Psikoloji \ 14-19
Ayça Ferda Kansu İnsanın ölçme gayreti neredeyse insanlık tarihi kadar eski. Pozitif bilimlerde daha mümkün görünse de ölçme işi; ağırlıklı olarak duygu gibi, düşünceler gibi kavramsal boyutlarda çalışılan alanlar için oldukça güç. En özet haliyle siyaset ve psikolojinin kesiştiği kavşak noktası olarak tanımlayabileceğimiz politik psikoloji alanında ise, hem duyguları hem düşünceleri ele almak kaçınılmaz bir zorunluluk. Siyaset kimileri için gereksiz bir uğraş iken, kimileri için hayatın oldukça duygu uyandıran bir alanı ve onun psikolojik boyutu, gerek uygulayıcılarını gerekse "hiç ilgim yok", "apolitikim" diyen sokaktaki bireyi, farkında olsun ya da olmasın, elbette sarmalıyor. Elinizdeki bu çalışma ülkemizde yapılmış politik psikoloji araştırmalarının ilklerinden. "Politik düşüncelerimiz ölçülebilir mi, kararlarımızı neye göre veriyoruz, karar verme stillerimizin mekanizması nasıl çalışır ve bunlar siyasal seçimlerimizle ne tür bir etkileşim içindedir" sorularına yanıt arayan bu kitapla; teorisi ve sahadan verileriyle, psikolojinin en genç dallarından biri olan politik psikolojiyle tanışacaksınız.
Burak Özer, Dilvin Özen, Fatih Sami Özakyol, Fırat Kaya, Gaffar Türkoğlu, İbrahim Uğraş, Meryem Kartal, Şerif Ali Batmaz Siyaset bilimi ve psikoloji disiplinlerini birleştiren politik psikoloji alanının önemli konularını özgün bakış açılarıyla ele alan bu kitap; politik psikolojinin tarihinden grup psikolojisine, milliyetçiliğin psikolojisinden duygunun psikolojisine, ırkçılığın psikolojisinden terörizm psikolojisine, liderlik analizlerinden siyasal tutum ve davranışlara kadar geniş bir yelpazede konulara odaklanarak okuyuculara zengin bir içerik sunmaktadır.
Kitap; siyaset bilimi, kamu yönetimi ve uluslararası ilişkiler alanlarında lisans ve lisansüstü programlarda öğrenim gören öğrenciler için değerli bir kaynak olmanın yanı sıra politik psikolojiye duyulan genel ilgiyi ve merakı paylaşan tüm araştırmacılara rehberlik edecek nitelikte bir başvuru kitabı olarak okuyucularını politik psikoloji alanındaki yenilikçi düşüncelerle buluşturarak disiplin içinde yeni ufuklar açmayı amaçlamaktadır.


Anton Antonov Simeonov, Arda Dilmaç, Betül Aydınyüz, Erol Göka, Esra Özsüer, F. Sevinç Göral Alkan, Funda Ersoy, Murat Beyazyüz, Murat Cingöz, Mücahit Gültekin, Sajma Ademovic, Selçuk Demirkılınç, Selin Erkul, Şenol Kantarcı, Tarık Oğuzlu, Yusuf Kenan Polat Uluslararası İlişkiler disiplini, devletlerarası ilişkilerle ilgilendiği gibi Psikoloji de doğal olarak insan/insanlar, toplum/toplumlar arasındaki ilişkilere odaklanmıştır. Bu iki disiplin arasındaki esas fark, ontolojiktir yani araştırmalarındaki “odak noktası”dır. Daha doğrusu Uluslararası İlişkiler genelde “ulus-devlet” olgusuna odaklıyken, Psikoloji'nin ilgi alanında başrolü “birey” (insan) oynamaktadır. Ancak Uluslararası İlişkiler ve Psikoloji arasındaki “ayrım çizgisi” henüz kesin bir şekilde çizilmediği için bu iki disiplin birbirlerinden ilham alabilmektedir. Bunun en büyük belirtisi bazı Uluslararası İlişkiler disiplini aydınları tarafından bir devletin dış politikası incelenirken ulusal liderlerin rollerini – gerek icraat gerekse söylem analizi bağlamında- analiz etmesi ve bazı psikologların gerek sosyal grupları gerekse onları bağlayan veya ayıran zihinsel, duygusal veya davranışsal faktörlere odaklanmasıdır. Bu bağlamda Politik Psikoloji'nin esas amacı, politika ve psikoloji alanları arasında etkileşimin incelenmesi ile birlikte psikolojinin politika olgusu üzerindeki etkisinin tahakkuk etmesi şeklinde özetlenebilir. Dolayısıyla henüz yeni gelişen ve disiplinler arası niteliği ile uluslararası ilişkilerdeki olgu ve olaylara farklı bir perspektif sunan Politik Psikoloji, Dış Politika Analizi için önemli kavramsal ve yöntemsel çerçeve oluşturma potansiyeline sahip yeni bir disiplinler arası alan olarak kendisini göstermeye başlamıştır.
Neticede insan ilişkilerinde psikolojik unsurların rolü nasıl yadsınamaz ise öznesi insan olan devletlerin de gerek birbirleriyle olan ilişkilerinde gerekse yürütmüş oldukları dış politikalarında psikolojik unsurların rolü de azımsanamaz. Kaldı ki azımsanmamalı da. Türkiye'nin dış politikasını divana yatıran “POLİTİK PSİKOLOJİ BOYUTUYLA TÜRK DIŞ POLİTİKASI” başlıklı çalışma da buna odaklanmıştır.
James M. Foley Ponpon Vızıldayan Düşüncelerini Yavaşlatıyor; DEBH hakkında harika bir çocuk öyküsüdür. Ponpon, ormandaki en hızlı tavşandır ancak vızıldayan düşüncelerini durduramıyordur. Peki minik tavşancık Ponpon düşüncelerini kontrol etmeyi nasıl öğrenecek? Bu kitap çocuğunuzun dürtülerini ve düşüncelerini kontrol etmesine yardımcı olacak. Ayrıca kitap ebeveynlere ve eğiticilere yönelik öneriler barındırıyor.
Ayfer Summermatter, Ayşegül Yetkin Tekin, Elif Bestenigar Mert, Elif Ergüney Okumuş, Fatih Usta, Feyzanur Taştekne, Gizem Çeviker, Hale Nur Kılıç Memur, Neslihan Yaman, Nur Başer Baykal, Tuba Kalay Usta Çok hızlı bir değişim içerisindeyiz; psikoterapiler de dâhil her alanda değişimin etkileri gözleniyor. Bu kitap da size farklı gerçeklikler ve yöntemler sunuyor. İlk bölümde, postmodern felsefenin terapiler üzerindeki etkilerini okuyoruz. Sonrasında, Diyalektik Davranış Terapisi ile terapist danışan ilişkisinin geleneksel yöntemlere kıyasla nasıl değiştiğini gözlemliyoruz. EMDR ile beynimiz, bedenimiz ile travmalar arasındaki bağlantılara eğiliyoruz. Şema Terapi bizi erken dönem çocukluk anılarına götürüyor. Ebeveynle kurulamayan ilişkinin terapist ile nasıl kurulduğunu ve sonrasında kişinin kendine nasıl ebeveynlik yapabileceğini anlatıyor. Kabul etmeyi ve hayata devam edebilmeyi Kabul ve Kararlılık Terapisiyle öğreniyoruz. Mindfullness Temelli Bilişsel Terapi bizi biliş ve davranışın ötesine taşıyor. Gerçeklik Terapisi ile kararlarımızı gözden geçiriyor, gerçekten isteyip istemediklerimize odaklanıyoruz. Çözüm Odaklı Terapi sorunu dışsallaştırıyor: “Sen sorun değilsin, sadece bir sorunun var.” diyor. Logoterapi anlamın anlamını aktarıyor, insanın anlama ne kadar da muhtaç olduğunu gösteriyor. Pozitif Psikoloji ile umutla tanışıyoruz, kendimizi ve hayatımızı sanki daha fazla kabul ediyoruz. Naratif Terapi hikâyemize odaklanıyor: “Senin bir sürü hikâyen var. Hangi seni istersin?”. Ve son olarak Sanat Terapi bize kendimizle bağ kurmanın farklı yollarını gösteriyor.
Keyifle okumanız dileğiyle...
Azmi Çağlar, Besra Taş, Eda Nur Kocaman, Latife Kabaklı Çimen, Mahmut Çeliker, Mehmet Avcı, Semra Bulut, Ülkü Tosun, Yakup İme Kitapta, günümüz ailelerinin en çok ihtiyaç duyduğu pozitif bakış açısına dikkat çekilmiştir. Son dönemlerde birçok ailede problemlerin çözümsüzlüğünün bilgi eksikliğinden kaynaklandığı gözlemlenmektedir.
Bu bilgi eksiklikleri, insanları problemlerin çözümü olarak problemi kestirip atma gibi düşüncelere sevk eder ve boşanma düşüncesiyle karşı karşıya getirir.
Yaşanılan şeylerin olumlu taraflarına odaklanmanın, süreci olumlu yöne götürdüğü gerçeği pozitif psikolojinin en büyük kazanımıdır.
Nitekim Rogger, Maslow ve diğer hümanist kuramcılar, insanın özünün iyi olduğu gerçeğini kuramlarının merkezine koyarlar.
Ailelerde yaşanılan problemlerin kaynağına inildiğinde birçoğunun iletişim, koşulsuz kabul ve aile bireylerin yaşadıklarını nasıl yorumlamaları gerektiği ile ilgili olduğu görülür.
Kitapta, pozitif ve mutlu aile yapısının temelinin; olumlu iletişim tarzı, koşulsuz kabul ve aile bireylerinin yaşadıklarını nasıl yorumlaması ile ilişkili olduğuna dikkat çekilmiştir ve yaşanılanların olumlu yorumlanmasının süreci olumluya götüreceğinin altı çizilmiştir.
Cyndie Spiegel İyileşmek, yaşamak, sevmek ve bu vahşi, çılgın dünyada olmanız gereken kişi olabilme yolunda ihtiyaç duyduğunuz deneyimler, bu kitapta sizi bekliyor. Bu sayfalarda, hayatınızı mümkün olan en iyi şekilde yaşayabilmeniz için karanlığın içindeki ışığı görme yeteneğinize doğrudan seslenen güçlü kodlar bulabilirsiniz.
Yürek hoplatan bu geniş olasılıklar dünyasında beynimiz, nörolojik olarak, iyi ve yolunda giden şeyler yerine yolunda gitmeyenleri aramak üzere yapılanmıştır.
“BEYİN, TANIDIK OLANA YÖNELİR.”
Her gün bu kitaptaki yazılardan bir tanesini okuyarak zihninizin, her bir olumsuz deneyime tutunan bir yapıdan umudu, cesareti, dayanıklılığı ve olasılığı kucaklayan bir yapıya doğru istikrarlı bir şekilde geçişini destekleyebilirsiniz. Üstelik bunu yaparken beyninizin yeni durumlara uyum sağlama yeteneği olan plastisite özelliğini de harekete geçirmiş olacaksınız.
BİR YIL BOYUNCA
HER YENİ GÜNE
İLHAM
BİLGELİK
ve CESARETLE…
Besra Taş, Efendi Yavaşoğlu, Emel Genç , Fahrünnisa Erdem, Hasan Kütük , Nadire Gülçin Yıldız, Ülkü Tosun, Yeliz Aksu Evli çiftlerin evlilikte yaşadıkları birçok şey, kendi düşünce yapıları, bakış açıları ve olayları yorumlama biçimleriyle yakından ilişkilidir. Gerçekçi bir şekilde yaşanılanları değerlendirmeye başlamak için evlilik hayatında olan bitenleri pozitif bir bakış açısı ile ele almak elzemdir.
Kitapta, pozitif düşünce yapısına sahip olmanın tecrübe edilen süreci olumlu sonuçlandırabileceğine dikkat çekilmiştir. Mutlu olmanın sırrı, bakış açımızda gizlidir. Yaşadıklarımızı olumlu düşünce yapısıyla ve pozitif bakış açısıyla karşıladığımızda, elde edeceğimiz sonuçlar da pozitif olacaktır.
Evlilik müessesede zaman zaman anlaşmazlıklar ve sorunlar yaşanılabilir ve bazı hatalı davranışlar ortaya çıkabilir. Fakat önemli olan, evli çiftlerin bu hataları birbirleriyle özdeşleştirmemeleridir.
Nitekim böylesi bir özdeşleştirmeden kaçınıldığı takdirde hatalı davranışların sebep oldukları problemler hakkında konuşmak ve çözüm yolları geliştirmek daha kolay olacaktır. Çünkü insan özünde iyidir; bu gerçek gözardı edilmemelidir!
Kitabın temel hedefi, evlilikte yaşanılan problemlerin nasıl olumlu yöne çekileceğinin altını çizmektir.
Aslı Kartol, Ayşegül Erçevik, Başaran Gençdoğan, Cem Malakcıoğlu, Ceyhun H. Mehmedov Sumgayit, Elif Çimşir, Emre Gürkan, F. Dilek Tel, Gamze Ülker Tümlü, İlhan Bozkurt, İsmail Yelpaze, Kamale Bahazar Salamova, Musa Yıldırım, Mustafa Atak, Mustafa Subaşı, Nurlaila Effendy, Özlem Şener, Sefa Bulut, Thseen Nazir, Tuğba Seda Çolak, Umut Kermen, Yunus Altundağ Pozitif psikoloji, psikoloji akımları içerisinde en son ortaya çıkan yaklaşımdır. Bu biraz da toplumların ve insanların yaşadığı sosyo-kültürel değişime paralel olarak gelişmiştir. Geçen yüzyılın başında ortaya çıkan psikoloji bilimi daha çok olumsuz davranışlara ve patolojilere odaklanırken, bu yüzyılın başlarında ortaya çıkan pozitif psikoloji insanı bir bütün olarak görerek insandaki olumlu yanları görmenin de insan gelişimi ve sağlığı için gerekli olduğuna odaklanmıştır. Psikolojinin konusu sadece olumsuzlukları tanımak ve onları anlamak değil, aynı zamanda bireydeki olumlu özellikler, güçlü yanlar ve insanı insan yapan değerleri de tanımak ve anlamaktır.
İlk olarak Amerika'da ortaya çıkan pozitif psikoloji, kısa sürede tüm dünyada kabul görmüştür. Aslında pozitif psikolojinin kavramlarına bakıldığı zaman bunların yaşamın içinden geldiği ve tüm kültürlerde ortak olduğu görülebilir. O nedenle de pozitif psikoloji pek çok alana uygulanabilir olmuştur. Bu kitapta da popüler olan bu konuların yaşamda karşılaştığımız farklı durum ve alanlara nasıl uygulandığını göreceksiniz. Bu kitabın; psikologların, psikolojik danışmanların, psikiyatristlerin, sosyal hizmet uzmanlarının, ruh sağlığı alanında çalışan uzananların ve insanlarla çalışan tüm meslek gruplarındaki bireylerin okuyup yararlanabileceği bir kitap olması amaçlanmıştır. Bunun da ötesinde kendi duygularını, düşüncelerini ve değerlerini keşfetmek isteyen bireylerin de zevkle okuyabileceği bir kitaptır.
Akıcı ve basit bir dille yazılan kitapta, örnekler verilmekte ve alternatif kitap önerilerinde bulunulmaktadır. Bu nedenle kitap, lisans ve yüksek lisans seviyesinde ders kitabı ya da yardımcı kaynak olarak da kullanılabilecek bir içeriğe sahiptir.
Kate HEFFERON, Ilona BONIWELL, Mc Grew Hill ‘İyi yaşam nedir?’, ‘Mutluluk nedir?’ ve ‘İyilik hâli nedir?’ soruları tüm insanlık tarihi boyunca cevabı aranan sorular olmuştur. Bu konuda başta felsefeciler olmak üzere, teologlar, psikologlar ve daha pek çok bilim dalından araştırmacılar ilk çağlardan itibaren sayısız görüş ve tezler ortaya koymuşlardır. Buna rağmen, bugün bile bu konular hâlâ bir muammadır. Pozitif psikoloji yaklaşımı, bu sorulara cevap arayan, psikoloji biliminin çatısı altındaki en yeni yaklaşım olarak değerlendirilmektedir.
Pozitif psikoloji akımı, ruh sağlığı ile ilgili sorunları yok saymamakla beraber, insanların olumlu yönlerine ve güçlü özelliklerine odaklanmayı görev olarak benimsemiştir. Bu bağlamda, mutluluk, iyimserlik, umut, psikolojik dayanıklılık, psikolojik iyi oluş, yaşam kalitesi, yaşamın anlamı, travma sonrası gelişim, duygular, affedicilik, yaşam amaçları belirleme, pozitif yaşlanma, empati, minnettarlık, özgecilik, aşk ve benzeri pek çok konu pozitif psikolojinin araştırma konularını oluşturmaktadır. Pozitif psikoloji, bu konulardaki çalışmalarını bilimsel esaslara dayalı olarak sürdürmektedir.
Bu kitapta, pozitif psikoloji ile ilgili en son araştırmaların ve bilimsel bulguların bir sentezine ulaşma imkânına sahip olacaksınız. Genel olarak kitapta, hayatı yaşanabilir ve değerli kılan şeylerin neler olduğu ile ilgili çarpıcı bilgilere ulaşabileceksiniz.
Tuğba Bozkaya Yeni dünya düzeninde, manevi krizlerle boğuşan insanlığa yardım edebilecek olan bizim kök değerler ve erdemlerimizdir. Bu konuda özellikle çocukların ve gençlerin yetiştirilmesinde manevi danışmanlık ile desteklenen bir din eğitimi anlayışı faydalı olacaktır.
Din eğitimi ve manevi danışmanlık çalışmalarına değerler ve erdemler noktasında yeni bir bakış açısı getirme çabalarında pozitif psikolojinin önemli katkısı vardır. Pozitif psikolojinin erdemleri insan hayatının bir parçası kılarak gerçek mutluluğu yakalama ve güçlü bir karakter inşa etme çabası, din eğitimi ve manevi danışmanlık çalışmalarına yeni bir bakış açısı sunmaktadır.
Bu kitabın teorik kısmında; öncelikle pozitif psikoloji, manevi danışmanlık ve din eğitimi alanı ile pozitif psikolojinin karakter güçlerinden olan affetme, cesaret ve azim erdemleri incelenmiştir. Çalışmanın uygulama kısmında 30 üniversite öğrencisi ile 6 hafta süreyle “pozitif psikoloji bağlamında din eğitimi temelli geliştirilen manevi danışmanlık ve rehberlik çalışması” yürütülmüştür. Elde edilen veriler, pozitif psikolojinin manevi danışmanlık ve din eğitimi alanında etkinliği açısından istatistiki olarak değerlendirilmiştir.
Bu kitap; manevi danışmanlık ve din eğitimi ile uğraşan tüm danışmanlar ve eğitimciler için yeni bir model sunma özelliği taşımaktadır. Kitapta var olan ve pozitif psikoloji, manevi danışmanlık ve din eğitimi yöntemlerinden faydalanılarak hazırlanan uygulamalar danışmanlık alanında yeni metotlar arayan danışmanlara yeni bir bakış açısı sunması açısından önemlidir.
Aylin Demirli Yıldız, Canan Koç, Didem Kepir-Savoly, Emre Oruç, Fidan Korkut Owen, Gizem Sarıgül, Hasan Atak, Hicran Çetin Gündüz, İpek Günver, İrem Yola, Naile Bilgili, Pınar Dursun, Rana Özen Kutanis, Selcen Akuysal Aydoğan, Sinem Tarhan, Sinem Tarhan, Zeynep Kızıl “Pozitif Psikoloji Bağlamında Umut: Hedefe giden yolda sınırları aşmak” kitabımız, kendini gerçekleştirmenin peşinde olan çoğunluk için bir kaynak ve yol haritası olması hedefi ile hazırlanmıştır. Zira, tüm olumsuz şartlar içinde bile bir yol bulma, hedefler koyabilme ve bu hedeflerden vazgeçmemenin gerektirdiği dinamikleri çözümlemek hem bireylerin hem toplumların iyi oluşunu artıran önemli bir paradigma değişimi anlamına gelmektedir. Bu yeni bakış açısına uygun olarak pozitif psikoloji bağlamında ele alınan Snyder’in Umut Kuramı tüm yönleri ile kitapta yer almıştır. Bu bağlamda, yurtdışı literatür ile Türkiye’deki çalışmalar bir araya getirilmiştir.
Böylece, dünyada ve Türkiye’de umut alanında yapılan çalışmalar ve umudu ölçmek için kullanılan yollar başta olmak üzere, farklı gelişim dönemlerinde umut, öz yeterlik, iyimserlik, iyi oluş, psikolojik sağlamlık gibi kavramlarla umut ilişkisi, kariyer danışmanlığı, stres bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu gibi alanlarda umudun rolü, bilişsel davranışçı terapilerde umut, ve okulda, sınıfta ve örgüt içi oluşumlarda umudun rolünü içeren kapsamlı bir çalışma ortaya çıkmıştır. Araştırmacı ve uygulamacıların “umut” kavramını hem kişisel hem de mesleki gelişimlerinde etkin kullanımları adına özümsemelerinde ve içselleştirmelerinde etkili bir rehber olması amaçlanmıştır.

Averil Leimon, Gladeana McMahon Hayatınızın her alanında tüm potansiyelinizi fark etmek için pozitif psikoloji ilkelerini kullanın.

Neden bazı insanlar diğerlerine göre daha başarılı ve mutlu olurlar? Bunun anahtarı düşünme yollarında saklıdır. Pozitif psikoloji bilimini keşfedin. Bu bilimin ilke ve teorilerini kendiniz ve çevreniz için daha iyi bir yaşam sağlamak amacıyla nasıl uygulayabileceğinizi öğrenin. Bu pratik rehber, güçlü yanlarınızı fark etmek, düşünce yapınızı geliştirmek, zor duygularla etkili bir şekilde başa çıkmanızı sağlamak ve sonuç olarak sizi daha başarılı, mutlu ve sağlıklı bir hayata ulaştırmak için gerekli tüm beceri ve stratejileri öğretir.

Pozitif psikolojinin temel kavramları ile ilgilenmeye başlayın! Bilimin köklerini ve ortaya çıkan araştırma alanlarını keşfedin, pozitif olmanın ne demek olduğunu ve bunu başarmak için düşünme biçiminizi nasıl değiştirebileceğinizi anlayın.
Her zaman olumlu tarafından bakın! Pozitif psikolojinin sizin için ne yapabileceğini, günlük yaşamınıza değer katmak için basit stratejileri nasıl uygulayabileceğinizi ve daha yüksek mutluluk, sağlık ve doyuma nasıl erişebileceğinizi keşfedin.
Pozitif psikolojinin gücünü çalışma, dinlenme ve eğlenme zamanlarınıza uyarlayın! Nasıl mutlu ve uzun süreli ilişkiler kurabileceğinizi keşfedin, pozitif ebeveynlik için basit stratejileri kullanın ve kariyerinizden, meslektaşlarınızdan veya çalışanlarınızdan en iyi şekilde faydalanın.
Pozitif psikolojiyi yaşamınıza uyarlayın! Kendi kişisel mutluluk programınızı oluşturun ve hem kendiniz hem de çevrenizdekiler için daha iyi bir gelecek yaratmak adına uzun vadeli pozitif değişiklikler yapın.

Kitabı açın ve
• Pozitif psikoloji alanındaki en yeni araştırmaları,
• Zor zamanlar ve güçlü duygularla etkili bir şekilde baş edebilme stratejilerini,
• “An”ı yaşamaya yönelik uzman tavsiyeleri,
• Bir amaçla yaşamak ve dünyaya izinizi bırakmakla ilgili rehberliği,
• Pozitif iletişim kurarak mutlu ilişkiler oluşturmaya dair ipuçlarını,
• Sizi gerçekten neyin mutlu ettiğini keşfetme yollarını,
• Güçlü yanlarınızı kullanmanın özgün yollarını,
• Olumluluk yaratmak için kullanılabilecek en etkili aktiviteleri öğrenin.
Çınar Kaya Pozitif psikoloji, hem dünya genelinde hem de Türkiye'de önemli bir bilimsel disiplin hâline gelmiş ve geniş bir uygulama yelpazesi bulmuştur. Ancak geliştirilen ilk model ve müdahalelerden itibaren önemli eleştirilere de maruz kalan pozitif psikoloji, sürekli gelişen bir alandır. Bu kitap, bu değişimin bir kısmını ele almayı ve yeni bir yaklaşımı tanıtmayı amaçlamaktadır.
Kitap, pozitif psikoloji alanındaki önemli sorunlardan biri olarak kabul edilen bağlam sorununa odaklanmakta ve literatürde zemin toplayan Bağlamsal Pozitif Psikoloji yaklaşımını tanıtmaktadır. Ayrıca bu yaklaşıma dayalı olarak geliştirilen bir grupla psikolojik danışma (BPGPD) sürecini bir müdahale örneği olarak sunmaktadır. Üniversite öğrencileri ve özel gereksinimli çocuğu olan annelerle gerçekleştirilen çalışmalarda deneysel olarak sınanan BPGPD, bireylerin bağlamlarına duyarlı pozitif psikoloji müdahalelerinin umut verici bir örneğidir.
BPGPD süreci, psikolojik danışmanların bağlama duyarlı becerilerini desteklemek amacıyla ayrıntılı olarak betimlenmiştir. Oturumların bileşenlerini oluşturan uygulamalar bireysel danışma için de uyarlanabilir. Kitabın psikolojik danışmanlar, terapistler ve kanıta dayalı pozitif psikoloji müdahalelerine ilgi duyan okuyucular için faydalı bir kaynak olması umut edilmektedir.
Menderes Kandemir Pozitif psikoloji, insan doğasını ve birey davranışlarını tanımlamaya, insan davranışlarının hastalıklı ve olumsuz yönlerinin ana kaynağını ortaya çıkarmakla meşgul olan psikolojiye bir tepki olarak ortaya çıkmıştır. Psikolojinin yeni çocuğu olarak ifade edilebileceği söylenen pozitif psikoloji, bireylerin olumsuz ve sorunlu yanlarından çok olumlu ve güçlü özelliklerine, aynı zamanda erdemlerine odaklanan bir yaklaşım izlemiştir. Bundan dolayı geleneksel psikolojinin kullanmış olduğu hastalık modeline karşılık olarak sağlık modelini temel almıştır.
Dünyanın hızla değişen ekonomik, toplumsal, siyasi ve kültürel yapısı insanların hayata dair bakış açılarını ve beklentilerini büyük ölçüde etkilemektedir. Dünya tüm canlılar için bir yaşam barınağıdır, bu barınağı da değerli kılan insandır. İnsanın bu zamanda ayakta kalabileceği tek yer bu gezegendir. Hepimiz, üzerinde yaşadığımız bu gezegeni koruma ve gözetme sorumluluğuna sahip bireyleriz. Bizler yaşadığımız sürece hayata daha pozitif bakabilmeyi, başarılı ve mutlu olmak için pozitif düşüncenin ne kadar gerekli olduğunu bilen, zihnimizin, bedenimizin ve ruhumuzun negatif düşüncelerle istila edilmesine izin vermeyen güçlü kişileriz. Bizler, hem kendimiz hem çevremiz hem de koca evren için daha pozitif olmamız gerektiğini bilen mutluluğu kendi içimizde üreten varlıklarız.
Ali Eryılmaz Pozitif Psikoterapi, etkili psikoterapi yöntemlerinden biridir. Bu psikoterapi yaklaşımının, oldukça fazla uygulamaya olanak tanıyan kavramları bulunmaktadır. İşte bu kavramların uygulama süreçlerinde nasıl kullanılacağına yönelik bir uygulama kitabına ihtiyaç vardır. Literatürde bu konuda teorik kitapların olmasına karşın uygulama kitabının olmadığı görülmektedir. Öncelikle Pozitif Psikoterapi’ye dayalı uygulamalarda bulunan bireyler için sadece kuramsal değil aynı zamanda içerisinde uygulamaların da yer aldığı kitaplara ihtiyaç vardır. Sonuç olarak danışanlarına psikolojik destek sunan ruh sağlığı profesyonellerinin, psikoterapi uygulamalarını somutlaştıran araçlara duydukları ihtiyaçlardan yola çıkarak Pozitif Psikoterapi temelli bir uygulama kitabına ihtiyaç duyulmuştur. Bu ihtiyacı karşılamak adına kaleme alınan bu kitap; pek çok alanda ruh sağlığı hizmeti sunanlara (psikologlar, psikiyatristler, psikolojik danışmanlar, psikiyatri hemşireleri ve sosyal hizmet uzmanları vb.) faydalı olacak bir içeriğe sahiptir. Ayrıca kendi kendine yardım etmek isteyen herkes de bu kitaptan yararlanabilir. Kitabı okuyanların, kitaptan faydalanması umudu ve dileğiyle!
Ivan Kirillov Pozitif Psikoterapi, 1960’ların sonlarında Prof. Dr. Nossrat Peseschkian ve çalışma arkadaşları tarafından Almanya’da geliştirilmiş bir kuramdır. Peseschkian, 1933’de İran’da doğmuş, tıp eğitimini de Almanya’da tamamlamıştır. Daha sonra buraya yerleşerek 2010 yılında vefatına kadar çalışmalarını sürdürmüştür. Kendi kültürler arası durumu, kültürler arası bir bakış açısına ilgi duymasına yol açmıştır. İran ve Almanya’nın farklı kültürlerinde; birçok davranış şekli, alışkanlık ve tavırların birbirinden tamamen farklı değerlendirildiklerine tanık olmuştur. Bu bakış açısı, Doğu’nun bilgeliği ile Batı’nın psikoterapötik bilgisini harmanlayarak kültürler arası bir kuram geliştirmesine yol açmıştır.
Peseschkian, yaptığı çalışmalarda ruhsal gelişim ve kişiler arası çatışmalarda bir dizi tekrarlanan davranış normlarının önemini görmüştür. Bu normları, birbiriyle ilişkisi olan kavramlar içinde birleştirerek çatışmaların odak noktasını belirleyebilmek için bir araya getirmiş ve bunları gerçek yetenekler olarak adlandırmıştır.
Bu kitapta Dr. Ivan Kirillov; gerçek yeteneklerin ne anlama geldiğini, altında hangi kavramların olduğunu, duygularımızın aslında neyi ifade ettiğini çok net bir şekilde anlatıyor.
Herkesin anlayabileceği, kendinden bir şey bulabileceği bu kitap, pozitif psikoterapi temel ve ileri eğitimlerini alan uzmanlar için de bir başucu kitabı olmaya aday…
Maksim Goncharov Herkes, çatışmaların nasıl yaratılacağını bilir ancak bunları nasıl çözeceğini bilemez. Çatışma olgusu, psikodinamik psikoterapinin merkezî bir kavramıdır. Bu, çok insani bir olgudur. Çatışma, bir kavga ya da skandal değil bir değerler çatışmasıdır, arzulanan şey ile olan şey arasındaki bir boşluktur. Bu durum, psikoloji için o kadar önemli bir olgudur ki tüm çelişkilerimizi, zorluklarımızı ve sorunlarımızı açıklayabilir. Ve doktorlara yapılan ziyaretlerin %90'ından fazlasının stresle ilgili olduğu düşünüldüğünde çatışmaları anlamak, çok daha önemli bir hâle gelir.
Çatışmalardan kaçınılamaz. Aslında tüm hayatımız çatışmalardan kaçınmakla değil onları yönetmekle ilgilidir. Çatışmaları anlamak, her insan için, özellikle de bunu profesyonel bir faaliyet olarak gerçekleştiren insanlar için önemlidir. Bunlara örnek olarak doktorlar, psikiyatristler, psikoterapistler, psikologlar, koçlar, öğretmenler, eğitimciler, yöneticiler, ebeveynler sayılabilir.
Yetmişli yıllarda Nossrat Peseschkian tarafından bize verilen pozitif psikoterapi, zor şeyler hakkında konuşmanın ve gizli olanı ortaya çıkarmanın ne kadar basit bir şekilde mümkün olabileceğine dair mükemmel bir örnektir. İnsanlığın, Nossrat Peseshkian'ın dünya psikoterapi ve psikolojisine katkısını henüz tam olarak takdir edilememiştir.
Yaşam kalitemizin ve sağlık düzeyimizin arkasında, her şeyden önce psikolojik yeterlilik yatmaktadır. İnsan, biyolojik olmaktan çok psikolojik bir varlıktır. Pozitif Psikoterapide Çatışma Mekanizmaları kitabı, hepimizin psikolojik yetkinliğini artırmamıza, çatışmaları ve etkileşimlerini tanımayı, kavramsallaştırmayı ve başkalarına basitçe açıklamayı öğrenmemize yardımcı olacak bir girişimdir.
Emine Taşkıran, Gülçin Benbir Şenel, Hande Alibaş, Özgür Bilgin Topçuoğlu, Pınar Kahraman Koytak Elektronörofizyoloji uygulamaları nöroloji ve nörolojik bilimlerde tanı ve takip açısından önemli bir yer tutmaktadırlar. Pratik uygulamalar olan EEG, EMG, Uyarılmış Potansiyeller, İntraoperatif Elektronörofizyolojik Monitörizasyon ve PSG'yi kapsayan tetkiklerin bir kısmı tamamen teknisyenler tarafından bir kısmı ise teknisyenlerin yardımıyla hekimler tarafından gerçekleştirilir.
Bu eseri, elektronörofizyolojiye başlangıç yapmak isteyenler için temel bir pratik uygulama kitabının eksikliğinden yola çıkarak oluşturduk. Tamamı renkli ve açıklamalı resimlerin, kitabın anlaşılırlığını artırdığını düşünüyoruz.
Pratik Elektronöfizyoloji Uygulama Kitabı'mızı, öncelikle elektronörofizyoloji teknisyenleri ve asistan hekimler olmak üzere elektronörofizyolojiye ilgi duyan tüm okuyucuların beğenisine sunuyoruz.
Deniz Altınay Psikodrama Grup Psikoterapisi ve Sosyodrama Sistemi, yüzyılın en önemli psikoterapi kuramlarından birisi olarak tedavide, sanatta, eğitim sistemleri içinde ve hayatın her alanında alt alanlar yaratarak uzmanlaşmaya yönelmiştir. Psikodrama alanındaki önemli gelişmeleri etraflıca anlatmayı ve sergilemeyi amaçlayan bu kitap, nöropsikodrama, deprem ve benzeri afetler, duygusal travmalar, aile ve çiftler arasındaki sorunlar ve farklı gelişenlerin tedavisi gibi önemli bölümleri kapsamaktadır. Psikodramanın değişen karakteri ile ilgili David Kipper'ın makalesini ve ona cevaben Zerka Moreno'nun yazısını da kitapta bulabilirsiniz.
Her biri kendi alanında uzmanlıklarını geliştirip İstanbul Psikodrama Enstitüsü ve İstanbul Uluslararası Zerka Moreno Enstitüsü eğitimlerini tamamlayan yazarların katkılarıyla oluşan bu kitap, psikodramanın genişleyerek yayıldığı yaşam alanlarının kapılarını aralayan zengin bir kaynak olma niteliğindedir.
Elif Başçelik, Haydeh Faraji, Kahraman Güler “Bireyin geçmişini, çocukluğunu ve bilinç dışını araştırmak,
onun yetişkin kişiliğini anlamanın ön koşuludur”.
Sigmund Freud

İnsan, ayakları daima yarına doğru giden ama aslında dünde hapsolmuş bir varlıktır. Düne aittir insan, en erken deneyimleri ise çekirdeğidir. İnsanın “ben” olma yolu çok duraklı, ben olma yolculuğu ise kimi zaman çok duraklamalı, kimi zaman ise tekrarlıdır. Bu yüzden insan, henüz daha konuşmayı bile öğrenmediği dönemlerde yaşadıklarını hayat boyu -çoğu kez bilinçsizce- tekrar etmeye ve çeşitli biçimlerde deneyimlemeye mahkûmdur. Çünkü çekirdeğinde neyi taşıyorsa gelecekte de “o” olacaktır.
“Ben”, ilişki üzerinden fark edilir, keşfedilir, kurulur, çözülür ve yeniden kurulur. Ben'in oluşum hikâyesinin ilk durağı olan anne-baba, zaman içerisinde yerini kardeşlere, arkadaşlara, sevgililere yani “öteki”lere bırakır. Ancak yıllar geçse ve bireyin etrafındaki kişiler değişse de senaryo aslında hep aynıdır: Tanıdığı herkes aslında annesinden ve babasından birer parça, yaşadığı her ilişki ise bu ilişkinin farklı bir tekrarıdır.
İnsanın “ben” ve farklı farklı “öteki”lerden daima aynı “biz”i yaratma yolculuğuna psikanalitik kuram, şema teorisi ve bağlanma kuramının ışığında birlikte tanıklık etmek dileğiyle...

Şennur Günay Aksoy Psikodrama, bireylerin yaşadığı sorunları grup içinde sahneleyerek derin bir farkındalık ve dönüşüm sürecine girmelerini sağlayan güçlü bir terapi yöntemidir. Eğitici ve etkileyici bir psikodrama rehberi olan "Psikiyatri Hemşirelerinde Psikodrama Uygulaması" kitabı Dr. Psikolog Şennur Günay Aksoy tarafından kaleme alınmıştır.
Kitap, psikiyatri hemşireliği ve psikodrama hakkında genel ve tanımlayıcı bilgilerin yanında bir psikiyatri hastanesinde çalışan hemşirelerden oluşan grupla yapılan psikodrama uygulamasının tüm aşamalarını içermektedir. Psikodramanın temel prensiplerini anlamak isteyenler için kapsamlı bir kaynaktır.
Psikodramayı sadece bir terapi tekniği olarak değil aynı zamanda bir kişisel gelişim aracı olarak ele alan Aksoy, okuyucuları, dramatik rol oyunları, grup etkileşimi ve yaratıcı ifade teknikleri aracılığıyla içsel dünyalarına bir keşif yolculuğuna çıkmaya davet ediyor. Aksoy, psikodramanın insanların duygusal zenginleşmesine, kendilerini daha iyi anlamalarına ve ilişkilerini güçlendirmelerine nasıl yardımcı olduğunu açıklayarak bu terapi yöntemini grup katılımcılarının yaşamdan getirdikleri somut örneklerle destekliyor.
Yazar bu kitabı, üniversitelerde verilen Psikodrama derslerinde bir uygulama rehberi olabilmesi için kaleme almıştır. Kitap aynı zamanda, psikodramayı profesyonel olarak uygulamak isteyenlere pratik rehberlik sunuyor. Aksoy, psikodrama oturumlarını planlama, grup dinamikleri yönetme ve duygusal güvenliği sağlama konularında detaylı bilgiler sunarak bu alanda çalışanlara kılavuzluk ediyor.
Aksoy'un akıcı üslubu ve derinlemesine içgörüleri, bu kitabı sadece psikodramaya giriş yapmak isteyenler için değil aynı zamanda bu alanda deneyime sahip olanlar için de değerli bir kaynak hâline getiriyor. Bu kitap, psikodrama meraklılarına, derinlemesine çalışan bu terapi yöntemini anlamanın ve uygulamanın kapılarını aralıyor.
Yıldırım B. Doğan Tıp öğrencisi ve tıpta uzmanlık öğrencisinin eğitimi sırasında zorlandığı ya da zorlanacağını düşündüğü tek klinik dal psikiyatridir. Hasta ile iletişim kurma, hastaya nasıl sorarsa bilgi alabileceği ve hastayı nasıl muayene edeceği soruları onu zorlamaktadır. Mideyi çaydanlığa, kalbi pompaya benzeterek zihninde görsel bir şema oluşturarak beden işleyişini anlayabilmektedir. Psikiyatri alanında benzer bir zihinsel şema oluşturması olanaksızdır. Ona farklı gelebilecek yeni öğrenmelere gerek duymaktadır. Şöyle ki; hasta ile nasıl ilişki kuracağı nasıl konuşacağı ve nasıl muayene edeceği soruları önceden yanıtlansın ister.
Bu kitap, aranan yanıtları kapsayan bir çalışmanın ürünüdür. Kitabın yazarı tıp fakültesi öğretim üyesi, emekli bir ruh hekimidir. Çalıştığı kurumda tıp öğrencilerine ve uzmanlık öğrencilerine yıllarca hasta hekim ilişkisi, öyküleme ve muayene dersini vermiştir. Yayınevimizin hekimlerin hizmetine sunduğu bu kitap, alanında örneği sayıca az olanlardan biridir. Bu nedenle önemli bir boşluğu dolduracağı ümidini taşıyoruz.
Tarık Tuncay, Aziz Şeker, Işıl Bulut, Merve Deniz Pak, Ayşe Burcu Tunca, Cengiz Özbesler, Ferda Karadağ, Melike Tekindal, Abdulbaki Artık, Dilay Eldoğan Eken, Sezin Aydoğ Gürkan, Melek Durukan, Ferda Karadağ, Mehmet Can Aktan, Ayla Kahil, Okan Cem Çırakoğlu, Seda Attepe Özden, Arşaluys Kayır, Merve Deniz Pak, Ebru Akgün Çıtak, Yılmaz Görmez, Filiz Demiröz, Zekiye Çetinkaya Duman, Kerime Bademli, Didem Hekimoğlu Tunceli, Sinan Akçay, Gülsüm Ançel, Gonca Polat, Cihan Aslan, Arzu İçağasıoğlu Çoban, Melek Zubaroğlu Yanardağ, Zafer Uzun, Meltem Oral Günümüzde; dünyada ve ülkemizde pek çok insan farklı nedenlerden dolayı ruh sağlığı sorunlarıyla mücadele etmektedir. Ruh sağlığı; fizyolojik, sosyal, kültürel, ekonomik ve politik yönleriyle bireyler, aileler ve toplumlar üzerinde çok boyutlu etkileri olan bir kavramdır. Son yıllarda sağlığa ilişkin bütüncül yaklaşım, ruh sağlığı alanındaki çalışmaların öne çıkmasına yol açmıştır. İdeal olan, bu çalışmaların disiplinler arası bir temelde ele alınmasıdır. Psikiyatrik sosyal hizmet; ruh sağlığı sorunları yaşayan bireylerin ve ailelerinin yaşadıkları sorunların azaltılması bağlamında onları güçlendirmeyi, sosyal işlevselliklerini artırmayı ve toplum içinde aktif rol almaları için mücadele etmeyi amaçlamaktadır. Bu kitap, ruh sağlığı alanını disiplinler arası bir temelde ele almakta, ancak psikiyatrik sosyal hizmetin dünyadaki ve ülkemizdeki uygulamalarına özel bir vurgu yapmaktadır.
Kitabın ruh sağlığı alanında çalışan farklı disiplinlerdeki profesyoneller başta olmak üzere akademisyenler, lisans ve lisansüstü öğrencilere yol göstereceğine inanılmaktadır.
Yasemin Çölgeçen Psikiyatrik sosyal hizmet ,bireyin düşünüş ve davranışında meydana gelen anomaliye bağlı sosyal boyutta yaşanan sorunlara ve çözüm önerilerine odaklanır. Sosyal alandaki bir problem, biyolojik ve psikolojik sahayı da etkileyecektir ki sağlığın temini/muhafazası için en az biyolojik ve psikolojik sağlık kadar önemlidir. Hastaların iyilik hâllerinin sağlanması bütüncül yaklaşımla mümkündür. Dolayısıyla gerekli insani hizmetlerin temini için disiplinler arası iş birliği şarttır. Ama bu ilke ihlal edilip psikiyatride kliniğin yanı sıra sosyal hizmet takdiminin de genellikle tıp hekiminin inhisarında zannı, alana sınır ve kısıt getirmiş; tedavi/destek gerektiren bireylerin psikolojik/sosyal iyilik hâllerinin göz ardı edilmesi gibi istenmedik neticeler doğurmuştur.
Ruh sağlığı hizmetleri üç ayrı alanda gerçekleştirilir: koruyucu, tedavi ve rehabilite edici.
Gayretimiz; sayılan alanlardaki psikiyatri uygulamalarını, sürecin parçası olan sosyal çalışmacıları, sorunları/çözümleri irdelemeye yöneliktir. İşin bilimsel boyutuyla ilgilenenlere, öğrencilere yönelik hazırlanan bu eserin alana, sorunlara ve çözümlere bütüncül bakışıyla bir boşluğu doldurması umuduyla…
Uğur Özdemir Psikiyatrik Sosyal Hizmet: Kuramsal Çerçeve – Rol ve İşlevler – Uygulama – Analiz adlı kitap, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sosyal Hizmet Anabilim Dalında tamamlanan doktora tezinin bir ürünü olarak yayın hayatında bulunmaktadır. Türkiye’de ilk kez bir sosyal hizmet alanının, var olan duruma müdahale edilmeden tüm sistem elemanlarıyla ve ülke genelinde ele alınması açısından önemli olduğu düşünülen bu çalışma, aynı zamanda psikiyatri alanında da sosyal hizmet mesleği doğrultusunda ilk doktora çalışması özelliği taşımaktadır.
Psikiyatri alanı; benzer pek çok meslek ve disiplin gibi sosyal hizmet meslek ve disiplini için de, merak edilen, ilgi gösterilen özel bir çalışma alanı olarak görülmektedir. Sosyal hizmet mesleğinin meslekleşme sürecinde de çok yakın çalıştığı, etkilendiği alanlardan bir olan psikiyatri, sosyal hizmet uzmanlarının ruh sağlığı alanı dışında da varoluş süreçlerinde katkıları olmuş bir alan olma özelliğini hâlâ sürdürmektedir. Bu özellikleri nedeniyle psikiyatrik sosyal hizmetin; sadece ülkemizde değil hemen hemen tüm dünyada sosyal hizmet meslek elemanlarının çalışmak istedikleri, çalıştıklarında katkı ve katılımlarının önemsendiği, çok iyi sonuçlara ulaşılan bir sosyal hizmet çalışma alanı olduğu özellikle belirtilmelidir.
Kitap, bir araştırma kitabı olmakla birlikte, psikiyatrik sosyal hizmet alanına ilişkin kuramsal bakış, sosyal hizmet mesleğinin psikiyatri alanındaki rol ve işlevleri, psikiyatri alanında sosyal hizmet mesleğinin uygulaması ve Türkiye’de psikiyatri alanında sosyal hizmet mesleğinin bugünkü işlevselliğini; sosyal hizmet uzmanlarının çalıştığı psikiyatri tedavi kurumları, sosyal hizmet uzmanları ve uygulamaları ile bu kurumlarda çalışan diğer meslek elemanlarının sosyal hizmet mesleği, sosyal hizmet uzmanı ve uygulamalarına yönelik görüşleri çerçevesinde analiz sonuçları ile açıklamaktadır.
Bahar Akoğlu, Beril Zeynep Hacıosman, Cansu Selin Yurtseven, Didem Dilge Kum, Elif Yöyen, Emel Aner Aktan, Esra Akcan, Esra Savaş, Fatma Biçer, Fatma Yalçın, Gözde Gündoğdu Meydaneri, Haydeh Faraji, İpek Okkay, Kader Bahayi, Kahraman Güler, Mahmut Yılmaz, Merve Çalık, Neslim Güvendeğer Doksat, Nurhan Naz, Yasemin Yulaf, Zeynep Gümüş Demir, Zeynep Set Psikiyatrik/psikolojik bozukluklar, toplumda sık görülen ve birey, aile ve topluma ağır yük getiren önemli ruh sağlığı sorunlarıdır ve genellikle bu bozuklukların belirtilerine neyin sebep olduğunu anlamak oldukça zordur. Bu bağlamda bu sorunların tanı ve tedavisi son derece elzemdir. Birbiriyle örtüşen semptomları olan ancak farklı müdahale yöntemleri gerektiren birçok bozukluk vardır. Bu bozukluklar doğru tanılandığında güvenilir ve etkili yöntemlerle tedavi edilebilir.
Örneklerle zenginleştirilmiş bu kitap; klinisyenler, terapistler ve danışanlar için psikiyatrik/psikolojik bozuklukların tanı ve tedavi yöntemlerine yönelik çağdaş çözümler önermektedir. Kitapta, her biri alanında uzman doktor, doçent, psikolog, psikiyatrist ve akademisyenlerin kaleme aldığı 30 bölüme yer verilmiştir. Her bir psikiyatrik/psikolojik bozukluğun epidemiyolojisi, güncel araştırmalar ışığında açıklanmış ve bozuklukların tüm yönlerine ilişkin temel yaklaşımlarla birlikte bilimsel olarak geliştirilmiş tanı ve tedavi yöntemleri detaylı bir şekilde sunulmuştur.
Tarık Tuna Gözütok Psikiyatrinin simgesel temel pratikleri, XIX. yüzyılın ortalarında ülkemizde tatbik edilebilmiştir. Ancak tıbbi bir ihtisas alanı olarak kabul görmesi, XX. yüzyılın başlarında gerçekleşmiştir. Yarım asrı aşan bu uzmanlaşma süreci, akıl hastalıklarının etiyolojilerini ve tedavi yöntemlerini belirli bir ölçüde değiştirmiştir. Bahsi geçen değişimin nedenlerini ve sonuçlarını bilim ve tıp tarihi açısından açıklamak için Türk psikiyatri tarihinde, “uzmanlaşma öncesi”, “uzmanlaşma süreci” ve “uzmanlaşma sonrası” olmak üzere üç farklı dönem belirlenebilir. Uzmanlaşma öncesi dönemin sonlarına doğru Osmanlı Devleti'nde akıl hastalıklarını tedavi etme iddiasında bulunan iki temel anlayış öne çıkmıştır. Bunlardan ilki, şifâhânelerdeki hekimlerin benimsedikleri Ahlât-ı Erbaa Kuramı, ikincisi ise tekke, ocak ve zaviyelerdeki şifacıların sahiplendikleri majik-mistik öğretiler olmuştur. Uzmanlaşma sürecinde, Osmanlı hekimlerinin Batı tıbbıyla tanışmaları, eski kuramları terk etmelerinde belirleyici olmuştur. Bu dönemde hekimler, iktidarların da desteğiyle çağdaş natüralist yaklaşımları benimsemişler ve akıl hastalıklarının nedenlerini açıklama konusunda değişime gitmişlerdir. Uzmanlaşma sonrası dönemde ise natüralist yaklaşımlar, tedavi yöntemlerine de büyük ölçüde aktarılabilmiştir. Cumhuriyet sonrasında kurulmuş olan Bakırköy Emrâz-ı Asabiye ve Akliye Hastanesi, söz konusu değişimin en önemli göstergesi olarak kabul edilmiştir. Bu eser, bahsi geçen tarihsel dönemleri, bilim felsefesinin ve bilim sosyolojisinin seçilmiş bazı argümanlarıyla açıklamayı amaçlamaktadır.
Ali Ekber Gülersoy, Betül Tansel, Elvan Melek Ertürk, Gökhan Gürdal, Handan Belivermiş, Hasan İçen, Mehmet Ali Toprak, Mehmet Zeydin Yıldız, Muhammet Öksüz, Nurettin Özgen Psikocoğrafya, hibrit bir alanı temsil eder. Başta psikoloji ve coğrafya olmak üzere çeşitli disiplinlerin tematik alanları arasında gelişen duygu ve düşüncelerin mekânsal bağlamını odağına alır. Mekânın insan ruhuna yönelik izdüşümlerini keşfetmek için, harita, pusula veya sırt çantasına ihtiyaç duyulmaz. Psikocoğrafyacıların ihtiyaç duyduğu şey mekânı deneyimleme merakıdır. Yaşama dair en bilinmedik tenha alanlarda ya da kentsel mekânlarda kalabalıklar arasında kaybolmaktır. Doğayı ve özelikle kentsel mekânı deneyimlemek, hissetmek ve yeniden keşfetmektir. Psikocoğrafyacı, kenti deneyimlerken, yaşadığı an üzerinden mekâna yüklediği duygu yüklü anlamlarla ’yer’i üretir ve böylelikle kente dair deneyim, yürümenin hikâyesi ile iç içe geçer. Günümüzde, kent mekânlarının aşırı büyümesi, güvenlik bariyerleri, özel mülkiyet alanları ve yoğun araç trafiği gibi olumsuzluklardan dolayı çoğu zaman kentte yürümenin romantik bir eylem olarak düşünülmeye başlandığı söylenebilir. Dolayısıyla bir psikocoğrafya pratiği olarak kenti yeniden keşfetmek için kente akmak ve sürüklenmek, kentin tüm alanları için mümkün olmayabilir. Sınırlandırılmış, budanmış bir kent yürüyüş pratiği ile psikocoğrafyacı yönlendirilmiş bir figür olarak ayrıntıları görmeye, hissetmeye ve anlamlandırmaya başlar. Tali sokaklardaki bir bakırcı ustasının ritimli çekiç seslerinden, içsel isyanı yansıtan duvar yazılarına ve kent meydanında haykıran kitlelerin duygu yüklü anlamlarla ritim oluşturduğu bir manzarada psikocoğrafya, yer ve duyguyu bütünleştirerek anı hafızaya kaydeder.
Deniz Altınay Psikodrama Grup Psikoterapisi, yüzyılın en önemli psikoterapi kuramlarından ve sistemlerinden birisidir. Psikoterapinin yanı sıra eğitimde, iş dünyasında ve tiyatroda önemli uygulama alanları bulur. Bu kitap; Psikodrama Grup Psikoterapsi içinde kullanılan 450 ısınma oyunu, yardımcı teknikler ve çocuk psikodraması oyunları, süpervizyon teknikleri ve teknik analiz gibi geniş bir içeriği kapsamaktadır. Grup psikoterapistleri, çocuk ile çalışan uzmanlar, oyun terapistleri, psikolojik danışmanlar, öğretmenler kendi alanlarıyla sınırlı kalmak üzere bu tekniklerden yaygın olarak yararlanmakta, eğitim uzmanları okullarda ve şirketlerde ısınma çalışmaları için bu oyunlara başvurmaktadırlar. Rehberlik programları bu kitaptan alıntılar yapmaktadır. Yaşayarak, deneyimleyerek öğrenmenin hedeflendiği eylem metotları ile yapılan tüm çalışmalar için de yararlanılabilecek olan bu oyunlar içerisinde bir çok alt temaya odaklanmış farklı çalışmalar bulunmaktadır. İstanbul Psikodrama Enstitüsü Başkanı Deniz Altınay'ın bu kitabı, Psikodrama Terapistlerinin olduğu kadar alandaki tüm uzmanların el kitabı niteliğindedir.
Zerka T. Moreno, Leif Dag Blomkvist, Thomas Rützel, Routledge İnsanın sadece hasta olan yanıyla değil aynı zamanda ve belki daha fazla sağlıklı olan yanıyla da ilgilenen psikodrama, insana, her anını yeni bir gerçeklik kazandırarak yeniden yaratma cesareti, güveni ve becerisi sağlamaktadır. Her yeni anı yaratma serüveni dış nesnel gerçeklikten hareketle başlasa da J.L. Moreno'nun dâhiyane buluşu artı gerçeklik düzleminde oluşmaktadır. Artı gerçekliği deneyimleyen her insanın söylediği gibi "hayal bile edemediği hayallerini yaşama" olanağı sunan bu önemli kavramla ilgili ne yazık ki çok az yazılmıştır. Türkçemizde ise "Artı Gerçeklik ve İyileştirme Sanatı" bu konudaki ilk kitaptır.
Ayrıca "Artı Gerçeklik ve İyileştirme Sanatı"nda psikodramada temel olan "zaman ve ölüm", "mizah" gibi daha önce hemen hiç değinilmemiş ya da çok az değinilmiş pek çok konu yer almaktadır.
J.L. Moreno'nun, hem yaşam hem de çalışma arkadaşı olan Zerka T. Moreno, Zerka T. Moreno'nun öğrencisi Leif Dag Blomkvist ve onun öğrencisi Thomas Rützel'in yazdığı bu kitap, oldukça akıcı ve sürükleyici biçim ve içeriği ile sadece psikodramatistler değil aynı zamanda konuya ilgi duyan pek çok insan için başucu kaynak niteliğindedir.
Deniz Altınay Psikodrama Grup Psikoterapisi, Türkiye'de ve dünyada yüzyılın ön önemli ana akım psikoterapi ekollerinden birisidir. Üç kozmik olgudan -yaratıcılık, spontanite ve eylem- temel alan bu sistem an felsefesi ışığında bireyden topluma kadar geniş bir yelpazede uygulama alanı bulmaktadır. Tüm grup psikoterapistleri için bir el kitabı olan kapsamlı bu çalışma aynı zamanda alanı tanımak isteyen öğrenciler ve diğer uzmanlar için bir temel el kitabı niteliğindedir. Kitap, psikodramatik kuramlar, temel felsefeler, anahtar kavramlar, toplumsal müdahale biçimleri, travmalarla çalışma sistemleri gibi geniş bir yelpazeyi kapsamaktadır. Grup psikoterapisi dışında eğitim, tiyatro ve iş dünyasına kadar uzanan zengin bir kullanım alanının kapılarını okuyucuya açmaktadır. Yaratıcı insanın spontan eylemlerinin anda kalarak ortaya çıkışı, ruh sağlığının ve geleceğe kalacak olanların süreçlerinin tanımıdır.
Deniz Şarlak • Günlük yaşamınızda hiç fark etmeden bazı tuzaklara nasıl ve neden düştüğünüz konusunda bilinçlenmek,
• Kendinizi tanımak ve bireysel gelişiminizi hızlandırmak,
• Geçmişin yüklerinden ve duygusal kirlerinden arınmak,
• Kişilik özelliklerinizi geliştirmek (Kişiliğinizdeki kuşkuculuk, çekingenlik, kontrolcülük, duygu denetimsizliği ve bağımlılık),
• Psikolojik kökenli bedensel yakınmalarınızdan kurtulmak,
• Anne baba rollerinizi yeniden gözden geçirmek,
• Eş ve evlilik çatışmalarını çözmek,
• İlişkilerinizi düzenlemek,
• Stresinizle başa çıkmak,
• İnsanları derinden anlamak ve etkin dinleme yeteneği kazanmak istiyorsanız psikodrama yolculuğuna yelken açmalısınız…
Marcia Karp - Paul Holmes - Kate Bradshaw Tauvon,Routlıdge Bu kitap; kendi duygularımızı yaşayabilme, yakınlaşabilme ve deneyimlerimizi yaşamlarımıza taşıyabilmemize yardım eden psikodrama hakkında yazılmış bir başucu kitabıdır.
Kitapla yolculuğunuza psikodramanın unsurları ve bir psikodrama oturumunun aşamalarını anlatan giriş bölümü ile başlarken, kendinizi Moreno'nun bu tedavi modelini ortaya koymasına yol açan etmenleri anlamaya ve “Bir hiç miyim, yoksa Tanrı mı?” gibi kışkırtıcı sorusunun somut olmayan anlamını kavramaya çalışırken bulacaksınız. Geçmişin değerlerini tanımak ve anlamak adına yeniden karşılaşmaların yaratıcılık ve spontanlıkla bağlantısına, ortak bilinç-bilinçdışı ile yaşadığımız dünyayı birlikte oluşturma sevdasına dalacaksınız. Psikodrama oturumunun ilk aşaması olan ısınmanın aslında hayatımızın her aşamasında olduğu gibi, drama sahnesinde de yüklendiğimiz, tuttuğumuz ya da fırlatıverdiğimiz şeyleri aydınlatan, görünmezi görünür kılan bir unsur olduğunu yakalayacaksınız. Sahneye çıkan başoyuncunun eşleme, rol değiştirme, ayna, iç konuşma gibi psikodrama teknikleriyle kendi dramasını canlandırırken, bir çocuğun büyümesi gibi giderek olgunlaştığına tanık olacaksınız. Tıpkı Zerka Moreno'nun yazdığı gibi okurken bu “esin kaynağı”na ısınacak, yeni şeyler öğrenecek ve birçok soru sormaya ve yeniden yeniden kendinizin farklı yönlerini sorgulamaya başlayacaksınız.
Bu kitap, konuyu bilmeyene bir başlangıç sağladığı gibi, konuya yakın olanlar için de bir esin kaynağı olmaktadır ve psikodrama dünyası için bir rehberdir.
Nalan Kalkan Oğuzhanoğlu Enstitümüz eğiticilerinin üstlenmiş olduğu ve çok sayıda psikodrama kitabının Türkçeye çevrilmesi sürecinde oluşan sözcük havuzu bu kitabın temelini oluşturmuştur. Psikodrama sınırları içinde açıklanma gereksinimi duyulan sözcükler, yorumlarıyla birlikte çözümlenmeye çalışılmış ve sayfalardaki yerini almıştır.
Bu sözlük, daha basılırken eskimeye yol alacaktır ama umarım yenilenme ve düzeltmelerle giderek daha kapsamlı temel bir kaynağa dönüşmeye öncülük edecektir.
Odise Vuçinas, Rumeysa Akgün Çocukluk çağlarımızda, gençlik dönemlerimizde, evliliğimizde, iş yaşantımızda, yaşlılık zamanlarımızda, okulda, mahallemizde hem günlük yaşantımızın hem de sorumluluklarımızın bize biçtiği roller nedeniyle pek çok deneyimi tecrübe ediyoruz ve her bir deneyim bizde olumlu veya olumsuz etkiler bırakıyor. Kimi zaman bilinçli olarak ve bazen de kontrol edemediğimiz bir biçimde farklı tercihlerin içine sürüklenebiliyoruz. Psikodrama işte bu olma hâllerinden doğan duygu durumları üzerinden iz sürerek içimize doğru seyahat etmenin bir yoludur.
Moreno'dan günümüze kadar kullanılan psikodrama, ülkemizde henüz hak ettiği yeri bulamamış olsa da günümüzde en etkili psikoterapi yöntemlerinden birisidir. Herkesin rahatça okuyabilmesini ve psikodramayı daha yakından tanıyabilmesini hedeflediğimiz bu kitap, dört bölümden oluşmaktadır.
İlk bölümde, psikodramanın tanımlanmasını, aşamalarını ve tekniklerini; ikinci bölümde, psikodrama türlerinden olan yaşantı grubunun nasıl oluştuğunu ve özelliklerini ele aldık. Kitabımızın üçüncü bölümünde, bir yaşantı grubunu deneyimleyen bireylerin yaşantı grubu süreçlerini ve onlarla yapılan görüşmelere ilişkin bilgilere yer verdik. Dördüncü bölümde ise yaşantı grubuna katılanların psikodramaya ilişkin deneyimlerine tanıklık edeceğiz.
Geminin rotasını kendimize çeviriyoruz sevgili okuyucular. Yelkenler fora!.
Zoran Djuric, Jasna Veljkovic ve Miomir Tomic Psikodrama - Yeni Başlayanlar İçin Bir Rehber kitabının dilimize kazandırılması, psikodramanın ülkemizde yol alışının önemli bir aşamasının müjdecisidir… Psikodramaya yeni başlayanlar için iyi bir rehber olan bu kitap, “Psikodrama nedir?” diyenler için somut bir cevap vermektedir.
Kitap, okurları Moreno'nun terim ve teknikleri geliştirdiği yıllarda dünyada neler olduğunu düşünmeye davet ediyor. Çünkü psikodramanın oluşma ve gelişmesi, iki büyük dünya savaşı sonrasında yıkımların onarılması döneminde gerçekleşmiştir.
Kitabın sadeliği, kısa bir metin içine temel kavramların sığdırılması ve bir çizgi roman şeklinde psikodrama seanslarının sunulması, kitaba bir başucu kitabı olma niteliği kazandırmaktadır.
Günümüzde ülkemizde ve dünyada süren yıkıcılığa karşı yapıcı bir güç oluşturma sürecinde faydalı olması dileğiyle…
Clark BAIM - Jorge BURMEISTER - Manuela MACIEL, Routledge Psikodrama, Jacob Levi Moreno tarafından, 21. yy’ın başlarında geliştirilmiş bir psikoterapi yöntemidir. Özellikle ilişkiler üzerine yaptığı vurgu ile psikiyatride öncü bir akım olmuştur. Psikanalize benzer şekilde psikodrama da sadece ruhsal bozukluklarla ilgilenmekle kalmaz, bireyin çocukluktan başlayan gelişim çizgisini izleyerek onun sağlığını konu eder. Özellikle yaratıcılığa yaptığı vurgu ile psikodrama neredeyse ayırt edici bir nitelik taşır. Bireylerin nasıl hasta olduklarından çok nasıl yaratıcı olup eski ve yeni sorunlarına yeni çözümler getirebilecekleri ile ilgilenir. Psikodrama normallikten çok bunun ötesindeki yaratıcılığı hedefler. Bir uzantısı olan sosyodrama ile de toplumsal dinamikleri araştırıp geliştirir.
Ülkemizde psikodrama eğitimi hareketi 1980'lerde Prof. Dr. Abdülkadir Özbek öncülüğünde Avrupalı meslektaşları ile iş birliği içinde başlamış ve gelişmiştir. 1990'larda mezunlar verilmeye başlanmıştır. Tarihin ilk şifa merkezleri olan Asklepion'ların en ünlülerinden olan Bergama Asklepion'u, her yıl mayıs ayında gerçekleşen Grup Psikoterapileri Kongresi aracılığıyla, yüzlerce psikodramatisti ve psikodrama öğrencisini buluştur-maktadır.
Psikodrama dünyanın pek çok ülkesinde binlerce uygulamacı tarafından uygulanmaktadır. Bu cildin editörleri alandaki son yenilikleri açıklamak ve araştırmak için sekiz Avrupa ülkesi, Güney Amerika, Avustralya, İsrail ve ABD’den yapılan katkıları bir araya getirmektedir. Bunlar, psikodramanın, psikoterapinin gelişimine nasıl katkıda bulunduğunu incelemekte, diğer terapilere belirgin etki yapmış olan psikodrama kavramlarını tanıtmaktadır. Bu kavramlar içinde, rol kuramını, karşılaştırmayı, ortak bilinç dışını, sosyal atomu, sosyometriyi, eylem araştırmasını, grup psikoterapisini, spontanlık ve yaratıcılık döngüsünü, oyunu, şimdi ve buradaki anın önemini ve ilişkili pek çok kavram ve tekniği sayabiliriz.
Bu kitap, psikodrama alanındaki öğrenci, uzman ve eğiticilerin; psikoterapi, danışmanlık, psikoloji ve psikiyatri alanlarındaki uzmanların oldukça ilgisini çekecektir.
Aysın Turpoğlu Çelik, Banu Akman, Bilun Armağan, Cumhur Amasyalı, Deniz Altınay, Ece Cengizalp Adanalı, Esra Bilik, Fulya Kuter, Harika Özel, Meral Yıldırım Keskin, Mine Baş Görgün, Neşe Karabekir, Seda Tatar, Şeref Algur, Tuba Ceritoğlu Çarpa Yüzyılın en önemli psikoterapi kuramlarından olan Psikodrama Grup Psikoterapisi alana büyük katkılar sağlamaktadır. Enstitü Başkanı Deniz Altınay’ın İstanbul Psikodrama Enstitüsünden mezun olan psikodrama terapistleri ile birlikte hazırladığı bu kitapta, çok farklı alanlarda psikodramanın nasıl bir yaklaşım ile uygulanabildiği ve ne denli başarılı sonuçlar alındığı gösterilmektedir. Tangodrama, Psikodramada Amputasyon Travması, Tasavvuf ve Psikodrama, Doğum Psikodraması, Psikodrama ve Aleksitimi, Psikodramada Obezite ve Genososyogram gibi çok çeşitli bölümlerin yer aldığı kitap, okuyucuyu zenginleştirecek niteliktedir. Bu kitap; alanda çalışan bireysel ve grup psikoterapisi uzmanlarına, çocuk yetiştiren anne babalara, iletişim bilimcilere, öğretmenlere ve okul yöneticilerine yönelik önemli bir kaynak niteliğindedir.
Hannes Krall, Jutta Fürst, Pierre Fontaine Psikoterapi ve eğitimdeki profesyonel gelişim ve öğrenme sürecinde süpervizyon temel bir rol oynar. Süpervizyonda yüksek kalite eğitimin can alıcı bir parçasıdır. Süpervizyon eğitilenleri desteklemek ve yönlendirmenin yanı sıra pratik ve teoride, teknik ve yöntemsel normlarda, etik meselelerde ve araştırma ve değerlendirmede güvenilir bir başvuru noktası olmalıdır. Bu yüzden bu kitabın ana hedefi farklı ülkelerde süpervizörlerle eğitilenler arasındaki psikodramada süpervizyon yöntemlerini paylaşma ve ileri tartışma ve gelişmeyi tetiklemektir.
Peter Felix KELLERMAN ‘Bu kitabı alın! Bu kitap,psikodrama üzerine, alanda az sayıda olan gerçek bilim adamlarından biri tarafından yazılmış mükemmel bir kitaptır. J.L Moreno’nun çalışmaları, Kellermann’ın çabalarıyla psikodramatik kurama ilişkin titiz ve özgün çözümlemelerle üretken bir biçimde açımlanmıştır. Kitabın içindeki Psikodrama Yöneticisi Uygulama Çizelgesi özellikle yararlı bir katkıdır…bu kitabı mutlaka alın.’
MarciaKarp,BPA Dergisi

Ustalıklı ve son derecede özgün içeriği ile, bu kitap yalnızca psikodrama terapisine derinlikli bir kavramsal alt yapı getirmekle kalmayıp, aynı zamanda Kellermann’ıpsikodramanın temelleri üzerinde düşünce üreten az sayıdaki özel ve değerli kişilerden biri olarak öne çıkaracaktır.
JonathanD.Moreno,Ph.D Önsöz’den
‘... bu kitap tanımlama ve uygulamada karşılaştıkları bağlamlar açısından, psikodramatistler ve benzer biçimde çalışan diğer psikoterapistler… genelde sanat terapistleri ve özelde drama terapistlerine yöneliktir.
SueJennings,Groupwork
Peter FelixKellermann, Ph.D., klinik psikolog ve psikodrama ve sosyodrama alanında uluslararası çalışan bir eğiticidir.Kendisi ASGPP üyesidir(Zeka T. Moreno Ödülü 1993) ve 1998-2000 yılları arasında lAGPpsikodrama biriminin başkanlığını yürütmüştür.Kendisi İsveç, Stokholm doğumludur ancak 1980’den beri İsrail, Kudüs’te yaşamaktadır.Psikodrama,sosyodrama ve bağlantılı konularda pek çok makalesi yanında Sosyodrama ve Kollektif Travma (2006) ve ortak editörü olduğu Travmadan Sağ Kalanlarla Psikodrama (2000) adlı kitapların yazarıdır.Kendisi İsrail’de Nazi’lerin yaptığı Musevi Katliamı mağdurları ve ailelerine yönelik bir sağaltım merkezi olan AMCHA’da 1996-2000 yılları arasında şef klinik psikolog ve 2001-2004 yılları arasında Yönetici Başkan olarak çalışmıştır.
Oğuz Tan Dünya Sağlık Örgütü, 2014’te, Türkiye’de her 10 kişiden birinin antidepresan ilaç kullandığını hesaplamıştı. Ülkemizde 2008’den 2020’ye kadar antidepresan tüketimi yüzde 176 oranında arttı. Son birkaç yıldaki yükseliş bile çarpıcıdır: Antidepresan satışı 2019’da 50 milyon kutuyken 2020’de 55 milyon kutuya, 2021’de 60 milyon kutuya yaklaştı.
Giderek daha fazla sayıda insan, psikiyatriste gidiyor, ruh sağlığını iyileştiren bir maddeye ihtiyaç duyuyor. Söz konusu ilaçlar hakkındaki sorular, zihinleri kurcalamaya devam ediyor. Neyi, ne ölçüde düzeltiyorlar? Bağımlılık yapıyorlar mı? Beyne zarar veriyorlar mı? Ne kadar süre kullanmak gerek? Ömür boyu kullananlar var, neden?
Bu eser, psikiyatride kullanılan bütün ilaçları, herkesin anlayabileceği bir dille ama bilimsel perspektiften taviz vermeden inceliyor.
Kitapta, ilaç dışı biyolojik yaklaşımlara da bir bölüm ayrılmış ve elektrikle (elektrokonvülsif tedavi), manyetik alanlar yaratarak (transkranyal manyetik uyarım) veya ışıkla (fototerapi) tedavi gibi örneklere yer verilmiştir.
Kitap; bunun da ötesinde, beynin, o muazzam organın işleyişine hayranlık duyan, kimyasal/bitkisel/fiziksel müdahalelerin zihin işlevlerini nasıl değiştirdiğini öğrenmek isteyen her yaş ve meslekten meraklı okuyucuyu tatmin etmeye çalışıyor.
Abdin Tunç, Ahmet Can Taşçıoğlu, Aleyna Yeşil, Ayşegül Gonca Afacan, Ayyüce Çelikat, Baran Baykurtan, Betül Bulut, Buket Sancak, Buket Sancak, Cansu Yiğit, Cemil Taylan Yılmaz, Ceren Görkem Demiroğlu, Ceren Karanar, Ceylan Çağlar, Çağla Kanmaz, Doğukan Dankoz, Ecem Tuğçe Öztop, Emine Sıkan, Fatma Zehra Yılmaz, Fikret Gezen, Gamze Ceren Girgin, Gurbet Uzul, Gülten Yüksel, Harun Reşat Yıldırım, Kevser Nur Bekik, Melis Özer, Mert Beceren, Mert Emir Karabulut, Metehan Erkan Mete, Muhammet Beşaltı, Naim Yüce, Nazif İnanç, Nura Aydın, Ramazan Karatepe, Sena Yaner, Sezer Kılıç, Sibel Veysanoğlu, Tuğçe Kozak, Yaren Baran Mesleki etik dersini almadan evvel psikolog adayları, herkese her şekilde yardımcı olabileceklerini düşünürler. Ancak mesleki etik dersini alınca bunun pek de mümkün olmadığını anlarlar. Türk Psikologlar Derneğinin (TPD) Türkçeye uyarlamış olduğu Etik Yönetmeliği’nde bulunan mesleki etikler ne için vardır? Öncelikle mesleğimizi doğru yapabilmek, doğru yolda ilerleyebilmemiz ve danışanlarımıza zarar vermemizi önlemek için var. Kısaca, hem bizi hem de danışanlarımızı korumak için var!
TPD’nin Etik Yönetmeliği, bir psikoloğun nasıl davranması gerektiğini çok net açıklamaktadır. Ancak psikolog adayları, aldıkları eğitim sırasında, yapılmaması gereken davranışları anlatan ya da örneklendiren herhangi bir bilgiyle pek karşılaşmıyorlar ve “doğru” bilgileri edinirken “yanlış örnekler” konusunda eksik kalabiliyorlar. İşte bu çalışma kitabı da bu eksiklikleri tamamlamak için yazıldı. Kitapta tamamen kurguya dayalı ve çeşitli etik ihlalleri olan 44 senaryo, psikolog adayı tarafından doldurulacak olan çözümleme sayfaları ve çözümlemeleri bulunuyor.
Psikolog adayları, çalışma kitabında bulunan senaryoları inceledikten sonra çözümleme sayfasında hangi davranışların, hangi etik maddesini ya da maddelerini ihlal ettiğini bulup doğru olan etik davranışı tayin etmeleri gerekiyor. Böylelikle TPD’nin Etik Yönetmeliği'ne olan hâkimiyetleri artacağı gibi olmaması gereken “psikolog” örnekleriyle tanışmış olacaklar.
Kitabı hazırlarken ekip olarak çok eğlendik ve çok çalıştık. Umuyoruz ki bu çalışma kitabı, düşündüğümüz şekilde faydalı ve psikolog adaylarının mesleki etiklerine daha da hâkim olmalarına vesile olur.
Neil Coulson Dünya genelinde milyarlarca kullanıcıya anlık iletişim olanağı veren internetin yaşamımız üzerinde büyük bir etkisi bulunmaktadır. Peki, psikolojik araştırma yürütmek için internetten nasıl yararlanabiliriz?
Neil Coulson, bu kısa ve kullanıcı dostu rehberde en yaygın kullanılan çevrimiçi araştırma yöntemlerini incelemektedir. Her bir yaklaşımı dikkatlice açıklamanın yanı sıra onlarla ilişkili potansiyel olanaklara, zorluklara ve etik meselelere ışık tutmaktadır. Araştırmalarında başarılı olmak isteyen öğrencileri desteklemek üzere tasarlanan bu kitap, çevrimiçi psikolojik araştırma yürütmede çok iyi bir yardım kaynağıdır.
Psikologlar İçin Çevrimiçi Araştırma Yöntemleri:
•En yaygın kullanılan çevrimiçi yöntemleri vazgeçilmez tek bir kitapta birleştirmiştir,
•Çevrimiçi görüşmeler, odak grupları, anketler, deneyler ve sosyal medyaya ilişkin konuları kapsamaktadır,
•Önceki çevrimiçi araştırmaların içgörü kazandırıcı analizlerini içermektedir.
Neil Coulson, Birleşik Krallıkta bulunan Nottingham Üniversitesinde Sağlık Psikolojisi doçentidir. Çevrimiçi kendi kendine yardım, akran desteği toplulukları ve internetin uzun süreli hastalıkları olan insanları desteklemedeki rolü konularında uluslararası bir uzmandır.
Aysun Devrim Yemenici, Beril Zeynep Hacıosman, Elif Çarpar, Elif Yöyen, Erkal Erzincan, Esra Akcan, Fatih Bal, Fatma Biçer, Filiz Tuna, Haydeh Faraji, Kahraman Güler, Kemal Er, Öznur Bozkurt, Yağmur Callak Olay ve durumların psikolojik fonksiyonlarının farklı yönlerinin test edilmesi çabası, çağdaş psikolojinin önemli bir konusudur. Bu fonksiyonun gerçekleştirilmesi sürecinde ilgili olay ve durumun gerektirdiği şekilde özel olarak yaratılmış, çeşitli, iyi bilinen standart testlerin yanı sıra psikometrik ve istatistiksel yöntemlerin kullanımı da yaygındır. Akademik alanda çalışmalar yapan psikologlar sadece belirli bir alanda daha fazla derinleşmeyi amaçlayan araştırma ve psikolojik teorilere odaklanabilirken diğer bazı psikologlar ise bu bilgileri anında ve pratik yarar sağlamak için uygulamalı psikoloji alanında kullanmaktadırlar. Bu yaklaşımlar bazı farklılıklar göstermekle birlikte birbirini dışlamaz ve birçok psikolog, başladığı kariyer yolculuğunun bir noktasında mutlaka bir araştırma sürecine dâhil olur. Mesleki kariyerinde başarılı olmak isteyen her psikoloğun nicel ve nitel araştırma yöntemlerine hâkim olması gerekir. Nicel psikolojik araştırmalar, istatistiksel analiz yöntemlerinin psikolojik araştırmalara uygulanmasını ve insan davranışlarının ölçülmesi ya da açıklanması için yeni istatistiksel yaklaşımların geliştirilmesini içermektedir.
Sosyal bilimlerde ve özellikle de davranış bilimlerinde en çok kullanılan istatistiksel analiz programı olan SPSS yazılım programını ise çoğu araştırmacı zor bir yöntem olarak görmektedir. Psikologlar İçin Spss Uygulamaları ve Araştırma Yöntemleri kitabı, bu konudaki zorlukları kolaylaştırmayı da amaçlayan yol gösterici bir kılavuz niteliğindedir. Bu kitap, araştırma yapmak isteyen psikologlara araştırma problemlerini istatistiksel olarak analiz edebilme yetisi kazandırarak psikoloji biliminin alanına giren olgu ve olayları bilimsel olarak analiz etme becerisi kazandıracaktır.
Osman İyilikci Nicel veri analizi, psikolojideki bilimsel araştırma yöntemlerinin önemli bir parçasıdır. Bu durumun doğurduğu sonuçlardan biri de psikolojideki bilimsel çalışmalar sırasında kullanılan araştırma deseninin, elde edilen verinin hangi teknik kullanılarak analiz edileceğini belirlemesidir. Buradan hareketle bu kitaptaki tüm istatistiksel analizler, ilgili oldukları araştırma deseni ve ölçme düzeyi ile birlikte ele alınmıştır.
Kitaptaki araştırma örnekleri ve değinilen konu başlıkları, psikologların aldıkları eğitim boyunca araştırma yöntemleri, istatistik ve deneysel psikoloji derslerinde karşılaştığı terminolojiye uygun olacak şekilde belirlenmiştir. Anlaşılırlığın arttırılması amacıyla kitaptaki istatistiksel analizler, okuyucunun ilgili web sayfasından indirebileceği örnek veri dosyaları üzerinden ele alınmıştır. Ayrıca her bir analiz, APA stilinde rapor örneği ile desteklenmiştir.
Değindiği konulara bakıldığında kitabın, hem SPSS kullanmaya yeni başlayacak olanlar için hem de SPSS deneyimi olan araştırmacılar için uygun olduğu düşünülmektedir. Bundan dolayı kitap, bilimsel araştırma projelerinde, araştırma yöntemleri derslerinde ve bilgisayar uygulamalı istatistik derslerinde hem öğrenciler için hem de araştırmacılar için yardımcı bir kaynak niteliği taşımaktadır.
Thomas F. Nagy Tom Nagy, son kitabında, psikologlara “yön bulma”larında değerli dersler sağlıyor. Meslek ahlakımızın pusulasının dört noktasını -yeterlik, bilgilendirilmiş onam, gizlilik, zarar ve sömürüden kaçınma-tanımlayarak başlıyor. Ardından birkaç karar verme haritası sağlıyor ve okuyucuya klinik, araştırma ve eğitim ortamlarından gerçekçi ve düşündürücü etik ikilemler ile rehberlik ediyor. Bu kitap, bize, etik uygulamanın kariyer boyu bir seyahat olduğunu hatırlatıyor. Hararetle tavsiye ederim.
Janet L. Sonne, PhD, Bağımsız Klinik ve Adli Uygulama;
California Loma Linda Üniversitesinde ek görevli profesör; APA üyesi.

Thomas Nagy’nin son kitabı, pratik, erişilebilir ve ses getiren etik rehberlik ve akılla dopdolu. Temel etik kavramların doğrudan doğruya açıklamaları, klinik, araştırma, süpervizyon, eğitim ve danışmanlık ortamlarında ortaya çıkan konuların sofistike etik analizlerine dayandırdığı kavramlarına temel sağlıyor. Etik kuralların ve yasaların uygulanmasını gösteren, zorlayıcı, gerçek yaşamdan ve psikolojinin neredeyse tüm çalışma alanlarını yansıtan kısa etik hikâyeleri kitabın tümünün içine işlenmiş görünüyor. Bu kitap, öğrencilere ve benzer şekilde meslektaşlara deneyim ürünü bir armağan.
Janet T. Thomas, PsyD, Saint Paul, MN'de bağımsız çalışma; Twin Cities Argosy Üniversitesi ile Minneapolis Saint Thomas Üniversitesinde ek görevli öğretim üyesi.
“The Ethics of Supervision and Consultation: Practical Guidance for Mental Health Professionals” kitabının yazarı.
Kitabın yardımcı kaynaklar içeren web sitesi:
http://pubs.apa.org/boks/supp/essentialethics
Saundra K. Ciccarelli, J. Noland White Son yıllarda giderek daha da önemli hâle gelen psikoloji alanı hem bir temel bilim hem de uygulamalı bir bilim olarak; insanın duygu, düşünce ve davranışlarının altında yatan nedenleri bir yandan en gelişmiş sinir-bilimsel görüntüleme teknikleriyle irdelemeye çalışırken bir yandan da toplumsal cinsiyet ve kültürel farklılıklara da yer vererek anlamaya ve açıklamaya çalışmaktadır. Alanın son derece deneyimli iki hocası tarafından yazılan bu kitap; aktif, keyifli ve aynı zamanda sorgulayıcı bir öğrenme ortamı sağlayarak, öğrencilerin temel psikolojik süreçleri ve uygulama becerilerini kazanmalarına ve aynı zamanda çalışma ortamlarında ve toplumda olumlu sonuçlara katkıda bulunacak değerleri sahiplenmeye başlamalarına zemin hazırlamaktadır. Bu doğrultuda alandaki boşluğu doldurmaya aday olan Psikoloji - Bir Keşif Gezintisi; sadece psikoloji öğrencileri için değil, konuya ilgi duyan herkes için vazgeçilmez bir kaynak kitaptır.
Bu kitap; öğrencilerin katkılarını en iyi şekle getirmeye yardım edecek nitelikte önemli bilgiler sunan, kolayca anlaşılan özlü açıklamaların yer aldığı ve psikolojiyi daha kolay öğrenilebilir kılan özellikleriyle psikoloji alanına kazandırılmış önemli bir eserdir. Bu özelliklerinin yanında, etkileşimsel bir öğretim yöntemini benimsemekte ve eleştirel düşünmeyi sağlamaktadır. Bu nedenle hem psikoloji bölümü öğrencilerine hem de farklı bölümlere seçmeli olarak verilen psikolojiye giriş dersleri için uygun bir ders kitabıdır. Ayrıca alandaki son araştırma bulgularını aktararak ve bilgilerin günlük yaşama uygulanması için örnekler vererek öğrencileri öğrenmeye, araştırmaya ve uygulamaya da güdülemektedir.
Siz öğrenmek isteyin, Psikoloji - Bir Keşif Gezintisi size yol göstersin…
Nurten Gökalp İnsan davranışlarının sebeplerini açıklayarak insanı açıklama amacı taşıyan psikoloji bilimi deneysel bir bilim olarak şekillenmeden çok önce felsefenin içinde yer almıştır.
Felsefi bir bakışla insanı değerlendirmeye çalışan felsefi psikoloji ile deneysel bir bilim olan bilimsel psikolojinin sahip olduğu özellikler birbirinden farklıdır. Bu çalışmada bu iki psikoloji türünün özellikleri karşılaştırılmakta, benzerlik ve farklılıklar gösterilmektedir.
Felsefe ile psikolojinin farklı bakış açıları ile ortaya koydukları insan modelleri tarihsel bir seyir ile irdelenmekte, bir bilim olarak psikolojinin sahip olduğu teorik ve metodolojik problemler felsefi bir gözle değerlendirilmektedir.
Aycan Kapucu, Ayça Özen Çıplak, Ayşen Maraş, Başar Demir, Burhan Yılmaz, Derya Gürcan Yıldırım, Derya Karanfil, Dilay Eldoğan Eken, Ece Bekaroğlu, Emine İnan, Emine Yücel, Evrim Gülbetekin, Gözde İkizer, Gülten Ünal, Kerim Selvi, Pınar Kaya Kurtman, Seray Akça, Sıla Demir, Şule Pala Sağlam, Tuğba Yılmaz Duygu nedir? Duygunun diğer psikolojik deneyimlerden farkı nedir? Kaç tür duygu vardır ve bunları sınıflandırmak mümkün müdür? Duygular insan davranışı üzerinde ne kadar belirleyicidir? Duyguları etkili bir şekilde yönetmek mümkün müdür? Duygular psikolojisi alanına henüz adım atmış bir okur, tüm bu soruları ve daha fazlasını yanıtlamak üzere çok sayıda kuramsal yaklaşım ve görgül çalışmanın olduğunu hızla fark edecektir. Bu kitap, alan yazındaki bu birikimi kapsamlı ve sistematik bir şekilde sunmak üzere hazırlanmıştır ve üç kısımdan oluşmaktadır. İlk kısım olan “Duygubilimin Temelleri”nde; duygular ve duygu kuramları, duygubilimde araştırma yöntemleri, duygular ve sinirbilim, duygu ve biliş, duyguların gelişimsel arka planı ve duygu düzenleme bölümlerine yer verilmiştir. İkinci kısım olan “Yakın Çekimde Duygular”da; korku ve kaygı, öfke, tiksinme, üzüntü, mutluluk ve öz bilinç duyguları ele alınmıştır. Son kısım olan “Yaşamın İçinde Duygular”da ise travma, psikoterapi, yakın ilişkiler, grup süreçleri, iş yaşamı, ikna süreci, estetik yaşantı ve trafikte duyguların rolü incelenmiştir.
Bu eser, duygular konusuna ilgi duyan ve bu konudaki bilgi birikimini derinleştirmek isteyen tüm okuyuculara hitap ettiği gibi duyguları ele alan pek çok bölümün (psikoloji, psikolojik danışmanlık ve rehberlik, edebiyat, sanat vb.) hem lisans hem lisansüstü derslerinde kaynak olarak kullanılabilir.