Psikoloji \ 16-19
Aydın Ankay Psikopati, bilimsel adıyla antisosyal kişilik bozukluğu; toplumda çok az bilinen, empati yeteneğinden yoksun olan, bu nedenle suç işleyen ancak pişmanlık duymayan insanların oluşturduğu bir kişilik bozukluğudur. Bu kitapta psikopati, diğer kişilik bozuklukları ve cinsel sapmalarla birlikte, onlarla örtüşen ve ayrışan yönleriyle ele alınmış; kurbanlarının oluşturduğu örnek olaylara ve bu kişilerin tanınmasını sağlayan testlere yer verilmiştir.
Zekâ düzeyi yüksek olan lider konumundaki psikopatlar, ulusların yazgısını olumsuz yönde etkilemekte, buna karşın medyada bir kurtarıcı olarak yer almaktadırlar. Bu durum, Dostoyevski'nin "Bir kişiyi öldüren katil, milyonlarca kişiyi öldüren kahraman oluyor." ifadesini hatırlatmaktadır. Bu psikopat liderlere kitaptaki örnek olaylarda ayrıca yer verilmiştir.
Ünlü psikiyatrist Ord. Prof. Dr. Mazhar Osman Uzman, bu kişiler için “Ceza kanunları bunlar için yapılmaktadır.” demiştir. Uygarlığa koşut olarak bu kişilik bozukluğu hızla artmakta; kurbanları özellikle depresyon, alkolizm, suç, uyuşturucu bağımlılığı ile tanışmaktadır.
Psikopatlar ve Kurbanları adlı eser, elli yıllık psikologluk ve 31 yıllık avukatlık deneyimlerinin bir ürünü olarak Türkiye'de bu alanda yazılmış ilk kitap olma özelliğini taşımaktadır.
Hatice Demirbaş Psikopatoloji ve Suç, yasal konulara ve sorunlara genel psikolojinin bilgilerini ve ilkelerini uygulamak üzere, hukuk ile psikoloji arasında kurulan ilişkiden doğan adli psikoloji alanına katkı sağlayacak bir kitaptır. Adli psikoloji, son yıllarda hızla gelişmekte olan bir alan olmasına rağmen bu alanda yazılan kitapların sayısı sınırlıdır. Psikopatoloji ve Suç, bu sınırlılığı ortadan kaldıracak kaynaklardan biridir.
Kitapta, ruhsal bozuklukların suç ile ilişkisi; adli sistemde bilirkişiliğine başvurulan uzmanlardan olan adli psikologlara, psikiyatristlere, adli süreçlerde görev alan/alacak uzmanlara, cezaevlerinde psikososyal serviste çalışan uzmanlara ve yasa yapıcılara rehber olacak şekilde farklı boyutlarıyla aktarılmıştır. Çeşitli ruhsal bozukluklar; şizofreni, duygudurum bozuklukları, alkol kullanım bozuklukları (alkol/madde bağımlılığı), zihinsel gelişim geriliği, kişilik bozuklukları, demans, epilepsi ve yaşlılık dönemi suç bağlamında ele alınmıştır.
Bu kitap; suçlularda ruhsal bozuklukların yaygınlığı, onları tanımlayıcı özellikler, işledikleri suç türleri, cezai sorumlulukları, tedaviler, alınması gereken önlemler gibi konu başlıkları ile önerilerin bulunduğu her zaman başvurulabilecek yeni bir Türkçe kaynak olma özelliği taşımaktadır.

Aydın Ankay Ana ekseni Siyasal Bilgiler Fakültesinde yazılan doktora tezinden oluşan kitabın bu ikinci basımı; saldırganlık temelinde son otuz yılın çok önemli siyasal, ekonomik ve tarihsel olgularının yanı sıra sosyal ve siyasal tutumlardan ırkçılık, dincilik, gericilik ve barışseverlik gibi kişilik testlerine yer vermektedir.
15 Temmuz Darbe Girişimi, çok bilinmeyenli denklem hâline gelmiştir. İçerikte de ifade edildiği gibi dış dinamikler az çok bilindiği hâlde içteki yansımaları henüz aydınlatılamamıştır. Bunun için belli bir sürenin geçmesi gerekmektedir. Süper devletlerin, özellikle ABD'nin, anarşi ortamı oluşturarak sekseni aşkın ülkede darbe yoluyla menfaat sağladıkları, hükûmetleri devirdikleri komplo teorisi olarak geçiştirilemez. "Görevimiz Tehlike" dizilerinde bunların bir kısmı itiraf edilmekte ve yayımlanmaktadır.
ABD'nin amacının, önümüzdeki on yıllarda, Asya'da değişmesi muhtemel güç dengelerini, başka bir deyişle dünyada tek güç olma avantajlarını ortadan kaldıracak oluşumları şimdiden önlemek olduğu düşünülebilir. En bunalımlı dönemlerde bile özellikle 12 Mart ve 12 Eylül'de sabıkası olan ABD'ye karşı Türk halkı, Osmanlı Dönemi dâhil olmak üzere bu emperyal sıkıntıların üstesinden gelmeyi bilmiştir. Atatürk kimi aydınlar gibi kötümser olsaydı Türk devleti tarih olacaktı.
Bu araştırma; 51 yıl sosyal bilimler hocalığının ve 31 yıl avukatlık deneyimlerinin harmanlandığı uzun yıllar süren çalışmaların ürünüdür.
Aysun Aydın, Cem Koray Olgun, Cihan Ertan, Çağdaş Ümit Yazgan, Emre Öztürk, Esra Cizmeci Ümit, Esra Zıvralı Yarar, Fatma Yaşin Tekizoğlu, Hülya Biçer Olgun, Metin Kılıç, Murat Yüksel Modernleşmeye bağlı olarak insanların çalışma ve zaman kullanım şekillerinin sistematik bir yapıya büründüğü günümüz toplumlarında, teknolojideki büyük devrimlere de koşut olarak değişen eğlence/eğlenme, çok farklı bilim dallarının merceğinden görünür kılınabilen, farklı neden, olgu ve bağıntılarla açıklanabilen bir gerçekliğe sahiptir. Bu bakımdan eğlenceyi bireysel motivasyon, iradi karar, bireysel fayda, rasyonel seçim, kişisel gelişim ve farkındalık gibi bir kavramsal temel üzerinden açıklayan bir araştırmacı, onun sosyal bakımdan “verili” ve “koşullanmış” yönünü ıskalayabildiği gibi, eğlencenin sosyal bakımdan hangi koşullarda gerçekleştiğinin açığa çıkarılmasını, davranışı tayin eden kurumsal ve yapısal belirleyicileri önceleyen araştırmacılar, eğlencenin iradi ve bireysel tercihlerle ilgili yönünü teğet geçebilir. Bu konuda psikoloji merkezli kuramlar kadar, sosyoloji merkezli kuramlarda da belli başlı eksiklikler göze çarpmaktadır. Kitapta, her iki perspektifi psiko-sosyal ilişkisel bir kavrayışla birleştiren ve eğlence konusuna farklı yönleriyle eğilen sentezleyici bir kavrayış sunulmaktadır.
Aydın Ankay Bu kitabın diğer psikopatoloji kitaplarından farkı, olguları sadece bireysel boyutta değil sosyoekonomik, kültürel ve tarihsel boyutlarla da irdelemesidir. Çünkü bireysel olaylar sosyoekonomik, kültürel ve tarihsel olayların bir uzantısından ibarettir. Örneğin Freud’un erkeği başat görmesi, yaşamış olduğu 19. yüzyılın bir ürünüdür.
Kitabın bu üçüncü basımı; sistematiği ve içeriği ile yeniden yazılmış, içeriğinde yer alan örnek sayısı yaklaşık 70’ten 100’e çıkarılmıştır. Yine hiçbir psikopatoloji kitaplarında yer almayan şu konular incelenmiştir: teknoloji ve ruh sağlığı, suç ve çocuk mahkemeleri (hukuki mevzuat dâhil), boşanma ve ruh sağlığı (hukuki boyut dâhil), ile saldırganlık, disiplin, okulda başarısızlık sorunu.
Kitapta klasik görüşlerin yanı sıra çağdaş yaklaşımlardan DSM-4 ve DSM-5’e yer verilmiş; genel yetenek, kişilik testleri eklenmiştir.
Yazarın elli yıllık psikoloji ve otuz bir yıllık avukatlık deneyimleri rehberliğinde hazırlanan kitap; psikolglar, psikiyatristler, sosyal bilimciler ve PDR’cilerin yanı sıra bu alandan olmayanlar için de aydınlatıcı bilgiler içermektedir.
Ayşen Maraş, Elif Kuş Saillard, Elif Ünal, Göklem Tekdemir, Sevda Sarı, Sinem Baltacı, Yağmur Ar Karcı Nitel araştırma yöntemlerinin kullanıldığı psikoterapi araştırmaları ile terapi süreci incelenebilmekte; terapist ve danışan arasındaki ilişkisel sorunlar, duygusal konular, terapi ilişkisi, direnç, danışanın değişiminde neyin etkili olduğu keşfedilebilmektedir. Bu kitapta uygulama bölümlerinde terapi sürecini inceleyen psikoterapi araştırmalarına yer verilmiştir. Bölümlerde psikoterapi seansı ya da psikolog-danışan görüşmelerinin analizini içeren uygulamalar bulunmaktadır. Bunu yaparken gerçek bir seans alıntısı ya da görüşmesi üzerinden araştırma sorusunu oluşturmak, görüşme sorularını hazırlamak, örneklemi oluşturmak gibi araştırmanın nasıl yapılacağı, seçilen nitel araştırma yöntemine uygun olarak açıklanmaktadır. Bölümlerdeki uygulamalar nitel analizleri de adım adım gösteren bir rehber özelliği taşımaktadır.
Richard S. SHARF Theories of Psychotherapy and Counseling Concepts and Cases’in uluslar arası basımı olan elinizdeki bu kitap, psikolojik danışma ve psikoterapi alanında var olan ve hatta yapılandırmacı kuramlarda dahil olmak üzere bir çok kuramı kapsamaktadır. Kitapta, okuyucunun kendi kuramını oluşturması için bütünleştirici bir bakış açısına sahip olması amaçlanmıştır. Bunun için bir konu ayrılmıştır.
Psikolojik danışma ve psikoterapi kuramlarını kapsamlı bir şekilde içeren Sharf'ın Psikoterapi ve Psikolojik Danışma Kuramları Kavramlar ve Örnek Olaylar adlı bu kitabı, çevrilirken dil birliğine dikkat edilmiş, anlaşılır olmasına özen gösterilmiştir. Çevirmenlerden gelen metinler, orijinal metinle karşılaştırılarak tek tek okunmuştur. Ayrıca, Sharf'la yazışarak bazı cümleler düzeltilerek Türkçe'ye çevrilmiştir; çünkü Sharf bazı paragraflardaki cümleleri birinci tekil kişi ile yazmış, bazılarındaysa üçüncü tekil kişi ve edilgen fiil kullanmıştır. Bu cümlelerin hepsinde, üçüncü tekil kişi edilgen fiil olarak cümleler Türkçeye tercüme edilmiştir.
Zevkle okuyacağınız ve Psikolojik danışma ve psikoterapi alanında bir boşluğu dolduracağı umuduyla.
Betül Gülcan çakmak, Büşra Ünverdi, Cem Boyalı, Halil Ekşi, Hatice Hilal Saçar, M. Şerif Keskinoğlu, Merve Emre, Merve Nur Çınar, Oğuzhan Yavuz, Yakup Özkapu Manevi yönelimli psikoterapi/psikolojik danışma, danışanların biyolojik, psikolojik, sosyal ve manevi boyutlarını anlamaya, açıklayabilmeye ve bu boyutlar arasında bağlantılar kurarak müdahale etmeye yönelik bütüncül bir yaklaşımdır. Bu yaklaşımda danışanların kendilerini tanımaları, geliştirmeleri ve dönüştürmelerinde, anlam arayışlarında maneviyatı önemli bir güç kaynağı olarak kullanmaları amaçlanmaktadır. Manevi yönelimli bütüncül psikoterapi yaklaşımlarına artan ihtiyaçlar gözetildiğinde, manevi yönelimli danışanlara hizmet veren veya verecek olan tüm ruh sağlığı uzmanlarının kullanabileceği tekniklerin yer aldığı bir çalışmaya ihtiyaç olduğu aşikârdır. Psikoterapi ve Psikolojik Danışmada Manevi Yönelimli 101 Teknik (Vaka Örnekleriyle) isimli bu kitap, eksikliği hissedilen bu boşluğu doldurmayı hedeflemektedir.
Kitap, danışanın manevi yönelim düzeyini değerlendirme (ağaç halkası, manevi cümle tamamlama, manevi zaman çizelgesi, manevi genogram vb.), manevi ve dini (dua, şükür, tefekkür, hoşgörü, manevi bibliyoterapi, manevi fototerapi, manevi sineterapi vb.), bilişsel ve davranışçı (düşüncelerimden fazlasıyım, manevi içerikli bilişsel işlemleme tipleri, manevi yeniden çerçeveleme vb.), duygu (duygu günlüğü, duygu düzenleme vb.), pozitif psikoloji (manevi umut haritası, rastgele nezaket eylemleri, karakter güçleri vb.), değerler, yas (sembolik mezarlık, tohum, kültürümüzde yas uygulamaları), meditasyon (temel, zen ve rehber eşliğinde), mindfulness (bu irade senin, cüzdanımdaki harfler, kendi ölüm biyografisini yazmak vb.), doğa, sanat, iş, evlilik, aile odaklı manevi yönelimli 101 teknikten oluşmaktadır. Teknikler oluşturulurken çok sayıda psikoterapi ekolünün maneviyatla olan ortak noktalarına değinilmiş, uluslararası etik ilke ve standartlara dikkat edilmiştir. Tekniklerin anlatımında kavramlar ile ilgili literatüre, tekniklerin uygulama sürecine ayrıntılarıyla yer verilmiştir. Ayrıca her bir tekniğin uygulanışı vaka örnekleri eşliğinde sunulmuştur.
Başak Öksüzler, Ceren Gökdağ, Elçin Yorulmaz, Ezgi Göcek Yorulmaz, Gamze Gültekin, Gülay Dirik, Melikenaz Yalçın, Nesibe Olgun Kaval, Nimet Serap Görgü-Akçay, Özge Erarslan, Pelin Bintaş Zörer, Seda Sapmaz Yurtsever, Seda Tokgünaydın Arıtürk, Sedef Tulum-Akbulut, Servet Kaçar Başaran, Sıla Derin, Umut Çıvgın, Zeynep Erdoğan Yıldırım Psikoterapi, geçmişten bu yana gizemini koruyan dikkat çekici bir alandır. Klinik psikologlar başta olmak üzere psikiyatri, sosyal hizmetler, psikiyatri hemşireliği, psikolojik danışmanlık ve rehberlik gibi birçok meslek dalının ilgi alanına giren bu alan ile ilgili uzun yıllardır pek çok farklı görüş öne sürülmüş ve hararetli tartışmalara yol açmıştır; hatta bu konuda bugüne kadar milyonlarca bilimsel çalışma yürütülmüştür. Büyük ihtimalle psikoterapi alanındaki bu hareketlilik önümüzdeki yıllarda da devam edecektir.
Günümüz dünyasında gelişmeler çok hızlı yaşanmaktadır; bu değişimden psikoterapi alanı da payını almaktadır. Artık sadece divana uzanıp çocukluğunu anlatma algısının ötesinde psikoterapi alanı, artık farklı türdeki tartışmaları ve değişimleri olanca canlılığıyla yaşamakta ve yansıtmaktadır. Bu kitap ile dünyanın farklı bölgelerinde gerçekleşen bu tartışmaları, klinik psikologların gözünden bir çatı altında toplamak hedeflenmiştir. Kitapta psikoterapi alanındaki güncel bilimsel araştırma yöntemleri başta olmak üzere teknolojinin ve internetin psikoterapiye yansımalarına, anormalin ötesine geçerek olumluya odaklanan pozitif klinik psikolojiye, sağlık kuruluşlarında uygulanan psikoterapi müdahalelerine, hangi psikoterapi yaklaşımının hangi durumlarda etkili olduğuna, herhangi bir uzmana gereksinim duymadan uygulanan kendine yardım araçlarına kadar zengin içerikte farklı konulara dair açıklamalar ve son dönem bilimsel araştırmalardan örnekler bulabilirsiniz. Psikoterapi ile ilgili gelişmeleri takip eden, bu alana dair güncel konuları öğrenmeye istekli ve meraklı kişiler için hazırlanan “Psikoterapide Güncel Konular” kitabı, hem mesleki hem de kişisel yaşamınız için başlangıç niteliğinde önemli bir kaynak olacaktır.
Artı Enstitü, Berk Can Ünsal, Berkay Köse, Beyza Ünal, Deniz Canel Çınarbaş, Deniz Yılmaz Zambak, Didem Türe Şakar, Dilara Hasdemir, Dolunay Cemre Durmuş, Ekin Doğa Kozak, Esra Angın, Gizem Çeviker, Güler Beril Kumpasoğlu, İdil Uğurluoğlu, Kutlu Kağan Türkarslan, Merve Cesur Atintaş, Ozan Can Selçuk, Pelşin Ülgen Kurtul, Semanur Güneş Çakmak, Sevi Gizem Zeybek Çoğunluk gruptan olan bireyler için geliştirilmiş bir terapi yaklaşımı, azınlık grup üyelerine otomatik olarak iyi gelmez. Azınlık kimliği gibi konular psikoterapinin konusudur; kimliği oluşturan cinsiyet, yaş, coğrafi konum (kişinin nereli olduğu veya nerede yaşadığı), etnik köken, cinsel yönelim, engellilik, dinî inanç gibi grup seviyesi değişkenler, psikoterapi sürecinin verimli ilerlemesi için önemlidir. Bu değişkenlerin kültüre duyarlı bir şekilde ele alınmadığı psikoterapi uygulamaları, iyileştirici olmaktan ziyade baskıcı ve ayrımcı olur. Kitap, bu varsayımları temel alarak yazılmıştır.
Kültüre duyarlı psikoterapi ve kültürel yeterlilik, özellikle yabancı alanyazında üzerinde durulan kavramlar olup yurt dışındaki meslek grupları ve akreditasyon birimleri tarafından psikoterapinin ve psikoterapi eğitiminin temel taşları arasında anılmaktadırlar. Türkiye'de, son zamanlarda bu konuda artan bir farkındalık görülse de gereken önemin henüz verilmediği söylenebilir. Özellikle klinik psikoloji alanında, kültürel yeterliliğin psikoterapinin temel yeterliliklerinden biri hâline gelmesi için konuyla ilgili lisansüstü seviyede verilen derslerin arttırılması ihtiyacı öngörülmüştür. Bu kitap projesi de böyle bir ders neticesinde ortaya çıkmıştır. Psikoterapide kültürel konuları ele alan Türkçe bir kitabın eksikliğinin farkında olmam nedeniyle geçmişte dersi alan öğrencileri, projelerini kitap bölümüne dönüştürmeye davet ettim. Bu kitabın bir başlangıç olmasını, psikoterapide kültürel konuları ele alan kitapların, derslerin ve mesleki standartların üretilmesine ve geliştirilmesine yol açmasını diliyorum.

Yıldırım B. Doğan Bireysel psikoterapi (söyleşerek iyileşme) süreci, bireyin “kendi” olurken “ben”i ödüllendirmesi “ben”i yaşarken tutum, duygu ve davranış olarak “kendi”ni zenginleştirmesidir. Çok yalın görünen bu amaç-tanımın mesleksel bir başarı olarak yaşama sıçraması, psikoterapistin beceri eğitimi diye adlandırılabilecek çetin süreci kabullenmesi ile başlar. Söz konusu sürecin bu alanda bilinen adı süpervizyondur.
Süpervizyon aynı zamanda deneyimli bir psikoterapistin öğretirken öğrenmeyi ötelememesini gerekli kılan farklı nitelikte özellikli bir sürece karşılık gelir. Dolayısı ile hastası ile psikoterapist arasındaki ve psikoterapist ile onu denetleyen kıdemli meslektaşı arasındaki etkileşim eş zamanlı seyreden ancak nitelik olarak ayrı düşünülmesi gereken süreçlerdir. Ancak kuşku götürmeyen saptama, eğitim alan psikoterapistin tıpkı hastası gibi “ben”i ödüllendirirken “kendi”sini zenginleştirmesidir.
Raymond A. Digiuseppe - Kristene A. Doyle - Windy Dryden -Wouter Backx Bu kitapta ilk bilişsel davranışçı terapi olan Rasyonel Duygucu Davranışçı Terapi hakkında değerli bilgilere ulaşacaksınız. Dr. Albert Ellis'in kurduğu ve kendisinin ve öğrencilerinin 1950'li yıllardan beri geliştirdiği bu terapi kuramı, psikolojik rahatsızlıkları tedavi etmede, alanda çalışanlara, yararlı ve etkili bilgiler sağlıyor. Kitap, Albert Ellis Enstitüsü'nün değerli öğretim üyeleri tarafından yazılmştır ve eğitimlerde başvuru kaynağı olarak kullanılmaktadır.
Bahar Akoğlu Resim, çocuğun iç dünyasını anlamak ve ruhsal yaşamını yorumlayabilmek için en önemli araçlardan biridir. Sanatsal uygulamalar, çocuğun kendini ifade etmesini kolaylaştırırken bastırılan arzuların, çatışmaların da güvenli ve rahatlatıcı bir yoldan dışa vurumunu mümkün kılar. Bu kitap, çocuklarla çalışan uzmanların sanatın psikoterapilerdeki dışa vurumunu anlaması ve ebeveynlerin resim sayesinde çocuklarının iç dünyası hakkında farkındalık kazanması için hazırlanmıştır. Kitapta, çocuğun çizdiği resimlerde renklerin anlamı, beden uzuvlarının yorumlanması, duygusal öğelerin neler olduğu ve klinisyenlerin kullanabilecekleri test örneklerine yer verilmiştir. Çocuk resimlerinin klinik değerlendirmedeki yeri aktarılmış ve yolu psikoterapiden geçmiş onlarca çocuğun ruhsal dünyasına resim örnekleri ile ışık tutulmuştur. Bir çocuğun dünyasına dokunan herkesin bu kitaptan fayda görmesi umulmaktadır. Bu yolculuğa birlikte çıkmaya hazır mısınız?
Semih Tezelli Çocuklar sözel olarak aktaramadıklarını, gelişim düzeylerine ve bireysel özelliklerine uygun biçimde resimleri aracılığı ile aktarabilirler.
Bu resimler, çocukların çevrelerine ve kendilerine özgü nitelikler taşır.
Sadece çizgisel gelişimi değil, duygu ve düşünceleri de anlatır.
Çocukların iç dünyalarını daha açık görmemize yardımcı olur.
Resimlerle Çocuk Psikolojisi, çocuklar tarafından çizilen resimleri inceleyerek çocukları tanıma amacı taşır.
Kitabı okumayı tamamladığınızda çocuk resimlerine farklı bir pencereden bakacak, ne kadar açık bir ifade aracı olduğunu göreceksiniz.
Bir çocuk resminde buluşmak dileğiyle…
Şule İzgi Şahin Yarına kim kalacak? Yaşamını anlamlı hâle getiren, kendi varoluşsal sorumluluğu içinde kendinden dünyaya yaratıcı bir iz bırakan, yarına kalacak. İşte Romandrama ile, romanların “söz”ünü Psikodrama’nın “eylem”i ile aynı çatı altında bütünleştiren kişiler, sıkıştıkları gündelik yaşam ritüelleri içinde koptukları varoluşlarına, kendileriyle kurdukları en değerli bağ olan içgörü kazanımı ile psikoterapötik iyileşme ve yaratıcı yazma cesareti ile dönerler ve yarına bir iz bırakırlar.
Yarına kalmak; insanlığın varoluşsal ve en temel teması olarak kısa yaşamı kalıcı ve anlamlı hâle getirme arzusundan güç alır ve şekillenir. Unutamadığımız romanlar, karakterler ya da sahneler vardır. Kiminde hayatın anlamını buluruz, kimini yeniden kaleme almak isteriz. Binbir Gece Masalları’nın gücü, Şehrazat'ın her akşam yeniden yarattığı öykülerindeki ustalıklı anlatıcılığından gelir. Ne kadar derin ve ne kadar psikolojik donanımımız varsa o kadar karşı tarafın yüreğinde bir yer ediniriz ve bir o kadar da kendi yüreğimizi fark ederiz ve kendi izimizi yarına bırakırız. Kişiler unutamadıkları romanlar aracılığıyla kendi hayatlarında aksayan, değiştirmek istedikleri ancak çok da farkına varmadıkları bir sürecin varlığını idrak ederler.
Romandrama; insana, psikolojiye, edebiyata ve hayata ait olan pek çok kavramı, romanlar ve psikodrama üzerinden birbirine bağlar.
Romandrama kuramının uygulama yöntemleri ile birlikte ele alındığı bu kitapta; Romandrama’nın temel aldığı psikoterapötik faktörler, kuramlar ve yöntemler, bireysel ve grup terapisindeki kullanım esasına dair geniş bir örneklem içinde ve yenilikçi bir anlayış çerçevesinde; psikoterapötik psikoloji okumaları ile kendi iç yolculuklarını yapmak isteyenlere, yaratıcı yazma teknikleri çerçevesinde kendi hikâyesini yazmayı amaçlayanlara, psikoloji alanında çalışan terapist, akademisyen, psikoloji öğrencileri ve alanda çalışan diğer meslek gruplarına yardımcı kaynak olarak sunulmaktadır.
Tarık Solmuş Bu kitap, ister bir romantik ilişkide ister evlilikte olsun ortaya çıkabilecek uyum sorunlarını, çatışmaları, öfke patlamalarını, güç dengesizliklerini, stresi, yoğun kaygıyı, depresyonu, eşe ve çocuklara yönelik şiddeti ve bu sorunlara yönelik çözüm yollarını incelemektedir. Eşlerin birbirlerinin davranışlarına yönelik açıklamalarını/ atıflarını, algılarını ve bu algıların ya da açıklamaların yaşadıkları ilişkinin kalitesini, uyumunu ve doyumunu nasıl etkilediğini gözden geçirmektedir. Boşanmanın gerek "eş"ler gerekse çocuklar üzerinde nasıl bir etkisinin olabileceğine ve bu tür bir durumda da çözüm olarak nelerin yapılabileceğine odaklanmaktadır. Ailenin ve çocukların geçirdikleri yaşam evrelerini, bir insanın bebeklikten yetişkinliğe kadarki gelişiminde kendisini duygusal ve düşünsel olarak nelerin beklediğini değerlendirmektedir. Çocuklarda fiziksel, sosyal, ahlaki, zekâ, algı, bellek, dil/konuşma, cinsel kimlik, özsaygı ve özgüvenin nasıl geliştiğini, bu gelişim sürecinde ne tür sorunlar yaşayabildiklerini ve bu sorunların aile içi ilişkileri nasıl biçimlendirdiği incelenmektedir. Özellikle ergenlik döneminde görülen intihar, kendine zarar verme, madde bağımlılığı, yeme bozuklukları gibi davranışların kökenlerini irdeleyip ana-babalara bu sorunlarla nasıl başa çıkabilecekleri konusunda öneriler sunmaktadır. Kısacası, bebeklikten yetişkinliğe; insanın tüm yaşam basamaklarını gözden geçirip, yaşanabilecek olası sorunlara değinmekte ve bu sorunlara yönelik çözüm önerileri sunmaktadır.
A. Kadir Özer Klinik Psikoloji, psikoloji biliminin en eski uzmanlık alanıdır. Gücünü, gelişme evrelerinde psikolojik değerlendirmelerde kullanılmak üzere geliştirdiği testler üzerine inşa etmiştir. Bu gücü, bilimsel sağlamalara tabi tutarak geliştirdiği psikoterapi yaklaşımları ile pekiştirmiştir. Klinik psikolojide uzmanlaşmış bir psikoloğun en belirgin ayırdedici iki özelliği, psikolojik değerlendirme ve psikoterapi becerileridir. Gelişmiş nice ülkede, genelde psikoloji ve özelde klinik psikoloji layık olduğu çağdaş ve meşru yeri almıştır. Bunun ülkemiz için geçerli olduğunu söylemek ne yazık ki mümkün değildir. Buna karşın gençler arasında psikolojiye lisans ve klinik psikolojiye lisanüstü düzeylerde ilgi katlanarak artmaktadır. Bütünleyici Rorschach Sistemi özellikle klinik psikolojide mesleki bir gelecek kurgulayan öğrencilere katkı sağlama niteliği taşıyan bir kitaptır.
Ayşe Handan Özkan Selim, Betül Gülcan Çakmak, Büşra Ünverdi Demir, Elif Bestenigâr Mert, Esra Altınışık, Ferah Çekici, Khalil Center, Neslihan Arıcı Özcan, Neslihan Yaman, Özgür Tönbül, Özlem Haskan Avcı, Selin Nur Önel, Sevde Kurt Akkoyun, Zeynep Aydın Sünbül, Zeynep Pınar Cohen İnsanoğlu yaşadığı sürece birçok deneyim elde etmektedir. Bu deneyimlerin bazılarını birey kolaylıkla ele alırken bazılarını ele alırken zorlanmaktadır. Bireyi zorlayan yaşam deneyimleri, bireyin biyolojik işletim sistemi olan sinir sisteminin dengesini bozan yaşam olaylarıdır. Bu olaylara travmatik yaşantılar denilmektedir. Travmatik yaşantılar bireyin yaşamını ve anlamını doğrudan etkileyen deneyimlerdir.
Travmatik yaşantıların birçok türü bulunmaktadır. Bu türler kendi aralarında belli özellikler doğrultusunda kategorileştirilmektedir (Süre, maruz kalma şekli, kim tarafından yapıldığı ve olayın içeriği). Bu kategoriler altında yer alan her bir travma türü, bireylerde farklı etkiler oluşturmaktadır. Bu yüzden ruh sağlığı çalışanları her bir travma türüne göre özgü müdahale şekli belirlemektedir.
Yazarlar, bu kitapta siz ruh sağlığı alanında çalışan uzmanlara; farklı türdeki travmatik yaşam olaylarını, bu olayların etkilerini ve olaylara müdahale etme şekillerini ele alan kuramları, teknik ve ilkelerini sunmaktadır.
Asude Malkoç, Aykut Bora, Ayşe Irkörücü Küçük, Çiğdem Yavuz Güler, Dilaram Billur Çelik Örnek, Elif Ulu Ercan, Esef Ercüment Yerlikaya, Ferah Çekici, Gökçen Duymaz, Hande Gündoğan, Meltem Aslan Gördesli, Mustafa Alperen Kurşuncu, Semra Uçar, Şule Baştemur, Zeynep Aydın Sünbül Bu kitap, ruh sağlığı alanında çalışan uzmanlar için bir rehber niteliğindedir. Geleneksel ve çağdaş kuramların yer aldığı on altı bölümden oluşan kitapta her kuram, kapsamlı bir şekilde ele alınmıştır. Bu kuramlar, Psikanalitik Terapi, Adleryan Terapi, Bağlanma Temelli Terapiler, Birey Merkezli Terapi, Bilişsel Terapi, Akılcı-Duygusal-Davranışçı Terapi (ADDT), Gestalt Terapi, Transaksiyonel Analiz (TA), Yapısal Aile Terapisi, Bowen Aile Terapisi, Satir Dönüşümsel Sistemik Terapi, Çözüm Odaklı Terapi, Öyküsel Terapi, Kabul ve Kararlılık Terapisi (ACT), Feminist Terapi ve Dışavurumcu Sanat Terapisi olarak sıralanmıştır. Okuyucuya okuma kolaylığı sağlaması açısından kitapta konular adım adım işlenmiş ve geniş bir perspektiften sunulmuştur. Her bir bölüm, kuramcının hayatı ile başlamış; kuramın temel felsefesi, temel kavramları, terapinin amaçları, terapinin ilkeleri, terapist ve danışanın rolü, terapinin aşamaları ve terapi teknikleri ile devam etmiştir. Terapi tekniklerinin hemen ardından hem ruh sağlığı alanında eğitim gören öğrencilerin hem de alan uzmanlarının yararlanabileceği vaka örnekleri verilmiştir. Keyifle okuyacağınızı umduğumuz kitabımızın alana katkı sunması dileğiyle…
Nilgün Sultan Yüceer Rüya, uyku anında yaşanmışlıkları duygularına göre işleyen görsel bir kurgudur. Bilincin veya bilinç dışının birer geri bildirimi olan düş görselleri çözümlenebilirse rüyanın iletisine ulaşılabilir. Bu öznel ileti ile sorunlar ve takıntılar giderilebilir.
Bilimde rüyanın duyguların resmi olduğu kabul görürken düş yorumu ile ilgili birçok farklı görüş veya kuram vardır. Bu kuramların hemen hepsi rüya anlatımına dayanır. Oysa düş de olsa bir görsel anlatılarak değil ancak bakılarak tam anlaşılır duruma gelir.
Burada, “Rüyalar duyguları görsellerle anlatır.” önermesi temel alınarak rüya konusuna yeni bir yaklaşım getirilmiştir. Düş yorumunu görsel bir boyuta taşıyan bu öneri ile rüyalar bir resim gibi ele alınıp çözümlenmiştir.
Bu kitapta, okuyucuya kendi rüya görselini çözerek sezi ve duyguların açığa çıkarılması yönünde öneriler sunulmuştur. Böyle bir ayıkmanın kurgusal yüklerden sıyrılıp benliğin yenilenmesine ve öngörünün açılmasına katkı vereceği umulmaktadır.
Kitabın; psikoloji, psikiyatri, sinir bilim, din, gösterge bilim gibi bilim alanlarına rüya bağlamında yeni bakış açıları kazandırabileceği düşünülmektedir. Ayrıca yazarın mimar olması mimarlık ve görsel sanatlar alanlarına yenilikçi görüşler eklemektedir.
Burcu Güdücü Cinsellik insanlara ne kötülük etti ki kimse utanmadan söz edemiyor ondan, ciddi ve edepli konuşmalarda yer verilmiyor ona? Hiç sıkılmadan öldürmek, çalmak, aldatmak diyebiliyoruz da, ona geldi mi kısıveriyoruz sesimizi.”
Montaigne

Cinsellik, ilk insandan beri var olan ve yine ilk insandan beri üzerine konuşmaktan, yorum yapmaktan kendimizi alamadığımız bir olgu. Birbirinden farklı cinsel yönelimler, cinsel ilişki tarzları, sadomazoşist pratikler, yer ve zaman ayırt etmeksizin bütün kültürlerde vardır. Kitapta; sadizm, mazoşizm, sadomazoşizm kavramları, sosyolojik, psikolojik ve cinsel bağlamlarında incelenmiştir. Kitap boyunca sadizm ve mazoşizm kavramlarının sosyolojik ve siyasi yansımaları, konu ile ilgili çalışan teorisyenler ve tartışmalar kronolojiye uygun olarak günümüze kadar getirilmiştir.
Kitapta; sadist ve mazoşist eylemlere yaklaşım, farklı cinsel yönelimlerin yaklaşımları arasındaki farklılıklar ve bu seksüel davranış biçimlerini uygulayan grupların, kendi cinselliklerini nasıl değerlendirdikleri, eylemlerini hangi koşullarda suç olarak algıladıkları sorgulanmıştır. Sadizm, mazoşizm, sadomazoşizm kavramları cinsel yönelimlere bağlı olarak tartışılmıştır. Bu sebeple, çalışmanın ilk bölümünde, cinsel kimlik, cinsel yönelim konularına yer verilmiştir. Sadizmin ve mazoşizmin, toplumsal olarak nasıl yorumlandığı, cinsel yönelimlere göre değişkenlik gösterip göstermediği ve bu konudaki adli, tıbbi uygulamalar kitabın temel problemidir.
Sinan Alper, Onurcan Yılmaz Sağcılığa ve solculuğa sosyal psikolojik bir bakış açısı sunan bu kitapta, yaşanılan çevrenin tehditkârlığı ve belirsizliğinin insanların siyasi tutumlarını nasıl etkilediği anlatılmaktadır. Sağcıların ve solcuların beyin yapılarından düşünme biçimlerine, ahlak anlayışlarından çocuk yetiştirme tarzlarına kadar her şey dünyayı ne derece tehditkâr ve belirsiz algıladıklarına göre şekillenmiştir. Bu kitapta; bunları ayrıntısıyla, günlük hayattan örneklerle işleyerek, siyaset üzerine düşünürken kültürel etkenlere ek olarak genelde görmezden gelinen psikolojik ve biyolojik boyutları da keşfedeceğimiz bir yolculuğa çıkacağız.
Ancak unutulmamalıdır ki bu kitapta, psikolojik açıdan sağcılar mı yoksa solcular mı üstün, gibi sığ bir tartışma yapmıyoruz. Onun yerine daha ilginç bir şeyi gösteriyoruz: Sağcıların ve solcuların algıladıkları dünya çok farklı ve sağcılar da solcular da zihinlerinde aslında bambaşka dünyalarda yaşıyorlar!
Ülgen H.Okyayuz Sağlık Psikolojisi alanı ruh sağlığı çalışanları için verimli ve gelişime oldukça açık bir disiplin olma özelliği taşımaktadır. Eser, sağlık davranışlarının temel prensipleri, koruyucu sağlık davranışı, hastalık davranışı hastalık rolü davranışı gibi temel başlıklar üzerinden ayrıntılandırılmıştır. Kriz ve müdahale teknikleri, bağımlılık davranışı tanıtılmıştır. Hastalık Sürecinde koruyucu bir unsur olan sosyal destek kavramı işlenmiş, ağrı, menopoz ve bio-psikososyal etkileri kuramsal temeller üzerinden anlatılmıştır. Aynı zamanda sinirsel, hormonal ve bağışıklık değişkenleri arasındaki etkileşimi inceleyen psikonöroimmünoloji çalışma alanını ruh sağlığı çalışanlarına tanıtmaktadır. Hastalık, kayıp ve yas süreçlerini bir vaka üzerinden işleyen kitap alanda çalışmak isteyen uzmanlar için aydınlatıcı bir nitelik taşımaktadır.
Jane Odgen Sağlık Psikolojisi kitabı; sağlık psikolojisi alanında güncel araştırma, kuram ve uygulamaları kapsamakta ve dünyanın pek çok ülkesinde ders kitabı olarak kullanılmaktadır. Beşinci basımının yapılmış olması da oldukça sık kullanılan bir kitap olduğunun göstergesidir. Bu kitap, beş kısım (sağlık psikolojisinin kapsamı, sağlık inançları, davranışlar ve davranış değiştirme, hasta olmak, hastalık yaşantısı ile eleştirel sağlık psikolojisi) ve 19 bölümden oluşmakta ve bir sağlık psikolojisi dersinde mutlaka üzerinde durulması gereken temel konuları içermektedir.
Ülkemizde Türkçe olarak yazılmış çok az sayıda sağlık psikolojisi kitabı bulunmaktadır. Kitabın orijinal hâli (İngilizce) ülkemizde pek çok üniversitede okutulmaktadır. Kitabın tercümesi de Türkçe eğitim veren psikoloji bölümlerinin hem lisans hem de yüksek lisans sağlık psikolojisi dersleri için gerekli kaynak kitap ihtiyacını karşılayacak ve aynı zamanda tıp, hemşirelik ve sağlık alanında eğitim gören diğer öğrenciler için de vazgeçilmez olacaktır.
Ayla Hocaoğlu Uzunkaya, Ayşenur Aktaş, Bülent Turan, Duygu Koçer, Duygu Kuzu, Elçin Yorulmaz, Esin Temeloğlu Şen, F. Elif Ergüney Okumuş, Gülay Dirik, Gülendam Akgül, İbrahim Yiğit, Nermin Taşkale, Nuran Aydemir, Ozan Bahçivan, Z. Deniz Aktan, Zeynep Büşra Coşar Bu kitap, sağlık psikolojisi alanında çeşitli düzeylerde eğitim alan ya da uygulama yapmak isteyen kişiler için bir rehber olması amacıyla yazılmıştır. Kitapta, her bir hastalık biyopsikososyal bakış açısıyla ele alınmaya çalışılmış ve alanyazın olabildiğince güncel olarak okuyucuyla paylaşılmıştır. Kitapta, Türkiye'de sağlık psikoloji alanında farklı hastalıklara ve hastalık durumlarına -astım, diyabet, epilepsi, HIV/AIDS, kalp hastalıkları, kanser, kronik ağrı, obezite, omurilik yaralanmaları, palyatif bakım, romatoid artrit, skolyoz ve böbrek yermezliği- dair hem teorik hem de alan uygulamalarına ilişkin bilgiler bulunmaktadır. Kitapta özellikle alan uygulamalarında okuyucunun oldukça fayda sağlayabileceği, Türkiye'de bu hastalıklarla çalışılırken en yaygın olarak kullanılan uygulamalar ve ölçekler, tedavi sürecinde bu hastalıkları yaşayan bireylerin karşılaştığı güçlükler ve bu hastalıklarla çalışırken sağlık psikologlarının kendi alan deneyimleri ve yaşadıkları zorluklar da aktarılmaya çalışılmıştır. Oldukça kapsamlı bir içeriğe sahip olması ve tamamen Türkiye'de yapılan uygulama deneyimlerini içermesi sebebiyle kitabın sağlık psikolojisi alanında önemli bir boşluğu dolduracağı düşünülmektedir.
Serkan Volkan Sarı Günümüzde anne baba tutumları hakkında çok fazla bilgiye ve kaynağa ulaşmak mümkündür. Ancak bunların hangisinin Türk kültürüne en uygun olduğu ve ne kadarının anne babalar tarafından benimsenmesi gerektiği açık değildir. Bunun yanında, kadın-erkek, anne-baba-çocuk ilişkilerinde çağın getirdiği yeni sorunlar bulunmaktadır. Tüm bu sorunlar, temel ilişki ve iletişim becerilerinin kazanılması veya geliştirilmesiyle aşılabilir. Özellikle çocukların bu çağda kendileri için neyin doğru neyin yanlış olduğunu belirleyebilmeleri için ebeveyn rehberliğine daha fazla ihtiyaç duydukları ortadadır. Bu kitap; ebeveynler için, okul psikolojik danışmanları için ve aile danışmanlığı alanında çalışan uzmanlar için önemli bir yol gösterici olacağı düşüncesiyle ortaya çıkarılmıştır. Faydalı olması dileğiyle…
Cheri J. Meiners Çocukluk dönemi; öfke duygularını tanımak, onları ifade etmek ve onlarla başa çıkma becerilerini geliştirme yollarını öğrenmek için erken değildir. Bu güven verici ve destekleyici kitapta, çocuklar öfkeli hissetmenin normal olduğunu ama sözlerle ya da davranışlarla birine zarar vermenin doğru olmadığını öğreniyor; kendilerini sakinleştirme, yardım alma, konuşma 've dinleme, özür dileme, sabırlı olma ve başkalarına karşı pozitif olma' yeteneklerini keşfediyor. Kitapta yetişkinler için tartışma soruları, etkinlikler, oyunlar ve öfke kontrolü yeteneklerini güçlendirecek önemli ipuçlarını içeren özel bir bölüm de bulunmaktadır.
Ayşe Kaya Göktepe Sanat terapi, bilimsel araştırmalarla da kanıtlanmış, tedavi edici özelliği bulunan bir yöntemdir. Bu terapide kişinin farkındalık ve içgörü kazanması esastır. Buna ek olarak sanat terapi, kişilere duygusal yüklerinden arınmak için bir fırsat sunar. Kişiler, sanat terapi seansında deneyimledikleri tecrübeler yoluyla sosyal ilişkilerinde olumlu yönde dönüşüm yaşarlar. Tedavinin bir diğer güzel yanı ise kişinin büyüme sürecinde baskılanan sanatsal yeteneklerini ortaya çıkarabilir ve kişiler, terapiden sonra bir sanat dalında uzmanlaşabilirler. Uzmanlığı seçmeseler bile sanatı bir dışa vurum aracı olarak hayatlarında kullanmayı öğrenirler.
Eda Öz Çelikbaş Bu kitap Türkiye'de oldukça yeni ve gelişmekte olan sanat terapisi (art therapy) alanı için alternatif sunmayı amaçlamaktadır. Çalışmada sanat terapisi alanında 12 yıllık deneyimimle ulusal ve uluslararası müfredatımın temelini oluşturan kavramlara, ekollere ve de önemli isimlere yer verilmiştir. Bu çalışma, herhangi bir tedavi yöntemi sunmamaktadır. Sanat terapisi alanına ilgi duyanlara, uygulayıcılarına yol gösterebilmek açısından kendime özgü tasarladığım içerikle, özellikle Jungian (Yungyen) ekolde ve Dewey eğitim modelinde ilerleyen bir kitap olarak ortaya çıkmıştır.
Kitabın içindekiler kısmı, doktora sonrası Finlandiya (Oulu, Tampere, Helsinki ve Rovaniemi) ile İsveç (Lund, Stockholm) ülkelerinde ve şehirlerinde sanat terapileri araştırma süreçlerimde, ders verme ve uygulama gerçekleştirdiğim dönemlerimde oluşmuştur. 2018'den bu yana her yönüyle kitap içeriği değerlendirilerek 2023'te Türkiye'de hazırlanmıştır.
Şifalanarak kendinizi keşfedeceğiniz ve kendinizdeki dönüşüme şükredeceğiniz nice terapötik süreçlere…
Volkan Demir Son yıllarda, bireylerin ruh sağlığının korunması ve güçlendirilmesi amacıyla dışavurumcu bir yöntem olan sanat terapisine yönelik ilgi giderek artmaktadır. Sanat terapisi; sanatsal materyaller aracılığı ile danışanların giderilmemiş ihtiyaçlarını simgesel yolla gidermelerine ve bu sayede ruh sağlıklarını güçlendirmeye ve korumaya yardımcı olan klasik psikoterapi yöntemlerinin etkili bir alternatifidir.
Bu kitap; psikodinamik yaklaşım, adleryan yaklaşım, insancıl yaklaşım, varoluşçu yaklaşım, bilişsel davranışçı yaklaşım ve bilinçli farkındalık dâhil olmak üzere temel psikoloji kuramları bağlamında etkinliği sınanmış sanatla terapi uygulamalarını sunmaktadır. Kitap, yukarıda adı geçen yaklaşımların temel kavramlarına ilişkin vaka incelemeleri niteliğinde örnekler içermektedir. Kitapta yer alan bazı uygulamalar uzun yıllardır pratikte kullanılan uygulamalardır. Yazar tarafından bireysel ve grup terapilerinde kullanılmak üzere geliştirilen birçok uygulama ise ilk kez bu kitapta yer almaktadır.
Bu kitabın, sanat terapisi ve uygulamaları yoluyla bireylere yardım sunan, onları anlamaya ve hayatlarına dokunmaya kendini adamış, danışanlarının yolculuğuna eşlik eden tüm ruh sağlığı profesyonellerine katkı sağlaması dileğiyle…
Liudmila Lebedeva Liudmila Lebedeva
Pedagoji doktoru, profesör. Psikolojik ve psikoterapötik alanında akrediteli sanat terapisi uzmanı. Projektif sanat teknikleri dâhil olmak üzere Rusça ve yabancı dillerde 270'den fazla yayının yazarı. “Çiçek Ailesi Çiz”, “Balık Ailesi Çiz” ve “Art therapy–cleaning” gibi Rusya Federasyonu patentli test ve tekniklerin yazarı. Rusya’da ve yurt dışında eğitici sanat terapisi programlarının yazarı ve sunucusu, ulusal ve çok sayıda yabancı Sanat Terapisi Derneğinin fahri üyesi.

Değerli Okur!
Size, Rusya Federasyonu’nda 10. basımına ulaşan bir kitabı takdim ediyoruz. Yeniden düzenlenmiş ve önemli eklemeler yapılmış bu yeni basımdaki tekniklerin bazıları Rusya, Fransa, Bulgaristan, Türkiye, Kazakistan ve Moldova gibi bazı diğer ülkelerde de yayınlanmış tekniklerdir. Kitabın ilk basımı, 2006 yılında Saint Petersburg’ta Rech Yayınevi tarafından basılmıştır. Kitabın yazarı Liudmila Lebedeva ve asistanları Yulia Vladislavovna Nikonorova ve Natalya Anatolievna Tarakanova (Kuznetsova), 2007 yılında Psikoloji alanında düzenlenen “Altın Psiheya” adındaki ulusal yarışmada, “Psikoloji Alanında Yılın Projesi” ödülüne layık görülmüşlerdir. Aynı kitap, 2007 yılında Rusya Eğitim ve Bilim Bakanlığı tarafından da ödüle layık görülmüştür.
Gülriz Akaroğlu Bebeklikten yetiskinlige giden 0-18 yas çocukluk dönemi; çocukların bütünsel gelisimini sekillendirmede ve gelecek için temel olusturmada kritik bir süreçtir. Bebeklikten itibaren yaratıcılıgı temel alan sanat etkinlikleri çocukların fiziksel, bilissel, sosyo-duygusal gelisimini bir bütün olarak destekler ve gelistirir. Müzik, dans, drama, görsel sanatlar, çocuk edebiyatı gibi sanat dalları; sosyal beceri gelistirme, yardımlasma, paylasma, empati kurma, duygu düzenleme, duygu durum kontrolü, özdenetim, kurallara uyma, yönergelere uyma, dikkat, odaklanma gibi pek çok alanda gelisim saglamaktadır. Bu kitap; basta çocuk gelisimi olmak üzere, resim ve müzik gibi farklı disiplin alanlarında çalısan akademisyenlerin arastırmaları sonucu olusmustur. Sanat egitiminde yaratıcılık, görsel kültürün önemi, çocugun çizgisel gelisim basamakları, Sanat egitiminde görsel algı, sanat egitimi baglamında yaratıcılık ve Rudol Steıner-Waldorf yaklasımı, görsel sanatlar egitiminde farklı malzeme kullanımının egitim sürecine katkıları, uygarlık tarihi dersine yönelik materyal gelistirmede gezi gözlem yönteminin etkileri, çocuk ve müzik egitimi, okulöncesi müzik egitiminde etkili ögrenme ve örnek etkinlikler, çocuk edebiyatı, drama egitimi ve özel gereksinimli çocuklarda sanatın egitimdeki yerini anlamak açısından önem tasımaktadır. Ailelere ve egitimcilere katkı saglaması dilegiyle...
A. Şebnem Soysal Acar, Sibel Coşkun Düzakın Klasik diye tanımlayabileceğimiz öğretim yöntem ve tekniklerini sanatın derinleştirici ve düşündürücü unsurlarıyla aşabilmek mümkün müdür?
Bu kitapta önerilen eğitim modeli tünelin sonundaki ışığa işaret ediyor. Bu eseri okuduğunuzda sanat terapistlerinin, çocuk ve gençleri nasıl ele aldığına, onlarla nasıl ilişki kurduğuna ve yön vermeden nasıl geliştiklerini gördüklerine ilişkin gerçek bir olgu ile karşılaşacaksınız. Aynı zamanda sanat terapistlerinin insan varlığına ilişkin algı ve temel varoluş felsefesini çalışma ortamına ve ilişkilerine nasıl yansıttıklarına tanıklık edeceksiniz. Sanatın ilişki ve iletişim için ne kadar güçlü ve uyarıcı bir alan açtığını fark edeceksiniz.
Hüseyin Batuhan Bu eşsiz eser, Hüseyin Batuhan’ın Batıda Tolerans Fikrinin Gelişmesi adlı kitabı ile daha önce kendisinin kitaplaştırmadığı, içten içe tolerans konusunu işlediği, toleranssızlığın (hoşgörüsüzlüğün), fanatizmin, akıl ve bilim-dışılığın her türlüsünün modern mantık, özellikle semiyotik açısından bir tahlilinin yapıldığı yazılarını bir araya getirmek amacıyla hazırlanmıştır. Hazırlanan bu kitapta Hüseyin Batuhan’ın semiyotik ile ilgili yazıları tolerans ile ilgili fikirlerine giriş niteliğindedir.
Kitap üç kısımdan ve bir de ekler kısmından oluşmaktadır. Batuhan’ı genel ve özel yönleriyle tanıtmaya çalışan birinci kısım, Turhan Yörükan tarafından kaleme alınmıştır. İkinci ve üçüncü kısımlar ile Batuhan’ın kitabına hazırlık olmak üzere belirlediği ve yaptığı ön çalışmaları örneklemekte olan ekler, onun yazılarını bir araya getirmektedir.
Erika Leeuwenburgh, Ellen Goldring Her yıl binlerce çocuk 18 yaşına gelmeden sevdikleri birini kaybetmekte ve bu çocukların yaklaşık yüzde 10 ila 15'i bunun sonucunda depresyon gibi ruh sağlığı sorunları yaşamaktadır. Araştırmalar, çocuklukta yaşanan yasın; düşük notlar, uyku sorunları, huysuzluk, davranış sorunları ve konsantre olamama ile ilişkili olduğunu göstermektedir. Sevdikleri biri öldüğünde çocuklar; duygular, düşünceler, mitler ve sorulardan oluşan bir kaleydoskopla karşı karşıya kalırlar. Bu çalışma kitabı, hayatınızdaki kederli bir çocuğun duygularıyla başa çıkmasına yardımcı olmak için kullanabileceğiniz araçlar sunmaktadır.
Sen Neden Öldün? kitabının ilk bölümü yetişkinler içindir. Bir çocuğun yas tutma sürecini ve bu süreçte nelerin beklenebileceğini açıklar. İkinci bölümde ise yas tutan bir çocukla birlikte yapabileceğiniz aktiviteler yer almaktadır. Aktiviteler, sanat terapisi yaklaşımını kullanarak çocuğa eninde sonunda yüzleşmesi gereken konularda rehberlik eder. Farklı aktiviteler çocuğun zor duygularını ifade etmesine, efsaneleri gerçeklerden ayırmasına ve ölümün kesinliğini anlamasına yardımcı olur. Doğrudan ama tehditkâr olmayan bu seküler yaklaşım, çocukların; öğrenmesine, büyümesine ve gelişmesine yardımcı olacaktır.
Kemal Ertaş Sertleşme bozukluğu, çoğu erkeğin kâbusu olmaya devam ediyor. Ülkemizde yapılan bir çalışmada, kırk yaş üstü erkeklerin %69.2'sinde değişik derecelerde sertleşme sorunu olduğu ve bunun görülme sıklığının ve derecesinin yaşla birlikte arttığı tespit edilmiştir. Cinselliğin bir tabu olmaktan kurtulamadığı günümüz dünyasında cinsel bilgiye ulaşmak kolay olsa da sağlıklı cinsel bilgiye ulaşmak hiç de kolay değildir. Erkekler, cinsel organlarını tanıma konusunda çoğu zaman yetersiz kalmaktadırlar. Çoğu erkek cinselliği kulaktan dolma bilgilerle ve pornografiden öğrenmektedir. Hâl böyle olunca erkeklerin çoğu, sertleşme sorununun önüne nasıl geçeceğini ve bu sorunun üstesinden nasıl geleceğini bilmemektedir.
Maksimum penis performansı, her erkeğin kolayca elde edebileceği ve bir ömür boyunca partneriyle paylaşabileceği paha biçilmez bir lükstür. İnsanların hayatlarında gerçekten en çok istedikleri şey bir tür mutluluktur. Eğer partneriyle karşılıklı mutluluğa nasıl ulaşacağını öğrenip yapabilirse hayatın gerçekten ne kadar güzel bir deneyim olduğunu görecektir. Maksimum penis performansı, kaygıyı azaltmak ve varlığının kalitesini her açıdan artırmakla ilgilidir. Bu; egzersiz, diyet ve olumlu tutum ile sağlığını korumayı gerektirir. Maksimum performans, takdir edilmeyen bir penise sahip olmak yerine sahip olunan organın değerini bilmek ve onu takdir etmekle ilgilidir. Bunun farkına varıldığında penisin hayatın en büyük hediyelerinden biri olduğu görülecektir.
Mete Han Gür Sezgi, 80'lerde bilim dünyasının radarına girdi. Araştırmalar yöneticilerin başarılarının %80 “sezgi”ye borçlu olduğunu gösterince bu ilgi giderek âdeta bir tsunami dalgasına dönüştü vehem organizasyonların farklı bölümlerine hem de farklı sektörlere yayıldı. Organizasyonlarda sezgiye olan ilgi; “yönetimde sezgi”, “girişimci sezgisi”, “stratejik planlamada sezgi”, “risk yönetiminde sezgi”, “satışta sezgi”, “pazarlamada sezgi”, “insan kaynaklarında sezgi”, “proje yönetiminde sezgi”, “süreç kontrolünde sezgi”, “kalite kontrolünde sezgi”, “üretimde sezgi”, “robotics, AI ve sezgi”, “araştırmacı sezgisi” konularına odaklanan araştırmalarla derinlik ve uygulanabilirlik kazandı. Diğer taraftan bu çalışmalar, tıptan hukuka, finanstan mühendisliğe birçok sektöre yayıldı. Bu araştırmaların ortak paydası temel sezgi teori ve kavramları, ortak hedefi ise sezginin eğitilerek daha güvenli ve verimli bir hâle getirilmesiydi. Sezgi, önümüzdeki dönemde hem işe alımlarda hem de kariyer basamaklarında yükselirken aranan bir beceri olarak öne çıkmaktadır.
Beynin Beyni Sezgi serisinin ilk iki kitabı, sezgi biliminin temel teori ve kavramlarını veriyor. Sezginin; altı milyon yıllık geçmişi olan insan türüne, altmış bin yıl önce ortaya çıkan bilincin olmadığı dönemlerde nasıl yol gösterdiğini anlatıyor. Sezgi Nasıl Çalışır, Ölçülür, Eğitilir? sezginin temel mekanizmalarını (alışkanlıklar, heuristikler, örüntü tanıma ve örtük öğrenme) gerçek öykülerle anlatıyor, sezgisel zekâyı irdeliyor ve sezgi eğitiminin yol haritasını veriyor.
Kitap; yöneticilerin profesyonellerin, akademisyenlerin, kişisel gelişimle ilgilenenlerin hizmetine sunulur.
Ali Engin Uygur - Hilal Bebek - Resimleyen: Nur Yılmaz Değişim Ajandası bir akıl verme, nasihat etme ya da gaza getirme ajandası değildir. Psikoterapi hiç değildir! Fakat biz bu ajandayı hazırlarken psikoloji biliminin ve psikoterapi kuramlarının temel bilgilerini baz aldık. Özellikle Bilişsel Davranışçı Terapiler, Duygu Odaklı Terapi, Pozitif Psikoloji ve Mindfulness gibi ekollerin ekseninde hareket ederek sizi teorik bilgiye boğmadan akıl yürütme ve duygu düzenleme becerilerinize katkıda bulunmayı ve psikolojik esneklik düzeyinizi arttırmayı amaçladık.
Ortaöğretimden üniversiteye kadar hangi gruptan olursa olsun, sınavla haşır neşir olan öğrencilerin yararlanabileceği Değişim Ajandası’nı yıl boyunca kullanabileceğiniz şekilde dizayn ettik. Temel amacımız sınav ve performans süreçlerinde kaygı duyan öğrencilere rehberlik ve destek sağlamak olsa da bu ajanda içerisinde düşünceleri, davranışları ve duyguları düzenleme becerilerini geliştirmeye yönelik birçok egzersiz var.
Bu ajandayla çalışırken “endişeyi azaltma” kadar “endişeyi faydalı hâle getirme” ve “en dişeye toleransı arttırma” becerilerinizi de geliştirebileceksiniz. Dolayısıyla Değişim A jandası’nda sorunların nedenlerini keşfedebileceğiniz, iç ve dış dünyanızdaki olumsuz duyguları harekete geçiren unsurları fark edeceğini z ve bunların nasıl düzenlenebileceği ile ilgili uygun stratejiler geliştirebileceğiniz bölümler bulacaksınız. Haydi, siz de kendinize güveninizi arttırmak ve gerçek potansiyelinizi açığa çıkarmaya odaklanmak için bizimle gelin!
Susan M. Brookhart Eğitimciler, öğrencilerin "üst düzey düşünme"lerinin önemli olduğunu biliyor. Peki üst düzey düşünme nasıl bir şeydir? Farklı branşlardaki öğretmenler bunu nasıl belirleyebilir? Yazar, danışman ve geçmişte bir sınıf öğretmeni olan Susan M. Brookhart bu soruları yanıtlıyor ve dahası öğrencilerin, öğretim programlarında vurgulanan bu karmaşık düşünme türünü gösterip göstermediğini belirleyebilmeleri için öğretmenlere basit ve kullanışlı bir rehber sunuyor.
Brookhart, durum belirlemenin genel ilkeleri ve üst düzey düşünmeyi belirlemenin ilkelerine değinerek başlıyor. Ardından, sık kullanılan taksonomilerin basamakları ışığında üst düzey düşünmenin farklı yönlerini tanımlayıp açıklıyor ve aşağıdaki alanlarda durum belirlemenin nasıl yapılabileceğine ilişkin bir rehber sunuyor:
• Analiz, değerlendirme ve yaratma • Problem çözme
• Mantık ve akıl yürütme • Yaratma ve yaratıcı düşünme
• Muhakeme
Kitapta, Ulusal Eğitsel Süreçlerin Belirlenmesi’nden (NAEP) ve sınıf öğretmenlerinin hazırladığı çoktan seçmeli ve açık uçlu maddeler ile performans görevlerinden örnekler verilmiştir. Okuyucular, öğrencilerinin gelişimini izlemede biçimlendirici durum belirlemeyi ve puan vermek için değer biçici durum belirlemeyi nasıl kullanacaklarını öğrenecekler.
Tüm branşlardan ilkokul, ortaokul ve lise öğretmenlerini hedefleyen “Sınıfınızda Üst Düzey Düşünme Becerilerini Nasıl Belirlersiniz?"; artan bir öneme sahip olan öğrencinin okuldaki -ve hayattaki- başarısı ile ilgili temel bir öz geçmiş, sağlam öneriler ve özenli bir anlayış sunmaktadır.
Abdullah Nuri Dicle, Ayten Doğan Keskin, Cengiz Şahin, Faruk Caner Yam, Gülhan Gökçe Ceran Yıldırım, Hatice Kumcağız, Melek Demir, Nerimal Aral, Ozan Korkmaz, Selen Demirtaş Zorbaz, Seval Kızıldağ Şahin, Yasin Demir, Yaşar Barut, Yeliz Tiryaki Göksu, Yücel Öksüz Teknoloji, günümüz insanının yaşamlarının neredeyse her alanlarında yer almaktadır. Bireyler, teknolojiyi; ulaşım, iletişim, alışveriş, eğlence vb. birçok alanda kullanmakta ve bu durum hayatlarını kolaylaştırmaktadır. Teknolojik gelişmeler, bireylerin günlük yaşamlarını kolaylaştırmasının yanı sıra birçok sorun alanının ortaya çıkmasına neden olmuştur. İnternetin bireylerin hayatına girmesiyle birlikte internet bağımlılığı, oyun bağımlılığı, kısa mesaj bağımlılığı, akıllı telefon bağımlılığı gibi teknoloji temelli sorunlar tanımlanmaya başlamıştır. Teknoloji bağımlılığı olarak genel bir tanım altına alınan bu sorunlar, giderek daha karmaşık ve anlaşılması zor sorun alanlarının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Bu kitap; siber uzamın neden olduğu teknoloji bağımlılıklarını, ortaya çıkış nedenlerini, bireyler üzerindeki etkilerini, araştırma sonuçlarını ve bu teknoloji bağımlılıklarını değerlendirmeye yarayan ölçme araçlarını tanıtmayı hedefleyen, teknoloji bağımlılıklarını ve diğer sorun alanlarını bir bütün hâlinde sunan, teori ve araştırma odaklı bir çalışmadır. Bu kitap teknoloji bağımlılıkları konusunda çalışma yapan araştırmacılara önemli bir kaynak olması ümidiyle birçok üniversiteden alanında uzman akademisyenler tarafından kaleme alınmıştır ve mevcut teknoloji bağımlılıklarını ve diğer sorun alanlarını bütüncül bir bakış açısı ile ele almasından dolayı okuyucuların herhangi bir teknoloji temelli sorun alanını her yönüyle anlamalarına önemli katkılar sağlayacaktır. Bu nedenle bu kitap; teknoloji bağımlılıkları alanında çalışma yapan akademisyenlere, ruh sağlığı uzmanlarına ve bu konuda merakı olan tüm bireylere yönelik kapsamlı bir kaynak niteliğindedir.
Oğuzhan Ekinci, Seda Kayapalı Yıldırım Son yıllarda ülkemizde de adından sıkça söz ettiren siber zorbalığın kavramsal çerçevesini, nedenlerini, aktörlerini ve etkilerini araştırmaya yönelik yaptığımız bu çalışmanın amacı, okuyucuya temel bilgiler sunmanın yanı sıra soruna dair farkındalık oluşturmaktır. Almanca, İngilizce ve Türkçe kaynaklar incelenerek meseleyi nitel bağlamda ele alan bu çalışma, yapılan alan araştırmasından elde edilen bulgularla desteklenmiştir. Sonuç bölümünde ise teknolojik gelişmelerle birlikte daha da yaygınlaşacağı öngörülen siber zorbalığa karşı geliştirilebilecek tedbirler ve bunun nasıl önlenebileceği ile ilgili çözüm önerileri sunulmuştur. Böylesine karmaşık bir konuyu daha iyi anlamanın yolu, onu küçük parçalara ayırarak incelemektir. Her bir meselenin münferit olarak mercek altına alınması, konunun daha net ve daha kolay anlaşılmasını sağlayacaktır. Kaleme alınan bu çalışmanın, okuyucuya yönelik konuyla ilgili eleştirel düşünmesinde, onun problem çözme becerisini geliştirmesinde, daha sağlıklı görüşler ortaya koyabilmesinde, dijital teknolojilerin günlük aktivitelerde daha verimli ve etkili bir şekilde kullanılmasında faydalı olacağı kanaatindeyiz. Bu noktada siber uzayın, özellikle geleceğin insan kaynağı gençler için tutum ve davranışların sosyal sorumluluğunu destekleyebilecek, saygıyı teşvik edebilecek güvenli bir söylem/beslenme ortamı hâline gelmesine katkı sunmayı amaçlıyoruz.
A. Halim Ergunalp Sibernetik Düşünme; doğa ve sosyal bilim alanlarının ortak paydasında düşünmenin yoludur. Bu yol, bilimler arası (disiplinler arası) kavram zenginliği içinde karmaşık ve bütüncül (holistik) düşünmeyi öğretir; bu alanlardaki yaratıcı ve üretken bilim insanlarının ortak çalışmalarıyla, 1940’lar ve 1950’ler arasında icat edilmiştir. Sibernetik 21. yüzyıl teknolojilerinin tasarım temellerini atmış, olağanüstü bir çeşitlenmenin yolunu açmıştır.
Bugün sahip olduğumuz yaygın el bilgisayarları (cep telefonları), kapasiteleri her gün büyüyen türlü bilgisayar donanım ve yazılımları, yaşamın ayrılmaz parçası olan bankamatikler ve mobil uygulamalar vardır. Dijital iletişim platformları (facebook, twitter, instagram vd.), e-devlet uygulamaları, bireyin ve toplumsal yaşamın tüm davranış alanlarını hızla değiştirmekte ve daha karmaşık hâle getirmektedir. Karmaşıklığın ölçüsü “çeşitlilik”tir ve sorun, karmaşıklığın nasıl kontrol altında tutulabileceğidir. “Sibernetik Düşünme”nin bir yasası, bu soruna çözüm yolu gösterir. “Çeşitliliği ancak ona eşdeğer ya da daha fazla çeşitlilikle kontrol edebiliriz.” der.
Sibernetik, kök anlamında “yöneten ağ yapı” demektir ve doğa bilimleriyle sosyal bilimler arasında önemli köprü kavrayışını kurarken; ağsal yapılanma, bağlantısal bütünsellik kavramları ve örgünverinin (enformasyon) evrenin yapıtaşı olduğu farkındalığı ile 21. yüzyıl bilimsel, teknolojik düşüncesine yol göstermektedir. Artık, günümüzde bizi kuşatan karmaşık sistemleri iyi anlamak, böylece onları yönetebilecek yapıları kurabilmek yaşamsal bir sorundur. Kitabın tümü, bu sorunla yüzleşecek gençler ve kendini genç hisseden olgun insanlarımız için aydınlık bir geleceğe işaret etmektedir.
Selma H. Fraiberg Kitap, 1950’lerin sonunda okuyucu ile buluşmuş ve üzerinden 60 yıl geçmiş olmasına karşın çağını yakalıyor. Kitabın en büyük katkısı düşünme biçiminin şekillenmesinde dilin belirleyiciliği rolünü vurgulaması; kendi çağının ötesine geçip dil öncesi dönemin sır ve sınırlarının belirlenmesinin bir terapist için ne kadar kıymetli olduğuna işaret etmesidir. Kitap, olguların öğreticiliğini hikâyelerin gölgesinden çıkartması; alt metni okuyabilmenin kuramsal bakış açısına sahip olmak ve birkaç kuramı sentezlemek olduğunu vurgulaması açısından bir başyapıttır. Bu açıdan sadece ailelere değil, uzmanlara da farklı bir bakış açısı getirecektir.
Ibodullayev Zarifboy Rajabovich Bu kitabın 3. basımı, Özbekistan'da 2018 yılında yayımlandıktan sonra çok sayıda veli, çeşitli eğitim kurumunda çalışan öğretmenler, eğitmenler tarafından ilgiyle karşılandı ve kitapla ilgili pek çok öneri ve yorum yapıldı. Okuyucular, benden sadece akıl hastalığı ve ruhsal bozukluklar hakkında değil aynı zamanda sağlıklı bir insanın psikolojik sorunları hakkında da yazmamı istediler. Bu yüzden bu kitapta insan psikolojisiyle, özellikle de gençlik psikolojisiyle ilgili konuları ele almaya çalıştım. Ebeveynler ve çocuklar arasındaki çatışma durumları, intiharlar, öğretmenler ve öğrenciler arasındaki anlaşmazlık temelinde hangi yönlerin göz önünde bulundurulması gerektiği gibi psikolojik durumlar hakkında önemli bilgiler verildi.
Bu basımda; “Kendimi tanımak istiyorum!”, “Ergen saldırganlığının nedeni nedir?”, “Distimi (Süregen Depresif Bozukluk) bu bir duygudurum bozukluğu mudur?”, “Zihinsel engelliler kimlerdir?”, “Psikolojik bağışıklık nedir?”, “Ben kendi kendimin psikoterapistiyim. Bu mümkün müdür?”, “Bir insan neden intihar eder?”, “Modern Mowgli sendromu”, “Korkaklığın sonucu bir felakettir”, “Benim düşüncem mi kötü yoksa davranışım mı?”, “Psikolojik portre nedir?”, “Lüks yaşam sendromu (Kaliforniya sendromu)”, “Egoist ne tür bir insandır?”, “Aile psikoterapisti. O kimdir?”, “Rüşvet Psikolojisi” gibi yeni ve ilginç konulara yer verildi.
Sevgili Okuyucular, yukarıdaki noktaları okurken çalışmanın yalnızca tıp bölümü öğrencileri veya doktorlar tarafından kullanıldığını düşünmeyin. Bu kitap, geniş kitlelere hitaben yazılmıştır. Siz veya sevdikleriniz, sinirsel ve ruhsal bozuklukların yanı sıra psikosomatik hastalıklardan muzdaripseniz ve nasıl davranacağınız konusunda tereddüt ediyorsanız, bu kitabı mutlaka okumalısınız. Çalışmada tüm hastalıklar sade ifadelerle açıklanmaktadır. Kitabı beğeneceğinizi umuyor, hepinize ruhsal ve fiziksel sağlık diliyorum!
Nöroloji Profesörü
Ibodullayev Zarifboy Rajabovich
Ferihan Polat İnsanlığın bugün hâlâ deneyimlemeye devam ettiği savaş, vahşet, şiddet gibi tüm olumsuz ve tahrip edici edimlerinin arkasında, kolektif bilinç dışından köklerini alan travmatik duygu deneyimlerinin önemli bir etkisi vardır. Kolektif bilinç dışının bilince çıkamaması irrasyonel aklın edimlerini yaygınlaştırmış, insanın kendini güvende hissetmek için yöneldiği egemen olma tutkusu sonuçta tüm insanlığı nevrozlu bir gelişmenin batağına sürüklemiştir. Bu nedenle, modern dünyanın ruhen sakatlanmış insanın yarattığı medeniyet, gruplar, dinler, etnik kimlikler ve milletler arasında her an patlamaya hazır bir çatışma potansiyelini içinde taşır. Bu çalışma, siyasal hayatta hoşa giden ya da hoşa gitmeyen davranışların, bir; grup, din, millet ya da ırka aidiyet ile açıklanamayacağı, insanlığa ait üyeler olarak hepimizin aynı özden, güdülerden ve deneyimlerden ilham alarak bireysel ve toplumsal hayatımıza yön verdiğimizi ortaya koymaya çalışmaktadır. Siyasal davranışın tarihsel ve sosyolojik boyutlarına ek olarak psikolojik nedenlerini açıklamaya çalışan Siyasal Davranışın Psikolojisi adlı bu eser, sosyal psikoloji ve siyaset psikolojisine ilgi duyan okurların başvuracağı bir kaynak olma iddiasını taşımaktadır.


Ahmet Çoymak, Binnur Özkeçeci Taner, Cengiz Erişen, Elif Erişen, Elif Sandal Önal, Evanthia Lyons, Irmak Olcaysoy Ökten, Mirona Gheorghiu, Nagihan Taşdemir, Nebi Sümer, Nevin Solak, Onurcan Yılmaz, Özden Melis Uluğ, Özlem Dirilen Gümüş, Reşit Kışlıoğlu, S. Adil Sarıbay, Serkan Pakhuylu, Ulrike Niens, Vamık Volkan Bu kitap, her biri kendi alanında uzman öğretim üyeleri ve uzmanlar tarafından kaleme alınmıştır. Özellikle bu ülkede yaşayan okuyucuları hedef kitle olarak belirlemiş ve bu alanda şimdiye kadar yazılmış olan yerel ve uluslararası ders kitaplarında yer alan konuları, daha güncel bir bakış açısıyla ele almış kaynak bir kitaptır.
Bu kitap yazılırken aslen siyaset bilimi, kamu yönetimi, psikoloji, sosyoloji ve uluslararası ilişkiler gibi çeşitli bölümlerde açılan özellikle "siyaset psikolojisi" ve "siyasal davranış" gibi derslerde kullanılabilecek Türkçe yazılmış kaynak sıkıntısına bir ölçüde çözüm üretebilmek amaçlanmıştır.
Kitabın bu ilk cildinin içerisinde sırasıyla şu konular yer almaktadır: siyasal ideolojiler, araştırma yöntemlerine genel bakış, nitel ve karma araştırma yöntemleri, büyük grup kimliği, etnik çatışma, ırkçılık ve soykırım, siyasi liderlik, politik sistem algısı ve duygular, kolektif eylem, vatandaşlık ve politik güven, politik iletişim, kamuoyu ve medya.
Konuların anlaşılmasını kolaylaştırmak adına, yine bu ülkenin okuyucusuna hitap eden, güncel hayattan ve ülke meselelerini ilgilendiren örnekler seçilmiş; böylece okurların, kitapta siyasal davranışları anlatılan aktörlerin yerine kendilerini koyabilmelerine yardımcı olmak hedeflenmiştir.
Banu Cingöz Ulu, Beril Türkoğlu, Demet İslambay, Elif Çelebi , Eric A. Zillmer, Gülden Sayılan , Gülseli Baysu , Müjde Peker, Nazan Avcı , Özgen Yalçın , Özgür Güldü, Özlem Dirilen Gümüş , Reşit Kışlıoğlu, Robert W. Booth, Vanessa Tinker, Yasemin Gülsüm Acar Kitabımızın birinci cildinin basımının ardından geçen yaklaşık bir buçuk yıl sonra şimdi de ikinci cildi sizlerle buluşturmanın heyecanı ve mutluluğunu yaşıyoruz. Umarız bu cildimiz de ilk cildin gördüğü ilgiyi görür ve ileriki basımlarla alan yazında en çok bilinen, okunan ve okutulan kitaplar arasında yerini alır.
Bu cilt de yine ulusal ve uluslararası alanda siyaset psikolojisinin en temel konularını ele almaktadır. Konuları arasında; göç, milliyetçilik, sosyal toplumsallaşma, terörizm, toplumsal cinsiyet, çatışma yönetimi, barış, biyolojik yaklaşımlar, temsil ve dil, grup, kişilik ve kültür yer almaktadır. İlk cildin konularıyla birlikte düşünüldüğünde alanda çalışılan konuların neredeyse tamamını alanın uzmanlarıyla birlikte inceleme fırsatı yakalamış bulunmaktayız.
Özellikle alanı bilen ve bu alandaki bilgi birikimine yatırım yapma arayışında olanların gereksinimlerini büyük ölçüde karşılama iddiasında olan bu kitabın her iki cildinin etkisinin zaman içerisinde daha da yaygınlaşacağına inanıyor, alanın uzmanları olarak bizlerin çabalarının bunlarla sınırlı kalmayacağına inancınızın tam olmasını istiyoruz.
Daha sade ve güncel bir dille siyaset psikolojisini anlatmaya devam etmek en öncelikli hedeflerimiz arasında yer almaktadır.
Umuyoruz bir gün bu hedefe de ulaşmış olarak bu satırlarda buluşuruz.
Sevim Karaoğlu This book is for those who have often wondered what social-emotional learning and development (SELD) practice can offer in early years. It explores important findings behind the practices and policies in ECE to help professionals and students develop a fuller understanding of the children with whom they work.
This book created from PhD thesis that examines the pre-school teachers' beliefs in Turkey about SELD in children's freely chosen and planned play activities by using video recordings and interviews with the teachers. Beginning with psychological and pedagogical perspectives, this research considers the pedagogical theories, which are underpinned by psychological aspects of play. This multiple case study explored the understandings of four teachers from two different schools in different cities in Turkey. The data was collected twice in one academic year through videotapes and interviews, once at the beginning of term and once at the end of term, to understand how social and emotional development (SED) in the curriculum is implemented in practice. Challenges of understanding, challenges of playful pedagogy and challenges of planning and curriculum, and finally challenges of assessment and teachers' roles were discovered and discussed in the relevant literature.
İsmail Barış, Umut Solmaz Bu kitap; dezavantajlı gruplar içinde yer alan sokakta yaşayan çocukların tanımlanması, bu bireylere yönelik sosyal hizmet uygulamalarının neler olduğunun araştırılması ve araştırma bulgularına göre sokakta yaşayan çocuklara ve ailelerine yönelik gerçekleştirilmesi gerekli tedbirlerin ve desteklerin politika yapıcılarına ve uygulayıcılara sunulması açısından önemli bir katkı sağlamaya ve literatürdeki boşluğu doldurmaya yöneliktir.
Bu bağlamda kitap, beş bölüme ayrılmış ve bölümlerde konular geniş bir şekilde işlenmiştir. Sokakta yaşamanın getirdiği olumsuzlukların ortadan kaldırılmasının sosyal hizmetin amaçları arasında yer aldığı anlayışından yola çıkılarak sokakta yaşayan çocuklar ve aileleri konusu sosyal hizmet bağlamında değerlendirilmiştir. Kitap, sokakta yaşayan çocuklar konusunu teorik bağlam çerçevesinde var olan veya gerçekleştirilmiş uygulamaları içermektedir.
Kate Swenson Bu, hataların ve zaferlerin -değişen hayallerin ve acı veren umudun- hikâyesidir.
“Bu kitabın ilk bölümlerini okuyup bunun acıklı bir hikâye olduğunu düşünebilirsiniz. Lütfen okumaya devam edin. Öyle olmadığını göreceksiniz.
Ayrıca bunun otizmli bir çocuk hakkında bir hikâye olduğunu da düşünebilirsiniz. Ve evet, Cooper kesinlikle başrolde olsa da bu, aynı zamanda bir anne olarak benim tahmin edilemez bir yolda, yolumu bulmamın hikâyesidir.
Sonunda, tam olarak kim olmam gerektiğini keşfetmemle ilgilidir.
Ve bunların hepsini oğluma borçluyum.” Kate Swenson
Bu hikâye;
• bir evliliğin,
• kardeşliğin,
• otizmli oğluna bu dünyada ses olmaya çalışan bir annenin yorulmadan yeni yollar bulurken değişen savunuculuk perspektifinin hikâyesidir.