Güzel Sanatlar \ 3-4
Şevki Özer Akçay Sanat dalı olarak müzikle uzun yıllar uğraşmanın yanı sıra zihnimde sürekli canlılığını koruyan bir merak ve ilgi, beni müzik ve beyin ilişkisini araştırmaya yöneltti. Bu süreçte, beynin gizemli ve muhteşem yapısı, davranışlar üzerindeki etkisi ve müziğin bu etkileri yönlendirme gücü merakımı daha da ileri taşıdı. Sonunda, müzik sanatıyla nörobilimin kesiştiği nöromüzikoloji alanında öğrenecek ve keşfedecek çok fazla gizem olduğunu görerek yoğun literatür okumaları yaptım. Bu çalışma, 2015 yılından başlayarak çeşitli proje ve yayınları da besleyen geniş literatür okumalarının bir sonucu olarak hayat bulmuştur. Nöromüzikoloji gibi ülkemizde yeni gelişmekte olan bir alan için pek çok kavramı, paradigmayı, yöntem ve tekniği, örnek çalışma sonuçlarıyla bir arada sunmaya çalıştığım bu kitabın, tüm camiaya yararlı olmasını temenni ederim.
Abdullah Tanta, Ahmet Gülay, Ahmet Tokmak, Bahadır Namdar, Caner Özdemir, E. Özlem Yiğit, Engin Karahan, Ergün Tavşan, Esra Çapkınoğlu, Feride Ersoy, Gülgün Uzun, İhsan Metinnam, İlyas Kara, Merve Ataş, Nurbanu Şeren, Pervin Oya Taneri, Seval Akcan, Sevinç Kaçar, Tuğba Kafadar, Ümmühan Ormancı Değerler bireyi birey yapan önemli unsurlardır. Değerlerin öğretimi sürecinde okul dışı öğrenme ortamları zengin öğrenme ortamları sunması nedeniyle son yıllarda öğretim sürecinde kullanılan alanlar haline gelmiştir. Bu alanlar çok çeşitli olarak karşımıza çıkabilir. Okul dışı öğrenme ortamlarında ve özellikle de değerlerin öğretimi sürecinde drama etkin bir öğretim yöntemidir. Bu nedenle değerlerin öğretimi sürecinde farklı öğrenme ortamlarında drama kullanılmaktadır. Öğrencilere zengin bir öğrenme ortamı sunan okul dışı öğrenme ortamlarında değerlerin öğretimi sürecinde eğlenerek, etkin bir öğrenme fırsatı veren dramanın kullanımını konu alan bu kitap zengin bir içeriğe sahiptir. Bu kitabın eğitimcilere, öğrencilere, bilim insanlarına, genel okuyuculara faydalı olması dileğiyle…
Ferda Öztürk Kömleksiz, Gül Kahveci “Okul öncesi özel eğitimde müzik etkinlikleri kuramdan uygulamaya okul öncesi dönem ve özel eğitime gereksinim duyan çocuklar için planlanmıştır.”
Ortak birlikteliğin ve iş birliğine dayalı bir çalışmanın ürünü olan bu kitap; özel eğitim, okul öncesi ve müzik öğretimi alanlarında çalışan ve bu alanlara merak duyan kişi, öğretmen ve araştırmacılar için hazırlanmıştır. Bu nedenle kitabın iki ana bölümü bulunmaktadır. Bunlardan ilki kuramsal alt yapı, ikincisi ise etkinliklerden oluşan uygulama bölümüdür. Okul öncesi özel eğitime gereksinimi olan çocukların eğitim programının sunulmasında, tanıya özel öğretim stratejilerine de yer verilmiştir.
“Bir ders öğretim programı nasıl okunur? Okuyucu tarafından nasıl işlevsel hâle getirilebilir? Ders öğretim programında yer alan kazanımlar doğrultusunda müzikten yararlanarak bir etkinlik nasıl düzenlenir?” soruları, bu kitabın çıkış noktasını oluşturan otuz adet müzik etkinliğinin ortaya konmasını sağlamıştır. Bu kitabı hazırlayan yazarlar tarafından akademik anlamda yapılan çalışma alanları doğrultusunda bir ders öğretim programından yola çıkmaya karar verilmiş ve bu konuda “T.C. Millî Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Özel Eğitim Öğretim Programı” temel alınmıştır.
Bu kitapta yer alan müzik etkinlikleri, okul öncesi dönem ve özel eğitime gereksinim duyan çocuklar için planlanmıştır. Bununla birlikte müzik dayanaklı öğretimin kanıt temelli bir yaklaşım olduğunun açıklanmasından sonra pek çok öğrencinin öğrenirken müzikten yararlanabileceği düşünülmektedir. İlişkili kapsamda kitabın; öğretmenlerin olumlu ve güvenli öğrenme ortamlarının oluşturmasında, program kazanımlarında öğrenilenlerin kalıcılıklarının arttırılmasında okul öncesi, ilkokul- kaynaştırma, bütünleştirme ortamlarında kullanılabileceği ve çocukların mutlu öğrenmeler gerçekleştirebileceği dileklerimizle.
Ali Gürsan Saraç
Beyza Aral Bahtiyaroğulları Türk Sanatının İslam öncesi devirleri söz konusu olduğunda bilhassa Erken Devir Türk Sanatı başlığı altında incelenen Uygur devri ve Uygur Resim Sanatı şüphesiz ayrıcalıklı bir konuma sahiptir. Kabaca M.S. VIII yüzyıldan XV. yüzyıla kadar, Orta Asya’nın kozmopolit ortamında meydana getirdikleri güçlü medeniyet ve İpek Yolu çevresine konumlanmış olan Uygur şehir merkezlerinin stratejik konumu gibi nedenlerle Uygur toprakları daima göz önünde olmuş ve bu topraklarda yetişen Türk Uygur sanatçılar, Orta Asya Sanatının geneline çok önemli katkılar sağlamışlardır.
“Orta Asya Uygur Resim Sanatında Biçim ve Anlam” başlıklı bu kitapta, konularına göre kategorilere ayrılan Uygur resimlerinin, öncelikle hangi inanç çerçevesinde geliştiği belirlendi. Eserler, form ve kompozisyon bakımından değerlendirilirken ayrıca bu resimlerin her birinin bağlantılı olduğu konu, bu konuya bağlı olarak kompozisyona yerleştirilen farklı türde objelerin sembolik anlamları ve figürlerin kimliği tespit edilmeye çalışıldı. Buna ek olarak, resimlerin eski Türk gelenekleriyle olan bağlantıları da irdelendi. Bütün bunlar yapılırken kimi zaman eski Uygurca Budist ve Manihaist metinlerden kimi zaman Budist efsanelerden ve Budist Sutra’lardan da faydalanıldı.
Bugüne kadar Orta Asya Uygur Resim Sanatına ilişkin bazı çalışmalar yapılmış olsa da hiçbir çalışmada Uygur Resim Sanatı, biçim ve anlamın bir arada değerlendirildiği bir bütün halinde ele alınmamıştır.
Bu kitapta ilk kez, Orta Asya Uygur Resim Sanatını her kategoriden seçtiğimiz örnekler ile ikonografik ve ikonolojik açıdan ayrıntılı bir biçimde topluca değerlendirmeye çalıştık.
Uygur Sanatı adına yapmak istediğimiz pek çok şey var.
Yolumuz uzun…
Ali Gürsan Saraç OYUN DANS MÜZİK adlı kitabımız; Müzik Eğitiminde Yeni Nesil Popüler Çocuk Şarkıları ve Etkinliğe Dayalı 7 Eldivenli Dinleme/Söyleme/Çalma Tekniği ile; Müzik Etkinliğinde Temel Kavramlar, Türkülerimizle Yaşayalım, Birlikte Söyleyelim, Şarkılı Oyunlar, Benim Ritim Kalıbım, Gösteri Zamanı, Müziği Yaşıyorum, Seslerin Oyunu, Şarkıyı Hareketlerle Söylüyoruz, Dans Edelim, Müzikte Yeni Sesler Öğreniyorum, Farklı Ritimlerle Dans Edelim, Renklerle Notalarım ve Notalarla Harflerim konularına dayalı ders işleniş süreçlerini kapsamaktadır.
Kitabımızın özelliği, her bir konunun işlenişinde ilköğretim 1.sınıftan 8.sınıfa kadar Oyun, Dans ve Müzik etkinliklerine yer verilmiş olması ve sayışma, tekerleme, fıkra, hikâye, masal, bilmecelerimizi konu alan ve pop unsurları taşıyan zengin altyapılarla sözlü ve sözsüz olarak CD ekinde sunulmasıdır.
Kitabımızın diğer bir özelliği de ülkemizdeki 7 bölgeden 7 türkü ve oyun havasının ritim eşliğinde oynanış şekillerini çalıştırma, halfplayback eşliğinde de seslendirerek sergileyebilecek altyapılarla öğretmen ve öğrencilerimiz için hazırlanmış olmasıdır.
Ülkemizde öğretmen ve öğrencilerimizin kolaylıkla her zaman kullanabileceği, etkinlikler yaparak konserler düzenleyebileceği temel bir kaynaktır. Bu özelliği nedeniyle yeni hazırlanan müzik öğretim programına da uygun olup öğretmen adaylarımıza, öğretmenlerimize ve öğrencilerimize önerilmektedir.
Pelin Elcik Yorgancıoğlu Her beden insanlığın hantal tarihinin yükü ile dünyaya gelir. Oyuncu ise bu yükü bir heykeltıraşın çamuru şekillendirmesi gibi şekillendirerek her defasında yeni bir beden yaratır. Farklı yaşlardaki, farklı topraklardaki, farklı cinsiyetlerdeki, farklı renklerdeki bedenlere dönüşür ama hep aynı beden ile yaratır.
Bu kadar karmaşık bir yaratım sürecine sahip olan oyunculuğun hem yaratıcısı hem de malzemesi olan oyuncunun bedeni bu şekillendirişi ancak onu tanıyarak ve ona hükmederek gerçekleştirebilir. Oyuncunun kendi bedenini gündelik yaşam gerçeğinden farklı olarak sahne estetiğine uygun kullanmasını sağlamak; bedeni ruhsal, duygusal ve fiziksel anlamda bir bütün olarak ele almak ile başlar.
Bu kitap ile, oyuncunun bedensel ifadesi için gerekli bedensel farkındalığı oluşturacak belirleyenler, tiyatro tarihi esas alınarak aktarılmaktadır. Bedeni evrimsel olarak şekillendiren sosyal, kültürel, bilimsel ve sanatsal yönlendiricilerin ışığında tiyatro tarihi içerisinde bedenin tarihi incelenmektedir. Tiyatral anlatımın oluşturulmasında “oyuncu” ve temel malzemesi olan "beden" üzerine düşünce üreten, kuramsal nitelikli çalışmalar aracılığıyla yöntemler geliştiren önemli tiyatro ve bilim insanlarının yaklaşımları irdelenmektedir. Hem oyuncunun kendi bedenine hem de kuramcı ve yönetmenlerin oyuncunun bedenine hükmetme çabaları ile oyuncu bedeninin tarihi ortaya konulmaktadır.
Yiğit Kocabıyık Oyunculukta Ezber Teknikleri; tiyatro, dizi ve sinema oyunculuğunda rol ezberleme sürecini kolaylaştırmak için ipuçları ve teknikler içermektedir. Kitap sadece ezber tekniklerinin incelemesini değil aynı zamanda oyuncuların etkili bir hazırlık süreci geçirmeleri için gerekli olan unsurları da ele almaktadır. İlk bölümde, bellek ve belleğin çalışma sistemleri hakkında temel bilgiler sunulurken ikinci bölümde, okuyucuların kendi öğrenme stillerini keşfetmeleri için bir test yer almaktadır. Bu test, okuyucuların öğrenme stillerini belirleyerek öğrenme eğilimleri hakkında bilgi edinmelerini sağlamaktadır. Üçüncü bölümde, ezber tekniklerine başlamadan önce yapılması gereken hazırlık çalışmaları bulunmaktadır. Dördüncü bölümde, öğrenme stillerine göre ayrılmış sekiz farklı ezberleme tekniği detaylı bir şekilde incelenmiştir. Bununla birlikte bu bölümde monologların ezberlenmesinde kullanılabilecek bir teknik ek bir başlık altında ele alınmıştır. Önceki bölümdeki test sonuçlarına dayanarak kendi öğrenme stillerini tanımlayan okuyucular, bu bölümde kendi öğrenme stillerine uygun teknikleri deneyimleyerek daha hızlı bir ezberleme süreci geçirebilirler. Son bölümde ise sunulan tekniklerin sonuçları ve önerileri değerlendirilmiştir.
Oyunculukta Ezber Teknikleri, okuyuculara ezberleme sürecini daha keyifli ve etkili hâle getirmek için gerekli araçları sağlamaktadır. Sahnede ve kamera önünde daha iyi performans sergilemek isteyen herkes için değerli bir kaynak olması bu kitabın en temel umutlarından biridir.
Tacettin Tınaz “Udumun Klavyesi” bir ud metodu değildir. Ancak ud metotlarının çoğunda eksik olan veya yeteri kadar detaylı anlatılmayan ve gösterilmeyen; Türk müziği ses sistemi, udun akort edilmesi, makamlara göre perdelerin klavyedeki yeri (1, 3, 4, 5 ses transpoze dâhil) bu kitabın ana konularıdır. Yazar tarafından geliştirilen, Türkiye’de ve dünyada ilk defa bu kitapla müzikseverlerin hizmetine sunulan “Ud İçin Transpoze Cetveli” ve “Transpoze Çarkları” adlı araçlar, transpoze konusunun hem kavranmasını hem de bu işlemin kolaylıkla yapılmasını sağlayacak niteliktedir. Kitabın eki olarak sunulan videolar, konuların kolaylıkla kavranmasını sağlayacaktır. Kitap, metinden ziyade görsel ağırlıklıdır. Görsellerin tamamı renklidir. Görsellerdeki renkler rastgele değil, kavramlar ve terimler ile kodlanarak (eşleştirilerek) kullanılmıştır. Kodlanmış renkler, okuyucunun kavramasını ve algılamasını kolaylaştıracaktır. “Udumun Klavyesi”, ud çalmayı öğretenler ve öğrenenler tarafından yardımcı kitap olarak kullanılabilir.
Cahit Aksu Ülkemizde özellikle iki binli yıllardan sonra daha da yoğunlaşan sınav odaklı eğitim sistemi, bazı olumsuz yan etkileri de beraberinde getirmiştir. Özellikle öğrencileri sıralama odaklı sınavlarda, gerçekte çok rasyonel olmayan bir tutumla bazı dersler ön planda tutulmuş ve eğitimin pek çok paydaşının gözünde müzik, resim, şiir, drama, spor vb. odaklı dersler çeşitli boyutlarda göz ardı edilebilir bir konuma getirilmiştir. Bu kabulleniş, zorunlu temel eğitim süreçlerindeki “Bütüncül Yaklaşım”ı oldukça bozmuştur. Eğitim sistemimizin çok önemli bir sorunu olarak müzik, resim vb. derslerin bütüncül eğitim kapsamı dışında konumlandırılması, bu derslerin organizasyonunda bir olgu olarak karşımızda duran büyük sorunlara yeni bir olgu eklemiştir: bütüncül eğitimin çok önemli bir disiplini olan müzik eğitimi derslerindeki “Göz Ardı Etme” olgusu!..
Müzik eğitiminin kendine özgü bazı özellikleri, öğrencilerin bu konudaki beklentilerini karşılama ve yansıtma konusunda önemli fırsatlar sunar. Müzik eğitimiyle gerçekleşecek özellikle duyuşsal boyuttaki olumlu ilgi, tutum ve değerler bireylerimizin yaşam boyu öğrenme süreçlerine ve hayata bakışlarına yön verecektir. O nedenle genel eğitim süreçlerindeki müzik eğitimi derslerini, çocuklarımızın zihninde, boş, anlamsız, gereksiz, sıkıcı, faydasız, etkisiz bir ders olarak kodlamaktan özellikle kaçınmalıyız. Eğitimin tüm paydaşları olarak sanat eğitimine ve müzik eğitimine dönük duyarlı ve hassas bir tutum sergilemek zorundayız.
Resmî bir program göz ardı edilmek için değil, tam olarak uygulanmak için hazırlanır. Şüphesiz; insan faktörünün olduğu yerde çeşitli sosyokültürel, sosyoekonomik ve sosyopolitik yansımalar öğretim programının tam anlamıyla hayata geçirilmesi önünde bazı engeller teşkil edebilir. Ayrıca bazı büyük toplumsal olaylarla birlikte özellikle doğal afetlerin olumsuz etkileri büyük ölçüde eğitim süreçlerine yansıyabilir. Bu yansıma, öğretim programlarının çeşitli nicelikte ve nitelikte göz ardı edilmesi ile sonuçlanabilir. Önemli olan bu göz ardı etme olgusunu minimize edecek bir yaklaşım ve projeksiyon oluşturmak, bu alanda gerekli tedbir ve düzenlemeleri büyük bir hassasiyetle devreye sokabilme iradesini göstermektir.
Bülent Salderay, Eylem Dayı “Özel Gereksinimli Bireyler İçin Görsel Sanatlar Eğitimi ve Uyarlama Önerileri” adlı bu kitap; özel gereksinimli bireylerle çalışan öğretmenlere (özel eğitim öğretmeni, görsel sanatlar öğretmeni vb.), öğretmen adaylarına, uzmanlara (fizyoterapist, dil ve konuşma terapisti, ergoterapist, fizyoterapist, psikolog vb.) ve ailelere yönelik hazırlanmıştır. Bu doğrultuda özel gereksinimli öğrencilerin eğitim ve rehabilitasyon süreçlerinde görsel sanatlar eğitimine yönelik farkındalık oluşturmak, eğitim ve gelişim alanlarına yönelik yeterliliklerini artırmak, mesleki eğitim süreçlerine ve bağımsız yaşama hazırlanmalarına katkı sağlamak amaçlanmıştır.
Bu kitap, bir özel eğitim ve bir görsel sanatlar eğitimi alanından olmak üzere iki alan uzmanının iş birliği ile yazılmıştır. İş birliğine dayalı bir yaklaşımla gerçekleştirilen bu çalışmada; özel gereksinimli öğrenciler için görsel sanatlar eğitimi, özel eğitim ve görsel sanatlar eğitimi alanlarının teorik ve uygulama içerikleri ile desteklenerek farklı bir bakış açısı ile ele alınarak değerlendirilmiştir. Kitap; Görsel Sanatlar Eğitimi, Görsel Sanatlar Eğitiminin Önemi, Çocuğun Sanatsal Gelişimi, Yetersizlik Grupları ve Özellikleri, Özel Gereksinimli Bireylerde Görsel Sanatlar Eğitimi, Görsel Sanatlar Eğitiminde İş Birliğinin Önemi ve Gerekliliği, Görsel Sanatlar Eğitiminde Öğrenme Alanları ve Yetersizlik Gruplarına Uygun Uyarlama Önerileri ve Uyarlamalara Yönelik Uygulama Örnekleri” şeklindeki ana başlıklar ve bunların alt başlıklarından oluşmaktadır.
Ali Gürsan Saraç "Sevgili Dünya" adlı gençlik şarkıları kitabımız yine ülkemizde senfoni orkestraları, çocuk koroları ve polifonik korolarda seslendirilen ve çocuklarımızın beğenilerini kazanan şarkılarımızın yanı sıra yepyeni yeni nesil şarkılardan oluşmaktadır. Kitabımızda yer alan şarkılarımızı rahatlıkla bireysel ses eğitimlerinde, gençlik korolarında ve müzik derslerinde kolaylıkla kullanabilirsiniz. Böylece piyano eşlikli şarkı söylemeyi geliştirebileceğimiz gibi zevkle söyleyebilecekleri bir repertuvarla öğrencilerinizin müzik eğitimlerinde ses ve kulak eğitimlerine katkı sağlamış olursunuz.
Kitabın oluşmasında piyano eşlik düzenlemeleri ile Sayın Dr. Selçuk Bilgin, kitaba en büyük anlamı kazandırmıştır.
Öncelikle ülkemiz müzik öğretmenlerine ve öğretim elemanlarına yararlı olacağı kanaatiyle MEB Güzel Sanatlar Liselerimize, Gençlik Korolarımıza armağan ettiğimiz bu kitabımızın; şarkılar söyleyen gençlerimizin umutları, umutları olan gençlerimizin yarınları, yarınları olan gençlerimizin ise yaratacakları ortak bir dilleri ile sevgi, paylaşım ve dostluklarla gelen pırıl pırıl ve aydınlık dünyaları için bir ışık olmasını diliyoruz.
“Piyano Eşlikli Gençlik Şarkıları Konser Albümü"müzde yer alan şarkılarımızla yaşamak ve yaşatılmak dileğiyle...
Yonca Karul İlyaz “Kitapta; piyanonun Osmanlı’daki serüvenine yönelik genel bir giriş ve piyanonun tarihçesi ile Batı müziğinin ve piyanonun Osmanlı’ya girişi kısaca belirtildikten sonra Osmanlı’da başta hanedan üyeleri olmak üzere piyano ile ilgili kişiler, kurumlar, eğitimciler ve piyano ağırlıklı ilişkiler üzerinde durulmaktadır. Ardından piyano odaklı yapımsal, üretimsel ve tecimsel meslekler, iş yerleri ve iş insanları ayrı ayrı saptanmakta ve betimlenmektedir. Bu bağlamda piyano yapım-üretim, alım-satım, taşım-ulaştırım, bakım onarım ve akort edim ile ilgili süreçler, kurumlar, kişiler ve hizmetler ayrıntılı olarak anlatılmakta ve açıklanmaktadır. Böylece piyano odaklı meslekleşmenin boyut, kapsam, tür ve çeşitleri o dönemin Osmanlı müzik yaşamı, kültürü ve eğitimi örneğinden yola çıkılarak ortaya konulmaktadır. Ayrıca dönemin piyano tecimcilerinin Osmanlı Devleti’ni kendilerini tanıtım amaçlı kullanmaları çok çeşitli ve somut örneklerle betimlenmekte ve irdelenmektedir. Bunlar yapılırken gerekli bilgi, belge ve tablolar ile bulgular yerinde ve uygun biçimde sergilenmekte, yorumlanmakta ve değerlendirilmektedir. Kitap, her biri ilginç çeşitli ekler ve zengin bir kaynakçayla sonlanmaktadır.”
Aydan Özsoy, Aysu Uğur Balcı, Bahar Altay Erişen, Beyler Yetkiner, Dilar Diken Yücel, Eda Arısoy, Eşref Akmeşe, Gökhan Demirel, Hakan Aşkan, Işıl Kızılırmak, Mehtap Özsoy, Mustafa Kemal Sancar, Nergiz Karadaş, Nida Sümeyya Çetin, Ömer Akbulut, Semih Salman, Soner Erdönmez, Suna Can Özbulduk, Şeyma Balcı Popüler temalarıyla yakın dönem Türk sinemasına bakmaya çalışmak, toplumsal ve kültürel farklı alanları, insanın kesiştiği bir zemini anlamayı ve gündelik yaşam pratiklerinin dinamiği çerçevesinde yürütülecek kavramsal tartışmaları gerekli kılar. Popüler olanın yaygın, hızlı ve etkili gücünü, 1990'lı yıllar sonrasında Türk sinemasında başlayan "yeni" hareketliliği içindeki filmler ile onları üretenleri, üretilme koşullarını bir arada düşünmek, hissetmek anlamına gelir. Aynı zamanda bu süreç, yakın döneme eğilen akademik çalışmaların pek çoğunda yaşanan zamanın iç içe geçmiş esnek yapısı nedeniyle yazanlar için yeni ve heyecan vericidir. Bu kitabın ortaya çıkmasında çok değerli katkıları olan yazarlarımızın tamamı, yazıları çerçevesinde sinemamız içinde, geçmiş, bugün ve gelecek arasında keyifli ve titiz bir yolculuğa çıktılar. Bu yolculuklarda, bir yandan tarihselliği içinde Türk sinemasının farklı dönemlerinde yaşanan tartışmalar ve eğilimlere dikkat çektiler. Diğer yandan 2000 sonrası değişen dünya ve film üretme biçimleri, pratikleri bağlamında Türk sinemasında öne çıkan temalara ve bu temalar merkezinde yapılan film çözümlemeleriyle ortaya çıkan değişimlere odaklandılar. Bu yönüyle toplam on altı bölümden oluşan kitap, okuyucusunu; aile, kadın, aşk, erkek, din, yalnızlık, melankoli, sinematografi, işsizlik, mekân, askeri operasyonlar, gündelik hayat, tarih, göç ve engellilik gibi birçok tema ile yakın dönem Türk sineması üzerine düşünmeye, filmsel yolculuğa çıkarmaya davet etmektedir.
Selda Kulluk Yerdelen Bu kitap, Rönesans döneminde renk olgusuna ve özellikle Shakespeare'in oyunlarında renk sembolizminden yararlanışına odaklanmıştır. Rönesans kültürü, sanatı ve giysisi hakkında bilgi sahibi olmak, Shakespeare'in oyunlarında doğru ve anlamlı kostüm tasarımları yapmak için gereklidir. Kitabın en son bölümünde konusu herkes tarafından bilinen Romeo ve Jüliet oyunu, renk sembolizminden yola çıkılarak incelenecektir. Yazar, oyunlarında rengi; bir insanın konumunu, ruhsal durumunu ve oyunun atmosferini kolayca anlayabilmek için kullanmıştır. Oyunların anlamlı, uygun ve etkili kostüm tasarımlarını yaparken şu anda bu kitapta okuduğunuz tüm bilgiler anahtar niteliğindedir. Kitap, düşüncelerini geliştirmek, etkili ve yeterli bir kostüm tasarımcısı olmak isteyenlere rehberlik edecek yaratıcı bir çalışmanın yolunun kapsamlı bir araştırmadan geçtiğini de gösteriyor.
Erdem Ünver Toplum olarak çağa ayak uydurmak isteniyorsa, bilimsel teknolojinin desteğinde, çağdaş bir sanat eğitimi uygulanmak zorundadır. Sanat eğitimimizin geçmişten günümüze irdelenmesinin ve tespitlerin eğitimci ve eğitimci adaylarınca paylaşılmasının geleceğin sanat eğitimi için davranış belirlemede yararlı olacağı gerçeğinden hareketle bu çalışma, ülkemizde uygulanan sanat eğitimine katkı sağlayacak sanat eğitimimizin ulaştığı gelişim seyrini ortaya koyacaktır. Bunlarla birlikte bu kitapla; sanat eğitimi ve sorunları üzerine belli bir duyarlılık kazandırılmaya çalışılmıştır. Bu çalışmanın, üniversitelerin Sanat Eğitimi Bölümü Resim-İş Öğretmenliği Programı öğrencilerine teorik sanat derslerine bir kaynak olması amaçlanmıştır.
Semra Çevik Tarihe bakmak, geçmişle bugünü karşılaştırmak, geleceği kurmada önemli bir işlev üstlenir. Dünün deneyimleri, size ve yolunuza ışık tutar ve çok değerlidir. Görsel, yazılı, sözlü, tınılı dili oluşturmanın temeli, kendi köklerinden besleniyorsa güçlü olur. Sonsuz seçenekler içinde on üç tanesine yer verilebilen bu kitapta okuduğunuz tanıklıkların, kendinize ait olanı bulup çıkarmanıza yardım edeceği, yol göstereceği umudunu taşıyorum.

“Görsellik yahut sıcak renk, her şeyi biraz yaklaştırır bize, güncelleştirir. Oysa soğuk renk, görsel soyutlamaya daha uygun bir renktir. Biz, kırmızı renkle boyanmış nesnede kendimize yakınlık hissederiz; daha güncelliği getirir. Oysa soğuk renk mitolojik birtakım etkilere olanak verebilir.”
Kayıhan Keskinok

“İletişimsizlik ve yalnızlık en büyük sorunumuz. Çağımızın en büyük sorunu, yalnızlık ve yalnızlığın çok değerli bir şeymiş gibi empoze edilmesi. Ben hep şu farkları düşünerek yaşamaya çalışıyorum: Birey olmakla bencil olmak arasında bir fark var. Birey olmak çok değerli bir şey çünkü doğru toplumlar doğru bireylerden oluşuyorlar.”
Devrim Yakut
Eda Öz Çelikbaş Bu kitap Türkiye'de oldukça yeni ve gelişmekte olan sanat terapisi (art therapy) alanı için alternatif sunmayı amaçlamaktadır. Çalışmada sanat terapisi alanında 12 yıllık deneyimimle ulusal ve uluslararası müfredatımın temelini oluşturan kavramlara, ekollere ve de önemli isimlere yer verilmiştir. Bu çalışma, herhangi bir tedavi yöntemi sunmamaktadır. Sanat terapisi alanına ilgi duyanlara, uygulayıcılarına yol gösterebilmek açısından kendime özgü tasarladığım içerikle, özellikle Jungian (Yungyen) ekolde ve Dewey eğitim modelinde ilerleyen bir kitap olarak ortaya çıkmıştır.
Kitabın içindekiler kısmı, doktora sonrası Finlandiya (Oulu, Tampere, Helsinki ve Rovaniemi) ile İsveç (Lund, Stockholm) ülkelerinde ve şehirlerinde sanat terapileri araştırma süreçlerimde, ders verme ve uygulama gerçekleştirdiğim dönemlerimde oluşmuştur. 2018'den bu yana her yönüyle kitap içeriği değerlendirilerek 2023'te Türkiye'de hazırlanmıştır.
Şifalanarak kendinizi keşfedeceğiniz ve kendinizdeki dönüşüme şükredeceğiniz nice terapötik süreçlere…
Rasim Başak Geçmişten günümüze estetik alanındaki tartışmalar temelinde sanat, estetik haz ve bağlantılı konuların incelendiği bu kitap; estetik alanına ait önemli başlıklar ve Batı felsefi geleneğinde yaygın bilinen konularla birlikte Uzak Doğu, Budizm ve Musevilik temelli estetik anlayışları ve Darwinci güzellik kuramını da kapsamaktadır. Kitapta; din, felsefe, ideoloji, bilim ve evrim bağlamlarında ele alınan büyük düşünürlerin görüşleri ile geçmişten günümüze estetik teoriler doğrultusunda sanatın nasıl bir serüven geçirdiğinin ortaya konulması amaçlanmıştır. Kitabın içeriği, sanat tarihi ve sanat eleştirisi öğrenmeden önce düşünsel bir altyapı oluşturulmasına katkı sağlayacaktır. Geleneksel sanat anlayışları ve estetik tartışmaların ötesinde modernizm ve sonrası yaklaşımların da anlaşılması için gereken teoriler incelenmiştir. Bu kitabın; güzel sanatlar, tasarım, moda, müzik, mimari gibi çeşitli sanat alanlarında eğitim alanlara, ressamlara, sanat eğitimcilerine; felsefeye, estetik alanına ve sanata ilgi duyanlara; sanat eserlerini, estetik teorileri ve tasarım anlayışlarını anlamak isteyenlere yardımcı olması ve katkı sağlaması amaçlanmıştır. Bu kapsamda, Estetik, Sanat Felsefesi ve Sanat Eleştirisi gibi derslerde ders kitabı ve yardımcı kaynak olarak kullanılabilir.
Muteber ERBAY, Tülay ZORLU, Betül AKGÜL, Dilara ONUR, Aylin ARAS Bu kitap Sanat ve Mimarlık arakesitinde, resim sanatı üzerinden Kandinsky'nin çalışmaları temel alınarak, tasarım stüdyolarında form yaratma ve iç mekan çözümüne yönelik, denenmiş olan bir yöntemi tanıtmaktadır.
Kitap temel olarak iki bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde; Tasarım ve Yaratıcılık, Mimarlık Eğitiminde Tasarım Stüdyoları, Resim Sanatı ve Mimarlık, Soyut Sanat ve Kandinsky, Soyutlama Kavramı ve Mimarlık İlişkisi irdelenmektedir. İkinci bölümde ise, İç Mimarlık I. sınıf tasarım stüdyosunda uygulanan bir yöntem önerisi tanıtılmakta ve sonuç ürünler okuyucu ile paylaşıl-maktadır.
A. Şebnem Soysal Acar, Sibel Coşkun Düzakın Klasik diye tanımlayabileceğimiz öğretim yöntem ve tekniklerini sanatın derinleştirici ve düşündürücü unsurlarıyla aşabilmek mümkün müdür?
Bu kitapta önerilen eğitim modeli tünelin sonundaki ışığa işaret ediyor. Bu eseri okuduğunuzda sanat terapistlerinin, çocuk ve gençleri nasıl ele aldığına, onlarla nasıl ilişki kurduğuna ve yön vermeden nasıl geliştiklerini gördüklerine ilişkin gerçek bir olgu ile karşılaşacaksınız. Aynı zamanda sanat terapistlerinin insan varlığına ilişkin algı ve temel varoluş felsefesini çalışma ortamına ve ilişkilerine nasıl yansıttıklarına tanıklık edeceksiniz. Sanatın ilişki ve iletişim için ne kadar güçlü ve uyarıcı bir alan açtığını fark edeceksiniz.
Kemal Türker Resim sanatının temel elemanı çizgidir. Biçimi sınırlayan çizgi, sanatçının elinde daha anlamlı hâle gelir, aynı zamanda kişilik kazanır. Herkesin çizgisi farklı karakterdedir, adeta imzası gibidir. Çizginin olgunlaşması, sanatsal bir değer kazanması için bir süreç gerekmektedir. Bu süreçte değişik çizim tekniklerinin denenmesi, çalışmaları daha zevkli ve verimli kılacaktır.
Bu kitapta çok değişik çizim tekniklerine
yer verilmiştir. Bu teknikler bol örneklerle desteklenmiştir. Tanınmış sanatçıların çizimlerinden örnekler konulmuştur.
Mustafa Ayaz, Neşe Erdok, Hilmi Özbay, Asuman-Atanur Doğan, Şeref Akdik,
Nazmi Ziya, İlhami Atalay, Şakir Şeyhoğlu, Renoir, Wesley Burt, Sabir Mehdiyev,
Kemal Türker, Ahmet Çolakoğlu, Yaşar Serin, Hüseyin Aktaş, M. Albayrak gibi sanatçılarla resim bölümü öğrencilerinin desenleri yer almaktadır.
Eğitim ve Güzel Sanatlar Fakültelerinin Resim Bölümü öğrencilerinin ve Güzel Sanatlar Lisesi öğrencilerinin yararlanabileceği bir kaynaktır.
Mine Artu Mutlugün Bugüne kadar senaryo yazım teknikleri ve senaryonun ana yapısı üzerine sayısız araştırma yapılmış ve konu ile ilgili pek çok kitap yazılmıştır ancak senaryonun en önemli yapı taşlarından biri olan ve senaryonun iskeletini oluşturan “sahnenin temel yapısı” ve “sahne içerik tasarımı” konusunda yapılan çalışmalar oldukça sınırlı kalmıştır. Tutarlı, olay örgüsünü güçlendirecek, renklendirecek, ilginç, gerçek, günlük yaşama benzer kılacak sahneler, senaryonun en önemli dramatik tasarım aracıdır.
Hikâyenin/çalışmanın temeline aykırı olmayacak şekilde biçimlenen sahneler bütünü, senaryonun omurgasını oluşturur. Senaryodaki her bir sahne adeta minyatür bir senaryodur.
Senaryonun bütünü için uygulanan her tür çalışmanın senaryodaki her bir sahne için de uygulanması daha iyi bir senaryo için temel kural olarak düşünülmelidir.
Sıdıka Sibel Sevim Seramik dekorları, seramik üretiminin başladığı ilk çağlardan itibaren üretilen ürünlere farklı anlamlar yükleyerek estetik değerini arttırmıştır. Bunun yanı sıra insanların duygularını, düşüncelerini, güncel yaşamlarını anlatan önemli bir aktarım aracı da olmuştur. Başlangıçta ilkel yöntemler kullanılarak uygulanan seramik dekorları daha sonraları teknolojinin gelişmesiyle modern yöntemlerle de uygulanmaya başlanmıştır. Günümüzde sürekli gelişme gösteren seramik dekor yöntemleri ile seramik endüstrisinde seri üretimler yapılmaktadır. Sanatsal çalışmalarda ise teknik dekor yöntemlerinin yanı sıra el dekorlarının farklı etkileri ile de uygulamalar sunulmaktadır.
Bu kitapta seramik dekorları ve uygulama teknikleri başlangıcından itibaren kısaca tarihçesi, seramik dekor tasarımı ve amacı, sıraltı, sıriçi, sırüstü ve yaş çamurlar üzerine uygulanan seramik dekor çeşitleri ve bu dekorlarda kullanılan yöntemler, serigrafi dekorları, günümüz seramik sanatı ve endüstrisinde uygulanan dekor yöntemleri uygulama aşamaları ve örnekleri ile anlatılmaya çalışılmıştır. Seramik eğitimi gören tüm öğrencilere, bu konuya ilgi duyanlara ve seramik alanında çalışanlara kitabın yararlı bir kaynak olacağı kanısındayım.
Theodore Dimon SESİN ANATOMİSİNE VE MEKANİĞİNE
RESİMLERLE, AYRINTILI VE BİR O KADAR DA PRATİK TERİMLERLE
AÇIKLAYICI, KAPSAYICI VE TÜMÜYLE AYDINLATICI İLK YAKLAŞIM
Bu kitap, ses dediğimiz gizemli ve karmaşık vücut ürününün anatomisini ve mekaniğini anlaşılır ve özlü bir dille açıklamaktadır. Güzel bir şekilde resmedilen 100’den fazla ayrıntılı görüntü ile Sesin Anatomisi kitabı; dil ve konuşma terapisi bölümü öğrencilerine, şan eğitmenlerine, profesyonel şarkıcılara, aktörlere ve sesle ilgilenen herkese nefes alıp verme, yutak, gırtlak (laryngopharynx), boğaz, yüz ve çenenin karmaşık anatomisi hakkında rehberlik eder. Alanında uzman uluslararası kabul görmüş ve Alexander tekniğinde uzman olan Theodore Dimon, araştırılmaya muhtaç bu alanı erişilebilir ve anlaşılması kolay hâle getirmiştir.

THEODORE DIMON’UN ÖNCEKİ DİĞER KİTAPLARINA ÖVGÜ
“Theodore Dimon’un, Senin Vücudun, Senin Sesin kitabı, ses üretiminin teknik gizemlerini çözmede ve aydınlatmada eşsiz bir kaynaktır. Bu kitap “ses tekniği” adı altında günümüzde var olan birçok yanlışı ortaya çıkaran olgusal, mantıksal, nesnel ve pratik bir sonucu bizlere kazandırmaktadır. Şarkı söylemeyi gerçekten merak eden herkes, vücudun sesi en spontane ve doğal bir şekilde nasıl ürettiğine dair fevkalade aydınlatıcı gerçekleri bu kitapta bulacaktır”. / Malcolm Walker, Conservatiore National Supérieur de Musique et de Danse Paris’te Ses Profesörü
“Theodore Dimon, sadece kapsamlı araştırma veya eser değil aynı zamanda son 30 yılın hareket ve tutum pratiği ve çalışmalarına yönelik deneyimsel bilgiye de dayanan harikulade aydınlatıcı ve faydalı bir kitap yazmıştır. The Body in Motion’ı vücut hareketleri üzerine çalışanlar ve dansçılar yanı sıra aynı zamanda sanatçılar, beden eğitimcileri, kişisel antrenörler ve insan vücudunun muhteşem tasarımıyla ilgilenen herkes için şiddetle tavsiye ediyorum”. / Seymour Simons III, EdD, Winthrop University, Rock Hill South Carolina’da Sanat Tarihi Profesörü
“The Body in Motion kitabı, insan vücudunun anatomik tasarımı için kapsamlı bir rehberdir ve vücut sistemlerinin, işleyen, akıllı, üreten müstesna yapısının oluşturduğu teknolojik ve sanatsal başarıyı ortaya koymaktadır. Eşsiz illüstrasyonlar içeren ve teknik jargondan arınmış olan The Body in Motion, anatomi üzerine işlevselliğimizin daha derin bir şekilde anlaşılmasında önemli bir eser olarak karşımıza çıkıyor. Eserin yararlı olacağını düşünerek tavsiye ediyoruz”. / Yoga Magazine
Begüm Aytemur, Evrim Onay, H. Yılmaz Küçüköncü, M. Kayhan Kurtuldu, Şevki Özer Akçay, Ülkü Sevim Şen, Yavuz Şen, Zühal Dinç Altun Sınıf eğitiminde müzik öğretimi adlı bu çalışmada, eğitim ve müzik alanları iç içe ele alınmış, 2018 yılında güncellenmiş olan son öğretim programında belirtilen kazanım ve öğretim yaklaşımları dikkate alınarak, çeşitli etkinlik örnekleriyle zenginleştirilmiş bir içerikle oluşturulmuştur. Çalışmada müzik eğitimi alanında hizmet vermekte olan akademisyen ve araştırmacı sekiz farklı yazar tarafından oluşturulan; “Müziğin tanımı ve temel özellikleri”, “Müzik eğitiminde kullanılan öğretim yaklaşımları ve nota öğretimi”, “Temel eğitim sürecinde ilkokul müzik eğitimi”, “İlköğretim müzik eğitiminde kullanılan materyaller, çalgılar ve okul şarkılarının çalgılara aktarımı”, “Şarkı öğretiminde eşlik çalgısı kullanımı”, “İlköğretim müzik eğitiminde oyun, dans ve drama”, “Müzik dersi etkinliklerinin diğer disiplinlerle ilişkilendirilmesi”, “ilköğretim müzik eğitiminde müzik-estetik ilişkisi ve müziksel beğeninin geliştirilmesi” ve “İlköğretim kaynaştırma eğitiminde müzik öğretimi” adlı dokuz bölüm yer almaktadır. İlköğretim döneminde çocuğun yaşamında müziğin yeri, önemi ve uygulama alanları çok çeşitli yönleriyle ele alınmıştır. Sınıf eğitimi alanında yer alan diğer kaynaklardan farklı olarak konular içerisinde kaynaştırma eğitimine de yer verilmiş olup, müzik ve özel eğitim alanlarında ihtiyaç duyulan disiplinler arası çalışmalara katkı sağlamak amaçlanmıştır. Bazı bölümlerde yazarların kendi bakış açılarından ele alarak hazırladıkları çeşitli etkinlik/ çalışma örneklerine yer verilmiştir. Bu örnekler, müzik öğretmenine (ya da sınıf öğretmenine) yol göstermesi, fikir vermesi amacıyla hazırlanmıştır. Öğretmenlerin dersi işleyiş stratejilerine uyumlu olacak şekilde faydalanmalarını umarız. Ayrıca kitabın bazı bölümlerindeki görsel-işitsel örnekler, şekiller ve etkinliklere ilişkin yazılı/basılı içeriklerin gösteriminde ve/veya dinletilmesinde kolaylık olması amacıyla karekod uygulamasına yer verilmiştir. İlgili bölümdeki karekodun aracılığıyla, materyale dijital olarak erişmek de mümkün olacaktır.
Bu kitapta, müzik ve eğitim alanlarında öğrenim görmekte olan öğretmen adaylarına, sınıf öğretmenlerine ve müzik öğretmenlerine ayrıca bu iki alanda güncel çalışmaları takip eden, ilgi duyan tüm eğitimci, araştırmacı ve okurlara faydalı olmak hedeflenmiştir.
Abdullah Mert, Adem Yılmaz, Beril Özer, Betül Hande Doğan, Burak Medin, Cenk Demirkıran, Derya Çetin, Dilan Çiftçi, Enderhan Karakoç, İkbal Bozkurt Avcı, M. Çağlar Kurtdaş, Nermin Küçüksönmez, Nuri Paşa Özer, Osman Çakır, Özlem Özgür, Salih Gürbüz, Vildan Keleşoğlu Dünyanın en önemli ve aynı zamanda en çok tüketilen sanat formlarından biri olan sinema, içinden çıktığı toplumun kültürel ve yapısal özelliklerini yansıtmanın yanında toplumsal anlamların üretilmesinde ve sürdürülmesinde önemli rol oynar. Bu nedenle filmsel anlatılar izleyicisini; duygusal, psikolojik ve pedagojik olarak etkilemenin yanında toplumsal yaşamın nasıl işlerlik gösterdiğine dair birçok veriyi sunar. Dolayısıyla bu kitap; sanat, sinema ve toplum arasındaki ilişkiye dair sosyolojik bakış açılarını tartışan bir grup akademisyenin özverili çalışmalarını içermekte, sinemanın parçası olduğu toplumu anlamada nasıl kullanılabileceğine dair önemli saptamaları okuyucuya sunmaktadır. Keyifli okumalar dileriz.
Serdar Gezer Kitapta, Foucaultcu kuramdan hareketle öznel deneyimin inşası yoluyla öznenin inşasının kuramsal çerçevesi çizilmiş; öznenin inşası ilk önce aile kurumunda başladığı için, aile içerisinde itaatkâr öznenin inşası süreçlerindeki teknolojileri, bu süreçteki iktidar formları ve bunların söylemsel olan ve söylemsel olmayan pratikleri Yeni Türkiye Sanat Sinemasında merkezî meselesi aile olan filmler üzerinden, bu filmlerin izleyici özneyi itaatkâr özne olarak inşa edebilme imkânları da göz önünde bulundurularak çözümlenmiştir.
Özne inşasını açıklamada, Foucaultcu kuramsal çerçeveden yararlanıldığı için film çözümlemesinde Foucaultcu söylem analizi yöntemi kullanılmıştır. Foucaultcu söylem analizi (FSA), Foucault'nun kuramından hareketle, verili söylemleri önce teşhis etmeyi, ardından bu söylemleri meydana getiren iktidar mekanizmalarını ve pratiklerini ortaya çıkarmayı ve bütün bunların inşa ettiği hakikatlerin ve her türden verili genel kabullerin tarihsel kurgu olduklarının anlaşılması süreçlerini kapsamaktadır.
Çözümleme neticesinde filmlerde, ailenin itaatkâr özne üreten bir makine gibi çalıştığı; filmlerdeki ailelerin boyun eğdirmenin, tahakkümün, mikro iktidar ilişkilerinin, disiplin etmenin, ihanetin, sıkıntıların, şiddetin merkezî ve zorunlu mekânı olarak kurulduğu görülmüştür. Ayrıca filmlerde, ailenin itaatkâr özne üreten bir makine gibi çalıştığı; filmlerde uygulanan disiplin tekniklerine ve tahakküm durumlarına ise birkaç istisna karakter dışında direnişin olmadığı ortaya koyulmuştur.

Aytekin Can, Erhan Yıldırım
Mustafa Evren Berk Sinema, gerek yaratım süreci, gerekse ortaya çıkan ürün bağlamında özel ve görsel efektler vasıtasıyla insanların hayallerindeki duygu ve düşüncelerin perdeye aktarıldığı bir alandır. 1895’te İskoç Kraliçesi Mary’in İdamı adlı filmle başlayan özel efekt serüveni, teknolojik gelişmeler ve ihtiyaçlara göre şekillenen efekt uygulamalarının kullanımıyla sinemanın anlatımı konusunda tahmin edilemeyen boyutlara ulaşmıştır. Bu bağlamda araştırmada, özel ve görsel efektin ne olduğu ve arasındaki farkları araştırma sürecinde açıklanmıştır. Özel efektlerin tarihi gelişim süreci aynı zamanda görsel efektlerin uygulama alanlarına yer verilmiştir. Çalışma sonucunda Hollywood Sinemasından ve Türk Sinemasından 2008 ve 2012 yıllarına ait örneklemler olarak seçilen filmler, kamera arkası görüntülerden hareketle mizansen eleştirisi analiz yöntemiyle belirlenen parametreler doğrultusunda çözümlenmiştir.
A. Kerem KABAN Ses gizlice, görüntüyü belli işlevlerinde yalnız bırakmıştır; Ses görüntünün doğasını değiştirmiş olmasına rağmen, görüntünün dikkati çeken ana eksenine el sürmemiştir. Yani sesin nicesel evrimi, görüntüyü yerinden etmemiştir. Özellikle de sesin, yansıyan görüntüde görmemiz istenen şeyi, gösterme gücüne sahip olduğu da hatırlamak gerekir.
Kitap, Görsel-İşitsel birliktelik gerçekliğini, yani bir algının diğer algıyı etkileyip değiştirdiğini göstermeye çalışacaktır. Aynı anda hem görüp hem duyduğumuzda hiçbir zaman aynı şeyi görmeyiz ya da aynı şeyi duymayız. Belki bu yüzden görmek ve duymak arasındaki sözde gereksizlik ve güçler arasındaki tartışmalı ilişkiler gibi eski varsayımlarımızın ötesine geçmenin zamanı gelmiştir artık!
Eyüp Al Sinema sanatsal, ekonomik, politik ya da farklı açılardan birçok değere sahip olmakla birlikte teknolojik bir araç olmasından dolayı anlamının
ve konumunun nerede bulunduğu da dikkatle incelenmelidir. Sinemayı anlamlandırmak için teknolojiyi, diğer iletişim araçlarını ve süreçlerini de hesaba katmak gerekir. Dolayısıyla sinema, tarihin belirli bir döneminde, belirli bir ideoloji, bakış açısı ve dünyayı kavrama biçiminin yansıması olarak insanın zaman-mekan tecrübesini şekillendirir. Bu süreçte sinemanın içinde bulunduğu dünyadan, ideolojiden ve kültürden bağımsız olarak ele alınması mümkün olamayacağı için araçları var eden modern bağlamın da tartışmaya dahil edilmesi gerekir. Bu eserde; içeriğe ait tüm unsurlar elenerek, teknolojik determinist bir perspektiften hareketle, teknolojik bir araç olarak sinemanın yarattığı zaman ve mekan tecrübesine odaklanılmaktadır.
Orkun Öngen Sinema ve tiyatro sanatlarındaki temsil biçimlerinin çözünmesi, günümüz kültürünün içinde yer aldığı toplumsal fabrikanın her şeyi birbiriyle eşitleyen, standardize eden, tek tipleştiren yapısından kaynaklanmaktadır. Otomasyonla standardize edilmiş bir üretim organizasyonunun sanat anlayışı da standardize edilerek otomatizasyonlaştırılmış olacaktır. Dolayısıyla böylesine bir üretim organizasyonunun bilinç endüstrisi aracılığıyla eğittiği zihinler, otomatlaşmış performanslar ile standardize edilmiş senaryolar talep eder. Bu durum, sanatın savunduğu hakikat anlayışı ile var olan realite arasındaki yarılmanın giderek daha da artmasına neden olmaktadır. Bu yarılma aynı zamanda toplumu oluşturan bireylerin kamusallık anlayışının çözüldüğünü gösterir. Fakat bu çözülme, birbirinden ayrılıp dağılma şeklinde değil bir şeyin olmaması gereken başka bir şey içinde zorla emülsiyona maruz bırakılarak çözünmesi şeklinde gerçekleşmektedir. Bu durum, Baudrillard'ın tabiriyle karşı fazlarla sürekli tekrarlanan sonsuz bir döngü yaratır. Tüketim kültürü içerisinde emülsiyona maruz kalan kitleler toplumsal bir infial hâli içerisindedirler. Arz-talep döngüsünün fasit dairesine sıkışmış öfkeli kalabalıklar, için için kaynayan simüle edilmiş bir gerçeklik fantazmagorisi içindedirler. Bu sıkışma hâli çözünmekte olan bir toplumun göstergelerini yansılar. Dolayısıyla sinema ve tiyatro sanatlarında temsil edilenin/gösterilenin doğasından kaynaklanan temsil edimi de çözünmeye uğrar. Bu kitap, böylesine bir çözünmenin etkisi altında kalan sinema ve tiyatro sanatında meydana gelen durumları diğer bir ifadeyle sine-teatral çözünmenin kıyısında olanları, olmuş olanları ve olacak olanları göstermeye/resmetmeye çalışacaktır.
Gökhan Pekdemir Ülkemizde reklam ve reklamcılık disiplini sağlam bir temel üzerine inşa edilmiş ancak tanıtım filmi henüz ayrı bir başlık altında incelenmeye başlanmamıştır. Öyle ki tanıtım filminin, Halkla İlişkiler ve Reklamcılık sektörü ile olan ilişkisi meslek profesyonelleri tarafından dahi pek bilinmemektedir. Tanıtım ve reklam kavramlarının birbirinin yerine kullanıldığı düşünüldüğünde bu kitap; tanıtım filminin kendi alt başlıkları olan ayrı bir tür olduğunu savunan ve bunun için de somut, analitik, yönlendirici veriler sunan akıcı dile sahip bir çalışmadır. Bu ayırıcı yönleriyle alanında bir ilk olma özelliği taşımasının yanı sıra medya sektörü için de pratik çözüm önerileri sunan bir uygulama kitabıdır.
Serhat Yetimova, Mustafa Aslan Sinema ile Tarih’in ilişkisi çok yönlü bir ilişki durumundadır. Bir yandan tarihsel koşulların film üretimindeki etkisi madalyonun bir yüzünü oluşturuyorken diğer yandan sinemada tarih algısı madalyonun diğer yüzünü oluşturmaktadır. Sinemada tarih algısı, bugünden geçmişe bakarak tarihi kişilik, olay ve olguların bellekteki yansımaları, işaretleridir. Sinema’nın tarihe ilgisi günümüzde birçok dizi, film ve belgesel ile somutlaşmaktadır. Her dönemde bu ilginin varlığına tanık olunmaktadır. İnsanoğlu bugünden geçmişin dünyasını sinema aracılığı ile hayal etmektedir. Bu hayal kurma eylemi bugün de tüm canlılığını koruyarak ve zenginleşerek devam etmektedir.
Bedirhan Karakurluk Tasavvufta ayna kavramı çok ilginçtir: “Aynada görünen aynaya bakan değildir fakat aynaya bakılmasa bakan, onda görünmez”. Bir nesne olarak ayna aslında hiçbir şey göstermez yani aynanın görüntü oluşturma meziyeti yoktur, ayna sadece yansıtır. Aynada bir görüntünün oluşması için onun karşısında bir görselliğin olması şarttır. Bu görselliği görmek isteyen, aynaya bakmalı; kendini görmek isteyen ise bir ayna bulmalıdır. Aynaya baktığında yüzünde kara görenin ise aynayı kırmaya ya da silmeye çalışmaması, yüzündeki karayı silmesi gerekir. Yüzdeki karayı aynadan bilmemelidir, çünkü görüntüyü o oluşturmaz. O sadece yansıtır, ona kızılmaz. Tarihte Türk-İslam medeniyetini büyüten ve beynelmilel bir güç olmasını sağlayanlar, aynayı yüzlerine tuttuklarında Ali'yi görenlerdir. Şimdi ise yüzlerdeki karayı gösterecek bir aynaya ihtiyaç yok mudur? Aynı bizleri anlatıyor denilen filmler, sanatın toplumu yansıtan bir aynası olamaz mı? Tasavvufi referansla üretilen bir sinema sanatı, kendisine bakıldığında topluma ayna olup yüzdeki karayı yüzlere vuramaz mı?
Ahmet Gülay, Ayşegül Oğuz Namdar, Burcu Sezginsoy Şeker, Caner Özdemir, Elif Aktaş, Engin Karahan, Erdem Erem, Fulden Güler-Nalbantoğlu, Gökhan Karaosmanoğlu, Göksel Çelenk, H. Kübra Özalp Hamarta, İhsan Metinnam, Mehmet Kayhan Kurtuldu, Merve Ataş, Pervin Oya Taneri, Saime Uyar, Selda Şan, Sinem Çol, Tolga Erdoğan, Ümit İzgi Onbaşılı, Zühal Dinç Altun Ernst Fischer'a göre sanat, insanın dünyayı tanıyıp değiştirebilmesi için gereklidir. Sanatın, bireyin özgür düşünebilmesi, kendisini rahatça ifade edebilmesi gibi çok işlevli bir yapıya sahip olduğu düşünüldüğünde, bireylerin alacağı sanat eğitimi ve bu eğitimin niteliğinin büyük önem taşıdığı görülmektedir. Ekip olarak bizler de sanat eğitimine ilişkin çağdaş teknolojik uygulamaları alternatif öğretim yöntemlerinden biri olan drama ile entegre edip ilkokul öğrencilerine daha keyifli bir sanat eğitimi süreci hazırlamaya çalıştık. Drama, teknoloji ve sanat alanlarını kapsayan disiplinlerarası kitabımız, ilkokul düzeyine yönelik kuramsal ve uygulama örnekleri içermektedir. Kitabımız, başta sınıf öğretmenleri olmak üzere derslerinde teknoloji destekli drama uygulamalarını sanat eğitiminde kullanmak isteyen tüm eğitmenlere yönelik olarak hazırlanmıştır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün “Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir.” sözünden yola çıkarak sanatın ve sanat eğitiminin gerekliliğin farkında olmak ümidiyle…
Anıl ERTOK ATMACA Sanatçı yetiştiren kurumlarda Temel Tasarım, bir diğer adıyla Temel Sanat Eğitimi dersi önemli bir özelliğe sahiptir. Tasarım ilkeleri ve ögeleri, sanatçı yetiştiren kurumlarda olduğu gibi aynı zamanda mimarlık, endüstriyel tasarım gibi birçok alanda da kullanılmaktadır. Tasarımın olduğu her alanda bu özellikler kullanıldığı ölçüde verimlilik alınabilir. Bu çerçeveden bakıldığında yaratıcı fikirlerin oluşturduğu eylemlerde çıkan ürünlerin başarısı bu dersin doğru algılanması ile orantılıdır.
“Temel Tasarım” adlı bu kitapta, tasarım sürecinde gerekli olan ilkeler ve elemanların tanımı ile ilgili kuramsal bilgilerin yanında öğrenciler tarafından farklı bakış açıları ile meydana getirilmiş olan bir çok tasarım örnekleri kullanılmıştır. Görsel açıdan çok zengin olan bu kitapta iki boyutlu ve üç boyutlu çalışmaların örnekleri ile temel tasarıma ait nitelikler ve yaklaşımlar arasındaki farklılıklar ele alınarak gösterilmeye çalışılmıştır. Kitabın temel amacı, eğitimcilere ve öğrencilere kılavuz görevi yapması ve tasarım sürecinde ortaya çıkan fikirlerin, tekniklerin ve uygulamaların geliştirmesinde yardımcı bir görev üstlenmesidir.
Uğur Alpagut, Alaattin Canbay, Gamze Çalık Çetin, Can Kahramansoy, Ferda Öztürk Kömleksiz, Ali Öztürk, Özge Tecimer, Belgin Uzunoğlu Yegül, Sadık Yöndem Müziğin doğasında yer alan dinamikler günümüz eğitim yaklaşımlarının ortak özelliklerini oluşturur. Bu faktörler; en basit anlatımıyla ölçüsel yapı içerisinde var olan ritim, tempo ve vurgudur.
Müzik bazen tesadüfleri sever bazen de en ciddi ortamlarda yapılandırılmış sistematik bir örgü içerisinde kendisini gösterir. Öğretmenler bu farkındalığın bilinçli ve tesadüflere yer bırakılmadan artırılmasında birinci derecede rol alması beklenen veya gereken konu alanı uzmanlarıdır.
Bu kitap; toplumun farklı kesimlerinde eğitimi, yaratıcılığı, paylaşımı önceleyen eğitimciler tarafından yazılmıştır. Kitap; müzik eğitimine dair bahsedilen farkındalığın, bilinçli ve tesadüflere yer bırakılmadan artırılmasında müzik, yaratıcılık ve çağdaş eğitimin gereği olarak; bazen tersten bakmasını bilerek ve tesadüflere de yer bırakmasını bilen yaratıcı çocuk ve müzik eğitimcileri tarafından serbest bir anlayışla oluşturulmuştur.
Kitabın ilk yarısında müzik öğretiminde tarihsel süreçler içerisinde gelişmeleri, müziğin kültürlerarası etkileşimdeki rolü, müziğe disiplinlerarası bakışı ve müzik yoluyla estetik duyguyu kazanma ve geliştirme konularına yer verilmiştir. İkinci yarısında ise bu alanda uygulamalarıyla ses getiren eğitimcilerin etkinlik örnekleri yer almıştır.
Bu kitabın başta sınıf öğretmenleri, müzik öğretmenleri ve “Müzik benim yaşamımın özüdür, güzelliğidir.” diyen, en kısa anlatımıyla “herkes” tarafından kullanılabileceği düşüncesiyle, okurlara müzik eğitimine dair iyi okumalar ve uygulamalar dileriz.
Marie-Lyne Mangilli Doucé Toprakla oynarken eğleneceğin 22 oyun dolu etkinliği keşfet.
Bir dinozor fosili yap, farklı türdeki killeri keşfet, bir Afrika maskesi tasarla… Hepsi bu kitapta…
Bu kitapta yer alan etkinliklerle çok eğleneceksin!
Alper Akdeniz, Anıl Mert, Burcu Avcı Akbel, Çağlar Toptaş, Fatih Koca, Lokman Özturk, Mehmet Tıraşçı, Muhammet Sevinç, Mustafa Asım Akkuş, Osman Yılmaz, ÖmerSelimoğlu, Sadettin Volkan Kopar, Saınet Tengiz, Serbülend Arpa, Zeynep Maide Karakurt İslam'dan önce tek tanrı inancı ve şaman kültürü etrafında şekillenen dînî mûsikî anlayışının, İslamlaşma ile birlikte mahiyetinin değiştiğini ve yüzyıllar içinde gelişerek kendine has bir yapıya büründüğünü ifade edebiliriz. Türk mûsikîsi makam ve üslûbunu yansıtması itibarıyla dikkat çeken Kur'ân-ı Kerîm tilâveti, ezan, salâ, kasîde, mevlid ve münâcât gibi irticâlî türlere ilâveten, salâvât, regâibiyye, durak, mi'râciyye gibi usûle bağlı olmayan türler ve sayıları on binlerle ifade edilecek ilâhiler, bu geleneğin zenginliğini gösteren önemli örneklerdendir. Hazırlanan bu çalışma ile Türk din mûsikîsi eğitimine dair daha önce hazırlanan kaynak eserlerden farklı bir metodoloji geliştirilmiş, sahasında uzman kişilerin araştırma ve incelemeleri ile ilgili sahada eksik görülen hususlar tespit edilerek, uygulamaya yönelik bir eser ortaya çıkarılmıştır. Dört bölüme ayrılan bu kitabın birinci bölümünde, Türk din mûsikîsi tarihi ana hatları ile ele alınmış; ikinci bölümde, İslam'da mûsikî konusu âyet, hadis, fıkıh ulemasının görüşleri ve güncel meselelerle tahkik edilmiş; üçüncü bölümde, Türk din mûsikîsi türleri hakkında bilgi verilmiş ve bunların eğitimine dair öneriler sunulmuş; dördüncü bölümde ise Anadolu tasavvuf hayatının ayrılmaz bir parçası olan tekke mûsikîsi, bazı tarikatların zikir örnekleri ile işlenmiştir.
Fikri Soysal, Erkan Yürümez Müzik okullarının/konservatuvarların müfredatlarında yer alan Türk halk müziği solfeji dersleri için güncel metodolojik yaklaşımlar çerçevesinde tasarlanmış ders kitabı mevcudiyeti henüz arzu edilen sayıda bulunmamaktadır. Bu münasebetle bu kitabın alana fikrî anlamda katkı yapacağı düşünülmektedir. İlme talip olan öğrenciler için ise; müzik okuryazarlığında, okuduklarını düşünmede, anlamlandırmada ve hissetmede önemli katkılar sunması hedeflenmiştir. Kitabın içeriği müzik okulları/konservatuvarların bir dönemlik ihtiyaçlarına binaen 16 haftalık olarak tasarlanmıştır. 8. hafta vize, 16. hafta ise final sınavı için ayrılmıştır. Her haftada ikişer saatten dört saat ders olacağı öngörülmüştür. Bir dönemde 28 adet solfej eseri, 28 dikte, 28 işitme uygulaması, 28 adet deşifre uygulaması, önerilen okuma kitapları, edebiyat köşesi, icracı köşesi, araştırmacı köşesi, not köşesi, terminoloji köşesi gibi materyal ve uygulamalar yer almaktadır. Eğitim, erbapları tarafından bilinen çok yönlü bir konudur. Bir musikişinasın eğitimi için nota okuma ne kadar gerekli ise yazma da o kadar gereklidir. Solfej ne kadar gerekli ise işitme ve ritmik okuma da o kadar gereklidir. Zira bir musikişinas duyduğu bir eseri yazmaya muvaffak olmazsa veya sadece yazısını gördüğü bir notayı icraya yansıtamaz veya seslendiremezse eğitimi için harcadığı zaman ziyandır. Bu kitabın herkese faydalı olması dileğiyle…
Berceste Gülçin Özdemir Bu çalışmada; Türk Sineması’nda kadın yönetmenlerin çektiği ana akım dışı sayılabilecek nitelikteki filmlerinde, kadın karakterlerin mekânlarda temsili anlatıbilim yöntemiyle feminist bir perspektifle incelenmiştir.
İlk bölüm; feminizm, özel alan, kamusal alan kavramlarının tarihçeleri ve kuramcıların bu kavramlarla ilgili kuramlarını açıklamaktadır.
İkinci bölümde; feminist film eleştirisi, feminist film kuramları, anlatı, anlatının ögeleri, ana akım dışı sinema ve feminist anlatı açıklanarak, feminist anlatı açısından mekân ögesinin incelenmesi tartışılmaktadır.
Üçüncü bölümde ise, ilk iki bölümde açıklanan kavramlar ve kuramlar ışığında örnek olay incelemesi kapsamına alınan; Araf, Bulutları Beklerken, Gözetleme Kulesi, Pandora’nın Kutusu ve Zefir filmleri, anlatıbilim yöntemiyle feminist bir bakışla çözümlenmiştir.
Gülçin Yahya Kaçar 20 yılı geride bırakmış bir akademisyen-sanatçı olarak, mûsikîmize ve kültürümüze hizmet edebilmek tek amacım olmuştur. Bu amaçla mûsikîmize ait çeşitli konular üzerinde bilimsel çalışmalarda bulunmayı her zaman çok önemsemişimdir. Türk mûsikîsi alanında yapmış olduğum akademik çalışmalarımın tamamı çeşitli ilim ve sanat içerikli dergi ve kitaplarda yayımlanmıştır. Ancak bu çalışmalara ulaşılmakta zorluk çekildiği serzenişleri beni bu kitabı hazırlamam gerektiği konusunda teşvîk etmiştir. Yeni araştırmacılar için faydalı ve etkili olacağını düşünmekteyim.
Bu kitapta, Türk mûsikîsinin kuram, icrâ, eğitim, kültür, sanat boyutlarını ilgilendiren konularında ulusal ve uluslar arası çeşitli bilimsel dergi, sempozyum ve kongrelerde sunduğum ve kaleme aldığım on beş makale ve bildirim yer almaktadır.
İsmail Hakkı Gerçek Bu kitap; Türk musikisinde basit (temel) makamlar ve bu makamların tatbiki hususunda yaşanılan eksikliklerin giderilmesini amaç edinmiştir. İçerik olarak kitap 6 bölümden oluşmaktadır. Teori ve uygulama olarak şekillenen çalışmanın birinci bölümünde; Türk musikîsiyle ilgili kavramlar ve nazari bilgiler, ikinci bölümünde; makam dizileri, üçüncü bölümünde; Türk musikisinde 10 zamana kadar usuller anlatılmıştır. Uygulamanın başladığı kitabın dördüncü bölümünden itibaren makam dizisi oluşturmaya yarayan tam 4'lü ve tam 5'lilerde “usul - perde aralığı” gözetilerek hazırlanan alıştırmalar, beşinci bölümünde; Türk musikisinde basit (temel) makamlar ve bu makamlarda melodik alıştırmalar, altıncı bölümünde ise basit (temel) makamların genişlemiş bölgeleri ve geçkilerini örnekleyen melodik alıştırmalara yer verilmiştir. Uygulamalarla desteklenerek hazırlanan bu kitap, makamların anlatımı ve Türk müziği öğretimi için önemli bir kaynak olacaktır.
Gülçin Yahya Kaçar Türk müziğinin eşsiz güzellikteki nağmelerini, hazırlamış olduğum bu kitap ve CD ile sizlere duyurmayı, öğretmeyi ve sevdirmeyi amaçladım. Türk müziğinin zengin repertuarı içerisinde hitap edebilecek eserlerin ne kadar az olduğu düşünerek, bu çalışmayı yapmaya karar verdim. Ailelerin ve eğitimcilerin “çocuklarımız Türk müziği bilmiyorlar, kendi müziklerini tanımıyorlar, onlara öğretecek uygun Türk müziği eseri bulmakta çok sıkıntı çekiyoruz.” gibi endişelerine hak vermemek mümkün değil. Çocukluk ve gençlik yıllarınızda temellerini atacağınız müzik eğitiminiz sayesinde, ülkemizin bilinçli sanatseverlerini ve sanatçılarını sizler oluşturacaksınız.
Kendi müziğimizin devam etmesinin en önemli garantisi bunun çocuklarımıza öğretilerek, gelecek kuşaklara ulaştırılmasıdır.
Türk milleti derin ve engin bir kültüre sahiptir. Atalarımızdan bizlere emanet olan bu miras, sizlerin ilgisi ile daha da güçlenecek, geleceğin güçlü Türkiye’sini oluşturacaktır.
Ali Gürsan Saraç "Türk Müziği Eserleriyle "Orkestra Konser Albümü III" adlı kitabımız; ülkemiz Güzel Sanatlar Liseleri, Bilim Sanat Liseleri ve Eğitim Fakülteleri Müzik Öğretmenliği programlarında var olan Toplu Çalma ve Orkestra derslerine yardımcı bir kaynak olarak hazırlanmıştır. Bu vesileyle yaylı çalgıların olduğu partisyonları Türk Halk ve Türk Sanat Müziği çalgılarımızla da seslendirebileceğinizi unutmayınız.
Albümümüzde Türk Halk Müziği ve Türk Sanat Müziği Orkestra düzenlemeleri yapılırken monofonik doku ile sürdürülen ana ezgilere müzikal dokuya karşılık olarak aynı anda iki veya daha fazla bağımsız ezgilerden oluşan çok seslendirme yaklaşımı sergilenmiş ve Türk Müziği çalgılarımıza yaylı çalgılar eşlikli düzenlemesiyle polifonik olarak biçimlendirilmiştir.
MEB Güzel Sanatlar Lisesi Müzik ders kitaplarında yer alan, okullarımızda, üniversitelerimizde festival ve şenliklerde seslendirilen eserlerin yer aldığı bu bilimsel çalışma; Türk okul müziğimize diğer bir deyişle eğitim müziğimize katkı sağlayan temel ve yardımcı bir kaynak olacaktır. Daha önce yayınlanan Orkestra I ve II Albümlerimiz ülkemiz üniversitelerinde ve Güzel Sanat Liselerinde ders kitabı olarak kullanılarak eğitim müziği literatürü bibliyografyasında anlamlı bir yer almıştır. Bu nedenle gelen yoğun talepleri bir ölçüde karşılayabilmek için çalışmamızı bu kez de III. ve IV. albümlerle bir repertuarı e-kitap olarak sizlere sunuyoruz.
Sadettin Volkan Kopar Türk müziği nazariyatı tarihi ile ilgili günümüzde yapılan çalışmalara bakıldığında, genellikle makam, ses sistemleri ve ezgi çerçevesinde bilgilerin yer aldığı ve Türk müziği nazariyatının makamlarla birlikte iki temel unsurundan biri olan usûller bahsine yeteri kadar yer verilmediği görülmektedir. Oysaki Türk müziği nazariyatı tarihine ilişkin yazılan ve ulaşabildiğimiz ilk kaynaklardan itibaren bu alana ışık tutan çalışmalar incelendiğinde, müziğin ilmi yapısının te'lîf ve îkâ (usûl) ilmi olarak iki şekilde incelendiği dikkat çekmektedir. İşte bu çalışma, bu konudaki eksikliği bir nebze olsun giderebilmek ve usûllerin tarihsel sürecini ilk defa ortaya koymak amacıyla kaleme alınmıştır. Türk müziği usûl eğitiminde bugün verilen bilgilerin ve Türk müziği prozodisinin önemli unsurlarından biri olan usûl-vezin münasebeti konusunun temelini oluşturması sebebiyle Türk Müziği Usûlleri Tarihi ismini verdiğimiz bu çalışmada, 9. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar teorisyenler tarafından yapılan nazarî çalışmalardaki usûl konuları ele alınmış, ilgili eserlerin ulaşılabilen orjinal metinlerinden ve eserlerle ilgili kaleme alınan çeviri, kitap, tez ve makalelerden yararlanılmıştır.
Çalışmada usûller, ifade ediliş biçimlerine göre IX. yüzyıldan XVI. yüzyıla kadar olan zaman dilimini kapsayan "Hece ve Arûz Vezinleri ile İfade Dönemi", XVII. yüzyıldan XIX. yüzyıla kadar olan zaman dilimini kapsayan "Vuruş İsimleri ile İfade Dönemi" ve XX. yüzyıldaki çalışmaların konu edildiği "Vuruş İsimleri ve Nota ile İfade Dönemi" olarak üç bölümde incelenmiştir. Her bir bölümde müelliflerin kısa biyografileri, mûsikî ile ilgili kaleme aldıkları eserlerinde usûl konusunda kullandıkları kavramlar, tanımlar ve ifade biçimleri çoğunlukla tablo ve şekillerle gösterilmiş ve bölüm sonlarında ilgili bölümün kısa bir özeti verilmeye çalışılmıştır.
Burcu Yerlikaya Feminist teoriler ışığında 1980'den günümüze Türkiye'de kadın emeği ve Türk Sineması'ndaki kadın temsillerini bir araya getiren bu kitap; Sosyoloji, İletişim ve Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri disiplinlerinin kesişiminde özgün ve multi-disipliner bir kaynaktır. Özellikle toplumsal cinsiyet çalışmaları yapan araştırmacılar ve öğrenciler için temel başvuru kaynağı niteliğindedir. 1980'li yıllarla oluşmaya başlayan yeni dünya düzeni, Türkiye ve Türk Sineması için de önemli bir dönüşümü simgelemektedir. 1980 sonrası Türkiye'de neoliberal politikaların uygulama alanı bulması ile birlikte emek piyasalarının görünümü ve niteliği değişirken kadın çalışanların da emek piyasalarındaki görünümü tartışılmaya değer hâle gelmiştir. Yine aynı yıllarda emek piyasalarının değişen yapısı ile birlikte İkinci Dalga Feminist Hareket'in etkilerinin Türkiye'de hissedilmesiyle kadın filmleri yapılmaya başlanmış ve bu doğrultuda Türk Sineması'ndaki kadın temsillerinin de değişmeye başladığı görülmüştür. Bu dönüşümle birlikte kadın temsilleri önceki yıllardan farklı olarak çalışma hayatında gösterilmiştir. 1980 sonrası Türkiye emek piyasasındaki kadın çalışanların görünümü ile bu kadınların Türk Sineması'ndaki yansımalarının feminist teoriler ışığında nitel araştırma teknikleri ve feminist film eleştirisi yöntemi ile çözümlendiği bu kitap, toplumsal cinsiyet çalışmalarına önemli bir katkı sağlamaktadır. 1980'den günümüze Türk Sineması'ndaki kadın emeğini mercek altına alan ve uygulamaya dair örnekler içeren bu kitabın akademiye ve araştırmacılara faydalı olması dileğiyle…