Kentleşme ve Çevre Sosyolojisi \ 1-1
Ayda Yörükân Aile ve Konut Konusunda Fransız Mimarlarının Bugünkü Eğilimleri
Tim STRANGLEMAN - Tracey WARREN - Routledge Çalışma meselesi, sosyal bilimlerin birçok alanının bir kesişme noktasını oluşturmaktadır. İktisattan, işletme yönetimine, kamu yönetiminden siyaset bilimine, insan kaynakları yönetiminden sosyal politikaya ve psikolojiye ve elbette sosyolojiye kadar birçok alan şu ya da bu şekilde, merkezi veya tali bir mesele olarak çalışma temasını içerir. Ancak öte yandan ironik bir biçimde hem sosyal bilimler içinde hem de yaşamın içinde bu denli merkezi bir tema olan çalışma genellikle kendi başına detaylı bir biçimde incelenen ve ilgi toplayan bir alan olamamıştır. Dolayısıyla bu konuyu çalışmak isteyenler için de derli toplu bir okuma metnine erişmek oldukça zordur. Bu zorluk özellikle Türkçe okuyucu için çok daha barizdir.
Çalışma sosyolojisi alanında Türkçede temel okuma metinlerinin sayısı neredeyse yok denecek kadar azdır. Bundan dolayı bu alanın hem öğrencileri hem de öğreticilerinin karşı karşıya bulundukları temel meselelerin başında derli toplu bir okuma metninin eksikliğidir. Bu kitap, bu alandaki eksikliği girmeye yönelik çabanın bir parçası olarak kabul edilebilir. Tim Strangleman ve Tracey Warren'in kitapları hem çok zengin bir referans tabanı sunmakta, hem bu literatürün genellikle ihmal ettiği örneğin ev işleri ve işsizlik gibi bazı konuları içermekte hem de başka bir çalışma sosyolojisi kitabında bulunması çok zor olan çalışmanın temsilleri gibi konuları içermesi ile son derece zengin bir muhteva sunmaktadır. Öte yandan kitap, bütün bölümleri aynı sistematik mantık örüntüsü ile sunarak okuyucuya konuları takip etmede kolaylık sağlamaktadır. Kitap bu özellikleriyle çalışma sosyolojisi okumak isteyen lisans ve lisansüstü düzeyindeki öğrenciler için yeni ufuklar vadediyor.
Kemal GÖRMEZ Bir bilgenin “Tabiatın insanoğlundan intikamı” diye tanımladığı ekolojik sorunlar, bugün insanoğlunun karşılaştığı temel sorunlar arasındadır.
20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren insanlığı tehdit eden sorunlardan biri hâline gelen çevre sorunları, kökü çok eskilere uzanmasına rağmen, genelde Sanayi Devrimi’nin sonucunda hissedilir hâle gelmiştir. O zamandan bu yana da sürekli artarak büyük boyutlara ulaşmıştır. Son yıllarda geliştirilen tedbirlere rağmen henüz pek çok insan gelecekten ümitli değildir. Önceleri sadece kirlenme olarak algılanan ve gün geçtikçe toplumsal hayatın bütün alanlarını kapsayan bu sorun üzerinde tartışma ve araştırmalar gittikçe yoğunlaşmaktadır.
Bu kitap, esas olarak öğrencilerin ekoloji ve çevre sorunları ile ilgili kaynak ihtiyacını karşılamak amacıyla yazılmıştır.
Mücahit Navruz, Ali Şahin Terörizmle mücadele yalnızca askeri ve istihbari metodlara indirgenemeyecek kadar kapsamlı bir konudur. Kentsel terör gibi mekan, aktör, hedef ve mücadele yöntemlerinin bulanıklaştığı bir alanda ise çevresel tasarım, askeri ve istihbari metodları tamamlayan/kolaylaştıran bir araç halini almaktadır. Yakın geçmişte Türkiye’nin karşı karşıya kaldığı en önemli kentsel terör dalgasını teşkil eden ‘hendek çatışmaları’ sürecini, Diyarbakır Suriçi örneğindeki yansımalarından hareketle ele alınan bu çalışma, kentsel terörle mücadelede çevresel tasarımın önemini vurgulaması açısından özgün bir niteliktedir.
Murat Şentürk Gönüllülük alanı ve uygulamaları günümüz toplumları için giderek daha önemli hâle gelmektedir. Toplumsal dayanışmanın sağlanması, sosyal ağların oluşturulması, yoksulluğun azaltılması, ekolojik krizlerin önlenmesi vb. amaçlar dünyanın temel gündemleridir. Bu gündemler gönüllülük alanına yönelik teorik ve pratik ilgileri arttırmaktadır. Türkiye'de derin köklere ve zengin bir mirasa sahip olan gönüllülük faaliyetleri devam ederken araştırmaların ve yayınların henüz istenilen düzeyde olduğunu söylemek güçtür. Bu çalışma, çeşitli ülkelerde yapılan gönüllülük çalışmalarını ve araştırmalarını ele alarak Türkiye'de gönüllülük alanında faaliyet gösteren farklı aktörlere katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Farklı kültürel, sosyal ve tarihsel koşullara sahip ülkelerdeki gönüllülüğün durumuna, kavramsallaştırma biçimlerine, gönüllülükle ilgili araştırmalara ve uygulamalara yer verilen bu kitapta, küresel ölçekte gönüllülüğe dair bir bakış sunulmaktadır. Kitap, gönüllülüğün yaygınlaştırılmasında araştırmaların önemli bir yer tuttuğunu göstererek Türkiye'de akademinin ve sivil toplum alanının gönüllülük araştırmalarına yönelmesine katkı sağlamayı hedeflemektedir.
Turhan Yörükan Bu kitap, düşük standartlı konut ve yerleşme alanlarını fizik ve özellikle sosyal yönden incelemeyi amaçlayan birtakım araştırmaların sonuçlarını sunmanın yanında bu sonuçları teorik bir zemine oturtmaya ve konunun içerdiği metodolojik problemlere ağırlık vermeye çalışan bir kitaptır.
Kitabımız, sosyoekonomik gelişmişlik düzeyinin bir göstergesi olarak ortaya çıkmış bulunan gecekondu problemini, işaret ettiğimiz üzere, sosyokültürel ağırlıklı olarak ele almakta; bir anlamda, düşük standartlı veya nizamî olmayan konut arzı, dolayısıyla konut açığı şeklinde ortaya çıkmış olan gecekondunun ve gecekondu bölgelerinin sosyokültürel özelliklerinin neler olduğunu göstermeye çalışmakta ve gecekondu bölgelerinin ve sefalet bölgesi olarak nitelendirdiğimiz slum bölgelerinin olumsuz yanlarının daha iyi anlaşılabilmesi için yapılması gerekli olan araştırmalara ışık tutmaktadır.
Bu karmaşık konu, aynı zamanda, başka ülkelerde yapılmış birtakım çalışmalardan verdiğimiz örneklerle karşılaştırmalı bir incelemeye de tâbi tutulmuştur. Şehirleşme ve yerleşme tarihine katkı sağlayacağı düşüncesindeyiz.
Ahmet Şafak Eşmeler, Alperen Kır, Aslı Kavurmacı, Ayşe Nur Çırak, Dilek Topcu Mumlu, Erdem Ayçiçek, Hamza Bahadır Eser, Hatike Koçar Uzan, Hülya Küçük Bayraktar, İlker Şahinoğlu, Mehmet Aslan, Mehmet Recai Uygur, Mustafa Kartal, Neslihan Arslan, Neslişah İskender, Sevim Budak, Seyfettin Caner Kuzucu, Simuzar Sultan Mammadova, Talip Kurşuncu, Teoman İskender, Tuğba Aydın Halisoğlu, Uğur Uzun, Veli Ercan Çetintürk, Yeter Avşar, Zafer Adalı Günümüzde iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinden gelişmiş ya da gelişmekte olan bütün ülkeler etkilenmekte ve iklim değişikliği, kentler için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Bu kitapta, birçok ülkenin yaşadığı ve çözüm aradığı iklim değişikliği sorunu, kent ölçeğinden küresel ölçeğe doğru, güncel araştırmalar çerçevesinde kurumsal, çevresel, sosyal ve ekonomik boyutları ile değerlendirilmektedir.
Kitapta iki kısımda ele alınan iklim değişikliği sorunu ilk kısımda; Türkiye bağlamında iklim değişikliği ile ilgili merkezî yönetim ve yerel yönetimler tarafından yapılan faaliyetler ve düzenlemeler, iklim değişikliğinin su yönetimi ve tarım politikalarına etkisi, son olarak çevre kirliliğine etkisi istatistiksel yöntemle incelenmiştir. İkinci kısımda; dünyada ortaya çıkan sorunlara dair teorik çerçevede değerlendirmelerde bulunulmuştur. İklim değişikliğinin kent hakkı, yoksulluk, göç, iklim güvenliği, istihdam, tüketim kültürü, çevre hareketleri ile ilişkisi, kentleşme ve ekolojik ayak izi arasındaki nedensel bağ istatistiksel yöntemle değerlendirilmiştir. İklim değişikliğini çeşitli düzey ve farklı bakış açıları ile ele alan ve toplamda on dokuz bölümden oluşan kitabın akademiye katkı sunmasını dileriz.

Gürbüz ÖZDEMİR Sanayileşme sürecinin bir sonucu olarak ortaya çıkan göç olgusu, Türkiye'de toplumsal, ekonomik, kültürel ve hatta siyasal alanda birçok değişimi beraberinde getirmiştir. Bu süreçten en fazla etkilenenler ise kırdan kente göç eden insanlar olmuştur. Göçmenler, bu süreçte karşılaştıkları sorunları çözme ve kente uyum sağlayabilmek adına, kendilerine sığınak işlevi görecek olan “tampon mekanizmalar” keşfetmişlerdir. Bunlar arasında, özellikle “hemşehrilik ilişkileri” ve onun formel biçimi olan “hemşehri dernekleri” öne çıkan yapılar olmuştur.
Bunlar arasında özellikle hemşehri dernekleri, göçmen hemşehrileri toparlamış ve onlar için son derecede önemli olan tampon işlevler yerine getirmişlerdir. Kentleşme/kentlileşme sürecinin etkisiyle kendilerini sürekli geliştiren hemşehri dernekleri, kısa sürede tampon işlevlerini aşarak farklı işlevler de yerine getiren bir yapıya dönüşmüşlerdir. Hemşehri dernekleri bu sürecin sonucunda, hemşehrilerin ortak çıkarlarını temsil eden ve bu çıkarları elde etmek amacıyla birçok faaliyeti yerine getiren bir “çıkar grubu” niteliği kazanmışlardır.
Ancak hemşehri dernekleri, birçok çıkar grubunda olduğu gibi bununla yetinmeyerek, hemşehrilerinin ortak çıkarlarını elde etme amacıyla çıkar/rant elde etmenin en kolay ve risksiz yolu olan siyasal/bürokratik alana yönelme ihtiyacı duymuşlardır. Bu yönelme, hemşehri derneklerini, çıkarları için siyasal/bürokratik süreçleri etkilemeye çalışan, onlara baskı uygulayan bir “baskı grubu” niteliğine dönüştürmüştür.
Ayda Yörükan, Turhan Yörükan Bu kitap, “Atina Anlaşması” denen şehircilik esasları ile aile ve konut konusunda Fransız mimarların ve konut yapımcıların görüşlerini bir araya getiren, insani açıdan şehirlerimize çeki düzen vermekte faydalı olacak olan iki önemli kısımdan oluşmaktadır. İlk kısım Atina Anlaşması olarak bilinen Milletlerarası Modern Mimari Kongresi’nde alınan 95 şehircilik kararını açıklamalarıyla birlikte sunmaktadır. Aile ve Konut konusunda Fransız mimarların bugünkü eğilimleri adını taşıyan ikinci kısım ise ünlü bir şehir sosyologu olan Chombart de Lauwe ve arkadaşlarının bir dizi mülakat ile çeşitli öneri ve değerlendirmelerden oluşmaktadır. Şehirlerde yaşamak isteyen her insanın arayacağı olumlu şartları veciz ifadelerle vermekte olan bir bu kitap her meslekten şehirciye, mimarlara, sosyologlara, psikologlara, sağlık elemanlarına ve şehirleri yaşanılır bir hale getirmek isteyen Belediyelere sağlam bir görüş açısı kazandırmada yardımcı olacaktır.
Zerrin Toprak, Ömür N. Timurcanday Özmen, Gökhan Tenikler Disiplinlerarası bu çalışma, Osmanlı dönemindeki tipik mahalleleri andıran yapısıyla, çoğu kere yoksul, orta halli ve tek tük hali vakti yerinde aileleri bir arada görmenin mümkün olduğu, İzmir Büyükkent Bütününde, Roman yoğunluklu mahallelerde yapılmıştır. Romanların duygu, düşünce ve toplum içindeki katkılarının farkındalığını sağlamak, onları anlamak temelli araştırma kendilerinin katkıları ve destekleriyle gerçekleştirilebilmiş, gerek ölçek gerekse içerik yönüyle alanında ilklerden olan, zahmetli bir çalışmanın ürünüdür. Anketlere dayanan ve gözlemleri de içeren çalışma; tarihteki Romanları anlatan erişilebilmiş kısıtlı bilgilerin değerlendirilmesinin yanı sıra günümüzde yeni yeni öne çıkan “uluslararası farkındalığı” özetleyen bir giriş kısmını takiben İzmir Büyükkent Bütünü alanındaki örneklem çerçevesinde ortaya konulan, Roman vatandaşlarımızın profili ile ortaya çıkan sonuçlara ilişkin olguların uzman yorumlarıyla değerlendirildiği üç kısımdan ibarettir. Anket örnekleminde ortaya çıkan bilgiler, uluslar arası yazında da merak konusu olduğundan bilginin paylaşımını kolaylaştırmak için, İngilizce olarak anket bilgileri ve özet kitapta yer almıştır.
Aynur Erdoğan Coşkun, Ayşen Şatıroğlu, Betül Kızıltepe, Büşra Turan Tüylüoğlu, Elif Altundere, Mehmet Ali Akyurt, Melek Kırtıl, Merve Ayar Yılmaz, Murat Şentürk, Nursen Tekgöz, Salih Ünüvar, Şefika Aydın, Yusuf Adıgüzel "Antik kentler, orta çağ kentleri ve modern kentler, kapitalist ülkelerdeki kentler, sosyalist ülkelerdeki kentler ve Üçüncü Dünya ülkelerindeki kentler; işte bunların hepsi geniş entelektüel çerçevemizde yer alıyordu. Bunların sonucunda ortaya çıkan kentsel sosyoloji aklınıza gelen her şey olabilirdi; eğer bunun kentlerde meydana geldiğini görebildiyseniz, o zaman kentsel sosyoloji literatürünün herhangi bir yerinde tartışıldığını da görebilirdiniz." Saunders, R (2013). Sosyal teori: Kentsel sosyoloji (S. Doğru Getir, Çev.). ideal Kültür Yayıncılık.
Kentin inşası ve kentlerin neredeyse dünyanın her köşesine yayılması tüm zamanların en başarılı insan yaratımlarından biri olmuştur. Bugüne
kadar pek çok açıdan tartışılmış, farklı disiplinlerle ilişkilendirilmiş ve üzerine yazılmış zengin bir literatür bulunan kent ve kent çalışmaları hakkında bir sınıflandırma yapmak oldukça zor olsa da bu kitabın çerçevesi nüfus biliminden kentleşme olgusuna, kır pratiklerinden gecekondulaşma sürecine, toplumsal hareketlilikten göç çalışmalarına kadar geniş bir perspektifle ve aşamalı olarak geliştirildi.
Kent Çalışmalarına Giriş, bugün hâlâ önemini koruyan ve gündemden düşmeyen kent, kirve göç konularına adım adım yaklaşarak geçmişin ve
günümüzün dinamiklerini aydınlatmayı amaçlıyor. Hem kent çalışmalarına ilgi duyanların hem de uzmanların başvurabileceği bu eser, bir
başlangıç kitabı olması ve akademik bağlamda bütünlük oluşturması açısından önem arz ediyor.
Nilüfer Negiz, Songül Sallan Gül Kentler, bir yerleşim yeri ve yaşam alanı olarak sosyolojik açıdan derin farklılıkları, çelişkileri ve eşitsizlikleri barındırır. Mezopotamya’dan itibaren toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri, ataerkil toplum ve devlet yapılarıyla birlikte kentlerin bir parçası olmuştur. Kadın ve erkek arasındaki biyolojik farklılıklar, toplumsal iş bölümü ve mekânsal ayrışmaların eril inşasıyla eşitsiz ve hiyerarşik farklılıklara dönüştürürken kenti devletle ve kamusallıkla özdeşleştirmiştir. Kadınlar ise kentte daha çok özel alanda yaşayan bir azınlık olarak görülmüşlerdir. Sanayi Devrimi’yle istihdamın artan kentsel niteliği modern toplum ve demokratik gelişmelere olanak sağlamışsa da kamusalın eril niteliği kentsel yaşamdan kadınları ya uzak tutmuş ya da katılımlarını sınırlamıştır. Kentin sorunları da ya cinsiyetten bağımsız (!) görülmüş ya da cinsiyet körü olarak ele alınmıştır. 21. yüzyılın en küçük kentten mega akıllı kentlere kentsel gelişmişlik düzeyi ne olursa olsun kentlerde toplumsal cinsiyet eşit(siz)liği sorunu devam etmektedir. Sosyal devletin daha da gerilediği, neoliberal piyasa ekonomisi ve geleneksel toplumsal cinsiyet rollerinin (ev işleri, çocuk ve bakım sorumlulukları) kadınlara dayattıkları ve ihtiyaçlar göz ardı edilmektedir. Hatta kent mekânı düzenlemeleriyle kadınlara özgü ayrıştırılmış kamusal alanlar oluşturulmaktadır.
Oysa kadınlar ne ister? Yaşadıkları kente, kenttaş olarak tüm alan ve ilişkilerine katılım, temsil ve sorumluluk almak, eşit olmak. Bu kitap, sizleri bu sorgulama alanında bir saha araştırmasının bulguları eşliğinde kısa bir yolculuğu davet etmektedir.
Ali Eren Demir, Alper Bilgili, Asime Dilara Erdem, Duygu Kalkay, Elif Nagihan Türköz, Erdal Şahin, Fatih Altun, Fikri Keleşoğlu, İsmet Nezih Abanoz, Melih Coşkun, Muhammed Ferit Duman, Mustafa Kara, Nazife Gürhan, Nuray Karaman, Onur Bayrakcı, Rodi Haznedaroğlu, Selin Arıkın, Şükrü Türköz, Yalçın Kahya Çocukluğumda yönetmenliğini Roland Emmerich'in yaptığı Yıldız Geçidi (Stargate) filmini ilk izlediğimde neredeyse nefes bile almadan filme kilitlenmiştim. Böylesi bir deneyimi tecrübe etme tutkusunu bir türlü içimden atamıyordum. Fakat sonra bu tutkumu tatmin edemese de teskin edebilen akademik bir kapıyı keşfettim: Kentler.
Filimdeki solucan delikleri gibi göz alıcı efektleri bir yana bırakırsak esasında olan şey, modern bir kentten ilkel bir kente yolculuktu. Dolayısıyla kentler bir anlamda farklı gezegenler ve kentlere açılan kapılar da yıldız geçitleri gibidir. Avcı toplayıcı atalarımız yerleşik hayata geçmekle yani ilk kez “kent kapısı”ndan geçmekle dünya gezegenimizi başkalaştırdılar ve bu başkalaşım her yeni “kent kapısı”ndan geçildikçe devam etti. Bir tür olarak insan, geçtiği her kent kapısının ardından kendi toplumsal spektrumunun kültürel görünümlerini dünya sahnesine yansıttı. Bu kültürel görünümlerin kimisi toprak oldu kimisi ise toplumsal tortular olarak hâlâ varlıklarını korumaktalar.
Özellikle günümüzde insanın “kentli form”unun dünyaya egemen olduğu bir gerçek. Bu nedenle günümüz insanına ilişkin kenti ihmal eden her söylem ve analiz eksik kalacaktır. Bu bağlamda bu kitap; kentsel prizmadan dünya sahnesine yansıyan toplumsal spektrumun aktüel fenomenleri olan kentleşme, kadın, çocuk, yemek, göç, tüketim, engelliler, siyaset, güvenlik, ideoloji, yoksulluk, dijitalleşme, psikoloji ve ütopya konularını ele almaktadır.
Adem Kılıç, Aslıhan Aykara, Cemre Bolgün, Çiçek Nilsu Varlıklar Demirkazık, Ercem Erkul, Ferman Erim, Harun Aslan, M. Serkan Demirci, Müge Özmen, Nurullah Çalış, Sultan Ebru Bulgurcuoğlu, Şükran Kolay Çepni, Tahir Emre Gencer, Türken Çağlar Günümüzde dünya nüfusunun yarısından çoğu kentlerde yaşamaktadır. Çalışma ilişkileri, eğitim imkânları, deneyimlenen toplumsal sorunlar, sahip olunan destek ağları, kültürel örüntüler ve günlük yaşam pratikleri gibi insanı çevreleyen sosyal gerçeklik olgusu, büyük oranda kent yaşantısı içinde biçimlenmektedir. Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal İşler Dairesi'nin kent nüfusu projeksiyonları, günümüzde %55 olan kentli nüfusunun, önümüzdeki yıllarda artış göstereceğini ve 2100 yılında dünya nüfusunun %85'inin kentlerde yaşamaya başlayacağını işaret etmektedir. Bu durum kente dair çalışmaların öneminin gün geçtikçe artmasına neden olmaktadır.
Kentlerdeki nüfusun artışı, çeşitlenmesi ve heterojen bir hâl alması aynı zamanda sorun ve ihtiyaçların da yeni boyutlar kazanmasını beraberinde getirmektedir. Bu süreçle beraber derinleşen “kent” olgusu, sosyal bilimciler için önemli bir çalışma ve düşünme alanı yaratmıştır. Bu alanın içerdiği kentli hakkı, kent hizmetlerine katılım, kentsel adalet, sosyal içerme, kentlileşme ve kente uyum gibi kavramlar farklı disiplinler için ilgi odağı hâline gelmiş; yeni ve çok boyutlu çalışmaların ortaya konmasını gerektirmiştir.
Sosyal değişimi ve gelişimi, sosyal bütünleşmeyi, insanın güçlendirilmesi ve özgürleşmesini içeren küresel sosyal hizmet tanımı, okumakta olduğunuz bu kitabın kent ve kentliliği konu ediş biçimine ilham vermiştir. Sosyal hizmet mesleğinin çalışma alanları ve hizmet ürettiği nüfus grupları ele alınırken sosyal adalet, insan hakları, ortak sorumluluk ve farklılıklara saygı ilkeleri de bu kitabın odak noktasını oluşturmaktadır.
“Kentsel Sosyal Hizmet” kitabının, sosyal hizmet başta olmak üzere sosyal bilimler alanındaki tüm öğrencilere, akademisyenlere ve meslek elemanlarına faydalı olması; kentlerin, canlı dostu alanlar olarak gelişimine katkı sunması dileğiyle…
Serdar Nerse Kırsal toplumun değişimi meselesi birçok yönden oldukça güncel ve kritik bir konudur. Türkiye'nin kırsal alan ve tarım politikaları yıllardır eleştirilmekte, bu politikaların doğruluğu sürekli sorgulanmakta ve yanlışlığı üzerine hiç değilse zımni bir ittifak olduğu dikkatlerden kaçmamaktadır. Kırsal politikaların tarımı teşvik etmekteki yetersizliğinden hareketle, süreç içerisinde kırsal alanda tasfiyenin meydana geleceği ve köylerin boşalacağı iddiaları sürekli artmıştır. Konunun uzmanları ağırlıklı olarak kırsalın tasfiyesinden bahsetmekte ve meseleye bu kabulü esas alarak yaklaşmaktadır. Fakat “Gerçekten durum bu mudur?” sorusunun peşine düşüldüğünde, durumun öyle olmadığı görülür. Köy ve kırsala yönelik ana akım düşüncenin eleştirisiyle yeni teorik bir yaklaşım geliştirilmiştir. Genel köylülük, kırsal yapı, demografik özellikler ile sınıfsal yapıyı şekillendiren üretim, bölüşüm ve dağıtım gibi kategorik ilişkilerdeki değişimin çok yönlü canlanma/iticileşme parametreleriyle köylerin tamamen tasfiye olacağı iddiaları boşa çıkmıştır. Kırsal alanda süreç boyunca değişen müdahale ve dinamiklerle iticileşme ile canlanma boyutlarının yerel/bölgesel düzeyde farklılaştığı görülecektir.
Turhan Yörükân KONUT İHTİYAÇ TAHMİNİ KONUT TALEBİ VE KONUT PAZAR ANALİZİ - Kavramlar, Metotlar ve Yapılması Gereken Sosyal Araştırmalar
Dilek Çiftçi Yeşiltuna Günümüz dünyası, ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel, ilişki ve etkileşimin küresel boyutta yaşandığı bir dünya olmaktadır. Buna bağlı olarak, giderek ulus-devletin görev ve sorumluluk alanı da dahil olmak üzere, yaşamın her alanında küresel ve yerel ilişkiler, etkileşimler, hızlanmakta ve yoğunlaşmaktadır. Süreç giderek kırsal yerleşim yerlerinde küreselleşmenin etkilerinin derinleşmesine yol açmaktadır. Bu bağlamda, küresel dinamikler, yerel, bölgesel coğrafyalarda bir dizi değişimleri zorunlu kılmakta ve aynı zamanda mekansal hareketlilikleri hızlandırmaktadır. Sermayenin mekansal örgütlenmesi, tarihsel süreç içinde her zaman kendine özgü bir dizi belirleyicilerin sonucunda gerçekleşmektedir. Mekanlar, hem bir toplumda üretim süreçlerini belirleyen faktörlerden ya da dinamiklerden, hem de bu dinamikler üzerinde gelişen sosyal ve kültürel yapılardan etkilenmektedir.
Uzun süreli bir saha incelemesini içeren bu çalışmada, küreselleşme sürecinin yerelde yarattığı değişim, dönüşümün dinamiklerinin saptanması ve analiz edilmesi amaçlanmaktadır. Bu çerçevede belirlenmiş araştırma temaları bağlamında, köylerin sosyal ve fizik mekan ilişkilerindeki ve örgütlenmelerindeki değişimden hareketle, yerelin küresel kapitalizme eklemlenme sürecinin yarattığı mücadele alanları ve somut yaşam stratejileri ele alınmaktadır.
Araştırma alanını oluşturan İzmir'in Germiyan ve Uzunkuyu Köyleri, çok yönlü, faktörlü ve kimlikli bir göç hareketi yaşayan, farklı sosyal grupları ve kimlikleri bünyesinde barındıran yerleşim yerleri olmaktadır.
Kitapta küresel-yerel ilişkisinin, gerek sosyal gerekse fizik mekanın düzenlenmesi ve örgütlenmesi sürecinde yarattığı, yeni uzlaşım ve gerilim alanları ortaya konmaktadır. Köylüler, mevcut ekonomik, sosyal, kültürel koşullarının içerdiği farklılıklara ve eşitsizliklere bağlı olarak, yeni yaşam alanları ve stratejileri yaratma eğilimine girerken, tüm sosyal ve fizik mekana yönelik ilişkilerini de bu yönde yeniden düzenlemektedirler. Böylelikle mekanlar, dışsal ve içsel dinamikler temelinde, yeni alanlar, açılımlar kadar yeni sınırlılıklar üretmektedir. Araştırma köylerinde de Türk, Kürt, Yerli, Yabancı, Köylü, Yeni Köylü, Kentli gibi ayrımların ve kimliklerin ürettiği sosyal ilişkilerdeki Açık, Yarı Açık ve Kapalı ilişki sistemlerini kapsayan mekanların toplumsallıkları, yerel-küresel dinamiklerin etkileşim yapısına bağlı olarak köylüleri, yeni arayışlar ve örgütlenme biçimleri yönünde baskılamaktadır.
Ahmet Yusuf Yüksek, Alev Erkilet, Elif Merve Gürer, Faruk Karaarslan, Gökçen Kılınç Ürkmez, Meryem Küçük, Ömür Nihal Karaarslan, Özlemnur Ataol-Akpınar, Rumeysa Çavuş, Yunus Çolak Kent, yalnızca mimarinin ya da planlama yaklaşımlarının ko­nusu olan bir gerçeklik değildir. Kentlere dönük her üretimi ya da mimar/plancı müdahalesini çeşitli toplumsal nedenler çerçevesinde anlamak ve toplumsal etki ve maliyetleri çerçe­vesinde değerlendirmek de gerekir. Bu açıdan bakıldığında, değerlerin analize katılması ayrı bir önem taşımaktadır. Ki­taptaki yazıların ana fikri, kentsel yaşamın kalitesinin yük­seltilmesi, toplumsal adalet, eşitlik ve katılımın artırılması, yoksulluğun azaltılması gibi pek çok konunun aynı zamanda insanca yaşamanın asgari gerekleri olduğu ve kentsel sorun­lara dair analizlerin eylemsel sonuçları bulunması gerektiği kabulüne yaslanmaktadır. Bu açıdan bakıldığında, kitapta yer alan makaleler hem toplumsal politika yapıcıların hem de kentin sakinleri olarak bizlerin bu konularda ne yapma­mız gerektiğine dair ipuçlarını da içinde barındırmaktadır.
Katkıda Bulunanlar
Alev Erkilet, Ahmet Yusuf Yüksek, Ömür Nihal Karaarslan, Faruk Karaarslan, Gökçen Kılınç Ürkmez, Yunus Çolak, Meryem Kü­çük, Rumeysa Çavuş, Elif Merve Gürer, Özlemnur Ataol-Akpınar
Hikmet Kavruk Osmanlı'da kentsel yerleşimler, her biri sosyal ve idari bir bütün olarak gelişen mahallelerden oluşmaktaydı. Osmanlı mahallesi herkesin birbirini tanıyabileceği ve komşuluk hukukunu yaşayabileceği bir büyüklükte idi. Mahalle yerleşimi ve yönetimi, müteselsil kefalet sistemi ve müşterek sorumluluk esası üzerine kuruluydu. Bir mahalleye yerleşmek için iyi ahlak sahibi olmak yanında, o mahallede yerleşik bir ailenin kefilliği gerekmekteydi. Her bir mahalle kendi hizmetini kendisi görmek durumundaydı. Yönetsel olarak 1829 yılına kadar mahallenin dinî liderleri yetki sahibiyken, 1829 yılından itibaren yetki kurulan muhtarlık birimlerine geçmeye başlamıştır.
Cumhuriyet dönemi boyunca mahalle, kimlik sorunu yaşamaktaydı. Mahalle, yerel düzeyde bir yönetsel birim olsa da, bir yerel yönetim birimi değildir ve dolayısıyla tüzel kişiliği de yoktur. Muhtarlık, yetki ve statü olarak mahalleyi temsil etmekten uzaktır ve mahallenin hizmetinden ziyade, mahallede devletin işlerini görmektedir. Son dönemlerde mahalle yönetiminin zayıf bağlarla da olsa belediye ile ilişkilendirilmeye çalışıldığını görüyoruz. Büyükşehirlerde mahalleler aşırı büyümüştür. Mahalle içinde sosyal dayanışmayı, komşuluğu teşvik edecek mekanizmalar oldukça azalmıştır. Kiracılık ve sık taşınma yaygınlaşmıştır. Sayıları hızla artmakta olan ve sakinlerince yeterince sahiplenilemeyen mahallenin, muhtarlıklarınca da temsili ve yönetimi yetersiz kalmaktadır.
Bu kitapta, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerinde mahalle yerleşimi ve yönetiminin gelişimi işlenmekte, iki binli yıllarda mahallenin sorunları ve bu sorunlara karşı çözüm önerileri araştırılmaktadır.
Nuri TORTOP - Burhan AYKAÇ - Hüseyin YAYMAN - Akif ÖZER Son dönemde yaşanan küreselleşme, yerelleşme, bölgeselleşme, hizmette halka yakınlık, yönetişim gibi teorik tartışmalar ülke yönetimlerini etkilemekte ve devletleri topyekûn yeniden yapılanmaya zorlamaktadır. Kamu ve özel sektör örgütleri arasındaki farklar azalırken, bu örgütlerin amaçlarına ulaşmaları, etkili, verimli ve başarılı sonuç almaları, örgütlerin görev ve yetki paylaşımı dengesinin yeniden düzenlenmesi ve insan unsurunun doğru ve rasyonel bir biçimde kullanabilmesi ile mümkün olabilmektedir. Sayılan bu gerçekler, hepimizi yaşanan hızlı değişime uyum sağlamaya zorlamaktadır. Bu kapsamda, kısa sürede tükenen Mahalli İdareler kitabımızın ikinci baskısının yenilenmesi bir zorunluluk oldu. Çünkü dünyada yaşanan hızlı değişimden ülkemiz de büyük oranda etkilenmekte ve kitabın omurgasını oluşturan mevzuat sürekli olarak yenilenmektedir. Bu sürece uyum sağlayabilmek için kitabımızın bu yeni baskısında oldukça yeni sayılabilecek düzenlemeler yaptık. Her bölüm sonuna; bölüm kaynakçası, okuma parçaları ve değişen mevzuata yönelik ekler koyduk. Bu yeni şekliyle oldukça kapsamlı sayılabilecek çalışma Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesinde okutulan Mahalli İdareler dersinin içeriğine bağlı kalınarak hazırlanmıştır. Çalışmanın öğrencilerimize ve konu ile ilgilenen herkese yararlı olmasını diliyoruz.
Işıl Avşar Arık Yirmi birinci yüzyılın öne çıkan toplumsal olguları arasında kentleşme ve demografik dönüşüm oldukça önemli bir yer tutmaktadır. Kentlerdeki nüfus artışına paralel bir şekilde bugün yaşlanan nüfusun oldukça büyük bir bölümü de kentlerde yaşamaktadır. Türkiye ise hızlı yaşlanan ülkeler arasındadır. Bu doğrultuda yaşlılıkla birlikte yeni kentsel ve mekânsal dönüşümler-pratikler bu çalışmanın merkezinde yer almaktadır.
Günümüzde kentlerin ve mekânın sermaye birikiminin birer parçaları olarak görülmeleri, tüketime yönelik hayat tarzının bir yaşam kalitesi olarak sunulması, ekonomik ve toplumsal bölünmelerin daha önce hiç olmadığı kadar belirgin bir şekilde ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Bu türden olgular kentlerin “makbul vatandaş”a göre üretildiği tartışmalarını beraberinde getirirken buna yaşlılığa ilişkin olumsuz kalıpyargılar da eklenince kentler, yaşlılar için çoğu zaman dezavantajlar yaratan mekâna dönüşmektedir. Bu dezavantajlılığa ekonomik eşitsizlikler ve kısıtlılıklar da eklenince yaşlı ve yaşlılık, yoksulluğun bir görünümü olarak ortaya çıkmaktadır.
Bu çalışmada kentsel yaşlanma deneyimi, Orta Anadolu’nun en gelişmiş kentlerinden biri olan Kayseri merkezli olarak tartışılmıştır. Kayseri, bir taraftan neoliberal politik ekonomiye eklemlenerek çağcıl-rasyonel bir ekonomik model içerisinde hareket ederken diğer taraftan geleneklere bağlılığı ve kapalı toplumsal yapısıyla muhafazakâr kimliğin en belirgin olduğu kentler arasındadır. Çalışma; ekonomik, kültürel, mekânsal ve politik süreçlere odaklanarak kentsel yaşlanmayı tüm boyutlarıyla ele almaktadır. Yaşlıların yaşlanma sürecine ve yaşlılığa ilişkin bakış açıları, mekânsal, toplumsal ve ekonomik ilişkilerde yaşlılığın etkisi, mekân üretimiyle bağlantılı olarak ortaya çıkan eşitsizlikler ve mekânsal pratiklerin ortaya çıkardığı gerçeklik, başta yaşlıların gözünden olmakla beraber yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları özelinde anlaşılmaya çalışılmıştır.
Nisan Nur Çakır Temel Mevcut çalışma küreselleşmenin olumsuzluklarına yüksek yaşam kalitesi ile alternatif çözümler sunmayı amaçlayan sakin kentlerin çalışma yaşam kalitesindeki yansımasının nasıl olduğu sorusu ile doğurmuştur. Mega kentlerin hızlanması ve iş olanaklarının artması bu kentlere olan talebi arttırmış ve trafik sorunları, çevre tahribatı, iş stresi gibi hem çalışma hem de yaşam kalitesini olumsuz etkileyen sonuçlara neden olmuştur. Bu noktadan hareketle, bu ivmeye çözüm sunan ve daha yüksek bir yaşam kalitesine ulaşmayı hedefleyen Cittaslow felsefesinin çalışma hayatı kalitesine etkisini incelemek gerekmektedir. Öyle ki çalışma yaşam kalitesi bireyin genel iyilik hâlini ifade eder ve çalışanların tüm sosyal, fiziksel ve psikolojik ihtiyaçlarını karşılamayı amaçlar.
Buradan hareketle çalışma, 3 ana bölüm çerçevesinde oluşturulmuştur. Birinci bölümde, yavaşlık felsefesi ve Cittaslow konularına; ikinci bölümde çalışma yaşamı kalitesine; son bölümde ise saha araştırmasına yer verilmiştir. Bu çalışmanın ana araştırma sorusu sakin şehirlerdeki çalışanların çalışma yaşamının kalitesine ilişkin görüşleridir. Bu konu literatürde daha önce incelenmediği için çalışmada, nitel araştırma yöntemlerinden fenomenolojik yöntem ve derinlemesine görüşme tekniği kullanılmıştır. Araştırma kapsamında Marmara ve Ege Bölgelerindeki 6 Cittaslow'da (Vize, Yenipazar, Taraklı, Akyaka, Yenipazar, Seferihisar), 38 katılımcı ile görüşme yapılmıştır.
Bu çalışmanın, sonuçları itibari ile geleceğe ışık tutması; telaşlı hayatlardan sıyrılarak tatlı bir sakinlikle çalışma hayatını iyileştirmesi umudunun okurları heyecanlandırması dileğiyle...
Alkan Üstün Bu çalışma, yazarın doktora tezi temel alınarak hazırlanmış olup esas amacı dünyanın çeşitli ülkelerinde yer alan 16 şehri, kentsel dönüşüme götüren süreçleri anlayıp yorumlayabilmektir. Her bir vaka için kentsel dönüşümün tamamlandığı noktadan geriye doğru bakılarak, örneklemdeki şehirleri kentsel dönüşüme taşıyan süreçler incelenmiştir. Bu amacı gerçekleştirmek için karşılaştırmalı vaka analizi yöntemi kullanılmıştır. Çözümleme sürecinde ise bulanık küme ideal tip analizi tekniğinden yararlanılmıştır. Araştırmada kentsel dönüşümü etkinleştirdiği düşünülen 12 faktörün (özelliğin) farklı biçimlerde bir araya gelmesiyle beliren çeşitli ideal tiplerin, vakaların kentsel dönüşüm deneyimlerini ne derece temsil ettiğinin anlaşılması amaçlanmıştır. Kentsel dönüşüm, çok sayıda ülkede pek çok kereler deneyimlenmiş sosyal bir olgudur. İlgili literatürde tekil örnekler bazında kentsel dönüşüm vakalarını inceleyen araştırmalar çoğunlukla bulunmasına karşın dünya çapından kentsel dönüşüm örneklerini bir araya getirip karşılaştırmalı vaka analizi yöntemini uygulamak, eşine sıklıkla rastlanmayan bir girişimdir. Analiz sonucunda, örneklemdeki kentsel dönüşüm vakalarına ait faktörlerin eş zamanlı olarak karşılaştırılması yoluyla vakalara ilişkin özellikler, benzerlikler ve ayrımlar ortaya çıkarılmıştır. Örneklemdeki vakalar karşılaştırılırken bulanık küme tekniğinin somut olarak uygulanması bağlamında çalışmanın Türkçe sosyal bilim literatüründe bir ilki gerçekleştirdiği belirtilmelidir. Bu çerçevede araştırmanın ortaya koyduğu kentsel dönüşüm tipleri aracılığıyla kent kuramlarına katkı sağlamanın yanı sıra uyguladığı bulanık küme tekniği yoluyla metodolojik bağlamdaki katkısının da önemli olduğu düşünülmektedir.
Turhan Yörükân Şehir, Konut ve Mahremiyet’i oluşturan yazıların büyük bir kısmı daha önce çeşitli dergilerde yayımlanmış yazılardan seçme yapılarak sosyolojik ve sosyal psikolojik, daha belirgin bir ifade ile sosyolojik bir sosyal psikoloji görüş açısıyla şehirsel yapı, şehir yenilenmesi, kentsel dönüşüm ve yarattığı problemler, normsuzluk, suçluluk, nüfus yoğunluğu, şehirsel yozlaşma, şehir çevresinin bozulması, konut, konutta yoğunluk, beden ve ruh sağlığı, kişisel ve kamusal alan ile mahremiyet konularına; şehir ve konutlarda pek farkına varmadan yaşadığımız çeşitli problemlere dikkat çekmek ve halkımızı aydınlatmak amacıyla hazırlanmıştır.
Kitabın yazarı Turhan Yörükân, Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Felsefe Bölümü’nde eğitim görmüş, Felsefe Bölümü’nde Ord. Prof. Dr. Aydın Sayılı’nın uhdesinde faaliyet gösteren İlim Tarihi Kürsüsü’nden 1950 yılında mezun olmuş ilk kişidir. Mezun olduğu yıl açılan asistanlık sınavını pekiyi derece ile kazanarak Psikoloji ve Pedagoji Kürsüsü’nde göreve başlamıştır. Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesinde psikoloji ve pedagoji, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde sosyoloji, sosyal psikoloji ve araştırma metodolojisi dersleri vermiştir. Edebiyat Fakültesinde bulunduğu sırada başladığı Yüksek Savunma Akademisi'ndeki konferanslarına İmar ve İskân Bakanlığında görev yaptığı dönemde de devam etmiştir. 47 yaşında emekliye ayrıldıktan sonra da ilmî çalışmalarını sürdürmüştür. Turhan Yörükân, otuzun üzerinde kitabın yazarı ve editörüdür. Bilimsel dergilerde yayımlanmış pek çok makalesi bulunmaktadır.
Ahmet Yazar, Anzavur Demirpolat, Elif Karakurt Tosun, Erdi Aksakal, Esra Işık, Gül Aktaş, Harun Biçakcı, Kadir Şahin, Kerem Özbey, Levent Taş, M. Yavuz Alptekin, Mustafa Poyraz, Nilüfer Öztürk Aykaç, Selin Bitirim Okmeydan, Yaşar Erjem Bu çalışma “şehir sosyolojisi” üzerine metodolojik olarak Türkiye'de yapılmış en kapsamlı çalışmalardan birisidir. Kitapta, on dört bölümde işlenmiş on altı başlık bulunmaktadır. Zira bölümlerden ikisi iki ayrı başlıktan oluşmaktadır. Bununla birlikte kitap Efradını cami, ağyarını mani bir tarzda titizlikle yazılmış olup kitabın hacmini ve sayfa sayısını artıracak gereksiz konu ve tartışmalara girilmeksizin, bir Şehir Sosyolojisi kitabında bulunması gereken konu ve hususlar her bir bölümün yazarı tarafından ustalıkla işlenmiş bir uzmanlık eseridir. Editörün yazdığı iki bölüm hariç, her bir bölüm, Türkiye'deki on beş farklı üniversiteden konunun uzmanı farklı bir akademisyen tarafından kaleme alınmıştır. Kitap, üniversitelerin Sosyoloji, Kamu Yönetimi ve Mimarlık gibi bölümlerinde ilgili derslerin eğitim materyalini sağlayabilecek metodolojiye sahip olduğu gibi Kent, Kentleşme ve Kent hayatının farklı boyutlarını araştıran çeşitli düzeylerden akademisyen ve araştırmacıların konu özelindeki bilimsel bilgi ihtiyacını karşılayabilecek derinlikte ve son olarak bu konuları bilimsel kitaplardan okuyarak nitelikli bir malumat edinmek isteyecek meraklı okuyucuların ihtiyacını da karşılayabilecek sadelikte komple bir kitaptır. Kitabın içerisinde yer alan ve on dört bölümde işlenen on altı ana başlığa göz atıldığında bu husus daha iyi anlaşılabilecektir.

• KENTİN DOĞUŞU VE GELİŞİMİ
• KENT SOSYOLOJİSİNDE TEMEL KAVRAMLAR
• SELÇUKLU'DAN CUMHURİYET'E ANADOLU TÜRK KENTLEŞME DENEYİMİ VE KENTSEL MEDENİYETİMİZİN TEMEL KARAKTERİSTİKLERİ
• SELÇUKLU VE OSMANLIDA ZANAATKÂRLARIN KENTLEŞMEYE VE KENT KÜLTÜRÜNE KATKILARI
• KENT KURAMLARI
• KENTLEŞME VE MODERNİTE
• KENT HAYATI VE KENT KÜLTÜRÜ
• BİR KENTLEŞME DİNAMİĞİ OLARAK GÖÇ
• KENT, KAPİTALİZM VE İKTİSADİ HAYAT
• KENTSEL YOKSULLUK
• KENT(LEŞME) VE SİYASET
• KÜRESEL KENTLER
• MODERN KENT, SANAYİLEŞME VE GECEKONDU
• SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK ÇEVRE VE KENT(LEŞME): SÜRDÜRÜLEBİLİR KENTLEŞME
• KENTSEL DÖNÜŞÜM VE SOSYAL ADALET
• YENİ KENTLEŞME TRENDLERİ VE GELECEĞİN KENTLERİ
Ayda Yörükan, Turhan Yörükan Değişik kültürlere veya tali-kültürlere mensup her türlü insanın bir arada ve sıkışık bir şekilde yaşadığı şehirlerde ortaya çıkan sosyo-kültürel yozlaşma, suç, intihar, ruhsal bozulma, aile çözülmesi, beden sağlığının yanında çevre kirliliği, trafik yoğunluğu, gecekondulaşma, işsizlik gibi problemler şehir sosyolojisini en kapsamlı sosyoloji dalı haline getirmektedir. Bu durum da problemlerin çözümünde şehir sosyologlarına önemli görevler yüklemektedir. Bu derleme çalışma da sosyoloji ve şehircilik eğitimi veren yükseköğrenim kurumlarının yanında, şehir sosyolojisine ve şehre ilgi duyan, onu yakından tanımak isteyen herkesin istifadesine sunulmuş bulunmaktadır. Kitabın, bugünün acil ihtiyacına en kapsamlı cevabı vereceğine ve şehrin dinamiklerinin kavranılmasına önemli katkılarda bulunacağına inanmaktayız.
Ahmet Uçar, Asmin Kavas, Azize Serap Tunçer, B. Hamza Eryiğit, Bilge Kağan Şakacı, Ece Ceylan Baba, Ekrem Türker Fidan, Elif Bayramoğlu, Elif Karakurt Tosun, Fatih Gökyurt, Gökçenur Sayın, Güzin Konuk, Harun Şahin, İsmail Başaran, Kamil Taşcı, Köksal Alver, Mehmet Emin Özsan, Mehmet Tahsin Şahin, Melda Açmaz Özden, Metin Erol, Mustafa Bakır, Mustafa Gül, Müge Akkar Ercan, Öner Demirel, Rasim Akpınar, Savaş Zafer Şahin, Saygın Can Oğuz, Sühal Şemşit, Volkan İdris Sarı Şehir; içinde barındırdığı insan sayısı, sosyoekonomik işlevleri ve idari kapasitesi ile sürekli yenilenen canlı bir organizmadır. Kalkınmanın zemini olarak görülen şehirler merkezî idareler tarafından uygun bir planlama ölçeği olarak düşünülmektedir. Bununla birlikte salgın hastalıklar, afet, göç, kriminal suçlar, kente karşı işlenen suçlar, iklim değişiklikleri, kentsel yoksulluk gibi çok katmanlı ve teknik birtakım sorunlarla da yüz yüze kalan şehirleri yönetmek ziyadesiyle zorlaşmaktadır. Bugün ülkemizde kentleşme oranının yüzde 92 seviyesinde olduğunu göz önüne aldığımızda şehir ve şehir yönetimi konusunun önemli bir politika alanı olduğunu söyleyebiliriz.
Şehir ve şehir yönetimi konusunun önemini hatırda tutarak hazırlanan bu eserde, aynı şehir mefhumunun en mümeyyiz vasfı olan heterojenlik vurgusunda olduğu gibi eserin yazarlarında da benzemezlik ön plana çıkmaktadır. Yazarları arasında şehir ve şehir yönetimi konusunu dert edinmiş bürokratlar da bulunmakta; iktisat, şehir ve bölge planlaması, siyaset bilimi, kamu yönetimi, mimarlık gibi disiplinlerden gelen akademisyenler de eserde yer almaktadır.
İnsan noksandır, elbette insan ürünü olan bu eser de nakıstır. Fakat biliyoruz ki ilim bu noksanlıklar tamamlanarak eleştirel düşünceyle olgunluğa erişiyor. Eserin şehir ve şehir yönetimi konusunda fikir yoranların, akademisyenlerin, öğrencilerimizin, politika yapıcıların bu konularda ortaya koyacaklarına mütevazı bir katkı sunmasını ümit ediyoruz.
Turhan Yörükân Bu kaynak kitap, özellikle 1950'lerden sonra bütün dünyada meydana gelmeye başlayan hızlı şehirleşme, yayılma ve köhneleşme dolayısıyla daha çok bozulmaya başlayan şehir dokusunun yenilenmesi (urban renewal) ve şehirlerin yeniden geliştirilmesi (urban redevelopment) faaliyetlerinin çeşitli yönlerine ve bu faaliyetlerin gerçekleştirilmesi sırasında insan bilimlerine mensup bilim insanları ile teknik konularda yetişmiş uzmanların, ortaya çıkacak olumsuzlukların en aza indirilmesinde önemli birtakım katkıları olabileceği konusuna ışık tutmak amacıyla hazırlanmıştır.
Kitapta yer alan metinler, bu alanın şekillenmesinde ve bir bilim dalı olarak kurulmasında önemli katkıları bulunmuş olan kimselerin yazılarıdır. Seçilmiş olan yazıların içerisinde, konuyla ilgili birçok terimin değişik tariflerine rastlanmakla birlikte, şehir yenilemesi, en geçerli anlamıyla, yeniden geliştirme, ıslah ve koruma faaliyetleri ile ilgili işlemlerin uygulamaya konduğu geniş kapsamlı, bütünlüğü olan bir imar faaliyetidir. Yeniden yerleştirme ise onun en can alıcı, başarıyı taçlandıracak olan unsurlarından biridir.
Recep Tekeli, Hüseyin Gül, Emin Kömürcüler, Hakan Hotunluoğlu, Mustafa Özçağ, Hakan Arslaner, Kamil Bircan, Algın Okursoy, Sabiha Keskin, Sercan Yavan, Tarık Ilıman Bu kitapta yerel ekonomiler olarak nitelendirebileceğimiz mahallî idarelerin ekonomik ve mali durumları ile bunların aldıkları kararların analizi, yazında önemli çalışma konuları arasında yer almaktadır. Yerel yönetimlerin önemi ülkeden ülkeye farklılık gösterse de yerel ekonomiler millî ekonominin Türkiye gibi ülkelerde %5'ini oluştururken AB ülkelerinde bu oran %12'lere ulaşmaktadır. Dolayısıyla bu ekonomik birimlerin kavramsal olarak anlamları ve yapılarının ne olduğunun ortaya koyulması kadar bunların gelir kaynaklarının teorik analizinin de yapılması yerel yönetimlerin varlık nedenlerini açıklayabilmek ve aldıkları kararları analiz edebilmek açısından önemlidir.
Çalışmamızda öncelikli olarak yönetim ve yerinden yönetim kavramlarına yönetim bilimi çerçevesinde yer verilmiştir. Yerel yönetimlerin yerel mal ve hizmet sunumunu karşılamak için ihtiyaç duyduğu finansman kaynaklarından vergilerin, ücretlerin, mali yardımların (transferler) ve borçlanmanın teorik analizi yapıldıktan sonra Türkiye'de yerel yönetimlerin gelir giderlerine ve bütçe sürecine yer verilmiştir. Yerel yönetimlerde denetimin, kullanılan kaynakların hesap verilebilirliğini sağlamak ve şeffaflığı temin etmek için nasıl yapıldığı da önemli bir konudur. Dolayısıyla 'denetim' ve 'mali denetim' kavramları açıklanarak yerel yönetim idarelerinin harcama denetiminin usul ve esasları incelenmiştir.
Teknolojik gelişmelere yerel yönetimlerin nasıl uyum sağladıkları ve yeni hizmet sunum yollarında teknolojiden nasıl faydalandıkları da incelemeye değer bir konu olarak karşımıza çıkmaktadır. Çalışmamızda e-Devlet ve e-Belediyecilik kavramları kısaca açıklanarak ülkemizdeki durumu incelenmeye çalışılmıştır. Her alanda olduğu gibi ulaştırma alanında da en modern, en gelişmiş taşıma araçlarına sahip olmak, teknolojik gelişmelere ayak uydurmak, yerel ekonomik kalkınmanın ve refahın göstergesidir. Yerel yönetimlerin bölgesel gelişmeye katkılarının azımsanmayacak boyutta olduğu düşünüldüğünde ulaştırma sektörü başta olmak üzere kullandıkları araçlar da bu çalışmada değerlendirmeye alınmıştır.
Çalışmamızın mali desantralizasyon ile ilgilenen akademisyenlerin ilgisini çekeceğini düşünmekle birlikte gerek lisans gerekse lisansüstü öğrencilerinin de başvurabileceği bir kaynak olacağını ümit ediyoruz.
Hüseyin Özgür, Muhammet Kösecik Bu iki ciltlik çalışma ile son dönemde yasalaşan ve yasalaşma sürecinde olan yerel yönetimlerle doğrudan ve dolaylı ilgili yeni yasalar ve taslaklar ile yerel yönetim sistemindeki reformlara ilişkin güncel bilgi ve tartışmaları belirli bir bütünlük ve sistematik içinde ele alan akademik yazılar bir araya getirilmiştir. İlk cildinde kamu yönetimi reformunun temel çıkış noktasını oluşturduğu eser, ikinci cildinde kamu yönetimi ve reformların uygulaması ile okuyucularına geniş bir yelpazeden akademik okumalar sunmaktadır. Bu çalışma; güncel olma, politikacı ve uygulamacılara sınırlı da olsa fikir verme ve genç akademisyenler ile diğer ilgililerin yeni yasaları kavrayıp yorumlaması konusunda yol gösterici olma ve farklı fikirler sunma iddiasındadır. Kitap, Türkiye’de kamu yönetimi bölümleri ve bu bölümlere bağlı lisansüstü programlar başta olmak üzere maliye ile şehir ve bölge planlama bölümleri ve iki yıllık mahalli idareler ön lisans programlarındaki kimi üst düzey derslerde ana ders kitabı, kimi temel derslerde ise yardımcı ders kitabı olarak kullanılabilir.
Ahmet Atasoy Yöre araştırmaları adlı bu kitap bilimsel ve kültürel araştırmalara temel kaynak oluşturduğu gibi her türlü planlamaya yönelik katkılar suna bilen bir nitelik taşımaktadır kitabın içeriği doğal bilimler jeoloji ziraat coğrafya orman ve toplum bilimleri ile sosyal ve fen bilimleri sosyoloji coğrafya turizm fakültelerinin ilgili bölümleri ile sosyal ve fen bilimleri enstitülerinin ilgili pragramlarında ders kitabı olarak okutulabilecek bir niteliğe sahiptir .