Yerel Yönetimler, Kent ve Çevre Politikaları \ 1-3
Sırrı Uyanık Bu kitap; enerji konusunda “zamanın ruhu”nu anlama ve anlamlandırmaya çalışan kapsayıcı, doyurucu ve merak uyandırıcı bir özetleme çabasının bir sonucudur. “Doğru soruyu sormak bilmenin yarısıdır.”
sözünden hareketle yöntem olarak soru‐cevap şeklinde düzenlendi.
Enerji, iklim ve çevre alanındaki akademik ve pratik çalışmalara katkıda bulunarak değer yaratması umuduyla...
A. Murat Köseoğlu Afetler dünyada her yıl binlerce insan hayatının sonlanmasına, ciddi şekilde yaralanmalarına ve önemli oranlarda ekonomik hasarlara yol açmaktadır. İnsanoğlu elindeki teknolojik gelişmelere rağmen afetler konusunda hala çaresiz ve zor durumlarda kalabilmektedir. Bu nedenle afetler önemli oranda fiziki ve psikolojik zararlara yol açmaya devam etmektedir. Afetlerin kayıpsız veya en az seviyede kayıpla atlatılması için afete hazırlık, afet yönetimi ve afete müdahale çok büyük önem taşımaktadır. Afetler ister doğal isterse insan kaynaklı olsun, ulusal veya uluslararası yardım faaliyetlerinin hedefi felaketler yüzünden oluşan acıları dindirmek, kayıpları azaltmak ve her felaketzedeye insani değerlere uygun bir yaşam düzeyi sağlamaktır.
Bu kitabın öncelikle afet yönetimi ve insani yardıma ilgi duyan her kesimden okuyucunun, kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarında çalışan planlamacı, uygulayıcı ve yöneticilerin, bu alanlarda topluma yardımcı olmak isteyen gönüllülerin ve söz konusu alanlara ilgi duyan araştırmacı ile öğrencilerin başvuru kaynağı olarak ilgisini çekeceği değerlendirilmektedir. Ayrıca jeolojik yapısı, topografyası ve iklim özellikleri nedeniyle doğal afetlerle, siyasi coğrafyası nedeniyle de uluslararası siyasi krizlerle sık sık karşılaşan ülkemizin afet yönetimi ve insani yardım faaliyetleri gelişimine katkıda bulunacağını düşünülmektedir.
Onur Kemal Yılmaz "Akıllı Şehir" kavramı gelecekte önemli bir konu olarak tartışılmaya devam edecektir. Bu süreçte sayısız bilimsel çalışma yapılacak ve uygulamalar hayata geçirilecektir. Konuyla ilgili olarak bu kitap ile dünyanın önde gelen akıllı şehri Amsterdam'dan seksen adet akıllı şehir uygulaması derlenmiştir. Belediyeler için faydalı olması düşünülen bu çalışmanın amacına ulaşmasını dilerim.
Belediyelerin yanı sıra akademik çalışma yapanların, araştırmacıların ve girişimcilerin de bu çalışmadan yararlanabileceklerini umuyorum.
Ahmet Yazar Turizm eksenli gelişimini sürdüren bir kent olarak Antalya kıyılarında kamusal nitelikli topraklar üzerinde yapılan düzenlemeler ve ortaya çıkan değişim süreci kıyı alanlarının dönüşümünü anlamak açısından önemli bir örnek teşkil etmektedir. Kamusallığı konusunda şüphe olmayan kıyı alanlarının küresel neoliberal ekonomi koşullarında, mekânsal dönüşümü sağlamak üzere sermaye lehine nasıl kullanılabilir hâle getirildiği ve bu toprakların dönüşümünün hangi araçlar eliyle nasıl gerçekleştiği kitapta ele alınan tartışma başlıklarının en önemlisidir. Bu bağlamda kıyı alanlarının neoliberal politikalar çerçevesinde mekânsal dönüşümü incelenirken devletin işlevi, sermayenin rolü ve bu dönüşümü sağlayan ortak araçlar üzerinde durulmuştur.
Çevre ve ekonomi tartışmalarının yoğun biçimde kamuoyunu işgal ettiği günümüzde göz ardı edilen konulardan biri olan kıyı alanlarının dönüşümünün aslında gözden uzak olmadığını, aksine hızlı ve yakıcı biçimde gerçekleştiği hususunu okuyucunun dikkatine sunuyoruz.
Abdulkerim Diler, Ali Nazmi Can Doğan, Aziz Gül, Bekir Deniz, Canan Tun İnan, Cemalettin Ayvazoğlu, Deniz Özyakışır, Ebru Subaşı, Ertan Doğan, Gülçin Çelikbıçak, Gülnara Goca Memmedli, Hürriyet Çimen, İhsan Kurtbaş, Kemal Yazıcı, Leman Albayrak, Mahir Murat Cengiz, Murat Demirel, Murat Şeker, Mustafa Caner Timur, Onur Akçakaya, Pınar Ayvazoğlu Demir, Servet Arslan, Sevgi Coşkun, Sibel Selda Barak, Sümeyye Kara, Şevket Kaan Gündoğdu, Yaşar Erdoğan Jacques Ellul, “Söz, bizi zamana yerleştirir.” der. Bu çıkarsama, modern zamanlarda, epistemolojiyi, ontolojik açıdan varoluş sorununa karşı keskin bir reçete olarak sunma eylemidir. Zira günümüz dünyasının en önemli sorunlarından biri, rutinin kıskacında yer yer alışkanlıklara dönüşen davranışların içindeki nice değer kodlarının ve güzelliklerin yitip-giden zenginliğidir. Ardahan ili, modernleşme ve küreselleşmenin farksızlaştırdığı özgün değerlerin, zamanın ruhuna direnç gösterdiği güzide bir Anadolu toprağıdır. Endüstriyel kapitalizmin risklerle donattığı yerkürede, bozulmamış, bereketli ve güvenilir bir sığınaktır.
Ne var ki, buradaki tespitimiz, bıçak sırtı bir tespittir. Nitekim Ardahan’ın kirlenmemiş/el değmemiş doğa güzellikleri, yer altı ve yer üstü zenginlikleri, güçlü birtakım gizil potansiyelleri ve sahip olduğu somut/soyut değerleri ile bir yandan işlenmeyi/değerlendirilmeyi beklerken; öte yandan titizlikle korunmayı ve muhafaza edilmeyi gerektirmektedir. Diyebilirim ki; Ardahan Değerlemeleri serisi; topyekûn bir söz olarak, bu hassasiyetlerle Ardahan’ı zaman(d)a yerleştirme gayretiyle ortaya çıkan bir şehir monografisidir.
Bu düşüncelerle, geçen yıl ilki hazırlanan Ardahan Değerlemeleri -I- kitabından sonra serinin 2. kitabı olan bu çalışmada, Ülkemizin farklı üniversitelerinden 34 yazarın daha önce hiçbir yerde yayımlanmamış 21 bilimsel makalesi yer almaktadır. Ardahan ili, pek çok zenginlik, varlık ve potansiyeli ile hemen tüketilemeyecek ölçüde geniş bir değerler spektrumuna sahip olduğundan; sizler, Ardahan Değerlemeleri -2- kitabını okuduğunuz dönemde, serinin sonraki sayısı için bizler yolda olacağız. Kitabın ilgilisine fayda getirmesini ümit ediyor; keyifli okumalar diliyoruz.
Abdulkerim Diler, Ali Haydar Soysüren, Arzu Kavaz Yüksel, Ayşe Beyza Ercan, Burak Seçer, Burcu Demir Gökmen, Cemalettin Ayvazoğlu, Dilek Aykır, Erdoğan Çiçek, Ertan Doğan, Fırat Yardimciel, Hasan Hüseyin Çoban, Hilal Ürüşan, Hürriyet Çimen, İ. Orkun Oral, İhsan Kurtbaş, Kadir Aydın, Kuttusi Zorlu, M. Murat Cengiz, Mine Cengiz, Mustafa Caner Timur, Nilcan Mert, Okan Eştürk, Selim Eraslan, Serhat Şensoy, Sevil Sungur, Sinan Aydın, Sümer Haşimoğlu, Şafak Altay, Şakir Fural, Ufuk Erdem, Volkan Dede, Yavuz Demirel Bilimsel çalışmalar, bilimsel araştırma yöntem ve teknikleri kullanılarak herhangi bir konu, mesele veya sorunun incelenmesi ve araştırılması ile elde edilen analitik ve sistematik bilgilerdir. Burada temel amaç, bir meramın bir başkasına aktarılması, duyurulması; onun veya onların dikkatinin çekilmesidir. Bu perspektiften bakıldığında yenisini üretmek üzere öncekinden faydalanan bilim adamlarının gayretleri dışında, mevzuyu politika ve uygulamaya dönüştürecek kesimlerin bilimsel yayınlara kulak kesilmediği, itibar göstermediği toplumlarda, bilimsel çalışmalar bir bütün olarak amaçlarına hizmet edememiştir, demektir. Bu bağlamda yerel yöneticilerinden siyasetçilere, vatandaşlardan girişimcilere kadar her kesim, bilimsel çalışmaların ortaya koyduğu raporlardan, sonuçlardan, tespitlerden ve önerilerden ziyadesiyle faydalanmalıdır. Bir kültür ve anlayış olarak bu yaklaşımın içselleştirilmediği toplumlarda, ilerlemeci ve gelişmeci bir perspektif yakalanamaz.
Ardahan Değerlemeleri adlı projenin meramı ülkemizin cevher noktalarından biri olan Ardahan ili; hedeflerinden biri ise ortaya konulan bilimsel çalışmaların, ilin politika yapıcıları, karar alıcıları ve uygulayıcıları tarafından dikkate alınarak yörenin geleceğini şekillendirecek kaynaklardan biri olarak değer görmesidir. Bu bağlamda kitap projesinin temel misyonu; Ardahan ilinin sorunlarını tespit etmek ve bu sorunlara yönelik çözüm önerileri geliştirmenin yanı sıra ilin hâlen bakir sayılabilecek pek çok değer, varlık ve potansiyeliyle ilgili geniş ve ayrıntılı bir bilimsel külliyat oluşturabilmektedir. Bu bağlamda her sene aynı titizlik ve hassasiyetle hazırlanan Ardahan Değerlemeleri, bu sene 3. sayısına ulaştı. Bu sayıda ülkemizin değişik üniversitelerinden 35 farklı yazarın daha önce hiçbir yerde yayımlanmamış 21 özgün çalışması yer aldı. Ayrıca kitaba, yine ülkemizin değişik üniversitelerinden 49 farklı akademisyen hakemlik yaparak katkıda bulundu.
Abdulkerim Diler, Ayşe Ceco, Bahanur Malak Akgün, Dilek Aykır, Ebubekir Gündoğdu, Ertan Doğan, FıratYardimciel, Hakan Temiztürk, Hasan Hüseyin Çoban, Havva Gündoğdu, Hilal Ürüşan, Hürriyet Çimen, İhsan Kurtbaş, Kadir Önk, Kemal Yazıcı, Kerem Karabulut, Kuttusi Zorlu, Mahir Murat Cengiz, Mahmut Göğ, Mehmet Arslan, Mustafa Caner Timur, Nurcan Erbil, Özlem Oral, PınarAyvazoğlu Demir, Savaş Çağlak, Serhat Düzenci, Şevket Kaan Gündoğdu, Tamer Turgut, Vesile Düzgüner, Volkan Dede, Yelda Koksal, Yunus Emre Çakmak, Zehra Tuğba Murathan Şehirlerin tıpkı birey ve toplumlar gibi belirgin bir üslubu ve miras olarak kuşaktan kuşağa aktarabileceği; erdem, ahlak ve nasihat yüklü güçlü ve kuşatıcı bir hikâyesi olmalıdır. Nitekim şehirler, insan topluluğu, bina sistematiği, kurum ve kurallardan müteşekkil bir yaşam alanı olmayıp birbirine mündemiç olan fiziksel ve tinsel boyutlarıyla mistik kreasyonlardır. Bu anlamda, kenti anlatan ve kent imajını etkileyen her türlü metin, nihai kertede aynı hikâyeyi pekiştirmeye yarayan kompozisyonun parçaları ve alt metinleri olmak durumundadır. Bu çerçevede, kamu kurumlarından sivil toplum kuruluşlarına ve hatta gazete metinlerinden tanıtım broşürlerine kadar farklı ve çeşitli platformlarda şehri konu alan irili-ufaklı her türlü metnin misyonda insicama; bilimsel temeli olan kuşatıcı bir amaca ve ciddi bir üsluba sahip olması kritik önemi haiz bir konudur.
Bu bağlamda, kurumsal platformlarından gündelik hayatın pratiklerine kadar kendine has, özgün bir anlatısı olmayan şehirler, dilsiz ve özensizdir. Zannımızca nirengi nokta, öz kıymetlerden yola çıkılarak bünyeye uygun olarak inşa edilemeyen kent metinlerinin şehri ileri itmekten ziyade, geri çekeceği gerçeğidir. Bu bakış açısıyla bu sene dördüncüsü ile huzurlarınızda olan Ardahan Değerlemeleri kitap serisi, bir arkeolog edasıyla şehrin gizil güçlerini ve derinlikteki kıymetlerini ortaya çıkarmaya çabalarken bir hekim edasıyla önce zarar vermemeye gayret etmektedir. Bunu yaparken bir mühendis edasıyla çok sayıda fonksiyonu olan parçaları bir araya getirerek işleyen bir sistem kurmaya çaba gösterirken bir edebiyatçı edasıyla bunu titiz ve insicamlı bir üslupla inşa etmeye özen göstermektedir.
Böylelikle Ardahan Değerlemeleri kitap serisinin amacı; şehrin kronik sorunlarının yakından incelenmesi, tespit edilen sorunlara doğru ve uygulanabilir çözüm önerileri sunulması, ilin hâlen bakir sayılabilecek varlık ve değerlerinin bilimsel bir yaklaşımla ortaya konulması ve zengin potansiyellerinin gün yüzüne çıkarılmasının yanı sıra nihai kertede oluşacak geniş bir envanterle şehrin kapsayıcı bir üst anlatısı ve güçlü bir hikâyesinin teşkil edilmesine öncü bir katkı sağlanmasıdır. Dördüncüsü ile gelenekselleşen Ardahan Değerlemeleri kitap serisinin yerkürenin güzellik havzası olan Ardahan'ımız, ülkemiz ve tüm insanlık için hayırlara vesile olmasını dileriz.
Ali Erbaşı İlk ve ortaöğrenimini Ankara'da tamamlayan Erbaşı, lisans ve yüksek lisansını Kırıkkale Üniversitesi İşletme bölümünde tamamlamıştır. Halen Selçuk Üniversitesi İşletme A.B.D.'nda TÜBİTAK burslu doktora eğitimine devam etmektedir. 2005-2007 yılları arasında Kırşehir Belediyesi Mali Danışmanı görevini üstlenmiş ve aynı yıllarda Ahi Evran Üniversitesi Çiçekdağı MYO'nda Öğretim Elemanı olarak görev yapmıştır. 2007 yılında Selçuk Üniversitesi Seydişehir MYO İşletme bölümünde Öğretim Görevlisi olarak göreve başlamış ve halen burada görevine devam etmektedir. Uluslararası projelerde Koordinatör, Koordinatör Yardımcısı ve Danışman gibi görevler üstlenmiş ve 6 AB projesi hazırlamıştır. Hakemli dergilerde yayınlanmış yirminin üzerinde akademik çalışmaya sahip olan Erbaşı, İçişleri Bakanlığı ve AB onaylı Yerel Yönetimler Mali Danışmanı sertifikasına sahip olup İngilizce bilmektedir ve evlidir.
Büşra Buran, Füsun Esenkal Çözeli, Gizem Özgürel, Hakkı Çılgınoğlu, Hasan Özçelik, İpek Yaylalı, İsmet Türker Cedimağar, Oğuz Çam, Sabri Öz, Şükrü Mete Tepegöz, Yasemin Oğuzlar Tekin, Yasin Cemal Galata, Yunus Özcan Türk kamu idare sistemi sürekli bir gelişim ve dönüşüm hâlindedir. Bu süreçten yerel yönetimler de doğrudan etkilenmektedirler. Yerel yönetimler içinde baş aktör olarak belediyeler, sahip oldukları bütçeleri, personel kapasiteleri ve yetkileri ile ön plana çıkmaktadırlar. Konuyla ilgili olarak bu çalışma ile amaçlanan; belediyelerin her geçen gün artan önemlerine disiplinlerarası bir yaklaşımla dikkat çekmektir. Kitap içerisinde öğretim üyeleri, kamu bürokratları ve özel sektör temsilcileri kendi uzmanlık alanlarına göre belediyelerin genişleyen ekosistemleri üzerine çalışmalar sunmuşlardır. Pandemi (Covid-19), turizm, göç, finans, toplum 5.0 ve akıllı şehir, halkla iletişim, iç denetim, destinasyon markalaşması ve ekonomi konuları bu kitapta ele alınan çalışmalardır. Kitapta İngilizce ve Türkçe olarak 10 çalışmaya yer verilmiştir.
Ali Çiçek, Ali Mert Taşcıer, Ayşe Altay, Celal İnce, Cüneyt Telsaç, Erkan Arslan, Fatih Gürses, Fatma Hırlak, Filiz Tufan Emini, Hakan Saraç, İbrahim Aytekin, Vedat Yılmaz, Yılmaz Daşlı Bir olgu olarak göç, sosyal bilimlerin ve sosyal hayatın her yönüne tesir etmesi mümkün bir nüfus hareketidir. Göçmen gruplar ile birlikte gelen ya da göçmen grupların yeni karşılaştıkları kelimeler, müzik tınıları, eğlence ve kıyafet tarzı gibi birçok yaşam alışkanlıkları ev sahibi ve göçmen grupların yaşam pratiklerini ve alışkanlıklarını derinden etkileyebilmektedir. Gerek göçmen kitlelerin öz kültürü gerekse de ev sahibi toplumun kültürü bu etkileşim süreci içerisinde psikoloji ve sosyoloji bilimi açısından incelemeye değerdir. Göç; beraberinde uyum politikaları, işsizlik, yoksulluk, kamu hizmetlerinden yararlanma, yerel imkânlara erişim, sosyal dışlanma, göçmen ve mülteci hakları ve ucuz emlak gibi farklı boyutları ile de ele alınması ve yönetilmesi gereken bir süreçtir. Bu sebeple göç olgusu sadece psikoloji ve sosyoloji bilim dallarını değil aynı zamanda siyaset, hukuk, kamu yönetimi, ekonomi, yerel yönetimler ve sivil toplum gibi sosyal bilimlerin hemen her alanında çalışan akademisyenlerin çalışma konuları arasında yer alan bir olgudur. Bu derleme eserde de uluslararası göç olgusu başta kamu yönetimi olmak üzere farklı disiplinleri de kapsayan bir bakış açısı ile ele alınmaktadır.
Abdullah Metin, B. Mert Demir, Erdem Ayçiçek, Fatih Kocaoğlu, Fatih Şahin, Fatma Gül Gedikkaya, İbrahim İrdem, Kenan Polat, M. İlker Haktankaçmaz, Merve Suna Özel Özcan, Metin Özkaral, Nail Öztaş, Ömer Gündüz, Selman S. Kesgin, Süleyman Sıdal, Tuğçe Gür Türkdoğan, Turgay Altun, Vildan Armağan, Yalçın Murgul, Yıldırım İbişoğlu Bürokrasi, sanılanın aksine, çok yaygın bir olgudur; bir örgütlenme, iş yapış biçimidir ve yeryüzünde bürokratik olarak örgütlenmemiş bir devlet örneği yoktur. Devletler dışında, özellikle Sanayi Devrimi sonrası büyüyen ve özellikle kitle üretimi yapan fabrikaların, hizmet örgütlerinin, finansal kuruluşların, üniversitelerin neredeyse tamamı az ya da çok bürokratik örgütlenme biçimini ve işleyişini uygulamış ve günümüzde uygulamaya da devam etmektedir.
Bürokrasi gibi hakkında pek çok şey yazılmış ve yapılmış bir konuda literatürü derleyen ve eldeki klasik malzemeyi işleyerek üzerine az da olsa bir şeyler ekleyen kaynak bulmak oldukça zordur. Bürokrasi hakkında pek çok şeyi tespit ve tasnif ederek okurlarına derli toplu bir başvuru eseri takdim etmek ve alandaki boşluğu doldurmak bu kitabın ortaya çıkış amacıdır.
Kamu yönetimi, siyaset bilimi, kamu politikası ve örgüt ve yönetim alanı başta olmak üzere pek çok disiplinin ilgi alanına giren bürokrasinin çok farklı tanımları ve açıklamaları yapılmıştır. Farklı tarih dönemlerinin özellikleri, yazarların benimsedikleri değer ve ideoloji setleri, tanımların ve açıklamaların üzerine inşa edildikleri varsayımları ve dolayısıyla tanımları ve açıklamaları kökten etkileyebilmektedir. Bu durum elinizdeki kitabın neredeyse her bir bölümünde görülebilmektedir: Bürokrasi kimi bakış açılarında en üstün ve en etkin bir örgütlenme, yönetim ve üretim biçimiyken, diğerlerinde hantallığın, israfın beceriksizliğin sebebi olarak görülmektedir; yine bazılarında kamu hizmetlerinde eşitlik ve adaleti ve hatta kalkınmayı sağlamanın kestirme ve başarılı yolu olarak görülürken, diğer bazılarında egemen sınıfların toplumu sömürme aracı olarak takdim edilmektedir. Kitap, bu farklılıklara birincil kaynaklardan hareketle eşit muamele etmeyi gözeten bir başvuru kaynağı olma niyetiyle yazılmıştır.
Yaşar Okur “İller Bankası, Türkiye'de yerel yönetimlerin tek bankası. Büyükşehirler, bu Banka'nın sermayesine en büyük katkıyı yapan sahipleri ve mevcut durumda Türkiye nüfusunun yaklaşık %80'inin yaşadığı ve hizmet beklediği yerleşim birimleri. Uzun zamandır büyükşehirlerin sayısının artırılmasına ve hizmet bütünleştirmeleri yapılarak işlerin optimal ölçekte gerçekleştirilmesine yönelik çalışmaların olduğu, dolayısıyla çok daha fazla nüfusun büyükşehirlerde yaşayacağı ve işlerin büyükşehir ölçeğinde gerçekleştirileceği beklentisi var. Büyükşehir ölçeğindeki ilişkilere göre kurumsal gelişim ve iş geliştirme, klasik yapılanmanın ötesinde bir yeniden yapılandırmayı gerektirmekte. Böylesi bir konuda güçlü bir saha ve literatür taraması ile alanında ilk akademik çalışma olması ve değerlendirmelerini doküman incelemesinin yanında Banka ile doğrudan iş ilişkisi içerisinde olan, farklı bölge, parti ve iş geçmişi bulunan çok sayıda büyükşehir belediyesi yöneticilerinin görüşleri ile uzun zamandır Banka'da çalışan yazarının gözlemlerine dayandırması, çalışmanın gücü ve özgünlüğünü oluşturmakta. Gelecekte bu alanda yapılacak çalışmalar için ilk olması ve doktora tezi düzeyinde kaynak teşkil etmesi, tespit ve önerileriyle Banka, büyükşehirler, yerel yönetimler, merkezi yönetim ve ilgililer için vizyon teşkiline önemli katkılar vermesi beklenmekte. Sizleri alanına değer katacak bir çalışma olan eser ile baş başa bırakıyorum. “
Prof. Dr. Hamza ATEŞ

“Bu eserde akademik çalışma alanları açısından oldukça yeni ve önemli olan bir konu işlenmiştir. Uzun yıllardır İller Bankası'nda çalışan yazarın güçlü bir saha araştırmasıyla desteklediği çalışmasında ortaya konulan tespit ve öneriler esere özgün bir nitelik vermiştir. Konuya ilgi duyan okuyuculara yararlı olması dileğiyle.”
Prof. Dr. Ramazan ŞENGÜL
Ali Kaya, Başak Sancar, Gülhan Arslan, Hasan Akgün, Mahmut Güler, Yeşim Arslan, Zeynep Damla Karanuh 2019 yılında, nedeni bilinmeyen bir hastalık olarak ortaya çıkan Covid-19, dünyada başta sağlık olmak üzere birçok alanda, geri dönüşü olmayan değişim ve dönüşümü de beraberinde getirmiştir. Her ne kadar temelde sağlık sorunu olarak görülse de Covid-19'un; sosyal, ekonomik, kültürel ve siyasal birçok alanda, derin etkileri olmuştur. Covid-19 pandemisi, özellikle can kayıplarının yanı sıra toplumsal izolasyona neden olurken gündelik alışkanlıkların yanında insanların, hayat rutinlerini yeniden gözden geçirmek zorunda bırakmıştır.
Nüfus yoğunluğu yüksek olan kentler, Covid-19 pandemi sürecinden en fazla etkilenen alanlar olmuştur. Kentlerde, öngörülemez nitelikteki vaka artışı, hizmet taleplerinin karşılanmasında zorluklar yaşanmasına neden olmuştur. Bu bağlamda, hizmetlerin, daha hızlı, etkin ve verimli gerçekleştirilmesi amacıyla yerel yönetimler, pandemi sürecinin önemli aktörlerinden biri hâline gelmiştir.
Covid-19'un Gölgesinde Bir Kent: Büyükçekmece isimli bu eserde, Covid-19 krizine karşı yerel düzeyde politika ve strateji oluşturma çalışmaları, multidisipliner yaklaşımlar ekseninde yer bulmuştur. Covid-19 pandemisi sürecinde iyi uygulama örneği olarak ele alınan Büyükçekmece Belediyesi, yerel halkın kentsel hizmet taleplerine hızlı ve etkili bir biçimde yanıt verebilmek için planlama yaparak bilgilendirme faaliyetlerinden halk sağlığına yönelik faaliyetlere, eğitim-kültür ve spor faaliyetlerinden denetim hizmetlerine kadar birçok alanda, yerel ölçekte örnek uygulamaları hayata geçirmiştir.
Gelecekte böylesi felaketler için kaynak olabilecek olan bu eser, sadece Büyükçekmece Belediyesinin pandemi sürecindeki çabalarını değil aynı zamanda yerel yönetimlerin, pandemi sürecinde nasıl bir mücadele yaşadığının ve toplumun ihtiyaçlarının nasıl karşıladığının anlaşılması açısından örnek olabilecek önemli bir çalışmadır.
Adem Ceren, Ali Ekşi, Ayşen Seymen Çakar, Bengi Su Şen, Cumhur Olcar, Emin Koç, Fatma Gündüz, Gökhan Tenikler, Hayriye Şengün, Hüseyin Avunduk, İlknur Türkseven Doğrusoy, Kıvanç Demirci, Olcay Çelenk, Önder Bozkurt, Samet Dinçer, Sevda Demiröz Yıldırım, Sinem Utanır Altay, Volkan Göçoğlu, Zehra Başhan Seçilmiş araştırma konularının yer aldığı bu kitapta, farklı yönleriyle Covid-19 pandemi olgusu incelenmektedir. Ölümcül etkilere sahip salgın konusu, ucu açık bir konu olup etki ve tepki ilişkilerinin incelenmesi, disiplinlerarası, kurumlar arası ilgiyi, başka bir ifadeyle derinlemesine araştırmaları gerektirmektedir. Bu çalışmanın temel konusu olan virüs vakalarının farklı değişim ve dönüşümlerle devam edeceği riskine ilişkin “Coronalı Yeni Dünya Düzeninde”, güvenli ortamlar ve “akıllı toplum” ilişkilerinin nasıl düzenleneceği konusu önemlidir. Stratejik plan düzeyinde yerelden başlayan ulusal ve uluslararası boyuta geçen bilgi birikiminden yararlanmak, her zaman etkin kamu yönetimi açısından önemlidir. Kitabın okuyucuya ve ilgililere faydalı olmasını dileğiyle...
Özer Çınar Gelişen teknoloji, endüstrileşme ve nüfus artışı ile birlikte bu denge sürekli bozularak çevre kirliliğinin önemli boyutlarda artmasına neden olmaktadır. Çevre kirliliğinin en büyük nedenlerinden bazıları ülkelerin gelişmelerine dayalı kalkınmanın temel unsurlarını oluşturan tarım, sanayi, ulaşım, turizm ve enerji sektörleridir. Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de çevre kirliliği sorunları, toplumun yeterli duyarlılık göstermemesi nedeniyle her geçen gün artmaktadır. Çevre kirliliğinden kaynaklanan sorunların çözümü yine dengeyi bozmada başrol oynayan insanların alacağı önlemler ile mümkün olacaktır. Bu sorunların tanımlanması ve sorunların kontrolü konusundaki çalışmalara mütevazı bir katkı sağlamak üzere hazırlanan bu eser 5 ana bölümden oluşmaktadır. Bu bölümler; su kirliliği, toprak kirliliği, katı ve tehlikeli atıklar, hava kirliliği ve küresel ısınma ve iklim değişikliği olarak sıralanmıştır. Her bölümde, sorunlar hakkında detaylı bilgi verildikten sonra bu sorunların çözümüne yönelik metotlar tartışılmıştır.
P. Aarne VESILIND, Susan M. MORGAN, Lauren G. HEINE, Cengage Çevre kirlenmesi veya çevresel olaylar, halk sağlığını doğrudan veya dolaylı etkilemekte olup, etkisi çoğu zaman hemen görülmeyip uzun sürede akut veya kronik rahatsızlıklar şeklinde kendini göstermektedir. Kitap, halk sağlığını etkileyen farklı boyutlarda çok sayıda olay içermekte olup, bu olaylar, çevre mühendisliğinin hangi boyutlarda ve hangi konularda çalıştığını veya çalışması gerektiğini göstermektedir. Kitap, sadece çevre mühendislerinin çalışma sahalarını göstermekle kalmamakta, aynı zamanda sözü edilen olaylara yol açan tesisleri işleten farklı meslek mensupları ve kamu idaresinde karar verici konumda olanlar için de yol gösterici nitelikte önemli bilgiler içermektedir. Üretim teknolojileri ve ürünlerin, çevre dostu teknolojiler veya ürünlere dönüştürülmesinin daha iyi ifade edilebilir gerekçesi de bu kitapta çok açık bir şekilde yer almaktadır. Kitap, sadece çevre mühendislerini değil, hayatın her alanında faaliyet gösteren bütün bireyleri yakından ilgilendiren konuları yaşanmış örneklerle vermektedir.
Kitap, çevre problemlerini belirleme ve çözümleme konusunda karmaşık örnekler sunarak başlamakta, mühendislerin teknoloji, fayda/maliyet, risk ve etikle ilgili kararları verirken kullandıkları araçlar, etik üzerine irdeleme, boyutlar ve birimlere giriş, kütle dengesine giriş, reaksiyonların açıklanması, ideal reaktör teorisi, kütle dengesi yaklaşımının enerji akışına uygulanması, ekosistemlerde meydana gelen ilginç reaksiyonlar, kütle dengesi yaklaşımı ve reaksiyon kinetiği kullanılarak ekosistemlerin açıklanması, temiz su arayışı, su kalitesi özellikleri, su temini ve arıtımı, atık su arıtımına giriş, hava kirleticiler ve hava kirlenmesi kontrolü, evsel katı atıklar, tehlikeli atıkların yönetimi, gürültü kirliliğine giriş ve çevre dostu (yeşil) mühendislik etiği kapsamında faaliyetlerin sürdürülebilmesi için yapılabilecekler hakkında bir değerlendirme ile sonlanmaktadır.
Linda Steg - Agens E. Van Den Berg - Judith I. M. De Groot Yirmi birinci yüzyılın başında kirlilik, ormanların yok edilmesi ve iklim değişikliği gibi çevresel problemlerin dünya ekosistemlerini giderek daha fazla etkilediği aşikârdır. İnsan davranışının, bu problemlerin ana sorumlularından biri olduğu görüşü artık benimsenmektedir. Çevre psikolojisi bireylerle onların yapılı ve doğal çevreleri arasındaki ilişkiyi inceleyen bir disiplindir.
Çevre psikologları, bir yandan çevrenin insan deneyim, davranış ve sağlığına etkisini, diğer yandan da insanın çevreye etkisini (çevresel davranışı) etkileyen faktörleri incelerken çevreci davranışı artırmanın yollarını da araştırır. Çevre psikolojisinin süregelen ve giderek artan kaygısı ise, bir yandan insanların iyilik-hâlini ve yaşam kalitesini korurken, diğer yandan da çevresel problemleri geriye döndürecek şekilde insan davranışlarını değiştirmenin yollarını bulmaktır.
Kitabımızda bu konularla ilgili teori ve araştırmalar sunulmaktadır. Kitap ayrıca çevre psikolojisi alanının özellikleriyle ilgili tartışmaları ve araştırmalarda kullanılan başlıca metotları, çevresel ve çevreci davranışı etkileyen faktörleri, çevresel sürdürülebilirliği, disiplinler arası çevresel yaklaşımları, çevre politikalarının oluşturulmasını ve halkın çevre politikalarına karşı tutumlarını farklı yaklaşım açılarından irdelemektedir.
Kemal GÖRMEZ Bir bilgenin “Tabiatın insanoğlundan intikamı” diye tanımladığı ekolojik sorunlar, bugün insanoğlunun karşılaştığı temel sorunlar arasındadır.
20. yüzyılın ikinci yarısından itibaren insanlığı tehdit eden sorunlardan biri hâline gelen çevre sorunları, kökü çok eskilere uzanmasına rağmen, genelde Sanayi Devrimi’nin sonucunda hissedilir hâle gelmiştir. O zamandan bu yana da sürekli artarak büyük boyutlara ulaşmıştır. Son yıllarda geliştirilen tedbirlere rağmen henüz pek çok insan gelecekten ümitli değildir. Önceleri sadece kirlenme olarak algılanan ve gün geçtikçe toplumsal hayatın bütün alanlarını kapsayan bu sorun üzerinde tartışma ve araştırmalar gittikçe yoğunlaşmaktadır.
Bu kitap, esas olarak öğrencilerin ekoloji ve çevre sorunları ile ilgili kaynak ihtiyacını karşılamak amacıyla yazılmıştır.
Abdulgazi Yıkıcı, Aslı Bek, Berivan Özay Acar, Enes Yalçın, Fergül Özgün, Hande Saraçoğlu, İbrahim Aytekin, İbrahim Eseroğlu, İhsan Oluç, Kader Aksoy, Kenan Koç, Öznur Doğan, Perihan Dutlu Erten, Selçuk Efe Küçükkambak, Selvi Vural, Volkan Turan Yaşanabilir çevre, bütün dünyayı ilgilendiren küresel bir konudur. Ülkelerin kalkınma arzusu, sanayileşme ve kentleşmenin durdurulamaz bir hızla ilerlemesi, nüfusun giderek artışı, çeşitli çevre sorunlarını beraberinde getirmiştir. Ekonomik gelişmişlik ve ilerleme için gerçekleştirilen faaliyetler, çevre sorunlarına neden olurken bu durum aynı zamanda ekonomik bir külfet olarak geri dönmektedir. Dolayısıyla çevre konusu son derece karmaşık bileşenleri bünyesinde barındırmaktadır. Bu nedenledir ki çevre ve ekonomisine yönelik etki ve sonuçlar, ulusüstü kuruluşların, devletlerin ve yerel yönetimlerin etkin ve yerinde politikalar geliştirip uygulamasını zorunlu kılmaktadır.
Söz konusu politikaların geliştirilmesine akademik bir bakış açısıyla rasyonel tespitlerde bulunmak, bilimsel metot ve öneriler geliştirmek oldukça önemlidir. Bu kitap, çevre ve ekonomisine yönelik politika, yönetim ve uygulamaların yanı sıra konuya ilişkin sorunlara yönelik çözüm önerilerini de içermektedir.
Seçil Mine Türk Çevresel güvenlik kavramı, Soğuk Savaş sonrası dönemde önemi giderek artan insan güvenliği, ortak güvenlik ve kaynak çatışması yaklaşımlarını da içine alan çok geniş bir kavramdır. Geleneksel güvenlik anlayışı dar bir bakış açısına sahiptir ve güvenlik politikaları geleneksel anlayışın yanısıra çevre ile ilgili politik yaklaşımları da içine alacak şekilde genişlemelidir. Bu doğrultuda, çevre konusu ve çevre ile ilgili temel sorunlar yüksek politika alanı olarak kabul edilmelidir. Çevre sorunları askeri yöntemlerle çözülememekte, devletler bu sorunların çözümünde yetersiz kalmaktadırlar. Çevresel güvenlik yaklaşımı bu sorunlar karşısında bir araç olarak görülmektedir.
Yeni güvenlik anlayışı çerçevesinde Marmara Denizi'nde gerek fiziki gerekse hukuki açılardan birçok çevresel güvenlik riski vardır. Bu riskler, deniz ekosistemini ve bölgede yaşayanları tehdit etmektedir. Marmara Denizi ve Bölgesi hem Türkiye'nin ulusal hakları hem de buradaki ortak değerler bağlamında korunması gereken bir alan olarak kabul edilmektedir.
Bu çalışma esas olarak çevresel güvenlik yaklaşımları ekseninde Marmara Denizi'nin çevresel güvenlik sorunsalını irdelemek ve bu bölgede ortaya çıkan çevre sorunlarının çözümü için bir çerçeve oluşturmak üzere yazılmıştır.
Erkan Kurnaz, Ersin Karademir, Esra Çömezoğlu, Fatma Deniz Sayıner, Feyza Beki, Gizem Yıldız, Mustafa İslamoğlu, Salih Altun, Sebahattin Kılınç, Serdar Yener Etkili bir afet yönetimi, birçok disiplinin birlikte çalışması ile gerçekleştirilir. Bu disiplinler arasında mühendislik, coğrafya, psikoloji, sosyoloji, hukuk, tıp ve iletişim gibi alanlar yer almaktadır. Afet yönetimi, afetlerin önceden tahmin edilmesinden hazırlık planlarının oluşturulmasına, kurtarma çalışmalarının yürütülmesinden hasarın tespit edilmesi ve onarım çalışmalarının yapılmasına kadar birçok süreci içermektedir.
Çağla Melisa Kaya, Eda Selimoğlu, Emine Cicioğlu Sütcü, Habib Akyazı, Halil İbrahim Çiçekdağı, Leyla Derin Cengiz, Meryem Esra Varol, Nehir Varol, Nevra Pelin Cesur, Önder Bozkurt, Remzi Aytin, Serpil Gökdemir, Sevgi Güney, Tarık Ziyad Gülcü, Timur Gültekin, Yakup Artik Afet Risk Yönetimi; afetlere neden olabilecek riskleri tanımlamayı, bu riskleri ortadan kaldırmayı veya meydana geldiğinde en az zararla karşılayabilmeyi kapsayan bir süreci ifade etmektedir. Afetlere karşı toplum dirençliliği ancak afetlerin öncesi, sırası ve sonrasında yapılacak çok disiplinli afet risk yönetimi çalışmaları ile mümkün olabilecektir. Bu yaklaşımdan hareketle kaleme alınmış bu kitap, alanında uzman akademisyenlerin değerli ve özverili emekleri ile birbirinden kıymetli on üç makaleden oluşmaktadır. Farklı disiplinlerin afet risk yönetimindeki öneminin irdelendiği aynı zamanda afet türleri hakkında detaylı çalışmaların yer aldığı bu çalışma, literatüre önemli katkı sağlayacak ve afet risk yönetimi konusunda çalışan tüm araştırmacılara bütüncül bir perspektif sunacaktır.
Abdulkadir Tezcan, Bülent Özmen, Çiğdem Tetik Biçer, Çiğdem Tuğaç, Ebru Önal, Eda Selimoğlu, Esma Buluş Kırıkkaya, Feray Şenderin, Hulusi Aydemir, Levent Bütün, Moynul Ahsan, Nehir Varol, Nilgün Okay, Önder Koçyiğit, Serpil Gerdan, Sıdıka Tekeli Yeşil, Şenay Yıldırım, Umut Akıncıoğlu, Yeşim Doğan Afet risk yönetimi; afetlere neden olabilecek riskleri tanımlamayı, bu riskleri, ortadan kaldırmayı veya meydana geldiğinde en az zararla karşılayabilmeyi kapsayan bir süreci ifade etmektedir. Afet dirençliliğini sağlamak, ancak afetlerin öncesi, sırası ve sonrasında yapılacak çok disiplinli afet risk yönetimi çalışmaları ile mümkün olabilecektir. Bu yaklaşımdan hareketle kaleme alınmış bu kitap, alanında uzman akademisyenlerin değerli ve özverili emekleri ile birbirinden kıymetli çalışmalardan oluşmaktadır. Farklı disiplinlerin afet risk yönetimindeki öneminin irdelendiği aynı zamanda afetler hakkında detaylı çalışmaların yer aldığı bu çalışma, literatüre önemli katkı sağlayacak ve afet risk yönetimi konusunda çalışan tüm araştırmacılara bir perspektif sunacaktır.
Pan American Health Organization İnsanlar için fiziksel, ekonomik ve sosyal kayıplara yol açan afetler; doğal, teknolojik veya insan yapısı kökenli olaylardır. Çağlar boyunca toplumların en önemli problemlerinden birisi olarak normal yaşamı ve insan faaliyetlerini durdurarak veya kesintiye uğratarak toplulukları etkilemiştir.
Ülkemizin jeolojik, topografik yapısı ve iklim özellikleri doğal afetlerin çok sık yaşanmasına neden olmaktadır. Özellikle, önemli bir deprem kuşağı üzerinde bulunmamız, gelişen bilim ve teknolojiye rağmen birçok tahribat ve zarara yol açmaktadır.
Afetler önemli bir halk sağlığı sorunudur çünkü sadece yiyecek, su, ilaç yokluğuna değil; sıcak, soğuk, kanserojen kimyasal maddelere, ruhsal etkilere maruz kalmaya neden olabildikleri için insan sağlığını olumsuz olarak etkilemektedir.
Bu kitabın afet konusunda çalışanlara yararlı bir kaynak kitap olması dileği ile herkese afetsiz bir yaşam diliyorum.
Mehmet Altınöz Belge yönetimi geleneksel anlamda mekanik yöntemlerle yapılırken, günümüz otomasyon sistemlerinin gelişimi ve örgütlerin “sanallaşması” çağdaş örgütlerde evrak yönetiminin de sanal ortamlarda yürütülebilmesine olanak sağlamıştır. Sanal dosyalama ve arşivleme yöntemleri, bazı yasal yükümlülüklerin belge yönetiminin formel ve somut biçimde yürütülmesini zorunlu kılmasının dışında, çağdaş arşiv yönetimi anlamında yaygın olarak kullanılabilmektedir. Elinizdeki eser sanal veya somut olmak üzere, evrakın ortaya çıkmasından, dosyalama biçim ve arşivleme sistem seçimine kadar geçen aşamaları detaylıca ortaya koymaktadır.
Ahmet Dağ, Ahmet G. Aydeniz, Ali Koçak, Aylin Tan, Ayşe Nur Tan, Berrin Sarıtunç, Burhanettin Zengin, Fatih Odabaş, Filiz Çevik, Füsun Çelebi Boz, Hilal Kişioğlu, İsmail Koç, Lütfi Mustafa Şen, Mustafa Çevrimkaya, Nihat Durak, Ömür Alyakut, Tuğba Örs Onur, Tülay Polat Üzümcü, Ümmühan Mutlu, Yeliz Karadeniz, Yusuf Kotan Küreselleşmenin tüm dünyada ekonomik ve sosyal gelişimini sağlayamaması, günümüzde bölgelerin öneminin giderek artmasına yol açmıştır. Küreselleşmenin görece faydası bağlamında düşündüğümüzde “sürdürülebilir ekonomik kalkınma” ve “yükselen yaşam standartları” dünya coğrafyasında her noktaya aynı düzeyde dokunmamış, bu nedenle “bölgesel kalkınma motivasyonları” önem kazanmış, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde bölgeler arasındaki dengesizlikleri giderebilmek amacıyla bölgelere yönelik ekonomik ve sosyal politikalar ön plana çıkmaya başlamıştır.
Bölgelerin artan önemi sebebiyle literatürde bu alanda yapılan çalışmaların sayısı artmış, bölgelerin avantajları ve dezavantajları daha fazla tartışılır hâle gelmiştir. Bu bağlamda Sakarya'nın Sapanca ilçesini düşündüğümüzde burası öncelikle tarımla geçinen bir bölge iken hem demir yolu hem de kara yolunun bölgeden geçmesi ilçeyi önemli bir cazibe merkezi hâline getirmiş ve COVID-19 pandemisi ile beraber bu ivme hız kazanarak bölgenin geçim kaynağının tarım sektöründen turizm sektörüne doğru evrilmesine yol açmıştır. Son dönemlerde bölgeye gelen kişi sayısının artmasıyla birlikte bölgedeki yatırımların turizm sektörüne kaydığı ve bungalov işletmeciliğinin ön plana çıktığı görülmektedir.
Kitap çalışmamızla bölgenin; tarihsel süreci ele alınmış, ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimi-değişimi incelenmiş, kendine has ekonomik yapısı, gelişme düzeyi ve dinamikleri ortaya koyulmuş ve bu bağlamda yerel yöneticilere, politika yapıcılara, bölgesel kalkınma ajanlarına ve yatırımcılara yol göstermek amaçlanmıştır.
Çiğdem Tuğaç İklim değişikliğiyle mücadelede Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen temel stratejiler; sera gazı emisyonlarının azaltılması ve iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlanmasıdır. Günümüze dek uluslararası iklim değişikliği müzakerelerinde, ekonomik ve politik nedenlerle gündem daha çok sera gazı emisyonlarının azaltımı odaklı olmuştur. Ancak iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin tüm dünyada daha sık, şiddetli ve yaygın biçimde görülmeye başlanması ve buna bağlı olarak küresel çapta yaşanan kayıp ve zararlar, uluslararası sürecin bu şekilde devam edemeyeceğini göstermiştir. Günümüzde tüm ülkelerce net-sıfır emisyon hedefine ulaşılsa ve atmosfere hiç sera gazı emisyonu gönderilmese bile, tarihsel emisyonların olumsuz etkilerinin yüzlerce yıl görülmeye devam edilecek olması, Paris İklim Anlaşması'nın kayıp ve zararları azaltırken, dirençliliği artırmaya dönük Küresel Uyum Hedefi'nin gerçekleştirilmesinin önemini ortaya koymaktadır. Bu kitapta söz konusu hedef doğrultusunda, iklim değişikliğine bağlı kayıp ve zararlar ve iklim değişikliğinin etkilerine uyum ve dirençlilik sağlanması hususları yerel, ulusal, bölgesel ve küresel boyutlarıyla ele alınmıştır. Kayıp-zarar ve etkilere uyum ve dirençlilik sağlanması konularında uluslararası iklim değişikliği müzakerelerinde alınan önemli kararların yıllar itibarıyla detaylı bir irdelemesinin de bulunduğu kitapta, bu konulara ilişkin kentler düzeyinde, Avrupa Birliği'nde ve Türkiye'de geliştirilen politikalar da incelenmiştir. Kitapta ayrıca söz konusu konulara ilişkin geleceğe dönük politika ve strateji önerilerine de yer verilmiştir.
Abdulvahap Akıncı, Ahmet Uçar, Ali Gökhan Gölçek, Alper Doğan, Altuğ Murat Köktaş, Bilal Göde, Burak Hamza Eryiğit, Ceyda Şataf, Çiğdem Akman, Deniz Abukan, Dilek Memişoğlu Gökbınar, Ekrem Karayılmazlar, Elif Ayşe Şahin İpek, Fatma Neval Genç, Gökhan Dökmen, H. Tuğba Eroğlu, Habip Demirhan, İbrahim Attila Acar, İsmail Ciğerci, İsmail Sadık Yavuz, Kamil Güngör, Levent Memiş, Mehmet Ali Yüksel, Melih Kabayel, Mine Biniş, Murat Albayrak, Mustafa Miynat, Neslihan Yılmaz, Oğuzhan Erdoğan, Özcan Sezer, Özgür Saraç, Recep Tekeli, Sefa Usta, Semih Köseoğlu, Timur Türgay, Ülkü Arıkboğa, Volkan Topçu, Volkan Yurdadoğ, Yakup Karaca, Zeynep Ağdemir Dünya örnekleri bakımından yerel yönetimlerin yönetim tercihleri, ülkelerin siyasi yapıları ile yakından ilgilidir. Bu bakımdan her ülkenin kendine has özellikler sergilemesi kaçınılmazdır. Bu yüzden yerel yönetim konusu tek başına bir siyasi tercih veya yönetim birimi olmaktan ibaret değildir. Kentleşme, kırsal kalkınma, çevre, yönetim ve yönetişim gibi pek çok alan bu süreçlerin bir parçasıdır.
Kitap kapağında bayrakları yer alan 26 ülke, dünyanın farklı bölgelerinden ve farklı yönetim şekillerine sahip ülkelerden seçilmiştir. Kitapta, bu ülkelerin siyasal ve yönetsel yapılanmaları ve yerel yönetimlerin idari ve mali yapıları yer almaktadır. Üniter ve federal yapılar birlikte incelendiği için çok farklı uygulamaları bir arada görmek mümkündür. Türkiye'nin AB süreci de göz önüne alınarak kitabın son bölümünde Avrupa Birliği'nde subsidiarite ilkesinin mali görünümüne yer verilmiş ve uygulamadaki farklılıklar ortaya konulmuştur. Ayrıca her bir ülke ele alınırken, bölüm sonlarında Türkiye ile karşılaştırması yapılarak değerlendirmelerde bulunulmuştur.
Bu kadar farklı ülkenin bir arada yer alması aynı zamanda mukayese imkânı da sunmaktadır. Kitap içeriğinde bilindik ve alışageldik yerel yönetimler listesinde yer alan ülkeler dışında da ülke örnekleri yer bulmaktadır. Merkezî planlamadan piyasacı ekonomi anlayışına geçen ülkelerin bu kitap çalışmasında yer alması, uzak coğrafyalar ve literatürde az bilinen ülkelerin varlığı bu çalışmayı hem uzmanlar hem de araştırmacılar için değerli kılmaktadır. Unutulmamalıdır ki yerel halkın “toplam mutluluğu” iyi uygulamaların yaygınlaşması ile mümkün olacaktır.
Murat YILDIRIM e-devlet sürecinde, bilgi ve iletişim teknolojileri, basitçe yurttaşların internet üzerinden belli bilgilere erişimini sağlamak ve birtakım işlemleri yapmasını kolaylaştırmak için olduğu kadar, daha ileri düzeyde, kamu örgütlerini daha etkin ve verimli bir hale getirmek ve demokrasiyi güçlendirmek için de kullanılabilmektedir.
e-devlet girişimleri, özellikle, bilgi ve iletişim teknolojilerinin teknik kapasitesinden en üst düzeyde yararlanarak kamu yönetimini rasyonel bir işleyişe kavuşturmayı amaçlamıştır. Bu çalışmada e-devlet uygulamalarının siyasal sistemi ve kamu yönetimini daha şeffaf, demokratik, duyarlı ve etkin bir hale getirmesi için olanaklar sunması nedeniyle yurttaşlık bağını güçlendirici bir rol üstleneceği ileri sürülmüştür. Bu bakımdan yurttaş odaklı bir kamu yönetimine, ne bürokrasinin profesyonel ya da kurumsal çıkarları ne de yeni kamu yönetiminin müşteri olarak yurttaşı esas alınmıştır. Ayrıca yeni kamu hizmetinin yönetişim merkezli yurttaş anlayışına karşı ihtiyatlı bir biçimde yaklaşıldığının da altı çizilmelidir.
Muzaffer Bimay, Şahin Şimşek Günümüzde; sıklaşan ve ağırlaşan ekonomik ve toplumsal bunalımlar, artan yoksullaşma, derinleşen gelir adaletsizliği, iklim değişikliği, çevresel sorunlar, ülke içinde ve ülkeler arasındaki savaş ve iç çatışmalar iç ve dış göçlerde dramatik yükselişe neden olmuştur. Milyonlarca insan, yaşadığı toprakları terk etmek zorunda kalmış, göçmen ya da sığınmacı konumuna gelmiştir. Sonuç itibarıyla insanlık, sosyoekonomik krizlerin göç krizleriyle entegre olarak yeni göçlerin doğmasına neden olabilecek bir tablo ile karşı karşıyadır. Sadece Suriye'deki çatışmalar ve Rusya-Ukrayna savaşının tetiklediği göç dalgaları, çok geniş bir coğrafyayı etkilemeye devam etmektedir.
Diğer yandan, jeopolitik konumu, Türkiye'nin göçmenler için bir transit ve aynı zamanda bir hedef ülke olmasını sağlamıştır. Suriye'deki çatışmalardan kaçan milyonlarca sığınmacıya ev sahipliği yapan Türkiye, yığınsal ve sürekli göçün doğurduğu yeni ve üstesinden gelinmesi çok güç sorunlarla karşılaşmıştır. Dolayısıyla yürütülen göç politika ve stratejilerinin halka yansıyan ve günlük hayatı etkileyen boyutları düşünüldüğünde, göç konusuna dair akademik ve teorik çalışmalar, etkin ve sonuç doğurucu eleştiri ve katkıların önemi açıktır. Bu kitapta, göç konusu tüm boyutlarıyla ele alınarak tartışılmış ve çözüm önerileri sunulmuştur. Umarız; İngilizce, Arapça ve Türkçe dillerinde sunulan makaleleri içeren bu çalışma politika yapıcılar, akademisyenler ve konuya ilgi duyanlara katkı sağlar, yeni çalışmaları teşvik eder.

Doç. Dr. Muzaffer Bimay
Ahmet Ali Artun, Ali Kuru, Bilge Kağan Şakacı, Cenay Babaoğlu, Erkan Çakır, Esra Banu Sipahi, Hasan Alpay Karasoy, Hayriye Şengün, İhsan Korhan Başer, Levent Memiş, Mohamadan Abdulkasan, Murat Küçükşen, Murat Yaman, Nesrin Açıkgöz, Oğuzhan Erdoğan, Onur Kulaç, Ozan Yetkin, Özgür Vural, Recep Fedai, Tekin Avaner, Türken Çağlar, Yunus Düger, Zeliha Erol Bu kitabın kaleme alındığı günlerde ülkemizin dört bir yanında meydana gelen doğal felaketler, Türkiye’nin coğrafi açıdan taşımış olduğu afet risklerini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Elazığ merkezli 6,8 büyüklüğündeki depremde ve Van’ın Bahçesaray ilçesinde yaşanan çığ felaketinde toplam 82 vatandaşımızın hayatını kaybetmesi, kamu politikaları açısından afet ve acil durum yönetiminin yanı sıra afetlere dirençli bir toplum oluşturabilmek için vatandaşlara verilmesi gereken afet eğitimlerinin önemine dair de kamuoyundaki farkındalığı arttırmıştır. Bu amaçla gerçekleştirilmesi elzem olan faaliyetlerden bir tanesi de bu çalışmanın odak noktasını oluşturan, afetlere bütüncül ve interdisipliner bir bakış açısıyla yaklaşılmasıdır. Bu kapsamda, özellikle afet ve acil durum yönetimi ile ilgili çeşitli disiplinlerin ortak yönleri çalışma içerisinde derinlemesine ele alınmıştır.
“Bizler, bilim insanları olarak afetlerde hiçbir vatandaşımızın zarar görmemesi için akademik katkı bağlamında kazanımlarımızı paylaşarak sunmaya çalışmaktayız. Kitabımızı, Elazığ depreminde ve Van’ın Bahçesaray ilçesindeki çığ felaketinde hayatını kaybeden vatandaşlarımızın aziz anılarına armağan ediyoruz. Milletimizin başı sağ olsun.”
Uğurcan Ayik Kentsel dönüşüm, projeleri 1999 Marmara Depremi'nden sonra gündemimizdeki yoğunluğunu artırmıştır. İstanbul, Ankara, İzmir gibi büyük kentlerimizdeki yapılar son yıllarda kentsel dönüşüm projelerine konu olmaktadır. Bu kitapta, bölgesi için önemli bir kent olan Gaziantep'in dönüşüm projelerine odaklanılmaktadır. Kitap kapsamında son üç yıldaki saha çalışmaları ile edinilen verilerin çıktıları okuyucuyla paylaşılarak tartışmaya açılmıştır. Ayrıca kitapta sadece dönüşüm uygulamaları ele alınmamakta aynı zamanda kentsel dönüşüm projelerinin bağlamlarından koparılmadan Türkiye'nin kentleşme sürecine etkilerine de ışık tutulmaktadır.
06 Şubat 2023 depremlerinden sonra kentsel dönüşüm projelerinin gündemimizde daha fazla yer edineceği aşikârdır. Böyle bir süreçte bu kitap geçmişten dersler almamız gerektiğini temel önerme olarak sunmaktadır. Bu açıdan kentsel dönüşüm projeleri, gelecek nesillere daha yaşanabilir kentler bırakılması görevini sürdürmektedir. Kitap, depremden en fazla etkilenen kentlerden olan Gaziantep'teki uygulamaların bundan sonra nasıl olması gerektiğine dair kıymetli okuyuculara, kent yöneticilerine önemli hatırlatmalar da yapmaktadır.
Şerif Öner Yerel yönetimler, yerel ihtiyaçların karşılanması ve demokratik süreçlerin devamlılığı amacına yönelik olarak kurulmuşlardır. Özellikle yerel ihtiyaçların karşılanması açısından Osmanlı'dan itibaren yerel yönetimler, Türk modernleşmesinin önemli göstergelerinden biri olmuştur. Osmanlı'da kadı, lonca ve vakıflar aracılığıyla gerçekleştirilen yerel yönetim fonksiyonları, ilerleyen süreçlerde İhtisap Nezareti, İstanbul Şehremaneti, Altıncı Daire-i Belediye gibi yeni kurumsal yapılara devredilmiştir. Cumhuriyet Dönemi'nde, köy ve belediye kanunları ile modernize edilen yerel yönetimler, “Cumhuriyet ideallerinin topluma yansıtılmasının aracı” olarak da düşünülmüştür. 1961 Anayasası ile ilk kez ayrıntılı düzenlenen yerel yönetimler, mevcut anayasamızda varlığını güçlü şekilde sürdürmektedir. Artan nüfus ve kentleşme, küreselleşme, teknolojik gelişmeler vb. pek çok unsur, yerel yönetimlerin kurumsal ve mevzuat açısından değişimler geçirmesini gerektirmeye devam etmektedir. Bu çerçevede; 1984, 2004, 2005 ve 2012 yılları, yerel yönetimler açısından kırılma noktası oluşturmuştur. Örneğin, 1984'te uygulanmaya başlanan büyük şehir modeli, 2004'te 5216 sayılı Kanun'la değişime uğrarken 2012'de 6360 sayılı Kanun'la on dört yeni büyükşehir daha kurulmuştur. Bugün, sayısı otuz olan büyükşehir modeline, 2021 yılında “kırsal mahalle” statüsü eklenmiştir. İklim değişikliği, hava kirliliği, akıllı kent, yapay zekâ vb. gelişmelerin, kent yönetimleri başta olmak üzere yerel yönetimler üzerinde kurumsal ve mevzuat bazlı değişim baskısı oluşturmaya devam etmesi kaçınılmazdır.
Ne dersiniz? Gelenekselden moderne yerel yönetimlerde gerçekleşen ve devamı kaçınılmaz olan değişim ve dönüşümler; “Değişmeyen tek şey değişimin kendisidir.” diyen Herakleitos ve “Dün dünde kaldı cancağazım artık yeni şeyler söylemek lazım.” diye seslenen Mevlana'yı haklı çıkarmaya devam edecek mi?


Abdullah Sarman, Ali Asker Bal, Ali Yılmaz, Ayşe Eren Kanbir, Demet Akarçay Ulutaş, Emre Han Alpay, Emrullah Türk, Erdal Çetin, Ersin Erkan, Fevzi Kaçer, Güleycan Akgöz Aktaş, İlyas Kara, Mert Erekmekçi, Orhan Göktepe, Özgür Kanbir Göçler, hemen her dönemde üzerinde konuşulan bir konu olmakla beraber özellikle son çeyrek yüzyılda göçün farklı türleri ve özellikle iç savaş ve karışıklarla daha fazla öne çıkan kitlesel göçler hem sosyopsikoliji hem de fiziki mekânlar açısından önemli değişmelere neden olmuştur. Bu değişim, özellikle toplumun çekirdeği olan aile kurumunda etkin bir şekilde kendini göstermektedir. Toplumsal ve kültürel yapıların aile ile şekillendiği dikkate alındığında göçün çocuk, kadın ve diğer yetişkinlerde meydana getirdiği etkiler, ailenin diğer dinamiklerine de sirayet etmektedir. Ancak göçün dramatik etkisi, kırılgan gruplar olarak kavramlaştırılan çocuk, kadın ve yaşlılardan oluşan aileler için göçün niteliği ve kaynak-hedef ülkenin özelliklerine göre çok daha farklı olabilmektedir. Dolayısıyla göç sürecinde yürütülen politika ve stratejilerin, göç eden aile bireylerine yansıyan ve günlük hayatlarını etkileyen boyutları düşünüldüğünde göç ve aile konusuna dair akademik çalışmaların sonuç doğurucu eleştiri ve katkılarının önemi açık bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
“Göç ve Aile” ilişkisine odaklanan bu kitapta; göç sürecinde aile olmanın hangi sonuçları doğurabileceği irdelenmektedir. Türkiye'nin farklı üniversitelerinden birçok akademisyenin katkı sunduğu bu eser, göçün aile üzerindeki etkilerinin farklı şekillerde ortaya çıktığını ortaya koymaktadır. Bu kitap; başta çocuk, kadın, aile içi ilişkiler olmak üzere sağlık, ekonomik durum, eğitim, hukuk ve kültürel özellikler çerçevesinde aile olgusunu farklı disiplinlerin perspektifi ile yorumlayarak göç ve aile meselesine farklı açılardan ışık tutmaktadır. Bu kapsamda göç sürecinde aile bireylerinin dağılması, aile bireylerinin kamu hizmetlerine erişimi, iş piyasasındaki durumları insan hakları bağlamında okuyucuya sunulmaktadır.


Ahmet Şafak Eşmeler, Alperen Kır, Aslı Kavurmacı, Ayşe Nur Çırak, Dilek Topcu Mumlu, Erdem Ayçiçek, Hamza Bahadır Eser, Hatike Koçar Uzan, Hülya Küçük Bayraktar, İlker Şahinoğlu, Mehmet Aslan, Mehmet Recai Uygur, Mustafa Kartal, Neslihan Arslan, Neslişah İskender, Sevim Budak, Seyfettin Caner Kuzucu, Simuzar Sultan Mammadova, Talip Kurşuncu, Teoman İskender, Tuğba Aydın Halisoğlu, Uğur Uzun, Veli Ercan Çetintürk, Yeter Avşar, Zafer Adalı Günümüzde iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinden gelişmiş ya da gelişmekte olan bütün ülkeler etkilenmekte ve iklim değişikliği, kentler için büyük bir tehdit oluşturmaktadır. Bu kitapta, birçok ülkenin yaşadığı ve çözüm aradığı iklim değişikliği sorunu, kent ölçeğinden küresel ölçeğe doğru, güncel araştırmalar çerçevesinde kurumsal, çevresel, sosyal ve ekonomik boyutları ile değerlendirilmektedir.
Kitapta iki kısımda ele alınan iklim değişikliği sorunu ilk kısımda; Türkiye bağlamında iklim değişikliği ile ilgili merkezî yönetim ve yerel yönetimler tarafından yapılan faaliyetler ve düzenlemeler, iklim değişikliğinin su yönetimi ve tarım politikalarına etkisi, son olarak çevre kirliliğine etkisi istatistiksel yöntemle incelenmiştir. İkinci kısımda; dünyada ortaya çıkan sorunlara dair teorik çerçevede değerlendirmelerde bulunulmuştur. İklim değişikliğinin kent hakkı, yoksulluk, göç, iklim güvenliği, istihdam, tüketim kültürü, çevre hareketleri ile ilişkisi, kentleşme ve ekolojik ayak izi arasındaki nedensel bağ istatistiksel yöntemle değerlendirilmiştir. İklim değişikliğini çeşitli düzey ve farklı bakış açıları ile ele alan ve toplamda on dokuz bölümden oluşan kitabın akademiye katkı sunmasını dileriz.

Akın Akyıl, Ali Davut Alkan, Ayşe Akkaya, Burçin Demirbilek, Emre Ekinci, Esra Çelebi Zengin, H. Tuğba Eroğlu, Hacı Şükrü Taştan, Hakan Alptürker, Hayriye Sağır, Hilmi Sözen, Mehmet Göküş, Seyida Erkek, Şükrü Türköz, Yeliz Polat Tarihin farklı dönemlerinde sahne oldukları siyasal ve toplumsal pek çok gelişmenin merkezi hâline gelen kentler, günümüzde kentleşme hızının artması ve ekonomik araçların değişmesi gibi nedenlerle hem merkezi yönetim hem de yerel yönetimler için odak noktası haline gelmiştir. Özellikle küreselleşme sürecinin beraberinde getirdiği sosyoekonomik, teknolojik ve siyasal alanlardaki yeni oluşumların ve kavramların hayat bulduğu kentler, toplumsal hayatta her geçen gün daha da fazla ön plana çıkmaktadırlar. Kentlerin artan önemlerine istinaden kentsel alanların temel idari birimi olan yerel yönetimler de yapısal ve işlevsel yönleriyle daha etkili yerel, ulusal hatta küresel bir aktör olarak konumlanmaktadırlar.
Yaşanan gelişmeler ve değişen roller bağlamında kentler ve kent yönetimleri, bir taraftan değişime ayak uydururken bir taraftan da karşı karşıya kaldıkları pek çok sorunu çözmeye ve yurttaşların yeni talep ve ihtiyaçlarını karşılamaya çalışmaktadırlar. Bu durum ise yerel ve kentsel siyasetin sürekli olarak değişen bir dinamizme sahip olmasını gerekli kılmaktadır. Söz konusu bu gerçeklik esas alınarak hazırlanan bu kitapta, yerel ve kentsel alanlarda yaşanan sorunlara çözümler aranırken aynı zamanda yerel yönetimlerin sorunların çözümü ve kentlerin daha yaşanabilir mekânlar hâline gelmelerindeki rolleri incelenmektedir. Değerli yazarların katkılarıyla yerel ve kentsel siyasetteki güncel gelişmeleri güvenlik, yönetişim, etik, afet yönetimi, iklim değişikliği, teknoloji, yaşam kalitesi ve hayvan hakları gibi konuları da içerecek biçimde geniş bir yelpazede ele alarak tartışan bu kitap ile ilgililere ve literatüre katkı sağlamak amaçlanmaktadır.
Nuri TORTOP, M. Akif ÖZER Halkla ilişkiler, günümüz dünyasında kamu yönetimlerinin ve özel sektör işletmelerinin en önemli yönetim fonksiyonlarından biri haline geldi. Küresel dünyada yönetime katılmanın, hedef kitleye ulaşmanın ve algıda fark yaratmanın yolu halkla ilişkilerden geçmektedir. İletişim teknolojisinde yaşanan devrim niteliğindeki gelişmeler örgütlerin hem yapısını hem de yönetim usullerini değiştirmiş halkla ilişkileri yönetim aygıtının vazgeçilmez bir unsuru haline getirmiştir. Üniversite dünyamızın duayen isimlerinden Nuri Tortop'un öğrencileri ve halkla ilişkiler görevini üstlenmiş çalışanlar için yol gösterici bir kaynak olarak hazırladığı bu çalışma, dünyada ve Türkiye'de Halkla İlişkiler uygulamalarını anlatıyor.
Ahmet Yatkın, Ümmühan Nazan Yatkın Bu kitapta, halkla ilişkiler ve genel olarak iletişim kavramları ve uygulama alanları üzerinde durulmuştur.
Yönetici ve orta kademe yöneticilere, halkla ilişkiler faaliyetlerinde ve iletişimlerinde yararlı olacak konular kitapta ifade edilmeye çalışılmıştır. Halkla ilişkilerin gelişimi ve günümüzdeki önemi, bir yönetim işlevi olarak iletişim, iletişim engelleri, bu engellerin giderilmesi, örgütsel iletişim ve iletişimde kalite başlıkları altında konular detaylı ele alınmıştır.
Kitabın konuyla ilgili eğitim gören öğrencilere ve alanda çalışanlara yardımcı olacağına inanılmaktadır.
N.F. GRAY, Cambrıdge Bu kitapta, günümüz Dünya'sında içme suyu temini ile ilgili problemler hakkında detaylı bilgiler bulunmaktadır. Kitabın yayınlanan birinci baskısından bu yana, özellikle içme suyu algısı ve düzenlemeleri ile ilgili olarak su işletmelerinde büyük değişimler olmuştur. Su şirketleri ve düzenleyicileri yeni bazı sorunlar ile karşı karşıya kalmışlardır. Küresel ısınma hem su temininin sürdürülebilirliğini hem de suyun kalitesini ciddi bir ölçüde etkilemiştir; kimyasal ve mikrobiyal analizlerdeki gelişmeler daha önce suda tespit edilemeyen ve bilinmeyen bir çok yeni kirleticiyi ortaya çıkarmıştır; ve yakın zamanlarda gerçekleştirilen terörist saldırılar suların kirlenme ve bozulmaya ne kadar açık olduğunu göstermiştir. Kitabın yeni olan bu baskısı, genel olarak mevcut ve yeni ortaya çıkan problemleri ve onların nasıl çözülebileceğini anlatmaktadır. Kitap tamamıyla güncelleştirilmiş; WHO'nun revize edilen yeni İçme Suyu Standartları eklenmiştir.
İçme Suyu Kalitesi çevre bilimi, hidroloji, çevre sağlığı, ve çevre mühendisliği dersleri için ideal bir kitaptır. Kitap aynı zamanda su temini çalışmalarını gerçekleştiren uygulayıcılar için kaynak teşkil etmektedir.
Çiğdem Çoşkun Hepcan, Çiğdem Tuğaç, Esra Özmen, Ferhunde Hayırsever Topçu, Feride H. Baştürk, Murat Güven Tuğaç, Safure Cantürk, Zahide Erdoğan İklim değişikliği çağımızda kriz mertebesine gelmiş önemli bir sorundur. İklim değişikliği ülke veya bölge sınırı tanımamakta, gelişmişlik farkı gözetmeksizin tüm ülkeleri etkilemekte ve çevresel, ekonomik ve sosyal boyutlarda önemli sonuçlar ortaya çıkarmaktadır. Tarihler 2021 Ağustos ayını gösterdiğinde dünya tarihinde ilk defa Grönland'da buzulların zirvesine yağmurun yağması, iklim değişikliğinin olumsuz sonuçları bağlamında en uç örneklerden biri olmuştur. Hükûmetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) tarafından yapılan çalışmalarla bilimsel çalışmalarla ortaya konulduğu üzere önümüzdeki süreçte daha evvel iklim değişikliğinin etkilerinin görülmediği yerler de dâhil olmak üzere tüm dünyada iklim değişikliğinden kaynaklanan olumsuz sonuçların artması ve etkilerin daha sık, daha şiddetli ve daha yaygın bir biçimde görülmesi beklenmektedir. Bu bakımdan iklim krizini küresel ve yerel boyutlarıyla ele almak elzemdir. Bu doğrultuda bu kitapta, bu çok boyutlu sorunun farklı yönlerine odaklanma hedefiyle yola çıktık. İklim değişikliğinin çeşitli alanlarda ortaya çıkardığı sonuçların, birbirini olumsuz etkileyen veya kimi zaman da birbirini güçlendiren yönlerini ele almayı amaçladık. Çalışmada bir yandan ticaret ve taşımacılık, risk yönetimi ve sigortacılık, biyolojik çeşitlilik, tarım ve kuraklık, yeşil bilişim, çevre okur yazarlığı ve enerji gibi farklı sektörlerde iklim değişikliğinin mevcut etkilerinin değerlendirilmesi yapılırken bir yandan da önümüzdeki süreçte ortaya çıkması muhtemel etkiler ve iklim değişikliğiyle mücadele ve uyum bağlamında çözüm önerileri sunulmuştur.
Alper Bilgili, Beyza Ceylan, Cemal Kakışım, Elif Dilara Gergin, Emre Cengiz, Ergun Kalaycı, Ezgi Kovancı, Gizem Erdoğan Aydın, Hatice Mutlu, Hikmet Gülçin Beken, Hülya Eşki Uğuz, İlke Bezen Tozkoparan, İlknur Sayan, Nefise Ayşe Şenay Özkan, Neşe Kafa, Ömer Uğur, Rukiye Saygılı, Salih Akkanat İklim değişikliği, günümüzün ve geleceğimizin yaşam temellerini tehdit etmekte ve bugüne kadar dünyanın karşılaştığı en büyük küresel sorunlardan birini oluşturmaktadır. Bu sınır tanımayan sorunun küresel politikanın ana gündemi hâline gelmesi, özellikle İkinci Dünya Savaşı sonrası ekonomik büyümenin hızlanması, yeni teknolojilerin ortaya çıkması ve nüfus artışına paralel olarak enerji ve doğal kaynakların tüketilmesinin ortaya çıkardığı ciddi ekolojik tehlikelerin görülmesi ile olmuştur. Yaşanan ekolojik problemler çevre sorunlarının artık tek bir devleti ya da toplumu etkilemediği, aksine ortaya çıktığı yerden bağımsız, sınır ötesi etkiye sahip ve bir toplum ya da devlet tarafından gerçekleştirilen her eylemin, diğer toplum ya da devletleri ciddi şekilde etkilemesi açısından küresel bir boyut kazandığını göstermektedir. İklim Değişikliği Siyaseti Riskler, Fırsatlar ve Yeni Vizyonlar kitabı, günümüz ve geleceğimizin en büyük küresel sorunlarından biri olan iklim değişikliğini multidisipliner anlamda ele almakta ve detaylı bir şekilde incelemektedir.
Muhammed Emre Küçükşahin İklim değişikliğinden kaynaklanan ya da onun etkisiyle şiddeti artan afetler ve salgın hastalıklar, milyonlarca insanı temel insan haklarından mahrum bırakmaktadır. Bu durum, iklim değişikliğini ekolojik bir sorun olmanın ötesine taşıyarak insan hakları sorunu olarak gündeme getirmekte ve onunla mücadelede hak temelli yaklaşımı gerekli kılmaktadır.
Bu çalışmada, iklim değişikliğinin insan hakları sorunu olduğunun altı çizilerek onunla mücadelede hak temelli yaklaşımın önemi ve nitelikleri ortaya konulmuştur. Bu çerçevede, Birleşmiş Milletler bünyesinde oluşturulan iklim değişikliği rejimine ait mevzuat incelenmiş ve mevzuatın hak temelli yaklaşımdan uzak olduğu tespit edilmiştir. Daha sonra iklim değişikliğinin bireysel, kolektif ve usuli haklar ile toplumsal açıdan dezavantajlı gruplar üzerindeki etkisi ortaya konulmuştur. Son olarak Birleşmiş Milletler bünyesindeki insan haklarını koruma mekanizmalarının, bölgesel insan hakları mahkemelerinin ve ulusal insan hakları kurumlarının konuya dair çalışmaları ele alınmış ve bu yapıların iklim değişikliğinin insan hakları üzerindeki etkisine ilişkin farkındalıklarının son yıllarda arttığı tespit edilmiştir.
İklim değişikliğinin olumsuz etkileri her geçen yıl ağırlaşıp yaşamsal bir krize dönüşürken milyonlarca insan en temel insan haklarından mahrum kalmaktadır. Bu duruma ilişkin farkındalığın artmasının, sorunun çözümüne yönelik radikal adımlar atmak konusunda isteksiz olan devletlere karşı kamuoyunun oluşmasına yardımcı olabileceği düşünülmektedir.
Adil Koray Yıldız, Ahmet Fidan, Ayşe Gökçe, Burak Kurt, Erhan Kaya, Gülay Yılmazel, Hasan Hüseyin Çevik, Hasan Sabri Köksal, İsmail Hakkı Karaca, Kemal Tütüncü, Musa Şahin, Nazife Alpman, Onur Acar, Şemsinnur Göçer, Tuncay Polat, Yavuzalp Solak Sanayi Çağı’yla birlikte fosil yakıtların kullanımı ve bunun sonucu olarak da artmaya başlayan sera gazları, etkilerini iklim değişikliği ile göstermiş, öyle ki düzenli ölçümlerin ve kayıtlamaların başladığı 1860'lı yıllardan günümüze küresel sıcaklıkta yaklaşık 1 0C'lık bir artış meydana gelmiştir. İklim değişikliği geniş kapsamlı ve yıkıcı etkilerini başlıca kutuplarda buzulların erimesi, deniz suyu seviyelerinin yükselmesi, hava kalitesinin bozulması, yangın, heyelan, fırtına, kuraklık, sel gibi afetlerin artması, doğal su kaynakları, tarım alanları, bitki ve hayvan türlerinin azalması gibi pek çok olumsuzlukla göstermektedir. Doğaya olan tüm bu etkilerin yanı sıra iklim krizinin insan ve toplum sağlığını etkileyen boyutları da bulunmaktadır. İklim değişikliği nedeniyle meydana gelen doğa olaylarındaki ölüm ve yaralanmalardaki artışın yanı sıra hastalık etkenleri bölge ve mevsim değiştirmekte, vektörel, bulaşıcı ve bulaşıcı olmayan hastalıkların insidansı artmakta, çocuk sağlığı açısından yetersiz beslenme ve büyüme gelişme geriliği gözlenmektedir. Ayrıca iklim değişikliği ruh sağlığı problemleri ile daha önce benzeri görülmemiş ve beklenmedik sağlık sorunları yaratma potansiyeline de sahiptir. Tüm bu sağlık etkileri nedeniyle iklim değişikliği küresel bir halk sağlığı sorunu olarak da nitelendirilmektedir. Bu kitap; iklim değişikliğine sebep olan ve iklim krizinin etkilediği başlıca sektörleri, iklim krizi özelinde incelemekte, birey ve toplum sağlığı açısından iklim krizinin etkilerine ve alınacak tedbirlere değinmekte, iklim değişikliğine yönelik atılan sektörel ve küresel adımları detaylandırmakta, iklim değişikliği ile ilgili politikalar hakkında öneriler sunmaktadır.
İhsan Kurtbaş,Abdullah Topcuoğlu, Ali Çımat, Ayvaz Bartik, Bülent Yıldız, Can Sağlam, Ceyda Yerdelen Kaygın, Denizcan Tamer, Engin Dinç, Erkan Tokucu, Gökhan Kerse, Havvanur Feyza Kaya, Murat İnce, Mustafa Caner Timur, Nebiye Yamak, Nilcan Albayrak, Özlem Eştürk, Rahmi Yamak, Ramazan Taşçı, Serkan Samut, Seymur Ağazade, Tarık Duran, Tuncer Yılmaz, Yağmur Kerse, Zehra Güven Kılıç, Zekai Öztürk İktisadi ve idari bilimler; ulusal ve uluslararası düzeyde ekonomik, siyasi ve yönetsel konularda, analitik bir bakış açısıyla sorunları tespit ederek çözüm önerileri getiren ve böylelikle alınan kararlara, yapılan planlama, araştırma, yönetme, uygulama ve değerlendirmelere kaynak teşkil eden bir alandır. Bu açıdan modern toplumlarda, ekonomik ve yönetsel olmak üzere sosyal bilimler alanındaki iki elzem alanda değer üreten iktisadi ve idari bilimler, günümüzde önemi, her geçen gün, daha fazla artan bir disiplindir.
Ülkemizdeki farklı üniversitelerden 25 yazarın 11 makalesinin yer aldığı bu kitap, iktisadi ve idari bilimler alanında hakem değerlendirmesinden geçen güncel, ampirik eserlerden oluşan bir “seçki”dir.
Kitapta;
• Türkiye'nin enerji ihtiyacı ve bu ihtiyacın giderilmesinde yenilenebilir enerji kaynaklarının önemi;
• OECD Ülkeleri örneğinde, Çevresel Kuznets Eğrisi'nin test edilmesi;
• Zaman serisi bileşenlerinin çarpımlı model kullanılarak belirlenmesi yoluyla 2018 yılı Türkiye turizm gelirleri üzerine bir tahminleme;
• Kalman Filtre Yöntemi ile Türkiye'deki sanayi sektörü öğrenme eğrilerinin tahmini;
• TOPSIS analiz yöntemi ile BIST KOBİ Sanayi Endeksi'nde yer alan işletmelerin finansal performanslarının karşılaştırılması;
• Bir model uyarlaması ile bağımsız denetim işletmelerinin sürekliliğinin değerlendirilmesinde diskriminant analizinin kullanımı;
• Bir meta analizi çalışması ile içsel pazarlama ve iş tatmini arasındaki ilişkinin incelenmesi;
• Telekomünikasyon işletmesi örneğinde işletmelerde güç mesafesi algısı;
• 21. Bölge örneğinde, hedonik konu fiyatları ile tüketici fiyatları arasındaki dinamik ilişki;
• Muğla ili örneğinde, asgari ücret algısı ile asgari ücret değişimlerine verilen tepkinin ölçülmesi;
• Şanlıurfa ili örneğinde, pamuk üretimi ile fiyat ilişkisinin Koyck Yaklaşımı ile analizi gibi konular ele alınmaktadır.
Uzun erimli çabalar sonucunda hazırlanan ve iktisattan, pazarlamaya; işletmeden, muhasebe ve finansmana kadar farklı alanlardan özgün çalışmalara yer veren bu kitabın, ilgilisine faydalar getireceğini ve alan-yazının gelişimine mütevazı da olsa bir katkı sunacağını umuyoruz.
Zekeriya Açıkgöz Kamunun yeniden yapılandırılması amacıyla başlatılan reform çalışmaları kapsamında yürürlüğe konulan 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunu ile Türkiye'nin yönetim yapısı içinde büyük bir öneme sahip olan il özel idarelerinde yerinden yönetim ilkesine uygun olarak köklü değişiklikler yapılmıştır.
Yürürlüğe konulan bu kanun ile il özel idarelerinin daha etkin ve verimli bir şekilde hizmet sunabilmeleri amacıyla görev, yetki ve sorumlulukları ile organlarının yapısında önemli değişiklikler gerçekleştirilerek daha demokratik, katılımcı ve saydam bir yapıya kavuşturulmaya çalışılmıştır.
Bu çalışmada kuruluşundan günümüze kadar il özel idarelerinin tarihsel gelişimi kapsamlı bir şekilde incelenerek, T.C. Anayasalarında il özel idarelerinin yeri, 3360 ve 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunlarının karşılaştırmalı analizi, yeni kanunla getirilen yenilikler ve bu yeniliklerin İstanbul İl Özel İdaresine yansımaları kapsamlı bir şekilde incelenmiştir.
Zülkif Dağlı Bu kitapta Türkiye'de yapısal reform çabaları ve kamu yönetimine yönelik yenileme ve değişim çabaları irdelenmekte, ayrıca 6360 sayılı Kanun ile oluşturulan “Genişletilmiş Büyükşehir Modeli”nin Türkiye'de yerel yönetim anlayışını ne derece değiştirdiğine ilişkin algı ölçülmekte ve uygulamanın sonuçları ortaya konulmaktadır.
Bu bağlamda 6360 sayılı Kanun sonrasında Mülki İdare birimleri ile Büyükşehir Belediyesi arasındaki hizmet sunumu, İl Özel İdarelerinin tüzel kişiliklerinin kaldırılmasının ardından eskiden köy olan mahallelerde hizmet sunumundaki kalite, İl Özel İdarelerinin tüzel kişiliklerinin kaldırılmasıyla oluşturulan ve tüzel kişiliğe kavuşturulan Yatırım İzleme ve Koordinasyon Başkanlıklarının yeni işlevinin etkililiği, Büyükşehir Belediyesi ile İlçe Belediyeleri arasındaki görev ve yetki paylaşımının etkileri, Belde belediyelerinin mahalleye dönüşmeleri sonucunda hizmet sunumunda nasıl değişiklikler meydana geldiği, Köylerin mahalleye dönüşmesiyle kırsal kesimde hizmetlerin ne kadar etkin ve verimli verildiği, “Köylere Hizmet Götürme Birlikleri”nin tüzel kişiliklerinin kaldırılmasıyla köylere dönük yatırımlardaki değişim Kocaeli ve Sakarya örneği ele alınarak nicel araştırma yöntemi çerçevesinde incelenmektedir.
Demet Gürüz, Ayşen Temel Eğinli Anlamak için de anlatmak için de anlaşmak için de vazgeçemediğimiz bir şey iletişim… Anladıklarımızı, anlattıklarımızı, anlaşmalarımızı sürdüren ve yanıtlayan kaçamadığımız bir döngü… Bizden bize, bizden size, sizden bize, kısaca insandan insana sürekli giden ve gelen bir yürüyen merdiven… Yaşamın temel bir taşı iletişim…
İletişimsizlikten yakındığımız, iletişimin önemli olduğunu fark ettiğimiz bugünlerde toplumdaki tüm bireylere yol gösteren bir kitap… İletişim becerilerinin neler olduğunun öğrenilmesine katkıda bulunurken, aynı zamanda da kişilerin nerede hata yaptığını görebilmesine ışık tutuyor… Akıllara takılan şu sorulara yanıt oluyor:
Beni anlamıyorlar, kendimi anlatamıyorum, ne yapmalıyım?
Ben empati kurduğumu düşünüyorum, yoksa kurmuyor muyum?
Sürekli bir çatışma var aramızda, nasıl çözerim?
Grup çalışmalarında başarısızım, neden kendimi ifade edemiyorum?
Bir türlü ikna edemiyorum… Nasıl yapsam?
Ailede iletişim kopuk… Neden?
İş yerimde arkadaşlarımla iletişimim çok kötü, nasıl düzelir ki?
İyi bir dinleyici miyim?
Wendy Leeds-Hurwitz “Kişilerarası iletişimin entelektüel kaynaklarını ve ilgili sosyal yaklaşımları bir araya getiren ve ampirik araştırmaların sonuçlarındaki verimliliği ortaya koyan kapsamlı bir derleme… İletişim Bilimlerine Toplumsal Yaklaşımlar, sosyal bilimlerin yöntemleri ve amaçları üzerinde yapılan mevcut mütalaalara önemli bir katkı sağlamaktadır.”
Ian Angus, Simon Fraser Üniversitesi
“Bu kitap, bir mihenk noktasıdır. Bu kitaba destek veren mümtaz isimler, ortaya sosyal bilimler alanının yeniden ele alınmasını mümkün kılan bir eser çıkarmıştır… Bu kitap, kişilerarası ilişkiler araştırmalarında yol gösterici önemli bir çalışmadır.”
John Shotter, New Hampshire Üniversitesi
Çok eskiden resmî kurumlar, yayın kuruluşları ve yüz yüze iletişim vardı; bunlar iletişim çalışmalarının çekirdeğini oluşturan uygulamalardı. Ancak son zamanlarda, kişilerarası iletişim alanındaki araştırmalar, deneysel sosyal psikoloji ile çok sıkı bir uyum içindeki davranış biliminin hâkimiyeti altına girmiştir. Tam vaktinde yapılan bu teşvik edici çalışma, iletişimin güncelleşmesine yardım eden “sosyal yaklaşımlar”ı geniş bir bakış açısıyla inceleyerek eski modellerin sınırlarını tenkit etmektedir.
Kişilerarası iletişim çalışmalarındaki mevcut teorik yeniliklere eşsiz bir bakış açısı sağlayan İletişim Bilimlerine Toplumsal Yaklaşımlar, iletişim konusundaki bütün profesyonellerin ve öğrencilerin raflarında bulunması gereken bir kitaptır. Bu çalışma, özellikle iletişim teorisi, kişilerarası iletişim ve sosyal etkileşim konularıyla ilgilenenler için çok değerli bir kaynaktır.
Ferruh Yıldız Bugünün şehirlerindeki birçok problem; fakirlik, eşitsizlik, kirlilik, işsizlik, işe, mallara ve hizmetlere erişim zorlukları, toplumsal bağlılığın azlığı, konut ve diğer alanlardaki düşük kalite ile ilişkilidir. Öte yandan şehir planlamasının sosyal, ekonomik ve fiziksel çevreler ile şehirlerin işleyiş şekilleri üzerinde de etkisi bulunmaktadır.
Ülkemizde imar faaliyetlerini doğrudan ya da dolaylı olarak ilgilendiren 200'den fazla yasa, tüzük, yönetmelik mevcuttur. Dolayısıyla bu kadar fazla mevzuatın uygulayıcısı ve denetleyicisi olarak da ulusal ve bölgesel düzeyde 20'den fazla kuruluşun yetkisi vardır. İşte ülkemizde etkin bir planlama ve uygulama yapılamamasının temel nedenlerinden biri; mevcut planlama sisteminin, planlama ve uygulama kademeleri arasındaki yapısının oluşturduğu kurumsallaşamama, koordinasyon ve etkin denetimsizlik sorunudur.
Bu eserde; ülkemizdeki şehirleşme politikalarına paralel olarak nüfusun ihtiyaç duyduğu yeterli kalitede konut ve konut çevresinin üretilebilmesi için gerekli olan planlama, uygulama ve yasal dayanaklar verilmeye çalışılmıştır.
R. Wayne Mondy, Judy Bandy Mondy İnsan Kaynakları Yönetimi (İKY), işletmelerde; planlama, seçme ve yerleştirme, eğitim ve geliştirme, performans değerleme, ücret ve diğer ödemeler yönetimi, kariyer yönetimi, iş ve işveren ilişkileri, sendikalarla ilişkiler, sağlık ve güvenlik konuları, yasalara uygunluğun gözetilmesi, iş analizi, stratejik planlama, işgücü çeşitliliği gibi çeşitli konularda stratejiler oluşturan ve uygulayan bir işlevdir.
İKY, hızla değişen teknolojiye paralel olarak her geçen gün kendini yenilemektedir. Dolayısıyla İKY ile ilgili tüm konuları, güncel gelişmeleri, yasal gereklilikler ile uluslararası İKY’yi de ele alan, kavramsal bilgilerin yanında çeşitli araştırma sonuçları ve örnek olaylara da yer veren bu eser, akademik çalışmalara ve İKY alanındaki uygulamalara katkı sağlamayı amaçlamaktadır.
Kitabı benzer kitaplardan ayıran özelliği, İKY ile ilgili konuları kuramsal, araştırma odaklı ve uygulamalı olarak ele almış olmasıdır. Bu doğrultuda, on dört bölümden oluşan kitapta, her bölüm sonrasında yer verilen bölüm özeti, konuyla ilgili anahtar kavramlar, tartışma soruları, okuyuculara bilgilerini ölçme olanağı sunan test soruları, örnek olaylar, bölüm kaynakçası ve İKY ile ilgili web sayfaları konuların özümsenmesine destek olmaktadır.