Sosyal Bilimler ve Türkçe Eğitimi \ 4-8
Mustafa Akgün Masallar tarih boyunca insanların hayal gücünü ortaya koymuştur. Dev, Keloğlan, dünyalar güzeli kız, aşkın gücü; zalim kral, şehzade, güzellik düşmanları, büyücü; masal kahramanlarından bazılarıdır. Bu kahramanlar arasında çok güzel hadiseler örülmüştür. İnsana tasavvurun üstünde bir rahatlık vermiştir bu kahramanlar ve hadiseler. Ayrıca insanlar masallardan ilhamlar almıştır. Okuyanları rahatlatacağını sandığımız bir tutam masal sunuyoruz.
Tekin Çelikkaya Hedeflenen değerlerin çocuklara nasıl kazandırılacağına ilişkin temel bir yaklaşım ve ortak çerçeve taslak öğretim programlarında yer almamaktadır. Hepimiz özellikle çocukluk ve gençlik yılları başta olmak üzere hayatımızın her kesiminde farklı şekillerde de olsa nasihatlerle karşı karşıya kalmışızdır. Büyüklerden yapılması ve yapılmaması gerekenleri dinlemişizdir. Bazen bunlar sadece nasihat şeklinde olurken bazen de masallar, tarihî hikâyeler ya da kurgusal hikâyeler şeklinde olurdu. Değer eğitimi, doğru ve etkili bir şekilde yapıldığı zaman bireyin gelişimine önemli katkıları olmaktadır. “Çok söyleme arsız edersin, aç bırakma hırsız edersin.” atasözünden hareketle sadece telkin yolu ile değerler eğitimi etkili olmamakta, buna ilaveten diğer yaklaşımların da doğru bir şekilde kullanılması ile değerler içselleştirilip davranışlara dönüştürülmelidir. Yanlış ve sistemsiz yapıldığında ise mutsuzluk ve sorun kaynağı olabilmektedir.
Üstad Necil Fazıl’ın “Tohum saç, bitmezse toprak utansın! / Hedefe varmayan mızrak utansın! / Hey gidi Küheylan, koşmana bak sen! / Çatlarsan, doğuran kısrak utansın!” dizelerinde ifade ettiği gibi bizler tohumu ekmekle mükellefiz. Çocuklarımızın zihinlerini sadece akademik bilgilerle doldurmayıp bu bilgilerin yanında gönüllerini de gerekli değerlerle donatıp onların ahlaklı birer fert olarak yetişmeleri için gereken çabayı göstermeliyiz.
Baskın Demirpehlivan …‘’Oyun eğlence olarak anlaşılmamalıdır; oyun her türlü acının buharlaşıp yok olacağı bir çalışma olarak ele alınmalıdır’’…
Roland BARTHES


Elinizdeki bu kitap bilimsel ve güncel geçerliliği olan pek çok kekemelik yöntemi, oyun terapisi teknikleri, oyun ve oyuncağın tarihi incelenerek hazırlanmıştır.
Dil ve konuşma terapisi alanına, kekemelik sorunu yaşayan okul çağı çocuklarıyla çalışan konuşma terapistlerine ve akıcılık sorunu yaşayan bireylerin ailelerine katkı sağlaması dileği ile…
Ahmet Özkan, Barış Yücesan, Bayram Özbal, Bülent Ayyıldız, Elif Ermağan, Gülnaz Çetinkaya, Işıl Aydın Özkan, Kerim Sarıgül, Mehmet Er, Mustafa Öztürk, Nezir Temur, Öztürk Emiroğlu, Şenay Saraç, Zeynep Ertürk Değişen dünya ile birlikte yabancı dil öğrenimi ve öğretiminden beklenenler de farklılaşmaktadır. Bu yönüyle yabancı dil olarak Türkçe öğretimi, işlenmeyi bekleyen pek çok konuyu bünyesinde barındırmaktadır. Bu konulardan birisi olan kendi kendine Türkçe öğrenimi, bu çalışmanın odağını oluşturmaktadır.
Türkçenin yabancı dil olarak öğretimi çalışmaları genel olarak değerlendirildiğinde, daha çok sınıf içi öğretici merkezli çalışmaların ağırlıkta olduğu, sınıf dışı öğrenici merkezli çalışmaların daha az yer tuttuğu gözlemlenmiştir.
Bu bağlamda bu çalışma, kendi kendine Türkçe öğrenme özelinde daha çok sınıf dışındaki öğreniciyi merkeze alarak yapılacak çalışmalara katkı sunmayı hedeflemektedir. Kitabın ilk bölümünde öncelikle kendi kendine yabancı dil öğreniminin temel kuram, kavram, ilke ve yöntemlerine yer verilmiştir. Takip eden bölümlerde kendi kendine Türkçe öğreniminde ülke bilgisi, kültür aktarımı, hedef kitle, dijital araç ve kaynaklar konuları yer almıştır. Diğer bölümlerde ise çeşitli dil ve milletlerden olanlara yönelik yazılmış farklı türlerin bir arada sunularak irdelenmesinden oluşan bölümlere yer verilmiştir. Bu kısımda, Osmanlı döneminden günümüze kadar yayımlanmış farklı türdeki eserler, bölüm yazarları tarafından seçilip yorumlanarak kendi kendine Türkçe öğrenimine farklı dil ve milletler üzerinden genel bir bakış açısı kazandırmak amaçlanmıştır.
Kitabın hedef kitlesi, Türkçeye gönül vermiş öğrenici, öğretmen ve akademisyenlerin yanında, yabancı dil olarak Türkçe öğretimi alanını sınıf dışı kullanıma açmaya niyetli ve hevesli materyal tasarımcıları, yayınevleridir. Bu yönüyle kitabın, materyal tasarlayacak olanlara bir rehber el kitabı niteliğinde bilgi sunması beklenmektedir.
Kadir Seyhan, Nuri Başusta

Kıyısal ekosistem 10 milin altında balıkçılık aktivitesinin yoğun olarak gerçekleştiği verimli bir bölgedir. Bu nedenle bu bölgenin karakteristik özellikleri, burada yaşayan canlı organizmaların biyo-ekolojisi kadar önem arz etmektedir. Dolayısıyla hem ekosistemi hem de insanoğlunun hedef kitlesini yani canlı kaynakları ve avlanmalarını konu edinen Kıyısal Ekosistem adlı bu kitabın lisans ve yüksek lisans öğrencilerinin ihtiyaçlarını karşılayabilecek nitelikle olduğuna inanmaktayız. Özellikle kültür balıkçılığının kıyısal ekosistemde meydana getireceği etkileri konu alan bölümü ile kitap, okuyucunun dikkatini çevresel değerlendirmeye odaklamayı amaç edinerek farklı bir tarz ortaya koymaktadır. Ayrıca coğrafi bilgi sistemleri, balıkçılık meteorolojisi ve kıyı alanları yönetimi gibi konulara da değinilerek, çalışma kapsamlı hale getirilmiştir. Son yıllarda özellikle deniz bilimleri, canlı kaynaklar, onların biyolojisi ve popülasyon dinamikleri ile ilgili yapıtlar hızla Türkçeye kazandırılmakta ve okuyucunun ihtiyacı bir nebze olsun giderilmektedir. Bu anlamda önemli bir mesafe alındığına da inanmaktayız. Bu kitabın da alanında bir boşluğu dolduracağına inancımız tamdır.

A. Özgül İnce Samur Kitap ve Oyun adlı kitabın devamı niteliğinde olan olan Kitap ve Oyun 2 adlı bu çalışma; okul öncesi dönemde “26”, ilkokul döneminde “19” ve ortaokul döneminde “9” etkinlik olmak üzere toplamda “54” okuma etkinliği örneklerinden oluşmaktadır. İçinde yer alan okuma etkinlikleri tamamen değiştirilmiş; etkinlikler, “Temel Dil Becerileri Tablosu” ve “Kitapla İlişkilendirilen Tanınmış Kişi” başlıkları eklenerek Türkçe dil becerileri ve kültürel payda zenginleştirilmiştir. Bu bağlamda 0-14 yaş döneminde hem çocuk edebiyatının “nitelikli kitaplarından örnekler” hem de “bu kitapların nasıl okunması” gerektiğine ilişkin örnek etkinliklerle dönütler sunulmaktadır.
A. Özgül İnce Samur “Bebeklikten başlayarak çocuk ve gençlerin duygu ve düşünce bilinçlenmesinde, öğretici ve yazınsal özellikler taşıyan görsel ve dilsel uyaranlar önemli bir sorumluluk üstlenir. Çocuklara yaşam ve insan gerçekliğini duyumsatan, onların kavram tasarımı sürecini işleten en etkili uyaranlar, çocuk gerçekliğine uygun, çocuğa göre yapılandırılmış nitelikli kitaplardır.
Çocuk edebiyatı yapıtları; okuma kültürü edinmiş, düşünen, duyarlı bireylerin yetiştirilmesinin temel araçlarıdır. Renk, çizgi ve sözcüklerin anlatım olanaklarıyla yapılandırılan iletiler, çocukların duygu ve düşünce birikimlerini devindirir; onları sezinletici öğrenme sürecinin öznesi kılar. Edebiyat yapıtları bu işlevini çocuklara duyma, düşünme sorumluluğu vererek gerçekleştirir.
Kitap ve Oyun adlı çalışmada, çocuklara okuma kültürü edindirme konusunda uzman bir öğretim üyesinin sorumluluğunda, Okuma Eğitimi dersini alan öğretmen adaylarınca, okul öncesi, ilkokul ve ortaokul dönemindeki çocuklara seslenen kitaplarla okuma etkinlik örnekleri tasarlanmıştır.
Kitap ve Oyun’un, çocuklarına okuma kültürü kazandırmak isteyen annelere ve babalara, öğretmen adaylarına, öğretmenlere kılavuz olacağını düşünüyor, okuma kültürü edinmiş bireyler yetiştirmeyi ilke edinen sevgili meslektaşım Dr. Öğretim Üyesi Özgül İnce Samur’u, bu ilkeyi yaşama geçirme anlayışıyla okuma etkinliklerini hazırlayan geleceğin duyarlı eğitimcilerini içtenlikle kutluyorum.”
Prof. Dr. Sedat Sever
Lokman Taşkesenlioğlu Klasik Türk edebiyatı, binlerce yıllık bir külliyata sahip olan Türk edebiyatının kuşkusuz en görkemli, değerli ve etkili dönemidir. Her ne kadar gerek dil gerekse anlam ve mecaz dünyası itibarıyla bugüne hitap etmeyen, ömrünü tamamlamış bir edebiyat olsa da yeniyi besleyen ve şekillendiren bir edebiyat olduğu gerçeğinden hareketle; divan edebiyatının bütün edebiyat alanlarıyla doğrudan; dinî ilimler, tarih, tıp, felsefe gibi bilimlerle ise dolaylı olarak ilgili olduğu söylenebilir. Yoğun, güçlü, zengin ve uzun ömürlü bu edebiyat geleneğinin ne olduğunun, hangi kaynaklardan beslendiğinin, hangi ürünlerle ne şekilde tezahür ettiğinin bilinmesi, büyük önem arz etmektedir.
Son derece zengin, renkli, karmaşık ve çok katmanlı bir mana ve mefhum dünyasına sahip olan klasik edebiyatın öğretimi ile ilgili bu noktada bazı problemlerin hâsıl olabileceği muhakkaktır. Zira bu öğretimin yeni anlayışla ve son derece öz haliyle gerçekleşmesi, karmaşık olmayan ve pratik bir şekilde sunulması gerekmektedir. Klasik Türk edebiyatı kavramı, genel mahiyeti ve muhteva özellikleri, kaynakları, nazım şekilleri ve türleri, söz sanatları, aruz ve diğer ahenk unsurları, edebî üsluplar, mazmunlar ve mecaz dünyası gibi pek çok konunun ele alındığı bu çalışmada da bu nedenlerle tanımdan hareket eden bir anlayış yerine örnek temelli bir tarz benimsenmiş, sınıflandırmalarla ilgili teferruatlara girilmemiş, akademik tartışmalara dâhil olunmadan, güncel bilgiler kısa ve öz bir şekilde verilmeye çalışılmıştır. Azami konudan asgari düzeyde bahsedilmesi ve özellikle metinlerden hareketle kavramların benimsetilmesi, tanım yapılması yerine örneklerden yola çıkılarak tanıma ulaşılması, klasik edebiyata ait kavramların çok daha kolay bir şekilde öğrenilmesinde faydalı olacaktır.
Lokman Taşkesenlioğlu Türk edebiyatı; sözlü edebiyatın başladığı bilinmeyen zamanlardan bugüne, doğuda Çin'den batıda Avrupa'nın içlerine, kuzeyde Rusya steplerinden güneyde Mısır hatta Hindistan'a kadar olan çok geniş bir coğrafyada; Orta Asya, Azerbaycan ve Osmanlı başta olmak üzere pek çok dil sahasında; büyüklü küçüklü onlarca devlet, hanlık, hanedan ve beylik egemenliğinde bulunmuş topraklarda; gerek avam gerekse havas için gerek din gerekse insan odaklı kaleme alınmış; günümüze ulaşan veya ulaşmayan yüz binlerce eseri ve bu eserlerin yazar ve şairlerini bünyesinde toplayan; külliyatın miktarı ve sanatsal değeri olarak dünyanın sayılı edebiyatlarından biri olarak kabul edilen; bir bilim, kültür, sanat ve dil hazinesidir.
19. yüzyılın ortalarından bugüne kadar onlarca Türk edebiyatı tarihi kaleme alınmış, özverili ve değerli çalışmalar meydana getirmiş pek çok yazar bu konuda büyük kıymet arz eden çalışmalar vücuda getirmiştir. Bu çalışmanın ise daha çok edebiyat öğretimine yoğunluk veren bir edebiyat tarihi olduğunu söylemek mümkündür. Daha önce yayımlanan Klasik Türk Edebiyatı (Kavramlar, Şekil ve Tür Bilgisi, Ses ve Ahenk Unsurları, Anlam ve Mecaz Dünyası) adlı çalışmanın devamı ve tamamlayıcısı olarak hazırlanan eserde, edebiyat tarihi kavramının ele alındığı ilk bölümün ardından ana hatlarıyla 11-19. yüzyıl arası Klasik Türk Edebiyatı Tarihi okuyucuya sunulmuştur.
Eserde dönemler yüzyıllara ayrılarak ele alınmış, her dönem de dil sahalarına göre sınıflandırılmıştır. Önce dönemin genel siyasi ve sosyal tarihi kısaca değerlendirilmiş, kültür-sanat ve bilim hayatının önemli gelişmelerine yer verilmiştir. Daha sonra edebî sahalar ayrı ayrı ele alınarak genel mahiyete değinilmiş, şahsiyetlerin hayatı, edebî görüşleri kısaca işlenmiş, önemli eserler üzerinde teferruatla durulmuştur. Ele alınan hemen her metinden şahsiyetin edebî değer ve tarzını yansıtacak özenle seçilmiş örneklere de yer verilerek aynı zamanda bir klasik Türk edebiyatı antolojisi de oluşturulmaya çalışılmıştır.
Abdullah Cevdet Kırıkçı, Ahmet Durmaz, Canan Tunç Şahin, Çağrı Öztürk Demirbaş, Davut Gürel, Erdal Yıldırım, Fatih Öztürk, Fatma Torun, Hatice Türe, Hüseyin Mertol, Naci Kaan Yıldırım, Nazike Karagözoğlu, Saliha Cevher, Ünal Şimşek, Yavuz Akbaş, Zafer İbrahimoğlu, Zeynep Taşyürek Günümüzün eğitim anlayışında, hangi alan olursa olsun, o alanla ilgili temel bazı bilgileri “bilmek”ten ziyade bildiğiniz şeyleri eyleme dönüştürerek onu “sergilemek” ve nihayetinde davranışa dönüştürmek daha önemlidir. Çünkü, bilgi toplumunun mensupları olarak bizler, bilgiye ulaşmada herhangi bir sorunla karşı karşıya değiliz. Fakat bu çağda önemli olan, bilgilerin beceriye dönüştürülmesidir. Bu yüzden çağımızın anahtar kavramı olan “beceri”, bilinenin kalıcılığına atıf yapan ve bireyde davranışa dönüşen eylem veya onun somut göstergesidir. Sosyal bilgiler öğretimi de ilköğretim düzeyinden yükseköğretime kadar bireyleri, yaşadıkları dünyada “etkin vatandaş olabilme” amacına yönelten ve içerisinde beceri eğitiminin her geçen gün önemli hâle geldiği bir alandır. Özellikle ilköğretim düzeyinde vurgulanan etkin vatandaşlık, aslında pasif vatandaşlığın zıddıdır. Yani dünyadaki ve yereldeki olay ve olgulara maruz kalan bireyler değil, çevresinden başlayarak dünyayı etkileyen vatandaşlar yetiştirmek bu dersin hedefleri arasındadır.
Son yıllarda, ilköğretimden yükseköğretim düzeyine kadar sosyal bilgiler öğretim programlarında yapılan güncellemelerin gerekçelerinden biri olarak “çağın getirdiği yeni becerileri bireylere kazandırmak” vurgusu dikkat çekmektedir. Bu çabanın bir gereği olarak ilköğretim programına birçok yeni beceri eklenmiştir. Benzer şekilde, sosyal bilgiler lisans programına da birçok zorunlu ve seçmeli dersler eklenmiştir. Bu gerekçelerden hareketle beceri eğitimini hedefleyen bu kitap; zengin içeriği dolayısıyla alana özgü beceriler, düşünme becerileri alt başlıkları altında toplamda 14 bölümden oluşan “Konu ve Beceri Temelli Sosyal Bilgiler Öğretimi-I” ve okuryazarlık becerileri ve sosyal beceriler alt başlıkları altında toplamda 13 bölümden oluşan “Konu ve Beceri Temelli Sosyal Bilgiler Öğretimi-II” olarak yayımlanmıştır.
İnsan zihninin emeği olan her bilginin, yararlı eylemlere dönüşmesi umuduyla…
Abdulkerim Karadeniz, Abdullah Gökdemir, Eray Alaca, Hacer Dolanbay, Hamza Yakar, Hilal Mert, Murat Bayram Yılar, Murat Tarhan, Nadire Emel Akhan, Nilüfer Köşker, Selma Güleç, Tekin Çelikkaya, Tercan Yıldırım Günümüzün eğitim anlayışında, hangi alan olursa olsun, o alanla ilgili temel bazı bilgileri “bilmek”ten ziyade bildiğiniz şeyleri eyleme dönüştürerek onu “sergilemek” ve nihayetinde davranışa dönüştürmek daha önemlidir. Çünkü, bilgi toplumunun mensupları olarak bizler, bilgiye ulaşmada herhangi bir sorunla karşı karşıya değiliz. Fakat bu çağda önemli olan, bilgilerin beceriye dönüştürülmesidir. Bu yüzden çağımızın anahtar kavramı olan “beceri”, bilinenin kalıcılığına atıf yapan ve bireyde davranışa dönüşen eylem veya onun somut göstergesidir. Sosyal bilgiler öğretimi de ilköğretim düzeyinden yükseköğretime kadar bireyleri, yaşadıkları dünyada “etkin vatandaş olabilme” amacına yönelten ve içerisinde beceri eğitiminin her geçen gün önemli hâle geldiği bir alandır. Özellikle ilköğretim düzeyinde vurgulanan etkin vatandaşlık, aslında pasif vatandaşlığın zıddıdır. Yani dünyadaki ve yereldeki olay ve olgulara maruz kalan bireyler değil, çevresinden başlayarak dünyayı etkileyen vatandaşlar yetiştirmek bu dersin hedefleri arasındadır.
Son yıllarda, ilköğretimden yükseköğretim düzeyine kadar sosyal bilgiler öğretim programlarında yapılan güncellemelerin gerekçelerinden biri olarak “çağın getirdiği yeni becerileri bireylere kazandırmak” vurgusu dikkat çekmektedir. Bu çabanın bir gereği olarak ilköğretim programına birçok yeni beceri eklenmiştir. Benzer şekilde, sosyal bilgiler lisans programına da birçok zorunlu ve seçmeli dersler eklenmiştir. Bu gerekçelerden hareketle beceri eğitimini hedefleyen bu kitap; zengin içeriği dolayısıyla alana özgü beceriler, düşünme becerileri alt başlıkları altında toplamda 14 bölümden oluşan “Konu ve Beceri Temelli Sosyal Bilgiler Öğretimi-I” ve okuryazarlık becerileri ve sosyal beceriler alt başlıkları altında toplamda 13 bölümden oluşan “Konu ve Beceri Temelli Sosyal Bilgiler Öğretimi-II” olarak yayımlanmıştır.
İnsan zihninin emeği olan her bilginin, yararlı eylemlere dönüşmesi umuduyla…
Ahmet Akkaya, Bahadır Gülden, Dilek Yıldırım Bilgen, Ersin Gülay, Ersoy Topuzkanamış, Hasan Basri Kansızoğlu, İlhami Kaya, İsmail Yavuz Öztürk, Kadir Kaplan, Kayhan İnan, Mevlüt Ellialtı, Muhammet Memiş, Mustafa Ulutaş, Nurbanu Kansızoğlu, Rahime Şentürk, Safa Çelebi, Taşkın Soysal, Zekerya Batur Konuşma, insanın aklını kullanma sanatının söz ve cümleyle âdeta ete ve kemiğe büründüğü en önemli dil becerilerinden biridir. İnsanlık tarihi boyunca güzel ve etkili konuşanların yakın çevrelerinden başlayarak etki alanlarını genişletip büyük kesimlere ulaştıkları; güzel konuşmanın, dünyadaki birçok kültürde ayrı bir itibar kaynağı olarak görüldüğü bilinmektedir. Bu nedenlerle konuşma becerisini geliştirmek her zaman büyük önem taşımıştır. İnsanlık tarihini en fazla etkileyen liderlerin, kanaat önderlerinin, komutanların etkili ve güzel konuşan insanlar olmaları tesadüf değildir.
Bazı kaynaklarda âdeta mucize olarak kabul edilen etkili ve güzel konuşma becerisini hem kuramsal hem uygulama boyutlarıyla geliştirmeye yönelik bilimsel kaynaklara duyulan ihtiyaç devam etmektedir. Bu temel ihtiyacı karşılamak amacıyla hazırlanan bu kitapta; iyi bir konuşmacıda bulunması gereken özellikler, konuşma üretim modelleri, dil ve konuşma bozuklukları, bir beceri olarak konuşmada bulunması gereken nitelikler, konuşmanın temel kavramları, konuşma eğitiminde ölçme ve değerlendirme, Türkçe Dersi Öğretim Programlarında konuşma eğitimi, konuşma prozodisi ve buna yönelik etkinlikler, konuşmada yöntem ve teknikler, konuşma türleri ve öğretimi, konuşma eğitiminin aşamaları, konuşma ve sözsüz iletişim ve konuşma eğitiminde karşılaşılan sorunlar gibi konular ele alınmıştır.
Konuşma becerisinde hem kuramsal anlamda ilerlemek isteyen öğrencilere hem de onlara bu eğitimi verecek öğretim elemanlarına rehberlik edebilecek ve konuşma becerisine birçok yönden etraflıca değinen bilimsel bir kaynak niteliğindeki Konuşma Eğitimi başlıklı bu kitabın amacına ulaşması dileğiyle...
Komisyon KPSS - Genel Kültür / VATANDAŞLIK Konu Anlatımı
Komisyon KPSS - Genel Yetenek / TÜRKÇE Konu Anlatımı
Nahsan Yücedağ Bu çalışmada Türkiye'nin coğrafi özellikleri anlaşılır bir dille ve coğrafya dersinin vazgeçilmez aracı olan haritalarla anlatılmıştır. Kitabımızın amacı, KPSS'de coğrafya alanında adayların, soruları doğru şekilde yanıtlaması ve coğrafya hakkında temel bilgileri edinmesidir.
GÜNCEL TUİK VERİLERİNE GÖRE DÜZENLENMİŞ YENİ BASKIDIR.
Komisyon KPSS Lisans / Genel Yetenek - Genel Kültür 8 Deneme

Mehmet Özçelebi Değerli adaylar, KPSS (Kamu Personel Seçme Sınavı) her sene eklenen yeni adaylarla birlikte bizler için aşılması güç bir engel olmaktadır. Bu yolda hareket eden ve iddiası olan bütün adaylar için uygun yayın desteğinin önemi daha da ön plana çıkmaktadır. KPSS’de genel kültür alanından coğrafya dersinde 18 soru gelmektedir. Bu kaynak MEB ders kitapları ve ÖSYM’nin sınav müfredatına uygun olarak hazırlanmıştır. Senin Coğrafyan isimli kitabımız özgün ve akademik bir konu anlatımına sahip sınava hazırlık aşamasında adayların sınav sırasında sürpriz yorumlar ve bilgiler içeren sorularla karşılaşmaması için titizlikle hazırlanmış ve başarınıza katkı sunmayı amaçlamıştır amaçlamıştır. Şunu unutmayalım ki bu sınavı kazanmak en ufak zorlukta pes etmekle değil, rahatımızı terk edip emek vermekle olacaktır. Emeklerinizin karşılığını almanız dileğiyle başarılar dilerim.
Mehmet Yalçın Değerli Adaylar;
KPSS (Kamu Personeli Seçme Sınavı), her sene eklenen yeni adaylarla birlikte bizler için aşılması güç bir engel olarak durmaktadır. Bu yolda hareket eden ve ideası olan bütün adaylar için uygun yayın desteğinin önemi daha da ön plana çıkmaktadır.
Kamu Personeli Seçme Sınavı'nda Genel Kültür alanında 27 tarih sorusu sorulmaktadır. Soruların konu dağılımına bakıldığında Genel Türk Tarihi'nden 3 soru, Osmanlı Tarihi'nden 9 soru, İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersinden 12 soru, Çağdaş Türk ve Dünya Tarihi'nden ise 3 soru geldiği görülmektedir. Bu kaynak, MEB ders kitapları ve ÖSYM'nin sınav müfredatına uygun olarak hazırlanmıştır. Tarihin Analizi isimli kaynağımızın özgün ve akademik bir konu anlatımına sahip olmasını ve sınava hazırlık sürecindeki adayların sınav sırasında sürpriz yorumlar ve bilgiler içeren sorularla karşılaşmamasını sağlamak için titizlikle vücuda getirip başarınıza katkı sunmayı amaçladık.
Kitabın hazırlanmasında göz önünde bulundurulan temel koşullar;
• MEB kitapları dikkate alınarak müfredat temelli bir bilgiye sahip olunmasını sağlamak,
• ÖSYM'nin soru mantığı incelenerek soru çözümündeki sıkıntıyı gidermek,
• Bilgileri tablo hâline getirerek öğrenmeyi kolaylaştırmak ve tablo yorumlama becerisi kazandırmak,
• Madde analizi yaparak bilginin uzun süre kalıcılığını sağlamak ve yorum sorularının çözümünü kolaylaştırmak,
• ÖSYM'nin sorabileceği noktaları belirterek çalışmanın verimliliğini sağlamak,
• Karıştırılan bilgileri sayfanın sağ sütununda belirterek karışıklığı gidermek.
• Tarih ve Vatandaşlık bilgilerinin kalıcılığını sağlamak ve genel tekrar için adayların bizden istediği soru cevaptan oluşan “SON ATAK” adlı kitabı da siz değerli adaylarımız için hazırladık.
• Hak ettiğiniz tüm güzellikler, ömrünüz boyunca hep bir adım ötenizde; başarılar hep sizinle olsun…
Bahar Doğan Kahtalı, Bilal Ferhat Karadağ, Cafer Çarkıt, Emine Özlek, Emine Sur, Esra (Lüle) Mert, Gürkan Moralı, Handan Çelik, Hasan Kurnaz, İhsan Güzel, Kadir Kaplan, Kadir Korkutan, Mehmet Özenç, Merve Ercan, Mustafa Şenel, Önder Potur Çağımızın en temel gereksinimlerinden biri bilgiye ulaşmakken bir diğeri ulaşılan bilginin doğruluk ve güvenilirliğini sorgulamak ve bu bilgiyi işlevsel olarak kullanmaktır. Bilimsel ve teknolojik gelişmeler göz önüne alındığında günümüzde bilgiye erişmek kolaylaşırken doğru bilgiye ulaşmak ve ulaşılan bu bilgileri işlevsel olarak kullanmak her geçen gün zorlaşmaktadır. Çünkü günlük yaşamın her aşamasında âdeta bir bilgi seli yaşanmakta ve bireyler görsel, işitsel, dilsel birçok uyarıcıya maruz kalmaktadır. Bu anlamda doğru bilgiye ulaşmak ve ulaşılan bilgiyi işlevsel olarak kullanabilmek için eleştirel okuma becerisine ihtiyaç duyulmaktadır. Eleştirel okuma; bilimsel bir bakış açısı gerektiren, bilişsel ve duyuşsal gelişimin tamamlanmasına katkı sunan ve bireyin günlük yaşam içerisinde doğru bilgiler elde ederek topluma aktif olarak katılmasına olanak tanıyan önemli bir 21. yüzyıl becerisidir. Bu açıdan eleştirel okuma, ilkokuldan başlamak üzere sistematik bir şekilde bütün sınıf düzeylerinde öğretilmesi gereken önemli bir beceridir. Bu kitap, ilkokuldan başlamak üzere sistematik ve etkili bir eleştirel okuma eğitimi için ihtiyaç duyulan kuramsal ve uygulamalı bilgileri sunmak amacıyla uzun süreli bilimsel bir çalışmanın ürünü olarak alanında uzman akademisyenler tarafından hazırlanmıştır. Kitap; Türkçe eğitimi, sınıf eğitimi ve edebiyat alanlarında lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimi alan öğrenciler ile bu alanların öğretmen ve akademisyenlerine önemli bir kaynak teşkil etmektedir.
Ata Atak, Ayten Bülbül, Betül Çetin, Ekin Şen, Emine Oflaz Köleci, Günsu Taşköprü, Tuğba Aktaş Kuramsal olarak son çeyrek yüzyılda önemli gelişmelerin gerçekleştiği “yabancı dil olarak Türkçe öğretimi” bilim alanı, Türkçenin öğretimi açısından özerk bir alana dönüşmektedir. Bu dönüşümle, yabancı dil olarak Türkçe öğretimi alanı üzerine yapılan/yapılacak çalışmalar, birbirini geliştirerek nitelikli öğretimin gerçekleşebilmesi için katkılar sunacaktır. Alandaki niteliğin artması, “bilgi”nin artması ve yaygınlaşmasıyla mümkündür. Bu kitap temelde bu artışa ve yaygınlaşmaya katkı sunmayı amaçlamaktadır. Yabancı dil olarak Türkçe öğretimi alanında akademik çalışmalar yapanlara, kendini geliştirmek amacıyla çalışmaları takip eden öğreticilere, lisans ya da yüksek lisans aşamasında olup yabancı dil olarak Türkçe öğretimi alanında dersler almakta olan öğrencilere yönelik olarak içeriği hazırlanan bu kitap, hem temel kavramlara hem de uygulama örneklerine yer vermektedir.
Kitapta her bölüm, yanıtı aranan sorularla başlamaktadır. Bu sorular aracılığıyla bölümlerin içerikleri kısaca verilmiştir. İçerik ve kaynakçanın ardından maddeler hâlinde bölüm özetleri ve ek okumalar için kaynak önerileri yer almaktadır. Ayrıca üzerine düşünelim bölümünde içerikteki bilgilerin rehberliğinde okuyucular tarafından öz değerlendirme yapmaya imkân veren sorular ve konular yer almaktadır.
Kitabın, okurlarını bilgiyle buluşturmasını, yabancı dil olarak Türkçe öğretiminin gelişimine katkı sunmasını dileriz.
Erhan Akın, Yasemin Özkoyuncu Bu kitap; eğitimciler ve özellikle dil eğitimcileri, kütüphaneciler, gerekli eğitimi almış ebeveynler veya diğer kişilerin bibliyoterapi yöntemini daha iyi tanımalarına ve uygulamalarına yardımcı olacaktır. Bibliyoterapi; kitapların iyileştirici gücü aracılığıyla insanın gelişim ve değişimini destekleyen terapötik bir yöntemdir. Kitapların her daim insan duygularına hitap edebilme özelliğine sahip olması bibliyoterapiyi her yaş grubundan birey için etkili bir iyileştirici yöntem hâline getirmiştir. Ayrıca farklı mekân ve zamanlarda uygulanabilmesi, erişim ve uygulama maliyetinin çok düşük olması bibliyoterapiyi ulaşılabilir kılmıştır. Bu kitapta bibliyoterapi, bilimsel olarak ele alınıp incelenmiştir. Kitap, farklı yaş gruplarına ve problem durumlarına göre hazırlanan bibliyoterapik uygulama örnekleri ile uygulayıcılara yol gösterecek niteliktedir. Eski Yunan'da kütüphanelerin girişinde “İnsanın Ruhunun İyileştirildiği Yer” yazısı varmış. Bu kitapla insanın ruhunun kapısını aralamak dileği ile…
Ali Ferhat Ömeroğlu Dil bilgisi öğretimi, bireylerde dil farkındalığı ve dil bilinci oluşturmayı amaçlayan bir araştırma alanıdır. Bir dilin kurallarını bilmek ve bu kurallar üzerinde yetkinliğe sahip olmak için dil bilgisini öğrenmeye ve öğretmeye ihtiyaç duyarız. Ancak dil bilgisinin niçin ve nasıl öğretilmesi gerektiği, merak edilen konular arasında yer almakta ve geçmişten günümüze bu konular üzerine araştırmalar yürütülmektedir. Kuramdan Uygulamaya Dil Bilgisi Öğretimi isimli bu kitap, dil bilgisi öğretimi alanını kuramsal yönden inceleme ve verilen bilgileri uygulama sürecine yönelik örneklerle somutlaştırma bakımından yol gösterici bir nitelik taşımaktadır. Kitabın Türkçe eğitimi alanında çalışan akademisyenler, öğretmenler ve eğitim fakültelerinin Türkçe Eğitimi ile Türk Dili ve Edebiyatı Eğitimi bölümlerinde öğrenim gören lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencileri için faydalı olacağı düşünülmektedir.
Ayça Çağlayan Özkan, Ayşe Ateş, Bahar Doğan Kahtalı, Bilge Destegüloğlu, Bülent Özkan, Cafer Çarkıt, Emine Özlek, Ersoy Çarkıt, Esra (Lüle) Mert, Hasan Kavruk, Hasan Kurnaz, Hatice Güneş, İlayda Kaya, Mehmet Fidan, Niymet Bahşi Dil eğitiminin temel amaçlarından biri öğrencilerin sahip olduğu kelime hâzinelerinin geliştirilmesidir. Bu amaç okuma ve dinleme/izleme becerileri kapsamında gerçekleştirilmektedir. Buna ek olarak konuşma ve yazma becerilerinde ise öğrencilerin öğrenmiş oldukları kelimeleri aktif olarak kullanmaları hedeflenmektedir. Kelimelerin doğru anlam, yer ve zamanda kullanılması bu öğretim sürecinin temelini oluşturmaktadır. Bunun için Türkçe eğitimi sürecinde etkili bir kelime öğretiminin tasarlanması bir gereklilik olarak görülmektedir. Bu kitap etkili bir kelime öğretim süreci için gereken kuramsal ve uygulamalı bilgileri sunmak amacıyla bilimsel bir sürecin sonucu olarak alanında uzman akademisyenler tarafından hazırlanmıştır. Kitap Türkçe eğitimi, yabancı dil olarak Türkçe eğitimi ve sınıf eğitimi alanlarında lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencileri ile Türkçe ve sınıf öğretmenlerine yönelik önemli bir kaynak teşkil etmektedir.
Ahmet Öztürk, Ahmet Uyğur, Ayten Kiriş Avaroğulları, Burcu Kaymak, Cemil Cahit Yeşilbursa, Enes Subaşı, Engin Zabun, Erkan Yeşiltaş, Fatma Beyza Açıl, Gökçe Kılıçoğlu, Gülten Kocaağa, Hilal Mert, Hilmi Demirkaya, Hüseyin Acar, Mehmet Elban, Neval Akça Berk, Orhan Bilal Akhan, Osman Akhan, Ömer Faruk Sönmez, Özgür Aktaş, Saim Turan, Samet Çiçek, Sedat Altaş, Sidal Korkmaz, Tuğba Sömen, Zafer Tangülü Tarih, doğası gereği soyut ve öğrenci için yaşanmamış bir dönemi ifade eder. Bu nedenle tarihsel empati kurması öğrenci için bazen güç olabilmektedir. Bu nedenle tarih derslerinde gerçekleştirilen ezberci eğitim anlayışının terk edilerek, anlamlı ve keşfederek öğrenmenin sağlandığı, öğrencinin merkeze alındığı öğrenme-öğretme süreçlerinin oluşturulmasına ihtiyaç bulunmaktadır. Yenilikçi tarih öğretiminde etkinlik temelli yöntemlerin tarih derslerinde kullanılması öğrencilerde tarih eğitimi için yeni bir bakış açısı sağlayacaktır. İşte bu düşüncelerle kurgulanan bu kitabın, başta ortaokullarda okutulan 5-6-7. sınıf Sosyal Bilgiler derslerindeki tarih konularında ve 8. sınıf İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük dersi konularında sosyal bilgiler öğretmenlerine yol göstermesi hedeflenmiştir. Ayrıca akademisyen ve öğretmen adaylarına yönelik hazırladığımız eserimizin alana katkı sunması amaçlanmıştır.
Abdullah Cevdet Kırıkçı, Ali Haydar Akarsu, Davut Gürel, Elif Meral, Gökçe Kılıçoğlu, Gül Tuncel, Hatice Memişoğlu, Melehat Gezer, Melike Faiz, Saliha Cevher, Seher Yarar Kaptan, Tekin Çelikkaya, Hülya Karaçalı Taze, Yavuz Akbaş, Yavuz Değirmenci, Yılmaz Geçit, Zafer İbrahimoğlu Kavramlar düşüncelerimizin yapı taşları oldukları için herhangi bir bilim alanına yönelik bilgi, fikir ve görüşlerin temelini oluşturmaktadırlar. Sosyal bilgiler dersi öğretiminde de diğer derslerde olduğu gibi kavramlar başrole sahiptir. Çünkü sosyal bilgiler, sosyal bilimler topluluğundan edinilen konuların/verilerin, evrensel ve millî değerlerin, millî kültür unsurlarının bir potada eritilerek yaşadığı çevre ve topluma uyumlu olmasını sağlamak amacı ile öğrenciye kazandırılmaya çalışıldığı bir derstir. Çok boyutlu bir konu alanına sahip sosyal bilgiler dersi, öğrencileri farklı disiplinlere yönelik birçok olgusal bilgiyle yüz yüze getirmektedir. Dersin öğretiminde, bu olgusal bilgi/bilgi parçacıklarının, tekil, bağımsız, dağınık olarak değil; kavram ve genellemeler yoluyla sistemli ve organize edilmiş şekilde ele alınması, öğrencilerde anlamlı ve kalıcı öğrenmeyi sağlama ile üst düzey düşünce becerilerinin geliştirilmesi açısından oldukça önemlidir. Öğrenciler, temel kavramlara ilişkin doğru zihinsel şemaya sahip olmadan düşünce sistemlerini oluşturmakta zorluk yaşamaktadır. Kavramlar diğer alanlarda olduğu gibi sosyal bilgiler öğretiminin de kalbinde yer almaktadır. Kitabın çıkış noktası bu anlayışa dayanmaktadır.
Sosyal bilgiler dersine özgü kavramların etkili öğretimi, öğrencilerde kazandırılmak istenen düşünme, karar verme, problem çözme gibi becerileri, zengin içeriğinin anlamlı ve kalıcı bir şekilde öğrenilmesini sağlamada önemli bir yapı iskelesi oluşturmaktadır. Kavramlar ve bunlar arasındaki ilişkileri zihinde doğru yapılandırmak, yeni öğrenmeler, beceriler kazanmak/geliştirmek için uygun bir bilişsel zemin hazırlar. Bu kitapta etkili bir sosyal bilgiler öğretimi için kavramların öğretimi, öğrenimi ve bu amaçla işe koşulabilecek tekniklerle ilişkili teorik bilgiler ve farklı sınıf düzeylerine yönelik etkinlik örnekleri sunulmuştur.
Funda Yeşil, Latif Beyreli Nitelikli çocuk metinleri, çocuklara yönelik tasarlanan bir bibliyoterapi sürecinin temel malzemeleridir. Çocukların hem bireysel hayatlarında hem de öğrenim hayatlarında nitelikli metinlerle buluşturulması, gelişimleri için büyük önem taşır. Türkçe dersleri onları bu metinlerle bir araya getiren temel derslerdir. Türkçe dersleri kapsamında ele alınan nitelikli metinler; çocukların okuma becerilerini geliştirir, onlara edebî zevk aşılar ve okuma kültürü kazandırır. Tüm bunların yanında, onlara belki de kendi hayatlarında edinemeyecekleri tecrübeler kazandırabilir. Bibliyoterapi, çocukların bu tecrübeleri gelişim süreçlerine uygun ve etkili bir biçimde edinebilmeleri amacıyla Türkçe derslerine katkı sağlayabilir.
Bu kitapta; bibliyoterapi tekniğine yönelik teorik ve uygulamalı araştırmaları çocuk ve edebiyat bağlamında yorumlamak ve bu doğrultuda Türkçe derslerinde yararlanılmak üzere bibliyoterapi tekniğine uygun eğitim tasarımları oluşturmak amaçlanmıştır. Eğitim tasarımlarının çocukların Türkçe derslerine ve okumaya ilişkin olumlu tutum geliştirmeleri, kendileri için okumanın değerini fark edebilmeleri ve böylece okuma alışkanlığını kalıcı olarak kazanabilmeleri, okuma kültürü edinebilmeleri için Türkçe eğitimi sürecine katkı sağlayacağı düşünülmektedir.
Aliye Uslu Üstten, Aslı Akıncılar, F. Esra Kanmaz, Hande Bulduk, Hatice Parlak, Hatice Saat, Hülya Ağın Haykır, İrem Nur Demir, Mehmet Er, Mehmet Yıldırım, Sema Kılıçaslan, Sena Baykal, Şeyda Yeşilyurt, Tarık Demir Yabancılara Türkçe öğretimi sahası, terminoloji de dâhil henüz tartışmaları devam eden bir alan olmakla birlikte gerek ana dili olarak Türkçe eğitimi gerek diğer dillerin yabancı dil öğretimindeki bilgi ve uygulamalarından yararlanarak hızlı yol alabilen bir alandır. Söz konusu ilerlemenin görüldüğü ve eserin üzerine inşa edildiği anlayış, bütün bilim alanlarında olduğu gibi kuram ve uygulama olmak üzere iki ayak üzerinde durmaktadır. Bu ayaklardan birindeki eksikliğin diğerine de yansıyacağı şüphesizdir. Kuramdan Uygulamaya Yabancılara Türkçe Öğretimi kitabı, alanda deneyim sahibi akademisyenlerin, uygulamadan gelen tecrübelerini kuramsal bilgiyle yoğurmaları sonucu bilimin ve bilim insanlarının istifadesine sunulmuştur. Kadim ve güncel teorik bilgilerin ışığında Türkçe öğretimindeki uygulamaları yansıtan eser, bilhassa yabancılara Türkçe öğretimi sahasında kendini geliştirmek isteyen öğrencilerin, alanda yeni çalışmaya başlamış meslektaşların ve öğrenmeyi, gelişimi ilke edinmiş akademisyenlerin yararlanabileceği bir niteliktedir.
Mehmet Zeki Aydın Sevgili Öğretmenler;
Değer Sandığı Okulda Değerler Eğitimi Materyalleri adını verdiğimiz seri çalışmamız, öğrencilerinize değerleri zevkle ve ilgiyle öğretebileceğiniz çeşitli uygulamalara sahiptir.
Bu set, eğitimcilerimize ilgi ve yeteneklerine göre etkinlik seçme imkânı sağlamaktadır. Ayrıca sette, eğitimcilerimizin, öğrencilerine fotokopi vererek uygulayabileceği birçok etkinlik yer almaktadır. Bu etkinlikleri, Drama, Yaşayarak Öğrenme, Klüp Etkinlikleri, Öykü, Kavram Açıklaması, Beyin Fırtınası, Röportaj Yapma, Gezi Gözlem, Materyal Üretme, Meslekler ve Değerler, Yaratıcı Yazma Etkinlikleri, Metafor, İstasyon, Jigsaw, Bilmece Bulmaca, Fıkra, Film Tavsiye /Yorum lama, Eğitsel Oyun, Örnek Olay, Şarkı, Şiir, Poster /Afiş, Proje Hazırlama, Resim Yorumlama, Karagöz ve Hacivat, Geleneklerimizde Değerlerimiz, Tekerleme, Mânilerde Atasözü ve Deyimlerde Değerler, Kitap Tavsiyeleri, Mevlana'dan, Nükte ve Örnek Kişilik olarak sıralayabiliriz.
Bu seri çalışma ile farkında olduğumuz ya da farkına varmadan uyguladığımız değer kalıplarını öğrencilerinize, size sunduğumuz materyal ve yöntemlerle öğrettiğinizde, onların farkındalıklarını arttıracak problem çözebilen, alternatif öneriler sunabilen, erdemli bireyler hâline gelmelerine yardımcı olacaksınız.
Çalışmamızda, öğrencilerin değer bilincini test etmelerine yardımcı olacak Ölçme Değerlendirme testleri yer almakta ayrıca eğitimde önemli bir payı olan ailelerin, eğitimin içine çekilmesini böylece öğrencilerin öğrendiği bilgileri evde de uygulayabilmesini amaçlayan Veli Mektubu ve Aile Katılımı bölümleri de bulunmaktadır.
Ersin Güngördü

Liselerde coğrafya dersinin öğretilmesine yönelik, özel öğretim ders kitabı niteliği taşıyan bu eserde coğrafya dersi programı, öğretim yöntemleri ve örnek ders işlenişleri yer almaktadır. Eserin hazırlanışında; liselerde okutulan coğrafya derslerine ait üniteler, hedefler ve bu hedeflere uygun davranışlar, öğrenme-öğretme etkinlikleri, kullanılacak araç ve gereçler ileölçme ve değerlendirmeye deyer verilmiştir. Kitapta yer alan bölümler; Coğrafyanın konusu ve bölümleri, Türkiye'nin coğrafi bölgelerine giriş, Türkiye coğrafyası ve Türkiye'nin beşeri ve ekonomik coğrafyası şeklindedir.


Çalışma, Coğrafya'yı öğrenecek eğitimfakültesi öğrencilerine ve Coğrafya'yı öğretecek öğretmenleradaylarınave öğretmenlere faydalı olacak bir eserdir.

Mehmet Mandaloğlu İslamiyetten önce Türk tarihi sadece Orta Asya'dan ibaret değildir. Türkler, hayatlarını devam ettirmek için ana yurtlarından başka bölgelere göç etmişler ve geniş coğrafyalarda varlıklarını hissettirmişlerdir. Türklerin izlerinin takip edilebildiği yerlerden biri Anadolu topraklarıdır. Bozkır coğrafyasından Anadolu'ya uzanan bir süreç, Türklerin tarih sahnesinde yeni bir sayfa açmalarını sağlamıştır.
Türkler, 1071 yılından önce Anadolu'da yaşamışlardır. Türklerin Anadolu'daki serüveni, yaklaşık 4250 yıl öncesine dayanmaktadır. Akad Kralı Naramsin (MÖ 2260-2223), Şartamhari Metinleri'nde yaptığı seferleri anlatırken Anadolu'da Türki Krallığı'ndan bahsetmektedir. Bu metinler, serüvenin ilk izleri olup Türklerin Anadolu'daki varlıklarının kanıtıdır. Kimmerler, İskitler, Avrupa Hunları, Sabarlar, Avarlar, Hazarlar ve Oğuzlar, Anadolu'daki Türk varlığının temsilcileridir. Bu kavimlerin Kafkaslardan ve Boğazlar üzerinden Anadolu'ya yayıldıkları hem yazılı kaynaklarda hem de arkeolojik kazılarda tespit edilebilmektedir. Bu kavimler, Anadolu'yu yaşayabilecekleri yurt olarak tercih etmişler, bozkır kültürüne özgü yaşam biçimini burada sürdürmüşlerdir.
Malazgirt Muharebesi, Anadolu Türk tarihi açısından dönüm noktasıdır. Selçuklular, Bizans'a karşı kazandıkları zafer ile Anadolu'yu kalıcı olarak yurt edinmişlerdir. Miryokefalon Savaşı ile Anadolu'nun Türk yurdu olduğu kesinleşmiş, Sakarya Meydan Muharebesi ise Türklerin Anadolu'dan çıkarılamayacağının ispatı olmuştur.
Erhan Akın, Kevser Taşçı İnsanın olduğu her zaman ve mekânda var olan masalların hayatımızdaki yeri yok sayılmamalıdır. Çünkü masallarla kendimizi tanımaya başlar masallarla yarına hazırlanırız. Geleneksel veya modern çağda hiç fark etmez masallarla bir şekilde bize hep yol gösterme gayesi yürütülmüştür. Bu yol gösterme esnasında kimi zaman hoşumuza giden kimi zaman ise hoşumuza gitmeyen olaylarla masallar karşımıza çıkmıştır. Ancak her ne şekilde olursa olsun karşımıza çıkan masallarda değişmeyen şey insanın hep merkezde olmasıdır. Merkezde olan insanın toplumsal cinsiyet sürecinde yaşadıkları ya da yaşayamadıkları masallarla bize ulaşmıştır. Kadın ve erkek arasındaki ilişki ve bu ilişkide yaşanan birliktelikler ya da çatışmalar göz önüne serilmiştir. Kimi zaman kadının büyük roller üstlenip erkeğin arka planda kaldığını görürken kimi zaman ise erkek egemenliğin en büyük sahneleri ile karşı karşıya kalmaktayız. Roller değişmekte; kadın kimi zaman sevgili, anne, bilge olurken kimi zaman ise köle ve erkeğin istediği rollerde saklı kalmaktadır. Erkekte de aynı durum söz konusu olmaktadır. Kimi zaman varlığını ancak bir kadının varlığı ile ispatlamak zorunda kalmakta kimi zaman buna bile fırsat bulamamaktadır. Sonuç olarak kadın ve erkek arasındaki ilişki ve değişen roller, masallarla bir kültür olarak toplumun hafızasına yerleşmektedir. Sağlıklı bir cinsiyet kültürüne özellikle modern çağda daha çok ihtiyaç duyulmaktadır. Toplumumuzda yaşanan cinsiyetçi söylemler ve bunun sonucunda meydana gelen şiddet ve diğer farklı olaylar, bizi böyle bir çalışmaya sevk etmiştir. Bilimsel yöntemlerle şekillenen bu kitabımız, toplumun her kesimine seslenme gayesini taşımaktadır.
Abdullah Atan, Ahmet Erol, Ati Merç, Betül Koparan, Bilal Şimşek, Emine Ela Şimşek, Eylem Ezgi Ahıskalı, Gökhan Güneş, Hatice Vargelen Akcin, Kadir Kaplan, Kayhan İnan, Mustafa Erol, Ramazan Eryılmaz, Serdar Akbulut Medya okuryazarlığı ve bunun eğitimi, iletişim sürecinden ayrı düşünülemeyen kavramlardır. Kaynak tarafından çeşitli kodlama sistemleri aracılığıyla somutlaştırılan mesajın uygun araç ve kanallarla alıcıya aktarılması ve alıcının geri bildirimde bulunması biçiminde özetlenebilecek iletişim, 21. yüzyılda, bilişim teknolojilerinde yaşanan hızlı gelişimle birlikte ele alındığı zaman medya okuryazarlığı eğitimi açısından önemli yerini daha da belirginleştirmektedir. Sadece işitme kanalına hitap eden radyoyla başlayan; işitme ve görme kanalları yanında dokunma ve hatta koku kanallarına bile hitap edebilen, karmaşık araçlarla medya artık hayatımızın vazgeçilmez bir unsuru durumuna gelmiştir. Elbette gelişen teknolojik araçların etkisiyle bireylerin gün içinde maruz kaldığı veri miktarı da artmaktadır. Bu durum, adeta mesaj bombardımanı altındaki bireylerin bunları etkili ve hızlı ayırt edip anlamlandırmasını gerekli kılmaktadır. Medya okuryazarlığı eğitiminin gerekliliği bu noktada daha iyi anlaşılmaktadır.
Alandaki kaynaklar incelendiğinde medya okuryazarlığı üzerine yapılmış akademik çalışmaların bir hayli fazla olduğu ancak bu olgunun eğitimine odaklanan çalışmalarda durumun böyle olmadığı görülmektedir. Elinizdeki eser yoluyla medya okuryazarlığı eğitiminin tarihî seyri ortaya konduktan sonra temel eğitimden başlayıp yükseköğretimin sonuna kadar devam eden süreçte bireylere bu alanda hangi becerilerin nasıl kazandırılabileceğine dair kuram ve uygulamaya dayalı içerikler sunulmaya çalışılmıştır.
Eserin medya okuryazarlığı eğitimi ile ilgilenen öğretmen adayları, öğretmenler ve araştırmacılar için yararlı olması dileğiyle…
Süleyman Hayri Bolay Bu eserimizde Mehmed Âkif Ersoy merhumu derinliği olan bir düşünür, bir mütefekkir olarak ele aldık. Bu çerçevede onun kâinata bakışını, ondaki iş ve çalışma felsefesini, yabancılaşmaya bakışını, ateizme cephe alışını, modernlik anlayışını, ona modernist denilip denilemiyeceğini, insan anlayışını, bu çerçevede çocuğa, gence, gençliğe, aydına, ahlaka, eğitime bakışını; vatan anlayışını, özellikle din ve İslâm anlayışını ve onun benzer cephelerini ele aldık; bunları felsefî bir temele oturtmayı hedefledik. Takdir muhterem okuyucularımızın ve özellikle Âkif muhibblerinindir.
Ferhat Çiftçi Elinizdeki kitap, son yıllarda bütün dünyayı etkisi altına alan mülteciliğin çocuk edebiyatı çerçevesinde tuttuğu karşılığa odaklanıyor. Kitapta mültecilik ve çocuk edebiyatı ilişkisi üzerinden sosyal, pedagojik ve estetik unsurların bileşimine dair bir yaklaşımın sergilendiğini söylemek mümkün. Mülteciler için dünün tarifsiz, şimdinin yakıcı, yarının da belirsiz olduğunun ifade edildiği kitapta; yitirmenin yalnızca ötekilere mahsus kılınamayacağı bir denklik arayışı var. Edebî imkânlar eliyle mültecilerin buruk yaşamlarının çocuk kitaplarının düşten sayfalarında karşılık bulduğu, dolayısıyla mekânda yiten mülteciler için çocuk edebiyatının dilsel bir barınak hâlini aldığı fikri hâkim. Daha çok oyun, eğlence ve serüven arayışında olan çocukların dünyasına mültecilik gibi ağır bir konunun dâhil olma koşullarının gözetildiği söylenebilir. Çocukluğun eksiklik algısıyla karşılanamayacağı, aksine çocuk edebiyatının çocuğun önemine binaen hep bir fazlasını gerektirdiği fikri de dikkat çekici. Okuyucular kitap boyunca özellikle çocuk hakları, sorun odaklılık, duyarlılık, çok kültürlülük, çocuk gerçekliği ve çocuğa görelik kavramlarıyla karşılaşıyor. Sona doğru mültecilik temasını işleyen çocuk kitaplarının güncellik, eleştirel bakış, bireysel ve toplumsal sorumluluk, empati, farklı kültürlere saygı, bir arada yaşama bilinci, sorunların üstesinden gelebilme, oryantasyon vb. eğitsel özellikler taşıdığı örnekler eşliğinde ileri sürülüyor.
Yakup Öztürk 19. asrın sonunda doğan, geçtiğimiz asrın son çeyreğini göremeden vefat eden Faruk Nafiz Çamlıbel, idrakine kavuştuğunda altı asırlık bir dağın, yok olurken bıraktığı son gürlemeye tanıklık ediyordu. Osmanlı'nın çöküşü, Osmanlı'dan bağımsız olmayan Cumhuriyet'in doğuşu, büyük toprak kayıpları, Cumhuriyet politikalarının bir ideoloji hâline gelip tabulaştırılması, çok partili hayat ve darbelerin başlangıcı hep o yaşarken oldu. Faruk Nafiz Çamlıbel de 75 yıllık ömründe edebiyat ve siyaset arasında yeni bir millet halitasının kimi zaman uzaktan, kimi zaman içeriden bir mimarı idi. Çamlıbel, hayatını öğretmenlikten ve milletvekilliğinden kazanan bir şairdi. Onun hayatına yaklaşırken şiiri öncelikli mesele kılmak, bir taraftan da hayatının iki taşıyıcısı öğretmenliği ve milletvekilliğini ihmal etmemek gerekir. Çamlıbel'deki öğretmenliği bir maişet hâdisesi olarak değerlendirmek nakısa doğurur. Bugün, Faruk Nafiz'in Türk edebiyatındaki yeri, öğretmenlik vazifesini yerine getirmek için çıktığı Kayseri yolculuğu kadar önemlidir. Zira bu yolculuk bize memleket edebiyatının giriş manzumelerinden birini, “Han Duvarları”nı armağan etmiştir. Şairin, 1946'da Demokrat Parti ile başlayan 27 Mayıs 1960 askerî darbesi ile son bulan siyasi hayatı da iki taşıyıcıdan birini ortaya koyar. Elinizdeki çalışma, Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin önemli isimlerinden biri olan Çamlıbel'in hayatına, eserine ve sanatına toplu bir biçimde bakmayı hedefleyen bir kitaptır.
Tercan Yıldırım, Eray Alaca Tarihsel süreç içerisinde vatandaşlık eğitimi, amaç ve içerik bağlamında birçok değişikliğe uğramıştır. Vatandaşlık eğitimi dersleri; vatandaş ile devlet arasındaki ilişkinin, birbirlerine karşı sorumluluklarının ve toplumsal ilişkilerin düzenlenmesinde temel hukuki bilgilerin de yer aldığı bir ders olmuştur. Bu çerçevede Osmanlı İmparatorluğu'nun son dönemlerinden günümüze kadar siyasal modernleşmenin temel öznesi olarak “vatandaş” kavramı, önemini korumuştur. Zira Osmanlı İmparatorluğu'ndan Cumhuriyet'e geçiş sürecinde yeni rejime yeni insan ve yeni toplum oluşturma çabaları da vatandaşlık bağı üzerine inşa edilmiştir. İlkokuldan itibaren “Musâhabât-ı Ahlâkiyye (Târihiyye, Sıhhiyye ve Medeniyye)” dersi ile başlayan vatandaşlık eğitimi süreci günümüzde “Demokrasi ve İnsan Hakları” dersi ile devam etmiştir. İdeolojik kaygılar ekseninde şekillenen vatandaşlık eğitiminin geçirdiği değişim ve dönüşümü ortaya çıkarmak, okuyuculara ve araştırmacılara bütüncül bir bakış açısı kazandırmak amacıyla bu eser hazırlanmıştır.
Steven A. Ackerman, John A. Knox “Meteoroloji: Atmosferimizi Anlamak”, diğer bir deyişle havayı, hava ve atmosfer olaylarını, iklimi ve atmosferik çevremizi anlamak adlı ve amaçlı bu kitap, meteoroloji konusunda lisans eğitimi alanlar ve anabilim dalı meteoroloji olmamasına rağmen temel meteoroloji, klimatoloji ve atmosferik çevre dersi alması gerekenler için hazırlanmış temel bir kitaptır. Kitap; gerçek dünya örnekleri, uygulamaları ve merak uyandırıcı anlatımıyla öğrencilere hitap etmektedir. Bu kitap, atmosferi nasıl gözleriz ve elde ettiğimiz bilgilerle atmosferik olayları nasıl açıklarız konusuna vurgu yapmaktadır. İlk bölümlerde hava olaylarının oluşumu ile birlikte basınç, sıcaklık, nem, bulut, yağış gibi temel değişkenler ele alınmış, meteoroloji haritaları ve gözlemlerine yönelik pratik bilgiler verilmiştir. Kitabın diğer bölümlerinde atmosfer-okyanus etkileşimi, şiddetli hava olayları ve küresel iklim değişikliği gibi temel, güncel hava ve iklim konuları üzerinde durulmuştur.
Sonuç olarak bu kitap ülkemizde uçak ve uzay bilimlerinden, coğrafya, çevre, ziraat/tarım, su ürünleri, orman, afet ve acil durum, denizcilik, havacılık, sivil havacılık ve yerbilimleri fakültelerine kadar, temel meteoroloji, atmosfer, atmosferik çevre ve iklim konularını öğrenmesi gereken tüm lisans öğrencilerine hitap eden ve konunun uzmanlarınca hazırlanıp Türkçeye çevrilmiş bir kaynaktır. Aynı zamanda bu kitap, ülkemizde sayıları her geçen gün artan havayı anlamak ve kendi hava tahminini yapmak isteyen meraklı, gönüllü ya da amatör meteorologlar, pilot, yelkenci, planörcü, yamaç paraşütçüsü, denizci, dalgıç, dağcı, mağaracılar ve çevreciler için de iyi bir kaynaktır.
Meteorolojiye ve/veya Klimatolojiye Giriş dersleri için kullanılabilecek bu kitap, ülkemizde TÜBA Türkçe Bilim Terimleri Sözlüğüne uygun olarak hazırlanmış ilk kaynaklardan biridir. Ayrıca İnternet uygulamalarına yönlendirmesiyle öğrencilerin dünyaya açılması, sayısız bilgi kaynağından yararlanabilmesi ve öğrenmeye teşvik etmesi bakımından da benzerlerinden farklıdır. Bu kitap pedagojik yönü ile de bir çok ödüle layık görülmüştür.
Mehmet Temizkan Günümüzde iletişim ve teknoloji alanında görülen baş döndürücü gelişme ve değişmeler bilginin üretilmesini, aktarılmasını, algılanıp yorumlanmasını daha önemli bir hâle getirmiştir. Bu bağlamda bilginin kaynakları da çeşitlenmiş ve zenginleşmiştir. Bunlara rağmen değişmeyen iki temel şey vardır. Birincisi bilginin yazılı ve görsel olarak sunulması zorunluluğu, ikincisi ise yazılı ve görsel olarak sunulan bilginin okunması, anlaşılması ve değerlendirilmesi durumudur. Buna göre okuma eylemi, insanın var oluşundan beri bilgiyi elde etmenin en önemli yollarından biri olmuştur ve öyle olmaya devam edecektir. Kişisel ve entelektüel gelişiminin temeli olan okuma, bu gelişim ve değişim süreci içerisinde toplumsal bir güç niteliğine bürünmüş; insanın kavrama ve düşünme becerilerini geliştiren, analiz ve sentez yapma gücünü, yorumlama ve yeni hükümler verme yeteneğini artıran bir olgu hâline dönüşmüştür. Uygarlığın kurulması ve geliştirilmesi açısından bu kadar önemli olan okuma eylemi üzerine özellikle son yıllarda sistemli bir şekilde düşünülmekte ve araştırmalar yapılmaktadır. Bu araştırmalar neticesinde okumanın psikomotor ve bilişsel işlemleri gerektiren bir eylem olduğu düşüncesi genel kabul görmüştür. Buna göre okuma, öncelikle gözün uyaranları görmesi, sayfa üzerinde yer alan kelime ve semboller üzerinde sıçramalar yapması, geriye ve ileriye doğru hareket etmesiyle başlamakta ve gözle görülen uyaranların duyu organları tarafından algılanması, belleğe gönderilmesi, önceki bilgilerle bütünleştirilmesi ve anlamlandırılmasıyla tamamlanmaktadır. Özellikle psikomotor ve bilişsel işlemlerin etkili olduğu okuma sürecinde temel malzeme olan "yazılı veya basılı metin" çok önemli bir yer tutmaktadır. Çünkü ana dili eğitimi metinler yoluyla yapılır. Ana dili etkinliklerini yerine getirirken metinlerden en üst düzeyde yararlanmak için farklı metin türleri üzerinde nasıl çalışılması gerektiğini bilmek gerekir. Okuma etkinliğinin doğası, unsurları, metin türlerine göre okuma, okunan metinlerin anlaşılması, çözümlenmesi, anlamlandırılması, değerlendirilmesi ve okumanın bir alışkanlık hâline dönüştürülmesine yönelik bilgi vermeyi ve yönlendirmeler yapmayı amaçlayan bu çalışma, geniş bir yelpazede okuyan, okuduklarını eleştirel bir bakış açısıyla inceleyen, okumayı seven ve ona değer veren bireylerin yetişmesine katkıda bulunacaktır.
Ahmet Karabulut, Ahmet Kırkkılıç, Banu Özdemir, Deniz Melanlıoğlu, Elif Aktaş, Emine Kolaç, Ezgi Şimşek, Gönül Yüksel, İbrahim Gültekin, Kaan Büyükikiz, Kevser Candemir, Kürşad Çağrı Bozkırlı, Latif Beyreli, Muhammed Tunagür, Mustafa Balcı, Nurullah Şahin, Oğuzhan Sevim, Sibel Dal, Şükrü Baştürk, Tacettin Şimşek, Yusuf Söylemez, Zekerya Batur Metinler ve Etkinliklerle Karakter ve Değer Eğitimi isimli bu kitap; “adalet, dostluk, dürüstlük, öz denetim, sabır, saygı, sevgi, sorumluluk, vatanseverlik, yardımseverlik” değerlerinin kök saldığı, içselleştirildiği, davranışa dönüştürüldüğü, daha yaşanır bir dünya oluşturma çabasına katkı sunmak için bir araya gelen alanında uzman bilim insanlarının ortak ürünüdür.
On dokuz bölüm olarak planlanan kitapta; değer eğitimi, karakter eğitimi bölümleri; roman, öykü, masal, destan, efsane, atasözü, tiyatro, fıkra, mektup, deneme, biyografi, anı, günlük, fabl, şiir, mesnevi türleri ile Dede Korkut Hikâyeleri, Kutadgu Bilig ve Atabetü'l-Hakayık'tan değer eğitiminde nasıl yararlanılacağına yönelik bölümler bulunmaktadır.
Kitabın bölümlerinde edebî türlerin değer eğitiminde nasıl kullanılacağına yönelik bilgiler verilmiş; bu kuramsal bilgiler, edebî metinler ve etkinlik örnekleriyle desteklenmiş; alan farkı gözetmeksizin bütün öğretmenlere, öğretmen adaylarına, lisansüstü programların öğrenci ve öğretim elemanlarına kaynak olması ve kılavuzluk etmesi amaçlanmıştır.

Nadir Özkuyumcu, Aydın Çelik, Harun Yılmaz, Fatih Yahya Ayaz, Büşra Sıdıka Kaya, M. Fatih Yalçın, Özen Tok, Fatma Zehra Beyaz, Halil İbrahim Erol, Anthony Gorman, Hilal Görgün, Hilal Livaoğlu Mengüç, Seyyid Muhammed es-Seyyid Elinizde bulunan kitap, Mısır'da İslam fetihlerinden günümüze kadar olan dönemde tarihyazımını ve kaynaklarını topluca inceleyen Türkçe literatürdeki ilk çalışmadır. Türkiye, Mısır ve Avrupa’dan tarihçilerin katkılarıyla meydana gelen bu eser, ele alınan görece uzun ve hanedan esasına göre alt dönemlere ayrılan asırlara ilişkin ağırlıklı olarak eleştirel bir bibliyografya ve belirli ölçüde tarihyazımı tartışmalarını içeriyor. Bu amaçla kitapta, ilk devir İslam tarihi, Fâtımîler, Eyyûbîler, Memlükler, OsmanlIlar ve ulus devlet dönemlerinden her birinin kaynakları, bizzat o dönemde ihtisaslaşmış ve çeşitli eserler vermiş tarihçiler tarafından incelenmiştir. Alana yeni giren tarihçiler, özellikle lisansüstü olanlar kadar alanın uzmanları için de faydalı olacak bu eser, konunun ilgililerine her bir devrin birincil tarih kaynaklarına dair detaylı bilgiler vermekte ve dönemler arasında tarih kaynaklarının ve tarihyazım dinamiklerinin, perspektiflerinin ve elbette kaynak türlerinin nasıl değiştiğini yahut devamlılık arz ettiğini görme, anlama ve mukayese etme imkanı sunmaktadır.
Halil İbrahim Erol XIX. yüzyıl Mısır'daki tarihyazımı; Abdurrahman el-Cebertî, Abdullah eş-Şarkâvî, İsmail el-Haşşâb, Ahmed er-Recebî, Nikola et-Türk ve eserleri üzerinden İncelenmektedir. Türkçe literatürde ilk olma özelliğine sahip olan bu eser, Arapça ana kaynakların yanı sıra İngilizce ve kısmen Fransızca literatürdeki ilgili araştırmaları ele almaktadır. Eser, Osmanlı tarihyazımında son dönem tarihçiliğinin mukayesesine imkân sağlaması itibarıyla ayrı bir öneme sahiptir. Bu açıdan tarihyazımı, tarih düşüncesi ve usulü hususlarında ilgiye değer oranda sahadan örnekler sunmaktadır. Eserde; Memlükler, Vehhâbiler, Ezher uleması, Mısır toplumu, Fransız işgali sürecinde halka dağıtılan Müslüman Fransız imajının propagandasının yer aldığı bildiriler, Kavalalı Mehmed Ali Paşa ve dönemi öne çıkan konular arasındadır.
Bayram Akça, Behçet Kemal Yeşilbursa, Ercan Haytoğlu, Hakan Uzun, Haluk Selvi, İhsan Erdem Sofracı, İhsan Güneş, Seher Akça, Sezen Karabulut, Umut Karabulut, Üyesi Birgül Bozkurt 1920, Türk bağımsızlık mücadelesinin örgütlü ve kurumsal bir yapıya kavuştuğu, yeni Türk Devleti'nin temellerinin atıldığı yıl olarak tarihe geçmiştir. Bu nedenle yalnız Türkiye'nin değil çevre coğrafyaların da şekillendiği tarihi bir sürecin başlangıcına işaret eder. Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Osmanlı Devleti'nin yıkılması sonucu kurulmuş ve Osmanlı'dan Cumhuriyet'e uzanan tarihsel bir boyut ortaya çıkmıştır. 1920 yılı birçok açıdan bu geçişin yaşandığı köprü görevini görmektedir. Bir yandan Türkiye Büyük Millet Meclisi gibi yeni devletin temellerinin atıldığı kurumlar ortaya çıkmış, diğer yandan ise varlığı devam eden Osmanlı Devleti kurumları nedeniyle ikili bir yapı ortaya çıkmıştır.
Millî Mücadele ‘1920’ başlıklı çalışmamız, Millî Mücadele hareketine dair olayların yanı sıra İstanbul'daki Osmanlı kurumlarının tarihlerine de ışık tutmaktadır. Ayrıca Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası olaylara da yer vermekte ve Millî Mücadele dönemi Türkiye'sini birçok boyutuyla ele alan tarihsel bir panorama sunmaktadır.
Ali Sarıkoyuncu, Dilşen İnce Erdoğan, Ercan Çelebi, Esra Sarıkoyuncu Değerli, Fevzi Çakmak, Günver Güneş, Hakkı Uyar, Hüsnü Özlü, İbrahim Bozkurt, Müslime Güneş, Nilgün Nurhan Kara, Şaduman Halıcı, Umut Karabulut Millî Mücadele'ye tümüyle bakıldığında Türk tarihi açısından eşsiz bir dönemi ifade ettiği tartışılmaz bir gerçektir. Millî Mücadele yalnız I. Dünya Savaşı sürecinde ve sonrasında Mondros Mütarekesi ile vatan topraklarının işgalden kurtuluş savaşımı değildir, aynı zamanda modern Türkiye Cumhuriyeti'nin de kuruluşunu ifade eden tarihsel bir dönüm noktasıdır. Hiç kuşkusuz böylesine önemli bir tarihsel olgunun, tarihçilik açısından yeniden ve yüzüncü yıl dönümünde yeni bakış açılarıyla araştırılması değerlidir. Bu bağlamda askerî, toplumsal, kültürel ve diplomatik açılardan çok kritik gelişmelerin yaşandığı 1921 yılının 100. yıl dönümünde, Millî Mücadele 1921 kitabı, içerdiği farklı konu başlıklarıyla kültürel, tarihsel ortamın düşünsel yetkinliğine katkı sunmaktadır.
Birgül Bozkurt, Birten Çelik, Ercan Haytoğlu, Fevzi Demir, Hasan Yürek, İbrahim Bozkurt, Kemal Arı, Olcay Özkaya Dumanlı, Sezen Karabulut, Temuçin Faik Ertan, Umut Karabulut, Volkan Payaslı Birinci Dünya Savaşı’nın galipleri olan İtilaf Devletleri ile, 30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi sonrası Anadolu’da başlayan işgaller, hukuksuzluklar ve haksızlıklar, bir milleti var olma çabasıyla örgütlenmeye yöneltmiştir. Bu bağlamda Milli Mücadele, çeşitli zorluk ve yetersizliklere rağmen ülkenin işgaline ve parçalanmasına sessiz kalınmadığını gösteren, Anadolu’da verilen topyekûn bir direnişin adı olmuştur. İşgallere karşı yerel düzeydeki direniş, adım adım Mustafa Kemal Atatürk’ün önderliğinde ve daha sonra Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi bünyesinde birleşerek ulusal düzeyde verilen mücadeleye dönüşmüştür.
Bu kitap, Millî Mücadele dediğimiz tarihsel sürecin 1919'daki gelişmelerine odaklanarak hazırlanmıştır. 1919’u birbirinden farklı konu ve bakış açılarıyla değerlendiren on üç çalışmanın yazarlarının ortak amacı, Millî Mücadele’nin 100. Yıldönümünde mesleğimizdeki tarihsel dönüm noktalarına özgü bir geleneği devam ettirmek ve ulusal ortak hafızamıza akademik bir yayınla katkıda bulunmaktır.
Mehmet Zeki AYDIN Değer Sandığı Okulda Değerler Eğitimi Materyalleri adını verdiğimiz seri çalışmamızda öğrencilerinize değerleri zevkle ve ilgiyle öğretebileceğiniz çeşitli başlıklar var.
Farkında olduğumuz ya da farkına varmadan uyguladığımız değer kalıplarını, size sunduğumuz bu materyal ve yöntemlerle öğrettiğinizde, öğrencilerimizin farkındalıklarını arttıracak, problem çözebilen, alternatif öneriler sunabilen, erdemli bireyler haline gelmelerine yardımcı olabileceksiniz.
Bu kitaplarımızda öğrencilerinize fotokopi vererek uygulayabileceğiniz birçok etkinlik bulacaksınız.
Eğitimcilerimize kendi ilgi ve yeteneklerine etkinlik çeşidi seçme imkânı sağlayan setimizde çeşitli başlıklar var. Bunları; Drama, Yaşayarak Öğrenme, Kulüp Etkinlikleri, Öykü, Kavram Açıklaması, Beyin Fırtınası, Röportaj Yapma, Gezi Gözlem, Materyal Üretme, Meslekler ve Değerler, Yaratıcı Yazma Etkinlikleri, Metafor, İstasyon, Jigsaw, Bilmece Bulmaca, Fıkra, Film Tavsiye/Yorumlama, Eğitsel Oyun, Örnek Olay, Şarkı, Şiir, Poster/Afiş, Proje Hazırlama, Resim Yorumlama, Karagöz ve Hacivat, Geleneklerimizde Değerlerimiz, Tekerleme, Mânilerde, Atasözü ve Deyimlerde Değerler, Kitap Tavsiyeleri, Mevlana’dan, Nükte ve Örnek Kişilik olarak sıralayabiliriz.
Ayrıca, Ölçme Değerlendirme testlerinin yanında Veli Mektubu ve Aile Katılımı bölümleri de yer almaktadır.
Halil İmamoğlugil Modern mantık, klasik mantığın sembolik bir dile başvurularak geliştirilmiş ve genişletilmiş bir hâlidir. Bu mantığa, klasik mantığın konu yönünden bir uzantısı ve yöntem bakımından da ileri bir aşaması gözüyle bakılabilir. Bu açıdan modern mantık, Aristoteles mantığının sembollerle sürdürülen bir devamı olarak nitelendirilebilir.
Modern mantık, günlük dildeki çıkarımları, matematik diline benzeyen sembolik bir dile çevirip denetlemeyi sağlar. Bu mantıkta, neredeyse matematiğin ispatlarında görülen bir kesinlikle denetleme yapılabilir. Denetleme yöntemlerinden doğruluk tablosu ve çözümleyici çizelge, günlük dilden sembolik dile aktarılan akıl yürütmelere uygulanır.
Modern mantık, dilin yapısal özelliklerinin bütünüyle saptanabilmesi için dilin çözümlendiği önemli bir uygulama alanıdır. Bu işleviyle ana dili daha doğru kullanabilmeye yardımcı olur.
Modern mantık, mantık unsurlarını sembollerle ifade etmekte ve bu sembollerle işlemler yaparak sağlam çıkarımlara ulaşmayı amaçlamaktadır. Bu mantık en genel anlamda, bir aradaki ifadelerin tutarlılığı ile akıl yürütmelerin geçerliliğine ilişkin formları araştırmaktadır.
Modern mantık, bütün bilimlerin ve felsefenin temel yöntemidir. Tüm düşünme alanlarında ve bilgi türlerinde kullanılmakta ve felsefenin tüm alanlarına uygulanabilmektedir. Bilim, teknik ve felsefe alanlarında mantık disiplinini öğrenmeden sadece sezgisel yolla mantık kanunlarını kullanmak yeterli değildir. Tam aksine, bu yeni alanlarda modern mantığa ait veri ve sonuçları ayrıntılı bir şekilde öğrenmek gereklidir. Matematik bilmeden fizik öğrenilemediği gibi modern mantığı bilmeden analitik felsefe veya bilim felsefesi öğrenilemez.
Memet Yetişgin Bu kitap, modern Avrupa'nın bir tarihi olup siyasi gelişmelerden ziyade modern Avrupa'yı modern yapan belli başlı tarihî gelişmeleri konu edinmektedir. Modern Avrupa'nın oluşumunda son derece etkili olan Rönesans, coğrafi keşifler, reform hareketleri, bilim devrimi, Aydınlanma, Fransız Devrimi, Endüstri Devrimi ve emperyalizm, kitabın ana konularını meydana getirmektedir. Rönesans ile başlayan “akıl çağı”; edebiyatta, sanatta, bilimde ve kültürel sahada köklü değişimler meydana getirirken coğrafi keşifler, Avrupa'yı geleceğin dünya hâkimiyetine götüren coğrafyalara taşımıştır. Reformasyon, modernleşme için gerekli dinî ve kültürel ortamı oluştururken; ilim devrimi, Avrupa'yı skolastik öğretiden ve kilise dogmalarından uzaklaştırarak gelişimin bilimsel temelini oluşturmuştur. Aydınlanma; siyasi, politik, idari ve toplumsal sahada modern fikirleri, bireysel hakları ve temel insan haklarını formüle ederken Fransız Devrimi, modern Avrupa'nın siyasi şekillenmesine katkı sağlamıştır. Endüstri Devrimi, Avrupa'nın fabrikalaşmasını ve ekonomik zenginleşmesini sağlarken emperyalizm, gelişen ve modernleşen Avrupa'nın dünya sömürüsünü ifade etmiştir. Modernleşen Avrupa yeni sorunlar doğurmuş; bu sorunlar, sosyal hareketlerin ortaya çıkmasına yol açmıştır. Kitap, bu gelişmelerin nedenleri, gelişimleri ve sonuçları üzerinde durmakta, gelişmelerde rol alan önemli kimseler hakkında bilgiler vermekte ve Modern Avrupa'nın önemli tarihî gelişimlerini bilimsel bir üslupla kaleme almaktadır.