Dijital Medya \ 2-3
Ed. Selda İçin Akçalı Gündelik Hayat ve Medya kitabının içerisinde, tüketim kültürü perspeksifinden okumalar şeklinde yedi makale bulunmaktadır. Makale içerikleri tüketim, tüketim kültürü, tüketim ideolojisi çerçevesinde medya ortamı ve medya uyugulamaları ile Türkiye’deki kültür sembollerinin medyaya yansımaları çerçevesinde şekillenmektedir.
Gaye Topa Çiftçi 21. yüzyıl çalışma hayatında, kurumların gelişimi ve devamlılığı için hizmet içi iletişim eğitimleri kaçınılmaz unsurlardan biri hâline gelmiştir. Buna karşın iş hayatındaki yoğunluk nedeniyle bu eğitimlerin etkili bir şekilde verilmesi konusunda çeşitli sınırlılıklar oluşmaktadır. Teknolojik gelişmelerle çeşitlilik kazanmış olan uzaktan eğitim yöntemleri, hizmet içi eğitimlerde oluşan bu sınırlılıklara farklı açılardan çözümler sunmaktadır. Bu kitapta, dijital iletişim platformlarından biri olan blog tabanlı hizmet içi iletişim eğitimlerinin geliştirilebilmesi için bir model açıklanmaktadır.
Banu Denizli Öztürk, Ferdi Selim, Mikail Batu, Özcan Batcı, Rümeysa Nalbant, Selçuk Sağlam, Şebnem Özdemir İletişim araştırmaları, günümüzde sosyal ağlar üzerine yoğunlaşmıştır. Sosyal ağların iletişim bilimlerine getirdiği yenilikler, gelişmeler ve farklılaşmalar, bu disiplinde yapılan araştırmaların çeşitliliğini artırmıştır. Çünkü insanların iletişim kurma biçimleri değişmiştir. Sosyal ağlara yönelik yapılan araştırmaların çıkış noktasını, bir bilim dalı olan iletişim oluşturmaktadır. Fakat sosyal ağ araştırmalarının genel itibarı ile sosyal bilimler konularında yayımlanan kitapların içerisinde yer aldığı görülmektedir. Buradan hareketle sosyal ağlara yönelik yapılan araştırmaların ayrı bir kitapta literatüre sunulması beklenmektedir. Bu kitap, temel olarak sosyal ağların, iletişim ile ilişkisini hemen hemen tüm yönlerden betimlemek üzere yapılandırılmıştır. Kitabın, özellikle iletişim fakülteleri başta olmak üzere yüksek öğretim kurumlarının ders müfredatında yer alan “Sosyal Ağ, Yeni Medya, Sosyal Medya” dersleri için yol gösterici olabileceği, alanda uzmanlaşmak isteyen lisansüstü öğrenciler ve akademisyenlere de platformların tüm yönleri hakkında fikir sunabileceği düşünülmektedir.
Barış Koç, Celil Ünal, Damla Karşu Cesur, İbrahim Kiçir, Mevlüt Sedat Dönmez, Özlem Duğan, Seyfi Kılıç, Şakir Güler Dijitalleşme ve internet teknolojilerindeki gelişmeler, dijital yerliler olarak adlandırılan yeni bir kuşağın biçimlenmesinde etkili olmuştur. Dijital teknolojileri kullanmaya oldukça yatkın olan ve günümüzde Z kuşağı olarak da adlandırılan dijital yerliler; kimliklerini, ilişkilerini, hobilerini, eğitim alanındaki faaliyetlerini ve âdeta tüm yaşamını dijital alana taşımışlardır. Bu bakımdan düşünme, algılama, iş yapma, ilişki kurma ve eğlenme biçimleri de dâhil olmak üzere yaşamın pek çok alanında kendilerinden önceki kuşaklardan farklı özelliklere sahiptir. Bu yeni kuşağa yönelik araştırmalar ise genellikle teknoloji ve internet kullanımı, öğrenme, algılama ve düşünme biçimleri gibi konular üzerinde yoğunlaşmaktadır. Oysa söz konusu kuşağın benlik algıları, iletişim biçimleri, haber alma alışkanlıkları, marka ya da reklam algıları gibi konular kapsamında da incelenmesine ihtiyaç vardır. Bu ihtiyaçtan hareketle bu kitapta, dijital yerliler; iletişim çalışmaları çerçevesinde haber alma alışkanlıkları, bilgi edinme ve yayma pratikleri, benlik algıları, kriz iletişimi, reklam izleme pratikleri ve izleyici metalaşması açısından ele alınmaktadır.
Dilek Çiftçi YEŞİLTUNA Bu kitapta Yeşiltuna, birçok toplumsal soruna, iletişim ve medya boyutundan ışık tutmaktadır. Ulusal sınırların aşılarak küresel politikaların, medya ve iletişim süreçleri üzerinden toplumlarla buluşturulduğu günümüzde, sorunların kaynağında medyanın rolü, göz ardı edilemeyecek kadar öne çıkmaktadır. Çünkü çeşitli toplumsallıkların medyada temsil edilmesi kadar, çeşitli medya ürünleriyle kurgulanan medya gerçekliğinin, bilinçleri yönlendirdiği hatta sürecin bir bilinç endüstrisi biçiminde işlediği bilinmektedir.

Yazar bu bağlamda; televizyon ve çocuk ilişkilerini, geleneksel ve yeni medyada kadın kimliklerinin ve kadın hareketlerinin temsilini, medya temsilleri üzerinden toplumsal cinsiyetin inşasını, yeni bir toplumsallık biçimi olarak medyatik toplulukları, yurttaşların medya üzerinden kendini ifade edişiyle varlık bulan yeni toplumsal hareketleri, tüketim kültürü ve e-alışverişi, film turizmini, hediye kültürünü vb. konuları ulusal ve küresel düzlemdeki iletişim süreçleri içinde ele alıp değerlendirmektedir.

Kitapta işlenen konular temelinde, toplumsal sorunlara iletişim boyutundan açıklamalar getirilirken, aracılanmış iletişimin ve bilişim sistemlerinin yeni dönemin temel bir değişme dinamiğini oluşturduğu vurgulanmaktadır. Böylelikle, medyanın giderek her türlü sosyal ilişki ve etkileşim biçimini kapsayan, dönüştüren ve yeniden üreten bir iktidar aracı olma durumunun altı çizilmektedir.
Nur Emine Koç Giderek daha fazla ağ bağlantılı bir toplumda yaşamaktayız. Cep telefonu kullanıcılarının sayısı fazlaca artarken video akışı ve sosyal ağlar, veri hacmi taleplerini zorlamakta, nesnelerin interneti gibi yeni uygulamaların sadece insanların değil makinelerin de birbirleriyle iletişim kurduğu yeni paradigmalar yaratmasıyla devrim yaratacak gelişmeler yaşanmaktadır.
Tüm dünya özellikle COVID-19 salgını boyunca dijital iletişimin ne derece önemli olduğunun farkına varmıştır. Toplantılar, video konferans görüşmelerine dönüşürken sosyal medya platformları; iş arkadaşlarının, okulda öğrenci ve öğretmenlerin, akrabaların birbirleriyle iletişim kurmasının tek yolu hâline gelmiştir. Sosyal mesafenin korunması zorunluluğunun, aynı zamanda bireylerin eskisi gibi bir araya gelmelerini engellemesi, iletişim kurmak için yüz yüze görüşmelerin yerini metinlere, sosyal medyaya ve görüntülü aramalara bırakmasına neden olmuştur. Dolayısıyla dijital iletişimin, bu alanda yapılan akademik çalışmaların ve sonucunda elde edilen verilerin ne denli önemli olduğu da bu vesileyle daha iyi anlaşılmıştır.
Bu bağlamda, Dr. Öğr. Üyesi Nur Emine Koç’un editörlüğünü yapmış olduğu ve değerli akademisyenlerin araştırmalarından derlenmiş olan 15 makalenin yer aldığı “İletişimin Dijital Hâli” başlıklı kitap, alana önemli katkılar sunmaktadır.
Prof. Dr. Mine Demirtaş
John R. Levine - Margaret Levine Young İnternete bağlanmanız mı gerekiyor?
İşte İnternete giden eğlenceli ve kolay yol haritanız!
İnternet ticaret, eğlence ve anlık iletişim merkezidir. Aynı zamanda çok hızlı değişen, dolayısıyla bir rehbere ihtiyac duyulan bir araçtır. İnternet for Dummies her türlü araçla İnternet bağlantısının kurulması, e-posta ve sosyal hesapların kurulumu, içerik arama ve paylaşımı ve çevrimiçi takılırken güvenli ve gizli kalmaya dair tavsiyeleriyle bu boşluğu dolduruyor.

İnternet nedir ağlardan oluşan bu harika ağla başa çıkın ve nasıl güvenli kalacağınızı ve gizliliğinizi nasıl koruyacağınızı görün
Giriş yapın tarayıcı yükleme, İnternet hizmet sağlayıcısı seçme, aracınızı yapılandırma ve webe girişle ilgili basit adımları takip edin
Tarayıcılarla tarama yapın Google Chrome gibi farklı tarama seçeneklerini deneyin
Takılın arkadaşlarla iletişim kurmak için bir e-posta hesabı açın, telefon ve video konferans seçeneklerinden yararlanın
Sosyalleşin Facebook ve Twitter hesapı açın ve sosyal medya dünyasını keşfedin
İhtiyacınız olan şeyi bulun en iyi arama sonuçlarını edinme, kişi bulma, güzel siteleri keşfetme ve alışveriş yapma yollarını keşfedin
İnternetin bir parçası olun: kendi yazınızı, fotograf ve videolarınızı çevrimiçi nasıl ekleyeceğinizi öğrenin

Kitabı açın ve
İnternet bağlantısı için basit tavsiyeyi
Çocuklar için güzel çevrimiçi şeyleri
Bilgisayar virüsleri ve
e-posta spamlarını önlemeyi
Wi-fi ağa bağlanmak için tüyoları
Önde gelen sosyal medya sitelerine katılmanın adımlarını
Bankacılık işlemleri, fatura ödemeleri ve çevrimiçi yatırım ile ilgili her şeyi
Blogda düşüncelerin paylaşılmasını
Fotoğraf paylaşılacak, müzik dinlenecek ve alışveriş yapılacak yerleri
Bağlantınızla ilgili problemleri gidermeye dair tüyoları inceleyin
Seyfi Kılıç Teknoloji, genellikle ekonomik ve toplumsal bağlamı göz ardı edilerek güç ilişkilerinden bağımsız bir yaklaşımla ele alınmaktadır. Bu durum, teknolojiye bağlı olarak ortaya çıkan yeniliklerin de kapsamlı bir analizini olanaksız kılmaktadır. Günümüzde özellikle iletişim alanını etkileyen teknolojik yeniliğin başında iletişimin hızını, kapsamını ve boyutunu tümüyle değiştiren internet gelmektedir. İnternet ve onun habercilik pratiklerindeki karşılığı olan internet gazeteciliğine yönelik değerlendirmelerde ise teknolojinin ele alınışındaki eksikliğe bağlı olarak, toplumsal ve ekonomik boyutlar soyutlanmaktadır. Dolayısıyla internet ve internet gazeteciliğine dair kapsamlı bir değerlendirme yapabilmek için ekonomik ve toplumsal boyutların da göz önüne alınması gerekmektedir. Buradan hareketle bu kitapta, var olan toplumsal sistem, bu sistem içinde iletişim, internet ve internet gazeteciliğinin konumu ekonomi politik bir yaklaşımla ele alınmaktadır. Bu doğrultuda kapitalizm öncesi toplum biçimlerinden Marx'ın kapitalist topluma dair temel eleştirilerine, iletişim ve internetin ekonomi politik analizinden dünyada ve Türkiye'de internet gazeteciliğinin genel özelliklerine kadar çok geniş bir konu yelpazesi okurlara sunulmaktadır. Böylece tüm öğrenci, akademisyen ve bu alana ilgi duyanların yararlanabileceği, iletişimin ekonomi politiğine dair doyurucu bir kaynak ortaya çıkarmanın yanında internetin, ekonomi politik bakımdan analizine dair var olan ciddi eksiklik giderilmeye çalışılmıştır.
Huriye Kuruoğlu Medya çoğu kez iktidarın bir ideolojik aygıtı ve kısmen de toplumun aynasıdır. Gerçek öyküler ise her zaman insanoğlunu çok etkiler. Huriye Kuruoğlu'nun yazıları bu iki temel bakış açısına dayanıyor. Günümüzde hâlen en yaygın kitle iletişim aracı olan televizyonda başta diziler olmak üzere pek çok programdaki kadınlık hâlleri, medyanın kadına bakış açısını yansıtır. Kuruoğlu, bir anlamda bu programlar aracılığıyla televizyonun ve dolayısıyla da erkek egemen ideolojinin ve toplumun kadına bakışının bir aynasını tutuyor okura. Öte yandan da gerçek ve gündelik hayatta çevremizde yaşayan kadınların öyküleri, erkeklerin, toplumun ve kadınların kadına bakışının bir özetini sunuyor. Bu yazılar toplamında 15 yılda ülkemiz televizyon kanallarında ve gerçek hayatta kadınlık durumlarının kısa bir serüveni yer alıyor.
Gloria Degaetano Çeviren: Nilüfer Pembecioğlu Öcel Gloria Degaetano’nun Parenting Well in a Media Age Keeping Our Kinds Human adlı eserinin İngilizce aslından çevrilerek dilimize ve bilim dünyamıza kazandırılan Medya Çağındaİyi Anne Baba Olmak, okuyucularına anne-baba-çocuk ilişkileri açısından çok farklı bakış açıları kazandıracak ender çalışmalardan biridir. Kitap; Günümüzde anne baba olmanın zorlukları, Anne babalık kimliğimizi geri istiyoruz, İlk temel gereksinim: Sevgi dolu bir anne-baba-çocuk bağı, İkinci temel gereksinim: İç yaşam, Üçüncü temel gereksinim: İmaj oluşturma, Dördüncü temel gereksinim: Yaratıcı anlatım, Beşinci temel gereksinim: İlişkiye katkıda bulunma ve son olarak da Bireysel üretilmiş bir kültüre doğru bölüm başlıklarından oluşmaktadır. Çeviri her anne babanın okuması gereken öncelikli çalışmalardandır.
Alev Ayyıldız, Ali Çakır, Barışkan Ünal, Bülent Öztürk, Eray Aydın, Erkam Temir, İlknur Kılınç, Veysel Karani Şüküroğlu, Zülfiye Acar Şentürk Bu kitap, medya çalışmalarını tarih, dijitalleşme ve dönüşüm perspektifinden ele almaktadır. Kitapta; Osmanlı'da yayımlanan ilk gazete olan Bulletin Des Nouvelles'den Anglo Amerikan liberal basının dönüşümüne, medyanın etkisiyle “modern çağın dijital vahşisi” hâline gelen insandan dijital etiğe, sosyal medyanın stratejik öneminden kültürel dijitalleşmeye, kriz haberciliğinden medyada siyasallaştırılan hastalıklara kadar birçok konuda geniş, farklı ve kapsayıcı bakış açıları sunulmaktadır. Her bölüm özgün içeriklere değinmektedir. Bütüncül olarak değerlendirildiğinde ise kübist bir yaklaşım odaklı bir medya portresi çizilmektedir. Bu bağlamda “MEDYA ÇALIŞMALARI Tarih, Dijitalleşme ve Dönüşüm” adlı eser, medyayı derin okumaya imkân tanımaktadır.
Necla Mora Elinizdeki kitap, medya metinlerinden haberin çok katmanlı okumayla analiz edildiğinde, yüzeyde görünenin altındaki gerçek söyleminin nasıl çıkarılabileceğini ortaya koyması bakımından önem taşımaktadır. Yine küresel hegemonik güçlerin, medya ile ilişkilerini, bunun toplumsal dönüşüme olan etkilerini ayrıntılı bir şekilde tartışmaktadır. Bu bağlamda, eleştirel medya okuryazarı olabilmenin önemine vurgu yapmaktadır. Bilimsel bakış açısıyla, medya-iktidar-sermaye ilişkileri ve küresel söylem olgusuna ışık tutan bu başarılı çalışmanın, medya takipçilerine yeni bir perspektif kazandıracağını umuyorum.
Arthur Asa Berger Arthur Asa Berger, başkalarının medyayı nasıl yorumladıkları ile yetinmeyip kendi medya çözümlemelerini yapmak isteyen okuyuculara uygulamalı öneriler sunan, örnekli, kullanıcı dostu bir rehber oluşturmuştur. Medya yorumlamalarını; göstergebilimsel bakış açısı, Marksist kuram, psikanalitik kuram ve toplumbilimsel kuram çerçevesindeki incelemelerle açıklayan ve popüler kültürü bu dört kurama bağlayan Berger, yaratıcı insanların eleştirel düşünceleriyle gerçek dünyayı nasıl dönüştürebileceklerini anlayabilmeleri için bu kuramları bilmelerinin gerekli olduğunu vurguluyor. Beşinci baskısı yapılan kitap, kuramsal açıklamaların yanı sıra, uygulamalı bölümleri, karmaşık kavramları örnekleyen çevrimiçi alıştırmaları, sözlüğü ve çalışma kılavuzları ile yazarın kendi çizimlerini de içermektedir.

“Geçmişin ve geleceğin dünyasını metinlerle kavramaktayız. Aslında tüm dünyanın metinlerden oluştuğunu bilen bizler, metinlerin nelerden oluştuğunu görmek istedik. Bu metinleri görmek, anlamak, izleyerek kavramak, çözmek ve yeniden kurmak istedik. Bize aynı metine dört farklı pencereden bakabilmeyi gösteren Berger'in açıklamalarında ve örneklerinde, bu yapıbozumu, neye göre gerçekleştirebileceğinizi bulabilirsiniz.”
Nilüfer Pembecioğlu
Meltem Bostancı, Aslı Yapar Gönenç, Ayhan Küngerü, Güliz Uluç, Hacer Dolanbay, Hatice Irmaklı, İbrahim E. Bilici, Meltem Bostancı, Murat Özgen, Nezih Orhon, Nilüfer Pembecioğlu, Sıla Aydemir Korkmaz Günümüzde medya etki, kapsam ve/veya yönlendirme gibi özellikleri nedeniyle özellikle çocuk ve gençlerin üzerinde önemli bir kontrol gücüne sahiptir. Medyanın kontrol etkisinin olumsuz sonuçlara yol açmaması için bu konuda toplumun bilinçlendirilmesi son derece önemlidir. Medyanın manipülasyon, dezenformasyon, propaganda, yanlış bilinç oluşturma, gerçekleri çarpıtma gibi olumsuzluklarına karşı bir farkındalık yaratmak ve bilinç kazandırmak adına medya okuryazarlığının önemi günümüzde giderek daha fazla ön plana çıkmaya başlamıştır.
İbrahim E. Bilici Okuryazarlığın ülkelerin gelişmişlik düzeyinin bir göstergesi olmaktan çıktığı 21. yüzyılda, geleceğimizin teminatı gençlerin informal öğrenmelerinde medya başat role sahiptir. Medyanın kendisine ve yaşadığımız dünyaya dair bize öğrettiklerini tersten okuyabilme becerisi, bilgi toplumunun en kritik donanımlarından biridir. Medya okuryazarlığı eğitimi ile 7'den 70'e, 7/24 günlük hayatımıza eşlik eden medyanın dilini doğru anlayıp doğru okumak için sağlam bir temel atılmaktadır.
Ekran bağımlılığından madde bağımlılığına kadar çeşitli bağımlılıklar, şiddet, cinselliğin kötüye kullanılması, duyarsızlaşma gibi sorunlar ve bu sorunların doğurduğu sonuçlar, çözüm arayışında doğal olarak medya okuryazarlığı eğitimini karşımıza çıkarmaktadır. Bu yüzden medya okuryazarlığı tüm dünyada, özellikle gelişmiş ülkelerde son otuz yıldır temel ders olarak önem görmekte ve yaygınlaşmaktadır.
Mesleki olarak medya pratiklerinin öğretildiği iletişim fakültelerinde de medyayı okuma becerisi ön plana çıkmıştır. İletişim öğrencileri için medya okuryazarlığı artık en çok tercih edilen derslerden biri olmuştur.
Eğitimin “Neyi öğreteceğiz? Nasıl öğreteceğiz?” temel sorularına yanıt veren bu kitap; iletişim öğrencileri, öğretmen adayları ve öğretmenlerin medya okuryazarlığını tanımından uygulamasına kadar her ayrıntının öğrenilebilmesi için önemli bir kaynak niteliğindedir.
“İbrahim E. Bilici, kitle iletişim araçları, popüler kültür ve dijital medyanın sunduğu fırsatları ve sorunları açıklayarak; tüm gücü, zenginliği ve karmaşıklığına rağmen, medya okuryazarlığı eğitimini açık seçik ve anlaşılır bir şekilde ele almaktadır. Bu kitap, sınıf ile çağdaş yaşam arasındaki bağlantıyı kurabilme, eleştirel düşünme becerisi kazandırarak öğrencileri başarılı bir şekilde 21. yüzyıla hazırlama konularında eğitimcilere yararlı olacaktır.”
Prof. Dr. Renee Hobbs
(Hobbs, Harvard Institute on Media Education adlı ilk eğitmenlerin eğitimi programının ve Media Education Lab adlı medya okuryazarlığı laboratuvarlarının kurucusu; Rhode Island Üniversitesi (ABD) Harrington İletişim Fakültesi kurucu dekanıdır.)
Sefer DARICI Bu kitap; enstitüler, İletişim fakülteleri, meslek yüksekokullarının ilgili bölümlerindeki hoca ve öğrencilerin, iletişim ve ilgili diğer alanlarda faaliyet gösteren firmaların, bireysel olarak çalışan grafiker, editör, gazeteci, fotoğrafçı, foto muhabiri ve diğer kişilerin, medya mensuplarının, televizyoncu, gazeteci ve muhabirlerin, baskı ve baskı teknikleri üzerine faaliyet gösteren kurumların kullanılan terimlerin bir arada olmaması nedeni ile yaşadıkları sıkıntılara bir son vermek amacıyla hazırlandı.
Medya Terimleri Sözlüğü mesleğe yeni başlayacaklar ve eğitimini alacaklar için yardımcı bir kaynak olmak üzere her zaman başvurulabilecek bir eser olma özelliği taşıyor. Kitap medya ve ilgili sektörde çalışanların uzmanlık alanlarına göre sınıflandırıldı. İçeriğinde yer alan polis muhabirliği, yargı muhabirliği, ekonomi muhabirliği, parlamento muhabirliği, sağlık muhabirliği, spor muhabirliği, kültür-sanat muhabirliği, magazin muhabirliği, foto muhabirliği, TV muhabirliği, dış haberler, kameramanlık, tasarım, montaj, baskı, sinema-tiyatro gibi uzmanlık alanlarında hem uygulamada hem de teoride karşılaşılabilecek terimler özenle seçildi.
Ciddi bir kaynak taramasının yapıldığı kitapta, teoride olmayan fakat yazarın uzun yıllar iletişim sektöründe görev yapmış olması nedeniyle uygulamadan eklediği birçok terim de yer alıyor.
Elinizdeki bu önemli eser, Türkiye'de bu alandaki bir eksikliği gidermekle birlikte, yeni çalışmaları da kaynak oluşturma amacını taşıyor.
Huriye Kuruoğlu - Mikail Boz Dünyada olduğu gibi ülkemizde de akademik çevrelerde insan duygularına dair pek çok çalışma olmasına karşın gülmeye dair çalışma yok denecek kadar azdır. Bunun nedeni ise genellikle 'gülme'nin avam bulunması ve ciddiye alınmayışıdır. Acı ve üzüntü daha evrensel olma özellikleri taşırken mizah daha yerel ölçeklerdedir. Çünkü her toplumun kültürel geçmişi ve birikimi önemli ölçüde neye gülüneceğine dair uzlaşımları içinde taşır. Ülkemiz örneğinde olduğu gibi insanlık tarihinde de pek çok ülkeye bakıldığında siyasal ve toplumsal baskılarla mizah arasında doğru bir orantı göze çarpar. Ciddiyet, tarihte her zaman soylular ve devlet kurumlarıyla özdeşleştirilmiştir. Buna karşın gülmek ve komedi ise daha alt sınıflara ait bir edim olarak halkla ilişkilendirilmiştir. Öte yandan kahkaha bozguncu ve tehlikeli olma potansiyelini de içinde taşıması nedeniyle her şeyden daha büyük bir güçle, iktidarı sarsabilir. Bu yüzden iktidardakiler, tarih boyunca bu tehlikeli sesi susturmanın yollarını aramışlardır. Halklar ise mizahı iktidarlara karşı kullanmıştır.
Bu çalışmada, mizahı farklı boyutlarıyla inceleyen metinler ve yine mizahın farklı kitle iletişim araçlarında dönemsel olarak nasıl yer aldığını inceleyen makaleler yer almaktadır.
Sedat Cereci İnsanların doğal toplumsal ve kültürel gereksinimlerini karşılamak amacıyla küçük girişimcilerin çabalarıyla başlayan meydanın serüveni, medya unsurlarının kapitalizmin ve küreselleşmenin başlıca araçları olarak kullanılmasıyla işlev ve içerik değiştirmiştir. Yeryüzündeki tüm insanların “medyasız yaşamanın olası olmadığı” yaşam biçimlerine alıştırılması, devletlerin ve özel sektör girişimcilerinin de bu yaklaşımı desteklemesiyle medya, insan yaşamının zorunlu bir gereksinimi olarak konumlanmıştır. Mezralardan metropollere kadar dünyanın her yerinde yaşayan tüm insanlara ulaşabilen medya, yaşamları biçimlendirme, yönlendirme ve denetleme konusunda da egemen konuma gelmiştir.
Bu kitapta, iletişim, medya ve güzel sanatlar eğitimi gören öğrencilere yol göstermesi için medya ile ilgili genel bilgiler, yaklaşımlar ve görüşler bulunmaktadır. Medyayı doğru kullanmak ve ondan yararlanmak için medyanın niteliğini anlamak, onun amaçları konusunda bilgi sahibi olmak ve medyanın içeriğini değerlendirmek gerekmektedir. Öğrenciler kadar yetişkinlerin de ihtiyacı olan bilgilere değinirken, medyanın çağdaş yaklaşımlar, akımlar, oluşumlar, kuruluşlar ve toplumsal unsurlarla ilintisini de açıklamaya çalıştık. Her gün yenilenen iletişim teknolojisine koşut olarak gelişen yeni medya teknolojileri ve üretimlerinin açıklaması için belki yeni bir çalışma yapmak gerekmektedir.
Bu çalışma, medya terminolojisinden medyanın kökeni olarak iletişime; medyanın gündem oluşturmadaki rolünden medya etiğine kadar medyayla ilgi konuları ve medya yapımlarının hazırlık süreçlerini içermektedir. Çalışmada medyanın kültürel boyutuna, küreselleşmeyle ve teknolojiyle ilgisine özellikle vurgu yapılmış medyanın kapsamlı biçimde anlaşılması amaçlanmıştır.
Ayhan Küngerü, Didem Narmanlı, Didem Narmanlı, Duygu Çeliker Saraç, Seyfi Kılıç, Seyhan Aksoy, Şefika Özdemir, Tülin Sepetçi İletişim alanında 1970'li yıllardan itibaren başlayan ve “teknolojik devrim” olarak da adlandırılan değişimin en önemli adımını dijitalleşme süreci oluşturmaktadır. Sunduğu olanaklar sayesinde başta iletişim alanı olmak üzere, ekonomi ve siyaset gibi toplumsal yaşamın en temel alanlarını etkileyen dijitalleşme, bu yönüyle günümüzde hemen her tartışmanın odağında yer almaktadır. Dijitalleşmenin bu denli kapsamlı bir etkiye sahip olması, özellikle yakın gelecekte yaratacağı dönüşüme dair beklentileri de beraberinde getirmektedir. Genellikle olumlu bir biçimde ifade edilen söz konusu beklentiler, tarihsel ve toplumsal arka planından bağımsız biçimde ele alınmaktadır. Oysa kendisi de teknolojik bir yenilik olan dijitalleşme, tarihsel bakımdan toplumsallaşmış üretim ilişkisinin bir ürünüdür. Bu nedenle teknolojinin getireceği yeniliklere dair beklentilerin en temelde tarihsel ve toplumsal ilişkiler çerçevesinde tüm boyutlarıyla ele alınması gerekmektedir. Buradan hareketle bu kitapta, bir teknolojik yenilik olarak dijitalleşme ve internet; tarihsel ve toplumsal boyutları da göz önüne alınarak gazetecilik pratikleri, yeni televizyon içerik biçimleri, emek ve üretim süreçleri, kamusal alanın dönüşümü, e-katılım, dijital yerlilerin tüketim alışkanlıkları ve transhümanist bölünme kapsamında ele alınmaktadır.
Ahmet Eker, Aysel Ay, Ayşen Akyüz, Bahadır Kapır, Bahar Öztürk, Bârika Göncü, Bilge Altuntaş, Burak İli, Canan Arslan, Çiler Dursun, Emel Uzun Yedekci, Erdem Yedekci, Erkan Saka, Erkan Saka, Filiz Aydoğan, Hazal Sena Karaca, Marco Boschele, Mehmet Özkan Yıldırım, Mehmet Türkcan, Mesut Aytekin, Neslihan Bulur, Oğuz Şentürk, Onur Akyol, Özgü Yolcu, Özlem Arda, Recep Ünal, Serkan Karatay, Seyedmorteza Mousavi, Uğur Baran Hanağası, Ümit Sarı, Vural Özdemir Günümüz medyası, sürekli gelişen teknolojinin kendisine sağladığı özellikleri sayesinde gündelik hayattaki pek çok etkinlikten siyasal kararlara kadar “insan davranışına etki edebilen” bir araç durumuna gelmiştir. Teknolojideki hızlı değişikliklerin yarattığı bu yeni toplumsal yaşamda artık tekno-politikanın, yapay zekânın, robot gazeteciliğin, algoritmanın, metaverse'ün, NFT'nin, platform kapitalizminin, enfokrasinin, bolluk ekonomisinin, popülizmin, dijital vatandaşlığın, ne anlama geldiğini, ne anlamlar yaratabileceğini bilmek hem akademisyenler hem de iletişim öğrencileri için önem kazanmıştır.
Ülkemizin en saygın akademisyenlerinin bir araya gelerek hazırladığı bu kitap, teknolojik özelliklerin medyaya eklemlenmesiyle karşımıza çıkan yeni pek çok kavramı açıklamaya çalışmaktadır. Bu amaçla ortaya çıkan bu kitapta, 50'ye yakın güncel medya kavramı incelenmiş ve ülkemizin medya çalışmalarına katkıda bulunmak erek edinilmiştir.
Meral Çakır Berzah Medyanın içinde yer aldığı ekonomik ve siyasal yapı çerçevesinde tek yönlü ve eksik sunduğu enformasyon ile farklı bir gerçeklik tasarladığı varsayımından hareketle yapılan ve Küreselleşme sürecinde medya sisteminin irdelenmesi ve küreselleşmenin siyasal, ekonomik, teknolojik ve kültürel boyutlarına yer veren bu çalışma, araştırma verilerine dayanması nedeniyle özgün ve dikkate almaya değerdir.
Kubilay Çelik Metaverse nedir, nereden çıktı?
Metaverse'e Türkiye hazır mı? Metaverse'e geçmek için ne gerekli?
Dünyada hangi ülkeler metaverse'a geçti?
Metaverse çağında günümüzdeki kaç meslek ortadan kalkacak, şu anda bilmediğimiz kaç yeni meslek hayatımıza girecek?
Metaverse, oyun, eğlence, e-ticareti geliştirmek için ortaya atılmış bir meta mıdır?
Metaverse'ü hızlandırmak ve insanları ev hapsetmek için corona virüsü mü ürettiler?
Metaverse, hayatımızda olumlu ve olumsuz neyi değiştirecek?
Metaverse'teki anlaşmazlıkları çözecek olan metaverse hukukçuları nasıl yetişecek?
Metaverse, medyayı nasıl etkileyecek?
Metaverse'le dünya sanal bir evrene mi geçiyor?
Metaverse, birilerinin bahsettiği gibi tehlikeli midir?
Metaverse'te block chain nedir? NFT nedir, nasıl üretilir ve satın alınır?
Metaverse'te Ayasofya, Eyfel Kulesi, ABD Özgürlük Anıtı, arsa, bina nasıl satın alınır?
Metaverse'te cinsel taciz olur mu, oldu mu?
Yapay zekâ nedir, iyi ve kötü yanları nedir?
Yapay zekâ insanlığa nasıl hizmet edecek?
Yapay zekâ ile yabancı dil bilme sorunu ortadan
kalkacak mı?
Yapay zekâ iyi ellerde şifa, kötü ellerde ölüm mü saçacak?
Yapay zekâ ölümcül virüs üretebilir mi?
Yapay zekâ, insanlığın sonunu mu getirecek?
Yapay zekâyla robot asker yapılabilir mi?
Yapay zekâ kadın CEO ve haber sunucuları kimlerdir?
Yapay zekâ; ahlaki ve dinî açıdan nasıl değerlendirilir?
Metaverse ve Yapay zekâ sebebiyle dünyada kaç milyon kişi işini kaybedecek?
Dark web ve deep fake nedir?
Abuzer Çetinkaya, Ali Arıcı, Bahar Öztürk, Beyler Yetkiner, Elif Kütükoğlu, Esra Dudu Karaman, Eylem Şentürk Kara, Fatma Nisan, Mevlüt Akyol, Muhammet Ali Bal, Neva Doğan, Nurcan Yılmaz, Özgür Kılınç, Safa Atmaca, Serkan Açıkgöz, Sevil Bayçu, Vefalı Enserov Covid-19 salgınının tüm dünyayı evlerde kalmaya zorunlu kılması, internet kullanımının artmasına, eğitim, ticaret, sağlık, iletişim, bankacılık gibi sektörlerin tamamen çevrim içi ortamlardan yürütülmesine sebebiyet vermiştir. Dünyada ve ülkemizde yaşanan salgın ile ilgili gündemi takip etme aracı ise yine medya olmuştur. Bu kitap, 2020 yılında yaşanan Covid-19 pandemisi perspektifinde; geleneksel ve yeni medya, halkla ilişkiler ve sosyal medya konuları kapsamında, salgının bu mecralarda ne şekilde yer bulduğu, toplumu nasıl yönlendirdiği, medyanın salgın noktasında topluma sağladığı avantaj ve dezavantajlarının analiz edildiği bölümlerden oluşmaktadır. İletişim alanından yazarların katkı sunduğu bu kitapta; risk iletişimi, dijital kamu spotları, telesağlık uygulamaları, halkla ilişkilerde kriz iletişimi ve kriz iletişimi yazarlığı gibi konuların pandemi ile ilişkilendirilerek incelendiği bölümler yer almaktadır. Kitapta ayrıca Covid-19 salgınının ulusal basında yayınlanan karikatürlerde nasıl yer aldığının analizi, pandemi sürecinin mizah dergilerine yansıması, bir sosyal medya aracı olan Twitter üzerinden pandeminin haberleştirilme biçimi, Facebook'ta Dünya Sağlık Örgütüne ve Sağlık Bakanlığına karşı üretilen nefret söylemi ve pandemi ile birlikte Türk televizyon dizilerinde yaşanan içerik ve teknik değişikliklerin örneklerle aktarıldığı bölümler de bulunmaktadır. Geniş bir çerçevede hazırlanan kitap, pandemi ve medya ilişkisini, kavramlarla ve kuramlarla sorgulamayı amaçlamaktadır. Pandemiye dair iletişim alanındaki büyük bir boşluğu doldurmaya aday olan Pandemi Döneminde İletişim Çalışmaları kitabı, okurlar için kapsamlı bir rehber niteliği taşımaktadır.
Doğan Korkmaz Çağımızdaki teknolojik gelişmeler, hayatın her alanını etkilemekte ve bu konuya bağlı olarak bireylerin birbirleriyle iletişim biçimleri doğal olarak değişmektedir. Geleceğimizin tamamen dijital temeller üzerine kurulacağı düşünülürse hayatımızın her alanında yeni dijital okuryazarlık becerilerinin geliştirilmesi gerekliliği kaçınılmazdır. Dijital alanlardaki radikal değişiklikler nedeniyle Z kuşağı, artan dijital okuryazarlık sorunundan doğrudan etkilenmektedir. Sosyal, ekonomik ve teknolojik değişimler sonucunda postmodern dünyada nelerin değişip dönüştüğünü gözlemlemek, kuşak araştırmalarının ana konusunu oluşturmaktadır. Bu değişimi yaşayan Z kuşağını anlamak, onları hayata baktıkları pencereden ve perspektiften değerlendirmek, kuşak kavramını anlamamıza yardımcı olacaktır. Postmodern dünyada tüketim çılgınlığı, oyun ve etkinliklerin bolluğu, Z kuşağı için dijital mecraların daha da cazip hâle gelmesini sağladığı gibi günümüzde dijital okuryazarlığa hâkimiyet zorunluluk hâline gelmiştir. Bu eser de bu zorunluluktan hareketle Z kuşağının postmodern çağda yaşadığı dijital okuryazarlık sorununa değinmektedir.
Gül Dilek Türk İnteraktif sözlükler, oluşturdukları kültür ve aidiyet duygusu nedeniyle günümüzde sanal cemaatlere dönüşerek üyesi olan kullanıcılar üzerinde oldukça etkili olmaktadır. Sosyal medya çağında interaktif sözlüklerin kullanıcılarına sunduğu prestij, sözlükleri bilrincil bilgi kaynağı hâline getirmektedir. Sözlükler, üyelerinin kanaatlerini sözlüğün baskın kanaatine uygun olarak oluşturmakta ve algılarını yönetmektedir. Sosyal medya sitelerinde ya da fiziki dünyada bu sözlüklerin üyesi olup, kendini bu sözlüklerin yazarı olarak tanıtan kullanıcılarla sıklıkla karşılaşılmaktadır. Diğer tüm özelliklerini bir kenara atıp, fiziksel hayatlarında bile bu kurgusal cemaatlerin bir parçası olmayı övünme aracı olarak gören kullanıcılar, elbette bu cemaatlerin tüm kültürünü de özümsemekte, bu prestiji ve tatmini kaybetmemek için kitle psikolojisi ile hareket etmekten sakınmamaktadır.
Türkiye’de sanal cemaatler; mizah kullanımı, trolleme, capsler gibi yaklaştırıcı fonksiyonları nedeni ile topluluk üyelerini birbirine yakınlaştırmakta, üstünlük fonksiyonu ile de alaya aldığı, mizaha konu ettiği kişi ya da gruplar üzerinden cemaate bağlılıklarını arttırmaktadır. Bu da ne yazık ki Osmanlı’da modernleşme ile başlayan kutuplaşmayı derinleştirmektedir.
Bu eser, “Türkiye’de kutuplaşma var mı? Ne zaman başladı? Kutuplaşma aktörleri kimlerdir? Kutuplaşmanın geldiği nokta nedir? Sosyal medyanın ve sanal cemaatlerin kutuplaşmaya etkisi nedir?” gibi sorulara yanıt arayanlar için yararlı bir kaynak olacaktır.
Ahmet Uyar, Ahmet Yalçın Kaya, Alpaslan Öngel, Fırat Ata, Hamdi Şahin, İsmail Şan, Mahmut Kutlu, Mesut Coşkun, Murat Birol, Sanem Bengü, Vahit İlhan, Vahit Özdemir “Sanal Dünya Sosyal Medya: Metalar ve Metaverse” isimli bu kitap; “Sanal Dünya ve Metaverse”, “Sanal Dünyada Habercilik ve Enformasyon” ve “Sanal Dünyada Kültür ve Metalaşma” ana bölümlerinden oluşmaktadır. Kitapta; sanal dünyanın sunmuş olduğu evren ile gerçeklik kavramları kapsamında tartışmalar yürütülmekte, görselliğin arkasındaki algıya verilen değer örnekler üzerinden eleştirel paradigmada değerlendirilmektedir. Türkiye'nin farklı üniversitelerinden ve alanlarında uzmanlaşmış akademisyenlerin katılımlarıyla oluşturulan çalışmanın yeni medya hakkında merak edilenlere farklı bir bakış açısı sunacağı düşünülmektedir.
Avşar Aslan İletişim teknolojilerinin gelişmesi ve internetin insan hayatına hızla girmesiyle çok daha karmaşık bir hâl alan iletişim, içinde bulunduğumuz çağda sosyal medya araçlarıyla çok daha farklı boyutlara uzanmıştır. Sosyal medya ağları üzerinden gerçekleşen iletişim hızlı, pratik ve maliyetsiz olması gibi özellikler bakımından diğer alanlarda olduğu gibi siyasal mecrada da cazip hâle gelmiş ve ilgililerin siyasal alanda etkin bir rol oynamasına olanak sağlamıştır. Bu araçlar, siyasi partiler ve siyasetçiler tarafından seçmenleri siyasi katılıma yönlendirmek için kullanılmasının yanı sıra seçim dönemlerinde bir propaganda aracı olarak işlev görmektedir.
Bu kitapta, sosyal medyanın seçmenler üzerindeki etkisinin neler olduğu ve bu etkilerin hangi değişkenlere göre farklılaştığı ayrıntılı bir biçimde sunulmaktadır. Bunlardan en önemlisi şüphesiz genç seçmenlere yönelik yapılan tespitlerdir. Öyle ki sosyal medyada daha fazla zaman geçiren ve bilgiye hızlı ve pratik biçimde ulaşabilen Z kuşağı ile iletişimin nasıl kurulacağına ilişkin farklı sektörlerde çeşitli arayışlar mevcuttur.
Anlık kullanıcı durumunda olan Z kuşağı popüler kültürün bir anlamda yönlendiricisi durumundadır. Bu kitleye en pratik yöntemlerden biri olan sosyal medya aracılığıyla ulaşabilmektedir. Siyaset alanına, siyasal katılım ve seçmenle iletişim bağlamında bakıldığında bu kuşak, önümüzdeki yıllara ilişkin önemli göstergeler sunmaktadır. Bu bakımdan siyasal katılım ve siyasal iletişimde bu genç kuşağın sonraki kuşaklara örnek teşkil edeceği, onları şekillendireceği öngörülmektedir. Bu nedenle bu çalışmadan ve bu konuda yapılan araştırmalardan elde edilen bulgular, özellikle siyasetle aktif olarak ilgilenen kişiler tarafından dikkate alınmalı ve daha derinlemesine araştırmalar yapılmalıdır. Bu bakımdan kitabın yol gösterici nitelikte olacağı umulmaktadır.
Rufen Oral, Vedat Çakır Davranışsal bağımlılıkların maddesel bağımlılıklar kadar ruh ve beden sağlığımızı etkilediği bilinmektedir. Sosyal medya bağımlılığı, bu kapsamda yer alan en önemli davranışsal bağımlılık türlerinden biri olarak karşımıza çıkmaktadır. Sosyal medyanın bizi nasıl içine çektiği, hayatımıza yön verdiği ve değiştirdiği yadsınamaz. Oturduğumuz koltuktan ya da masa başından bu ortamlarda “paylaşıyor, kontrol ediyor, izliyor, dinliyor, istiyor, içerik üretiyor, vs.” ve vakit ayırarak daha fazlasını yapıyoruz. Ancak sosyal medya mecralarını bağımlılık derecesinde kullanmanın bireysel ve toplumsal hayatımızda hareketsiz yaşam ve obeziteye etkisinin ne kadar farkındayız? Sosyal medya bağımlılığı ile obezite farkındalığı ilişkisi adlı bu kitap, bu minvalden yola çıkılarak yapılan bir doktora tez çalışmasıdır. Bir sağlık sorunu olan obezitenin, aynı zamanda sosyal bir soruna dönüşmesine dikkat çekilerek sosyal medya bağımlılığı ile ilişkisine multidisipliner yaklaşımla bakılmıştır. Konya ili örneğinde yapılan araştırmada, sosyal medyanın bağımlılık boyutu ile obezite farkındalık boyutu arasında anlamlı ilişki olduğu ortaya konmuştur.
Ceyda Safçı, Elif Hatice Bahçecioğlu, Rabia Rençber, Rabiya Saltik, Şebnem Kuk, Şeyda Barlas Bozkuş Sosyal medya ile aktarılan fotoğraf, video, metin içerikleri, hareketli görseller toplumsal tarihin ve kültürel belleğin dijital ortamda oluşumundaki en önemli araçlardır. Yıllar içerisinde sosyal ağlara iletilen büyük veri, yaşadığımız süreçteki toplumsal değişimleri geleceğe ulaştırır. Büyük veri, dijital medya ve sosyal ağlarda paylaşılan yazılı metin, fotoğraf, video, tasarım ögelerinin tamamı olarak nitelendirilmektedir. Sınırsız bir uzamda ve sürekli etkileşim içerisinde üretilen veri yirmi yıllık bir süreç içerisinde sosyal medya platformlarında geçmiş ve gelecek arasındaki bilgi ağını inşa etmektedir. Sosyal paylaşım ağlarında üretilen içerikler toplumsal hafızanın hatırlama ve unutma eğilimlerini harekete geçirmede etkilidir. Bu açıdan çalışma sosyal paylaşım ağlarının toplumsal bellek oluşumunda kültürel/sosyal olay, olgu ve durumları içerik üretimi ile yeniden nasıl oluşturduğu, ve yorumlandığı tartışılacaktır. Hatırlama/unutma edinimlerinin hangi paylaşımlar ve tarihsel süreçler kapsamında ilerlediğine bakılmaktadır. Farklı tarihsel süreçlerin, coğrafyaların ve olguların dijital medyanın etkileşimli içerik üretimiyle kolektif hafızanın oluşumu ele alınacaktır.
Abdülhakim Bahadır Darı, Aslıhan Topal, Atalay Bahar, Aysel Çetinkaya, Berfin Varışlı, Birgül Alıcı, Deniz Akçay, Eyüp Al, Fikriye Çelik, Gül Dilek Türk, Gülen Sönmez, Hakan Ayaz, K. Akın Toker, Kenan Ateşgöz, Ömer Aydınlıoğlu, Seçil Özay, Serhat Yetimova, Serkan Bayrakcı, Şebnem Özdemir, Yusuf Zafer Can Uğurhan, Zeynep Benan Dondurucu Sosyal medya, COVID-19 pandemisi ile birlikte artık hayatımızın tüm alanlarını kapsayan, sosyal mesafe, tam kapanma gibi nedenlerle fiziki dünyada yaşayamadığımız her tür etkileşim ve iletişim biçimini üzerinde deneyimlediğimiz dijital bir dünya hâline gelmiştir. Sosyal medya uzun zamanlar harcadığımız, sosyalleştiğimiz, bilgi edindiğimiz, içerik üretip tükettiğimiz alışveriş yaptığımız, hak aradığımız, eğlendiğimiz bir alan olmanın yanında olumsuz yanları ile de bir suçun kurbanı ya da zanlısına dönüştüğümüz bir mecradır. Sosyal medya, yapısı gereği kontrolünün çok zor olduğu, yasal yetersizlikler nedeniyle korunmanın da güçleştiği bir mecra olarak kullanıcıların bilinçli bir şekilde kendilerini korumak üzere dikkatli hareket etmesi gereken bir ortamdır. Bu durum sosyal medya okuryazarlığı kavramını ortaya çıkarmıştır. “Sosyal medya okuryazarlığı”, dijital mecralardan gelen mesajları seçme ve ayırt etme, sorgulama, analiz etme ve değerlendirme yeteneği ve becerisidir. Çalışma, sosyal medya okuryazarlığı kavramına çoklu bakış açılarıyla yaklaşarak konuya kavramsal bakış ve sosyal medyanın sosyal medya okuryazarlığına ihtiyaç duymaya neden olan sorunlarına ve çözüm yollarına bakış açılarını içermektedir.
Shiv Singh, Stephanie Diamond Sosyal medya pazarlamasında başarılı olmak için kullanabileceğiniz harika bir rehber
Sosyal medya pazarlaması müşterilerinize ulaşabilmek için kullanabileceğiniz hızlı, etkili ve masrafsız bir yoldur fakat bunun yanı sıra oldukça rekabetli ve sürekli
değişim hâlindedir. Bu kitap önemli kavramları, trendleri ve tavsiyeleri açık açık belirtip işinizi bir pazarlama üstadı gibi yönetebilmeniz için size uzman bir şekilde rehberlik yapacaktır.
• Etkileyici işler çıkarın! Sosyal medya pazarlamasında rakiplerinizi öğrenin, benzersiz sosyal medya sesinizi geliştirin ve başarılı kampanyaları hayata geçirin.
• Yerinizi belirleyin! Facebook, Twitter ve YouTube gibi sitelerin yanı sıra yeni ve gelişmekte olan sitelerde sosyal medya pazarlaması stratejilerini keşfedin.
• Eski olan her şey artık yeni! Sitenizde sosyal medya pazarlamasını uygulayın, özgün ve başarılı bir reklamcı olun, mobil bir kampanya geliştirin ve gerçek zamanlı pazarlama ile işlerinizi bir adım öteye taşıyın.
• Paranızın karşılığını fazlasıyla alın! Markanızın rekabetçi pazarda daha görünür hâle gelmesini sağlamak ve müşterilerinize ulaşabilmek için sosyal medya pazarlamasının ne kadar masrafsız ve etkili bir yol olduğunu keşfedin.
Kitabı açın ve
• Sosyal medya zihniyetine nasıl sahip olacağınızı,
• Bir içerik oluşturmayı ve bu içeriğin dağıtım stratejisi üzerine ipuçlarını,
• Pinterest ve Tumblr'ı neden dikkate almanız gerektiğini
• Niş ağlar ve çevrim içi topluluklar aracılığıyla kullanabileceğiniz pazarlama stratejilerini,
• Sosyal medya alanında nasıl ölçüm yapabileceğinizi,
• Sosyal medya yönetiminin içyüzünü,
• En sık kullanılan olmazsa olmaz sosyal medya araçlarını,
• Sosyal medya pazarlaması üzerine okumanız gereken blogları inceleyin.
Erdem Başhan, Fatih Sinan Esen, Ferihan Ayaz, Gizem Parlayandemir, Gül Dilek Türk, İbrahim Halil Yaşar, İhsan Eken, Nurettin Parıltı, Osman Çalışkan, Serkan Bayrakcı, Şebnem Özdemir, Ülkühan Bike Esen, Yeşim Esgin Günümüzde 8 milyara yaklaşan dünya nüfusunun yaklaşık yarısının sosyal medya kullandığı tahmin edilmektedir. İnsanın telgraf ile başlayan iletişim teknolojilerini kullanma yolculuğunun günümüzdeki durağı, sosyal medya olarak görülmektedir. Gittikçe daha hızlı bir şekilde dijitalleşen dünyada sosyal medya, insanları kuşkusuz ki hayatlarının her alanında etkilemektedir. Tüketici, müşteri, ebeveyn, iş insanı, sevgili, seçmen… Hangi kimliğe sahip olursa olsun insan, sosyal medya ile az ya da çok ilişki içerisinde bulunmakta, sosyal medyada birilerini az ya da çok etkilemekte, yine sosyal medyada birilerinden az ya da çok etkilenmektedir.
Bu kitap, sosyal medyanın insan ve kitle psikolojisi üzerindeki rolü ile ilgili teorik ve deneysel çalışmalardan oluşan bir seçki sunmaktadır.
A. Bahadır Darı, Atalay Bahar, Ayşen Yalman, Demet Yalçın, Dilara Nergishan Koçer, Duygu Odabaşı, Ebru Sönmez Karapınar, Esra Demirci, Fatma Yiğit Açıkgöz, Gizem Parlayandemir, Gül Dilek Türk, Hüseyin Aşkın, İbrahim Halil Yaşar, Osman Çalışkan İletişim, toplumla var olan, toplumla birlikte gelişen ve değişen bir süreçtir; toplumsal değişimlere paralel şekillenir. Sosyal medya, toplumsal bir iletişim sürecidir ve toplumsallaşmanın sanallaşmış biçimidir. Yüz yüze iletişimden bugün sanal iletişime kadar ilerleyen; her hâli ve şekli ile hayatımızda yer alan iletişim, günümüzde özellikle COVİD-19 pandemisi ile yoğun olarak kullanmaya başladığımız sosyal medya biçimiyle de hayatımızın merkezinde yer alır. Pandemi nedeniyle eve kapandığımız, tüm sosyalleşme etkinliklerimizi ve hayata dair tüm süreçleri dijital hâli ile yaşadığımız günümüzde, insan ve topluma dair hemen hemen tüm konular sanallaşarak ve sosyal medyanın da etkisi ile kitleselleşerek fiziksel dünyadaki hayatımızın sanallaşan versiyon hâlini almıştır. Sanal toplum hâline gelen sosyal medyaya dair cevaplar sunmayı amaçlayan bu kitap, sosyal medya ve toplumsallaşma süreçlerine yönelik olarak toplumsal yaşamı oluşturan, topluma dair olan ve sosyal medyaya taşınarak sanal yaşamlarımızı ve gündemlerimizi de belirleyen süreçleri içeren başlıklardan oluşmakta ve sosyal medyanın sosyolojisine yönelik farklı bakış açıları sunmaktadır.
Pelin Vardarlıer Günümüzde bilgi teknolojilerinin ve dijital medya anlayışının hızla gelişmesiyle birlikte yeni medya iletişim araçlarından sosyal medya kavramı, işletmeler için önem kazanmıştır. İşletmelerin de sosyal medya araçlarını kullanırken belirledikleri stratejileri, uzun vadeli ve amaçlarına uygun olarak şekillendirmeleri gerekmektedir. 2015 yılında “Sosyalika” adıyla yayınlanan kitabımda, sosyal medyanın insan kaynakları alanında kullanılmasından ve etkisinden bahsedilmektedir. Bu kitapta ise, sosyal medyanın pazarlama alanında etkin kullanılması, işletmelerin sosyal medyada yer alma stratejileri, pazarlama ve marka yönetimi çalışmaları anlatılmaktadır. Kitabın amacı, sosyal medya stratejilerini yapılan uygulamalar üzerinden açıklayarak sosyal medya pazarlamasının işletmeler için önemini ve bu alanda yapılmış en iyi sosyal medya uygulamalarını ortaya koymaktır.
Ceren Bilgici Günümüzde dünyanın dört bir yanında; farklı düzen ve şartlarda yaşayan, farklı kültürlerden, farklı geçmişlerden, farklı hayat tarzlarını benimsemiş milyarlarca insan, her gün sosyal medya kullanmaktadır. Sosyal medya; teknolojik bir altyapı üzerinde işleyen, kullanıcıların ürettiği içeriklerle şekillenen, insan odaklı bir ortamı ifade etmektedir. Gündelik yaşamın içerisinde kullanılan her teknoloji, her araç ve her ortam gibi sosyal medya da zihinlerimizi ve tercihlerimizi şekillendirmektedir. Bireylerin sosyal medya ile olan ilişkisinde; internet altyapılarının, mobil iletişim cihazlarının, yapay zekânın ve algoritmaların oldukça belirleyici olduğu söylenebilmektedir. Bu kapsamda, sosyal medyayı derinlemesine anlayabilmek için teknolojinin gelişimini, sosyal medya platformlarının arka planında çalışan sistemleri ve bireyin değişen beklenti ve alışkanlıklarını ele almak gerekmektedir.
Sosyal Medya, Teknoloji ve Toplum kitabı, sosyal medyayı yalnızca gündelik yaşamda karşılaşılan ekranlar ve içerikler olarak algılamaktan uzaklaşarak teknoloji, toplum ve birey ekseninde farklı katmanlarıyla ele almayı amaçlamaktadır. Bu çerçevede kurgulanmış olan bu kitap, teknolojinin sosyal medyanın işleyişindeki rolü ile birey ve toplum üzerindeki etkilerini kapsamlıca düşünerek bu platformların mevcut düzendeki yerini anlama ve sorgulama çabasının bir parçası olarak değerlendirilebilmektedir.
Atalay Bahar, Damla Karşu Cesur, Erdem Varol, Esra Büdün Aydın, Gonca Şükriye Bozkurt, Gül Dilek Türk, Mert Susur, Merve Çelik Varol, Müge Bekman, N. Hanzade Uralman, Ömer Aydınlıoğlu, Serhat Yetimova, Şeyda Barlas Bozkuş, Yelda Özlem Kölgelier Covid-19 pandemisi, tüm dünyayı etkisi altına alarak küresel çapta hem sosyal hem de ekonomik değişim ve krizlere neden olmuştur. Bu süreçte sosyal medyaya adapte olarak dijital pazarlamaya yönelen kuruluşlar, krizi fırsata çevirerek bu; süreci daha az kayıpla atlatmıştır. Başarılı bir sosyal medya yönetimi kurumsal marka ve itibarın yaratılmasını ve güçlendirilmesini, kuruluşun kendini daha iyi ifade etmesini ve tanıtmasını, böylelikle hedef kitle nezdinde bilinirliliğinin artmasını, sosyal sorumluluk projeleriyle paydaşlardan destek alınmasını, rekabet ortamına ayak uydurmayı, daha samimi ve hızlı etkileşimle duygusal çekicilik yaratılarak hedef kitle tarafından seçilmeyi, ürün ve hizmetleri daha az maliyetle tanıtmayı, hedef kitlenin kendisini kuruluşa daha yakın hissetmesini, marka değerinin yükselmesini sağlamaktadır. Yapılan paylaşımların gündemle ilişkili olması, sosyal sorunlara duyarlılık ve katkı taşıması; marka değeri, güvenilirlik, sektörde liderlik gibi unsurların içeriklerde öne çıkarılması; çözüm odaklı, uzlaşmacı bir yaklaşımın sergilenmesi kurum ve marka itibarının sürdürülebilirliğini olumlu yönde etkilemektedir. Bu kitap ile kuruluşlara, marka ve itibar yönetiminde sosyal medyayı nasıl kullanmaları gerektiğine yönelik olarak reklam, marka sadakati, kişi ve kurum markası yaratma, sosyal sorumluluk, etik, kriz yönetimi, imaj restorasyonu, dijital pazarlama gibi alanlarda başarılı marka örnekleri üzerinden fikir vermek ve kılavuz görevi görmek, sosyal medyanın kullanımına yönelik yaklaşımlarla alana katkı yapmak amaçlanmıştır.
Ayben Ceyhan Kitapta dijital pazarlama, sosyal medya pazarlaması, marka bağlılığı ve satın alma niyeti konularının yanı sıra, tüketicinin artık üretici olduğu sosyal medyada, markaların uyguladıkları sosyal medya pazarlama uygulamalarına ilişkin tüketici algısının, marka bağlılığı ve satın alma niyetine etkisinin ortaya koyulduğu kapsamlı bir çalışmaya yer verilmiştir. Instagram'da belirli bir markayı takip eden 1078 kullanıcıyla yapılmış olan bu çalışma, markaların sosyal medya pazarlama uygulamalarını oluştururken, bu uygulamaların tüketicide oluşturabileceği algıların marka bağlılığı ve satın alma niyetini ne yönde etkileyebileceği konusunda fikir sahibi olabilmeleri için faydalanabilecekleri ve akademik dünyanın da bu alandaki çalışmalarına ışık tutabilecek bir kaynak olarak sunulmaktadır.
Ali Kıvrak, Aslı Gözde Akış, Cihan Çakır, Emel Birol, Fatih Tezcan, Gülüzar Sönmez, Ömer Faruk Koçak, Rüstem Erdem, Songül Omur, Yasin Söğüt, Yeşim Esgin Kitap içeriği, yeni medya çalışmalarının tarihsel gelişim süreçleri kapsamında karşılaştırmalı örnekler üzerinden oluşturulmuştur. Kitap; “kimlik ve tüketim”, “iletişim teknolojileri ve örnek kavramlar”, “reklam ve kullanım pratikleri” olmak üzere üç ana başlık altında temellendirilmiştir. Buradaki akademik yaklaşım, eleştirel bakış açısıyla hazırlanmıştır. Türkiye’nin farklı üniversitelerinden, alanlarında uzman akademisyenlerin katılımlarıyla özellikle kimlik, reklam ve tüketim konularında iddiası olan ve alanında yeni önermelerde bulunan bu çalışmaların literatüre katkı sağlayacağı umut edilmektedir.
Vildan Yurduseven Evci, Semra Cebeci Tüm ağlarıyla hayatımızı çepeçevre kuşatan sosyal medya, baş döndürücü bir gelişme ve yükselme göstermektedir. Arkadaşlarımızı bulmak, alışveriş yapmak, farklı kültürleri tanımak, eğitimlere katılmak gibi masum niyetlerle başlayan sosyal medya kullanımımız, zamanla vaktimizin büyük bir kısmını geçirdiğimiz, hayatımızın pek çok anını paylaştığımız bir alan oldu. Haber ve bilgilerin edilgen olarak alındığı bir yapıdan, sosyal ağlar üzerinden üretilip yayıldığı yeni bir yapıya geçildi.
İnternet sayesinde küresel bir köye dönüşen dünyada uzak ve yakın anlayışlarımız, zaman sınırımız değişti. Uzaklar yakın olurken yakınlar uzak oldu. Sanal hayatta zaman ve mekân sınırının olmaması gerçek hayatta zaman kıtlığına yol açtı.
Doğru ile yanlışın, iyi ile kötünün birbirine karıştığı bir dönemde yaşıyoruz. Yavaş yavaş hakikat perdesi aralanarak nasıl bir mecrada yol aldığımızın farkına varmaya başladık. Şubat 2020 istatistiklerine göre Türkiye’de 62 milyon internet kullanıcısı bulunmaktadır ve bu Türkiye nüfusunun %74’üne tekabül etmektedir. 54 milyon kullanıcısı ile Türkiye nüfusunun %64’ü sosyal medya kullanmaktadır ve nüfusun %92’si mobil kullanıcıdır.Bu rakamlar göz önüne alındığında internet herhangi bir araç olmaktan çıkıp kullanımında, fayda ve ihtiyaç merkeze alınarak toplumsal bilinç ve farkındalığın artırılması gerekmektedir.
İçinde yaşadığımız dünyada 7’den 70’e her yaş grubunun internet ortamında savrulması, hayatın içinde bu kadar çok olan sosyal medya ağlarının kontrolsüz kullanımını gördüğümüz ve altıyüzün üzerinde kişi ile internet üzerinden yaptığımız bir çalışmada, sosyal medyanın kişiye etkileri kullanıcıların platformlarda ne amaçladıkları, kullanıcıların kullanım anında hissettiği duyguları, aşırı kullanımdan rahatsız olup olmadıkları hakkında bilgi edinerek bu kitabı kaleme aldık.
Dijital dünyanın bir parçası olan ve pek çok alanda hayatımızı kolaylaştıran sosyal medyanın, iletişim alanındaki gelişmelerle yaptığı devrimi doğru anlamak, geleceğimizin mimarı olan yeni nesillerle bağlarımızı korumak ve onlara güvenli bir ortam hazırlamak maksadıyla sosyal medyanın bize sunduğu imkânlar ve bu mecraların hangi tehlikeleri barındırdığına dair araştırmalara ve mevcut sorunlarla ilgili pratik çözümlere ihtiyacımız var.
Bu kitapta teknolojik gelişmelerdeki yaşanan devrimle hayatımıza giren internet ve sosyal medyanın; akıllı telefonların özellikle de COVID19 pandemisi ile hayatımızda başrol oynamaya başlaması üzerinde durulmuştur. Ayrıca sosyal medya ağlarının ihtiyaçları karşılarken alışılan, alışkanlıkla başlayıp düşkünlüğe dönüşen ve zamanla bağımlılığı ortaya çıkaran sebep ve sonuçları üzerinde durularak bilinçli kullanım için neler yapılabileceği üzerinde tartışılmıştır.
Kitapta, sosyal medya kullanımına dair zihinlerimizde oluşan birçok soruya yanıt bulurken, aynı zamanda bizleri hedefimizden alıkoyan her alışkanlığa aynı uzaklıktan, aynı duygularla, aynı yöntemlerle yaklaşmamamız gerektiğini fark edeceğiz. Yine sadece vakit geçirmek gibi masum bir gerekçeyle başlayan sosyal medya kullanımlarımızın nasıl bağımlılığa dönüşebileceğini ve bağımlılıktan kurtulmanın teorik ve pratik yolları hakkında fikir sahibi olabileceğiz.
Kitabın birinci bölümünde dijital dünya deneyimleri ve sosyal medyanın özellikleri, ikinci bölümünde sosyal medya bağımlılığı ve sosyal medya ortamları, üçüncü bölümünde sosyal medya esaretinden kurtulmanın gerekliliğinden söz edilerek bu mecralarda karşılaşılan sorunlara örneklerle değinilmiştir. Kitabın dördüncü bölümünde sosyal medya ile arasına mesafe koymak isteyen bireylerin kendi başlarına uygulayabilecekleri pratik bilgileri içeren Ayrılma Günlüğü ile sosyal medyayı doğru, faydalı ve üretken kullanıma katkı sağlayacak atölye çalışmaları yer almaktadır.
Bilinçli internet ve sosyal medya kullanımına az da olsa katkı sağlaması ümidiyle…
Mert Küçükvardar Dijital dünyadan kopmak neden bu kadar zor? Her boş vaktinizde teknolojik araçlarınıza mı yöneliyorsunuz? Çevrim içi olmadığınızda kendinizde eksiklik mi hissediyorsunuz? İletişim çağında sanal ortama ya da elektronik araçlara ulaşamadığımızda bir şeylerin eksik hatta yanlış olduğu fikrine kapılmaktayız. Bugün çoğu insan, cep telefonunu kontrol ediyor ve yerine geri bırakıyor ancak çok kısa bir süre sonra hiçbir neden olmamasına rağmen bunu tekrar yapıyor. Özellikle sürekli iletişimde bulunma ihtiyacı nedeniyle kalıplaşmış davranışları benimsediğimiz ve bazı dijital hastalıkların belirtilerini taşıdığımız açıktır. Bu bağlamda bugünlerde teknolojik araçlar yalnızca kullandığımız birer meta olmaktan çok daha öte bir anlamı simgelemektedir. Tüm bu gelişmeler, dijital istilanın iz düşümü olan teknoloji bağımlılığının bir yansımasını oluşturmaktadır.
Sonuç olarak teknolojilerin hayatlarımızda vazgeçilmez bir konuma yerleşmesiyle zehirlenmiş bir dünyadayız artık... Kitap, bir iletişimcinin bakış açısıyla modern çağın problemi olarak değerlendirilen teknoloji bağımlılığı ve onun oluşturduğu etkilerin izini sürmektedir. Aynı zamanda çok geç olmadan kendinize ait dijital sınırlar oluşturmanıza ve teknoloji konusunda bilinçlenmenize yardımcı olacak bir rehber niteliğindedir.
Sinem Yeygel Çakır Günümüzün imajlarla çevrili dünyasında bireyler sadece kişilerarası iletişim bağlamında ilişki ağlarını kurmakla kalmamakta, markalar da bireyler için kendi kişiliklerini tanımladıkları ve iletişim kurdukları yapıları oluşturmaktadır. Pazarlama iletişimi stratejileri ile markalara kazandırılan kimlikler, onları soyut ve somut değerler açısından tanımlanabilen yapılara kavuşturmakta, bu durum da birer tüketici olan bireyler için iletişim kurulabilecek yeni tarafların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bilgi iletişim teknolojileri; özellikle markaya rekabet üstünlüğü sağlamak, çok işlevli yapıları ile işletmeler için pazarlama ve pazarlama iletişiminin birçok alanı ile ilgili çok yönlü aktiviteleri gerçekleştirebilmek fırsatını sunmak, yeni nesil teknoloji ile uyum içindeki hedef kitleleri yakalamak ve onları teknolojinin etkileşimli yapısı ile pazarlama iletişiminin sadece hedefi değil süreçte mesajı oluşturan kaynak haline de getirerek hem üreten hem tüketen konumunu kazandırmak (sosyal medya uygulamaları ve kullanıcı merkezli reklam içerikleri vb.) ve pazarlama iletişiminde mesajın gücünü artıracak farklı medya kullanımlarına imkan vermek gibi birçok avantajı markalara sunmaktadır. Dile getirilen bu temel kapsam bağlamında oluşturulan kitap çalışması, pazarlama iletişimi sürecine bilgi iletişim teknolojilerinin meydana getirdiği yeni boyutları ortaya koymayı amaçlayan sekiz bölümden oluşmaktadır. Söz konusu bölümler; e-pazarlama karması ve e-pazarlamanın stratejik boyutu, bilgi çağında yenilik ve teknolojinin bu yeniliklere etkisi, sosyal medya ve bir sosyal medya unsuru olarak blogların pazarlama iletişimi ve halkla ilişkiler sürecine etkileri ile kurumun tanıtım elçileri olarak da görülen çalışanların blogları kullanma nedenleri, internette kullanıcıların ürettiği reklam içerikleri ile teknolojinin internet reklamcılığına etkisi ve teknolojinin katkısı ile ortaya çıkan üç boyutlu sıra dışı reklamlar (ambient medya) konularından oluşmaktadır.
Ahmet Selman Seyhan Televizyon haberleri, bütün kitle iletişim türlerinde olduğu gibi, toplumu iletmiş olduğu iletilere inandırmak istemektedir. Retorik bu inandırma işleminin temelini oluşturmaktadır. Televizyon haberleri kendi yapısında bulunan görüntü, ses ve yazı özelliklerini, diğer bir ifade ile retorik bileşenleri, hedef kitlesini inandırmak için mesleki teamüllerle birleştirerek kullanmaktadır. Ancak retorik bileşenlerin kullanımı kendiliğinden tesadüfi ortaya çıkan bir durum değildir. İnsan faktörü süreci yönlendirmekte, bütün retorik uygulamalar insan vasıtasıyla hayata geçirilmektedir. Zihniyet insanın bütün kararlarını, tutumlarını ve davranışlarını belirleyen, inanç, kültür, ideoloji vs. bir çok alt unsurdan oluşan komplike bir yapıdır. Zihniyetin bu özelliği insanların televizyon haberlerinde kullanacağı retorik bileşenleri, uygulayacağı retorik teknikleri ve dolayı olarak hedef kitleyi neye inandırmaya çalışacağını doğrudan yönlendirmektedir.
Bu çalışma, televizyon haberlerinin hedef kitleyi inandırmak için hangi süreçlerden geçerek, hangi uygulamalar yapılarak hazırlandığına odaklanmaktadır. Ayrıca bütün bu süreçlerde yapılan tercihlerin iletişimsel zihniyet tarafından nasıl yönlendirdiği açıklanmaya çalışılmaktadır. Bütün bu verilerin elde edilebilmesi için de iletişimsel zihniyet analizi yöntemi teklif edilerek örnek uygulaması yapılmaktadır.
Hakan Cem Işıklar Henüz 2012 yılında insanlık için “şimdilik” kaydı ile vazgeçilmez olduğunu söylediğimiz TV haberi acaba hâlâ aynı önemde mi? “Profesyonel TV Haberciliği” adıyla farklı yıllarda iki kez basılan bu kitap, “Televizyonda ve Dijital Medyada Görüntülü Habercilik” adıyla artık yeni bir bakış açısı sunmaya çalışacak.
Televizyon için yapılan görüntülü haberlerin artık internet siteleri ve sosyal medyada kullanımının olağanlaştığı hatta karşılıklı etkileşim ile birlikte neredeyse sınırsız bir paylaşım ortamının ortaya çıktığı açıkça görülmektedir. Dijital medyanın artan iletişim hızı kapsamında neredeyse TV yayıncılığı kalitesine kavuşan yapısı da yaşanan dönüşümü belirgin hâle getirmektedir.
Sinema tarihi ile eş zamanlı başlayan görüntülü haberin serüveni, XXI. asrın ilk çeyreğinde yeni bir form kazansa da sinematografi, işin hâlâ temel unsuru olarak durmaktadır. Bu gerçeğin bilinci ile bir görüntülü haberin hazırlık, yapım ve yayın süreçleri önemli çalışma konularıdır.
Bu eser; ister TV kanalında ister dijital medyada yayınlanacak bir görüntülü haberin nasıl oluştuğunu “gerçek örneklerle” mümkün olan en ince ayrıntılarına kadar anlatmaktadır. Kitabı “uygulamalı” kılan bu yöntem sayesinde ulusal standartlarda görüntülü haberin tanımlaması/karşılaştırması yapılmaktadır.
Sektörde hemen her kademede kazanılan deneyimlerin bir sonucu olarak ortaya çıkan eser; başta televizyonculuk eğitimi alanlar olmak üzere eğitimcilere ve akademisyenlere ciddi katkı sağlayacak; medyanın güncel sorunları ve bunların çözümüne yönelik önerilerle de görsel ve işitsel üretim yapan her meslektaş için değerli bir kaynak olacaktır.
Merve Sarışın Günümüz iletişim teknolojilerinin sağladığı olanaklar dolayımıyla gerçekleştirilen ve söz konusu imkânlar yoluyla viral hâle gelen bir risk olarak tanımlayabileceğimiz dijital şiddet gerek mobil telefon gerekse ağ tabanlı uygulamalar ve sosyal medya dolayımıyla sıklıkla deneyimlenmekte; kullanıcılar bu deneyimi fail, mağdur veya izleyici olarak yaşamaktadır.
Dijital şiddetin de çevrimdışı şiddetin bir uzantısı olduğu ön kabulüyle kadınların bu şiddet türü ile daha sık karşılaştığına yönelik bir tahminde bulunmak zor olmayacaktır. Dijital şiddetin sıklıkla deneyimlenmesine rağmen hâlâ görünür olmaması, mağdurları ve konunun taraflarınca bilinmemesi veya görmezden gelinmesi patriyarkal yapının teknoloji üzerindeki hakimiyetini de perçinlemektedir.
Dolayısıyla kadına yönelik gerçekleştirilen, geleneksel şiddetin yeni yüzü olan ve çevrimiçi ortamlardan beslenerek büyüyen, toplumsal cinsiyet eşitsizliğini yeniden üreten ve çevrimdışı şiddete dönüşmesi her zaman olası olan dijital şiddetin hangi şekillerde deneyimlendiğini, bu şiddetin mağdurlarının ne şekilde etkilendiğini, dijital şiddete karşı nasıl direnildiğini ve buna karşı nasıl mücadele edildiğini görünür kılmak son derece önemlidir.
Elinizdeki bu kitap da üzerinde yapılan çalışmaların oldukça sınırlı olduğu dijital şiddete tüm bu problematikler üzerinden dikkat çekmektedir. Bu çalışma ayrıca dijital şiddeti daha somut görebilmek adına Twitter'da en çok tanınan kadın gazetecilerin dijital mağduriyetlerini de gözler önüne sermektedir. Gelinen noktada patriyarkal yapının ötekisi konumuna itilen kadınların çevrimdışında olduğu kadar çevrimiçi alanlarda da güvenli bir ortama ihtiyaçları olduğu, bu çalışmada elde edilen mühim sonuçlardandır.
Kadına yönelik dijital şiddeti çok boyutlu bir şekilde ele alan bu çalışmanın literatüre katkı sağlaması ve kadına yönelik her türlü şiddetin son bulduğu bir dünyaya uyanmak dileğiyle…
Rıdvan Bülbül Kitle iletişim araçlarındaki hızlı gelişme, yöntemleri de değiştirmiş, toplumların bütün kesimlerini etkisi altına almış, yaşam biçimlerinde bile yansımaları görülmüştür. Bu betimlemeler çerçevesinde şekillenen çalışmada, kitle iletişim araçları, iletişim teknolojisi ve gelişmeler, yeni iletişim düzeninde politika, demokrasi ve savaş, yeni dünyada iletişim ve enformasyon düzeni, enformasyonun dengeli dağılımıyla ilgili çalışmlar, toplantılar ve konferanslar, uluslararası kitle iletişimi, kitle iletişim araçlarında uluslararası örgütlenme, iletişim kanallarının tahsisi ve denetimi, uluslararası radyo ve TV kanalları, haber ajansları, Türkiye ve uluslararası iletişim ve iletişim düzeninin geleceği konularına yer verilmiştir.
Emet GÜREL, Jale ALEM Pazarlama iletişiminin güncel ve ilgi çeken konularından biri olan ürün yerleştirme, markalı ürünlerin bir bedel karşılığında belirli bir amaçla iletişim ortamlarına yerleştirilmesi anlamına gelmektedir. Bir kavramlaştırma ve uygulama alanı olarak etkili olduğu kadar dinamik bir nitelik de arz eden ürün yerleştirme, her geçen gün gelişmeye ve evrilmeye devam etmektedir. Öyle ki günümüzde markalı ürünlerin sinema filmlerinden televizyon dizilerine, basılı kitaplardan elektronik kitaplara, video oyunlarından bilgisayar oyunlarına, çizgi dizilerden çizgi romanlara dek pek çok iletişim ortamına farklı şekillerde entegre edildiği gözlenebilmektedir. Bu gerçeklerden hareket eden ve bir makale seçkisi niteliği taşıyan bu çalışmada ürün yerleştirme kavramı, ürün yerleştirmenin tarihsel gelişimi, ürün yerleştirme türleri, ürün yerleştirme uygulamaları ve örnekleri ayrıntılı bir şekilde işlenmektedir. Amatörce kurgulanmış uygulamalardan milyonlarca dolarlık bir sektöre uzanan bu yolculuğun ilginizi çekeceğini umuyoruz.
Burak Çeber Etik, insanlık tarihi kadar eski olup toplumsal yaşamın başlangıcından bu yana var olmuş; felsefenin doğuşuyla birlikte ise üzerinde sistematik bir şekilde düşünülen ve tartışılan bir disiplin hâline gelmiştir. Yapay zekâ ise tüm teknik ve algoritmalarıyla birlikte yaşamın her alanını köklü bir şekilde dönüştürerek insan hayatının ayrılmaz bir parçası hâline gelmektedir. Özellikle son dönemde üretken yapay zekâ araçlarının hızla gelişmesi ile yapay zekâ, insanlara özgü karmaşık özellikleri üstlenmeye ve kullanım sınırlarını hiç olmadığı kadar genişletmeye başlamıştır. Bu sınırların genişlemesi bir yandan heyecan verici fırsatlar getirirken diğer taraftan da önemli sorumluluklar doğurmaktadır. Yapay zekâyı sadece avantajlarıyla ele almak bu denli güçlü bir teknolojinin birey, grup, toplum, kurum veya devletler düzeyinde ortaya çıkardığı sorunları görmek açısından yetersiz kalmaktadır. Bu da yapay zekâ ile etiğin kesişim noktasında bulunan ve yapay zekâ teknolojilerinin gelişimi ve kullanımı aşamasında temel alınması gereken ilke ve değerleri, başka bir deyişle “yapay zekâ etiğini” gündeme getirmektedir.
Özellikle iletişim alanında yaşanan dönüşümün hız kazanması ve iletişim sürecinde insanlarla birlikte teknolojinin de bir iletişimci olarak rol almaya başlaması, iletişim ile etik arasında olan ilişkiyi değiştirmiştir. Böylelikle iletişim alanında yapay zekâ dolayımlı faaliyetlerin etik kavramı çerçevesinde yeniden değerlendirilmesi zorunlu hâle gelmektedir. Bu kitap çalışması, iletişim alanında yapay zekâ uygulamalarının kullanımına ilişkin sorunları ve olası çözümleri ortaya koyarak etik sorunlara dikkat çekmeyi amaçlamaktadır.
Ali Efe İralı, Ayşenur Akyazı, Dilber Guliyeva, Fırat Tufan, İlayda Seyhun Gören, Pınar Üner Yılmaz, Yelda Şenkal, Yıldız Öztürk, Ziyad Guliyev Teknolojik gelişimin pek çok sektör ve disiplin üzerinde gösterdiği etki, kültür varlıkları ve kültürel miras üzerinde de hissedilmektedir. Uluslararası alanda çalışan pek çok akademisyen, bugün tek bir disiplin ya da sektör bağlantısıyla değil çok farklı alanlarla yürütülen iş birlikleri üzerinden çalışmalarını yürütmektedir. Bilişim, iletişim ve sanat üzerinden bilimsel anlamda üretime geçen ortak aklın, pek çok yeni yöntemin bir sonraki araştırmacı gruplar için önemli faydalar sağladığı, sağlamaya devam edeceği görülmektedir. Bu doğrultuda yaptığımız çalışmanın temel hedefi, birbirinden teknik ve kuramsal anlamda farklı bakış açılarına sahip araştırmacılar üzerinden kültürel mirasa yönelik ortak bir odak noktası oluşturabilmektir.
Ceyhun Bağcı, Faruk Sadıç, Fikret Yazıcı, Hakan Aydın, Metin Eken, Mustafa Cıngı, Mustafa Temel, Nida Sümeyya Çetin, Onur Önürmen, Vahit İlhan Avrupa Dijital Yeterlilik Çerçevesi’nin dijital yeterliliği geliştirecek kavramsal referans modeli, 5 temel yetkinlik alanını içermektedir. Bunlardan biri “güvenlik”tir. Güvenlik; dijital ortamlardaki riskleri ve tehditleri anlamayı, güvenlik önlemlerini bilmeyi ve güvenilirliği ve mahremiyeti göz önünde bulundurmayı, dijital teknolojileri kullanırken fiziksel ve psikolojik sağlığa yönelik risklerden ve tehditlerinden kaçınabilmeyi, kendini ve başkalarını, dijital ortamlarda olası tehlikelere karşı koruyabilmeyi ve dijital ortamlarda kişisel verileri ve mahremiyeti korumayı amaçlar. Bilgi ve veri okuryazarlığında ise veri, bilgi ve dijital içeriğin kaynaklarının güvenilirliğini analiz etmek, karşılaştırmak ve eleştirel bir yaklaşımla değerlendirmek, yeterlikler arasında sayılır. Konuyla ilgili araştırma bulguları, bu iki yeterliliğin önemini stratejik bir biçimde arttırmakta; bireylerin internet kullanımının kontrol altına alınması ve kendi eğitim ve yaşamlarına faydalı olacak biçimde yönlendirilmesi ihtiyacını ortaya çıkarmaktadır. Bu konudaki bilgi ve becerileri arttırmayı amaçlayan eğitim girişimleri bu nedenle büyük önem taşımaktadır.
Kısa adı HD-LIFE olan “Öğrenciler İçin Sağlıklı Dijital Yaşam” Projesi, söz konusu girişimlerden biri olarak belirtilebilir. Proje; rehber, kısa film, poster, veri tabanı gibi görsel-işitsel, elektronik ve basılı eğitim araçlarıyla eğlence, öğrenme, yaratıcı olma, sosyalleşme ve keşif için zengin olanaklar sunan internet ve mobil iletişim teknolojilerinin endişe kaynağı olabileceği hususlar ve bu sorunları olumlu yönde aşma çabalarına katkıda bulunmayı amaçlamaktadır. Bu kitap, HD-LIFE’ın bu çabalarını aynı zamanda onun çıktılarından da yararlanarak desteklemeyi amaçlamaktadır. Kitap bu çerçevede bir giriş makalesiyle birlikte “Ağ Güvenliği”, “İnternet Kullanımına Özgü Sorunlar” ve “Ağdan Gelen Tehlikeler” ana başlıkları altında toplam 8 çalışmadan oluşmaktadır.
Övünç Meriç Fermanoğlu Bu kitap; yeni medya, siyasal iletişim ve dijital demokrasi kavramlarına dair temel bir başvuru kaynağı niteliğindedir.
Yeni medyanın giderek yaygınlaşan kullanımı iletişim, siyaset ve demokrasi kavramlarında önemli değişimlere neden olmuştur.
Kitapta, yeni medyanın siyasal iletişim yöntemlerini nasıl etkilediği, yeni medya ve demokrasi arasında nasıl bir ilişki kurulduğu ve katılımcı bir demokrasi için yeni medyanın nasıl kullanıldığına dair kuramsal tartışmalar yer almaktadır.
Yazar Övünç Meriç Fermanoğlu,
İstanbul Şehir Üniversitesi İletişim Fakültesi Yeni Medya ve İletişim Bölümü’nde öğretim üyesidir. Fermanoğlu bu kitapta, yeni medya ve siyasal iletişim çalışmalarına dair farklı kuramsal yaklaşımlar temelinde çeşitli kavramları tanıtıyor. Yeni medya ve geleneksel medya arasındaki farklılıklar, siyasal iletişim kuramları, demokrasi ve yeni medya ilişkisi, dijital demokrasinin temel kavramları, dijital yurttaşlık ve siyasal katılımın dijitalleşmesi konularını akademik literatürdeki çalışmalar ekseninde açıklıyor.