Türk Dünyası Çalışmaları \ 1-1
Ayşe Çolpan Yaldız, Fırat Purtaş, Güljanat Kurmangaliyeva Ercilasun, İsmail Yasin Kılıncarslan, Konuralp Ercilasun, Murat Çemrek, Mustafa Aydın, Necdet Pamir, Ömer Faruk Ateş, Ömer Faruk Kocatepe, Ömer Kocaman, Yakup Ömeroğlu, Yelda Ongun Bağımsızlıklarının 30. Yılında Türk Cumhuriyetleri kitap serisi, alanında uzman yazarların değerli emekleri sonucunda ortaya çıktı. Üç kitaplık bu seride Türk Cumhuriyetleri’nin 30 yıllık yolculuğu, devletler üzerinden değil konular üzerinden, tematik ve bütüncül olarak çözümlendi. Nitekim Türkiye’de ve Türkçede, Türk Cumhuriyetleri’nin zamansal ve mekânsal bağlam üzerinden ulusal, bölgesel ve küresel ölçekte incelenmesine gereksinim vardı. Bölgesel Politika başlıklı, Bağımsızlıklarının 30. Yılında Türk Cumhuriyetleri kitap serisinin ikinci kitabında; “Türk Cumhuriyetleri Arasında Bölgesel İş Birliği”, “Çok Taraflı İş Birliğinin Karşılaştığı Zorluklar ve Bölgesel Uluslararası Kuruluşların Artan Önemi: Türk Konseyi Örneği”, “Türk Cumhuriyetleri’nde Bölgesel Güvenlik”, “Bağımsızlıklarının 30. Yılında Türk Cumhuriyetleri ve Enerji”, “Türk Cumhuriyetleri’nde Çevre Sorunlarının Dünü Bugünü”, “Türk Cumhuriyetleri’nde Dil ve Alfabe”, “Türk Cumhuriyetleri'nde Ortak Tarih Arayışı”, “Bağımsızlık Dönemi Türk Cumhuriyetleri Edebiyatlarına Genel Bir Bakış” bölümleri yer alıyor. Kitabın Giriş ve Sonuç bölümleri ile Bölgesel Politika bütüncül bir çerçeveye kavuşuyor.
Bağımsızlıklarının 30. Yılında Türk Cumhuriyetleri kitap serisinin, Türk Cumhuriyetleri'ne yönelik yazına güncel bir katkı olması… Genç araştırmacılarda merak ve heyecan uyandırması, yeni çalışmalara özendirmesi… Türk Cumhuriyetleri'nin geleceğine, küresel sistemdeki rolüne, 50. yılına, 100. yılına katkı sağlaması umuduyla…
Anar Somuncuoğlu, Ayşe Çolpan Yaldız, Çınar Özen, Erel Tellal, Erkin Ekrem, Fırat Yaldız, Hatice Yazgan, Işık Kuşçu Bonnenfant, Mustafa Aydın, Sabir Askeroğlu Bağımsızlıklarının 30. Yılında Türk Cumhuriyetleri kitap serisi, alanında uzman yazarların değerli emekleri sonucunda ortaya çıktı. Üç kitaplık bu seride Türk Cumhuriyetleri’nin 30 yıllık yolculuğu, devletler üzerinden değil konular üzerinden, tematik ve bütüncül olarak çözümlendi. Nitekim Türkiye’de ve Türkçede, Türk Cumhuriyetleri’nin zamansal ve mekânsal bağlam üzerinden ulusal, bölgesel ve küresel ölçekte incelenmesine gereksinim vardı. Ulusal Politika başlıklı, Bağımsızlıklarının 30. Yılında Türk Cumhuriyetleri kitap serisinin bu ilk kitabında; “Ulusal Kimlikler ve Toplumsal Yapı”, “Türk Cumhuriyetleri’nin Geçiş, Değişim ve Dönüşüm Süreçlerini Anlamak ve Açıklamak”, “Türk Cumhuriyetleri’nin Makro İktisadi Yapısı ve Sektörel Analizi”, “Türkiye ve Türk Cumhuriyetleri İlişkilerinde Geçmişten Günümüze Göç”, “Türk Cumhuriyetleri’nde Din”, “Türk Cumhuriyetleri’nde Medya”, “Türk Cumhuriyetleri’nde Turizm” bölümleri yer alıyor. Kitabın Giriş ve Sonuç bölümleri ile Ulusal Politika bütüncül bir çerçeveye kavuşuyor.
Bağımsızlıklarının 30. Yılında Türk Cumhuriyetleri kitap serisinin, Türk Cumhuriyetleri'ne yönelik yazına güncel bir katkı olması… Genç araştırmacılarda merak ve heyecan uyandırması, yeni çalışmalara özendirmesi… Türk Cumhuriyetleri'nin geleceğine, küresel sistemdeki rolüne, 50. yılına, 100. yılına katkı sağlaması umuduyla…
Ayça Ergun, Ayşe Ayata, Çağla Gül Yesevi, Erkam Temir, Gökhan Alper Ataşer, Guzel Sadykova, Kutay Oktay, Mustafa Aydın, Pınar Köksal, Sedef Şen, Suat Beylur Bağımsızlıklarının 30. Yılında Türk Cumhuriyetleri kitap serisi, alanında uzman yazarların değerli emekleri sonucunda ortaya çıktı. Üç kitaplık bu seride Türk Cumhuriyetleri’nin 30 yıllık yolculuğu, devletler üzerinden değil konular üzerinden, tematik ve bütüncül olarak çözümlendi. Nitekim Türkiye’de ve Türkçede, Türk Cumhuriyetleri’nin zamansal ve mekânsal bağlam üzerinden ulusal, bölgesel ve küresel ölçekte incelenmesine gereksinim vardı. Küresel Politika başlıklı, Bağımsızlıklarının 30. Yılında Türk Cumhuriyetleri kitap serisinin üçüncü kitabında; “Türk Cumhuriyetleri ve Türkiye”, “Rusya'nın BDT Politikası ve Türk Cumhuriyetleri”, “Türk Cumhuriyetleri - Çin Halk Cumhuriyeti İlişkileri”, “İran'ın Türk Cumhuriyetleri Politikaları”, “Türk Cumhuriyetleri ve Amerikan Dış Politikası”, “Avrupa Birliği’nin Doğu Ortaklığı ve Orta Asya Politikaları Çerçevesinde Türk Cumhuriyetleri ile İlişkileri” bölümleri yer alıyor. Kitabın Giriş ve Sonuç bölümleri ile Küresel Politika bütüncül bir çerçeveye kavuşuyor.
Bağımsızlıklarının 30. Yılında Türk Cumhuriyetleri kitap serisinin, Türk Cumhuriyetleri'ne yönelik yazına güncel bir katkı olması… Genç araştırmacılarda merak ve heyecan uyandırması, yeni çalışmalara özendirmesi… Türk Cumhuriyetleri'nin geleceğine, küresel sistemdeki rolüne, 50. yılına, 100. yılına katkı sağlaması umuduyla…
Beşir Mustafayev Anadolu ve Kafkas coğrafyalarda güç sahibi olmak isteyen emperyalist devletler başta Osmanlı olmak üzere Türklerin egemenliğini parçalamak istiyorlardı. Parçalanmayı gerçekleştirmenin en uygun yollarından biri de buralarda yaşayan gayrimüslimlerle ilgilenmekti. Bu ilgiyle ırkçılık tohumları aşılanan Ermeniler, dış güçlerin destek ve kışkırtmalarına kapılarak teröre kalkıştılar. Eş zamanlı olarak bu coğrafyalarda yaşayan Türk-Müslüman halklara yönelik insanlıkla bağdaşmayacak yakma, yıkma, talan, katliam ve soykırım gibi terör faaliyetlerine giriştiler. Yaşanan bu terör olayları karşısında elbette Türkler de meşru müdafaa haklarını kullandılar. Her iki coğrafyada her iki taraftan büyük göçler ve acılar yaşandı. Kazanan yine ötekiler yani bu coğrafyaya yabancı olan unsurlar oldu.
Böylece birbirine yakın olan her iki coğrafyada o günden beri güvenlik, barış ve istikrar hâkim olmadı. Küreselleşmeyle birlikte enerji savaşları ve güvenlik sorunlarının getirdiği yeni kaos ortamları da artmıştır. Sadece kendi çıkarlarını kollayan güçler, geçen yüzyılda olduğu gibi günümüzde de terörden ve siyasi uzantılarından nemalanmaktadır. Yaşanan bu jeopolitik ve jeostratejik ortamdaki sorunlar Müslüman-Türkleri ve Ermenileri birinci elden ilgilendiren konuların ortaya çıkardığı bir mesele değildir. Zaten, “Fil ile karınca bir tutulmaz.” teşbihinden yola çıkarak çalışmamız boyunca Türk milleti ve devletlerinin namına sığmayacağı için Ermenilerle asla kıyaslamadık.
Bazı çevreler bu olayları, belli bir sebep-sonuç ilişkisi içinde değerlendirerek tarihi sadece 1915'e hapsetmektedir. Ermeni ve yandaşlarının işlerine gelen argümanları çekip çıkardıkları bir bilgi ambarı olarak kullanmaktadır. Bu yaklaşımla Ermeni tarafında oluşan ve propaganda ile birçok ülkeye sirayet ettirilen tek taraflı bir hafıza oluşturulmuştur. Oluşturulan hafıza âdeta siyasi bir iman hâline getirilmiştir. Üzerinde durduğumuz bu çalışmayla gerçeğin bir anlamda tarihsel serüvenini açığa çıkarmaktır. Bu serüvenin bir gerçeği olarak da tümüyle bühtandan ibaret “Ermeni soykırımı”nın aksine Hristiyanların dünden bugüne Anadolu ve Kafkaslarda yaptıkları soykırımları vurgulamaktır. Üniversitelerin lisans ve lisansüstü dersleri düzeyinde okutulmasını da tavsiye ettiğimiz Hristiyanların Müslüman Türklere yaptığı soykırımları kamuoyuna duyurmaktır. Çalışmanın gerçeklerin görülmesine yardımcı olacağı inancındayız.
Ali Samir Merdan Soğuk Savaş sonrası dönemde dinamik bir yapı benimseyen Avrupa Birliği, zengin doğal kaynaklara ve stratejik öneme sahip Kafkas ülkeleriyle ilişkilerini geliştirmeye başlamıştır. Avrupa Birliği; öncelikle TACIS Programı adı altında bu ülkelere mali yardımlarda bulunmuş, daha sonra İpek Yolu’nun Yeniden Canlandırılma Politikası ile Enerji Politikasını uygulamaya koyarak ekonomik boyutta yardımlarını farklı alanlara kaydırmıştır. Ortaklık ve İş Birliği Anlaşmalarının imzalanmasından sonra ise Avrupa Birliği, 1991-2006 dönemini sağlam yasal temelleri olan bir döneme çevirerek Kafkas ülkeleriyle siyasi ilişkilerini de geliştirmeye başlamıştır.
Bu kitapta; TACIS Programı, İpek Yolu’nun Yeniden Canlandırılma Politikası ve Enerji Politikasıyla gelişmekte olan ekonomik ilişkileri, Ortaklık ve İş Birliği Anlaşmalarıyla kurulan hukuki ilişkileri ve Komşuluk Politikasıyla gelişmekte olan siyasi ilişkiler incelenmiştir. Genel olarak 1991'den itibaren Avrupa Birliği ile Kafkas ülkeleri arasındaki ilişkilerde, bölgesel bir bütünleşmeden çok bir küreselleşme sorumluluğunu üstlendikleri ve 2006'ya kadar amaçlarında başarıyla nasıl ilerledikleri üzerinde durulmuştur.
Orkhan Valiyev Modern Batı siyasal düşüncesinde, sanayileşme; ticaretin artması ve iletişim olanaklarının bir çıktısı olarak doğmuştur. Oysa öteki toplumlarda milliyetçilikten ziyade onu doğuran millî hareketlerden bahsetmenin daha doğru olacağı ifade edilebilir. Zira ulusların kitlesel doğum asrı olan on dokuzuncu yüzyılda sömürge altında olan halkların milletleşme süreci milliyetçilikten ziyade millî hareketlerle açıklanabilir. Millî hareketler sürecinde aydınların daha etkili olduğu söylenebilir. Bu bağlamda entelijensiya, Azerbaycan'ın uluslaşma sürecinde etkili bir millî hareket yaratmıştır. Azerbaycan ulus inşa sürecini açıklamak için yazdıkları metinlerle millî hareket sürecine belirgin katkısı olmuş Mirza Fatali Ahundzade, Ali Bey Hüseyinzade ve Mehmet Emin Resulzade belirlenmiştir. Bu çalışma, Azerbaycan'ı cumhuriyete götüren süreci millî hareket bağlamında değerlendiriyor.
Ali Samir Merdan 1991-2010 dönemini kapsayan Azerbaycan-ABD ilişkilerinde, ilk başlarda bazı olumsuzluklar nedeniyle belirsizlik dönemi yaşanmışsa da 1994'ten itibaren yakınlaşma dönemi başlamış ve 2001'den itibaren de olumlu gelişmelerle iş birliği dönemine girilerek 2010'a kadar devam etmiştir. Bu durum, hem Azerbaycan yönetiminin yürüttüğü dış politikayla hem de ABD'nin Azerbaycan'a artan ilgisiyle gerçekleşmiştir. Ayrıca Azerbaycan'da yapılan anket ve mülakatların sonucunda toplumda oluşan olumlu ABD imajının, Azerbaycan'ın ABD ve Batı Avrupa devletleri eğilimli bir dış politikaya yönelmesinde de etkili olduğu görülmüştür.
Bu kitap; Azerbaycan'ın ABD'yle ilişkilerini, Kafkasya'nın değişen dünya düzeni içerisindeki konumu çerçevesinde incelemiştir. Çünkü Azerbaycan dış politikasında ABD'nin yeri, Azerbaycan'ın Rusya Federasyonu'yla mevcut olan ilişkilerinden, Azerbaycan'la İran arasında süregelen gerginlikten, Çin Halk Cumhuriyeti'nin yükselmekte olan gücünün bölgeye yapacağı muhtemel etkinin ABD'nin ekonomik çıkarlarıyla ilişkisinden ve 11 Eylül 2001 sonrasında ABD'nin Kafkasya'ya yaklaşımındaki değişimden bağımsız olarak değerlendirilemez. Bu bağlamda, Azerbaycan-ABD ilişkilerinin dış politika kavramı çerçevesinde ve ABD imajının Azerbaycan dış politikası bağlamında değerlendirilmesi bu kitaptaki çalışmanın temel amacını oluşturmuştur.
İbrahim Fevzi Güven Bosna Savaşı’nın üzerinden otuz yıl gibi bir süre geçmiş olmasına rağmen savaşın ortaya çıkmasında rol oynayan faktörlerle ilgili tartışmalar varlığını korumaktadır. Kuramsal çerçeve olarak Kopenhag Okulu güvenlikleştirme yaklaşımının kullanıldığı bu eserde, savaşa giden süreçte ayrılıkçı Sırp lider Radovan Karadziç ve Bosna-Hersek’in ilk Cumhurbaşkanı Aliya İzzetbegoviç’in izlediği kimlik ve güvenlik siyaseti masaya yatırılmıştır. Eski Yugoslavya Uluslararası Ceza Mahkemesindeki ifadeleri temel alınarak Karadziç’in, otobiyografi mahiyetindeki eserleri bağlamında ise İzzetbegoviç’in tutum ve politikalarının incelendiği bu çalışma aynı zamanda Bosna-Hersek’te gerçekleştirilen saha araştırması verilerine dayanmakta, böylece Boşnakların ve Bosnalı Sırpların gözünden savaş sürecini ve bu süreçte liderlerin oynadığı rolü ortaya koyarak literatüre özgün bir katkı sunmaktadır. Savaş sonrası süreçte kalıcı barış ve istikrarın ortaya çıkan siyasi krizlerle sürekli olarak sarsıldığı, savaş dönemindeki siyasi tezlerin ve amaçların büyük oranda varlığını koruduğu Bosna-Hersek’te 1990’larn başında ortaya konulan kimlik ve güvenlik siyasetinin anlaşılması, ülkede yaşanılan güncel siyasi çıkmazların anlaşılmasına ışık tutacaktır.
Seçkin Toprak 1956 yılında İngiliz askerlerinin Lefkoşa Surlar İçi sokaklarına çektiği tel örgülerle oluşmaya başlayan Yeşil Hat, Kıbrıs Adası üzerinde yer alan iki halkın düşünsel bölünmüşlüğünü fiziksel olarak simgelemeye devam ediyor. Bu kitap, Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumlar arasındaki derinden bölünmüşlüğün kök nedenlerini ortaya koyarak aynı toprak parçası üzerinde bulunan fakat farklı etnisiteye, dine, dile ve milliyete sahip ayrı halkların neden tek çatı altında bir arada yaşayamadıklarını gözler önüne seriyor. Yazar, Kıbrıs Meselesi'ni, çatışma yönetimi disiplininin temel yaklaşımları ile ele alarak dogmatik bir şekilde savunulan federasyon modelinin başarısızlığını sorguluyor ve bu yönüyle okura ezber bozan bir perspektif sunuyor. Arşiv belgeleri, uluslararası literatür ve kapsamlı bir teorik analizle hazırlanan eser, Kıbrıs gibi derinden bölünmüş bölgelerin özgür iradeyle birleşmesinin neden imkânsız olduğunu tartışıyor.
Betül Tansel Akpınar, Büşra Yengeç Ersin, Doğacan Başaran, Emrah Kaya, Fahri Türk, İlker Limon, Olga Timakova, Taner Karakuzu Bu derleme kitap kapsamında Orta Asya'da nüfuz mücadelesi veren aktörlerin (Amerika Birleşik Devletleri, Avrupa Birliği, Çin, Rusya, Japonya, Güney Kore, Türkiye, İran, Hindistan, Pakistan, Suudi Arabistan ve Körfez ülkeleri) bölgeye yönelik politikaları çözümlemeye tâbi tutulmuştur. Bunların haricinde kitapta söz konusu devletlerin bölge politikalarının daha net bir şekilde anlaşılmasını sağlayabilmek amacıyla “Dış Güçlerin Orta Asya Politikaları: Karşılaştırmalı Bir Çözümleme” başlıklı bir bölüm kaleme alınmıştır. Bu bölüm hiç kuşkusuz daha önce incelenen on iki ülke ve bölgenin Orta Asya politikalarının net bir şekilde anlaşılmasına önemli bir katkı sunmuştur. Böylece söz konusu ülkelerin Orta Asya politikalarındaki farklılıkları ve benzerlikleri ortaya konulmaya çalışılmıştır. Bu konunun seçilmesindeki amaç, dış güçlerin Orta Asya politikalarının mevcut bilimsel araştırmalara yeterince konu olmamasıdır. Dolayısıyla bu kitap yukarıda anılan ülkelerin Orta Asya politikalarını siyaset, diplomasi, askeriye, iktisat, yatırımlar, dış ticaret, enerji, kültür ve dil gibi unsurlara yer vermek suretiyle olabildiğince geniş bir zaviyeden ele almıştır. Bu konu hakkında mevcut alan yazında bütüncül ve kapsamlı bir eserin olmaması bu kitaba ayırt edici bir özellik kazandırmıştır.
Kumakura Jun Prof. Dr. Kumakura Jun tarafından kaleme alınan bu kitap, Doğu Türkistan'ın işgalinden günümüze uzanan Türk tarihinin kapsamlı bir anlatımını sunmaktadır.
Doğu Türkistan'ın kökenini, bölgede dağılım gösteren halkın İslam ile tanışmasını, Çin ile olan ilişkilerini irdeleyerek başlayan kitap, ilerleyen kısımlarda; Çin-Sovyet çatışmalarını, bölgede yaşanan “Kültür Devrimi”ni, Uygur Türklerinin öz yurdu olan Doğu Türkistan'da yaşanan siyasi çalkantıları, terör eylemlerini, baskı ve gözaltı politikalarını ve Çin anakarasında Han Çinlilerinin Doğu Türkistan topraklarına göç etmelerinin teşvik edilerek Çinli nüfusun Uygur Türkleri üzerine baskı kurması yönündeki politikalarını ayrıntılı olarak ele almaktadır.
İlk olarak Haziran 2022'de Japonya'da yayınlanan bu kitap, aynı yıl yine Japonya'da ödül almış, daha sonra Japoncadan Çinceye çevrilerek Taiwan'da okuyucuyla buluşmuştur.
Doğu Türkistan sorununun doğru anlaşılmasına katkı sağlaması dileğiyle…
Celalettin Yavuz, Cemalettin Taşkıran, Esma Özdaşlı, Fahri Türk, Mehmet Yüce, Muzaffer Ercan Yılmaz, Süleyman Kızıltoprak, Yelda Ongun Bu kitap Türkiye – Orta Asya ilişkilerinin gelişmesine bir köprü olma amacı taşımaktadır.
Bu kitab Türkiyə - Azərbaycan münasibətlərinin inkişafı üçün bir körpü məqsədi daşımaqdadır.
Бұл кітап Түркия - Орта Азия қатынастарының дамуына көпір болды.
Bu kitap Türkiýe - Merkezi Aziýa gatnaşyklaryň ösüşiniň köprüsi bolmagyny dowam etdirýär.
Бу китоп Туркия - Орто Осиё иштрокчиларинин рвожланиш коприги болди.
Ин китоб Туркия - Пуле барои Рушди Миуносибатхои Кишвархои Осиеи Маркази мебошад.
Бул китеп Туркия - Орто Азиянын мамилелерин онуктуруу максатын ташыйт.
წინამდებარე წიგნის მიზანია წვლილი შეიტანოს თურქეთსა და შუა აზიის ქვეყნებს შორის ურთიერთობების გამყარებაში.

Bu kitap, her geçen gün gelişmekte olan Türkiye – Orta Asya ilişkilerine dikkat çekmek ve bu ilişkilerin olumlu bir şekilde gelişmesine katkı sunmak amacıyla hazırlanmıştır.
Son günlerde Azerbaycan ile Ermenistan arasında yaşanan gelişmeler, Türk dünyasının birlik ve beraberliğe olan ihtiyacını bir kez daha göstermiştir. Aynı coğrafyanın, aynı kaderin ve aynı mukaddesatın fertleri olarak ortaya koyulan birliktelik, binlerce yıldır hür yaşamış Türk milletinin asla esir edilemeyeceğinin bir göstergesi niteliğindedir.
Bu alandaki önemli bir eksikliği giderecek olan kitabın Orta Asya araştırmacılarına, akademisyenlere ve Türk dünyasına gönül verenlere kaynak teşkil etmesi planlanmıştır. Kitapta Türkiye – Azerbaycan, Türkiye – Kazakistan, Türkiye – Türkmenistan, Türkiye – Özbekistan, Türkiye – Tacikistan, Türkiye – Kırgızistan ve Türkiye – Gürcistan ilişkileri, ikili analizler şeklinde yer almaktadır. Kitap bu alandaki en güncel kitap olma özelliğiyle, Türk dünyasının geçmişten bugüne olan ilişkilerine ışık tutmaktadır.
Ahmet Nafiz Ünalmış, Araz Aslanlı, Burcu Gül, Giray Saynur Derman, Hazar İbrahim, Nur Çümen, Vefa Kurban Jeopolitik önemi, doğal kaynak zenginliği ile büyük güçlerin mücadele merkezi olan Azerbaycan, Güney Kafkasya'nın parlayan yıldızıdır. Bu kitapta; Azerbaycan'daki ilk devlet yapılanmalarından hanlıklar dönemine, Rus işgallerinden Ermeni katliamlarına ve Sovyet sonrası bağımsızlığını kazandığı dönem de dâhil olmak üzere Azerbaycan'ın tarihi ve bugünü hakkında bilgi edineceksiniz.
1991'de yeniden bağımsızlığına kavuşan Azerbaycan “bir millet iki devlet” olarak bilinen söylem eşliğinde Türkiye ile dünyada eşine az rastlanır yakınlıkta bir ilişki geliştirmiştir. Kitapta; Azerbaycan ve Türkiye ilişkilerini öğrenmenin yanı sıra Rusya'nın Kafkasya politikasının Azerbaycan-Türkiye ilişkilerine etkisi, Azerbaycan-AB ilişkileri ve Azerbaycan'ın uzun yıllardır sorun yaşadığı Ermenistan ile ilişkileri hakkında görüş sahibi olacaksınız. Karabağ meselesinin hukuki boyutuna öncelikle tarihsel bir bakış attıktan sonra uluslararası kuruluşların bu konudaki tutumları hakkında bilgi edineceksiniz.
Kitabın son bölümünde ise Azerbaycan'daki son gelişmeler, Azerbaycan ile Türkiye arasındaki ekonomik ilişkiler, enerji sektöründeki gelişmeler, TANAP Projesi ve diğer konularla ilgili güncel gelişmelerin uluslararası düzeyde daha iyi anlaşılabilmesi için İngilizce yazılmış bir makale okurların beğenisine sunulmaktadır.
Esma Özdaşlı Sovyetler Birliği'nin çökmesi ile uluslararası sistemin yapısında meydana gelen yapısal dönüşüm, devletlerin dış politika stratejilerini de doğrudan etkilemiştir. Soğuk Savaş döneminde ülkelerin güvenlik kaygıları ve tehdit algıları büyük ölçüde ideolojik sınırlar çerçevesinde belirlendiği için, dış politika seçenekleri de buna uygun olarak şekillenmiştir. 1948’de bağımsızlığını ilan eden ve ABD’nin desteğiyle sürekli olarak topraklarını genişleten İsrail, Soğuk Savaş döneminde Batı ittifakının bir parçasıydı ve bu nedenle de Doğu Bloku'nun lideri SSCB ile sorunlu bir ilişkisi bulunmaktaydı. Bu dönemde iki ülke ilişkilerindeki en önemli dönüm noktası, İsrail’in topraklarını dört kat genişlettiği 1967 Arap-İsrail Savaşı’ndan (Altı Gün Savaşı) sonra Moskova'nın Tel Aviv ile tüm diplomatik ilişkilerini kesmesidir. Bu tarihten 1990’ların başlarına kadar İsrail'in gayri resmi bir takım girişimleri dışında bölge ile herhangi bir irtibatı kalmamıştır. Bu nedenle 1990’ların başlarında Sovyet coğrafyası, birçok ülke gibi İsrail için de bilinmeyenle doluydu. Ancak İsrail izlediği etkin politika ile kısa sürede Orta Asya (Türkistan) Türk Cumhuriyetleri ile çok yönlü ilişki kurabilmiştir.
Türk Cumhuriyetleri ile yakın ilişki kurarak İsrail; yeni enerji kaynaklarına ulaşmayı, BM’de ve diğer uluslararası kuruluşlarda destek alabileceği yeni ülkeler kazanmayı, kendisini çevreleyen “Arap Denizi”nin ötesinde ortaklık kurabileceği yeni ülkelerle iletişim kurmayı ve bu ülkelerdeki Arap ve İran etkisini azaltmayı hedeflemiştir. Bununla birlikte Filistin Sorunu’nda Türk Cumhuriyetlerini bütünüyle yanına çekemese de en azından bu ülkelerin “tarafsız” kalmalarını sağlamak da Tel Aviv’in bölge politikasını şekillendiren unsurlar arasındadır.
Emre Özsoy, Eray Bayramol, Fatma Çoban, Ferit Malkara, Fırat Purtaş, İzzet Koncagül, Mehmet Şahin, Melek Adsız, Mustafa İlbaş, Ömer Faruk Kocatepe, Serhan Ünal, Sertaç Canalp Korkmaz, Suinbay Suyundikov, Turgay Düğen, Ufuk Tok, Ümit Alperen, Yalçın Sarıkaya, Yelda Ongun, Yücel Öztürk Bu kitap, zengin medeniyetlere ev sahipliği yapmış ve tarihin akışını yönlendirmiş olan Kafkasya ve Türkistan bölgelerini derinlemesine incelemektedir. Bu iki bölge, geçmişten günümüze kadar önemli olaylara tanıklık etmiş, karmaşık ve hassas bir konumda bulunmuştur.
Alanlarında uzman her bir yazar; bölgenin tarihini, kültürünü ve sosyo-politik yapısını, diplomasisini, uluslararası sistemdeki konumunu ayrıntılı bir şekilde ele alırken çatışmaların kökenlerini ve iş birliği fırsatlarını aydınlatmaktadır. Ayrıca yazarlar bu bölgelerin geleceğine dair farklı perspektifler sunarak okuyuculara bölgenin dinamiklerini anlama şansı vermektedirler.
Bu kitap; akademisyenler, öğrenciler ve bölgeye ilgi duyan okuyucular için değerli bir başvuru kaynağıdır. Kafkasya ve Türkistan'ın karmaşıklığını anlamak isteyen herkes için vazgeçilmez bir rehberdir. Okuyucular, bu eser aracılığıyla bölgenin derinlerine inerek geçmişi ve geleceği hakkında kapsamlı bir anlayış geliştireceklerdir.
Serdar Yılmaz Kazakistan’ın Türkiye Politikası adlı bu kitap, Kazakistan’ın Türkiye’ye yönelik politikasını belirlerken hangi faktörleri göz önüne aldığını ortaya koymaktadır. Bu çalışmada, Kazakistan’ın Türkiye politikasının ortak dil, soy, din ve tarih anlayışından hareketle oluşturulduğu savının aksine, Kazakistan’daki iç yapısal faktörlerin (lider etkisi, STK, çıkar grupları, bürokratik kurumlar, siyasal partiler, rejimin yapısı, kamuoyu ve medya) bu politikaların belirlenmesinde daha etkili olduğu sonucuna varılmıştır. 1991-2014 yılları arasında Kazakistan’ın Türkiye’ye yönelik nasıl bir politika yürüttüğü, bu doğrultuda hangi adımları attığı ve Türkiye’ye yönelik nasıl bir bakış açısına sahip olduğunu öğrenmek için çalışmanın yazarı tarafından Kazakistan’da beş aylık bir saha çalışması yapılmış ve bu anlamda Kazakça kaynaklardan (arşiv ve güncel) istifade edilmiştir. Bu çalışma, Türkiye’den Kazakistan’a yönelik bir bakış açısından ziyade, Kazakistan’dan bu topraklara yönelik bakış açısına yer vermekte ve Türk dünyasının aksakalı Kazakistan Devlet Başkanı Nursultan Nazarbayev’in liderliğinin iki ülke arasındaki ilişkilerde temel belirleyici olduğunu ele almaktadır.
Emete Gözügüzelli Bu çalışma, Kıbrıs’ta Türkler üzerinde uygulanan siyasi ve psikolojik savaş hamlelerini incelemektedir. Uygulayanlar, ABD’nin USAID’inden İngiliz Yüksek Komiserliği ve Slovak Büyükelçiliği nezdinde yürütülen ada içi faaliyetlere kadar geniş bir yelpazeye yayılmakta ve askeri istihbarat birimlerine kadar uzanmaktadır.
Askeri ve askeri olmayan yöntemlerle Güney Kıbrıs ulusal güvenlik politikasının çıkarları etrafında geliştirilen tüm faaliyetlerin hedefinde Kıbrıs Türkleri bulunmaktadır.
Kitapta, psikolojik ve siyasi harbin detayları aktarılarak Kıbrıs Türklerine uygulanan silahsız savaş metotları çerçevesinde öne çıkan siyasi ve psikolojik operasyonlar, belge ve bulgular ile izah edilmektedir.
İrfan Kalaycı Bu çalışma, Kıbrıs sorununu, ekonomi-politik ekseninde (ekonomi ve siyaset başta olmak üzere dış politika, jeoekonomi, entegrasyon, tarih, strateji vb. açılardan) tartışabileceğimiz bir derleme kitaptır. Kitap; akademik, siyaset ve medya çevrelerinin yazdığı makaleler üzerine kurgulanmıştır. Kitabın temel hareket noktası; “Kıbrıs nasıl bir adadır? Mevcut ekonomik ve siyasal durumu nedir ve nereye doğru gidiyor?” sorularına yanıtlar bulmaktır. Kitapta sekiz bölüm yer almaktadır. Kıbrıs üzerine aykırı ya da kışkırtıcı düşünceler, Annan Planı’nda Kıbrıs-Kıbrıs’ta Annan Planı, jeostratejik ve jeoekonomik açıdan Kıbrıs, Kıbrıs ve Avrupa Birliği, bir dünya ekonomisi klasiği Kıbrıs, küresel projelerin küresel malzemesi: Kıbrıs, Kıbrıs’ta devlet ve siyaset ilişkisi ve Kıbrıs’ın tarihi: Bir teğet bakış adlarını taşıyan bölümlerde, yazarlar konuyu çeşitli yönleriyle ele almışlardır. Kitabımızın, üniversitelerin konuyla ilgili bölümlerinde okuyan öğrencilere yardımcı olacağına ve onlara farklı bakış açıları kazandıracağına inanıyoruz.
Ali Asker, Barış Demir, Baybarshan Ali Kazancı, Bedri Özçelik, Berat Lüy, Demet Şefika Mangır, Fatih Saydam, İlteriş Kaan, İrfan Sancak, Mete Çapar, Mustafa Çağrı Peker, Müzeyyen Özhavzalı, Naime Yaprak, Selin Dinçer, Sinan Sodan, Tuncay Erduran, Bu kitap, yüzlercesi gibi özgürlük ve bağımsızlık arayışının başladığı dönemden itibaren meydana gelen sosyoekonomik ve sosyopolitik değişimin yeni bir hikâyesini anlatma çabasının adıdır. Timur Devleti'nin merkezini oluşturan Özbekistan'ın dış politikasındaki değişim rüzgârlarının, Kırgızistan'daki ekonomik dinamiklerin, Türk Cumhuriyetlerinin genel ihracat potansiyellerinin, Türk Devletleri Teşkilatı üyeleri arasındaki etkileşimin, Atatürk döneminde Gagavuzlarla (Gökoğuzlar) ilişkilerin, Türkiye'nin Türk Cumhuriyetlerine yönelik kalkınma yardımlarının, Türk destanlarındaki devlet anlayışının, Türk Cumhuriyetlerindeki göç hareketlerinin içerik analizlerinin, aynı ülkelerin piyasa ekonomisine adaptasyon süreçlerinin, Türk Cumhuriyetleri arasındaki enerji(k) iş birliği çabalarının sağlık sektörünün yapısal analizinin ve dil politikalarının eksene alındığı ve ayrıntılı incelendiği bu kitabın; alanyazına katkı sağlaması ve tüm okurlarına faydalı olması dileğiyle...
Ali Açikgöz, Aliyev Adalat, Aliyev Goshgar Jalal, Aliyeva Ruhengiz, Anıl Çağlar Erkan, Aziza Syzdykova, Bimendiyeva L. A., Botokanova Gulnara, Elnur Allahverdiyev, Emiliya Uzun, Fərahilə Fazil, Filiz Değer, Gökay Karaduman, Gökhan Dönmez, Gulnara Murzakhmedova, Gulshan Sadyralieva, Hakan Kaya, Ibrahimli Lale, Merve Suna Özel Özcan, Nurzhan Shabieva, Osman Ercan, Ruzmanova Rokhila Usmanovna, Samir Humbatov, Saparbayev Abdizhapar, Serdar Yilmaz, Sina Kisacik, Sultanov Tulkin Irgashevich, Temerbulatova Zh.S., Tulegenova M., Yerkebulan Sapiyev, Yılmaz Ulvi Uzun, Yücel Özden, Zeynep Deniz Altinsoy, Zoltán Egeresi The Organization of Turkic States, which is based on the reflection of a common historical and cultural disposition, has been taking firm steps towards becoming a global power as well as developing cooperation between member countries since its establishment. The increasing interaction of the Turkish States, which gained their independence after the dissolution of the Soviet Union, contributed to their gathering under a common roof today and finally to be mentioned as stakeholders in various fields, especially in economic, political and cultural cooperation. Based on the interaction of the member states of the Organization of Turkic States in different fields, this book has processed the Organization of Turkic States from the perspective of economic, political, and cultural influences. This book, which emerged because of a collective work, aims to contribute to the development process of the Organization of Turkic States, as well as to present current developments with theoretical and empirical applications to researchers who are interested in this field, and to contribute to the literature.
Isam Salahuddin Al-Bayaty Osmanlı İmparatorluğu'nun geniş coğrafi dağılımında hiç kuşkusuz en önemli kurumsal oluşumların başında vakıflar gelmektedir. Vakıf kurumu, şehir tarihi ve sosyalkültürel yapı araştırmalarında önemli bir kaynak olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu kurumun araştırılması, ilgili bölge ve şehrin kuruluşu hakkında zengin bilgiler sunmakta, ilgili şehrin yapılaşması ve müesseseleşmesi konusunda da ayrıntılı bilgiler vermektedir. Bu araştırmada, H 922-1112/M 1516-17000 tarihleri arasında Osmanlı hâkimiyetindeki stratejik yollar üzerinde yer alan Musul ve Kerkük bölgesindeki vakıflar incelenmiş ve takribi iki yüz yıllık süreçteki değişim ve gelişimleri tespit edilmeye çalışılmıştır.
Doğacan Başaran, Erdem Eren, Esra Sezer, Fahri Türk, İlker Limon, Kaan Gaytancıoğlu, Mustafa Yıldız, Sedef Zeyrekli Yaş, Taner Karakuzu Bu kitap kapsamında Türkiye Cumhuriyeti cumhurbaşkanlarının (Turgut Özal, Süleyman Demirel, Ahmet Necdet Sezer, Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan) ve Türk siyasal hayatında derin izler bırakmış üç liderin (Bülent Ecevit, Alparslan Türkeş ve Necmettin Erbakan) Orta Asya politikaları çözümlemeye tabi tutulmuştur. Netice itibarıyla elinizde tutmuş olduğunuz bu eserde Türk siyasal hayatında etkili olmuş/olan sekiz liderin Orta Asya politikaları ve Orta Asya konusunun liderlerin söylemlerine nasıl yansıdığı masaya yatırılmıştır. Kitapta Türkiye'nin Orta Asya politikasının oluşumunda liderlerin oynamış oldukları roller değerlendirildiği için okuyucuya Türkiye ve Orta Asya ilişkileri hakkında bütüncül bir resim sunmak amacıyla giriş mahiyetinde “Kurumsallaşıp Kurumsallaşamama İkileminde Türkiye'nin Orta Asya Politikası (1991-2021)” başlıklı bir bölüm kaleme alınmıştır. Bu bölüm hiç kuşkusuz daha sonra incelenen sekiz liderin Orta Asya politikalarının daha net bir şekilde anlaşılmasına önemli bir katkı sunmuştur. Bunun haricinde liderlerin Orta Asya politikalarının münferit bir şekilde durmalarının önüne geçmek maksadıyla kitabın onuncu bölümünde özellikle cumhurbaşkanlığı görevi ifa etmiş veya eden liderlerin Orta Asya politikaları onların söylemleri temelinde çarpıcı şekilde karşılaştırmalı bir noktainazardan çözümlemeye tabi tutulmuştur. Böylece özellikle liderlerin Orta Asya politikalarındaki farklılıklar ve benzerlikler ortaya konmaya çalışılmıştır.
Yakup KAYA, Görkem Ozan ÖZALP Suriye'deki iç karışıklıklardan sonra ülke gündemine yerleşen Süleyman Şah Türbesi’yle ilgili titiz bir çalışma sunuyoruz sizlere. Yakup Kaya ve Görkem Ozan Özalp'in uzun bir emeğin sonucu olarak hazırladıkları “Süleyman Şah Türbesi / Bir Vatan Toprağı” başlıklı kitap; Süleyman Şah'ın kimliğini, türbede gerçekte kimin yattığını, buradaki toprak parçasının gerçekten bir vatan toprağı olup olmadığını, uluslararası antlaşmalara göre bu toprağın günümüzdeki konumunu, türbenin Osmanlı'dan Cumhuriyet'e tarih boyunca aşamalarını, Cumhuriyet Dönemi’nde türbenin üç defa yer değiştirmesindeki temel sebepleri inceleyen bir çalışmadır. “Süleyman Şah Türbesi / Bir Vatan Toprağı” bu konudaki bütün soruları aydınlatıyor.

"Örtüsüz sanduka, kırık cam, yıkık kapı, kuş gübresi
ve badanasız
duvarlar içinde bu acıklı boş vermişliğe bakarken dedim ki: İnsan
dünya üzerinde mezarını belli
etmekten çekinmelidir; keşke
Süleyman Şah'ın cesedi, katili Fırat'ın elinde kalsa idi..."

Refik Halit
Ömer Faruk Kocatepe 2009 yılında kurulan Türk Devletleri Teşkilatı (TDT), eski adıyla Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi (Türk Konseyi) beş üye devlet
-Azerbaycan, Kazakistan, Kırgızistan, Türkiye ve Özbekistan- ve iki gözlemci devlet -Türkmenistan ve Macaristan- arasındaki yoğunlaştırılmış iş birliğinin kurumsallaşması sonucunda yükselen bir güç olarak bölgesel ve küresel meselelerde önemli bir aktör konumuna gelmiştir. TDT, Türk devletlerinin ekonomiden siyasete, dış politikadan askerî ilişkilere kadar uzanan geniş bir yelpazede iş birliğini geliştirme ve bütünleşme iradesini ortaya koymaktadır. Bu irade ile üye ve gözlemci ülkelerin dış politika gündeminde artık öncelikli konu başlıklarından biri de Türk coğrafyası, Türk Dünyası olmuştur. Nitekim Türk Dünyası'nda kurumsallaşma, kurumsal iş birliği, mekanizma oluşturulması, izleme ve değerlendirme süreçleri bakımından önemli merhaleler kaydedilmiştir.
Bu eserde, Türk Devletleri Teşkilatı üye ülkeleri arasındaki ilişkilerin genel hatları ile askerî iş birliği boyutunun gelişimi ve olası iş birliği senaryoları kuramsal bir yapıda incelenecektir. Bunlara ek olarak da üye ülkeler arasında olası bir askerî ittifakın kurulması fikri üzerinde öneri, fırsatlar ve kısıtlılıklar ele alınmış, askerî ittifak modelleri önerilmiştir. Bu eser, TDT bünyesindeki askerî iş birliğinin bölgesel ve küresel düzlemlerdeki etkileri bağlamında ele alan ilk kapsamlı çalışma olmayı hedeflemesi açısından önem arz etmektedir.
Elinizdeki kitabın, TDT'nin Türk Dünyası'nda önemli bir aktör hâline geldiği ve Türk Dünyası ufkunun da yeniden biçimlendiği bir dönemde, bu ufkun içini dolduracak olan -tüm taraflarda- dinamik genç nüfusların heyecanına ve devlet kadrolarının gayret ve dikkatlerine katkılar sağlamasını umut ediyoruz.
Metin Kıratlı Soğuk Savaş sonrası oluşan küresel ve bölgesel dengeye bağlı olarak 2009 yılında Azerbaycan-Nahçıvan'da kurumsal yapısı oluşturulan Türk Devletleri Teşkilatı, 12 Kasım 2021 tarihinde İstanbul'daki zirvede alınan kararla Türk Dünyası 2040 Vizyonu ile Türk devletlerinin her alanda iş birliği yapmasına yönelik bir strateji belirlemiştir. Bu stratejide ekonomi önemli bir yer tutmaktadır. SSCB'nin dağılmasıyla ortaya çıkan Türk Dünyası gerçeği Türkiye başta olmak üzere Orta Asya'daki Türk cumhuriyetleri için de öncelikle kimlik sonrasında da iş birliği temelli bir stratejik bakış açısı oluşturmuştur.
Günümüzde küresel ticaretin hızlanması ve siyasal sınırların yerini giderek ekonomik birleşmelerin belirlediği sınırların alması bölgesel birliklerin ve teşkilatların kurulmasına neden olmuştur. Birçok ülkelerin işbirliğinde ticaret ana rolü üstlenmektedir. Türkiye ve diğer Türk cumhuriyetleri de ticaret alanında iş birliğini geliştirmek isterken ekonominin temel kaidelerinden birisi olan mevzuat-hukuk alanında eksikliklerini tamamlamak ve ticaretin önündeki belli başlı engelleri kaldırmak istemektedirler.
Bu eserimizde Türk Devletleri Teşkilatı'nın genel yapısı, alınan kararlar, ortak ekonomik alan kurulması stratejisi ve ortak ticaret hukuku ve hukuk birliği Türk Dünyası 2040 vizyonu çerçevesinde ele alınmıştır.
Adalat Muradov, Ali Ünal, Alig Baghirov, Altynbek Joldoshov, Aslı Yurdigül, Aysel Asadova, Beyza Alpaslan, Boburmirzo Hakimov, Camila Abdımalikova, Çiğdem Akman, Elvettin Akman, Emrah Roni Mira, Fariz Ahmadov, Ferruh Tuzcuoğlu, Fikret Birdişli, Haluk Alkan, M. Reza Pashayi, Merve Küçük, Murat Bürkan Serbest, Nasuh Uslu, Ömer Faruk Arslan, Ömer Faruk Karaman, Uğur Karcıoğlu, Yunus Emre Gürbüz, Zhuldyz Kanapiyanova Halford J. Mackinder'in ileri sürdüğü kara hâkimiyet teorisi çerçevesinde kalpgâh, yani heratland, olarak adlandırdığı bölgeye hâkim olan aynı zamanda tüm dünyaya hâkim olacaktır. Kalpgâh ise Sibirya'dan başlayıp güneyde İran'a kadar batıda Doğu Avrupa'yı içine alacak şekilde uzanan bir coğrafyadır. Bu coğrafyanın içinde bazı özerk Türk toplulukları olmakla birlikte kalpgâhı çevreleyen İç Hilal kuşağında da diğer Türk Cumhuriyetleri yer alır. Orta Asya ve Kafkasya bölgelerinin çoğunu Türk dünyası olarak adlandırdığımız Türk toplulukları oluşturur. Türk dünyasının jeopolitik konumuna bu açıdan baktığımızda uluslararası düzlemde bu bölgenin ne kadar önem arz ettiğini kavramış oluruz. Bununla birlikte günümüzde gerek Güney Asya'da gerek Karadeniz'de gerekse de Kafkasya'da yaşanan çatışmalar bu bölgenin önemini bir kez daha ortaya koymaktadır. Avrupa'ya enerji arzı konusunda yine bu bölgenin önemi büyüktür. Bunlarla birlikte İsmail Bey Gaspıralı'nın “dilde, fikirde, işte birlik” ilkesi tüm Türk dünyasının entegrasyonu noktasında en önemli sloganlardan biri olmuştur. Bu doğrultuda öncelikle yapılması gereken Türk topluluklarının birbirleri hakkında bilgi sahibi olmasıdır. İşte söz konusu kapsamda bu kitap; okuyucuya Türk dünyasının jeopolitik önemini anlayacak şekilde Türk dünyasında ekonomi, eğitim, siyaset, uluslararası ilişkiler, sanat, tarih gibi alanlarda bilgiler sunmaktadır.
Ainur Nogayeva, Ayşe Çolpan Yaldız, Berdi Sarıyev, Düsen Kaseinov, Elşan İzzetgil, Erkam Temir, Fırat Purtaş, Fırat Yaldız, Guzel Sadykova, Kanat Ydyrys, Mehmet Topal, Orhan Kavuncu, Raziyahan Abdiyeva, Soner Sağlam, Timur Kocaoğlu, Zuhra Amerakulovna Altımışova Kültür başkentleri görece yakın dönemde başlamış bir uygulama olarak kültür ve kültürel ürünlerin birleştirici gücünü kentler üzerinden pratiğe kavuşturmak amacıyla siyasal ve toplumsal alanda ortak kültür, iş birliği ve kültürel kimliğin temini bağlamında bölgesel düzlemde önemli ve kullanışlı bir süreç ve enstrümana dönüşmüştür.
Önemli ve dikkate değer bir misyon yüküyle ortaya çıkan ve 2012 yılından günümüze kadar her yıl düzenli olarak gerçekleştirilmekte olan Türk Dünyası Kültür Başkentleri uygulamalarına ilişkin farklı boyutları derli toplu bir biçimde ele almayı amaçlayan bu eser; kültür başkentleri kavramın kavramsal ve kuramsal çerçevesini, Türk Dünyası Kültür Başkentleri uygulamasının ortaya çıkış sürecini ve günümüze kadar
Türk Dünyası Kültür Başkenti olarak seçilen dokuz Kültür Başkentini detaylı bir biçimde konu edinmektedir.
Türk Dünyası Kültür Başkentleri; hem kuramsal hem de uygulama örnekleri yönüyle konuya ilişkin Türkçede ilk eser olması yanı sıra Türk Dünyası Kültür Başkentleri örnekleri bağlamında gerçekleştirilen faaliyetler, aktörler, kültür başkentliği süreci gibi konular çerçevesinde gelecekte seçilecek Kültür Başkentleri için bir yol haritası ve gelecek kuşaklar için ise tarihsel bir arşiv olma özelliği taşımaktadır.
Mehmet Emin Erendor Türk dünyası; zengin bir tarih, kültür ve coğrafya mirasıyla büyüleyici bir bütün olarak öne çıkar. Türk dünyası; Türklerin tarih, kültür, dil ve soy bağları aracılığıyla birbirine bağlı olduğu bir kavramdır. Ayrıca Türk dünyası, Orta Asya'dan Balkanlar'a kadar uzanan geniş bir coğrafyada bulunan Türk devletleriyle karakterizedir.
Türk dünyasının farklı coğrafyalarda yer alan devletlerini ve bu devletlerin karşı karşıya kaldığı güncel sorunları ele almak ve analiz etmek önemlidir. "Türk Dünyasında Güncel Sorunlar ve Türk Devletleri Teşkilatı" kitabı, Türk dünyasının farklı coğrafyalarda bulunan devletlerini ve bu devletlerin karşı karşıya kaldığı karmaşık sorunları derinlemesine incelemek amacıyla tasarlanmış bir akademik eserdir. Bu çalışma, Türk devletlerinin teşkilat yapısı, yönetim biçimleri, dış politika stratejileri ve uluslararası ilişkileri üzerine kapsamlı bir analiz sunmaktadır.
“Türk Dünyasında Güncel Sorunlar ve Türk Devletleri Teşkilatı," uzman yazarlar tarafından kaleme alınmış bir çalışma olarak Türk dünyasının siyasi, ekonomik ve kültürel dinamiklerine ışık tutmaktadır. Türk devletlerinin tarihini, mevcut durumunu ve geleceğini anlamak isteyen herkes için önemli bir kaynak olacak bu kitap; konuyla ilgilenen akademisyenler, araştırmacılar ve öğrenciler için kaynak niteliğinde bir eserdir. Aynı zamanda, Türk devletlerinin geçmişi, şu anki durumu ve geleceği hakkında derinlemesine bilgi edinmek isteyen okuyucular için bir başvuru kaynağıdır.


Ali Güler, Ayna Askeroğlu Arslan, Burulkan Pala, Bülent Yıldırım, Ceyda Gusenay Kula, Esma Özdaşlı, Fatma Rodoplu Yıldırım, Hande Gündüz, İlkin Mikayılov, Kemal Özcan, Sabir Askeroğlu, Serdar Yılmaz, Tekin Tuncer, Turgay Düğen, Ufuk Tok 1991'de Türk Cumhuriyetlerinin bağımsızlığını kazanması Türkiye'ye büyük fırsatlar sunmuştur. Özellikle yetmiş yıl boyunca dış Türkler ile temas kurmayı hedef edinen Türk aydınlar için bu süreç, çok büyük bir heyecan yaratmıştır. Bununla birlikte Soğuk Savaş Dönemi'nde Moskova'nın dışarı bilgi akışını engelleyen katı politikaları, Türk dünyası ile ilgili ayrıntılı ve gerçekçi veri edinilmesini zorlaştırdığı için bu yıllar; Türk dünyasını yeniden tanımaya anlamaya çalıştığımız bir dönem olmuştur. Türkiye ve Türk dünyasını koparan yetmiş yıllık bu ayrılık öyküsünün son bulmasını takiben eldeki verilerin eksikliği/yanlışlığı beraberinde bazı hatalı adımların atılmasına neden olmuştur. Bu duruma kısıtlı imkânlarına rağmen dış Türkler ile ilgili çalışmalar yürüten aydın, akademisyen ve siyasetçilerin çalışmalarının ise 1980'lerin sonlarına gelindiğinde Türk karar alıcıları tarafından yeterince dikkate alınmaması da eklenince Türkiye, Türk dünyasındaki millî uyanışa hazırlıksız yakalanmıştır. Bugün her ne kadar bağımsız Türk devletleri arasında ekonomik alandaki iş birliği hedeflenen düzeye ulaşmamış olsa da özellikle siyasi ve kültürel ortaklık gün geçtikçe gelişmektedir. Azerbaycan'ın 44 Günlük Savaş'ta zafere ulaşması, Türk devletlerinin dayanışma ve iş birliği yaptığı zaman sorunlarını daha kolay ve doğru şekilde halledebileceklerini ortaya koymuştur. Bununla birlikte Türk dünyasına ilişkin yoğunlaşılması gereken hâlâ konu bulunmaktadır. Bu çalışma, Türk dünyası ile ilgili göz ardı edilen konulara ve güncel meselelere ışık tutmayı amaçlamaktadır.
Abdullah Gündoğdu, Ahmet Emre Köker, Büşra Öğütçü, Ekrem Yaşar Akçay, Ergenekon Savrun, Fahri Türk, Fulya Köksoy, Halil Emre Deniş, Hasan Acar, Hüseyin Bağcı, Işık Kuşçu Bonnenfant, Kamuran Reçber, Lamia Mammadova, Mehmet İlbey Çoban, Mehmet Yüce, Melisa Arslan, Mevlüt Akçapa, Muzaffer Ercan Yılmaz, Nur Çetin, Serdar Yılmaz, Taner Karakuzu Eric Hobsbawm'ın aşırılıklar çağı olarak tanımladığı 20. yüzyıl kısa tarihi; 1. Dünya Savaşı, Bolşevik Devrimi, Rus, Habsburg ve Osmanlı imparatorluklarının yıkılması, 2. Dünya Savaşı, Soğuk Savaş ve Sovyetler Birliği'nin dağılması gibi büyük tarihî olaylar arasında sessiz ve mütevazı bir şekilde, Türk dünyasının ortaya çıkmasına tanıklık etmiştir. Bu süreç içerisinde ortak Türk uygarlığı temelinde yükselen Türk millî uyanışı, bütün Türk dünyasında kurucu fikir olarak etkin rol almıştır. 20. yüzyılın başında Atatürk'ün kararlı önderliği ile Türkiye'de başlayan bu uyanış, 1991'den sonra başta Kazakistan ve Azerbaycan olmak üzere Sovyet sonrası Türk cumhuriyetlerinin dayandığı temel düşünce akımı olarak her geçen gün etkisini arttırmıştır. Türkiye'nin Türk cumhuriyetlerini tanıyan ilk ülke olma ayrıcalığı ve Kazakistan Cumhuriyeti Kurucu Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev'in Türk Keneşi'nin (Konsey) Onursal Başkanı olarak temayüz etmesinde gördüğümüz gibi Türk dünyası gerçekliği, tarihin akışının doğal bir sonucu olarak hedefine daha çok yaklaşmış görünmektedir.
Refah, barış, güvenlik, istikrar ve kalkınma yolunda insanlık için umut veren bir zeminde gelişen Türkiye-Kazakistan ilişkileri; tarihten kültüre, ekonomiden siyasete, Türk dünyasının 30 yıllık bağımsızlık birikiminin en verimli alanını oluşturmaktadır. Her biri alanında uzman bilim insanlarınca, Kazakistan'ın bağımsızlığının 30. yılına ithafen hazırlanan bu eserin, söz konusu ilişkilerin tüm boyutlarını ortaya koymasının yanında Türk dünyasının iyimser geleceğinde yol haritasını gösteren bir değere sahip olduğu kanaatindeyiz.
Prof. Dr. Abdullah GÜNDOĞDU
Abdürreşit Celil Karluk Türk tarihinin Rönesans’ı olarak isimlendirebileceğimiz Karahanlı çağının mimarları olan Hakaniye Türkleri ile İdikut Uygurları günümüzde “Uygur” olarak adlandırılmaktadır. Umumi Türk uygarlığının teşekkülü ile gelişimi sürecinde müstesna yeri olan Doğu Türkistan'lı Türk toplumu, 18. yüzyılın başlarından itibaren devam eden iç savaş, dış saldırı ve nihayetinde gerçekleşen Çin işgaliyle sürekli gerileme, ardından çöküş sürecini yaşamak zorunda kalmıştır. Çok güçlü yerleşik kültür ve özgün uygarlık geleneğine sahip olan Uygurlar, bir taraftan Çin işgaline, acımasız kıyımına ve sınırsız asimilasyonuna karşı direnirken diğer taraftan devam eden çöküşü durdurmak, kendileri ile aynı dini, dili ve kültürü paylaşan batısındaki soydaş/dindaşlarıyla sosyal, kültürel ilişkilerini devam ettirmek için çok çabalamış, ağır bedeller ödemiş ve ödemeye devam etmektedir.
Bu kitapta günümüzde artık “Uygur” olarak adlandırılan Doğu Türkistan’ın esas yerlisi olan Türklerin kimler olduğu, onların modern çağda yenileşmek, çağın gerisinde kalmamak veya Çinlileşmemek için nasıl çabalar içine girdikleri ile işbu süreçte derin izler bırakan “İstanbul Ekolü”nün bölgedeki faaliyetleri, bölge toplumuna etkileri ile katkıları hakkında genel bilgi sunmaya çalışılmıştır. Ayrıca, günümüz Uygur toplumunun aydınlar sınıfında ortaya çıkmış bölünmüşlük ile kimlik algılamalarında ortaya çıkan değişimi ve bunların sosyolojik açıklamalarıyla kısmi analizleri de yapılmıştır.
Vesile Şemşek Türk İslam tarihinde önemli yere sahip Azerbaycan, siyasî ve kültürel anlamda Orta Çağ'ın başlamasıyla daima dikkat merkezinde olmuştur. XI-XV. yüzyıllar arası fetihler sonrası yayılan İslam medeniyeti, dünya tarihinin dönüm noktasını teşkil etmekte ve bu bağlamda Orta Çağ dünya medeniyet tarihinin de temelini oluşturmaktadır. Türklerin bölgeye gelişiyle Azerbaycan'da yeni bir dönem başlamış ve bununla birlikte de hemen hemen her alanda önemli gelişmeler sağlanmıştır. XI ve XV. yüzyıllar arasında Azerbaycan'da yapılan tüm ilmî ve kültürel faaliyetlerle sadece Müslüman Doğu'ya değil tarihî süreçte dünyaya ışık tutacak kadar başarılı çalışmalara imza atıldığı görülmüştür. Kitapta, Türkler döneminde Azerbaycan'da meydana gelen siyasî gelişmelerin yanı sıra bölgenin sosyal ve kültürel hayatı ile ilgili yerel kaynaklarda geçen bilgilerin ortaya çıkarılması, farklı yaklaşımların arka planının aydınlatılması ve olayların gerçek analizinin yapılması hedeflenmiştir. Böylece Orta Çağ'ın temel dinamiklerini oluşturan başlıca olay ve olguların merkeze alınarak objektif bir yaklaşım ile değerlendirmek suretiyle Türk İslam tarihine katkıda bulunmaktır.