İş Sağlığı ve İş Güvenliği \ 1-1
William G. Castellano “Yeni Normal” olarak adlandırılan içinde bulunduğumuz yeni dönem, çalışma hayatını kökten değiştiren yapısal dönüşümlere neden olmuştur. Küreselleşme, teknolojideki hızlı gelişmeler ve değişen işgücü yapısı, geleneksel insan kaynakları uygulamalarını yetersiz kılmaktadır. İş dünyasında başarı ve sürdürebilirlik ancak yeni yöntemleri araştırmak, uygulamak ve işgücü adanmışlığını sağlamak ile mümkün olacaktır. Bu kitapta, 21. yüzyılda sürdürülebilir bir rekabet üstünlüğü yakalamak isteyen ve bunun için sahip oldukları işgücü adanmışlığı ve yetenek yönetimini önemseyen örgütler için birçok uygulamaya yer verilmiştir.
İnsan Kaynakları Yönetimi alanında çalışmalarına devam eden pek çok değerli öğretim üyesisinin katkılarıyla Türkçeye kazandırılan bu eserin, akademisyenler, öğrenciler ve uygulamacılar için önemli bir referans olacağına inanıyoruz.
Şakir Şahin Dünyada küresel iklim değişikliği etkisinin giderek arttığı günümüzde çevre, doğal afetler, risk ve kriz yönetimi, afet ve acil durumlar, iş dünyası ve toplum hayatını yakından ilgilendirmektedir. Yaşanan doğal ve teknolojik afetler çalışma hayatını olumsuz etkilemektedir. Ülkemizde sanayileşme, istihdam ve üretim ekonomisinin sürdürülebilmesi için afet riskleri azaltılmalıdır.
Afet ve Acil Durumlarda İş Sağlığı ve Güvenliği adlı bu kitapta afet ve acil durumların çalışma hayatı üzerindeki etkileri araştırılmış ve iş sağlığı ve güvenliğinin sağlanması için yapılması gerekenler tüm yönleriyle ele alınmıştır. Güvenli bir çalışma ortamının tam olarak sağlanması için afet ve acil durumlarda nelerin yapılması gerektiği detaylı bir şekilde anlatılmıştır. İş hayatına ilişkin tüm yasal süreçler ele alınmış, düzenlemelerin afet ve acil durumlarla olan ilişkisi ortaya konulmuştur. Afet ve acil durumlarda risk yönetimi ve kriz yönetimin nasıl gerçekleştirileceği ve hayatta nasıl kalınacağı şekil ve akış şemaları anlatılmıştır. Aynı zamanda verilen bilgiler günlük hayatta da karşılaşılacak afet ve acil durumlarda nelerin yapılması gerektiği konusunda yardımcı olacaktır.
Z. Özlem Parlak Biçer İş sağlığı ve güvenliği, kendi içerisinde dinamikleri farklılaşan ve her alanda olması gereken bir dünyadır. Bu kitap ile iş sağlığı ve güvenliği alanında yıllarını geçirmiş, farklı bilgi ve deneyimlere sahip profesyoneller, iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili önemli konuları, kavramsal bilgiyi ve alana yönelik çalışmaları, konu ile ilgili kişi ve kurumlar ile paylaşmayı amaçlamışlardır.
Kitapta; iş sağlığı ve güvenliğine yönelik verilen eğitimler sırasında öğretilmesi gerekli olanlar, yasal mevzuat, mevzuatlardaki değişiklikler ve iş güvenliğinin gerektiği farklı alanlara yönelik spesifik bilgilerin yanı sıra iş güvenliği eğitimi konusunda da bilgiler yer almaktadır. Konular ele alınırken tablolar, grafikler ve görseller eşliğinde ayrıntılı anlatımlar gerçekleştirilmiştir. Bir kişi iş sağlığı ve güvenliği konusunda ne kadar çok şey bilirse bilsin, ne kadar deneyimli olursa olsun her zaman güvenilir kaynağa ihtiyacı vardır. Alanında uzmanlarca hazırlanan bu kitap ile iş güvenliğine temel kaynak olmak hedeflenmiştir.
Bilgi, deneyim ve alana yönelik çalışmalar ile iş sağlığı ve güvenliğinde kaynak olacak kitap, iş güvenliği tarihçesi, uygulama esasları, meslek hastalıkları, makine, tekstil ve yapı sektörüne yönelik konuları, teknolojinin iş güvenliği ile olan faydalı birleşimlerini, iş güvenliğinin farklı düzeylerde eğitimi gibi geniş perspektifli bir anlatıma sahiptir.
Kitap editörü Z. Özlem Parlak Biçer, iş sağlığı ve güvenliği konusunda yer alan ve alacak olanların işlerini gerekli düzeyde yapabilmeleri için kitapta verilen bilgilerin gerekliliğini “Bilgi ve deneyim iş güvenliğinde önemli unsurlardır. Kitap bölümleri, bilgi ve deneyimleri ile alanlarında uzman kişilerce hazırlanmıştır. İş güvenliği eğitimlerinde öğretilen bilgileri destekleyen ve sahada da bu öğretilenlerin bilinçli olarak kullanılması olmaz ise konu üzerinde yapılanlar yerini bulamaz. Bilgilerin sürdürülebilirliğini sağlamak ve tecrübeyi yaygın kılmak önemlidir. Bu kitap, eğitim sürecinde ele alınan konulara katkı sağlamak ve eğitim sonrasında eğitimlerde edinilenleri hatırlatmak, etkin teknoloji kullanımı ile iş güvenliğine yardımcı olmak, özellikli alan çalışmalarına dikkat çekmek ve yasal mevzuattaki düzenlemeleri görünür kılmak üzere ele alınmıştır.” olarak ifade etmektedir.
Berrin Gökçek Yılmaz Çalışma hayatında iş sağlığı ve güvenliği kültürünün geliştirilmesi ve iş kazalarının önlenmesinde ele alınan önleyici yaklaşımlar arasında iş sağlığı ve güvenliği eğitimleri büyük önem arz etmektedir. Bu kapsamda yapılan kitap çalışmasının ilk bölümünde; iş sağlığı ve güvenliği eğitimine ilişkin genel bilgilere yer verilmekte ve eğitim yükümlülüğüne ilişkin ulusal ve uluslararası düzenlemelere değinilmektedir. Diğer bölümlerde sırasıyla başta 89/391 EEC sayılı Çerçeve Direktif olmak üzere özel nitelikli direktifler, AB ülkelerinde ve Türkiye'de işverenin iş sağlığı ve güvenliği eğitimi yükümlülükleri detaylı olarak ele alınmakta ve son bölümünde eğitim metodları üzerinde durularak uygulamada kullanılabilecek belge örnekleri verilmektedir.
Kitap, üniversitelerin İş Sağlığı ve Güvenliği Bölümlerinde okutulan İş Güvenliği Eğitim Metodları dersine uygun olarak iş sağlığı ve güvenliği eğitimleriyle ilgili mevzuat ve uygulaması hakkında bilgi sahibi olmak isteyen işverenler, iş güvenliği uzmanları ve iş yeri hekimleri gibi iş sağlığı ve güvenliği profesyonelleri, akademisyenler, iş sağlığı ve güvenliği bölümü öğrencileri ve diğer eğitim uygulayıcılarının faydalanabileceği nitelikte hazırlanmıştır.
Kadriye Gül Yücel Çalışma hayatının en tartışmalı konularından biri olan asgari ücret, özünde ekonomik bir kavram olmakla birlikte, her ulusun politik, hukuki ve felsefi algısının bir ürünü olması nedeniyle farklı veçhelerden ele alınması gereken bir olgudur. Sosyal refah devletinin toplumsal adaleti sağlaması bakımından önemli bir sosyal politika aracı olarak görülen asgari ücret, yoksulluk kıskacında yaşamını sürdüren asgari ücretli çalışanların refahının artırılması bakımından kritik öneme sahiptir.
Bu kitapta; Avrupa Birliği ülkelerinde ve Türkiye'de asgari ücret uygulamasının tarihsel perspektif içerisinde ve adalet bağlamında karşılaştırmalı olarak değerlendirilmesi hedeflenmiştir. Amaç; toplumun en düşük gelir grubunu oluşturan asgari ücretlilerin yaşam standartlarının iyileştirilmesine yönelik olarak asgari ücretlerin belirlenmesi ve vergilendirilmesinde en adil ücret politikasının ne olduğunun araştırılmasıdır.
Kitapta, adalet kavramına ilişkin kuramsal tartışmalardan hareketle asgari ücretlilerin aileleri ile birlikte insan onuruna yakışır düzeyde bir yaşam sürmesini garanti edecek adil bir ücret düzeyi ve bu ücret düzeyinin belirlenmesinde ve çeşitli kriterler temelinde farklılaştırılmasında Avrupa'dan iyi uygulama örnekleri göz önünde tutularak Türkiye'ye ilişkin önerilerde bulunulmaktadır.
Asiye Ayben Çelik, Aysun Kapucugil İkiz, Bengü Sevil Oflaç, Canan Muter Şengül, Duygu Seçkin Halaç, Evrim Mayatürk Akyol, H. Şebnem Seçer, Hatice Özkoç, K. Övgü Çakmak Otluoğlu, Nazlı Ayşe Ayyıldız Ünnü, Olca Sürgevil Dalkılıç, Pelin Tuaç Çalışan anne olmak ne demek? Anne olmak ve annelik sorumluluklarını yerine getirmek, çalışan olmak ve çalışma yaşamının gerekliliklerini karşılamak… Bu iki kimlik boyutu birbirinden ayrı mı düşünülmeli, yoksa bütünleştirilebilir mi? Kimdir çalışan anneler? Nasıl çalışıyorlar? Nasıl annelik yapıyorlar? Nelere ihtiyaç duyuyorlar? Annelikleriyle çalışma yaşamını nasıl bütünleştiriyorlar, bir kimlik olarak anneliklerinden ve/veya çalışan rollerinden hangisine sahip çıkıyorlar? Çalışma yaşamında ayrımcılığa uğruyor mu anneler? İşletmelerde, kurumlarda çalışan anneler için destek mekanizmaları var mı? İnsan kaynakları politikaları aracılığıyla çalışan annelere neler sunulabilir, onların karşılaştıkları zorluklara nasıl destek olunabilir? Çalışan annelerin sahip oldukları yasal haklar neler? Türkiye ve dünya istatistikleri, çalışan annelerle ilgili hangi çarpıcı gerçekleri sunuyor ve hangi gerçekler rakamlara dökülmüyor? Yönetim bilimleri alanı kadınları ve/veya anneleri dikkate alıyor mu, yoksa onlarsız bir bilim mi inşa ediyor? Annelikleriyle birlikte, çalışma yaşamında yer almaktan vazgeçen anneler, potansiyellerini yeni girişimler kurma yolunda nasıl kullanıyor? Peki anneler yaratıcılık potansiyellerini hangi alanlarda, nasıl ve ne şekilde kullanıyor? Yeni nesillerin yaratıcılıklarına nasıl katkı veriyor?
Annelik aslında, inşa edilen bir olgu mu? Anneliğin doğasına ve gerektirdiklerine ilişkin sorgulamalar ve annelerden beklentiler sürekli değişirken ortaya çıkan annelik endüstrisi, sunduğu birçok ürün ve hizmet ile aslında anneleri bir kısır döngü içerisinde bırakıyor olabilir mi? Anneler bu kısır döngüyü kendilerini ifade ederek aşabilirler mi? Mükemmel anne var mı? Annelik savaşları da ne? Blogların dünyasında annelik nasıl bir hâle bürünüyor? Anneler kendilerini ifade edecekleri platformlarda annelikleriyle, toplumun anneliklerine ilişkin dayatmalarıyla, tüketim alışkanlıklarıyla, politik koşullarla ilgili seslerini nasıl duyuruyorlar? Annelerin mücadelesi kimlerle? Anneler çalışma yaşamında mobbinge uğruyor mu? Annelik ve hamileliğe en kutsal gözle baktığını iddia eden insanlar, çalışma yaşamı söz konusu olduğunda farklı kılıklara mı bürünüyorlar? Anneler kendi öykülerinde neler anlatıyor? Annelik ve çalışan anne kavramlarına ne gibi anlamlar atfediyorlar? Anneler özel ve çalışma yaşamlarında nelere ihtiyaç duyuyorlar? Kurumlarda ne gibi uygulamalar görmek istiyorlar? Peki neler farklı
olabilir? ...
…ve biz daha iyiye ulaşmak için neleri değiştirebiliriz?
Tüm bu sorular bizi bu kitapta buluşturdu. Değiştirmeye önce farkındalık yaratarak başlayabileceğimize inandık. Kitabın her sayfasında, bu sorulara bilimsel veri ve bilgiler ışığında anlayan, sorgulayan, açıklayan ve bazen de eleştiren tarzlarla cevaplar bulmaya çalıştık.
Kendisine benzer soruları ve daha fazlasını soran ve sorduklarına
yanıt arayan tüm okuyuculara faydalı olması dileklerimizle…
Kenan ÖREN Elinizdeki bu eser, çalışma sosyolojisinin doğuşunu, gelişim sürecini, özelliklerini, çalışanların (iş görenlerin) iş içi ve iş dışı ilişkilerini, bu ilişkilerden doğan etkileşimleri, emek hareketinin (iş gücü göçünün) getirdiği sınıf farklılığını, gruplaşma, tabakalaşma gibi modernleşme ve küreselleşme süreciyle ortaya çıkan olguları ve bu olguların sonuçlandırdığı yabancılaşma, yalnızlaşma, dışlanma, ötekileştirme gibi sendromları, bu sendromların sosyo-psikolojik etkilerini ve sonuçlarını ortaya koyan bir çalışmadır.

Takım çalışmasının iyi bir özelliği, her zaman başkalarının da sizin tarafınızda yer almasıdır (Sosyal Sermaye).
Margaret Carty

Dünyanın en güç işi, bir şeyin nasıl yapılacağını bilirken, başka birinin nasıl yapamadığını ses çıkarmadan seyretmektir.
Mevlânâ
Nevzat GÜLDİKEN Emek ve iş kavramlarının ilk defa tarih sahnesine çıkmasıyla günümüze kadar olan süre boyunca, bu kavramlara yönelik farklı düşünceler geliştirilmiştir. İlkel dönemlerde çalışma kavramının karşılığı, hayatı minimum düzeyde idame ettirmeye yetecek kadar iş yapma olarak belirlenirken, modern zamanlarda bu karşılık artık yeterli olmamaktadır. İnsanoğlunun üretimi keşfetmesi ve bu keşifle birlikte ücret kavramının da ortaya çıkmasıyla, çalışmaya karşı olan tutum da değişmiştir.
Çalışma ve çalıştırılma kavramlarına sosyolojik bir pencereden bakmaya çalışılan bu kitapta, bu kavramlara ilişkin çeşitli sosyologların görüşleri ve toplumların yaşayış tarzları, değer ve yargılarına göre kavramların nasıl şekillendiği okuyucuya iletilmeye çalışılmıştır.
Ahmet Ebrar Sakallı, Atilla Aydın, Çağdaş Çalış, Derya Çevik Taşdemir, Gözde Sula Averbek, Güfte Caner Akın, Serap Tepe, Serenay Çalış, Tuğrul Yıldırım, Zeynep Feride Olcay İnsan gruplarının güvenliğe dair özgün yapılarını ortaya koyan “güvenlik kültürü” ve “güvenlik iklimi” kavramlarından birçok değişken etkilenmektedir. Bu kitapta, öncelikli olarak güvenlik kültürü ve iklimi tanımlanmış, boyutları ve birbirleri arasındaki ilişki açıklanmıştır. Güvenlik kültürü ile etkileşim içinde olan yapılar incelenerek, işletmelerdeki algıları destekleyen sistemler detaylı olarak ortaya konmuştur. Son olarak güvenlik kültürü ve ikliminin analizinde kullanılan istatistiksel yöntemler, süreç gelişimindeki uygulamalar ve çözüm önerilerinin değerlendirilmesi sağlanmıştır. Bu sayede güvenlik kültürü ve iklimi çalışmalarına ilişkin ihtiyaç duyulan tüm bilgiler tek bir kitapta toplanmıştır. Bu kitap sadece akademisyenlere değil işletmelerde görev alan profesyoneller için de yol gösterici niteliktedir.
Alper Kılıçaslan, Mehmet Gönüler Bu kitapta, İş Hukuku, bireysel ve toplu olmak üzere iki bölümde anlatılmıştır. Bireysel İş Hukuku bölümünde; iş hukukunun doğuşu, gelişmesi, temel ilkeleri başta olmak üzere iş hukukuna özgü işçi, işveren, iş yeri gibi temel kavramlar yargı kararları ışığında akıcı bir tarzda ifade edilmiştir. Diğer taraftan iş sözleşmeleri, işçi ve işverenlerin karşılıklı borçları, yükümlülükleri, iş sözleşmelerinin sona ermesi, işçilerin izin ve tazminatları konuları örneklerle ele alınmıştır.
Toplu İş Hukuku bölümünde; sendikalar, toplu iş sözleşmeleri, grev ve lokavt konuları ele alınmak suretiyle çalışma yaşamının tüm kamuoyunu ilgilendiren kısımları detaylıca incelenmiştir.
Kitabın üçüncü bölümünde ise yine çalışma yaşamından bağımsız düşünülemeyen iş sağlığı ve güvenliği konusu irdelenmiştir. Bu bağlamda işçinin, işverenin ve devletin yükümlülükleri ve sorumlulukları ifade edilmiştir. Anlatımda sadelik ve anlaşılabilirlik konusuna özel önem verilmiştir.
İş Hukuku kitabımız; ön lisans, lisans ve lisansüstü öğrenciler ile akademisyenler için bir başvuru kaynağıdır. Aynı zamanda çalışma hayatına ilgi duyan herkes için güvenilir bir kaynak olma özelliğini taşımaktadır. Konuların anlatım sırası müfettişlik, uzmanlık, kaymakamlık, SMMM yeterlilik ve staj başlatma gibi sınavlara hazırlanan öğrenciler için uyumludur.

Tufan Öztürk, Hasan Alpay Heperkan Bu kitap, İstanbul Aydın Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü İş Sağlığı ve Güvenliği Ana Bilim Dalında tamamlanan “İş Kazalarına Etki Eden Faktörlerin Çok Değişkenli İstatistiksel Yöntemlerle Değerlendirilmesi” isimli doktora tezinden türetildi. Tezin genel okur ve araştırmacı kitlesiyle buluşabilmesi için bu kitapta sade bir dilin kullanımına özen gösterildi.
Kitabın ilk bölümünde lojistik regresyon analizi tanıtılarak matematiksel mantığı açıklandı. Ayrıca lojistik regresyon modelinin diğer regresyon modellerine kıyasla veri türlerine az seçici davranması ve model öncesi varsayımlarının sadeliği gibi avantajları sıralandı. İkinci bölümde; inşaat iş kazalarının araştırılmasının gerekliliği, araştırma izinlerinin alınma süreci, doğru veri toplama yöntemleri, verilerin değerlendirilme işlemleri ve ön analiz süreçleri anlatıldı. Üçüncü bölümde ise asıl lojistik regresyon modelinin kurulumu gerçekleştirildi. İş kazalarının tahmin edilmesi için iyi performans gösteren bu modelin sonuçlarına dayanarak örnek kaza senaryoları ve açıklayıcı ek modeller oluşturuldu.
Bu kitap; çalışma sahasının belirlenmesinden araştırma izinlerinin alınmasına, veri toplama sürecinden lojistik regresyon modelinin tamamlanmasına ve sonuçların raporlanmasına kadar tüm süreci adım adım açıklamaktadır.
Kenan Ören Sanayi İnkılabı ile ortaya çıkan işçi sınıfının iş sağlığı ve güvenliği ilk zamanlar pek fazla önemsenmiyordu. Bu yüzden, ilk zamanlar tehlikeli işlerde çalışan işçilerden birçoğu ya meslek hastalıklarına duçar oluyor ya da iş kazaları sonucunda hayatlarını kaybediyordu. Çalışanların hayatı ve hayat kalitesi söz konusu olduğundan, iş sağlığı ve güvenliği alanında oldukça radikal önlemler alınmaya başlandı. Ancak uygulamalarda; bilhassa denetlemelerde arzu edilen standartlara bir türlü ulaşılamıyordu. Sadece 4857 Sayılı İş Kanunu’nda kısmi olarak yer verilen iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili kriterler olması hedeflenen düzeye ulaşmaya yetmiyordu.
6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun ihdas edilmesinden sonra çalışanların iş sağlığı ve güvenliği konusuna daha fazla önem verilmeye başlandı. Bu bağlamda gerek Uluslararası Çalışma Örgütü (ILO) ve gerekse Dünya Sağlık Teşkilatı (WHO) kriterlerine uygun bir şekilde üç önemli prensip esas alınarak iş sağlığı ve güvenliği konusu daha fazla önemsenmeye başlandı:
• İşçi sağlığının ve çalışma kapasitesinin korunması ve iyileştirilmesi,
• Çalışma ortamının ve iş uygulamalarının güvenli ve sağlığa yönelik olarak iyileştirilmesi,
• İş ve organizasyonun ve çalışma kültürünün sağlık ve güvenliği destekleyecek şekilde geliştirilmesi ve bu yapılırken olumlu bir sosyal ortamın ve problemsiz bir çalışmanın sağlanması ve böylece işletme veriminin arttırılması.
Yukarıda verilen kriterlerin optimal bir şekilde uygulanması ve denetlenmesi için çeşitli kategorilerde iş sağlığı ve güvenliği uzmanları yetiştirilmeye başlandı.
Bu kitap, hem çalışanların sağlığını ve güvenliğini teminat altına almak hem de iş yerinin verimliliğini artırmak için 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’na uygun bir şekilde, yukarıda sayılan kriterlerin en doğru şekilde uygulanması ve denetlenmesi metotlarını sade bir şekilde sunmaktadır.
İmran Aslan İş sağlığı ve güvenliğine, bir zorunluluk ve yük olarak değil bir fayda ve vicdani bir kavram olarak bakmak gerekir. Bu kitaptaki bilgiler, alanında uzman, farklı bilgi ve deneyimlere sahip akademisyen ve profesyoneller tarafından hazırlanarak değişik alanlardaki konular hakkında kavramsal bilgi ve çalışmaları sunarak konuya ilgisi olan herkesle paylaşılması amaçlanmıştır. Kitap, çok farklı kaynaklardan, tezler, saha örnekleri, yönetmelik ve mevzuatlar, makaleler, raporlar, kitaplar, bildiriler ve internet kaynakları dikkate alınarak hazırlanmıştır. Bu kitapta sahaya yönelik belirli sektörlerdeki önemli tehlikeler ve riskler tanıtılmıştır. Bu kitabın ilk kısmında sektörlere yönelik risk değerlendirmesi, sağlık gözetimi, acil durum ve kriz yönetimi, büyük endüstriyel yangınlar, ergonomik risk faktörleri, iş ekipmanlarında, etiketleme ve kilitleme sistemleri ve ekranlı araçlarla çalışmalarda iş sağlığı ve güvenliği konuları anlatıldı. Kitabın ikinci kısmında, yer altı (maden, tünel, metro, depo vb.), petrol ve doğalgaz depo nakliye ve alt yapı, tersaneler, eğitim kurumları, katı atık, mevsimlik işler, hayvancılık, süt ve süt ürünleri imalatı, lojistik, deniz çalışmaları ve metal sektöründeki iş sağlığı ve güvenliği uygulamaları ve risk faktörleri anlatıldı. Bu konular, iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerini destekleyici ve sahadaki uygulamaların daha iyi kavranmasını sağlayacak şekilde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgilenen herkes için bu alanda yardımcı kaynak olarak hazırlanmıştır.
Ebru Senemtaşı Ünal, Fatih Mehmet Ateş, Gülbey Karataş, Hakan Erdoğan, Hakiye Aslan, İmran Aslan, Muhammed Nurullah Acar, Mustafa Yağımlı, Nadir Savaş Öter, Pınar Baykan, Sümeyye Başarlı, Yaver Saka, Zeynep Akşit, Zeynep Özmen İş sağlığı ve güvenliği sadece çalışma hayatında değil hayatın tüm aşamalarında dikkate alınması gereken bir kavramdır. Kazalar sadece iş hayatında değil ayrıca normal yaşam süreçlerinde de meydana gelmektedir. İş sağlığı ve güvenliğinin bir yaşam felsefesi hâline gelmesi ve bu alandaki eğitimlerin erken dönemde başlanması gerektiği aşikârdır. “Bana ve onlara birşey olmaz.” düşüncesinden uzaklaşarak işverenlerin, uzman ve çalışanların kendilerine düşen gerekli sorumlulukları yerine getirmeleri gerekir. Kitap; saha örnekleri, yönetmelik ve mevzuatlar, makaleler, raporlar, kitaplar, bildiriler, internet kaynakları vb. dikkate alınarak hazırlanmıştır. Konular; tablolar, grafikler, şekiller ve görsellerden faydalanılarak daha iyi anlaşılabilmeleri için detaylı anlatılmıştır. Her bir bölümün içeriği iş sağlığı ve güvenliğine kaynak olacak şekilde sektörler ile ilgili yönetmelikler, iş kazası istatistikleri, tehlikeler ve riskler, meslek hastalıkları, risk değerlendirmeleri ve alınması gereken önlemler ve önerilerden oluşmaktadır.
Bu kitap; iş sağlığı ve güvenliği genel bilgileri ve maden sektörü, inşaat ve kazı işleri, kamu sektörü ve belediyeler, elektrik işleri, sağlık sektörü, tekstil sektörü, tarım sektörü, gıda sektörü, üretim sektörü, kimya ve ilaç sektörü, hizmet sektörü ve işveren-alt işveren hukuki ilişkisi bölümlerinden oluşmaktadır. Bu konular, iş sağlığı ve güvenliği eğitimlerini destekleyerek sahadaki uygulamaların kavranmasını sağlayacak şekilde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgilenen herkes için yardımcı kaynak olması amacıyla hazırlanmıştır.
Selahattin Kanten “İş sağlığı ve güvenliği” ya da alan yazındaki önceki yaygın kullanımı ile “iş güvenliği ve işgören sağlığı” disiplini, işgücünün çalışma ortamındaki risklerden/tehlikelerden korunmasına ilişkin politika ve uygulamalardan oluşmaktadır. Klasik bir yaklaşımla ifade etmek gerekirse, işgücünün çalışma ortamında fiziksel ve ruhsal sağlığını korumak; bununla beraber, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının oluşumunu önlemek, iş sağlığı ve güvenliği (İSG) disiplininin temel amacını oluşturmaktadır. Çağdaş İSG yaklaşımı, ulusal ve örgütsel düzeyde yürütülecek politika ve uygulamalardan ibaret bir sisteme odaklanmaktadır. Böylesine bir sistemin temel amacı, iş kazalarının ve meslek hastalıklarının oluşmasına zemin hazırlayan koşul, risk ve tehlikelerin önleyici ve proaktif bir yaklaşımla belirlenmesiyle beraber, işgücünün etkili bir şekilde korunmasına yönelik ulusal ve örgütsel mekanizmaların bir sistem çerçevesinde işleyişinin sağlanmasıdır. Kitabımız bu temel amaç çerçevesinde ulusal ve örgütsel İSG sisteminin işleyişine ve çağdaş İSG uygulamalarına odaklanmaktadır. Üniversitelerimizin ön lisans, lisans ve lisansüstü programları için temel ders kaynağı olarak hazırlanan kitabımızın, uygulamacılara da yararlı olması amaçlanmıştır.
• İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi: Ulusal ve Örgütsel Bağlam
• İş Sağlığı ve Güvenliğinin Tarihsel Süreci: Türkiye Örneği
• Çalışma Koşulları ve Tehlikeler
• Psikososyal Riskler ve Tehlikeler
• İş Stresi ve Tükenmişlik
• İş Kazaları
• Meslek Hastalıkları
• İş Kazalarını ve Meslek Hastalıklarını Önleme Yaklaşımları
• Güvenli Davranışlar
• İş Güvenliği Kültürü
• Ergonomi
• İş Sağlığı ve Güvenliği Eğitimi
• İş Sağlığı ve Güvenliğinde Risk Yönetimi
Ahmet Hizal, Cem Ayden, Erkan Yüksel, İbrahim Görücü, Mümtaz Korkutan, Nihat Akbıyık, Selim Gündüz, Yusuf Aydın, Zekeriya Sezgin Her ülkenin gelişimi için endüstrileşme şart ancak endüstrileşirken çevre ve çalışan sağlığı ve güvenliği de göz ardı edilmemelidir. İş sağlığı ve güvenliği sadece yasalarla ve değişik kanuni uygulamalar ile sağlanamaz, bu konuda toplumsal mutabakat şarttır ve bu bağlamda yapılacak çalışmalardan ilki toplumda iş sağlığı ve güvenliği kültürünü geliştirmektir. Bu bağlamda bu kitabın kurgulanmasındaki temel amaç; kamuoyunu İSG konusunda bilinçlendirmek, İSG kültürünün artırılmasına katkı sunmak ve İSG ile ilgili çalışmalara kaynak teşkil edebilecek bir bilimsel eser ortaya koymaktır.
İş Sağlığı ve Güvenliğine Genel Bakış isimli eser gerek ön lisans gerek lisans gerekse yüksek lisans seviyesindeki öğrencileri için İSG uzmanlık adayları ve A-B-C İSG uzmanları için başvuru kaynağı niteliğinde bir kitaptır, ayrıca bu konuda kendisini geliştirmek isteyen herkese faydalı olabilecek bir çalışma içeriğini kapsamaktadır.
Ömer Gültekin Yükseköğrenim öncesi eğitim müfredatlarında iş sağlığı ve güvenliği alanı ile ilgili herhangi bir içerik bulunmadığından, üniversitelerin ilgili bölümlerinde öğrenim göreceklere, alanın temel bilgileri ile mezuniyet sonrasında görev ve sorumluluklarının aktarılması önem arz etmektedir.
Kitap; iş sağlığı ve güvenliği alanında yer alan kavramlar, amaç ve kapsamı ile görev ve sorumlulukların farkında olunmasına, alanda yer alan diğer konulara bakış açısının geliştirilmesine ve yapılacak görev konumundan bakılarak görevin anlaşılmasına ve merak uyandırmasına katkı sağlayacaktır. İş sağlığı ve güvenliği alanının sadece eğitim öğrenim kademesinde değil, iş hayatında görev, yetki ve sorumlulukları konusunda iş sağlığı ve güvenliği profesyonelleri için de bir rehber niteliğindedir.
Ayrıca bu alandaki öğretim elemanları ile araştırmacılara kaynak olması ve iş sağlığı ve güvenliğinin gelişimine katkı sunması beklenmektedir.
Hüseyin Erol 4857 ve 6331 sayılı iş Kanunu ve ilgili yönetmelikler çerçevesinde getirilen ve ülkemiz için çok yeni olan bu yükümlülüğün en önemli ayağını oluşturan “Yönetim Planlaması, Kontrol Sistemleri, Ölçüm Planlamaları, inceleme ve Denetim metodolojileri” konusunu ele alınıp incelenmiştir. iş sağlığı ve güvenliği kapsamına giren işletmelere kılavuz niteliğinde kullanabilece ğine inandığımız bu kitabı kazandırmış olmaktan mutluluk duymaktayım.
Sedat Bostan, Eyyüp Yıldız RİSK YÖNETİRSENİZ, KRİZ YÖNETMEK ZORUNDA KALMAZSINIZ!
İşletme ve kamu kurumlarında ortaya çıkabilecek iş güvenliği sorunlarına karşı önceden tedbirler alarak riskleri yönetmek ve acil durumlara karşı hazırlıklı olmak, günümüz işletme yönetimi anlayışının esaslarından biridir. Ülkemizde iş güvenliği ile ilgili yasal düzenlemeler etkin olarak yakın zamanda yapılmış olmakla birlikte, yürürlüğü halen tartışılmaktadır. Hâlbuki her yıl işletmelerde çok miktarda iş kazasıyla birlikte mal ve can kaybı yaşanmaktadır.
Bu çalışmada öncelikle iş güvenliği ile ilgili gelişmiş bazı ülkelerde ve ülkemizde risk yönetiminin kısa tarihçesini vererek bir kültür oluşturmaya ve mukayese yapmaya imkân tanıyoruz. Kurumsal risk yönetiminin, risk analizinin ve raporlanmasının nasıl yapılacağını bir örnek üzerinden açıklıyoruz. Devamında bir acil durum planı örneği ile yapılması gereken kurumsal risk yönetimi planlamasını gösteriyoruz. Önemli olanın bilmekten öte uygulamak olduğuna işaret ediyoruz.
Bir bilimsel araştırmanın sonucu olan bu çalışmayla, bir tek yöneticide bile iş güvenliğinin risk yönetimi anlayışıyla yönetilmesine katkı sağlamayı büyük bir kazanç sayıyoruz.
Çünkü;
“Risk yönetirseniz, kriz yönetmek zorunda kalmazsınız!”
İbrahim Han, Emine Narmanlı Han, Pınar Baykan, Mensur Albayrak, Zeynep Uzunoğlu, Ebru Senemtaşı Ünal, Gülbey Karataş Dünyanın varoluşundan itibaren ortamda bulunan radyoaktif maddeler, insanın da yaşama dâhil olmasıyla birlikte etkisini sürdürmeye devam etmiştir. Farkında olmadan radyasyonla iç içe yaşayan insan, bu tehlikeli maddenin maruziyetini on dokuzuncu yüzyılın son yıllarında anlamaya başlamıştır. Bununla birlikte radyasyonun faydalarını da keşfetmiş ve bu durum radyasyonun kullanım alanlarının genişlemesine yol açmıştır. Bu genişlemeyle birlikte tıp, tarım, endüstri, nükleer silah üretimi gibi birçok alanda radyoaktif madde üreten cihazların kullanımı da yaygınlaşmıştır. Bu yaygın kullanımın ortaya çıkaracağı maruziyetin giderilmesi için radyasyon güvenliğinin sağlanması gerekmektedir. Bu amaçla, radyasyonlu ortamlarda faaliyet gösteren her bir sektörde çalışanların, radyasyona karşı korunması, güvenliklerinin sağlanması ve tüm toplumun çeşitli sebeplerle maruz kaldığı radyasyon miktarının azaltılması için çalışmalar yapılmaktadır. Bu kitapta, radyasyonlu ortamlarda radyasyona maruz kalma durumu olan çalışanların radyasyon güvenliğinin sağlanması adına gerekli bilgiler iş sağlığı ve güvenliği açısından ele alınmaktadır.
Kitap, radyasyonlu çalışma alanlarında radyasyondan koruma görevlileri için bir rehber, üniversitelerde radyasyon ve radyasyondan korunmaya yönelik yürütülen dersler için de kaynak niteliğindedir.
İlknur Özalp Türetgen İş stresi, Örgütsel Psikolojinin temel konularından biri olmakla birlikte, bu alandaki araştırmaların bir kısmına dair pek çok eleştiri yöneltilmiştir. Söz konusu eleştirilerden biri de iş stresinin ölçümüne yönelik­tir; mevcut ölçüm araçlarının geçerlikleri, kapsamları ve ölçüm yöntemleri açısından sınırlılığa sahip olduğu vurgulanmıştır. İş Stresi Bataryası, Türkiye’de bu eksiklikleri gidermeyi hedeflemiş bir ölçüm aracıdır ve içinde stres kaynakları, bireysel, durumsal ve zorlanma değişkenlerinin yer aldığı 14 ölçeği barındırmaktadır. Bu kitabın amacı ise bu bataryadaki örgütsel tutum ve algıları ele alan 7 ölçeği tanıtmak ve uygulamacılara yönelik bir el kitabı sunmaktır.
Bu kitapta, bu ölçeklerin tanıtılmasının yanı sıra iş stresi alanındaki temel teorilerle stresin yol açtığı zorlanmalardan ve iş stresi sürecinde rol oynayan örgütsel bazı değişkenlerden söz edilerek alana dair güncel bilgilerin kısa bir derlemesi de yapılmıştır. Ardından İş Stresi Bataryası’nın geliştiril­mesi için yürütülen iki araştırmaya yer verilerek ölçeklerin geliştirilme süreci ve elde edilen psikometrik bulgular özetlenmiştir. Bu araçların araştırmacı ve uygulamacılar tarafından kullanılmasının iş stresi alanındaki araştırmaları zenginleştirmesi ve örgütsel müdahalelerin geliştirilmesi için fayda sağlaması umulmaktadır.
Ayşegül Bayramoğlu, Ayşegül Savci, Ayşegül Unutkan, Bahar Çelik, Burcu Yüksel, Büşra Arık, Çiğdem Ökten, Deniz Akkaya, Derya Şayır, Didem Çevik, Dilek Doruk Kondakcı, Emel Cihan, Emel Elem, Emel Sezici, Emine Güdek Seferoğlu, Esra Karabulut, Figen Vural, Güller Şahin, Halime Uğur, Havva Gezgin Yazıcı, İmran Boylu Gülek, Kevser Karacabay, Lütfiye Akkurt, Melike Ertem, Mustafa Karataş, Nalan Bostan Akmeşe, Nigar Çelik, Sercan Mansuroğlu, Sevinç Tüysüz, Sultan Güçlü, Veli Şahnalı İletişim, her türlü insan ilişkisinin kalbinde yer alan, yaşamın vazgeçilmez bir parçasıdır. Her birey onur ve saygı ile muamele görmeyi hak etmektedir. Bu gerçekten hareketle ortaya çıkan terapötik iletişim, sağlık hizmetlerinin sunum/kalitesini yükseltmede ve hasta/danışan memnuniyetini artırmada kullanılabilecek kişisel alan, mahremiyet, gizlilik ve güven ortamının sağlandığı, bilginin şefkatle buluştuğu, etkili ve empatik bir iletişim yöntemidir. Sağlık profesyonellerinin hasta/danışanlarını değerlendirirken hasta/danışan ve yakınları ile nasıl iletişim kurmaları gerektiğini bilmeleri; iletişim kurdukları bireylerin de kendilerine ait değerleri ve duyguları olan birer insan olduğunun farkına varabilmeleri açısından çok önemlidir. Bu kitap, sağlık profesyonellerinin ve geleceğin sağlık çalışanları olan öğrencilerin hasta/danışanlarına bütüncül bakış açısı ile yaklaşarak terapötik iletişim becerilerini geliştirmeleri için rehber olacaktır.
Ahmet Çabuk, Alper Erol, Betül Semerciler Tulum, Burçin Güzel, Büşra Diken, Ceren İrem kaya, Çağlar Dohman, Emrah Demirtaş, Emrah Gürer, Ersin Şahin, Esra Yüksel, Evrim İnce, Gamze Dönmez, Gökhan Güzel, Göktuğ Şanlı, Hakan Erdoğan, M. Furkan Kahraman, Melek Ersoy Karaçuha, Mustafa Yağımlı, Neylan Zümrüt, Pınar Baykan, Sermin Sarı, Şengül Üçüncü, Tuğçe Üner, Zafercan Bekir Çapar İş yeri ekosistemini oluşturan tüm canlı ve cansız varlıkların korunması ve devamlılığının sağlanması amacıyla gerçekleştirilen faaliyetler iş sağlığı ve güvenliği çalışmaları olarak adlandırılmaktadır. İş sağlığı ve güvenliği çalışmalarının başarıyla yerine getirilerek iş yerlerinin herkes için konforlu, rahat, sağlıklı ve güvenli hâle getirilmesi için istihdamı oluşturan işveren dahil görev ve sorumluluk fark etmeksizin tüm çalışanların sağlık, emniyet ve güvenlik çalışmalarını benimsemeleri ve çalışmalara olumlu katkı sunması gerekmektedir.
İş yerlerinde iş sağlığı ve güvenliği çalışmalarının planlanması, uygulanması, kontrol edilmesi, alınacak önleyici ve sınırlayıcı tedbirlerin belirlenmesi sürecinde iş sağlığı ve güvenliği çalışanları (iş güvenliği uzmanı, işyeri hekimi, iş güvenliği teknikeri, diğer sağlık personeli) aktif görev almakta ve ilgili yönetmeliklerde belirtilen görev, yetki ve sorumlulukları kapsamında çalışmalara liderlik yapmaktadır.
İş yerlerinde geçirilebilecek iş kazası, tutulabilecek meslek hastalığı, ramak kala olayların önlenmesi ve sınırlandırılması için iş sağlığı ve güvenliği liderlerinin, tüm varlıkların var olma ve yaşam hakkına saygı duyması, bireysel, akademik, mesleki bilgi ve farkındalık bakımından dünden daha yetkin yarına daha hazır olması gerekmektedir.
Şu an incelediğiniz kitap, iş sağlığı ve güvenliği liderlerinin yetkinliğini ve etkinliğini artırmak amacıyla atılan ilk adımdır. Sonraki adımlarınızı sağlık, emniyet, güvenlik ile atmanız dileğiyle...
Abdullah Alper Ertem, Cüneyt Çalışkan, Gülcan Demir, Hazer Yüksekdağ, Hilal Özdemir, İrem Medeni, İsmet Çelebi, Kerem Kınık, Kübra Yılmaz, Mehmet Erdem Güney, Mustafa Necmi İlhan, Nihal Dağ, Pınar Mursaloğlu Kaynar, Selcen Babaoğlu Aydaş, Selma Drumuş Sarıkahya, Volkan Medeni İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG), çalışma hayatında oluşabilecek durumlar öncesi hazırlıklı olmak adına önem arz etmektedir. Her alınmayan önlem, can ve mal kaybını beraberinde getirebilmektedir. Alınacak tedbirlerle kişilerde farkındalık yaratmasının yanında bir kültür olarak da hayatlarında hep var olması amaçlanmaktadır. Multidisipliner yapıya sahip olan İSG, proaktif yaklaşımlarla riskin ortadan kaldırılması ya da en aza indirilmesini hedeflemektedir. Verilen eğitimler ve yapılan her denetim teorik bilgilerin uygulanmasını ve çalışan-işveren-devlet üçlü mekanizmasının bir uyum içinde ilerlemesini desteklemektedir. Bu amaçla İSG, her anlamda koruma sağlamakta; çalışanın aidiyet, verimlilik ve iş tatmini duygularını da geliştirmektedir.
Serap Palaz 2012 tarihinde İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile getirilen İSG profesyonelleri çalıştırma zorunluluğu bu mesleğe olan talebi artırmış ve son yıllarda bu alanda istihdam açığını karşılamak ve İSG uzmanı yetiştirmek üzere üniversitelerin meslek yüksekokulları ve lisansüstü programlarında iş sağlığı ve güvenliği programları açılmıştır. Her ne kadar İş Sağlığı ve Güvenliği kanununda, iş güvenliği uzmanlığı belgesine sahip Bakanlık ve ilgili kuruluşlarında çalışma hayatını denetleyen müfettişler ile mühendislik veya mimarlık eğitimi veren fakültelerin mezunları ile teknik elemanların iş güvenliği uzmanı olabileceği ifade edilse de piyasada bu vasıflara sahip yeterli sayıda eleman bulunmaması uygulamada sıkıntılar yaratmıştır. 2015 tarihinde yapılan yeni bir düzenleme ile Yükseköğretim Kanununun 5'inci maddesinin 1. fıkrasında yasal düzenlemeye gidilerek, 20/6/2012 tarihli ve 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununa göre iş güvenliği uzmanı olabilecek mezunları yetiştiren fakültelerin ders programlarına "İş Sağlığı ve Güvenliği" zorunlu ders olarak eklenmiştir.
Son zamanlarda İş Sağlığı ve Güvenliği dersi, sadece İSG profesyonelleri yetiştiren önlisans, lisans ve lisansüstü programlarda değil özellikle üniversitelerin Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri bölümleri başta olmak üzere İktisadi ve İdari Bilimler, Uygulamalı Bilimler, Turizm ve Sağlık Bilimleri Fakültelerinde de yoğun ilgi görmektedir. Son dönemlerde özellikle İSG uzmanlık sınavına yönelik, iş sağlığı ve güvenliğini hukuki ve teknik yönden ele alan çok değerli eserler olmasına rağmen, özellikle sosyal bilimlerde İSG derslerinde okutulmak üzere öğrencilerin takip edebileceği kapsamlı ve sistematik bir kitabın olmaması, bu çalışmanın hazırlanmasını gündeme getirmiştir. Bu çalışmada, iş sağlığı ve güvenliği konuları daha çok sosyal yönden ele alınarak sistematik bir şekilde tüm boyutları ile etraflıca anlatılmaya çalışılmıştır.
İş Sağlığı ve Güvenliğinin Kavramsal Çerçevesi
İş Sağlığı ve Güvenliğinin Tarihsel Gelişimi
İş Sağlığı ve Güvenliğinin Uluslararası Kaynakları
İş Sağlığı ve Güvenliği Teorileri
İş Sağlığı ve Güvenliği İstatistikleri
İş Sağlığı ve Güvenliğinin Tarafları ve Sorumlulukları
İş Kazaları ve Meslek Hastalıklarının Hukuki Sonuçları
İş Sağlığı ve Güvenliği Kültürü
Bir İş Sağlığı ve Güvenliği Sorunu Olan Psikolojik Taciz ve Yıldırma
Karoshi ve Karojisatsu
Gökhan Yaşar, Hasan Basri Savaş, Hüseyin Avsallı, İsmail Erdem Erkoyun, İsmail Sarıkan, Mehmet Dikici, Murat Yetkin, Namık Hüseyinli, Saliha Özpınar, Vildan Yılmaz Çalışma hayatındaki her bireyin sağlık ve güvenliğinin korunması, toplum sağlığı için önemlilik arz etmektedir. Toplumda hemen hemen bütün insanlar, hayatlarının bir döneminde çalışma hayatının içindedirler. İş yerinde bulunan çeşitli ortam faktörlerinin, çalışan kişinin sağlığı üzerinde etkileri olmakla birlikte iş yerinde bulunan çeşitli faktörlerin çevre üzerinde ve iş yerinin genel anlamda toplum sağlığı üzerinde de etkileri vardır. Bu etkilerinin incelenmesi ve olumsuz etkilenimlerin önlenmesi konuları, “iş sağlığı ve güvenliği” biliminin temel ilgi alanını oluşturur.
Temel İş Sağlığı ve Güvenliği kitabı “İş Sağlığı ve Güvenliği” ve “İş Sağlığı ve Güvenliğinde Özel Alanlar” olarak iki kısımdan oluşmaktadır. Birinci kısım, dokuz bölümden oluşmaktadır: iş sağlığı ve güvenliği temel bilgiler, iş sağlığı epidemiyolojisi, risk değerlendirmesi-risk yönetimi, iş sağlığı ve güvenliğinde riskli gruplar, meslek hastalıkları ve işle ilgili hastalıklar, iş kazaları, iş sağlığı ve güvenliğinde ergonomi, iş sağlığı ve güvenliği hizmetleri, iş sağlığı ve güvenliği mevzuatı. İkinci kısım altı bölümden oluşmaktadır: sanayi sektöründe iş sağlığı ve güvenliği, tarım sektöründe iş sağlığı ve güvenliği, turizm sektöründe iş sağlığı ve güvenliği, sağlık sektöründe iş sağlığı ve güvenliği, mesleksel toksikoloji, iş sağlığı güvenliği ve beslenme.
İş sağlığı ve güvenliği alanındaki eğitimi alan öğrencilere ve iş sağlığı ve güvenliği profesyonellerine yarar sağlaması amacıyla hazırlanan bu kitap, konu ile ilgilenen tüm çalışmalara kaynak olarak kullanılması bakımından önemlidir.
Erkan T. Demirel - Mehmet Tikici - Canan Çetin Kan ve DNA yapıları birbirine çok benzeyen tek yumurta ikizlerinin bile parmak izleri birbiriyle aynı olmadığı gibi; birbirlerinden farklı şekillerde dünyaya gelen insanlar zamanla daha da farklılaşmaktadırlar. Farklılaşma, bir yandan bireylerin üyesi oldukları gruplarla diğer gruplar arasında mukayese yapabilmelerine olanak sağlarken, diğer yandan ayrımcılığa da yol açabilmektedir. Bunun en tipik örneği “cinsiyet farklılığının”, “kadına ilişkin negatif ayrımcılığa” dönüşmesinde yaşanmaktadır. Örneğin; “Havva ile Âdem’in cennetten kovulmasına neden olan yasak meyveyi yemeleri” konusunda bazı kaynaklarda; “şeytanın Âdem ile Havva’nın her ikisini birden kandırdığı ve bu yasak meyveyi ikisinin birlikte yedikleri” ifadesi yer alırken, diğer bazı kaynaklarda ise; “yasak meyveyi önce Havva’nın yediği ve Âdem’i de kandırarak kendi günahına ortak ettiği” ifade edilmektedir.
Bu anlayışın işletmelerde yansıması “Cam Tavan Sendromu” şeklinde ortaya çıkmıştır. “Önyargılar ve kalıplar tarafından yaratılan, kadınların üst düzey yönetim pozisyonlarına gelmelerini engelleyen görünmez, yapay engeller olarak” tanımlanan cam tavan çalışan kadınların, belirli aşamadan sonra yükselmelerini engelleyen bir faktör bir engeli tanımlamaktadır. Bu çalışmada; ırk, din, dil, kültür, cinsiyet, yaş vb. ölçütlere göre farklılıkları olan iş görenlere karşı Türk iş yaşamında uygulanan ayrımcılık türlerinin, ayrımcılığa bağlı olarak ortaya çıkan sorunların ve ayrımcılığın önlenmesine yönelik önerilerin irdelenmesi amaçlanmaktadır.
Serenay Çalış İş sağlığı ve güvenliği profesyonelleri, her sektörde iş sağlığı ve güvenliği faaliyetlerini yürütebilmekte; bu durum onların sürekli farklı içerikli doküman hazırlamalarını zorunlu kılmaktadır. Doküman hazırlama ise ciddi bir efor, iyi bir mevzuat ve saha bilgisi gerektirmektedir. Bu nedenle iş sağlığı ve güvenliği profesyonellerinin ve hatta işverenlerin ihtiyaç duyacağı en makul ve hızlı çözüm, gerekli dokümanların şablonlar şeklinde hazırlanmış olmasıdır.
Üniversiteler İçin İş Sağlığı ve Güvenliği Yönetim Sistemi kitabı içerisinde; üniversitelerde oluşturulabilecek “İş Sağlığı ve Güvenliği Koordinatörlük Yapısı” önerilmekle beraber profesyonellerin üniversitelerde karşılaşabilecekleri tehlikeler ve riskler, kontrol listeleri ile birim ve bölümler için ayrı olarak hazırlanmıştır. Bunlara ek olarak üniversite içerisinde iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili yapılacak yazışmalarda ve mevzuat gereği yapılması gereken iş ve işlemlerde kullanılacak dilekçe örnekleri ve üniversite içerisinde yer alan tehlikeli alanlar için gerekli önlemlerin yazıldığı talimatlar da hazır şekilde bulunmaktadır.