Terörizm ve Bölgesel Güvenlik \ 1-1
Ali Bilgenoğlu, Aslıhan Genç, Ata Taha Kuveloğlu, Aziz Balcı, Cem Karadeli, Cem Savaş, Doğacan Başaran, Elif Özdilek, Emrah Kaya, Emre Yürük, Ferhat Çağrı Aras, Gökay Karaduman, İskender Karakaya, Levent Ersin Orallı, Mehmet Erkin Kara, Mohammad İshak Nazarı, Muhammed Naim Naimi, Murat Güneylioğlu, Nuri Salık, Özden Selcen Özmelek, Özgür Çınarlı, Serdar Yılmaz, Turgay Düğen, Yücel Özden Afganistan, dünya siyasi tarihinde her dönem uluslararası politikanın en dinamik coğrafyalarından birisi olmuştur. Tarihten günümüze yerel, bölgesel ve küresel güçlerin siyasi, ekonomik ve sosyokültürel güç mücadelesinin kavşak noktasında bulunan Afganistan, krizler, çatışmalar, savaşlar ve istikrarsızlıklar yaşamıştır. İngiltere ve Rusya arasındaki büyük oyunda tampon bölge olan ve sonrasında uluslararası politikada önemini kaybetmeyen Afganistan, her dönem, üzerine konuşulan bir ülke olmuştur. Ancak Afganistan ile alakalı birçok eser bulunmasına rağmen Afganistan'ı; tarih, sosyokültürel yapı, ekonomi ve dış politika perspektifinden inceleyen çok fazla yayın bulunmamaktadır. Bu açıdan, “Afganistan: Tarih, Sosyokültürel Yapı, Ekonomi ve Dış Politika” isimli bu kitap, Afganistan'ı, farklı açılardan ele almaktadır. Hedef kitlesi; üniversitesi öğrencileri, konu ve bölge ile ilgili çalışma yapan araştırmacılar, konuya ilgi duyan ve Afganistan'ı bütün boyutları ile anlamak isteyen ve Türk dünyası çalışan kişiler olan bu eser, bu anlamda literatürdeki boşluğu doldurma amacını taşımaktadır.
Serkan Yenal Değişen zaman kendi savaş tarzını da beraberinde getirmiştir. Savaşın gerçekleştiği ortam, savaşan sayısı, savaşan gruplar ve silahlar zaman içerisinden değişikliğe uğramıştır. Zaman içerisinde savaşlar; milyonlara varan kişinin ölümüyle sonuçlanan, devlet kuran, devlet yıkan, bir tek bombayla on binlerce kişiyi öldürebilen bir boyuta ulaşmıştır. Çağımızın savaş yöntemi “Asimetrik Savaş” kavramıyla ifade edilmektedir.
İstihbarat, kuşkusuz ilk insanlardan beri çeşitli şekillerde ve amaçlarla gerçekleşmektedir. Haber ağları oluşturma, düşman hakkında bilgi toplama, halkın arasına karışma, kılık değiştirme, casus elde etme gibi yöntemler, çok eski dönemlerden beri varlığını sürdürmektedir.
Kitap iki bölüme ayrılmıştır. Birinci bölümde; savaşın gelişimi, günümüze kadarki süreçte savaş tarzları ve özellikleri, devamında da asimetrik savaş ve mücadele yöntemleri konusu incelenmiştir. Bu doğrultuda hücre örgütlenmesi, gerilla savaşı tanımlandıktan sonra çeşitli teorisyenlerin gerilla teorilerinden örnekler verilmiştir. Yine siber savaş, kimyasal, biyolojik, radyolojik ve nükleer savaşlarla hibrit savaşlar değerlendirilmiştir. Bölümde ayrıca asimetrik savaşa karşı alınabilecek önlemler incelenmiştir.
İkinci bölümde ise istihbaratın kavramsal özellikleri ile birlikte istihbaratın tarihi gelişimi; günümüzde istihbarat elde etme yöntemleri ve kullanımı inceleme konusu edilerek tartışılmıştır.
Kitapta; alana ilgi duyan öğrenci ve akademisyenlerle birlikte güvenlik güçlerine teorik bir destek sağlamak, bu sayede ulusal ve uluslararası güvenlik politikalarına destek olmak hedeflenmektedir.
Uğur Özgöker, Onur Gürel Çalışma, 2011 yılında baş gösteren Suriye İç Savaşı sonrası Avrupa Birliği (AB)'nin düzensiz göç ile terörizm gibi kritik sorunlarla mücadelede benimsediği yönetim stratejilerini ve politikalarını, zirve sonuç bildirgeleri, programlar ve yıllık raporlar aracılığıyla analiz etmektedir. Ayrıca AB Kolluk Kuvvetleri İşbirliği Ajansı (EUROPOL) ve Avrupa Birliği Ceza Adaleti İşbirliği Ajansı (EUROJUST) tarafından yürütülen uygulayıcı ağların ve yıllık raporların, düzensiz göç ile güvenlik arasındaki ilişkiyi nasıl ele aldığı ve bu bağlamda üstlendikleri roller ile etkinliklerinin incelenmesi de çalışmanın kapsamı içerisindedir. Kitap, AB'nin düzensiz göçmenler ile terörizmle mücadeledeki iç ve dış politikalarına özellikle EUROPOL ve EUROJUST gibi kurumların faaliyetlerine odaklanarak güncel ve tarihsel bir perspektif sunmaktadır. Araştırma; öğrenciler, akademisyenler, politikacılar ve hukukçular için AB'nin güvenlik ile adalet alanındaki yaklaşımlarını anlamalarına yardımcı olacak kapsamlı bir kaynak niteliğindedir.
Cenker Korhan Demir “Bu kitap, eski bir hikâyenin yeni yüzünü okuyucularına sunuyor. Hikâye gerçekten eski; çünkü benzer sorunları ve baş etme yollarını Romalı generallerden, Kızılderililerle uğraşan uzun bıçaklı Hafif Süvari Alayı mensubu subaylara, Kuzey Afrika'da görevli Fransız komutan/valilerden, Zulu savaşlarındaki "centilmen" İngiliz subaylarına ya da Şeyh Şamil'e karşı harekât yürüten Rus generallerine kadar birçok kişiden dinleyebilirsiniz.
Özellikle 11 Eylül 2001 terör saldırıları sonrasında önce Afganistan, Irak ve bugün Suriye ya da Libya'da yaşanan olaylar alanın çalışanlarının eski defterleri yeniden karıştırmalarına neden oldu. Dünyadaki tüm ordular, askeri entelektüeller, konu ile ilgili siyasi liderler yeniden ayaklanma ve ayaklanmaya karşı koyma konularını okumaya, araştırmaya başladılar. Bu noktada bilginin önemi bir kez daha ortaya çıktı. Bu bağlamda Cenker Korhan DEMİR'in bu kitabı, okuyucuları için ufuk açıcı bir eser olacaktır.”
Doç. Dr. Nihat Ali ÖZCAN
A. Murat Ağdemir Devletlerin politikalarını yönlendiren bireylerin düşüncelerinin önemli sonuçlara yol açtığını fark etmek önemlidir. Bu ilişkileri açıklarken tarihin, algıların ve değer yargılarının oynadığı rolü kavramaya çalışmak, yapı ve devlet gibi gayrişahsi güçlerin egemen olduğu açıklamalara insani bir perspektiften yaklaşmak gerekmektedir.
Filistin Sorunu; farklı akademisyenler, yazarlar ve yorumcular tarafından son derece farklı bakış açılarıyla ele alınmıştır. Bu farklı bakış açıları, insanları tartışılmakta olan konu hakkında yeni sorulara ve araştırmalara sevk edebilmektedir. Bu kitapta da özünde toprak paylaşımının bulunduğu Filistin Sorunu; Yahudi liderlerin bakış açısı, değer yargıları, inançları ve tutumları açısından ele alınarak okurlarına farklı bir bakış açısı sunulmak istenmiştir.
Sadi Çaycı, Fatma Taşdemir, Füsun Özerdem, Sezai Özçelik, Saadat Rustemova Demirci, Reha Yılmaz, Yiğit Anıl Güzelipek, Doğan Şafak Polat Günümüzde yaşanan çatışmalar ve bunların sonucu olarak ortaya çıkan güvenlik çıkmazlarında, ayrılıkçı ayaklanmalar ve terörizm hem akademisyenler hem de barış inşası aktörleri için yeni dinamikler ve sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Soğuk Savaş’ın bitmesinden bu yana geliştirilen insani yardım, barış inşası, yeniden yapılanma ve entegrasyon programları, özellikle 11 Eylül 2001 sonrası ortaya çıkan uluslararası güvenlik krizleri süreçlerinde ve “Arap Baharı” çatışma ortamlarında çatışmadan etkilenmiş toplumların ihtiyaçlarına yeterince yanıt verememektedir. Türkiye, Irak, Filipinler, Libya, Suriye, Kolombiya, Afganistan, Sudan ve Filistin gibi dünyanın birçok yerinde yeni güvenlik riskleri, çatışma, ayrılıkçı isyanlar ve terörizmle karşı karşıya kalan toplumların sorunlarını çözmek için bu sorunlara yeni bakış açıları getirmek gerekmektedir. Bu nedenle ki “Güvenliğin Gündeminden: Çatışma, Ayrılıkçı Ayaklanmalar ve Terörizm” yukarıda belirtilen sorunlara değişik perspektiflerle bakarak, literatürde eksikliği çok hissedilen bir alana etkin bir şekilde hizmet edebilecek bir çalışma hâlinde karşımıza çıkmaktadır. Türkiye’de bu konularda çalışan değişik disiplinleri temsil eden akademisyenleri bir araya getiren bu kitap, Dr. Saadat Rustemova Demirci’nin editörlüğünde büyük bir özenle hazırlanmıştır. Okuyucularına sorgulayan bir inceleme tekniğiyle ulaşan bu kitap; çatışma, ayrılıkçı ayaklanmalar ve terörizmin birbiriyle iç içe geçtiği günümüz güvenlik sorunları sarmalını etkin bir şekilde açma ve analiz etme fırsatı vermektedir. Bu konular üzerinde çalışan akademisyen ve öğrencilerin “Güvenliğin Gündeminden” kitabını benim gibi ilgiyle okuyacaklarını düşünüyorum.

Prof. Dr. Alpaslan Özerdem
Centre for Trust, Peace and Social Relations
Coventry University

KATKIDA BULUNANLAR
Sezai Özçelik, Reha Yilmaz, Yiğit Anil Güzelipek,
Fatma Taşdemir, Sadi Çayci, Saadat R. Demirci,
Füsun Özerdem, Doğan Şafak Polat
Serkan Yenal, Aytekin Cantekin Bu kitapta; son dönemde giderek yaygınlaşan isyan hareketleri, terörist faaliyetler, bu hareketlere hasım devletlerin desteği ve bu faaliyetlere ilişkin ülke tecrübeleri, ayrıca bu faaliyetlere maruz kalan devletlerin meşru müdafaa hakkı incelenmektedir.
Kitap, alana ilgi duyan akademisyen ve öğrencileri, güvenlik kuruluşları personelini ve konu hakkında bilgi birikimini artırmak isteyen genel okuyucuyu kapsayan geniş bir kitleye hitap etmektedir.
Adem Solak "Ne yazık ki, savaşın terörizme karşı yapılmadığı, aksine, terörizmi savaşın doğurduğu gerçeği anlaşılmıştır; tıpkı Irak işgalinin bize gösterdiği gibi. Evet, işgaller ve savaşlar terörizme yol açan nedenleri körüklemektedir. Şu anda insanlık tarihinin önemli bir yol ayrımındayız; tarihte iz bırakacak dönemeçlerden birini yaşıyoruz. Eğer Batı, bu savaşkan tavrını sürdürerek, kendi halklarını bile kandırarak insanları dışlayan ideolojilerini yaymakta diretirse; dünya uçuruma yuvarlanıp, bir kan gölüne dönecek, sonu gelmez anlaşmazlıkların ve korkunç katliamların girdabında boğulup gidecektir." (GOFFİREDO)
Bu eser, yazarın bizzat cezaevlerindeki teröristlerle ve canlı bomba sürecinden geçenlerle 30 yıl boyunca yüz yüze yaptığı çalışmalar ve uluslararası literatürden dikkatle seçtiği öz belirlemelerden oluştu. 18 yıl dağda, çatışma alanlarında bulunup hayatta kalmayı beceren bir teröristin "geciken itiraflar" niteliğindeki anlatımları, Türkiye'nin son 35 yılda yaklaşık 50 bin insanın terör adına ölümünün ve bu sürede sadece terörle mücadeleye neden bir trilyon ABD Doları harcamak zorunda kaldığının açık belgeleri gibidir. Gençlerin nasıl terörist/canlı bomba oldukları da bu eserin ana konusudur.
Ahsen Saçlı, Ali Burak Darıcılı, Bilge Durutürk, Engin Koç, Ergenekon Savrun, Halil Emre Deniş, Hasan Acar, İhsan Burak Birecikli, Kamil Tarhan, Mustafa Ali Sezal, Mustafa Yıldız, N. Neşe Kemiksiz, Özkan Gönül, Pınar Akarçay, Serkan Yenal, Süleyman Temiz, Yeşim Demir, Yunus Karaağaç Güvenlik ve terör, 21. yüzyılın kuşkusuz önemli sorun alanlarındandır. Günümüz dünyası, ilişkilerin belirsizleştiği ve tehdidin nereden geleceğinin belli olmadığı bir kaos ortamını bizlere hazırlamıştır. Bu süreçte, gerek devlet gerek vatandaş olarak huzur ortamında yaşamak bir takım sorumlukları beraberinde getirmiştir. Bu kitap, güvenlik ve terör kavramlarını, günümüz dünyasının bakış açısıyla değerlendirmektedir.
Bu kitapta, güvenlik ve terör kavramları üzerine özgün ve nitelikli çalışmalar bulunmaktadır. Terörün 21. yüzyılda geçirdiği dönüşüm, küresel terörün gelişme aşamaları ve uluslararası örgütlerce tanım sorunsalı tartışılmıştır. Genellikle hibrit yapılarla etki sağlamaya çalışan terör, günümüzde ileri teknoloji ile desteklenmeye çalışılmaktadır. Kitapta tüm bu süreç tartışılmış ve kitabın teorik kısmı ortaya çıkmıştır.
Küresel Terör ve Güvenlik Politikaları, bahsedilen bu teorik çerçevenin ışığında, dünya üzerinde varlık göstermeye çalışan DAEŞ, Boko Haram, Lord of Resistance Army ve YPG gibi bir takım terör örgütlerini ve devletlerin terör örgütlerine karşı uyguladıkları güvenlik politikalarını izah ederek, ilk bölümlerde ortaya koyulan teorik çerçeveyi ilerleyen bölümlerde somutlaştırmaktadır.
Bu kitap, siyaset bilimi, uluslararası ilişkiler ve güvenlik ile ilgilenen araştırmacılar için bir kaynak teşkil etmektedir. Aynı zamanda günümüz dünyasının küresel ve bölgesel ilişkilerine de güvenlik ve terör kavramlarını izah etmesi açısından bir ışık tutmaktadır.
Suat Begeç Soğuk Savaş Dönemi ile başlayan, 11 Eylül saldırıları ile devam eden ve 2019 yılının sonunda ortaya çıkan Covid-19 küresel salgınının etkisiyle yön değiştiren dünyamız, karmaşık, muğlak ve belirsiz bir yapıya dönüşmüştür. Bu durum birçok kavramın yeniden sorgulanmasını ve tanımlanmasını gerektirmiştir. Dünya orduları ve savaşlar da bu durumdan nasibini almıştır.
Yakın geçmişe bakıldığında, tahrip etkisi çok olan İkinci Dünya Savaşı'nda, Avrupa kıtasındaki askerî çatışmaların büyük bölümü meskûn mahallerde meydana gelmiştir. Günümüzün küresel gücü ABD Deniz Kuvvetleri'nin denizaşırı askerî müdahalelerinin büyük çoğunluğunun şehirlerde gerçekleştiği bilinmektedir. 2025 yılında 5 milyar insanın şehirlerde yaşayacağı, nüfusun %75'inin sahil bölgelerine 200 km. uzaklıktaki alanlar içerisine yerleşeceği varsayılmaktadır. 2030'lu yıllarda ise şehirlerin, çoklu yetki alanlarına sahip devasa yönetim bölgelerine dönüşeceği ve birkaç ulusun birleşmesinden meydana gelen büyük anakent bölgelerinin oluşacağı tahmin edilmektedir. Dolayısıyla gelecekte sahil bölgelerinin ve şehirlerin savaş alanları olarak kullanılacağı değerlendirilmektedir.
Bu gelişmelere bağlı olarak NATO tarafından meskûn mahallerde gerçekleştirilmesi planlanan harekâtlar için NATO Şehirleşme/Kentleşme 2035 Projesi gündeme alınmış ve İttifak'ın gelecekteki yeteneklerinin gelişimine köprü olabileceği düşünülen “Capstone Konsepti"nin geliştirildiği belirtilmiştir.
TSK; Cumhuriyet döneminden günümüze kadar olan süreçte özellikle NATO çatısı altında almış olduğu “Barışı Tesis” ve “Barışı Koruma” görevlerinin büyük bölümü ile 1984 yılından beri terörizmle mücadele kapsamında sürdürdüğü iç güvenlik ve sınır ötesi operasyonlarının bir kısmını meskûn mahallerde gerçekleştirmiş ve gerçekleştirmeye devam etmektedir.
Bu kitabı; geleceğin savaşlarında çokça yer alacağı değerlendirilen “Meskûn Mahallerde Savaş” ile ilgili harekâtlara yönelik teknik alan bilgilerini görev yaptığı yıllarda edinmiş olduğu bilgi ve deneyimleriyle, stratejik ve teorik bilgileri ise akademik bakış açısıyla harmanlayarak okuyucuların anlayabileceği dilde aktaran, akademisyen ve mavi bereli komando subayının gözünden okuyacaksınız.
Kitap sayesinde konu ile ilgisi olan okuyucuların bilgi dağarcığı tazelenecek, yeni ilgilenen okuyucular ise gelecekteki savaş alanları olarak değerlendirilen meskûn mahalleri ve bu meskûn mahallerdeki savaş stratejisini farklı bakış açısıyla değerlendireceklerdir.
Zahir KIZMAZ, Nimet TEGİN Temmuz 2015 yılında müzakere sürecinin çökmesi ile birlikte PKK örgütünün ilan ettiği "devrimci halk savaşı" bölgede yıllarca süregelen Kürt ve PKK sorunun yeni bir aşamaya evrilmesi açısından son derece önem arz etmektedir. "Devrimci halk savaşı kapsamında örgütün birçok kentte özyönetim ilan ederek, yerleşim bölgelerinde hendekler kazması, barikatlar oluşturması ve yaşam alanlarını patlayıcılarla döşemesi ile birlikte Kürtler ilk kez kitlesel anlamda PKK örgütünün mağduru olmuşlardır. Bu olay Kürtlerin siyasal parti eğilimlerinde ve örgüte bakış açısında ciddi bir kırılma yaratmıştır. İlk kez Kürtlerle, PKK örgütü ve Kürtler adına siyaset yapan HDP arasında ciddi bir mesafe oluşmuştur. Kürtlerin örgütün hendek ve barikat eylemlerine destek vermemesi, tüm tehditlere rağmen hendek ve barikat eylemlerinin arkasına geçmek yerine göç etmeyi tercih etmesi, son dönemlerde HDP belediye başkanlarının ve milletvekillerinin tutuklanması sürecinde örgütün ve partinin Kürtleri sokağa inme çağrılarını dikkate almayıp protesto hareketlerine katılmamaları, işyerlerinin kepenklerini kapatmamaları gibi gelişmeler, Kürtlerde örgüt ve bileşenlerine karşı oluşan tepkinin ve açılan mesafenin en belirgin göstergelerini/kanıtlarını oluşturmaktadır.
Çağla Mavruk Cavlak After the Cold War, International Relations has seen a resurgence of interest in the study of regional powers. Scholars have been paying increasing attention to regional powers as important actors in world politics and studying their foreign policy, but few if any studies have discussed the behaviors of regional power comprehensively and comparatively. The purpose of this book is to gain a better understanding of regional power foreign policy strategies and behaviors by analyzing them comprehensively and comparatively. Unlike previous studies on cooperation and conflict within regions, this study focuses on the reasons for the strategic tendencies and motivations of regional hegemons and great powers and their effects on regional cooperation and conflict. Moreover, departing from Hegemonic Stability Theory, this book also aims to explore similarities and differences between regional and global hegemonic foreign policy strategies.
Alper Ekmekcioğlu “Blackwater Başçavuş ise MPRI General’dir.” (Trifkovic)
“Ücretlerimizin pahalı olduğunu düşünüyorsanız, hapishanede yaşamayı deneyin.” (Executive Outcomes)
“KBR şirketi ortaya çıktığında, birlikler sıcak duş alacaklarını, temiz tuvalet kullanacaklarını ve satranç oynayabileceklerini bilmektedir.” (Chatterjee)
“Eğer Executive Outcomes’u istiyorsanız, MPRI’i istemiyorsunuz demektir.” (Harry Ed. Soyster)
“Bir çek yaz ve savaşı bitir.” (Doug Brooks)
“Şirket savaş ya da barış durumuna kendi inisiyatifi ile karar verir; herkes için adaleti sağlar; …koloniler kurar, tahkimatlar oluşturur…” (Universal Dictionary’nin Hollanda Doğu Hindistan Şirketi Hakkında Yorumu)
“Para yoksa İsviçreli de yok” (Anonim)


Cenker Korhan Demir Terörizmin ortaya çıkışını antik çağlara kadar götürmek mümkün olsa da, bu sorunun akademik çalışmaların konusunu oluşturmaya başlaması ancak 20'nci yüzyılın sonlarına doğru olmuştur. Uluslararası alanda yaygın olarak görülen bu eğilim ülkemizi de etkilemiş, terörizm sorunun anlaşılması ve çözümüne yönelik son yıllarda artan bir şekilde bilimsel anlamda çaba gösterilmeye başlanmıştır. Fakat ülkemizdeki akademik çalışmalarda Türkiye'ye özgü soruna odaklanılarak genel olarak bir terörist örgütün ayrıntılı olarak incelendiği dikkat çekmektedir. Bu kitap, Avrupa ülkelerinde benzeri motivasyonlara sahip örgütlerin neden ortaya çıktıkları ve ilgili ülkelerin bunlarla nasıl mücadele ettiklerini karşılaştırmalı olarak analiz ederek, mevcut yazına katkıda bulunmayı hedeflemektedir. Sebeplerinden Mücadele Yöntemlerine Etnik Ayrılıkçı Terörizm: PIRA, ETA, PKK başlıklı bu eser, güvenlik ve terörizm alanında çalışan araştırmacılara olduğu kadar konuya ilgi duyan kamuoyunun da faydalanabileceği bir kaynak niteliğindedir.
Ahsen Saçlı, Aşkın İnci Sökmen Alaca, Aytekin Cantekin, Ergenekon Savrun, Fulya Köksoy, Gökhan Çapar, Halil Emre Deniş, Halil Kanadıkırık, Hasan Acar, İbrahim İrdem, Mehmet H. M. Bektaş, Ozan Kavsıracı, Serkan Yenal, Süleyman Temiz, T. Gökhan Özçelik, Yunus Karaağaç “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.” Bu sözle Herakleitos, zamanının çok ötesine bir mesaj göndermekteydi. Günümüzde zamana yenik düşen dünya ve insanlık, bu sözü her geçen saniyede yaşayarak doğrulamaktadır. Bir saniye öncesine dönmenin imkânsızlığı, pek çok alanda olduğu gibi uluslararası politikada da sürekli değişen ve dönüşen bir ortamı doğurmaktadır. Terörizm de uluslararası politikadaki diğer her şey gibi değişmektedir. Özellikle 11 Eylül Saldırıları, dünyada terörizmin değişim ve dönüşümünde katalizör etkisi yaratmış ve yeni bir başlangıç oluşturmuştur.
Siyasal şiddet, toplum ya da devlet kanalıyla gerçekleşen politikanın şiddet yoluyla işletilmesini ifade ederken radikalizm (köktencilik), bilim, din ve politikada temelden değişiklik yapma eğilimini ifade etmektedir. Bu kitapta terörizm, siyasal şiddet ve radikalleşme boyutuyla işlenmiştir. Alanında uzman akademisyenlerden oluşan yazar kadrosuyla ve uzun uğraşlarla hazırlanan bu kitabın, öğrencilere, akademisyenlere, güvenlik kuvvetlerine ve konuya ilgi duyan genel okuyucuya hitap etmesi amaçlanmıştır.
Kıymet YAVUZASLAN "Soğuk Savaş döneminde; küresel rakiplerine karşı son derece tutarlı bir strateji belirleyerek başarıya ulaşan ABD, 21. yüzyılın küresel güçleri karşısında aynı tutarlılığı sergilememiş ve her açıdan küresel bir güç olarak tamamladığı 20. yüzyılın ardından Amerikan hegemonyasının 21. yüzyıldaki mevcudiyeti konusunda son dönemde pek çok tartışma gündeme gelmiştir. Özellikle 2008 küresel ekonomik krizinden sonra güç dengelerinde yaşanan değişimlerin ve bunun sonuçlarının öngörülebilmesi gittikçe zorlaşırken, hegemonya kuramının, bu sorunsalı en iyi şekilde açıklayabilecek ve çözümleyebilecek kuramsal yaklaşımlardan biri olduğu savından hareket eden bu çalışma, Amerikan hegemonyasının, tarihsel arka planını, kaynaklarını, dayanaklarını ortaya koyarken 21. yüzyıldaki durumunu analitik bir bakış açısıyla değerlendirme düşüncesinden doğmuştur.
21. yüzyılda küreselleşme ve bilişim alanındaki gelişmelerin de etkisiyle önceden tahmin edilemeyen sonuçların ortaya çıkması, Amerikan hegemonyasının dünü ve bugününün analizinin tarihsel ve teorik bir bakış açısı ile yorumlanmasının yanı sıra, farklı bir perspektifin de geliştirilmesini gerektirmiştir. Etkili stratejiler oluşturmaya ve elde edilen sonuçları değerlendirerek kontrol etmeye yönelik kararlar almak için kullanılan bir stratejik yönetim analiz yöntemi olarak; SWOT (Strengths, Weaknesses, Opportunities, Threats) analizinin, Amerikan hegemonyasının geleceğinin analizi için kullanılması ile 21. yüzyıldaki durumuna ilişkin öngörülerin ötesine geçilmiştir. Elinizdeki bu kitapta Amerikan hegemonyasının akıbetinin ne olacağına dair yapılan diğer çalışmalardan farklı olarak stratejik yönetim penceresinden bakılmış ve 21. yüzyıl Amerikan hegemonyasının anlık fotoğrafı çekilmiştir."
Mehmet Kurum Siyasal şiddet biçimi olarak terörizm, tarihsel olarak değişken dinamikleri ve asimetrik boyutuyla hem kavramsal hem de zamana ve bölgelere göre değişen pratikleriyle ayrı bir güvenlik sorunu olarak gelişim göstermiştir. Çeşitli teknolojilere ve silahlara erişim fırsatlarının artması, terörist örgüt ve hareketlerin hem yerel düzeyde hem de küresel düzeyde öldürücülüğü yüksek kitlesel eylemler yapabilmelerine olanak sağlamıştır. Terörizm tehdidinin sınır aşan boyutlarına karşın terör ve terörizmle mücadele büyük oranda devletlerin kendi tehdit algılamalarına göre pratikte tepkisel ve sınırlı uluslararası iş birlikleri ile yürüttükleri bir alan olarak gelişmiştir. Bu kitapta, terörizm, siyasal şiddetin bir türü olarak hem teorik hem de pratik boyutları ile kapsamlı bir şekilde ortaya konulmaktadır. Ayrıca terörizmle mücadele yaklaşım, strateji ve uygulamaları ele alınarak her uygulamanın olumlu ve olumsuz yönleri farklı örnekleri ile ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Bu çerçevede ortaya çıkan kitap hem teorik bilgi alt yapısı sunması hem de teorik bilgileri farklı pratik örnekler ile desteklemesi açısından terörizm ve terörizmle mücadele konusunda akademik çalışmalarda kullanılabilecek temel bir kaynak niteliğindedir. Bunun yanında terör tehdidi ile dinamiklerinin anlaşılmasına ve bu tehdit ile nasıl mücadele edileceği konusunda yaklaşım, strateji ve uygulamalar geliştirilmesine katkıda bulunmayı hedeflemektedir.
Kemal Olçar, Serkan Yenal, Ramazan Aslan, Ramazan Aslan, Cavit Emre Aytekin, Erdem Erciyes, Emrah Özdemir, Zeynep Ece Ünsal, Hayrettin Küpeli Güvenlik ve terör çalışmalarının gün geçtikçe önemi artmaktadır. Bu noktada yazında konu ile ilgili çok sayıda çalışma bulunmaktadır. Bu çalışmayı diğer çalışmalardan ayıran en önemli özellik, bölümlerin saha tecrübesini akademik tecrübe ile birleştiren bir akademisyen grubu tarafından hazırlanması ve teori ve uygulamayı birleştirmesidir.
Kitap bu özelliği ile, güvenlik kuruluşları, personelleri, akademisyenler ve genel okuyucuya geniş bir kitleye hitap etmektedir.
Abdulkadir Baharçiçek, Alpcan Acar, Canan Katılmış, Ender Akyol, Fatih Tekin, Fatma Nur Özdemir, Gökhan Tuncel, Mehmet Emin Güven, Osman Ağır, Selahaddin Bakan, Umut Turgut Yıldırım Soğuk Savaş’ın sonlanmasıyla birlikte küresel politikadaki güç mücadelesi farklı mecralarda yeni bir şekil alarak devam etmiş; yeni süreçte bir tür siyasal şiddet türü olan terörizm, en önemli küresel sorunlarından birisi hÂline gelmiştir. Bugün artık bireysel, ulusal ya da uluslararası güvenliğe yönelik en büyük tehdidi terörizm ve terör motivasyonlu faaliyetler oluşturmaktadır. Terörü kullanarak stratejik hedeflerine ulaşma amacı taşıyan ülke ve grupların fazlalığı, terörle mücadele süreçlerini olumsuz yönde etkilemektedir. Jeopolitik konumu ve tarihî geçmişiyle birçok farklılığı bünyesinde barındıran Türkiye, birçok terör örgütü ile uzun yıllardır mücadele etmek zorunda kalmıştır. Türkiye’de doğrudan ya da dolaylı olarak faaliyet yürüten EL KAİDE, İŞİD, DHKPC, PKK ve HİZBULLAH terör örgütlerinin ele alındığı bu kitapta öncelikle terör ve propagandanın kavramsal çerçevesi çizilmektedir. Daha sonra ise bahsi geçen terör örgütlerinin ideolojik zemini, amaçları, stratejik izlekleri, hedef kitleleri, eylemleri ile propaganda süreçleri hakkında kapsamlı bilgilere yer verilmekte ve derinlikli analizler yapılmaktadır.
Mehmet Kurum Terörizm, tarih boyunca devlet ve toplumlar için çeşitli seviyelerde tehdit oluşturmuştur. Bu tehdit, Soğuk Savaş dönemi ve öncesinde daha çok devletlerin sınırları içerisinde ve çoğunlukla belirli coğrafi bölgeler ile sınırlı iken, günümüzde artan küreselleşmeyle birlikte ortaya çıkan fırsat ve imkânlar ile çeşitli seviyelerde devletlerin sınırlarının ötesine geçerek devlet ve toplumlara karşı en önemli tehditlerden biri haline gelmiştir. Nitekim 11 Eylül 2001’de ABD’ye karşı gerçekleştirilen saldırılar, terör tehdidinin hem organizasyonel hem de operasyonel olarak nasıl sınırların ötesinde faaliyet gösterebildiğinin ve tüm dünyada nasıl etki yaratabildiğinin anlaşılmasını sağlamıştır. Bu saldırılar sonrasında önceleri daha çok tepkisel olarak eylem yapan teröristleri etkisiz hale getirmeyi hedefleyen güvenlik odaklı mücadele yaklaşımlarının yetersizliği anlaşılmış ve teröristlerin barındıkları ve istismar ettikleri ortamların hedef alınmasının gerekliliği ortaya çıkmıştır.
Bu çalışmada, terörist örgütlerin iç ve dış dinamiklerinin farklı olduğu, değişen dünyaya uyum sağlayarak geliştikleri ve çeşitli şekil ve seviyelerde güvenli ortamlar elde ettikleri dikkate alınarak, güvenli ortamlarının hedef alınmasını öngören ve her terörist örgüte uygulanabilecek bir mücadele yaklaşımının geliştirilmesi amaçlanmıştır. Terörist örgütlerin güvenli ortamlarının hedef alınmasını öngören bu yaklaşım, uzun yıllar varlığını devam ettiren ve uluslararası boyutlarda faaliyet gösteren terörist örgüt PKK’ya uygulanarak, terörist örgütlere karşı yeni mücadele
strateji ve uygulamalarının nasıl geliştirilebileceği
konusunda katkı sağlanması hedeflenmiştir.
Ahmet Cülük,Murat Koçanlı, Ali Gök,Aytekin Cantekin, Cansel Akyüz, Çağla Mavruk, Fikret Baykalı, Gökhan Çapar, Gülçin Orhan, İzzet Koncagül, Mert Umut Dölek, Muhammed Hayati Taban, Ömer Faruk Kocatepe, Serkan Yenal, Zafer Koç 21. yüzyıl açısından en önemli tehditlerden biri olarak kabul edilen terörizm, dünya genelinde pek çok ulusu, toplumu ve bireyi doğrudan ilgilendiren bir sorun konumuna gelmiştir. Terörizmin neden olduğu tahribat, uluslararası ilişkilerden bireylerin yaşantılarına kadar pek çok alanda hissedilmektedir.
Bu kitap; terörizmin çok boyutlu yapısını, tarihini, nedenlerini, psikolojik ve sosyolojik analizini ve bu sorunla nasıl başa çıkılması gerektiğini derinlemesine inceleyerek konuya dair geniş bir perspektif sunmayı amaçlamaktadır. Kitap; alanda çalışanlar, akademisyen ve öğrencilerle birlikte genel okuyucuya da hitap etmektedir.


Ahmet Gedik, Aybike Serttaş, Efe Can Gürcan, Erol Demir, Fahri Erenel, Fikret Akfırat, Gökhan Ak, Güngör Şahin, Kazim Murat Özkan, Nuriye Niğdelioğlu Happani, Özenç Kayalı, Rabia Güngörsen, Sidar Sönmez, Simge Pelit, Suat Eren Özyiğit, Şükran Pakkan, Tolga Sakman Terörizm ile mücadele "aklın akılla mücadelesi"dir ve bu mücadele öngörüye dayanır. Umutsuzluk ve yılgınlığa asla yer yoktur bu mücadelede. Kazanabilmek için bir adım önde olmanız gerekir. İstihbarat, teknoloji ve ideoloji üçgeninin tam oluşturulması, sonuca ulaşmada önemli bir adım anlamını taşıyabilir.
Terör sadece terör örgütlerinin gerçekleştirdiği bir eylem türü değildir. Devletler tarafından da kullanılan bir vasıta hâline gelmiştir. Devlet terörü denilen bu yaklaşımı kullanan devletler karşısında uluslararası hukuk yetersiz ve çaresiz kalmaktadır. Katledilen, sivil halk olmaktadır.
Terör örgütlerinin hedeflerini bir adım daha ileriye taşıyarak IŞİD örneğinde olduğu gibi devletimsi yapılar hâline geldiklerini de gördük. Ayrıca bugüne kadar kendi bünyeleri dışında dışarıya genel olarak kapalı olan terör örgütlerinin dünyanın birçok ülkesinden insanların katılması ile eleman temin sorunlarını da çözdüklerini gözlemledik.
Günümüzde terör örgütleri kadar tehdit yaratabilecek organize suç örgütlerine de ayrı bir yer açmak gerekir. Terörle mücadeleyi öğrenme konusunda belirli bir mesafe katetmişken bu yeni tip örgütleriyle mücadele de en az terör örgütleri ile mücadele kadar dikkate alınmalıdır.
Bu kitapta, terörü bir vasıta olarak kullanan devletlere ve örgütlere karşı yeni yaklaşımlar, farklı disiplinlerin bakış açısı ile ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Fatma Taşdemir “Terörizm bir çeşit suçtur; bir çeşit tiyatrodur ve bir çeşit savaştır”.

Terörizm ve Ülke Dışı Kuvvet Kullanma Hukuku, çok boyutlu terörizm olgusunu ve terörizmle mücadelede kuvvet kullanma hukuku yaklaşımının önemini anlamak ve değerlendirmek için kaleme alınmış temel bir kaynaktır. Bu Kitap, terörizm, terörizmle mücadelede silahlı çatışmalar hukuku ve kuvvet kullanma hukuku (özellikle meşru müdafaa hakkı) esasında yazılmış en güncel, en kapsamlı ve özenle hazırlanmış bir çalışmadır. Kitapta; terörizmin tanımı, boyutları, nedenleri, tarihi, türleri, stratejileri ve mücadele yöntemleri derinlemesine ele alınmakta ve kuvvet kullanma hukuku çerçevesinde teorik açıdan son derece orijinal ve faydalı bilgiler sunulmaktadır. Bu teorik bilgiler, uluslararası örgütlerin ve devletlerin çeşitli olaylardaki uygulamaları ile sınanarak gelecekte terörizmle mücadele açısından faydalı olabilecek sonuçlar çıkarılmaya çabalanmakta ve analizler yapılmaktadır.
Adem Özer, Alper Ekmekcioğlu, Burak Güneş, Bülent Sarper Ağır, Cem Savaş, Cenk Özgen, Cihan Daban, E. Nur Sezek, Eda Ünal, Ejazul Haq Ateed, Ekin Deniz Uygun, Fatma Sümer, Ferhat Çağrı Aras, Göktuğ Çalışkan, Hakan Karaaslan, Hüseyin Fazla, Keisuke Wakizaka, Kürşad Kağan Ergün, Levent Yiğittepe, Medihanur Argalı, Mehmet Emin Erendor, Merve Suna Özel Özcan, Muhammed Naim Naimi, Murat Demirel, Ogün Burhan Aydın, Selçuk Çetin, Selim Kanat, Selim Kurt, Serhat Erkmen, Sertaç Canalp Korkmaz, Simay S. Doğan, Ümit Tetik, Vahit Güntay Terör ve terörizm, uluslararası ilişkiler disiplininin en tartışmalı kavramları arasında yer almaktadır. Bu iki kavramın tartışmalı olmasının başlıca sebebi ise üzerlerinde varılan ortak bir tanımın olmamasından ileri gelmektedir. Terör; tedhiş, yıldırma ve korkutma anlamlarına gelirken terörizm ise "siyasi amaçla silahlı propaganda eylemi" olarak herkesin kabul edebileceği, objektif bir yaklaşımla tanımlanmaya çalışılmaktadır. Terörizm üzerine yapılan tartışmalar, sosyal bilimlerde ve diğer alanlarda kavram üzerine daha çok araştırma yapılmasına ve yayınlar üretilmesine neden olmaktadır. Ancak bu yayınlar, çoğunlukla Batılı akademisyenler tarafından yapılmakta ve ülkemizde yerli literatürde terörizm üzerine yapılan çalışmalar, yeterli düzeye ulaşamamaktadır. Bir başka deyişle üzerinde bu kadar çok konuşulan ve hayatımızı ontolojik güvenlik bakımından etkileyen terörizm hakkındaki çalışmalar, yetersiz düzeyde kalmaktadır. Terörizmin El-Kitabı: Kavram, Tanım, Nedenleri, Tarihsel Süreci ve Mücadele Yöntemleri adını verdiğimiz ve otuz üç kıymetli yazarı bir araya getiren bu çalışma, yukarıda saydığımız eksikliği giderme amacını taşımakta ve ülkemizde bu alanda çalışan akademisyen ve araştırmacıların çalışmalarına katkı sunmayı hedeflemektedir
Canan Orhan Gönül Şiddet, uluslararası ilişkiler alanında savaş, saldırı, baskı ve terör gibi biçimleriyle ortaya çıkmaktadır. Bu şiddet biçimlerinden terörizm, küreselleşme döneminde yeni boyutlar kazanmış ve böylece uluslararası barış ve güvenliği etkilemesiyle uluslararası toplumun ortak sorunu hâline gelmiştir. Devletler artık uluslararası terörizme karşı tek başına mücadelede zorlanmaktadır. Askerî güce dayanan realist yaklaşımlar bu konuda yetersiz kalmaktadır. Günümüzde güvenlik kavramının genişlemesi ve derinleşmesiyle de devlet dışı aktörler uluslararası sistemde daha etkin olmaya başlamıştır. Bu gelişmeler doğrultusunda neoliberal kurumsalcı yaklaşımlar iş birliğine dayanan çoğulcu güvenlik teorilerini savunmaktadır. Neoliberal kurumsalcılığa göre terörizmi engellemek ve mücadele etmek için uluslararası rejim güçlendirilmeli ve uluslararası kurumlar aracılığıyla iş birliği geliştirilmelidir. Bu yaklaşım açısından IŞİD gibi yeni terör örgütlerine karşı ancak bu şekilde sonuç alınabilir. Dinî ideolojisi, gevşek örgütlenme yapısı, finansal kaynakları, bilişim teknolojilerini iyi derecede kullanması, yabancı savaşçılara ve ağır silahlara sahip olması gibi özellikleriyle IŞİD, uluslararası iş birliği yapılarak yenilgiye uğratılmıştır. Fakat IŞİD tehlikesinin tam olarak ortadan kalktığı söylenemez, dolayısıyla uluslararası terörizme karşı etkin bir mücadele için iş birlikçi güvenlik anlayışının geliştirilerek sürdürülmesi gerekmektedir.
Umut KEDİKLİ Yazarın, Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler Bölümü'nde Araştırma Görevlisi olduğu dönemde yazmış olduğu “Devlet Destekli Terörizm Nedeniyle Devletin Uluslararası Sorumluluğu” başlıklı doktora tezinden kitap haline getirilen bu çalışmasında terörizmin tanımlanmasına ilişkin mevcut tartışmalara girilmeksizin, bir devletin uluslararası terörizme destek olması durumunda uluslararası alanda siyasi ve hukuki açılardan sorumluluğunun doğacağı ve terörizme destek olan devletin karşı karşıya kalacağı hukuki ve siyasi yaptırımların neler olabileceği irdelenmektedir. Kitapta, uluslararası terörizme yönelik devlet desteğinin farklı şekilleri tarihsel olarak örneklerle açıklanmaktadır.
Kitabın önemli bir özelliği, uluslararası terörizme yönelik devlet desteğinin uluslararası hukuka aykırılığını ortaya koyarken uluslararası toplumun geneli tarafından kabul edilen uluslararası terörizmle mücadeleye yönelik sözleşmelerdeki maddeleri incelemesi ve uluslararası yargı organlarının devlet desteğinin uluslararası hukuka aykırı olduğunu vurgulayan çeşitli kararların hukuki bir incelemesini sunmasıdır. Ayrıca kitabın diğer bir özelliği de, terörizme destek olan devletlere karşı hem uluslararası toplum tarafından hemde bu terörün hedefi olan devlet tarafından başvurulabilecek yaptırımların neler olabileceği konusunu incelemesidir. Bu yönüyle kitabın, Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı devlet destekli terörizm olgusunun ve terörizme yönelik devlet desteği ile mücadelenin daha iyi anlaşılmasına katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Doğan Şafak Polat İnsanlık tarihi boyunca her dönemde varlığını devam ettiren terörizm, değişen ve gelişen koşullara uyum sağlayarak uluslararası barış ve güvenliği tehlikeye düşüren en ciddi tehditlerden birisi hâline gelmiştir. Günümüzde terörizm ulusal sınırları aşmış ve uluslararası terörizm biçimine dönüşmüştür. Hiç şüphesiz terörizmin ulusal sınırları aşması ile birlikte içeriği ve boyutları da büyük ölçüde değişmiş ve daha karmaşık bir güvenlik sorunu hâline gelmiştir. Öyleyse bu sorun nasıl çözülebilecektir?
Uluslararası terörizmle mücadele ancak uluslararası sorunların tartışıldığı küresel bir kurum yolu ile yapılabilir. BM örgütü, evrensel karakteri ve kapsamlı faaliyet alanı ile ortaya çıkan küresel problemlerin tanımlanması, müzakere edilmesi, ortak yaklaşımlar belirlenmesi ve verilen kararların uygulanması için harekete geçilmesi anlamında devletlerin bir araya geldikleri mevcut tek platformdur. Ancak uluslararası terörizmle mücadelede BM'nin başarılı olduğunu söyleyebilmek güçtür.
Bu kitapta, BM örgütünün mevcut yapısı, uluslararası terörizmle mücadeledeki rolü, bu konudaki başarısızlığının nedenleri ve temel organları vasıtasıyla izlediği stratejileri ortaya konulmaya çalışılmıştır.
Ömer Lütfi Taşcıoğlu Osmanlı Devleti’ni parçalayarak Türkleri tarih sahnesinden silmek isteyen ülkeler, tarihin her döneminde bu parçalanmadan pay almayı hayal eden etnik grupları bağımsızlık vaadiyle isyana teşvik ederek, Osmanlı Devleti’nden alacakları paylar üzerinde bağımsız devletler kurmalarını desteklemişlerdir.
Osmanlı Devleti’nin zayıflamasına paralel olarak yabancı devletler tarafından kışkırtılan Sırplar, Bulgarlar, Yunanlılar kısa vadede otonomi, uzun vadede
de bağımsızlıklarını kazanmış ve I. Dünya Savaşı öncesinde sıra Filistin ve Anadolu topraklarının bölüşülmesine gelmiştir.
I. Dünya Savaşı öncesinde baş gösteren tehlikeyi sezen Osmanlı Yönetimi, parçalanmayı öteleyebilmek için önce İtilaf Devletlerine başvurmuş, ancak Osmanlı Devleti’ni parçalamayı kafasına koyan İtilaf Devletlerinin Osmanlı Devleti ile ittifak yapmayı reddetmesi sonucunda Osmanlı Devleti Almanya ile ittifak yapmak zorunda kalmıştır.
Osmanlı Devleti’nin sözde müttefiki olan Almanlar ise I. Dünya Harbi sonlarında Kafkaslar’da Türklerle Ermeniler arasında cereyan eden savaşta müttefiki olduğu Osmanlı Devleti yerine Ermenilere destek vermiştir.
Bu kitapta; yabancı devletlerin 16. Asırdan başlayarak Ermenileri Osmanlı Devleti’ne karşı nasıl örgütledikleri ve kışkırttıkları belgeleriyle ortaya konulmuş, Ermenilerin soykırım iddiasında bulunduğu yıllarda yaşanan olaylar ile Anadolu’dan topraklarını bırakarak göç etmek zorunda bırakılan Türklerin dramı mukayeseli olarak incelenmiş ve özellikle son yıllarda yabancı parlamentoların aldıkları soykırım kararlarının tarihe, gerçeklere ve uluslararası hukuka aykırılığı kanıtlarıyla sunulmuştur.
Bu kitabın yeni yetişen Türk neslinin ileride başına dert açacak bir konuda gerçekleri ortaya koyabilmeleri için ihtiyaç duydukları bilgiyi fazlasıyla sağlayacağına inanıyorum.