Türkçe Öğretmenliği \ 2-4
Adem İşcan, Ahmet Akçay, İsa Yılmaz, Mehmet Tok, Sami Baskın, Bekir Gökçe, Yaşar Şimşek Kişi duygularını, düşüncelerini, yaşadıklarını vb. sözlü veya yazılı anlatım yollarından biriyle dış dünyaya sunar. Bu sunuşun doğru ve tam da istenileni yansıtan bir durum olması, iletişim zincirinin sağlıklı işlemesi açısından önemlidir. Hepimiz için sıradan bir özellik olması gereken doğru konuşma ve kuralına göre yazabilme özelliği, ancak eğitimle mümkündür. Gün geçtikçe dilimize özen göstermeden konuşanların ve yazanların sayısının arttığı bir ortamda bu eğitimin önemi de artmaktadır. Bu öneme binaen, kitap yazılırken YÖK programında bir dönem için belirlenen süre göz önünde bulundurulmuş, her haftaya ayrı bir öğrenme alanı belirlenmiş ve bu alan ayrı bölüm olarak işlenmiştir. Böylelikle ders hocalarına kılavuzluk eden ve öğrencilere aşamalı bir öğrenme sürecini gösteren bir eser ortaya çıkmıştır.
Elinizdeki bu kitap, yazılı anlatım türlerini, yazma yöntemlerini örneklerle ve etkinliklerle tanıtmanın yanında, okurlarının okuma ve yazma zevkini geliştirmeyi amaçlamaktadır. Bu yüzden her bölüm 5E modeli göz önünde bulundurularak, ders öncesi hazırlık sorularından ders sonrası değerlendirme sorularına kadar bir bütün olarak tasarlanmıştır. Ayrıca her bölüm sonunda olası sınavlar için çeşitli sorular eklenerek bölümlerin işlevselliği arttırılmıştır.
Kendi alanında önemli bir boşluğu dolduracağına inandığımız bu kitabın, özellikle eğitim fakülteleri öğrencilerine ve yazılı anlatımla ilgilenen akademisyenlere daha iyi bir yol gösterici olması için her okurun katkısını beklemekteyiz.
Abdullah Kaldırım, Ahmet Balcı, Ahmet Güneyli, Banu Özdemir, Deniz Melanlıoğlu, Emine Balcı, Erol Duran, Esra Çetin Altıntaş, Esra Yalçıntaş, Fatma Açık, Fulya Topçuoğlu Ünal, K. Kaan Büyükikiz, Melike Uluçay, Mustafa Durmuş, Nurhak Cem Dedebali, Oğuzhan Kuru, Oğuzhan Sevim, Osman Özdemir, Ömer Faruk Tavşanlı, Özge Erdoğan, Sabri Sidekli, Selma Korkmaz, Tazegül Demir Atala Etkinliklerle Türkçe Öğretimi kitabı; öğrenci merkezli öğretim yöntem ve tekniklerini merak eden, anlamlı öğretimin sorumluluğunu yerine getirebilmek için “Türkçe dersini nasıl öğretirim?” sorusunun yanıtını araştıran öğretmen adaylarına ve öğretmenlere ilham kaynağı olacağı inancı ile yola çıkan, alanında uzman araştırmacı ve bilim insanlarının ortak ürünüdür.
Yirmi iki bölüm olarak planlanan kitabın bölümleri arasında; Türkçe öğretim programları; çoklu ortam ve dinleme becerileri; dinleme türleri ve stratejileri; akıcı konuşma becerileri ve geliştirilmesi; okumanın amaçları, türleri ve kuralları; okuma metinlerinin yapısı ve metin türlerinin öğretimi; akıcı okuma ve teknikleri; okuma güçlüklerinin tanılanması ve giderilmesi; ana fikir öğretimi; okuduğunu anlamada bilişsel ve üstbilişsel stratejilerin kullanımı; süreç temelli yazma; yaratıcı yazma; dil bilgisi öğretimi; kelime hazinesinin geliştirilmesi; Türkçe öğretiminde çağdaş yaklaşım, yöntem ve teknikler; Türkçe öğretiminde teknoloji kullanımı; Türkçe öğretiminde ölçme ve değerlendirme; Türkçe öğretimi ve eleştirel düşünme; dijital okuryazarlık; medya okuryazarlığı; Türkçenin yabancı dil olarak öğretimi ve dil politikaları yer aldı.
Kitabı oluşturan bölümlerde temel düzeyde kuramsal bilgiler verilip her bölüm, öğretmen adaylarını ve öğretmenleri destekleyeceği düşünülen ders planları ile zenginleştirildi, somutlaştırıldı. Kitabın bu yönüyle Türkçe Öğretimi dersi ile Öğretmenlik Uygulaması 1-2 derslerinin uygulamalarında öğretmen adaylarına kılavuzluk etmesi ve öğretmenler için öğretimde bir kaynak olması en büyük amacımızdır.
Ahmet Serhat Uçar, Ceren Şaka, Çağlar Naci Hıdıroğlu, Esin Dündar, Esma Gedik, Esra Uçak, Fatih Serdar Yıldırım, Gökhan Güneş, Hakan Akdağ, Halil Tokcan, Lütfi Üredi, Mehmet Celal Varışoğlu, Pelin Üredi, Serdar Akbulut, Şerife Kafali, Tuğba Sivrikaya, Ü. Yüksel Çekbaş İçinde yaşadığımız evren, kendi düzeninde varlığını sürdürürken bu evrenin küçücük bir gezegeni olan Dünya'da insan, varoluşundan bu yana çeşitli kodlama sistemleri (sözlü veya yazılı dil, beden dili; grafik simge, resim, çizge gibi görseller vb.) vasıtasıyla yakın ve uzak çevresini anlamlandırma çabası içinde yaşamaktadır. Her biçimiyle duyu organlarına hitap eden ve kültürel farklılıklar neticesinde topluluklar arasında farklılık arz eden bu sistemlerin temelinde bireyin “düzen” arayışı yatmaktadır. Diğer canlı türlerine kıyasla daha gelişmiş bir beyin ve ona dayalı akıl yürütme yeteneğiyle dünyaya gelen insan, içine doğduğu ve duyu organlarını uyaran göstergeler yığını arasında çevresini anlamlandırmaya, kendi yerini belirlemeye çalışır. Anne, baba, dede, nine, el, ayak, ev, bahçe, ağaç, kuş; yemek, uyumak, üşümek, konuşmak, özlemek vb. derken etrafındaki her şeyin bir adının olduğunu; bu sayede bilişsel bir düzeni oturttuğunu; anlamlandırdığını ve anlaşabildiğini; diğer kodlama sistemlerinden daha sık bir şekilde dilin kullanıldığını kavramaya başlar. Örgün eğitim hayatıyla beraber başta ana dili eğitimi dersi olmak üzere diğer dersler yoluyla dildeki mevcut kavrayışı artar, (varsa) hatalar düzeltilir, sözcük ve onun temsil ettiği anlam dünyasındaki gelişiminin kendi gelişimi demek olduğunu fark etmesi sağlanır. Birey, ömrünün sonuna kadar bu gelişimini bütün alanlarda (akademik, mesleki, özel) sürdürür. Diğer bir ifadeyle “kavram öğrenimi” olarak da adlandırılabilecek bu süreç, bireye doğumundan ölümüne kadar eşlik eder. Bu eser, bireyin okul öncesi dönemden itibaren ortaokuldan mezun olana kadar kavram öğrenme serüveninde nelere dikkat edilmesi gerektiğini, ona nasıl etkili bir rehber olunabileceğini farklı disiplinler açısından ortaya koymak amacıyla hazırlanmıştır. Eserin; öğretmen adayları, öğretmenler, öğretim programı hazırlayıcıları, ders kitabı yazarları ve ilgili alan uzmanlarına katkı sağlaması dileğiyle…
Adem İşcan Küreselleşen dünyada bütün milletler kendi dillerini yayma veya kendilerinden olmayanı tanıma, onu öğrenme yarışına girdiler. Bu yarışta öğrenme/öğretme etkinliklerini çeşitlendirebilen ve teknolojinin nimetlerini olumlu olarak kullanabilenler bir adım öne geçmektedir. Bu yarış içerisinde Türkiye son çeyrek asırda önemli bir oyuncu hâline geldi. Türkçenin yabancılara öğretimi, yurt içinde hem de yurt dışında yaygınlaştı. Aynı zamanda alanda yapılan yayınlarda da benzer biçimde bir artış söz konusudur.
İşitsel ve görsel araçların yabancı dil öğretiminde etkin olarak kullanıldığı ve dil öğrenicilerine bütün temel dil becerilerinin geliştirilmesinde son derece faydalı olduğu bilinen bir gerçektir. Bu işitsel ve görsel araçların içinde filmler, dil öğretiminde kullanılan yardımcı araçların başında gelmektedir. Bu araçlar, öğrencilerin temel dil becerilerini geliştirmenin yanında Türkçenin kültürünü ve söz varlığını gösteren, öğreten bir yapıya sahiptir. Elinizdeki bu çalışma, konuyla ilgili hazırlanmış ilk kitap olma özelliğini taşıdığından elbette pek çok kusura sahiptir. Ancak konuya ilişkin kuramsal bilgileri, derslerde kullanılabilecek Türk filmlerini ve Türkçe öğretimi derslerinde filmlerle birlikte kullanabilecek etkinlikler içerdiği için yabancılara Türkçe öğreten öğretmenlerin ve Türkçeyi yabancı bir dil olarak öğrenenlerin öğretme/öğrenme süreçlerini kolaylaştıracaktır. Alanda çalışan ve Türkçeyi yabancı bir dil olarak öğrenen bireylerin fikirleri ise bu çalışmanın geliştirilmesine önemli katkı sağlayacaktır.
H. Pelin KARASU, Ümit GİRGİN, Yıldız UZUNER Okuma, yazar ve okuyucu arasındaki amaçlı ve dikkatli bir etkileşimi gerektiren aktif bir süreçtir. Bu nedenle öğrencilerin okuma becerilerini değerlendirmeye yönelik yapılan girişimlerin sadece bilgi toplamak değil, süreci incelemek amacına da hizmet etmesi gerekmektedir. Öğrencinin sözcük tanıma ve okuduğunu anlama düzeyi ile kullandığı stratejilere ilişkin bilgiye ulaşılmasına olanak sağlayan Formel Olmayan Okuma Envanteri, okumayı değerlendirmede birebir gözlem yapılabilmesine, yanıtların incelenmesine ve verilerin doğal ortamında toplanabilmesine hizmet eder. Öğrencilerin bağlam içindeki sözcükleri tanırken kullandıkları stratejileri, okuduğunu anlatma, sorulara cevap verme ve boşluk doldurma yoluyla kullandıkları anlama stratejilerini ve bu stratejilerin birbiriyle ilişkisini değerlendirmek, öğretimi destekleyecek etkinliklerin belirlenmesine, uygulamada öğretilecek ve pekiştirilecek stratejilere karar verilmesine olanak sağlamaktadır.
Ayşe Eda Gündoğdu, Burak Tüfekçioğlu, Cansu Aksu Raffard, Duygu Ak Başoğul, Emine Akyüz, Emrah Boylu, Ezgi İnal, Feyza Altınkamış, Furkan Şahin, Gözde Demirel, Gürkan Moralı, Latif İltar, Mehmet Emre Çelik, Önder Çangal, Perihan Gülce Özkaya, Umut Başar Son yıllarda bölgesel buhranlar sebebiyle baş gösteren geniş çaplı göç hareketinden pek çok ülke gibi Türkiye de etkilenmiştir. Dahası Türkiye takip ettiği insani politikanın bir sonucu olarak en çok göçmen kabul eden ülkelerden biri olmuştur. Akabinde, genelde göçmen kitlenin Türk toplumuyla uyumu, özelde ise okul çağındaki göçmen çocuklarının eğitime devam etmesi Türkiye'nin önemli gündem maddelerinden birini teşkil etmiştir. Bu doğrultuda gerek kamu kurumları gerekse de muhtelif sivil toplum kuruluşları tarafından pek çok proje geçtiğimiz birkaç yılda hayata geçirilmiştir.
Eskiden beri göçmen kabul eden ülkelerin tecrübelerine ve Türkiye'de hayata geçirilen projelerden elde edilen dönütlere bakıldığında toplumsal uyumda dil öğrenmenin anahtar rolde olduğu görülmektedir. Bu sebeple bu kitap, göçmenlere Türkçe öğretiminde teorik ve pratik açıdan bilgi birikimine sahip araştırmacılar tarafından Türkiye'nin uyum politikalarına ve hâlihazırda Türkiye'de yürütülen göçmenlere dil öğretimi projelerine akademik zemin teşkil etmesi amacıyla kaleme alınmıştır. Birbiriyle uyum arz eden bölüm başlıklarının yer aldığı kitabın ayrıca göçmenlere Türkçe öğreten öğretmenlere, öğrencilere ve bu alanda bilimsel çalışmalar yürütenlere katkı sağlaması beklenmektedir.
Ömer Faruk Tavşanlı, Abdullah Kaldırım Keşke ben yazmayı öğrenirken öğretmenlerimin de böyle materyalleri olsaydı. Ortaokula başlayana kadar güçlü bir yazar değildim. Akranlarıma ve bana nasıl yazılacağını öğreten bir tarih öğretmenim vardı. Yaklaşımı, bu kitapta uygulanan yaklaşımla neredeyse aynıydı. Belki de bu o kadar da sürpriz değildir çünkü ne zaman ve nerede olursa olsun iyi bir öğretim iyi bir öğretimdir! ve bu iyi öğretim bizi dönüştürme gücüne sahiptir.
Prof. Dr. Steve Graham

Öğrencilerin yazma becerisini geliştirmek neredeyse tüm eğitim sistemleri için her dönem hayati görülmüş ve öğrencilerin daha iyi yazılar yazması amacıyla geçmişten günümüze ciddi çalışmalar yürütülmüştür. Çünkü öğrenciler, yazma aracılığıyla hayatının pek çok alanını ilgilendiren eylemler gerçekleştirirler. Bu eylemler temel olarak her birey için oldukça önemli olan; günlük aktivitelerini sürdürme, akademik olarak başarılı bir öğrencilik geçirme, iş ve sosyal hayatta kendini daha iyi ifade etme olarak sıralanabilir. Bu sebeple hem ulusal hem de uluslararası çabalar, öğrencilerin okullarda daha iyi yazma eğitimi alma sürecini öncelemektedir. Eğitim politikalarını belirleyenler, vatandaşlarının entelektüel bilgi kapasitelerini ve yaşam becerilerini artırmayı ve bu nedenle onlara 21. yüzyıl becerilerini kazanmaları için rehberlik etmeyi amaçlar. Yazma becerisi de 21. yüzyıl becerileri içerisinde yer almakta ve öğrencilere hayatın her alanında gerekli olduğu, yaşam kalitesini ve akademik/iş yaşantısını etkilediği için gerekli görülmektedir. Bununla birlikte yazmanın öğrenciler için zor bir alan olduğu ve öğrencilerin nitelikli yazılar yazarken zorlandığı da bilinmektedir. Bu noktada bazı öğretim araçlarının, öğrencilerin yazma becerilerinin gelişime katkı sağladığı unutulmamalıdır. Bu araçlardan bir tanesi de grafik örgütleyicilerdir.
Grafik örgütleyiciler öğrencilerin birden fazla becerisinin gelişmesi ve herhangi bir alana yönelik yapacakları görevleri daha kolay bir şekilde yapmalarına yardımcı olması amacıyla tasarlanmıştır. Bu araçlar, kullanılacak ya da hazırlanacak olan veriyi; tanımlama, sınıflama, planlama ya da organize etme amacıyla oluşturulmuş araçlardır. Grafik örgütleyiciler, öğrencilere kavramlar arası ilişkileri görme, bilgileri düzenleme, organize etme, sınıflandırma ve görseller aracılığı ile kaydetme imkânı sunmaktadır. Yapılacak tüm bu çalışmalar, bilgilerin daha düzenli, karmaşadan ve anlaşılmayı engelleyecek etkenlerden uzak ve açık bir şekilde ortaya konmasını sağlar. Bu durum, şüphesiz öğrencinin öğrenmesini kolaylaştıran önemli bir etkendir. Yapılan araştırmalar, grafik örgütleyicilerin öğrencilerin yazme becerilerini ciddi düzeyde geliştirdiğini ortaya koymaktadır. Unutulmamalıdır ki nitelikli eğitim her çocuğun en temel hakkıdır. Bu kitapta da öğrencilerin daha nitelikli yazılar yazması için tüm dünyada etkililiği kabul edilmiş olan grafik örgütleyicileri referans alınmıştır. Elinizdeki bu kitabın öğrencilerin daha iyi yazma eğitimi almaları için bir rehber kaynak işlevi göreceği düşünülmektedir.
Kemalettin Deniz, İsmail Yavuz Öztürk Sevgili Öğrenciler,
Alışveriş merkezi, kantin, hastane, havalimanı, okul veya park gibi kamusal alanlara gidiyor ve aynı zamanda buralardan ürünler satın alıyorsunuz. Karşınızda sizi yönlendiren, bilgilendiren veya size talimat veren görsel mesajlar var:
•Acil çıkış sağ taraftadır.
•Ambalajı uygun çöp kutusuna atınız.
•Dikkat, düşme tehlikesi!
•Sigara içmeyiniz.
•Tuvaletler alt kattadır.
Bu mesajları ileten görsellere “grafik simge” denir. Grafik simgelere anlam vermekte zorluk çektiğiniz zamanlar olabiliyor. Bunun nedeni, onlarla ilk defa karşılaşmanız, okuma yazma bilmiyor olmanız veya bazen onlara eşlik eden herhangi bir yazının olmaması.
Sözlük, grafik simgelerin size iletmek istediği mesajı doğru ve kolayca anlayabilmeniz için hazırlandı.
Millî Eğitim Bakanlığının 2018’den beri öğrencilerin görsel okuma becerilerini de ölçtüğü yeni sınav sistemi göz önüne alınarak hazırlanan bu eserin, geleceğin etkili iletişim kurabilen bireylerine yani sizlere yararlı olmasını diliyoruz.
Abide Doğan, Ahmet Bican Ercilasun, Bilge Ercilasun, Cemal Kurnaz, Dursun Yıldırım, Emine yılmaz, Fatma S. Kutlar Oğuz, Filiz Kılıç, Gonca Gökalp Alpaslan, Hüseyin Doğramacıoğlu, Mete Taşlıova, Nesrin Bayraktar Erten, Nesrin Karaca, Osman Horata, Özge Öztekin, Şükrü Haluk Akalın, Ufuk Tavkul, Binnur Erdağı Doğuer, Hiclal Demir, İsa Sarı, Sema Aslan Demir, Serdar Odacı, Aslı Aytaç, Ayşe Duvarcı, Bayram Yıldız, Caner Solak, Dursun Şahin, Duygu Özge Gürkan, Elif Ayan Nizam, Fazile Eren Kaya, Genç Osman Geçer, Gülşah Gaye Fidan, Hulusi Eren, Koray Üstün, Melike Üzüm, Munise Koç, Nurtaç Ergün Atbaşı, Özlem Bay Gülveren, Sibel Bulut, Tuba Onat Çakıroğlu, Zeki Gürel, Aydan Ener Su, Ayşegül Celepoğlu, Erdal Baran, Gökçe Ulus, Gülnaz Çetinkaya Hafize Şahin, Hasan Güzel, Işıl Aydın Özkan, Kağan Gariper, Meltem Can, Necmiye Özbek Arslan Prof. Dr. Şükrü Elçin tarafından kurulduğu 1969'dan günümüze dek lisans ve lisansüstü düzeyde yetiştirdiği öğrencilerle yurt içi ve yurt dışındaki Türkoloji çalışmalarına öncülük eden kurumlardan Hacettepe Üniversitesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümünün 50. yılına armağan olarak hazırlanan bu kitapta, lisans ya da lisansüstü düzeyde Hacettepe'de eğitim görmüş; Türk Dili, Eski Türk Edebiyatı, Türk Halk Edebiyatı ve Yeni Türk Edebiyatı bilim dallarında uzman elli iki kademisyenin alanı ile ilgili yazıları yer almaktadır.
Hacettepe Türkoloji, 50. Yıl Armağanı; Hacettepe çatısı altında Türk dili, edebiyatı ve kültürü üzerine sürdürülen çalışmaların yaslandığı güçlü akademik mirası görünür kılmakla birlikte var olan birikimin sonraki kuşaklara aktarımı noktasında da bir köprü niteliğindedir.
Mustafa Durmuş Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi Öğrenci Sempozyumu, dil öğretimi, dil bilimleri, edebiyat ve kültür çalışmaları gibi birçok bilim dalından beslenerek Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi (YDT) alanına bilimsel katkı sağlamayı misyon edinen Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi Doktora Programının bir etkinliği olarak gerçekleştirilmektedir. YDT doktora programının öğretim üyeleri ve öğrencileri tarafından düzenlenen sempozyuma çeşitli üniversitelerden öğretim üyeleri, bu alanda çalışmalar yapan doktora öğrencileri ve ilgili programların mezunları destek ve katılımlar sağlamaktadır. Bu sempozyum, lisansüstü eğitim öğretim faaliyetlerinin ürünleri olan nitelikli bilimsel araştırmaların paylaşılmasının yanı sıra yeni çalışmaların ve projelerin planlanması ve yürütülmesine de öncülük edecek bir öğrenci sempozyumu geleneği oluşturmak hedefiyle alanda ilk olma özelliğini taşımaktadır.
Birincisi 2019 yılında düzenlenen ve her yıl daha fazla bilim insanını ve araştırmacıyı bir araya getirmeyi hedefleyen Yabancı Dil Olarak Türkçe Öğretimi Öğrenci Sempozyumu’nun ikincisi, geleneği sürdürmek adına pandemi koşullarının gerektirdiği üzere 12 Aralık 2020 tarihinde çevrim içi olarak gerçekleştirilmiştir. Başarıyla gerçekleştirilen iki sempozyumun ardından, önümüzdeki yıl da katılımcıların desteği ve katkılarıyla 3. YDT Öğrenci Sempozyumu’nda bir araya gelmeyi diliyoruz.
Anna Golynskaia, Caner Kerimoğlu, Cansu AKSU Raffard, Dzenita Acun, Fatma Bölükbaş KAYA, Hatice Dilek Çağ, Kadir Coşkun, Mehmet Er, Tuba Demirel, Ziyoda Khalmatova
Arzu Çiftoğlu Çabuk Efsaneler; eski çağlardan beri söylenegelen olağanüstü varlıkları, olayları konu edinen hayalî hikâyelerdir. Kimi efsanelere sadece yazıldıkları zamanda ve bölgede değil bazı değişikliklerle daha sonraki yüzyıllarda farklı coğrafyalarda da rastlanır. Böylece her toplumun kendince şekillendirdiği bu sözlü anlatılar üzerinden çeşitli kültürlerin izlerini sürmek mümkün olur. İlk kez on dördüncü yüzyılda, Harezm Türkçesiyle Hisâm Kâtib tarafından kaleme alınan ve sonraki yüzyıllarda yazılmış birçok varyantı bulunan Cümcüme Sultan da böyle ilgi çekici bir efsanedir. Bu hikâyede, hükümdarlığı sırasında İlyas peygambere inanmadığı için cehennemde işkence gören ancak cömert olması, fakirleri gözetmesi ve adaleti sebebiyle affedilerek Allah'ın izniyle İsa peygamber tarafından diriltilen bir sultanın başından geçenler anlatılır. Hikâye boyunca Hz. İsa ile sohbet eden kuru kafa; dünyadaki hayatına, ahiret yaşamına ve cehennem ehline dair bilgiler aktarır. Kendisine sunulan yetmiş yıllık ikinci ömür şansını, İsa peygambere inanarak ve bol bol ibadet ederek geçirir; son nefesini mümin olarak verir. Harezm Türkçesiyle yazılmış Cümcüme Sultan Hikâyesi, saha çalışmalarına sağlayacağı katkılar açısından önemli bir çalışmadır.
Ahmet Aycan, Behice Varışoğlu, Belma Haznedar, Cihat Burak Korkmaz, Esra Nur Tiryaki, Ezgi İnal, Feride Tekeli, Feyza Altınkamış, Gülan Kalı, Gülşat Bican, Hülya Sönmez, Kürşat İlgün, Latif İltar, Mehmet Celal Varışoğlu, Mehmet Emre Çelik, Mustafa Durmuş, Önder Çangal, Perihan Gülce Özkaya, Rifat Ramazan Berk, Tarık Demir, Tuba Demirkol, Umut Başar Yabancılara Türkçe öğretimi, müstakil bir akademik disiplin olarak henüz gelişim aşamasındadır. Bu sebeple öğrenme sürecinin hedef kitlelere özgü yapılandırılmasına kuramsal zemin teşkil edecek akademik bilgiyi üretme sürecindedir. Buna mukabil uygulama ve saha çalışmalarının akademik çalışmalardan hızlı ilerlediği kaydedilebilir. Örneğin göçmenlere veya dezavantajlı gruplara ikinci/yabancı dil olarak Türkçe öğretimine ilişkin akademik yayınlar olgunlaşma eşiğindeyken Türkiye'de neredeyse son on yıldır hem kamu kurumları hem de sivil toplum kuruşlarınca bu gruplara Türkçe öğretimi yapılmaktadır. Bir başka örnek ise soydaş ve akraba topluluklar için verilebilir. 1990'lı yıllardan beri gerek Türkiye'de gerekse de yurt dışında Türk dillilere Türkiye Türkçesi öğretimi, çoğunlukla yabancılara Türkçe öğretimi modeliyle gerçekleştirilmektedir. Dolayısıyla hedef kitlenin hazırbulunuşluk özellikleri, dil öğrenme gereksinimlerinin farklılaşması veyahut geniş bir grup olarak türdeş özellikler göstermesi, süreci daha etkili kılmak adına “kitleye göre” tasarlamayı gerekli kılmaktadır ki “İki Dillilere Türkçe Öğretimi” başlığı taşıyan bu kitap da bu düşünceden ortaya çıkmıştır.
Türkiye'nin muhtelif üniversitelerinde görev yapan ve yurt dışında çalışmalarını sürdüren yirmi bir akademisyenin ortak ürünü olan bu kitabın okuyucuya, teoriden uygulamaya iki dilliğe dair Türkçe öğretimi özelinde kaynak olması beklenmektedir. İki dillilere Türkçe öğretimi tecrübesi ve gözlemine sahip bir grup araştırmacının kaleminden çıkan bu kitabın öncelikle iki dillilere Türkçe öğretimine dair bilgi ve farkındalığını arttırmak isteyen öğrenci, öğretmen, araştırmacı ve ilgililere katkı sunması ümit edilmektedir.
Nurullah Çetin İkinci Abdülhamit Dönemi’nde başlıca 3 farklı edebiyat anlayışı vardır: 1. Servet-i Fünun akımı, 2. Mutavassitîn (Ilımlılar), 3. Divan edebiyatı anlayışını sürdürenler. Bunların içinde en önemli ve en kuvvetli olan edebiyat damarı Servet-i Fünun akımıdır. Bu eserde İkinci Abdülhamit Dönemi’nde ortaya konan Türk edebiyatı faaliyetleri bir bütünlük içinde tanıtıldı.
Emine Balcı, Emine Kolaç, Emrah Akman, Hasan Kağan Keskin, Hümeyra Uysal, İbrahim Coşkun, Kazım Biber, Meral Gözüküçük, Muharrem Kürşad Yangil, Oğuzhan Kuru, Ömür Sadioğlu, Özge Erdoğan, Özgür Babayiğit, Pınar Bulut, Recep Çakır, Sabri Sidekli, Sema Duran Baytar, Sibel Dal, Şenay Özen Altınkaynak, Tuncay Canbulat, Yalçın Bay, Yasemin Kuşdemir İlk Okuma Yazma Öğretimi kitabı, alanında uzman olan çok değerli araştırmacı ve bilim insanlarının ortak ürünüdür. Kitabımızda, ilk okuma yazma öğretim sürecinin doğasının ve işleyişinin anlamlandırılabilmesi için bu sürecin temel bileşenleri olan; ilk okuma yazma öğretiminin amacı, önemi, kapsamı, ilkeleri ve bileşenleri; erken okuryazarlık; ilk okuma yazma öğretimini etkileyen faktörler; okuma öğretimi; yazma öğretimi; ilk okuma yazma öğretiminde kullanılan yöntem ve teknikler; ilk okuma yazma öğretiminde kullanılan araç ve gereçler; ilk okuma yazma öğretimine hazırlık ve planlama; ses esaslı ilk okuma yazma öğretimi ve aşamaları, etkinlik örnekleri; söz varlığını geliştirme yolları; ilk okuma yazma öğretiminde edebî ürünlerin kullanımı; ilk okuma yazma öğretiminde görsellerin ve oyunların kullanımı, etkinlik örnekleri; ilk okuma yazma öğretiminde çoklu ortam uygulamaları; ilk okuma yazma öğretim süreci ve aile katılımı etkinlikleri; birleştirilmiş sınıflarda ilk okuma ve yazma öğretimi; yeterli düzeyde Türkçe bilmeyen öğrencilerde ilk okuma yazma öğretimi; bireysel farklılıklar ve okuma yazma yetersizlikleri ve ilk okuma yazma öğretiminde ölçme ve değerlendirme bölümlerimiz arasında yer aldı.
Kitabı oluşturan bölümlerde temel düzeyde kuramsal bilgiler verilip her bölüm öğretmen adayları ve öğretmenlerimize ilham kaynağı olacağına inandığımız içeriğe uygun etkinlik örnekleri ile zenginleştirildi, somutlaştırıldı. Bu yönüyle bu kitabın İlk okuma ve Yazma Öğretimi dersi ile Öğretmenlik Uygulaması 1-2 derslerinin uygulamalarında öğretmen adaylarına kılavuzluk etmesi ve öğretmenler için öğretimde bir kaynak olması en büyük amacımızdır.
Bilginer Onan - Mustafa Onur Kan Yapılandırıcı yaklaşımla; bilgiye kendi başına ulaşabilen, sorgulayan, eleştiren, öğrendiği bilgileri hayatta karşılaştığı problemlerin çözümünde kullanabilen, bilim ve teknolojideki gelişmelere ayak uydurabilen, sosyal ilişkilerinde başarılı, duygusal zekâsı gelişmiş, öz güveni yüksek, kendi başına karar verebilen, yaratıcı düşünebilen, sorumluluk üstlenebilen bireylerin yetiştirilmesi amaçlanmıştır. Bu yaklaşım, ülkemizde 2005 yılından itibaren uygulanmaya başlanmıştır.
Yukarıda sıralanan temel ilkelerden hareketle hazırlanan bu kitap, 13 bölümden oluşmaktadır. Bölüm başlıklarının oluşturulmasında birinci sınıfın birinci dönemini kapsayan ilk okuma ve yazma çalışmaları ile birlikte, beşinci sınıfa kadar yapılan Türkçe öğretimi çalışmaları dikkate alınmıştır. Kitabın birinci bölümünde, Sümerlerden günümüze Doğu-Batı geleneğinde eğitimin tarihsel gelişimi üzerinde durulmuştur. İkinci bölüm, yine kronolojik bir nitelik taşımaktadır. Bu bölümde, Türkiye’de ilk okuma yazma öğretiminin tarihsel gelişimi ele alınmıştır. Üçüncü bölümde, ilk okuma yazma öğretimi MEB programları çerçevesinde değerlendirilmiştir. Dördüncü bölümde, ilk okuma yazma öğretimi açısından son derece önemli olan dil ve kavram gelişimi üzerinde durulmuştur. Beşinci bölümde, çocukta dil ve kavram gelişimiyle bağlantılı olarak ilk okuma ve yazma sürecini etkileyen faktörler ve çocuğun gelişimsel özellikleri ele alınmıştır. Altıncı ve yedinci bölümler, ilk okuma yazma öğretiminin temel aşamalarını temsil eden okuma ve yazma eğitimine ayrılmıştır. Sekizinci bölümde, yazma eğitimiyle bağlantılı olarak temel ve bitişik el yazısı incelenmiştir. Dokuzuncu bölümde, 2000’li yılların başından itibaren ana dili öğretiminin önemli bir paydaşı hâline gelen görsel okuryazarlık kavramı üzerinde durulmuştur. Kelime öğretiminde kullanılan stratejilere onuncu bölümde değinilmiştir. Ses Esaslı İlk Okuma Yazma yaklaşımına ve uygulanma süreçlerine on birinci bölümde yer verilmiştir. Birinci sınıftan beşinci sınıfa kadar bütün sınıf düzeylerini ilgilendiren materyal geliştirme, on ikinci bölümde ele alınmıştır. Kitabın son bölümünde ise, ölçme ve değerlendirme ile ilgili kuramsal ve uygulamalı bilgiler yer almaktadır. Genel olarak bölümlerin yapılandırılmasında hedef kitlenin ve öğretmenlerin ihtiyaçları göz önüne alınmıştır.
Bu kitabın sınıf öğretmenliği, Türkçe öğretmenliği ve özel eğitim öğretmenliği alanlarında eğitim gören öğretmen adaylarına, bu alanlarda görev yapan öğretmenlere, ilk okuma yazma öğretimi alanında araştırma yapan yüksek lisans-doktora öğrencilerine ve değerli akademisyenlere yararlı olacağı düşünülmektedir.
Hülya Koz Öğrencilerimizin ilkokulu bitirip ortaokula geçtiği ve TEOG sınavlarına hazırlandığı bu dönemde, Türkçe dersinin önemi ve diğer derslere etkisi kaçınılmazdır. Yapılan sınavlar, öğrencilerin edindikleri bilgileri çok daha iyi ve hızlı bir şekilde kavrayıp transfer edebilmesini gerektirmektedir. Hızlı okuma ve kavrama becerisi bir bilgisayar işlemcisinin hızı gibidir. Geliştirilmesi ile zihnimizin işlem yapma hızı ve kapasitesi artar.
Mutlak başarı için üç kural vardır: Dersi çok iyi dinlemek, planlama yapıp zaman yönetimi yapabilmek ve tekrar çalışmaları ile konuları pekiştirip eksiklerini giderebilmek. İşte tam da burada öğrencinin işini kolaylaştıracak kaynak çok önemlidir.
Bu amaca hizmet etme düşüncesiyle yazılmış olan bu test kitabı, sizin bilgileri tekrar etmenizi, pekiştirmenizi ve daha da önemlisi bir üst basamağa geçip bilgiyi hızlı transfer etmenizi sağlayacaktır.
Bir öğrencinin verimli bir çalışma için neler yapması ve hangi teknikleri kullanması gerektiğini en iyi öğretmenler bilir. İşte bu kitap, bir öğretmen tarafından öğrencilere bu yolda rehberlik etmesi için tasarlanmıştır.
Başarı yolunda emin adımlarla ilerlemeniz dileğiyle…
Cavit Binbaşıoğlu Çocuğun öğrenim yaşamının başlangıcında yer alan İlkokuma ve Yazma Öğretimi, onun bütün okul yaşamını, hatta daha sonraki yaşamını da etkileyen bir niteliğe sahiptir. Bu nedenle bu dersin çok iyi öğretilmesi gerekmektedir. Kitapta, bu konuyla ilgili, eğitim bilimlerinde ulaşılmış olan son araştırmalarla ortaya konan ilke ve yöntemler söz konusu edilmiştir. Bu çalışmanın, Eğitim fakültelerinin İlköğretim bölümlerinde bu dersi okuyacak öğrencilere ve ilköğretimde çalışan birinci sınıf öğretmenlerine yararlı olabileceğini düşünüyoruz.
Kadir Keskinkılıç İlkokuma Yazma Öğretimi’nde, ilkokuma-yazma öğretimi için gerekli; eğitimin temel kavramları, ilkokuma-yazma çocuğunun gelişim özellikleri, ilkokuma-yazma öğretiminde kullanılacak yeni yaklaşımlar, tam öğrenme, çoklu zekâ kuramı, yapılandırmacı öğrenme kuramı, drama, oyun-strateji, yöntem ve teknikleri sunulmuştur. Ayrıca kitapta, ses temelli cümle yöntemi ile ilkokuma-yazma öğretiminin teknikleri, planları ve uygulama örneklerine de yer verilmiştir. İlkokuma-yazma öğretiminde kullanılacak drama, oyun, bilmece ve tekerleme örneklerinden oluşan bir bölüm ise kitabın sonuna eklenmiştir. Kitaptan yararlanan herkesin, okumayı, yazmayı bir yaşam biçimine dönüştürebilen bireylerin yetişmesine çok boyutlu katkı sağlayacağına inanıyoruz.
Mehrali Calp lkokuma yazma alanında yazılmış birçok kitap bulunmaktadır. Bunlar arasında çok yararlı olanlarını görmek mümkün. Bu eserde de, son yıllarda sıkça tartışılan “ilkokuma yazma öğretiminde başvurulan çeşitli yöntemler ve bunların olumlu-olumsuz yanları” üzerinde durul-muştur. Bu bağlamda, okuyucular bu eserde özgün bazı görüş ve uygulamalarla karşılaşacaktır. Bu alanda yazılmış diğer birçok eserde bulunmayan “İLKOKUMA YAZMA ÖĞRETİMİNDE ÖZEL DURUMLAR” başlığı altında “Yetişkinler Eğitimi ve Okuma Yazma Öğretimi”, “Birleştirilmiş Sınıflarda İlkokuma Yazma Öğretimi”, “Türkçenin Yeterince Konuşulmadığı Yörelerde İlkokuma Yazma Öğretimi” bunlar arasında sayılabilir. Bu eserde, öğretmenin amacının öğrencilere sadece “okuma ve yazma mekanizmasını kavratmak” olmaması gerektiği; bundan daha çok, “öğrencilerin okumaya karşı derin bir ilgi duymalarını, okuma ve yazmadan zevk almalarını sağlamak” olduğu sezdirilmeye, vurgulanmaya çalışılmıştır. Okuma yazmayı hızlı ve çabuk öğretmek değil; öğrencilerin gelecekteki öğrenim hayatına yön verecek, onların başarılarında etkili olacak bir okuma yazma becerisi kazandırmak esas olmalıdır. Bu beceri, seslendirmeden daha çok, anlamayı öne çıkaran bir okuma yazma anlayışı ile mümkündür. Bu eserde doğru, sürekli, hızlı ve anlamlı okuma becerisi ile işlek, okunabilir, yeteri kadar çabuk ve güzel bir yazma becerisi kazandırmak amaçlanmıştır. 

İÇİNDEKİLER


BİRİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ SINIFTA EĞİTİM VE ÖĞRETİM
BİRİNCİ SINIF EĞİTİM VE ÖĞRETİMİNİN ÖNEMİ
İLKOKUMA YAZMANIN ANLAM VE ÖNEMİ
BİRİNCİ SINIF EĞİTİM VE ÖĞRETİMİNDE ÖĞRETMENİN ROLÜ
BİRİNCİ SINIF EĞİTİM VE ÖĞRETİMİNDE GÖZETİLMESİ
GEREKEN ÖNEMLİ HUSUSLAR
EĞİTİM ÖĞRETİM ETKİNLİKLERİNDE GÖZ ÖNÜNDE
BULUNDURULACAK HUSUSLAR
BİRİNCİ SINIF ÖĞRETMENİNİ BAŞARILI KILAN
TEMEL ÖZELLİKLER

İKİNCİ BÖLÜM BİRİNCİ SINIF ÖĞRENCİLERİNİ TANIMA
BİRİNCİ SINIF ÖĞRENCİLERİNİN ÖZELLİKLERİ
OKULA YENİ GELEN ÖĞRENCİLERİN TANINMASI

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ÖĞRETİMDE PLANLAMA
PLANLI ÇALIŞMANIN YARARLARI
PLAN YAPMANIN İLKELERİ
ÜNİTELENDİRİLMİŞ YILLIK PLAN
ÜNİTE KAVRAMI
GÜNLÜK PLAN
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM İLKOKUMA YAZMA ÖĞRETİMİNDE HAZIRLIK VE PLANLAMA
ÖĞRENCİLER OKULA BAŞLAMADAN ÖNCE ÖĞRETMENİN İLKOKUMA YAZMA ÖĞRETİMİNE HAZIRLANMASI
ÖĞRENCİLER OKULA BAŞLADIKTAN SONRA ÖĞRETMENİN İLKOKUMA YAZMA ÖĞRETİMİNE HAZIRLANMASI

BEŞİNCİ BÖLÜM İLKOKUMA YAZMA ÖĞRETİMİNDE YÖNTEMLER
GENEL OLARAK YÖNTEM KAVRAMI
STRATEJİ, YÖNTEM, TEKNİK
ANA DİLİ EĞİTİMİNDE KULLANILAN YÖNTEM VE TEKNİKLER
İLKOKUMA YAZMA ÖĞRETİMİNDE KULLANILAN YÖNTEMLER
ÜLKEMİZDE OKUMA YAZMA ÖĞRETİM YÖNTEMLERİNİN
TARİHÎ GELİŞİMİ

ALTINCI BÖLÜM İLKOKUMA VE YAZMA ÖĞRETİM SÜRECİ
SES TEMELLİ CÜMLE YÖNTEMİ
SES TEMELLİ CÜMLE YÖNTEMİ UYGULAMALARI
CÜMLE YÖNTEMİ
YEDİNCİ BÖLÜM YAZI ÖĞRETİMİ
YAZMAYA HAZIRLIK
YAZI EĞİTİMİNDE ÖĞRETMENİN TUTUMU
YAZI ÖĞRETİMİNDE YÖNTEM
BÜYÜK-KÜÇÜK HARF KULLANIMI
KELİMELER VE HARFLER ARASINDA BOŞLUK BIRAKMA
YAZMA ÖĞRETİMİNDE KULLANILACAK CÜMLELERİN
NİTELİKLERİ
YAZMA ÖĞRETİMİNDE ALIŞTIRMANIN YERİ
YAZI ÖĞRETİMİNDE GÖZ ÖNÜNDE TUTULACAK
HUSUSLAR

SEKİZİNCİ BÖLÜM ARAÇ-GEREÇ VE MATERYALLER
İLKOKUMA YAZMA ÇALIŞMALARINDA ARAÇ VE
GEREÇLERİN ÖNEMİ

DOKUZUNCU BÖLÜM İLKOKUMA YAZMA ÖĞRETİMİNDE OYUNLAR
ÖĞRETİMDE TEKRAR, ALIŞTIRMA VE OYUNLARIN YERİ
İLKOKUMA YAZMA ÖĞRETİMİNDE OYNANAN OYUNLAR

ONUNCU BÖLÜM KURGULAMA
KURGULAMA
KURGULAMA ÖRNEKLERİ

ON BİRİNCİ BÖLÜM İLKOKUMA YAZMA ÖĞRETİMİNDE ÖZEL DURUMLAR
YETİŞKİNLER EĞİTİMİ VE OKUMA YAZMA ÖĞRETİMİ
BİRLEŞTİRİLMİŞ SINIFLARDA İLKOKUMA YAZMA ÖĞRETİMİ
TÜRKÇENİN YETERİNCE KONUŞULMADIĞI YÖRELERDE
İLKOKUMA YAZMA ÖĞRETİMİ


ON İKİNCİ BÖLÜM ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME
ÖLÇME VE DEĞERLENDİRME


ON ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ÇOCUK EDEBİYATINDAN ÖRNEKLER
TEKERLEME VE SAYIŞMACALAR
MÂNİLER
BİLMECELER
MASALLAR, HİKÂYELER ve FABLLER
ŞİİRLER
ŞARKILAR ve TÜRKÜLER
FIKRALAR

Esra Nur Tiryaki Gelişen dünyada teknolojinin ilerlemesiyle iletişim kurma, çok yönlü bir boyut kazanmıştır. İletişim, alıcı ile kaynak arasındaki mesaj alışverişidir. Bu alışverişi sağlayan unsur ise dildir. Doğuştan dil yetisi ile dünyaya gelen birey, çevreden gelen uyarıcılarla etkileşim sonucunda ana dilini edinir.
Ana dili edinimi sürecini kapsayan örgün eğitimde dil öğretiminin temel amacı, kişinin dili kullanmasıyla duygularını, düşüncelerini çeşitlendirmelerini ve kendilerini ifade edebilmelerini sağlamaktır. İşiten birey, dil becerilerinin gelişimiyle bu eylemi aşamalarıyla kazanırken işitme engelli kişi bu durumda gecikmeler yaşamaktadır.
Erken teşhisle bebeklik ve çocukluk döneminde uygulanan özel eğitim programları çocukların toplumdaki işlevselliğini önemli ölçüde arttırmaktadır. İşitme engelli bireylerin topluma kazandırılması ve akademik yönde başarılı olabilmelerinin koşulu için dil eğitiminden geçer. İşitme engelli öğrencilerin iletişim kurmada geliştirilmesi gereken dil becerileri, okuma ve yazmadır. Bu becerilerin geliştirilmesinde engelin yarattığı en büyük olumsuzluk, çocukların öğrendikleri bilgileri uzun süre hatırda tutamamalarıdır. Bu sorunların giderilmesi veya en aza indirilmesi için hedef kitlenin özellikleri hakkında eğitimcilerin bilgi sahibi olması gerekmektedir. Bu kitap bu amaçla kaleme alınmıştır. Siz sevgili okuyucularımıza ışık olabilmek dileğiyle…
Mustafa Akgün Masallar tarih boyunca insanların hayal gücünü ortaya koymuştur. Dev, Keloğlan, dünyalar güzeli kız, aşkın gücü; zalim kral, şehzade, güzellik düşmanları, büyücü; masal kahramanlarından bazılarıdır. Bu kahramanlar arasında çok güzel hadiseler örülmüştür. İnsana tasavvurun üstünde bir rahatlık vermiştir bu kahramanlar ve hadiseler. Ayrıca insanlar masallardan ilhamlar almıştır. Okuyanları rahatlatacağını sandığımız bir tutam masal sunuyoruz.
Baskın Demirpehlivan …‘’Oyun eğlence olarak anlaşılmamalıdır; oyun her türlü acının buharlaşıp yok olacağı bir çalışma olarak ele alınmalıdır’’…
Roland BARTHES


Elinizdeki bu kitap bilimsel ve güncel geçerliliği olan pek çok kekemelik yöntemi, oyun terapisi teknikleri, oyun ve oyuncağın tarihi incelenerek hazırlanmıştır.
Dil ve konuşma terapisi alanına, kekemelik sorunu yaşayan okul çağı çocuklarıyla çalışan konuşma terapistlerine ve akıcılık sorunu yaşayan bireylerin ailelerine katkı sağlaması dileği ile…
Ahmet Özkan, Barış Yücesan, Bayram Özbal, Bülent Ayyıldız, Elif Ermağan, Gülnaz Çetinkaya, Işıl Aydın Özkan, Kerim Sarıgül, Mehmet Er, Mustafa Öztürk, Nezir Temur, Öztürk Emiroğlu, Şenay Saraç, Zeynep Ertürk Değişen dünya ile birlikte yabancı dil öğrenimi ve öğretiminden beklenenler de farklılaşmaktadır. Bu yönüyle yabancı dil olarak Türkçe öğretimi, işlenmeyi bekleyen pek çok konuyu bünyesinde barındırmaktadır. Bu konulardan birisi olan kendi kendine Türkçe öğrenimi, bu çalışmanın odağını oluşturmaktadır.
Türkçenin yabancı dil olarak öğretimi çalışmaları genel olarak değerlendirildiğinde, daha çok sınıf içi öğretici merkezli çalışmaların ağırlıkta olduğu, sınıf dışı öğrenici merkezli çalışmaların daha az yer tuttuğu gözlemlenmiştir.
Bu bağlamda bu çalışma, kendi kendine Türkçe öğrenme özelinde daha çok sınıf dışındaki öğreniciyi merkeze alarak yapılacak çalışmalara katkı sunmayı hedeflemektedir. Kitabın ilk bölümünde öncelikle kendi kendine yabancı dil öğreniminin temel kuram, kavram, ilke ve yöntemlerine yer verilmiştir. Takip eden bölümlerde kendi kendine Türkçe öğreniminde ülke bilgisi, kültür aktarımı, hedef kitle, dijital araç ve kaynaklar konuları yer almıştır. Diğer bölümlerde ise çeşitli dil ve milletlerden olanlara yönelik yazılmış farklı türlerin bir arada sunularak irdelenmesinden oluşan bölümlere yer verilmiştir. Bu kısımda, Osmanlı döneminden günümüze kadar yayımlanmış farklı türdeki eserler, bölüm yazarları tarafından seçilip yorumlanarak kendi kendine Türkçe öğrenimine farklı dil ve milletler üzerinden genel bir bakış açısı kazandırmak amaçlanmıştır.
Kitabın hedef kitlesi, Türkçeye gönül vermiş öğrenici, öğretmen ve akademisyenlerin yanında, yabancı dil olarak Türkçe öğretimi alanını sınıf dışı kullanıma açmaya niyetli ve hevesli materyal tasarımcıları, yayınevleridir. Bu yönüyle kitabın, materyal tasarlayacak olanlara bir rehber el kitabı niteliğinde bilgi sunması beklenmektedir.
A. Özgül İnce Samur Kitap ve Oyun adlı kitabın devamı niteliğinde olan olan Kitap ve Oyun 2 adlı bu çalışma; okul öncesi dönemde “26”, ilkokul döneminde “19” ve ortaokul döneminde “9” etkinlik olmak üzere toplamda “54” okuma etkinliği örneklerinden oluşmaktadır. İçinde yer alan okuma etkinlikleri tamamen değiştirilmiş; etkinlikler, “Temel Dil Becerileri Tablosu” ve “Kitapla İlişkilendirilen Tanınmış Kişi” başlıkları eklenerek Türkçe dil becerileri ve kültürel payda zenginleştirilmiştir. Bu bağlamda 0-14 yaş döneminde hem çocuk edebiyatının “nitelikli kitaplarından örnekler” hem de “bu kitapların nasıl okunması” gerektiğine ilişkin örnek etkinliklerle dönütler sunulmaktadır.
A. Özgül İnce Samur “Bebeklikten başlayarak çocuk ve gençlerin duygu ve düşünce bilinçlenmesinde, öğretici ve yazınsal özellikler taşıyan görsel ve dilsel uyaranlar önemli bir sorumluluk üstlenir. Çocuklara yaşam ve insan gerçekliğini duyumsatan, onların kavram tasarımı sürecini işleten en etkili uyaranlar, çocuk gerçekliğine uygun, çocuğa göre yapılandırılmış nitelikli kitaplardır.
Çocuk edebiyatı yapıtları; okuma kültürü edinmiş, düşünen, duyarlı bireylerin yetiştirilmesinin temel araçlarıdır. Renk, çizgi ve sözcüklerin anlatım olanaklarıyla yapılandırılan iletiler, çocukların duygu ve düşünce birikimlerini devindirir; onları sezinletici öğrenme sürecinin öznesi kılar. Edebiyat yapıtları bu işlevini çocuklara duyma, düşünme sorumluluğu vererek gerçekleştirir.
Kitap ve Oyun adlı çalışmada, çocuklara okuma kültürü edindirme konusunda uzman bir öğretim üyesinin sorumluluğunda, Okuma Eğitimi dersini alan öğretmen adaylarınca, okul öncesi, ilkokul ve ortaokul dönemindeki çocuklara seslenen kitaplarla okuma etkinlik örnekleri tasarlanmıştır.
Kitap ve Oyun’un, çocuklarına okuma kültürü kazandırmak isteyen annelere ve babalara, öğretmen adaylarına, öğretmenlere kılavuz olacağını düşünüyor, okuma kültürü edinmiş bireyler yetiştirmeyi ilke edinen sevgili meslektaşım Dr. Öğretim Üyesi Özgül İnce Samur’u, bu ilkeyi yaşama geçirme anlayışıyla okuma etkinliklerini hazırlayan geleceğin duyarlı eğitimcilerini içtenlikle kutluyorum.”
Prof. Dr. Sedat Sever
Ahmet Akkaya, Bahadır Gülden, Dilek Yıldırım Bilgen, Ersin Gülay, Ersoy Topuzkanamış, Hasan Basri Kansızoğlu, İlhami Kaya, İsmail Yavuz Öztürk, Kadir Kaplan, Kayhan İnan, Mevlüt Ellialtı, Muhammet Memiş, Mustafa Ulutaş, Nurbanu Kansızoğlu, Rahime Şentürk, Safa Çelebi, Taşkın Soysal, Zekerya Batur Konuşma, insanın aklını kullanma sanatının söz ve cümleyle âdeta ete ve kemiğe büründüğü en önemli dil becerilerinden biridir. İnsanlık tarihi boyunca güzel ve etkili konuşanların yakın çevrelerinden başlayarak etki alanlarını genişletip büyük kesimlere ulaştıkları; güzel konuşmanın, dünyadaki birçok kültürde ayrı bir itibar kaynağı olarak görüldüğü bilinmektedir. Bu nedenlerle konuşma becerisini geliştirmek her zaman büyük önem taşımıştır. İnsanlık tarihini en fazla etkileyen liderlerin, kanaat önderlerinin, komutanların etkili ve güzel konuşan insanlar olmaları tesadüf değildir.
Bazı kaynaklarda âdeta mucize olarak kabul edilen etkili ve güzel konuşma becerisini hem kuramsal hem uygulama boyutlarıyla geliştirmeye yönelik bilimsel kaynaklara duyulan ihtiyaç devam etmektedir. Bu temel ihtiyacı karşılamak amacıyla hazırlanan bu kitapta; iyi bir konuşmacıda bulunması gereken özellikler, konuşma üretim modelleri, dil ve konuşma bozuklukları, bir beceri olarak konuşmada bulunması gereken nitelikler, konuşmanın temel kavramları, konuşma eğitiminde ölçme ve değerlendirme, Türkçe Dersi Öğretim Programlarında konuşma eğitimi, konuşma prozodisi ve buna yönelik etkinlikler, konuşmada yöntem ve teknikler, konuşma türleri ve öğretimi, konuşma eğitiminin aşamaları, konuşma ve sözsüz iletişim ve konuşma eğitiminde karşılaşılan sorunlar gibi konular ele alınmıştır.
Konuşma becerisinde hem kuramsal anlamda ilerlemek isteyen öğrencilere hem de onlara bu eğitimi verecek öğretim elemanlarına rehberlik edebilecek ve konuşma becerisine birçok yönden etraflıca değinen bilimsel bir kaynak niteliğindeki Konuşma Eğitimi başlıklı bu kitabın amacına ulaşması dileğiyle...
Komisyon KPSS - Genel Yetenek / TÜRKÇE Konu Anlatımı
Komisyon KPSS Lisans / Genel Yetenek - Genel Kültür 8 Deneme

Bahar Doğan Kahtalı, Bilal Ferhat Karadağ, Cafer Çarkıt, Emine Özlek, Emine Sur, Esra (Lüle) Mert, Gürkan Moralı, Handan Çelik, Hasan Kurnaz, İhsan Güzel, Kadir Kaplan, Kadir Korkutan, Mehmet Özenç, Merve Ercan, Mustafa Şenel, Önder Potur Çağımızın en temel gereksinimlerinden biri bilgiye ulaşmakken bir diğeri ulaşılan bilginin doğruluk ve güvenilirliğini sorgulamak ve bu bilgiyi işlevsel olarak kullanmaktır. Bilimsel ve teknolojik gelişmeler göz önüne alındığında günümüzde bilgiye erişmek kolaylaşırken doğru bilgiye ulaşmak ve ulaşılan bu bilgileri işlevsel olarak kullanmak her geçen gün zorlaşmaktadır. Çünkü günlük yaşamın her aşamasında âdeta bir bilgi seli yaşanmakta ve bireyler görsel, işitsel, dilsel birçok uyarıcıya maruz kalmaktadır. Bu anlamda doğru bilgiye ulaşmak ve ulaşılan bilgiyi işlevsel olarak kullanabilmek için eleştirel okuma becerisine ihtiyaç duyulmaktadır. Eleştirel okuma; bilimsel bir bakış açısı gerektiren, bilişsel ve duyuşsal gelişimin tamamlanmasına katkı sunan ve bireyin günlük yaşam içerisinde doğru bilgiler elde ederek topluma aktif olarak katılmasına olanak tanıyan önemli bir 21. yüzyıl becerisidir. Bu açıdan eleştirel okuma, ilkokuldan başlamak üzere sistematik bir şekilde bütün sınıf düzeylerinde öğretilmesi gereken önemli bir beceridir. Bu kitap, ilkokuldan başlamak üzere sistematik ve etkili bir eleştirel okuma eğitimi için ihtiyaç duyulan kuramsal ve uygulamalı bilgileri sunmak amacıyla uzun süreli bilimsel bir çalışmanın ürünü olarak alanında uzman akademisyenler tarafından hazırlanmıştır. Kitap; Türkçe eğitimi, sınıf eğitimi ve edebiyat alanlarında lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimi alan öğrenciler ile bu alanların öğretmen ve akademisyenlerine önemli bir kaynak teşkil etmektedir.
Ata Atak, Ayten Bülbül, Betül Çetin, Ekin Şen, Emine Oflaz Köleci, Günsu Taşköprü, Tuğba Aktaş Kuramsal olarak son çeyrek yüzyılda önemli gelişmelerin gerçekleştiği “yabancı dil olarak Türkçe öğretimi” bilim alanı, Türkçenin öğretimi açısından özerk bir alana dönüşmektedir. Bu dönüşümle, yabancı dil olarak Türkçe öğretimi alanı üzerine yapılan/yapılacak çalışmalar, birbirini geliştirerek nitelikli öğretimin gerçekleşebilmesi için katkılar sunacaktır. Alandaki niteliğin artması, “bilgi”nin artması ve yaygınlaşmasıyla mümkündür. Bu kitap temelde bu artışa ve yaygınlaşmaya katkı sunmayı amaçlamaktadır. Yabancı dil olarak Türkçe öğretimi alanında akademik çalışmalar yapanlara, kendini geliştirmek amacıyla çalışmaları takip eden öğreticilere, lisans ya da yüksek lisans aşamasında olup yabancı dil olarak Türkçe öğretimi alanında dersler almakta olan öğrencilere yönelik olarak içeriği hazırlanan bu kitap, hem temel kavramlara hem de uygulama örneklerine yer vermektedir.
Kitapta her bölüm, yanıtı aranan sorularla başlamaktadır. Bu sorular aracılığıyla bölümlerin içerikleri kısaca verilmiştir. İçerik ve kaynakçanın ardından maddeler hâlinde bölüm özetleri ve ek okumalar için kaynak önerileri yer almaktadır. Ayrıca üzerine düşünelim bölümünde içerikteki bilgilerin rehberliğinde okuyucular tarafından öz değerlendirme yapmaya imkân veren sorular ve konular yer almaktadır.
Kitabın, okurlarını bilgiyle buluşturmasını, yabancı dil olarak Türkçe öğretiminin gelişimine katkı sunmasını dileriz.
Erhan Akın, Yasemin Özkoyuncu Bu kitap; eğitimciler ve özellikle dil eğitimcileri, kütüphaneciler, gerekli eğitimi almış ebeveynler veya diğer kişilerin bibliyoterapi yöntemini daha iyi tanımalarına ve uygulamalarına yardımcı olacaktır. Bibliyoterapi; kitapların iyileştirici gücü aracılığıyla insanın gelişim ve değişimini destekleyen terapötik bir yöntemdir. Kitapların her daim insan duygularına hitap edebilme özelliğine sahip olması bibliyoterapiyi her yaş grubundan birey için etkili bir iyileştirici yöntem hâline getirmiştir. Ayrıca farklı mekân ve zamanlarda uygulanabilmesi, erişim ve uygulama maliyetinin çok düşük olması bibliyoterapiyi ulaşılabilir kılmıştır. Bu kitapta bibliyoterapi, bilimsel olarak ele alınıp incelenmiştir. Kitap, farklı yaş gruplarına ve problem durumlarına göre hazırlanan bibliyoterapik uygulama örnekleri ile uygulayıcılara yol gösterecek niteliktedir. Eski Yunan'da kütüphanelerin girişinde “İnsanın Ruhunun İyileştirildiği Yer” yazısı varmış. Bu kitapla insanın ruhunun kapısını aralamak dileği ile…
Ali Ferhat Ömeroğlu Dil bilgisi öğretimi, bireylerde dil farkındalığı ve dil bilinci oluşturmayı amaçlayan bir araştırma alanıdır. Bir dilin kurallarını bilmek ve bu kurallar üzerinde yetkinliğe sahip olmak için dil bilgisini öğrenmeye ve öğretmeye ihtiyaç duyarız. Ancak dil bilgisinin niçin ve nasıl öğretilmesi gerektiği, merak edilen konular arasında yer almakta ve geçmişten günümüze bu konular üzerine araştırmalar yürütülmektedir. Kuramdan Uygulamaya Dil Bilgisi Öğretimi isimli bu kitap, dil bilgisi öğretimi alanını kuramsal yönden inceleme ve verilen bilgileri uygulama sürecine yönelik örneklerle somutlaştırma bakımından yol gösterici bir nitelik taşımaktadır. Kitabın Türkçe eğitimi alanında çalışan akademisyenler, öğretmenler ve eğitim fakültelerinin Türkçe Eğitimi ile Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi bölümlerinde öğrenim gören lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencileri için faydalı olacağı düşünülmektedir.
Ayça Çağlayan Özkan, Ayşe Ateş, Bahar Doğan Kahtalı, Bilge Destegüloğlu, Bülent Özkan, Cafer Çarkıt, Emine Özlek, Ersoy Çarkıt, Esra (Lüle) Mert, Hasan Kavruk, Hasan Kurnaz, Hatice Güneş, İlayda Kaya, Mehmet Fidan, Niymet Bahşi Dil eğitiminin temel amaçlarından biri öğrencilerin sahip olduğu kelime hâzinelerinin geliştirilmesidir. Bu amaç okuma ve dinleme/izleme becerileri kapsamında gerçekleştirilmektedir. Buna ek olarak konuşma ve yazma becerilerinde ise öğrencilerin öğrenmiş oldukları kelimeleri aktif olarak kullanmaları hedeflenmektedir. Kelimelerin doğru anlam, yer ve zamanda kullanılması bu öğretim sürecinin temelini oluşturmaktadır. Bunun için Türkçe eğitimi sürecinde etkili bir kelime öğretiminin tasarlanması bir gereklilik olarak görülmektedir. Bu kitap etkili bir kelime öğretim süreci için gereken kuramsal ve uygulamalı bilgileri sunmak amacıyla bilimsel bir sürecin sonucu olarak alanında uzman akademisyenler tarafından hazırlanmıştır. Kitap Türkçe eğitimi, yabancı dil olarak Türkçe eğitimi ve sınıf eğitimi alanlarında lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencileri ile Türkçe ve sınıf öğretmenlerine yönelik önemli bir kaynak teşkil etmektedir.
Funda Yeşil, Latif Beyreli Nitelikli çocuk metinleri, çocuklara yönelik tasarlanan bir bibliyoterapi sürecinin temel malzemeleridir. Çocukların hem bireysel hayatlarında hem de öğrenim hayatlarında nitelikli metinlerle buluşturulması, gelişimleri için büyük önem taşır. Türkçe dersleri onları bu metinlerle bir araya getiren temel derslerdir. Türkçe dersleri kapsamında ele alınan nitelikli metinler; çocukların okuma becerilerini geliştirir, onlara edebî zevk aşılar ve okuma kültürü kazandırır. Tüm bunların yanında, onlara belki de kendi hayatlarında edinemeyecekleri tecrübeler kazandırabilir. Bibliyoterapi, çocukların bu tecrübeleri gelişim süreçlerine uygun ve etkili bir biçimde edinebilmeleri amacıyla Türkçe derslerine katkı sağlayabilir.
Bu kitapta; bibliyoterapi tekniğine yönelik teorik ve uygulamalı araştırmaları çocuk ve edebiyat bağlamında yorumlamak ve bu doğrultuda Türkçe derslerinde yararlanılmak üzere bibliyoterapi tekniğine uygun eğitim tasarımları oluşturmak amaçlanmıştır. Eğitim tasarımlarının çocukların Türkçe derslerine ve okumaya ilişkin olumlu tutum geliştirmeleri, kendileri için okumanın değerini fark edebilmeleri ve böylece okuma alışkanlığını kalıcı olarak kazanabilmeleri, okuma kültürü edinebilmeleri için Türkçe eğitimi sürecine katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Aliye Uslu Üstten, Aslı Akıncılar, F. Esra Kanmaz, Hande Bulduk, Hatice Parlak, Hatice Saat, Hülya Ağın Haykır, İrem Nur Demir, Mehmet Er, Mehmet Yıldırım, Sema Kılıçaslan, Sena Baykal, Şeyda Yeşilyurt, Tarık Demir Yabancılara Türkçe öğretimi sahası, terminoloji de dâhil henüz tartışmaları devam eden bir alan olmakla birlikte gerek ana dili olarak Türkçe eğitimi gerek diğer dillerin yabancı dil öğretimindeki bilgi ve uygulamalarından yararlanarak hızlı yol alabilen bir alandır. Söz konusu ilerlemenin görüldüğü ve eserin üzerine inşa edildiği anlayış, bütün bilim alanlarında olduğu gibi kuram ve uygulama olmak üzere iki ayak üzerinde durmaktadır. Bu ayaklardan birindeki eksikliğin diğerine de yansıyacağı şüphesizdir. Kuramdan Uygulamaya Yabancılara Türkçe Öğretimi kitabı, alanda deneyim sahibi akademisyenlerin, uygulamadan gelen tecrübelerini kuramsal bilgiyle yoğurmaları sonucu bilimin ve bilim insanlarının istifadesine sunulmuştur. Kadim ve güncel teorik bilgilerin ışığında Türkçe öğretimindeki uygulamaları yansıtan eser, bilhassa yabancılara Türkçe öğretimi sahasında kendini geliştirmek isteyen öğrencilerin, alanda yeni çalışmaya başlamış meslektaşların ve öğrenmeyi, gelişimi ilke edinmiş akademisyenlerin yararlanabileceği bir niteliktedir.
Erhan Akın, Kevser Taşçı İnsanın olduğu her zaman ve mekânda var olan masalların hayatımızdaki yeri yok sayılmamalıdır. Çünkü masallarla kendimizi tanımaya başlar masallarla yarına hazırlanırız. Geleneksel veya modern çağda hiç fark etmez masallarla bir şekilde bize hep yol gösterme gayesi yürütülmüştür. Bu yol gösterme esnasında kimi zaman hoşumuza giden kimi zaman ise hoşumuza gitmeyen olaylarla masallar karşımıza çıkmıştır. Ancak her ne şekilde olursa olsun karşımıza çıkan masallarda değişmeyen şey insanın hep merkezde olmasıdır. Merkezde olan insanın toplumsal cinsiyet sürecinde yaşadıkları ya da yaşayamadıkları masallarla bize ulaşmıştır. Kadın ve erkek arasındaki ilişki ve bu ilişkide yaşanan birliktelikler ya da çatışmalar göz önüne serilmiştir. Kimi zaman kadının büyük roller üstlenip erkeğin arka planda kaldığını görürken kimi zaman ise erkek egemenliğin en büyük sahneleri ile karşı karşıya kalmaktayız. Roller değişmekte; kadın kimi zaman sevgili, anne, bilge olurken kimi zaman ise köle ve erkeğin istediği rollerde saklı kalmaktadır. Erkekte de aynı durum söz konusu olmaktadır. Kimi zaman varlığını ancak bir kadının varlığı ile ispatlamak zorunda kalmakta kimi zaman buna bile fırsat bulamamaktadır. Sonuç olarak kadın ve erkek arasındaki ilişki ve değişen roller, masallarla bir kültür olarak toplumun hafızasına yerleşmektedir. Sağlıklı bir cinsiyet kültürüne özellikle modern çağda daha çok ihtiyaç duyulmaktadır. Toplumumuzda yaşanan cinsiyetçi söylemler ve bunun sonucunda meydana gelen şiddet ve diğer farklı olaylar, bizi böyle bir çalışmaya sevk etmiştir. Bilimsel yöntemlerle şekillenen bu kitabımız, toplumun her kesimine seslenme gayesini taşımaktadır.
Abdullah Atan, Ahmet Erol, Ati Merç, Betül Koparan, Bilal Şimşek, Emine Ela Şimşek, Eylem Ezgi Ahıskalı, Gökhan Güneş, Hatice Vargelen Akcin, Kadir Kaplan, Kayhan İnan, Mustafa Erol, Ramazan Eryılmaz, Serdar Akbulut Medya okuryazarlığı ve bunun eğitimi, iletişim sürecinden ayrı düşünülemeyen kavramlardır. Kaynak tarafından çeşitli kodlama sistemleri aracılığıyla somutlaştırılan mesajın uygun araç ve kanallarla alıcıya aktarılması ve alıcının geri bildirimde bulunması biçiminde özetlenebilecek iletişim, 21. yüzyılda, bilişim teknolojilerinde yaşanan hızlı gelişimle birlikte ele alındığı zaman medya okuryazarlığı eğitimi açısından önemli yerini daha da belirginleştirmektedir. Sadece işitme kanalına hitap eden radyoyla başlayan; işitme ve görme kanalları yanında dokunma ve hatta koku kanallarına bile hitap edebilen, karmaşık araçlarla medya artık hayatımızın vazgeçilmez bir unsuru durumuna gelmiştir. Elbette gelişen teknolojik araçların etkisiyle bireylerin gün içinde maruz kaldığı veri miktarı da artmaktadır. Bu durum, adeta mesaj bombardımanı altındaki bireylerin bunları etkili ve hızlı ayırt edip anlamlandırmasını gerekli kılmaktadır. Medya okuryazarlığı eğitiminin gerekliliği bu noktada daha iyi anlaşılmaktadır.
Alandaki kaynaklar incelendiğinde medya okuryazarlığı üzerine yapılmış akademik çalışmaların bir hayli fazla olduğu ancak bu olgunun eğitimine odaklanan çalışmalarda durumun böyle olmadığı görülmektedir. Elinizdeki eser yoluyla medya okuryazarlığı eğitiminin tarihî seyri ortaya konduktan sonra temel eğitimden başlayıp yükseköğretimin sonuna kadar devam eden süreçte bireylere bu alanda hangi becerilerin nasıl kazandırılabileceğine dair kuram ve uygulamaya dayalı içerikler sunulmaya çalışılmıştır.
Eserin medya okuryazarlığı eğitimi ile ilgilenen öğretmen adayları, öğretmenler ve araştırmacılar için yararlı olması dileğiyle…
Ferhat Çiftçi Elinizdeki kitap, son yıllarda bütün dünyayı etkisi altına alan mülteciliğin çocuk edebiyatı çerçevesinde tuttuğu karşılığa odaklanıyor. Kitapta mültecilik ve çocuk edebiyatı ilişkisi üzerinden sosyal, pedagojik ve estetik unsurların bileşimine dair bir yaklaşımın sergilendiğini söylemek mümkün. Mülteciler için dünün tarifsiz, şimdinin yakıcı, yarının da belirsiz olduğunun ifade edildiği kitapta; yitirmenin yalnızca ötekilere mahsus kılınamayacağı bir denklik arayışı var. Edebî imkânlar eliyle mültecilerin buruk yaşamlarının çocuk kitaplarının düşten sayfalarında karşılık bulduğu, dolayısıyla mekânda yiten mülteciler için çocuk edebiyatının dilsel bir barınak hâlini aldığı fikri hâkim. Daha çok oyun, eğlence ve serüven arayışında olan çocukların dünyasına mültecilik gibi ağır bir konunun dâhil olma koşullarının gözetildiği söylenebilir. Çocukluğun eksiklik algısıyla karşılanamayacağı, aksine çocuk edebiyatının çocuğun önemine binaen hep bir fazlasını gerektirdiği fikri de dikkat çekici. Okuyucular kitap boyunca özellikle çocuk hakları, sorun odaklılık, duyarlılık, çok kültürlülük, çocuk gerçekliği ve çocuğa görelik kavramlarıyla karşılaşıyor. Sona doğru mültecilik temasını işleyen çocuk kitaplarının güncellik, eleştirel bakış, bireysel ve toplumsal sorumluluk, empati, farklı kültürlere saygı, bir arada yaşama bilinci, sorunların üstesinden gelebilme, oryantasyon vb. eğitsel özellikler taşıdığı örnekler eşliğinde ileri sürülüyor.
Yakup Öztürk 19. asrın sonunda doğan, geçtiğimiz asrın son çeyreğini göremeden vefat eden Faruk Nafiz Çamlıbel, idrakine kavuştuğunda altı asırlık bir dağın, yok olurken bıraktığı son gürlemeye tanıklık ediyordu. Osmanlı'nın çöküşü, Osmanlı'dan bağımsız olmayan Cumhuriyet'in doğuşu, büyük toprak kayıpları, Cumhuriyet politikalarının bir ideoloji hâline gelip tabulaştırılması, çok partili hayat ve darbelerin başlangıcı hep o yaşarken oldu. Faruk Nafiz Çamlıbel de 75 yıllık ömründe edebiyat ve siyaset arasında yeni bir millet halitasının kimi zaman uzaktan, kimi zaman içeriden bir mimarı idi. Çamlıbel, hayatını öğretmenlikten ve milletvekilliğinden kazanan bir şairdi. Onun hayatına yaklaşırken şiiri öncelikli mesele kılmak, bir taraftan da hayatının iki taşıyıcısı öğretmenliği ve milletvekilliğini ihmal etmemek gerekir. Çamlıbel'deki öğretmenliği bir maişet hâdisesi olarak değerlendirmek nakısa doğurur. Bugün, Faruk Nafiz'in Türk edebiyatındaki yeri, öğretmenlik vazifesini yerine getirmek için çıktığı Kayseri yolculuğu kadar önemlidir. Zira bu yolculuk bize memleket edebiyatının giriş manzumelerinden birini, “Han Duvarları”nı armağan etmiştir. Şairin, 1946'da Demokrat Parti ile başlayan 27 Mayıs 1960 askerî darbesi ile son bulan siyasi hayatı da iki taşıyıcıdan birini ortaya koyar. Elinizdeki çalışma, Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin önemli isimlerinden biri olan Çamlıbel'in hayatına, eserine ve sanatına toplu bir biçimde bakmayı hedefleyen bir kitaptır.
Mehmet Temizkan Günümüzde iletişim ve teknoloji alanında görülen baş döndürücü gelişme ve değişmeler bilginin üretilmesini, aktarılmasını, algılanıp yorumlanmasını daha önemli bir hâle getirmiştir. Bu bağlamda bilginin kaynakları da çeşitlenmiş ve zenginleşmiştir. Bunlara rağmen değişmeyen iki temel şey vardır. Birincisi bilginin yazılı ve görsel olarak sunulması zorunluluğu, ikincisi ise yazılı ve görsel olarak sunulan bilginin okunması, anlaşılması ve değerlendirilmesi durumudur. Buna göre okuma eylemi, insanın var oluşundan beri bilgiyi elde etmenin en önemli yollarından biri olmuştur ve öyle olmaya devam edecektir. Kişisel ve entelektüel gelişiminin temeli olan okuma, bu gelişim ve değişim süreci içerisinde toplumsal bir güç niteliğine bürünmüş; insanın kavrama ve düşünme becerilerini geliştiren, analiz ve sentez yapma gücünü, yorumlama ve yeni hükümler verme yeteneğini artıran bir olgu hâline dönüşmüştür. Uygarlığın kurulması ve geliştirilmesi açısından bu kadar önemli olan okuma eylemi üzerine özellikle son yıllarda sistemli bir şekilde düşünülmekte ve araştırmalar yapılmaktadır. Bu araştırmalar neticesinde okumanın psikomotor ve bilişsel işlemleri gerektiren bir eylem olduğu düşüncesi genel kabul görmüştür. Buna göre okuma, öncelikle gözün uyaranları görmesi, sayfa üzerinde yer alan kelime ve semboller üzerinde sıçramalar yapması, geriye ve ileriye doğru hareket etmesiyle başlamakta ve gözle görülen uyaranların duyu organları tarafından algılanması, belleğe gönderilmesi, önceki bilgilerle bütünleştirilmesi ve anlamlandırılmasıyla tamamlanmaktadır. Özellikle psikomotor ve bilişsel işlemlerin etkili olduğu okuma sürecinde temel malzeme olan "yazılı veya basılı metin" çok önemli bir yer tutmaktadır. Çünkü ana dili eğitimi metinler yoluyla yapılır. Ana dili etkinliklerini yerine getirirken metinlerden en üst düzeyde yararlanmak için farklı metin türleri üzerinde nasıl çalışılması gerektiğini bilmek gerekir. Okuma etkinliğinin doğası, unsurları, metin türlerine göre okuma, okunan metinlerin anlaşılması, çözümlenmesi, anlamlandırılması, değerlendirilmesi ve okumanın bir alışkanlık hâline dönüştürülmesine yönelik bilgi vermeyi ve yönlendirmeler yapmayı amaçlayan bu çalışma, geniş bir yelpazede okuyan, okuduklarını eleştirel bir bakış açısıyla inceleyen, okumayı seven ve ona değer veren bireylerin yetişmesine katkıda bulunacaktır.
Ahmet Karabulut, Ahmet Kırkkılıç, Banu Özdemir, Deniz Melanlıoğlu, Elif Aktaş, Emine Kolaç, Ezgi Şimşek, Gönül Yüksel, İbrahim Gültekin, Kaan Büyükikiz, Kevser Candemir, Kürşad Çağrı Bozkırlı, Latif Beyreli, Muhammed Tunagür, Mustafa Balcı, Nurullah Şahin, Oğuzhan Sevim, Sibel Dal, Şükrü Baştürk, Tacettin Şimşek, Yusuf Söylemez, Zekerya Batur Metinler ve Etkinliklerle Karakter ve Değer Eğitimi isimli bu kitap; “adalet, dostluk, dürüstlük, öz denetim, sabır, saygı, sevgi, sorumluluk, vatanseverlik, yardımseverlik” değerlerinin kök saldığı, içselleştirildiği, davranışa dönüştürüldüğü, daha yaşanır bir dünya oluşturma çabasına katkı sunmak için bir araya gelen alanında uzman bilim insanlarının ortak ürünüdür.
On dokuz bölüm olarak planlanan kitapta; değer eğitimi, karakter eğitimi bölümleri; roman, öykü, masal, destan, efsane, atasözü, tiyatro, fıkra, mektup, deneme, biyografi, anı, günlük, fabl, şiir, mesnevi türleri ile Dede Korkut Hikâyeleri, Kutadgu Bilig ve Atabetü'l-Hakayık'tan değer eğitiminde nasıl yararlanılacağına yönelik bölümler bulunmaktadır.
Kitabın bölümlerinde edebî türlerin değer eğitiminde nasıl kullanılacağına yönelik bilgiler verilmiş; bu kuramsal bilgiler, edebî metinler ve etkinlik örnekleriyle desteklenmiş; alan farkı gözetmeksizin bütün öğretmenlere, öğretmen adaylarına, lisansüstü programların öğrenci ve öğretim elemanlarına kaynak olması ve kılavuzluk etmesi amaçlanmıştır.

Hugo Friedrich 1956 yılında yayımlanan Modern Şiirin Yapısı, Avrupa şiir sanatı araştırmalarında önemli bir yere sahiptir. Friedrich, ilk olarak Baudelaire, Rimbaud ve Mallarmé üzerinde durmakta ve “hâkim hayal gücü”, “duyarsızlaşma”, “çirkinin estetiği” gibi 1850-1950 arasındaki Avrupa Modernizminin şiir yapısını ele almaktadır. Bununla birlikte Guillén, García Lorca, T. S. Eliot, R. Alberti, Ungaretti veya Montale gibi şairleri modernitenin büyük hareketi olarak nitelendirmektedir. Ancak kitabın sonsözünü kaleme alan Jürgen v. Stackelberg, Friedrich’in “modern şiir sanatı” ve “modernite” kriterlerini ve klâsiklerini eleştirmekte ve ele almadığı “modern” şiirin diğer şairlerini de kapsayacak şekilde incelemenin genişletilmesi gerektiğini söylemektedir. Modern şiirin belirtilerini ele alan Hugo Friedrich çalışmasında kendi eleştirel bilincini, entelektüel imgelemini ve analitik dil gücünü, yapılan her türlü stil incelemesi ve yorumlanması için örnek teşkil edecek şekilde kullanmaktadır. Friedrich’in dikkati, içerik kadar şiirin şekli ve yapısına da odaklanmaktadır. Modern Şiirin Yapısı büyük bir başarıya imza atmıştır (Kitap, 15’in üzerinde baskı yapmış ve çok sayıda dile çevrilmiştir). Modern şiirin başlangıç noktalarını, teorisini, doğasını açımlayan bu kaynak kitap Mustafa Özdemir’in titiz çevirisiyle Türkçede.
Burcu Çıldır Çocukların doğdukları andan başlayarak dile ilişkin bilgi ve becerileri yapılanmaya başlar. Okul türü öğrenmeyle çocukların çevresinde biçimlenen bu doğal süreç daha planlı adımlara dönüşür. Bu anlamda hem ailenin hem de çeşitli eğitim kurumlarının çocuğun dil becerilerinin gelişmesinde paydaş olduğu söylenebilir. Okul dışı öğrenme ortamlarının sunduğu zengin olanaklar gerek dil becerilerinin geliştirilmesinde gerekse diğer yaşam becerilerinin öğrencilere edindirilmesinde önemli ortamlar olarak karşımıza çıkar. Özellikle kütüphaneler, müzeler, sanat galerileri vb. alanların bu anlamda olası gücünün keşfedilmesi ve değerlendirilmesi önemlidir.
Bu kitap, okul dışı öğrenme ortamları arasında yer alan müzelerin dil becerilerinin geliştirilmesinde nasıl kullanacağına ilişkin kuramsal bilgi ve uygulamalar sunmaktadır. Kitapta hem okul dışı öğrenme ortamlarını öğretim sürecine nasıl katabileceğinize ilişkin adımları hem de çeşitli uygulama örneklerini görebilirsiniz. Nitelikli bir eğitim etkinliği yürütebilmek için kitapta yer alan birikimin öğretmenlere, ailelere ve bu alanda çalışan eğitimcilere yararlı olmasını dileriz.
Ayten Öztürk Okul öncesi eğitim kurumlarında ana dili etkinlikleri isimli bu kitapta; edebiyat bilgisi, sevgisi ve kültürünün, ana dili etkinlikleriyle okul öncesi çocuklara nasıl kazandırılacağı konusu ele alınmıştır. Kitapta, çocuklarda dilin kazanılması, ana dili etkinliklerinin çocuğun gelişimine olan etkileri, okul öncesi eğitim kurumlarında ana dili etkinlikleri, planlanması, etkinliklerde kullanılacak araçlar başlıkları altında konular ele alınmıştır. Aynı zamanda, okuma-yazmaya hazırlıkta da önemli yer tutan ana dili etkinliklerini içeren bu çalışmanın; öğretmen, öğretmen adayı ve anne-babalara yararlı olacağına inanıyoruz.
Asiye Kakırman Yıldız, Atiye Adak Özdemir, Burcu Özdemir Beceren, Büşra Çelik, Cansu Kaygısız, Ceren Arı Arat, Ebru Deretarla Gül, Elif Çelebi Öncü, Esra Özbay Ünlüer, Filiz Hıdır, G. Şule Tepetaş Cengiz, Gülden Uyanık, Gülşah Günşen, İnanç Eti, Mefharet Veziroğlu Çelik, Mübeccel Sara Gönen, Özlem Apak Tezcan, Sonnur Işıtan, Şeyma Değirmenci, Zeynep Ceren Şimşek Çocuk Edebiyatı okul öncesi eğitimde ninniler, tekerlemeler, bilmeceler, parmak oyunları ve pek çok farklı konuyu içeren resimli kitaplar gibi türleri ile çocukları tüm gelişim alanlarında destekler. Bu kitapta; çocuk edebiyatının tanımı, tarihi, çocukların gelişim alanlarına etkisi, çocuk edebiyatı türleri ve okul öncesi eğitimde farklı etkinlik alanlarında resimli çocuk kitaplarının kullanımına ilişkin açıklamalara, örnek resimli çocuk kitaplarına ve etkinliklere yer verilmiştir. Ayrıca çocuklara kitap okumanın farklı yöntem ve teknikleri ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Çocuk Edebiyatı kitabımızda yer alan konular ve örnekler ile ailelere, eğitimcilere ve çocuklarla çalışan tüm alan uzmanlarına çocukların hayatında edebiyata daha fazla ve daha etkili bir şekilde yer verebilmelerine yönelik öneriler sunulmuştur.
Ahmet Başkan, Behice Varışoğlu, Bünyamin Sarıkaya, Derya Yıldız, Fatih Veyis, Fetullah Uyumaz, Fulya Topçuoğlu Ünal, Gülden Tüm, Lokman Turan, Mehmet Celal Varışoğlu, Mehmet Nuri Kardaş, Muhammet Fatih Sayır, Nur Hümeyra Özdemir Erem, Oğuzhan Sevim, Oğuzhan Yılmaz, Sedat Maden, Serdar Derman, Yusuf Söylemez Bilimsel ve teknolojik gelişmelerin hızla yaşandığı yirmi birinci yüzyıl, insanlara iletişim bağlamında oldukça soyut bir dünya sunmaktadır. Günümüz dünyasında insanların sosyal, ekonomik, kültürel ve eğitsel faaliyetleri giderek karmaşık bir yapıya bürünmekte; yaşanan bu gelişmeler, insanların çok daha farklı bilgi ve becerilere sahip olmasını zorunlu kılmaktadır. Bilginin niceliksel olarak artmasına bağlı olarak nitelikli şekilde kullanılmasında kelimelerin gücü de artmaktadır. Dünya hızla gelişip değişirken kelimelerin anlamları ve kullanım alanları da değişmektedir. Bu şartlar içerisinde öğrencilere verilebilecek en etkili araçlar, sadece eğitimde değil, daha genel olarak hayatta başarılı olabilecekleri geniş, zengin bir kelime hazinesi ve bunları kullanma becerileridir. Süratli ve büyük değişimlerin yaşandığı çağımıza uygun yetişmiş insan gücünün varlığı, okuma becerilerini etkin bir şekilde kullanabilen bireylerin yetiştirilmesine bağlıdır.
Bu kitapta; okuma ile ilgili temel kavramların yanı sıra okumanın fiziksel, psikolojik ve sosyolojik yönleri de ele alınarak siz değerli okuyuculara beceri temelli bilgiler sunulmaya çalışılmıştır.
Arzu Doğanay Bilgi, Ayşe Nur Elçi, Ayşenur Çelik Şahin, Burcu Kılıç Tülü, Çiğdem Kaymaz, Emine Rüya Özmen, Esra Acar Şengül, Figen Turan, Gökçe Karaman Benli, Gökhan Açıkgöz, Gözde Akoğlu, Hanifi Sanır, Hatice Bekir, Meral Çilem Ökcün Akçamuş, Özgül Güler Bülbül, Şaziye Seçkin Yılmaz, Vedat Bayraktar Sevgili Okurlar,
Okuma, yaşamımızda temel bir beceridir. Ancak bazı çocuklar için bu beceriyi edinmek veya geliştirmek biraz daha fazla çaba gerektirebilir. Okuma güçlükleri, bireyin öz saygısını ve öz güvenini etkileyebilir, akademik başarıyı zorlaştırabilir ve hayatın çeşitli alanlarında birçok soruna yol açabilir. Ancak erken müdahale ve doğru yaklaşımlarla bu güçlüklerin üstesinden gelinebilir. Günümüzde artık okul öncesi dönemde okuma güçlüklerine temel oluşturan alanlar ve zorluklar bilinmekte ve eğitsel tedbirler alınabilmektedir.
Türkiye'de okuma güçlükleri ile ilgili bazı araştırmalar mevcuttur. Ancak okuma güçlüklerini tüm bileşenleri ile ele alan bir kitaba olan ihtiyaç, bizi Okuma Güçlüklerine Erken Müdahale kitabını alana kazandırmaya teşvik etmiştir. Bu kitap, tam da bu noktada okuma yazma sürecinin temel taşlarına odaklanarak çocukların okuryazarlık yolculuğuna güçlü adımlarla başlamalarına yardımcı olmayı amaçlar.
Kitabın içeriği, okuma güçlükleriyle başa çıkmak için güçlü bir temel oluş­turmanıza yardımcı olacak bilgileri ve stratejileri sunmaktadır. Bu kitapla, okul öncesi dönemde okuma güçlüklerini oluşturan zorlukları ve bu zorlukların ile­ri okuma becerilerini nasıl etkileyeceklerini fark etmenin yanı sıra erken tanı ve müdahalenin neden bu kadar kritik olduğu anlaşılacaktır. Alanın­da uzman, birbirinden değerli kitap bölümü yazarlarımızla erken dönem okuma güçlükleri alanında bilim insanlarımıza ve öğretmenlerimize yardımcı olacağını düşünüyoruz.
Emine Akyüz Okuma kültürü, aşamalı olarak gerçekleşen süreçlerin sonucunda birden fazla değişkenin etkisiyle edinilir. Birçok becerinin olduğu gibi okuma kültürünün edindirilmesinde de yaşamın ilk yıllarıyla birlikte gelişimin hızlı olduğu çocukluk ve gençlik dönemlerinin nitelikli uyaranlarla yapılandırılmış çevrede geçirilmesinin önemi büyüktür. Tıpkı bir çocuğun yetişmesinde tek bir kişinin sorumluluk sahibi olmasının onu kendini gerçekleştirebilmiş bir birey yapmaya yetmeyeceği gibi, okuma kültürü edinme konusunda da birçok kişi, kurum ve kuruluşun görev ve sorumlulukları bulunmaktadır. Bu kitapta, okuma kültürü edindirmede paydaşlardan biri olarak üniversitelerin bünyesinde yapılandırılmış çocuk ve gençlik edebiyatı merkezlerinin bu süreçlerdeki yeri incelenmiştir.
Hakan Ülper Okuma becerisi, salt sözcükleri oluşturan ses ve seslemlerin, daha ileri aşamada tümceleri oluşturan sözcüklerin ve son aşamada metni oluşturan tümcelerin tanınmasına değil, aynı zamanda okurun etkin katılımıyla yazılı metnin anlamlandırılmasına da gönderimde bulunur. Bu bağlamda bir yazılı metni anlamlandırabilmek, kişilerin okumaya ilişkin sahip oldukları donanımlarla ilgilidir. Bu bakımdan okuma becerisi, okuma sürecinde gerçekleşenlerin ayrımında olarak, bilişsel açıdan okunanların işlemlenmesine katkı sağlayacak birtakım stratejiden yararlanarak ve okunan ürün metnin dilsel ve biçimsel özelliklerini öğrenerek geliştirilebilir. Dolayısıyla ilk okuma becerisini kazanan bir öğrencinin, bu aşamadan sonra da okuma becerisini geliştirebilmek için kazanması gereken birçok donanım vardır. Eğitim ortamlarında öğrencilerin bu donanımları kazanabilmelerini sağlamak olanaklıdır.
Bu kitabın hazırlanmasına kaynaklık eden gerekçe de okumanın, doğuştan getirilen bir yetenek değil, öğretim ortamlarında kazanılabilen ve geliştirilebilen bir beceri alanı olmasıdır. O nedenle kitabın hazırlanma sürecinde öğretim ilkelerine uygun bir biçimde öğretim amaçlı dizgesel bir çizgi izlenmiştir. Bu bağlamda ilk aşamada okuma ve okuma türlerine değinilmiş; ikinci aşamada okuma süreci açıklanmıştır. Üçüncü aşamada okuma sürecinde etkili olan etmenler tanıtılmıştır. Dördüncü aşamada ise okuma becerisine ilişkin durum saptamasına dönük donanım kazandırılması hedeflenmiştir. Son aşamada ise okuma becerisinin kazandırılmasına dönük özel öğretim etkinliklerinden örnekler sunulmuştur. Böylelikle okuma/okuma süreci, durum saptama ve etkinliklerden oluşan bir sacayağı kurularak okurlara tüm yönleriyle okuma eğitimi bağlamında katkı sağlanması amaçlanmıştır.