Ünal, Burcu Pınar Bulut, Derya Özbek Şimşek, Didem Türe, Ece Bekaroğlu, Elif Usta, Emine İnan, Gökçen Bulut, Hatice Işık, Huri Gül Bayram Gülaçtı, Muhammed Seyid Raşid Bağçivan, Nur Taluy, Tuğba Yılmaz, Yağmur Ar Karcı, Zulal Törenli Kaya Anne babalık deneyimini anlamlandırabilmek için disiplinler arası bir bakış açısıyla çalışılması gerekmektedir. Annelik ve babalık ile ilgili bilişsel süreçleri, duygu ve davranışları inceleyen psikoloji alanındaki çalışmalar da oldukça önem arz etmektedir. Kitap, bu alandaki farklı konuları güncel araştırmaların ışığında teorik ve pratik bilgilerle incelemektedir. Kitapta; bağlanma, doğum travması, anne duyarlığı, baba katılımının çocuk gelişimindeki etkisi, postpartum dönemde kaygı bozuklukları, babalarda doğum sonrası depresyon, zorlu başlayan annelik deneyimleri, annenin nesnesi olarak çocuk, ebeveynlik mükemmeliyetçiliği, annelikte beden imajı, annelikte suçluluk ve utanç, anne ve çocuk arasında simbiyotik ilişki, psikosomatik aileler, aile bağlamında toplumsal cinsiyet rolü gelişimi, farklılaşan ebeveyn yaklaşımları, nesiller arası annelik deneyimleri ve boşanma sürecinde anne baba olma deneyimleri gibi farklı konular ele alınmaktadır. “Anne Babalığa Psikolojik Bakış” kitabı psikoloji alanında çalışan uzmanlar için önemli bir başvuru kitabıdır. Eser, psikoloji bölümlerinde klinik psikoloji ve gelişim psikolojisi ana bilim dalındaki derslerde; psikolojik danışmanlık ve rehberlik, sosyal hizmet uzmanlığı gibi bölümlerde anne babalık ile ilgili açılan tüm seçmeli derslerde okutulabileceği gibi anne baba olan okuyucuların da ilgiyle takip edebileceği konuları içermektedir.
Vahide Ulusoy Gökçek Bağlanma Serüveni, doğumdan itibaren başlayan ve hayatımızın çok daha ileriki dönemlerinde dahi etkisini sürdüren bağlanma sürecini konu alıyor. Okurun kendini daha kolay değerlendirmesi ve yer yer özdeşim kurması amacıyla vaka örnekleri ve ortak kültürden alınan film, biyografi gibi örnekleriyle anlatım derinleşiyor.
Bu kitapla bağlanmanın dinamiğini kavrayacak, ebeveynlik tavsiyeleri bulacak ve belki de kendinizi tanıdığınız bir serüvene atılacaksınız.
A. Şebnem Soysal, Aslı Candan Kodalak, Ayça Atila, Aylin Demirli Yıldız, Aylin İlden Koçkar, Aysima Özçelik, Başak Karateke, Bilge Yağmurlu, Birgül Ural Bayoğlu, Dan. Ani Eryorulmaz, Derya Şahin, Didar Kantarcı, Eda Arduman, Elvan İşeri, Gül Şendil, Gülçin Karadeniz, Hilal Çelik, İlkay Demir, Mehmet Harma, Mehmet Z. Sungur, Mine Cihanoğlu, Nilgün Öngider Gregory, Nilüfer Kafesçioğlu, Özden Bademci, Özenç Ertan Öztekin, Selen Demirtaş Zorbaz, Şebnem Kuşçu Orhan, Şeniz Pamuk, Tarık Solmuş, Türkan Yılmaz Irmak, Zuhal Gültekin Bağlanma; hayatımızın özüdür, içimizde büyüttüğümüz çok büyük bir ağacın gövdesi gibidir.
Annemiz, babamız, eşimiz, çocuklarımız, arkadaşlarımız, öğretmenlerimiz, yöneticilerimiz ya da mesleğimiz de aslında bu ağacın dalları gibidir.
Bu kitapta öncelikle sorunlara değiniyoruz.
Terk edilme, reddedilme, sevme, âşık olma ya da yalnızlık gibi konulardaki kaygılara, korkulara açıklık getiriyoruz. Tabii ki hayat, farkında olmakla başlar. Örneğin, acaba bu kaygılar, korkular ne zaman, neden ve kime yönelik olarak ortaya çıkıyor ve bundan sonra da çıkmaya devam edebilir mi?
Daha sonra da bütün bu kaygıların, korkuların nasıl üstesinden gelinebileceğine, sorunların nasıl çözülebileceğine ışık tutuyoruz.
Özellikle de birebir psikoterapi seanslarını, gerçek vaka analizlerini, teşhis ve tedaviyi içeren bu bölümün çok yararlı olacağını söyleyebiliriz.
Kâmile Bahar Aydın Bekâr Danışmanlığı kitabının iki temel hedef kitlesi bulunmaktadır. Birincisi, danışmanlığın merkez kitlesini oluşturan farklı bekârlık statülerinden 18 yaş ve üstü bekâr bireyler; ikincisi ise en az lisans düzeyinde temel danışmanlık ve psikoloji eğitimi almış olan profesyonellerdir.
Bilimsel araştırma bulguları ve teoriler temel alınarak bilimsel bir kavram olarak ilk defa Aydın (2017) tarafından tanımlanan Bekâr Danışmanlığı’nın bu kavramsallaştırmasında, ulusal ve uluslararası düzeyde güncel yaşama dair gözlemler ve bekâr bireylerle yapılan danışmanlık uygulamalarından elde edilen deneyimsel bilgiler etkili olmuştur. Kitabın kapsamında yer alan konular, gerek bilimsel literatürden bulgularla gerekse güncel yaşamdan örneklerle desteklenmiş olup kitap, bilim ve pratik yaşamın bir sentezi niteliğindedir. Bekâr Danışmanlığı, toplumun tamamına yönelik ve disiplinler arası bir doğaya sahip olduğundan özellikle üniversite eğitimine sahip insanlar başta olmak üzere evlilik ve aile danışmanları, sosyologlar, sosyal çalışmacılar, hukukçular, mimarlar, şehir planlamacıları ile tıp biliminin psikiyatri, halk sağlığı ve jinekoloji dallarında uzman kişilerin bu kitaptan faydalanabileceği öngörülmektedir.
Bekâr Danışmanlığı, bu kitapta genel olarak açıklanmış olup bir bilim dalı olarak geliştikçe özgün bir literatür de gelişebilecek ve konular daha incelikli olarak açıklanabilecektir. Bekâr Danışmanlığı’nın bir bilim dalı olarak gelişebilmesi için lisansüstü eğitim programlarının açılması ve bu programlar aracılığı ile danışman ve araştırmacıların yetiştirilmesi önerilmektedir. Tüm dünyada bekâr sayısının, boşanmaların ve yalnızlığın artması, yakın ilişki ve özerkliğin önemli ihtiyaçlar hâline gelmesi, eş seçiminin ve kariyerin önem kazanması ve özellikle, Türkiye’de kadın cinayetlerinde görülen artış, Bekâr Danışmanlığı’nı gerektiren önemli nedenler arasındadır.
Sonuç olarak, Bekâr Danışmanlığı olgusu ile bekâr yaşamının kalite standartlarının yükselmesi, daha sağlıklı ailelerin kurulması ve sürdürülmesi, nihayetinde ise sağlık, adalet ve refah standartları yüksek bir toplum oluşturmaya yönelik daha büyük bir vizyona ulaşılması hedeflenmektedir.
Jeffrey Jensen Arnett Son yıllarda, onlu yaşlarının sonundaki ve yirmili yaşlarındaki insanların yaşamları o kadar dramatik bir şekilde değişti ki yeni bir yaşam dönemi ortaya çıktı. Jeffrey Jensen Arnett, kışkırtıcı çalışmasında beliren yetişkinlik dönemini hem ergenlikten hem de onu takip eden genç yetişkinlik döneminden farklı olarak tanımlamıştır. Arnett'in yeni paradigması, Beliren Yetişkinlik kitabı sayesinde bu alanda çalışmalar başlatarak büyük akademik ilgi gördü.
Bu çığır açan çalışmanın yayınlanmasının 10. yıldönümünde, Beliren Yetişkinlik kitabının ikinci basımı, Arnett'in bulgularını tamamen güncelleyip genişleterek medya kullanımı, toplumsal sınıf sorunları ve bu yaşam evresinin ayırt edici sorunları üzerine yepyeni bölümler içeriyor. Arnett, karşılaştıkları zorluklara karşın beliren yetişkinlerin çelişkili duyguları sürdürmede özellikle yetenekli olduklarını açıklıyor. Örneğin büyük belirsizlikler karşısında temkinli ve iyimser olurken kendilerine güveniyorlar. Beliren yetişkinlerin yaşamlarından alınan hikâyeleri onlarca yıllık araştırmalarla birleştiren Arnett; aşk ve seks, anababayla ilişkiler, üniversite ve iş deneyimleri ile yetişkin olmanın ne anlama geldiğine ilişkin görüşler gibi çok çeşitli konuları ele alıyor. Ayrıca, beliren yetişkinlerle ilgili birçok olumsuz klişeyi çürüterek onların "tembel" olmadıklarını, çoğu durumda dikkat çekici derecede çalışkan olduklarını ve "bencil" olmadıklarını, daha çok dünyayı iyileştirmeye katkıda bulunmakla ilgilendiklerini vurguluyor. Gençliğin doğası ve yetişkinliğin anlamı daha da geliştikçe Beliren Yetişkinlik, modern dünyanın özelliklerini anlamak için temel okuma olmaya devam edecek.

Bir Önceki Basımıyla İlgili Övgüler
Merak uyandıran, öğretici ve ufku genişleten bir kitap… 21. yüzyılda gelişen yeni bir kavramın portresini çiziyor. Yazarın genç yetişkinlerin arkasında durma şekli ve onların geleceğine yönelik iyimser yaklaşımı okuyucuda da yankı buluyor. Bu eser, Amerikan toplumunda uzun ve zorlayıcı bir süreç olan yetişkin olmaya ilişkin genel bir bakış açısı sunmaktadır. Bunun yanı sıra eser, gençlere yönelik politika ve programlar geliştirmek için acilen ihtiyaç duyulan bir uzmanlık dalının gelişmesine kayda değer katkılar yapacaktır.
The Washington Post
Jeffrey Arnett'in büyüleyici kitabı Beliren Yetişkinlik günümüz gençlerinin yaşamlarıyla ilgili ayrıntılara ayna tutuyor. Arnett'ın gençlerle gerçekleştirdiği görüşmelerden yaptığı ilgi çekici alıntılar bu yeni nesil konusunda bir yandan iyimser tavrımızı sürdürürken diğer yandan zaman içerisindeki dönüşümlerini dikkatli bir şekilde takip etmemiz gerektiğini göstermektedir.
Prof. Dr. William Damon
Stanford Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi Öğretim Görevlisi
ve Stanford Ergenlik Merkezi Yöneticisi
Asya Çetin, Ayşegül Şükran Öz, Bedriye Tuğba Karaaslan, Çiğdem Kaymaz, Dudu Melek Er, Emine Nilgün Metin, Esra Acar Şengül, Fahriye Figen Turan, Fatma Canan Durgungöz, Fatma Elibol, Fatma Elif Kılınç, Gizem Yağmur Değirmenci, Gökhan Kayılı, Gözde Akoğlu, Gül Kadan, Gülen Baran, Kezban Tepeli, Keziban Büşra Kaynak Ekici, Kızbes Meral Kılıç, Mehmet Sağlam, Merve İmir, Nazan Kaytez, Neriman Aral, Nur Sena Öz, Raziye Yüksel Doğan, Rüveyda Kurnaz, Selen Gündüz, Selvinaz Saçan, Sevinç Zeynep Kavruk, Şehnaz Ceylan, Utku Beyazıt Son yıllarda çocuk gelişimi alanına ilginin artması ve pek çok Çocuk Gelişimi bölümünün açılması, bu bölümlerde öğrenim gören çok sayıda öğrencinin olması dil birliği ihtiyacını ortaya çıkarmıştır. Bu ihtiyacı karşılamak için farklı üniversitelerde görev yapan sekiz akademisyenden oluşan editörler grubu büyük bir heyecanla yola çıkmış ve akademisyenlerin, öğrencilerin ve mezunların aynı mesleki dili kullanması adına Çocuk Gelişimi Terimler Sözlüğü’nü oluşturmuştur.
Çocuk gelişimi ile ilgili terimlerin kavramsal karşılıkları, on üç farklı üniversiteden otuz akademisyenin oluşturduğu yazar ekibi tarafından yazılmıştır. Sözlüğün içinde yer alan terimler listesi, çocuk gelişimi alanına özgü terimlerin yanı sıra diğer alanlar tarafından da kullanılan ortak terimlerden oluşmaktadır.
Üç yıllık titiz ve özverili bir çalışmanın ürünü olan Çocuk Gelişimi Terimler Sözlüğü’nün mesleki donanımınıza katkı sağlayacağını umuyoruz.
Seda Erzi Bu kitap, ilişkileri bozma, yıpratma ya da istediğini elde etme amacıyla, çeşitli taktikleri (dedikodu çıkarma, dışlama vb.) kullanarak uygulanan ilişkisel saldırganlığı incelemektedir. Daha çok ergenlikle birlikte rastlamaya başladığımız “ilişkisel saldırganlık”, örtük yapısı bakımından diğer saldırganlık türlerine kıyasla daha az aşina olunan bir kavram olabilir. Dolayısıyla bu kitapta ilişkisel saldırganlığın nasıl ve neden oluştuğuna ilişkin sorular, yanıtlanmaya çalışılmıştır. Biyolojik açıklamalara, bireysel farklılıklara ve kişilik özelliklerine, ahlak gelişimi ile ilgili unsurlara ve aile, akranlar, arkadaşları içeren sosyalizasyon süreçlerine değinilerek, ergenlik ve yetişkinlik yıllarında ilişkisel saldırganlığın meydana gelişi anlatılmıştır. Bu kitabın, alanda öğrenim görmeye devam eden ya da tez çalışmaları yürüten öğrencilere, akademisyenlere, alanda çalışan rehberlik öğretmenlerine, ergenlerle ve yetişkinlerle çalışan terapistlere kısacası psikolojiye ilgi duyan, ilişkisel saldırganlığı merak eden ve anlamak isteyen herkese yönelik olmasına çalışılmıştır. İlişkisel saldırganlıkla bağlantılı olan diğer saldırganlık türlerine, aynı zamanda zorbalığa yer veren bu kitabın faydalı bir kaynak işlevi görmesi temenni edilmektedir.
Betül Aydın Ergenlik yılları bireyin hayata hazırlandığı, kendini tanımaya ve dönemsel zorluklarla başa çıkmaya çalıştığı zaman dilimidir. Ergenin sosyal ilişkilerini düzenleyebilmesi, sorumluluklarına sahip çıkması, duygu durumu problemleriyle baş etmesi ve kariyeri ile ilgili önemli çabalar göstermesi gerekmektedir.
Bu kitap, ergenlerin bu yönlerini geliştirici yaşam becerileriyle ilgili çalışmalar sunmaktadır. Özgüven, güvenli davranış sergileme, yaratılıcığı ortaya koyma, stresle başa çıkabilme, sorumluluk alabilme ve öfke ile baş etme gibi yönlerde ergenlerle çalışmak isteyenlere kılavuzluk edebilecek yarı yapılandırılmış grup çalışmalarını içermektedir.
Eylem Özten Özsoy, Bedia Kalemzer Karaca “DEHB çocukluktan başlayarak var olsa da klinik bir durum olarak karşımıza çıkıp çıkmayacağı; kişinin bilişsel, sosyal ve duygusal gelişim özelliklerine, içinde büyüdüğü ev ve okul ortamlarına ve değişik noktalarda yaptığı hayat seçimlerine bağlıdır. Özellikle gençlik ve sonrasında ilk kez farkına varıldığı durumlarda, yıllar içinde kişinin gelişiminin hangi alanlarını ne kadar ve nasıl etkilemiş olduğu DEHB’nin gidiş yönünün belirleyicisidir. Elinizdeki kitabın konuya ilişkin temel birçok bilgiyi anlaşılır biçimde aktarması yanı sıra DEHB’nin doğrudan yetişkin yaşama yansımalarını ve düşünüş tarzından romantik ilişkilere kadar olan alanlardaki etkilerini de ele almış olması en ayırıcı özelliği. Kitabı okuyanlar, DEHB’den ibaret olmayan yaşamlarını değerlendirebilecekleri birçok ipucu bulacaklar”.
Dr. Yankı Yazgan
Hiperaktif Çocuk Okulda kitabının yazarı
Tarık Solmuş İşte bilimsel araştırma sonuçlarından özgün denemelere erkek ve “erkeklik"…
Kadınlardan hangi açılardan ve neden farklıyız?
Kimiz, neyiz, kendimizden ve hayattan ne istiyoruz?
Gerçekten aşık olabiliyor ya da ilişki kurabiliyor muyuz? Örneğin hep “durup dururken” mi terk ediliyoruz?
Neden en çok biz aldatırken aldatılmaya da en çok biz öfkeleniyoruz?
Her erkek sanıldığı hatta sanılmak istendiği gibi bir tecavüzcü müdür?
Neden bizden olmayana, bizim gibi düşünmeyene tahammül edemiyoruz?
Tüm duygularımızla, travmalarımızla, kişiliğimizle, kendimizden kaçışmacalarımızla, aslında içimizdeki aynalarla yüzleşmekten korkumuzla biz; erkekler ve erkekliğimiz…
Kendini, benliğini, kişiliğini, kimliğini arayan erkekliğimiz…
Alan M. Slater, Paul C. Quinn Bu kitap, gelişim psikolojisi alanındaki klasik çalışmaları ele alırken yalnızca bu çalışmaların alanı nasıl şekillendirdiğini değil aynı zamanda bu çalışmaların ortaya koyduğu konularla ilgilenerek alanın kendisinin nasıl ilerlediğini göstermeyi de amaçlamaktadır. Buna ek olarak hem bu çalışmalar hem de araştırdıkları fikirler hakkında yeni düşünme biçimlerini ortaya çıkarmak için bu çalışmalara eleştirel bir gözle yaklaşmaktadır. Bu yaklaşım, gelişim psikolojisinin merkezinde yer alan temel çalışmaların titizlikle yeniden ele alınarak nasıl daha ileriye götürülebileceğini ve götürüldüğünü ortaya koymaktadır. Kitapta yer alan bölümler; belirli klasik çalışmalar tarafından ortaya çıkarılmış alanlarda, üst düzey araştırmalar yapan, uluslararası üne sahip akademisyenler tarafından yazılmıştır. Kolay anlaşılır ve ilgi çekici bir üslupla kaleme alınan her bölüm benzer bir anlatım tarzı kullanmaktadır. Sonuç olarak her seviyedeki gelişim psikolojisi derslerini destekleyecek nitelikte bütünlüklü bir eser ortaya çıkmıştır.
Besra Taş, Durmuş Ümmet, Ece E. Müezzin, Efendi Yavaşoğu, Ekrem Sedat Şahin, Fatih Aydoğan, Meşküre Hülya Karagüven, Müge Yüksel, Sümeyye Derin, Ülkü Tosun Yıldız Bilge On bir bölüm ve on bir kavramdan müteşekkil bu kitabın bölümlerinde, genç yetişkinlerde ve yetişkin bireylerde “affetme” süreci, “özgecilik’’, “yaşamın amacı”, “farkındalık” “öznel iyi oluş”, “iyimserlik”, “umut”, “öz yeterlilik” “empati”, “uyum” ve “otantik mutluluk” konuları ele alınmıştır.
Ergenlik döneminden sonraki evre olan genç yetişkinlik dönemi, önceki sürecin yoğun, zorlayıcı ve keşmekeş doğasından dolayı "baharın gelişi" şeklinde tabir edilebilir: Karmaşık duygular, kimlik arayışı, yaşanılan bunalımlar, tecrübe edilen sıkıntılara müteakip bireyin kendini bulması, benliğinin farkında olarak dünyayı algılama sürecinin başlangıcı… Tıpkı soğuk ve karlı bir kış sonrası ilk cemrenin düşmesi ile baharın dünyayı kucaklaması gibi genç yetişkinlik döneminde ergenlik aşamasını kat etmiş bireylerin üçüncü doğumu gerçekleşir. Başka bir ifadeyle, ergenlik dönemini geride bırakan birey; benlik bilinci, bağımsızlığı ve özgürlüğü ile dünyayı yeni baştan tecrübe eder. Baharda tüm bitkilerin, çiçeklerin heyecanla gün yüzüne çıkması misali genç yetişkinler de kendilik bilinci ve farkındalığı ile dünyayı selamlarlar.
Genç yetişkinlik döneminden sonraki evre olan "yetişkinlik dönemi" ise kendini tanıma etkinliğinin olgunlaştığı bir dönemdir. Benmerkezciliğin sona erdiği; kariyer, iş, aşk ve eş hayatı tercihlerinin şekillendiği dönemin sonudur yetişkinlik dönemi. Bu dönemde de yeni ve öncekine nazaran oldukça farklı bir evrenin heyecanı yaşanılmaktadır. Farklı hedeflerin ve amaçların oluşturulduğu bu yaşam evresi -mevsim alegorisi ile devam edecek olursak- bahar dönemi sonrasında yazın gelmesi gibidir. Nasıl ki ilkbahar sonrasında gelen yazla beraber ağaçlar meyve veriyor, bireyin de meyve verme süreci başlamıştır artık. Bahar döneminde biriktirilen tecrübi bilgiler yetişkinlik döneminde aktarılmaya başlanır ve bu tür aktarımlar sosyal etkileşimlerin içeriğini zenginleştirir. Birey, birikimini paylaşarak başka türden bir sorumluluk üstlenir: Kendisinden sonraki nesli yetiştirmek.
Claude Steiner - Muzaffer Şahin KİMSE MASUM DEĞİL:
Bu kitapta ülkeler arasında, politika arenasında, kurumlar arasında, eşler arasında, ebeveynler ve çocuklar arasında, kardeşler arasında, gelin kaynana arasında, öğretmen öğrenci, işçi patron, amir memur arasında her alanda oynanan güç oyunlarının nasıl oynandığına ilişkin örnekler göreceksiniz. Sıradan insanların (bizlerin) güç oyunlarına nasıl başvurduğunu, bizimle başkalarının nasıl güç oyunları oynadığını, güç oyunlarının yerine iş birliğinin nasıl konabileceğini herkesin anlayabileceği bir dille, örnek olaylarla sunulan bu kitaptan herkesin, hepimizin çok yararlanacağını düşünüyoruz.
Barışhan Erdoğan, Başak İnce, Can Çalıcı, Cemre Gunes Vautier, Doğa Eroğlu-Şah, Ezgi Ildırım, Gizem Hüroğlu, Özge Akgül, Özge Sarıot, Özgün Özakay, Özlem Tuzcu, Sinem Cankardaş, Umut Şah Kadınların ortalama yaşam beklentisi daha uzun olmasına rağmen yapılan çalışmalar, paradoksal olarak kadınların psikolojik ve fiziksel sağlıklarının erkeklere göre daha kötü olduğunu ve daha düşük yaşam kalitesine sahip olduklarını göstermektedir. Ruh sağlığı alanındaki çalışmalar; kadın ve erkek arasında sosyal olarak inşa edilmiş rol, sorumluluk, statü ve güç gibi farklılıkların cinsiyetler arasındaki biyolojik farklılıklarla etkileşime girerek kadınların ruh sağlığı üzerinde olumsuz etki yarattığını göstermektedir. Bu kitap, cinsiyete dayalı toplumsal ve biyolojik farklılıkların kadınların ruh sağlığı üzerindeki etkisini multidisipliner bir bakış açısıyla ele almaktadır. Özellikle ruh sağlığı alanında çalışanların konuyu farklı perspektiflerden incelemelerine olanak sağlamayı hedefleyen bu kitap, üç bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde, cinsiyet temelli ayrımcılığın ruhsal bozuklukların etiyolojisinde nasıl bir rol oynadığı ele alınmaktadır. İkinci bölüm; psikolojik problemlerin tanı, değerlendirme ve belirlenmesinde toplumsal cinsiyetin etkisini tarihsel perspektiften ele alarak toplumsal cinsiyete dayalı faktörlerin klinik karar verme süreçlerine etkisini güncel literatür bağlamında değerlendirmektedir. Son olarak üçüncü bölüm, cinsiyet eşitsizliği kaynaklı olumsuz yaşam deneyimlerinin kadınların psikolojik sağlığına nasıl etki edebileceğini farklı sistemler ve bağlamlarda tartışmaktadır.
Tarık Solmuş Annelik, insanın tüm sosyal ilişkileri içerisinde belki de en özel, kendine has, özgül olanı. Bu kitabın da temelini oluşturan araştırmaya katkı sağlayan, birbirlerinden çok farklı özelliklere sahip 326 anneden sadece birinin; beş aylık hamile olan ve bebeğini kucağına alacağı anı iple çeken bir annenin söylediği tek bir cümle bile anneliğin ne kadar özel bir deneyim olduğunu anlatmaya yeterlidir: “Bazen ağlamıyorum, sesimi duyar da üzülür diye.”

Bu kitap iki temel bölümden oluşuyor: Öncelikle, kadınlığın "kırılma noktaları" olduğuna inanılan deneyimlere ve sorunlara; yani menstruasyona, hamileliğe/doğuma, anneliğe, menopoza, çocukluk döneminde yaşanan istismara-tacize, yetişkinlikte yaşanan şiddete, tecavüze, boşanma ya da eşin ölümü gibi kayıp yaşantılarına, cinsel sorunlara ve yeme bozukluklarına değiniliyor. İkinci bölümde ise, 16 ilde 326 hamile ya da anne olmuş kadınla yüz yüze görüşmelerle ya da anketlerle gerçekleştirilen "Mozaiğin Anneleri" araştırması aracılığıyla; anneliğin, anne olma güdülerinin, bir kadının neden anne olmayı istediğinin ya da bundan kaçındığının ve anne - çocuk bağlanmasının nasıl bir yapısının olduğu aktarılıyor.

Kitapta, üzerinde yaşadığımız bu müthiş renkli ve zengin mozaik olabildiğince yansıtılmakta; bunun için de farklı sosyokültürel özelliklere sahip anne - çocuk bağlanması anlatılmaktadır.
Cennet Şafak Öztürk Menopoz, kadın yaşamının üreme işlevlerini yitirdiği bir zamanıdır ve birçok bedensel ve ruhsal değişikliği beraberinde getirmektedir. Son yıllarda menopoz belirtileriyle baş etmede psikolojik yaklaşımların ön plana çıktığı görülmektedir. Bu kitap, psikodramayı menopoz belirtileriyle baş etmede kullanılabilecek bir psikolojik yaklaşım olarak sunmak üzere hazırlanmıştır. Kitapta; menopoza, menopoz belirtilerine, bu belirtileri kadınların nasıl gördüğüne, menopozda kullanılan çok çeşitli tedavi yaklaşımlarına, psikoterapiye, grup psikoterapisi olan psikodramaya ve menopoz belirtileriyle baş etmede psikodramanın kullanımına dair konular yer almıştır. Okuyucular, kitabın son bölümünde bir grup menopozal kadın ile gerçekleştirilen psikodrama grup çalışmasından çeşitli oturum örnekleri bulabilirler. Tüm bu yönleriyle kitap, menopoz ve psikodramaya yeni bir bakış açısıyla bakmak isteyen profesyonel meslek elamanlarının, kadınların ve konuya meraklı kişilerin ilgisini çekecektir.
Bülent Şen Bu kitap, evlenme olgunluğuna ulaşmış bireylerin evlilik ve eş seçimi ile ilgili merak ettikleri hususları akademik bilgiler ışığında aktarmayı amaçlayan bir kitaptır. Konunun uzmanına açık uçlu sorular sorularak elde edilen bilgi ve görüşler, soru cevap tekniği ve metaforlar eşliğinde, kolay okunur ve kolay anlaşılır bir şekilde yazıya dökülmüştür.
Latince “metaphora”dan gelen “metafor” kelimesi, meta: öte phrein: taşımak kelimelerinden oluşmakta olup “bir yerden başka bir yere götürmek” anlamına gelir. Yeni bir bakış açısı getirerek bizi yeni diyarlara götürecek her düşünce, söz metaforiktir. Metaforlar; bizim zaten doğrularını bildiğimiz, ancak bir şekilde hayatımıza uygulayamadığımız güzel davranışları, somut bir örnekten hareketle -bize farkındalık yaşatarak- soyut bir anlam çıkarmamıza ve içselleştirerek onları hayatımızda kolayca uygulayabilmemize olanak veren ifadelerdir.
Eyüp Çelik, Mehmet Kaya, Neslihan Arıcı, Tuğba Yılmaz Bingöl, Hakan Sarıçam, İbrahim Demirci, Banu Yıldız, Fatih Usta, Işıl Tekin, Halime Güngör, Zeynep Akkuş Güncel psikolojik kavramlar kitabını oluştururken son yıllarda ortaya çıkmış ve daha önceki kaynak kitaplarda yer almamış yeni kavramları keyifli bir anlatımla tanımlamaya çalıştık. Güncel kavramları tanımlarken bu kavramların tarihsel gelişimine, hangi kavramlarla ilişkili olduğuna, daha önceden yapılan araştırmalara değinerek teorik altyapısını inceledik. Ayrıca kitapta yer alan kavramların ölçülebilir olmasına dikkat ettik. Daha önceden yayınladığımız Psikolojide Kullanılan Güncel Ölçme Araçları: 1-2-3 adlı kitabımızı inceleyerek bu kitapta yer alan kavramların ölçme araçlarını bulabilirsiniz. Sonuç olarak yaklaşık beş senelik bir çalışmanın ve azimli bir ekibin ürünü olan bu kitabın, güncel psikolojik kavramların anlaşılmasına yardımcı olacağını, yeni araştırmalar hakkında fikir vereceğini ve yapılacak araştırmaların teorik altyapısının tasarlanmasına katkı sağlayacağını umuyoruz.
Ahmet Rıfat Kayış, Banu Yıldız, Ezgi Ekin Şahin, Hüseyin Öztürk, İlknur Yeniçeri, İsmail Yelpaze, Kerem Coşkun, Mehmet Sarıçalı, Meryem Demir Güdül, Osman Hatun, Özge Canoğulları, Sinan Okur, Şeydi Ahmet Satıcı, Tuba Aydın Güngör, Yalçın Kanbay, Zeynep Ayça Terzioğlu Bu kitabı okumaya başladığınıza göre psikolojiye karşı ilgi ve merakınız olduğunu düşünebiliriz. Psikoloji, insan olarak “ben”i açıklama gayretinde olması nedeniyle neredeyse herkesin ilgisini bir noktada çekmektedir. Kimi kendisini anlamak ister kimi hayat arkadaşını, patronunu kimi çocuğunu kimi de ebeveynlerini. Yani insanı, en başında da kendimizi anlama çabası, bizleri psikolojiyi öğrenmeye götürür. Anadolu’nun ünlü halk şairi Yunus Emre’nin sıklıkla kullandığımız dizeleri gibi “İlim ilim bilmektir, ilim kendin bilmektir, sen kendini bilmezsen ya nice okumaktır”.
Ancak bu kendini bilmek, kendini öğrenmek, kendini keşfe çıkmak çoğu zaman bilimi kendi çıkarları doğrultusunda bir kazanca çevirenlerin elinde oyuncağa da dönüşebilmektedir. Nitekim psikolojiyi doğru anlayamamak, “Sen şimdi benim aklımdan geçenleri okuyor musun?” sorusunun da hedefi hâline gelmenize neden olabilir. “Ben de psikolojiyle ilgileniyorum.”, “Biz de psikolojiden anlarız, kişisel gelişim kitaplarına bayılırım.” gibi cümleler de bu alanda uzmanlaşacak olanların sık sık duyacağı şey­lerden birkaçı olacaktır. Peki, psikoloji gerçekten de her ilgisini çekenin birkaç kitap okuyarak uzmanlaşabileceği bir alan mıdır? Bu soruya içinizden “Hayır.” cevabını verdiğinizi tahmin edebiliyorum. Yine de psikolojiyi fazla popülerleştirip bilimden uzaklaştırmak da yalnızca bilim insanlarının eline bırakıp elitist bir şekle sokmak da aynı derecede tehlikeli olabilir. Çünkü bilim, insanlara ulaştıkça ve yaşamın içinde canlı bir organizma gibi gelişmeye devam ettikçe ancak faydalı olacaktır.
Psikoloji bilimi, asırlar önce filozofların insanı anlamaya yönelik sordukları sorulara verdikleri cevaplarla şekillenmiş ve ardından fizyolojik çalışmalar temelinde bir bilim olarak doğmuştur. Psikoloji, günümüze kadar hakkında yüzlerce kuram ve milyonlarca kavram yazılarak bugün hâlâ merakımızı canlı tutmaya devam etmektedir. Biz de bu Psikolojiye Giriş adlı bu kitapta, yüzyıllardır insan davranışlarını anlamaya yönelik çabaları literatürdeki yeni çalışmalarla birleştirerek sizin ilginize sunuyoruz.
Mehmet Eskin Bu kitapta, her bireyin günlük yaşamda karşılaşılabileceği sorunların çözümünde kullanabileceği yöntem ve stratejiler aktarılmaktadır. Kitapta önerilen yöntem ve stratejilerin, ancak bireyin sorunlarını çözmeye yönelik motivasyonunu ile uygulamaya daha etkili bir şekilde geçirilebileceği hatırlatılmaktadır.
Martha Davis - Elizabeth Robbins Eshelman - Matthew McKay Elinizdeki “Gevşeyin ve Stresten Kurtulun” adlı bu kitap, ilk defa 1980 yılında yayınlandığında bu alanda bir çığır açtı çünkü kocaman bir sorun yumağı hâline gelmeye başlayan bir dünyada bedenimizi ve ruhumuzu sakinleştirmek üzere kullanılabilecek birçok tekniği tane tane ve tüm ayrıntılarıyla anlatan ilk kitaptı. Bugün ise elinizdeki 6.basımı ile bu rehber, birçok ruh sağlığı uzmanı ve onların danışanları tarafından büyük bir saygı görmekte. Bunun en önemli nedenlerinden biri ise koşturmaca içindeki gündelik yaşam tempomuza kolaylıkla dâhil edebileceğimiz birçok farklı strateji ile yaşadığımız stresi azaltmak için pratik bir kaynak olması.
Bu rehberin Türkçe'ye çevrilen en son basımı, en son yapılan bilimsel çalışmalara dayanan oldukça etkili gevşeme yöntemlerinin yanı sıra aşamalı gevşeme, otojenik egzersizler, kendi kendine telkin, görselleştirme, farkındalık ve kabul terapisi gibi güncel birçok farklı tedavi yöntemini de içeriyor.
İlk bölümde kişisel stresinizin tetikleyicilerini, stres belirtilerini ve de stresinizi azaltmak için nasıl bir kişisel planlama yapacağınızı göreceksiniz. Her bir bölüm önce gevşemek ve stresinizi azaltmak için kullanabileceğiniz farklı bir yöntemi tanıtıyor; ardından o yöntemin nasıl çalıştığını anlatıyor. En sonunda da o yöntemi, stres altındayken hemen uygulamanızı kolaylaştıracak bir dizi egzersiz yer alıyor. Nihayetinde bu kitapla, stresi azaltmanıza ve daha huzurlu bir yaşam sürdürmenize yardımcı olabilecek kapsamlı bir kaynağa ve rehbere kavuşmuş olacaksınız.
Susan S. Hendrick Disiplinlerarası bir alan olan yakın ilişkiler; son yirmi yılda ortaya çıkmış ve ilişkisel kuramla iletişim, insan gelişimi ve aile çalışmaları, sosyoloji, klinik psikoloji, danışma psikolojisi, gelişim psikolojisi ve sosyal psikolojisi gibi alanlardaki araştırmacılar için kapsayıcı bir çerçeve sağlamıştır. Bu disiplinlerarası alan, romantik ortaklar, aile üyeleri ve arkadaşlarla değişik bir dizi yakın ve özel ilişkiyi incelemektedir. Yakın İlişkiler Psikolojisi kitabı, yenilikçi bir biçimde bu yazın üzerine yapılanmak üzere tasarlanmıştır. Bu amaçla, bölümler örnek işlevi gören öyküler çevresinde geliştirilmiş, sonra da örnekleri açıklamak ve daha da zenginleştirmek için kuram ve araştırmalardan yararlanılmıştır. Sırasıyla öyküler, araştırma kuramlarından bazılarını açıklamakta ve özetlemektedir. Böylece, onları okuyucuları için daha canlı hâle getirmektedir. Öyküleri herkes sever!
Richard G. Erskine Pek çoğumuz çocukken ebeveynlerden ve bakımverenlerden gelen komutlara karşı kendimizi korumak için bazı kararlar aldık, daha sonraki yaşantılarla da bu kararlar güçlendi ve bizler hiç farkına varmadan hayatlarımızı yönetmeye başladı. Yıllar sona bile bizler birer yetişkin olarak hayatımızı sürdürürken, aslında çocukken aldığımız o büyük kararlarla yaşamın içinde olduğumuzu fark edemiyoruz.
Geçmişte kalmış bazı yaşantılar, bitirilmemiş işler farkındalığımızın dışında bizi yönetmeye devam eder. Geçmişte kalmış bu yaşantıların etkisinden kendimizi kurtarır ve bitirilmemiş işleri çözümlersek özerk olarak hareket etme şansını yakalayabiliriz. Ulaşılacak çok derin farkındalıklarla içgörümüz gelişir. Yeniden bir karar verirsek, hayatımızı yeniden şekillendirme ve bugünkü koşullara göre düzenleme şansını yakalayabiliriz. İşte o zaman geçmişte yaşananları, bugünkü koşulların analizi ile değerlendirip bugün kullanabileceğimiz deneyimlere dönüştürme şansını yaklarız.
Bu kitap, bizlere hayatımızı etkileyen çocukluk kararlarına ve yaşam kurgularımıza bakma şansını sunuyor. 13 farklı yazarın farklı teorik sunumları ve 13 farklı vaka ile yaşam senaryonuzun nasıl oluştuğuna ilişkin izleri bu kitapta bulabilirsiniz.
Yaşamınızın derinliklerini keşfetme serüvenini yaşayabilmenizi ve mutlu ve güzel bir hayat sürdürmenizi dilerim.