Maden, Jeoloji, Jeofizik ve Petrol Mühendisliği \ 1-1
Niyazi Bilim Acil durum yönetiminin amacı, hedefi ve aşamaları ayrıntılı olarak açıklanmıştır. Acil durumlara hazırlık aşaması ve acil durumlar esnasında uygulanması gereken yöntemler sade bir dille sunulmuştur. Acil durum planı hazırlama aşamasına geçmeden önce gerekli olan tüm prosedürler ayrıntılarıyla açıklanmıştır. Daha sonra, acil durum planı hazırlama süreci adım adım anlatılmıştır. Kitapta sunulan 10 adımda acil durum planı hazırlama rehberi sayesinde başarılı ve etkili bir plan kolaylıkla hazırlanabilmektedir. Rehber olması amacıyla örnek bir acil durum planı ile kitap sonlandırılmıştır.
İşyerleri için acil durum planı hazırlamak, acil durum eğitimleri ve tatbikatları yapmak, plan doğrultusunda hareket edilmesini izlemek ve kontrol etmekten sorumlu yöneticiler ve iş güvenliği uzmanları bu kitap sayesinde sürecin tüm aşamalarını rahatlıkla yürütebileceklerdir. Bu kitabın iş güvenliği uzmanlarına ve sivil savunma uzmanlarına, acil ve afet durum yönetimi konusunda çalışan tüm uzmanlara, mühendis, müfettiş ve ilgili kişilere rehberlik edebilecek pratik uygulamaları içeren bir kitaptır. Ayrıca, iş sağlığı ve güvenliği ve afet acil durum yönetimi alanlarında öğrenim gören tüm öğrenciler için de kaynak bir kitap niteliğindedir.

Acil durum planı hazırlamak istiyor fakat cesaret edemiyorsanız,
Başarılı bir acil durum planı hazırlamak istiyorsanız,
Acil durumlarda nasıl davranılması konusunda bilgi sahibi olmak istiyorsanız,
O hâlde bu kitap tam size göre.
Buğra Çiçek, Oğuz Karaahmet Elmas ve kübik bor nitrür’den sonra bilinen en sert malzeme olan bor karbür, düşük yoğunluğu, yüksek kimyasal dayanımı, yüksek sertlik ve ergime noktası gibi birçok istenilen özelliği sayesinde, aşıdındırıcı kimyasallar, savunma sanayi, nükleer teknoloji ve uzay havacılık sanayi uygulamalarında kullanılan önemli bir temel bileşiktir.
Günümüzde dünya bor karbür pazarında kullanılan ürünlerin yaklaşık %95’lik bir bölümü geleneksel karbotermik indirgeme yöntemleri ile üretilmektedir. Bu yöntemlerle gerçekleştirilen üretim esnasında ortaya çıkan zehirli gaz, tozuma ve regulasyonlar göz önüne alındığında, geleneksel üretim yöntemlerinin sürdürülebilir olmadıkları ve bu sebeple sürdürülebilir bor karbür üretim yöntemlerine yönelik araştırmaların arttığı görülmektedir.
Çevresel sorumluluk ve rekabetçi üretim maliyetleri konusunda güçlü bir seçenek olan “alternatif karbon kaynakları ile düşük sıcaklıkta bor karbur üretimi”, özellikle son yıllarda birçok değişik yaklaşım ile araştırılmış ve endüstriyel olarak uygulanabilirliği konusunda olumlu adımlar atılmıştır. Bu kitap kapsamında, yapılan bu çalışmaların genel bir sunumu teknik altyapıları ile birlikte araştırmacılarla paylaşılmıştır.
R. Alpay Abbak Fiziksel jeodezi dersi harita mühendisliği bölümlerinde okutulan temel derslerden biridir. Ancak lisans öğrencilerinin faydalanabileceği Türkçe ders kitabının yok denecek kadar az olması önemli bir sorundur. Geçmişte birkaç öğretim üyesi tarafından kaleme alınan bu konu günümüz gelişmelerine göre yeniden düzenlenmesi gerekmiştir. Bu nedenle lisans öğrencilerinin kolayca anlayabileceği temel Türkçe eser ihtiyacından yola çıkarak yazılan bu kitap aynı zamanda alanında en güncel bilgileri de içermektedir.
Kitapta temel kavramlardan hareketle, teori ve uygulamalar birlikte verilmiştir. Teorik kısımlar okuyucuyu olabildiğince sıkmadan ve çok fazla ayrıntıya girmeden anlatılmıştır. Bu çerçevede kitap sekiz ana bölümden oluşmaktadır. Her bölüm kendisinden sonra gelen bölüme altyapı oluşturacak şekilde tasarlanmıştır. Bölümlerin son kısımlarında sayısal uygulamalar yardımıyla teorik konuların anlaşıla bilirliği arttırılmaya çalışılmıştır.

Frederick K. Lutgens, Edward J. Tarbuck Evren'in başlangıcından günümüze dek geçen zaman dilimi içinde Dünya'mızın geçirmiş olduğu tüm aşamaları, Dünya sistem ve alt sistemlerinin fiziksel ve kimyasal özelliklerini açıklayan Genel Jeoloji Temel Kavramlar kitabı, jeoloji, jeofizik ve maden gibi yerbilimlerinin farklı disiplinlerinin yanı sıra malzeme, inşaat ve çevre gibi bilim dalları için de temel kaynak niteliğindedir. Jeoloji bir doğa bilimi olarak matematik, fizik, kimya ve biyolojinin etkileşiminden doğmuştur. Yer’in bileşimini, yapısını, topolojisini, gelişme süreçlerini ve tarihçesini inceleyen jeologlar, bu temel bilimlerin ilke ve kanunlarını kullanıyorlar. Yerküremiz, aralarında sürekli etkileşim ve iletişim olan jeosfer, hidrosfer, atmosfer ve biyosfer alt sistemlerin bütününden oluşur. Dünya’mızda meydana gelen iç ve dış olaylar bu alt sistemlerin etkileşimi ve sürekli bir döngünün sonucunda meydana gelirler. Sıklıkla çevre ve yaşamsal sorunlara neden olan sel, çığ, deprem, heyelan, volkanik patlamalar gibi olağan doğa olayları okuyucunun konuyu kavraması için görsel ve kolay anlaşılır şekil ve fotoğraflarla ve çok yalın bir dille anlatılıyor.
Bu kitap, Yerküre’yi jeolojinin temel kavramlarına odaklanarak inceliyor ve jeolojinin alt disiplinlerinin ana konularını ilgi çekici örneklerle açıklıyor. Ayrıca, Yeryüzü’nü şekillendiren iç ve dış süreçleri sistem kavramı içinde alarak birçok alt sistemin birbiriyle nasıl bir etkileşim içinde olduğunu gösteriyor. Geçmişte mitlere, dogmalara dayanan jeolojinin günümüzde kinematik bir teori olan Levha Tektoniği'ne uzanan gelişimi sonucunda, sismik ve yanardağ etkinlikleri, dağ oluşum süreçlerinin nedenleri ve Yeryüzü’nde dağılımlarının nasıl açıklandığı jeoloji haritaları, blok diyagramlar ve şekiller ile gösteriliyor. Bu eser, doğayı seven ve yerküremizdeki doğal olayları kavramak ve anlamak isteyenlere eşsiz bir kaynak oluşturacaktır.
Bilim adamlarının bitmek tükenmek bilmeyen çabaları sonucunda sahip olduğumuz mavi gezegeni şekillendiren süreçlerin nasıl ortaya konulduğu kitabın tümünde bir bütün olarak ele alınıyor. Kitap, Yerküre’nin tüm alt sistemlerini, olayların gelişim ve çevresel etkilerini güncel şekil ve fotoğraflarla tamamlayan özgün ve bilimsel nitelikte hazırlanmıştır. Yerbilimleri ile uğraşan, araştıran ve ilgi duyan geniş bir okuyucu kitlesi için eşsiz bir kaynak kitap olarak bu eserin önemli bir eksikliği gidereceği kuşkusuzdur. İçinde yaşadığımız mavi gezegenimizi daha iyi anlamak, korumak ve onunla birlikte uyum içinde yaşamayı öğrenmek için bu temel başvuru kitabı, ilgilenenlerin yararlanmasına sunuluyor.
Robert D. Holtz, William D. Kovacs, Thomas C. Sheahan - Pearson Holtz, Kovacs ve Sheahan tarafından yazılmış “Geoteknik Mühendisliğine Giriş” kitabının 2. Basımı okuyucular ile bire bir konuşma ortamı yaratarak okuyucuları düşündüren ve uygulamalarla yol gösteren bir yöntem izlemektedir. Yazarlar kitaba önceki baskısından farklı olarak zeminlerin mühendislik ve mekanik özelliklerinin yanı sıra kayanın da mühendislik ve mekanik özelliklerini eklemişlerdir. Kaya mühendisliği genelde tüneller, yeraltı elektrik santralleri, petrol depolama odaları, madenler gibi mühendislik uygulamalarında yeraltı yapılarında ortaya çıkdığı gibi yapı ve baraj temellerinin kaya tarafından taşınması, ana kayaya ulaşan derin kazılar, kaya şevlerinin stabilitesi gibi zemin yüzeyindeki mühendislik uygulamalarında da karşımıza çıkmaktadır.
Kayaların geçirgenliği, oturması ve mukavemet özelliklerinin Bölüm 4'te verilen kaya kalitesi değerine (RQD) bağlı olduğu değişik bölümlerde açıklanmaktadır. Ayrışmış kayaların geçirgenliği zemine göre çok düşük olsa da baraj gibi su tutan yapılarda ciddi su kaçakları olabilmektedir. Bölüm 6'da hidrostatik su hem zemin hem de kaya için incelenmektedir. Genellikle kayalarda oturma olmayacağı düşünülmekle beraber ağır yapı yükleri altında oturan ayrışmış kayalara ait ilgili bilgiler Bölüm 8'de verilmektedir. Zeminlerin kayma mukavemeti ile ilgili bilgilerin yanı sıra kaya kalitesine bağlı olarak kayaların kayma mukavemetine ait bilgiler Bölüm 11, 12 ve 13'te verilmektedir. Ayrıca bu baskıda zeminlerde gerilme yayılışları örnekleri ile verilmektedir.
Bu kitabın her bölümünde verilen teorik bilgi ve örneklerin temel mühendisliğinde yapılan çalışmalara son derecede yararlı olacağı düşünülmektedir. Kitap gerek akademik alana gerek öğrenci ve uygulamacılara yönelik katkı sağlayan bir eserdir.
Muzaffer Sanver, Turgay İşseven Gravite ve Manyetik Arama Yöntemleri, lisans öğrenimi görmekte olan öğrencilerin ihtiyaçları esas alınarak düzenlenmiştir. Konuların işlenmesiyle ilgili bağlantıların elde edilmesi sırasında, öğrencilerin öğretilenleri daha kolay kavramasına ve anlatılanlarla ilgili önceki bilgileri hatırlamasına yardım etmek amacıyla, bilerek, bazı tekrarlar yapılmıştır. Konularla ilgili bağıntılar geliştirilirken öğrenciye yardımcı olacak ara bağıntılar da verilmeye çalışılmıştır.


Kitap iki kısımdan oluşmaktadır. İlk kısım Gravite Arama Yöntemine ayrılmıştır. Fizik Esasları, Yerin Çekim İvmesinin Ölçülmesi, Gravite Verilerinin Toplanması, Gravite Ölçmelerinde Uygulanan Düzeltme ve İndirgemeler, Anomalilerin Birbirinden Ayrılması, Anomaliye Nende Olan Kütle Farkının Hesaplanması, Yoğunluk ve Gravite Yönteminde Modelleme bölümleri Gravite Arama Yönteminin alt başlıklarını oluşturmaktadır. İkinci kısım Manyetik Arama Yöntemine ayrılmıştır. Fizik Esasları, Mıknatıslanma Çeşitleri, Manyetik Yöntemde Aletler ve Ölçmeler, Model Kütlelerin Manyetik Anomalileri, bölümleri bu kısmın alt başlıklarını oluşturmaktadır.
Şakir Şahin Topraklarımızın yüzde 66'sı, nüfusumuzun ise yüzde 71'i deprem tehlikesinin yüksek olduğu bölgelerde yer almaktadır. Son 100 yılda meydana gelen depremler nedeniyle toplam 130 bin vatandaşımız hayatını kaybetmiştir. Türkiye bir deprem ülkesidir. Büyüklüğü 6 ve üzeri depremler hasara neden olabilmektedir. 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş-Pazarcık ve Afşin merkezli depremler sonrasında ülkemizin yeni bir sismotektonik safhaya geçtiğini söylemek mümkündür. Bundan dolayı depreme karşı bir an önce tedbirimizi almamız gerekmektedir. Kentlerimizin deprem afetine karşı dirençli olması için kentsel dönüşüm acilen uygulanmalıdır. T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı verilerine göre Türkiye genelinde yaklaşık 6 milyon bağımsız bölüm risk altında bulunmakta, bunlardan 2 milyonunun acilen dönüştürülmesi gerekmektedir.
Isparta'da Deprem Afet Yönetimi ve Kentsel Dönüşüm adlı bu kitapta, deprem konusu ve ülkemizin depremselliği ayrıntılı olarak ortaya konulmuş, mevcut durumda Isparta'nın depremselliği tüm yönleriyle ele alınmıştır. Isparta'nın deprem afet riskine karşı alınabilecek önlemler sıralanmıştır. Isparta'nın depreme karşı dirençli hâle getirilmesi için 12 adımda kentsel dönüşüm uygulaması tüm yönleriyle anlatılmıştır. Kentsel dönüşüm sonrası Isparta'da güvenli bir ortamın oluşması ve sürdürülebilmesi için bütünleşik afet yönetim döngüsü ve görev alan kurum ile kuruluşlar tek tek sıralanmıştır. Burada amaç, deprem öncesi önlem almaktır. Verilen bilgiler, depremi anlamanın yanı sıra vatandaşımıza önlem için neleri yapması gerektiği konusunda yardımcı olacaktır.
Nail Ünsal İnşaat Mühendisleri İçin Jeoloji kitabı, 1991 yılından bu yana Gazi Üniversitesi Mühendislik-Mimarlık Fakültesi İnşaat Mühendisliği bölümünde okuttuğum dersleri kapsamaktadır.
Jeolojinin uygulama alanında hızlı bir gelişme göstermesi, kita­bımızın bu dördüncü basımında yeni konuları işleme ve öğretme imkânı vermiştir. Jeoloji verilerinin İnşaat Mühendisliğinin Geoteknik, Deprem Mühendisliği ve Hidrolik anabilim dallarının farklı alanlarında kullanımının yaygınlaşması, jeolojinin önceki yıllara göre daha da hızlı gelişmesini sağlamıştır. Çağımızda gelişmiş ülkeler jeoloji bilimine gerekli önemi vermekte, buna bağlı olarak her türlü petrol, maden ve yeraltı suyu gibi servetlerini en iyi şekilde kullanmakta, bunun yanında üzerinde yaşadığı yeryüzeyini çok iyi tanıması sayesinde deprem, heyelan ve volkanlar gibi doğal afetlerden de en az zararla kurtulmayı başarmaktadır. Ülkemizin aktif bir fay hattında olmasından dolayı jeoloji biliminin çok daha iyi şekilde öğretilmesi gerekmektedir. Bu baskının son bölümlerinde özellikle mühendislik işlerine, jeolojik olayların etkisi açısından değerlendirilmesine yer verilmiştir.
Kitabımızın inşaat ve jeoloji mühendisliğinde araştırıcı, uygulayıcı olarak çalışan elemanlara ve özellikle geoteknik anabilim dalında yetişmek isteyen öğrencilere yararlı olduğunu görmek, bize zevk ve mutluluk verecektir.
Muhittin Şenalp, Sema Tetiker Özellikle son otuz yılda hızlı bir gelişme gösteren “istif stratigrafisi”, jeoloji biliminin temel taşlarını oluşturan stratigrafi, sedimantoloji ve paleontoloji dallarının tüm özelliklerini içeren ve hidrokarbon (petrol ve doğalgaz) aramalarındaki önemi kanıtlanmış olan bir jeoloji dalıdır. İstif stratigrafisi uygulamaları, Dünya paleocoğrafyası üzerinde yerel veya küresel olarak değişen jeolojik kayıtlarının açığa çıkarılması ve sedimanter süreçleri yöneten kontrollerden petrol arama ve üretiminin başarısını artırmaya kadar çok geniş bir alanı kapsar. Ayrıca hidrokarbon veya farklı ekonomik önemi olan sedimanter kayaçların dağılımlarını, kalınlıklarını, fasiyes ve hazne kaya özelliklerini (gözeneklilik ve geçirimlilik), çökeldiği alanın beslendiği alanı, paleocoğrafik konumunu ve çökelme sonrası uğradıkları değişikliklerini ortaya çıkarmak amacına yöneliktir. Özellikle karasal, sığ deniz ve derin deniz ortamlarında çökelen kumtaşlarının geometrik şekilleri, kalınlıkları, yanal yöndeki devamlılıkları, fasiyes ve rezervuar kaya özellikleri kitapta ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır. Bazı kitaplarda buzul çökelme ortamı hiç konu edilmediği veya sadece önemsiz olarak geçiştirildiği hâlde bu kitapta ayrıntılı olarak ele alınarak mostralardan ve kuyulardan birçok örnek verilmiştir. Kitap içeriğinde arazi mostralarının en güzel göründüğü, karot ve kuyu logları gibi verilerin bulunduğu Suudi Arabistan ve Türkiye'den araştırma sonuçlarına yer verilmiştir. Bu kitabın amacı jeoloji mühendisliği eğitimi, petrol jeologları, arama ve üretimden sorumlu petrol mühendisleri, çökelme ortamlarının önemi ve onları doğru yorumlamak amacına yönelik çalışmalar yapan arazi jeologlarına yardımcı olmaktır. Bu kitap, derleme niteliğinde olmayıp konu ve içerik itibariyla Türkiye'de yazılmış ilk ve en kapsamlı bir kitap niteliğindedir.
Muzaffer Kahveci, Ekrem Tuşat, Serkan Doğanalp Yeryüzü, uzay ve evrene ait araştırmalar, insanlık tarihi kadar eski bir konudur. Yeryüzünün şekil, boyut ve hareketlerinin belirlenebilmesi, uzay ve evrene ait işleyişin anlaşılabilmesi için yeryüzü, yıldız ve gök cisimlerine pek çok gözlem yapılmış, teori geliştirilmiş ve araştırmalar ortaya konmuştur. Astronomi, uzay ve jeodezi çalışmaları, derin köklere sahip geçmiş çalışmalar yanında gelecekte de insanlığın ihtiyaç duyacağı pek çok konu, kavram ve araştırmayı içermektedir. Jeodezi; yersel ve uydu tekniklerini kullanarak doğrultu, uzunluk, yükseklik, zaman ve gravite gibi temel ölçülerle Yeryüzünün şeklinin, boyutlarının ve gravite alanı ile bunların zamana bağlı değişimlerinin belirlenmesi bilimidir. Günümüz jeodezi bilimi, matematik, bilgisayar bilimleri, elektronik ve astrometri gibi diğer bilim dallarından yoğun bir şekilde yararlanmaktadır.
Ulusal ve uluslararası ağların geliştirilmesi ve kullanılması için jeodezik koordinat sistemi (datum) tanımına ihtiyaç duyulmaktadır. Datum belirleme işlevi, yapılan birçok jeodezik çalışmanın bir arada değerlendirilmesiyle en yüksek doğruluk ve güvenirlikte kullanıcılara sunulmaktadır. Bunun yanında birçok jeodezik ölçüm ve hesaplama tekniği, günümüz uzay araştırmalarında ve diğer gök cisimlerinin incelenmesinde etkin bir biçimde kullanılmaktadır. Haritacılık mesleğindeki temel kullanım alanlarına ilave olarak örneğin mekânsal bilgi sistemi kurulmasına altlık ve girdi oluşturan bir jeodezik koordinat sistemi, bireysel ve kurumsal kullanıcılar ile karar vericilere önemli katkılar sunmaktadır. Dolayısıyla, uluslararası standartlar çerçevesinde oluşturulacak bir jeodezik koordinat sistemi, başta haritacılık olmak üzere tüm altyapı ve uzay çalışmalarında önemli bir araçtır.
Bu eserde, jeodezik koordinat sistemlerindeki geleneksel ve modern yaklaşımların bir çatı altında ele alınarak okuyucuya sunulması amaçlanmıştır. Konular anlatılırken geleneksel jeodezi ile uydu (uzay) jeodezisi arasındaki bağlantıların açık ve anlaşılabilir şekilde kurulmasına da özel önem verilmiştir. Konuların teorik esaslarının yanında uygulamalı örnek soru çözümleri ile de okuyuculara daha anlaşılır ve faydalı olması hedeflenmiştir. Kitap; araştırmacılar, akademisyenler, harita (geomatik) mühendisliği öğrencileri ve meslek profesyonellerinin yanında yeryüzünde veya uzayda koordinat sistemlerine dayalı çalışmalar yürütmekte olan tüm disiplinler için temel bir kaynak olarak hazırlanmış ve okuyucuların hizmetine sunulmuştur.
Richard John HUGGETT - Routledge Bu kitap, ülkemizde uzun zamandır ihtiyaç duyulan güncel bir temel jeomorfoloji kitabı eksikliğini giderebilmek amacıyla, son yıllarda uluslararası alanda öne çıkan birkaç jeomorfoloji kitabından biri olan ve jeomorfolojiye ilişkin tüm konuları, gelişmeleri ve tartışmaları sistematik olarak ele alan Richard John HUGGETT’ın Fundamentals of Geomorphology kitabının son (3.) basımının çevirisidir. Kitap içerik olarak, jeomorfolojinin doğasını, yeryüzü süreçlerini ve şekillerini, yeryüzünde farklı zaman dilimlerinde meydana gelen değişimleri ele almaktadır. Aynı zamanda kitapta araziler, jeomorfik süreçler ve insan etkileşimi üzerinde de durulmaktadır. Her bir konunun ele alınışında jeomorfik materyaller, süreçler ve bu süreçlerle ortaya çıkan şekiller birlikte değerlendirilmiştir. Kitap aynı zamanda jeomorfoloji alanındaki önemli konular ve tartışmalar üzerine de uyarıcı ve yeni bir bakış açısı sağlamaktadır.
Kitapta; “Yerşekilleri ve Arazilere Giriş”, “Yapı”, “Süreç ve Şekil” ana başlıkları altında toplam 15 bölüm ve iki ek yer almaktadır. Bu bölümler sırasıyla şunlardır: “Jeomorfoloji Nedir?”, “Süreç ve Yerşekline Giriş”, “Tarihsel Jeomorfolojiye Giriş”, “Jeomorfik Sistem”, “Levha Tektoniği ve İlişkili Yapısal Yerşekilleri”, “Volkanlar Çarpma Kraterleri Kıvrımlar ve Faylar”, “Ayrışma ve Arazi Şekilleri”, “Yamaçlar”, “Flüvyal Araziler”, “Glasyal ve Glasyoflüvyal Araziler”, “Periglasyal Araziler”, “Eoliyen Araziler”, “Kıyı Arazileri”, “Karst Arazileri ve Arazi Evrimi: Uzun Dönemli Jeomorfoloji”. Ek 1’de Jeolojik Zaman Çizelgesi, Ek 2’de ise Yaşlandırma Yöntemleri teknikleri ele alınmıştır. Yalın bir dille yazılmış olan kitap, lisans öğrencileri temel alınarak hazırlanmıştır. Her bir bölümde konunun önemini gözler önüne seren genel bir giriş, konu anlatımı, okuma parçası, bölüm özeti, deneme soruları ve konuyla ilgili okunabilecek kaynaklar yer almaktadır. Konu anlatımları ayrıca çizelgelerle desteklenmiştir. Ayrıca kitabın sonunda anahtar kelimelerden oluşan geniş bir sözlük ve zengin bir kaynakça da bulunmaktadır. Metin içerisine her bir konuya uygun olarak seçilmiş ve tamamı renkli olan 200’ün üzerinde fotoğraf ve şekil, okuyuculara önemli bir anlama kolaylığı sağlamaktadır.
Bu özellikleri ile dikkate alındığında, Jeomorfolojinin Temelleri isimli bu kitap, coğrafya disiplininin (fiziki coğrafyanın) temel araştırma alanlarından biri olan jeomorfoloji ile ilgili derslere temel bir kaynak olmasının ötesinde coğrafya öğretmenleri ve jeoloji başta olmak üzere jeomorfolojiye ilgi duyan diğer disiplinler için de temel bir başvuru eseri niteliğindedir.
Öner Yusuf Toraman Dünyanın en kullanışlı minerali olarak da bilinen kalsit (kalsiyum karbonat) doğal bir sanayi hammaddesi olup özellikle plastik, boya, kâğıt ve yapı kimyasalları sektörü olmak üzere endüstrinin pek çok alanında dolgu, katkı, takviye maddesi olarak kullanılmakta ve belirgin teknolojik (sertlik, tokluk, beyazlık vb.) ve ekonomik avantajlar sağlamaktadır.
Kalsitin yine beyazlığı ve doğal oluşu sebebiyle deterjan, gıda, ilaç, kişisel ve ağız bakımı gibi çeşitli alanlarda yaygın bir şekilde kullanıldığını görmekteyiz.
Bu kitapta kalsitin ocak madenciliğinden mikronize üretim süreçlerine ve paketlenmesine kadar yapılan tüm işlemler ayrıntılı bir şekilde ele alınmakta, uygulanan test ve analizler ile ürün standartlarına yer verilerek kullanım alanlarına dair ayrıntılı bilgiler sunulmaktadır.
Eser; “Kalsit”, “Kalsit Madenciliği”, “Kırma ve Eleme”, “Mikronize Öğütme”, “Seperasyon”, “Kaplama”, “Paketleme ve İSG” ve “Mikronize Kalsitin Özellikleri, Kullanım Alanları ve Ürün Standartları” olmak üzere sekiz ana bölümden oluşmaktadır.
Kitabın başta madencilik sektörü olmak üzere öğrencilere, araştırmacılara ve sektördeki uygulayıcılara faydalı olması dileğiyle…
Halil Zorer Volkanlar, yaşamın kaynaklarından biri olan toprağın ana materyalini oluşturur. Yaşamın dengesi olan iyi ve kötü, volkan dağlarının bulunduğu ortam koşullarında da bir aradadır. Yaşlı dünyamızın genç dağlarından biri olan Nemrut Dağı, Alp-Himalaya kıvrım dağ kuşağında, Doğu Anadolu Platosu üzerinde bulunan, jeolojik, jeomorfolojik, klimatolojik ve hidrografik özellikleri açısından en ilgi çekici volkan dağlarından birisidir. Nemrut Dağı aktif bir volkandır. Her aktif volkan gibi Nemrut Dağı da püskürme dönemlerinde çevresinde yaşayan binlerce insanı tehdit etmektedir. Olası bir volkanik faaliyetin etkisi ile meydana gelebilecek yaşamsal riskler, geçmiş dönem volkanik faaliyetlerin jeomorfolojik izleri sürülerek açıklanmaya çalışılmıştır.
Bu kitap, ülkemizin en büyük kalderasına ve kaldera gölüne sahip Nemrut Volkan Dağı'nın neotektonik dönem jeomorfolojik gelişimini ortaya koymayı amaçlamaktadır. Kuvaterner'de yaklaşık son altı yüz bin yıllık dönemdeki morfolojik gelişim süreçlerini ve çevresini jeomorfoloji açısından nasıl etkileyip değiştirdiğine vurgu yapmaktadır.
“Bu dağı aslında Kral Nemrut, adamlarına develerle taş taşıtarak yaptırmıştır. Sonra zirvesine çıkıp bir sandığın içine girmiş ve sandığa bağladığı kuşlar sayesinde göğe yükselmiştir. Geri döndüğünde yerlerin ve göklerin tanrısı olduğunu iddia etmiştir. Ancak tanrı buna kızmış ve bir taş yığını olan dağı yerin dibine göçertmiştir. Van Gölü bu olayın sonucu ortaya çıkmıştır. Develerle dağa taş taşıyan kafile ise taşa dönüştü­rülmüştür”.
(Evliya Çelebi, 1655)
Cemal Yıldız, Necmettin Gürsoy, Ali Kayabaşı Laboratuvarda yapılan kaya mekaniği deneyleri ile kaya kütle özellikleri tam olarak belirlenememektedir. Bu nedenle proje sahasında (tüneller, barajlar, yeraltı boşlukları vb.) kaya kütle deneyleri yapılmaktadır. Bu tür deneylerin yapılışı ve değerlendirilmesi hakkında bilgi paylaşımı çok azdır. Bu anlamda, uzun yıllardır çalışmış olduğumuz Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü ve Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünde kazandığımız uygulama ve teorik bilgileri, yerbilimciler ile paylaşmak istedik. Kitabımızda; Hidrolik Kriko Deneyi, Goodman Jack Dilatometre Deneyi, Oyo 200 Dilatometre Deneyi, Yerinde Blok Kesme Deneyi, Presiyometre Deneyi, Probex Kaya Presiyometresi (Dilatometre) Deneyi ve Kaya Kütlede Geçirimlilik Deneyleri Basınçlı Deneyi (Lüjyon Deneyi) teori ve uygulamalı çözümlerle açıklanmıştır. Yerbilimcilere faydalı olması dileklerimizle.
Muhittin Şenalp, Sema Tetiker Dünya üzerinde petrol ve doğal gaz rezervlerinin hızlı bir şekilde azalmaya başlamasıyla birlikte daha önce araması ve üretiminin zor olarak düşünüldüğü bazı önemli kumtaşı ve karbonat kayaçları, istif stratigrafisi kurallarının uygulanması ile birlikte ayrıntılı sedimantolojik ve 3D sismik çalışmalar yardımıyla özellikle son 20 yılda birdenbire önem kazanmıştır. Günümüzde petrol ve doğal gaz gibi hidrokarbonlara duyulan gereksinimin günden güne hızlı bir şekilde artması ekonomik olmadıkları düşünülen Paleozoyik istiflerinin Türkiye dâhil Arap Levhası üzerinde yer alan pek çok ülkede son derecede önem kazanmasına neden olmuştur. Bunun en önemli nedenlerinden biri Geç Ordoviziyen zamanında (445 milyon yıl önce) ortaya çıkan Gondwana buzullaşmasının etkileriyle çökelen rezervuar kumtaşları ve organik madde yönünden zengin kaynak kaya şeyl fasiyeslerinin sedimantolojik ilişkilerinin çok iyi anlaşılması olmuştur. Bu bilgilerin ışığında petrol ve gazın yukarıdan aşağı doğru göçebileceği gerçeğinin arama ve üretim kuyularında kanıtlanmasıyla yeni ufuklar açılmıştır.
Bu kitapta, kırıntılı kayaların çökelme ortamları ve çökelme koşulları, farklı fasiyeslerin kendi aralarındaki yanal ve düşey ilişkileri, potansiyel kaynak kaya ve rezervuar kaya oluşumlarına aynı derecede önem verilerek fasiyeslerin bu özellikleri üretim yapılan ülkeler ve Türkiye'den arazi fotoğraflarıyla beraber arama kuyularından kaydedilmiş gerçek kuyu logları üzerinde veriler ve kuyular arası korelasyonlar kullanılmıştır. Hazırladığımız bu kitabın en önemli amacı, arama ve üretimden sorumlu jeoloji ve petrol mühendislerine yönelik olarak çökelme ortamının ayrıntılı analizinin yapılmasının ne derece önemli ve gerekli olduğunu vurgulamaktır.
Asuman Baldıran, Erdener Pehlivan
Kaan Koçali Bu kitapta; Maden Kanunu ve İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu temel alınarak kanunların ortak ve ayrı özelliklerinin irdelenmesi, cezai ve hukuki sorumlulukların neler olduğu, maden sahasındaki görev dağılımlarının belirlenmesi ile İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu ile getirilen yeniliklerin hayata geçirilmesinde ve İSG hizmetlerinde etkinliğin sağlanmasında kilit değişkenlerden biri olan iş güvenliği uzmanlığı ile daimi nezaretçinin görevlerinin aynı olup olmadığı hakkında bilgiler verilerek daimi nezaretçinin kanuni düzenlemelerden doğan görev ve sorumluluklarının neler olduğu ve hangi kanun maddesi ile birebir örtüşerek cezai ya da hukuki durumun ortaya çıktığı gösterilmiştir. Madencilik hakkındaki tüm yasal düzenlemelerin en dikkat çekici yanı, cezai ve hukuki düzenlemelerin iç içe geçmiş şekilde olmasından dolayı özellikle gerçekleşen bir iş kazasında daimi nezaretçi maden mühendisinin olay kapsamında hukuki olarak yargılanmasının pek çok aşamasında karışıklıkların meydana gelmesine sebep olmasıdır.
Birol Elevli Ağırlıklı olarak yer altı maden işletmelerinde kullanılan maden makinelerini kapsayan bu kitap, madencilik faaliyetlerindeki seri işlemler göz önüne alınarak bölümlendirilmiştir. Makineler için gerekli olan enerji sistemlerinin tanımlanmasından sonra kaya parçalama mekanizmaları ve kaya parçalama amacı ile kullanılan ekipmanlar tanıtılmıştır. Parçalanan kayaçların nakliyesi için kullanılan yükleyici ve yaşıyıcı ekipmanlar kitabın beşinci bölümünü oluşturmaktadır. Kitabın son bölümü ise mekaniz kömür üretimi için kullanılan sistem ve ekipmanların tanıtılmasına ayrılmıştır. Kitap, ekipmanların tanıtımının yanı sıra ekipman üretim kapasite ve maliyet hesaplarını da içermektedir. Kitap, hem maden mühendisliği eğitimi alan öğrencilerin hem de mesleği yapan mühendislerin yararlanabileceği bir kaynak olarak hazırlanmıştır.
John D. Winter Jeoloji; matematik, fizik, kimya ve biyoloji gibi doğa bilimlerinin temeli olan bir bilim dalıdır. Yerküre’nin bileşimini, yapısını, topolojisini, gelişme süreçlerini ve oluşumunu inceleyen yerbilimciler, temel bilimlerin ilke ve kanunlarını kullanarak çalışmalarını yürütürler. Canlıların evriminde olduğu gibi, temel bilimlerin şifresi de evrene dağılmış olan kayalarda bulunur. Jeolojinin temel konularından biri olan ve Yerküre’nin kabuk kesimini oluşturan magmatik, metamorfik ve sedimanter kayaları inceleyen kaya bilimi (petroloji); fizik, kimya ve matematik gibi temel bilimleri kullanarak kayaların oluşum koşullarını açıklar. Günümüzde geliştirilen modern teknikler ve teorik modellerin kullanımı ile Yerküre’nin iç kesimindeki olaylar ve maddeler hakkında daha geniş bilgi edinebiliriz. Böylece, Yerküremizi şekillendiren iç ve dış süreçleri, birçok alt sistemin birbiriyle nasıl bir etkileşim içinde olduğunu öğreniriz.
Yerküremiz, aralarında sürekli etkileşim ve iletişim olan jeosfer, hidrosfer, atmosfer ve biyosfer alt sistemlerin bütününden oluşur. Yerküre’de meydana gelen iç ve dış olaylar, bu alt sistemlerin etkileşimi ve sürekli bir döngünün sonucunda oluşurlar. Günümüzde Levha Tektoniğinin gelişimi sonucunda sismik hareketler, magmatik ve metamorfik kayaları oluşturan jeolojik süreçler, yanardağlar
ve dağ oluşumları gibi etkinliklerin nedenleri ve yeryüzündeki dağılımlarının bilimsel olarak nasıl açıklandığı anlaşılabilir hâle gelmiştir.
Bilim adamlarının yoğun çabaları sonucunda gezegenimizi şekillendiren süreçlerden magmatik faaliyetler ve metamorfik kaya oluşumlarına kitabın içinde belli bir sistemle yer verilmiştir. Bu kitapta yoğun olarak magmatik ve metamorfik kayalar
ile bunları oluşturan mineral toplulukları ve fizikokimyasal denge koşulları, basınç ve ısı koşulları, kimyasal reaksiyonlar ile akışkanlar konu edilmiştir.
Bu kitabın, yerbilimleri ile uğraşan, araştıran ve ilgi duyan geniş bir okuyucu kitlesi için eşsiz bir kaynak kitap olarak önemli bir eksikliği gidereceği şüphesizdir. Bu kitabın, içinde yaşadığımız Yerküremizi daha iyi anlamak için yerbilimleri alanında lisans ve lisansüstü öğrencileri ile öğretim üyelerine temel bir başvuru olacağını ümit ediyorum.
Serdar Salman, H. Özkan Gülsoy İnsanlığın hizmetine sunulan, günlük hayatımızın parçası olan malzemelerin tüm mekanik, optik, elektrik-elektronik, fiziksel ve kimyasal özelliklerini bu maddelerin içyapısı ve bileşimleri ile açıklamak mümkündür. Kullanılan malzemelerin özellikleri ile ilgili belirlemeler yapmanın yanında, gerektiğinde malzemelerin hata ve hasarlarının tespiti sırasında kullanılmak üzere malzemelerin içyapısının bilinmesi gerekmektedir. Malzemelerin kullanılabilirliğinin belirlenmesi; malzemelerin içyapısını inceleyen bilim dalı olan Metalografi ile sağlanabilir. Bu nedenle, metalografi bir bilim dalından daha çok bir sanat çalışması özelliği gösterir. Hazırlanan bu kitapta metalografik numune hazırlama teknikleri, bu tekniklerin kullanılmasında karşılaşılan güçlükler ve getirilen çözümler yer almaktadır. Ayrıca, pratikte sıkça kullanılan başta metal ve alaşımlar olmak üzere seramik malzemeler için geliştirilmiş olan makro ve mikro dağlama reaktifleri ve solüsyonlar konuları işlenmiştir.
Kurt BUCHER, Rodney GRAPES - Springer Metamorfik Petroloji gibi karmaşık ve zor bir jeoloji alanı, bilimsel çalışmalar ve Levha Tektoniği kuramı yardımı ile kolayca anlaşılır hale gelmiştir. Günümüzde Levha Tektoniği konusunda yapılan bilimsel çalışmalar ile metamorfik ve magmatik kayaçları oluşturan jeolojik süreçler, yanardağlar ve dağ oluşumları gibi etkinliklerin nedenleri ve yeryüzündeki dağılımları bilimsel olarak kolayca açıklanabilmektedir. Kinematik bir teori olan Levha Tektoniği'nin gelişimi sonucunda sismik ve yanardağ etkinlikleri, dağ oluşum süreçlerinin nedenleri ve yeryüzündeki dağılımları tektonik modeller, blok diyagramlar ve şekiller ile kolayca gösterilebilmektedir.
Bu kitap, Yerkabuğu'nu oluşturan üç temel kayaç gruplarından “Metamorfik Kayaçlar” grubunu sınıflama, oluşum koşulları ve dağılımları ile birlikte bu kayaçların fiziksel ve kimyasal özelliklerini irdelemektedir. Metamorfik Kayaçlar, kendilerine özgü özel deformasyon yapıları ve petrografik dokuları ile diğer kayaç gruplarından kolayca ayırtz edilebilmektedir. Yerküre'deki metamorfik masifler ve masiflerin oluşturduğu dağ kuşaklarının önemli bir kesimini bu kayaç grubu oluşturmaktadır. Dağ oluşumu, deformasyon, başkalaşım ve yapısal jeoloji konularını anlamakta bu kayaçlar anahtar rol oynamaktadır.
Kitabın konuları, giriş ve metamorfizmanın temel ilkeleri ile belli kayaç tiplerinin metamorfizması başlıkları şeklinde iki ana bölüm altında toplanmıştır. Kitapta metamorfik kayaçlar ile bunları oluşturan mineral toplulukları, fizikokimyasal denge koşulları, basınç ve ısı değişimlerinin etkileri, kimyasal reaksiyonlar ile akışkanlar ayrıntılı olarak irdelenmiştir. Yerbilimleriyle uğraşan, araştıran ve ilgi duyan geniş bir okuyucu kitlesi için kaynak kitap olacağı şüphesizdir. Özellikle lisans ve lisanüstü öğrencileri ile öğretim üyelerine temel bir başvuru kaynağı niteliğindedir.
Faydalı olması dileğiyle...
Öner Yusuf Toraman Mikronize öğütme; başta madencilik olmak üzere diğer pek çok endüstride (gıda, metalürji, ilaç vb.) uygulanan bir boyut küçültme (ufalama) işlemidir.
Öğütme, mekanik yöntemlerle (öğütücü ekipmanlar, değirmenler) gerçekleştirilen ve özellikle ince, çok ince tane boyutlarına ulaşılması gerektiğinde enerji tüketimi oldukça yüksek bir işlem olduğundan uygun öğütme tekniği ve değirmen seçimi büyük önem arz etmektedir.
Eser, “Mikronize Öğütme” ve “Sınıflandırma” olmak üzere iki ana bölümden oluşmaktadır. İlk bölümde konvansiyonel bilyalı değirmenler, son yıllarda ince, çok ince öğütmede öne çıkan karıştırmalı değirmenler ile diğer değirmenler (titreşimli, valsli, jet değirmenler gibi) ele alınmaktadır. İkinci bölümde ise öğütme sonrası elde edilen mikronize ürünlerin tane boyutuna göre sınıflandırıldığı sınıflandırma ekipmanları (seperatörler) ile çalışma prensipleri ve ayırma performansları üzerinde durulmaktadır.
Kitabın, başta maden mühendisliği bölümü olmak üzere adı geçen diğer disiplinlerdeki araştırmacılar ve öğrenciler ile sektördeki uygulayıcılara faydalı olması dileğiyle…
Hüseyin Kurt, Fetullah Arık "Mineral bilimi anlamına gelen mineraloji minerallerin fiziksel, kimyasal, geometrik, optik ve kristalografik özelliklerini inceleyen ve mineralleri bu özelliklerine göre sınıflayan bir bilim dalıdır.
Mineralleri, temel fiziksel, geometrik, kristalografik özelliklerine göre inceleyen Genel Mineraloji ile mineralleri farklı özelliklerine göre sınıflayarak inceleyen Özel Mineraloji bir çok okulda eskiden olduğu gibi iki yarıyılda değil tek yarıyılda okutulmaya çalışılmaktadır. Bu alanda pek çok basılı eser olmasına rağmen hem Genel hem de Özel Mineralojiyi birlikte ele alan Mineraloji kitabı hemen hemen yoktur. Dünya’da ve Türkiye’de Jeoloji eğitiminin bugün geldiği noktada zorunlu dersler kapsamına daha çok temel konular ele alınmakta ve bu konularla ilgili ayrıntılı bilgiler ya seçmeli derslerde ya da lisansüstü öğretimde verilmektedir. Mineraloji kitabı, her iki konuyu da temel bilgilerini kapsayacak şekilde birleştiren ve bir yarıyıla sığacak ölçüde öz, iki yarıyılda okutulacak kadar kapsamlı olacak şekilde hazırlanmaya çalışılmıştır. Dolayısıyla çalışmanın Jeoloji Mühendisleri için birçok bilgiye kolayca ulaşılabilecekleri bir el kitabı, mineraloji ile doğrudan veya dolaylı olarak ilgilenen maden, jeofizik, çevre, ziraat ve biyoloji bölümleri ve önlisans seviyesindeki süstaşları, sondaj, maden programları için temel bir ders kitabı ve yerbilimleri ile uğraşan araştırmacılara yönelik olarak da bir başvuru kitabı olması için çaba sarf edilmiştir. Eserin belli bir hacimde tutulmaya çalışılmasından dolayı bir takım eksikliklerin olması kaçınılmazdır. Araştırmacıların daha ayrıntılı bilgilere ulaşabilmesi için kaynaklar bölümünde faydalanılan kaynak eserler ve ilgili web sitelerinin adresleri verilmiştir."
Kitabın, başta jeoloji mühendisliği bölümü olmak üzere adı geçen diğer disiplinlerdeki araştırmacı ve öğrencilere de faydalı olması dileğiyle.
Rasoul Naghili Hokmabadi, Solmaz Eini Türkiye ve iran arasında günlük hacmi 50 milyon dolara varan petrol taşımacılığı hem türkiye hem iran ekonomisinin kalkınmasında önemli bir etken olmakla birlikte sınır bölgelerini iktisadi faaliyetlerinin artmasına da yol açmıştır. İki ülke arasında olan bu gelir kaynağının kaybedilmemesi için bazı girişimler yapılmalıdır.
Elinizdeki bu çalışmada orta doğu’daki bütün transit rotaların tanıtımı ile birlikte rotaların; özelliklerini, olumlu ve olumsuz yönlerini incelenmesi yapılmaktadır. Ayrıca araştırmamızın sonunda türkiye-iran hattıyla diğerleri kıyaslanıp bu hattın geliştirilmesi ile ilgili bazı önerilere yer verilmektedir.
Özgür Özdemir, Pınar Çalışkan Cengiz Çalışmada, Türkiye ve Dünya'da kullanılan petrol üretim teknikleri ve üretim sürecinde hukuki yaklaşımların maliyete etkileri incelenmiştir. Daha önce yapılan araştırmalar ve öneriler incelenerek güncel üretim sürecinde kullanılabilirliği makul çalışmalardan örneklere yer verilmiş ve bu çalışmalar üzerinden güncel üretim sürecinde petrol üretim endüstrisinde daha fazla fayda sağlayabilecek, üretim sürecinde gerçekleşen maliyetlerin ayrıntılı biçimde okunabileceği bir maliyet muhasebesi sistemi uygulaması sunulmuştur.
Dünya Petrol şirketleri, genellikle Tam Maliyet ya da Başarı Gücü sistemlerinden birini benimsemekte ve maliyet kayıtlarını tercih ettikleri sisteme göre belirlemektedir. Bu nedenle kitapta, Tam Maliyet Sistemi ve Başarı Gücü Sistemi incelenmiş; tam maliyet sistemini benimseyen maliyet muhasebesi sistemi içinde nasıl kayıt altına alındığı bir uygulama ile örneklendirilmiştir.
Levent Lokman Petrol ve doğal gaz, önümüzdeki yıllarda da toplumların enerji ihtiyacının karşılanmasında önemli bir rol oynamaya devam edecektir. Yaşam standartlarının sürekliliği için toplumun gereksinim duyduğu enerji kaynağını ona ulaştırmanın en güvenli ve ucuz yolu ise şüphesiz boru hatlarıdır.
Boru hatları ve pompa istasyonları yapım projelerinde kontrat süresi sınırlı olduğundan tüm süreç kademelerinde etkili bir kalite yönetim sistemi kurulması, hattın kullanım süresi boyunca sorun çıkarmaması açısından hayati bir öneme haizdir.
Ülkemizin de içinde bulunduğu uluslararası konsorsiyumların büyük ölçekli boru hattı yapım projelerinde söz konusu olan matris tipi organizasyonun doğal sonucu olarak proje bitiminde edinilen bilgi ve tecrübelerin, sorumlu kişilerin projeden ayrılmasıyla birlikte bütünlüğü kaybolmaktadır. Bu kitabın önemli bir amacı dağılan bu bilgileri kalıcı olarak derleyip sonraki projeler için bir köprü oluşturmaktır.
Diğer taraftan ülkemizde boru hatlarının yapımı konusunda bilgi açığını kapatmak, özellikle mühendislik fakültelerinin makina, metalürji, elektrik ve inşaat dalları gibi multi disiplinleri içine alan boru hattı projelerinin yapımı konusunda kapsamlı ve sistematik bilgi vermek öğretim görevlileri ve öğrenciler için iyi bir uygulama örneği teşkil edecektir.
Kitaptaki bilgiler, yurt içinde petrol ve doğal gaz boru hattı proje ihaleleriyle ilgili sorumlulara şartname hazırlanmasında ve ihaleyi alan yur tiçi şebeke yapım firmalarına da kaynak olacaktır.
Türkiye’de boru hattı yapımının kalite yönetimi konusunda bir ilk olan bu kitapta ana konular, birbirini takip eden bölümler hâlinde basitçe özetlenmiş, her bölümde kaliteyle ilgili sorular ve çözüm için başvurulacak uluslararası standart ve referans dokümanlar listelenmiştir. Kitabın ilk bölümünde ISO 9001 Kalite Yönetim Standardının yapım projesinde nasıl uygulanacağı; ikinci ve üçüncü bölümlerinde enstalasyon kademeleri sırasıyla ele alınarak ilgili kalite kontrol uygulamaları büyüteç altına alınmıştır. Dördüncü bölümde ise kalite kontrol ölçümlerinde ve iyileştirmelerinde kullanılan istatiksel yöntemler örneklerle izah edilmiştir.
Hüseyin Kurt - Fetullah Arık Bilindiği gibi Jeoloji Bilimi; Fizik, Kimya, Matematik ve Biyoloji ile birlikte beş temel bilimden biri olup Jeoloji Mühendisliği Jeoloji biliminin temel uygulama alanıdır. Jeoloji Mühendisliği başta ülke çapında mekânsal strateji planlarından başlayarak her ölçekte planlama için yerleşime uygunluk değerlendirmelerinde, yerleşime uygun olan inşa edilecek bina ve bina türü yapıların zeminleri ile karayolu, köprü, geçit, baraj, tünel vb. mühendislik yapılarının yerleşeceği zeminlerin ve geçeceği güzergâhın fiziksel parametrelerini ortaya koymayı hedefleyen saha ve laboratuvar çalışmalarını yapmaktadır. Öte yandan yapıların imalinde kullanılacak doğal yapı malzemeleri ile sanayi ve enerjinin temel hammaddeleri olan metalik maden, endüstriyel hammadde, enerji hammaddeleri, değerli ve yarı değerli taşlar, su, jeotermal, petrol, doğal gaz, kömür, vb. doğal kaynakların aranması, bulunması ve potansiyelinin belirlenmesinin yanısıra bu kaynakların üretimi esnasında ve sonrasında çevre ile etkileşimini araştırmaktadır. Jeoloji biliminin yukarıda özetlenen bu temel prensipleri, günlük hayatımızın pek çok alanında yaygın olarak kullanılmaktadır. Ancak uygulamada bu gerçeklik bazen ihmal edilmekte ve jeoloji bilimi ne yazık ki sebebi yine jeolojik olan deprem, heyelan, sel, obruk, tsunami vb. felâketlerden sonra hatırlanmakta, bir süre yoğun tartışmalara konu olmakta ve yeni bir felâkete kadar da unutulup gitmektedir. Oysa felâketlerle başa çıkmanın en etkin yolu, onların nedenlerini iyi anlamak ve doğal jeolojik olaylar afete dönüşmeden gerekli önlemleri almaktır.
“Planlama, Yapı ve Çevre İçin Jeoloji” adı verilen bu eserde; planlama ve jeoloji ilişkisinin genel bir tanımından sonra, mekânsal planlama, yapı, çevre ve jeoloji ilişkisi, yerkabuğu hareketleri, yerkabuğunun yapıtaşları olan mineraller ve kayaçlarla onların kullanım alanları ve teknolojik özellikleri açıklanmıştır. Ülkemizin üzerinde bulunduğu coğrafyanın deprem kuşağında bulunması nedeniyle depremler, insan – tabiat kesişmesinde önleyemediğimiz doğa olaylarından volkanik faaliyetler ve heyelânlar ile hayatın en temel gereksinimlerinden biri olan sular ve neden oldukları afetler ayrı bölümler halinde verilmiştir. Ayrıca; doğal kaynaklar ve enerji kaynakları ile bunların kullanımı ve çevresel etkileri, hava ve çevre kirliliği, atıklar ve atık yönetimi konuları da aydınlatılmaya çalışılmıştır. Son bölümde ise planlama ve yapı üretim sürecinde jeolojik ve jeoteknik verilerin kullanılması ile ilgili temel prensipler verilmiş ve uygulama örnekleri anlatılmıştır.
K. Mert Çubukçu Bu kitabın yazılış nedeni; başta planlama ve coğrafya olmak üzere mekânsal bilimler olarak tanımlanabilecek alanlarda yaygınlıkla kullanılan klasik istatistik ve mekânsal istatistik yöntemlerinin yalın bir dil ve dört işlem ile sınırlı aritmetik bilgisi ile okuyucuya sunulmasıdır. Kitap yazılırken 80'i aşkın yabancı kaynaktan yararlanılmış ve her teknik son derece sade bir dille anlatılmıştır. Anlatılan tekniklerin uygulamada rahatlıkla kullanılabilmesine yönelik olarak kitap kapsamındaki her yöntem hiçbir basamak atlanmadan çözülmüş sayısal örneklerle desteklenmiştir. Bu örneklerin çözümü için hiçbir özel bilgisayar yazılımı gerekmemektedir.
Kitabın hedef kitlesinin bir bölümünü başta planlama ve coğrafya olmak üzere mekânsal bilimlerde öğrenim gören lisans ve lisansüstü düzeydeki öğrenciler oluşturmaktadır. Kitaptaki örneklerin tamamı “mekân” odaklıdır ve hedef kitlenin ilgi alanına uygun olarak kurgulanmıştır. Ayrıca, mekânsal analizlerin işlendiği sosyal, fen ve beşeri bilimlerde okutulan dersler için de bu kitap, potansiyel kaynak kitap niteliğindedir. Yazımında kullanılan sade dil ve hiçbir basamak atlanmadan aktarılan sayısal örnekler sayesinde bu kitap, üniversiteden yıllar önce mezun olmuş, kamu ve özel sektörde mekânsal ve istatistiksel analizler üreten uygulamacılar için de aranan ve özlenen bir başvuru kitabı olacaktır.
Kitap, klasik istatistik yöntemlerinin mekânsal analizlere yönelik olarak yeniden ele alındığı alan olan “mekânsal istatistik” açısından da Türkiye'de bir ilk olma özelliğini taşımaktadır. Kitapta aktarılan “mekânsal istatistik” yöntemlerinin tamamına yakını coğrafi bilgi sistemlerine yönelik yazılımların standart parçaları haline gelmişse de, bu yöntemlerin anlatıldığı Türkçe bir kitap yayımlanmamıştır. Dolayısıyla bu kitap, bu alanda sıklıkla kullanılan yöntemleri, kullanıcıları için bir “kara kutu” olmaktan çıkartma gayesini de taşımaktadır.
Alun Thomas Püskürtme betonun çok yönlü özelliği olması sebebiyle püskürtme beton kaplamalı (SCL) tünellerin popülaritesi hızla artmaktadır.
Hem sert kaya hem de yumuşak zemin tünellerinin dizaynı ve yapımında SCL metodunun ilerlemesiyle birlikte köklü bir değişim yaşanmaktadır. SCL tüneller günümüzde, püskürtme beton kaplamasının kalıcı olarak uygulanması, yapım maliyetinin ve süresinin minimize edilmesi için yöntemin gerçek potansiyeline kapı aralamaktadır. Şu an için püskürtme betonun komplike erken dönem davranışı, tasarımı zorlaştırarak yapım süresince çok güçlü bir yönetime ihtiyaç duymaktadır. Dolayısıyla bu yöntemin büyük avantajları, kamuoyunca iyi bilinen tünel göçüklerinde görüldüğü üzere ciddi risklere karşı dengede olmalıdır.
Gerek sahada, tasarımda çalışan veya gerekse kendi iş sahasına sahip mühendisler için bu kitap mükemmel bir giriş niteliği taşımaktadır. Kitap, SCL tünelciliğin püskürtme betonun bileşenlerinden detaylı tasarımına ve yapım aşamasındaki yönetimine kadar tüm temellerini kapsamaktadır. Püskürtme betonun tüm özellikleri arasında karşılıklı bir bağımlılık olmasına rağmen az sayıdaki mühendisin bu özellikleri kapsayacak kadar doğru nitelikte uzmanlığı ve deneyimi bulunmaktadır. SCL tüneller, modern şehirlerin gereksinimi olan yeraltı yapılarında önemli rol oynadığı için en yakın zamanda mühendis gruplarına doğru bilgilerin aktarılması ve nitelikli uzmanların yetiştirilmesi gerekmektedir.
Ahmet Erdal Osmanlıoğlu Gelişen toplumlarda yaygın ve etkili olarak faydalanılan nükleer uygulamalar, nükleer enerjiyi toplumsal gelişme sürecinin bir parçası hâline getirmiştir. Bu düzeyde kullanılan bir kaynağın insan ve çevresi ile etkileşimi yeterince bilinmemektedir. Bu çerçevede ortaya çıkan bu kitap sadece nükleer enerji mühendislerinin veya nükleer fizikçilerin değil nükleer tıp ve nükleer uygulamalar yapan mühendislerin faydalanacağı bir kaynak niteliğindedir. Çevre bilimleri ve mühendisliği alanında ise özellikle eksikliği duyulan nükleer ve radyoaktif atıklar konusundaki kaynak arayışlarına cevap verebilecek niteliktedir.
Uygulamalarla da desteklenen bu kitap, konu hakkında doğru bilgiye ulaşmak isteyen okuyucular, nükleer alanla ilgili ders alan öğrenciler, bilimsel çalışma yürüten akademisyenler ve aynı zamanda fiilen bu alanda çalışanlar için de oldukça faydalı bilgiler içermektedir.
Bu kitabın teorik ve pratik anlamda içeriğini oluşturan bilgiler nükleer alanın toplumu ve çevreyi ilgilendiren en önemli konusu olan “Radyoaktif Atık Yönetimi”nin anlaşılmasını sağlayacaktır.
Angela L. Coe Doğadaki saha çalışmalarında, Yerkabuğu şekillerini, fiziksel ve kimyasal özelliklerini ve çalışma yöntemlerini açıklayan ve inceleyen Saha Jeolojisi Çalışma Yöntemleri kitabı, jeoloji, jeofizik ve maden gibi yerbilimlerinin farklı disiplinlerinin yanı sıra malzeme, maden, inşaat, çevre ve coğrafya gibi bilim dalları için de temel kaynak niteliğindedir. Yerküremiz, aralarında sürekli etkileşim ve iletişim olan jeosfer, hidrosfer, atmosfer ve biyosfer alt sistemlerin bütününden oluşur. Dünya'mızda meydana gelen iç ve dış olaylar bu alt sistemlerin etkileşimi ve sürekli bir döngünün sonucunda meydana gelirler. Sıklıkla çevresel ve yaşamsal sorunlara neden olan sel, çığ, deprem, heyelan, volkanik patlamalar gibi olağan doğa olaylarının sahada gözlenmesi, görsel ve kolay anlaşılır olarak şekil ve fotoğraflar ile sergilenmesi önemlidir. Saha çalışmaları; volkanik püskürmelerin tahmini, sedimanter kayaçlar içerisindeki geçmiş iklim değişikliği kayıtlarının dönemlerini anlamak, dağ oluşum süreçlerinin anlamını çözmek veya mineral kaynaklarının yerini bulmak için Yerküre süreçlerini anlamamıza önemli katkı sağlayacaktır.
Yerkabuğu'nu oluşturan temel kayaç grupları, oluşum koşulları ve dağılımları farklı fiziksel ve kimyasal özellikler sunarlar. Jeolojinin temel konularından biri olan ve yerkürenin kabuk kesimini oluşturan magmatik, metamorfik ve sedimanter kayaları inceleyen kayaç bilimi fizik, kimya ve matematik gibi temel bilimleri kullanarak kayaçların oluşum koşullarını açıklar. Kayaç grupları, kendilerine özgü deformasyon yapıları ve petrografik dokuları ile diğer gruplardan kolayca ayırt edilebilir. Bu kayaçlar; Yerküre'de dağ oluşumu, deformasyon, başkalaşım ve yapısal jeoloji konularını anlamakta anahtar rol oynarlar. Bütün bu olayların sahada gözlenmesi ve değişik aletler ile birbirleri olan ilişkilerinin saha teknikleri ile saptanması son derece önemlidir. Kitap, Yeryüzü şekilleri ve olaylarının gelişim ve çevresel etkilerini güncel şekil ve fotoğraflarla destekleyerek özgün ve bilimsel nitelikte hazırlanmıştır. Bu kitap, Yerküre'yi jeolojinin temel kavramlarına odaklanarak incelemekte ve jeolojinin ana konularını çalışılmış örneklerle açıklamaktadır. Levha Tektoniği teorisi ile sismik olaylar ve yanardağ etkinlikleri, dağ oluşumu ve dağılımları gibi jeolojik süreçler günümüzde jeoloji haritaları, blok diyagramlar şekiller ile açıklanır. Bu kitap, bütün bu jeolojik olaylar sonucunda meydana gelen yeryüzü şekilleri verilerinin derlenmesi, ölçülmesi, haritalanması ve blok diyagramlarının nasıl yapıldığını anlatmaktadır.
Saha Jeolojisi Çalışma Yöntemleri kitabı; içinde yaşadığımız gezegenimizi daha iyi anlamak ve onunla birlikte uyum içinde yaşamayı öğrenmek için temel başvuru kitabı olarak, ilgilenenlerin yararlanmasına sunulmuştur. Yerbilimleriyle uğraşan, araştıran ve doğayı sevenlere eşsiz bir kaynak niteliğindedir.
İlyas Erdal KEREY, Tevfik ERKAL İnsan yaşamını ve ekonomik aktivitelerini yakından ilgilendiren bazı doğal kaynaklar çökeller veya çökel kayalar içinde bulunmaktadır. Bu bağlamda eser, kapsadığı bilgiler ile petrol, kömür, maden yatakları ve endüstriyel hammaddelerin araştırılmasının yanı sıra ortamsal jeoloji, jeomorfoloji, hidrojeoloji, paleoklimatoloji konularında da önemli bir kaynak niteliğindedir.
Bu kitap sedimantoloji (çökelbilim) konusundaki temel bilgileri ve çökel ortamları, birlikte ve çok anlaşılır bir biçimde vermekte olup havza analizleri için kaynak niteliğindedir. Sedimantoloji temel bilgiler, çökelmenin fiziksel ilkeleri, birincil çökel yapılar, çökel ortamları tanıma yöntemleri, karasal, geçiş, denizel ve pelajik ortamlar ile tektono-sedimanter havzalara ilişkin 10 bölümden oluşmaktadır.
Sedimantoloji; doğayı seven, yerkabuğu üzerinde etkin sedimantolojik-jeomorfolojik süreçleri ayrıntılı tanımak isteyen amatörler ile akademik ve ekonomik amaçlı çalışmalar yapan yerbilimciler, jeoloji ve coğrafya bilimlerinde lisans ve lisansüstü öğretim yapan öğrenciler için ellerinden düşüremeyecekleri bir başucu kitabı olacaktır. Bu yönüyle çok geniş bir okuyucu kitlesine ulaşmak amaçlanmaktadır.
Ali Yaşar Çelikel, Batuhan Aktaş, Burçak Bal Yalçın, Yeşim Yılmaz, Yurdal Özatlan, Sinem Şirin “Sorularla Depremin Hukuki Boyutu” adlı bu çalışmada, deprem dolayısıyla ortaya çıkan hukuki soru ve sorunlar birden fazla hukuk dalı yönünden ele alınmaktadır. Kamu hukuku başlığı altında anayasa hukuku, idare hukuku ve ceza hukuku; özel hukuk başlığı altında medeni hukuk ve sigorta hukuku çerçevesinde öncelikle tespit edilen hukuki soru ve sorunlara yer verilmekte ve ayrıca bunlara ilişkin çeşitli değerlendirmeler yapılmaktadır.
Bu çerçevede devletin yükümlülüklerine, idarenin sorumluluğuna, yapım, denetim ve kontrol süreçlerindeki görevlilerin cezai sorumluluklarına, özel hukuk kapsamındaki taleplere, yaşanan kayıplar ve zararlar sonrası hangi hukuki prosedürlerin izleneceğine ilişkin ortaya çıkan soru ve sorunlar dikkate alınmaktadır.
Bu çalışma, konunun içtihatlardaki yansımalarını göstermekle birlikte, öğretideki görüşler de dikkate alınarak soru ve sorunlara yönelik açıklamalar ve çözüm önerileri getirme amacı taşımaktadır.
Nazan Yalçın Erik Enerji, ülkeler açısından ekonomik, endüstriyel ve siyasi boyutlarıyla yüzlerce yıldır hayati önem taşıyan bir konudur. Küresel ısınmayla mücadele ve sürdürülebilirlik bağlamında yenilenebilir enerji kaynaklarının giderek daha fazla gündeme gelmesine rağmen, enerji talebinin büyük bölümü fosil yakıtlarla karşılanmaya devam etmektedir. Fosil yakıtların kısıtlı rezervi ve çevre açısından zararlarına karşın yaygın tüketimi ise tüm dünyada alternatif kaynak arayışlarına neden olmuştur. Bu kapsamda yıllardır üretim teknolojilerinin uygun olmaması nedeniyle gözardı edilen şeyller de odak noktası haline gelmiştir. Ticari olarak ilk kez ABD'de geliştirilen hidrolik çatlatma teknolojisi sayesinde şeyllerden de doğal gaz ve petrol üretilmeye başlanması enerji dünyasında devrim olarak nitelendirilmiş, şeyl gaz üretiminin ekonomik açıdan olumlu etkileri nedeniyle enerji yoksunu diğer ülkelerin de konuya ilgileri artmıştır. Enerji ihtiyacının önemli bir bölümünü ithal doğalgazdan karşılayan Türkiye için de sahip olduğu şeyl gaz rezervlerinin değerlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Bu süreçte ülkemizde şeyl gaz konusuna ilgi duyan gerek enerji sektörü gerekse akademik çevrelerdeki bilimsel yetkinliğin ve ilginin arttırılabilmesi, konuya, enerji, çevre, ekonomi perspektifi açısından bakılabilmesi için kapsamlı bir Türkçe kaynak ihtiyacı da oluşmuştur. Türkiye'de bu sektördeki bilgi birikimine katkı sağlamak amacıyla hazırlanan bu kitapta, farklı disiplinlerdeki araştırmacıların (Yerbilimleri, Petrol ve Doğal Gaz Mühendisliği, Çevre Mühendisliği, Ekonomi gibi) yararlanabileceği düzeyde öz ve sade bir anlatımla gaz şeyllerinin özellikleri, doğal gazın oluşumu, üretim ve araştırmada kullanılan yöntemler yanı sıra rezervleri, küresel ekonomik-sosyal ve ekolojik etkileri hakkında bilgi verilerek, geniş kapsamlı bir temel başvuru kaynağı oluşturulmasına gayret edilmiştir. Konusunda ilk ve en kapsamlı Türkçe kaynak olan bu eser ülkemiz şeyl gaz potansiyelinin değerlendirilebilmesi sürecinde enerji sektörü çalışanları ve araştırmacılar için bir referans kaynak olarak faydalı olabilecektir.
Cevat İnal, Ali Erdi, Ferruh Yıldız Ülkemizde değişik amaçlar için farklı ölçeklerde haritalar üretilmektedir. Bu haritalar yeryüzüne dayalı her türlü projelendirme ve uygulamalarda değişik meslek elemanları tarafından kullanılmaktadır. Harita sektörünün haricindeki teknik elemanların, kullandıkları bu haritaların üretilmesi ile ilgili teknik esasları ve uygulama projelerini kendilerinin yapabilmeleri için, konu ile basit ölçme tekniklerini bilmeleri ve uygulayabilmeleri gerekir. Bu eser, özellikle harita sektörünün dışındaki inşaat, mimarlık, şehir ve bölge planlama, jeoloji, maden, çevre, ziraat gibi sektörlerde çalışan teknik elemanların topografya ile ilgili problemlerinde bir başvuru kaynağı olabilecek nitelikte hazırlanmıştır. Bunun yanında, harita-kadastro sektörünün topografik ölçmelerle ilgili temel konularına da eserde yer verilmiştir.
Cihan Doğruöz Bu kitap, yeraltı yapılarında ve tünel açmada kullanılan ağır-orta-hafif iş makinelerinin uygulamalı, çözümlü problemlerini içermektedir. Toplam 40 adet çözümlü problem içeren bu kitapta; tünel açma makineleri, galeri açma makineleri, yükle-taşı-boşalt iş makineleri, dozer ve loder iş makineleri, kompresörler, delik delme makineleri, yer altı lokomotifleri ve vagonlar gibi birçok iş makinesinin uygulamaları yer almaktadır. Maden ve inşaat mühendisliği öğrencileri için mühendislik hesaplamalarını içeren bu kitapta; yer altında açılan tünellerde kullanılan iş makinelerinin performansları, çalışma şartları, maliyet analizleri ve makine seçimi gibi konular bulunmaktadır. Günümüz teknolojisinde yeraltı yapılarında ve tünellerde gelişmiş iş makineleri kullanılmaktadır. Özellikle tünel açma projelerinde bu iş makinelerinin doğru ve verimli olarak kullanımı çok büyük önem arz etmektedir. Yeraltı yapılarının ve tünellerin zamanında bitirilebilmesi, projelerin zamanında ve verimli bir şekilde hayata geçirilebilmesi ve gelecek nesillere kaynak teşkil etmesi açısından bu kitaptaki uygulamalar çok faydalı olacaktır.
Erkan Bozkurtoğlu, H. Tolga Yalçın, Orhan Dumlu Bu kitap İnşaat Mühendisliği, Jeoloji ve Maden Mühendisliği, Çevre Mühendisliği bölümleri derslerinde okutulmak üzere hazırlanmıştır. Teorik metinler uygulamalarla desteklenmiştir.
Bülent Oruç İnsan, yerküreye benzer. Biri olmadığında diğeri anlamını yitirir. Her ikisinin de canlı kalabilmesi için yapısal özelliklerinin hassas ölçülerde gelişmesi, fizyolojik ve biyolojik gibi birçok yaşam dinamiklerinin kusursuzca işlemesi gerekir. İkisi de öfkelenir, ikisi de sakinleşir. Yerküre gibi insan da kırılır, sarsılır; hatta artçıları yıllarca sürebilir. Aslında yerkürenin, kendisine bahşedilen düzeni içinde insana sayısız hizmeti vardır. İnsanın yerküreye hizmeti ise kusursuz işleyişine müdahale etmeden ve onu gereğince anlayarak imar etmesidir. Peki, insan yerküreyi nasıl anlamalıdır? Öncelikle yerküre içinde olup biten dinamiklerin işleyişini bilmeli ve onun kendisine hizmet yollarını kavrarken aynı zamanda örneğin deprem gibi kendisini rahatsız eden unsurların kaynağını öğrenmelidir. Aslında insanı sarsılmasına neden olduğu için ürküten faylar önemli ve değerlidir. Fayların; manzarasına doyulmaz coğrafyaların şekillenmesinde, bereketli toprakların gelişiminde ve yeraltı zenginliklerinin birikiminde önemli katkıları vardır. Depremler insanlığın gerçeğidir; ancak afetler böyle olmamalıdır. Bu bağlamda yapı malzemelerini depreme dayanıklı üretmeli, barınacağı konutu zeminin izin verdiği ölçüde yapmalıdır. İnsanın yerküreyi bilmesi ve anlaması için yerbilimleri insana farklı konularda bilgi kapıları açar. İşte bu kitap, bir jeofizik mühendisi akademisyen tarafından böyle bir kapının aralanması için kaleme alınmıştır. Okuyucunun yalnızca bu kapıyı açmakla kalmayıp başka bilgi kapılarını da ardına kadar açması ümidiyle...
Mehmet Yener Özkan Zemin mekaniği ve temel mühendisliği geleneksel olarak zeminlerin ve temellerin statik yükler altındaki davranışını incelemektedir. Öte yandan zemin dinamiği, düzensiz hareketler üreten deprem, rüzgâr, ağır trafikten, harmonik veya darbeli hareket üreten makinelerden, kazık imalatı, zemin iyileştirilmesi gibi inşaat faaliyetlerinden, maden ocaklarındaki patlamalardan vb. kaynaklanan dinamik yükler altında zeminlerin ve temellerin davranışını ele almaktadır. Zemin dinamiğindeki gelişmeler özellikle 1964 Niigata Depremi'nden sonra yoğunlaşmış, mühendisler daha güvenli tasarım yöntemleri oluşturabilmek için zeminlerin bu tür yükler altındaki davranışlarını daha iyi anlamaya çalışmışlardır.
Bu kitap, zemin dinamiği konusuna yeni başlayan öğrenciler, mühendisler ve konu hakkında bilgi edinmek isteyen meslektaşlara yol göstermek amacı ile hazırlanmış olup, kitapta temel kavramlardan başlayarak zeminlerin dinamik yükler altındaki davranışı genel bir çerçeve içinde sunulmaya çalışılmış, daha ileri seviyede bilgi edinmek isteyen mühendislere konular tanıtılmaya çalışılmıştır.
Ferhat Özcep Zemin, deprem ve inşaatlar (statik ve dinamik yükler) ilişkisi, etkileşimli bir ilişkidir. Bir yandan, deprem dalgaları ve inşaatlar zeminlerin mukavemet özelliklerini değiştirirken (örneğin taşıma gücü azalması, şev yenilmeleri, oturmalar vb.) diğer yandan da zeminler deprem dalgalarının genlik ve frekans özelliklerini değiştirerek (büyütme) inşaatlara hasar yapabilecek etki yaratabilmektedir. “Zeminler”, yerkürenin en genç ve en küçük bir birimi olmasına karşın kentlerimiz ve inşaatlarımızla olan ilişkisi ile yaşamımıza etkileri açısından bakıldığında büyük bir öneme sahiptir. Kent planlaması, nüfus artışının bir sonucu olarak genişleyen kentsel alanlarda önemli bir çalışma olarak öne çıkmaktadır. Toplumun genel refahı ve yaşam kalitesinin gelişebilmesi için ister makro düzeyde isterse mikro düzeyde olsun insan yerleşimleri ile yerkürenin bileşenleri/dinamiği arasında dengenin sağlanabilmesi zorunludur. Gerek geniş ölçekte kent planlaması uygulamaları kapsamında ve gerekse küçük ölçekte yapı mühendisliği bağlamında yapılacak “zemin incelemeleri”, bu dengenin kurulmasında önemli aşamalardan biridir. Bu yöndeki bütün çalışmalar, çeşitli insan gereksinimlerini doğal çevre ile uyum içinde optimize ederek multidisipliner karakterde olmak zorundadır. Bu eserin, eşit değerde iki temel hedef kitlesi vardır: Birincisi geotekniğe ilgi duyan jeofizik mühendisleri, ikincisi ise jeofiziğe ilgi duyan inşaat (geoteknik) mühendisleri. Her iki alanda çalışan mühendislerin “yetki ve sorumlulukları”nın sınırlarını bildikleri takdirde “bilgilerinin” ufuklarını genişletmelerinde sonsuz yararlar vardır. Bu bağlamda, bu eserin, jeofizik mühendisi ve inşaat (geoteknik) mühendisi meslektaşlarımıza yararlı olması yanında, mühendislik jeolojisi alanında çalışan jeoloji mühendisleri, kaya mekaniği ve/veya galeri-tünel inşaatı projelerinde çalışan maden mühendisleri ve çevre geotekniği/jeofiziği konularına ilgi duyan çevre mühendisi meslektaşlarımız ile kentsel planlama/dönüşüm/yenileme projeleri kapsamında mikrobölgeleme çalışmalarına ilgi duyan kent plancıları/mimarlara da yararlı olacağını düşünüyoruz.
Kitap ikinci basımı nedeniyle tekrar gözden geçirilmiş, bazı bölümlere küçük yeni eklemeler yapılmıştır. Ayrıca ilk basımında olmayan iki konu eklenmiştir. Bunlar; “Türkiye Bina Deprem Yönetmeliği (2018): Deprem Etkisi Altında Tasarımı İçin Esaslar” ve “Kirlenmiş Zeminlerde İncelemeler: Çevre Geotekniği ve Jeofiziği”dir.