Şiir \ 1-3
Bünyamin Yıldız
Zeki Taştan, Servet Şengül 21. Yüzyıl Türk Şiiri Şairler Akımlar Sorunlar, Çevrimiçi Sanat ve Edebiyat Akademisi ÇESA'nın günümüz Türk şiiri üzerine 1990 sonrası şair, yazar, eleştirmen ve dergicileriyle yaptığı söyleşileri içeren altı bölümlük bir kitaptır. Bu bölümlerde hem günümüz şiirinin de dâhil olduğu modern Türk şiiri üzerine değerlendirmelerde bulunulmuş hem de konuşmacı şairlerin poetikaları irdelenmiştir. Servet Şengül, Hakan Şarkdemir, Osman Özbahçe, Hakan Arslanbenzer, Hayriye Ünal ve Murat Üstübal'ın konuşmacı olarak yer aldığı bu kitap, günümüz şiirini anlamak isteyen okur için derinlikli ve doyurucu açıklamalardan oluşmaktadır. Zira konuşmacılar dışında, Türk edebiyatının yaşayan birçok şairi ve önemli akademisyenleri de konuşmalara soru ve açıklamalarıyla katkıda bulunmuştur.
Hicabi Kırlangıç
Süleyman Sahra Süleyman Sahra - AR (Şiir)
Özgür Ballı Astigmat Sarı (Şiir)
Özgür Ballı
Hasan Kızıldağ Ağıtlar; binlerce yıl boyunca insanların acılarını, hayıflanmalarını, feleğe ve kadere şikâyetlerini, kayıplarını, yaşadıkları felaketleri velhasılıkelam yürekleri dağlayan her ne varsa o duyguları haykıran birer feryattır. Bu feryadın sesi, dinleyeni veya okuyanı anlatılan hadiselere götürür. Bu kitap, onlarca insanın tarifsiz bir dehşete yönelttikleri sesin feryatla karışık tezahürüdür. O ses acı, o ses yürek parçalayıcıdır. Tıpkı o sese sebep olan hadiseler gibi. İşte o hadise, Türkiye'de zamanı 6 Şubat 2023'te saat 04.17'de durduran hadisedir. Bu hadise, aziz vatanın on bir şehrini viraneye çeviren Kahramanmaraş merkezli 7,8 ve 7,6 büyüklüklerindeki iki korkunç depremin ve ardından bir türlü sakinleşmek bilmeyen yer kabuğu hareketlerinin insanların yüreğinde kabarttığı sestir. Bu ses, yaralanan yüz binlerin, enkaz altında can veren on binlerin çığlığıdır. Bu kitapta okuyacağınız sesler, depremin büyüklüğünü ve yok ettiği hayatları yürek diliyle çığıran birer ağıttır. Bu ağıtlar, bir babanın enkaz altında can vermiş olan kızının elini hiç bırakmadığı bir felaketin akıllara kazınması ve ders çıkarılması maksadıyla bir araya getirilmiştir. Bir daha böyle ağıtlar yakılmasın diye bu çığlıklara kulak verilmelidir.
Mustafa Celep Mustafa Celep’in ilk kitabı Ateş Bandosu, Ebabil Yayınları şiir dizisinden çıktı. Modernizm karşısında güçsüz düşmüş insana sahip çıkan bir şiiri var Mustafa Celep’in. Satır aralarından Cahit Zarifoğlu ve İsmet Özel sızıyor. İnsanın emniyet arayışı bağlamındaki ontolojik boyutuyla dikkat çekiyor.
Mustafa Özçelik Mustafa Özçelik’in 10. kitabı Ateş Denizi, Ebabil Şiir’den çıktı. Tasavvufi bir bakış açısının yansıdığı şiirlerde modern insana kendisiyle, doğayla barışık bir hayat teklif edilmektedir. “Bahar, kuşlarla girer odana / Sen dağlara koşarsın / Badem çiçeklerini ilk görmenin sevinci / Kan olup dolaşır damarlarında,” şeklinde sade bir dili önceleyen Özçelik’in kitabında 32 şiir bulunuyo
Mehmet Aycı Bağ (Şiir)
Mehmet Aycı
Leyla Arsal Sezgi ile ışık birbirini açığa çıkaran bir eşgüdümlülüktedir. Birbirini tetikleyen, güdüleyen, varlık durumuna bir diğerinin dirimselliği sayesinde erişilen bir bağımlılık hali. Biri işlevsiz, hareketsiz bir konumda stabil kalsa diğeri kuşkuya mahal bırakmayacak bir gerçeklikle karanlığa hapsolacak. Öylesine bir tutkuyla birbirinde varlığı açık eden bir aydınlanma devinimi onların arasındaki ilişki. Peki, zihnin bütün yüzey ve kıvrımlarını doyumsuz bir nişangâh gibi âdeta tetikte bekleten ve her atışla ışığın bambaşka frekanslarını yakalatan bu ışıma hâdisesinin sezgisel alana yaşattığı duygu tam olarak nedir? Hayret mi, şaşkınlık mı yahut nüfuz etmek, bütünleşmek mi ışıkla? Işığın genetiğine bürünerek ondan rol çalmak mı yoksa? Böyle böyle ışığa dönüşmek belki: Varlığın her zerresinde deneyimlenen tek olgu ışığın ta kendisi! Türk şiirine, şiirimizin poetik zeminindeki ışığa odaklanan Bakışın Serüveni böyle ilerliyor: Işığın kendi etrafındaki döngüsel deviniminden hareketle tekrar tekrar şiirin ışığına döndürülerek.
Merve Yaylacık Baktığın Suya (Şiir)
Ali K. Metin Ben hem acemi, hem başka..... Gide gide izlerimizden..... Ölmeden önce ölmeye geldim..... Affımıza geldim, sevgiliye geldim..... Sonunda yaramıza..... Kara siren olmaya geldim...
Enes Talha Tüfekçi Ben Orda Yoktum (Şiir)
Enes Talha Tüfekçi
Mustafa Melih Erdoğan
Serkan Işın Her kitabında yeni bir teknik deneyen Serkan Işın, işini bitirdiği teknikte fazla oyalanmadan yeni bir yeniliğin peşine düşüyor. Bu yönüyle bizim kuşak içinde tek. Her kitabında, sonraki kitabın ilk şiiriyle bir önceki kitabın dünyasından da, şiir yazma tekniğinden de çıkıyor. Her kitabı kendi içinde bir bütünlük olarak tasarlamaya özen gösteriyor. Özellikle üçüncü kitabından itibaren her kitabı başka bir dünya. Herkes bir dünyanın içinden çıkamazken Işın, Nesnevî’de modern insanın yalnızlığını, Hz. Hubble’ın Rüyaları’nda dünyanın ve insanın gidişatını, hem de bizim şiirimizde hiç ele alınmadık bir tarzda, Bonus’ta kapitalizm karşısında günümüz insanını, dada korkut’ta, bu kitaba gelinceye değin iyice sağlamlaştırdığı şiirini ve yazma tekniğini, hatta şiir sistemini bırakıp, şiirin içinde bir teknikten ötekine geçişin bile ötesine geçerek, alfabe ve şiir yazma kuralını değiştirerek görsel şiire geçti ve bize dört tane dünya sundu.
ve de ki ile birlikte Büt’an Şiirleri Serkan Işın’ın bütün şiirlerini bir araya getiriyor. Ebabil Yayınları Türk şiirinin en kıymetli şairlerinden Serkan Işın’ın bütün şiirlerini yayımlamanın mutluluğu içindedir.
Hakan Şarkdemir Büyük Mukavva (Şiir)
Ali Kafkasyalı “Cennetten kovulmuş Âdem gibi, cennet bildiği memleketinden, vatanından kovulmuş bir âdemdir Nâzım Hikmet. Devletini, istemediklerini kovabilecek kadar sahiplenenlerden çok daha fazla seven bir adam. Hem sevgisinden hem bağlılığından hem de kendine sövenlerin cehaletini anlayıp onlardan nefret etmeden, yalnız onların olmadığını bildiği devletine ve yalnız onlardan ibaret olmayan milletine büyük bir şevkle, kararlılıkla ve inançla hizmet edişinden şüphe edilemeyecek bir adam. Aymazların sevmediği, kıymetini bilmediği, hain belleyip bellettiği bir adam. Yâd ellerde, özgenin takdiriyle, sevsin istediklerinin husumetiyle ve hasretiyle geçen ömrünü, sanat, edebiyat, fikir ve ülkü bakımından fevkaladeliği ancak zamanla anlaşılabilen eserler vererek doldurmuş bir adam. Saygısızca yaşayıp ölen ve tükenen hasımlarına mukabil eserleriyle yücelen ve ebedîleşen bir adam.
Nâzım Hikmet'in, yıldızlar kadar, hatta gençliği kadar uzak olduğunu bildiği memleketine duyduğu hasret ve platonik aşk, böylesine bir bilmenin yakıcılığıyla, tükenmez bir ümitle ve gayretle birleşerek hem hizmetlerini çok değerli hem eserlerini ölümsüz eylemiş.
Bu eser, sinesinden çıktığı milletinin sözde mümessillerinin sevgisinden mahrum kalsa da yüceliğinden emin olduğu milletinin sevgisiyle ve himayesiyle hikmetini gösterip yetiştirdiği bir eser üzerinedir.
Bu eser; fikirleriyle, çalışmalarıyla, hizmetleriyle ve eserleriyle kendini vakfettiği yüce milletinin bir eseri olmuş Nâzım Hikmet üzerinedir.”
Prof. Dr. Muhammet Savaş Kafkasyalı
Enes Özel Günümüz şiirinin genç yeteneklerinden Enes Özel ilk kitabı Büyükşehir Kahve Molasında ile Ebabil Yayınları’nda. Özel’de şehrin aşırılaşmış baskısı altında çıkış yolları arayan insanın yaşadığı değişimin / dönüşümün hikâyesini bulacaksınız. İnsanı özgürlüğüne kavuşturan kapitalizm şeklinde sunulan modernizm aşırılaştırılmış yaşama biçimiyle insanın özgürlüğüne yönelik en şiddetli tehdidi oluşturmaktadır. Bu tehdit karşısında insanın tedirginliği ve bu tehdidi aşma biçimleri Büyükşehir Kahve Molasında’nın ana meselesi. Maddi dünyanın insana yönelttiği şiddet ve insanın buna karşı çıkışı, dış dünyanın aşırılaşmış şiddetini aşmaya dönük hamle Enes Özel’de gerçeğin yeniden inşası olarak çıkıyor karşımıza. Bütünüyle maddileşmiş dünya kişiye yaşanacak bir ortam bırakmamıştır. Dünya artık dünya değildir. Büyükşehir Kahve Molasında sizi şehrin hayatından çıkmaya, bireyselliğinizi yeniden kurmaya çağırıyor.
Ayhan Kurt

Allah'ın kâinata dokunduğu


o küçücük andaki hışırtı? Yok.


Dalga nikâhını bozmuş denizle beni affet


Bohçasına köpükler çakıllar doldurup


göçmüş çoktan yağmurun peşi sıra


başka diyarlara. Beni affet, ırmak için


çağıltı uzak hatıra, vefasız bir sevgili


bile değil. Tek bir damlanın âlemleri



Vural Kaya Vural Kaya'nın ikinci şiir kitabı Cezbede Bir Narsist, Ebabil Yayınları'ndan çıktı. İlk kitabına nazaran anlatı payının iyice azaldığı Cezbede Bir Narsist, Kaya'nın uzun şiirdeki başarısını da ortaya koyan bir kitap. Kaya gibi sağlam şiirlerin yer aldığı Cezbede Bir Narsist'te yoğun bir dış dünya vurgusu var. Narsistin cezbesi diyebileceğimiz bu vurgunun yoğunluğu Kaya'nın ikinci kitabında temel yönelim.
Dış dünyaya yoğunlaşmanın getirdiği analiz ve ayrıntıcılıkla derinleşen Narsist, yetenek yetenektir, cümlesinin somut kanıtı olarak karşınızda.
Sümeyye Betül Çarpışma (Şiir)
Sümeyye Betül
Evren Kuçlu Herkes günümüz şiirinin meselelerini, açmazlarını, içine düştüğü güçsüzlüğü konuşuyor, yazıyor. Ama kimse bu güçsüzlüğü aşacak çabaların üstüne gitmiyor, düpedüz, destek çıkmıyor. Hesap, benim görmediğimi kimse görmez üzerine kurulu. Millet Türk şiirini devekuşu zannediyor. Türk şiiri de, Türk şairi de devekuşu değildir. Ebabil Yayınları, Evren Kuçlu’nun Çete Kurma Hazırlıkları’nı iftiharla sunar. Edebiyat dergilerinde bugüne değin sekiz şiiri yayımlanmış şairin dokuz şiirlik bu ilk kitabını, iftiharla sunar
Serkan Işın Serkan Işın’ın 2003 yılında Zinhar dergisi çevresinde başlayan ve son 6 yıla yayılan Görsel Şiir çalışmalarından oluşan Dada Korkut kitabı Ebabil Yayınları’ndan çıktı.
94 sayfalık seçki, şairin bugüne kadar yayımlanmamış birçok Görsel Şiir ve işini içeriyor. Bir deney olarak ortaya atıldığından bu yana şiirimizde keskin tartışmalara yol açan Görsel Şiir meselesi, Dada Korkut kitabıyla dilimizdeki ilk eserini veriyor.
Tipografi, harf, kelime, parça, tarama, fotokopi, resim vb. birçok öğenin şiirin malzemesi olarak ortaya çıktığı Görsel Şiir, gözü pek bir deney girişimi olarak okurun şiir ve okuma alışkanlıklarını sarsmaya yöneliyor. Anlam nedir, resim ve şiir bir arada olur mu, şiiri şiir yapan nedir, uyum, ahenk, üslûp, teknik nedir, teknoloji karşısında şiir nedir gibi, şiirin gündemini belirleyen sorulara, sözlü kültür, yazılı kültür ve basılı kültür arasındaki farklar üzerinden cevap arayan Dada Korkut, modern şiirimizi oluşturan alışkanlıklarımızla da kavgaya tutuşuyor.
Dada Korkut, yeni şiir okurunu arıyor.
Alptuğ Topaktaş Değillik Orkestrası (Şiir)
Osman Özbahçe Dil Çöktü (Şiir)
Osman Özbahçe
İdris Ekinci 1963 yılından bu yana ortaya koyduğu şiir ve düşünce dünyasıyla İsmet Özel muhatabını her zaman farklı bir kavrayış ve anlayış iklimine davet eden bir isimdir. Şiirinin açtığı kulvarda sıkı bir düşünce yapısı inşa eden Özel, son dönem Türk fikir hayatına da damgasını vurmuştur. Bazı fikir adamlarının kurmuş olduğu düşünce dünyası sadece semantik yapıyı kavramakla okuruna kendini açmayabilir. Estetik, ahlâk, tavır ve kimlik unsurlarının iç içe geçtiği bir dünyadır İsmet Özel'in kurmuş olduğu dünya. Bu unsurlardan her biri diğerini destekler ve bütünler niteliktedir. Tabiidir ki İsmet Özel'i okurken bu bütünlük gözetilmelidir. Direniş Mümkündür bu dünyanın etrafında bir seyir, bir anlama çabasının mahsulüdür.
Osman Özbahçe
Atakan Yavuz Düşerken Söylenecek Şarkılar (Şiir)
Atakan Yavuz
Osman Özbahçe Işık çoğalıp “XX. yüzyılı sakin adamlar olarak geçirdik”
Çoğalıp “I. Dünya Savaşı'nda yenildik
II. Dünya Savaşı'nda yenildik”
Bütün devrimlerde, bütün darbelerde yenildik”
XX. yüzyılın her yerinde yenildik
“Oysa Bedir'de, Malazgirt'te, fakat Çanakkale'de”
Aslanlar gibiydik hem Mekke'nin, hem Bizans'ın fethinde”
“Bizdik yüz defa bağıran, yerinde duramayan”
“Şimdi çoğalıp evlerde duran, evlerden bıkan”
“Çoğalıp düşmanlık nedir bilmeyen”
“En çok barışçı olan, en çok davul çalan”
“Nerde evlerde durulmaz olan!”
“Nerde damarda duran, yüz defa bağıran!”
Osman Özbahçe Şiir yenidir. Deterministik olarak yenidir. Şiir ve yenilik dediğimizde akla gelen ilk kelime dildir. Dil yeniyse şiir yenidir koşutluğu kurmadan, yenilik bir noktada dile şiddet uygulamaktır. Dili, düşünmediği noktalara taşımaktır. Fakat dil yeniyken şiir mükemmelleşemez. Acemiliklerinden kurtulamaz. Hayat ve insan bağını kuramaz. “Büyük,” “kalıcı” örneklerini veremez. Geçmiş bağıntısı büyük sentez ortaya çıkmaz. Fakat şiir mükemmelleştikçe çıkmaza girer. Donuklaşır. Fakat yetenek ikisiyle de çalışır, ikisini de çalıştırır. Birine kapalı birine açık, ikisine de aynı anda açık, yetenek için fark etmez. Şiir mükemmelleştikçe çıkmazdan çıkar. Tam tersine, şiir çıkmazdan çıkar. Şiir hangi kanaldan akarsa aksın çıkış yolunu bulur. Yeter ki yeteneğini bulsun. Çünkü şiir yetenek işidir. İstisnalarla ilerler. İstisna yetenek demektir. Şair demektir. Yetenek, yaratıcılık, yenilik bağlamı kurar. Her zaman. Çünkü şiir kompozisyon ödevi değildir. Kurala uygun, akım ilkelerine uygun üretim değildir. Şiir üretim değildir. İlkeler ışığında standart kurmak değildir. Örneğin Karakoç, “Bahar bilgisi güneş rengi at soluğu ve sen” diyor ilk şiirlerinden birinde. Buna ister yetenek, ister yenilik diyelim. Yenilik yeni nota, yeni bir dans figürüdür. Daha önce kullanılmamış bir kalıp. Bilinen notalar dışında yeni bir nota. Yenilik şiirin daimi ikametgâhıdır.
Hakan Şarkdemir
Veysel Eröz In his second released work, the poet turns his life into poems. Love, loss, sorrow, pain, and everything in between overflows from the lines of the sophomore book. Good Faith Wounds sees the poet take an even more personal turn and cover topics such as life, family, friends, past & present besides love. Sharp composition and connected poems unveil stories of life and its sophistication between the lines. Poet's unique style and pioneering writing combine to create a new gem with purple lines and an ardent manner.

Read the love in "Wedding Night", "Holding Hands" and "Sonnet of Lost Sky".
Dive into the gloom in "Conundrums", "My Composure" and "Mall Music".
Meet with pain in "Ultraviolence", "Ghosted" and "Tears of I Don't Know".

With deep cuts like "Violently Violet", "Hands of the Sun", "Misfits" and "My Pierced Vein" this book is a winning work and a stand out among peers.
Yunus Emre Altuntaş Yunus Emre Altuntaş - Gökyüzü Kundağı (Şiir)
Ali Rıza Seydi “En masum düşüncelerimizi dahi yazamaz hâle geldik.” diye yakınmaya başlamışken şiirler imdada yetişti! Şiirler sayesinde istediğim yazıları yazmaya devam ettim. Üstelik bunları en olmayacak yerlere gönderdim. O güç koşullar içinde böyle yapmak -yazılara sorun çıkaranlara karşı- meydan okuma ve hesaplaşma duygusu veriyordu. Bu iş zamanla adrenalin tutkusuna dönüştü.
Şiir hâline bürününce yazdıklarım, aşılması en güç duvarları aşmayı başardı. Önceden çocukların eğitimiyle ilgili bilimsel yazılara bile sorun çıkaranlar, şiirlerle yazılanlara sorun çıkarmadılar. Kendileri hakkında hoşa gitmeyecek sözler söyleyen şiirlere dahi geçit verdiler! En derin sırları ifşa eden şiirlere de hakeza! Sonradan öğrendik ki “Bu yine şiir yazmış işte!” deyip “görüldü” damgasını basıyorlarmış. Bu kitap o şiirlerden oluşuyor.
Mustafa Melih Erdoğan
Liman Mehmetcihat Yeteneğin çevresi Ebabil, genç şairlerimizin yuvası olmaya devam ediyor. Genç şairlerimizden Liman Mehmetcihat'ın ilk kitabı Haplayın Şunu Feodal, Ebabil'in yayınladığı ikinci görsel şiir kitabı. Görsel şiiri bir şiir türü olarak kabul eden Ebabil yenilikçi tutumunu Liman Mehmetcihat'la sürdürüyor. Dile uyguladığı şiddetle öne çıkan Cihat'ın görsel şiirlerini bu şiddetin uzantısına yerleştirmek mümkün. Görsel şiirlerinde popüler göstergelere aynı şiddeti uyguluyor. Haplayın Şunu Feodal, şiirin ancak sürekli yenilik içinde kurulabileceğini, kendisine ancak bu tavırla yeni yollar açabileceğini gösteren başarılı bir ilk kitap.
Bülent Keçeli herkese yetişeceğimi sanıyorum böyle de ölüyorum
bana esenlik dileyin
beni herkese seğirtmeyin
Hüseyin Karacalar Her Şey Geçtiğinde (Şiir)
Hüseyin Karacalar
Bülent Keçeli Herkesin Çirkini (Şiir)
Bülent Keçeli

Hugo Ball Dada, Sürrealizmin babasıydı.
Walter Benjamin

Hugo Ball, Dadaizm'in manevi babasıydı. Anlamsız ses şiirleri yazdı. Ayrıca bu anarşik sanat akımının adını da bulan kişiydi.
Deutsche Welle

Hugo Ball ne bir ressam ne de heykeltıraştı; ancak 1916'ta Zürih'teki Dada hareketinin kurucularından biri olarak elde ettiği tarihî konum, modern sanat yıllıklarında ona kalıcı bir konum sağlamıştır.
The New York Times

Dada, bir protestodur; yıkıcı bir eylemdir. Mantığın yerle bir edilmesidir; işte Dada budur. Belleğin, arkeolojinin, geleceğin yıkımıdır. Dada, özgürlüktür. Çarpışan renklerin, zıtların birliğinin, grotesk şeylerin, tutarsızlıkların ifadesi; kısacası yaşamın kendisidir...
Tristan Tzara
Murat Çelik 1989 doğumlu Murat Çelik'in ilk kitabı İhtimal Cüce Ebabil Yayınları'ndan çıktı. Şiirleri Varlık, Başkalarının Hayatı, Ücra, Karayazı, Karagöz, Yasakmeyve, Yeniyazı ve Aşkar dergilerinde yayımlanan Çelik'in kuyumcu titizliğiyle işlenen şiirleri Türk şiiri adına umut veriyor. Teknik plânda sıkı bir denetim içinde şiirini kuran Çelik, İhtimal Cüce'yle sağlam bir çıkış yapıyor.
Yakup Altıyaprak İkinci Yeniyi tanımlama çabası aynı zamanda modern hayatın içindeki insanı tanımlama çabasıdır. İkinci Yeni, klâsik şiir anlayışlarının dışında, Türk şiirinin kaçınılamaz uğraklarından biri olmasının ötesinde, bir yanıyla modern hayatın içinde olsa da diğer yanıyla ona karşı bir duruş geliştirme çabasındaki insanın şiiridir. İkinci Yeni ve Türk Şiirinde Modernizm, İkinci Yeni bağlamında teknik bir çalışmadan ziyade, akımı ortaya çıkaran hayat tarzı üzerinde yoğunlaşıyor. İkinci Yeniyi belirli bir hayat tarzının sonucu olarak gören Yakup Altıyaprak, modernizmden postmodernizme, ilk Osmanlı yenileşme hareketlerinden Martin Heidegger'e uzanan bir dizi düşünce serüvenini okuyucuya sunarak İkinci Yeni üzerinden bir modernlik çözümlemesi yapıyor. Hayat tarzları ve dünya görüşleri birbirinden farklı şairlerimizin aynı dünyayı değişik açılardan ele almaları çerçevesinde gelişen serüvenleri, aynı zamanda aydınlarımızın geçirdiği zihinsel sürecin bir fotoğrafını da ortaya koymaktadır. Bugünden geriye baktığımızda aradan geçen onca zamana rağmen İkinci Yeninin oluşturduğu şiirin aşılıp aşılamadığı meselesi hâlâ bir tartışma konusudur. Türk şiirinin en köklü atılımlarından biri olan İkinci Yeniyi anlama çabalarına köklü bir katkı sağlayacak bu eser İkinci Yeni kitaplığınızda yerini alması gereken bir kitap.
Zeynep Arkan 2004 yılında Dergâh’ta peş peşe yayımlanan şiirleriyle dikkatleri üzerine çeken Zeynep Arkan’ın ilk kitabı İkrar, Ebabil Yayınları şiir dizisinden çıktı. Konuşma dilini kendine özgü bir romantizmle işleten Arkan hareketli ve rahat bir dile sahip.Şiirinin kalitesiyle genç kuşak şairler içinde öne çıkmayı başaran Arkan’ın hayattan beslenen, rol yapmaya tenezzül etmeyen şiiri, sahiciliğini sürekli ve dikkatli bir şekilde koruyor. Dil oyunları diyebileceğimiz yetenek gösterisinde de, ironi yoluyla zekâsını konuştururken de şiirini zaafa uğratacak yapaylıklardan uzak durmayı başarıyor. Zeynep Arkan’ın şiir potansiyelinin belgesi niteliğindeki İkrar, günümüz şiiri adına bir kazanç olarak öne çıkıyor.
Osman Özbahçe İnsanın Özgürlüğü Sürecinde İsmet Özel Şiiri, Türk şiirinin büyük ustası İsmet Özel'in şiirini insanın özgürlüğü temelinde yorumlamaktadır. Yoğun bir biçimde yaşantılanan özgürlük süreci bu şiirin temel perspektifidir. Özel'in şiir tekniğini ortaya koymayı amaçlayan “İsmet Özel Şiirinde Estetik Yapı” başlıklı yazı şiiri nasıl yazdığına, “İnsanın Özgürlüğü Sürecinde İsmet Özel Şiiri” başlıklı yazı niçin yazdığına yoğunlaşmaktadır. Özel şiirine yeni bir bakış açısı getirmeye çalışan kitap bu şiirin temel perspektiflerini insanın özgürlüğü başlığı altında belirginleştirmektedir. Kitabın son yazısı “Özel Kitaplar” Özel'in bugüne değin çıkardığı şiir kitaplarını değişik bir açıdan yorumlamaktadır.

Özgür Ballı Karagöz, Heves ve Aşkar'da yayımlanan şiirleriyle "teneffüs"ten dönen Özgür Ballı hayatımızda ters giden noktaları ironinin süzgecinden geçiriyor. Lirizm ve ironiyle harmanlanan işlek konuşma dili şiirimizin umut bağlayacağı bir şairi haber veriyor.
Özgür Ballı'nın ilk kitabı İronika, Ebabil Yayınları'ndan çıktı. Büyük acıları, büyük umutları tebessümle ortaya koyan İronika, sizi bir şairin bakış açısıyla etrafınızda akıp giden hayatı sorgulamaya çağırıyor.
Fulya Köksoy İsimsiz Şiirlerimdin...
Ben adını koymayı bir türlü beceremedim, bırak sen nasıl istiyorsan öyle kalsın.
Gerçekten de böyle değil mi hayata dair tüm yaşadıklarımız.
Bazen ifade etmekten korktuğumuz, yüreğimizin en derininde saklı bir yığın anı,
hikâye yok mu bizlere dair...
İşte tam da bu nedenle “İsimsiz Şiirleri” okumaktasınız.
İsimsiz şiirler, avuçlarımızda duran ve en acı şekliyle bazen avuçlarımızı kanatan.
Aslında herkesin kendinden mutlaka bir şeyler bulabileceği, şiire dair bir gökkuşağı cümbüşü elinizdeki kitap.
İstedim ki belki kendinizden küçük de olsa bir şeyler bulabileceğiniz bu şiirlere,
kalbinizin en derinlerinde siz isimler verin...
Ama gerçek hayatın tüm katılığıyla çevrelendiğimiz şu günlerde, gerçekten “İSİMSİZ” kalmamanız tek dileğim.