İktisadi Gelişme ve Uluslararası İktisat \ 1-5
Alper Tütünsatar, Bekir Çelik, Bora Süslü, Deniz Şahin Duran, Dilek Bulut, Duygu Duman, Elife Akiş, Filiz Daşkıran, Gonca Akgün Güngör, Gözde Müşerref Gezgüç Kaya, Hilmi Etci, Ilgın Barut, Mehmet Akyol, Mehmet Avcı, Merve Çelik Gönültaş, Namık Kemal Öztürk, Nur Çelik İlal, Nursen Vatansever Deviren, Özgür Balmumcu, Özlem Kırlı, Ramazan Ekinci, Selen Işık Maden, Semanur Soyyiğit, Semih Çağan, Serap Durukan Köse, Yusuf Tepeli, Zafer Koca İçinde bulunduğumuz 21. yüzyıl, her alanda hızlı değişim ve dönüşümlerin yaşandığı bir dönem olmuştur. Ekonomik ve siyasal alanlarda yaşanan bu hızlı değişim ve dönüşüm, içinde anlaşılması önemli konuları barındırmaktadır. Bu noktadan hareketle kitabımız, 2000 sonrası Türkiye'de yaşanan ekonomik ve politik dönüşümleri çeşitli başlıklar altında ele almıştır. Kitabımızın hem literatüre katkı sağlaması hem de ilgilenen araştırmacılar için faydalı bir kaynak olması umuduyla...
Adem Doğan, Adnan Oduncu, Alkan Soyak, Alper Aslan, Belgin Akçay, Bilge Köksel, Ertuğrul Yıldırım, Esra Siverekli, Ferhan Aydemir, Ferit Kula, Gökçe Maraş, H. Mahir Fisunoğlu, Hatice Erkekoğlu, Hayriye Atik, Jale Yalınpala Çokgezen, Kıvanç Halil Arıç, Levent Gökdemir, Lütfü Öztürk, Mahir Fisunoğlu, Mehmet Ali Bilginoğlu, Mehmet Şişman, Melike Atay Polat, Melike Kum, Metin Aydoğan, Metin Özdemir, Mevlüdiye Şimşek, Mine Yılmazer, Münevver Soyak, Nadir Eroğlu, Oğuz Öcal, Özge Buzdağlı, Pelin Gençoğlu, Seda Şengül, Suzan Ergün, Tayfur Bayat, Tuncay Çelik, Türkan Büyüknalban, Zeynep Öztürk Bu kitap, Güçlü Ekonomiye Geçiş Programı'nın uygulandığı 2000'li yıllarda Türkiye ekonomisinde ortaya çıkan yapısal dönüşümleri incelemektedir. Kitabın amacı, 2001 Krizi sonrasında başlatılan reform süreci sonucunda Türkiye ekonomisinde gerçekleşen yapısal değişmeleri detaylı bir şekilde ortaya koymaktır. Kitapta yer alan makalelerin bir kısmında konular ekonometrik ve istatistiksel yöntemlerle analiz edilmiş, bir kısmında ise istatistik verilerden yararlanılarak dinamik analizler yapılmıştır. Kitap, Türkiye ekonomisinde önemli yapısal reformların yapıldığı bir döneme ışık tutması bakımından önem arz etmektedir.
Kitap, altı bölümden oluşmaktadır: İlk bölüm, “Üretim, İstihdam, Yatırım ve Fiyatlar” başlığını taşımaktadır. İkinci bölüm, “Ekonomik Büyüme ve Ekonomik Gelişme” konusuna ayrılmaktadır. Bu bölümde, ilk olarak ekonomik büyümede etkili olan faktörler ekonometrik yöntemler kullanılarak Türkiye üzerinde sınanmaktadır. Bölümde ikinci olarak, “Ekonomik Gelişme” olgusu Türkiye açısından incelenmektedir. Türkiye'nin 2000'li yıllarda gösterdiği göreli gelişme performansı, başta AB olmak üzere çeşitli ülkeler ve ülke grupları ile karşılaştırmalı olarak ortaya konmaya çalışılmaktadır. Üçüncü bölümde, “Sektörel Gelişmeler ve Politikalar” ele alınmaktadır. Bankacılık sektöründeki gelişmeler, enerji, sanayi ve teknoloji politikaları ile özelleştirme uygulamaları, bu bölümün başlıca konuları arasındadır. Dördüncü bölümde, Türkiye'nin dış ticaretindeki gelişmelerin analizi yer almaktadır. Beşinci bölüm, “Kamu Maliyesi ve Kamu Yönetiminde Gelişmeler” başlığını taşımaktadır. Mali saydamlık ve 2000'li yıllarda kamu mali yönetiminde sağlanan gelişmeler, bu bölümün ana konularıdır. Altıncı bölüm ise “Avrupa Birliği, Küreselleşme ve Kriz” konusuna ayrılmıştır. Kitabımız “Prof. Dr. Cihan Dura'nın Eserleri Üzerine Bir Bibliyografya Denemesi” çalışmasıyla tamamlanmaktadır.
Akif Kemal Koç, Alper Uzun, Arman Zafer Yalçın, Aydın Aktay, Ayhan Koçkaya, Aysun Yılmaztürk, Barış Şentuna, Elif Gün, Fahri Çakı, Gökçe Bayrakçeken Tüzel, Hakkı Çetin, Hasan Hüseyin Akkaş, İpek Akpınar, Kaan Kapan, Kumru Türköz, Murat Erdem, Musa Gök, Mustafa Kemal Şan, Mürsel Sabancı, Oğuzhan Özkan, Osman Aydoğan, Osman Tekir, Ömer Faruk Biçen, Ruşen Keleş, Savaş Zafer Şahin, Selver Özözen Kahraman, Sema Çetinkaya, Suat Kolukırık, Şerif Öner, Tuğba Elçin Bozkurt, Yasemin Hayta, Yonca Altındal, Zeynep Ceylan Gezer, Ziynet Bahadır Kalkınma, ulus devletle birlikte önem kazanan ve bugüne kadar etkisi kesintisiz devam eden büyülü bir kavram olarak görülebilir. Tarihsel süreç içinde çeşitli eleştirilere maruz kalsa da Batı’nın entelektüel hokkabazlıkları kimsenin zıddıyla (gerikalmışlık) anılmak istemeyeceği kalkınma kavramını ilave başka kavramlarla daha da karmaşık hâle getirmiştir. Oyun devam etmektedir. Kendi isteği dışında gelişen alternatif yaklaşımlardan ürken Batı, bu ideoloji yüklü kavrama yönelik sorgulayıcı çabaların ürettiği alternatif kavramları kendi söyleminin içinde eriterek etkisizleştirme marifetini de gösterebilmektedir. Bu durum, yaklaşık bir asırdır tüm dünyanın en önemli hedefi hâline gelen kalkınma söyleminin mütemadiyen gözden geçirilmesini ve gerekirse kendi toplumsal çıkarlarımız çerçevesinde yeniden inşa edilmesini zorunlu kılmaktadır. Kuşkusuz amaç, toplum olarak kendimize mazeretler üretmek ya da günah keçileri icat ederek rahatlamak değildir. Aksine amaç, konuyu bütüncül, çok boyutlu, sorgulayıcı ama soğukkanlı bir şekilde tartışmak, düşünsel konfor alanımızın dışına çıkarak uyanık bir zihinle (ferasetle) kalkınma söyleminin ötesine geçmenin yollarını araştırmaktır.
Bu kitap, kalkınmaya “yeni bir bakış” değil “yeniden bir bakış” denemesidir. Her denemenin yenilikle sonuçlanmadığı ama yeniliklerin ancak denemelerle ortaya çıktığı kabulünden yola çıkan kitap, 6 kısım/ana başlık içinde toplam 29 bölümden oluşmaktadır. Türkiye’nin farklı üniversite ve kurumlarında görev alan ve farklı disiplinlere mensup 34 akademisyenin katkılarıyla oluşan kitabın kısa sürede araştırmacılar, eğitimciler ve genel okuyucu kitlesi için temel bir başvuru kaynağı olarak benimseneceği beklenmektedir.
Işın Çelebi 50 Soruda Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri kitabını hazırlarken, 17 temel başlığı uzman arkadaşlarımla incelediğimde bu başlıkların Dünya'nın temel problemleri olduğunu ve gün geçtikçe büyüdüklerini gördüm.
Birleşmiş Milletler’in belirlediği bu 17 başlığın her biri, aynı zamanda globalleşmenin yarattığı derin problemlerdir.
Son zamanlarda yaşanan iklim olayları, karbon salınımın dönüşü olmayan düzeylere ulaşması, sıcaklık seviyesinin değişimi, küresel ısı artışı ve buzulların erimesi konuları, çözüm ve önerileri ile birlikte ele alınmıştır.
Küresel ısınma ve iklim değişiklikleri yeni hastalıklara yol açıyor.
İklim değişikliği ve küresel ısınma sorunu çözülemiyor. Tam tersine gittikçe büyüyor.
Küresel ısınma nedeniyle tarımda üretimin azalması sonucu kişi başına düşen yerel üretim miktarı ve gelir, hızla düşüyor. Bu nedenle büyük göçler, bölgesel savaşlar yaşanıyor.
Sürdürülebilir Kalkınma konusundaki düşünce ve çözüm önerilerimizi, görüşlerinize sunuyoruz.
Beyza Gültekin, Cuma Ercan, Ertuğrul Mıhçıoğlu, Hatice Doğukanlı, İbrahim Halil Ekşi, Levent Şahin, Osman Sesliokuyucu, Yavuz Akçi, Zekayi Kaya Ülkeler, diğer ülkelerle gerek siyasi gerek ticari ve gerekse ekonomik ilişkiler içinde bulunmaktadır. Bu bağlamda dış ticaret, mal ve hizmet ticaretini kapsamaktadır. Daha ucuz, daha hızlı ve daha kaliteli üretimin gerçekleşmesi rekabeti artırmış; yeni üreticilerin, yeni iş alanlarının yaratılmasına imkân vermiş ve bu durum ekonominin küreselleşmesine zemin hazırlamıştır. Küreselleşen ekonomi sayesinde piyasalara, müşterilere ve tedarikçilere ulaşmak daha da kolaylaşmıştır. Tüm bu gelişmeler, dış ticaretin öneminin de artmasına neden olmuştur.
Dış ticaret esnasında bir ürünün nasıl pazarlanabileceğinden başlayıp bu ticaretin muhasebeleştirilmesine kadar yaşanan süreci inceleyen bu çalışma, öğrencilerin ve eğitimcilerin yararlanabileceği teorik bir ders kitabı özelliği taşımasının yanı sıra dış ticareti “meslek” edinmeyi planlayan ya da bu konuda faaliyet gösteren firmaların daha etkin yöntemleri keşfedebilmeleri açısından da faydanabilecekleri pratik bir kaynaktır.
Ali Oğuz Diriöz, Ali Yavuz Akın, Barbaros Güneri, Cem Tepebaşı, Ekrem Ersin Cesur, İsmet Kahraman Arslan, Nurullah Erem, Remzi Bulut Asya Pasifik ülkeleri, Batı Pasifik Okyanusu'na kıyısı bulunan veya yakınını kapsayan bölgenin genel adıdır. Bölge, ana hatlarıyla Doğu Asya, Güney Asya, Güneydoğu Asya ve Okyanusya'nın büyük kısmını içine almaktadır. Bölge ülkeleri; farklı din, kültür, etnik, ekonomik ve siyasi yapı açısından oldukça zengin kimliğe sahiptir. Asya Pasifik söylemi 1980'li yıllardan sonra ticaret, siyaset ve finans ortamlarında sürekli konuşulur hâle gelmiş ve kısa süre içinde popüler olmuştur. Asya Pasifik bölgesini oluşturan ülkelerin ekonomileri birçok farklılıkları barındırmaktadır. Bölge içinde dünya ekonomisine yön veren birçok güçlü ülke yer almaktadır. Çin, Japonya, Güney Kore, Tayvan ve Singapur gibi ülkeler büyüyen ve gelişen piyasalar olarak nitelendirilmektedir.
Asya Pasifik ülkeleri tarafından Asya Pasifik'te kurulan yeni oluşum ve iş birliği örgütleri, yeni dünya ekonomik düzeninin şekillenmesi adına büyük önem taşımaktadır. Dünyanın en büyük ticaret bloğu olarak kabul edilen Bölgesel Kapsamlı Ekonomik Ortaklık Antlaşması, 2020 yılında imzalanmış ve 2022 yılında resmen yürürlüğe girmiştir. RCEP kapsamına giren ülkeler toplam dünya GSYİH'nin ve nüfusunun yaklaşık %30'luk kısmını oluşturmaktadır. Bölgedeki yeni oluşum ve kuruluşlar, dünya ticaret merkezinin Asya Pasifik bölgesine doğru kayma olgusu tezini güçlendirmektedir. Bölgedeki oluşumların ve iş birliği örgütlerinin en önemli özelliği, farklı makroekonomik yapıya sahip tüm ülkeleri ayırt etmeksizin kapsamış olmasıdır.
Asya Pasifik bölge ülkeleri tarafından kurulmuş özellikle ASEAN, APEC ve RCEP gibi geniş çaplı ve güçlü oluşumlar ABD ve gelişmiş Avrupa ülkeleri ekonomilerini etkilemektedir. Son zamanlarda dünyadaki bu tür değişim ve oluşumlar merakla ve kaygıyla izlenmektedir.
Aslan Tolga Öcal, Ayşe Atılgan Sarıdoğan, Ayşe Uyduranoğlu, Billur Engin Balın, Burak Beder, Burcu Yavuz Tiftikçigil, Burcu Yerlikaya, Duygu Erten, Esra Yüksel Acı, Feride Doğaner Gönel, Funda H. Sezgin, Gökçe Tekin Turhan, Gökçen Garipoğlu, H. Dilara Mumcu Akan, Hilal Kuvvetli Yavaş, İrem Berksoy, Kerem Alkin, Mehmet Cevat Yıldırım, Müge Nurgün, Özge Balkız, Rana Atabay Kuşçu, Uygar Dursun Yıldırım, Yaşar Serhat Yaşgül Dünya kaynaklarının tahrip edilmesi ile ortaya çıkan çevresel felaketler, bu kaynakların sınırsız olmadığının anlaşılmasında etkili olmuştur. Yaşanan gelişmeler, kalkınmanın sürdürülebilir kılınması için çevre ve ekonomi dengesini korumak gerektiğini ortaya koymuştur. Yeşil ekonomi, tüm ekonomik faaliyetlerin çevresel amaçlarla yeniden tasarlandığı, sosyal, ekonomik ve çevresel faktörleri bütünleştiren, kapsayıcı ve sürdürülebilir kalkınmanın yeni yol haritasıdır.
Avrupa Komisyonu, 2019 yılında yeşil ekonomik dönüşümü gerçekleştirmek üzere Avrupa Yeşil Mutabakatı'nı küresel kamuoyuna sunmuştur. Ancak Avrupa'nın, Mutabakat'ın öngördüğü dönüşüme, tek başına hareket ederek ulaşması mümkün değildir. Zira iklim değişikliğinin ve biyolojik çeşitlilik kaybının itici güçleri de sonuçları da küreseldir. Türkiye'nin kapsayıcı büyümesi ve sürdürülebilir kalkınması açısından kritik bir belge olan Avrupa Yeşil Mutabakatı, bu nedenle her yönüyle anlaşılması gereken, ülkelerin, birey ve toplulukların katkılarının sürece dâhil edildiği bir yol haritası olmalıdır. Bu kitabın motivasyonunu oluşturan temel düşünce de bu olmuştur.
Kalkınma alanında çalışan bir grup akademisyen ve uzman tarafından yeşil ekonominin çeşitli sektör ve boyutlarının ele alındığı, Türkiye'den ve dünyadan sahaya ilişkin örneklerin verildiği bu çalışma; araştırmacılara, lisans ve lisansüstü öğrencilere, şirket yöneticilerine, sivil toplum örgütlerine ve hükûmet yetkililerine ulaşarak yeşil ekonomi alanına ilişkin önemli bir boşluğu doldurmayı ve kavramın ana akımlaştırılmasına katkı sağlamayı hedeflemektedir.
Fazıl Yozgat Bu çalışmada bilgi ve İslam ekonomisi yoluyla kalkınma, teorik ve pratik bağlamda incelenmiştir. Francis Bacon’ın deyimiyle “Bilgi güçtür”. Her alanda güçlü olmanın yolu bilgiden geçmektedir. Royal Society’nin çalışmaları, Britanya’nın yüzyılın başında dünyada başat güç olmasında önemli etkenlerden biri olmuştur. Académie Française sosyal ve siyasal karışıklıklara rağmen sistemini bozmamış, Fransa’ya ekonomik ve sosyal güç olmada öncülük etmiştir. Alman Bilimler Akademisi, İtalyan Accademia dei Lincei ve İsveç Kraliyet Bilimler Akademisi de ülkelerinde benzer bir rol oynamıştır. Japonya’nın bugünkü hâline gelmesine altyapı hazırlayan en önemli çalışma, Iwakura heyetinin ABD başta olmak üzere seyahat ettiği ülkelerin incelenmesi sonucu hazırladığı altı ciltlik bir rapordur. Bizde Encümen-i Daniş’in 12 yıl süreden sonra nedeni belirsiz bir şekilde dağılması ciddi bir kırılma noktasıdır. Tanzima’tan itibaren Batı’dan etkilenen Jön Türkler gibi akımların bilim ve kalkınmadan öte siyasal söylemlerle değişimi önermeleri, siyasal ve sosyal hayatın olağan akışında tutarlı olmamıştır.
Yine bu çalışmada İslam ekonomisiyle ilgili temel kavramlar analitik bir çerçevede incelenmiştir. Cemil Meriç’in deyimiyle, “Her tarif, bir tahriftir”. Mümkün olduğunca manayı tahrif etmeden İslam ekonomisinin temel kavramları analiz edilmiştir. Çünkü ekonomik hayata ilişkin temel ıstılahlar evrenseldir, bütün Müslümanları ilgilendirmektedir. İslam ülkeleri, doğal zenginliklerine rağmen ekonomik sorunlarına çözüm bulamıyorsa yapısal birtakım eksiklikler var demektir. Bu çerçevede, emeğin verimli kullanımı ve üretime katkısında uluslararası kuruluşların uyguladığı yöntemlerin ülkemizde de tatbik edilmesi noktasında değerlendirmelerde bulunulmuştur. Bu eserle, “müminin yitik malı olan bilgiyi arama” ve “veren elin alan elden üstün olduğu“ düsturu ile “hayırda yarışma” ve “dünyayı mamur kılmak” için İslami düşünsel altın halkaya katkıda bulunmak amaçlanmıştır.
Mansur Demirel, Mehmet Barış Aslan Bitlis ilinin sosyoekonomik kalkınmışlık seviyesinin Türkiye ortalamasının altında kalması, birçok toplumsal ve ekonomik problemin ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Bitlis ilinin sosyoekonomik yapısının mevcut durumunun analiz edilmesi ve sahip olunan potansiyellerinin belirlenmesi ile yatırım alanlarının tespiti ve kalkınmaya yönelik önerilere duyulan ihtiyaç, bu çalışmanın konusunu oluşturmaktadır.
Bu çalışmanın amacı elde edilen veriler ışığında Bitlis ilinin sosyoekonomik yapısını ve gelişmişlik düzeyini incelemek ayrıca mevcut durumda ve ilerleyen zamanlarda karşılaşılabilecek tehditler ve zayıf yönleri minimum düzeylere indirecek, güçlü yönler ile fırsatları ise açığa çıkaracak öneriler sunmaktır. Çalışmanın bir diğer amacı ise Bitlis iline yapılacak yatırımlara ve ekonomi yönetimlerine ışık tutacak kılavuz niteliğinde bir eser oluşturmaktır. Çalışmanın amaçlarına göre ilk olarak bölgesel dengesizlik, bölgesel kalkınma ve bölgesel planlama gibi konular hakkında bilgiler verilmiş ve tarım, hayvancılık, sanayi, ticaret, nüfus, sağlık ile eğitim gibi hususlarda Bitlis, Türkiye ve TRB2 Bölgesi istatistiki verileri elde edilerek karşılaştırılmış ve analiz edilmiştir.
Araştırmada metot olarak SWOT Analizi kullanılmıştır. Bitlis ilinde SWOT Analizi ile yapılan değerlendirmede sosyoekonomik açıdan 15 adet güçlü yön, 12 adet zayıf yön, 12 adet fırsat ve 11 adet tehdit belirlenmiştir.
Yusuf Dinç Büyüme kapitalist model içerisinde hayatın her alanında karşımıza çıkan en temel olgudur. Çünkü arz üzerine kurulu model sürdürülebilirliğini büyümeye endekslemiştir. Sistemin kapitalist kodlarını yaymak ve yaşatmak için toplumlar da büyüme motivasyonu ile üstelik dönemine göre rasyonel veya irrasyonel kodlarla örgütlenir. Fakat kitlelerin ve toplumların peşinden sürüklendikleri bu ideal, ucuz bir kurgu ve yanılsamadır. Çünkü kapitalizm, esirgeme modelidir. Büyüme ancak ve sadece kapitalistin büyümesidir ve nimetleri diğerlerinden esirgenir. Fayda risalesi, fayda teorisini İslam iktisadı perspektifinden somut
(maddi) ve soyut (manevi) yönleriyle yeniden ele almaktadır. Yazar; üretim-tüketim bölünmezliği temelinde, kapitalizmin üretilen gelirin bölüşümü problemine gayret ilkesiyle çözüm teklif etmektedir. Eser, Hâce Yûsuf b. Eyyûb el-Hemedânfnin Rötbetü'l Hayat teorisi üzerine yerleştirdiği tahayyül ite kapitalizmin göz ardı ettiği fayda boyutlarının iktisadi yapısını matematik ilişkileriyle açıklamaktadır. Eserde fayda teorisini besleyen
felsefi arka plan tartışılırken, fıtratın ortak kümesinin detayları incelenmiştir. Aynı zamanda finansal aracılık paradigması sorgulanırken İslam iktisat kurumlarının kolektif rolü üzerine tespitlere yer verilmiştir.
Nigar Çağla Mutlucan The book draws attention to the growing importance of clusters today and examines academic studies on clusters. The purpose of the book is to find out the benefits of clusters, whether they catalyze for local, regional and even national development as claimed in theory, in short, whether they are a panacea. First, a thorough literature review is offered and then successful examples of clusters in the world are examined: the Baden-Württemberg automotive cluster in Germany, the Hollywood film cluster in the USA, the Hamburg aviation cluster in Germany, the automotive cluster in Japan, the Castellon ceramic cluster in Spain, and the Sassuolo ceramic cluster in Italy. Afterward, clusters in Turkey are briefly analyzed. Finally, the author's answer to the question of whether clusters are a panacea is presented and the conditions required for clusters to be successful are discussed.
Abdul Qahar Khatir, Bilal Özden, Caner Özdurak, Gülşah Alcan, Haci Ahmet Karadaş, Lecturer Ayşe Çoban, Murat Yılmaz, Necdet Sezal, Sadife Kınalı This book, titled Contemporary Approaches in the Field of Economics, Finance and Management, consists of the studies presented online at the International Participated Economic Research and Financial Markets Congress (IERFM) held in Konya between 15-17 October 2020 and deemed appropriate to be published after the editorial review.
The book consists of 7 chapters in total and the chapters have been prepared by scholars studying in the fields of economics, finance and management, market professionals and those working in the financial media. The latest developments regarding the subject addressed in each section have been shared, discussed, evaluations have been made to be a source of motivation for new studies. Thus, it was tried to contribute to the literature by filling knowledge gap on the subject.
Similarly, in the future IERFM Congresses, it has been planned that the studies deemed appropriate after the editorial reviews will be published as book chapters. In this book, it is aimed to analyze the current developments in the field of economics, finance and business management in a scientific level. In this context, it is expected that the book will provide added value to the academic studies and people dealing with science.
Ahmet Çetindaş, Cem Angın, Ceyda Tunç Yılancı, Çiğdem Görgün, Esengül Danışan, Faruk Dayı, Figen Tombak, Gizay Daver, İbrahim Doğan, Melike Atay Polat, Osman Gökhan Hatipoğlu, Serdar Sayan, Sevil Zengin, Süleyman Gürbüz, Sümeyra Gazel, Veli Yılancı “…Bu dönemde, işsizlik oranları, tanımlarından dolayı gidişata dair sinyal vermeyen, yol göstermeyen göstergeler durumuna geldi. Pandemiden sonra işsizliğin azaldığı yanılgısına yol açan tanıma göre işsizlik oranı işsiz sayısının iş gücüne oranlanması ile elde ediliyor. Bir kişinin işsiz sayıla­bilmesi için ise ankette sorulan “Hâlen çalışıyor musunuz?” sorusuna "Hayır." demesi yetmiyor. Hayır cevabını verenlerin, “Son dört haftada iş arama kanallarını aktif olarak kullandınız mı?” sorusuna da "Evet." cevabını vermesi gerekiyor… Diğer yandan işten çıkartma yasağı getirildiği için kâğıt üstünde işsiz olarak görünmeyen fakat kazancını kaybedenler hâlâ istihdamda sayıldı. Sonuçta fiilen işsiz olan yüz binlerce kişi ya istihdamda gözüktükleri için ya da iş arama ümitlerini kaybederek iş arama kanallarını kullanmayı bıraktıkları için hem işsizlik hem istihdam oranları bu büyüklükleri ölçemez hâle geldi...”
Bu sözler, TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (TOBB ETÜ), Sosyal Politikalar Uygulama ve Araştırma Merkezi (SPM) Direktörü Prof. Dr. Serdar Sayan ile COVID-19 ve iş gücü piyasaları üzerine gerçekleştirdiğimiz söyleşiden. Hocamızın da söylediği gibi COVID-19 pandemi döneminde ezberlerimiz bozuldu. Bildiğimiz tanımlar ve kalıplar artık bize eski doğrularımızı göstermemeye başladı. Bu kitapla, COVID-19 pandemi süresinde ve sonrasında ekonomik ve sosyal olarak meydana gelen ve gelebilecek muhtemel değişimleri ortaya koymak ve pandeminin getirdiklerini daha iyi anlamak amaçlanmıştır. Yeni gelişen varyantlarla da uzun ve yorucu bir dönemin tüm dünyayı beklediği aşikârdır. Bu yorucu dönemde bize eşlik edecek olan kitabımızı, akademiye katkı sağlaması ve faydalı olması temennisi ile siz değerli okuyucuların beğenisine sunuyoruz.
Abdullah Altun, Adnan Erdal, Ahmet Uçar, Ali Çımat, Ali Rıza Gökbunar, Aslıhan Tüğen, Atakan Gerger, Ayhan Yatbaz, Bekir Pakdemirli, Berçim Berberoğlu, Berrin Güzel, Bülent Ergönül, C. Yenal Kesbiç, Ceren İşçi, Deniz Şimşek, Ebru Sürücü Balcı, Enis Yakut, Ferit Çağdaş Şahan, Füsun Küçükbay, Gökçay Balcı, Güneş Çetin Gerger, Hakan Boran, Hale Aksoy, Halit Yanıkkaya, Hatice Yurtsever, İsmail Metin, Kamil Topal, Mehmet Dikkaya, Mustafa Yıldıran, Nur Betül Gündüz, Onur Ertürk, Ökkeş Çelen, Ramazan Gökbunar, Rasim Akpınar, Shamsi Rzali, Tarık Duran, Tuna Can Güleç, Turan Gündüz, Uluç Çağatay, Umut Burak Geyikçi, Ümit Aksoy, Volkan Altıntaş, Yaşar Uysal Yeni tip koronavirüs (COVID-19) salgınının, bilim ve teknolojinin baş döndürücü bir hızla geliştiği bir dönemde ortaya çıkması, bu tip salgınların bilim ve teknolojinin bugüne kıyasla çok geride olduğu dönemlere ait bir hatıra olmadığını tüm insanlığa hatırlatmış, toplumlar üzerinde derin etkiler ve ağır maliyetler oluşturmuştur. Salgına karşı hazırlıksız olmanın belirsizliği beslediği bu süreçte, küresel sistemin direncinin ne kadar kırılgan olduğu da bu vesileyle anlaşılmıştır.
Küresel ve ulusal ölçekte etkileri artarak devam eden COVID-19 salgınının neden olduğu ekonomik ve sosyal dönüşümün bilimsel bir zeminde analiz edilmesi, bu çalışmanın gerekçesini oluşturmaktadır. Farklı üniversitelerden değerli akademisyenlerin ve her biri konusunda uzman yazarların katılımı ile hazırlanan bu kitap, bilinmezliğin arttığı, öngörülebilirliğin ise azaldığı pandemi sürecinde küresel salgını çok boyutlu olarak ele almak amacıyla kaleme alınmıştır.
Mustafa Özçağ, Onur Akkaya, Yunus Açcı, Ferhat Şirin Sökmen, Ali Şen, İbrahim Halil Ekşi, Mehmet Şentürk, Nilgün Acar Balaylar, Selim Kayhan, Yaşar Uysal, Zeynep Erbükücü “COVID-19 Pandemisi ve Türkiye Ekonomisi Üzerindeki Etkileri” adlı kitabımızda Türkiye'de Mart 2020 tarihinde ilk resmi vakanın görülmesi sonrası yaşanan ekonomik değişimlerin neler olduğunun analizi hedeflenmiştir. Çalışmada COVID-19 pandemisi ve Türkiye Ekonomisi alanında uzman yazarlar tarafından sekiz farklı bölüm olarak ele alınmıştır. Bölümler içinde hem reel ekonomik faaliyetler hemde finansal piyasalar alanlarında analizler bulunmaktadır.Tüm bu faaliyetlerde yaşanan değişimlerin ülke refahına olan etkileri detaylı analiz edilirken soruna ilişkin politika önerileride bulunmaktadır. En büyük beklentimiz konuya ilgi duyan okurlara genel resmi gösterebilmek ve faydalı olmaktır.
Abdullah Özdemir, Armağan Aydın, Aslı Yenipazarlı, Aziz Bostan, Begüm Didar Mutioğlu, Ece Aksu Armağan, Elvan Çokişler, Funda Çondur, Funda Kıran, Gönül Tezcan, Halil Mutioğlu, Hatice Erol, Kerim Eser Afşar, M. Metin Dam, Mehmet Özyiğit, Mümin Eser, Özlem Çetinkaya Bozkurt, Tuncay Ercan Sepetcioğlu, Mustafa Doğaner, Zahide Melis Özün Çöllüoğlu Sizler bu kitabı okumaya başladığınızda dünyanın birçok yerinde binlerce insan Covid-19 virüsü nedeniyle hâlen hayatını kaybediyor olacak. Covid-19, bazıları için sıradan bir virüs bazıları için ise ölümü beraberinde getiren bir salgın anlamına gelmekte. Adına ne dersek diyelim insanlık, tarihsel sürece etki edecek biçimde ortaya çıkan bu virüsle 2020 yılında çetin bir savaşa girdi. Görülen o ki bu savaş bundan sonraki yıllarda da devam edecek. Sağlığımıza dikkat ederken, "Evde kal; evde hayat var." derken, beynimizi kemiren bir düşünce de virüsün bu çetin savaş sürecinde hayatın diğer alanlarında neleri değiştirdiği ve değiştireceği düşüncesiydi. Zamanın değerini bu süreçte hayatta kalan ve yapacak işi olan bilir, diyerek bu kitabı yazma fikri ortaya çıktı. Temel olarak şu sorulara yanıt bulmaya çalıştık:
• Salgınlar, tarihsel süreçte nasıl ve nerelerde ortaya çıktı?
• Toplum üzerinde ne gibi değişikliğe neden olacak?
• Acaba uluslararası ilişkilerimizi nasıl etkileyecek?
• Ekonomi politikaları nasıl değişiklik gösterecek?
• Virüsün özellikle sağlık, tarım, turizm, işgücü, finansal piyasalar, dış ticaret, enerji, işletme yönetimi, pazarlama ve girişimcilik üzerinde etkileri nasıl ortaya çıkacak?
Tüm bu konuları ayrı ayrı ele alan çalışmaları “Covid-19 Pandemi Sürecinin Sosyo-Ekonomik ve Politik Etkileri” adı altında bir araya getirdik ve siz değerli okuyucularımızın beğenisine sunuyoruz. Kitabın, akademiye ve insanlığa katkı sağlaması ve faydalı olması dileğimizle...
Adile Tümer, Ayşe Yıldız Özsalmanlı, Aytaç Pekmezci, Büşra Doğan, Büşra Halis Öztürk, Caner Akbaba, Cem Dişbudak, Çağlar Özbek, Damla Yelek, Doğan Bıçkı, Duygu Duman, Emine Yılmaz, Erdoğan Gavcar, Filiz Daşkıran, Filiz Karadağ, Füsun Özerdem, Gaye Gökalp Yılmaz, Gonca Akgün Güngör, Gözde Aygün, Gözde Müşerref Gezgüç, Hatice Hicret Özkoç, Hilmi Etci, İbrahim Yıldırımçakar, Kaan Yiğenoğlu, Kurtuluş Bozkurt, Kübra Uysal, Media Subaşı Baybuğa, Mehmet Avcı, Menevşe Yıldırım, Merve Çelik Gönültaş, Nur Çelik İlal, Nursen Vatansever Deviren, Nusret Kara, Özcan Aygün, Ramazan Taşcı, Reyhan Arslan Ayazlar, Serap Özen, Sidar Atalay Şimşek, Şenay Akgün, Tarık Duran, Yusuf Tepeli, Zafer Kanberoğlu 2019 yılının Aralık ayında Çin Halk Cumhuriyeti'nde Covid-19 adlı yeni tip koronavirüs hastalığı ortaya çıkmış ve bu virüsün tüm ülkelere hızlı bir şekilde yayılması nedeniyle Dünya Sağlık Örgütü (WHO), 2020 yılının Mart ayında pandemi ilan etmiştir. Bu kitap, hâlâ tüm dünyayı birçok boyutuyla etkilemeye devam eden Covid-19 Pandemisi'nin etkilerini interdisipliner bakış açısıyla irdelemek ve bu alanda çalışma yapacak akademisyen ve araştırmacılar için kaynak niteliği taşıyacak bir başucu eseri ortaya çıkarmak üzere hazırlanmıştır.
Covid-19 Pandemisine Disiplinlerarası Bakış adlı kitap çalışmamız, Covid-19 Pandemisi'nin ekonomik, sosyal ve siyasal etkilerini disiplinlerarası bir yaklaşım çerçevesinde literatüre katkı sağlamak amacıyla incelemeyi ve söz konusu salgının etkilerini azaltmaya yönelik çözüm önerileri geliştirmeyi hedeflemektedir. Kitabımız, pandeminin etkilerini birçok boyutuyla ve güncel veriler yardımıyla ele almaktadır. Bölümler, konusunda uzman akademisyenler tarafından hazırlanmış olup her bölüm, hakem değerlendirme sürecinden geçirilmiştir. Kitabımızın; akademisyenlere, sivil toplum kuruluşlarına, öğrencilere ve konuya ilgi duyan herkese faydalı olmasını temenni ederiz.
A. Kutalmış Yalçın, Arif Bağbaşlıoğlu, Ayfer Gedikli, Ayhan Nuri Yılmaz, Betül Tekinsoy, Deniz Aytaç, Durmuş Çağrı Yıldırım, Fatih Erarslan, Ferid Önder, Gökmen Kılıçoğlu, Güven Murat, Hande Çalışkan Terzioğlu, Hasan Umutlu, Hüseyin Ağır, İdris Demir, İsmail Özer, İsmet Türkmen, M. Rıza Derindağ, Mehmet Yüce, Meltem Uçgunoğlu Erarslan, Nevin Özer, Nuri Uslu, Özer Özçelik, Özlem Durgun, Rıdvan Karacan, Seda Yıldırım, Serap Çakır Çömlekçi, Serhat Bekar, Serkan Kekevi, Seyfettin Erdoğan, Zehra Namlı Cumhuriyetimizin yüzüncü yılını kutladığımız 2023 yılında Türkiye'nin yüz yıllık yakın dönem tarihine ışık tutmanın bu topraklarda yetişmiş bilim insanları olarak bir vefa borcu olduğu düşüncesinden hareketle Cumhuriyet’in Yüzüncü Yılında Türkiye'nin Ekonomik, Sosyal ve Siyasi Yapısı Üzerine İncelemeler isimli kitabımızı kaleme almaya karar verdik. Ülkemizin güzide üniversitelerinde farklı disiplinlerde ilmî çalışmalarını sürdüren çok sayıda bilim insanının katkıları ile hayat bulan bu değerli eserde, Türkiye'nin yüz yıllık ekonomik, sosyal ve siyasi serencamı interdisipliner bir bakış açısı ile ele alınmaya çalışılmıştır. Bu çerçevede yüz yıllık tarihimizde uygulanan para ve maliye politikaları, dış ticaret, istihdam, savunma sanayisi, tarım, turizm ve kentleşme politikaları yanında yoksulluk ve eğitim politikaları gibi sosyal politikalarının derinlemesine analiz edilmiştir. Ayrıca Türkiye'nin kuruluşundan bu yana yaşanan siyasi olaylar ve bunların ülkenin ekonomik ve sosyal hayatına yansımaları da ayrıntılı olarak incelenmiştir. Literatüre önemli bir katkı yapacağını ümit ettiğimiz bu değerli eserin okuyuculara da bilgi aktarımı yanında farklı bir bakış açısı da katacağını ümit ediyoruz.
Ahmet Şahin, Dilek Atılgan, Elvan Küpeli, Erkan Aktaş, Eser Yeşildağ, Halime Özal, Haris Akarsu, Kemal Vatansever, Mehmet Yılmaz, Muhammet Emin Soydaş, Muhammet Ensar Yeşilyurt, Nurgül Evcim, Süha Çelikkaya, Zuhal Ergen Kurtuluş Savaşı'nı zaferle henüz bitirmiş bir ulus için Cumhuriyet'in kuruluşundan 8 ay önce iktisadi bağımsızlığın da kazanılması adına bir strateji belirleme ve ulusal uzlaşma toplantısı niteliğinde gerçekleştirilen İzmir İktisat Kongresi (17 Şubat- 4 Mart 1923)'nin açılış konuşmasında Mustafa Kemal Atatürk, “Siyasî, askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar, iktisadi zaferler ile taçlandırılamazlarsa meydana gelen zaferler devamlı olamaz, az zamanda söner… İşte bu memleketi böyle bayındır haline, cennet haline getirecek olan, ekonomik nedenler ve ekonomik faaliyetlerdir” diyerek ülkenin iktisadi bağımsızlığının ve iktisadi gelişiminin önemine vurgu yapmıştır.

Bu doğrultuda kaleme alınan “Cumhuriyetin 100. Yılında İllerin İktisadi Gelişimi: 100. Yıldan Yüzyıllara” başlıklı ve her biri farklı bir bölgeyi konu alan yedi farklı kitaptan oluşan bu temel eserde Cumhuriyetimizin 100 yıllık iktisadi tarihinin gelişme seyri iller bazında incelenmektedir. Eser, T.C. Pamukkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nin farklı bölümlerinde görev yapan gönüllü akademisyenlerin editörlüğünde ve farklı üniversitelerde görev yapan öğretim üyeleri ve öğrencilerinin emeğinin bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Kitapta yer alan bölümler, Ulu Önder Atatürk'ün İzmir İktisat Kongresi'nde vurguladığı şekilde toplumu oluşturan temel iktisadi bileşenleri ifade eden göstergeler ile günümüzdeki Güçlü ve Zayıf Yönler, Fırsatlar ve Tehditler başlıklarından oluşturulmaya çalışılmıştır. Çalışmanın bu alandaki yazın açısından bir ilk olacağı ve gelecek 100 yıllarda yeni nesillere bir referans kaynak olacağı düşünülmektedir.
Abdülmecit Yıldırım, Ayşe Esra Peker, Bilal Akkaynak, Cevat Gerni, Deniz Özyakışır, Doğan Barak, Erdal Berk, Halim Tatlı, Mehmet Sinay, Mehmet Turan Dal, Mustafa Ercan Kılıç, Müge Manga, Müslüm Gümüş, Necip Dündar, Ömer Selçuk Emsen, Ömür Öztürk, Sebahattin Koç, Serkan Durmaz, Şekip Yazgan, Tahsin Avcı, Y. Murat Kızılkaya Kurtuluş Savaşı'nı zaferle henüz bitirmiş bir ulus için Cumhuriyet'in kuruluşundan 8 ay önce iktisadi bağımsızlığın da kazanılması adına bir strateji belirleme ve ulusal uzlaşma toplantısı niteliğinde gerçekleştirilen İzmir İktisat Kongresi (17 Şubat- 4 Mart 1923)'nin açılış konuşmasında Mustafa Kemal Atatürk, “Siyasî, askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar, iktisadi zaferler ile taçlandırılamazlarsa meydana gelen zaferler devamlı olamaz, az zamanda söner… İşte bu memleketi böyle bayındır haline, cennet haline getirecek olan, ekonomik nedenler ve ekonomik faaliyetlerdir” diyerek ülkenin iktisadi bağımsızlığının ve iktisadi gelişiminin önemine vurgu yapmıştır.

Bu doğrultuda kaleme alınan “Cumhuriyetin 100. Yılında İllerin İktisadi Gelişimi: 100. Yıldan Yüzyıllara” başlıklı ve her biri farklı bir bölgeyi konu alan yedi farklı kitaptan oluşan bu temel eserde Cumhuriyetimizin 100 yıllık iktisadi tarihinin gelişme seyri iller bazında incelenmektedir. Eser, T.C. Pamukkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nin farklı bölümlerinde görev yapan gönüllü akademisyenlerin editörlüğünde ve farklı üniversitelerde görev yapan öğretim üyeleri ve öğrencilerinin emeğinin bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Kitapta yer alan bölümler, Ulu Önder Atatürk'ün İzmir İktisat Kongresi'nde vurguladığı şekilde toplumu oluşturan temel iktisadi bileşenleri ifade eden göstergeler ile günümüzdeki Güçlü ve Zayıf Yönler, Fırsatlar ve Tehditler başlıklarından oluşturulmaya çalışılmıştır. Çalışmanın bu alandaki yazın açısından bir ilk olacağı ve gelecek 100 yıllarda yeni nesillere bir referans kaynak olacağı düşünülmektedir.
Abdullah Özdemir, Emine Tuğbanur Ciğeroğlu, Emre Demir, Ferhan Sayın, Filiz Akbaş Yeşilyurt, Gökhan Demirtaş, Gökhan Özkubat, Hatice Erol, İlayda Erturun, Metin Tetik, Ozan Bahar, Ramazan Kılıç, Sevgi Sülükçüler, Sibel Selim, Utku Utkulu Kurtuluş Savaşı'nı zaferle henüz bitirmiş bir ulus için Cumhuriyet'in kuruluşundan 8 ay önce iktisadi bağımsızlığın da kazanılması adına bir strateji belirleme ve ulusal uzlaşma toplantısı niteliğinde gerçekleştirilen İzmir İktisat Kongresi (17 Şubat- 4 Mart 1923)'nin açılış konuşmasında Mustafa Kemal Atatürk, “Siyasî, askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar, iktisadi zaferler ile taçlandırılamazlarsa meydana gelen zaferler devamlı olamaz, az zamanda söner… İşte bu memleketi böyle bayındır haline, cennet haline getirecek olan, ekonomik nedenler ve ekonomik faaliyetlerdir” diyerek ülkenin iktisadi bağımsızlığının ve iktisadi gelişiminin önemine vurgu yapmıştır.

Bu doğrultuda kaleme alınan “Cumhuriyetin 100. Yılında İllerin İktisadi Gelişimi: 100. Yıldan Yüzyıllara” başlıklı ve her biri farklı bir bölgeyi konu alan yedi farklı kitaptan oluşan bu temel eserde Cumhuriyetimizin 100 yıllık iktisadi tarihinin gelişme seyri iller bazında incelenmektedir. Eser, T.C. Pamukkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nin farklı bölümlerinde görev yapan gönüllü akademisyenlerin editörlüğünde ve farklı üniversitelerde görev yapan öğretim üyeleri ve öğrencilerinin emeğinin bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Kitapta yer alan bölümler, Ulu Önder Atatürk'ün İzmir İktisat Kongresi'nde vurguladığı şekilde toplumu oluşturan temel iktisadi bileşenleri ifade eden göstergeler ile günümüzdeki Güçlü ve Zayıf Yönler, Fırsatlar ve Tehditler başlıklarından oluşturulmaya çalışılmıştır. Çalışmanın bu alandaki yazın açısından bir ilk olacağı ve gelecek 100 yıllarda yeni nesillere bir referans kaynak olacağı düşünülmektedir.
Abdulgafur Çelik, Burak Çamurdan, Ferhat Apaydın, Hamza Şimşek, Hatice Aztimur, Havva Yağcı, İbrahim Hüseyni, İsmail İşler, Mehmet Özgün, Mehmet Songur, Mehmet Utku, Murat Pıçak Kurtuluş Savaşı'nı zaferle henüz bitirmiş bir ulus için Cumhuriyet'in kuruluşundan 8 ay önce iktisadi bağımsızlığın da kazanılması adına bir strateji belirleme ve ulusal uzlaşma toplantısı niteliğinde gerçekleştirilen İzmir İktisat Kongresi (17 Şubat- 4 Mart 1923)'nin açılış konuşmasında Mustafa Kemal Atatürk, “Siyasî, askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar, iktisadi zaferler ile taçlandırılamazlarsa meydana gelen zaferler devamlı olamaz, az zamanda söner… İşte bu memleketi böyle bayındır haline, cennet haline getirecek olan, ekonomik nedenler ve ekonomik faaliyetlerdir” diyerek ülkenin iktisadi bağımsızlığının ve iktisadi gelişiminin önemine vurgu yapmıştır.

Bu doğrultuda kaleme alınan “Cumhuriyetin 100. Yılında İllerin İktisadi Gelişimi: 100. Yıldan Yüzyıllara” başlıklı ve her biri farklı bir bölgeyi konu alan yedi farklı kitaptan oluşan bu temel eserde Cumhuriyetimizin 100 yıllık iktisadi tarihinin gelişme seyri iller bazında incelenmektedir. Eser, T.C. Pamukkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nin farklı bölümlerinde görev yapan gönüllü akademisyenlerin editörlüğünde ve farklı üniversitelerde görev yapan öğretim üyeleri ve öğrencilerinin emeğinin bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Kitapta yer alan bölümler, Ulu Önder Atatürk'ün İzmir İktisat Kongresi'nde vurguladığı şekilde toplumu oluşturan temel iktisadi bileşenleri ifade eden göstergeler ile günümüzdeki Güçlü ve Zayıf Yönler, Fırsatlar ve Tehditler başlıklarından oluşturulmaya çalışılmıştır. Çalışmanın bu alandaki yazın açısından bir ilk olacağı ve gelecek 100 yıllarda yeni nesillere bir referans kaynak olacağı düşünülmektedir.
Cihan Güneş, Ebubekir Karaçayır, Eren Ergen, Hamid Yeşilyayla, Harun Yakışık, Mahmure Eşgünoğlu Bulmuş, Mert Akyüz, Muhammed Samancı, Mustafa Emir Yücel, Müzeyyen Özhavzalı, Özlem Bapbacı, Selçuk Gemicioğlu, Serkan Durmaz, Tahsin Avcı, Veysel Karagöl Kurtuluş Savaşı'nı zaferle henüz bitirmiş bir ulus için Cumhuriyet'in kuruluşundan 8 ay önce iktisadi bağımsızlığın da kazanılması adına bir strateji belirleme ve ulusal uzlaşma toplantısı niteliğinde gerçekleştirilen İzmir İktisat Kongresi (17 Şubat- 4 Mart 1923)'nin açılış konuşmasında Mustafa Kemal Atatürk, “Siyasî, askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar, iktisadi zaferler ile taçlandırılamazlarsa meydana gelen zaferler devamlı olamaz, az zamanda söner… İşte bu memleketi böyle bayındır haline, cennet haline getirecek olan, ekonomik nedenler ve ekonomik faaliyetlerdir” diyerek ülkenin iktisadi bağımsızlığının ve iktisadi gelişiminin önemine vurgu yapmıştır.

Bu doğrultuda kaleme alınan “Cumhuriyetin 100. Yılında İllerin İktisadi Gelişimi: 100. Yıldan Yüzyıllara” başlıklı ve her biri farklı bir bölgeyi konu alan yedi farklı kitaptan oluşan bu temel eserde Cumhuriyetimizin 100 yıllık iktisadi tarihinin gelişme seyri iller bazında incelenmektedir. Eser, T.C. Pamukkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nin farklı bölümlerinde görev yapan gönüllü akademisyenlerin editörlüğünde ve farklı üniversitelerde görev yapan öğretim üyeleri ve öğrencilerinin emeğinin bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Kitapta yer alan bölümler, Ulu Önder Atatürk'ün İzmir İktisat Kongresi'nde vurguladığı şekilde toplumu oluşturan temel iktisadi bileşenleri ifade eden göstergeler ile günümüzdeki Güçlü ve Zayıf Yönler, Fırsatlar ve Tehditler başlıklarından oluşturulmaya çalışılmıştır. Çalışmanın bu alandaki yazın açısından bir ilk olacağı ve gelecek 100 yıllarda yeni nesillere bir referans kaynak olacağı düşünülmektedir.
Ali Rauf Karataş, Ali Rıza Sandalcılar, Aytekin Güven, Barış Yıldız, Bora Alkan, Burak Doğangün, Büşra Yıldız, Cem Koçak, Ertuğrul Yıldırım, Fatih Kaya, Fatih Konur, Gizem Akbulut Yıldız, H. Işıl Alkan, Hüseyin Coşkun, İlyas Kays İmamoğlu, Kenan Çelik, Mehmet Akif Peçe, Mehmet Durkaya, Mehmet Nar, Mehmet Öz, Menekşe Şahin, Muhammed Emin Karaarslan, Mustafa Yapar, Nazım Kuruca, Onur Şimşek, Said Ceyhan, Serap Barış, Serkan Dilek, Seyit Köse, Sultan Salur Küçük, Taha Bahadır Saraç, Tunahan Hacıimamoğlu, Yasemin Bozkurt Özyalçın, Yılmaz Toktaş Kurtuluş Savaşı'nı zaferle henüz bitirmiş bir ulus için Cumhuriyet'in kuruluşundan 8 ay önce iktisadi bağımsızlığın da kazanılması adına bir strateji belirleme ve ulusal uzlaşma toplantısı niteliğinde gerçekleştirilen İzmir İktisat Kongresi (17 Şubat- 4 Mart 1923)'nin açılış konuşmasında Mustafa Kemal Atatürk, “Siyasî, askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar, iktisadi zaferler ile taçlandırılamazlarsa meydana gelen zaferler devamlı olamaz, az zamanda söner… İşte bu memleketi böyle bayındır haline, cennet haline getirecek olan, ekonomik nedenler ve ekonomik faaliyetlerdir” diyerek ülkenin iktisadi bağımsızlığının ve iktisadi gelişiminin önemine vurgu yapmıştır.

Bu doğrultuda kaleme alınan “Cumhuriyetin 100. Yılında İllerin İktisadi Gelişimi: 100. Yıldan Yüzyıllara” başlıklı ve her biri farklı bir bölgeyi konu alan yedi farklı kitaptan oluşan bu temel eserde Cumhuriyetimizin 100 yıllık iktisadi tarihinin gelişme seyri iller bazında incelenmektedir. Eser, T.C. Pamukkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nin farklı bölümlerinde görev yapan gönüllü akademisyenlerin editörlüğünde ve farklı üniversitelerde görev yapan öğretim üyeleri ve öğrencilerinin emeğinin bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Kitapta yer alan bölümler, Ulu Önder Atatürk'ün İzmir İktisat Kongresi'nde vurguladığı şekilde toplumu oluşturan temel iktisadi bileşenleri ifade eden göstergeler ile günümüzdeki Güçlü ve Zayıf Yönler, Fırsatlar ve Tehditler başlıklarından oluşturulmaya çalışılmıştır. Çalışmanın bu alandaki yazın açısından bir ilk olacağı ve gelecek 100 yıllarda yeni nesillere bir referans kaynak olacağı düşünülmektedir.
Abdullah Tirgil, Adjera Alitoska Kazaz, Ahmet Atakişi, Davut Kazaz, Elif Yüksel Oktay, Emre Akusta, Feyza Turgay, Gülbin Erdem-Karahanoğlu, Hakan Yavuz, Hasan Azazi, Murat Ozan Başkol, Musa Bayır, Mustafa Çağlar Özdemir, Nihal Gabaçlı, Özcan Karahan, Raif Cergibozan, Rasim Yılmaz, Suat Uğur, Şeniz Özhan, Yasin Acar, Yusuf Alper Kurtuluş Savaşı'nı zaferle henüz bitirmiş bir ulus için Cumhuriyet'in kuruluşundan 8 ay önce iktisadi bağımsızlığın da kazanılması adına bir strateji belirleme ve ulusal uzlaşma toplantısı niteliğinde gerçekleştirilen İzmir İktisat Kongresi (17 Şubat- 4 Mart 1923)'nin açılış konuşmasında Mustafa Kemal Atatürk, “Siyasî, askerî zaferler ne kadar büyük olursa olsunlar, iktisadi zaferler ile taçlandırılamazlarsa meydana gelen zaferler devamlı olamaz, az zamanda söner… İşte bu memleketi böyle bayındır haline, cennet haline getirecek olan, ekonomik nedenler ve ekonomik faaliyetlerdir” diyerek ülkenin iktisadi bağımsızlığının ve iktisadi gelişiminin önemine vurgu yapmıştır.

Bu doğrultuda kaleme alınan “Cumhuriyetin 100. Yılında İllerin İktisadi Gelişimi: 100. Yıldan Yüzyıllara” başlıklı ve her biri farklı bir bölgeyi konu alan yedi farklı kitaptan oluşan bu temel eserde Cumhuriyetimizin 100 yıllık iktisadi tarihinin gelişme seyri iller bazında incelenmektedir. Eser, T.C. Pamukkale Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi'nin farklı bölümlerinde görev yapan gönüllü akademisyenlerin editörlüğünde ve farklı üniversitelerde görev yapan öğretim üyeleri ve öğrencilerinin emeğinin bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır. Kitapta yer alan bölümler, Ulu Önder Atatürk'ün İzmir İktisat Kongresi'nde vurguladığı şekilde toplumu oluşturan temel iktisadi bileşenleri ifade eden göstergeler ile günümüzdeki Güçlü ve Zayıf Yönler, Fırsatlar ve Tehditler başlıklarından oluşturulmaya çalışılmıştır. Çalışmanın bu alandaki yazın açısından bir ilk olacağı ve gelecek 100 yıllarda yeni nesillere bir referans kaynak olacağı düşünülmektedir.
Abdulbaki Pınar, Ahmet Şahbaz, Ali Gökhan Gölçek, Bilal Özel, Gülferah Ertürkmen, Gülnur Uçar, Hazan Azazi, Hilal Paksoy, Hüseyin Çelik, Hüseyin Yılmaz, Melike Buse Akcan, Mustafa Yılmaz, Müşerref Arık, Selim Kayhan, Serdar Dugan, Ş. Muksit Kaya, Uğur Çiçek, Uğur Erdoğan 26 Ağustos 1922 tarihinde başlayan büyük taarruz sonucu 9 Eylül 1922 yılında İzmir'e giren Türk Ordusu, vatanı düşman işgalinden kesin olarak kurtarmıştır. Kazanılan bu askerî zaferin ardından yalnızca beş ay sekiz gün sonra 17 Şubat 1923 gününde Türkiye İktisat Kongresi İzmir'de düzenlenmiştir. Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye İktisat Kongresinde yaptığı konuşmada “Siyasi ve askerî muzafferiyetler ne kadar büyük olursa olsun, iktisadi zaferle tetvic edilemezse semere, netice paydar olamaz.” ifadesi ile ekonomik bağımsızlık yolunda sağlam bir iktisadi düzenin önemini açık bir şekilde vurgulamıştır. Türkiye İktisat Kongresinin düzenlenmesinden günümüze yüz yılı geçen süre içerisinde Türkiye Cumhuriyeti şüphesiz ki ekonomi alanında dikkate değer bir gelişme göstermiştir. Bu kitap, kıymetli akademisyen ve araştırmacılar tarafından Türkiye'nin ekonomik büyümesi alanında farklı konularda yazılmış on iki çalışmadan müteşekkildir. Kitabın, Türkiye ekonomik büyümesi alanında araştırma yapanlara ve tüm okuyuculara katkı yapması dileğiyle...
Burcu Güvenek, Doğan Uysal, Erdem Ateş, Ezgi Mert, Fatma Ünlü, Gazi Polat, Gülbahar Kabaloğlu, Haldun Soydal, Hayriye Sağır, Mahmut Sami Duran, Mustafa Serdar Acar, Mücahide Küçüksucu, Pınar Yardımcı, Sevilay Konya, Sevim Dilekoğlu Çalca, Sumru Bakan, Şerife Gamze Albayrak, Zeynep Karaçor Çevre ekonomisi, makroekonomik sitem ile çevre arasındaki ilişkileri inceleyen iktisat biliminin alt dalıdır. Kirlilik sorunları, ekosistem hizmetlerinin ve biyolojik çeşitliliğin kaybı, atık yönetimi, ormansızlaşma, kentsel yayılma, genel olarak kaynakların tükenmesi ve özel olarak enerji kullanımını çevre ekonomisinin konuları olarak ifade etmek mümkündür. Ekonominin alt dalı olarak ifade ettiğimiz çevre ekonomisi, çevresel sorunlar ve doğal kaynakları analizlerine konu etmektedir. Bu kitapta, çevre ekonomisinin teorik ve kavramsal temelleri hakkında bilgi verilerek çevre ekonomisi ile ilgili güncel araştırmalar ele alınmakta ve çevre ekonomisine yönelik politikalar incelenmektedir. Çevre ekonomisinin her bir boyutunun ayrıntılı bir şekilde incelenmesi, sürdürülebilir kalkınma için büyük önem arz etmektedir. Bu bağlamda çevre ekonomisi alanında son yıllarda artan araştırmalar ile birlikte ulusal literatürde eksikliği hissedilen bir edit kitap boşluğunun doldurulmasının hedeflendiği eserimizde, konu akışına göre sıralanmış ve alanında uzman akademisyenler tarafından kaleme alınan on bir bölüm bulunmaktadır. Kitap; lisans ve lisansüstü öğrencilerinin yanı sıra disiplinler arası bir yaklaşım olan çevre ekonomisi konusuna ilgi duyan bütün okuyucu ve araştırmalar için de yararlı bir referans kaynaktır.
Yunus Kutval, Özgür Kanbir İslam iktisadının temel kurum ve meselelerinin ele alındığı kitaplardan oluşan Cep Kitapları dizisinin yedinci kitabı olan bu eserde, çevre ve ekoloji konusu teorik bir derinlikten ziyade her seviyeden insanın kolaylıkla anlayacağı bir içerikte anlatılmaya çalışılmıştır. Günümüzde kapitalizm, büyük ölçüde ahlaki değerlerden soyutlanmıştır. Bunun zararlarını insanlık, küresel ısınma ve çevre felaketleri olarak görmektedir. İslam dininin esasları çerçevesinde şekillenen İslam iktisadı ise insanı ve tabiatı sömürme temelli bu yozlaşmış üretim ilişkilerine alternatif olarak yükselmektedir. İslam dinine göre Allah'ın yeryüzündeki halifesi insandır. İslâmî prensipler çerçevesinde şekillenen İslam iktisadının tanımladığı insan modeline göre tabiat, yaratıcının bir emaneti olarak görülmeli, canlı-cansız tüm varlığa saygı duyulmalı ve üretim-tüketim odaklı değil de etik değerler taşıyan iktisadi faaliyetler yürütülmelidir. Kitap bu anlamda ekoloji ve çevre konusuna İslam iktisadı perspektifi ile yaklaşmakta ve konuya dair çözüm önerileri sunmaktadır.
Abdulgazi Yıkıcı, Aslı Bek, Berivan Özay Acar, Enes Yalçın, Fergül Özgün, Hande Saraçoğlu, İbrahim Aytekin, İbrahim Eseroğlu, İhsan Oluç, Kader Aksoy, Kenan Koç, Öznur Doğan, Perihan Dutlu Erten, Selçuk Efe Küçükkambak, Selvi Vural, Volkan Turan Yaşanabilir çevre, bütün dünyayı ilgilendiren küresel bir konudur. Ülkelerin kalkınma arzusu, sanayileşme ve kentleşmenin durdurulamaz bir hızla ilerlemesi, nüfusun giderek artışı, çeşitli çevre sorunlarını beraberinde getirmiştir. Ekonomik gelişmişlik ve ilerleme için gerçekleştirilen faaliyetler, çevre sorunlarına neden olurken bu durum aynı zamanda ekonomik bir külfet olarak geri dönmektedir. Dolayısıyla çevre konusu son derece karmaşık bileşenleri bünyesinde barındırmaktadır. Bu nedenledir ki çevre ve ekonomisine yönelik etki ve sonuçlar, ulusüstü kuruluşların, devletlerin ve yerel yönetimlerin etkin ve yerinde politikalar geliştirip uygulamasını zorunlu kılmaktadır.
Söz konusu politikaların geliştirilmesine akademik bir bakış açısıyla rasyonel tespitlerde bulunmak, bilimsel metot ve öneriler geliştirmek oldukça önemlidir. Bu kitap, çevre ve ekonomisine yönelik politika, yönetim ve uygulamaların yanı sıra konuya ilişkin sorunlara yönelik çözüm önerilerini de içermektedir.
Peter Diamond - Hannu Vartiainen Editörlüğünü Nobel ekonomi ödüllü iktisatçı Peter Diamond’ın Hannu Vartiailen ile yaptığı davranışsal iktisat alanında temel yapı taşı olan bu kitabın Türkçeye çevrilmesiyle birlikte Türkçe davranışsal iktisat literatürüne önemli bir katkı sağlanmıştır. Davranışsal iktisat alanında uzmanların araştırmaları sonucunda oluşturulmuş bu çalışma, davranışsal iktisadı hem kapsamlı bir şekilde açıklamakta hem de davranışsal kamu ekonomisinden, kalkınma iktisadına, davranışsal hukuktan, ücretlerin belirlenmesine, karşılıklılığa ve adalete, sağlık ekonomisinden, örgütlerin iktisadi davranışlarıyla olan ilişkisine kadar geniş bir yelpazede sunmaktadır.


Kitaplar ve Bir TV Dizisi
4 Şubat 2017 Cumartesi
Mahfi Eğilmez
Davranışsal İktisat ve Davranışsal İktisadın Uygulamaları, editörler: Peter Diamond, Hannu Vartinian, çeviri editörü: Hatime Kamilçelebi, Nobel Yayınları, 2016
Son dönemin öne çıkan yaklaşımlarından birisi psikolojiyi ekonomi alanına daha fazla uygulamak. İnsan odaklı bütün bilimlerde psikoloji önemli bir yer tutuyor. Ekonomide psikoloji öteden beri belirli bir yer tutmakla birlikte bu konu son yıllarda iyice öne çıktı ve davranışsal ekonomi diye ayrı bir yaklaşım yaratıldı. Kitap, bu alanda öne çıkmış bazı akademisyenlerin makalelerini derliyor. Makaleler arasında davranışsal kamu ekonomisi, psikoloji ve kalkınma iktisadı, örgütlerin davranışsal iktisadı benim en çok ilgimi çekenleri oldu. Bu alanda önemli bir yazın oluştuğuna dikkatinizi çekmek isterim. Özellikle ekonomi ve finansla ilgilenenlerin, insanların ekonomik ve finansal olaylar karşısında verdiği tepkileri daha kolay anlayıp analiz edebilmeleri için bu alandaki yazını izlemelerinde yarar var. Bu kitap bu açıdan iyi bir fırsat sunuyor.

Martin Stopford Deniz ticareti, dünya ekonomisinde son 60 yılda yaşanan küreselleşmeden sorumlu başlıca sanayi kollarından biridir. Sektörün en önemli başarısı, çok uzun mesafelerde oldukça emniyetli ve güvenli ulaşım imkânı sağlaması ve bunu dünya ekonomisinde olağan fiyat artışlarından farklı olarak oldukça yavaş bir şekilde artan rakamlarla gerçekleştirmiş olmasıdır. Ton başına birkaç dolar gibi bir ücretle yüklerin dünya çapında taşınabiliyor olması hayret vericidir. Beni Denizcilik Ekonomisi kitabını yazmaya sürükleyen temel motivasyon, bu yenilenme ve inovasyon dalgasının ardında yatan temel iktisadi faktörleri basitçe açıklayacak bir kaynak meydana getirme tutkusudur. Deniz ticaretinin 5.000 yıllık tarihinin bize sunduğu mesaj, her yeni nesille birlikte yeni durumlar ve problemlerle karşı karşıya kaldığımızdır. Yeni nesillerin, dünyanın değişen beklentilerine bağlı olarak sektörü yeni durumlara göre inşa etmesi ve adaptasyonunu sağlaması gerekir. Gerçekçi konuşmak gerekirse, bugün denizcilerin (ve tabii tersanelerin) kendi geleceklerini inşa etmeleri gerekiyor ve bunun için anlamaya ve sürekliliğe ihtiyaç var. Bugün karşı karşıya kaldığımız sorunlar, her zamankinden daha zorlu. Denizcilik Ekonomisi kitabının üçüncü baskısının Türkçeye tercüme edilmesi ve düşüncelerimin daha geniş bir kitleye ulaşabilmesi ile son derece mutluyum ve bundan şeref duydum. Bu çevirinin hazırlanmasında görev alan herkese teşekkürlerimi sunuyor ve bu kitabı en iyi dileklerimle yeni nesil Türk denizcilerine ithaf ettiğimi belirtmek istiyorum. Daha iyi kavrayabilmeniz, sürekliliği muhafaza edebilmeniz ve başarılı olmanız dileğiyle.
Martin Stopford
İbrahim Halil Sugözü - Sema Yaşar Devlet borçları, iktisadi açıdan çok yönlü bir araştırma konusudur. Hem para politikası hem de maliye politikasına konu olan devlet borçları, ekonomik büyüme, fiyat istikrarı, faizler, gelir dağılımı, kamu gelirleri, kamu harcamaları ve ödemeler dengesi ile çok yakın ilişkili olması dolayısıyla makro iktisadın en önemli konularından birisidir. Özellikle son dönemde uluslararası finansal krizlerin konusu olması ve ulusal ve uluslararası siyasi dengeleri etkilemesi de devlet borçlarını hem sokakta hem akademide gündemde tutmaktadır. Devlet borçlarının çok yönlü bir araştırma konusu olması detaylarda kendini göstermektedir. Gelişmekte olan ülkelerde yapılan portföy yatırımlarının tüketim harcamalarının finansmanında kullanılması dolayısıyla borç geri ödemelerinde sorun çıkardığı sesli olarak ifade edilmektedir. Araştırmanın bir diğer yönü iç denge ile ilgilidir. İçeride kamu açıklarının finansmanı için borçlanmaya gidilirken alıcılar tarafından yüksek ve risksiz faiz getirisinin avantajı hesaplanmaktadır. Yine bir yandan para arzını kontrol etmenin aracısı olan devlet borçları, diğer yandan bankalar tarafından olağanüstü düzeyde kaydi para oluşturmak suretiyle para arzının asıl sahibinin bankalar olmasına dolaylı olarak hizmet etmektedir. Bu çalışma devlet borçlarının teorik olarak etraflıca incelenmesini sağlayan ve kronolojik olarak Türkiye örneğinde gelişimini ortaya koyan bir çalışmadır. Önemini ortaya koymak adına her ne kadar borçlanmanın bazı ağır sonuçları vurgulanmış olsa da farklı teorilere yer verilerek objektif bir bakış açısıyla konulara yaklaşılmış ve yorum araştırmacıya bırakılmıştır.
Uğur Özgöker, Yusuf İnamoğlu Türkiye ekonomisinde 1980'lerin başından itibaren ihracatın arttırılması için birçok teşvik unsuru uygulanmaktadır. İhracatın teşvik edilmesi, artan küresel rekabet ortamında ihraç pazarlarının genişletilmesi için büyük önem taşımaktadır. Global pazarlardaki ülke ve sektör payının arttırılabilmesi için uluslararası piyasalara açılan ihracatçı firmaların rekabet güçlerinin de arttırılmaları için desteklenmeleri gerekmektedir.
Bu kitabın temel amacı, 1980'den günümüze uygulanan devlet yardımlarının yani teşvikler ve devlet desteklerinin Türkiye'nin dış ticaret hacmine, dış ticaret dengesine ve genel olarak Türkiye ekonomisine olan etkilerini ortaya koymaktır. Bu çerçevede, Türkiye ihracatının yaklaşık yarısının Dahilde İşleme Rejimi (DİR) desteği çerçevesinde yapılması sebebiyle de DİR kapsamında gerçekleşen ihracat ve ithalat hacminin Türkiye ekonomisinin büyümesine, uluslararası rekabet gücüne ve dış ticaret dengesine olan etkileri araştırılmıştır.
Mehmet Aslan Uluslararası iktisat teorisinde önemli yeri olan dış ticaret hadleri, özellikle gelişmekte olan ülkelerin (GOÜ), dış ekonomik ilişkilerinin analizinde kullanılmaktadır. GOÜ'ler büyüme ve kalkınmalarının gerçekleşmesi için ihtiyaç duydukları finansman kaynağını daha çok dış ticaret yoluyla karşılamaktadırlar. GOÜ kategorisinde yer alan Türkiye'nin dış ticareti yıllar itibarıyla miktar olarak artırdığı hâlde yeterince döviz geliri elde edemediği görülmektedir. Bu durum “Türkiye, diğer ülkelerle yaptığı ticaretten kazançlı çıkmakta mıdır?” sorusunu gündeme getirmektedir. Bunu ölçen en önemli araç ise dış ticaret hadleridir. Bu kitapta, dış ticaret hadleri ile literatür göz önüne alınarak tespit edilen belirleyicileri (brent petrol fiyatları, GSYH, reel efektif döviz kuru, dış ticaret açığı, ara mallar ithalatının toplam ithalat içerisindeki payı, sanayi malları ihracatının toplam ihracat içerisindeki payı değişkenleri) arasındaki ilişkiler ekonometrik yöntemlerle incelenmiştir.
Mehmet Karagül - Berfu İlter Dış ticaret işlemleri; kişiler açısından kariyerli bir meslek edinme, firmalar açısından ulusal ve uluslararası pazarlarda rekabet edebilme, devletler için ise dinamik bir dış ticaret yapısına sahip olabilmek için son derece önemli bir faaliyet alanıdır.
Özellikle küreselleşmenin yoğun olarak yaşandığı günümüz koşullarında dış ticaret işlemlerinin önemi çok daha ön plana çıkmış durumdadır. Dış ticaret işlemleri hakkında, millî, milletlerarası ve karşı ülke hukuku olmak üzere birçok bilgiye sahip olmak günümüz şartlarında önemli bir ayrıcalıktır.
Bu kitap çalışmasının ilk bölümünde, dış ticaret konusunun teorik düzeyde ne olduğu, ikinci bölümde dış ticaret işlemlerinin uygulama kısmı, üçüncü bölümde de Türkiye’deki dış ticaret mevzuatı, son bölümde ise dış ticaret işlemlerinin muhasebeleştirilmesi konuları ele alınmış ve değişik dış ticaret uygulamalarına göre farklı muhasebe kayıtları örneklerle incelenmiştir.
Erdem Bağcı Yirmi birinci yüzyılın ekonomik zorluklarının başında, teknoloji, iletişim ve ulaşım imkânlarının geldiği düzeye bağlı olarak rekabetin yoğunlaşması ve ülkelerin birbirine olan bağımlılığının artması gelmektedir. Doğal olarak, ülkelerin ulusal ekonomik sorunları uluslararası ekonomik sorunlardan bağımsız düşünülememektedir.
Bu kitap, Türkiye örneği üzerinden dışa bağımlılığın makroekonomik sonuçlarını ele almaktadır. Öncelikle, dışa bağımlılık teorik açıdan işlenmeye çalışılmış, ardından Türkiye ekonomisinin dışa olan bağımlılık durumu, dış ticaret ve üretim verileri üzerinden yapılan hesaplamalarla incelenmiştir. Bununla birlikte, literatür incelemesiyle dışa olan bağımlılığın istihdam, gelir dağılımı adaletsizliği, cari işlemler dengesi, ekonomik büyüme ve kalkınma üzerindeki etkileri sunulmuştur.
Bu kitap, bir ekonomide dışa bağımlılık azaltılmadan uygulanmak üzere hazırlanan ekonomik politikaların hedeflenen makroekonomik sonuçları sağlamasının mümkün olmayacağını belirtmekte ve dışa bağımlılığın azaltılmasına yönelik öneriler sunmaktadır.
Abdülmecit Yıldırım, Aslı Özpolat, Burçak Gündal, Emin Efecan Aktaş, Ercan Yaşar, Ferda Nakıpoğlu Özsoy, Guray Akalin, Hikmet Gülçin Beken, İlyas Okumuş, Mehmet Akif Destek, Murat Tekbaş, Pınar Hayloğlu, Sercan Aydın, Sinan Erdoğan, Uğur Korkut Pata, Yunus Karaömer Economic development is a sophisticated process that covers economic, social, political, and cultural progress and focuses on raising human well-being. Therefore, it has many components such as economic growth, health, education, income distribution, institutional progress, financial development so forth. From this point of view, several contemporary issues in economic development have been investigated in this book. Within this regard, it aims to provide both empirical and theoretical contributions to the existing literature. Each chapter of the book has been written by scholars who are experts in their fields, and their findings provide significant information and empirical proofs for policymakers. Moreover, it may provide deep insights for graduate students and scholars studying economic development, and it contains information and analysis to be taught in postgraduate courses and to be used in postgraduate papers.
Ahmet Fatih Gürbüz, Kemal Eyüboğlu, Merve Kır, Nisa Alparslan, Nurgül Erdal, Saffet Akdağ, Serbinaz Yıldız, Serkan Şahin, Sinem Eyüboğlu, Süphan Nasır Ekonomik aktivitenin temelinde bilginin ve bilgi teknolojilerinin yer aldığı bir ekonomik model olan Bilgi Çağı Ekonomisi, geleneksel sanayi ekonomilerinden farklı olarak bilginin üretimi, depolanması, iletilmesi ve kullanımına odaklanmaktadır. Teknolojik ilerlemeler ve toplumların hemen her alanda gerçekleşen değişimlere uyum sağlaması, yeni ekonomi modelinin gelişim sürecini hızlandırmaktadır. Bilgi Çağı Ekonomisi'nin bir diğer önemli unsuru ise veri ekonomisidir. Büyük veri analitiği, yapay zekâ ve makine öğrenimi gibi teknolojiler, şirketlerin ve devletlerin büyük miktarda veriyi analiz ederek stratejik kararlar almalarını sağlamaktadır. Bu durum, rekabet avantajı elde etmek adına bilgiye dayalı bir ekonominin oluşmasını desteklemekte ve hızlı dijitalleşme ve bilgi ekonomisinin getirdiği yeni fırsatlar sunmaktadır.
Dijitalleşme perspektifinde geleceğin dünyasındaki dönüşümü şimdiden anlamak önem arz etmektedir. Başta hanehalkı olmak üzere ekonomik ajanların birçoğu için gelecek stratejilerinde köklü değişimlerin meydana geleceği açıktır. Söz konusu perspektiften hareketle bu yıl üçüncüsü düzenlenen Uluslararası Dijital İşletme, Yönetim ve Ekonomi Kongresi (ICDBME2023), 8-10 Eylül 2023 tarihlerinde Tarsus Üniversitesi Uygulamalı Bilimler Fakültesi ev sahipliğinde hibrit (yüz yüze ve online) olarak gerçekleştirilmiştir. Bu kitapta yer alan bölümler, ICDBME2023'te özet olarak sunulan ve kör hakemlik sürecinden geçen bildirilerin tam metinlerinden oluşmaktadır.
Ali Uğur Öztürk, Burak Hergüner, Burcu Gediz Oral, Burcu Güvenek, Ceyda Ünal, Dilan Çankal, Doğan Uysal, Erdal Şen, Ethem Duygulu, Faik Bilgili, Fatma Mesutgil, Ferhan Sayın, Gökhan Kaplan, Gülçin Güreşçi, Hüseyin Tuna, Kerim Özgün Bolak, Kumru Türköz, Mustafa Bilik, Mücahide Küçüksucu, Nour El Hoda Tarabah, Orkun Çelik, Oytun Boran Sezgin, Özge Erdölek Kozal, Özlem Güleryüz, Özlem Sayılır, R. Funda Barbaros, Ruhan Aşkın Uzel, Sevda Kuşkaya, Sevilay Konya, Sümeyra Evren, Tunç Soyer, Ufuk Serdar Akalın, Utku Utkulu, Yaşar Uysal, Yılmaz Gökşen, Zeynep Karaçor Bu kitap, gezegenimiz kaynaklarının ve atık sindirme kapasitesinin sınırlı olmasından kaynaklanan sorunlara yönelik karanlık tespitlerin yanı sıra aydınlık öneriler de içerdiğinden, gece ve gündüz gibi zıtlıklarıyla hayatı yaşatmaktadır. Gezegenimizin sınırlı kaynak potansiyeline sahip olması ve gün geçtikçe karşılayabileceğinden çok daha fazlasının talep edilmesi nedeniyle “Al-Yap-Tüket-At” (Take-Make-Consume-Dispose) şeklinde işleyen Doğrusal Ekonomi (Linear Economy) Modeli'nin artık günümüzde geçerliliğini yitirdiğine; sürdürülebilir üretim ve tüketim ile geri dönüşüm süreçleri temelinde yükselen Döngüsel Ekonomi (Circular Economy) Modeli'nin ise ivme kazandığına tanıklık etmekteyiz.
Makro düzeyde, ekonomik büyümenin tüketimden ayrıklaştırılması; mezo düzeyde doğal çevre ve bölgesel kalkınmanın teşviki; mikro düzeyde ise daha temiz üretim için kaynakların verimli kullanılmasının amaçlandığı çok boyutlu bir paradigma olan Döngüsel Ekonomi, disiplinlerarası araştırma ve iş birliklerini mümkün kılmakta ve gerektirmektedir. Üretim ve tüketim süreçlerinin çevre üzerindeki negatif dışsallıklarını mümkün olduğunca azaltmayı hedefleyen Döngüsel Ekonomi; üretim süreçlerinde kıt kaynakların verimli kullanılmasına, oluşan atıkların geri dönüşümüyle ham madde maliyetlerinde minimizasyona, yeniden üretimle ürünlerin yaşam dönemlerinin uzamasına ve paylaşılarak faydasının arttırılması gibi çok çeşitli esaslara dayanmaktadır. Her bir boyutun ayrıntılı bir şekilde incelenmesi sağlıklı, akılcı, kapsayıcı ve sürdürülebilir kalkınma için önem arz etmektedir. Bu bağlamda, Döngüsel Ekonomi alanında son yıllarda artan araştırmaların yanı sıra ulusal literatürde yokluğu hissedilen bir edit kitap boşluğunun doldurulmasının amaçlandığı eserimizde, konu akışına göre sıralanmış ve alanında uzman akademisyenler tarafından kaleme alınan yirmi iki bölüm bulunmaktadır. Eser; lisans ve lisansüstü öğrencilerinin yanı sıra disiplinlerarası bir yaklaşım olan Döngüsel Ekonomi konusuna ilgi duyan tüm araştırmacılar ve okuyucular için de faydalı bir referans kaynaktır.
Ahmet Ekrem Kaya Döviz kurunu etkileyen çok sayıda değişkende meydana gelen dalgalanmalar döviz piyasasında dengesizliğe neden olabilmektedir. Söz konusu dengesizliğin bir ölçüsü olarak kullanılan Döviz Piyasası Baskısı endeksi hem döviz krizlerinin bir göstergesi hem de para politikası için bir referans olarak kabul ediliyor. Bu doğrultuda akademik çalışmalar para politikasının Döviz Piyasası Baskısı'nı sönümlendirme etkisini ve Döviz Piyasası Baskısı'nın belirleyicilerini inceleyen iki temel alanda yoğunlaşıyor. Bu kitap özellikle gelişen piyasa ekonomileri için önem taşıyan Döviz Piyasası Baskısı'nı her iki yönüyle de ele alıyor. İlk olarak para politikası tutumunun Döviz Piyasası Baskısı üzerinde yol açacağı etki Türkiye, BRICS ve Doğu Avrupa ülkeleri için inceleniyor. Ayrıca Döviz Piyasası Baskısı'nın belirleyicileri Türkiye ve Doğu Avrupa ülkeleri için karşılaştırmalı olarak ve güncel bir yaklaşımla analiz ediliyor.
Erdem Bulut Üretimi ve üreticiyi yönlendirme araçlarından biri tarımsal desteklerdir. Fakat üreticilerin piyasa sinyallerinden ziyade tarımsal destekleri referans alması, arz fazlasına neden olmaktadır. Bu durum, özellikle az gelişmiş ülkeler için dezavantaj oluşturmaktadır. Zira dış ticaret hadlerinin ülke aleyhine dönmesiyle birlikte üretici gelirleri ve ihracat kazançları önemli derece azalmaktadır. Bu nedenle, arz fazlasının neden olduğu olumsuz etkiden kaçınmak isteyen ülkeler ilk olarak korumacı politikalara yönelmektedir. Korumacı politikaların sonucu ise daha az dış ticaret ve küresel anlamda refah kaybıdır.
Tarımsal desteklerin küresel ticaret üzerindeki olumsuz etkilerini göz önünde bulunduran DTÖ, tarımsal desteklerin üretimden bağımsız olarak verilmesini talep etmektedir. Bu kapsamda, özellikle gelişmiş ülkeler tarımsal desteklerin niteliğinde önemli değişikliklere gitmiştir. Türkiye ise 2000'li yılların başından itibaren fark ödemesi destekleri ile alan bazlı doğrudan desteklere ağırlık vermiştir. Nihai amaç, tarımsal desteklerin üretim üzerindeki etkisinin sınırlandırılmasıdır.
Günümüzün önemli tartışma konularından biri tarımsal desteklerin üretimden bağımsız olup olmadığıdır. Nitekim bu kitabın odak noktasını da tarımsal desteklerin üretim etkisi oluşturmaktadır. Bu kapsamda ilk olarak tarımsal desteklerin kavramsal ve kuramsal çerçevesi ele alınmıştır. Bir sonraki aşamada, Türkiye'de verilen tarımsal desteklerin niteliğine ve niceliğine yönelik açıklamalar yapılmıştır. Son olarak ise Türkiye'nin vermekte olduğu tarımsal desteklerin bağımsızlık derecesi ekonometrik olarak analiz edilmiştir.
Ahmet Dağ, Ahmet G. Aydeniz, Ali Koçak, Aylin Tan, Ayşe Nur Tan, Berrin Sarıtunç, Burhanettin Zengin, Fatih Odabaş, Filiz Çevik, Füsun Çelebi Boz, Hilal Kişioğlu, İsmail Koç, Lütfi Mustafa Şen, Mustafa Çevrimkaya, Nihat Durak, Ömür Alyakut, Tuğba Örs Onur, Tülay Polat Üzümcü, Ümmühan Mutlu, Yeliz Karadeniz, Yusuf Kotan Küreselleşmenin tüm dünyada ekonomik ve sosyal gelişimini sağlayamaması, günümüzde bölgelerin öneminin giderek artmasına yol açmıştır. Küreselleşmenin görece faydası bağlamında düşündüğümüzde “sürdürülebilir ekonomik kalkınma” ve “yükselen yaşam standartları” dünya coğrafyasında her noktaya aynı düzeyde dokunmamış, bu nedenle “bölgesel kalkınma motivasyonları” önem kazanmış, hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde bölgeler arasındaki dengesizlikleri giderebilmek amacıyla bölgelere yönelik ekonomik ve sosyal politikalar ön plana çıkmaya başlamıştır.
Bölgelerin artan önemi sebebiyle literatürde bu alanda yapılan çalışmaların sayısı artmış, bölgelerin avantajları ve dezavantajları daha fazla tartışılır hâle gelmiştir. Bu bağlamda Sakarya'nın Sapanca ilçesini düşündüğümüzde burası öncelikle tarımla geçinen bir bölge iken hem demir yolu hem de kara yolunun bölgeden geçmesi ilçeyi önemli bir cazibe merkezi hâline getirmiş ve COVID-19 pandemisi ile beraber bu ivme hız kazanarak bölgenin geçim kaynağının tarım sektöründen turizm sektörüne doğru evrilmesine yol açmıştır. Son dönemlerde bölgeye gelen kişi sayısının artmasıyla birlikte bölgedeki yatırımların turizm sektörüne kaydığı ve bungalov işletmeciliğinin ön plana çıktığı görülmektedir.
Kitap çalışmamızla bölgenin; tarihsel süreci ele alınmış, ekonomik, sosyal ve kültürel gelişimi-değişimi incelenmiş, kendine has ekonomik yapısı, gelişme düzeyi ve dinamikleri ortaya koyulmuş ve bu bağlamda yerel yöneticilere, politika yapıcılara, bölgesel kalkınma ajanlarına ve yatırımcılara yol göstermek amaçlanmıştır.
Mehmet Karagül Küreselleşmenin yoğunlaştığı günümüz koşullarında millî ekonomik sorunları, küresel tehdit ve fırsatları dikkate almadan; küresel meseleleri de millî problemleri yerinde çözmeden, hâlledebilmek mümkün gözükmemektedir.
Ayrıca, ülkelerin kalkınması bağlamında iktisat teorisinin yeniden sorgulanması çerçevesinde sosyal bir disiplin olan iktisadın genel geçerliliğinin olmayışı, her milleti döneminin ve şartlarının gereği olan bağımsız iktisat politikalarını oluşturmaya zorlamaktadır.
Bu anlamda sermaye olgusunun, kapital temelli bir düşünce yerine insan merkezli bir anlayışla yeniden yorumlanması zorunluluğu göz ardı edilmemelidir.
İlgili kaygılarla kaleme alınan bu kitapta, dünyanın kahir ekseriyetine hâkim
olan azgelişmişlik ve yoksulluk problemlerinin çözümü için alışılmışın dışındaki iktisadi yaklaşımları ve çözüm önerilerini bulmanız mümkündür.
“İnsan kapitale değil, kapital insana hizmet ettiği vakit, dünyada barış ve refah gerçekleşecektir.”
M.K.
Tahsin Bakırtaş Tüm bireyler, anne karnından başlayıp ölümlerine kadar geçen tüm ömürlerinde sağlık hizmeti alırlar. Bu nedenle sağlık ekonomisi bireylerin yaşamında önemli bir olgudur. Bireyin yaşam süresi, yaşam kalitesi, sağlık ekonomisi odaklı oluşmaktadır.
Bireyler, uzun ve sağlıklı bir yaşam sürdürebilmek için genellikle sağlık bağlamında kıt kaynak girdisine gereksinim duyarlar. Böylece uzun ve sağlıklı yaşam kısmen bir ekonomik sorun hâline gelir. Bu bağlamda sağlık ekonomisi, sağlık hizmetlerinin sunumu ve finansmanı ile kişisel sağlığa katkıda bulunan diğer kişisel kararlar ve bu tür hizmetlerin rolüne yönelik ilgili konularla ilgilenmektedir. Dünyadaki herkes, her anlamda kişisel sağlık hizmetleri ve sağlık tarafından etkilenir. Bugün dünyayı etkisine alan ve yaşam biçimimizi değiştiren Covid-19 olgusu da sağlık alanının ne kadar önemli olduğunu tüm insanlara öğretmiştir.
Geleneksel öğretide sağlık ekonomisi neo klasik iktisadın bir uygulama alanı olarak görülmektedir. Günümüz dünyasında bu bakış açısı oldukça sığ kalmaktadır. Bu sığ bakış açısından kurtulmak için kitap sağlık ekonomisine farklı bir perspektif sunma amacı taşımaktadır. Bu nedenle bu kitap; dünyada ve Türkiye'de sağlık ekonomisini incelerken geleneksel bakış açısının yaklaşımlarını sunmanın yanında, Marksist bakış açısını da ortaya koyarak sağlık ekonomisini refah devleti ve sağlık sistemleri odaklı olarak ele almaktadır.
Tahsin Bakırtaş Dünyada yaşayan insanların çok az kısmı geniş evlerde konforlu bir yaşam sürerken çok önemli bir kısmı ise derme çatma evlerde karnını nasıl doyuracağının uğraşı içinde olup beslenme, barınma, sağlık ve eğitim gibi temel gereksinimlerini bile yeterli düzeyde ya da hiç karşılayamamaktadır. Bu nedenle dünyanın önemli bir nüfusu bugün bile okuma ya da yazmanın ne olduğunu bilmemekte, hastane yüzü görmeden ölmektedir. Dünyanın önemli işsiz kümesi bu tür insanlardan oluşmaktadırlar.
Bu gelir eşitsizliğini ortaya çıkaran temel unsurlar nelerdir? Dünyanın son 40 yılına egemen olan küresel boyutta büyüme olgusu, çevre ülkelerin kalkınma süreçlerini nasıl etkilemiştir? Küresel kalkınma odaklı gelişme çevre ülkelerdeki yoksunluğu, yoksulluğu, açlığı ve eşitsizliği ortadan kaldırabilir mi? Dünyanın eşitsiz gelişimi bir kader midir? Özgürlük ve eşitlik temelinde, insancıl, çevreyi koruyan, saldırgan olmayan, yoksulluğu, eşitsizliği salt imaj bozukluğu olarak algılamayan ve paydaşlarının tümünü kollayan küresel bir ekonomik kalkınma modeli olası mıdır? Bu sorunun yanıtı elbette olasıdır. 2008 sonrası dönemdeki bu tür arayışlar, yeni dünya düzenini oluşturmada önemli mihenk taşlarıdır. Yukarıdaki sorular ve soruların olası yanıtları küresel kalkınma odaklı analiz edilmelidir. Bugünün ulusötesi üretim, tüketim, ticaret, finans ve emek hareketlerinin yapısı ortaya konmalıdır. 21. YY’ın ekonomik olguları, yaşanan sorunları; 20. YY anlayışı çerçevesince algılanamaz ve oluşmuş politika önermeleri ile çözülemez. Bu nedenle ne Neo-liberal eksende modernleşme okulunun kalkınmaya bakışı ne de bağımlılık okulu ve yapısalcı bakış açısının olgu tanımlama odaklı yaklaşımları, 21. YY’da yaşanan kalkınma sorunlarını tek pencereden bakarak çözebilirler. Bu bağlamda kalkınma olgusuna bakışta yeni düşünlerin (ide) oluşturacağı kuramsal çatılara ve yeni politika önermelerine gereksinim vardır.
Bu kitap, geleneksel ekonomik kalkınma ya da kalkınma ekonomisi yaklaşımlarını içinde barındırmakla birlikte 21. YY ekonomik kalkınma olgusuna yeni konular ve yeni perspektifler de kazandırma uğraşı içindedir. Gelişmekte olan ülkelerin ekonomik strateji ve gelişmelerinde 1945 sonrası süreçte oluşan ekonomik uluslararası kurumların rolü oldukça etkindir. Ekonomik kalkınma olgusu incelenirken bu kurumların mutlaka analize dâhil edilmesi gerekir. Bu nedenle kitapta, bu kurumların yapısı, işleyişi vb. unsurlar ele alınmıştır. BM’nin ortaya koyduğu 2030 kalkınma hedefleri; hedef ve gerçekleşme odaklı bir bölüm olarak ele alınmıştır. Kalkınmanın uluslararası finans yapısı ve gelişmekte olan ülkelerin “Original Sin” sorununa özel önem atfedilmiştir. Diğer yandan toplumun orta sınıfı kalkınma olgusu olarak kitapta ele alınmıştır.
Kitap, akademik dünyaya; lisans, yüksek lisans ve doktora eğitiminde yararlı olabileceği gibi toplumun diğer kesimlerine de dünya ekonomisini biçimlendiren olgu ve olayların kavranmasında ve yorumlanmasında yol gösterici niteliktedir. Uzun bir sürecin getirdiği birikimlerin bir bütünü olarak ilk basımı 2014 yılında gerçekleşen kitabın bu yeni basımı; geçen zamandaki ekonomik değişiklikler, anlayıştaki farklılıklar ve yeni verilerle güncellenmiştir. Ekonomik Kalkınma kitabı; hem alanyazına hem lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimine katkı ve yarar sağlayacak hem de genel okura dünya ekonomisini biçimlendiren olgu ve olayları kavrama ve yorumlamada yol gösterici olacak niteliktedir.
Hasan Kazak, Bilge Afşar, Orhan Çeker, Osman Okka An integrated system, Islam consists of several subsystems. The economy has an important place in these sub-systems. In this respect, Islam also includes regulations on economic growth and development. Undoubtedly, the most important of these regulations is the zakat institution. Zakat was mentioned in many parts of Koran with the prayer, accepted as the pillar of religion in many places and an important message that zakat and prayer should not be separated was given.
The most known and prominent feature of the zakat institution is its contribution to the fair distribution of national income, which is an important indicator in terms of economic development. A lot of work has been written on this subject and this issue has been mentioned in almost every sermon of Islamic scholars. However, the zakat institution has much more significance and benefits in terms of economic growth and development process.
The main purpose of this study is to create a resource for the qualitative and quantitative studies that will be carried out, by revealing other contributions of zakat to economic growth and development, which are not in the foreground but are actually much more functional as well as its other well-known contribution to income distribution.
Arslan Zafer Gürler - Gülistan Erdal - H. Sibel Gülse Bal - Bekir Ayyıldız Ekonomi, aile yönetimini anlatan bir terim olmaktan çıkıp, bugün küçük büyük tüm ülkelerinin başlıca uğraşı konularından biri olmuştur. Kapsam ve etkinliği büyüyen ekonomik olguların baş döndürücü gelişmesinin yanında, doğa ve insan arasındaki ilişki giderek daha da açılmıştır. İnsanoğlu yanlışlığın farkına varmakta geç kalıp kalmadığını tartışmaktadır. Ekolojik ekonomi kitabı ise bu tartışmanın arenası görevi üstlenmiştir.
1972'de Smithsonian Castle'da Dennis Meadows liderliğindeki araştırmacılar, “Büyümenin Sınırları” isimli çığır açıcı bir rapor sundu. Bu çalışmadaki temel sav, nüfusun gezegenimizin doğal kaynaklarını ne zaman aşacağı sorunuydu. Sonuç; kaynak tükenmesindeki trendin devam etmesi durumunda gezegenimizin bize yetmeyeceği bu karanlık dönemin 100 yıl içinde gerçekleşeceği yönündeydi. 30'dan fazla dile çevrilen ve milyondan fazla satan bu kitaba karşın öngörülen felaket için hala çok az şey yapılmaktadır.
Bu kitap, Meadows’un deyimiyle, hiç kimsenin kazanamayacağı sıfır toplam teorisiyle sonuçlanacak bir süreci hazırlayan senaryonun, gerçeğe nasıl dönüşeceği ve felaketin nasıl önlenebileceği konusundaki kuramsal yaklaşımları ele almaktadır.
Ekolojik ekonomi kitabının hedef kitlesi, müfredatında ekonomi ve ekoloji olan tüm yükseköğrenim birimleridir. Ekolojik ekonomi kitabının içeriği ile Doğa Bilimleri ve Mühendislik Fakültelerinin bölümleri, Ziraat Fakülteleri, ekonomi eğitimi veren fakülte ve yüksekokullar için temel bir başvuru kaynağı olacağı düşünülmektedir.
Kurban Ünlüönen - Ahmet Tayfun Ekonomi kitabının hazırlık aşamasında; mesleki ve teknik eğitimin karakteristik özellikleri ile meslek yüksekokullarının öğrenci profili göz önüne alınarak planlama yapılmıştır. Bölüm başlıkları; ekonomi ile ilgili düşünceler ve temel kavramlar, bütün toplumların ortak ekonomik problemleri, talep, arz, piyasa ve piyasada fiyat oluşumu, devletin fiyatlara müdahalesi, tüketici dengesi, üretim ve üretici dengesi, firma dengesi, millî gelir, istihdam ve işsizlik, gelir dağılımı, para ve banka, dış ticaret, büyüme ve kalkınma konularını kapsamaktadır. Çalışma, meslek yüksekokulu öğrencilerinin yanı sıra fakültelerde de benzer derslerde kullanılabilecek içeriktedir.
Alper Aykut Ekinci, Aslı Selvi, Ayşe Nur Çiftçi, Barış Esen, Ceyda Akta, Derya Hekim, Eyyüp Ensari Şahin, Fatma Yıldız Şenol, Fırat Gündem, Filiz Eryılmaz, Gülsün Nakıboğlu, Hasan Ayrancı, Hülya Ünlü, İpek Özenir, Melahat Batu Ağırkaya, Murat Ozan Başkol, Samed Kurban, Senem Demirkıran, Şule Batbaylı, Şükrü Apaydın, Vildan Saba Aktop, Zeynep Aytaç Son yıllarda bir yandan ekonomik bir yandan da politik zorunluluklar özellikle gelişmekte olan ülkelerde yüksek büyüme seviyeleri ile birlikte dijital ekonominin de büyümesini teşvik edebilmek için teknolojik yeniliklerle birleşme eğilimi göstermektedir. Söz konusu bu büyümenin sürdürülebilir ve anlamlı olabilmesi için de dijital ekonomi ile ilgili meselelerin özel sektör tarafından stratejilendirilmesinin yanı sıra hükümetler tarafından yönlendirilmesi ve aynı zamanda da sivil toplum ve akademi tarafından da analiz edilmesi gerekmektedir. Fakat dijital ekonominin kavramları, tanımları ve ölçüleri ile ilgili var olan eksiklikler söz konusu bu eylemleri en başından eksik ve yetersiz kılmaktadır. Bu eksikliği bir nebze de olsa giderebilmek adına bu kitapta dijital ekonominin hem farklı tanımları ve kavramları hem de önemli bileşenleri zaman içerisindeki gelişim evreleri de dikkate alınarak farklı perspektiflerden incelenmiştir.
Utku Altunöz Birçoğumuz, TÜİK enflasyon rakamlarını açıkladığında açıklamanın bizim yaşamımızla, gerçeklerimizle uzaktan yakından ilgisinin olmadığını biliriz. Bununla beraber açıklanan bu rakamlar, iktisat bilimi açısından doğru rakamlardır. Ya da işsizlik rakamlarının beklenenden çok düşük çıktığı ülkemizde gerçekten de rakamlar, açıklanan seviyede olsa da bu rakamların içinde iş bulamayıp yılarak iş aramaktan vazgeçenlerin olmadığından birçoğumuz bihaberiz. İhracatımız rekor seviyelere çıktı denildiğinde seviniriz ama ithalatımızın bunun çok daha üzerinde olduğunu es geçeriz. Ekonomiyi devamlı büyüterek işsizliğin azalacağını, yatırımların artacağını, cari açığın düşeceğini düşünürüz de bunların gerçekleşmediğini gördüğümüz hâlde büyümenin büyüsü ile görmezden geliriz. Büyümemizle gururlanırız ama büyümenin kaynaklarına fazla da bakmayız. İşimize geldiği gibi hesaplama yöntemlerini, ürün sepetlerini değiştirir ve sihirli değnek değmişçesine ekonomiyi toz pembeye çeviririz.
İşte bu kitap, bu olaylar silsilesinin neticesinde kaleme alındı. Bu kitap; ekonomi biliminde çelişki ve çeşitliliği, iktisadi düşüncelerin evrimini ve bu düşüncelerin toplumları nasıl şekillendirdiğini inceleyerek okuyucuya, ekonominin kendi içindeki çatışmaları ve paradoksları daha iyi anlama olanağı sunmayı amaçlamaktadır. Böylece “Ekonomi, aynı konuda farklı görüşleri savunan kişilerin Nobel ödülü kazandığı tek bilim dalıdır.” sözünün gerçekliğini de gözler önüne sermektedir.