Kişilerarası İletişim \ 1-1
Özlem Alikılıç Kitap, arabuluculuk uygulamalarına, iletişim disiplini çerçevesinden bakılmasını sağlayan, arabuluculuk yapan ve yapacak olanlara bir rehber olmakla birlikte; çatışmaların barışa dönüştürülmesi, arabuluculukta iletişim sürecinin yönetimi ve etkili iletişim çözümleri hususunda bir araç olması için hazırlanmıştır. Etkili iletişim yönetimlerini kullanarak nasıl daha başarılı arabuluculuk süreci yönetilir konusuna vurgu yapan bir çalışmadır. Bununla birlikte bu çalışma, Türkiye’de arabuluculuk sertifika eğitimlerindeki deneyimlerden, uygulamalı vaka çalışmalarından, avukatların ihtiyaçlarından ve mesleki deneyimlerinden yola çıkılarak hazırlanmıştır. Mevcut çalışma, arabulucular için bir iletişim rehberi olmakla birlikte, arabuluculuk ile ilgili tüm hususları içeren bir değerlendirme değildir. Keza bu çalışma, sadece arabulucular için değil, uzlaştırmacılar, avukatlar için de birer iletişim öğretisi geliştirmeyi amaçlamıştır. O yüzden hukuk alanında boşluğu ve önemi hissedilen, sözlü ve sözsüz iletişim alanlarını geliştirmeye yöneliktir.
Yukarıda da değinildiği gibi, bu sürece genel iletişim alanından ve özellikle de kişiler arası iletişim çerçevesinden bakılarak; “rıza üretimi, ikna yönetimi, iş birliğinin sağlanması için gerekli olan etkili iletişim becerileri, sözlü iletişim, sözsüz iletişim, çatışma iletişimi, müzakere yöntemleri, mekik diplomasisi, arabuluculuk sürecinde uygulanacak iletişim yöntemleri, iletişimde güç dengesizliği durumlarında mücadele yöntemleri” gibi ileri iletişim çözümleri aktarılmaya çalışılmıştır. Bu çalışma hukuk uyuşmazlıklarıyla ilgili çözüm süreçlerine doğrudan katkı sağlayacak iletişim çözümlerini barındırmaktadır. Kitap, daha ziyade arabuluculuğa duyulan profesyonel bir ihtiyaca, bu bağlamda giderek kalabalıklaşan yeni bir meslek ve disiplin alanı olan arabuluculuk için gerekli iletişim donanımına ve tamamlayıcılığa duyulan gereksinime yönelik hazırlanmış olup arabuluculuk iletişimi konusunda gerekli olan bilimsel kaynak oluşumuna katkı sağlamayı amaçlamaktadır.
Elizabeth Kuhnke Tek bir kelime etmeden istediğinizi söyleyin
Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz derler, gerçekten de öyle. Fakat eğer siz karşınızdaki kişinin hareketlerini anlamazsanız bu hareketlerin anlamları rüzgarla uçup gidebilir ya da daha kötüsü olur ve yanlış anlaşılabilir. Eğer kendinizi başkalarının hareketleri yüzünden kafanız karışmış bir şekilde bulursanız veya başkaları üzerinde yarattığınız izlenimi geliştirmek isterseniz bu samimi rehber aslında hiçbir şey söylemeseler bile, insanların gerçekte ne demek istediklerini anlamanızı kolaylaştırır.
• Sessiz iletişimciyle tanışın! Beden dilinin nereden geldiğini, nasıl evrildiğini ve gerçekleştirdiğiniz tüm iletişim ve ilişkilerinizdeki etkisini keşfedin.
• Jestler iş başında! Başınızı eğmenizin, kaşınızı kaldırmanızın ve dudadığınızın titremesinin ağzınızdan çıkan kelimelerden nasıl daha fazla şeyi ortaya çıkardığını fark edin.
• Duruşunuzu düşünün! Duruşunuzun düşünceleriniz, tavrınız ve algınız üzerindeki etkisini, bedenin uzuvlarının ruh hâlini nasıl yansıttığını ve nasıl bir izlenim yarattığını keşfedin.
• Pozisyonların gücü! İlgi ve ilgisizliğin işaretlerini okumayı, potansiyel bir sevgiliyle iletişime geçmeyi ve iş yerinde kendinize olan güveninizi ve olumlu bir duruş sergilemeyi öğrenin.
• Kültürel farklılığın ötesine geçin! Kendi davranışlarınızdan farklı davranışlar hakkında fikir edinin ve olası tehlikelerden kaçınmak için stratejiler geliştirin.
Kitabı açın ve
• Sözsüz jestleri nasıl yorumlayacağınızı,
• Beden dilinin temellerini,
• Duruşunuzun sizin hakkınızda ne söylediğini,
• Beden dilini flört ederken kullanma yollarını,
• Aldatıldığınızı fark etmek için beden dilini nasıl okumanız gerektiğini,
• Hangi göz hareketleri, yüz ifadesi ve diğer jestlerin başkası hakkında ne söylediğini,
• Beden dili yoluyla iletişime geçmenin en iyi yollarını,
• Sessiz iletişiminizi geliştirmek için ipuçlarını inceleyin.
Pelin DÜNDAR Kaliteli, zamanında ve uygun maliyetli sonuçlar elde edebilmenin yolu bütünün onu oluşturan parçalardan daha fazla anlam yüklü ve bir o kadar da değerli olduğunu idrak etmekten geçmektedir.
Bütünü temsil eden sinerji; nefes aldığımız her nokta da keza doğanın her kesitinde mevcuttur. Dikkatli yapılan gözlemlemeler, bileşenlerin, parçaların, unsurların hatta ve hatta canlıların birbirlerinden aldıkları güçle çok daha büyük oluşumlara zemin hazırlayabildikleri gerçeğini göstermektedir.
Çözümlerin Ortak Şifresi: Sinerji ismini verdiğim bu kitap; altı çizilen rasyonel gerçekliğe dikkatleri çekmek ve pek çok soruna çözüm getirme noktasında da sinerji olgusunun adeta ortak bir şifre vazifesi gördüğü gerçeğini, seçilen farklı konulara bağlı kavramlar ve örnekler paralelinde irdelemek gerekçesiyle yazılmıştır.
Belirlenen konuya ilişkin sinerji hususunda hassasiyet gösterilmesi gereken bazı noktalar da değişmekte hiç şüphesiz. Ancak bunları öğrenmek veya anımsamak için sayfaları çevirmek gerekmekte…
Nihat Aytürk İş ortamında ve sosyal yaşamda insan ilişkilerinin ve sosyal etkinliklerin temeli her ülkede örf ve âdet, âdâb-ı muâşeret; saygı, görgü ve nezaket denilen davranış kurallarıdır. Bu kurallar ailede, toplumda ve iş hayatında sevgi, saygı, anlayış ve hoşgörü içinde birlikte yaşamanın ve çalışmanın hukuksal, sosyal, kültürel ve etik normlarıdır. Bu kuralları bilen, yaşadığı toplumda ve iş hayatında bu kurallara uyan kişiler daima fark edilir; takdir edilir, sevilir, sayılır; başarılı ve saygın iyi bir insan olurlar.
Türkiye'de; iş ortamında ve sosyal yaşamda uygulanan davranış kuralları ve sosyal etkinlikler (kutlamalar, merasimler, ziyaretler, davet ve ziyafetler) ile insan ilişkilerinin temeli olan saygı, görgü, nezaket ve giyim kuralları bu kitapta ”Davranış Sanatı” olarak ele alınmış; Türk toplumunun sosyal ve kültürel yapısına uygun olarak örneklerle açıklanmıştır.
Aslıhan Topal, Aynur Örnek, Bahar Tugen Öztürk, Engin Çağlak, Gül Dilek Türk, Havva Palacı, Hicabi Arslan, Serhat Yetimova, Depremler doğal afetler arasında en yıkıcı ve öngörülemez olan, insan hayatını ve toplum düzenini derinden etkileyen olaylardır. Depremin olumsuz etkileriyle başa çıkabilmek ve zararları en aza indirebilmek için etkili bir afet yönetimi ve iletişim stratejisi gerekmektedir. Ülkemiz deprem kuşağında yer alması sebebiyle sıklıkla depremlerle karşı karşıya kalmaktadır. Dolayısıyla deprem riskine karşı toplumun bilinçlendirilmesi büyük bir önem taşımaktadır. Deprem iletişimi; deprem öncesi, sırası ve sonrasında toplumu bilinçlendirme, doğru bilgi akışını sağlama, panik ve kaosun önleme, yardım ve destek koordinasyonu sağlama gibi konularda hızlı bir şekilde müdahale edebilmek için kullanılan iletişim yöntemlerini kapsamaktadır. Bu eser, deprem riskine karşı toplumun bilinçlendirilmesi amacıyla iletişim stratejileri üzerine odaklanarak ve deprem iletişimi konusunda önemli ipuçları ve stratejiler paylaşacaktır.
Ayşe Betül Tanrıverdi, Berfin Varışlı, Gül Dilek Türk, İçten Duygu Özbek, İris Kurdoğlu, Sena Erden Ayhün, Su Ergin, Yelda Özlem Kölgelier Bir deprem ülkesi olarak Türkiye, deprem gerçeğiyle yaşamayı öğrenmesi gereken ülkelerin başında gelmektedir. Bu gerçek, Türk toplumunu depremin her aşamasıyla ilgili bilinçlenmeye, deprem öncesinde, esnasında, sonrasında etkili iletişim kurma yeteneğini geliştirmeye ve deprem okuryazarı olmaya mecbur bırakmaktadır. Deprem okuryazarlığı, deprem konusunda bilgi ve farkındalık düzeyini artırarak depreme ilişkin iletişimsel simgelerin etkili bir biçimde kullanabilmesini ifade eden bir yaklaşımdır. Deprem iletişimi ve afet yönetimi ise; depremin dinamiklerini öngörmeyi, anlamayı ve kavramayı da kapsayan deprem okuryazarlığının en büyük destekleyicileri arasında yer almaktadır. Bu noktalardan hareketle elinizdeki eser; toplumda deprem okuryazarlığı kavramına ilişkin farkındalığın yaratılmasında, söz konusu okuryazarlığın gerekliliğinin ve öneminin kavranmasında, deprem iletişimi ve afet yönetimiyle ilişkilendirilerek anlamlandırılmasında okuyucuya yeni bir ufuk açacaktır.
Hakan UŞAKLI Bu kitap dramayı; merak eden, etmeyen, hoşlanan ve hoşlanmayanlar için hazırlanmıştır. Gerek teorik bilgiler olsun, gerek araştırmalar ve gerekse uygulamalar titizlikle seçilerek drama katılımcıları ve uygulatıcıların beyenisine sunulmuştur.
Geniş kapsamlı kavram bilgisine yer verilen kitapta, drama üzerine yapılan yurt içi ve yurt dışı araştırmalara yer verilmiştir. Arkadaşlık, atılganlık ve benlik saygısı gibi ileri sosyal becerilerin ve kişiler arası iletişimin daha kolay öğretimi için dramanın kullanıldığı on sekiz oturumun dışında yetişkinler için hazırlanan üç oyun da kitaba dâhil edilmiştir. Anlaşılması kolay bilgiler ve uygulanabilir etkinliklerin yanında bazı terimler, sözlük kısmında açıklanmıştır.
Kısaca bu kaynak kitap; tüm drama dersleri veya oturumlarında rahaktlıkla kullanılabilecek, öğretmenlerin, liderlerin, öğrencilerin ve katılımcıların el kitabı olabilecek niteliktedir.
Özlem Erden Başaran, Merih Uğurel Kamışlı Dünyada olduğu gibi ülkemizde var olan ve farklı nedenlere bağlı olarak artan kültürel çeşitlilik, beraberinde kültürlerarası iletişim gerekliliğini getirmektedir. Özellikle okul ve sınıflarda artan kültürel çeşitlilik, daha yakından gözlenmekte ve eğitim faaliyetlerinin kapsayıcı bir şekilde yürütülmesi için kültürlerarası iletişim yaklaşımı gibi sürdürülebilir barışı destekleyici eğitim yaklaşımlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Eğitimde Kültürlerarası İletişim kitabı, bu konu ile ilgili temel kavramları, kültürlerarası iletişimin önündeki engelleri, sınıf ve okullarda uygulanan başarılı ve başarısız uygulamaları, kültürlerarası iletişimde yaygın şekilde kullanılan eğitim yaklaşımları ve bu yaklaşımlara dayalı uygulama örnekleri sunarak kültürlerarası iletişim konusunda doğru bilinen yanlışları düzeltmeyi ve kültürlerarası iletişim uygulamalarını yaygınlaştırmayı amaçlamaktadır. Bu çalışma, kültürel çeşitlilik ve iletişim konusunda farkındalık oluşturmak ve bu yönde eğitim öğretim faaliyetlerini zenginleştirmek isteyen eğitimcilere destek olmak için tasarlanmıştır.
Recep Tayfun Dünyanın diğer ucu ile iletişim kurabilen ve yaşananlardan anında haberdar olan insan, aynı binada oturan komşusunu tanımıyor olmasını doğal karşılamaktadır. Her gün yeni bir teknolojinin, insanlığın hizmetine sunulduğu günümüzde, yaşanan bu tür olumsuzluklar, etkili iletişimin üstlendiği rolün her zamankinden daha fazla ve artan bir biçimde önem kazandığını göstermektedir.
Anlatılanlar, son söz ya da kesin hükümler oluşturma iddiasından uzak, iletişim ve özellikle beden dili konusunda, her insanın sahip olduğu cevherin keşfine yardımcı olmayı amaçlamaktadır. Çevrenizdeki insanlarla iletişiminizde, olumlu ve farklı bir bakış açısına sahip olma yönünde yapacağı en ufak bir katkı, eserin amacına ulaşmasını sağlayacaktır.
İrfan ÇAĞLAR, Sabiha KILIÇ, Savaş MUTLU, Mustafa Emre ÇAĞLAR, Emrah AYDEMİR, Kübra Müge DALDAL Bu kitap, okuyucunun kafasında iletişim ile ilgili bilgi birikimi oluşturmak, onlara iletişim yeteneği kazandırmak ve onlarda empati duygusu oluşturmak amacıyla hazırlanmıştır. Genel iletişim kitabını okuyan kişi; önce iletişimin sosyal evrende bir zorunluluk olduğunun farkına varacak ve kendisinin işletişim ile sosyalleşebileceğini öğrenebilecektir. Sosyalleşmenin temel harcı, iletişim ve karşılıklı etkileşimdir. Etkileşim; insanın kendisinin dışında da en az kendisinin varlığı kadar anlamlı bir dünyanın olduğunun farkına varmasını sağlayacaktır. Bu farkındalık büyük oranda iletişimle oluşturulabilir. Sosyal evrenin anlamlı dünya olarak sürdürülebilirliğinin iletişime ve empatiye bağlı olduğu ifade edilebilir. Bunu kavrayan birey, iletişime daha fazla önem verecek ve ihtiyaç duyduğu bu bilgileri söz konusu bu kitapla kazanabilecektir.
Aşina Gülerarslan Özdengül Zaman hikâyelere hapsolmuştur...
Ne yalnız çocukluğa özgüdür ne de yetişkinliğe. Ne düne aittir ne de bugüne. Kökleri başka âlemde, dalları yeryüzüne uzanmış, gölgesine sığındığımız, meyveleri hiç tükenmeyen bir ağaçtır o. Hepimiz için heybesi hep dolu, zengin, cömert, vakur ve yaşını hiç göstermeyen genç bir bilge gibi dolaşır aramızda. Ve ona dokunan herkesi, her şeyi inşa eder, dönüştürür. Bağ kurmanın, ikna etmenin ve yönetmenin anahtarını binlerce yıldır elinde saklar hikâye. İletişimdeki büyülü gücü hiç değişmez. Ancak formu değişir zamanda ve bağlamda. Bu nedenledir ki yeniden tanımak, tanımlamak gerekir onu yaşadığı her çağda, girdiği her kılıkta. “Hikâyenin İletişimi” tam da bunu yapıyor.
XXVI ayrı bölümden oluşan bu kitap, “hipnotik” gücünden başlayarak; İnsan Fizyolojisinden Kişilerarası İletişime, Pazarlama, Reklam ve Marka İletişiminden Gazeteciliğe, Dijital Oyunlardan Kurumsal İletişime, Tüketici Deneyiminden Fotoğrafçılık ve Tasarımcılığa, Siyasal Pazarlamadan Sinema, Televizyon ve Audio Visual mecralardaki formlarına değin hikâyeyi çok boyutlu ele alıyor. İletişimin hikâyeyle, hikâyenin iletişimle temas ettiği neredeyse her konuyu “anlatıyor. Tam da bu nedenle biricik ve özgün, tam da bu nedenle iletişim alanında ülkemizdeki ilk bütüncül başucu eseri olmaya aday.
Demet Gürüz, Ayşen Temel Eğinli Anlamak için de anlatmak için de anlaşmak için de vazgeçemediğimiz bir şey iletişim… Anladıklarımızı, anlattıklarımızı, anlaşmalarımızı sürdüren ve yanıtlayan kaçamadığımız bir döngü… Bizden bize, bizden size, sizden bize, kısaca insandan insana sürekli giden ve gelen bir yürüyen merdiven… Yaşamın temel bir taşı iletişim…
İletişimsizlikten yakındığımız, iletişimin önemli olduğunu fark ettiğimiz bugünlerde toplumdaki tüm bireylere yol gösteren bir kitap… İletişim becerilerinin neler olduğunun öğrenilmesine katkıda bulunurken, aynı zamanda da kişilerin nerede hata yaptığını görebilmesine ışık tutuyor… Akıllara takılan şu sorulara yanıt oluyor:
Beni anlamıyorlar, kendimi anlatamıyorum, ne yapmalıyım?
Ben empati kurduğumu düşünüyorum, yoksa kurmuyor muyum?
Sürekli bir çatışma var aramızda, nasıl çözerim?
Grup çalışmalarında başarısızım, neden kendimi ifade edemiyorum?
Bir türlü ikna edemiyorum… Nasıl yapsam?
Ailede iletişim kopuk… Neden?
İş yerimde arkadaşlarımla iletişimim çok kötü, nasıl düzelir ki?
İyi bir dinleyici miyim?
Wendy Leeds-Hurwitz “Kişilerarası iletişimin entelektüel kaynaklarını ve ilgili sosyal yaklaşımları bir araya getiren ve ampirik araştırmaların sonuçlarındaki verimliliği ortaya koyan kapsamlı bir derleme… İletişim Bilimlerine Toplumsal Yaklaşımlar, sosyal bilimlerin yöntemleri ve amaçları üzerinde yapılan mevcut mütalaalara önemli bir katkı sağlamaktadır.”
Ian Angus, Simon Fraser Üniversitesi
“Bu kitap, bir mihenk noktasıdır. Bu kitaba destek veren mümtaz isimler, ortaya sosyal bilimler alanının yeniden ele alınmasını mümkün kılan bir eser çıkarmıştır… Bu kitap, kişilerarası ilişkiler araştırmalarında yol gösterici önemli bir çalışmadır.”
John Shotter, New Hampshire Üniversitesi
Çok eskiden resmî kurumlar, yayın kuruluşları ve yüz yüze iletişim vardı; bunlar iletişim çalışmalarının çekirdeğini oluşturan uygulamalardı. Ancak son zamanlarda, kişilerarası iletişim alanındaki araştırmalar, deneysel sosyal psikoloji ile çok sıkı bir uyum içindeki davranış biliminin hâkimiyeti altına girmiştir. Tam vaktinde yapılan bu teşvik edici çalışma, iletişimin güncelleşmesine yardım eden “sosyal yaklaşımlar”ı geniş bir bakış açısıyla inceleyerek eski modellerin sınırlarını tenkit etmektedir.
Kişilerarası iletişim çalışmalarındaki mevcut teorik yeniliklere eşsiz bir bakış açısı sağlayan İletişim Bilimlerine Toplumsal Yaklaşımlar, iletişim konusundaki bütün profesyonellerin ve öğrencilerin raflarında bulunması gereken bir kitaptır. Bu çalışma, özellikle iletişim teorisi, kişilerarası iletişim ve sosyal etkileşim konularıyla ilgilenenler için çok değerli bir kaynaktır.
Mehmet Fidan İletişim herkes tarafından üzerinde fikir yürütülen bir şeyler söylenen ancak az kişinin kişinin doyurucu bicimde tanımlaya bildiği bir olgudur yazılı iletişim ve en önemlisi sözsüz iletişim unutulmamaktadır bu kitap bu vurgulamalar üzerine iletişim sürecinini incelemektedir
Elvan Kiremitçi Canıöz, Erkan Dikici, Gülin Yazıcı Çelebi, Haşim Demirtaş, Hatice Epli, Neva Doğan “Bazen aynı dili konuşmak yetmez, bir de aynı yerden anlamak gerekir.” T. S. Eliot

İletişim ve psikoloji iç içe geçmiş iki kavram. İnsanın her nerede ve her kimle olursa olsun istemsiz olarak harekete geçirdiği iki temel yapıtaşı: iletişim ve psikoloji. İnsan dediğimizde sadece türü içerisinde evrimleşmiş, gelişmiş aletleri kullanabilen, gülebilen, düşünebilen, kendine özgü kültürü ve dili olan bir türden bahsetmiyoruz. Aynı zamanda duyguları olan karmaşık bir beyin ve onun bizi yönlendirdiği davranış örüntülerinden bahsediyoruz. Anlamlandırıyor, algılıyor ve karşılaştırıyoruz. Bütün bunları gerçekleştirirken hissediyor, etkiliyor ve etkileniyoruz. Bazen bunları dile döküyoruz bazen vücuda. Ama her koşulda bir şekilde gösteriyoruz. Sürekli bir kendini ifade etme derdinde insan ya da diğerini anlama... Bu kitap; iletişim ve psikolojinin kesişim noktalarından, iletişimin psikolojik temellerinden, kişilik özelliklerinden, algıdan, empatiden, kültürden, diğerleri ile olan iletişimlerden, bizleri yansıtan filmlerden ve aile içi iletişimden bahsediyor. Hissettiklerimiz ve algıladıklarımız üzerinden bireyin kendisi ve diğerleri ile kurduğu iletişim sürecini irdeliyor. Yaşam kurgusu içerisinde sağlıklı iletişimin psikolojiden bağımsız gerçekleşmeyeceğinin ipuçlarını veriyor. Genç akademisyen arkadaşlarla gerçekleştirdiğimiz bu kitap, insanın kendisi ve diğerleri ile kurduğu iletişimlerin süreçsel bir sentezidir aslında. Varoluşumuza bir anlam arayışıdır iletişim psikolojisi. Parçası olduğumuz bütünün anlamını aradığımız bu yolda bizlere eşlik etmeniz umuduyla…
Dilek Çiftçi YEŞİLTUNA Bu kitapta Yeşiltuna, birçok toplumsal soruna, iletişim ve medya boyutundan ışık tutmaktadır. Ulusal sınırların aşılarak küresel politikaların, medya ve iletişim süreçleri üzerinden toplumlarla buluşturulduğu günümüzde, sorunların kaynağında medyanın rolü, göz ardı edilemeyecek kadar öne çıkmaktadır. Çünkü çeşitli toplumsallıkların medyada temsil edilmesi kadar, çeşitli medya ürünleriyle kurgulanan medya gerçekliğinin, bilinçleri yönlendirdiği hatta sürecin bir bilinç endüstrisi biçiminde işlediği bilinmektedir.

Yazar bu bağlamda; televizyon ve çocuk ilişkilerini, geleneksel ve yeni medyada kadın kimliklerinin ve kadın hareketlerinin temsilini, medya temsilleri üzerinden toplumsal cinsiyetin inşasını, yeni bir toplumsallık biçimi olarak medyatik toplulukları, yurttaşların medya üzerinden kendini ifade edişiyle varlık bulan yeni toplumsal hareketleri, tüketim kültürü ve e-alışverişi, film turizmini, hediye kültürünü vb. konuları ulusal ve küresel düzlemdeki iletişim süreçleri içinde ele alıp değerlendirmektedir.

Kitapta işlenen konular temelinde, toplumsal sorunlara iletişim boyutundan açıklamalar getirilirken, aracılanmış iletişimin ve bilişim sistemlerinin yeni dönemin temel bir değişme dinamiğini oluşturduğu vurgulanmaktadır. Böylelikle, medyanın giderek her türlü sosyal ilişki ve etkileşim biçimini kapsayan, dönüştüren ve yeniden üreten bir iktidar aracı olma durumunun altı çizilmektedir.
Demet Gürüz, Ayşen Temel İletişime yeni yaklaşımlar sunmak ve kazandırmak amacıyla; özel yaşamda, iş ilişkilerinde, yaşama uyarlanabilecek bilimsel formatta hazırlanan bu eser, farlılıkları, yenilikleri, değişenleri ve söylenmeyenleri yine bilimsel bir kimlikle okuyucularına sunmaktadır. Çalışma, iletişim alanında çalışan, öğrenim gören ve araştırma yapanlara yeni yaklaşımları sunması açısından önemlidir.


İletişime yeni yaklaşımlar kitabında; Düşünce yönetimi, Kişilerarası iletişimde sorun çözücü bir iletişim becerisi olarak atılganlık, Profesyonel yaşamda kişilerarası ilişkilerde izlenimlerin yönetimi, İnsan kültür ve mitoloji, Bir iletişimsizlik nedeni: Dinliyoruz ama öylesine, Bir kişilerarası iletişim biçimi olarak “Aşk”, Geçmişten günümüze erkeklik rolü algısında meydana gelen değişim, Benlik ve kişilerarası iletişim, Kişilerarası iletişimde algı ve algılama süreci, Kişilerarası ilişkilerde rekabet ve işbirliği, Kişilerarası iletişimde çatışma, Kişilerarası iletişimde sosyal destek kavramı ve önemi başlıklı makaleler bulunmaktadır.
Müjde Ker Dincer Hayallerimiz, beklentilerimiz, umutlarımız bizi yaşama bağlayan, zorlu sınavlardan geçmemize ve yaşantımıza devam etmemize yardımcı olan en büyük destekçilerimiz… Bunları gerçekleştirirken huzurlu, mutlu, başarılı ve sağlıklı olmayı da istiyoruz. Peki, tüm bu isteklerin hayalden gerçeğe dönüşmesindeki en büyük yardımcımız ne olacak? “Tabii ki iletişim becerimiz” dediğinizi buradan duyuyor gibiyim. Haklısınız, iletişim becerimiz sosyal ilişkilerimizdeki başarının yüzde 85’lik diliminde söz sahibi. İletişim becerimiz sayesinde ilişki kurabiliyor, sürdürebiliyor, gerektiğinde ise sonlandırabiliyoruz. Hayatımızı kapsayan iletişim becerimizi başarılı bir şekilde sergilerken de birçok alt dalına özen gösteriyoruz. Sözel, yazılı ve sözsüz becerilerden oluşan bu alt dallar kendi içlerinde birçok kola ayrılıyor ve biz burada sözsüz dalın kollarına bakacağız.
Sözsüz iletişim becerisi her ne kadar, konuşma ve yazma becerilerinin ortaya çıkmasından önce tarihin ilk dönemlerinden yaşantımıza giren bir becerimiz ise de, bilimsel açıdan ele alınarak, inceleme konusu olması daha yakın dönemlere dayanıyor. Sözsüz iletişimin sessiz yönü olan kinezik (beden dili) başta olmak üzere, sesli yönü olan para-linguistik ve duyulara dayanarak biçimlenen nesnel iletişim bu kitapta sizin karşınıza çıkacak. Kinezik başlığı altında jestler ve mimikler incelenirken, para-linguistik çerçevesinde ses özellikleri ve susma, son olarak ise nesnel iletişim başlığıyla proksemi (uzamsal iletişim), haptik (dokunarak iletişim), kroksemi (zamanla ilgili iletişim), estetik, fiziksel ve genel görünümle ilgili okumalar yapacaksınız. Yaşantımızı çevreleyen bu iletişim becerimiz hakkında gelişim sağlarken hepimize kolay gelsin.
Nursel Telman - Ülfet Uzunkoca Bu kitap; yaşamın her alanında önemli bir yeri olan "iletişim"e dairdir. İletişimin ilgi çeken tarihi sürecini, insanın içinde yaşadığı bölge ve toplumla ilgili iletişimini, dijitalleşmenin iletişime ilişkin özel boyutlarını, etkili iletişimin sağlanmasına yönelik teorik ve pratik bilgilerle birlikte değerlendirmekte; ayrıca aile, eğitim, örgütsel iletişim gibi farklı platformlardaki gereksinimlerden yola çıkarak insan ilişkilerini, insan psikolojisi açısından ele almaktadır.
Gerçek yaşam vakaları ve uygulanabilir egzersizleriyle akademik çalışmaların yanında yaşamın her alanında, hem kendi iletişimini geliştirmek isteyen hem de diğerlerine iletişim tekniklerini öğretmek isteyenler için kaynak bir rehber niteliğindedir.
Salih Güney Tüm işletmeler için vazgeçilmez unsur insandır. Bu nedenle çalışanların seçimine, işe yerleştirilmesine, eğitimine, terfi ettirilmesine, değerlendirilmesine ve emekliliğine önem veren işletmeler iş yaşamında her zaman başarılı olmuştur.
İnsan kaynakları yönetimi kitabı, personelin işe alımından emekli edilinceye kadar geçen süreçlerde başarılı olmak isteyen kişi ya da kurumların başvuracakları bir kaynak niteliğindedir.
Süleyman Ersöz, Olcay Özge Ersöz Bilgileriniz geçmişinizdir,
Kararlarınız ise geleceğinizi şekillendirecektir.
İnsanın en temel güdüsü hayatta kalmak ve varlığını devam ettirmektir. Hayatta kalmanın koşulu başarmaktır. Başarmak için de doğru kararları vermek gerekmektedir.
Bilgi belirsizliği azaltan ve doğru Kararların verilmesine destek olan stratejik bir anahtardır. Karar vermek; günlük hayatta bir bireyin kendi geleceğini, ya da bir yöneticinin çalışanların ve işletmenin geleceğini tayin etme işlemidir. İki veya daha fazla seçenekten birisini geleceğimiz için en iyisidir diye seçme faaliyetidir. Bir yol ayrımıdır. Geçmişe bakıp, keşkelerle anıp pişman olmayacağımız ve ne iyi yapmışız diye gururlanacağımız bir dönüm noktasıdır. KARAR anıdır.
Karar anı, örgütün içinden ve çevreden gelen sistematik verilerin, bilimsel ve dinamik bir değişim sürecinde etkili ve doğru karara dönüştürülmesi işlemidir. Yoksa duygusallığın, en iyisini ben bilirim ya da olsa olsa yöntemlerinin hakim olduğu ortamlarda verilen kararlarda hata payı yüksek olacaktır.
Bu kitapta; kararları ile hayatınıza yön verecek siz geleceğin yöneticilerine, veri, bilgi ve karar yolculuğunda hazırlıklı olabilmeniz ve doğru kararlar alabilmeniz için kuracağınız bilgi yönetim sisteminin yol haritası çizilmeye çalışılmaktadır.
Richard P. Rumelt İyi Strateji/Kötü Strateji, pek çok stratejiyi felakete sürükleyen günümüz düşünsel karmaşasına okur açısından netlik kazandıran bir kitap. Rumelt, burada gerçek dünyada uygulamaya konacak eylem yönelimli güçlü bir stratejinin nasıl yaratılıp pratiğe döküleceğinin yolunu gösteriyor.
“Bir stratejinin geliştirip uygulamaya konması bir liderin en temel görevidir; iyi bir strateji ilerlemenin önündeki engellere onların üstesinden gelme yolunda yaratılan bir tepki, özgün ve tutarlı bir yaklaşımdır; iyi bir stratejide, güç en etkili olacağı şekilde elde edilmeli ve yine o şekilde uygulanmalıdır.” denilen kitapta, Rumelt bir yandan da “strateji”yi salt motive edici sloganlar, şişirme amaçlar, finansal hedefler, herkesin tartışmasız biçimde kabul edeceği cinsten yuvarlak ve uzlaşmacı hedefler olarak değerlendiren günümüz eğilimlerinin yarattığı olumsuz sonuçlara da ışık tutuyor.
İyi Strateji/Kötü Strateji’de tüm bu olgulara “kötü strateji” damgasını vuran Rumelt “iyi strateji”nin gücünü sergilemeyi de ihmal etmiyor. Kaldıraç kullanımından tutun da büyüme için sağlıklı bir odaklanmaya kadar uzanan, hem faydacı hem de ilk Pazartesi günü hemen uygulamaya konabilecek türden dokuz adet güç kaynağına işaret ediyor. Yazar kendi özgün ve faydacı yaklaşımlarını yaşama geçirmiş şirketler, kâr amacı gütmeyen kuruluşlar ve askerî kurumlardan etkileyici örnekler sunuyor. Ama bununla da kalmıyor ve Apple’dan General Motors’a, Irak Savaşı’ndan Afganistan Savaşı’na, küçük bir yerel marketten Wall Mart'a, Nvidia’dan Silicon Graphics’e, Getty Trust’tan Los Angeles Bölge Okullar Birliği’ne, Cisco Sistemleri’nden Paccar’a ve Global Crossing’den 2007-2008 finansal krizine kadar daha detaylı örnekleri de kitabın zengin içeriğine katıyor.
İyi Strateji/Kötü Strateji’de ekonomi, finans, teknoloji, tarih alanlarından olduğu kadar insan karakterinin başarı ve kusurlarına dair de çarpıcı bir şekilde bir araya gelmiş engin bir bilgi ve deneyim birikimi söz konusu. Bu birikimi, en zor sorulara yanıt verebilmek için yüzeyi yıllarca büyük bir azim ve kararlılıkla kazıyıp durmuş Rumelt'in sebatkâr çalışmalarına borçlu olduğumuz da aşikârdır.
Ayşen Temel Eğinli Kişiler arasındaki iletişime odaklı araştırmalar gerçekleştiren kişiler arası iletişim bilimi, araştırmaların sonuçlarının değerlendirilmesinde ve yorumlanmasında, disiplinler arası niteliği gereği iletişim, psikoloji, sosyal psikoloji, sosyoloji vb. bilim dallarının alanlarındaki kuramlardan yararlanmaktadır. Çoğu zaman kişiler arası iletişim alanında gerçekleştirilen araştırmaların hangi kuram çerçevesinde ve nasıl ele alınması gerektiği konularında sorularla karşılaşılmaktadır. Kişiler Arası İletişim Kuramları kitabı, bu sorulara bir yanıt olması ve kişiler arası iletişim alanına bir ışık tutması amacı ile hazırlanmıştır. Kişiler arası iletişim alanında oldukça sık kullanıldığı belirlenen kuramlar, kişi merkezli, etkileşim merkezli ve ilişki merkezli olmak üzere sınıflandırılarak açıklanmıştır. Bu kapsamda, kitabın, aşağıdaki sorulara yanıtlar bulmayı sağlayacağı düşünülmektedir:
• Kişiler arası iletişimimizi nasıl formüle ederiz?
• Kişiler arası iletişimde belirsizliği ortadan kaldırmak için neler yaparız?
• Diğerlerinin davranışlarını/iletişimlerini nasıl anlamlandırırız?
• Ben kimim?
• Sözlü ve sözsüz iletişimimi karşımdaki kişiye göre nasıl düzenlerim?
• Kiminle, nerede, nasıl konuşmam gerektiğini biliyor muyum?
• Yüz ifadem söylediklerim ile uyumlu mu?
• Kişiler arası iletişimde sözlü ve sözsüz mesajlar kültürden nasıl etkilenir?
• Kişiler arası etkileşimlerimizi nasıl yönetiriz?
• Kişiler arasındaki bir ilişki nasıl gelişir?
• Kişi bir ilişkide kendini nasıl tanımlar?
• Kişiler kendileri hakkındaki bilgileri kime ve ne kadar vereceklerine nasıl karar verirler?
• Bir ilişkide bağlanma nasıl gerçekleşir?
• Kişiler arası çekim nedir?
Demet Gürüz, Ayşen Temel Eğinli Kişilerarasındaki iletişim, iki kişinin birbirini fark etmesi ve birbirlerinin varlığını kabul etmesi ile başlar. Bu süreç içinde kişi; tutumları, kişiliği, davranışları, yaptıkları ve yapmadıkları, söyledikleri ve söylemedikleri ile mesajlar iletmektedir.
İletişim çağındayız… Hâlâ konuşuyor ama anlatamıyorsak, anlatıyor ama anlaşılmıyorsak, konuşuyor ama dinlemiyorsak, konuşuyor ama dinlenmiyorsak, konuşuyor ve dinliyor ancak yine de anlaşamıyorsak… sözlü ve sözsüz mesajlarımız, iletişimimizi etkileyen ve engelleyen faktörler iletişimimiz sona ermeden sorgulanmalı.
Anlatamadım galiba…
Beni yanlış anladın…
Keşke öyle söylemeseydim…
Ah şu önyargılarım…
Sesinin tonu kızgın gibi geldi…
Öyle bir vurgulama yaptı ki…
Gözlerin öyle söylemiyordu ama…
Parmaklarımı kırar gibi tokalaştı…
Nasıl bir duruştu o, çok şey anlattı…
Kişilerarası İletişim -Bilgiler-Etkiler-Engeller-, kişilerarası iletişim sürecinin çok çeşitli yönlerini örneklerle ele alarak değerlendirmektedir. Bu anlamda kitap, hem akademik çalışmalarını sürdüren araştırmacılara hem de etkili iletişim kurmak isteyen herkese ışık tutacaktır.
Zeynep Cihangir Çankaya Derslerimde, seminerlerde, yürüttüğüm psikolojik danışma ve rehberlik uygu-lamalarında gençlere ve yetişkinlere; “Nasıl bir dinleyicisiniz?”, “Başkalarını iyi dinleyebiliyor musunuz?”, “Çocuğunuzu nasıl dinlersiniz?” gibi sorular soruyo-rum. Bu soruları yönelttiğim hiç kimse şimdiye kadar “Ben iyi bir dinleyici değilim.” ya da buna benzer bir şey söylemedi. Herkes iyi dinleyici olduğunu ifade etti ve pek çok kişi de başkalarının kendisini dinlemediğinden yakındı.
Bu çelişkinin, iyi dinlemenin neleri içerdiğinin bilinmemesinden kaynaklandığını düşünüyorum. Ayrıca insanların başkalarının kendilerini dinlememelerinden yakınmaları da dinlemenin ne kadar önemli bir beceri olduğunu gösteriyor.
Bu anlamda kitabın psikolojik danışmanlara, psikolojik danışman adaylarına, diğer yardım hizmetlerinde çalışanlara/çalışacak olanlara, anne ve babalara, öğretmenlere, dinleme becerilerini geliştirmek isteyen herkese yararlı olacağını umuyorum.
Ayşen Temel Eğinli, Selcan Yavuz Her birey, çocukluğundan itibaren ebeveynleri ya da ebeveyn figürleri tarafından verilen sözlü ve sözsüz mesajlara maruz kalmaktadır. Kimileri bu mesajları olduğu gibi kabul etmekte, kimileri ise reddetmekte ya da tam tersini yapmaktadır. Bu doğrultuda, kişiler, isyan etmek, uyum sağlamak ve kendini eleştirmek gibi birçok davranış geliştirebilmektedir.
Bu kitap, kişiyi iç dünyasında yolculuğa çıkararak kendisini keşfetmesini sağlamayı amaçlamaktadır. Aynı zamanda, kendinin ve diğerlerinin kişilerarası iletişim biçimlerini fark etmesini kolaylaştırmakta ve bu doğrultuda kişinin gelişimi ve değişimi için bir yol göstermektedir. Kişinin hem kendisiyle hem de diğerleri ile yaşadığı çatışmaların nedenlerini anlamasına ve bu çatışmaları çözmesine yardımcı olacak anahtarlar sunmaktadır.
Eğer aşağıdaki soruların cevaplarını merak ediyorsanız, bu kitap ile kendinizi daha iyi hissedebilir ve daha özgür bir yaşama adım atabilirsiniz.
• Kendiniz dâhil her şey mükemmel mi olsun istiyorsunuz?
• Hep kendinizi haklı ama karşınızdaki kişileri hatalı mı görüyorsunuz?
• Birisini suçlarken bir anda mağdur konumuna mı düşüyorsunuz?
• Hep kendinizi eksik hissediyor ama karşıdaki kişileri kendinizden daha iyi olarak mı değerlendiriyorsunuz?
• Ne kadar çabalarsanız çabalayın bir türlü istediğiniz noktaya varamıyor musunuz?
• Farklı olaylar karşısında istemediğiniz hâlde aynı davranış biçimlerini mi sergiliyorsunuz?
• Genellikle başkalarını memnun etmeye çalışıyor, kendi ihtiyaçlarınızı görmezden mi geliyorsunuz?
• Kurduğunuz iletişimlerde karşınızdaki kişiyi anlamakta zorluk mu çekiyorsunuz?
• Farklı kişilerle kurduğunuz iletişimlerde hep aynı sorunları yaşıyor ve benzer duyguları mı hissediyorsunuz?
Mandie Holgate BAŞARINIZLA ARANIZDA NEYİN DURDUĞUNU BİLİYOR MUSUNUZ? SİZ! KORKULARINIZLA BAŞA ÇIKMAK İÇİN BAKIŞ AÇINIZI DEĞİŞTİRİN VE BAŞARI ŞANSINIZI ARTTIRIN.
Hata yapma korkusu, toplum içinde konuşma korkusu, kendiniz olma korkusu, ne istediğinizi dile getirme korkusu, HAYIR deme korkusu, değişiklik korkusu ve daha nicesi. Hepimizin, bizi geri çeken korkuları vardır.
Korkunu Yen, size adım adım korkularınızı yenerek istediğiniz sonuçlara ulaşmanızda yardımcı olacak. Kısa, okuması kolay, mesleki terimlerden uzak bölümlerde; hepimizin dehşete düştüğü hayır demek, kibirli değil öz güvenli görünmek, ne istediğinizi dile getirmek, toplum içinde konuşmak gibi konuları aşmanız için yazılmış birçok kanıtlanmış strateji, yetenek ve araç keşfedeceksiniz.
GÜNLÜK DAVRANIŞ, DÜŞÜNCE, İNANÇ VE DEĞERLERİNİZİ DEĞİŞTİREREK HAK ETTİĞİNİZ SAYGIYI KAZANIN.
Melek VERGİLİEL TÜZ Hayatın pek çok evresinde, çeşitli açılardan farklı krizler yaşamak normaldir. Psikolojik kriz, iş krizi, insanlarla kriz, yaşamın zorluklarına karşı kriz, insan ilişkileri krizi, okul krizi, evlilik krizi, sosyalleşme krizi, ergenlik krizi, kişilik krizi, sevgi krizi, saygı krizi, güvenlik krizi, ekonomik kriz, mutluluk krizi vb. Kişisel açıdan yaşam pek çok krizlerle dolu olduğu gibi kurumların yaşamları, ülkelerin yaşamları, kurumları ve ülkeleri idare edenlerin yaşamları da pek çok krizle doludur. İnsan ömrü boyunca yaşanan krizlerin sayısını bilmek zordur dersek herhalde abartılı olmaz. Buradan yola çıkarak;
Kriz olmadan yaşam var mıdır ?
Bu sorunun cevabı kesinlikle hayır olacaktır.
Yaşam dinamik bir yapı içersinde gelişmektedir. Dünyaya yeni gelen her varlık - canlı ya da cansız- bir şekilde bu dinamizme önce uyum sağlamaya, daha sonra rekabet etmeye, sürekli gelişmeye ve en iyi olmaya çalışmaktadır. Bu dinamizmin gerisinde kalan varlıklarda normal düzen bozulmakta ve kriz sürecine girilmektedir. Kriz yönetimini ciddiye almayanların bunu pahalıya ödedikleri görülmektedir.
Kurumlar da canlı bir organizmadır; bu nedenle, her varlık için geçerli olan gelişme süreçleri kurumlar için de geçerlidir. Bu anlamda kurumsal yapıların normal düzenini bozacak unsurlar ortaya çıktıkça, kurumların da kriz sürecinde kendilerini bulmaları normaldir.
Kriz genel olarak normal düzeni bozan acil bir durumdur. Krizin nedenleri ne olursa olsun iyi bir yönetim krizi tahmin edebilir ve krize karşı yönetim yapısı hazırlayabilir. Önlemlere rağmen kurum krize yakalanmışsa, bu kez kriz anı yönetim tedbirleri uygulanarak, fazla dağılmadan krizden kolay ve kısa sürede çıkılabilir.
Kriz kelimesinin algısı negatif gibi görülmekle birlikte, aslında pozitif sonuçlar yaratmak mümkündür ve amaç bu olmalıdır. Çince de kriz kelimesi “fırsat” anlamına gelmektedir. Ayrıca Türk toplumunda kullanılan bir kavram vardır: “Her işte bir hayır vardır.” Buradaki hayır kelimesinin anlamı İngilizcedeki “no” kelimesi gibi olumsuz anlamda kullanılmamaktadır. Tam tersine “pozitif gelişme” ve “değişim için fırsat” anlamında kullanılmaktadır.
Okuyucuların bu kitaptaki bilimsel teknikleri hayatlarına uygulayarak başarılı ve mutlu olmalarını, yaşamlarını fırsata çevirmelerini, kurumlarını fırsat olarak yönetmelerini dilerim.
Unutmayınız yaşam krizlerle doludur. Önemli olan krizlerin içindeki fırsat çözümlerini yakalamaktır.
Şebnem Gürsoy Ulusoy 21. yüzyıl dört kavramın birbirine karıştığı, birbiri ile iç içe geçtiği bir dönemi beraberinde getirmiştir. Bu kavramlar teknoloji, İnternet, İnsan ve İletişim kavramlarıdır. Değişim ve dönüşüm bu kavramlar üzerinden ilerlemekte ve yolunu çizmektedir. İnternet teknolojinin bir çıktısı olarak insanların hayatına girmiş ve daha sonrasında insan doğasını ve iletişim süreçlerini değiştirmeye başlamıştır. İnsan doğası gereği sürekli bir değişime alışıktır aslında. İnsan anne karnına düştüğü andan itibaren devam eden bir değişim ve dönüşüm sürecindedir. Değişim sürecine doğası gereği entegre olan insan, modernleşen dünyanın getirdiği değişimlere de adapte olmaktadır. Bu adaptasyon sürecinde yaşanan ve yaşanması muhtemel olan kısıtlılıklar, iletişim sorunları, insanın doğasına yabancılaşması söz konusu olabilmektedir. Makineleşen İnsan ve İletişim Dili Etkileşimleri, dijitalleşme ile birlikte ortaya çıkan süreçlerin özellikle kitle iletişim araçlarının (televizyon, yeni medya) ve bunlara bağlı olarak ortaya çıkan uzantılarının e-kitap, online eğitim, sosyal medya kavramlarının irdelendiği ve incelendiği araştırmalarla desteklenmiş bir araştırma ve teori kitabıdır.
Azra K. Nazlı, Berk Ful, Büşra Çetin, Eda Arslan, Ekin Ergüven, Ekin Karakuyu, Ekin Karakuyu, Emet Gürel, Ezgi Kuloğlu, Neslihan Özmelek Taş Markalarla örülü bir evrende, markalarla birlikte ve kendisini “marka” olarak konumlayarak yaşıyor insan. Günümüz dünyasında marka, gereksinimlerimiz için tükettiğimiz ürün ve hizmetler ile ilgili bir kavram değil artık. Öyle ki kendimiz bizzat markayız. Böylesi bir dönemde marka, pazarlama iletişimi disiplininin ilgi odağından çıkarak tüm yaşam alanlarına yayılıyor; “kişisel marka” gibi görece yeni marka türleri ve uygulamaları gündeme geliyor.
Alanyazındaki gelişmelere koşut olarak insanın “marka” olup olamayacağı ile ilgili sorgulamalar devam ediyor. Tüm tartışmalara rağmen ise insan, marka olarak konumlanmayı ve markalaşarak kendini var etmeyi tercih ediyor.
Marka ve markalama ile ilgili çalışmaların önem arz ettiği düşüncesinden hareket eden bu çalışma kapsamında, marka ile kişisel marka kavram ve uygulamaları mercek altına alınmaktadır. Kitabın; araştıran öğrenme arzusu duyan ve marka evrenini anlamlandırma arayışında olan tüm okurlar için yararlı olması dileklerimizle…
Donald L. Anderson ÖRGÜT GELİŞTİRME

Örgüt Geliştirme kişisel, takım ve örgüt düzeyindeki değişimleri yönlendirme konusunda öğrencilerin, yöneticilerin, değişim uzmanlarının ve uygulayıcıların ilgisine sunulmuş rehber bir kitaptır. Donald L. Anderson, klasik örgüt geliştirme teknikleri ile günümüze uygun ve farklı örgüt kademelerinde uygulanabilecek müdahaleleri anlatırken örgüt geliştirme etiği ile ilgili tartışmalara da yer vermektedir. Temel içeriği ve süreçleri izleyen bölümlerin sonundaki vaka incelemeleri ve örnek olay çalışmaları da öğrencilerin öğrendiklerini uygulamaya aktarabilmelerine yardımcı olmaktadır. Küreselleşmenin arttığı, teknolojilerin hızla değiştiği, ekonomik baskıların ve çalışanların beklentilerinin arttığı günümüzün rekabetçi çevrelerinde bu kitap, yararlı bir araç olacaktır.

Kitabın Temel Özellikleri
• Örgüt geliştirme sürecinin her aşaması detaylı şekilde açıklanmaktadır: giriş, sözleşme/kontrat, veri toplama, teşhis ve geri bildirim, müdahaleler ve değerlendirme.
• Hem geleneksel örgüt geliştirme uygulamaları hem de değişime uyumlu yeni stratejilerin uygulanabilmesi için teori, araştırmalar ve danışmanlık teknikleri açıklanmaktadır.
• Özel işletmeler, kamu kurumları, eğitim ve sağlık örgütleri gibi çalışma ortamlarında örgüt geliştirme uygulamalarının yararları gösterilmektedir.
• En iyi örgüt geliştirme pratiklerinin (kişisel, takım ve örgüt düzeyinde müdahalelerle) gerçek dünyada uygulanmasına ilişkin yönlendirmeler yapılmaktadır.
• Örnek olay incelemeleri ve vaka çalışmaları aracılığıyla öğrencilerin örgüt geliştirme kavramlarını analiz etmeleri, uygulamaları ve tartışmaları sağlanmaktadır.
• Konularla ilgili daha fazla bilgi sahibi olmak isteyen okuyucular için ek okuma önerileri sunulmaktadır.

Örgüt Geliştirme: Örgütsel Değişime Yön Veren Süreç kitabı işletme ve yönetim alanında; örgüt geliştirme, örgütsel değişim, liderlik ve örgütsel değişim gibi derslerde kullanılabilir.
Nihat Aytürk Kamusal ve kurumsal yaşamda (iş ortamında) resmî yazışma, konuşma ve görüşmeler; toplantı, tören ve törensel etkinlikler; davet, ziyaret ve ziyafetler; resmî iş, işlem ve etkinlikler biçim ve yöntem olarak protokol ve sosyal davranış kurallarına uygun biçimde yürütülür. Bu yüzden protokol ve sosyal davranış kurallarını bilmek ve bu kurallara uymak temsil ve itibar açısından önemli ve gereklidir. Çünkü protokol ve sosyal davranış kurallarını bilen, bu kurallara uyan ve bunları uygulayan kişi ve kurumlar kamusal ve sosyal yaşamda daima takdir edilir ve tercih edilirler.
Kitabın amacı; üniversitelerde okuyan tüm öğrencilere, kamu kurumlarında ve özel kuruluşlarda (işletmelerde) çalışan bütün yöneticilere, yönetici adaylarına, yönetici asistanlarına, uzmanlara, halkla temas noktasında olan ve halka hizmet sunan bütün görevlilere yönetim ve iş hayatlarında ve sosyal yaşamlarında kullanacakları protokol bilgi ve becerileri kazandırmak; bu bilgileri başarıyla uygulamalarını sağlamak; böylece bireysel, kurumsal, ulusal ve uluslararası düzeyde başarılarını, etkinlik ve saygınlıklarını artırmaktır.
Bu kitap; üniversitelerin Büro Yönetimi ve Yönetici Asistanlığı Meslek Yüksekokullarında okutulan Protokol ve Sosyal Davranış Kuralları ders programına uygun olarak hazırlanmıştır.
F. Belma Güneri Fırlar - İ. Pelin Dündar Rekabet, kişisel açıdan hırslanmaya ya da sürekli gelişmeye gitmenin bir nedeniyken, işletmeler açısından bakıldığında da; hem pazarın kaymağını almanın hem de pazara derinlemesine nüfuz etmenin yolunu açan önemli bir belirleyici. İletişim ise; bu yolu arama çabası ve tabiî ki yolu ararken engelleri aşabilme yetisi.
Yolu bulmak için tek bir giriş yok şüphesiz. Birçok başlangıç yerinin bizleri aynı noktada buluşturacağı kesin. Ancak bu noktaya ulaşmanın sırları var: O da kitabın içinde saklı…
Ahmet Alkan, Aysun Yeşiltaş, Candoğan Akca, Elif Kaya, Erdal Eke, İsa Gül, Mahmut Akbolat, Nesrin Akca, Nezihe Tüfekçi, Ögür Selvi, Sedat Bostan, Serpil Çelik Durmuş, Taşkın Kılıç, Tevfik Özlü Sağlık, interdisipliner bir alandır. Farklı alanlarda uzmanlığa sahip sağlık personelinin kendi aralarında kuracakları iletişimin kendine has özellikleri yanında hasta ve yakınları gibi özellikli gruplar ile kuracakları iletişim biçimleri farklılaşmaktadır.
Bu farklılıklar, farklı bilgi ve becerilere sahip olmayı gerektirmektedir. Bu kitapta; sağlık kuruluşlarında iletişim konusu, bu özel ve ayrı yönüyle alanın uzmanları tarafından ele alınmaktadır.
Bu nedenlerle kitabın yazımında hekim, hemşire, sağlık yönetimi ve iletişim alanlarından akademisyenler görev almıştır.
Sağlık Kurumları İletişimi kitabı; aktif sağlık çalışanı, yönetici ve sağlık alanı öğrencilerinin iletişim beceri ve tekniklerini geliştirerek sağlık hizmetlerinin etkinliğini artırmayı, sağlık çalışanı ve hasta memnuniyetini geliştirmeyi hedeflemektedir.
Birol Büyükdoğan Yeni Koronavirüs hastalığı (COVİD-19) Aralık 2019’da Çin’de başlayıp ardından tüm dünyaya yayılmış bir virüs türüdür. Uzun yıllardır hiçbir virüs insanların hayatlarını bu derece etkilememiştir. Üretim sektöründen hizmet sektörüne, eğitim sektöründen ulaşım sektörüne kadar tüm sektörler bu salgından oldukça fazla etkilenmişlerdir. Bu etkilenme üretimin düşmesinden satışların düşmesine, eğitim alamamaktan işe gidememeye kadar birçok konuda insanları etkilemiştir.
Bu dönem temizlik alışkanlıklarımızdan iletişim alışkanlıklarımıza kadar birçok konuyu da değiştirmiştir. Temizliğe daha fazla önem verirken online iletişimi de daha fazla kullanır olduk. Şirketler COVİD-19 salgın dönemini daha az hasarla atlatmak için çeşitli tedbirler almışlar, tüm iletişim kanallarını kullanarak tüketiciyle olan bağlarını koparmamaya çalışmışlardır. Kurumsal itibar kurumların hedef kitle açısından saygınlık durumu olarak tanımlanabilir. Şirketler saygınlıkları oranında ayakta kalabilmektedirler.
COVİD-19 salgını döneminde kurumların saygınlığı daha fazla dikkat edilmesi gereken bir yönetim fonksiyonu haline geldi. Kurumlar web sayfalarıyla birlikte sosyal medya hesapları yoluyla da paydaşlarıyla iletişime devam ettiler. Özellikle sosyal medya yoluyla yapılan paylaşımlarda tüketiciye dönük daha duygusal mesajlar öne çıktı. Salgının birlikte atlatılacağı mesajı her fırsatta verilmeye çalışıldı. Bu kitap öncelikle kurumsal itibar konusunda teorik bilgiler vermekte, ardından COVİD-19 sürecinde sanayi kuruluşlarının sosyal medya yoluyla yaptıkları paylaşımların kurumsal itibar açısından değerlendirmesini yapmaktadır.
Fatih Değirmenci Siyasal iletişim, siyasetin kadim bilgi birikimini iletişimsel bir bakışla yeniden değerlendirmenin sağlayacağı çok boyutlu ve katmanlı ilişkiler ağını ifade eder. Siyasal iletişim konusuna gün geçtikçe artan ilgi, büyük ölçüde uzmanlar ve profesyonel politikacıların belirlenen amaçlara ulaşmada bu alanı araçsallaştırma temayülünden kaynaklanır. Oysa siyasal iletişim politik düzlemde anlama, anlatma, çatışma, uzlaşma, dayanışma gibi edimlerin hakikiliği ve sürekliliğiyle anlam kazanır. Böylesi bir yaklaşım, siyasal iletişimi toplumun ortak iyisini bulmanın temel parametrelerinden biri hâline getirebilir.
Bu kitap, siyasal iletişim konusunda teorik ve pratik perspektifteki çalışmaların derlendiği bir seçki mahiyetindedir. Bu çerçevede kitapta, siyasal iletişimin kavramsal ve kuramsal temellerinden pratikteki en güncel uygulamalarına kadar geniş bir yelpazede birbirinden farklı ama birbirini bütünleyen çalışmalar yer almaktadır. Siyasal iletişim bağlamında medya, retorik, propaganda, small data, beden dili, dezenformasyon, dijital diplomasi gibi konuların yanı sıra çeşitli siyasal kurum/aktörlerin siyasal iletişim etkinliklerinde yeni medya kullanım pratikleri, yönetim bilişim sistemlerinin siyasal iletişimdeki yeri gibi güncel yaklaşımlar ile konuyla ilgili bibliyografik araştırmalar kitabın kapsamı dahilindedir.
Adem Doğan, Bayram Oğuz Aydın, Cengiz Anık, Enderhan Karakoç, Erdal Dağtaş, Göksel Göker, Halil Şeker, Konur Alp Koz, Lütfü Pınar, Mehmet Sezai Türk, Mustafa Bostancı, Neslihan Göker, Oğuz Göksu, Oğuz Güner, Onur Bekiroğlu, Onur Taydaş, Salih Gürbüz, Semay Buket Şahin, Şükrü Balcı, Türkay Türkan Ünlü Demokratik toplumlarda siyasetçilerin seçmenleriyle olan iletişimi büyük önem arz etmektedir. İktidarı elde etmeyi amaçlayan her kişi ya da siyasi parti, siyasal alandaki aktörlerin büyük çoğunluğunun rızasını almalı, yanı sıra da iktidarı devam ettirebilmek için yine bu aktörlerle olan bağlarını sürdürebilmelidir. Çünkü siyasetçilerin başarılı bir siyasi mücadele sürdürebilmesi, seçmenini iyi analiz etmesi ve etkili bir seçim stratejisi geliştirmesine bağlıdır.
İşte burada devreye siyasal iletişim girmektedir. Ne zaman hangi iletişim araçlarının kullanılacağı, kısa ve uzun vadede nasıl hareket edileceği, siyasi aktörlerin kamuoyuna nasıl sunulacağı, medya araçlarında hangi resim ve görüntülerin kullanılacağı, konuşma içeriklerinin ve süresinin nasıl olacağı ve bunların genel ve belli gruplara göre değişip değişmeyeceği, siyasal iletişim uzmanlarının önemle üzerinde durduğu konular arasında yer almaktadır. Siyasal iletişim, etkili bir tanıtımı getirebileceği gibi doğru stratejilerin izlenmemesi, günümüz iletişim kanallarının anlık ve hızlı dağılımı ile seçmen kaybına da neden olabilmektedir.
Siyasal iletişim sadece seçim ve referandum süreçlerinde hatırlanması gereken bir konu olmaktan öte sürekli canlı tutulması gereken siyasal alanın önemli bir kanalıdır. Bu noktada siyasal iletişim alanında kimi zaman farklı uygulamalara ve yöntemlere de başvurulduğu görülmektedir. Siyasal iletişim alanına ilişkin analizlerin, incelemelerin ve örnek çalışmaların yer aldığı bu kitap, siyasal iletişime ilgi duyan, bu alanda çalışmak isteyen kişilere de bir kaynak olarak hazırlanmıştır.
Celil Ünal, Emel Poyraz, İbrahim Kiçir, Ömer Erdoğan, Sümeyra Tüzün, Ümmügülsüm Talipoğlu İnsan, hayatını idame ettirebilmek için diğer insanların varlığına ihtiyaç duyar. Bu ihtiyaç, insanları bir arada yaşamaya itmiştir. İletişim ve etkileşim sayesinde insanlar, medeniyetler kurarak modern toplumları oluşturmuşlardır. Modern toplumun var olması ile günümüzde, toplumu inceleyen birçok bilim dalı ortaya çıkmıştır. Sosyal psikoloji ise bu bilim dallarının en önemlilerinden birisidir. Akademik çalışmalarda, sosyal psikoloji; bireyleri grup içinde inceler, onların nasıl etkileşimde bulunduklarını ve kimliklerini nasıl inşa ettiklerini anlamaya ve anlamlandırmaya çalışır. Tam olarak bu süreçte, iletişim bilimleri; toplumun kültürel değerleri, bireysel roller, grup dinamikleri gibi unsurlar açısından önem arz eder. Çünkü iletişim bilimleri, bir toplumda var olan kültürel ve toplumsal değerlerin nasıl var olduğunu, kültürel etkileşimi ve bireylerin birbirleriyle iletişimini inceler. Bu bakımdan iletişim, bireylerin; duygusal, bilişsel ve kültürel süreçlerini anlamak açısından sosyal psikoloji alanında önemli bir yere sahiptir.
Bu kitapta, sosyal psikoloji paradigmaları perspektifinden, iletişim çalışmalarına yeni bir boyut kazandırılmaya çalışılmıştır. İletişim bilimleri ile ilintili olan çeşitli sosyal psikoloji kuramları, derlenmiş ve açıklanmaya çalışılmıştır. Kitabın, sosyal psikoloji ve iletişim alanına ilgi duyan herkes için faydalı olması umulmaktadır.
Allen Elkin Stresin hayatınızda negatif bir etkisi olmasından sıkıldınız mı?
Stres Yönetimi for Dummies, vücudunuz ve zihninize stresle düzgünce baş etmeyi öğretme üzerine size güvenilir, süre sınırlı rehberlik sunar. Sizi kırmızı çizgiye getiren aşk, iş, aile, mali durum veya kanıtlanmış başka bir şey olsa da bu güncellenmiş basım Stres Yönetimi for Dummies hayatınızdaki stres tetikleyicilerini belirlemenize ve onları yok etmenize yardımcı olacak.
• Stresli misiniz? Stresin ne olduğu ve sizi zihinsel, fiziksel ve duygusal olarak nasıl etkileyebileceğiyle ilgili bütün gerçekleri öğrenin.
• Kurtulun! Stresin fiziksel belirtilerine nasıl yaklaşacağınızı, zihninizi dinginleştireceğinizi ve strese yol açabilen günlük meselelerle baş edeceğinizi öğrenin.
• Stresten kurtulmanın sırları! Potansiyel olarak stresli durumlarda olduğunuzda düşünme biçiminizde değişiklikler yapmak gibi hayatınızdaki stres düzeyini azaltmada kullanabileceğiniz teknikleri keşfedin.
• Gerçek dünyada mücadele edin! Esneme hareketleri yapmak, bir hobiyle vakit geçirmek gibi daha az stresli bir hayat yaşamanıza yardım edecek evde ve işte edinebileceğiniz günlük alışkanlıklar edinin.
Kitabı açın ve
• Stresin nereden kaynaklandığını ve bununla nasıl başa çıkacağınızı anlamanıza yardımcı olacak çeşitli bireysel değerlendirmeleri,
• Kas geriliminden kurtulma ve zihninizi dinginleştirme tavsiyelerini,
• Zaman yönetimi, öfke, iş yeri stresi ve daha fazlasıyla baş etmek için tavsiyeleri,
• Doğru beslenmenin, egzersiz yapmanın ve uykunun önemini,
• Düşünmenin sizi nasıl strese soktuğunu,
• On büyük stres kaynağını inceleyin.
Atiye Güner, Gülay Er Pasin, Gülin Terek Ünal, Mehmet Sarı, Mehmet Vanlıoğlu, Özlem Kalan, Öznur Akyılmaz, Pelin Erdal Aytekin, Pınar Tınaz, Yelda Yanat Bağcı Kültürel çalışmaların en önemli alanlarından biri olan cinsiyet çalışmaları, medyanın ve kültür sanat endüstrisinin hayatımızı her yönden çevrelediği günümüzde, her geçen gün daha da önem kazanmaktadır. Medya, kültür ve sanatın toplumlar tarafından sürekli yeniden üretilen toplumsal cinsiyet kalıplarını nasıl ele aldığını, bu üretim süreçlerindeki rolünü analiz ve ifşa etmek ise elbette en başta iletişim akademisyenlerinin görevidir. Bu amaçla bir araya gelmiş farklı alanlardan konusunda uzman iletişim akademisyenleri tarafıdan kaleme alınmış olan bu kitap; sinema, televizyon, reklam ve sanat gibi farklı mecralardaki güncel örnekler üzerinden toplumsal cinsiyet meselesine dair oldukça zengin bir kaynak olma özelliğini taşımaktadır.
Kültürel çalışmalar üzerine çalışan akademisyenler ve iletişim öğrencileri başta olmak üzere toplumsal cinsiyet üzerine düşünen, yazan, çizen herkesin oldukça faydalanacağı bu çalışma, farklı iletişim disiplinlerinin toplumsal cinsiyet meselesine yaklaşımını değişik boyutlarıyla ortaya koyması açısından da ayrı bir öneme sahiptir.
H. Andaç Demirtaş Madran Bu kitap; sosyal psikoloji, siyaset bilimi, pazarlama ve iletişim bilimlerinin en çok ilgi gören konuları arasında yer alan sosyal etki, tutum değişimi ve ikna konularını ele almaktadır.
Gerek halkla ilişkiler gerek reklamcılık ve gerekse kitle iletişim çalışmaları açısından son derece önemli bir konu olan “sosyal etki ve ikna”, bunların yanında sigara ve madde bağımlılığı, eğitimde fırsat eşitsizlikleri, trafik kurallarına uymama gibi toplumsal sorunlarla baş etme çabaları açısından da büyük önem taşımaktadır.
Günlük hayatta da iknanın ayrı bir yeri bulunmaktadır; aralıksız olarak aile üyelerini, arkadaşlarımızı, karşı cinsi, işverenimizi ikna etme çabası içindeyizdir.
Hem bireysel hem toplumsal hem de küresel bir öneme sahip olan bu konu, bu kitapta, temel kavramların ayrıntılı bir şekilde tanımlanması, geleneksel ve çağdaş kuramsal yaklaşımların irdelenmesi ve güncel araştırma bulguları doğrultusunda uygulamaya dönük ipuçlarının verilmesi yoluyla işlenmektedir.
Nihat Aytürk Hayatta sağlıklı, başarılı, huzurlu, mutlu olmak ve aynı zamanda onurlu, erdemli, iyi ve kaliteli olarak uzun yaşamak her insanın amacıdır. Çünkü her insan yaşamak için dünyaya gelmiştir. Yaşamak ise bir sanattır. Ancak insanların en az bildikleri ve en çok muhtaç oldukları şey de yaşama sanatıdır. Bu yüzden her insan yaşama sanatını bilmek ve öğrenmek zorundadır.
Bu Kitap'ta onurlu, erdemli ve kaliteli olarak iyi ve uzun yaşamanın; sağlıklı, başarılı, huzurlu ve mutlu olmanın yol ve yöntemleri kaynaklara dayalı olarak örneklerle açıklanmıştır. Sağlıklı, başarılı ve mutlu olmanız en içten dileğimizdir.
Gönül Budak Yetkinliğe Dayalı İnsan Kaynakları Yönetimi, özellikle son yıllarda önce gelişmiş ülkelerde kullanılmıştır. Her ne kadar yetkinlik kavramı dünyada 1960'larda ortaya atılmış olsa da Yetkinliğe Dayalı İnsan Kaynakları Yönetimi'nin uygulamaya geçişi çok yenidir. Özellikle gelişmekte olan ülkemizde, yabancı yatırımlar ve yabancı ortaklı firmalar sayesinde yerli firmalar bu yeni yaklaşımı ve sistemi tanıma ve yararlarını görerek uygulama fırsatını yakalamıştır.
İşletmelerimizin bir yandan rekabet avantajı ararken fark yaratma isteği, öte yandan Avrupa Birliği uyum sürecinde kabul edilen ve iş yaşamını düzenleyen mevzuatın zorlamaları ve işgörene hümanisttik yaklaşımlar ve iş yeri barışını koruma ve bu sayede etkinlik ve verimlilik arttırma arayışları, insan kaynaklarına yetkinlik odaklı yaklaşımın yaygınlaşmasında çok önemli bir rol oynamıştır.
Bu kitapta; insan kaynaklarının tarihsel gelişimi, temel yaklaşımlar, insan kaynaklarının stratejik yönetimi incelendikten sonra özellikle bu fonksiyonun davranışsal, teknik ve hukuki boyutlarına da yer verilmiştir. Ayrıca kitaptaki klasik insan kaynakları yönetimi fonksiyonlarına yetkinlik bazlı yönetim vizyonu da katılarak zenginleştirilmiştir.
Thomas S. Bateman, Scott A. Snell, McGrawHill Yönetim, bilimsel ve sanatsal yanıyla her yerde ve her zaman geçerli olan ve yıllar itibarıyla gelişim gösteren bir olgudur. Bağlam ve koşullar değişmiş olsa da tüm yönetim yaklaşımlarının bugünün küresel rekabet ortamına uyarlanabildiğini görmekteyiz. Ancak her geçen gün yeni yaklaşım ve düşüncelere olan ihtiyaç da artmaktadır. YÖNETİM isimli eser, bu noktada, değişen rekabet ortamında yönetim kavramı, yaklaşımları ve uygulamaları hakkında bilgi sahibi olmak ve öğrenmek isteyen herkese teorik ve pratik bilgiler sunmaktadır. Thomas S. Bateman ve Scott A. Snell tarafından kaleme alınan kitap, 2013 yılındaki üçüncü basımı temel alınarak Türkçeye aktarılmıştır. Kitapta, yönetim alanının temel çerçevesine giren konular güncel bilgilerle verilmekte, gösterimlerle ve örneklerle akıcı bir metin akışı sağlanmaktadır. Başta bu alandaki öğrenciler olmak üzere ilgilenen herkesin anlayacağı bir içerik ve üslupla yazılmış olması açısından önemli bir eserdir.