Enerji Güvenliği \ 1-1
Anıl Çağlar Erkan Uzun yıllar boyunca titizlikle yürütülen bir araştırmanın ürünü olan bu kitap, son yirmi yıldır uluslararası ilişkilerin en önemli unsurlarından birisi hâline gelen enerji politikalarını kavramsal, kuramsal ve pratik açıdan çok boyutlu olarak incelemektedir.
Dr. Erkan, hem yazın hem de pratikte oldukça karmaşık bir hâl alan küresel enerji ilişkilerini sade ve yetkin bir dille anlatmakla kalmayıp siyasal, askerî ve ekonomik önemi günden güne artan iki küresel aktör Rusya Federasyonu ve Çin Halk Cumhuriyeti'ni inceleyerek merkezine Batılı ülkeleri koyan yazına meydan okumaktadır.
Tüm dünyayı ve bölgemizi yakından ilgilendiren Kutup İpek Yolu ve Kuşak-Yol Projesi gibi uluslararası projeleri de ihtiva eden bu kitap, hem enerji alanındaki araştırmacılar hem de siyasi karar alıcılar ve uygulayıcılar için bir başucu kitabı niteliğindedir.
Dr. Ahmet Ateş
Zehra Aksu İnsan yaşamının sürdürülebilirliği ve ekonomik faaliyetlerinin devam ettirilebilmesi açısından olmazsa olmaz bir meta olan enerji, kaynağı arz ve talep eden ülkelerin farklı coğrafyalarda bulunuyor olmaları nedeniyle günümüzde uluslararası politikanın en önemli tartışma konuları arasında yer almaktadır. Coğrafi olarak aynı bölgede yer alan devletlerin çeşitli amaçlarla bölgesel iş birliklerine gitmeleri olarak adlandırılan bölgeselleşme fikri oldukça eskiye dayanmakla birlikte bölgesel enerji sorunlarının çözümünü amaçlayan enerji bölgeselciliği eklektik bir model ve yeni bir çalışma alanı olarak karşımıza çıkmaktadır. Enerji güvenliğinin ortak hedef olarak belirlendiği enerji bölgeselciliğinde, bölgesel iş birliğine giren devletler arasında üretici, tüketici ve transit ülkeler bulunabilmektedir. Enerji güvenliği ile enerji bölgeselciliği arasındaki ilişki ortaya konularak bölgeselleşme ve bölgeselleşmenin türlerinin ele alındığı bu kitapta, literatürde ortak bir tanımı bulunmayan “enerji bölgeselciliği” hakkında açıklamalarda bulunulmakta ve bir enerji bölgesi olarak Avrasya incelenmektir.
Soğuk Savaş sonrası dönemde bir enerji bölgesi üzerinde kurulmuş olan ŞİÖ ve AEB'nin enerji bölgeselciliği bağlamında analizini içeren kitap, Soğuk Savaş sonrası Avrasya bölgesinde kurulmuş olan uluslararası örgütleri farklı bir perspektiften analiz etmekte, bölgede yaşanan enerji kaynaklı sorunlara değinerek bölgedeki enerji kaynaklarına yönelik iki uluslararası örgütün “enerji bölgeselciliği” bağlamında analizini içermektedir.
Ahmet Bakır Bu eser, Türkiye'nin mavi vatanındaki hak ve çıkarlarını koruma mücadelesini, enerji rekabetinin yoğun olduğu bir dönemde ele almaktadır. “Mavi Vatan” kavramının ortaya çıkışından başlayarak günümüzdeki stratejik önemine kadar geniş bir perspektifte kavramsal ve stratejik bir analizi yapılmaktadır. Türkiye'nin deniz yetki alanlarındaki doğal kaynaklar üzerindeki hak iddialarını, uluslararası hukuk çerçevesinde ve bölgesel güç dengeleri bağlamında incelenmektedir.
Okuyucular, bu çalışmayla birlikte Doğu Akdeniz'deki enerji kaynakları etrafında şekillenen siyasi ve askerî dinamikleri, Türkiye'nin jeopolitik stratejileriyle birlikte değerlendirme fırsatı bulacaklardır. Doğu Akdeniz'de yaşanan son gelişmeler ışığında ülkemizin enerji diplomasisinde izlediği stratejiler ve bu stratejilerin bölgesel barış ve istikrar üzerindeki potansiyel etkileri ele alınarak, Mavi Vatan'daki hak ve çıkarlarımızın korunması konusundaki kararlılığı ve bu süreçte ustalıkla yapılan jeopolitik manevralar analiz edilmektedir. Kitapta ayrıca Türkiye'nin deniz yetki alanlarında bulunması muhtemel hidrokarbon kaynaklarının bölgesel ve küresel enerji denklemleri üzerinde göstereceği etkiler detaylı bir şekilde tartışılmaktadır. Enerji güvenliği ve ekonomik kalkınma açısından bu kaynakların önemi, Türkiye'nin dış politikasında ve uluslararası ilişkilerinde nasıl bir rol oynadığı ile bunun stratejik yansımaları derinlemesine incelenerek okuyucuya sunulmaktadır.


M. Melih Başdemir Bu kitapta, üreticilerle tüketiciler arasında bir enerji geçiş ülkesi olmanın ötesine geçerek bir enerji terminali olmayı hedefleyen Türkiye'nin, boru hatlarının güvenliği konusunu nasıl ele aldığı incelenerek mevcut boru hatları güvenlik sisteminin iyileştirilmesini öngören kapsamlı bir ideal model sunulması amaçlanmıştır. Kitapta; bu doğrultuda enerji arz güvenliği konusundan çok iletim güvenliği, diğer bir ifadeyle mevcut ya da yapılması planlanan boru hatlarının korunması, güvenliğinin sağlanması konuları üzerinde durulmuş, petrol ve doğal gaz boru hatlarıyla petrol ve doğal gaz taşımanın güvenlik boyutuna odaklanılmıştır. Kitabın ana iddiası, “Türkiye'de kritik altyapı tesisi olarak algılanan boru hatlarının güvenliğini sağlamada, kapsamlı ve bütüncül bir yaklaşımın olmadığıdır”.
Kitabın Türkiye'de enerji iletim güvenliği ve boru hatlarının korunması konusundaki özgün katkısı, boru hatları iletim güvenliği konusunun kapsamlı bir çerçevede ilk defa ele alınmasıdır. Önerilen ideal güvenlik yapısı da bu çerçevede bir öneri olarak görülmelidir. Söz konusu ideal yapının, Türkiye'nin idari ve yasal gerçekleri ışığında mümkün olduğunca geniş kapsamlı ve uygulanabilir bir model olmasına çalışılmıştır. Amaç, önerilen yapıyla mevcut boru hatları güvenlik politikalarının iyileştirilmesi ve daha etkin bir kurumsal yaklaşımın oluşturulmasına katkı sağlanmasıdır.
Türkiye coğrafyasında yer alan ve gelecekte inşa edilmesi düşünülen Doğu Akdeniz boru hattı projesi gibi projelerin güvenliğini sağlamada, bu kitapta yer alan önerilerin karar vericilere ve proje yöneticilerine yardımcı olacağı düşünülmektedir. Ayrıca enerji iletimi, boru hatları ve kritik altyapı güvenliği konusunda çalışan ve araştırmalar yapan akademisyenlere, saha çalışanlarına ve konu hakkında bilgi edinmek isteyenlere, bu kitapta ayrıntılı bilgiler sunulmuştur. Kitabın gerek akademik düzeyde gerekse saha çalışanları düzeyinde yapılan araştırmalar ile yazılmış olmasının, kitabı kendi alanında daha özel bir konuma getirdiği değerlendirilmektedir.