Ortaçağ Felsefesi \ 1-1
Süleyman Hayri Bolay Bu kitapta, Sultan Alparslan Devri’nden Osmanlı’ya kısa yolculuklar, daha doğrusu gezintiler yapılmaktadır. Gezinti olduğu için bütün düşünürlerimiz tek tek ziyaret edilememekte, duruma ve şartlara göre bazen kısa bazen de uzun sayılabilecek ziyaretlerde bulunulmaktadır.
Bu kitap; fikir mirasımız hakkında muhtelif zamanlarda ve muhtelif yerlerde sunulan tebliğlerden, araştırma makalelerinden ve bazı kongrelerde, panellerde yapılan konuşma ve müzakere metinlerinden teşekkül eden yazıların dergi sayfalarında kalmasını önleyip taliplilerine derli toplu olarak sunulabilmek amacıyla oluşturuldu. Ayrıca bu yazılar, Türk düşüncesinin başlangıçtan günümüze ve bütün Türk dünyası ile birlikte bir bütün teşkil ettiğini, bu bütünün ve parçalarının iyi kavranması için gözlüklerin ve zihinlerin değiştirilmesi gerektiğini ifade edebilmek gayesiyle bir araya getirildi. Bu maksatlar temin edilebilirse hem bu zengin muhtevalı fikir tarihimizden günümüze ve yarınımıza mühim yansımalar olacak, önümüz aydınlanacak hem de yeni nesillerin eziklikten ve birtakım menfi duygulardan kurtulmalarına katkıda bulunulmuş ve gelecekteki düşünce hayatımızın şekillenmesinde; yeni, özgün düşüncelerinin üretilmesinde yönlendirici bir rol üstlenilmesine katkı sağlanmış olacaktır.
Süleyman Hayri Bolay Türk düşüncesi yüz seneden beri Batı’dan alınan aktarma akıl, bilim, bilgi ve düşünceyi aşmaya çalışmaktadır. Farklı, yeni ve “muasır” toplum yaratarak milletin bekasını temin etmek hususundaki gayretler, Tanzimat Dönemi’nde başlamış, Meşrutiyet Dönemi’nde devam etmiş, Cumhuriyet Dönemi’nde ise mutlaklaşmıştır. Bu bakımdan Türk tefekkürü, bilhassa yöntem ve ilkeler üzerinde düşünerek daha sistemli bir düşünce hayatı yaratma gayretleri içine girmiş ve bu bakımdan belli bir mesafe de katetmiş sayılabilir. Düşünce dünyamızı anlayabilmek ve gelişim seyrini takip edebilmek için Cumhuriyet Dönemi fikir hayatımızın, bilhassa Tanzimat ve Meşrutiyet Dönemi Osmanlı düşünce ve kültür hayatının bir çeşit uzantısı ve devamı olduğu gerçeğini gözden kaçırmamak gerekmektedir. Bugünkü Türk düşüncesini tanımak ve anlamak için onun tarihî gelişimini, geçirdiği çeşitli değişim ve dönüşümleri, zihniyet ve devirlerin değişmesini meydana getiren şartları da göz önünde bulundurarak yakından ve derinden incelemek lazımdır. Zaman zaman zihinleri meşgul eden, “Bir Türk düşüncesi var mıdır?” sorusuna, “Türk düşüncesinin bütünlüğünü” ve “zengin muhtevalı fikir tarihimizin” bir krokisini sunarak cevap arayan bu kitap, Türk düşüncesinin gelişimi için reçeteler sunar: yerli bakış açısına dönmek; tefekkürü, zihni ve kalemi serbest bırakmak.
Harun Rızatepe Anglo-Sakson bilgi felsefesinin serüveni, önce Decartes’tan sonra da ondokuzuncu yüzyıl düşüncesinden, Boole ve Mili’den hareketle kusursuzca anlatılıyor. Bu haliyle kitap; Reichenbach, Hempel, Carnap, Popper ve Kuhn aracılığıyla çağdaş bilim felsefesinin özünü ve temel problemlerini, Brentano, Meinong, Russell ve Wittgenstein yoluyla günümüz dil felsefesini, Frege, Quine, Geach ve Zolta dolayımıyla çağdaş mantık ve zihin felsefesinin belli başlı sorunlarını, Peirce’tan hareketle de pragmatizmini öğrenmek isteyenler için açılmış büyük bir kapıdır.
İlim Esra Erek Felsefe tarihi bir anlamda felsefe üzerin­de düşünen filozofun hikmet arayışının tarihidir. Gazâlî, hakkındaki meşhur yargının aksine, bu arayışı dogmatiklik­ten kurtaran düşünürdür. O, geleneksel anlayışı ve yöntemi sürekli yenileyen, mevcut yaklaşımların tıkandığı yerde yeni yollar açan bir filozoftur.
Bu kitap, Gazâlî'yi ve Gazâlî tartışmalarını yeniden çözümleme niyeti ve gayretiyle kaleme alınmıştır. Çalışmada tarihin öznesi olan insanın neliği, insanın bilmek için yöneldiği hakikat karşısında yaşadığı sorunlar irdelenmektedir. Dinamik bir problem olan 'bilme' sorununun Gazâlîci çözümlerinin günümüz düşüncesine ne tür katkılar sunabilir olduğu da ele alınmıştır.
Abdullah Uçman, Abdülkadir İlgen, Abu Muslim Akdemir, Açıkgenç Alpaslan, Ahmet Güner Sayar, Ali Coşkun, Ali Utku, Ayhan Bıçak, Ayşe Durakbaşı, Bayram Ali Çetinkaya, Bedri Gencer, Beşir Ayvazoğlu, Buğra Ekinci, C. Muammer Muşta, Can Karaböcek, Cem Tezer, Cevriye Demir Güneş, Ceyhun Cengiz Akın, Cumhur Arslan, Cüneyt Köksal, David Grunberg, Derya Mengilli, Emine Gözde Özgürel, Emrullah Kılıç, Eyüp Sanay, Fatma Odabaşı, Fazlı Arslan, Fethi Gedikli, Gül Eren, Hacı Bayram Kaçmazoğlu, Halil İbrahim Düzenli, Hikmet Celkan, Hilal Görgün, Hüsameddin Erdem, Hüseyin Gazi Topdemir, İlkay Erdem, İsmail Köz, Kâmil Yeşil, Kemal Bakır, Kenul Bünyadzâde, Kevser Çelik, Kurtuluş Kayalı, Mehmet Akgün, Mehmet Ali Dombaycı, Mehmet Görmez, Mehmet Karaca, Mesud İnan, Murtaza Korlaelçi, Mustafa Erkal, Mustafa Günay, Mustafa Kara, Mustafa Kök, Mustafa Öztürk, N. Güngör Ergan, Naci Bostancı, Nasrullah Hacı Müftüoğlu, Necmeddin Tozlu, Necmi Uyanık, Nevzat Kösoğlu, Nuray Karaca, Nuray Kuray, Nurten Gökalp, Orhan, Okay, Osman Aydınlı, Ömer Hakan Özalp, Ömer Osman Sarı, Ömer Özden, Öner Necati, Rabia Karakoyun Gündoğdu, Rabia Karakoyun, Recep Batu, Recep Ertürk, Recep Kılıç, Recep Şentürk, Sadık Erol Er, Samed Bağçeli, Semra Uçar, Senail Özkan, Sönmez Kutlu, Suad Mertoğlu, Süleyman Dönmez, Süleyman Hayri Bolay, Şaban Ali Düzgün, Şengül, Çelik, Şükrü Hanioğlu, Tahsin Görgün, Tarık Tuna Gözütok, Uğur Odabaşı, Uluğ Nutku, Ümit Akça, Vâris Çakan, Yakup Yıldız, Yavuz Akpınar, Yavuz Unat, Yılmaz Özakpınar, Yılmaz Soyyer, Yusuf Kaplan, Yümni Sezen, Zeki Arslantürk Bu hacimli eseri hazırlamaktaki ilk hedefimiz, yeni nesillerimizin dedelerinin ve babalarının yakın geçmişte ortaya koydukları yaratıcı düşünceleriyle buluşmalarını sağlamak; her şeyi kendi gözleriyle görüp kendi akıllarıyla düşünmelerini temin etmek ve kendi ürettikleri fikirlerini kendilerinin tedavüle sürmelerine yardımcı olmaktır. Bu hususta önce aklımızı Batı'ya kiraya vermeyeceğiz veya onların aklını ödünç olarak alıp üzerine yatmayacağız. Çünkü sadece onlar düşünmüyorlar, biz de düşünüyoruz, biz de “imal-i fikir”de bulunuyoruz.
Bugün Türkiye, dünyadaki düşünce gündemini tespit ve tayin eden merkezde değil “çevre”de bulunmakta ve çoğu zaman merkezin tespit ettiği gündemlere bağlı olarak çevre durumunda hareket etmektedir.
Bundan dolayı ikinci hedefimiz, çevreden çıkıp merkezde yer almanın yolunun açılmasına yardımcı olmaktır. Aynı zamanda tarihte mensubu bulunduğumuz medeniyetimizin alternatif olarak ihyasına yardımcı olmak ve onun yeniden inşasında düşünce hayatımızın katkısını sağlamaktır.
Bu kitap, çağdaş Türk Düşüncesinin dünya düşünce arenasında görücüye çıkacak güçte olduğunu ortaya koymayı da amaçlamıştır. Düşünce hayatımızın “kendi tabii mecrası”na doğru gelişmesi devam ederse Türk düşüncesinin daha yeni ve daha özgün düşünceler üreterek dünya düşüncesine önemli katkı sağlayacağı muhakkaktır. Artık biz de Batılı düşünürlerin düşüncelerine göre kendimizi değerlendirme dönemini geride bırakarak, eskiden olduğu gibi, onların da bizim düşünce mahsullerimize bakarak kendi düşüncelerini değerlendirecekleri seviyeyi hedef almalı, sorunlarımızı kendimiz çözmeye yönelirken, ortaya koyacağımız çözüm tekliflerinin aynı zamanda başka toplumlar ve medeniyetler için de bir ufuk açabileceğinin farkında olmalı, böylece yeni ve evrensel fikirlerimizi daha çok üretme dönemlerine geçmeliyiz.