Arapça \ 1-1
Cansu Büke Çavdar, Ebubekir Akdeniz, Elif Beşpınar, Esmanur Okcan Taşova, Huzeyfe Muhammed, Murat Yiğit, Musa Taşova, Nazangül Şahiner Türkler ve Araplar tarih boyunca çeşitli sebeplerle yakın iletişim ve etkileşim içinde olmuş, iki millet arasında kültürel, sosyal, ekonomik, siyasi, ticari vb. alanlarda oluşan etkileşim, yaşayan dile de yansımıştır. Yüzyıllardır süren kültürlerarası etkileşim sürecinde Araplar, Türkçe, Türkler ise Arapça öğrenme ihtiyacı hissetmiş ve bu doğrultuda çeşitli eserler kaleme alınmış, sözlükler yayımlanmış, bilimsel çalışmalar yapılmıştır.
Yabancı/ikinci bir dili öğrenmek ve ana dilini başkalarına öğretmek, 21. yüzyıl becerileri arasında değerlendirilmektedir. Dünyada ana dili dışında farklı bir dili öğrenme tercihi, kişinin amacına göre değişse de özel amaçlı yabancı dil öğretimi sürecinde akademi, ekonomi, hukuk, sağlık, turizm temaları ön plana çıkmaktadır.
Bölgenin güvenli limanı olarak görülen Türkiye'nin son yıllarda yoğun göç dalgasıyla karşı karşıya kaldığı ve bu göçlerin büyük bir bölümünü ise ana dili Arapça olan göçmenlerin oluşturduğu bilinmektedir. Bu gerçeklikten hareketle, başta ana dili Arapça olan göçmenlerin Türkiye'ye uyumunun önündeki engellerin kaldırılması ve dünyanın farklı coğrafyalarında yaşayan ana dili Arapça olanların Türkçe öğrenme ihtiyacınının karşılanması için ortak dilsel-kültürel değerlerimiz üzerinden özel amaçlı yabancı/ikinci dil olarak Türkçe öğretimine ihtiyaç duyulmaktadır.
Bu kitap, Türkiye Türkçesinde günlük dilde aktif olarak kullanılan, Türkçe ve Arapça arasındaki ortak söz varlığının tespiti, sıklık sayılarının bulunması ve örnek konuşma metinleri üzerinden ana dili Arapça olanlara özel amaçlı Türkçe öğretimi üzerine kurgulanmıştır.
Ahmet Hamdi Can, Esat Ayyıldız, Harun Özel, İhsan Doğru, Mesut Köksoy, Muhammed Mahmut Olçun, Serkut Mustafa Dabbagh, Turgay Gökgöz, Yakup Göçemen, Zafer Ceylan İnsanlık tarihiyle neredeyse eş zamanlı olarak ortaya çıkan vatan mefhumu, hayatın her alanında kendini hissettirirken bu alanların önemli bir parçası olan edebiyatın da her zaman ilgi odağında yer almıştır. Arap coğrafyası, tarih sayfalarında vatan işgali ve bağımsızlık sorunu yaşayanlar arasında adı en çok anılan topraklardandır. Sömürgecilik, işgal ve ihtilallerin uzun süre boy gösterdiği bu toprakların edebiyatları, hiç şüphesiz vatanla ilgili sorunlara kayıtsız kalmamış, edebiyatçılar mücadelelerini yazın sahasında kalemleriyle vermişlerdir. Bu kitapta; Mısır, Suriye, Lübnan, Libya, Filistin, Cezayir ve Irak gibi ülkelerin edebiyatlarına vatan işgali ve bağımsızlık sorununun ve istiklal uğruna verilmiş olan mücadelelerin nasıl yansıdığını, alanında uzman on araştırmacının kaleminden dokuz ayrı başlık altında farklı isim ve eserler örnekleminde göreceksiniz.
İbrahim Emre Özdoğan 10 temada 10 metne odaklanan bu çalışma; belirli bir dil bilgisi düzeyine sahip ilgililerin, Arapçada metin analizi odaklı bir yaklaşım benimsemeleri amacıyla hazırlanmış; bilinenin farklı temalarda uygulanabilirliği temelli bir yöntem üzere kaleme alınmıştır.
Kitap; farklı öğrenim düzeylerindeki İlahiyat Fakülteleri, Edebiyat Fakültelerinin Arap Dili ve Edebiyatı bölümleri, Eğitim Fakültelerinin Arapça Öğretmenliği bölümleri ve Arapça Mütercim-Tercümanlık bölümleri öğrencilerinin misyonlarının gelişimi sırasında karşılaşacakları yabancı dil sınavlarına hazırlık bilinciyle tasarlanmıştır. İçerikteki 10 tema, özenle seçilmiş metinler üzerinde ele alınmıştır. Bu doğrultuda her temanın metni, harekesiz ve harekeli şekilde verilerek okuyuculara harekeleme alıştırması olanağı sunmuş; renklendirilmiş ve karşılaştırmalı tablo ile Arapça-Türkçe çeviri tekniği üzerinde durulmuş; 4 kategoride (isim, fiil, edat ve bağlaç, kalıp ifade ve eşdizim) sıralanmış kelime tablolarıyla tematik nitelikteki kullanımlara işaret edilmiştir. Ayrıca her tema sonunda 3'ü metinden çıkarılmış, 3'ü ise özgün ve bağımsız olmak üzere farklı tiplerde 6 soruya yer verilmiş; bu yapılırken de birçok yönden ÖSYM'nin yabancı dil sınavlarındaki formatı dikkate alınmıştır.
Doğru harekelemenin Arap dilindeki semantik etkisi, oluşturulan tablolarda kelimelerin iki dildeki karşılıklarının aynı renkte verilmesinin öge dizilimi özelinde çeviri tekniğine desteği, tematik kelime ve söz öbeklerinin karşılaşılan metinlerdeki önemi, analiz edilen metinden çıkarılan soruların sınav politikasını zihinde daha anlamlı kılması ve özgün sorularla sınav bilincinin pekiştirilmesi, öğrenci, öğretici ya da Arap dili ilgilileri için oldukça verimli bir gelişim sağlayacaktır.
Muhammet Çelik Modern dönemde İslami ilimlerin tümünde ortaya çıkan tecdid düşüncesi, nahiv ilminde de kendini göstermiştir. Aslında tecdid düşüncesi, İslam medeniyetinin yapısında hep var olmuş, onun hayatla bağını sağlamada etkin rol oynamıştır. Ancak modern dönemdeki tecdid düşüncesi, daha öncekilerden farklıydı.
Dilin İslami ilimlerdeki merkezî konumunu bilen herkes, nahivdeki bu tecdid çağrılarının ne denli çalkantılı geçtiğini tahmin edebilir. Sadece İslami ilimlerin dili değil aynı zamanda Arapların doğal dili olan Arapçanın gramer ve dilbilimi, bu çok boyutlu yapısıyla ve ayrıca modern Arap ve İslam dünyasının gerçekliği doğrultusunda yeniden yapılandırılmaya çalışıldı.
İlkin sanıldığı gibi nahivdeki tecdid çabaları sadece dil öğretimine yönelik ıslah girişimlerinden ibaret değildi, onun tecdidine yönelenler aynı zamanda teorik ve pratik yönleriyle onu yeniden inşa etmeye çalıştılar. Nahvin tanım ve sınırlarının yeniden belirlenmesinden yönteminin yenilenmesine ve Batı'da ortaya çıkan dilbilim çalışmalarından istifade ederek Arapçada yeni dilbilim çalışmaları başlatmaya kadar bir dizi çabayı içermişti bu süreç. Nahivdeki yenilenme bir yandan dilbilimde eşsiz çalışmalar ortaya koyan klasik nahvin birikimine yaslanmalı, diğer yandan modern dilbilimsel gelişmelerden istifade etmeliydi.
Arap dili çalışmalarının son zamanlarda belli bir merhale katettiği ülkemizde bu kitap, söz konusu süreci, bu sürecin aktörlerini ve ana teorik temelleriyle nahivdeki tecdid düşüncesinin mahiyetini kavramak isteyen herkese hitap ediyor. Dahası, geçmişte İslami ilimler nasıl nahivsiz düşünülemiyor idiyse günümüzde de İslami ilimlerdeki yeni gelişmelerin nahivdeki yeni gelişmelerden bağımsız olarak düşünülmesi imkânsız gözüküyor.
Betül Sinan Nizam Osmanlı sahası sözlükçülük geleneğinin önemli bir kolunu manzum sözlük yazıcılığı oluşturur. Anadolu’da 15. yüzyıldan itibaren dillerinden biri Türkçe olan manzum sözlüklere rastlanmaktadır. Kaynaklarda hakkında hiçbir bilgi bulunmayan İbn Kalender’in 17. yüzyılın ilk yarısından önce telif edildiği anlaşılan Arapça-Türkçe manzum lugatı Türk ü Tâzî, bu geleneğin halkalarından biridir. Talebelere Arapça öğretmek ve kafiye, vezin, gramer, edebî sanat bilgisi kazandırmak amacıyla kaleme alınan eser mensur bir mukaddimenin ardından gelen 19 kıta ve 235 beyitten oluşur. Lugatta 1070 civarında Arapça kelimenin Türkçe karşılığı verilmiştir. Eserin derkenar notları açısından zengin olan nüshaları manzum sözlük yazma, okuma ve okutma pratiklerini yansıtması bakımından kıymetlidir.
Bu çalışmada Türk ü Tâzî’nin tenkitli metni ortaya konulmuş; eser tertip, şekil, muhteva, dil ve üslup özellikleri bakımından ayrıntılı olarak incelenmiştir. Bunun yanında lugatın eldeki nüshaları geniş şekilde tanıtılmış, imla ve harekeleme farkları sonnotlarla gösterilmiştir. Ayrıca Tanıklarıyla Tarama Sözlüğü’nde sehven Gencî Pir Mehmed’in Genc-i Le’âl adlı manzum sözlüğünün bir bölümü olarak kullanılan ve bugün kayıp olan nüsha hakkında ilk kez bilgi verilmektedir. Böylece bu çalışmayla beraber literatürde yıllardır süregelen Genc-i Le’âl’in iki bölümden oluşan Arapça-Farsça-Türkçe manzum sözlük olduğu şeklindeki yaygın yanlış tashih edilmiştir. Son olarak Arapça-Türkçe, Türkçe-Arapça İndeks-Sözlüklerle okuyucuların Türk ü Tâzî’nin kelime kadrosuna kolayca ulaşabilmeleri amaçlanmıştır.
Ayşe Hümeyra Süzen Eğer hedef kitlesi edebiyat okuyucusu yahut film izleyicisi olan yazarlar ve senaristler yetiştirmiyorsak “yaratıcı yazma” kavramı anlam ve kapsam değiştirir. Yaratıcı yazmanın öğrenme-öğretme ortamındaki anlamı, sınırları çizilmiş ve “kullanılması zorunlu” kelimeler listesiyle, beklenen konuda birbirine benzer kompozisyonlar yazmak değildir. Tüm bu sınırlardan kurtarılmış, her biri diğerinden farklı öğrencilerin oluşturduğu, birbirinden farklı yaratıcı yazılar oluşturmak demektir. Hele ki bu ortam bir yabancı dil sınıfıysa işte o zaman süreç, tüm dil becerilerinin işe koşulduğu hatta yalnızca dillerin, kulakların, gözlerin ve ellerin değil tüm bedenin harekete geçtiği mucizevi bir yazı atölyesine dönüşür.
Tam da bu amaçla hazırlanan bu kitap, başta üniversite son sınıflardaki (öğretmenlikten önce son kapıdaki) Arapça öğrencilerinin faydalanması hazırlanmış bir Arapça yaratıcı yazma programı ve uygulama için gerekli atölye örnekleri içermektedir. On dört haftalık bu süreçte Arapça öğrencileri, yaratıcı dramanın özgür ve güvenli ortamında korkulardan ve kaygılardan arınarak hatalara değil, yazmak istediklerine odaklanacaklardır. Program ve atölyeler doğru uygulandığı takdirde öğreticiler de işlerin nasıl aynı anda bu kadar eğlenceli ve kolay yürüdüğüne şahit olacaklardır.
Burak Sözer, Ezgi İnal, Halil Erdem Çocuk, Hülya Pilancı, Kerim Sarıgül, Önder Çangal Uzun zamandır dünyanın ilgilendiği en önemli konulardan biri olarak teknoloji, özellikle 2020 yılında yaşanan pandemi süreciyle birlikte eğitimin ayrılmaz bir parçası hâline gelmiştir. Pandemiyle birlikte daha hızlı bir dönüşüm sürecine giren teknoloji, bugün yapay zekâ teknolojilerinin odağında bizleri yeniliklerle buluşturmaya devam etmektedir. Bu kitapta, teknoloji ve dil öğretimi süreçlerine yönelik söz konusu yenilikleri içeren teknolojinin yalnızca bugününe değil gelecek süreçlerine de bir ışık tutmasını arzu ettiğimiz araştırmalar yer almaktadır.