Hukuk \ 2-3
Kenan Ören Bu kitap, İş ve Sosyal Güvenlik alanında yapılan en son değişiklikler ile güncelleşmiş haliyle hazırlanmış ve örnek olaylarla desteklenmiş bir kitaptır. İşçinin gerek bireysel ve gerekse toplu iş ilişkileri ve bu ilişkilerden kaynaklanan uyuşmazlıkların ve hak ihlâllerinin halli için gerekli kanunlar, örnek uygulamalar ve bazı Yargıtay kararlarıyla takviye edilmiş bu kitap, sadece işçiler için değil aynı zamanda onlarla ilintili tüm toplum için gerekli olan önemli bilgileri içermektedir. Bu bağlamda işçinin ihbar ve kıdem tazminatı, iş güvencesi çerçevesinde işe iade davası, işsizlik sigortası gibi hayatî önem taşıyan faktörler örnek uygulamalarla birlikte sunulmaya çalışılmıştır. Şurası iyi bilinmelidir ki, bir “İş Sözleşmesi (Hizmet Akdi)” ile çalışan ve “işçi” statüsü taşıyan her bireyin bu kitaptan alacağı ve faydalanacağı çok önemli dersler bulunmaktadır. Diğer taraftan, her bir İşçinin, bilhassa iş sözleşmesinin sona erdirilmesinden kaynaklanan haklarını elde edebilmesi için, öncelikle bu haklardan hakkıyla haberdar olması gerekmektedir. İşte bu kitap, işçinin gerek iş hukuku bağlamında ve gerekse sosyal güvenlik bağlamında mevcut olan haklarını ayrıntılarıyla takdim eden etkin bir kitap haline getirilmeye çalışılmış bir kitaptır.
A. Taner Demiroğlu, Abdulsemet Yaman, Ali Rıza Savaş, Ali Turan, Alkım Aktaş, Aytaç Duran, Aytuğ Altın, Azer Ebru Mutlu, Çağrı Sevinçli, Didem Erdoğan, Eda Akgül Arslan, Emin Koç, Emine Yelken, Emrah Gökmen, Emre Savut, Engin Şahin, Eral Topçu, Eser Gemici, Fatih Güler, Fatma ALBAYRAK Altun, Fuat Bozyel, Gülnihal Ahter Yakacak, Güven Süslü, Habibe Hilal Çakar, Hakan Özdemir, Hatice Kübra Ecemiş Yılmaz, Haydar Albayrak, Hürol Çankaya, İlknur Rabia Türkölmez, İnci ÇOBAN İnce, İsmail Sarıteke, Kıvanç Demirci, Korhan Yeğrim, Lale Burcu Önüt, Mehmet Çatlı, Melike Orçin, Muhammed Esat Emek, Murat Buğra Tahtalı, Mustafa Demirkol, Mustafa Karataş, Oğuz Sancakdar, Olcay Işık, Ömer Özkaya, Rana Safarlı, Rukiye Mehtap Özlü, Taner Eken, Tuba Nergiz, Türkan Melis Parlak, Ünal Küçük, Veysel Erat, Yahya Demirkanoğlu, Yakup Korkmaz, Yakup Özkaya, Yeliz Karadeniz, Yurdanur Ural Uslan
Yasin Ulusoy Kamulaştırmasız el atma kitabı; Yargıtay kararları ışığında Kamulaştırmasız el atma davaları; müdahalenin metni, Tazminat, Ecrimisil ve Bedel Davaları; Anayasa Mahkemesi, Uyuşmazlık Mahkemesi, Yargıtay’ın Örnek yargı kararları ile Kamulaştırma Kanunu ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ile ilgili mevzuatları içermektedir.
Deniz Altay Taşcı Sosyal yardımları sosyal sigortalardan ayıran en önemli özellik, sosyal yardımların bireyleri en kısa sürede muhtaçlıktan kurtararak kendi kendilerine yeterli hâle gelmelerini sağlama amacı taşımasıdır. Türkiye'de sosyal yardımlar, primli sosyal güvenlik sistemlerinin tamamlayıcısı olarak düzenlenmiştir.
Türkiye'deki sosyal koruma sistemi öncelikli olarak çalışma ile ilişkili olup çalışan birey Sosyal Güvenlik Kurumuna kayıt olarak prim ödemekte, bu sayede sosyal koruma kapsamına girerek sosyal risklere karşı korunmaktadır. İşsizlere aktif ve pasif istihdam politikaları uygulanmakta, kayıtlı olarak çalışmayan, aynı zamanda aktif ve pasif istihdam politikaları kapsamı dışında kalan bireyler için ise sosyal yardım programları bulunmaktadır. Sosyal yardım alanlar için de aktif istihdam politikaları uygulanmaya başlanmış olmakla birlikte kural olarak kayıt dışı çalışma bu uygulamaların dışında kalan kesimi ifade etmektedir. Ancak çalışmamızda yer aldığı üzere Türkiye'de sosyal yardım almakta iken kayıt dışı çalışan bir kesimin varlığı TÜİK istatistikleri analizinden anlaşılmaktadır. Söz konusu verilere uygulanan ki kare analizi sonuçları, öncelikle sosyal yardım alma ve kayıt dışı çalışma arasında bağımlı bir ilişkinin olduğunu ortaya koymuştur. Sonrasında yapılan lojistik regresyon analizi ise sosyal yardım almakta olan hanede yer alan kayıt dışı çalışan bireylerin sosyal yardım alan hanede yer almamakla birlikte kayıt dışı çalışan bireylere arasında anlamlı farklılıklar olduğunu göstermektedir.
Bu çalışma ile, kayıt dışı çalışırken sosyal yardım alınan hanede bulunma durumuna ait faktörler detaylandırılarak Türkiye'deki sosyal politika literatürünün, neoliberal politikalar bağlamında ulusal ve uluslararası sosyal politikanın sosyal hak kayıpları, esnek çalışma, güvencesizleşme, özelleştirme ve sendikasızlaştırma gibi unsurlarının elimine edildiği sosyal politika düzenlemelerinin yapılandırılması hedefi ile sosyal yardım alma durumuna neden olan piyasa koşullarını görmezden gelen yapısı yerine mevcut piyasa şartlarının insanları sosyal yardım almakta iken kayıt dışı çalışmaya iten piyasa düzenlemeleri irdelenerek sosyal yardım almakta olan bireylerin kayıt dışı işler yerine insana yakışır işlerde çalışmalarına yönelik olarak politika önerileri sunulmuştur.
Sevil Yıldız Basın Kanunu
Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu
Basın Mesleğinde Çalışanlarla Çalıştıranlar Arasındaki Münasebetlerin Tanzimi Hakkında Kanun
Sinema Filmlerinin Değerlendirilmesi ve Sınıflandırılması ile Desteklenmesi Hakkında Kanun
Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanun
Türkiye Radyo ve Televizyon Kanunu
Matbaalar Kanunu
İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun
İlgili Yönetmelikler
Hüseyin Mert, Bilalettin Topluk Konkordato; finansal yönden sorunlu işletmelerin eğer imkân varsa yaşatılabilmelerine olanak sağlanması amacıyla icra ve iflas kanununda yer verilmiş önemli bir düzenlemedir. Konkordato uygulamasının amacı; finansal yönden sorunlu işletmelerin borçlarının uzlaşmak yoluyla yeniden yapılandırılması ve böylelikle mümkünse işletmenin devamlılığının sağlanmasıdır.
Konkordato süreci, bu kitapta, mali boyutlarıyla incelenmiştir. Konunun mali boyutlarıyla açıklanmasında her başlık altında konuyu açıklayan uygulama ve örnek belgelere yer verilmesi yöntem olarak esas alınmıştır. Bu yaklaşımın uygulayıcılara pratikte önemli katkılar sağlayacağı inancındayız.
Ahmet Eker, Arif Akgül, Ekrem Muş, Ercan Balcıoğlu, Ercan Sünger, Fatih Irmak, Fatih Tombul, Halil İbrahim Bahar, Hasan Büker, Hüseyin Akdoğan, İbrahim Meşe, İsmail Dinçer Güneş, Kazım Seyhan, Kübra Gültekin, M. Alper Sözer, M. Alper Sözer, M. Hakan Hekim, M. Salih Elmas, Mehmet Arıcan, Mehmet Kul, Murat Özkan, Mustafa Bülent Halıcıoğlu, Nadir Koçak, Nurullah Altun, Oğuzhan Ömer Demir, Sevgi Güney, Vedat Kargın, Yaşar Erjem 1962 yılında İngiltere’de çocuk suçluluğu üzerine doktora çalışmamı tamamlayıp dönmüştüm. O sıralar Sağlık Bakanlığı bünyesinde yeni kurulan dört yıllık yüksek eğitim veren Sosyal Hizmetler Akademisinde öğretim üyeliği yapmaya başladım. Söz konusu kurumda Türkiye’de öğrencilere ilk kez Ulucanlar Hapishanesi ve Keçiören Çocuk Islah Evine haftada iki gün uygulama eğitimi başlattım. O dönem Türkiye’de suç alanında akademik çalışma yok denecek kadar azdı. Şimdiyse, elinizdeki Kriminoloji kitabı gibi kapsamlı bir bilimsel içeriğe sahip eserleri görmek, Türkiye’de suç biliminin geleceği adına beni heyecanlandırmaktadır.
Prof. Dr. Birsen Gökçe
Sosyoloji Derneği Kurucu ve Onursal Başkanı

Doğa bilimleri doğanın işleyiş ve dönüşüm yasalarını; sosyal bilimler ise insan toplumlarının işleyiş, değişim ve dönüşüm yasalarını keşfetmek üzere örgütlenmiştir. Sosyal yaşamı düzenleyen kurallardan cezai sorumluluk ve yaptırımı olanlar, özellikle sosyal bilimlerin gelişimi ile birlikte, “kriminoloji” denen bir multi-disipliner bilim dalının ortaya çıkmasını sağlamıştır. İşte, elinizdeki kitabın editör ve yazarlarının, Türkiye’de önemli ölçüde eksikliği hissedilen kriminoloji disiplininin literatürünü zenginleştirmek ve ilgili konulara yeni ve farklı bakış açıları kazandırmak üzere çok değerli bir işi başarmış olduklarını söylemek gerekir.
Prof. Dr. Ali Çağlar
Hacettepe Üniversitesi

Disiplinler arası bir bilim dalı olan kriminolojiyi kapsamlı bir şekilde ele alan bu kitap, okuyucuya sunduğu çağdaş ve klasik kriminoloji teorilerini günlük hayatta karşılaşılan gerçek suç türlerine uyarlayarak nazari yaklaşımların pratik yansımalarını güncel veriler ışığında açıklamaktadır. Bu kitap, dolgun ve kapsamlı içeriğiyle, suç biliminin kapısını aralamak isteyen meraklıların ve öğrencilerin vazgeçilmezi olmaya adaydır.
Doç. Dr. Osman Dolu
Kriminolog
M. Oktay Alnıak Güvenli, hızlı, dakik, ucuz ve dengeli bir ulaştırma sisteminin oluşturulması ve sürdürülmesi ulaştırma politikalarının önceliğidir. Ulaştırma ve lojistik politikaları bu ihtiyaçlara göre şekillenmektedir. Ayrıca, serbestleştirme (liberalization), uyumlaştırma (harmonization), yasal-kurumsal serbestleştirme (deregulation) ve özelleştirme (privatization) kavramlarıyla özetlenebilecek birbiriyle ilişkili uygulamalar yeni politikaların kapsamındadır. Bu konularda dünyada uyum birliğine gidildiği görülmektedir.
Lojistik hizmetlerde taktik, teknik, idari konularda çağın gereği tedbirlerin alınması; Cumhuriyetin sağladığı güven ile alt yapı ve sinyalizasyon hizmetlerinin esaslı bir şekilde geliştirilmesi, karayolu, demir yolu, deniz yolu, hava yolu ulaştırma hizmetlerinin, filolarının ve ulaşım ağlarının hız, kalite ve güvenlik bağlamında modernizasyonu önem kazanmıştır. Bu konularda yazılım, donanım ve yetişmiş insan gücü ile başarı sağlanabilir.
Lojistik uygulamaların yasal çerçevesini belirleyen ulusal ve uluslararası sözleşmelerin (konvansiyon), kanunların, yönetmeliklerin, örnek olayların ve makalelerin yer aldığı bu kitabın; lojistik sektöründe çalışanlara, akademisyenlere ve öğrencilere faydalı olacağı değerlendirilmektedir. Bu kitabın hazırlanmasına katkı sağlayanların, ülkemizin lojistik sektöründe başarılı bir ekip oluşturduğu düşünülmektedir. Bu duygularımızla kitabın hazırlanmasına emeği geçenlere ve kitaba ilgi gösteren okurlarımıza teşekkür ederiz.
Sevil Yıldız Toplumsal ve bireysel amaçlara ulaşmak için kitle iletişim faaliyetlerinin hukuk sınırları içinde gerçekleştirilmesi hayati önem taşımaktadır. Bu nedenle iletişim faaliyetlerinin sağlıklı yürütülmesi, bu faaliyetlerin düzenlenmesi, sınırlarının ve uyulması gereken kuralların ve yasakların belirlenmesi gerekmektedir.
Hukuk sistemimizdeki düzenlemeler incelendiğinde kitle iletişim araçlarının çeşitlerine göre ayrı ayrı düzenlemeler yapma yolunun seçildiği görülebilmektedir. Anayasal düzenlemelerin yanı sıra kanunlardaki düzenlemelerin tek tek incelenmesi ve her bir kitle iletişim aracının bağlı olduğu kuralların ortaya çıkarılması gerekmektedir.
Sempozyum MİLLÎ ANAYASA ŞÛRASI
‘ ‘Bürokratik Anayasadan Demokratik ve Adil Anayasaya ”
Tebliğler ve Teklifler
21 -22 Ekim 2011 / Ankara
Hakan Karakehya, Hande Özger Toplumda çok uzun yıllardır süregelen uygulamalar herhangi bir soruna neden olmadığı sürece -ve hatta bazen birtakım sorunlara neden olsa bile daha iyi bir seçeneğin olmaması gibi gerekçelerle- uygulanmaya devam etmektedir. Uzun yıllardır süregelmeleri dolayısıyla toplumda ve yöneticilerde bu uygulamalara karşı bir aşinalık oluşmakta ve bunlar gündelik bir mesele olarak irdelenmemektedir. Fakat bu uygulama en başında nasıl ortaya çıkmıştır? Söz konusu uygulama, toplumsal bir gerçeklik olarak hayatımızda yer etmiyor olsaydı onunla karşılaştığımızda onu nasıl algılayacaktık? Hürriyeti bağlayıcı cezaların tarihi iki yüz yılı aşmıştır. Bu demektir ki hâlihazırda dünya üzerinde yaşamını sürdürmekte olan her birey hapis cezalarının olduğu bir dünyaya gözlerini açmıştır. Bu nedenle hapis cezasına aşina olmayan bir bakış ile konuya yaklaşmamız neredeyse imkânsızdır. Bu çalışmada, hapis cezalarının ortaya çıkışını hazırlayan koşullar, ortaya çıkış sürecinde yaşanan değişim ve bu cezalandırma türünün handikapları ayrıntılı olarak ele alınmıştır.
Ahmet Tülek, Aslı Atasoy, Beril Anılanmert, Derya Berikten, Fatma Çavuş Yonar, Meliha Koldemir Gündüz, Melike Aydoğdu, Murat Kuloğlu, Mustafa Furkan, Nebile Dağlıoğlu, Nurdan Sezgin, Özge Ünlütürk, Rukiye Aslan, Serap Annette Akgür, Soydan Toklu, Yakup Gülekçi Olay Yeri İncelemede Spesifik Alanlar isimli bu eser; adli bir olayda insan, mekân ve zaman ilişkisini çok yönlü açıklayan delillendirme dinamiklerini, bilimsel tabanlı güncel bilgiler ışığında, suçun doğasını anlama ve olay yerinin yeniden yapılandırılmasına odaklanan adli bilimlerin farklı alanları ile çok yönlü açıklamayı hedeflemiştir.
Adli olaylara müdahale eden uzmanların görüşleri alınarak oluşturulan bu kitap; geçmişin kalıntılarını barındıran, karmaşık ve dinamik bir yapıya sahip olan olay yeri incelemenin çözümüne ilişkin nasıl bir bakış açısı sunulacağına odaklanır.
Adli bilimlerin sahadaki uygulamalarına farklı bir bakış açısı sunan, sade bir dil kullanılan ve görsellerle desteklenen bu kitap; aynı zamanda adli bilimler ve hukuk alanlarında eğitimlerine başlayanlar başta olmak üzere üniversite, polis ile jandarma olay yeri inceleme ve kriminal laboratuvarları ile hâkim ve savcılara kaynak kitap olarak kullanılabilecek niteliktedir.
Ayşegül Erdoğan, Beril Anılanmert, Fatma Çavuş Yonar, Halide Nihal Açıkgöz, Harun Şener, Kenan Kaya, Mustafa Furkan, Soydan Toklu, Şengül Doğan, Toygün Anıl Özesen, Türker Tuncer, Yakup Gülekçi Olay Yeri İncelemede Spesifik Alanlar isimli bu eser; adli bir olayda insan, mekân ve zaman ilişkisini çok yönlü açıklayan delillendirme dinamiklerini, bilimsel tabanlı güncel bilgiler ışığında, suçun doğasını anlama ve olay yerinin yeniden yapılandırılmasına odaklanan adli bilimlerin farklı alanları ile çok yönlü açıklamayı hedeflemiştir.
Adli olaylara müdahale eden uzmanların görüşleri alınarak oluşturulan bu kitap; geçmişin kalıntılarını barındıran, karmaşık ve dinamik bir yapıya sahip olan olay yeri incelemenin çözümüne ilişkin nasıl bir bakış açısı sunulacağına odaklanır.
Adli bilimlerin sahadaki uygulamalarına farklı bir bakış açısı sunan, sade bir dil kullanılan ve görsellerle desteklenen bu kitap; aynı zamanda adli bilimler ve hukuk alanlarında eğitimlerine başlayanlar başta olmak üzere üniversite, polis ile jandarma olay yeri inceleme ve kriminal laboratuvarları ile hâkim ve savcılara kaynak kitap olarak kullanılabilecek niteliktedir.
Ali Fuat Gökçe, Alper Aslan, Bayram Coşkun, Burçin Demirbilek, Cenay Babaoğlu, Ceray Aldemir, Çağlar Ezikoğlu, Çiğdem Akman, Çiğdem Pank Yıldırım, Elvettin Akman, Emine Çeliksoy, Eyüp Şen, Fatma Dağlı Erdoğan, Handan Boyalı, Harun Kırılmaz, Metin Özkaral, Murat Okcu, Pelin Babaoğlu, S. Mustafa Önen, Seda Kulu, Selin Engin, Sema Sarı, Serkan Gündoğdu, Tekin Avaner, Uzman Nurullah Güngör, Onur Kulaç, Adnan Kalkan 2. Dünya Savaşı’ndan sonra kamu yönetiminin dünyadaki değişme ve gelişmelere uygun olarak yeniden yapılandırılması ihtiyacı kapsamında devlet aygıtı karşısında bireyin kötü yönetime karşı korunması ve bireyin hak ve özgürlüklerinin savunulması amacıyla kamu hizmetlerinin sunumunun her aşamasıyla değerlendirilmesi kaçınılmaz olmuştur. Bu doğrultuda halkın idareden kaynaklı şikâyetlerini en aza indirecek bir yönetim anlayışının yerleştirilmesi bir zorunluluk olarak ortaya çıkmış ve bugün 200’den fazla ülkede ombudsmanlık kurumları kurulmuştur. Gelişen süreçte vatandaşların beklentileri ve ihtiyaçları da dikkate alınarak genel ombudsmanlık kurumlarının yanında “Basın Ombudsmanlığı, Tüketici Ombudsmanlığı, Askeri Ombudsmanlık, Üniversite Ombudsmanlığı, Sağlık Ombudsmanlığı, Yatırım Ombudsmanlığı, Engelli Ombudsmanlığı, Kadın, Çocuk ve Aile Ombudsmanlığı, Yerel Yönetimler Ombudsmanlığı, Çevre Ombudsmanlığı, Konut Ombudsmanlığı, Kentsel Dönüşüm Ombudsmanlığı, Enerji ve Maden Ombudsmanlığı, Tüketici Ombudsmanlığı ve İş Ombudsmanlığı” gibi pek çok özel amaçlı ombudsmanlık kurumları ihdas edilmiştir.
Ombudsmanların temelde özel amaçlara uygun bir şekilde yetkilendirilmesi ve bu spesifik alanlarda uzmanlaşmaları beklenmektedir. Bu tür ombudsmanlardan beklenen yalnızca kendi görev alanına giren konuları incelemek, araştırmak ve o konulardaki uyuşmazlıkları çözmeye çalışmaktır. Özel amaçlı ombudsmanlar ile genel amaçlı ombudsmanlar arasında yetkileri ve görev alanları bakımından farklar vardır. Özel amaçlı ombudsmanlar ya belli bir alanda meydana gelen uyuşmazlıkları (örneğin, askeri konular) ya da belirli kişilerden gelen şikâyetleri çözmekle görevlendirilmiştir. Ülkelerde yalnızca genel amaçlı ombudsmanlar olabildiği gibi özel amaçlı ombudsmanlar ya da hem genel amaçlı ombudsman hem de özel amaçlı ombudsmanlar bir arada bulunabilmektedir.
Bu kitapta; dağınık ve kısıtlı olduğu ifade edilen özel amaçlı ombudsmanlık türlerinin uygulanmasına katkı sağlamak amaçlanmaktadır. İlk ve son bölüm hariç her bir bölümde farklı özel amaçlı ombudsmanlık tür ve uygulamalarının derinlemesine incelenmesi yapılmış, farklı bağlantı modelleri ile uluslararası örnekler ortaya konularak karşılaştırma yapılmış, Türkiye’deki durum ve uygulanabilirlikleri değerlendirilmiştir. Ayrıca sorun alanları ve çözüm önerileri de ilgili bölümlerde işlenmiştir.
Mehmet Ünal Orman Hukuku’nun üç temel konusu bulunmaktadır. Bunlar inceleme konularıyla beraber; Ormanlar üzerindeki yetki ve bunu hukuki niteliği (Maddi Orman Hukuku), Orman sınırlarının belirlenmesi; Kadastro (Şekli Orman Hukuku), Orman varlığına karşı işlenen suçlar (Orman Ceza Hukuku)dır. Konular parantez içerisindeki başlıkları ve açıklayıcı içerikleriyle üç bölüm altında işlenmiştir. Bu biçimiyle eser bir taraftan öğrencilerin, diğer taraftan uygulayıcıların yararlanabileceği bir çalışma haline getirilmiştir.
Muhammed Emin Durmuş Mukâtaa kavramı, Osmanlı mali hukukunda olduğu gibi vakıf hukukunda da farklı hukuki sonuçlar doğuran uygulamaları ifade etmek için kullanılmaktadır. Bu çalışmada ise esas olarak vakıf arsanın, üzerine karâr hakkı ve mülkiyeti şahsına ait olmak kaydıyla bina yapmak veya ağaç dikmek isteyen kimseye kiralanması anlamındaki mukâtaa uygulamasına odaklanılmıştır. Mukâtaa uygulamasının temelleri Osmanh'dan öncesine dayanmakta olup Osmanlılar tevarüs ettikleri bu uygulamayı birtakım düzenlemelerle daha da geliştirmiş ve yüzyıllar boyunca kullanmışlardır. Ancak mukâtaa uygulamasının, zamanla vakıfların istismarına sebebiyet verdiğini gören Osmanlı hukukçuları bu uygulamada ısrar etmemiş bilakis vakıflar için daha avantajlı olan icâreteyn uygulamasını geliştirmişlerdir. Bu da mukâtaanın icâreteyn uygulamasına zemin hazırladığını göstermektedir. Bu kitapta mukâtaa akdinin, 16 ve 17. yüzyıllardaki tarihi serancamı, mahiyeti, farklı uygulamaları, şartları, hukuki prensipleri ve taraflara sağladığı haklar özellikle fetva mecmuaları ve şer'iyye sicillerinden hareketle ortaya konmaya çalışılmıştır.
Ramazan Cengiz Derdiman Kolluk, yetkilerinin yerine getirirken temel hak ve hürriyetle aykırı davranmamalıdır; diğer bir ifadeyle, kanunlarla verilen yetkilerinin dışına çıkılmamalıdır. Hukuka bağlı devletlerde temel hak ve hürriyetlerin sınırı ile kamu düzeninin korunması gerekleri arasında makul bir denge kurulmalı ve kolluğa kanunla yetki verilirken de bu ölçütlere uygun davranılmalıdır. Bu çerçevede kolluk faaliyetleri iki yönlü faaliyetler olup yetkiyi hukuka uygun kullanması bakımından kolluk görevlisine itina görevi yüklemekte, buna karşılık kolluk hizmetlerinden yararlananlara veya kolluk müdahalesi ile muhatap olanlara da kolluk yetkilerinin kanunlara uygun kullanılmasını talep edebilme imkânı vermektedir.
Mevzuattaki en son değişikliklere göre yeniden yazılan bu kitap, polislik ve yetkileri bakımından genel bilgilere; kişi hakları karşısındaki görev ve yetkilerine ve polisi ilgilendiren mevzuata da yer vermektedir. Çalışma, yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılabileceği gibi, hem kolluk görevlilerine hem de kolluk faaliyetleri ile muhatap olabilecek herkese, kolluk görev ve yetkilerine ilişkin bilgiler vermeyi hedeflemektedir. Herkesi ilgilendiren bu kitabın okurlara yararlı olması dileğiyle.
Hatice Demirbaş Psikopatoloji ve Suç, yasal konulara ve sorunlara genel psikolojinin bilgilerini ve ilkelerini uygulamak üzere, hukuk ile psikoloji arasında kurulan ilişkiden doğan adli psikoloji alanına katkı sağlayacak bir kitaptır. Adli psikoloji, son yıllarda hızla gelişmekte olan bir alan olmasına rağmen bu alanda yazılan kitapların sayısı sınırlıdır. Psikopatoloji ve Suç, bu sınırlılığı ortadan kaldıracak kaynaklardan biridir.
Kitapta, ruhsal bozuklukların suç ile ilişkisi; adli sistemde bilirkişiliğine başvurulan uzmanlardan olan adli psikologlara, psikiyatristlere, adli süreçlerde görev alan/alacak uzmanlara, cezaevlerinde psikososyal serviste çalışan uzmanlara ve yasa yapıcılara rehber olacak şekilde farklı boyutlarıyla aktarılmıştır. Çeşitli ruhsal bozukluklar; şizofreni, duygudurum bozuklukları, alkol kullanım bozuklukları (alkol/madde bağımlılığı), zihinsel gelişim geriliği, kişilik bozuklukları, demans, epilepsi ve yaşlılık dönemi suç bağlamında ele alınmıştır.
Bu kitap; suçlularda ruhsal bozuklukların yaygınlığı, onları tanımlayıcı özellikler, işledikleri suç türleri, cezai sorumlulukları, tedaviler, alınması gereken önlemler gibi konu başlıkları ile önerilerin bulunduğu her zaman başvurulabilecek yeni bir Türkçe kaynak olma özelliği taşımaktadır.

Abdullah Musab Şahin, Batuhan Ustabulut, Hamdi Çilingir, Hüseyin Önal, Meryem Yetkin, Mücahide Engin, Sümeyye Şimşek Osmanlı İmparatorluğu için 19. yüzyılı "en uzun yüzyıl" yapan unsurlardan biri hiç şüphesiz hukuk alanında yaşanan değişim ve dönüşümlerdir. Bu yüzyıl, diğer birçok alandaki gibi hukukun çeşitli veçhelerinde önemli değişimlere sahne oldu. Daha da önemlisi hukuk bu dönemdeki değişim ve dönüşümlerin hem bir aracı hem de itici bir gücü hâline geldi. 19. yüzyılda hukuk alanında olup biteni anlamak hukukun hem bu değişen yüzünü hem de bir araç olarak değiştirici yüzünü dikkate almakla mümkün olabilir. Bu çalışma, hukukun bu iki yüzünü dikkate alarak son dönem Osmanlı hukuk düşüncesinin belli temel konularını ele alıyor. Birbirinden farklı araştırmacılar Tanzimat'tan Meşrutiyet'e suç ve ceza, II. Meşrutiyet sonrası şer'iye mahkemeleri ve kanun
tadilleri ile medhal-i ilm-i hukuk gibi meselelere dair hayli ilgi çekici tartışmalara yer veriyor.
Ali Yaşar Çelikel, Batuhan Aktaş, Burçak Bal Yalçın, Yeşim Yılmaz, Yurdal Özatlan, Sinem Şirin “Sorularla Depremin Hukuki Boyutu” adlı bu çalışmada, deprem dolayısıyla ortaya çıkan hukuki soru ve sorunlar birden fazla hukuk dalı yönünden ele alınmaktadır. Kamu hukuku başlığı altında anayasa hukuku, idare hukuku ve ceza hukuku; özel hukuk başlığı altında medeni hukuk ve sigorta hukuku çerçevesinde öncelikle tespit edilen hukuki soru ve sorunlara yer verilmekte ve ayrıca bunlara ilişkin çeşitli değerlendirmeler yapılmaktadır.
Bu çerçevede devletin yükümlülüklerine, idarenin sorumluluğuna, yapım, denetim ve kontrol süreçlerindeki görevlilerin cezai sorumluluklarına, özel hukuk kapsamındaki taleplere, yaşanan kayıplar ve zararlar sonrası hangi hukuki prosedürlerin izleneceğine ilişkin ortaya çıkan soru ve sorunlar dikkate alınmaktadır.
Bu çalışma, konunun içtihatlardaki yansımalarını göstermekle birlikte, öğretideki görüşler de dikkate alınarak soru ve sorunlara yönelik açıklamalar ve çözüm önerileri getirme amacı taşımaktadır.
Ali Osman Özpolat, Ayşin Çetinkaya Büyükbodur, Burcu Genç Arslan, Büşra Uslu Ak, Cihangir Karakaya, Ecem Naz Nazlıer Keser, Ferhat Toper, Fethi Anıl Mayda, Hakan Sakarya, Hamdi Karakal, Handan Karakaya, Hicran Atatanır, Mehmet Başcıllar, Mehmet Utku Davulcu, Melih Onur Erdoğan, Merve Deniz Pak Güre, Merve Nur Bozkurt Karalı, Mustafa Karataş, Özlem Gözen, Sibel Vurkun, Süleyman Soyhanoğlu, Ümran Cihan Dündar, Zeynep Atalay Hukuk ve sosyal hizmet disiplinleri yakın ilişki içerisindedir. Hukukun sosyal hizmetin bilgi, beceri ve değer temelinde önemli yer tutması, sosyal hizmet eğitimini de yakından etkilemiştir. Dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de de sosyal hizmet lisans programlarında Sosyal Hizmet Mevzuatı zorunlu ders olarak okutulmaktadır. Bu eser, örgün eğitimde Sosyal Hizmet Mevzuatı derslerinde yararlanılabilecek ilk temel kaynak kitap olma iddiası taşımaktadır. Yirmi üç akademisyenin/uzmanın iş birliğiyle kaleme alınan eser, titiz ve özverili çalışmaların bir ürünüdür.
Üç kısımdan ve toplam on altı bölümden oluşan eserin ilk kısmında, hukukun temel kavramları, sosyal hizmet-hukuk ilişkisi ve sosyal hizmet mevzuatının gelişimi ele alınmıştır. İkinci kısımda; sosyal hizmet mevzuatı, kadınlar, yaşlılar, çocuklar, engelliler, şehit yakınları ile malul gaziler, yoksul bireyler, gençler, aileler, göçmenler ve sağlık hizmeti alanlar olmak üzere on nüfus grubu odağında incelenmiştir. Son kısımda ise merkezi yönetim kurumları, yerel yönetimler ve sivil toplum örgütlerine ilişkin sosyal hizmet mevzuatına yer verilmiştir. Konular irdelenirken uluslararası mevzuat, ulusal mevzuat ve mevzuattan uygulamaya sistematiği benimsenmiştir.
Eser, bundan sonraki süreçte mevzuattaki güncel değişimler ve siz değerli okuyucuların geri bildirimleri ışığında dinamik bir şekilde kendisini yenilemeye devam edecektir. Sosyal Hizmet Mevzuatı isimli bu eserin, sosyal hizmet bölümlerindeki mevzuat derslerinde yaygın bir şekilde istifade edilen kaynak hâlini alacağına, geleceğin sosyal hizmet uzmanlarına rehberlik edeceğine gönülden inanıyoruz.
Mehmet Akçaal Sözleşme sonrası sorumluluk ve bu bağlamda sonraya etki eden yükümlülük kavramları son zamanlarda ortaya çıkan tartışılmaya başlanan yabancı hukuk sistemlerinin yani sıra Türk hukukuna giren kavramlardır konu son derce teoriktir ancak çok önemli pratik sonuçlarda bulunmaktadır
E. Selcen Darçın, Hamza Saraçoğlu, İbrahım Çakır, Murat Alkan, Murat Darçın, Murat Madenüs, Rifat Serav İlhan, Yusuf Küçükbaşol Bu kitap, kriminoloji ile suçla ilgili perspektifler ve fikirler arasındaki boşluğu kapatmaktadır. Biyolojik, psikolojik ve sosyolojik faktörlerin suç sebeplendirmede, suçu önlemede ve azaltmada nasıl uygulanabileceğine dair yaklaşımlar sunar. Kriminoloji öğrenmek isteyenler; suç kavramını ve çeşitli suç ve kriminoloji teorilerini anlamalıdır. Suçun azaltılması için uygun politikayı düzenlemek veya var olan politikayı değişen senaryoya göre geliştirmek için politika yapıcılar, bu teorilerin yardımıyla durumu analiz etmelidir. Bu kitap, suç sebeplendirme yaklaşımlarının analitik bir özeti olarak tasarlanmıştır. Kriminolojik teorilerin nasıl oluşturulduğunu ve teorisyenlerin fikirlerinin genel teorik çerçeveye nasıl katkıda bulunduğunu gösterir. Okuyucuya kriminoloji teorisine ilişkin kapsamlı bir genel bakış sunar. Kriminoloji teorisine güncel bir giriş sağlayan bu kitabın birincil amacı, hem lisans hem de lisansüstü öğrencilere, suç ve suç kuramlarının nispeten kısa ama kapsamlı bir perspektifini sunmaktır. Bazı kitaplar yalnızca bir veya birkaç teorik perspektife odaklanır ve böylece suç teorisinin zengin çok disiplinli niteliğini gözardı eder. Örneğin, birçok kriminoloji kitabı yalnızca sosyolojik teorileri ortaya koyar veya diğer teorileri saptırır. Suç Sebeplendirme Yaklaşımları, çeşitli önemli kriminolojik teorileri tartışan kitaplardan biridir. Belli başlı tüm suç teorilerini ele alan, kapsamlı ve disiplinler arası bir yaklaşım sunan bu kitap, okuyucularına suç kuramlarını anlamak için yeterli bir yol gösterecektir.
Öner Solak “…Çocuklar, hangi ortamda, hangi çevrede, niçin, nasıl, hangi nedenlerle, hangi suçları işliyorlar; kendilerine verilen cezalar onları nasıl etkiliyor? Bu ve benzeri sorulara kriminolojik, sosyolojik ve psikolojik açılardan yanıt verilmesi gerekir. İşte Dr. Öner Solak, “Suça Sürüklenen Çocuk Olmak” kitabında bu soruların yanıtlarını araştırıyor. Bu kitap, yalnız çok zengin kaynaklardan yararlanarak yapılmış teorik bir inceleme değil; onun yanında suça sürüklenmiş, yargılanmış, hüküm giymiş, denetimli serbestlikten yararlanarak ceza infaz kurumundan çıkmış yirmi çocuk hükümlüyle Adalet Bakanlığının izniyle ayrı ayrı yaptığı görüşmelere dayalı bir araştırmanın sonuçlarını da bir araya getiren bir eserdir.”
Prof. Dr. Hikmet Sami Türk
Mustafa Limoncu Çalışmada infaz hukukunun temel kavramlarına yer verilmiştir. İnfazın amaçları aktarılmış ve bu amaçlar suça sürüklenen çocuklar bakımından özellikle tartışılmıştır. Adli istatistikler yıllara göre değerlendirilmiştir. Kitapta yeri geldikçe uluslararası hukuka atıf yapılmıştır.
Ahu Tunçel, Ayşegül Sili, Cem Şafak Çukur, Cenk Özdağ, Gökhan Gökulu, Güncel Önkal, Halime Ünal, Hümeyra Doğan, Manuel Knoll, Nurgün Oktik, Osman Sümer, Özgür Sarı, Şahin Torun, Şükrü Bilgiç Suç her yerde ve anlaşılmaya çalışılmakta; ceza uygulamaları ise halen tartışılmakta ve ortak bir vicdan yaratılmaya çalışılmaktadır. Çok yönlü ve pek çok etmene bağlı olan suç olgusu ve suçun tanımı ile birlikte değişen ceza uygulamalarını anlamak, analiz etmek için, disiplinler arası bir yaklaşıma ihtiyaç duyulmaktadır. Suçun sosyolojisini ve cezanın felsefesini ele alan bu kitapta; felsefeci, sosyolog, hukukçu olan çeşitli akademisyenlerin farklı bakış açıları farklı konularla yer almaktadır. Bu kitap, yalnız sosyoloji ve felsefe bölümlerinde değil, hukuk fakültelerinde de hem lisans hem de lisansüstü zorunlu ve seçmeli derslerde okutulabilecek ve bu alanlarda araştırma yapanlara kaynak teşkil edebilecek niteliktedir.
Burçak Özkan, Güncel Önkal, H. Nermin Çelen, Halil İbrahim Bahar, Halime Ünal, Hümeyra Doğan, Narin Bağdatlı Vural, Nurgün Oktik, Özgür Sarı, Tülin Günşen İçli, Verda İrtiş Suç ve cezanın sosyolojik ve felsefi boyutlarının farklı disiplinlerce incelendiği birinci kitabın ardından bu ikinci kitapta, suç ve ceza alanında gerçekleştirilen araştırmalarla alana daha derinden bakılması amaçlanmaktadır.
Kitapta yer alan bölümlerdeki araştırmalar, bir projeden ya da yazarın belli bir metodoloji ile hareket ettiği çalışmalarından bir özet olarak değerlendirilmelidir. Günümüzde, hukuk disiplini dışında suç ve ceza olgularına yönelik bilimsel bakış açılarına duyulan ihtiyaç hâlen devam etmektedir. Disiplinler arası yaklaşımla ele alınan suç ve ceza olguları, ülkemizde hâlâ şekillenmekte ve tartışılmakta olan ceza pratiklerini ve uygulamalarını da yönlendirecektir. Suçun toplumsal düzeyde artan etkisi, suça yönelik toplumsal korkuların yoğunlaşarak devam etmesi hem ülkesel hem de küresel boyutta terör olaylarının artması, risk toplumunda yaşamanın getirdiği belirsizlikler, önleyici politikaların ve etkin ceza-infaz pratiklerinin nasıl olması gerektiği konusunda çok yönlü bir bakış açısı ihtiyacını doğurmaktadır. Bu kitaptaki çalışmaların sözü edilen ihtiyaca bir nebze de olsa cevap vermesi umuduyla.
Adem Özer, Ayşe Füsun Arsava, Fatma Taşdemir, Gökhan Albayrak, Hakan Taşdemir, Mehmet Ciğer, Mehmet Dalar, Nilgün Eliküçük, Saadat Rustemova Demirci, Umut Kedikli Suriye, Çatışma ve Uluslararası Hukuk isimli editöryal çalışma, 2011'de Suriye'de başlayan ve hâlâ devam eden bir çok devletin ve devlet dışı silahlı aktörün karıştığı Suriye iç savaşını uluslararası hukuk açısından teorik ve pratik yönleriyle analiz etmektedir.
2014 yılında hilafet ilan eden DEAŞ terör örgütü ile mücadele kazanılmış olmasına karşın Suriye'de barış ve istikrar henüz sağlanamamıştır. Esad rejiminin etkin kontrolünü arttırdığı Suriye, işlevsel olmayan, başarısız bir devlet olarak varlığını sürdürmektedir. Ancak komşu devletler açısından istikrarsızlık kaynağı olmaya devam etmektedir. Bu kitabın amacı; Türkiye'nin ulusal güvenliğini önemli ölçüde etkileyen Suriye İç Savaşı'nın ortaya çıkardığı problemleri uluslararası hukuk perspektifinden ele almaktır ve okuyucuya başka bir kaynaktan kolaylıkla edinemeyeceği bilgi ve analizleri kapsamlı bir şekilde sunmaktır.
Abdulhakim Koçin, Eyüp Ertüren Türkiye Cumhuriyeti tarihinin bir dönemine iz bırakan Şeyh Said hadisesinin üzerinden tam 95 yıl geçmiştir. TBMM arşivinde bulunan bu hadise ile ilgili mahkeme tutanakları, yakın zamana kadar kapalı kalmış; özel izin verilenler dışındaki araştırmacılar tarafından incelenememiştir.
Bu kitap, İstiklal Mahkemesi dosyaları arasında bulunan ve Osmanlıca orijinali 366 sayfa olan 69. Karar numaralı muhakeme zabıtnamesinin çevirisidir. Dolayısıyla bu kitapta, Şeyh Said hadisesi kapsamında onunla birlikte aynı davada yargılanan 92 kişinin ifade ve savunmalarının, mahkemeye delil olarak sunulan ve mahkemede okunan yüzden fazla mektup ve bazı raporların çevirisi bulunmaktadır.
Kitapta yer alan belgelerin çevirisi yapılırken metnin orijinalitesine halel gelmesin ve bu konuda araştırma yapacak olanların güvenle kullanabilecekleri bir metin olması için sadeleştirilmeye gidilmemiştir. Ayrıca, kitapta hadisenin nedenleri, etkileri vb. tahlillere girilmemiş; mahkeme heyeti üyeleri ve maznunlarla ilgili herhangi bir değerlendirmede bulunulmamıştır.
İsmail Güvenç Tarım hukuku konusunda yeni bir yaklaşımla yazılmış ve piyasada mevcut olmayan özgün bir içeriğe sahip olan bu kitapta; hukuk ile ilgili temel kavramlar ve bazı temel bilgilerin yanı sıra tarım hukukunun tarihçesi, önemi ve günümüzde yürürlükte olan tarım ile ilgili güncel mevzuat incelenmektedir. Kitap, tarım çalışma alanı olan veya bu alanla ilgilenen herkesin, tarım eğitimi alan öğrencilerin ve yakın meslek dallarında çalışanların yararlanabileceği bir kaynak niteliğindedir. Kitap; doğa ve tarım bilimleri ile ilgili ön lisans, lisans ve lisansüstü programlarda tarım hukuku veya ilgili derslerde ders kitabı, diğer derslerde ise yardımcı kaynak olarak kullanılabilir. Kitabın hedeflediği okur, tarım hukukunu öğrenmeyi isteyen veya ilgin duyan herkestir. Tarım Hukuku kitabı, kendisinden faydalanmak isteyenlere dost bir bakış açısıyla, içeriği zengin ve sade bir üslup ile yazılmıştır. Sektördeki tüm kullanıcıların yararlanması için sistematik, didaktik ve anlaşılır olmaya özen gösterildi. Kitabın ilgi duyanlara yararlı olması bizim için büyük bir mutluluktur.
Ferhunde Can İlerleyen teknolojiye paralel olarak âdeta bir ses dalgası kadar hızla yayılan kişisel veriler, birçok ihlal ve tehlikeyi peşinde getirmiştir. Öyle ki verilerin tek bir tıkla ulaşılabilir hâle gelmesi, ilgili kişiler üzerinde oldukça tedirginlik yaratmıştır. Bu durum, bir çözüm arayışına girilmesi gerektiğini hatırlatarak çalışmanın yönünü belirlemiştir. Bu çalışmada, “unutulma hakkı” Türk Ceza Hukuku kapsamında ele alınarak birtakım çıkarsamalarda bulunulmuştur.
Hüseyin Ertuğrul, Murat Turpçu Bu eser, tüm iktisadi ve idari bilimler fakültelerinde ve meslek yüksekokullarında, Temel Hukuk / Genel Hukuk Bilgisi dersleri için öngörülen esaslara göre hazırlanmıştır.
Bununla birlikte, özellikle kamu yönetimi, iktisat, muhasebe, işletme, dış ticaret, halkla ilişkiler, pazarlama gibi bölümlerde okutulan Ticaret Hukuku, Borçlar Hukuku, Ceza Hukuku, İş Hukuku, Ticari İşletme Hukuku, Kıymetli Evrak Hukuku konuları bu kitap kapsamındadır.
Deniz KAĞNICIOĞLU Toplu pazarlık günümüzde devletin mevzuat yoluyla oluşturduğu hukuki çerçeve içinde, işçi ve işverenlerin çalışma hayatının kurallarını, kendi iradeleri ve güçleri ile yapacakları pazarlıklarla belirlemelerini esas almaktadır. Toplu pazarlığın dayandığı temel felsefe, işçi ve işveren taraflarının serbest ve gönüllü biçimde bir araya gelmesi ve pazarlık masasında çıkarlarının temsil edilmesidir. Bu niteliğiyle toplu pazarlık, endüstriyel demokrasinin en önemli araçlarından biri olmaktadır.
Toplu pazarlık endüstri ilişkileri sisteminde hem bir sorun çözme ve kural yapma geleneği oluşturmakta hem de taraflar ve toplum için çok önemli bir fonksiyonu yerine getirmektedir. Toplu pazarlığın oluşturduğu barışçıl çalışma ortamı ülkelerin ekonomik ve sosyal gelişimini desteklemektedir.
Çalışma yaşamında son yıllarda meydana gelen gelişmeler, sosyal tarafların ilişkilerinde ve çalışma yaşamının kurallarının belirlendiği kolektif mekanizmalarda çok önemli değişimler yaratmıştır. Ancak toplu pazarlık değişen ekonomik, sosyal, siyasi koşullara ve teknolojik yapıdaki değişime hızla uyum sağlayabilen dinamik bir süreçtir. İşletmelerin varlığını sürdürmesinde, işçilerin haklarının korunmasında ve çalışma hayatının temel sorunlarının çözülmesinde toplu pazarlığın rolü artarak devam edecektir.
Berrin Akbulut, M.Onursal Cin, Murat Aksan Türkiye Cumhuriyeti Anayasası, Türk Ceza Kanunu, Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun, Ceza Muhakemesi Kanunu, Ceza Muhakemesi Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun, Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun, Kabahatler Kanunu, Çocuk Koruma Kanunu, Terörle Mücadele Kanunu, Terörizmin Finansmanının Önlenmesi Hakkında Kanun, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu, Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu, Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanun, İnternet Ortamında Yapılan Yayınların Düzenlenmesi ve Bu Yayınlar Yoluyla İşlenen Suçlarla Mücadele Edilmesi Hakkında Kanun, Adlî Sicil Kanunu, Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanunu, Tanık Koruma Kanunu, Tebligat Kanunu, Cezaî Konularda Uluslararası Adlî İş Birliği Kanunu, Bilirkişilik Kanunu, İnfaz Hakimliği Kanunu, Yakalama, Gözaltına Alma ve İfade Alma Yönetmeliği, Adlî ve Önleme Aramaları Yönetmeliği, Ceza Muhakemesinde Beden Muayenesi, Genetik İncelemeler ve Fizik Kimliğin Tespiti Hakkında Yönetmelik, Ceza Muhakemesinde Ses ve Görüntü Bilişim Sisteminin Kullanılması Hakkında Yönetmelik, Ceza İnfaz Kurumlarının Yönetimi İle Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Yönetmelik, Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliği
Metin Kıratlı Soğuk Savaş sonrası oluşan küresel ve bölgesel dengeye bağlı olarak 2009 yılında Azerbaycan-Nahçıvan'da kurumsal yapısı oluşturulan Türk Devletleri Teşkilatı, 12 Kasım 2021 tarihinde İstanbul'daki zirvede alınan kararla Türk Dünyası 2040 Vizyonu ile Türk devletlerinin her alanda iş birliği yapmasına yönelik bir strateji belirlemiştir. Bu stratejide ekonomi önemli bir yer tutmaktadır. SSCB'nin dağılmasıyla ortaya çıkan Türk Dünyası gerçeği Türkiye başta olmak üzere Orta Asya'daki Türk cumhuriyetleri için de öncelikle kimlik sonrasında da iş birliği temelli bir stratejik bakış açısı oluşturmuştur.
Günümüzde küresel ticaretin hızlanması ve siyasal sınırların yerini giderek ekonomik birleşmelerin belirlediği sınırların alması bölgesel birliklerin ve teşkilatların kurulmasına neden olmuştur. Birçok ülkelerin işbirliğinde ticaret ana rolü üstlenmektedir. Türkiye ve diğer Türk cumhuriyetleri de ticaret alanında iş birliğini geliştirmek isterken ekonominin temel kaidelerinden birisi olan mevzuat-hukuk alanında eksikliklerini tamamlamak ve ticaretin önündeki belli başlı engelleri kaldırmak istemektedirler.
Bu eserimizde Türk Devletleri Teşkilatı'nın genel yapısı, alınan kararlar, ortak ekonomik alan kurulması stratejisi ve ortak ticaret hukuku ve hukuk birliği Türk Dünyası 2040 vizyonu çerçevesinde ele alınmıştır.
Yahya Gökhan Yalçın
Ceyda Kükrer Günümüzde küreselleşme ve teknolojik gelişmelere bağlı olarak birçok ülkede mükellef hakları konusunda yeni bir süreç başlamıştır. Bu gelişmeler kısa zamanda birçok ülkede, vergi idaresi ile mükellef arasındaki ilişkilere yansımıştır. Bu doğrultuda Türkiye'de mükellef hakları konusu, Gelir İdaresi Başkanlığının “Mükellef Hakları Bildirgesi” nin yayınlamasından bu yana hızlı bir gelişim içinde olmuştur. Bu doğrultuda vergi mevzuatında yeni düzenlemeler yapılmış ve bu konuda yönetmelik, genel tebliğ, genelge, yönergeler yayınlanmıştır.
Çalışmanın ikinci baskısında; Çalışmada yer alan konuların daha belirgin hale gelmesi ve genişletilmesi amacıyla, kitabın birinci baskısı başlığında yer alan Türk Vergi Sisteminde “Mükellef Hakları” kavramı yerine “Mükellefin Hakları” kavramı kullanılmış ve çalışma konuları genişletilmiştir. Dolayısıyla mükelleflerin vergiyle ilgili haklarının ne olduğuna kolayca ulaşması sağlanmıştır.
Bu nedenle çalışmada Türk Vergi Sisteminde yer alan “mükellefin hakları” ele alınmıştır. Bu doğrultuda mükellefin hakları; Mükellef Hakkı, Mükellefin Anayasa Mahkemesine Bireysel Başvuru Hakkı, Mükellefin Kanunlardan Doğan Hakları, Mükellefin Tercihlerine Bırakılan Hakları, Mükellefin Vergi Ödevlerinde Hakları ve Mükellefin İdari İşlemlerde Hakları olarak bölümlere ayrılmıştır.
Söz konusu bölümlerde ise, mükellefin hakları, başta vergi mevzuatında yapılan değişiklikler olmak üzere, bu konuda yayınlanan yönetmelik, genel tebliğ, genelge, Danıştay ve mahkeme kararları dikkate alınarak ele alınmıştır.
Revize edilerek konuları daha belirginleştirilen ve genişletilen ikinci baskı, mükelleflere kolaylık sağlamak, kamu kurumlarındaki ilgili personele ve bu konuda araştırma yapan kişilere yararlı olacak şekilde hazırlanmıştır.
Hüseyin ERTUĞRUL - Murat TURPÇU Bu eser, hukuk fakültelerinden hukuk eğitimi veren meslek yüksekokullarına kadar geniş bir yelpaze içerisinde, hukuk derslerinde kaynak kitap özelliğine sahip olup temel kanun özelliği taşıyan başta anayasamızı ve yedi temel kanunumuzu ihtiva etmektedir.
Şeref İba Çalışmanın ana konusu Meclis Başkanlığı ve başkanlık divanının kuruluşu ve işleyişi olarak belirlenmiştir.
Faruk Bilir Devlet içindeki en üstün buyurma kudretinin Millete ait olduğunu belirten Milli Egemenlik ilkesi, Türk Hukukunda ilk defa 1921 Anayasasında yer almış daha sonra 1924, 1961 ve 1982 Anayasalarında aynen tekrarlanmıştır. Ayrıca Anayasanın 80. Maddesinde, bu maddenin bir sonucu olarak, Türkiye Büyük Millet meclisi üyelerinin, seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri değil, bütün milleti temsil edecekleri hükme bağlanmıştır. Yani egemenliğin sahibi olan millet, bu egemenliğini ancak temsilciler aracılığıyla kullanabilir. Dolayısıyla, milletin temsili açısından, bu temsilcilerin belirlenmesi, hak ve görevlerinin neler olduğu, ne gibi güvencelere sahip oldukları ve görevlerinin ne zaman ve nasıl sona erdiğinin tespiti son derece önemlidir. Çalışma bu öneme haiz durumu detayları ile incelemektedir.
Emete Gözügüzelli “Denize hâkim olan cihana hâkim olur”.
Barbaros Hayreddin Paşa (1478-1546)

İnsanlık tarihi, denizler ve okyanuslar olmadan düşünülemez. Okyanuslar ya da denizler, dünyada hâkimiyet kurma stratejilerinin kalbidir. Daha da ötesi, devletlerin kaderlerini etkileyen alanlardır.
Devletlerin büyük stratejileri için önemli olan deniz hukuku, uluslararası kamu hukukunun bir parçası olarak son 20 yıldır artan önemiyle bugün dünya üzerinde önemini hissettiren bir konuma gelmiştir. Deniz hukukunun artan önemi, daha çok kıyı devletlerinin örtüşen talepleri sonrasında kimi zaman savaşın eşiğine varabilecek kadar yükselen gerginlikler yaşanıyor olmasından kaynaklanmaktadır.
Türkiye'nin, dünyanın başka yerlerinde olduğu gibi Akdeniz, Adalar Denizi veya Karadeniz'de kendi deniz yetki alanlarını belirleme ve egemen haklarını talep etme hakkı, tamamen deniz hukukunun oluşturduğu örf ve âdet hukukundan kaynaklanmaktadır. Akdeniz'deki problemler de deniz hukuku prensiplerini yok sayan Yunanistan gibi ülkelerin tutumları ile daha net görülmektedir.
Bu eser, Türk deniz yetki alanlarında verilen mücadelenin bilimsel zeminde ilerletilmesi adına gerçekleştirilen çalışmalara katkı sağlamak için kaleme alınmıştır. Türk deniz yetki alanlarının kamu hukuku boyutu kritiktir ve dış politikada birincil önemdedir.
Hukuksal ve teknik rejimin kurulmasına dair atılacak adımlarda başlangıç niteliği taşıyan bu eseri, ilgi duyan herkesin heyecan ve merakla okuması temennisiyle…
Gökey Saraçyakupoğlu Farklı ulusal hukuk sistemlerine dâhil olan ulusal hukuk düzenlerinde mutlak bir hak niteliğindeki mülkiyet hakkını ve aynı zamanda da idarenin takdir yetkisini sınırlandırma amacını taşıyan hakkın kötüye kullanılması yasağı, uluslararası deniz hukukunu tümüyle düzenlemeyi hedefleyen ve 9 yıllık uzun bir çalışmanın ürünü olan 1982 Birleşmiş Milletler Deniz Hukuku Sözleşmesi'nin (BMDHS) “İyiniyet ve Hakkın Kötüye Kullanılması” başlıklı 300. maddesinde doğrudan düzenlenmiştir.
Uluslararası hukukun çeşitli dallarına yönelik kodifikasyon çalışmalarında farklı şekillerde ele alınan hakkın kötüye kullanılması yasağının, Uluslararası Adalet Divanı Statüsü'nün 38/1-c maddesi kapsamında bir “hukukun genel ilkesi” niteliğinde olup olmadığına yönelik çeşitli tartışmalar bulunsa da yasağın özellikle BMDHS'de yer alarak bir uyarlama işleminden geçmesi nedeniyle bir hukukun genel ilkesi hâline geldiği kesindir. Diğer taraftan 300. maddeye başta Uluslararası Deniz Hukuku Mahkemesi olmak üzere uluslararası mahkemeler tarafından çok fazla başvurulmamasından dolayı hakkın kötüye kullanılması yasağının uluslararası deniz hukuku bağlamında hangi eylemleri kapsadığına yönelik günümüze kadar tam bir belirleme yapılamamıştır.
Bu çalışma, asıl olarak hakkın kötüye kullanılması yasağına ilişkin yukarıda ifade edilen belirsizliklere, yasağın ulusal hukuk düzenlerindeki yerinin ve bir hukukun genel ilkesi hâline gelmesi sırasında maruz kaldığı uyarlama işleminin detaylı bir şekilde ele alınmasıyla cevap bulma uğraşının bir ürünüdür.
Selma Yakut Bu çalışma insani müdahale ve koruma sorumluluğu yaklaşımlarının bir uluslararası hukuk normu haline gelip gelmediği meşruiyet bağlamında ele alınmıştır. Bu çalışma insan güvenliğini garantileyeceği düşünülen insani amaçlı müdahale hakkının kabulüne giden yola ışık tutmayı; devlet içi çatışmalarda ağır insan hakları ihlallerine, göçe, katliama ve kötü yaşam koşullarında yaşamaya maruz bırakılan insanların yaşadığı büyük acıların çözümsüzlüğün kökenlerini ele almayı, mevcut durumda gelinen noktayı anlamayı ve çözüm önerilerini değerlendirmeyi amaçlamaktadır. Bu amaçlar doğrultusunda literatüre katkı sağlamak umulmaktadır.
Hakan Kırkulak Kitapta temel olarak; İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmeleri, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi Siyasi ve Medeni Haklar Sözleşmeleri yer almaktadır. Bununla birlikte uluslararası düzeyde tüm dünya devletlerince tanınan ve ortaya çıkarılan tüm İnsan Hakkı ve korunması ile ilgili sözleşme ve metinlerine de yer verilmiştir. Ayrıca Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi' ne başvuru yolları da açıklanmıştır. Çalışmanın, Hukuk Fakültesinde okuyan geleceğin kanun adamlarına, Büyük Türk Milletine, Laik Cumhuriyete ve Atatürk gençliğine faydalı olacağı kanısındayız.
Tülin İçli, Fatih Karaosmanoğlu Bu bilimsel kitap, Türkiye’nin polislik ve iç güvenlik konularını ve sorunlarını uluslararası bakış açısından irdeleyip çözüm önerileri getirmektedir. Bu amaç ve yaklaşımla alanında ilk olarak hazırlanan bu eserin, polislik ve iç güvenlik çalışmalarına çok önemli katkı sağlayacağına inanıyoruz.
Recep Akcan İncelemede, ilk derece mahkemelerinde ve kısmen hakem yargılamasında yapılan usule aykırılıkları belirleyerek, hangi hallerde kararın bozulması gerektiği hususunda bazı ölçütlere ulaşmaya çalışılmıştır.
Soner Sarıkaya Hitler'in gizlice yürüttüğü roket programı başarısız olsa da Von Braun ve ekibinin iki süper güç devlet arasında paylaşılmasıyla Soğuk Savaş döneminde uzay âdeta bir keşif yarışına sahne olmuştur. Bununla birlikte BM'nin hayata geçirilmesinin ardından “Uzay Savaşları”nı bekleyenlerin aksine süper güç devletler uzayın barışçıl kullanımı ve sorumlulukların belirlenmesi için çeşitli anlaşmaların imzalanmasına öncülük etmiştir.
Günümüzde ise bilim ve teknolojide ilerlemelerle birlikte uzaya erişim çok daha kolay, ekonomik ve yoğun şekilde cereyan etmektedir. Artık uzay birçok devletin bağımsızca erişebildiği bir alan olmakla beraber Jeff Bezos, Elon Musk gibi girişimcilere göre eşsiz ticari fırsatlar sunmaktadır. Öte yandan akademik çevrelerde uzay hukukunun temelini oluşturan anlaşmalar ve sözleşmelerin Soğuk Savaş döneminin izlerini taşıdığı ve rejimin güncel sorunlara yanıt vermekten uzak kaldığına dair görüşlere sıkça tanık olmaktayız.
Bu kitap, “Uzay Hukuku” alanının kapsamını oluşturan anlaşma ve sözleşmeleri tarihsel süreç ve kavramsal çerçeve perspektifleriyle incelerken rejimin güncel durumu ile uzay hukuku alanında söz sahibi kurumlar ve aktörleri enine boyuna tanıma fırsatı sunmaktadır. Ayrıca artan tehdit algısı ve askerileşme ile uzay karşıtı silahlar ve uzay molozları gibi önemli sorunları mercek altına alırken uzayın ticari kullanımı, strateji ve ulusal güvenlik boyutunu irdelemekte ve tüm bunların “Türkiye için ne anlam ifade ettiğini” sorgulamaktadır.
Philip M. Stahl Velayet, anne babanın psikolojik işlevselliği, ilişkilerinin öyküsü, anne babalık becerileri ve çocuğun yüksek yararının gözetilmesi gibi pek çok değişkeni barındıran karmaşık bir konudur. Zor durumlarda ailelere ve karar verici pozisyonda bulunan adli mercilere rehberlik edecek ruh sağlığı uzmanlarının bu konuda derinlemesine bilgi sahibi olması önem taşımaktadır. Hukuki ve ruh sağlığı alanına dair bilgilerin harmanlandığı kitap alanda çalışan uzmanlar için yol gösterici olacaktır.