Gerontoloji \ 1-1
Ali Kitiş, Aslı Kılavuz, Ayfer Güneş, Ayşegül Savcı, Dilek Doruk Kondakcı, Gönül Düzgün, Gülcan Coşkun Akar, Mehtap Pekesen, Mustafa Yıldırım, Mustafa Yorgancı, Nihal Büker, Selda Seçkiner, Sevnaz Şahin, Sibel Karaca Sivrikaya, Sümeyra Mihrap İlter Dünyada yaşlı nüfus demografisi hızlı bir şekilde değişmektedir. Yaşlı nüfusun toplumlardaki oranında meydana gelen değişim, bu grubun ihtiyaçlarına çözüm üretilmesini gerektirmektedir. Yaş alma ile birlikte yaşa bağlı oluşan değişimler yaşlı bireyin kırılganlık durumuna, hareketliliğinde kısıtlamaların ortaya çıkmasına ve kronik hastalıklarının artmasına neden olabilmektedir. Diğer yandan dünya üzerinde meydana gelen afetlerin çeşitliliği, sayısı ve etkisi her geçen gün artmaktadır. Artan bu afet profilinde yaş alan bireylerin afet sırasında ve sonrasında hayatta kalabilmesi en zor ve en kritik noktadır. Bununla birlikte afet durumlarında her yaşlı bireyin durumu bireye özgü olup bu özel grubun afet dönemlerinde ortaya çıkan sorunlarla baş edebilmesi önem arz etmektedir.
Bu kitap, yaşlının afet dönemlerinde karşılaşabileceği sağlık sorunlarını ele alarak bu dönemlerde yaşlı için uygun yaklaşımlara odaklanmıştır. Afet gerontolojisi literatüründe yer alan güncel bilgiler ışığında derlenmiş bir kaynaktır. Yaş alan bireylere afetlerde hizmet verecek olan yaşlanma ve yaşlılık alanında çalışan tüm meslek gruplarına, eğitim alan öğrencilere ve halka yalın dille yazılmış önemli bir kaynak niteliğindedir.
Aliye Beyza Bayyar, Aslı Gözde Akış, Azime Korkmaz, Buğçe Kamer Baybaş, Dilek Doruk Kondakcı, Eyyüp Yildiz, Gülay Taşdemir Yiğitoğlu, Gülhan Şen, Hatice Polat, Makbule Berfin Büker, Mehtap Pekesen, Mustafa Karataş, Nurgül Kocakoç, Pınar Sevda Bozkurt, Serap Daşbaş, Sevda Demiröz Yıldırım, Sultan Güçlü, Taner Akarsu Afet, büyük yıkımlara ve ölümlere neden olan olayları tanımlamaktadır. Son yıllarda afetlerin sayısı ve etkisi hızla artmaktadır. Afetlerin en büyük etkisi genellikle yaş, engellilik, gelir veya dil nedeniyle bu tür olaylara hazırlanmak ve afet sonrasında toparlanmakta zorluk çeken insanlar üzerinde görülür. Afetlerin meydana getirdiği hasarlar yaşlının engelliliğine, ölümüne ya da diğer yaşam değişiklerine yol açmaktadır. Afet süreçlerinde yaşlıya yaklaşım özel bir durum oluşturmaktadır. Bu nedenle yaşlı bireylerin afete hazırlığı konusunda afet bilinci oluşturulması afet esnasında izlenmesi gereken doğru uygulamaların gerçekleştirilmesini ve sağkalım oranlarının artmasını sağlayacaktır. Afet sonrası tahliye süreçlerinin güvenli şekilde gerçekleştirilmesi için tatbikatlar büyük önem taşımaktadır. Afet sonrasında ise sosyal yaşamın devamına hızlı adaptasyon yaşlının yaşayabileceği depresyon ve ölüm kaygısının azalmasına yardımcı olacaktır. Bireysel gereksinimlerin karşılanması bu sürece olumlu katkı sağlayacaktır.
Afet gerontolojisi özelinde kaleme aldığımız bu kitabımızda, savunmasız yaşlı grubun özellikleri, bu dönemlerde yaşlı bireylerle iletişimin önemi, yaşlının afete hazırlık eğitimleri, afetlerde engelli yaşlıların durumları, afetlerde özellikle daha fazla maruz kalınan ihmal ve istismar, yaşlının afet sonrası yaşlandığı yerden göçü, yaşlının bu süreçlerdeki hakları, yaşlı dostu afet planlarının önemi, afetlerin ve afet dönemlerinde lojistiğin yaşlılar açısından yönetimi, afet sonrası geçici barınma alanlarının yaşlıya özgü tasarımı, yaşlı dostu yeniden yapılanan şehirler ve yaşlılara sunulan sosyal hizmetler yer almaktadır.
Güncel bilgiler ışığında hazırladığımız bu kitabın, yaşlılık ve yaşlanma ile ilgili tüm alanlara önemli bir kaynak olacağına inanıyoruz.
Ahmet Karakocalı, Ayşe Özkaraman, Bülent Kenan Kocatürk, Demet Özbabalık Adapınar, Emre Birinci, Gülgün Uncu, Hande Kaynak, İsmail Tufan Dünya Sağlık Örgütü'ne göre dünya çapında yaklaşık 50 milyon demans hastası bulunmaktadır ve bu sayıya her yıl yaklaşık 10 milyon yeni vaka eklenmektedir. Vakaların yaklaşık %60-70'ini alzheimer hastaları oluşturmaktadır. 2050 yılına kadar vaka sayısının 3 katına çıkması öngörülmektedir. İleri yaşla birlikte alzheimer hastalığının görülme sıklığı da artmaktadır. Alzheimer hastalığı, sadece hasta bireyleri değil, aile üyelerini, bakıcıları ve sağlık sistemlerini ciddi bir şekilde etkilemektedir. Alzheimer hastalığına müdahale; fiziksel, zihinsel ve sosyal birçok faktörü içinde barındırması nedeniyle multidisipliner bir yaklaşımı gerektirmektedir. Bu kitap, alzheimer hastalığına farklı bakış açılarını yansıtarak multidisipliner yaklaşımın önemine vurgu yapmaktadır.
İsmail Tufan İnsan, antik çağ'dan beri yaşlanmasına ve yaşlılığına ilgi duymuştur. İlgisini tutumlarına, düşüncelerine ve davranışlarına yansıtmış, atasözlerinde, felsefelerinde, edebiyatında yaşlanma ve yaşlılıkla ilgili duygu ve düşüncelerini dile getirmiştir. Değişik kültürlerin yaşlanma ve yaşlılık hakkında eskiden olduğu gibi bugün de duygu, düşünce ve davranışları arasında farklılıklar vardır. Fakat modern toplumun insanı bunların farkında olmayıp, yaşlanma ve yaşlılık hakkında kendi düşüncelerinin en geçerli ve en doğru olduğuna inanmaktadır. Ancak yaşam süresinin uzaması yaşlanma ve yaşlılığı daha iyi tanıma ihtiyacını beraberinde getirmiştir. Prof. Dr. İsmail tufan, bu kitabında geçmişten, güncel ve değişik farklı kültürlerden verdiği örneklerle yaşlanma ve yaşlılığın değişik simalarını tanıtmaktadır.
Abdullah Yavuz Akıncı, Amine Aydın, Barış Kılıç, Deniz Say Şahin, Emel Taşçı Duran, Esin Çetinkaya Uslusoy, Fatih Kars, Fatma Başalan İz, Gizem Helvacı, Gizem Tan Eren, Gülin Özdamar Ünal, Gülüşan Özgün Başıbüyük, Hatice Oğuz Özgür, Işıl Kalaycı, İbrahim Eroğlu, Kübra Yılmaz, Mehmet Atilla Güler, Metin Özkul, Meyrem Tuna Uysal, Mustafa Berk Armağan, Nilüfer Korkmaz Yaylagül, Özge Kutlu, Özgür Rıza Kayğusuz, Sercan Özbek Yazıcı, Sevinç Sütlü, Sıddıka Ersoy, Sinan Topuz, Tahir Keskin, Zeliha Başkurt, Zeynep Altunay, Zümre Özdemir Güler Doğum gününüzde pastanızda bulunan yüz bir mumu üfleyecek kadar yaşam sürenizin uzun olmasını ister misiniz? Bu süre içerisinde yaşamınızın başarılı, üretken, keyifli ve anlamlı olmasını ister misiniz? Bu soruların yanıtı aslında herkes için benzer olmaktadır. Çünkü her birey, yaşamını uzun, başarılı, sağlıklı, üretken ve mutlu geçirme potansiyeline sahip olduğu gibi yaşam deneyimleri yoluyla elde ettiği yetenek kazanımlarıyla da bunları gerçekleştirebilmektedir. Genetik özellikler bireylerin yaşlanma sürecini farklı derecelerde etkilese de sağlık ve çevre koşulları, yaşam tarzı, psikolojik, sosyal ve ekonomik koşullarla ilgili yapılan değişikler sağlığın korunmasına, hastalıkların önlenmesine ve yaşam kalitesinin yükselmesine destek olmakta ve yaşlanma sürecinde bireyin ne kadar “başarılı” olabileceğini belirlemektedir. Bu durum, her bireyin sağlıklı, başarılı ve doyum sağlayıcı hayat sürme potansiyeline sahip olduğunu gösterir. Başarılı yaşlanma konusu; yaşlılık süreciyle ilgili mevcut koşulların betimlenmesini, sorunların tespitini ve olası uygun politikaların disiplinler arası bir boyutta tartışılmasını gerektirmektedir.
Bu kitap; başarılı yaşlanma olgusuna yönelik tartışmalara, multidisipliner bir anlayıştan hareketle ve konuyla ilgili sorunsallıkları odak konusu yaparak katkıda bulunulabileceği motivasyonuyla bir araya gelmiş gerontoloji, sosyoloji, sosyal hizmet, tıp, hemşirelik, fizik tedavi rehabilitasyon ve spor bilimleri disiplinlerinde yer alan ve alanlarında uzman olan meslektaşlarımızın çabalarıyla oluşturulmuştur.
Her birey sağlıklı, başarılı ve doyum sağlayacağı bir hayat sürme yeteneğine sahiptir. Asıl önemli bunu gerçeğe dönüştürmek için gereken çabanın gösterilmesidir.
Şemsinnur Göçer Günümüzde nüfus artış hızındaki azalma ve ortalama yaşam beklentisinin yükselmesi genel nüfus içindeki yaşlı nüfus oranının artmasına yol açmaktadır. Tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz de tüm bunların etkisiyle birlikte demografik yaşlanma sürecine girmektedir. Nüfus içerisindeki yaşlı bireylerin sayısının hızla artıyor olması uzun yaşam yıllarının beraberinde getirdiği yaşlılık dönemi sorunları ile karşı karşıya gelmemize neden olmaktadır. Yaşlanma ile ortaya çıkan kronik hastalıklar, engellilik, bakım ve destek ihtiyacı, yalnızlık, yoksulluk gibi tüm bu sorunlar, sağlıktan sosyal güvenliğe, eğitimden çalışma hayatına, yakın çevreden sosyokültürel alanlara kadar yaşlı bireylerin bütün yönlerini etkilemekte ve yaşlılık sürecinin tüm yönleri ile daha detaylı bir biçimde ele alınmasını gerekli kılmaktadır.
Asiye Kemik, Asiyeh Abbasi, Bengisu Belirdi Özkurt, Berfin Varışlı, Fatih Özden, Fatma Didem Yemeniciler, Gökçe Manavgat, Gökçesu Akşit, Hatice Selin Irmak, İlker Daştan, Sarper Ateşer, Tule Gültekin, Veli Özkurt, Zahide Yuvakgil Dünya nüfusu yaşlanmakta, yaşlı nüfusun oranı hızla artmaktadır. Bu demografik dönüşüm küresel anlamda sosyal, kültürel ve ekonomik yansımaları da beraberinde getirmektedir. Farklı disiplinlerden araştırmacı ve akademisyenlerin ortak çalışmasının bir ürünü olan Değişen Toplumda Yaşlanma ve Yaşlılık kitabı, yaşlanma ve yaşlılık kavramlarına sosyal değişim perspektifinden disiplinler arası bir bakış açısıyla yaklaşmayı hedeflemektedir.
Bu kitapta; değişen toplumda yaşlılık ve sosyal hizmet, yaşlılığın sağlık ekonomisiyle ilişkiselliği, Türkiye’de yaşlılara yönelik sosyal politika uygulamaları, yaşlılıkta gelir ve zorunlu tüketim ürünlerine erişimdeki eşitsizlikler, yaş ayrımcılığı, değişen yaşlılık algısı ve ölüm, üretken yaşlanma, güncel Türk sinemasında yaşlılığın yeri, yaşlılık sürecinin toplumsal cinsiyet ekseninde değerlendirilmesi, demanslı bireylerde gündelik yaşam aktiviteleri ve üçüncü yaş turizmi konuları tartışılmaktadır.
Ayşenur Karakuş, Büşra Tuna, Dilek Doruk Kondakcı, Hakkı Kalaycı, Hatice Demirbaş, Hazal Swearinger, Melis Erdener, Nihal Gördes Aydoğdu, Tahsin Barış Değer Yaşlılık dönemi biyolojik ve sosyolojik olarak kendine özgü dinamikleri olan yaşamın hassas bir evresidir. Bu hassasiyetle yaşlıların sorunlarını ortaya koyarak çözümü noktasında sosyal politikalara yön verebilmek, daha refah bir toplum için çok önemlidir. Bununla birlikte sosyal politikaların sorumluluk alanlarından biri de dezavantajlı grupların sosyal risklerini tespit ederek önlem almak ve bu grupların yaşamlarını iyileştirmektir. Bu kitap; engelliler, yoksullar, kadınlar, göçmenler, mahkûmlar gibi dezavantajlı grupların içerisinde yer alan ve aynı zamanda yaşlı olduğu için kendi biyolojik ve sosyolojik sorunlarıyla da baş etmek zorunda kalan insanları hedef almaktadır. Bu insanların sorunlarını ortaya koyan, dünyada ve ülkemizde bu gruplara yönelik uygulanan sosyal politikaları derleyen ve hızla yaşlanmakta olan ülkemizde bu grupların sorunlarına çözüm önerileri getiren bir eserdir. Bu kitabın; başta sosyal politika yapıcıları olmak üzere, sosyal politika, yaşlılık, sosyal hizmet alanlarında çalışan araştırmacılara özgün bir kaynak olacağı düşünülmektedir.
Elif Altundere, Fatma Nur Tanyeri, Ferhan Saniye Palaz, Furkan Başarslan, Jose Rafael Medeiros Coelho, Merve Ayar Yılmaz, Muhammet Akkaya, Murat Şentürk, Saliha Kocaman Wilutzki, Şeyda Sevde Tunçbilek Dünya nüfusunun yaşlanması 21. yüzyılın en önemli değişimlerinden biridir. Yaşlanma ve yaşlılık araştırmaları giderek artmaktadır. Dünyada yaşlanma araştırmaları son 30 yıllık dönemde boylamsal çalışmalara yönelmiştir. Kapsamlı bir literatür taramasının sonucu olan bu çalışmanın her bir bölümünde farklı ülkelerin yaşlanma konusunda yaptığı boylamsal araştırmalar ana hatlarıyla tanıtılmaktadır. Her bir bölümde farklı ülkeler ve değişik araştırmalar ele alınmaktadır. Eleştirel bir perspektifle araştırmaları tartışmayı amaçlamayan bu bölümlerin temel amacı betimsel olarak ilgili ülkedeki araştırmaların tarihsel arka planını vererek genel özelliklerini okuyucuya tanıtmaktır. Bu çalışma yaşlanma araştırmalarına genel bir bakışı içermektedir, alanda farkındalık sağlayarak gelecekteki beslenmelere ve iş birliklerine kapı aralama amacını taşımaktadır.
Aysun Gür, Berna Akyüz Sizgen, Betül Tansel, Cihan Camcı, Ece Sağel-Çetiner, Erdem Çiftçi, Gökhan Gürdal, Nergiz Gündel, Zeynep Zafer Esenyel Yaşlanma, yalnızca bir sağlık konusu değildir. Yaşlanmanın; geriyatri ve geriyatrik hemşirelik, yaşlı bakımı, sosyal yardım gibi alanların birbiriyle örtüştüğü bütüncül bir anlamı da vardır. Bu bütüncül anlam, yaşamın ya da filozofların dediği gibi varoluşun kendisinden başka bir şey değildir. Varoluşun kendisi, yaşamın sonluluğunu aşan zamansal sürekliliktir. Gerontoloji, bu anlamda varoluşu yaşamımızda bölünmüş yaş dönemlerindeki rollerimizin ve kimliklerimizin ötesindeki bu süre-gidişini anımsama zamanıdır. Rollerimizi, kimliklerimizi aşan, otantik benliğimizi anımsama zamanı…
Bu kitap, yaşlanmaya bu varoluşsal açıdan katkı yapmayı amaçlıyor. Yaşlanmaya daha önce bakmadığımız pencerelerden bakıyor; onu edebiyat ve sinemadaki karakterlerle yorumluyor ve aynı zamanda yaşlanmayı; Freud ve Heidegger'in tekinsizlik, kaygı kavramlarıyla, yolda oluş hâliyle, yavaşlığıyla, Bergson'un bölünmeyen zamanında yaşamı duyma, belki de onunla hesaplaşma olanağı olarak öneriyor…
Ahmet Çapar, Akif Bulut, Ayfer Karadakovan, Aynur Bahar, Aysun Kazak, Ayşe Özkaraman, Belgin Yıldırım, Beyza Nur Kahraman Kızılcaoluk, Derya Akça Doğan, Derya Atik, Diğdem Lafcı Bakar, Döndü Çuhadar, Ebru Yıldız Karadeniz, Ezgi Karadağ, Gülendam Karadağ, Gülyeter Erdoğan Yüce, Güzin Çakmak, Hatice Serap Koçak, Kader Mert, Mahmut Ateş, Meltem Sungur, Nedime Hazal Döner, Nursel Vatansever, Öznur Erbay Dallı, Öznur Usta Yeşilbalkan, Pınar Yel, Seda Pehlivan, Seher Gürdil Yılmaz, Serap Parlar Kılıç, Sevgin Samancıoğlu Bağlama, Sıddıka Ersoy, Sultan Palantöken, Tuğba Özdemir, Yağmur Yaşa, Zeynel Abidin Öztürk Yaşlı nüfus oranının artması, sağlık hizmeti almak üzere sağlık kuruluşlarına başvuran yaşlı sayısının da artmasına neden olmaktadır. Yaşlı bireyleri yetişkinlerden ayıran özellikleri nedeniyle ortaya çıkan gerontoloji bilimi ve eş zamanlı gelişmeye başlayan geriatri bilim dalı geriatri hemşireliğinin gelişimini zorunlu hâle getirmiştir. Geriatri hemşireliği, yaşlı bireyin bakım yönetimine ilişkin özel bilgi ve beceri gerektiren bir alan olarak gelişmeye devam etmektedir.
Geriatri Hemşireliği kitabı, dört ana başlık altında ele alınan yirmi dokuz alt başlıktan oluşmaktadır. Ana başlıklar; Geriatri Hemşireliğine Giriş, Tüm Boyutlarıyla Yaşlılık Dönemi, Geriatrik Sendromların Yönetiminde Kanıt Temelli Bakım, Yaşlılarda Özel Durumların Yönetimi olarak belirlenmiştir. Birinci bölümde; yaşlanma ile ilgili temel kavram ve kuramlar, geriatri hemşireliğinin tarihsel gelişimi ve ilkeleri, sağlıklı yaşlanma, yaşlı sağlığının değerlendirilmesi, yaşlı hakları, yasal ve etik sorunlar ele alınmıştır. İkinci bölümde; biyolojik, psikolojik, sosyokültürel, manevi boyutuyla yaşlılık ve toplumsal yaşlanmanın yaşlı sağlığına etkisi her biri alanında uzman akademisyenler tarafından hazırlanmıştır. Üçüncü bölümde; yaşlı bireylerde karşımıza çıkan geriatrik sendromlara kanıt temelli yaklaşım ve Son bölümde de acil, yoğun bakım, cerrahi gibi özel durumlarda yaşlı hastanın yönetimine ilişkin konular yer almıştır.
Geriatri hemşirelerine artan ihtiyacı karşılamada, gereken bilgi ve becerileri geliştirmeye yönelik hazırlanan Geriatri Hemşireliği kitabının öğrencilerimiz ve meslektaşlarımız için faydalı bir kaynak olmasını diliyoruz…
Ahmet Turan Işık, Andreas Kruse, Berfin Varışlı, Bernd Seeberger, Bilgen Taneli, Cem Ergun, Emre Şenol-Durak, Eric Schmitt, Franz Kolland, Frerich Frerichs, Georg Rudinger, Gerhard Naegele, Gertrud M. Backes, Gülgün Gündüz, İsmail Tufan, Josef Hilbert, JUrgen Howe, Jürgen Bauknecht, Katrin Schneiders, Kayahan Fışkın, Manuela Nitsch, Mehmet Fatih Aysan, Melis Oktuğ Zengin, Mim Sertaç Tümtaş, Mirko Sporket, Mithat Durak, Muammer Tuna, Nilüfer Korkmaz Yaylagül, Nina M. Silverstein, Oliver Lambacher, Özden Tenlik, Peter Enste, Robert Anderson, Rolf G. Heinze, Sebastian Merkel, Selahattin Fehmi Akçiçek, Sevnaz Şahin, Şeref Uluocak, Tamer Köse, Terence Seedsman, Wolfgang Clemens Dünyayı saracağı yarım asırdan beri bilinen yaşlılığın simalarını tanımakla dünyayı tanımış olmayız, ama şu güneşin altına doğan her insanın başlı başına bir dünya olduğu düşünülürse, o zaman nasıl ve neden yaşlandığımızı ve bizi nasıl bir yaşlılığın beklediğini bilmek, yepyeni bir dünyanın kapısını aralamakla aynıdır.
Yaşlanırken değişiyor, değişirken dünyayı da birlikte değiştiriyoruz. “Yaşlı” ise etikettir. Yaşımız değildir bizi yaşlı kılan. Ne yaşlanmanın ne de insanın bir tek yüzü var. Her insan gün boyunca simadan simaya giriyor. Maskelerini bir takıp bir çıkarıyor. Yaşlılık da bugün karşımıza değişik simalarıyla çıkıyor. Bunları tanıdıkça yaşlanışımızı ve yaşlılığımızı da tanıyoruz. Hele yaşam süresinin 100 yılı gördüğü ve ötesine taşacağı umutlarının yeşerdiği çağda yaşlanma ve yaşlılığı bilmek insanı ve çağı bilmek anlamına geliyor.
Yaşlılık hazin bir son olmak zorunda değildir. Kadere inanmak kadar önemlisi onu değiştirebileceğimize de inanmaktır; işte asıl mesele budur. Yaşlanmak kaderimizdir, ama yaşlılığı değiştirmek elimizdedir. Kaderini öngörebilenler kaderini değiştirebilir. Görmek ışıkla mümkün olur. Bilgi güçlü bir ışıktır. Gençlikte hayatın güçlü ışığı gözleri kamaştırır. Yaşlılıkta ise hayat ışığının gücü azaldıkça hayat daha iyi görünür hâle gelir. İşte bize bugün düşen görev, hayatı görebilenlerin hayatını iyileştirmek, onlara huzur, mutluluk ve anlam dolu bir yaşamı görebilecekleri koşulları hazırlamaktır.
Bir ansiklopedi niteliği taşıyan elinizdeki kitap geceli gündüzlü üç yıllık yoğun bir emeğin sonucudur. Gerontoloji alanının dünya çapında tanınan ve duayen olarak kabul gören uzmanların bölüm yazarları olarak eşsiz bilgilerini ve tecrübelerini aktardığı iki ciltten oluşan bu kitaptaki bölümleri büyük bir heyecanla ve keyifle okuyacağınızı düşünüyoruz. İki cilt olarak hazırlanan bu kitapta demografiden psikolojiye, antropolojiden sosyolojiye, ekonomiden yaşam ve çevre bilimlerine, eğitimden teknolojiye, siyasetten sosyal refaha, biyolojiden psikiyatriye, uzun dönemli bakımdan koruyucu sağlığa, beslenmeden engelliliğe, aile yapılarından yaşlılara yönelik şiddete geniş bir yelpazede Gerontoloji Biliminin konularını ele alınmıştır.
Ahmet Turan Işık, Alan Walker, Andrea Helmer-Denzel, Ayşe Canatan, Carlos Chiatti, Dena Shenk, Elif Yeliz Tozluoğlu, Emine Aksoydan, Emre Şenol Durak, Fatma Sıla Ayan, Francesco Barbabella, Gerhard Naegele, Giovanni Lamura, Güzel Dişcigil, Hatice Reyhan Özgöbek, Işıl Kalaycı, Kamile Kukulu, Karen A. Roberto, Meral Bilgilisoy Filiz, Mirko Di Rosa, Monika Reichert, N. Füsun Toraman, Nil Tekin, Ikuko Murakami, Öznur Körükcü, Sara Carmel, Selahattin Fehmi Akçiçek, Sema Oğlak, Suzan Yazıcı, Terence Seedsman, Thomas Klie, Zuhal Güler Tarihsel açıdan bakıldığında, yaşlılık iki açıdan değerlendirmek zorunda olduğumuz bir kavramdır. Bir taraftan değişen sınırlarını, diğer taraftan geçmişteki enderliğini göz önüne almadan yaşlılığın bugünkü anlamlarını kavramakta zorluk çekebiliriz. Hatta buna bir “gerontokratik” olarak tanımlanan toplumları da eklemeliyiz. Yaşlılara saygının vurgulandığı toplumlarda da tüm yaşlılar aynı saygıyı görmemiş, aynı iktidar gücüne layık görülmemişlerdir. Aksine yaşlıya saygı kavramının göreli olduğu anlaşılmaktadır. Değer atıfları, bakış tarzları, kişisel tecrübeler, anlamlandırmalar ve ideolojiler yaşlının konumu ve kaderini tayin etmiştir ve etmeye devam etmektedir. Kafalarda canlanan yaşlı görüntülerinin oluşumunda sosyokültürel koşullar rol oynamaktadır.
Henüz bir alfabesi olamayan arkaik toplumlardaki yaşlı algılarını bugünkü toplumun yaşlı algıları ile karşılaştırırken dikkatli olunmalıdır. O toplumlarda yaşlılar tecrübe ve geleneksel bilgilerin taşıyıcıları olarak algılandıkları için yüksek saygınlık sahibiydiler. Ama belirtildiği gibi hepsi değil, sadece din adamları ve kâhinler buna layık görülmüşlerdir. Fakat çok çabuk da bu saygınlığı yitirdikleri bilinmektedir. Çünkü bulundukları yüksek pozisyonu, yaşları ilerlediği için elde etmemişlerdir. Arkaik toplumlarda tek başına bırakılıp ölüme terk edilen, boğularak veya döve döve öldürme olayları normal gelenekler arasında yer alıyordu. Soğuk ve verimsiz topraklarda göçebe hayatı yaşayan toplumlarda yaşlıların katli; besin kıtlığı, ekonomik kıtlık ve yaşlıların “sihirli gücünden” korkan gençlerin uyguladıkları bir yöntemdi. Bu yüzden eskiden beri kadın erkek ayrımı yapılmadan yaşlılara saygı duymakla övünen toplumların yaşlılığın tarihsel süreçteki değişen anlamlarını iyi kavramaları gerekmektedir. Özellikle bugün ileri yaşlıların hızla çoğaldığı, aralarında bizim de yer aldığımız toplumlar açısından bu tavsiyenin önemi, bu ciltte ele aldığımız yaşlılıkta bakım ve sağlık konusu açısından apayrı anlamlar kazanmaktadır.
Bir ansiklopedi niteliği taşıyan elinizdeki kitap, geceli gündüzlü üç yıllık yoğun bir emeğin sonucudur. Gerontoloji alanının dünya çapında tanınan ve duayen olarak kabul gören uzmanlarının bölüm yazarları olarak eşsiz bilgilerini ve tecrübelerini aktardığı iki ciltten oluşan bu kitaptaki bölümleri büyük bir heyecanla ve keyifle okuyacağınızı düşünüyoruz. İki cilt olarak hazırlanan bu kitapta demografiden psikolojiye, antropolojiden sosyolojiye, ekonomiden yaşam ve çevre bilimlerine, eğitimden teknolojiye, siyasetten sosyal refaha, biyolojiden psikiyatriye, uzun dönemli bakımdan koruyucu sağlığa, beslenmeden engelliliğe, aile yapılarından yaşlılara yönelik şiddete geniş bir yelpazede Gerontoloji Biliminin konuları ele alınmıştır.
Arif Hüdai Köken, Banu Fulya Yıldırım, Deniz Say Şahin, Gülsüm Korkut, Hakan Volkan Acar, Hatice Demir Küreci, Muhammet Aslan, Müge Demir, Önder İlgili, Özge Kutlu, Özgür Kuş, Servet Alp, Sevim Coşkun, Sevinç Sütlü, Tuba Aralan, Zeynep Gökçe Koçyiğit Gerontolojik Etik kitabı, dünyada giderek toplam nüfus içerisindeki payı artan yaşlı bireylerin temas ettiği alanlarda ortaya çıkabilecek etik ikilemlere ayrıntılı bir bakış sunmaktadır. Kitapta; farklı çağ ve eserler üzerinden yaşlılık kavramının tartışılması, klinik uygulamalarda, evde bakım uygulamalarında, sosyal hizmet uygulamalarında karşılaşılan etik sorunların ele alınması, etik ilkelerin yaşlılar merceğinden tartışılması, modern dünyada yaşlı hakları, sağlık ve e-sağlık okuryazarlığı gibi konular yer almaktadır. Gerontoloji ile etiğin harmanlanması ile ortaya çıkan bu eser, gerontolojik etiği kapsamlı bir perspektiften ele alması nedeniyle farklı disiplinlerden okuyuculara kaynak sağlamaktadır. Kitap, yaşlılara yönelik müdahalelerdeki etik ikilemlere ışık tutmakla kalmayıp aynı zamanda etik ikilemlere doğru bir biçimde rehberlik edilmesi vasıtasıyla yaşlı bireylerin refahını artırmaya yönelik politika önerileri sunmaktadır.
İsmail Tufan Yaşlılık, bugün, bir taraftan yaşam süresinin sonu diğer taraftan yaşam süresinin uza­ması olmak üzere iki anlama gelmektedir. Çocukluk, 14 yıllık süreyi; yaşlılık ise 20 yıl veya daha uzun süreyi kapsamaktadır. Yaşlılık döneminin uzamaya devam edeceği bazen umut, bazen kaygı verici bir beklenti olarak görülmektedir.
İnsanlık tarihine baktığımızda, yaşlı insanlarla ilgili pek çok bilgiye rastlıyoruz. Efsanelerde, masallarda, destanlarda, roman ve şiirlerde yani edebiyatın her türünde yaşlı figürleri hakkında görüşler yer alıyor. Din ve felsefede de yaşlılar hakkında pek çok düşünce dile getirilmektedir. Yaşlılık, bu açıdan bakıldığında, uzun bir geçmişe sahiptir ama yaşlanma ve yaşlılıkla bilimsel olarak henüz yeni ilgilenilmeye başlandı. Türkiye'de bu alandaki bilimsel çalışmalar diğer endüstri ülkelerinden çok daha yenidir. 2009 yılında yükseköğretim kapsamına alınabilmiş ve ilk mezunlarını 2013 yılında verebilmiştir. Yani Yaşlılık Bilimi diğer ifadeyle Gerontoloji ülkemizin en genç bilim dalıdır.
Bu kitapta yaşlanma ve yaşlılığı çeşitli perspektiflerden değerlendirmeye ve yorumlamaya çalıştım. Amacım, okuyucuma bu perspektifleri göstermek, kendi değerlendirmelerine ve yorumlarına erişmelerini sağlamaktır. Yaşlılığa yönelik toplumsal bir duyarlılık yaratmaya çalışıyorum. Gerontolojik çalışmalarım sırasında aldığım notlarımdan derlediğim yaşlanma ve yaşlılık üzerine bu söyleşi kitabının ilgi duyanlara ulaştırılma fikri ve çabası Sayın Uzman Gerontolog Yeliz Güçer'e aittir ve onun gayreti ile okuyucuya ulaşan bu eserin, ömür boyu yaşlananlara fay­dalı olacağını umuyorum.
İsmail Tufan Prof. Dr. İsmail Tufan, kitabında, Gerontolojinin arka planındaki teorik ve metodik temel kavramlar hakkında bilgi vermektedir. Gerontolojiyi geniş bir açıdan ele alarak bu alana yeni adım atanlara yardımcı olurken, Gerontolojiyi ilginç perspektiflerden tanıtmaktadır. Gerontoloji öğretimi kapsamında öğretilmeyen ama Gerontolojiyi anlamak için gereken ön bilgilerden bir demet hazırlayan Prof. Dr. Tufan, bu kitabın amaç ve hedefinin yaşlanma konusunda kamuoyunun doğru bilgiyle aydınlatılması olduğunu vurgulamaktadır. Gerontolojiye iyi bir hazırlığın ise karmaşıklığı azaltmakla ve konuya açıklık kazandırmakla olabileceğinin altını çizmektedir. Diğer taraftan Gerontolojiyi tanımayan ve gerontolog olmayı düşünmeyen çoğunluğun gerontolojik bilgi ihtiyacının karşılanmasına da çalışırken, “Gerontolojik Kafalarımızın çok üstünde veya yabancı bir ülkede veya başkalarında değil, şimdi burada başlamaktadır.” düşüncesini çıkış noktası olarak kabul etmektedir. Bu kitapta Gerontolojinin yanı sıra, demografi, yaşam dönemlerinin anlamları, sosyal risk olarak yaşlılığın anlamı, yaşlılıkta sağlık, hastalık ve bakım kavramlarının anlamları ama aynı zamanda bilim, bilimsellik, bilgi gibi herkesin bildiğini kabul ettiği kavramlara da gerontolojik bakış açısından açıklamalar getirmekte, böylece “bilimsel Gerontoloji” dediği ve “gayri bilimsel Gerontolojiden” ayırt ettiği Gerontolojiyi kamuoyuna tanıtmaktadır.
Ahmet Akgül, Ahmet Turan Işık, Aslı Gözde Akış, Aslı Kılavuz, Ayşe Dericioğulları Ergun, Barış Kılıç, Bülent Karakuş, Büşra Yıldırım Uz, Cem Ergun, Deniz Say Şahin, Ebru Acarbaş, Elif Çömlekçi, Emre Birinci, Emre Kol, Fatma Banu Demirdaş, Fatma Hastaoğlu, Fatma Özge Kayhan Koçak, Fatma Sena Dost, Fatma Sıla Ayan, Feyza Mutlay, Furkan Ulusal, Gökçe Yağmur Güneş Gencer, Gülüşan Özgün Başıbüyük, Hasan Hüseyin Başıbüyük, Hilal Seki Öz, Ikuko Murakami, Işıl Kalaycı, Işıl Kaleli, İsmail Tufan, Jülide Yılmaz, Melis Aslan, Nilüfer Korkmaz Yaylagül, Nisa Yıldız, Nur Elçin Boyacıoğlu, Özge Kutlu, Özge Pehlivan, Özgen Yılmaz, Özlem Özgür, Recep Esengil, Saadet Tiryaki, Seda Topgül, Sera Çetingök, Serhat Bozkurt, Sevcan Toptaş Kılıç, Sevde Aksu, Sevinç Sütlü, Sümeyra Mihrap İlter, Tahsin Barış Değer, Teslime Atlı, Volkan Atmış, Zeynep Esengil Ceylan İkinci Türkiye Yaşlılık Raporu, Türkiye'deki yaşlı nüfusun sosyal ve ekonomik durumunu ve yaşlıların yaşam kalitesini etkileyen faktörleri kapsamlı bir şekilde analiz eden bir çalışmadır. Bu rapor, yaşlanan nüfusun Türkiye'nin karşılaştığı önemli demografik ve sosyal bir sorun olduğunu vurgulamakta ve yaşlıların karşılaştığı zorlukların anlaşılmasına yardımcı olmak için ayrıntılı bir bakış sunmaktadır.
Raporda, yaşlıların yaşam kalitesini etkileyen faktörlerin yanı sıra, yaşlıların sağlık, yoksulluk, iş gücü piyasasına katılımı ve sosyal yaşamları gibi konular da ele alınmaktadır. Ayrıca, rapor, yaşlı nüfusunun artışına bağlı olarak Türkiye'nin gelecekteki sağlık ve sosyal hizmet ihtiyaçlarını da tartışmaktadır.
İkinci Türkiye Yaşlılık Raporu, yaşlanan nüfusun önemi ve yaşlıların karşılaştığı zorluklar hakkında toplumda farkındalık yaratmak için önemli bir kaynak olarak hizmet etmektedir. Bu rapor, yaşlı nüfusunun Türkiye için önemine ve gelecekteki zorluklarına ışık tutmakla kalmayıp aynı zamanda yaşlıların yaşam kalitesini artırmak için atılacak adımlara dair politika önerileri de sunmaktadır.
Harun Ceylan Sosyolojik boyutlarıyla ele alındığında kuşak kavramı kronolojik olarak yakın zaman dilimlerinde dünyaya gelen ve içinde yaşadıkları toplumun/dönemin benzer ekonomik, sosyal, kültürel, siyasal ve teknolojik şartlarına ve gelişmelerine maruz kalarak yetişmiş ve bu anlamda duygu, düşünce ve davranışlarında temel düzeyde benzerliklerin gözlenebildiği insan gruplarını ifade etmek için kullanılmaktadır. Özellikle ilk çocukluk ve gençlik yıllarında benzer deneyimlerle karakterleri şekillenmiş insanların aynı kuşak insanları olarak nitelendirilmeleri onların bireysel ya da toplumsal tutum ve davranışlarının da birbirine yakın olduğunu ima etmektedir. İnsanların, grupların ve toplumların benzeşen ve farklılaşan yönlerini kuşaklar arası ilişkiler bağlamında ele almayı amaçlayan bu çalışmada Kayıp Kuşak, Sessiz Kuşak, Bebek Patlaması Kuşağı, X Kuşağı, Y Kuşağı,
Z Kuşağı ve Alfa Kuşağı ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel boyutlarıyla değerlendirilmiştir.
Aliye Mavili, Fatih Şahin, İlhan Tomanbay, Meshut Başak, Sema Oğlak, Harun Ceylan, Şeyda Yıldırım, Serap Daşbaş, Güler Güneş, Yasemin Çölgeçen Modernleşme süreciyle birlikte meydana gelen göç, kentleşme, tıp ve teknoloji alanındaki yenilikler, kadınların istihdam piyasasında daha yoğun yer almaları, doğum oranlarının azalması ve yaşam süresinin uzaması gibi gelişmelerle insan yaşamının doğal bir dönemi olan yaşlılık, bireysel ve kültürel boyutlarından daha çok sosyoekonomik ve demografik boyutlarıyla gündeme gelen sosyolojik bir olgu hâlini almıştır. Artan yaşlı nüfusa paralel olarak yaşanan toplumsal değişim süreci, geleneksel yaşlılık algısını dönüştürdüğü gibi yaşlıların ihtiyaç duyduğu bakım, sağlık ve sosyal hizmet alanlarını da farklılaştırmıştır. Aynı şekilde ailenin, geleneksel destek ve refah sağlayıcılık rolünün giderek zayıflaması, yoksulluk, yalnızlık ve artan yaşlılık dönemi hastalıkları yaşlılara yönelik kurumsal ve modern bakım-destek mekanizmalarına daha fazla ihtiyaç duyulmasını beraberinde getirmiştir. Bu süreçte, daha çok sosyoekonomik ve tıbbi yönleriyle ön plana çıkan yaşlılık olgusu bireyin yaşlanmasından çok toplumun yaşlanması ekseninde “sosyal bir sorun” olarak algılanmaya başlamıştır.
Bu bağlamda toplumsal değişme ve modernleşmeyle birlikte yaşlılığın geçirmiş olduğu dönüşümü daha iyi anlamak adına yaşlılık olgusunu sağlık, bakım ve sosyal hizmetler perspektifinden sosyolojik bir düzlemde ele alan bu kitabın yaşlı bakım, gerontoloji, sosyal hizmet ve sosyoloji başta olmak üzere farklı disiplinlerden yaşlılık konusuna ilgi duyan akademisyenlere, öğrencilere ve alanda çalışan uzmanlara faydalı olması umulmaktadır.

Abdulkadir Yıldız, Deniz Say Şahin, Fatma Başalan İz, Fatma Hastaoğlu, Ferdi Başkurt, Gökhan Kurt, Gülüşan Özgün Başıbüyük, Hasan H. Başıbüyük, Hatice Oğuz Özgür, Işıl Kalaycı, İbrahim Eroğlu, İbrahim Kaygusuz, Meral Timurturkan, Mert Usta, Metin Özkul, Meyrem Tuna Uysal, Özge Kutlu, Özlem Özgür, Saadet Tiryaki, Sevinç Sütlü, Ümit Akca Yaşlı bireylere yönelik istismar ve ihmal davranışı, toplumun tüm sosyal ve ekonomik düzeylerinde yaygın olarak görülmektedir. Yaşlı istismarı; ahlak, ideoloji, kültürel durum, eğitim özellikleri ve günlük yaşam deneyimleriyle şekillenebilen, tıbbi, sosyal, kültürel, ekonomik, yasal ve etik bir sorundur. Yaşlı istismar vakalarında mağdurların güvenliğini sağlamak, failleri eylemlerinden sorumlu tutmak, konuyla ilgili politika geliştirmek için disiplinler arası çalışmaya ihtiyaç vardır.
Bu kitap, multidisipliner bir anlayıştan hareketle yaşlı istismar ve ihmali kuramları, demografik özellikleri, istismarın biyolojik temelleri, beden politikaları, toplumsal cinsiyet eşitsizliği, engellilik gibi konu başlıkları ile olguyu ortaya koymakta; istismarın medyadaki görünümlerini, etik ve yasal süreçlerini, sağlık üzerine olan etkilerini tartışmakta ve bilim insanları tarafından çözüm önerileri sunan yazıları bir araya getirmektedir.
“Yaşlı bireyler, kendilerini güvende hissedecekleri ortamlarda onurlu bir şekilde yaşamalı, istismar ve ihmalden korunmalıdır”.
Ayşegül Bayramoğlu, Ayşegül Savci, Ayşegül Unutkan, Bahar Çelik, Burcu Yüksel, Büşra Arık, Çiğdem Ökten, Deniz Akkaya, Derya Şayır, Didem Çevik, Dilek Doruk Kondakcı, Emel Cihan, Emel Elem, Emel Sezici, Emine Güdek Seferoğlu, Esra Karabulut, Figen Vural, Güller Şahin, Halime Uğur, Havva Gezgin Yazıcı, İmran Boylu Gülek, Kevser Karacabay, Lütfiye Akkurt, Melike Ertem, Mustafa Karataş, Nalan Bostan Akmeşe, Nigar Çelik, Sercan Mansuroğlu, Sevinç Tüysüz, Sultan Güçlü, Veli Şahnalı İletişim, her türlü insan ilişkisinin kalbinde yer alan, yaşamın vazgeçilmez bir parçasıdır. Her birey onur ve saygı ile muamele görmeyi hak etmektedir. Bu gerçekten hareketle ortaya çıkan terapötik iletişim, sağlık hizmetlerinin sunum/kalitesini yükseltmede ve hasta/danışan memnuniyetini artırmada kullanılabilecek kişisel alan, mahremiyet, gizlilik ve güven ortamının sağlandığı, bilginin şefkatle buluştuğu, etkili ve empatik bir iletişim yöntemidir. Sağlık profesyonellerinin hasta/danışanlarını değerlendirirken hasta/danışan ve yakınları ile nasıl iletişim kurmaları gerektiğini bilmeleri; iletişim kurdukları bireylerin de kendilerine ait değerleri ve duyguları olan birer insan olduğunun farkına varabilmeleri açısından çok önemlidir. Bu kitap, sağlık profesyonellerinin ve geleceğin sağlık çalışanları olan öğrencilerin hasta/danışanlarına bütüncül bakış açısı ile yaklaşarak terapötik iletişim becerilerini geliştirmeleri için rehber olacaktır.
Abdulaziz Yılmaz İNSANIN YAŞAMI NE ZAMAN SON BULUR?
Tiyatro sanatçısı yaşlı bir danışanımla aramızda geçen şu diyalog bu kitabın da çıkış hikâyesini anlatıyor:
-Merhaba, hoş geldiniz efendim.
-Merhaba doktor, hoş bulduk.
-Nasılsınız?
-Ölmüş bir adam olarak yaşıyorum doktor.
-Efendim Allah sağlıklı ömürler versin, niçin ölmüş bir insan olduğunuzu düşünüyorsunuz?
-İnsan yaşamı ne zaman son bulur doktor?
-Son nefesini verdiği zamandır herhâlde.
-Hayır doktor, hayır! İnsan yaşamı yapacak bir şeyi kalmadığı zaman son bulur. İşte ben ruhsal olarak yaşadıklarımdan dolayı üretemez hâle geldim ve ben üretemediğim günü yaşamamış sayarım; bu da benim için ölüm demektir.
İşte bu kitap, tıpkı bu diyalogdaki gibi ruh sağlığı ile sağlıklı yaşama ve yaşlanma arasındaki ilişkiyi ele alıyor. Yaşının elverdiği ölçüde üreten, yaşadığı topluma değer katmaya gayret eden ve bir hayat amacı için mücadele eden aktif yaşlıların sağlıklı bir şekilde yaş alacaklarını ve kendilerini ruhsal olarak daima daha iyi hissedeceklerini örneklerle dile getiriyor. Ruhsal iyiliği muhafaza eden aktif insanların sağlıklı yaşlanacağını anlatıyor. Onun için “Aktif yaşa genç kal!” diyor.
Yunus Ayyıldız Yaşlılık dönemi, bireyin fizyolojik, bedensel, zihinsel, sosyal kronolojik ve ekonomik açıdan birçok değişimin yaşandığı dönemdir. Yaşlanma, tüm canlılara özgü ortak yaşam dönemidir. Yaşlılık dönemi, insanın hayatının doğal bir evresidir. Yaşlılık, kayıp ve değişimlerin en yoğun olduğu gelişim dönemidir. Bu dönemde özellikle bakıma muhtaçlığın ortaya çıkması ile yaşlı bireyler yaşlı bakım kurumlarından yararlanmaktadır. Sosyal, kültürel ve ekonomik gelişmelerle birlikte çekirdek aileye geçiş, kadının çalışması, yaşlıların artık daha fazla kurum altında bakılmasına sebep olmuştur. Yaşlılar, daha çok yalnızlıktan ve aileleri tarafından ihmal edilmelerinden dolayı huzurevi yaşamını seçmeye zorlanmaktadırlar. Yaşlanmaya, eşin ölümüne, azalan gelir, artan sağlık sorunları gibi yaşlılığın getirdiği gelişim görevlerine uyum gibi yaşlı bakım kurumlarına yatışı yapılan bireylerde bu kurumlara uyum sağlama da bir ge-lişim görevidir. Bu uyumu destekleyen uygulamalar (eğitimler) yaşlılarımızın daha kaliteli bir yaşama adım atmaları için gereklidir. Yaşlı bakım kurumuna yatışı yapılan yaşlıların uyum sağlama becerileri, bu becerileri geliştirmek için verilen eğitimin uyum sağlamayı kolaylaştırıp kolaylaştırmadığının incelenmesinin bu kurumlara yerleşen yaşlılarımız için önleyici bir görev üstleneceğini düşünüyoruz. Ayrıca yaşlı bakım kurumlarına uyum sürecini desteklemek için “Uyum Becerileri Psiko Eğitim Programı” (YUBP) öneriyoruz. Son olarak da bu eğitimin uyum becerilerini geliştirmeye katkılarını tartışıyoruz.
Velittin Kalınkara Yaşlı dünyamız, demografik olarak da yaşlanmaya başlamıştır. Her ne kadar yaşlanma olgusu çoğunlukla gelişmiş ülkelerin sorunu olarak kabul edilse de artık gelişmiş ülkeler kadar gelişmekte olan ülkelerin de önemle üzerinde durması gereken bir konudur. Yirminci yüzyılın başlarından itibaren sanayileşme etkisi ile sağlık koşullarının iyileşmesi, doğurganlığın azalması ve yaşam kalitesinin yükselmesi sonucu yaşlı sayı ve oranında önemli artışlar olmuştur. Bu artış; aile ve toplum yaşamında hızlı ve önemli değişmelere neden olmuş, toplumsal kurumları, davranış ve değerleri değiştirmiş, yaşlının statüsünü ve fonksiyonlarını etkilemiştir. Bu süreçte aile yapısı ve toplumsal yapı değişirken ailenin ve kurumların hazır oluş durumları aynı yönde değişmemiştir. Yaşam koşullarının iyileşmesi uzun yaşamayı sağlarken uzun yaşamanın getirdiği ekonomik, toplumsal ve sağlıkla ilgili sorunlar genellikle göz ardı edilmiştir.
Bu kitap, bireylerin yaşlılık konusunda temel bilgilerle donanmaları ve sorunların çözümüne yönelik tavır geliştirmelerinde yararlı olacaktır. Özellikle sağlık ve sosyal alanlarda çalışan akademisyenler, alanda öğrenim gören öğrenciler ve konuya ilgi duyanlar için kaynak kitap olma özelliği taşımaktadır.
İsmail Tufan Yaşlıları da okutmak, aydınlatmak ve yaşlı eğitimini memleketi saran bir harekete dönüştürmek amacıyla Prof. Dr. İsmail Tufan tarafından 2016 yılında kurulan 60+Tazelenme Üniversitesi, ilk mezunlarını 2020 yılında vermiştir. Türkiye için yeni bir alanda yeni bir eğitim modeli ile sadece dört yılda yazılan bu başarı hikâyesinin tüm detaylarıyla anlatıldığı bu kitapta, 60+Tazelenme Üniversitesi; fayda teorisi çerçevesinde mercek altına alınmakta, ayrıca yaşlıların bakış açısından ölçülen performansının araştırma bulguları da ortaya konulmaktadır. Felsefesi “yaşama refakat eden eğitim” olan 60+Tazelenme Üniversitesi fikrinin doğuşundan kuruluşuna ve bugüne erişmesine kadar olan tarihsel gelişiminin anlatıldığı kitap, kolay anlaşılan üslubuyla dikkat çekmekte ve gerontoloji alanına değerli bir katkı yapmaktadır.
Koray Akkuş Yalnızlık, hemen herkesin hayatının bir döneminde deneyimlediği oldukça acı verici bir yaşantıdır. Bu nedenle filozoflar, edebiyatçılar, sanatçılar ve bilim insanları, uzun yıllardır yalnızlık üzerine eserler vermektedir. Fakat ülkemizde yalnızlığı psikoloji bilimi açısından ele alan çalışmalar oldukça az sayıdadır. Bu kitap, yalnızlık konusundaki bu boşluğu doldurmaya yönelik bir çabanın ürünüdür. Ruh sağlığı alanında yapılan güncel araştırmaların sonuçlarını, önemli kuramcıların yalnızlık konusundaki fikirlerini, yazarın uzun yıllara dayanan psikoterapi çalışmalarında danışanlarından öğrendiklerini sade ve anlaşılır bir anlatımla bir araya getiren kitabın, konuya ilgi duyan okuyucuya yararlı olması umut edilmektedir.
H. Eylem Kaya 21. yüzyıl eğitim politikaları, yeni liberal küreselleşme ideolojisinin hâkim kıldığı sürdürülebilir rekabet eğiliminin etkisi altındadır. Söz konusu eğilim ile eğitim, özel tüketimi gerektiren bir yatırım aracı olarak değerlendirilmekte, böylesi yatırımı ise ancak sermayeye sahip bir kısım zümre gerçekleştirebileceğinden, eğitim yoluyla eşitsizliklerin giderilmesi bir yana, mevcut eşitsizliklere yenileri eklenmektedir. Bu koşullar altında en temel ve insani hak olan eğitimin gerek ulusal gerekse uluslararası ölçekte öğrenme kavramıyla ifade edilerek alınıp satılabilen bir metaya, eğitim hizmetinin ise kamunun yükümlülüğünden çıkartılarak piyasa ekseninde bireyin omuzlarına yüklenen bir sorumluluğa dönüştürüldüğü görülmektedir. Dolayısıyla, toplumsal adalet ve olanak eşitliğini gözeten metalaşmamış bir eğitim dizgesi içerisinde, “toplum için toplum ile yaşam boyu ve yaşam merkezli” bir eğitim anlayışını yerleştirmek hedeflenmeli; sermaye değil, insan odaklı yeni eğitim politikaları oluşturulmalıdır.
Gülten Arslantürk Yaşlanmaya dair üretilen her söylem, içinde bulunulan toplumsal yapıya dair ipuçları barındırmaktadır. Biyomedikal paradigma, yaşam seyrini bilimsel bir çerçeve ile yaş evrelerine bölerken birey de yaşlanma sürecini hem normatif hem de performatif bir mücadele alanı deneyimler. Dolayısıyla “Her şeyin bir yaşı vardır.” söylemi yaygınlaşır. Her birey yaşamın gerektirdiğini “zamanında” yapabilmek için zamanla kavga eder, zamanla barışır, zamana meydan okur ve zamanla yaşlanır. Zaman ile yaşlanır…
Gündelik hayata içkin olan bu deyim, esasında zamanın ve yaşamın biyopolitik bir eksende açıklanmasını gerektiren neoliberal yönetimsellik ile iç içedir. Bu yönde gelişen beklenti, yaşlanma sürecine yönelik bir çeşit “kırılganlık” nosyonunun oluşmasına neden olur. Zira “makul” yaşlanma pratikleri hem sosyal politikalar aracılığıyla hem de bilimsel alanda yaşanan gelişmelerle çerçevelenir. Bu nedenle bu çalışma sadece “yaşlı birey”i değil biyolojik olarak yaşlanmaya yazgılı her bireyin yeri geldiğinde “bir istisna hâli” olarak yaşlanmaya meydan okuma zorunluluğunu medya üzerinden tartışmaya açmaktadır.
Joan T. Erber Dünya genelindeki pek çok ülkede yaşlı nüfusa sunulan sağlık hizmetleri iyileştikçe, bizler giderek büyümekte olan bu grupla ilgili birçok konudaki anlayışımızı derinleştirmek ve genişletmek zorundayız. Bu anahtar kitap, ilgili disiplinlerden pek çok öğrenci için çok çeşitli konuları kapsayan, ulaşılabilir bir temel ders kitabı niteliğindedir.
Yaşlı bireylerin demografik özelliklerinin sunulmasıyla başlayan kitap, yetişkin gelişimi ve yaşlanma çalışmalarıyla ilgili kuramsal yaklaşımların ardından sağlık, duyum, algı, bellek, zekâ, sosyal etkileşimler, istihdam ve emeklilik ve akıl sağlığı gibi temel konularda detaylı bilgi vermektedir. Daha önceki baskılarda olduğu gibi her bölüm, ileri yetişkinlerle ilgili gerçek hayattan örnekler sunan bağlamla ilişkili ve güncellenmiş örnekli anlatımlarla başlamaktadır. Anahtar noktalar ve konular sınıf içi tartışmalara temel olması açısından öne çıkarılırken, özel kutucuklar, araştırma uygulamaları ve şimdilerdeki yaklaşımlarımızla ilgili bilgiler vermektedir.
Bu kitap, insanın yaşlanma sürecinin içyüzünün anlaşılmasını ve kuramsal olarak yorumlanmasını sağlamaktadır.
Aybike Bahçeli, Ayşenur Güvenir, Canan Karadaş, Dilek Efe Arslan, Dilek Yıldırım Gürkan, Erdinç Kalaycı, Esin Cerit, Esra Erdoğan, Eylem Yalman, Funda Tosun Güleroğlu, Gamze Yalçınkaya Çolak, Gökçen Aydın Akbuğa, Gülseren Maraş, Habibullah Akıncı, İbrahim Doğan, Muhammet Fevzi Polat, Sevim Çimke, Sevinç Polat, Sevinç Polat, Yurdagül Günaydın Yaşlanma ve yaşamaya dair birçok ipucu içeren bu kılavuz, alanında uzman araştırmacıların bilgi ve birikimleri ışığında, yaşam boyu öğrenme pratiğinize destek olmak amacıyla hazırlandı. Yaşlanmanın Gücü: Aktif Bir Yaşam Rehberi ile yolculuğunuzun bilimsel yönlerini yeniden keşfederken günlük rutininize keyifli fiziksel aktiviteleri eklemeyi, sağlıklı beslenme seçimleri yapmayı, fiziksel ve ruhsal sağlığınızı güçlendirmeyi, anlamlı ilişkiler kurmayı ve olumlu bir bakış açısı geliştirmeyi deneyimleyebilirsiniz.
Salih Yaşar Özden İnsanın, doğum gibi kaçınılmaz olarak yaşlanacağı ancak yaşlılık hakkında yeterli bilgiye sahip olmadığı da bilinen bir gerçektir. Her canlı gibi insanoğlu da bu dönemi yaşayacaktır. Bu dönemi iyi yaşayabilmek için de yeterli bilgiye ihtiyaç vardır. Dünyamızın saçları gittikçe ağarmaktadır. Dolayısıyla ileri yaşlara ulaşanların sayısı da gittikçe artmaktadır. İşte bu kitapta yaşlılığın tarifi, sağlıklı ve iyi yaşlanmanın nasıl olabileceği, yaşlı insanların çalışma hayatları, cinsel hayatları, aile fertleri ve torunları ile sağlıklı ilişkilerin nasıl kurulacağı gibi konularda bilgiler bulacaksınız. Bununla birlikte yaşlılıkta rastlanılan bunama, Alzheimer gibi rahatsızlıklar konusunda yeni bilgilere sahip olacaksınız. Ayrıca yaşlıların mal mülk alıp satma, suç işleme gibi konularda hukuk ile ilişkileri hakkında bilgi edineceksiniz.
İsmail Tufan Prof. Dr. İsmail Tufan, gerontolojide geçirdiği yirmi beş yıllık tecrübesini ilk defa yaşlı bakım teknikerliği öğrenimi görenlere ve bu alanda çalışanlara sunuyor. Yaşlılıkta bakıma muhtaçlığı biyofiziksel sorun alanından alıp yaşam dünyası içinde değerlendiriyor. İnsanın sorgulamadan kabullendiği, insanı kendine çeken nitelikleriyle değerlendirdiği yaşam dünyasını, istenmeyen tarzla değişime uğratan bakıma muhtaçlığı, “yaşlı bakım hizmeti” açısından tanımlayarak sağlık bakımı hizmetlerinden ayırıyor. Bakıma muhtaçlığın yaşlılıkta yaşam dünyasına etkilerini öne çıkarırken yaşam dünyasının insandan bağımsız olduğunun altını çiziyor. Yaşlı bakım hizmetlerinde “bütünsel insan imgesi”ni odak noktaya yerleştiriyor ve “bütüncül insanlık” dediği bakım felsefesi ile yaşlı bakım teknikerlerine yeni perspektifler açarak mesleklerinde bunlardan yararlanmanın yollarını gösteriyor.
Birgül Akdaş, Deniz Say Şahin, Dilara Genç Demirağ, Mümin Polat, Nadide Hülya Temizer, Orkun Temizer, Özge Kutlu, Sevinç Sökel, Sevinç Sütlü, Süleyman Faki, Utku Tapan Sağlığın korunması, tanı ve tıbbi tedavi alanındaki gelişmelerin sonucu olarak günümüzde daha fazla insan, her zamankinden daha uzun süre hayatta kalabilmektedir. Alınan yaş arttıkça kronik hastalık riski de artmaktadır. Biyolojik yaşlanma ile birlikte rezerv kapasitenin azalmasına bağlı olarak organlar ve organ sistemleri strese karşı daha hassas hâle gelmektedir. Bu kitapta yaşlanma biyolojisi açıklandıktan sonra yaşla birlikte sıklığı artan kalp damar hastalıkları, diyabet, solunum sistemi hastalıkları, ağız diş sağlığı problemleri, kanser gibi kronik hastalıklar, enfeksiyon hastalıkları ile yaşa özel menopoz ve ileri yaşta bağımlılık olguları gözden geçirilerek yaşlı bireylere sunulan sağlık hizmetleri geriontoloji/geriatri penceresinden tartışılmıştır.
Deniz Dereli, Deniz Say Şahin, Dilara Genç Demirağ, Gülsüm Korkut, Işıl Kalaycı, Mehtap Pekesen, Merve Yılmaz, Özge Kutlu Dönmez, Sevinç Sütlü, Şengül Akdeniz Toplumun ve devletlerin yaşlanmanın tüm boyutları ve getirilerine karşı hazırlıklı olmaları gerekmektedir. Aksi takdirde bu değişim sürecinin başarılı yönetilebilmesi mümkün görünmemektedir. Gerontoloji alanında çalışan akademisyen ve meslek mensuplarının yaşlıya ilişkin tüm parametreleri tanımlama, tartışma, geliştirme ve paylaşma sorumluluğu olduğu düşünülmektedir. Gerontoloji serisi kapsamında alandan uzman yazarlarca hazırlanan Yaşlı Sağlığı kitabında; yaşlıların sadece hastalıkları değil sağlıklı kalmalarına yönelik bütüncül süreç işlenmiştir.
Abdullah Beyhan, Aslı Çayan, Aynur Kaynar Şimşek, Ayşe Ergün, Ayşe Kabuk, Ayşe Sezer Balcı, Ayşegül Kahraman, Berna Dincer Hekim, Cemile Savcı, Demet İnangil, Derya Emre Yavuz, Elif Aşık, Elif Bülbül, Elif Dönmez, Esra Albal, Fatma Nevin Şişman, Gülcan Kar Şen, Gülten Okuroğlu, Hatice Gülsoy, Hatice Karabuğa Yakar, İlknur Dolu, Kadriye Uzun, Merve Kolcu, Nadire Ercan Toptaner, Necmettin Çiftci, Nermin Eroğlu, Nesrin Arslan, Nesrin İlhan, Nurcan Kolaç, Özden Erdem, Özgün Ergitürk, Pelin Palas Karaca, Perihan Sarı, Saime Erol, Seçil Duran, Seda Dülcek, Serap Çifçili, Sevde Aksu, Sevil Albayrak, Tuğba Karan, Ulaş Can Kolaç, Yasemin Gümüş Şekerci, Zahide Aksoy, Zehra Gürsoy, Zülfünaz Özer Tüm dünyada ve ülkemizde nüfus içindeki payı her geçen gün artan yaşlı bireylerin sağlık bakımının kalitesi ve etkinliğinin artırılması bir zorunluluktur. Yaşlı Sağlı Hemşireliği kitabı, sadece hemşireler için değil yaşlı sağlığına hizmet veren tüm interdisipliner ekip üyeleri için her zaman el altında bulunduracakları rehber kitap niteliğindedir. Kitap, güncel literatür doğrultusunda yazılmış sağlığın geliştirilmesi, korunması ve sık görülen sağlık sorunlarına yönelik sekiz ünite ve otuz altı bölümden oluşmaktadır. Kitapta yer alan her bir ünitenin her bölümü; son araştırmalar, vaka örnekleri, kanıta dayalı rehberler ve protokoller çerçevesinde, alanında uzman kişiler tarafından yazılmıştır. Her konuya özgü vaka ve bakım planı örnekleri sunulmuştur. Ön lisans, lisans, yüksek lisans ve doktora programlarına uygun olan kitap, aynı zamanda birinci basamak sağlık çalışanları, geriatri kliniklerinde çalışanlar, huzurevleri, yaşlı bakım merkezlerinde çalışanları için temel bir kaynak olarak kullanılabilir.
Aslı Gözde Akış, Aykut Can Demirel, Burhan Budak, Canan Büyükaşık Çolak, Ercan Bakır, Fatma Ceyda Baş, Fereşteh Asayesh, Fereşteh Asayesh, Fulya Şenay Avcı, Hüseyin Batman, İlknur Beyaz Özbey, Mehmet Efe, Müjdat Avcı, Nilüfer Korkmaz Yaylagül, Nusrettin Yılmaz, Rumeysa Ceylan, Sait Gülsoy, Sümeyra Mihrap İlter, Temel Kalafat, Zeynep Tekin Babuç Yaşlılara Yönelik Yaş Ayrımcılığı: Çok Boyutlu Bir Bakış isimli bu kitap, tüm yaş gruplarına yönelik ortaya çıkabilen ancak toplumda en yaygın olarak yaşlı bireyleri etkileyen yaş ayrımcılığı olgusunu, çok disiplinli bir bakış açısıyla ele almaktadır. Yaşlı bireylerin birçok alanda karşı karşıya kaldıkları yaş ayrımcılığı ve yaşa dayalı ön yargılar, onların yaşamını, birçok yönden etkilemekte ve sınırlandırmaktadır. Kitap içeriğinde, yaşlı bireylerin deneyimlediği yaşa dayalı ayrımcılık olgusu, medyadan eğitime, sağlıktan çalışma yaşamına farklı boyutları ile incelenmektedir.
Küresel yaşlanma olgusu ile birlikte yaşlılık ve yaşlanma sürecine duyulan ilgi, giderek artmaktadır. Psikoloji, sosyoloji, gerontoloji ve sosyal hizmet gibi çok çeşitli disiplinlerin bakış açıları ile ortaya konan bu kitap, yaşlılık alanına ilgi duyan tüm okuyucular için önemli bir kaynak niteliğindedir.
Pelin Suzan Işıkoğlu Demografik dönüşümün bir sonucu olarak nüfusun hızla yaşlanması, yaşlılığa olan ilgiyi ve yaşlılık ile ilişkili sorunlara farkındalığı giderek artırmıştır. Bu kapsamda önemli sosyal sorunlardan biri ise yaşlıların yaşam kalitelerini ve refahını olumsuz yönde etkileyen sosyal dışlanmadır. Nitekim yaşlılar, çeşitli sebeplerle toplumsal yaşamın birçok alanında sosyal dışlanma riski ile karşı karşıya kalmaktadır. Öte yandan yaşlılar arasında gerek ekonomik, sosyal, kültürel sermayeleri ve sosyodemografik özellikleri gerekse de yaşadıkları kentsel ve kırsal mekân itibariyle bir çeşitlilik söz konusudur. Bu durum ise yaşlıların genel olarak yaşam deneyimlerini biçimlendirmekte ve sosyal dışlanma algılarını da etkilemektedir.
Bu kitapta, yaşlıların sosyal dışlanma algıları birçok farklı boyutta ele alınmakla birlikte yaşlıların sosyal dışlanma algılarında etkili faktörler, “yaşanılan mekânın” rolü ve mekânsal bağlamda kentsel ve kırsal yaşlıların sosyal dışlanma algıları karşılaştırmalı olarak değerlendirilmektedir. Yaşlılık, sosyal dışlanma ve mekân olgularını bütüncül bir bakış açısıyla sosyolojik bir perspektiften inceleyen bu çalışma gerek kapsamlı teorik çerçevesi gerekse yaşlıların bakış açısından sunduğu bulgular ile özgün bir kaynak kitap niteliği taşımaktadır. Bu itibarla özellikle yaşlılık alanında çalışan akademisyenler ve lisansüstü öğrenciler olmak üzere, konuya ilgi duyanlar için faydalı bir kaynak olacağı düşünülmektedir.
Burçin Çolak, Deha Onar, Erguvan Tuğba Özel Kızıl, Gülbahar Baştuğ, Koray Yarız, Sevinç Kırıcı, Zehra Uçar Hasanlı Bu kitapta yaşlılık psikolojisi alanındaki kavramlar güncel araştırma, kuramlar ve uygulamalar kapsamında ele alınmaktadır. Bu kitap, üzerinde durulması gereken temel konuları kapsayan dokuz bölümden oluşmaktadır. Ülkemizde henüz çok yeni bir alan olan yaşlılık psikolojisi (geropsikoloji) alanında yazılmış özgün kitap sayısı oldukça azdır. Klinik deneyimi olan akademisyenler tarafından titizlikle hazırlanmış bu kitabın tıp, psikoloji, psikolojik danışmanlık ve rehberlik, hemşirelik, yaşlılık bakım programı ve diğer sağlık alanlarında eğitim gören öğrencilere, çalışanlara ve alana ilgi duyan herkese kaynak kitap olarak yararlı olmasını temenni ediyoruz.
Abdullah Dağcı Yaşlanmanın boyutlarından birisi de maneviyattır ve akademik dünyada maneviyatın önemine ilişkin farkındalıklar her geçen gün artmaktadır. Çünkü maneviyat, bireyin ihtiyaçlar hiyerarşisinde önemli bir yere sahiptir ve yaşamın her döneminde işlevsel bir başa çıkma kaynağıdır. Bu nedenle birçok sorunla mücadele eden yaşlının maneviyatı güçlendirilirse, bu sorunlarla daha kolay baş edebilir. Ayrıca bütüncül bir bakış açısı benimsenerek -özellikle gerontoloji, geriatri, yaşlı bakımı, din psikolojisi ve manevi danışmanlık alanlarında- yaşlıların manevi gereksinimlerinin belirlenmesi ve bu gereksinimleri karşılamaya yönelik müdahaleli çalışmaların yapılması bir ihtiyaçtır. Bu amaçla çalışmada şu sorulara cevaplar aranmıştır: “Yaşlıların en temel manevi gereksinimleri nelerdir? Bu gereksinimler hangi manevi bakım içerikleri ile karşılanabilir? Bu içerikte hangi temalara ve değerlere yer verilebilir? Dinî ve kültürel kaynaklardaki hangi ögeler, manevi bakım sürecinde kullanılabilir?”
Ahmet H. Dinçoğlu, Akın Süzer, Belgin Dilmen, Cansu Bekar, Dilek Kocabaş, E.Hilal Şener, Elçin Efteli, Feray Gençer Bingöl, Gülcihan Aybike Dilek Kart, Hakan Kocabaş, Handan Özdemir, Mahmut Ateş, Mümin Polat, Nevriye Ünal Süzer, Nihal Büker, Sıddıka Ersoy, Şevkinaz Konak Tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de yaşlı bireylerin oranında bir artış gözlenmektedir. Yaşlanma sürecinde bireyde meydana gelen fizyolojik, bilişsel, sosyal, ekonomik değişimler yaşlıların ihtiyaç duyduğu/duyacağı kamusal hizmetlerin de farklılaşması anlamına gelmektedir. Bu bağlamda yaşlılık döneminde artan sağlık sorunları ve kronik hastalıklar nedeniyle en sık kullanılan sağlık hizmetlerinin sunumunun organizasyonu ve işleyişi de ayrı bir önem kazanmaktadır. Yaşlılık dönemine özgü süreçlerin doğru bir şekilde kavranması, yaşlanma sürecinde bireyin farklılaşan ihtiyaçlarının göz önüne alınarak hizmet sunumun yapılması yaşlılık döneminin daha sağlıklı, bağımsız ve kaliteli yaşanmasını sağlayacaktır. Bu bağlamda farklı alanlarda bilimsel çalışmalar yapan bilim insanlarının değerli katkılarıyla yaşlılık dönemini ve bu dönemde ortaya çıkan sağlık sorunlarını ve bu sorunlara yönelik sunulan hizmetleri farklı mercekler ışığında ele alan yazıların alana katkı sağlayacağı umulmaktadır.
Aykut Aydın, Aylin Aydın Sayılan, Aylin Görgün Baran, Bilgin Kıray Vural, Çağdaş Demren, Davuthan Günaydın, Dilara Onur, Dilek Baybora, Dilek Hocaoğlu, Ebru Akbaş, Elçin Tezel, Erdi Ekren, Esra Serdar Tekeli, Fatma Arpacı, Füsun Kökalan Çımrın, Gönül İçli, Gülay Taşdemir Yiğitoğlu, Gülüşan Özgün Başıbüyük, Hasan Hüseyin Başıbüyük, Işıl Kalaycı, Meryem Salman, Mine Gözübüyük Tamer, Murat Şentürk, Mükerrem Arslan, Nesrin Çunkuş, Nilüfer Korkmaz Yaylagül, Özlem Körükçü, Reyyan Beyza Büyükgümüş, Şeyda Koçak Kurt, Tülay Zorlu, Velittin Kalınkara Yirmi birinci yüzyılda, dünya tarihinde hiçbir zaman gerçekleşmeyen demografik bir değişim yaşanıyor ve hiçbir ülke bu kapsamın dışında değil. Yaşam beklentisini arttırmak ve doğum oranlarını düşürmek modern bilim ve sağlık hizmetlerinde büyük başarılar olarak kabul edilirken, gelecek nesiller üzerindeki önemli etkileri fazla dikkate alınmıyor. Ne kadar uzun yaşarsak yaşayalım, çalışma yaşamı sona erdiğinde bireylerin refahını garanti etmek için her ülkenin sosyal ve ekonomik kurumlarını yeniden düşünmesi ve yapılandırması gerekli hâle gelir. Toplumların yaşlanması, ekonomik büyümeyi ve ailelerin sürdürülebilirliğini, devletlerin ve toplumların yaşlı bireylere kaynak sağlama becerisini ve uluslararası ilişkileri de içeren diğer birçok konuyu etkileyebilir. Bilimsel kanıtlara karşın, nüfus yaşlanmasının önemi ve küresel etkileri henüz tam olarak anlaşılmamıştır. Yalnızca küresel yaşlanma sorunları hakkında değil, aynı zamanda yaşlanan bir dünyanın zorluklarına ve fırsatlarına yanıt vermemize yardımcı olacak titiz uluslararası bilimsel araştırma ve politika diyaloğunun önemi konusunda da farkındalık yaratmaya ihtiyaç vardır.
Bu kitap, yaşlanan nüfusun ekonomi, toplum, aile ve çevre üzerindeki etkisinin bir resmini çizmektedir. Yirmi bölümden oluşan ve 32 yazarın katkıda bulunduğu bu kitabın çalışma yaşamı, ekonomi, aile, iletişim, yakın çevre düzenlemesi ve davranışsal konular hakkında diyaloğu, uluslararası çalışmaları ve evrensel insan deneyimini ele almanın en iyi yollarını belirlemede sizleri teşvik edeceğini umuyoruz. Kendi geleceğimizi, dünya toplumlarının ve ülkemizin yaşlanmasını ve yaşlılık politikalarını planlamada bilim insanlarının ve toplumdaki her üyenin bu önerilerden ve deneyimlerden ilham alacağına inanıyoruz.
Çiğdem Canatan, Ayşe Sezen Serpen “İyiyiz, hayat yaşamaya değiyormuş, çok da güzel oluyormuş, mücadeleye devam... Şimdiden sonra biz çift olarak günümüzü geçireceğiz.” Erkek Salkım Söğüt Ağacı
“Geçmişte tek bir güzel anım yok, artık olsun istiyorum.” Kadın Hurma Ağacı
“Hayatımın geri kalan kısmında beyaz sayfa açalım.” Erkek Hurma Ağacı
“Huzurlu, sakin bir yaşamda kilometreyi doldurmak istiyorum.” Salkım Söğüt Ağacı
“Beyaz saçlı, naif bir yaşlılık istiyorum.” Erkek Ihlamur Ağacı
Yaşlılıkta Çift İlişkisi: Aile Odaklı Sosyal Hizmet Müdahalesi isimli bu kitap, yaşlı bireylerin çift ilişkilerini güçlendirmek ve yaşam kalitelerini artırmak için etkili bir yaklaşım olan aile odaklı sosyal hizmet müdahalesini ele almaktadır. Kitapta, yaşlılık döneminde bireylerin ve çiftlerin karşılaştıkları zorluklar ve bu dönemdeki destek ihtiyaçları göz önünde bulundurularak yaşlı bireylerin ve ailelerin yaşam deneyimlerine nasıl katkıda bulunabileceği incelenmektedir. Aile odaklı sosyal hizmet müdahalesinin temel ilkelerini ve uygulama yöntemlerini açıklarken planlı sosyal hizmet müdahalesi kapsamında 8 çift ile gerçekleştirilen 58 aile görüşmesinin detaylı analizi ve yorumlanması aktarılmıştır.
Her aile kendi ailesini temsil eden bir ağaç seçmiş ve bu ağaç üzerinden ailesinin güçlü yönlerini ve özelliklerini açıklamıştır. Araştırmada; kendi seçimleri ile bahsedilen ailelerin isimleri Gül Ağacı, Ihlamur Ağacı, Hurma Ağacı, Salkım Söğüt Ağacı, Çınar Ağacı, Nar Ağacı, Mavi Çam Ağacı ve Meşe Ağacı'dır.
Yaşlı bireylerin yaşam kalitelerini artırmanın bir yolu olarak çift ilişkilerini güçlendirmek için aile odaklı sosyal hizmet müdahalesinin öneminin vurgulandığı bu çalışmanın, hem akademisyenler hem de uygulayıcılar için değerli bir kaynak olması ve yaşlı çiftlere odaklanan daha fazla araştırma ve müdahaleye ilham vermesi umuduyla…


Aslı Kılavuz, F. Sıla Ayan, Fatma Özge Kayhan Koçak, Melis Öztürk, Özlem Kuman Tunçel, Selahattin Fehmi Akçiçek Yaşlı nüfusun dünyada ve ülkemizdeki hızlı artışı nedeniyle depresyonla ilişkili birçok faktörün yönetilmesi ve koruyucu imkânların sağlanabilmesi artışı nedeniyle oldukça önemlidir. Yaşlılık döneminde sık rastlanan ve çoğu zaman başka hastalıklarla karıştırılan ileri yaş depresyonu, düşünülenin aksine normal yaşlanmanın bir parçası değildir. İleri yaş depresyonu; komorbiditeler, yaşam kalitesinde azalma, sosyal ve fiziksel fonksiyon bozukluğu, sağlık kaynaklarının aşırı kullanımı ve artan mortalite (intihar dahil) ile ilişkili ciddi bir sağlık sorunudur. Depresyonun müdahale sürecinde yaşlı bireyin, birden fazla disiplinin iş birliği ile değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu kitapta; Gerontoloji, Geriatri, Psikoloji ve Psikiyatri bilimlerinin ileri yaş depresyonunu saptama ve değerlendirme yöntemlerine, önleyici ve terapötik yaklaşımlarına yer verilmektedir.