Felsefe Gurubu Öğretmenliği \ 1-1
Süleyman Hayri Bolay Bu kitapta, Sultan Alparslan Devri’nden Osmanlı’ya kısa yolculuklar, daha doğrusu gezintiler yapılmaktadır. Gezinti olduğu için bütün düşünürlerimiz tek tek ziyaret edilememekte, duruma ve şartlara göre bazen kısa bazen de uzun sayılabilecek ziyaretlerde bulunulmaktadır.
Bu kitap; fikir mirasımız hakkında muhtelif zamanlarda ve muhtelif yerlerde sunulan tebliğlerden, araştırma makalelerinden ve bazı kongrelerde, panellerde yapılan konuşma ve müzakere metinlerinden teşekkül eden yazıların dergi sayfalarında kalmasını önleyip taliplilerine derli toplu olarak sunulabilmek amacıyla oluşturuldu. Ayrıca bu yazılar, Türk düşüncesinin başlangıçtan günümüze ve bütün Türk dünyası ile birlikte bir bütün teşkil ettiğini, bu bütünün ve parçalarının iyi kavranması için gözlüklerin ve zihinlerin değiştirilmesi gerektiğini ifade edebilmek gayesiyle bir araya getirildi. Bu maksatlar temin edilebilirse hem bu zengin muhtevalı fikir tarihimizden günümüze ve yarınımıza mühim yansımalar olacak, önümüz aydınlanacak hem de yeni nesillerin eziklikten ve birtakım menfi duygulardan kurtulmalarına katkıda bulunulmuş ve gelecekteki düşünce hayatımızın şekillenmesinde; yeni, özgün düşüncelerinin üretilmesinde yönlendirici bir rol üstlenilmesine katkı sağlanmış olacaktır.
A. Pınar Vural, Ayhan Öztürk, Belma Doğan Güngen, Cem Gökçen, Fatih Dağdelen, Gülis Kavadar, İdris Kaya, İsmet Melek, Murat Güntel, Pınar Karadeniz, Selenay Yücel, Sevda Dolapçıoğlu Eğitim alanında yaşanan değişimlerin hızlı yükselişi, öğrenme konuları üzerinde farklı disiplin bakış açılarına ihtiyaç duyulmasını ortaya çıkarmıştır. Değişim; anne-baba ve eğitimcilerin bazı konularda çözüm yolu bulmak için zorlanmalarına neden olmuştur. Ayrıca öğretmenler pandemi döneminden sonra öğrenme sorunlarının farklılaştığı üzerine görüş bildirmektedir. Tüm bu ihtiyaçlardan dolayı bu kitapta, farklı disiplinlerden gönüllü birçok uzman, bir araya gelerek eğitim konuları üzerine çözüm önerilerini, görüşlerini ve tecrübelerini sunmuşlardır. Kitap, öğrenme konuları içerisinde en çok ihtiyaç duyulan konuların neler olduğu üzerine öğretmen ve öğrencilerden görüş alınarak oluşturulan başlıkları kapsamaktadır. Kitabın amacı, bu öğrenme konularını birden fazla uzman hekim ve eğitimcinin iş birliği ile değerlendirmektir. Ayrıca eğitim fakülteleri öğretmenlik uygulamaları dersi için fayda sağlayabileceği düşünülmektedir. Anne, baba ve eğitimcilerin iyi nesil yetiştirme gücünü artırmak üzere yazılan bu kitabın “çocuklara” fayda sağlaması dileğiyle...
Arzu Küçük, Asiye Şengül Avşar, Ayşe Çi̇ftçi, Demet Baran Bulut, Fazilet Taşdemir, Hakan Şevki Ayvacı, Hasan Bağ, Mehmet Küçük, Mehmet Küçük, Mustafa Sami Topçu, Ömür Kaya Kalkan, Serkan Sevim, Sinan Bülbül, Yılmaz Kara Bilgi üretmenin araçlarından biri olan bilimsel yöntemin kişi ve/veya kurumlar tarafından kabul edilebilmesi için büyük bir mücadele verilmiştir. Bugünlerdeki esas tartışma ise bilimsel yöntemin ne ölçüde işe yarar olduğuna değil 7'den 77'ye topluma nasıl öğretileceğine yöneliktir. Bu amaçla hem yurt içinde hem de yurt dışında çok sayıda yöntem kitabı yayımlanmıştır. Bu kitaplarda; kendilerini akademide konumlandıran yazarların, okuyucuyla empati kurarak işi kolaylaştırmak yerine öğreticilik rollerinin doğası uyarınca yöntem bilgisinin klasik sunumuna odaklandığı açıktır. Buna karşın 21. yy.'da bile toplumun büyük bir kısmının bilimsel yöntem hakkındaki bilgilerinin ve inançlarının sınırlı olması, işe koşulan eylem stratejilerinin -en azından yeterince- başarılı olmadığını ortaya koyar. Bu kitabın yazarları ise farklı olarak, okuyucuyla empati kurarak bilimsel araştırmanın tasarımından uygulanmasına, veri analizinden raporlanmasına kadar tüm süreç boyunca neler yapılacağından çok neler yapıldığını, kendi öğrenme yaşantılarına da atıf yaparak popüler bir dille açıklamaya çalışmışlardır. Dolayısıyla okuyucuya yalnızca bilimsel bir şeyler yapmasını söylemek yerine bunun nasıl yapılacağını açıkça göstermeyi ilke olarak benimsemişlerdir. Bu bağlamda farkı ilk bölümle birlikte hemen hissedilecek eser, bilimsel bir şeyler yapma hedefi olan çocuklardan yetişkinlere kadar önemli bir kitlenin bilimsel araştırma sürecine katılmasını kolaylaştıracaktır.
Ali Güngör, Celal Türer, Cemil Osmanoğlu, Hasan Meydan, Hümeyra Özturan, Macid Yılmaz, Muhammet Şevki Aydın, Safiye Kesgin, Umut Kaya Eğitim olgusuyla ilgili ahlaki meseleler üzerine düşünmenin tarihi oldukça eskidir. Gerek Batılı gerekse Doğulu düşünce çevrelerinde ahlak, siyaset, psikoloji, hukuk, felsefe vb. alanlarda yazılmış eserler incelenirse eğitim ve eğitimin ahlaki yönleri üzerine düşünmenin insanlıkla yaşıt kadim bir çaba olduğu daha iyi anlaşılacaktır. Bu çaba doğrultusunda eğitim-ahlak ilişkileri zaman zaman müstakil eserler düzeyinde ele alınmıştır. Bu tür eserlerde genel olarak eğitim adabı; özelde ise ilim, öğrenme, öğretme vb.nin değeri, öğretmen ve öğrencinin görev ve sorumlulukları, ulema-siyaset ilişkileri, ödül ve ceza, öğrenme adabı, velilere düşen görev ve sorumluluklar gibi özel alt temalar işlenmiştir. Hatta bu tür eserlerde soru sorma adabına varıncaya kadar birçok alt başlık bulmak mümkündür.
Eğitim-ahlak ilişkileri üzerine düşünme, günümüzde de gelişerek devam etmektedir. Bugün eğitimle ilgili ahlaki meseleler daha çok etik kavramı ekseninde işlenmektedir. Eğitim fakültelerinde "eğitimde ahlak ve etik" adlı derse yer verilmektedir. Adlandırma meselesi üzerinde düşünmeye devam etmekle birlikte, eğitimle ilgili ahlaki meselelerin eğitim gerçeğiyle öyle ya da böyle ilişkisi olan herkesin, her kesimin uzak duramayacağı hususlar olduğu açıktır. Bu çalışma; söz konusu hususların daha iyi anlaşılması, eğitimin etik boyutunun daha da iyileştirilmesi çabalarına katkı sağlamayı amaçlamaktadır.
Ekrem Ziya Duman Felsefe grubu eğitimi alanında son yıllarda yeni ve farklı bakış açıları ile yapılan çalışmalar dikkat çekmektedir. Bu tür çalışmaların eğitim öğretim ortamlarındaki uygulamaları çeşitlendirdiği ve zenginleştirdiği bilinmektedir. Aynı zamanda ilgili çalışmalar bu alanda çalışmak isteyen araştırmacılara çalışma alanı olarak yeni yollar açmaktadır. Dolayısıyla bu tür çalışmaların devamlılığının sağlanması daha da değerli hâle gelmektedir. “Felsefe Grubu Eğitimi Alanında Çalışmalar” kitabı hem bu devamlılığın sağlanmasına katkı sağlayacak hem de sonradan yapılacak çalışmalara ışık tutacak niteliktedir.
Kitapta; felsefe, sosyoloji, psikoloji ve mantık alanında çalışmalar yer almaktadır. Bu çalışmaların içerisinde WebQuest, resfebe gibi alan eğitiminde alternatif öğretim tekniği olarak kullanılabilecek örnekler yer almaktadır. Bununla birlikte kitapta ders kitaplarında yer alan değerlere dair tespitlerin ortaya konulduğu, ders kitaplarında belirli kavramların söylemleri üzerine içerik analizinin yapıldığı çalışmalara da yer verilmiştir. Türkiye'de mantık öğretimi üzerine yapılan çalışmaların analizi başlıklı çalışma ise bu konuda okuyucuya kapsamlı bir bakış açısı sunmaktadır. Eğitimde Sosyal Duygusal Gelişim: Yonca Modeli çalışması ise çocukların eğitim ortamında bütüncül olarak desteklenmesi gerektiğine yönelik bakış açısı sunmakla birlikte bu yönde yapılacak olan yeni çalışmalara temel oluşturma özelliğine sahiptir.
Aylin Arslan, Beyzanur Petek, Ekrem Ziya Duman, Özlem Küçükşabanoğlu, Beyhan Zabun Resim ve harflerin ilişkilendirilmesi ile oluşturulan resfebe oyunu; çözümleme, birleştirme, ilişkilendirme, anlamlandırma becerilerini geliştirerek farklı bakış açılarının zenginleşmesine ve esnek düşünmeye olanak sağlayan bir zekâ oyunudur.
Günümüzde hem günlük yaşamda hem de eğitim ortamlarında üst düzey düşünme becerilerinin işe koşulmasının önemi daha da artmıştır. Bu noktada resfebe oyunu, bireylerin üst düzey düşünme becerilerinin harekete geçirilmesine zemin oluşturucak özelliğe sahiptir. Resfebe oyunu ile ilgili genel kavramlardan oluşan çalışmalar oldukça fazladır. Son yıllarda eğitim ortamlarında belirli alanlarda resfebe çalışmalarının yapıldığı dikkati çekmektedir. Fakat bu kitap, felsefe grubu derslerindeki kavramların resfebe yolu ile öğretildiği ilk çalışma olma özelliği taşımaktadır. Böylece öğrenciler felsefe, sosyoloji, psikoloji ve mantık dersleri içerisinde yer alan kavramları oynayarak ve eğlenerek öğrenme fırsatı yakalayacaklardır. Bu bakımdan kitap, ortaöğretim öğrencilerine ve ilgili dersleri anlatan öğretmenlere hitap etmektedir. Üniversitelerde felsefe grubu öğretmenliği okuyan ve formasyon dersleri alan öğrenciler ile felsefe grubu derslerinin içeriklerindeki kavramları merak edip öğrenmek isteyen kişiler için de kitabın yararlı olacağı düşünülmektedir.
Kitabın birinci bölümünde temelde resfebenin ne olduğuna, kitaptaki resfebelerin nasıl okunması gerektiğine dair açıklamalar ve örnekler verilmiştir. Kitabın diğer bölümlerinde ortaöğretim felsefe, sosyoloji, psikoloji ve mantık derslerinin ünitelerindeki kavramlar için resfebe örnekleri yer almaktadır. Bu bölümlerde resfebelerdeki kavramların bulunmasının ardından boşluk doldurma ve eşleştirme sorularının tamamlanması beklenmektedir.
İlgi gösterenin bol olması dileğiyle...
Muhammet Sait Duran Felsefe, insanın anlam arayışının en mühim mecralarından birisidir. Bu nedenle felsefenin kökeni sorusu öncelikle insanın anlam arayışının kaynağının incelenmesini gerektirir. İnsanı, kendisi ve evren hakkında düşünmeye iten nedir? Bu soru bizi çok tanıdık bir duyguya götürür: Hayret…
Felsefe, medeniyet sürecinin bir parçasıdır ve bu nedenle ortaya çıkışı belirli yaşam koşullarına bağlıdır. Felsefe, nasıl bir sosyokültürel atmosferde ve hangi koşullarda ortaya çıkmıştır? Bu soru çerçevesinde felsefenin kültürel ve tarihî bağlama oturtulması gerekir.
Bununla beraber insani bir faaliyet olarak felsefe ne tarihte kalmış ne de salt dış etmenlerle izah edilebilecek bir olgudur. Felsefe, anlamaya çalışan bilincin eylemiyle var olur. Peki, felsefe yapma eyleminin ardında yatan saik nedir? İşte felsefenin özgünlüğü, bu sorunun cevabında yatar.
Bu eser, felsefenin kökeni meselesini çok boyutlu bir şekilde ele alarak felsefenin insan ve toplum hayatı için ne ifade ettiğinin ve sunduğu imkânların anlaşılmasına; sınırlarının ve diğer düşünce gelenekleri karşısındaki konumunun doğru şekilde belirlenmesine katkı sağlamayı amaçlamaktadır.
Ahmet Fidan, Ahmet Vedat Koçal, Ayşem Biriz Karaçay, Bekir Halhalli, Canan Şeyma Demir, Damla Mursül, Hatice Kübra Canpolat, İsa Uslu, Meltem Yıldırım Başoğlu Soğuk Savaş sonrasında totaliter rejimlerin liberal demokrasi ve serbest piyasa ekonomisi karşısında çözülüşleri ile yeni bir özgürlük çağı olarak sunulan neoliberalizmin, çok geçmeden içine girdiği derin ekonomik kriz, küresel ve sosyal eşitsizlik, işsizlik, kitlesel yoksulluk, yerel, bölgesel ve ülkeler arası çatışmalar, iklim krizi gibi yan etkileriyle de birleşerek geniş kitlelerin başka ülkelerde çare aramak üzere ülkelerini terk etmelerine neden oluyor.
Coğrafi bakımdan uluslararasılığın sınırlarını aşıp küreselleşen, süre bakımından anavatandan geçici ayrılışı ifade etmekten çıkıp kalıcılaşan, sayısal bakımdan, insanlık tarihinde neredeyse hiç görülmemiş boyutlara ulaşarak kitleselleşen, hukuksal bakımdan düzensizleşen güncel göç hareketleri, toplumsal, politik, bürokratik, entelektüel ve medyatik kamuoylarının olduğu gibi, akademik çevrelerin de yoğun ilgi alanlarından birini oluşturuyor.
Hâl böyle iken, uluslararası göç, Türkiye Sosyal Bilimler akademisinde ancak Suriye iç savaşı sürecinde milyonlarca insanın ülkeye sığınmasıyla kayda değer bir ilginin konusu olmaya başlamıştır. Sığınmacılara yönelik düzenleme, politika ve uygulamalar, toplumlar arası uyum sorunları gibi yeni deneyimler, çoğunluğu alan araştırmalarından oluşan yayınların konularını oluşturmaktadır. Özellikle göçmen nüfus tartışmaları ve kültürel farklılaşmalar, yer yer çatışmaya varan sosyal gerilimler, akademinin göç konusuna ilgisine duyulan gerekliliği ve ihtiyacı göstermektedir. Elinizdeki kitap, bu gerekliliğe ve ihtiyaca karşılık sunma çabası ile okura sunulmaktadır.
Halil İmamoğlugil Modern mantık, klasik mantığın sembolik bir dile başvurularak geliştirilmiş ve genişletilmiş bir hâlidir. Bu mantığa, klasik mantığın konu yönünden bir uzantısı ve yöntem bakımından da ileri bir aşaması gözüyle bakılabilir. Bu açıdan modern mantık, Aristoteles mantığının sembollerle sürdürülen bir devamı olarak nitelendirilebilir.
Modern mantık, günlük dildeki çıkarımları, matematik diline benzeyen sembolik bir dile çevirip denetlemeyi sağlar. Bu mantıkta, neredeyse matematiğin ispatlarında görülen bir kesinlikle denetleme yapılabilir. Denetleme yöntemlerinden doğruluk tablosu ve çözümleyici çizelge, günlük dilden sembolik dile aktarılan akıl yürütmelere uygulanır.
Modern mantık, dilin yapısal özelliklerinin bütünüyle saptanabilmesi için dilin çözümlendiği önemli bir uygulama alanıdır. Bu işleviyle ana dili daha doğru kullanabilmeye yardımcı olur.
Modern mantık, mantık unsurlarını sembollerle ifade etmekte ve bu sembollerle işlemler yaparak sağlam çıkarımlara ulaşmayı amaçlamaktadır. Bu mantık en genel anlamda, bir aradaki ifadelerin tutarlılığı ile akıl yürütmelerin geçerliliğine ilişkin formları araştırmaktadır.
Modern mantık, bütün bilimlerin ve felsefenin temel yöntemidir. Tüm düşünme alanlarında ve bilgi türlerinde kullanılmakta ve felsefenin tüm alanlarına uygulanabilmektedir. Bilim, teknik ve felsefe alanlarında mantık disiplinini öğrenmeden sadece sezgisel yolla mantık kanunlarını kullanmak yeterli değildir. Tam aksine, bu yeni alanlarda modern mantığa ait veri ve sonuçları ayrıntılı bir şekilde öğrenmek gereklidir. Matematik bilmeden fizik öğrenilemediği gibi modern mantığı bilmeden analitik felsefe veya bilim felsefesi öğrenilemez.
James S. Cangelosi “Öğrencilerinizin, planladığınız etkinliklere istekli bir şekilde yoğunlaşmasını nasıl sağlayabilir ve onlarla nasıl iş birliği yaparsınız?” Bu soru, Sınıf Yönetimi Stratejileri: Öğrencilerin İş Birliği Yapmalarını Sağlama ve Bu İş Birliğini Devam Ettirme (7. Baskı) kitabının cevap aradığı sorudur. James Cangelossi'nin yedinci baskı yapan kitabı, öğretmenlerin öğrencileri derslere ilgili olmaları ve odaklanmaları için başarılı bir şekilde kullandıkları sınıf yönetimi stratejileri ile ilgili bol miktarda bilgi içerir. Bu stratejiler, geniş öğretim tecrübeleri ile öğrenme teorisi, sosyal etkileşim, iletişim, gelişimsel psikoloji, çok kültürlü eğitim, davranışçı psikoloji, motivasyon, öğrencilerin etkinliklere yoğunlaşmaları ve şiddet önleme gibi konular temelinde hazırlanmıştır.
Sınıf yönetiminde kuram ile uygulamayı bütünleştiren, daha çok uygulamadan kurama giden bir yol izleyen James Cangelossi'nin bu kitabı, ülkemizde öğretmen adayları, öğretmenler ve akademisyenlere yol göstericidir. Bu kitap, üniversitede lisans ve yüksek lisans düzeyi dersler için tasarlanmış olup; öğretmen adaylarının ve öğretmenlik yapanların öğrencilerini iş birlikçi, ilgili ve prososyal davranışlara yönlendirebilmelerine yardımcı olabilmek hedeflenmiştir.