Mimarlık ve Tasarım \ 2-3
Tüzin Baycan, Pınar Deniz, Fatma Doğruel, Mahmut Tekçe Bu kitap, farklı alanlarda çalışan araştırmacıların kentsel ve bölgesel gelişme ve mekân sorununu el aldıkları ortak bir çabayı yansıtmaktadır. Bu ortak çabanın, her bilim dalının kendi içinde kalma sorununu aşmaya küçük de olsa bir katkı sağlayabilmesi amaçlanmıştır.
Kitabın bölümleri, okumayı ilginç kılacak şekilde birbirini izleyen bir sıralama ile verildi ve okuyucunun odaklanarak okuyabilmesi için makaleler üç ayrı kısım altında gruplandırıldı. Birinci kısımda bölgesel kalkınma dinamiklerine ve bölgesel gelişmişlik farklılıkları ile ilgili konulara odaklanan bölümlere yer verildi. Kentsel sistemlerin değişim ve dönüşüm sorunları ikinci kısımda toplandı. Son kısımda yer alan bölümler ise sektörel gelişme ile çevresel ve mekânsal yansımalarını içeren konuları kapsadı. Kitabın; şehir ve bölge planlama, iktisat, sosyoloji, coğrafya, siyaset bilimi gibi farklı disiplinlerden araştırmacılar için değerli bir kaynak olacağı düşünülmektedir.
Muzaffer Kahveci Global Konum Belirleme Sistemi (GPS) 20’nci yüzyılın, yaşantımızın her alanına girmiş en önemli teknolojik gelişmelerinden biri olarak düşünülebilir. Uydu sistemlerinin bilimsel, navigasyon ve askeri amaçlı kullanımlara getirdiği sınırsız olanaklar ve büyük ekonomik getirisi teknolojik olarak gelişmiş diğer ülkeleri de kendi uydu sistemlerini kurmaya yöneltmiştir. Bu bağlamda Rusya GLONASS, Avrupa Birliği (AB) Galileo, Çin Beidou/Compass, Hindistan GAGAN ve Japonya ise QZSS uydu programını gerçekleştirmiş ve geliştirmeye devam etmektedirler. Böylece, mevcut tüm uydu sistemleri ile diferansiyel sistemlerin (WAAS, EGNOS, SBAS vb.) tamamına Global Uydu Navigasyon Sistemleri (GNSS) adı verilmiştir. Uydularla konum belirleme sistemlerine ilave olarak diferansiyel sistemlerin (SBAS, CORS vb.) de faaliyete geçmesiyle kullanıcıların gerçek zamanlı kinematik uygulamalardan yararlanması olanağı önemli ölçüde artmıştır. Bu gelişmelerden en önemlisi ise artık nokta ve oturum bazlı ölçüm yapılan GNSS noktalarının yerini 7 gün 24 saat sürekli ve aktif şekilde en basit konfigürasyonda koordinat düzeltmeleri yayınlayabilen sabit GNSS ağlarının (CORS) almış olmasıdır. Günümüzde, LBS (Location Based Services), IoT (Internet of Things), Büyük Veri (Big Data), e-Sağlık, e-Ulaşım, Akıllı şehirler, AR (Augmented Reality) gibi gelecek vadeden teknolojilere bakıldığında hepsinin alt yapı teknolojisinin GNSS olduğu görülecektir. Kitapta SBAS uydu sistemleri ile CORS ağlarına yönelik son gelişmeler ayrıntılı bir şekilde anlatılmaktadır.

Konum belirleme uydu sistemlerindeki bu gelişmeleri yakından takip eden bir yazar olarak bütün temennim ve beklentim ülkemizin de bu hızlı gelişmelerin dışında kalmaması için Türkiye’de de en kısa sürede bir Ulusal Uzay Merkezinin kurularak faaliyete geçirilmesi ve en azından bölgesel konum belirleme uyduları konusundaki çalışmalara bir an önce başlanmasıdır.

Turhan Yörükân KONUT İHTİYAÇ TAHMİNİ KONUT TALEBİ VE KONUT PAZAR ANALİZİ - Kavramlar, Metotlar ve Yapılması Gereken Sosyal Araştırmalar
Vahap Candan Spor ya da kültür amaçlı gezilerim sırasında mimarlık alanında daha önce duymadığım Türkçe ifadeler, köy yapılarına daha dikkatle bakmama neden oldu. Yapı sanatına ilişkin zengin bir söz varlığına sahip olduğumuzu seziyordum. Eski kaynaklara bakınca o sözcüklerin, zaman tünelinde bizi geziye götüren birer rehber olduklarını fark etmeye başladım.
Eski kaynaklarda doğrudan doğruya köy yapı sanatına ilişkin bir çalışmaya rastlayamadım. Köye ilgi, İkinci Meşrutiyet Devri'nde Türkçü aydınlar tarafından başladı; Cumhuriyetin ilk yıllarında Atatürk'ün Türk dili, tarihi ve kültür tarihi araştırmalarını özellikle teşvik etmesiyle hızlandı. Ben de Atatürk'ün buyruk ve teşvikleriyle dönemin aydınlarınca halkın ağzından, arının bal topladığı gibi derlenen derleme sözlüklerini taradım. Merakım derinleşti ve tarama sözlüklerini de taradım. Karşılaştırma yapılması faydalı olur, düşüncesiyle Göktürk, Uygur ve Karahanlı devirlerinin konuya ilişkin başvuru kaynaklarını da inceledim. Söz konusu sözcüklerin sadece bir yapıyı ya da yapı ögesini temsil etmediğini; bir kısmının kültür şifrelerimizin izlerini taşıdığını anladığımda ise not almaya başladım. Bu notların Yapı Sanatı Sözlüğü’ne dönüşmesi ise beş yıl süren bir araştırma ve inceleme emeğinin sonucudur.
Sözlüğün, kültür şifrelerimizin anlaşılmasına katkı sağlaması ve faydalı olması dileğimle...
Alper Dündar, Belma Yön, Elvan Ada, Merve Kurt Kaptan, Merve Yücetürk, Orkunt Turgay, Salim İbiş, Selin Sıcakkan Özerden, Sezer Volkan Öztürk, Şennur Günay Aksoy, Tane Doğan, Volkan Erol Gündelik hayatın ayrılmaz bir parçası olan mekânın, insana özgü davranış, tutum gibi tüm niteliklerden etkilenerek gelişen, onun düşünce gücü ve becerisi ile ürettiği tüm birikimleri içine alan kültür kavramı ile olan kesişiminin, mimari ve sanatsal anlamının ötesinde gerek felsefi gerek toplum bilimsel gerekse tasarım kavramları çerçevesinde ortaya çıkan disiplinler arası etkileşimlerin zenginliği bu kitabın ortaya çıkış fikrini oluşturmaktadır.
Kaleme alınan metinlerde; tasarlanan mekânların iletişim unsuru olarak yaşamdaki yerleri, değişen ve dönüşen toplumların üretimi olan mekânların nasıl ve ne şekilde tüketildiği, bu tüketim ve üretim kültürünün insan psikolojisi ve algı üzerindeki etkileri irdelenmiş olup mekânın insan ve toplum tarafından üretilen, dönüşen ve kullanıcısının yaşamı ile biçimlenen kapsamının bir kez daha sorgulanması amaçlanmaktadır. Değerli hocalarımızın destek ve katkılarıyla hazırlanan Kültür ve Mekân Araştırmaları kitabı; mimarlık, iç mimarlık, kentsel tasarım, sinema, halkla ilişkiler ve iletişim, psikoloji, felsefe, pazarlama, gastronomi gibi farklı disiplinlerin bakış açılarının birbiri ile kesişen ve örtüşen birçok unsuru barındırdığına bir kez daha tanıklık edilmesine imkân sağlamaktadır.
Yazarları için keyifli ve heyecanlı bir yolculuk olan bu kitabın, okurlarında da aynı merakı uyandırması ve yeni bakış açıları sunması dileğiyle…
Ahmet Yusuf Yüksek, Alev Erkilet, Elif Merve Gürer, Faruk Karaarslan, Gökçen Kılınç Ürkmez, Meryem Küçük, Ömür Nihal Karaarslan, Özlemnur Ataol-Akpınar, Rumeysa Çavuş, Yunus Çolak Kent, yalnızca mimarinin ya da planlama yaklaşımlarının ko­nusu olan bir gerçeklik değildir. Kentlere dönük her üretimi ya da mimar/plancı müdahalesini çeşitli toplumsal nedenler çerçevesinde anlamak ve toplumsal etki ve maliyetleri çerçe­vesinde değerlendirmek de gerekir. Bu açıdan bakıldığında, değerlerin analize katılması ayrı bir önem taşımaktadır. Ki­taptaki yazıların ana fikri, kentsel yaşamın kalitesinin yük­seltilmesi, toplumsal adalet, eşitlik ve katılımın artırılması, yoksulluğun azaltılması gibi pek çok konunun aynı zamanda insanca yaşamanın asgari gerekleri olduğu ve kentsel sorun­lara dair analizlerin eylemsel sonuçları bulunması gerektiği kabulüne yaslanmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, kitapta yer alan makaleler hem toplumsal politika yapıcıların hem de kentin sakinleri olarak bizlerin bu konularda ne yapma­mız gerektiğine dair ipuçlarını da içinde barındırmaktadır.
Katkıda Bulunanlar
Alev Erkilet, Ahmet Yusuf Yüksek, Ömür Nihal Karaarslan, Faruk Karaarslan, Gökçen Kılınç Ürkmez, Yunus Çolak, Meryem Kü­çük, Rumeysa Çavuş, Elif Merve Gürer, Özlemnur Ataol-Akpınar
Hikmet Kavruk Osmanlı'da kentsel yerleşimler, her biri sosyal ve idari bir bütün olarak gelişen mahallelerden oluşmaktaydı. Osmanlı mahallesi herkesin birbirini tanıyabileceği ve komşuluk hukukunu yaşayabileceği bir büyüklükte idi. Mahalle yerleşimi ve yönetimi, müteselsil kefalet sistemi ve müşterek sorumluluk esası üzerine kuruluydu. Bir mahalleye yerleşmek için iyi ahlak sahibi olmak yanında, o mahallede yerleşik bir ailenin kefilliği gerekmekteydi. Her bir mahalle kendi hizmetini kendisi görmek durumundaydı. Yönetsel olarak 1829 yılına kadar mahallenin dinî liderleri yetki sahibiyken, 1829 yılından itibaren yetki kurulan muhtarlık birimlerine geçmeye başlamıştır.
Cumhuriyet dönemi boyunca mahalle, kimlik sorunu yaşamaktaydı. Mahalle, yerel düzeyde bir yönetsel birim olsa da, bir yerel yönetim birimi değildir ve dolayısıyla tüzel kişiliği de yoktur. Muhtarlık, yetki ve statü olarak mahalleyi temsil etmekten uzaktır ve mahallenin hizmetinden ziyade, mahallede devletin işlerini görmektedir. Son dönemlerde mahalle yönetiminin zayıf bağlarla da olsa belediye ile ilişkilendirilmeye çalışıldığını görüyoruz. Büyükşehirlerde mahalleler aşırı büyümüştür. Mahalle içinde sosyal dayanışmayı, komşuluğu teşvik edecek mekanizmalar oldukça azalmıştır. Kiracılık ve sık taşınma yaygınlaşmıştır. Sayıları hızla artmakta olan ve sakinlerince yeterince sahiplenilemeyen mahallenin, muhtarlıklarınca da temsili ve yönetimi yetersiz kalmaktadır.
Bu kitapta, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde mahalle yerleşimi ve yönetiminin gelişimi işlenmekte, iki binli yıllarda mahallenin sorunları ve bu sorunlara karşı çözüm önerileri araştırılmaktadır.
Katie Lloyd Thomas, Routledge Mimarlıkta malzeme, fonksiyon, form hep birlikte tartışılagelen üç kavramdır. Malzemenin, fonksiyonun, formun birbirleriyle ilişkisi, birinin diğeri üzerindeki etkisi, hangisinin daha önemli olduğu ya da hangisinin diğerleri için belirleyici unsur olduğu bu tartışmaların ortak temaları olmuştur ve mimarlık mesleği icra edildiği sürece de tartışılmaya devam edilecek konulardır.
Günümüz mimarlık uygulamalarına bakıldığında, yapıda seçilen fonksiyon ne olursa olsun malzemenin form üzerindeki belirleyici etkisini görmemek imkânsızdır. Özellikle Sanayi Devriminden sonra artan bir ivme ile gelişen yenilikçi malzeme teknolojisi, önce betonarme sonra çelik, cam, alüminyum, çok fazlı ve faz değiştiren malzemeler ile mimarların özellikle malzemeye bağımlı form arayışlarına sınırsız kolaylıklar sunmuştur. Hatta öyle ki, Salminen'in eleştirel bir yaklaşımla ifade ettiği gibi günümüzde birçok mimar önce bir form tasarlayıp sonra mühendise giderek onun nasıl ve hangi malzeme ile inşa edilebileceğini konuşmaktadır.
Bu kitap, mimarlıkta malzeme ve uygulamaları üzerine mimari, felsefi, politik, sosyal ve sanatsal açılardan ele alınmış, uzman kalemlerin yazdığı kapsamlı makalelerden oluşturulmuş bir eserdir. Okurken mimarlıkla ilgili çok farklı bakış açıları edinme imkânı bulacağınız sanatçı ve mimarlar ve eserleri ile tanışacaksınız. Bu sanatçı ve mimarlardan tanıdık isimler de karşınıza çıkacaktır, ilk kez duyacağınız isimler de. Bu isimler için internette kısa gezintiler yapmak, kitapta verilen siyah-beyaz ve sınırlı sayıdaki örneklerin üzerine ilave edeceğiniz yeni kazanımlarınız olacaktır.
Bu değerli kitabın, akademisyen, mimar, öğrenci, araştırmacı ya da sanatçı, mimarlıkla ilgilenen tüm paydaşlar için ufuk açıcı bir kaynak olarak kitaplığınızdaki yerini alması ümidi ile…
Ayhan Bekleyen, Beritan Ocaklık, Büşra Erkoç, Ebru Harman Aslan, Emine Ekinci Dağtekin, Evin Akmaz Bilgiç, Fatma Meral Halifeoğlu, Gülin Payaslı Oğuz, Hale Demir Kayan, Havva Özyılmaz, İlhami Ay, Latife Ölker, Mehmet Cebe, Mevlüde Kaptı, Muhammet Kurucu, Mukaddes Işık, Murat Çağlayan, Mücahit Yıldırım, Nursen Işık, Sevcan Aslan Kılıç, Şefika Ergin, Şeyma Bil Zaman akışında oluşan mekân, çevre ve kültür insan için en temeldeki barınma gereksiniminden doğmuş, mekân oluşturma süreci de sosyolojik bir olguya dönüşmüştür. Gereksinimlerin oluşturduğu ortak payda, yerini estetik arayışlara bırakmıştır. Geçmişin izleri, geleceğin yapı taşlarını oluşturmaktadır. Bu kitap ise mimarlık disiplinine göre geçmiş ve günümüzdeki mekân, çevre ve kültürün mimari unsurlarına ait söylemlerini içermektedir. İnşa edilen yapılar hem kültürel miras hem de modern mimari açısından değerlendirilmektedir. Eser, "modern" ve "tarihî" kent ölçeğindeki mekân-kültür-çevre üzerine çalışmalar sunmaktadır.
Bilgehan Yılmaz Çakmak Zaman içinde biriken ve mekânla birlikte değişen insan hareketleri görünür ve hesaplanabilir veri haline gelebilir mi? Matematiksel bir değeri var mıdır? Ya da grafikle ifade edilebilir mi?
Bir mimari mekânı üretmeden o mekânda oluşacak tahmini yaya hareketlerini görebilir miyiz?
Eğer soyut bir kavramı somutlaştırıp sayısal bilgi haline dönüştürebilirsek, kıyaslayabilir, arttırabilir ya da azaltabiliriz… Bu değişimlerde nelerin etkili olduğunu test edip mekânda düzenlemeler yapabilir, bu sayede değişen insan hareketlerini gözlemleyebiliriz.
Eğer zaman içinde biriken insan hareketlerini görünür çizgisel grafiklere dönüştürebilirsek, tüm alternatifleri bir arada görebilir baskın ya da yoğun olan izi çıkarabiliriz.
Eğer önceden tahmin edebilirsek yoğunlukları görebilir, sıkışmaları önceden fark eder, öneriler getirebiliriz.
İşte bu sorular ve yanıtları, mekânın üretiminin tespit edilebilir anlamları olduğunu, mekânın dizimsel bir bakış açısına sahip olduğunu ve her biçimsel düzenlemenin ve eylemin altında yatan sosyal bir sebep olduğunu göstermiştir.
Biz mimarlara kalan ise bu göstergeleri okumak, mekân-insan ilişkisini karşılıklı bir süreç olarak yorumlamak ve elde ettiğimiz anlamsal verileri somut bilimsel verilere dönüştürerek tekrar kullanılmasını sağlamaktır.
Bu kitabı okurken ve hatta sadece grafiklere bakarken bile mekânlar içinde hareket edecek ve değişimi hissedeceksiniz. İki uç noktada yer alan, soyut ve yorumlanabilir bilgilerin nasıl somut ve hesaplanabilir bilgiler haline dönüştüğünü izleyebileceksiniz. Matematiği kullanarak yorum yapabilmenin keyfine varabilmeniz dileğiyle…
Ayşe Özbil Torun, Devrim Çimen, Ebru Firidin Özgür, Hatice Ayataç, İdil Akyol Koçhan, Müge Akkar Ercan, Olgu Çalışkan, Özgür Bingöl, Şebnem Gökçen, Şevkiye Şence Türk, Tolga Ünlü, Tülin Selvi Ünlü Bu kitabın kurgulanmasında “kentsel tasarım”; kentsel mekânda niteliğin artırılmasını sağlayacak, mekâna ilişkin farklı disiplinlerin bir araya geldiği ve mekânın biçimlendirilmesi süreçlerinin tanımlandığı bir alan olarak ele alınmaktadır. Dolayısıyla kentsel tasarım belirli bir disiplinin egemenliğine alınmamakta, ortak katkılar ile Türkiye'de kentsel tasarım tartışmalarının geliştirilmesi, uygulama örneklerinin incelenmesi ve eleştirel bir yaklaşıma yönelik temel ilkelerin ortaya konması amaçlanmaktadır. Günümüzde Türkiye kentlerinin nitelik kaybının çok çeşitli nedenleri olmakla birlikte özellikle son dönemde imar anlayışının genelleştirici, tektipleştirici ve niceliksel yaklaşımı etkili olmuştur. Oysa kentsel tasarım, 1950'lerden itibaren bir disiplin olarak gelişmeye başlarken bu nitelik kaybının önüne geçmek için ortaya çıkmıştır. 1956 yılında yapılan konferansta kentsel tasarım üç temel özelliği ile tanımlanmıştır. İlki, kent planlamanın nitelikli mekânlar üretmeye yönelik bir boyutu olması, ikincisi disiplinler arası olması ve üçüncüsü proje elde etmenin bir aracı olmanın ötesinde süreç yönetimi gerektirmesi. Günümüze dek kentsel tasarım hem kuramsal hem de uygulama birikimi olarak sürekli gelişmiştir ve gelişmektedir. Kitap üç ana bölümde bu gelişimi Türkiye deneyimi ile buluşturmaktadır. İlk bölümde kentsel tasarım kuramına ilişkin tartışmalar ele alınmıştır; ikinci bölümde güncel yaklaşımlar kentsel morfoloji, kimlik, yürünebilirlik, sözlü tarih yöntemi, evrensel tasarım ve katılım tartışmaları üzerinden irdelenmiştir ve üçüncü bölümde Türkiye deneyimi mevzuat, yarışmalar ve bir uygulama projesi ile ele alınmıştır.
Nur Çamlıca Şendemir Tarihî yapılarını ve kültürel varlıklarını korumasındaki başarıları nedeniyle "Korumanın Başkenti", "Kendini Koruyan Kent", "Açık Hava Müzesi" gibi ünvanlarla anılan Safranbolu, UNESCO "Dünya Miras Listesi"nde yer almaktadır.
Türkiye'de ve dünyada tarihî kentlere bakıldığında, sahip oldukları farklı tarihî ve kültürel zenginlikleri korumak maksadıyla çevre sorunlarına karşı çözüm arayışı içerisinde oldukları görülmektedir.
Benzer sorunlarla karşı karşıya olan dünya miras kenti Safranbolu'nun, tarihî kent kimliğini sürdürebilmesi için yerel yönetimlerin, meslek sahiplerinin, sivil toplum kuruluşlarının ve toplumun her kesimindeki insanların görüşlerinin alınmasına ve birlikte koordineli olarak çalışılmasına ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu kitap; Safranbolu'nun önemini geniş kitlelere yaymak, "yaşayarak korumanın" önemli örneklerinden biri olan Safranbolu ve diğer tarihî kentlerin daha iyi korunmalarına katkı sağlamak amacıyla hazırlanmıştır.
Stelios Antoniou “Kitap mantıksal olarak iki ana bölüm hâlinde düzenlenmiştir. Bunlardan ilki, mevcut be­tonarme yapılarda bulunan yaygın zayıflıklara ilişkin mevcut durumu (Bölüm 2), bir bina­nın özellikleri ve karakteristikleri hakkında bilgi edinmek için mevcut yöntemleri (Bölüm 3) ve bu tür yapıları güçlendirmek için uygulayıcıların elindeki tipik teknikleri (Bölüm 4) tanıtmaktadır. Ancak diğer kitaplardan farklı olarak bu genel bakış, Dr. Antoniou tarafın­dan gerçekleştirilen gerçek bina ve güçlendirme uygulamalarına ait onlarca fotoğraf yardı­mıyla verilmekte ve açıklanmaktadır ki bu da kitabı gerçekten eşsiz ve anlaşılır kılmaktadır. Kitabın bu ilk bölümü daha sonra değerli bir bölümle kapatılmaktadır. Yazar, bir güçlen­dirme stratejisini diğerine tercih ederken göz önünde bulundurulması gereken kriterlere ilişkin tecrübelerini aktarmaktadır (Bölüm 5).
Kitabın ikinci bölümü, mevcut bir betonarme binanın depreme karşı tepkisini değer­lendirmek ve ardından uygun ve yönetmeliklerle uyumlu bir depreme karşı güçlendirme müdahalesi tanımlamak için uygulayıcıların izlemesi gereken prosedüre odaklanmıştır. Bu nedenle doğal olarak sadece uygun depreme karşı performans hedeflerinin seçimini (Bö­lüm 6) ve yapısal analiz tekniklerini (Bölüm 7) kapsamaz aynı zamanda gelişmiş yapısal modelleme konularını (Bölüm 8) ve gerekli yapısal performans yönetmelik uygunluk kont­rollerini (Bölüm 9) de tartışır. Bu dört adımın depreme karşı değerlendirme ve güçlendirme sürecinde nasıl bir araya getirilebileceği ve getirilmesi gerektiği, Dr. Antoniou tarafından geliştirilen çok pratik yazılım araçlarından mükemmel bir şekilde yararlanarak gerçek bir vaka çalışmasına (Bölüm 10) baştan sona bir uygulama ile gösterilmektedir.
Kısacası bu kitap, sadece mevcut betonarme binaların depreme karşı performansı ile uğ­raşırken karşılaşılan zorlukların türüne ilişkin sağladığı paha biçilmez ve benzersiz içgörü değil aynı zamanda bu tür yapılara potansiyel olarak nasıl müdahale edileceğine dair ak­tardığı çok net ve pratik rehberlik göz önüne alındığında, tüm yapı mühendisliği uygulayı­cılarının yanı sıra öğrencilerin ve akademisyenlerin kitap raflarında bulunması gerektiğine inandığım bir kitaptır”.
Rui Pinho
Yapı Mühendisliği Profesörü Pavia Üniversitesi, Italya
Şengül ÖYMEN GÜR, Kathryn BEDETTE, Semra AYDINLI, Jon LANG, Nilgün KULOĞLU, Gamze KAYMAK-HEİNZ, Mine HAŞHAŞ-DEĞERTEKİN, Mustafa Orkun ÖZÜER, Rabia KÖSE DOĞAN, Serap DURMUŞ, Asu BEŞGEN Elinizde tuttuğunuz rastlantısal gibi görünen bu seçki ben değişim üzerine düşünmeye başladığımda oluştu. Çarpışan, örtüşen, çevremizde çelişki ve tansiyonları arttıran değişim dalgaları üzerine düşünmeye başlamam öncelikle benim meslekî algımı gözden geçirmeme neden oldu. Her alanda yaşanan değişimler arasında kozmetik olanlar ve geçmişimizin uzantısı olanlar ile gerçek anlamda devrimsel olanlar arasında ayrım yapmanın önemli olduğunu düşünmeye başladım. Ama hiçbir mecaz tek başına tüm bu olan biteni açıklayamıyor, sadece gerçeğin bir parçasının üzerini aralıyor gibi göründü bana. Bu durumda, mimari değişimi genel olarak ele almak yerine onu çözümlemek ve değişimi anlamada önemli olan paradigmalarına öncelik vermek gerekiyordu. Ayrıca, yanlış sorulara doğru yanıtlar arayan yazılar yerine, bu derlemede doğru soruları soran, irdeleyen ve böylece yeni bir bakışla gündeme taşıyan yazılar olsun istedim. Sorular ve saptamalar taze, yerinde ve güncel olmalıydı.
Hiçbir bilginin tamamına ermiş, hiçbir mecazın tümden kapsayıcı olamayacağının bilincinde olarak belirlenimci bir fantezi de kurmadım. Bu zaten insanlığın evrimine de uymazdı. Toplumlarda yaşananlar ciddi bir kültürel dönüşümdür. Esnekliğini yitirmiş Modern kültürler uyumsuzluk ve çözülme içinde düşüşe geçmişken 1960'lı yıllarda başlayan ve yaklaşık on yıllık aralarla şiddetlenen sosyal hareketler yükselen, yeni, esnek, devamlı evrim halindeki günümüz kültürünün göstergeleridir. Bu farkındalık içinde kaleme alınmış buradaki mimari metinlerin hepsi düzelmeye ve yeniden kurulmaya açık, anlığı özgür bırakan ve bilişsel gelişmeyi teşvik eden yazılardır. İçinde devindiğimiz üçüncü dalganın mimarlıkta daha nice izdüşümleri belirlenip tartışma konusu yapılabilirdi pekâlâ. Belki en yararlılarını atlamış bile olabiliriz. Bunları yeniden düşünüp gelecek sefere başka bir yazı dizisiyle karşınıza çıkmayı planlıyoruz sevgili mimarlık okurları. Şimdilik keyifli okumalar diliyor eleştirilerinizi duymak için sabırsızlanıyoruz.
Ahmet Suvar Aslan, Arya Biçen, Barış Çağlar, Ebru Harman Aslan, Ebru Şanlı, Fatma Meral Halifeoğlu, Fazlı Rohat Acu, Gül Şebnem Tutal, Havva Özyılmaz, İlhami Ay, Melisa Diker, Muhammet Kurucu, Nilhan Vural, Nursen Işık, Oktay Ekici, Selin Oktan, Serbülent Vural, Şefika Ergin, Zelal Akın Bu kitap, mekânın ve zamanın akışının etkilediği bir yolculuğun ürünüdür. İhtiyaçlarımızın, estetik arayışlarımızın ve bilimin şekillendirdiği mimari yansımaları keşfetmeye yönelik bir çabadır. Sanat ve bilimin birbirinden güç alarak buluştuğu yerde; tasarım, planlama ve uygulamalar için çok sesli bir söylem geliştirir. Kitap, bir yönüyle güncel yaklaşımlara değinerek hayal ile pratiği birleştirir ve geleceğin mimarisine bir bakış sunar. Diğer yönüyle de toplumsal kimliğe yerleşen mimari unsurları ve süreçleri hatırlatır, geçmiş ve şimdinin duyumsanan örneklerinden yola çıkarak mimari mirasımız ve sürdürülebilir yapılı çevrenin önemini vurgular. Mimari incelemelerde sürdürülebilirlik, çevresel etkiler ve yerel özelliklere duyarlılık gibi konuları öne çıkarır. Kitap; mimari tutkunları, öğrencileri ve uzmanları için bir kaynak olarak tasarlanmıştır.
Pınar DİNÇ KALAYCI 21. yüzyıl mimarlığı çeşitlilik içerir, çokseslidir. Bu çokluk içinde her bir mimarlık ürünü, kendine özgü içerik ve dinamiklerle biçimlenir. Geçmiş yüzyılların mirası üzerine kurulu ve genellikle farklı disiplinlerden uyarlanan eleştiri yaklaşımları, birbirinden farklı özellikler taşıyan çağdaş ürünleri anlama ve anlamlandırmada ne derece yeterlidir? Genellikle mimarlık teorisi, görece daha az da olsa, mimarlık tarihiyle ilişkilenen geleneksel eleştiriler, mimarlığın eski yeni tüm dinamiklerini ve mimarlık ürününün bu dinamiklere bağlı gelişen özgün bileşenlerini anlamada ne derece etkin olabilir?
Mimarlığı Eleştirmek, söz konusu yeterlilik ve etkinlik konularında duyulan şüphe üzerine kaleme alındı. Kitap, mimarlığın çağdaş ürünlerini daha iyi anlamak ve anlamlandırmak için ürünlere nasıl bakılabileceğine ilişkin kendi yaklaşımını önerir; önerisi bağlamında üretilmiş eleştiri denemelerini (kısa filmler) örnekler ve çözümler. Eleştirinin geleneğinde önemli yer tutan teori ve tarihi dışlamaz; buna karşılık, mimarlığın ve tasarımın bileşenlerini (yer, düşünce, varoluş ve aktörler) önermenin merkezine yerleştirir. Çağdaş mimarlık ürünlerini biçimlendiren dinamikleri kavramanın, ürünlerin ardında olduğu iddia edilen teoriyi/kuramı bilmek ya da tekil ürünün devamlılık ilişkisi içinde olabileceği geçmiş ürünlerle bir arada yorumlanması kadar -ve hatta daha da fazla- gerekli olduğunu savunur. Teorinin ve(ya) tarihin izindeki yoğun terminoloji ve derin uzmanlık bilgisi üzerinden konuşan eleştirmen yerine, mimarlık ürününün kendisine ve bileşenlerine odaklanan eleştiren olmayı önemser. Eleştiren olmayı, eleştirmenliğin ön şartı olarak görür.
Mimarlık salt görsel algımızı değil, dünya üzerindeki varoluşumuzu zenginleştirme gücü yüksek olan bir sanattır. Uğraş alanı mekân olan her tasarımcı, onu deneyimleyecek olanların yaşayışında etkin rol oynar. Tasarımcının eleştiren olması, tarihin ve teorinin öğrettiklerinden fazla ve farklı olarak çağdaşlarının da neyi nasıl yapmakta olduğu üzerine yöntemli ve etkin düşünmesi, bu yolla kendisini de neyi nasıl yapması gerektiği konusunda sorgulaması/yenilemesi, salt kendi gelişimi için değil, yaratacağı mekânların varoluşumuza olumlu katkısı için de önemlidir. Çağdaş mimarlık ürünleri, teori ve tarih kadar öğreticidir; çağı ve insanı anlamanın araçlarıdır. Her biri kendi özgünlüğü ile ön plana çıkmaya aday bu ürünleri anlamak ve anlamlandırmak için önerdiğim yaklaşımı tüm mimarlık meraklılarının ilgisine sunuyor ve kendilerini bu yaklaşımı denemeye davet ediyorum.
Mimarlığı Eleştirmek kitabının ülkemiz mimarlık kültürüne katkısı olması dileği ile…
Hakan Sağlam Mimari dil; kültürel, ekonomik, sosyal vb. çok farklı etkenin mimarlık ürününe yansıması ile meydana gelmektedir. Politika, bu alanların tümünü etkileyen üst yapı kurumu olarak mimari ürünün oluşumundaki en önemli girdilerden biridir. Bu nedenle yapılı fiziki çevrenin politik bir içerik taşıdığı ya da toplumu yönlendiren iktidarın, kendini yansıtma, topluma anlatma biçimlerinden birinin de mimarlık alanı olduğu söylenebilir. Bu bağlamda denebilir ki kamu yapıları başta olmak üzere tüm mimari oluşumlarda politikanın etkisi okunabilmekte, mimarlık ve politika beraberce yapılı fiziki çevreyi oluşturmaktadır. Devletin özellikle en temel işlevi olan ekonomik çıkarları doğrultusunda desteklediği yatırım alanlarında bu etkileşim cok daha güçlü bir biçimde ortaya konabilmektedir. Bu çalışma temelinde esas sorun, önemli bir girdi olarak politik yaptırımların mimariye dolaylı ve dolaysız etkilerinin ortaya konması olmuştur. Ülkemiz özelinde, tarihsel süreçte önemli yatırım alanlarından birini oluşturan “turizm konaklama yapıları” aracılığı ile mimarlık - politika ilişkisinin irdelenmesi Cumhuriyet Dönemi genel mimarlık ortamı için de önemli ip uçları barındırmaktadır.
Adem Ahıskalı, Arzu Özen Yavuz, Elif Çam, Gonca Özer Yaman, Hakan Çağlar, Makbule Özdemir, Merve Başgül, Metin Kurumak, Mithat Coşkun, Semra Arslan Selçuk İnsanlık tarihinin başladığı günden beri en önemli sorunlardan biri barınma olmuş ve bu sorunun giderilmesi için konut üretimine gidilmiştir. Teknolojinin gelişmesi, ihtiyaçların farklılaşması ile birlikte daha planlı ve fonksiyonel yapılar üretilmiş, böylelikle mimarlık kavramı oluşmuştur.
Mimarlığın farklı alanlarının kapılarını açacak bu kitapta yer alan bölümler, çok değerli bilim insanları tarafından özenle ve itinayla hazırlanmıştır. “Mimarlık Alanında Farklı Yaklaşımlar” adı altında hazırlanan bölümler, mimarlığın farklı alanlarına ışık tutmaktadır. Tasarım, malzeme, tarihi çevre ve geleneksel konutlar hakkında yapılan çalışmaları konu alan bu kitap toplamda 6 bölümden meydana gelmektedir. Bilim dünyasına önemli katkılarda bulunacak olan bu kitap, mimarlığa farklı bir pencereden bakılmasını sağlayacaktır.
Francis D.K. Ching Kırk yıldan uzun süredir, Mimarlık: Biçim, Mekân & Düzen hoş çizimleriyle temel mimari tasarım sözlüğüne klasik bir giriş olarak sunulmaktadır. Güncellenmiş ve gözden geçirilmiş Dördüncü Basım, mekân ve biçimin temel öğelerini ön plana çıkarmış ve bir mimari anlayışı tanıtmak için eleştirel düşünceyi teşvik etmek üzere tasarlanmıştır.
Mimarlık: Biçim, Mekân & Düzen karmaşık tasarım kavramlarını anlaşılır bir şekilde çözümler ve zorlu soyutlamaları yaşama geçirir. Kitap, biçim ve mekânın ışık, manzara, açıklıklar ve çevrelenme ile olan ilişkisini açıklar; mekân örgütlenmesi, dolaşım ilişkileri ve öğeleri ile orantı ve ölçeği keşfeder. Buna ek olarak metnin ayrıntılı çizimleri, kitapta sunulan kavramları sergiler ve kültürler ve çağlar boyunca mimarlığın temel öğeleri arasındaki ilişkileri ortaya çıkarır.
Adnan Kaplan, Arzu Altuntaş, Aslı Korkut, Aysel Yavuz, Cengiz Acar, Doğa Dinemiş Aman, Ebru Bingöl, Ebru Erbaş Gürler, Esra Şentürk, Feran Aşur, Gizem Cengiz Gökçe, Gülbin Çetinkale Demirkan, Gülden Sandal Erzurumlu, Gülşen Aytaç, H. Selma Çelikyay, Habibe Acar, İsmet Akıncı, Mehmet Tunçer, Meltem Erdem Kaya, Murat E. Yazgan, Murat Özyavuz, Nihan Canbakal Ataoğlu, Pınar Bollukcu, Reva Şermet, Sebahat Açıksöz, Sima Pouya, Şevket Alp, Tevfik Hakan Altınçekiç, Tuğba Kiper, Yıldız Aksoy Mimarların ve şehir plancılarının eğitimi için ne kadar peyzaj mimarlığı bilgisi gereklidir? Mimarlık, Şehir ve Bölge Planlama müfredatlarında Peyzaj Mimarlığı ve Peyzaj Tasarım programlarına yönelik derslere ya hiç yer verilmediği ya da çok az yer verildiği görülmektedir. Bu da mimarlar ve şehir plancıların binalar ve onların arazileri, peyzajları ve çevre arasındaki karmaşık ilişkileri anlama konusundaki yeterliliklerini sınırlandırmaktadır. Peyzaj tasarımı ağırlıklı dersler, mimarların ve şehir plancıların eğitimleri için çok önemlidir. Doğal ve kültürel dokuyu araştırmak, tasarım teorileri ve farklı ölçeklerdeki yapısal ve bitkisel tasarım ilkelerini incelemek, bir peyzaj tasarım projesi ortaya koyabilmek için konuyu farklı açılardan ele almak, mevcut doğal, algısal, sosyal ve kültürel verilerin analiz ve sentezini iyi yapmak ve farklı meslek disiplinlerinin de sürece dâhil olmasını sağlayarak disiplinler arası bir çalışma yapmak gerekmektedir. Mimarlık, Şehir ve Bölge Planlama müfredatlarında Peyzaj Mimarlığı ve Peyzaj Tasarım programlarına yönelik derslere eğitim süreci içinde yer verebilmek için altyapının oluşturulması gerekmektedir.
Çok kıymetli hocalarımızın destek ve katkılarıyla hazırlanmış olan Mimarlıkta Peyzaj Tasarımı kitabı; Mimarlık öğrencilerine peyzaj tasarım ilkelerini kullanabilme, peyzaj-mekân organizasyonu ve peyzaj tasarımı-mimari tasarım ilişkisini kurabilme, peyzaj tasarımını etkileyen faktörleri irdeleyebilme ve küçük ölçekli bir peyzaj projesi hazırlayabilme becerisi kazandıracaktır.
M. Mustafa Önal Mukavemet dersi, mühendislik ve mimarlık fakültelerindeki çeşitli bölümlerde ve meslek yüksekokullarının inşaat bölümlerinde meslek dersi olarak okutulmaktadır. Bu dersin kitabı hazırlanırken inşaat mühendisliği ve meslek yüksekokulları inşaat bölümlerinin müfredatları referans alınmıştır. Kitabın yazımında sade bir dil kullanılmış ve konuların kolayca anlaşılabilmesi için çözümlü örneklere yer verilmiştir. Hizmete sunulan bu kitabın, öğretim elemanları ve öğrencilere faydalı olmasını temenni ederim.
Ahmet Mete Çilingirtürk, Alperen Manisalıgil, Berat Demir, Burcu Kocarık Gacar, Emre Ilıcalı, Fatma Heyecan GiritliFirdevs Ceren Cihan, Gökhan Güllü, Hasan Arda Burhan, İdris Sarısoy, Kubilay Erişlik, Müge Leyla Yıldız, Naciye Tuba Yılmaz Soydan, Nazlı Ece Bacaksız, Özlem Ergüt, Seda Ertürk, Selay Giray Yakut, Selçuk Koç, Sezgi Giray Küçük, Yeşim Reel Kentler; her geçen gün nüfusunun arttığı, sürekli toplumsal gelişimin yaşandığı yerleşimlerdir. Kentlerin; sosyal eşitsizlikler, kentsel suçlar, kötü çevre ve trafik sıkışıklığı gibi kentsel yaşam kalitesini baltalayan çeşitli sorunlarla karşı karşıya olduğu gerçeği giderek daha fazla kabul görmektedir. Bu gerçeğe rağmen kentler; yüksek öğrenim, özel hizmetler ve çeşitli iş imkânları vb. alternatifler sundukları için kalkınmada hayati bir rol oynamaya devam etmektedir. Bu sebeple, kentlerdeki yaşam kalitesinin tespit edilmesi ve yükseltilmesi oldukça önem taşımaktadır. Kentlerin çok boyutlu yapısının irdelenmesi, farklı disiplinlerce ele alınması gereken bir durumdur. Bu kitapta, kentsel yaşam kalitesi kavramı, multidisipliner bakış açısı ile analiz edilmiştir. Farklı disiplinlerden (mimarlık, nicel karar yöntemleri, iktisat, çalışma ekonomisi, işletme, kamu yönetimi vb.) akademisyenler ve araştırmacılar tarafından yazılmış on iki bölümden oluşan bu kitapta; kentsel yaşam kalitesi kavramı ulusal ve uluslararası bağlamda teorik ve uygulamalı çalışmalarla incelenmiştir.
Kitap kapsamında kentsel yaşam kalitesi ulusal ve uluslararası düzeyde analiz edilmiş, çeşitli kavramlar (sürdürülebilirlik, yaşam kalitesi göstergeleri vb.) ve aralarındaki ilişkiler irdelenmiş, belli özellikteki bireylerin (sosyal olarak dışlanmış topluluklar, eğitim için şehir dışından gelen öğrenciler vb.) yaşam kalitesine ve yaşam algısı farklılıklarına odaklanılmış; ayrıca akıllı şehirler, tarihî çevre, yavaş şehirler gibi farklı yapısal özellikteki mekânlarda kentsel yaşam kalitesi incelenmiştir. Özetle; araştırmacılara, kentsel yaşam kalitesi kavramının farklı boyutlarıyla değerlendirilmesi imkânı veren bu kitapta; kentlerdeki yaşam kalitesi kavramı çeşitli disiplinlerce ele alınarak tespit edilmeye çalışılmakta ve kentsel yaşam kalitesinin yükseltilmesi için öneriler sunulmaktadır.
Tülay Zorlu Mutfak tasarımı, birçok parametrenin birlikte ele alınmasını gerek­tiren ve içinde pek çok teknik detay barındıran bir konudur. Bazı temel ilkeler dışında konut mutfakları ve endüstriyel mutfakların tasarım prensipleri farklıdır. Birkaç örnek vermek gerekirse konut mutfaklarının tasarımında temel hedef, kulla­nıcı gereksinmelerini karşılamak iken endüstriyel mutfaklarda temel hedef, çalışanların sağlık, güvenlik, konfor gibi ihtiyaçları kadar iş verimliliği, işletmenin kazancı, hizmet kalitesi, müşteri mem­nuniyeti gibi faktörleri birlikte karşılamaktır. Bu yönüyle endüstriyel mutfakların tasarımı, bağlı olduğu işletme türüyle de ilişkili olarak disiplinler arası bilgi alışverişini de gerektirir­ken konut mutfaklarında tasarımı yönlendiren iki temel unsur, kullanıcıların istek ve gerek­sinmeleri ile estetik unsurlardır. Bu bağlamda endüstriyel mutfaklarda işlevsellik olgusu tasa­rımı yönlendiren en temel unsur olarak karşımıza çıkarken konut mutfaklarında işlevsellik ve estetik unsurlar birlikte ele alınır. Tüm bu gerçeklerin ışığında bu kitapta; konutların ve yeme içme hizmetlerini üstlenmiş iş­letmelerin kalbi olarak nitelendirilen endüstriyel mutfakların tasarımında etkili faktörleri, bu faktörlerin birbiri ile ilişkilerini ve tasarımda dikkat edilmesi gereken temel prensipler aktarılmaktadır.
Konut mutfakları ve endüstriyel mutfakların tasarımında; iş akışıyla ilişkili mekân örgütlen­mesi, ekipman seçimi, kullanıcı özelliklerinin tasarıma etkisi, sabit donatılarda kaplama mal­zemelerinin çeşitleri, özellikleri, görsel konfor koşulları, konut mutfaklarında stiller gibi konu­larda temel bilgi ve tasarım prensiplerinin anlatıldığı bu kitabın; tasarımcı adayı öğrencilere ve tasarımcılara yol gösterici olması amaçlanmıştır.

1. Mutfak Konutları
2. Konut Mutfaklarında Yer Alan Eylemler ve Eylem Alanları
3. Konut Mutfaklarında Yer Alan Ekipman ve Donatılar
4. Mutfak Tasarımında Kullanıcı Faktörü
5. Mutfaklarda Aydınlatma
6. Mutfak Tipleri ve Tasarım İlkeleri
7. Mutfak Stilleri
8. Endüstriyel Mutfaklar
Meltem Yaşdağ Yüz yıl önce imzalanan Lozan Antlaşması, yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti'ne siyasi ve ekonomik bağımsızlık kazandırırken görüşmeler sırasında gündeme gelen zorunlu nüfus mübadelesi her alanda büyük değişime neden olur. 30 Ocak 1923 tarihinde Türk ve Rum heyetler arasında imzalanan "Türk ve Rum Ahalinin Değişimine Dair Sözleşme ve Protokol" gereği Türkiye’de ve Yunanistan'da doğup büyümüş yüz binlerce insan karşılıklı olarak ana yurtlarına veda eder. Bu ayrılış, mübadillerin hayatında etkisi yıllarca devam edecek olan aidiyet, kimlik ve kök arayışı ile sonuçlanır. Türkiye'de mübadelenin maddi ve manevi yıkıcı etkisini derinden yaşamış yerlerin ilk sırasında Samsun ve köyleri gelir. Samsun Bafra'ya bağlı Sürmeli köyü, coğrafi yapısı ve ailelerin göç sonrası üretim hayatına katılmalarına bağlı olarak 1930-1940 yılları arasında seri bir şekilde konut inşasına tanık olur. Ortaya çıkan evler, mübadillerin geçimlerini sağlamaya başladıkları andan itibaren önce malzeme temini, sonra da yıllara göre yapabildikleri ölçüde inşa ettikleri yapılardır. Kitapta, Samsun'un Bafra ilçesine bağlı Sürmeli Köyü'nde devlet desteğiyle yapılan numune köylerden ya da mübadele öncesinden kalan evlerin (emval-i metruke) onarılarak kullanımından bağımsız bir şekilde, mübadillerin kendi imkânları ile 1930-1940 yılları arasında yaptığı köy evleri anlatılmaktadır. Çalışmada, sırasıyla evlerin kimler tarafından hangi tarih koşulları altında yapıldığı, mimari özellikleri ve neyi sembolize ettikleri karşılaştırma yapılarak ele alınmıştır. Kitabın amacı, Türkiye'de mübadeleye ilişkin somut kültürel miras çalışmaları arasında ağırlıkla 1930 sonrası inşa edilmiş ve mübadele ile Türkiye'ye gelmiş ailelerin yaptığı kırsal yerleşimlerdeki evleri ayrı bir başlık altında toplayacak yeni bir “mübadil evi” kavramını tanımlamaktır.
Ayşegül Işık, Ayşegül Ünal Saraç, Beyza Hıdır, Derya Elmalı Şen, Eda Aktürk, Emine Ayyıldız, Emrullah Kahraman, Esma Nur Kolbaşı, Fatma Yetim, Feride Öksüz Gül, Gonca Seven, Hatice Hale Yurttabir, İbrahim Hakan Karataş, Mustafa Şahin, Orhan Yılmaz, Semiha Şahin, Seyhan Bekir, Somayyah Radmard, Yaşar Yumak, Yeşim Güleç Aslan “İnsan, Erişim ve Beceri Odaklı Mekânlar”
Okul yapıları, çocuğun karşılaştığı ilk sosyal/kamusal mekânlardır. Hayatımızın en kritik dönemi olan çocukluk ve ilk gençlik yıllarımızı okulda geçiririz. Buna rağmen maalesef okullar, tasarımı ve estetiği üzerine çok az düşünülen yapılar olmuşlardır. Bu gerçeği, Türkiye'deki binlerce okulun, eğitim amaçlı yapının tasarım ve estetiğine baktığımızda açıkça görebiliriz. Diğer taraftan hayatın her alanındaki değişim ve dönüşüm eğitim ortamlarını da çok yönlü olarak etkilemekte, dönüşmeye zorlamakta; yeni gereksinimler, eğitim ortamlarının yeni işlevlere sahip olmasını gerektirmektedir.
Bu kitap, Türkiye'de ve dünyada eğitim yapılarının tasarım ve estetiğine ilişkin bilgi ve birikimi derlemek amacıyla hazırlanmıştır. Eğitimcilerin, girişimcilerin, yöneticilerin, politikacıların, mimarların ve mühendislerin eğitim yapıları üzerine bir kez daha düşünmelerine vesile olacak ipuçlarını paylaşmayı amaçlamaktadır.
Öğretmenlerin, okul yöneticilerinin, eğitim yöneticilerinin, akademisyenlerin ve mimarların katkıda bulunduğu bu mütevazı eser, okul tasarımı ve estetiği konusunda arayışta olanlara bir kapı aralayacaktır.
Sibel Akyıldız, Nurcan Armağan İstanbul'un Anadolu Yakası'nda bulunan ve yoğun yapılaşmaların arasında doğal hâli ile kalma çabası veren bir vaha: Validebağ Korusu. Koru bizlere, içerisinde bulunan Osmanlı İmparatorluğu'ndan günümüze ulaşmış yapıları ile kültürel ve tarihsel; doğal yeşil alanları ve bitki örtüsü ile ekolojik bir emanettir. Validebağ Korusu'nun doğal hâli ile gelecek kuşaklara aktarılmasını sağlamak için gösterilen çaba ise toplumsal mücadele tarihinin kıymetli örneklerindendir. Bu kitap, Koru’yu korumak için verilen mücadelenin tarihi ve Koru'nun tarihsel, kültürel, doğal unsurlarını diri tutmak adına bir tarihsel hafıza oluşturmak için hazırlanmıştır çünkü inanıyoruz ki bugünümüze, yarınımıza ve geleceğimize sahip çıkmanın ön koşulu onları diri tutmaktır!
Murat Yakar, Fatma Bünyan Ünel, Lütfiye Kuşak Üçgen Şeklindeki Parsellerin Bölümü Bir Köşe Noktasından Bölüm Bir Kenar Üzerinden Verilen Bir Noktadan Doğru ile Bölüm Tabana Bağlı Doğru ile Bölüm Yüksekliğe Paralel Doğrularla Bölüm Dörtgen Şeklindeki Parsellerin Bölümü Verilen Bir Noktadan Geçen Doğru ile Bölüm Tabana Paralel Doğru ile Bölüm Çokgen Şeklindeki Parsellerin Bölümü Verilen Bir Noktadan Geçen Doğru ile Bölüm içermektedir.
Aslı Can Bu kitap; 1877-1956 yılları arasında yaşamış Alman mimar Paul Bonatz'ın Türkiye'de geçirdiği yıllara odaklanır. 1916, 1927 ve 1942 yıllarında muhtelif sebeplerle üç kez Türkiye'yi ziyaret eden olan mimar, 1943-1954 arasında ise ülkede yerleşik olarak yaşar. Bu metin, bir yandan Bonatz'ın Türkiye'deki ideolojik ve morfolojik üretimlerini ortaya koymaya çalışmak, diğer yandan söz konusu üretimlerin ülkenin mimarlık ortamında çarptığı yüzeyleri tespit edebilmek adına adı geçen yıllar ekseninde bir mimarlık tarihi okuması yapmayı dener. Bu iki paralel okuma, Bonatz'ın Türkiye ve Türkiye'deki mimarlık çevreleriyle kurduğu ilişkiyi doğru yorumlayabilmek adına oldukça kritiktir.
Bu çalışmanın ana fikri, Paul Bonatz'ın bir iktidar figürü olması üzerine kurulur. “Millî Mimari” söylemi bağlamında, Türkiye'ye geldiği andan itibaren muhtelif birçok yöntemle iktidarını pekiştiren Bonatz'ın kullandığı tüm mecralar yakından incelenir ve tüm detaylarıyla analiz edilir. Sürekli olarak birbirini üreten bir sarmal içerisinde kıvrılan söylem ve iktidar dahilinde Paul Bonatz'ın pozisyonu anlaşılmaya çalışılır.
Paul Bonatz'ın Türkiye Yılları adlı bu çalışma, Paul Bonatz'ın Türkiye'de geçirdiği yıllar üzerine yapılmış en kapsamlı çalışmalardan biri olma iddiasındadır. Aynı zamanda bir mimarlık tarihi anlatısı ortaya koymak suretiyle Bonatz'ın üretimlerinin altını doldurmaya çalışarak literatüre kendi konusu dâhilinde önemli bir katkıda bulunmayı amaçlamaktadır.
Murat Zencirkıran Peyzaj Bitkileri serisinin ilki olan “Peyzaj Bitkileri-I” kitabı, süs bitkisi olarak yetiştirilen ve tasarım çalışmalarında tasarım bitkileri olarak kullanılan açık tohumlu bitkilerin tanıtılması, kullanım ilkelerinin değerlendirilmesi ve üretiminin doğru bir şekilde yaygınlaştırılmasına katkı sağlamak amacıyla üniversitelerin değişik fakültelerinde ve meslek yüksekokullarında konu ile ilgili eğitim alanlara (Peyzaj Mimarı, Ziraat Mühendisi, Orman Mühendisi, Mimar ve Teknikerler), doğa severlere, evlerinin bahçelerinde bu bitkiler ile uğraşanlara, aynı zamanda üreticilere uygun, yalın bir yazım dili ve renkli resimlerle hazırlanmıştır. Kitap içerisinde 31 adet açık tohumlu bitki cinsi incelenmiş ve bu cinslerin yayılma alanları, tanıtımı, ekolojik istekleri, önemli türleri, peyzajda kullanımları ve üretim teknikleri ayrıntılı bir şekilde anlatılmıştır.
Aslı B. Korkut, Tuğba Kiper Tüm dünyada ve ülkemizde önemli bir bilim ve meslek dalı olan peyzaj mimarlığı; doğal ve kültürel çevrelerin planlanması, tasarımı, onarımı, yönetimi ve korunmasında önemli rolü olan en etkin mesleklerden biridir.
Peyzaj mimarlığının hedefinde; doğa, kültür, sanat, çevre ve mekân kavramları vardır. Üst ölçekte; arazi biçimleri, makro iklim, jeolojik yapı, doğal bitki dokusu, yerleşim dokusu, sivil mimari yapı gibi değerler, alt ölçekte ise ağaçlar, binalar, yollar, göller, akarsular gibi değerler peyzajın birer elemanıdır. Dolayısıyla peyzaj ve peyzaj mimarlığı, dış mekân yaşam ortamlarının biçimlenmesinde önemli bir yere sahiptir. Aynı zamanda insanın sosyal yaşamı ve beden - ruh sağlığı ile dış mekân kullanım biçimleri arasında da güçlü bir ilişki vardır.
Bu yaklaşım çerçevesinde, “Peyzaj Mimarlığına Giriş” başlıklı bu kitap; peyzaj mimarlığına ilişkin temel kavramların yanı sıra, mesleğin gereklilikleri, önemi, amacı ve kapsamı doğrultusunda çalışma konularının genel bir değerlendirilmesini içermektedir. Kitap, hem çevresel farkındalık oluşturmak hem mesleğin gerekliliklerini ortaya koymak hem de peyzaj ve peyzaj mimarlığı alanında temel kavramları açıklamak amacı çerçevesinde; mesleğe ilgi duyan kişiler ile peyzaj mimarlığı eğitimi alan lisans - lisansüstü öğrencilerin ve yakın meslek dallarında çalışanların yararlanabileceği yardımcı bir kaynak niteliği taşımaktadır.
Kitapta, peyzajın kelime anlamından başlayarak mesleki tanım ve kavramlar, yasal ve yönetsel süreç, peyzaj mimarlarının sorumlulukları, görev ve yetki alanları, mesleğin tarihsel gelişim sürecindeki kırılma noktaları, öncü isimler, tasarımda kullanılan yapısal ve bitkisel elemanlar, planlama ve tasarımda farklı yaklaşımlar, peyzaj değerlendirme yöntemleri gibi başlıca konular kuramsal bir örgü içinde yalın ve anlaşılabilir bir dil ile açıklanmıştır.
Peyzaj mimarlığı ile ilgili çok sayıda çalışmaya atıfların yapıldığı kitabın kaynaklar bölümü de kapsamlı bir literatür listesi ile desteklenmiştir.
Hüseyin Kurt - Fetullah Arık Bilindiği gibi Jeoloji Bilimi; Fizik, Kimya, Matematik ve Biyoloji ile birlikte beş temel bilimden biri olup Jeoloji Mühendisliği Jeoloji biliminin temel uygulama alanıdır. Jeoloji Mühendisliği başta ülke çapında mekânsal strateji planlarından başlayarak her ölçekte planlama için yerleşime uygunluk değerlendirmelerinde, yerleşime uygun olan inşa edilecek bina ve bina türü yapıların zeminleri ile karayolu, köprü, geçit, baraj, tünel vb. mühendislik yapılarının yerleşeceği zeminlerin ve geçeceği güzergâhın fiziksel parametrelerini ortaya koymayı hedefleyen saha ve laboratuvar çalışmalarını yapmaktadır. Öte yandan yapıların imalinde kullanılacak doğal yapı malzemeleri ile sanayi ve enerjinin temel hammaddeleri olan metalik maden, endüstriyel hammadde, enerji hammaddeleri, değerli ve yarı değerli taşlar, su, jeotermal, petrol, doğal gaz, kömür, vb. doğal kaynakların aranması, bulunması ve potansiyelinin belirlenmesinin yanısıra bu kaynakların üretimi esnasında ve sonrasında çevre ile etkileşimini araştırmaktadır. Jeoloji biliminin yukarıda özetlenen bu temel prensipleri, günlük hayatımızın pek çok alanında yaygın olarak kullanılmaktadır. Ancak uygulamada bu gerçeklik bazen ihmal edilmekte ve jeoloji bilimi ne yazık ki sebebi yine jeolojik olan deprem, heyelan, sel, obruk, tsunami vb. felâketlerden sonra hatırlanmakta, bir süre yoğun tartışmalara konu olmakta ve yeni bir felâkete kadar da unutulup gitmektedir. Oysa felâketlerle başa çıkmanın en etkin yolu, onların nedenlerini iyi anlamak ve doğal jeolojik olaylar afete dönüşmeden gerekli önlemleri almaktır.
“Planlama, Yapı ve Çevre İçin Jeoloji” adı verilen bu eserde; planlama ve jeoloji ilişkisinin genel bir tanımından sonra, mekânsal planlama, yapı, çevre ve jeoloji ilişkisi, yerkabuğu hareketleri, yerkabuğunun yapıtaşları olan mineraller ve kayaçlarla onların kullanım alanları ve teknolojik özellikleri açıklanmıştır. Ülkemizin üzerinde bulunduğu coğrafyanın deprem kuşağında bulunması nedeniyle depremler, insan – tabiat kesişmesinde önleyemediğimiz doğa olaylarından volkanik faaliyetler ve heyelânlar ile hayatın en temel gereksinimlerinden biri olan sular ve neden oldukları afetler ayrı bölümler halinde verilmiştir. Ayrıca; doğal kaynaklar ve enerji kaynakları ile bunların kullanımı ve çevresel etkileri, hava ve çevre kirliliği, atıklar ve atık yönetimi konuları da aydınlatılmaya çalışılmıştır. Son bölümde ise planlama ve yapı üretim sürecinde jeolojik ve jeoteknik verilerin kullanılması ile ilgili temel prensipler verilmiş ve uygulama örnekleri anlatılmıştır.
K. Mert Çubukçu Bu kitabın yazılış nedeni, planlama disiplininde 1960'lı yıllardan itibaren geliştirilmeye başlanan ve artık klasikleşmiş sayısal yöntemlerin toplandığı bir kaynak yaratmaktır. Kitap yazılırken 100'e yakın yabancı kaynaktan yararlanılmış ve her teknik son derece sade bir dille anlatılmıştır. Uygulamada kullanılabilmesi için anlatılan her teknik için hiç bir basamak atlanmadan çözülmüş sayısal örnekler bulunmakta ve bu örneklerin çözümü için hiçbir özel bilgisayar yazılımı gerekmemektedir. Kitabın sade dili ve hiçbir basamak atlanmadan aktarılan sayısal örnekleri sayesinde bu kitap üniversiteden yıllar önce mezun olmuş ve planlama pratiği içindeki tüm şehir plancıları için aranan ve özlenen bir başvuru kitabı durumundadır. Beşinci basımı yapılan bu kitap; coğrafya, istatistik, ekonomi ve ekonometri dallarına ilgi duyan okuyucular tarafından ilgi ile karşılanmıştır.
K. Mert Çubukçu Bu kitabın yazılış nedeni; başta planlama ve coğrafya olmak üzere mekânsal bilimler olarak tanımlanabilecek alanlarda yaygınlıkla kullanılan klasik istatistik ve mekânsal istatistik yöntemlerinin yalın bir dil ve dört işlem ile sınırlı aritmetik bilgisi ile okuyucuya sunulmasıdır. Kitap yazılırken 80'i aşkın yabancı kaynaktan yararlanılmış ve her teknik son derece sade bir dille anlatılmıştır. Anlatılan tekniklerin uygulamada rahatlıkla kullanılabilmesine yönelik olarak kitap kapsamındaki her yöntem hiçbir basamak atlanmadan çözülmüş sayısal örneklerle desteklenmiştir. Bu örneklerin çözümü için hiçbir özel bilgisayar yazılımı gerekmemektedir.
Kitabın hedef kitlesinin bir bölümünü başta planlama ve coğrafya olmak üzere mekânsal bilimlerde öğrenim gören lisans ve lisansüstü düzeydeki öğrenciler oluşturmaktadır. Kitaptaki örneklerin tamamı “mekân” odaklıdır ve hedef kitlenin ilgi alanına uygun olarak kurgulanmıştır. Ayrıca, mekânsal analizlerin işlendiği sosyal, fen ve beşeri bilimlerde okutulan dersler için de bu kitap, potansiyel kaynak kitap niteliğindedir. Yazımında kullanılan sade dil ve hiçbir basamak atlanmadan aktarılan sayısal örnekler sayesinde bu kitap, üniversiteden yıllar önce mezun olmuş, kamu ve özel sektörde mekânsal ve istatistiksel analizler üreten uygulamacılar için de aranan ve özlenen bir başvuru kitabı olacaktır.
Kitap, klasik istatistik yöntemlerinin mekânsal analizlere yönelik olarak yeniden ele alındığı alan olan “mekânsal istatistik” açısından da Türkiye'de bir ilk olma özelliğini taşımaktadır. Kitapta aktarılan “mekânsal istatistik” yöntemlerinin tamamına yakını coğrafi bilgi sistemlerine yönelik yazılımların standart parçaları haline gelmişse de, bu yöntemlerin anlatıldığı Türkçe bir kitap yayımlanmamıştır. Dolayısıyla bu kitap, bu alanda sıklıkla kullanılan yöntemleri, kullanıcıları için bir “kara kutu” olmaktan çıkartma gayesini de taşımaktadır.
A. Halim Orta Bu eserde, rekreasyon alanlarında uygulanacak bir yağmurlama ve damla sulama sisteminin projeleme kriterleri açıklanmıştır. Bu amaçla, öncelikle toprak – bitki – su ilişkileri, sulama suyu kalitesi, bitki su tüketimi ve sulama suyu ihtiyacı gibi temel sulama bilgileri, örnekler ve paket programlar ile anlatılmış, daha sonra ise peyzaj alanlarında uygulanacak yağmurlama ve damla sulama sistem unsurları tanıtılmıştır. Ayrıca, baştan sona çözümlenmiş üç sulama projesinde tüm anlatılanlar uygulanarak, okuyucuya çok fayda sağlayacak örnek proje çözümleri sunulmuştur.
Kitap; sade bir dille, yalın bilgiler içerecek şekilde hazırlanmış, konuyla ilgili çalışan tüm mühendis ve teknisyenlere, uygulamada başka kaynak arama ihtiyacı bırakmayacak biçimde oluşturulmuştur.
Eserin yukarıda belirtilen özellikleri ile sulama konusunda eğitim alan ziraat fakülteleri, inşaat fakülteleri, peyzaj mimarlığı ve yüksekokul öğrencilerine, alanda çalışan tüm mühendis ve teknisyenlere fayda sağlaması ümit ve temennimizdir.
Zeynep Uludağ, Gülşah Güleç Sanat ve mimarlık ilişkisi, bugün özellikle mimarlık, sanat ve tasarım okullarında ilgi çeken ve merak uyandıran bir konu olarak güncelliğini korumaktadır. Bu konuyu ele almak üzere Gazi Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nde, 2013 ve 2014 yıllarında Uluslararası Kış Okulu Araştırma ve Eğitim [Winter School International Research and Education (WIRE)] programı gerçekleştirilmiş; ana teması “Sanat ve Mimarlık” (“Art and Architecture”) olan bu programın alt temaları, “Mimari Enstalasyon” (2013) (“Architectural Installation”) ve “Mimari Sahne” (2014) (“Archi-Stage/Scene”) olarak belirlenmiştir. Bu kitap, Kış Okulu’nun (WIRE) ürünüdür. Kitapta sanat ve mimarlık ilişkisi üzerine akademik tartışmaların yapıldığı yazılar yer almaktadır. Kitapta ayrıca WIRE programı kapsamında gerçekleştirilen söyleşiler, sunuşlar ve stüdyo çalışmalarını içeren yazılar bulunmaktadır. Kış Okulu’nun (WIRE) “Mimari Enstalasyon” ve “Mimari Sahne” olan alt temaları, mekanın yeni bir bakış açısıyla ele alınmasını sağlamıştır. Kış Okulu katılımcıları, sanatsal bir bakış açısıyla hem mekan hem de çevre üzerine yenilikçi ve yaratıcı yaklaşımlar geliştirmiştir. Kitapta katılımcıların daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış olan, sanat ve mimarlık arakesitinde duran tasarım projelerinin tamamına proje yürütücülerinin tasarım sürecini anlatan makaleleri eşliğinde yer verilmiştir. Bu nedenle editörleri olarak kitabın mimarlık, sanat ve tasarım okullarındaki öğrenciler ve öğretim üyeleri için bir başvuru kaynağı olacağını umuyoruz. 2 yıl süren Kış Okulu (WIRE) sayesinde bizler, mimarlığın sınırlarını ve potansiyellerini deneyimleme fırsatı bulduk. Kitap, bu deneyimi sizlerle paylaşmak ve sizlere de yaşatmak için hazırlandı. Umarız sizler de, kitabın okuyucuları olarak, bizim kadar keyif alır ve heyecan duyarsınız.
Sanat ve mimarlık ilişkisi, bugün özellikle mimarlık, sanat ve tasarım okullarında ilgi çeken ve merak uyandıran bir konu olarak güncelliğini korumaktadır. Bu konuyu ele almak üzere Gazi Üniversitesi Mimarlık Bölümü’nde, 2013 ve 2014 yıllarında Uluslararası Kış Okulu Araştırma ve Eğitim [Winter School International Research and Education (WIRE)] programı gerçekleştirilmiş; ana teması “Sanat ve Mimarlık” (“Art and Architecture”) olan bu programın alt temaları, “Mimari Enstalasyon” (2013) (“Architectural Installation”) ve “Mimari Sahne” (2014) (“Archi-Stage/Scene”) olarak belirlenmiştir. Bu kitap, Kış Okulu’nun (WIRE) ürünüdür. Kitapta sanat ve mimarlık ilişkisi üzerine akademik tartışmaların yapıldığı yazılar yer almaktadır. Kitapta ayrıca WIRE programı kapsamında gerçekleştirilen söyleşiler, sunuşlar ve stüdyo çalışmalarını içeren yazılar bulunmaktadır. Kış Okulu’nun (WIRE) “Mimari Enstalasyon” ve “Mimari Sahne” olan alt temaları, mekanın yeni bir bakış açısıyla ele alınmasını sağlamıştır. Kış Okulu katılımcıları, sanatsal bir bakış açısıyla hem mekan hem de çevre üzerine yenilikçi ve yaratıcı yaklaşımlar geliştirmiştir. Kitapta katılımcıların daha önce hiçbir yerde yayınlanmamış olan, sanat ve mimarlık arakesitinde duran tasarım projelerinin tamamına proje yürütücülerinin tasarım sürecini anlatan makaleleri eşliğinde yer verilmiştir. Bu nedenle editörleri olarak kitabın mimarlık, sanat ve tasarım okullarındaki öğrenciler ve öğretim üyeleri için bir başvuru kaynağı olacağını umuyoruz. 2 yıl süren Kış Okulu (WIRE) sayesinde bizler, mimarlığın sınırlarını ve potansiyellerini deneyimleme fırsatı bulduk. Kitap, bu deneyimi sizlerle paylaşmak ve sizlere de yaşatmak için hazırlandı. Umarız sizler de, kitabın okuyucuları olarak, bizim kadar keyif alır ve heyecan duyarsınız.
---------------------------------------------------------------------------------------------
The relationship between art and architecture remains a challenging issue today, first and foremost in the domain of architecture, and particularly in art and design schools. To address this issue, the Winter School International Research and Education (WIRE) programme was run in the Gazi University Department of Architecture between 2013 and 2014, with the main theme being “Art and Architecture”, and the sub-themes determined as “Architectural Installation” (2013) and “Archi-Stage/Scene” (2014).
This book is a product of WIRE, including essays on the main theme of “Art and Architecture”, keynotes and the workshop studies conducted during the WIRE programme. The two subthemes, Architectural Installation and Archi-Stage/Scene, spurred new discussions on space, as well as critical assessments of the built environment, and this led the participants to attempt to develop different approaches to promoting their abilities and facing the challenges of modern society by analysing and understanding the changing environment.
We hope that the book will serve as a source of reference for both students and academicians alike in architecture, art and design schools. To discover the limits and potentials of architecture, WIRE has for two years presented a unique experience to the participants of the programme, and this book has been prepared to share this experience with its readers.
Zeki Yağız Bayraktaroğlu Bu kitapta; endüstriyel robotların tasarımı, analizi, benzetimi ve kontrolü için kullanılan matematiksel modeller konu edilmektedir. Açık kinematik zincirlerle tanımlanan seri manipülatörlerin modellenmesinde uygulanan analitik yöntemler, mühendislik bakış açısıyla sunulmaktadır. Analitik modelleme yöntemleri; geometri, kinematik, statik ve dinamik başlıkları altında, kolaylıkla programlamaya elverişli, sistematik bir yaklaşımla tanıtılmaktadır. Endüstriyel robotlarda yaygın olarak karşılaşılan seri manipülatör yapıları için ayrıntılı uygulama örnekleri verilmektedir.
Kitap; üniversitelerin Makine, Elektrik-elektronik, Mekatronik, Kontrol ve Bilgisayar gibi mühendislik bölümlerinde, lisans ve lisansüstü programlarda verilen robotik derslerinde izlenebilecek temel bir kaynak olarak hazırlanmıştır. Kitap ayrıca robot tasarımı, analizi ve uygulaması konularında çalışan mühendis ve araştırmacılar için bir başvuru kaynağı olarak değerlendirilebilir.
Tansel TÜRKDOĞAN Bu kitap, bir sanat tarihi kitabı değildir. Kitap, sanat tarihi disiplini metodolojisi ile oluşturulmadığı gibi, sanatın tarihinin “resmi” kronolojisinden çok sanatın “öteki” dinamikleri çerçevesinde algılama pratiği olarak okunmalıdır. Modernizm'in eksik bıraktığı veya ısrarla görmezden geldiği gölge alanlara bakmaya çalışan, sanatı yüzyıllar boyu sadece belirli toplumsal dinamiklerle ve ağırlıklı olarak artistik dinamiklerle okuma ve ifade etme pratiğinin yerine, yeni bir okuma pratiği önerisi niteliği de taşımaktadır. Girilmesi yasak olan, ihmal edilen veya görmezden gelinen alanların, politikanın, ekonominin, sosyolojinin metodolojilerini kullanan, roller çalan, sorgulayıcı bir anlamda zorlayıcı hatta yapısökümcü ve bazen yıkıcı bir tavır ile sanatın seyrini anlama ve anlamlandırma çabasıdır bu kitap.
Bu okumalar bizi nereye götürür? Acaba 'Yeni bir Sanat Tarihi' buradan yola çıkılarak oluşturulabilir mi? Elinizdeki bu kitap, bu tartışma alanlarının, sorularının yanıtları üzerine düşünen bir çalışmadır.
Muteber ERBAY, Tülay ZORLU, Betül AKGÜL, Dilara ONUR, Aylin ARAS Bu kitap Sanat ve Mimarlık arakesitinde, resim sanatı üzerinden Kandinsky'nin çalışmaları temel alınarak, tasarım stüdyolarında form yaratma ve iç mekan çözümüne yönelik, denenmiş olan bir yöntemi tanıtmaktadır.
Kitap temel olarak iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde; Tasarım ve Yaratıcılık, Mimarlık Eğitiminde Tasarım Stüdyoları, Resim Sanatı ve Mimarlık, Soyut Sanat ve Kandinsky, Soyutlama Kavramı ve Mimarlık İlişkisi irdelenmektedir. İkinci bölümde ise, İç Mimarlık I. sınıf tasarım stüdyosunda uygulanan bir yöntem önerisi tanıtılmakta ve sonuç ürünler okuyucu ile paylaşıl-maktadır.
Meltem Özkan Altınöz Modernin sanayileşme ile hayata geçen uluslararası hikâyesinin en iyi takip edildiği alanlardan bir tanesi mimarlık ve şehircilik tarihidir. Sanayi toplumlarının ihtiyaçlarına cevap vermek zorunda kalan mimarlık pratiği sanayileşmeyle birlikte kendi estetik tabularını yıkar. Birçok örnekte gelenekselci tavırlar bir yana bırakılarak yeni malzemeler ve formların peşine düşülür. Kitapta sanayileşen dünya, mimarlık alanında deneyimlenen yenilikler, sanayi ve modern mimarlık kültürünün Türkiye’ye transferi ele alınmaktadır. Ağır sanayi yatırımının hayata geçirilmesinde alınan uluslararası yardımlar incelenmekte, özellikle İngiltere-Türkiye yakınlaşması değerlendirilmektedir. Böylelikle okuyucuya sanayileşmenin Türkiye’ye bütüncül modernist bir yaklaşımın sonucu olarak, Karabük kent örnekleminde deneyimlendiği üzere, modern kent argümanları ve mimari kültürüyle birlikte geldiği aktarılmaktadır.
Hüseyin Benli SolidWorks en yaygın olarak kullanılan üç boyutlu katı modelleme yazılımıdır. SolidWorks temel olarak bir bilgisayar destekli tasarım (3D CAD) olmasının yanında üzerinde barındırdığı test ve modül sistemleri sayesinde pek çok sektörde kullanılan bir programdır. AutoCAD kullanıcılarının çoğu, iki boyuttan üç boyuta geçiş için SolidWorks'ü tercih etmiştir. Bunun sebebi AutoCAD dosyaları ile en uyumlu 3D CAD yazılımının SolidWorks olmasıdır. SolidWorks makina, mobilya, plastik/sac kalıpçılığı, otomasyon, mekatronik, endüstriyel ürün tasarımı gibi birçok alanda kullanılmaktadır. SolidWorks ile katı parça tasarımı, yüzey modelleme, montaj, sac metal tasarımı, katı modelden teknik resim görünüşleri çıkarma, katı model montaj parçalara animasyon yaptırma ve kalıp tasarımı gibi işlemler başarı ile yapılmaktadır. Birçok üniversite, meslek yüksekokulu ve teknik lisede eğitimi verilmektedir. Hazırlanan bu kitapta SolidWorks ile tekli üç boyut ve çoklu (montaj) parçaların çizimi detaylı ve ayrıntılı olarak anlatılmıştır.
Turhan Yörükân Şehir, Konut ve Mahremiyet’i oluşturan yazıların büyük bir kısmı daha önce çeşitli dergilerde yayımlanmış yazılardan seçme yapılarak sosyolojik ve sosyal psikolojik, daha belirgin bir ifade ile sosyolojik bir sosyal psikoloji görüş açısıyla şehirsel yapı, şehir yenilenmesi, kentsel dönüşüm ve yarattığı problemler, normsuzluk, suçluluk, nüfus yoğunluğu, şehirsel yozlaşma, şehir çevresinin bozulması, konut, konutta yoğunluk, beden ve ruh sağlığı, kişisel ve kamusal alan ile mahremiyet konularına; şehir ve konutlarda pek farkına varmadan yaşadığımız çeşitli problemlere dikkat çekmek ve halkımızı aydınlatmak amacıyla hazırlanmıştır.
Kitabın yazarı Turhan Yörükân, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü’nde eğitim görmüş, Felsefe Bölümü’nde Ord. Prof. Dr. Aydın Sayılı’nın uhdesinde faaliyet gösteren İlim Tarihi Kürsüsü’nden 1950 yılında mezun olmuş ilk kişidir. Mezun olduğu yıl açılan asistanlık sınavını pekiyi derece ile kazanarak Psikoloji ve Pedagoji Kürsüsü’nde göreve başlamıştır. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde psikoloji ve pedagoji, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde sosyoloji, sosyal psikoloji ve araştırma metodolojisi dersleri vermiştir. Edebiyat Fakültesinde bulunduğu sırada başladığı Yüksek Savunma Akademisi'ndeki konferanslarına İmar ve İskân Bakanlığında görev yaptığı dönemde de devam etmiştir. 47 yaşında emekliye ayrıldıktan sonra da ilmî çalışmalarını sürdürmüştür. Turhan Yörükân, otuzun üzerinde kitabın yazarı ve editörüdür. Bilimsel dergilerde yayımlanmış pek çok makalesi bulunmaktadır.
Nusret Şekerdağ Öncelikle, su alma yerinden alınan su, bir şehre isale boru hattı ile götürülür. Bu isale hattı ile su götürülürken, bazı yerlerde basıncı kırmak için maslak bazı yerlerde ise suyu yüksek bir kota yükseltmek için pompa ve şehre giriş yerlerinde de hazne gibi elemanlar inşa edilir. Hazneye gelen su buradan şehir şebekesine verilir. Şehir şebekesinden evlere su verilir ve bu su atık su olarak kanalizasyon sistemine geri döner.
Bu kitapta; su alma sistemlerinin boyutlandırılması ve projelendirilmesi, isale hattının hidrolik hesapları ve bu hattın boy ve en kesitleri çizilerek hattın üzerinde meydana gelen basınçların ve pompaların yer ve gücünün hesaplanması, su haznelerinin suyu nasıl dengeledikleri, kotları ve hazne hacmi miktarının ne olması gerektiği, hazneden sonra şebekeye giren suyun şebekedeki basınçları, şebeke borularının hesaplanması yapılmaktadır.
Ayrıca su, kullanıldıktan sonra şehir kanalizasyon sistemine verilir. Kanalizasyon sistemi nasıl döşenir? Hidrolik hesabı nasıl yapılır? Yağmur suyu kanallarının hesabı nasıl yapılır? Bütün bu hesapları, bu kitapta bütün ayrıntısıyla bulmak mümkündür. Ayrıca kitaba, uygulamalı gerçek bir örnek konulmuştur.
Kitabın, inşaat ve çevre mühendisleri için faydalı olacağını düşünüyoruz.
Atilla Aykanat Yazarın daha önce yaptığı alan çalışmalarını derleyerek kitaplaştırmış olduğu yapı üretimi alanı pratikleri arasında yer alan sürdürülebilirlik ve gelecek için alternatif enerji kaynaklarının sürdürülebilirliğe olan katkılarının incelendiği bu eseri çok kıymetli bulmaktayım. Bu eserin yapı üretim sistemi meslek alanlarında yenilenebilir enerji kaynakları hakkında farkındalık yaratabilmesi, böylece yapı üretim sistemindeki aksaklıkların giderilmesine fayda sağlayarak sürdürülebilir yapı üretiminde amaca ulaşılmasına katkı sağlayabilmesi açısından takdirle karşıladım.
Mesleki pratikler içinde güncel sorunlara eğilen ve etkili sonuçlar alınmasında yapısal sorunlara değinen bu kitabın bilimsel alanda ve öğrenciler için de son derece yararlı olacağına inanıyorum.
Prof. Dr. M. Harun Batırbaygil
Yazarın ifade ettiği sürdürülebilirlik kavramı açısından gelecek kuşaklar için sosyal, kültürel, bilimsel, doğal ve insan kaynaklarının tümünün ihtiyatlı, etkin ve bilinçli şekilde kullanılmasının önemi, yapı üretimi alanında sorumluluk taşıyan bizler için büyük bir mesuliyettir. Bunlardan enerji, bugüne kadar olduğu gibi gelecekte de insanlık için temel bir sorun olma özelliğini sürdürecektir.
Sürdürülebilir gelecek için alternatif enerji kaynaklarını ayrıntılı olarak tanımlayan ve bunlar hakkında kıymetli bilgileri içeren bu eser, yapı üretimi alanında bilinenlerin üzerine ek teknik bilgi ve öneriler de sunmaktadır. Bu alanda etkinlikleri olan mimar, mühendis ve teknisyenler için kıymetli bir kılavuz kitabı olmasının yanı sıra mesleki öğrenim ve eğitimlerini sürdürenler için de kıymetli bir kaynak olacağını, aynı konuda verdiğim derslerdeki bilimsel deneyimlerime dayanarak şahsi kanaatim olarak bildiririm.
Prof. Dr. Mustafa Yılmaz Kılınç
İhtisas alanım (doçentlik); Yapı Bilgisi, Yapı Bilgisi kapsamında Yapı Elemanları, Yapı Bilgisi, Malzeme ile Uygulama Projeleridir. Yazarın 2012-2015 öğretim üyeliği yıllarında çalışmalarını başlattığı “Sürdürülebilir Gelecek İçin Alternatif Enerji Kaynakları” başlıklı bilimsel çalışmanın önemli bir mesleki boşluğu gidereceği kanısındayım. Kitap, içerik açısından çalışma alanım olması nedeniyle tarafımdan ayrıntılı olarak incelemeye alınmıştır.
Kitabın başından sonuna mimarlık ve mühendislik öğrencilerine olduğu kadar bu mesleği uygulayan mimar ve mühendislere kıymetli bir kılavuz olma niteliğini taşıyan yararlı bir çalışma olduğu kanaatini taşımaktayım.
Prof. Dr. Mehmet Rıfat Hulusi Çelebi
Burak Korkmazyürek, Burcu Onat, Burcu Uzun, Erkan Polat, Kemal Mert Çubukçu, Muhammed Özgür Oğuz, Yasemin Şentürk Gelecek nesillerin sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı, küresel iklim değişikliği ve doğal kaynakların hızla tükenmesi tehlikesi nedeniyle tehdit altındadır. Küresel enerji tüketiminin en az %60'ı kentlerde gerçekleşirken, tüketilen tüm kaynakların en az %30'undan inşaat sektörü sorumludur. Bu bağlamda, kentler ve toplumlar, üretim ve tüketim tarzlarında hızlı ve köklü bir değişim geçirme zorunluluğuyla karşı karşıyadır.
BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferanslarının (COP) yıllık raporları, küresel ısınmada geri dönülemez eşiğe çok yaklaşıldığının, devlet bürokrasilerinin hantallığının, kısa vadeli çıkar çatışmalarının gelecek nesillerin yaşama hakkını âdeta yok saydığının ispatı niteliğindedir. Buna karşın giderek gelişen sivil küresel iklim hareketinin daha da büyütülmesi ve tüm dünya toplumları geneline yaygınlaştırılması hayati önem kazanmaktadır; küresel iklim değişikliği ile başa çıkma mücadelesi sadece devlet yönetimlerinin inisiyatifine ve uluslararası ilişkilerin hantallığına bırakılamayacak kadar yaşamsal ve elzemdir.
Bu kitap, bu perspektifle çağrısı yapılan ve “Sürdürülebilir Kent Planlama Ekseninde” ekoloji, ekonomi, toplum üst temaları altında çeşitlenecek bir serinin başlangıcını oluşturan kolektif ve bilimsel bir eserdir. Tüm başvurular editoryal değerlendirme sürecinden geçmiş, kitapta yer alan her bir çalışma, bilim kurulu tarafından kör değerlendirme yöntemi ile kritik edilmiştir.
Yayının en önemli hedefi akademik bilginin, akademik mecranın ötesine taşınarak toplumun her kesiminin erişimine sunulmasıdır.

Ufuk Fatih Küçükali, Hilal Türkdoğdu “İnsan demek, şehir demektir.” / W. Shakespeare

“Sürdürülebilir Kentsel Tasarım Kriterleri - İstanbul için Öneriler” isimli kitapta ilk olarak kentsel tasarım kavramı ve kentsel tasarım kriterleri ayrıntılı olarak ele alınmıştır. Ardından İstanbul'da belirlenen dört çalışma bölgesi bu kriterlere göre analiz edilmiş ve söz konusu bölgeler için kapsamlı ve ayrıntılı kentsel tasarım öneri ve çözümleri getirilmiştir.
Bu kitabın; başta Mimarlık, Peyzaj Mimarlığı, Şehircilik ve Kentsel Tasarım bölümlerinde eğitim gören lisans ve lisansüstü öğrenciler ve alana ilgi duyanlar için faydalı bir kaynak olması ve ders kitabı olarak okutulması; ayrıca bir dünya markası olan İstanbul kentine ilgi duyanlar ve İstanbul ile ilgili araştırma yapanlar için de başvuru kaynağı olması amaçlanmıştır.
E. Esra NANE Hiçbirimiz binbir emek vererek diktiğimiz, açmasını sabırsızlıkla beklediğimiz, günlerce sulayıp gübrelediğimiz çiçeklerimizin, çimlerimizi ve ağaçlarımızın bir böcek tarafından yenmesini, sararıp solmasını, kurumasını ya da bir mantar hastalığı yüzünden şeklinin bozulmasını istemeyiz.
Elinizde tuttuğunuz bu kitap emeklerinizin sonucuna ulaşmanız, para, emek ve sabır harcayarak oluşturduğunuzun bahçenizin uzun yıllar sağlıklı yaşaması için rehber niteliğindedir. Size yol gösterecek bir kaynaktır.
İçinde huzurlu ve mutlu yaşayacağınız rengarenk bahçeniz olması dileğiyle..
Sibel ECEMİŞ KILIÇ Şehir plancısı, basit bir bakış açısıyla yerin üstündeki kentsel gelişimi planlayan, yönlendiren kişidir. Ancak altyapısız bir kentin var olamayacağı gerçeği, plancının altyapı ile zorunlu ilişkisini kurar. Plancı; hem doğrudan kendisinin ürettiği kararlarla altyapıya ilişkin projelerinin biçimlenişini, maliyetlerini etkiler, hem de altyapıya ilişkin gelişimler planlamanın nesnesi olan kenti etkilediği için kenti kavramaya yönelik analizlerinde altyapının mevcut durumunu ve olası gelişim potansiyelini değerlendirmek zorundadır.
Kentsel altyapı tarihinin, kent tarihi kadar eski olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Çünkü altyapısız bir kentin varlığından söz etmek mümkün değildir. Bununla birlikte kentlerin gelişimden daha hızlı bir biçimde altyapı gelişmiş/çeşitlenmiştir ve bu gelişme eğilimi giderek hızını artırarak devam etmektedir. Bu gelişim eğilimi kentin mekânsal yapısı kadar kentte var olan sosyal-ekonomik yaşantıyı dönüştürmektedir. Bu durum kent plancılarının altyapı-kent ilişkisini daha doğru saptamaya/kavramaya yönelik bilgi birikimini artırmasını zorunlu kılmaktadır.
Diğer yandan kentleşmenin bugün ulaştığı boyutla, sadece yakın çevresinde değil küresel düzlemde çevreye etkileri önemli bir tartışma konusudur. Bu durum, kentsel teknik altyapıya ilişkin konuların sadece mühendislik boyutu ile değil ekolojik boyutu ile de ele alınması gerekliliğini gündeme taşımaktadır. Altyapı daha sürdürülebilir/yaşanabilir kentlerin planlanması ve tasarlanması hedefi içerisinde önemli bir parametre olarak ortaya çıkmaktadır. Bu kitap, özellikle kent plancılarının, altyapı ile kent, kentsel altyapı ile kent planlama ilişkisi üzerine bu paralelde düşünmesini sağlamaya yönelik olarak hazırlanmıştır.
Alpaslan Aliağaoğlu, Abdullah Uğur Şehirler, bünyelerinde barındırdıkları yoğun nüfusla birlikte merkezî konumları ile ürettikleri mal ve hizmetlerin çeşitli olması nedeniyle çevresindeki nüfusu da kendilerine bağlayarak, dünyadaki nüfusun çok büyük bir bölümünü doğrudan ya da dolaylı olarak etkilerler. Bu nedenle şehirler, doğası gereği kompleks ve hızla değişen bir yapıya sahiptirler. Bu yüzden şehirlerin planlanması zor, sorunları da fazla ve çeşitli olmaktadır. 1990’lardan itibaren gittikçe etkisini artıran küreselleşme de şehirlerin bu yapısını daha da karmaşık hâle getirmiştir.
Şehirlerin sorunlarının çözümü ve sağlıklı bir şehir gelişiminin sağlanması ancak şehirlerin çok yönlü olarak analiz edilmesiyle mümkündür. Eldeki bu çalışma, uzun bir geçmişe ve hızlı bir değişime sahip olan şehri ve bunu konu alan şehir coğrafyası konularını güncellemeyi ve şehirlerin çok yönlü olarak analiz edilmesine katkı sağlamayı amaçlamaktadır.
Fahri APAYDIN Günümüz dünya ekonomi sisteminde şehirlerin üstlendiği misyon daha da gelişmekte ve ülkelerin kalkınmasında şehirlere önemli görevler yüklenmektedir. Buna bağlı olarak ülkelerin önde gelen şehirleri arasında, turizmden ve ulusal ve uluslararası yatırımlardan daha fazla pay alma konusunda yoğun bir rekabet yaşanmaktadır. Bu rekabet daha fazla kaynak elde etme, başka yerlerdeki iş yerlerinin şehirlere taşınması, daha fazla yatırım çekme, daha fazla ziyaretçi çekme ve hatta daha fazla yerleşimci çekme alanlarında yoğun olarak görülmektedir. Bu yoğun rekabet ve insanların, paranın ve ürünlerin ülkeler ve şehirler arasında serbestçe dolaşabilmesi, şehirleri daha cazip yerleşim birimleri haline getirerek yukarıda sayılan unsurların gerçekleştirilmesinin yanında, yerli halkın şehirden ayrılmaması için tatmin ve mutlu edilmesini zorunlu kılmaktadır. Bu bağlamda şehir yöneticilerinin, şehre değer katmada önemli rolü olan pazarlama ilke ve yöntemlerinden daha fazla yararlandıkları görülmektedir.
Bu kitap, pazarlama biliminin geliştirdiği ilkelerin ve yöntemlerin şehir pazarlamasında ve şehirlerin markalaştırılmasında nasıl uygulanabileceğini incelemektedir. Bu amaçlinsanların bir şehre yatırım, şehri ziyaret etme ya da yerleşme kararı alırken geçirdikleri karar verme süreçleri incelenmektedir. Kitapta ayrıca şehirlerin pazarlanmasında uygulanabilecek stratejik pazarlama planlamasına değinilmektedir. Buna ilave olarak şehrin stratejik imaj yönetiminin nasıl etkin bir şekilde yapılabileceği de analiz edilmektedir. Kitapta ayrıca, şehirlerin insanlarla kurdukları iletişim biçimleri, iletişimde kullandıkları araçlar ve bunların planlanması anlatılmaktadır. Dünya ekonomilerinde yaşanan değişiklikler şehirler için yeni fırsatlar doğururken bir taraftan da tehditler yaratmaktadır. Şehirlerin yönetiminde etkili olan kişilerin rekabetçi bir ortamda ortaya çıkan yeni fırsatları ve tehditleri nasıl yönetebilecekleri de kitapta analiz edilmektedir. Bir hizmet endüstrisi olan turizmin şehirlerin pazarlanmasında önemli bir yeri bulunmaktadır. Bu nedenle kitapta aynı zamanda turizmle ilgili gelişmekte olan bazı trendlere ve gelişmelere de değinilmektedir. Şehirlerin markalaşmasına ve pazarlanmasına şehirlerde düzenlenen kültürel faaliyetlerin nasıl katkıda bulunduğu ve bazı şehirlilik kavramları ve onların şehir pazarlamasındaki rolleri de kitapta incelenen konular arasındadır.
Ahmet Yazar, Anzavur Demirpolat, Elif Karakurt Tosun, Erdi Aksakal, Esra Işık, Gül Aktaş, Harun Biçakcı, Kadir Şahin, Kerem Özbey, Levent Taş, M. Yavuz Alptekin, Mustafa Poyraz, Nilüfer Öztürk Aykaç, Selin Bitirim Okmeydan, Yaşar Erjem Bu çalışma “şehir sosyolojisi” üzerine metodolojik olarak Türkiye'de yapılmış en kapsamlı çalışmalardan birisidir. Kitapta, on dört bölümde işlenmiş on altı başlık bulunmaktadır. Zira bölümlerden ikisi iki ayrı başlıktan oluşmaktadır. Bununla birlikte kitap Efradını cami, ağyarını mani bir tarzda titizlikle yazılmış olup kitabın hacmini ve sayfa sayısını artıracak gereksiz konu ve tartışmalara girilmeksizin, bir Şehir Sosyolojisi kitabında bulunması gereken konu ve hususlar her bir bölümün yazarı tarafından ustalıkla işlenmiş bir uzmanlık eseridir. Editörün yazdığı iki bölüm hariç, her bir bölüm, Türkiye'deki on beş farklı üniversiteden konunun uzmanı farklı bir akademisyen tarafından kaleme alınmıştır. Kitap, üniversitelerin Sosyoloji, Kamu Yönetimi ve Mimarlık gibi bölümlerinde ilgili derslerin eğitim materyalini sağlayabilecek metodolojiye sahip olduğu gibi Kent, Kentleşme ve Kent hayatının farklı boyutlarını araştıran çeşitli düzeylerden akademisyen ve araştırmacıların konu özelindeki bilimsel bilgi ihtiyacını karşılayabilecek derinlikte ve son olarak bu konuları bilimsel kitaplardan okuyarak nitelikli bir malumat edinmek isteyecek meraklı okuyucuların ihtiyacını da karşılayabilecek sadelikte komple bir kitaptır. Kitabın içerisinde yer alan ve on dört bölümde işlenen on altı ana başlığa göz atıldığında bu husus daha iyi anlaşılabilecektir.

• KENTİN DOĞUŞU VE GELİŞİMİ
• KENT SOSYOLOJİSİNDE TEMEL KAVRAMLAR
• SELÇUKLU'DAN CUMHURİYET'E ANADOLU TÜRK KENTLEŞME DENEYİMİ VE KENTSEL MEDENİYETİMİZİN TEMEL KARAKTERİSTİKLERİ
• SELÇUKLU VE OSMANLIDA ZANAATKÂRLARIN KENTLEŞMEYE VE KENT KÜLTÜRÜNE KATKILARI
• KENT KURAMLARI
• KENTLEŞME VE MODERNİTE
• KENT HAYATI VE KENT KÜLTÜRÜ
• BİR KENTLEŞME DİNAMİĞİ OLARAK GÖÇ
• KENT, KAPİTALİZM VE İKTİSADİ HAYAT
• KENTSEL YOKSULLUK
• KENT(LEŞME) VE SİYASET
• KÜRESEL KENTLER
• MODERN KENT, SANAYİLEŞME VE GECEKONDU
• SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ÇEVRE VE KENT(LEŞME): SÜRDÜRÜLEBİLİR KENTLEŞME
• KENTSEL DÖNÜŞÜM VE SOSYAL ADALET
• YENİ KENTLEŞME TRENDLERİ VE GELECEĞİN KENTLERİ