Coğrafya Öğretmenliği \ 1-1
Eray Alaca, Tercan Yıldırım Türk tarihinde modern anlamda bir öğretim programı, Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde hazırlanan 1869 tarihli “Maârif-i Umûmiyye Nizâmnâmesi” ile karşımıza çıkmaktadır. İlkokuldan liseye kadar tüm öğretim kurumlarına yönelik öğretim programları hazırlama süreci, Türkiye Cumhuriyeti Dönemi'nde de devam etmiştir. Bu öğretim programları içerisinde “coğrafya öğretim programları” önemli bir yer tutmaktadır. Çünkü yaşanılan ülkenin başta fiziki, beşerî ve ekonomik özelliklerinin bilinmesi; uzak ve yakın ülkeler, komşu ülkelerle ilişkiler ve buna paralel olarak sınırların bilinmesi; farklı toplumların ve kültürlerin tanınması bağlamında dünyanın bir bütün olarak algılanması coğrafya dersi aracılığı ile olmaktadır. Dolayısı ile Osmanlı İmparatorluğu'ndan günümüze coğrafya öğretiminin geçirdiği aşamaların görülmesinde bu kitap önemli yer tutmaktadır.
Eric Chaisson, Steve McMillan Astronomi, keşifleri ve araştırmalarıyla altın çağını yaşıyor. Yeni teknolojilerden ve kuramsal kavrayışlardan güç aldıkça evreni araştırmak daha önce hiç olmadığı kadar heyecan verici bir hâle geldi. Bu kitapta, günümüz astronomisinde bilinen gerçekler, gelişen fikirler ve öncü keşifler özenle seçilerek sunuluyor. Samanyolu'nda yıldızların oluşumu, evrenin en erken döneminden başlayarak gökadaların evrilmesi, uzayın derinliklerinde Güneş'e çok benzer yıldızların etrafında dolanan yeni gezegenler, tüm gizemli özellikleriyle kara delikler, evrenin hemen her yerinde saklı ve anlaşılması zor karanlık madde gibi başlıca konular uzak kozmik dünyaların gerektirdiği özenle anlatılıyor.
Astronomi: Bir Bakışta Evren kitabının hem sunumu görkemli hem de anlatımı öğrenmeyi teşvik edici ve kolay anlaşılabilir niteliktedir. Her konunun içeriği iki sayfayı geçmeyecek şekilde düzenlendiğinden ortaya çıkan kitap fazla kalın değildir. Bu modüler yaklaşım resimleri ve yazıları, görsel olarak çekici, kısa ama öz ve bilimsel olarak hatasız, âdeta bir dergi düzeniyle birleştirmektedir. Ortaya çıkan eser 21. yüzyıl astronomisinin özünü güzelce ve kolaylıkla öğretilebilir bir şekilde aktarabiliyor. Bilimin nasıl yapıldığı, evrenin nasıl işlediği ve astronomların bildiklerini nasıl öğrendikleri özenle açıklanıyor. Hem bilimsel araştırmanın temelindeki ilkelere hem de keşif sürecine dikkat çekiliyor.
Ön kapaktaki baloncukların her biri, sol altta hâlâ evrende yaşamın olduğunu bildiğimiz tek yer olan büyüleyici Dünya'dan başlayarak harika astronomi sahneleri içermektedir. Orta baloncuklarda, sırasıyla, şiddetli Güneş püskürtülerini ve Kartal Bulutsusu'ndaki yıldız oluşum bölgelerinin renkli yıldızlararası bulutları gösteriyor. Bunlardan ötede, milyonlarca ışıkyılı uzakta, milyarlarca yıldızdan meydana gelmiş Anten adlı bir çift gökadanın parçalanışı sergileniyor. Ön kapağın en tepesindeki baloncukta ise gerçekten uzak ve adları henüz konmamış gökadalar çok uzaktan ve çok geçmişten ışıldıyor.
C. Barry Cox, Peter D. Moore, Richard J. Ladle Bu kitap, bugün yerkürede gördüğümüz yaşam örüntülerinin dünyanın iki büyük mühendisi tarafından nasıl oluşturulduğunu ortaya koyar: Bunlardan jeolojik mühendisler - levha tektoniği - yerküre üzerindeki yaşamın koşullarını değiştirmiş, biyolojik mühendisler - evrim - ise bu değişikliklere reaksiyon olarak yeni yaşamsal örüntüleri ve yeni yaşam formları oluşturarak yanıt vermiştir. Bu kitap, biyocoğrafik araştırmaların üç alanını kapsayan tek ders kitabı olmayı sürdürmektedir: kıtasal biyocoğrafya, ada biyocoğrafyası ve denizel biyocoğrafya.
40 yıldan daha fazla bir süre içinde sekiz başarılı basımı sayesinde, Biyocoğrafya: Ekolojik ve Evrimsel Bir Yaklaşım kitabı, konuları anlamak için gerekli olan ve çeşitli bilimsel disiplinlerin kapsamlı ve ayrıntılı araştırmalarını sağlamıştır. Bu ders kitabı, güncel araştırma tartışmalarıyla zenginleştirilmiş ve geliştirilmiştir. Bu nedenle temel biyolojide ve tarihsel biyocoğrafyada sağlam bir alt yapıya sahip olması nedeniyle övgüyü hak etmiştir.
Bu temel üzerine inşa edilen dokuzuncu basım, moleküler araştırma metotların yükselişi gibi son gelişmeleri içermekte ve dünyanın biyocoğrafya konusundaki anlayışımızı değiştiren araştırma ve tartışmaların detaylı bir keşfini sunmaktadır. Mevcut bölümleri güncellemesinin yanında, türlerin dağılışı üzerine veri toplamak ve birleştirmek için yeni teknikleri tartışan Richard Ladle tarafından yazılan koruma biyocoğrafyası üzerine yeni bir bölüm vardır.
ÖNCEKİ BASKILAR HAKKINDA DÜŞÜNCELER
“Öğrencilerin çekici ve erişilebilir olan birçok disiplini kavraması için belirli bir deneyim ve isteklilik arzusu gerektiren bir konuyu hazırlamalarından dolayı yazarları bir kez daha tebrik ediyorum… bu kitap öğrenciler için vazgeçilmez bir ders kitabı olmayı sürdürecektir”.
Dr. Malcolm Greenwood, Loughborough Üniversitesi, İngiltere.

“Bu kitap biyocoğrafya biliminin geniş bir özetidir fakat detaylarla doludur… yeni referansları ve güncel gelişmeleri içermektedir. Denizel sistemler de dâhil olmak üzere çoğu büyük biyomları dengeli bir şekilde kapsaması gerçekten takdire şayandır”. Profesör George Robinson, Albany Suny, Amerika.
“Biyocoğrafyanın son baskısı biyocoğrafyanın geçmişinin ve ilgili bilimlerin ve biyocoğrafyadaki en son gelişmelerin nasıl sonuçlandığına mükemmel bir bakış açısı sunar”. Blumea, Haziran 2005.
“Biyocoğrafya üzerine mükemmel bir başlangıç kitabı… açık ve düzgün bir şekilde yazılmış, çok iyi yapılandırılmış ve etkili bir şekilde resimlenmiştir… bir kez daha söylemek gerekirse yazarlar klasik metinlerini çok başarılı bir şekilde canlandırmışlar ve bu kitabın gelecek yıllarda çok satan bir kitap olacağından eminim”. Martin Kent (Plymouth Üniversitesi).
Özlem Çakar Çelik Medya ve coğrafya ilişkisi, Türkiye'de henüz yeterince çalışılmamış bir konu alanıdır. Günümüz dünyasının önemli medyatik araçlarından olan film ve diziler, beşerî coğrafyanın sınırları içerisine dâhil edilmektedir. Film ve diziler, sadece eğlence aracı olarak düşünülemez. Coğrafya biliminin klasik konuları dışında olsa da gerçek dünyanın taklidi, temsili olmaları ve sınır tanımayan etkileri nedeniyle esasında sıra dışı bir çalışma alanı değildir. Film ve dizi alanı, değişen dünyanın güç ilişkilerinin ve küreselleşmenin etkisiyle çok olağan hatta konuyla ilgili literatürde belirtildiği gibi coğrafyacıların çalışması için haklı birçok gerekçeye sahip bir alandır.
Film ve diziler; mekân-zaman, yer-anlam ilişkisi ile coğrafyacıların dikkatini çekmiş olup hümanistik akım ve kültürel çalışmaların sonucu olarak coğrafya biliminin kapsamına girmiştir. Coğrafya eğitimi, şehir coğrafyası, kültürel coğrafya, ekonomik coğrafya, turizm coğrafyası gibi beşerî coğrafyanın alt alanlarıyla yakından ilgilidir. Coğrafi perspektiften oldukça geniş bir yelpazede çalışılabilecek olan film ve diziler kültürel, ekonomik, çevresel, toplumsal, (jeo)politik vb. etkileri ile bilim dünyası için önem arz etmektedir. Yabancı literatürde “film coğrafyası” gibi yeni bir alt alan olarak tartışılan ve çalışılan film-coğrafya ilişkisinin gelecekte daha güçlü bir coğrafi temelde devam edeceğini söylemek yanlış olmayacaktır. Bunun yanı sıra film ve TV yapımları gibi medyatik araçları inceleyen coğrafi araştırma merkezlerinin kurulabileceği beklentisi de ütopik değildir.
Bu kitapta; film ve dizilerle coğrafya bilimi arasındaki ilişkinin nasıl olduğu literatüre dayandırılarak tasvir edilmiş, film ve dizilerle coğrafyacıların neden ilgilenmesi gerektiği açıklanmaya çalışılmıştır. Ayrıca film-turizm ilişkisine çoklu bir bakış açısıyla yaklaşılmış ve film turizminin genel özellikleri irdelenmiştir.
Çağrı Öztürk Demirbaş, Eyüp Artvinli, Fatih Aydın, Mücahit Coşkun, Nazan Karakaş Özür, Nazlı Gökçe, Raziye Çakıcıoğlu Oban, Yurdal Dikmenli İçinde bulunduğumuz dünyayı anlamak, yaşamda zaman ve mekân bağlamında kendimizi konumlandırmak coğrafi bilincin bir sonucudur. Coğrafi bilinç dünyayı, ülkesini, yakın çevresini doğal ve beşeri varlığıyla en iyi biçimde tanımayı, bu farkındalığın sayesinde de onu hem sahiplenmeyi hem de onu koruyarak ondan en iyi biçimde yararlanmayı sağlar. Ki korumak, planlamayı ve geleceği öngörerek düzenlemeyi de içinde barındırır. Coğrafi bilinç sahibi bireyler olabilmek bir yanıyla coğrafi bilgiyi diğer yanıyla da coğrafi becerileri kazanmaktan geçer. Kuşkusuz tutumlarımız, kimliğimiz ve değerlerimiz coğrafi bilinçle karar verme mekanizmamızı derinden etkiler. Coğrafi beceriler bir yanı ile de farklı tutum, değer ve kimlikteki bireylere; ötekini bilme, anlama ve sorgulama noktasında fırsat tanır. Coğrafya eğitiminde beceri kazanımı söz konusu olduğunda teorik bilgilere uygulamanın da eşlik etmesi bir zorunluluktur. Alan yazını incelendiğinde hem coğrafi becerilerin etkinlik ve uygulama örnekleriyle desteklenmemesi hem de coğrafi becerileri tek bir kitapta buluşturan detaylı bir yayımın bulunmaması kitabın hazırlanmasındaki dayanak noktalarını oluşturmaktadır. Bu bağlamda kitap Coğrafya Dersi Öğretim Programı çerçevesinde programdaki sunuş sırasıyla ele alınmış, coğrafi becerileri konu edinen, sekiz bölümden oluşmaktadır.
Kanıtlarla bezeli otobiyografik bir anlatım sunan dünyanın hikâyesine eşlik edebilmek dileğiyle…
Mazlum Ar Aynı coğrafyayı paylaşarak yüzyıllardır bir arada yaşayan kültürel farklılıklar, politik bir varlık olmanın gereği olarak uzlaşı coğrafyalarını inşa etmenin gayreti içerisinde olmuşlardır. Eşitlik, saygı ve hoşgörü temelinde bireysel ve toplumsal kültürel çeşitliliği muhafaza eden ve geleceğe aktaran uzlaşı coğrafyaları her türlü türdeş, özcü ve homojen egemen yapıyı sorunsallaştırmaktadır. Böylece coğrafi aidiyetin, belleğin ve bir yere ait olma dürtüsünün kültürel formunu kurgulayıp doğal coğrafi semiyoloji temelinde sürdürülmesine aracılık etmektedir. Fakat siyasal aktörlerin, mekânı ve onunla özdeşleşen din, mezhep, etnisite, gelenek ve görenek gibi her türlü beşerî çokkültürlü olguyu (özellikle ulus devlet süreciyle birlikte) ideolojisin(d)e gömülü failler olarak tanımlayarak yeniden tasarlamaya çalışması, coğrafyanın uzlaşı kültürünü ortadan kaldırmakta ve çatışmanın coğrafyalarını ortaya çıkartmaktadır. Keza siyasal ideolojilerin çokkültürlü toplulukların eşit haysiyete dayalı yurttaşlık ve kültürel hak taleplerini görmezden gelerek saptamış oldukları subjektif kimlik tanımlamalarında yeniden konumlandırmaları da çatışma coğrafyalarını beslemektedir. Dahası coğrafi farklılığın ve bu farklılığa ait olan kültürel çeşitliliğin yok sayılarak mekâna dair söylemlerin geliştirilmesi ve böylece farklılıkların coğrafyalarına dair yeni mekânsal söylemlerin ortaya çıkması bireyi ve aidiyet duyduğu kültürel topluluğu kendiliğinden ve öznelliğinden soyutlamaktadır. Oysa önemli olan, postmodern dünyanın akışkan coğrafyasında çokkültürlü toplulukları ideolojik saiklere göre yeniden tanımlamaktan ziyade bir arada yaşamanın menbasına uygun olarak mekânsal, kültürel ve siyasal söylem/pratikleri hayata geçirmektir.
Mazlum Ar, Mehdi Pekedis, Murat Dinç, Müslüm Reyhanoğulları, Nurettin Özgen, Sami Zümrüt, Sedat Benek, Selim Bozdoğan, Sevgi Erdem, Süleyman Cengiz Ege İnsanlık tarihi, çok boyutlu siyasal mücadeleler tarihidir. Amaç, iktidar olmak ve ilgili tüm varsılları kontrol altında tutarak konforlu bir yaşam sürdürmektir. Marksist teorisyenler de kısmen bu veçhe üzerinden toplumların tarihini sınıf mücadelelerinin tarihi olarak tanımlar. İktidar olmanın nimetlerinden yararlanan sermaye sınıfı, artı değer kazanımını sürdürmek için emek gücüne ve toplumsal tüketim döngüsüne ihtiyaç duyar. Çünkü toplum, sermaye sınıfı tarafından bir tüketim borsası olarak görülür. Bu düşünsel kurulum zamanla tüm eylem ve düşünsel pratiklere sirayet ederek sıradanlaşabilmektedir. Zira iktidarlar, ideolojik kurulumunu sürdürmek için, yapılandırılmış bir topluma ihtiyaç duyarlar ve bu durum genellikle kültür kavramıyla tecessüm eder. Toplumun kültürel kodlarını şekillendiren ideolojiler, Althusser'in tanımıyla "bireyleri özne olarak çağırır". Kültürel norm ve değerlerle kodlanan, toplum ve özne olarak çağrılan birey, ideolojik kurulumların failleri olarak işlev görürler. Böylelikle toplumun temel normlarından sayılan din ve inançlardan etnik ve ulusal geleneklere, toplumsal kimlik ve temsiliyet formlarından birlikte yaşamayı olanaklı kılan radikal demokrasilere kadar tüm yapısal kurulumlar iktidar tarafından tanzim edilir. Fakat bu ideolojik kurulumlar, genellikle "biz-onlar", "dost-düşman" gibi karşıtlıklar ve aygıt olarak kullanılan sosyal kimlikler üzerinden yürütülmektedir. Oysa elzem olan, tarihin saklı tuttuğu bu ideolojik kurulumları ters yüz etmektir. Baskılanan ve yok sayılan kimliklere alan açmak ve temsili çoğulculuğa dayalı çokkültürcülük politikalarını hayata geçirmek, en makul gerekliliklerdendir.
A. Pınar Vural, Ayhan Öztürk, Belma Doğan Güngen, Cem Gökçen, Fatih Dağdelen, Gülis Kavadar, İdris Kaya, İsmet Melek, Murat Güntel, Pınar Karadeniz, Selenay Yücel, Sevda Dolapçıoğlu Eğitim alanında yaşanan değişimlerin hızlı yükselişi, öğrenme konuları üzerinde farklı disiplin bakış açılarına ihtiyaç duyulmasını ortaya çıkarmıştır. Değişim; anne-baba ve eğitimcilerin bazı konularda çözüm yolu bulmak için zorlanmalarına neden olmuştur. Ayrıca öğretmenler pandemi döneminden sonra öğrenme sorunlarının farklılaştığı üzerine görüş bildirmektedir. Tüm bu ihtiyaçlardan dolayı bu kitapta, farklı disiplinlerden gönüllü birçok uzman, bir araya gelerek eğitim konuları üzerine çözüm önerilerini, görüşlerini ve tecrübelerini sunmuşlardır. Kitap, öğrenme konuları içerisinde en çok ihtiyaç duyulan konuların neler olduğu üzerine öğretmen ve öğrencilerden görüş alınarak oluşturulan başlıkları kapsamaktadır. Kitabın amacı, bu öğrenme konularını birden fazla uzman hekim ve eğitimcinin iş birliği ile değerlendirmektir. Ayrıca eğitim fakülteleri öğretmenlik uygulamaları dersi için fayda sağlayabileceği düşünülmektedir. Anne, baba ve eğitimcilerin iyi nesil yetiştirme gücünü artırmak üzere yazılan bu kitabın “çocuklara” fayda sağlaması dileğiyle...
İsmet Akova İnsanın bütün ihtiyaçlarının karşılanmasında ve onun daha yüksek bir yaşam düzeyine ulaştırılmasında enerji, kendisine en çok gereksinme duyulan madde özelliğini taşımaktadır. Ekonomik açıdan bakıldığında enerjinin, tüm üretim sistemlerinin işleyişinde temel girdi olarak değerlendirildiği görülmektedir. Bu önemi nedeniyle enerji, tarih boyunca insanın bütün ekonomik faaliyetlerinde çeşitli kaynaklardan sağlanarak kullanılmış, bilinçli veya tesadüfi olarak elde edilmiş olmasına bakılmaksızın, insanlık tarihinin her döneminde enerji kaynakları dikkatleri daima üzerinde toplamıştır.
İnsanoğlu kendisi için gerekli olan enerjiyi, farklı zamanlarda, değişik kaynaklardan sağlama olanağını daima bulmuş ve bilinen yaşam süresi içinde, enerji yetmezliği gibi herhangi bir sorunla karşılaşmadan, faaliyetlerini sürdürmede birçok farklı kaynakdan yararlanmıştır. Kömür, petrol ve doğalgaz gibi kaynaklar ihtiyaç duyulan enerjinin temin edilmesinde ağırlıklı olarak kullanılmakta ve bu maddelerden yararlanma, rezervleri tükenene kadar devam edecek gibi görünmesine rağmen, insanlığın artan enerji talebinin karşılanabilmesi için de alternative enerji kaynakları arayışı devam etmektedir. İçinde yaşadığımız çağdaki çalışmalar, her maddenin bünyesinde potansiyel olarak bulunan enerjinin irdelenmesine yönelik olmayıp, günün teknolojik ve ekonomik şartlarına uygun olarak, çeşitli maddelerden nasıl elde edilebileceği noktasında yoğunluk kazanmaktadır.
Günümüzde enerjinin taşıdığı büyük önem nedeniyle, enerji kaynaklarına sahip olmak, sahip olmak mümkün değilse bile, enerji üreten ülkeler ile enerji tüketen ülkeler arasında gerçekleşen uluslararası ticaretinde söz sahibi olabilmek için, açık veya gizli bir mücadele içine girilmesi; enerji savaşlarının yaşanmış olması, anlaşmalar veya anlaşmazlıkların ortaya çıkmış olması enerjinin önemini açıkça ortaya koymaktadır.
Gelişmiş ülkelerin gelişmişlik düzeylerini koruyabilmeleri, gelişmekte olan ülkelerin ise gelişme isteklerinde başarılı olabilmeleri, enerjiye olan taleplerinin karşılanmasıyla mümkün olacağının düşünülmesi, günümüzde olduğu gibi gelecekte de onun aranan bir madde olmasını sağlamaya devam edecektir.
Theo Koupelis Ana dalı bilim olmayanlar da göz önünde bulundurularak tasarlanmış olan Evreni Anlama Serüveni, Yedinci Baskı, astronomiye kapsamlı ve anlaşılabilir bir giriş sunmakta, öğrencileri Güneş sisteminden ötesine doğru heyecan verici bir yolculuğa çıkarmaktadır. Yazar, bu hızlı gelişen alandaki son gelişmeleri de dikkate alarak, astronomideki tarihi ve modern teorileri açıklamakta ve bilimin nasıl işlediğini açık bir dille ortaya koymaktadır. Yazarın öğrenci dostu yazım şekli ve temiz açıklamaları, öğrencilere önce Güneş sistemimizi ardından yıldızlar ve uzak galaksileri tanıtmaktadır. Pedagojik açıklamalar öğrencilere kritik düşünme ve temel sebep sonuç ilişkileri kurma konularında da motive etmektedir.


Yedinci Baskıda Yeni ya da Önemli Özellikler

 Her bölüme kritik düşünme ve problem çözme üzerine yeni alıştırmalar konmuştur.
 Anlaşılmayı arttırmak ve daha net olmak için matematiksel kısımlara örnek hesaplamalar konmuştur.
 Astronomideki son gelişmeler dikkate alınarak tüm kitapta yeni kısımlar eklenmiş var olan bazı kısımlar genişletilmiştir.


Öğrenci kaynakları

Starlinks isimli bir web sitesi http://physicalscience.jbpub.com/starlinks/7e konular ile ilgili, çalışma testleri, keşif linkleri, anime edilmiş kartlar, online terimler sözlüğü, bölümlerin ana konu başlıkları, astronomi olaylar takvimi ve takımyıldızlar rehberi gibi bölümler içermektedir. Bu web sitesi ayrıca Türkçeye çevirilmemiş olsa da konuyla ilgilenenler için önemli bir kaynak sunmaktadır.

Öğretim Görevlisi Kaynakları (Türkçeye Çevirilmemiştir)

 PowerPoint Ders Slide'ları
 PowerPoint Görüntü Bankası
 Test Bankası
 Öğretim Görevlisinin kılavuzu
 Animasyonlar ve daha fazlası
Rüştü Ilgar Bu kitapta ülkemiz ve dünya genelindeki benzer eserlerde kullanılan ana temalara sadık kalınmıştır. Eser hazırlanırken çok sayıda ülkede işlenen benzer içerikli Genel Fiziki Coğrafya derslerine uyum gözetilmiştir. Çünkü ECTS Label ve ders içeriklerine bağlı denklik için, Ects kapsamınca 8 bölümden oluşan ve 16 haftaya yayılabilecek en fazla 60 krediden 2 veya 3 kredilik bir derse uyarlanmıştır. Bu eser bir ders kitabı, aynı zamanda başvuru kitabı veya tercih edilmiş bir Genel Fiziki Coğrafya veya Yer Bilimleri kitabına yardımcı kitap olarak hazırlanmıştır. Verilerin güncel olmasına özen gösterilmiştir. Genel Fiziki Coğrafya ve Yer Bilimleri temalı bu eser başta Coğrafya olmak üzere Sosyal Bilgiler, Fen Bilgisi, Biyoloji, Jeoloji, Sınıf Öğretmenliği bölümlerine ders kitabı olarak katkı sunması, ayrıca doçentlik, kamu personeli vb. sınavlara hazırlanma sürecine de bir destek niteliğinde olması hedeflenmiştir. Eserde anlaşılması güç karmaşık konular sadeleştirilmeye çalışılmış gereksiz verbalizmden kaçınılmıştır. Konu bütünlüğüne sadık kalınıp daha kolay bilgiye erişileceği düşüncesiyle, renkli baskı ve çift sütün şeklinde sayfa tasarımına gidilmiştir.
Şuana kadar yayınlanmış çok sayıdaki Fiziki Coğrafyaya ait eseler incelenmeye alınmış “Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu” ile ilgili uluslararası mevzuat kapsamında "Kullanım Koşulları" dahilinde uygulamalara ve içeriklere, bilgilere, telif haklarına tabi çalışmalara, maddi ve fikri mülkiyet haklarına saygılı olacak biçimde alıntı yapılarak bu eser neşredilmiştir.

Ahsen Yüksek, Atilla Karataş, Hasan Özdemir, Hülya Caner, Hüseyin Turoğlu, Nurten Günal, T. Ahmet Ertek, Zahide Acar Deniz Coğrafya kavramının genel çerçevesi içerisinde bir “ortam” tanımı yapmak gerekirse canlı ve cansız varlıkların bir arada bulunduğu, birbirleriyle enerji ve madde alışverişi şeklinde iletişim hâlinde olduğu ortamlar ve bu ortamların yeryüzü üzerindeki dağılışı akla gelmelidir.
İnsan - ortam ya da insan – çevre etkileşiminde temel çıkış noktasının ne olması gerektiği konusu bugün bile bir tartışma konusudur. Çünkü insanoğlu, günümüzde etkisi giderek artan bir şekilde bulunduğu ortamın fiziki özelliklerini kendi çıkarları doğrultusunda değiştirebilmektedir. Yerleşim alanlarının açılması için gerektiğinde tepeler, akarsu vadileri yok edilebilmekte ya da doğal yüzey örtüsü kaldırılarak (ormanların kesilmesi, barajlar yapılarak büyük su kütlelerinin oluşturulması gibi) yeryüzü – atmosfer arasındaki enerji alışverişini, dolayısıyla lokal iklimleri değiştirilmektedirler.
İnsan her ne kadar lokal alanlarda yüzeyi değiştirerek bazı çevresel değişimlere neden olsa da yine de yerleşmenin ve insan faaliyetlerinin sınırını belirleyen unsurlar fiziki coğrafya unsurlarıdır. Okyanus ve denizler gibi büyük su kütleleri, dağların belli bir seviyeden sonraki üst kesimleri (coğrafi enleme bağlı olarak değişebilmektedir), çöl alanları temel sınırlayıcı faktörler olmakla birlikte akarsu ve deniz kenarları ile verimli ovaların bulunduğu alanlar genel çekim merkezleri olmuştur.
Coğrafya bu kavramlar üzerinden kendi ekollerini geliştirmiştir. 1850'li yıllarda ortaya çıkan akımda yer alan coğrafyacılar, insan faaliyetlerini fiziki coğrafya unsurlarının etkilediği, başka bir ifade ile insanı fiziki çevrenin ya da ortamın şekillendirdiği yorumuna dayalı olarak “çevreci determinizm”i geliştirmişlerdir. Buna karşılık daha sonraki yıllarda ise ortamın insana sunduğu imkânların nasıl kullanılacağını yine insanların belirleyebileceğinin savunulduğu “possibilizm” yorumu geliştirilmiştir.
Bu kitapta bu tartışmaların temelinde olan ortam, mekân ya da yeryüzü diye tanımladığımız ve dünyamızı oluşturan tüm temel bileşenlerin, dağların, ovaların, platoların, okyanuslar ve denizlerin ve kuşkusuz atmosferin genel yapısı ve özellikleri ile onların birbirleriyle olan etkileşimleri ele alınmış, açık ve anlaşılır bir dille yazılmıştır.
Akif Akkuş Genel Fiziki Coğrafya isimli bu kitap, Üniversitelerimizin Coğrafya Bölümlerine, Sosyal Bilgiler ve Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dallarına devam etmekte olan öğrencilerin istifade edeceği kaynak ve yardımcı ders kitabı olarak hazırlanmıştır.
Coğrafyanın en temel konuları olan Fiziki Coğrafya, detaya kaçılmadan ele alınmış ve kolay kavramaya yönelik olarak takdim edilmiştir.
Ali Ekber Gülersoy, Atilla Karataş, Hilmi Demirkaya, Mehmet Akif Ceylan, Mustafa Girgin, Mustafa Sağdıç, Selahi Coşkun, Süleyman Elmacı Genel Fiziki Coğrafya, üniversitelerin sosyal bilgiler, coğrafya ve sınıf öğretmenliği programları ile coğrafya bölümü öğrencilerine yönelik bir ders kitabı olarak hazırlanmıştır. Kitabın kapsamı Yükseköğretim Kurulu tarafından kabul edilen Genel Fiziki Coğrafya dersinin müfredat programına uygun şekilde düzenlenmiştir. Ayrıca kitap içeriğinin belirlenmesinde coğrafyanın kendine özgü bilim sistematiği de dikkate alınmıştır. Tüm bilimlerin sentezi ve anası olarak nitelenen coğrafya bilimi, fiziki ve beşeri coğrafya olmak üzere iki ana bilim dalından oluşmaktadır. Dolayısıyla bu kitap, coğrafyanın doğrudan mekân (yeryüzü) ile ilgili temel konularını kapsamakta, yaşadığımız dünyanın doğal yapısını ve etkileşimlerini daha yakından tanımamıza katkı sağlamaktadır.
Kitap, sekiz bölüme ve çok sayıda alt başlığa ayrılmıştır. Birinci bölümde coğrafyanın tanımı, konusu, gelişimi ve bilim kimliği kazanma süreçleri; ikinci bölümde Evren, Güneş Sistemi ve Dünya; üçüncü bölümde yeryüzünün şekillenmesi, bu süreçte etkili olan faktörler ve başlıca topografyalar; dördüncü bölümde iklim bilimi, Dünya atmosferi ve iklim sistemi konuları üzerinde durulmuştur. Beşinci bölümde sular coğrafyası, yeraltı ve yerüstü sularının dağılışı, özellikleri ve etkileri; altıncı bölümde toprağın oluşumu, çeşitleri, dağılışı ve toprak sorunları; yedinci bölümde bitkilerin sınıflandırılması yetişme ortamlarının şartları ve yeryüzünde dağılışları ele alınmıştır. Sekizinci ve son bölümde ise harita bilgisinin çeşitli konularına oldukça ayrıntılı düzeyde; haritalar, grafikler, diyagramlar ve coğrafi bilgi sistemleri bağlamında temas edilmiştir.
Kitapta işlenen konular sade ve anlaşılır bir dille anlatılmıştır. Konuların daha iyi anlaşılması bakımından okuma parçası, not, uyarı vb.nin yanı sıra çok sayıda şekil, harita, fotoğraf, grafik, tablo gibi görsel malzemenin verilmesine de gayret edilmiştir.
Frederick K. Lutgens, Edward J. Tarbuck Evren'in başlangıcından günümüze dek geçen zaman dilimi içinde Dünya'mızın geçirmiş olduğu tüm aşamaları, Dünya sistem ve alt sistemlerinin fiziksel ve kimyasal özelliklerini açıklayan Genel Jeoloji Temel Kavramlar kitabı, jeoloji, jeofizik ve maden gibi yerbilimlerinin farklı disiplinlerinin yanı sıra malzeme, inşaat ve çevre gibi bilim dalları için de temel kaynak niteliğindedir. Jeoloji bir doğa bilimi olarak matematik, fizik, kimya ve biyolojinin etkileşiminden doğmuştur. Yer’in bileşimini, yapısını, topolojisini, gelişme süreçlerini ve tarihçesini inceleyen jeologlar, bu temel bilimlerin ilke ve kanunlarını kullanıyorlar. Yerküremiz, aralarında sürekli etkileşim ve iletişim olan jeosfer, hidrosfer, atmosfer ve biyosfer alt sistemlerin bütününden oluşur. Dünya’mızda meydana gelen iç ve dış olaylar bu alt sistemlerin etkileşimi ve sürekli bir döngünün sonucunda meydana gelirler. Sıklıkla çevre ve yaşamsal sorunlara neden olan sel, çığ, deprem, heyelan, volkanik patlamalar gibi olağan doğa olayları okuyucunun konuyu kavraması için görsel ve kolay anlaşılır şekil ve fotoğraflarla ve çok yalın bir dille anlatılıyor.
Bu kitap, Yerküre’yi jeolojinin temel kavramlarına odaklanarak inceliyor ve jeolojinin alt disiplinlerinin ana konularını ilgi çekici örneklerle açıklıyor. Ayrıca, Yeryüzü’nü şekillendiren iç ve dış süreçleri sistem kavramı içinde alarak birçok alt sistemin birbiriyle nasıl bir etkileşim içinde olduğunu gösteriyor. Geçmişte mitlere, dogmalara dayanan jeolojinin günümüzde kinematik bir teori olan Levha Tektoniği'ne uzanan gelişimi sonucunda, sismik ve yanardağ etkinlikleri, dağ oluşum süreçlerinin nedenleri ve Yeryüzü’nde dağılımlarının nasıl açıklandığı jeoloji haritaları, blok diyagramlar ve şekiller ile gösteriliyor. Bu eser, doğayı seven ve yerküremizdeki doğal olayları kavramak ve anlamak isteyenlere eşsiz bir kaynak oluşturacaktır.
Bilim adamlarının bitmek tükenmek bilmeyen çabaları sonucunda sahip olduğumuz mavi gezegeni şekillendiren süreçlerin nasıl ortaya konulduğu kitabın tümünde bir bütün olarak ele alınıyor. Kitap, Yerküre’nin tüm alt sistemlerini, olayların gelişim ve çevresel etkilerini güncel şekil ve fotoğraflarla tamamlayan özgün ve bilimsel nitelikte hazırlanmıştır. Yerbilimleri ile uğraşan, araştıran ve ilgi duyan geniş bir okuyucu kitlesi için eşsiz bir kaynak kitap olarak bu eserin önemli bir eksikliği gidereceği kuşkusuzdur. İçinde yaşadığımız mavi gezegenimizi daha iyi anlamak, korumak ve onunla birlikte uyum içinde yaşamayı öğrenmek için bu temel başvuru kitabı, ilgilenenlerin yararlanmasına sunuluyor.
Richard John HUGGETT - Routledge Bu kitap, ülkemizde uzun zamandır ihtiyaç duyulan güncel bir temel jeomorfoloji kitabı eksikliğini giderebilmek amacıyla, son yıllarda uluslararası alanda öne çıkan birkaç jeomorfoloji kitabından biri olan ve jeomorfolojiye ilişkin tüm konuları, gelişmeleri ve tartışmaları sistematik olarak ele alan Richard John HUGGETT’ın Fundamentals of Geomorphology kitabının son (3.) basımının çevirisidir. Kitap içerik olarak, jeomorfolojinin doğasını, yeryüzü süreçlerini ve şekillerini, yeryüzünde farklı zaman dilimlerinde meydana gelen değişimleri ele almaktadır. Aynı zamanda kitapta araziler, jeomorfik süreçler ve insan etkileşimi üzerinde de durulmaktadır. Her bir konunun ele alınışında jeomorfik materyaller, süreçler ve bu süreçlerle ortaya çıkan şekiller birlikte değerlendirilmiştir. Kitap aynı zamanda jeomorfoloji alanındaki önemli konular ve tartışmalar üzerine de uyarıcı ve yeni bir bakış açısı sağlamaktadır.
Kitapta; “Yerşekilleri ve Arazilere Giriş”, “Yapı”, “Süreç ve Şekil” ana başlıkları altında toplam 15 bölüm ve iki ek yer almaktadır. Bu bölümler sırasıyla şunlardır: “Jeomorfoloji Nedir?”, “Süreç ve Yerşekline Giriş”, “Tarihsel Jeomorfolojiye Giriş”, “Jeomorfik Sistem”, “Levha Tektoniği ve İlişkili Yapısal Yerşekilleri”, “Volkanlar Çarpma Kraterleri Kıvrımlar ve Faylar”, “Ayrışma ve Arazi Şekilleri”, “Yamaçlar”, “Flüvyal Araziler”, “Glasyal ve Glasyoflüvyal Araziler”, “Periglasyal Araziler”, “Eoliyen Araziler”, “Kıyı Arazileri”, “Karst Arazileri ve Arazi Evrimi: Uzun Dönemli Jeomorfoloji”. Ek 1’de Jeolojik Zaman Çizelgesi, Ek 2’de ise Yaşlandırma Yöntemleri teknikleri ele alınmıştır. Yalın bir dille yazılmış olan kitap, lisans öğrencileri temel alınarak hazırlanmıştır. Her bir bölümde konunun önemini gözler önüne seren genel bir giriş, konu anlatımı, okuma parçası, bölüm özeti, deneme soruları ve konuyla ilgili okunabilecek kaynaklar yer almaktadır. Konu anlatımları ayrıca çizelgelerle desteklenmiştir. Ayrıca kitabın sonunda anahtar kelimelerden oluşan geniş bir sözlük ve zengin bir kaynakça da bulunmaktadır. Metin içerisine her bir konuya uygun olarak seçilmiş ve tamamı renkli olan 200’ün üzerinde fotoğraf ve şekil, okuyuculara önemli bir anlama kolaylığı sağlamaktadır.
Bu özellikleri ile dikkate alındığında, Jeomorfolojinin Temelleri isimli bu kitap, coğrafya disiplininin (fiziki coğrafyanın) temel araştırma alanlarından biri olan jeomorfoloji ile ilgili derslere temel bir kaynak olmasının ötesinde coğrafya öğretmenleri ve jeoloji başta olmak üzere jeomorfolojiye ilgi duyan diğer disiplinler için de temel bir başvuru eseri niteliğindedir.
Kadir Seyhan, Nuri Başusta

Kıyısal ekosistem 10 milin altında balıkçılık aktivitesinin yoğun olarak gerçekleştiği verimli bir bölgedir. Bu nedenle bu bölgenin karakteristik özellikleri, burada yaşayan canlı organizmaların biyo-ekolojisi kadar önem arz etmektedir. Dolayısıyla hem ekosistemi hem de insanoğlunun hedef kitlesini yani canlı kaynakları ve avlanmalarını konu edinen Kıyısal Ekosistem adlı bu kitabın lisans ve yüksek lisans öğrencilerinin ihtiyaçlarını karşılayabilecek nitelikle olduğuna inanmaktayız. Özellikle kültür balıkçılığının kıyısal ekosistemde meydana getireceği etkileri konu alan bölümü ile kitap, okuyucunun dikkatini çevresel değerlendirmeye odaklamayı amaç edinerek farklı bir tarz ortaya koymaktadır. Ayrıca coğrafi bilgi sistemleri, balıkçılık meteorolojisi ve kıyı alanları yönetimi gibi konulara da değinilerek, çalışma kapsamlı hale getirilmiştir. Son yıllarda özellikle deniz bilimleri, canlı kaynaklar, onların biyolojisi ve popülasyon dinamikleri ile ilgili yapıtlar hızla Türkçeye kazandırılmakta ve okuyucunun ihtiyacı bir nebze olsun giderilmektedir. Bu anlamda önemli bir mesafe alındığına da inanmaktayız. Bu kitabın da alanında bir boşluğu dolduracağına inancımız tamdır.

Nahsan Yücedağ Bu çalışmada Türkiye'nin coğrafi özellikleri anlaşılır bir dille ve coğrafya dersinin vazgeçilmez aracı olan haritalarla anlatılmıştır. Kitabımızın amacı, KPSS'de coğrafya alanında adayların, soruları doğru şekilde yanıtlaması ve coğrafya hakkında temel bilgileri edinmesidir.
GÜNCEL TUİK VERİLERİNE GÖRE DÜZENLENMİŞ YENİ BASKIDIR.
Komisyon KPSS Lisans / Genel Yetenek - Genel Kültür 8 Deneme

Mehmet Özçelebi Değerli adaylar, KPSS (Kamu Personel Seçme Sınavı) her sene eklenen yeni adaylarla birlikte bizler için aşılması güç bir engel olmaktadır. Bu yolda hareket eden ve iddiası olan bütün adaylar için uygun yayın desteğinin önemi daha da ön plana çıkmaktadır. KPSS’de genel kültür alanından coğrafya dersinde 18 soru gelmektedir. Bu kaynak MEB ders kitapları ve ÖSYM’nin sınav müfredatına uygun olarak hazırlanmıştır. Senin Coğrafyan isimli kitabımız özgün ve akademik bir konu anlatımına sahip sınava hazırlık aşamasında adayların sınav sırasında sürpriz yorumlar ve bilgiler içeren sorularla karşılaşmaması için titizlikle hazırlanmış ve başarınıza katkı sunmayı amaçlamıştır amaçlamıştır. Şunu unutmayalım ki bu sınavı kazanmak en ufak zorlukta pes etmekle değil, rahatımızı terk edip emek vermekle olacaktır. Emeklerinizin karşılığını almanız dileğiyle başarılar dilerim.
Ersin Güngördü

Liselerde coğrafya dersinin öğretilmesine yönelik, özel öğretim ders kitabı niteliği taşıyan bu eserde coğrafya dersi programı, öğretim yöntemleri ve örnek ders işlenişleri yer almaktadır. Eserin hazırlanışında; liselerde okutulan coğrafya derslerine ait üniteler, hedefler ve bu hedeflere uygun davranışlar, öğrenme-öğretme etkinlikleri, kullanılacak araç ve gereçler ileölçme ve değerlendirmeye deyer verilmiştir. Kitapta yer alan bölümler; Coğrafyanın konusu ve bölümleri, Türkiye'nin coğrafi bölgelerine giriş, Türkiye coğrafyası ve Türkiye'nin beşeri ve ekonomik coğrafyası şeklindedir.


Çalışma, Coğrafya'yı öğrenecek eğitimfakültesi öğrencilerine ve Coğrafya'yı öğretecek öğretmenleradaylarınave öğretmenlere faydalı olacak bir eserdir.

Steven A. Ackerman, John A. Knox “Meteoroloji: Atmosferimizi Anlamak”, diğer bir deyişle havayı, hava ve atmosfer olaylarını, iklimi ve atmosferik çevremizi anlamak adlı ve amaçlı bu kitap, meteoroloji konusunda lisans eğitimi alanlar ve anabilim dalı meteoroloji olmamasına rağmen temel meteoroloji, klimatoloji ve atmosferik çevre dersi alması gerekenler için hazırlanmış temel bir kitaptır. Kitap; gerçek dünya örnekleri, uygulamaları ve merak uyandırıcı anlatımıyla öğrencilere hitap etmektedir. Bu kitap, atmosferi nasıl gözleriz ve elde ettiğimiz bilgilerle atmosferik olayları nasıl açıklarız konusuna vurgu yapmaktadır. İlk bölümlerde hava olaylarının oluşumu ile birlikte basınç, sıcaklık, nem, bulut, yağış gibi temel değişkenler ele alınmış, meteoroloji haritaları ve gözlemlerine yönelik pratik bilgiler verilmiştir. Kitabın diğer bölümlerinde atmosfer-okyanus etkileşimi, şiddetli hava olayları ve küresel iklim değişikliği gibi temel, güncel hava ve iklim konuları üzerinde durulmuştur.
Sonuç olarak bu kitap ülkemizde uçak ve uzay bilimlerinden, coğrafya, çevre, ziraat/tarım, su ürünleri, orman, afet ve acil durum, denizcilik, havacılık, sivil havacılık ve yerbilimleri fakültelerine kadar, temel meteoroloji, atmosfer, atmosferik çevre ve iklim konularını öğrenmesi gereken tüm lisans öğrencilerine hitap eden ve konunun uzmanlarınca hazırlanıp Türkçeye çevrilmiş bir kaynaktır. Aynı zamanda bu kitap, ülkemizde sayıları her geçen gün artan havayı anlamak ve kendi hava tahminini yapmak isteyen meraklı, gönüllü ya da amatör meteorologlar, pilot, yelkenci, planörcü, yamaç paraşütçüsü, denizci, dalgıç, dağcı, mağaracılar ve çevreciler için de iyi bir kaynaktır.
Meteorolojiye ve/veya Klimatolojiye Giriş dersleri için kullanılabilecek bu kitap, ülkemizde TÜBA Türkçe Bilim Terimleri Sözlüğüne uygun olarak hazırlanmış ilk kaynaklardan biridir. Ayrıca İnternet uygulamalarına yönlendirmesiyle öğrencilerin dünyaya açılması, sayısız bilgi kaynağından yararlanabilmesi ve öğrenmeye teşvik etmesi bakımından da benzerlerinden farklıdır. Bu kitap pedagojik yönü ile de bir çok ödüle layık görülmüştür.
Barış Taş, M.Murat Kale, Meryem Tuncer Dağlı, Muammer Çakır, Murat Ataol, Okan Türkan Orta Anadolu, Türkiye'nin yüz ölçümü bakımından en geniş ikinci bölgesi olup doğal ve beşerî özellikler dikkate alındığında benzer alanların fazla olduğu bir görünüm sunar. Ancak Orta Anadolu'nun belirli kesimlerinde bu görünümü farklı kılan yöreye özgü özellikler de bulunmaktadır. Bu eser, Orta Anadolu'nun doğal ve beşerî özelliklerini bütünsel olarak araştıran çalışmalar yerine belirli konu başlıkları üzerinden bölgenin farklı kesimlerini merkeze alan özgün çalışmalara yer vermektedir. Bu kapsamda eser, Orta Anadolu'nun belirli kesimleriyle ilgili doğal ve beşerî coğrafya özelliklerini ele alan bağımsız bölümlerden oluşmaktadır. Oldukça geniş bir bölge olan Orta Anadolu'nun kendine özgü coğrafi özelliklerini tek bir kitaba sığdırılabilmek mümkün olmadığından söz konusu bölgeyle ilgili çalışmaların bir seri biçiminde ilerleyen süreçte devam etmesi planlanmaktadır. Bu bağlamda Orta Anadolu Coğrafya Araştırmaları I eseri, içerdiği özgün çalışmalarla sahaya özgü yapılan araştırma serisinin okuyucu ile buluştuğu ilk eser olma özelliği taşımaktadır.
Tufan Karaaslan İlkçağlardan 21. Yüzyıla Ortadoğu önemli bir medeniyet ve kültür merkezi olmanın yanında pek çok sıcak savaşa sahne olmaya devam etmektedir. Bu çekişmelerin odak noktalarını ise bazen din mücadeleleri, bazen mezhep mücadeleleri, bazen ekonomik paylaşım zorlukları, bazen de kültür ve “hayat sahası” çekişmesi oluşturmaktadır.21. yüzyılın başlarında bu mücadeleler canlı olarak yaşanmaktadır. Bu nedenlerden dolayı Orta Doğu denen bölgenin çok kısa tarihi geçmişi, bugünkü devlet sınırlarının nasıl oluştuğu, bunlarla ilgili sorunlar, bölge ülkelerin kısa fiziki beşeri ekonomik coğrafya özellikleri kitapta tanıtılmaya çalışılmıştır. Kitabın bölge üzerine çalışan araştırmacılara, öğrencilere, bölgede yaşayan kişilere yararlı olacağı düşünülerek hazırlanmıştır.
M. Mustafa Önal Ölçme Bilgisi - Arazi Ölçmeleri - Topoğrafya, yapı ile ilgili her türlü projelere esas olacak şekilde kadastro çalışmaları, imar planları ve inşaat uygulamalarında geniş bir şekilde uygulanmaktadır.
Hazırlanan bu kitap, büyük bir kitleye hitap edecek şekilde hem bir öğrenci ders kitabı hem de uygulama yapacaklara yardımcı kitap olarak düşünülmüştür. Özellikle Ölçme Bilgisi dersini okuyan her seviyedeki teknik okulların ve teknisyen seviyesindeki elemanların, konuları rahatlıkla anlayabilmesi amacıyla açıklamaların mümkün olduğunca basit ve açık olmasına gerekli özen gösterilmiştir. Konularla ilgili yeterli sayısal örnekler verilmiştir.
Kitapta anlatılan konuların rahatlıkla anlaşılmasını ve tüm okuyuculara faydalı olmasını ümit ediyorum.
James S. Cangelosi “Öğrencilerinizin, planladığınız etkinliklere istekli bir şekilde yoğunlaşmasını nasıl sağlayabilir ve onlarla nasıl iş birliği yaparsınız?” Bu soru, Sınıf Yönetimi Stratejileri: Öğrencilerin İş Birliği Yapmalarını Sağlama ve Bu İş Birliğini Devam Ettirme (7. Baskı) kitabının cevap aradığı sorudur. James Cangelossi'nin yedinci baskı yapan kitabı, öğretmenlerin öğrencileri derslere ilgili olmaları ve odaklanmaları için başarılı bir şekilde kullandıkları sınıf yönetimi stratejileri ile ilgili bol miktarda bilgi içerir. Bu stratejiler, geniş öğretim tecrübeleri ile öğrenme teorisi, sosyal etkileşim, iletişim, gelişimsel psikoloji, çok kültürlü eğitim, davranışçı psikoloji, motivasyon, öğrencilerin etkinliklere yoğunlaşmaları ve şiddet önleme gibi konular temelinde hazırlanmıştır.
Sınıf yönetiminde kuram ile uygulamayı bütünleştiren, daha çok uygulamadan kurama giden bir yol izleyen James Cangelossi'nin bu kitabı, ülkemizde öğretmen adayları, öğretmenler ve akademisyenlere yol göstericidir. Bu kitap, üniversitede lisans ve yüksek lisans düzeyi dersler için tasarlanmış olup; öğretmen adaylarının ve öğretmenlik yapanların öğrencilerini iş birlikçi, ilgili ve prososyal davranışlara yönlendirebilmelerine yardımcı olabilmek hedeflenmiştir.
Colin FLINT, Peter J. TAYLOR, Pearson Çok hızlı değişen günümüz dünyasında süreklilik ve süreksizlikleri anlaşılır kılmak, sağlam bir odak noktası ile birlikte esneklik de gerektiriyor. ColinFlint ve Peter J. Taylor entelektüel açıklık, titizlik ve vizyonlarıyla bu entelektüel gerekliliği karşılayacak bir metin ortaya koyuyorlar. Flint ve Taylor, küresel düzeyde deneyimlediğimiz değişimleri dünya-sistemleri çerçevesinde bir teorik bağlama yerleştirerek, politik şiddetten terörizme, çevre felaketlerinden emperyalizme, ekonomik eşitsizliklerden dışlayıcı ve köktenci milliyetçi ve dini politikalara, toplumsal cinsiyetten kentlerin küresel politikalara etkisine kadar çok sayıda sorunu doğrudan ele alıyor ve bizlere farklı bir bakış açısı kazandırıyor. Siyasi Coğrafya: Dünya-ekonomisi, Ulus-devlet ve Yerellik, başta uluslararası ilişkiler, siyaset bilimi, siyasi coğrafya ve ilişkili alanlarda çalışanlar ve öğrenciler olmak üzere dünya politikasının işleyişini geleneksel ve alışılmış bakış açılarından farklı bir tarihsel ve coğrafi çerçevede anlamlandırmaya çalışan herkese temel bir metin sunmaktadır.
Alpaslan Aliağaoğlu, Abdullah Uğur Şehirler, bünyelerinde barındırdıkları yoğun nüfusla birlikte merkezî konumları ile ürettikleri mal ve hizmetlerin çeşitli olması nedeniyle çevresindeki nüfusu da kendilerine bağlayarak, dünyadaki nüfusun çok büyük bir bölümünü doğrudan ya da dolaylı olarak etkilerler. Bu nedenle şehirler, doğası gereği kompleks ve hızla değişen bir yapıya sahiptirler. Bu yüzden şehirlerin planlanması zor, sorunları da fazla ve çeşitli olmaktadır. 1990’lardan itibaren gittikçe etkisini artıran küreselleşme de şehirlerin bu yapısını daha da karmaşık hâle getirmiştir.
Şehirlerin sorunlarının çözümü ve sağlıklı bir şehir gelişiminin sağlanması ancak şehirlerin çok yönlü olarak analiz edilmesiyle mümkündür. Eldeki bu çalışma, uzun bir geçmişe ve hızlı bir değişime sahip olan şehri ve bunu konu alan şehir coğrafyası konularını güncellemeyi ve şehirlerin çok yönlü olarak analiz edilmesine katkı sağlamayı amaçlamaktadır.
Cevat İnal, Ali Erdi, Ferruh Yıldız Ülkemizde değişik amaçlar için farklı ölçeklerde haritalar üretilmektedir. Bu haritalar yeryüzüne dayalı her türlü projelendirme ve uygulamalarda değişik meslek elemanları tarafından kullanılmaktadır. Harita sektörünün haricindeki teknik elemanların, kullandıkları bu haritaların üretilmesi ile ilgili teknik esasları ve uygulama projelerini kendilerinin yapabilmeleri için, konu ile basit ölçme tekniklerini bilmeleri ve uygulayabilmeleri gerekir. Bu eser, özellikle harita sektörünün dışındaki inşaat, mimarlık, şehir ve bölge planlama, jeoloji, maden, çevre, ziraat gibi sektörlerde çalışan teknik elemanların topografya ile ilgili problemlerinde bir başvuru kaynağı olabilecek nitelikte hazırlanmıştır. Bunun yanında, harita-kadastro sektörünün topografik ölçmelerle ilgili temel konularına da eserde yer verilmiştir.
Füsun Baykal, Güven Şahin ve , İsmet Akova, Mehmet Akif Ceylan, Mehmet Bayartan, Mesut Doğan, Mustafa Kahraman, Muzaffer Bakırcı, Nuran Taşlıgil, Özlem Sertkaya Doğan, Selma Akay Ertürk, Süheyla Balcı Akova, Süheyla Üçışık Erbilen Türkiye gibi dinamik bir ülkenin hemen her alanda kısa sürede hızlı bir değişim ve de dönüşüm içinde olması, araştırmacıların da bu hıza ayak uydurmasını gerektirmektedir. Gerek araştırmanın kendisi gerekse araştırma sonuçlarının kamuoyuyla paylaşılması ancak bu değişime paralel hareketle mümkündür. Coğrafya’nın araştırma konuları içerisinde Beşeri ve İktisadi Coğrafya’'nın tüm alt başlıkları en değişken konuları kapsamaktadır. Nüfus, enerji, tarım, madenler ve siyasi gelişmeler gibi çoğu husus kısa sürede büyük değişimler gösterebilmektedir. Bu da söz konusu alanlarda araştırma yapanların sürekli güncelin peşinde olmasını gerektirmektedir. Günceli takip ederken de geçmişte olan durumla bağlantı kurularak kronolojik gelişimin izahı ayrıca önem arz etmektedir. Türkiye’nin bu anlamda her türlü beşeri ve iktisadi hususta irdelenmesi ülkenin mevcut durumu ve geleceğe yönelik yapılması gerekenler noktasında temel bilgileri sağlamaktadır. Bu çalışma da bir nevi Türkiye’nin fotoğrafını öğrencilere ve araştırmacılara sunmaktadır.
“Türkiye Beşeri ve İktisadi Coğrafyası” başlığıyla ortaya konulan bu eser geniş bir akademisyen kitlesi ile uzun soluklu bir sürecin sonunda ortaya konmuş, en güncel verilerle hazırlanmıştır. Eserde toplam 12 bölüm bulunmakta olup Türkiye Nüfus Coğrafyası, Türkiye Yerleşme Coğrafyası, Türkiye Tarihi Coğrafyası, Türkiye İdari Coğrafyası, Türkiye’nin Siyasi Coğrafyası, Türkiye’'nin Tarım Coğrafyası, Türkiye’nin Sanayi Coğrafyası, Türkiye Turizm Coğrafyası, Türkiye Enerji Coğrafyası, Türkiye’nin Maden Coğrafyası, Türkiye’nin Ulaşım Coğrafyası ve Türkiye’nin Ticaret Coğrafyası konularını içermektedir. Çalışma ortaya konarken üniversitelerin Coğrafya Bölümleri ile Ortaöğretim Sosyal Bilimler ve Türkçe Eğitimi Bölümleri öğrencilerine Türkiye Beşeri ve İktisadi Coğrafyası kapsamında verilmesi gereken temel hususlar göz önüne alınarak hareket edilmiştir. Bununla birlikte çalışmanın kapsamı düşünüldüğünde Türkiye iktisadi hayatıyla alakalı araştırma yapanlara ve konuyla alakalı diğer akademik birimlere referans niteliğinde olabileceğini de belirtmek isteriz.

Ömer SAYA - Emrullah GÜNEY Coğrafya, botanik, sınıf öğretmenliği dallarında öğrenim gören üniversitelilerin ve lise
öğretmenlerinin gereksinimleri dikkate alınarak hazırlanan bu yayın, dizinin ikinci kitabıdır.
Ülkemiz bitki örtüsü, büyük bir özgünlük, korunması gereken bir varsıllık sergiler. İzmir'den Iğdır'a; Anamur'dan Sinop'a; Kırklareli'nden Hakkari'ye; Datça'dan Hopa'ya yapılacak bir yolculuk bize bu konuda fikir verebilir. Maki ve garig topluluklarından bozkır bitkilerine; kızılçam ormanlarından tuzlu bataklıklara değin, Avrasya'nın tüm bitki örtüsü, yükselti basamaklarına göre çeşitli ağaçlar, otlar, çalılar, göz önüne serilir.
Türkiyemiz relikt (kalıntı) ve endemik (yerli, yalnız oraya özgü) bitkiler açısından da üstün özelliklere sahiptir.
Ancak, turizmde ortaya çıkan gelişmeler, kentleşme, konut sitelerinin çoğalması, çayların
susuzlaşması, akarsuların akmaz olması, her koya HES yapma isteği, barajlar ve ortaya çıkan yapay göller, sanayi tesislerinin büyümesi, ulaşımın kolaylaşması için özellikle kara yollarının genişletilmesi zorunluluğu, orman ve anız yangınları, her ile havalimanı yapma isteği, kıyılarda liman ve petrol damıtmevleri, depolar...doğal bitki örtüsüne zarar vermekte; sonuçta birçok bitki ortadan çekilmektedir.
Toprak aşınımı (su ve rüzgâr erozyonu), ilkel ve yanlış tarım yöntemleri, verimsiz ve baskıcı hayvan yetiştirme çalışmaları ve bunlara bağlı olarak ilerleyen bitkisizleşme, doğal ortam yozlaşması da gündemdeki yerini koruyan sorunlardandır.
Kitapta, her bölüme okuma parçaları eklenmiştir. Özenle seçilen bu bölümler okuma isteğini
artıracak, konunun daha iyi öğrenilmesini sağlayacaktır.
Emrullah Güney, Umut Güney Trakya'dan Nairi'ye, Karya'dan Pontos'a, Paflagonya'dan Pamfilya'ya, Misya'dan Kilikya'ya Anadolu'nun antik dönem bölgeleri... Ve içerde yer alanlar: Frigya, Galatya, Kapadokya...
Türkiyemizin geniş coğrafyasında her biri ayrı özelliklere sahip alanları bilmek, tanımak gerekiyor. Bu bölgelerde, Yunanistan'dan daha çok antik kent yer alıyor; İtalya'dan daha çok Roma beldesi bulunuyor. Agoralar, su kemerleri, yollar, tiyatrolar, tapınaklar... Dünyanın ilk plan üzerine kurulmuş beldeleriyle birer ürbanizasyon harikası bunlar. Yıkıntıları bile görkemli nice beldeler...
Tarihsel olaylar coğrafi mekânlarda ortaya çıktığı için bu kitaba "Türkiye Coğrafyasının Uygarlıkları" adı verildi. Yarımadalarımızda (Trakya ve Anadolu) yaşamanın bizler için özel bir anlamı vardır. Çünkü Asya'nın Ege Denizi'ne doğru sokulan yarımadası ile Avrupa'nın Asya'ya doğru uzanan yarımadası sıradan yereyler değildir. Daha doğru bir tanımla bu yarımadalar; birer kıta uzantısı değil, başlıbaşına birer anakaradır. Bu toprakları yurt olarak benimsemek, geçmişi bilmekle, kadim uygarlıkları tanımakla olanaklıdır.
Öğrencimize, öğretmenimize, turist rehberine, aydınımıza yararlı olması dileğimizdir.
Murat Yılmaz Bu kitapta; Türkiye'de nüfusun; gelişimi, demografik yapısı, sosyoekonomik ve sosyokültürel nitelikleri, göçü, dağılışı ile yoğunluğu ve yapılan projeksiyonlara göre gelecekteki durumu detaylı bir şekilde incelenmiştir. Nüfusun çeşitli nitelikleri ve coğrafi dağılışı-yoğunluğu incelenirken bölgesel farklılıklar üzerinde de durulmuş ve bu farklılık güncel verilere göre yaptığımız haritalarla mümkün mertebe görselleştirilmiştir. Kitapta ayrıca deprem, heyelan, sel ve çığ gibi doğal afetler ile küresel iklim değişimi gibi etkenlerin Türkiye nüfusuna, yakın geçmişteki ve günümüzdeki etkileri ile gelecekteki olası etkileri üzerinde de durulmuştur.
Konusu Türkiye'nin nüfus coğrafyası olan bu kitap, TÜİK'in güncel verileri ışığında nüfusun yapısı, çeşitli nitelikleri, hareketleri ve coğrafi dağılışını ele almaktadır. Yedi bölümden oluşan kitabın ilk bölümü Türkiye'nin Nüfus Gelişimi, ikinci bölümü Türkiye'nin Nüfus Yapısı, üçüncü bölümü Türkiye'de Nüfusun Sosyoekonomik ve Sosyokültürel Özellikleri, dördüncü bölümü Türkiye'de Nüfusun Dağılışı ve Yoğunluğu, beşinci bölümü Türkiye'de Göç, altıncı bölümü Doğal Afetler ile Küresel İklim Değişimi ve Türkiye Nüfusu, yedinci ve son bölümü ise Gelecekte Türkiye Nüfusu konularından oluşmaktadır.
Kitabın başta Coğrafya ve Coğrafya Öğretmenliği bölümleri olmak üzere Sosyoloji, Demografya, Gerontoloji, Sosyal Hizmet, Sosyal Bilgiler Öğretmenliği ve Sınıf öğretmenliği gibi farklı alanlarda araştırma yapan bilim insanlarına ve öğrenim gören lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerine faydalı olması umuduyla...
Ahmet Atasoy Yeryüzündeki bütün ekosistemlerin yaşam enerjisi mevcut su kaynaklarına bağlıdır. Ekosistemlerin tür çeşitliliği ve ekosistemlerdeki popülasyon yoğunluğunu belirleyen su kaynakları, insanların da en önemli temel ihtiyacıdır. Bir toplumun geleceği doğrudan temiz ve içilebilir su kaynaklarına bağlıdır. Bu nedenle doğal ve beşeri özellikleri araştırılarak, Türkiye’deki akarsu havzalarının ortaya konulması ve buna yönelik araştırmaların yapılması gerekmektedir. Doğal ortama uyumlu projelerin işleyişi havzaların sürdürülebilirliği açısından olumlu sonuçlar verdiği bilinen bir gerçektir. Türkiye Havzalar Atlası bu tür çalışmalara atlık oluşturacak bir nitelik taşımaktadır.
Emrullah GÜNEY Komşu Ülkeler Coğrafyası...Tamamı ya da bir bölümü Osmanlı Devleti'nin sınırları içinde kalan ülkeler...
Sınırdaş ya da sınır ötesi...Moldova'dan Kuveyt'e; Arnavut diyarından Azerbaycan'a... Tarihsel, toplumsal, ekonomik, siyasal bağlantılarımızın olduğu ülkeler.
Kitabımız başta Türkiye üniversitelerinde değerlendirilecek elbette. Sayıları 200'e yakın...Kıbrıs, Makedonya, Moldova-GagauzKomrat, İran Tebriz, Irak Kerkük, Suriye Bayır Bucak, Azerbaycan... Edebiyat - Eğitim fakülteleri yanında İktisadi ve İdari Bilimler fakültelerinde de ders kitabı olarak kullanılacak.
Bilgiler güncellendi, okuma parçaları özenle seçildi ve ortaya bu kitap çıktı.Yararlı olmasını diliyoruz...
Ahmet Uysal, Yavuz Değirmenci, Ayşe Akkurt Çağlar, Bahaddin Şahin, Bekir Taştan, Erkan Yeşiltaş, Hakkı Yazıcı, Abdullah Gökdemir, Ülkü Tuğçe Çal Pektaş, Hilmi Demirkaya, İlker Erdönmez, Ülkü Eser Ünaldı, Leyla Dönmez, Merve Görkem Zeren Akbulut, Muhammed Çetin, Mustafa Cin, Mustafa, Rukiye Adanalı, Taner Biçki, Raziye Çakıcıoğlu Oban, Turhan Çetin, Yusuf İnel, Ülkü Eser Ünaldı, Erkan Dündar, Zekeriya Fatih İneç Günümüzde insan-mekân etkileşiminden dolayı ortaya çıkan doğal ve beşerî problemlerin temel kaynağı, insanın mekânla ilgili yetersiz ve onu çok fazla tanımayan uygulamalarıdır. Öyle ki Japonya'da meydana gelen 2011 Büyük Doğu Japonya Depremi'nden sonra Japonlar, bunun temel sebebinin Japonların mekâna ilişkin bilgilerindeki yetersizlik olduğunu vurgulamışlardır. İnsan-mekân etkileşimi konusunda geçmiş 30 yılda yaptıkları hatalardan birinin de lise coğrafya dersini zorunlu olmaktan çıkarıp seçmeli ders yapmaları olduğunu düşünerek 2022 yılından geçerli olmak üzere gelecekteki Japon neslinin aynı hatayı yapmaması ve insan-mekân etkileşimi ve ilişkilerini daha doğru bilgi ve temellere oturtabilmek adına lise coğrafya dersini tekrar zorunlu dersler arasına almışlardır. Kısaca gelişmiş ülkelerde coğrafya biliminin ve dersinin önemi, ülkemizdeki uygulamaların aksine giderek artmaktadır.
İşte bu kaynak eser, coğrafya eğitiminin ülkemizdeki farklı okul düzeylerinde bir nebze de olsa özellikle öğretmenlerin ihtiyacı olan sınıf içi uygulamaları kapsayacak şekilde geliştirildi. Kitabın bölümlerinde ele alınan her yeni yaklaşımda; yaklaşık %60 oranında teorik içeriğe, %40 oranında da öğretmenlerin sınıf içi uygulamaları nasıl yapacağına dair kazanım odaklı etkinliklere yer verilmiştir. Bu uygulamalar kitabın her bölümüyle ilgili olarak hem ilkokul hem ortaokul hem de lise düzeyinden örnekleri içermektedir. Ayrıca yeni neslin dijital yerli özellikleri ve öğrenme stillerinin teknoloji ile sıkı bağlantısı düşünüldüğünde, coğrafya eğitimini teknoloji ile entegre etmek kaçınılmaz bir zaruret olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle coğrafya eğitimi-eğitim teknolojisi ilişkisinden yola çıkılarak özellikle Uygulama Örnekleriyle Coğrafya Eğitiminde Yeni Yaklaşımlar I kitabında yer alan bölümler teknolojiyle doğrudan ve dolaylı bağlantısı olan kitap bölümlerine ayrılmıştır. Uygulama Örnekleriyle Coğrafya Eğitiminde Yeni Yaklaşımlar II kitabı ise eğitim yaklaşımları arasından coğrafya eğitiminde en iyi uygulanabilecek diğer öğrenci merkezli yöntemleri kapsamaktadır. Bu kapsamlı kitabın gerek akademide çalışan gerekse farklı okul düzeylerinde görev yapan coğrafya eğitimcileri, sosyal bilgiler eğitimcileri ve sınıf öğretmenleri ile bunların eğitim fakültelerinde okuyan lisans ve yüksek lisans öğrencilerine faydalı bir eser olması beklenmektedir.
Ali Ekber Gülersoy, Berkay Türkal, Ali Meydan, Ayşe Tosun, Nazlı Gökçe, Bülent Aksoy, Çağrı Öztürk Demirbaş, Elif Aladağ, Burcu Karaman, Eyüp Artvinli, Fatih Aydın, Osman Çepni, Fitnat Gürgil, Galip Öner, Hakan Önal, Leyla Dönmez, Mete Alım, Müslüm Altundaş, Muhammed Nafiz Hüdavendigar, Emin Atasoy, Selami Yangın, İlhan Turan, Sultan Baysan, Nevzat Gümüş, Taner Çifçi, Ufuk Karakuş, Yurdal Dikmenli, Hamza Yakar Günümüzde insan-mekân etkileşiminden dolayı ortaya çıkan doğal ve beşerî problemlerin temel kaynağı, insanın mekânla ilgili yetersiz ve onu çok fazla tanımayan uygulamalarıdır. Öyle ki Japonya'da meydana gelen 2011 Büyük Doğu Japonya Depremi'nden sonra Japonlar, bunun temel sebebinin Japonların mekâna ilişkin bilgilerindeki yetersizlik olduğunu vurgulamışlardır. İnsan-mekân etkileşimi konusunda geçmiş 30 yılda yaptıkları hatalardan birinin de lise coğrafya dersini zorunlu olmaktan çıkarıp seçmeli ders yapmaları olduğunu düşünerek 2022 yılından geçerli olmak üzere gelecekteki Japon neslinin aynı hatayı yapmaması ve insan-mekân etkileşimi ve ilişkilerini daha doğru bilgi ve temellere oturtabilmek adına lise coğrafya dersini tekrar zorunlu dersler arasına almışlardır. Kısaca gelişmiş ülkelerde coğrafya biliminin ve dersinin önemi, ülkemizdeki uygulamaların aksine giderek artmaktadır.
İşte bu kaynak eser, coğrafya eğitiminin ülkemizdeki farklı okul düzeylerinde bir nebze de olsa özellikle öğretmenlerin ihtiyacı olan sınıf içi uygulamaları kapsayacak şekilde geliştirildi. Kitabın bölümlerinde ele alınan her yeni yaklaşımda; yaklaşık %60 oranında teorik içeriğe, %40 oranında da öğretmenlerin sınıf içi uygulamaları nasıl yapacağına dair kazanım odaklı etkinliklere yer verilmiştir. Bu uygulamalar kitabın her bölümüyle ilgili olarak hem ilkokul hem ortaokul hem de lise düzeyinden örnekleri içermektedir. Ayrıca yeni neslin dijital yerli özellikleri ve öğrenme stillerinin teknoloji ile sıkı bağlantısı düşünüldüğünde, coğrafya eğitimini teknoloji ile entegre etmek kaçınılmaz bir zaruret olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu nedenle coğrafya eğitimi-eğitim teknolojisi ilişkisinden yola çıkılarak özellikle Uygulama Örnekleriyle Coğrafya Eğitiminde Yeni Yaklaşımlar I kitabında yer alan bölümler teknolojiyle doğrudan ve dolaylı bağlantısı olan kitap bölümlerine ayrılmıştır. Uygulama Örnekleriyle Coğrafya Eğitiminde Yeni Yaklaşımlar II kitabı ise eğitim yaklaşımları arasından coğrafya eğitiminde en iyi uygulanabilecek diğer öğrenci merkezli yöntemleri kapsamaktadır. Bu kapsamlı kitabın gerek akademide çalışan gerekse farklı okul düzeylerinde görev yapan coğrafya eğitimcileri, sosyal bilgiler eğitimcileri ve sınıf öğretmenleri ile bunların eğitim fakültelerinde okuyan lisans ve yüksek lisans öğrencilerine faydalı bir eser olması beklenmektedir.
Sinem Çapar İleri The novelty, movement, and transformative nature inherent in the act of traveling also lead to the tendency of travel writers to adopt an original perspective during their travel/writing activities. In the examination of the travel writing examples to be discussed in this book, the focus will be on British women travelers and 18th and 19th century Istanbul. In the transformative nature of the act of traveling, British women travelers who went beyond the century they lived in and experienced the act of writing developed their own perspectives during their overseas travels, often with the help of a male family member, under the shadow of a male-dominated, colonial society. As a result, they wrote about their own inner adventures as the other of men in Istanbul, which was seen as the capital and symbol of the Ottoman society that was positioned as the oriental other at that time. The period between the 18th century and the beginning of the 20th century, which is specifically selected in this book, starts with Lady Mary Montagu, the first writer to analyze the Ottoman Empire in English literature, and ends with Grace Ellison, one of the significant 20th century feminist journalists and writers. Thus, it will be seen through theories of space how British women travel writers wrote about the image of the east with an alternative language, specifically in the Ottoman capital of Istanbul.