Mantık \ 1-1
Maurice Nédoncelle Kişi ve kişilik kavramları, metafiziksel ya da fiziksel dünyada sadece Tanrı ve insan için kullanılmaktadır. Çünkü kişiliğin özünde bulunan bilinç, ilişki, aşk, karşılıklılık, özgürlük ve irade gibi içsel yetilerin kendilerine atfedilebileceği varlıklar yalnızca Tanrı ve insandır. İnsan söz konusu yetilerin sonlu biçimlerine sahip iken Tanrı, onların sonsuz biçimlerine sahiptir. İnsanın kişiliğinin kaynağında Tanrı'nın kişiliğinin bulunması gerektiği düşüncesi tüm teist personalist filozoflar tarafından öne sürülür. Tanrı, varlıklar içerisinde sadece insanı kendi suretinde yaratmıştır. Tanrı'nın kendisi eğer gerçekten kişi ise insanı kendi suretinde yaratırken kişilik özelliklerinin bir kısmını ona geçirmesi, insanın kişi olarak varlık kazanmasının kaçınılmaz bir koşuludur. Bu bakımdan kişilik, Tanrı ile insan arasında ortak bir yön olarak karşımıza çıkar. Aşkın olan Tanrı ile içkin olan insan arasında eğer böyle ortak bir yan bulunmasaydı, o zaman, ikisi arasında birbirinin varlığının bilincinde olmayı gerektiren karşılıklı bir ilişkinin varlığından söz etmek de olanaksız olurdu.
Vedat Çelebi İlk olarak şunu belirtmek gerekir ki Türkiye'de zihin felsefesi bağlamında yapılan çalışmaların arttığı görülmektedir. Ancak bu çalışmalar, daha çok makale, tez ya da çeviri düzeyindedir. Dikkat çekilen bu husus, Amerikalı dil ve zihin filozofu olan John Roger Searle için de geçerlidir. Bu bağlamda literatürdeki söz konusu boşluğu gidermek adına bu eser, zihin felsefesinin temel problemlerini J. R. Searle'ün düşüncelerinden hareketle değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Dolayısıyla kitabın yazılmasındaki temel amaç, zihin felsefesinin temel kavram ve problemlerini Searle'ün zihin felsefesinden ve farklı filozoflardan hareketle detaylı bir biçimde karşılaştırmalı olarak ortaya koymaktır. Nitekim kitabın içeriği Searle ile sınırlı kalmamakta aynı zamanda zihin felsefesinin temel problemlerine değinen önemli birçok zihin felsefesi filozofunun düşüncelerini de içermektedir. Sonuç olarak bu kitapta Searle'den hareketle zihin felsefesindeki problemlerin daha kapsayıcı ve detaylı bir biçimde ortaya konulması ve bu doğrultuda da felsefe alanında Türkçe literatüre katkı sağlaması amaçlanmıştır.
Bu bağlamda kitabın hedef kitlesi; özellikle zihin felsefesi, bilinç, qualia, nörofelsefe, özgür irade ve yapay zekâ çalışmaları ile ilgilenen, başta felsefe olmak üzere psikoloji, sosyoloji, ilahiyat, iletişim bilimleri ile enformatik ve bilgisayar bilimleri alanlarındaki lisans, yüksek lisans ve doktora düzeyindeki öğrenciler ve akademisyenlerdir.
Tuncay Turna Nedir metafor? Bu soruyu; felsefe, edebiyat ve dilbilim alanlarının üçü de cevaplamaya çalışır. Böylece bu disiplinlerin verdikleri cevapların ortak noktaları, bize bir temel sunar. Ancak felsefe alanındaki araştırmalar, metaforu kendi özel yapısı kadar dilin ayrılmaz parçalarından birisi olması yönüyle de ele alır. Doğrusu sorunumuz sadece metaforu tanımlamak değil aynı zamanda metaforun ve dilin varoluşunu açıklayabilmektir. Böylece "Metafor nedir?" sorusu kadar "Metafor nasıl mümkündür?" ve "Dil, metaforla birlikte nasıl mümkündür?" soruları da önem kazanır. Son yarım yüzyılda analitik felsefe geleneğine ait anlam kuramları, bir alt başlık olarak metaforun da açıklamasını vermeyi daha sık yapar oldu. Bu çalışma analitik kuramların ilk örneklerinden hareketle John Searle ve Donald Davidson'ın metafor kuramlarını birbiriyle karşılaştırmalı olarak inceliyor. Bunun için öncelikle metafor konusunu edebiyat ve dilbilim yönüyle ele alıyor. Sonrasında Searle ve Davidson'ın dil ve anlam kuramlarını genel hatlarıyla ortaya koyuyor. Karşılaştırmalı incelemenin sonucunda ise metafor-dil olarak adlandırılan bir öneri sunuyor.
Halil İmamoğlugil Modern mantık, klasik mantığın sembolik bir dile başvurularak geliştirilmiş ve genişletilmiş bir hâlidir. Bu mantığa, klasik mantığın konu yönünden bir uzantısı ve yöntem bakımından da ileri bir aşaması gözüyle bakılabilir. Bu açıdan modern mantık, Aristoteles mantığının sembollerle sürdürülen bir devamı olarak nitelendirilebilir.
Modern mantık, günlük dildeki çıkarımları, matematik diline benzeyen sembolik bir dile çevirip denetlemeyi sağlar. Bu mantıkta, neredeyse matematiğin ispatlarında görülen bir kesinlikle denetleme yapılabilir. Denetleme yöntemlerinden doğruluk tablosu ve çözümleyici çizelge, günlük dilden sembolik dile aktarılan akıl yürütmelere uygulanır.
Modern mantık, dilin yapısal özelliklerinin bütünüyle saptanabilmesi için dilin çözümlendiği önemli bir uygulama alanıdır. Bu işleviyle ana dili daha doğru kullanabilmeye yardımcı olur.
Modern mantık, mantık unsurlarını sembollerle ifade etmekte ve bu sembollerle işlemler yaparak sağlam çıkarımlara ulaşmayı amaçlamaktadır. Bu mantık en genel anlamda, bir aradaki ifadelerin tutarlılığı ile akıl yürütmelerin geçerliliğine ilişkin formları araştırmaktadır.
Modern mantık, bütün bilimlerin ve felsefenin temel yöntemidir. Tüm düşünme alanlarında ve bilgi türlerinde kullanılmakta ve felsefenin tüm alanlarına uygulanabilmektedir. Bilim, teknik ve felsefe alanlarında mantık disiplinini öğrenmeden sadece sezgisel yolla mantık kanunlarını kullanmak yeterli değildir. Tam aksine, bu yeni alanlarda modern mantığa ait veri ve sonuçları ayrıntılı bir şekilde öğrenmek gereklidir. Matematik bilmeden fizik öğrenilemediği gibi modern mantığı bilmeden analitik felsefe veya bilim felsefesi öğrenilemez.
Hüseyin Batuhan Bu eşsiz eser, Hüseyin Batuhan’ın Batıda Tolerans Fikrinin Gelişmesi adlı kitabı ile daha önce kendisinin kitaplaştırmadığı, içten içe tolerans konusunu işlediği, toleranssızlığın (hoşgörüsüzlüğün), fanatizmin, akıl ve bilim-dışılığın her türlüsünün modern mantık, özellikle semiyotik açısından bir tahlilinin yapıldığı yazılarını bir araya getirmek amacıyla hazırlanmıştır. Hazırlanan bu kitapta Hüseyin Batuhan’ın semiyotik ile ilgili yazıları tolerans ile ilgili fikirlerine giriş niteliğindedir.
Kitap üç kısımdan ve bir de ekler kısmından oluşmaktadır. Batuhan’ı genel ve özel yönleriyle tanıtmaya çalışan birinci kısım, Turhan Yörükan tarafından kaleme alınmıştır. İkinci ve üçüncü kısımlar ile Batuhan’ın kitabına hazırlık olmak üzere belirlediği ve yaptığı ön çalışmaları örneklemekte olan ekler, onun yazılarını bir araya getirmektedir.
Richard Rudd UYANIŞA GİDEN NAZİK YOL
Bilimin amacı, hayatın birçok gizemini çözmek ve işlerin nasıl yürüdüğünü anlamaya çalışmaktır. Ancak bilim için her zaman anlaşılmaz olabilecek konular vardır. Siz tam bir gizemsiniz. Bir insanın nasıl çalıştığını bir gün anlayabilecek olsak da hakiki derinliğimiz nesnel anlayış alanının ötesindedir. Gerçekte ne olduğumuzu bilmek için zihnin ötesine geçmemiz gerekecek. Tefekkür Sanatı'nın hakiki amacı budur.