Güzel Sanatlar \ 2-3
Zülüf Öztutgan Klasik gitar icrası, birçok farklı tekniğin kullanımını içermektedir. Bu teknikler arasında apoyando, tirando, arpej, tremolo, rasgueado, harmonik, bare, pizzicato, legato, trill, golpe, tambora vb. sayılabilir. Anılan teknikler; müzikal anlatımı daha etkili hâle getirmek, bazı unsurları vurgulamak, eserin yazıldığı dönemin özeliklerini yansıtmak, farklı üsluplara göndermeler yapmak ve çeşitli enstrümanları taklit etmek gibi amaçlarla kullanılmaktadır.
Bu çalışmada; gitar eğitiminin önemli bir boyutu olan ve kaynaklarda dağınık şekilde yer alan klasik gitar tekniklerinin bir araya toplanması, klasik gitara ilgi duyan ya da klasik gitar eğitimi alan kişilere tanıtılması hedeflenmiştir. Bu bağlamda klasik gitar teknikleri ayrı ayrı tanımlanmış ve uygulamaya yönelik ipuçlarıyla belirtilen tekniklerin daha kolay anlaşılması sağlanmaya çalışılmıştır. Ayrıca ilgili tekniklere yönelik olarak verilen etütlerle bu tekniklerin pekiştirilmesi, geliştirilmesi ve eserler içerisinde uygulanması amaçlanmıştır.
Bu kitap içerisinde yer verilen tekniklerin; gitar eğitmenleri, besteciler ve gitaristler tarafından bilinmesinin klasik gitar müziğine katkı sağlayacağı düşünülmektedir. Ayrıca kitap içerisindeki tekniklere yönelik olarak verilen özgün etütler, gitar eğitimi dağarcığına yeni eserler kazandırılması yönünden dikkat çekicidir.
Nuray Bayraktar Nilgün Görer Tamer Ayşe Tekel Nilüfer Gürer Aybike Ceylan Kızıltaş Nihan Oya Memlük Çobanoğlu Bilge Armatlı Köroğlu Temel tasarım; görsel sanatlar alanından mimarlık, kentsel tasarım ve şehir planlama alanlarına kadar tasarımla ilgili tüm disiplinlerde geçerli ve ortak bir eğitimdir. Temel tasarım eğitimi, tasarımın altyapısını oluşturan görsel alfabenin teknik olarak öğrenilmesini zorunlu kılar. Görsel alfabe; tasarlama ve soyutlama becerilerinin, temel tasarım elemanlarının, araçlarının ve ilkelerinin, temel tasarım eğitimi sürecinde içselleştirilmesiyle öğrenilir. Bu çerçevede temel tasarım eğitimi, tasarımın amacına uygun olarak görsel algının geliştirilmesinin yanı sıra tasarımda ortak bir değer yargısı oluşturulmasına da hizmet eder. Temel tasarım eğitiminde ortaya çıkan sonuç ürün yaratıcı eğilimlerin somut ifadesidir. Bu nedenle, yaratıcı düşüncenin geliştirilmesine yönelik arayışlar, temel tasarım eğitiminin öncelikli konusunu oluşturmaktadır.
Görsel Eğitimde Yaratıcılık ve Temel Tasarım kitabı, temel tasarım eğitiminin tüm tasarım disiplinleri için geçerli ve ortak ipuçlarını barındıran bir içerikle hazırlanmıştır. Kitap, eğitimcilere ve öğrencilere yönelik bir başvuru kaynağı olmasının yanı sıra görsel okuryazarlığın toplumda yaygınlaştırılması açısından da önemli bir araç olarak görülmektedir.
Aslı İgit, Bayram Oğuz Aydın, Burcu Gümüş, Derya Ölçener, Doğan Arslan, Elif Atamaz, Ezgi Karaata, İlknur Karahan, Mustafa Aydemir, Özge Sayılgan, Özlem Duğan, Serenay Şahin, Yüce Sayılgan, Yüksel Balaban, Görsel iletişim tasarımını tanımlamanın zorluğu; öncelikle bu alanın içerdiği farklı alt disiplinlerin yan yanalığına mı yoksa fotoğraf, grafik sanatlar, animasyon ve film tasarımı gibi çeşitli disiplinlerin birbirleri ile iç içe geçerek hibritleştiği bir ortaklaşmaya mı dayandığı sorunsalından kaynaklanmaktadır. Görsel iletişim tasarımı, aslında ne içerdiği bir alt alana indirgenebilir ne de bu alt alanların uzmanlıklarından bağımsızdır. Fakat bir disiplin olmaya özgü sınırlara sahip söz konusu özerk alt disiplinlerden farklı olarak bir hibritleşme mekânı olarak tanımlanabilir, bu mekânda mecralar araçsallaşır ve temelde mecra-ötesi ve proje bazlı üretimin önü açılır. Bu durum, alanın kuramsallaşma ve araştırma ayağı için de geçerli sayılabilir. Nitekim bu kitap, birbirinden farklı “disiplin”lerden görsel iletişim tasarımı alanına katkıda bulunan çeşitli yazarların desteği ile oluştu. Grafik tasarım, animasyon, illüstrasyon, dijital oyun, halkla ilişkiler, felsefe ve görsel sanatlar gibi disiplinlerin görsel iletişim tasarımı çatısı altında nasıl bir araya gelebileceğinin de bir örneğini oluşturdu. Bu kapsamda kendini görsel iletişim tasarımı alanı içinde tanımlayan veya bu alanla bir biçimde ilgi kurabilen farklı disiplinlere açık bir çağrı ile yola çıkılan bu derlemenin içinde hem araştırmaya dayalı çalışmalara hem de kuramsal tartışma modelini izleyen makalelere yer verildi.
Oğuz Dilmaç 21. yüzyıl, bilgi temelli toplum yapısında köklü dönüşümlerin ve değişimlerin meydana geldiği bir dönemdir. Toplumsal hayatın temel dinamiklerinden biri olan eğitim olgusu da bu değişim ve dönüşüm sürecinden etkilenmiş ve geleneksel eğitim pratiklerinin yerine yapılandırmacı, çoklu zekâ, proje tabanlı öğrenme ile problem çözme, eleştirel düşünme, etkili iletişim gibi becerileri ön plana çıkartan kuram ve uygulamalara dayanan bir anlayışa kavuşmuştur. Dolayısıyla benimsenen bu öğrenme teorilerinin doğasına uygun yeni ölçme ve değerlendirme yaklaşımları geliştirilip uygulanmaya başlanması bir zorunluluk hâline gelmiştir. Oysa geleneksel değerlendirme, öğrencilerin sahip oldukları farklı bilgi, beceri ve gelişmeye açık yönlerini yeterince dikkate almayarak sadece öğrencilerin öğrenme sonunda hangi davranışları hangi düzeyde kazandıklarını tespit etmeye çalışan bir anlayışa sahiptir. Bu nedenle 21. y.y. bireylerinin yetiştirilmesinde gerekli olan estetik duyarlılık, empati yapabilme, yaratıcılık, eleştirel düşünme, problem çözme, iletişim teknolojileri becerileri, esneklik ve uyum, girişimcilik ve öz yönetim gibi becerileri değerlendirebilecek araç ve yöntemlerin işe koşulması gerekmektedir. Sanat eğitimi doğası gereği bireyin kendini duygu ve düşüncelerini yorumlayarak ortaya koyması yönünde yapılan uygulamaları içeren bir eğitim sürecini kapsar. Elbette bu süreç içinde standart birtakım
ölçme değerlendirme yöntemlerinin kullanılması, sanat eğitiminde belirlenen amaçlara ulaşma düzeyi hakkında doğru dönütler veremeyebilir. Dolayısıyla sanat eğitimcilerinin, öğrencileri öğretim programlarında belirlenen ölçütlere göre doğru ve güvenilir bir şekilde değerlendirebilmeleri için tamamlayıcı değerlendirme yöntem ve araçlarına ihtiyaçları vardır.
Bu kitapta sanat eğitiminde geleneksel değerlendirme yöntem ve uygulamalarının dışında tamamlayıcı değerlendirme yöntemlerinin kullanımına ilişkin örnekler verilerek farklı bakış açıları sunulmaya çalışılmıştır. Okul öncesinden üniversiteye kadar olan geniş bir süreci kapsayan eğitim dönemlerinde verilen sanat eğitimi derslerinde öğrencilerin değerlendirilmesinde kullanılabilecek yardımcı bir kaynak olması ümit edilmektedir.

Meltem Demirci Katırancı Görsel Sanatlar Öğretimi kitabı, güncellenen öğretmenlik programları doğrultusunda lisans, yüksek lisans ve doktora eğitimi almakta olan görsel sanatlar öğrencilerinin, öğretmen adaylarının ve görsel sanatlar öğretmenlerinin, alanda detaylı bilimsel verilere ulaşmalarını sağlayabilmek, mesleki gelişimlerine katkıda bulunabilmek ve eğitimin her kademesine yönelik yaratıcı fikirler üretmelerine farklı olanaklar sunabilmek amacıyla bir ders kitabı niteliğinde hazırlanmıştır.
Bu kitap, içeriği ile, çocuğun doğal gelişimine özen göstererek dışa vurumlarında onun cesaretini arttırmak ve onu bir sonraki evreye hazırlayarak daha yüksek bir yorumlamaya doğru cesaretlendirmek için gereken temel bilgilere, Türk kültürüne ve değerlerine sahip olma bilincinin ve Türk toplumuna ait olma hissinin yaşatılabileceği konulara yer vermekte; Görsel sanatlar alanına dâhil edilen farklı sanat türlerinin, teorik ve uygulamalı alanlarını bütünleştirerek, sanatın “Nerede? Ne zaman? Neden? Nasıl? Ne kadar? Ne ile?” öğretilebileceğini, “Nasıl?” değerlendirilebileceğine, sanatın öğretiminde baş vurulan yaklaşım, yöntem, teknik ve yaratıcı etkinlikleri kullanarak yol göstermektedir.
Görsel sanatlar öğretiminde; görünen gerçeğin çizilip boyanmasından ve bilgiyi olduğu gbi kullanmaktan ziyade önemli olan, görünenden hareketle keşfetme isteğinin başlatılması ve ulaşılan sonuçları görsel bir dille ifade edebilme hazzının çocuklara yaşatılmasıdır. Öğretmeyi seven ve öğrencilerini hissedebilen öğretmen, bu mutluluğu yaşatabilmenin arayışı içerisine girebilir.
Anıl Ertok Atmaca, Armağan Konak, Ayşe Çakır İlhan, Burçin Türkcan, Enver Yolcu, Merih Tekin Bender, Meryem Deveci, Serdar Tuna, Suzan Duygu Bedir Erişti “Görsel Sanatlar Öğretimi” kitabı, zengin içeriği ile öncelikle eğitim fakültelerinin temel eğitim bölümü sınıf öğretmenliği lisans programlarında yer alan ilgili dersler dikkate alınarak hazırlanmıştır. Bununla birlikte kitabın bölümleri, eğitim fakültelerinin resim-iş eğitimi programları başta olmak üzere, üniversitelerin tüm sanat ve sanat eğitimi ile ilgili programlarını da kapsayacak şekilde tasarlanmıştır. Sanat, Düşünce Dünyası İçinde Sanat, Tarihsel Süreç İçinde Sanat, Türkiye’de Sanat, Sanat Eğitiminin Gerekliliği ve İşlevi, Yaratıcılık, Görsel Kültür ve Sanat Eğitimi, Disipline Dayalı Sanat Eğitimi Yöntemi, Çocuğun Sanatsal Gelişim Aşamaları, Resimlerine Göre Çocuk Tipleri, Çocuk Resimlerinin Ortak Özellikleri, Sanatsal Yetenekli Çocuklar, Sanatsal Etkinliklerin Sergilenmesi, Müze Eğitimi, Görsel Sanatlar Eğitiminde Ölçme ve Değerlendirme kitabı oluşturan bölümlerdir.
Bu kitabın, öncelikle eğitim fakültelerinin ilgili programlarında öğrenim gören öğretmen adaylarının ve günümüz öğretmenlerinin, öğrencilerini sanatla ilgili, özgür ve yaratıcı anlatım biçimleri oluşturabilen, nitelikli bireyler olarak geleceğe hazırlamalarında yararlı olacağı düşünülmektedir.
Hasan Hakan Okay Beraber müzik yapma eylemi, olasılıkla müziğin en eski uygulanma şekillerinden biridir. Yapılandırmacı programın eğitim yaşantımıza girmesiyle, okul ortamlarında beraber müzik yapmak daha önemli ve farklı bir anlam kazanmıştır. Bu anlam, yapılandırmadığın öğreneni ve rehber göreviyle öğretmeni, müzik yapmaya daha fazla yönlendirmesi ya da bu beklentiyi doğurmasından kaynaklanır.
Bu çalışma, okul müziğinde yoğun olarak kullanılan blokflüt, melodika, Orff çalgıları ve öğretmenin kendi çalgısını, oda müziği yapma anlayışıyla bir araya getirmeyi amaçlamaktadır. Öne konan fikir, çoksesli müziğin önemli figürlerine ait güzel, yalın müzik cümlelerinin, dile getirilen okul müziği çalgılarıyla çalınması; bu sırada öğretmenin de solist kimliğiyle, oluşan bu orkestrayı yönlendirmesine dayanmaktadır.
Çalışmada görülen orkestrasyon anlayışında, armonik temel yapıyı melodika ve/veya blokflüt; ritmik eşliği Orff çalgıları kapsamında değerlendirilen perküsyon çalgıları ve solistik görevi de müzik öğretmeni üstlenmiştir. Aynı zamanda kitap içerdiği 15 eser ile birlikte, okul ortamlarında beraberce nitelikli müzik yapmaya yönelik bir fikri taşımakta ve müzik eğitimcilerine bu yönde bir öneri sunmaktadır.
Oğuz Han Öztay İnsanın özünde her daim “iletişim” vardır aslında. Bir şeyleri “iletmek” veya “iletileni” almak durumunda bulunan insan için vazgeçilmez bir etkileşimdir. Roma döneminde duvarlara asılan ve taş bloklardan oluşan Acta Diurna'dan günümüze değişen haber alma usulleri, “iletişiminin” şeklini değiştirse de esasını değiştirmemiştir.
Haberi veya bilgiyi iletmek-almak kısacası insanın doğasındaki “merak” unsurunu tetikleyen iletişim isteği, zamanla propaganda aracı olarak kullanılmış, yararının ötesinde kimi zaman da telafisi mümkün olmayan zararlar meydana getirmiştir. Propaganda ve propagandanın kötü amaçlarla kullanımı denilince ilk akla gelen Nazi Almanya'sı olduğunda, ideoloji ve iletişimin tehlikeli amaçlarla da kullanılabileceği unutulmamalıdır.
İdeolojinin birçok alanda kullanıldığı görmek ve hatta normalleştirmek, ideolojinin (politik anlamda) girmemesi gereken alanlarda da normal karşılanmasına neden olmuştur. Bu durum en çok sanat ve sanatçıyı etkilemiş, özgür olması gereken bu alanın bağnaz ve bağımlı olmasına yol açmıştır.
Bu eserde, ülkemizde muhafazakâr kesimin içinden çıkarak kendi ideolojik duruşu kapsamında var olmaya çalışmış olan Hasan Nail Canat ekseninde muhafazakâr sanat, ideoloji ve iletişim kavramları ilişkilendirilmeye çalışılmıştır.
Erhan Yıldırım Toplum Politika Sinema, İdeolojik ve Estetik Boyutu ile Sinema,Türkiye'de Politik Sinema, Politik Film Çözümleri
İlkay Uyar Bu kitap,“ İyi öğretmen sadece öğretmez, sevdirir; bilgiyi kullanmayı kolaylaştırır.” sözünden hareketle ve yeni eğitim anlayışı esas alınarak hazırlanmıştır. Kitapta, öğrencinin yaparak, yaşayarak öğrenmesini sağlamak için; yaratıcılığı ön plana çıkaran, proje yaklaşımı ile derslerin işlenmesini kolaylaştırıcı etkinlik ve örneklere yer verilmiştir. İş eğitimi dersi verecek olan öğretmenler için bulunmaz yardımcı bir eser olan çalışmada konular yaratıcılık, atık malzeme (rekreasyon) çalışması, çocukların gözüyle iş eğitimi, iş eğitimi 6. sınıf 1. yarıyıl ortak ünitelerle ilgili uygulama örnekleri, iş eğitimi (ev ekonomisi, iş teknik, ticaret, tarım) dersi paket üniteler ile ilgili uygulama örnekleri, proje uygulamaları, ölçme- değerlendirme başlıkları altında ele alınmıştır.
Zeynep Çetin - Binhan Koyuncuoğlu Kitabımıza, birinci basımında, Rollo May'in “Yaratma Cesareti”nden yola çıkarak, “Sanatçı ya da yaratıcı bilim adamının hissettikleri kaygı veya korku değil, coşkudur!” diyerek başlamıştık.
Gözden geçirilmiş bu ikinci basımında da yine aynı coşkuyla, güzel değişikliklerle, çok kapsamlı ama bir o kadar da artık daha yakın hâle gelen yaratıcılık kavramını önce çeşitli boyutlarda ele aldık. Devamında yaratıcılığı kendisinden ayrı düşünülemeyecek sanat boyutunda inceleyip, konuya bu alanın vazgeçilmez önemdeki bileşeni duyularımızı da katarak ve çocuklarımızın çevrelerindeki yetişkinlere yönelik bazı fikirleriyle tamamladık.
Umarız bu kitapla, hâlihazırda çok eğlenceli ve kritik bir konu olan yaratıcılığı sizlere bir adım daha yakına getirebilmişizdir. Çünkü…
Bizler de çocukları çok seviyoruz! Tıpkı sizler gibi…
O zaman bırakalım “İz bıraksınlar”!
Aydın Uğurlu, Feyzan Göher, H. Nurgül Begiç, Hava Selçuk, Onur Köksal, Recep Özkan, Selcen Gültekin, Servet Senem Uğurlu, Yahya Akyüz, Yonca Gül Uğurlu Toplumu oluşturan insan unsuru, bir taraftan coğrafya ve kültürü etkilerken diğer taraftan da coğrafya ve kültürden etkilenmektedir. Kadından ve erkekten oluşan toplumsal yapının insan unsuru, bu iki cinsin yapı içerisindeki konumuna göre de toplumdan topluma farklılık göstermektedir. Toplum içerisindeki kadının ve erkeğin konumu, o toplumun diğer toplumlar içerisindeki yerini belirlemede en önemli faktörlerdendir.
Toplumun kadına ve erkeğe yüklediği anlamlar, cinslerin toplumsal hayata sağladıkları katkıları farklılaştırmakta, ayrıştırmakta hatta keskin sınırlar çizerek bazen görünür bazen de görünmez engeller/yasaklar koymaktadır. Bu durum; cinsiyete göre düzenlenmiş aile hayatından bireysel ilişkilere, iş yaşamından eğitim durumuna kadar toplumsal yapının her alanına etki etmektedir.
Biri olmadan diğerinin varlığının mümkün olmadığı bu iki cinsin, zaman içerisinde ortaya çıkan toplumsal rollerindeki farklılıkların temel kaynağını oluşturan kültürel ritüeller, bazen kadını bazen de erkeği öne çıkararak diğerine hükmetme hatta onu her türlü haklardan yoksun bırakma durumuna kadar getirmiştir. Bu yoksunluk ve hükmetme insanlık tarihinde daha çok erkek lehine olmuş, kadın hemen her devirde ve toplumda erkeğin gölgesinde kalarak ikincil plana itilmiştir.
Bu kitap; “Türklerde Kadın”, “Anadolu'da Kadın”, “Göçebe Kültüründe Kadın”, “Bacıyan-ı Rum ve Anadolu'da Kadın Zanaatkârlar”, Batı'da Kadın”, “II-IX. Yüzyıllarda- Türklerde Kadın ve Müzik”, “Kadına Yönelik Şiddet”, “İstatistiklerle Kadın”, “Osmanlı'da Kadın Öğretmenli Ev Sıbyan Mektepleri", “Osmanlı Son Döneminde Kızların Eğitimi ve Öğretmen Faika Ünlüer'in Yetişmesi ve Meslek Hayatı” konularını içermektedir.
Adnan Bülent Baloğlu, Alev Çakmakoğlu Kuru, Ayşe Canatan, Ayten Er, Ayten Koç Aydın, Banu Metin, Fulya Bayraktar, Hacer Tor, Hale Fatma Şıvgın, Huriye Reyhan Demircioğlu, Pelin Öztürk Göçmen, Selin Ertürk Atabey, Tuba Tokuçoğlu Yumuşak, Ülfet Görgülü, Zeliha Kayahan, Zeynep Merve Şıvgın “Kadın ve Kültür” adlı bu kitap, kültürü oluşturan farklı disiplinlerde kadın konusunun ele alındığı makalelerden oluşmaktadır. Alanında uzman
akademisyenler tarafından kaleme alınan bölümlerde kadın; felsefe, sosyoloji, hukuk, edebiyat, tarih, sanat, sanat tarihi, iktisat, politika, din, bilim, medya gibi pek çok alan açısından İncelenmektedir. Bu kitapta, olabildiğince geniş ve akademik bir perspektif olması, kadın çalışmalarının ufkunu genişletmektedir. Eser, problematik ve tematik zenginliği ile kadın konusunda nitelikli okumalar ve araştırmalar yapmak isteyenler için kapsamlı bir kaynaktır.
İnci Yakut Bu kitabın öncelikli amacı, Osmanlı Dönemi'ni konu alan dönem filmi ve epik fantastik filim tasarımcılarının (senarist, storyboard tasarımcısı, sanat yönetmeni, kostüm tasarımcısı, mekân tasarımcısı, yönetmen vs.) ve sinema tasarımı ile kostüm tasarımı konularında eğitim alan öğrencilerin sinema anlatısı için karakter tasarımları oluştururken sanatlar arası etkileşim anlayışına sahip olarak hareket etmelerine ve buna göre tarihte geçmiş dönemlerin toplumsal gerçekliğini çeşitli düzeylerde irdeleme gereksinimi içinde olarak sinemaya döneme özgü sanat, tasarım ve toplumsal yaşantı anlayışları bakımından veri sağlayıp kaynaklık yapabilecek toplumu görsel olarak bir şekilde yansıtmaya çalışan döneme özgü sanat alanlarına (19. yy. ve öncesi minyatür, tezhip ve diğer Geleneksel Türk Sanat alanları ) ilgi duymalarına katkıda bulunmaktır. Sanatlar arasında kurulacak ilişki ile günümüz sinema sanatı tasarımcıları Osmanlı Dönemi’ne özgü görsel sanat eserlerinin karakter, mekan, nesne, öykü, kompozisyon, renk, desen ve biçim gibi pek çok unsurlarının toplumsal gerçekliği kurgulama özelliklerinden esinlenerek günümüz bakış açısıyla gerçekliğin yeniden inşasını oluşturabileceklerdir.

Bu kitapta tarafımdan üretilmiş olan kostüm illüstrasyonu (kostüm ve kostümle bağlantılı mekân ve desen) uygulamaları, Osmanlı Dönemi gerçekliğini çeşitli düzeylerde konu alan epik nitelik taşıyan dönem filmi ve epik fantastik film anlatıları için senarist, sanat yönetmeni, kostüm ve dekor tasarımcısı, storyboard tasarımcısı, yönetmen gibi sinema tasarım grubunun üyeleri ve bu alanlarda eğitim alan öğrenciler tarafından yapılacak geçmiş döneme özgü karakter tasarımı çalışmalarında önemli bir yere sahip olan kostüm tasarımı uygulamalarına katkıda bulunmak ve örnek oluşturmak üzere, bu tür uygulamaların hangi anlayış ve ilkeler içinde gerçekleştirilmesi gerektiği hakkında açıklamalar yapan illüstrasyon örneklerini sunmak amacıyla yapılmıştır.

Kitabın hedef kitlesini sinema tasarımcıları, kostüm ve moda tasarımcıları, diğer sanat ve tasarım alanlarında çalışmalar yapanlar ve tüm bu alanlarda eğitim alan öğrenciler ile konuya ilgi duyan başka çalışma alanlarında bulunanlar oluşturmaktadır.
Fatma Ceyda Çınardal “Kars ve Ardahan Beşik Türküleri" kitabı,” Türklerin Anadolu'ya açılan kapısı konumunda olan Kars-Ardahan bölgesi müzik kültürüne ait laylaları/ninnileri derinlemesine ele alan bir eserdir. Gelenek aktarımında büyük role sahip layla/ninni, kültürel müzik ögesi olmasının yanı sıra bilinen en eski sözlü kültür ürünlerindendir. Bu kadim sözlü kültür ürünleri, yaratıldıkları toplum hakkında ipuçları taşımakta ve nesiller arasına köprü kurmaktadır.
Sözleri ve ezgileriyle bir bütün olan bu anne şarkıları, müzikal yapısı ile bebekleri sakinleştirir, rahatlatır ve bebeklikten itibaren müzik kulağını geliştirir. Ninniler sayesinde bebek, ilk müzik eğitimini ana dilde ve ana kucağında alır.
Kültürel değerlerin önemli bir ifade biçimi olan ve toplumu kültürel olarak besleyen ninniler, söz konusu özelliklerine rağmen günümüz sosyokültürel hayattaki değişimlerden olumsuz yönde etkilenmekte, söylenmemekte, her geçen gün unutulmakta ve yok olmaya yüz tutmaktadır.
Bu kitap, bu bölgedeki müzik kültürünün yaşatılmasına katkı sağlamak amacıyla yazılmıştır. Bu bağlamda, Kars-Ardahan il merkezleri, ilçeleri ve buralara bağlı köylerde söylenen 32 layla/ninni ezgileriyle notaya alınmıştır. Türkü nitelikli bu ninnilerin müzikal analizi yapılmıştır.
Kırık hava ve uzun hava türünde literatüre kazandırılan bu özgün türküler, Türk müzik kültürü açısından gün yüzüne çıkarılmış bir hazinedir.
Gül Sakarya Keman Eğitiminde Bedensel Farkındalık “Yoga, Nefes ve Meditasyon” isimli bu kitap, keman çalma yolculuğunda bedenin işlevini derin bir farkındalıkla vurgulamak ve geliştirmek adına yazılmıştır. İnsan bedeni, keman çalmak gibi zorlu bir görevi yerine getirmeye yarayacak bazı fonksiyonları bizlere doğal olarak sunmuştur. Bedeni tanımak, yönlendirmek ve gerektiğinde ona hükmetmeyi başarabilmek, keman öğrenimi sürecinde karşılaşılan engelleri ortadan kaldırmaya yardımcı olabilecek bir yol olarak karşımızda durmaktadır.
Doğallık ilkesinin, beden farkındalığının ilk ve en önemli unsuru olarak benimsendiği bu kitapta, yoga disiplini içerisinde yer alan duruşlar (asanalar), nefes teknikleri, meditasyon çalışmaları ve hatta el yogası olarak da bilinen mudra uygulamaları bilimsel temellere dayandırılarak sunulmuştur.
Keman öğrenimi sürecindeki bireylere ve alan yazına katkı sunması temennisiyle...
Gökalp Parasız, Ozan Gülüm Keman eğitimi süreçlerinde seslendirilen Türk müziği eserlerinin çalımına katkı sunması amacıyla oluşturulan bu kitap, keman eğitiminde dizi seslendirmenin öneminden hareketle hazırlanmıştır. Bu kitap, başta örgün eğitim kurumlarında keman eğitimi alan öğrenciler olmak üzere keman çalan herkese yöneliktir. Bu kitapta 14 farklı makamda farklı çalışma şekillerinin yer aldığı 14 dizi çalışmasına yer verilmiştir. Diziler öncelikle usul ve ölçü çizgisi olmadan gösterilmiştir. Ardından 4/4'lük usulde ve aksak usullerde çalım şekillerine yer verilmiştir. Aksak usuller gösterilirken usul gruplamaları göz önüne alınmıştır. Bunun yanında makamın karar sesinin seslendirme boyunca merkezde kalmasına özen gösterilmiştir. Bu nedenle aksak usuldeki gösterim şekilleri basit usuldeki gösterim şekillerinden farklı tasarlanmıştır.
Çalgı eğitimi alanına katkı sunması dileğiyle…
Ozan Gülüm Keman eğitimi sürecinde Türk halk müziğine yer verilmesi ve eşlikli çalışmaların yapılması keman eğitimcileri tarafından önemli görülmektedir. Bu kitapta, öğrencilerin teknik ve müzikal gelişimi ve uyarlanan eserlerin yöresel üslubu düşünülerek keman için düzenlenmiş ve uyarlanmış beş Türk halk müziği eseri bulunmaktadır. İki, üç, dört ve beş kemandan oluşan toplulukların seslendirebileceği eserlerin bulunduğu bu kitapta, örgün keman eğitimi verilen kurumlardaki öğrenciler başta olmak üzere bir keman topluluğu olarak Türk halk müziği eserleri seslendirmek isteyen herkes için birlikte çalma-çalışma etkinlikleri yapabilecekleri bir çeşitlilik sağlamak amaçlanmıştır.
Keman eğitimcileri ve öğrencilerinin faydalanacağı yararlı bir kaynak olması ümidiyle…
Aytekin Can İletişim Fakültelerinde Ders Kitabi Olarak Okutulan Kısa Film, Kısa Film Türleri, Kısa Film Yapımı Türkiye’de Kısa Film Türlerini içermektedir.
Ahmet Berkan Korkmaz Türk Tasavvuf Musikisi hiç şüphesiz Türk Klasik Müziğinin en önemli ve en eski kollarından biri olarak bilinmektedir. Batı müziğinin kiliselerden çıkarak dünyaya yayılmasına benzer şekilde Türk Klasik Musikisi de dergâh, meşk, zikir ve ayinlerde doğup büyüyen Türk Tasavvuf Musikisi temelinde gelişimine başlamıştır. 19. yy'dan itibaren globalleşmeye başlayan müzik dünyasından nasibini Türk Klasik Müziği de almıştır. Birçok Batılı müzisyen, Batı enstrümanları ile Türk müzik kültürünü keşfetmeye başlamış ve çeşitli sentezlerle Türk müziğini modern dünya ile tanıştırmıştır. Benzer şekilde ülkemizin büyük müzisyenleri de Türk Halk Müziği, Türk Sanat Müziği ve diğer Türk Musiki eserlerini orkestralara ve oda müziğine uygun şekilde düzenleyip ulusal/uluslararası birçok konserler vermiştir.
Elinizdeki bu kitap ise ülkemizde butik camialardan biri olan klasik gitar emekçileri için hazırlanmış bir Türk Tasavvuf Musikisi aranjmanı kitabıdır. Daha önce hiç çalışılmamış olan bu alanda kitabımız hem klasik gitar öğrencileri hem de profesyoneller için 13 adet aranjman içermektedir. Aranjmanların kalben icrası için bestelerin orijinalleri ile alakalı çeşitli bilgiler de her notanın arka sayfasında bulunmaktadır. Umarız tüm ilgililerin keyifle faydalanacağı bir kitap meydana getirebilmişizdir. Klasik Gitar camiasına hayırlı olması dileğiyle takdirlerinize sunuyoruz.
Ayça Akdüz Mercanoğlu Bu kitap, nota öğrenmek isteyen herkesin kolaylıkla yapabileceği çalışmalarla nota okuryazarlığına sağlam bir başlangıç sunar.
Ücretsiz sesli-görüntülü materyallerle okuma, yazma, söyleme ve işitme becerilerini en temel seviyede destekler.
Kitabın ritim ve nota kısımları kendi içinde sıfırdan başladığı için ihtiyaç duyulan her sıralama ile kullanılabilir.
Kısaca ister çalgı çalsın ister şarkı söylesin, yedi yaşında ya da yetmiş yaşında olsun, Kolay Nota Öğrenme Kitabı herkes için!
Mine Artu Mutlugün Komedi belki de türler içerisindeki en karmaşık ve kendine özgü mekanizmaya sahip olandır. Herkes komik anekdotlar anlatabilir, şaka yapabilir ve çevresindekileri güldürebilir ancak bunu mizah yolu ile yapabilmek ve komedi dediğimiz üst yapıyı kurgulayabilmek farklı özellikleri gerekli kılar. Mizahı, komediyi ve gülmeyi tam anlamıyla tanımlayan şeyi bugün hâlâ aramaya devam ediyoruz.
Mizah, felsefenin gülen hâlidir ve tıpkı matematik gibi çeşitli kombinasyonlara dayanır. Matematik bu kombinasyonları sayılarla, mizah ise kelimelerle yapar. Mizah zihinsel bir hesaplamanın yanı sıra göndermelere, paradoksa ve dil bilgisine dayanır. Matematiğin olduğu bir dünya daha az gizemli olsa da kesinlikle daha zarif ve büyüleyicidir. Komedinin olduğu dünya da öyle!
Vahap Candan Spor ya da kültür amaçlı gezilerim sırasında mimarlık alanında daha önce duymadığım Türkçe ifadeler, köy yapılarına daha dikkatle bakmama neden oldu. Yapı sanatına ilişkin zengin bir söz varlığına sahip olduğumuzu seziyordum. Eski kaynaklara bakınca o sözcüklerin, zaman tünelinde bizi geziye götüren birer rehber olduklarını fark etmeye başladım.
Eski kaynaklarda doğrudan doğruya köy yapı sanatına ilişkin bir çalışmaya rastlayamadım. Köye ilgi, İkinci Meşrutiyet Devri'nde Türkçü aydınlar tarafından başladı; Cumhuriyetin ilk yıllarında Atatürk'ün Türk dili, tarihi ve kültür tarihi araştırmalarını özellikle teşvik etmesiyle hızlandı. Ben de Atatürk'ün buyruk ve teşvikleriyle dönemin aydınlarınca halkın ağzından, arının bal topladığı gibi derlenen derleme sözlüklerini taradım. Merakım derinleşti ve tarama sözlüklerini de taradım. Karşılaştırma yapılması faydalı olur, düşüncesiyle Göktürk, Uygur ve Karahanlı devirlerinin konuya ilişkin başvuru kaynaklarını da inceledim. Söz konusu sözcüklerin sadece bir yapıyı ya da yapı ögesini temsil etmediğini; bir kısmının kültür şifrelerimizin izlerini taşıdığını anladığımda ise not almaya başladım. Bu notların Yapı Sanatı Sözlüğü’ne dönüşmesi ise beş yıl süren bir araştırma ve inceleme emeğinin sonucudur.
Sözlüğün, kültür şifrelerimizin anlaşılmasına katkı sağlaması ve faydalı olması dileğimle...
Ebru Güller, Ayça Tokuç, Gülden Köktürk, Kutluğ Savaşır Küçük Tasarımcılar İçin Doğa ve Mimarlık Projemiz, 2017 yılında 206 proje arasından öne çıkarak TÜBİTAK 4004 Doğa Eğitimi ve Bilim Okulları tarafından desteklenmeye değer görülmüştür. 2018 yılında da ikinci kez desteklenmeye hak kazanmıştır. Bu başarıdaki en büyük payın samimi, içten bir proje olmasından kaynaklandığını düşünüyoruz. Sonuç odaklı değil süreç odaklı bir çalışma olup birçok etkinlik bütününde kurgulanmıştır. Burada amaç, çocukların oynarken eğlendiği ve eğlenirken öğrendiği interaktif bir süreç deneyimlemeleridir. Çocuklarımız 1,5 saat gibi kısa bir zaman diliminde büyük bir özveriyle 2 ve 3 boyutlu tasarım çalışmalarını gerçekleştirmişlerdir. Harika fikirleri, çevre sorunlarına karşı geliştirdikleri özgün çözüm önerileri ve başarılı tasarımları için hepsini ayrı ayrı tebrik ediyoruz…
Huriye Kuruoğlu - Mikail Boz Dünyada olduğu gibi ülkemizde de akademik çevrelerde insan duygularına dair pek çok çalışma olmasına karşın gülmeye dair çalışma yok denecek kadar azdır. Bunun nedeni ise genellikle 'gülme'nin avam bulunması ve ciddiye alınmayışıdır. Acı ve üzüntü daha evrensel olma özellikleri taşırken mizah daha yerel ölçeklerdedir. Çünkü her toplumun kültürel geçmişi ve birikimi önemli ölçüde neye gülüneceğine dair uzlaşımları içinde taşır. Ülkemiz örneğinde olduğu gibi insanlık tarihinde de pek çok ülkeye bakıldığında siyasal ve toplumsal baskılarla mizah arasında doğru bir orantı göze çarpar. Ciddiyet, tarihte her zaman soylular ve devlet kurumlarıyla özdeşleştirilmiştir. Buna karşın gülmek ve komedi ise daha alt sınıflara ait bir edim olarak halkla ilişkilendirilmiştir. Öte yandan kahkaha bozguncu ve tehlikeli olma potansiyelini de içinde taşıması nedeniyle her şeyden daha büyük bir güçle, iktidarı sarsabilir. Bu yüzden iktidardakiler, tarih boyunca bu tehlikeli sesi susturmanın yollarını aramışlardır. Halklar ise mizahı iktidarlara karşı kullanmıştır.
Bu çalışmada, mizahı farklı boyutlarıyla inceleyen metinler ve yine mizahın farklı kitle iletişim araçlarında dönemsel olarak nasıl yer aldığını inceleyen makaleler yer almaktadır.
Ali Barışık Dinleyememek ve düşünmek... Oyuncu, sahnede dinleyemediği için düşünen, düşündüğü için dinleyemeyen bir hâle geldiğinde, “gerçekten yaşamak” fikrinden uzaklaşarak kendini içinden çıkılması zor bir döngünün içine sokar. İşte Meisner tekniği, oyuncuyu bu döngüden kurtarmak için üretilen egzersizler bütünüdür. Meisner egzersizleri; oyuncuları yapaylıktan kurtarmak, onları aktif hâle getirerek sahnede olan her şeyi gerçekten yaşamaları için cesaretlendirmek, onların partnerlerini görerek ve dinleyerek onlara verdiği cevaplarla uyumlu eylemler geliştirebilmeleri için yaratıldı. Bu tekniğin temel aracı olan tekrar egzersizlerinde amaç, oyuncuların aktif dinleme yeteneklerini geliştirerek iki oyuncu arasındaki bağı ve ilişkiyi kuvvetlendirmektir. Meisner tekniğinde oyuncular, partnerlerinde gördükleri her değişimi, en yüksek ayıklık seviyesiyle anbean yorumlayarak, yarattıkları bir andan beklemedikleri başka bir ana geçerek “gerçekten yaşamak” adında bir yolculuğa çıkıyorlar. Bir sonraki adımda ne olacağının bilinmediği, dürtülerin sansürlenmediği, oyuncunun içinde var olan her şeyin serbest bırakıldığı bu oyunculuk tekniğinde, bilinmeyen çok şeyin keşfedilmesi sağlanacak.
Fatih Sakallı Modern Türk Tiyatrosu Üzerine İncelemeler, Tanzimat'tan günümüze kadar yazarlarımızın kaleme aldığı tiyatro eserleri hakkında yazılan inceleme ve değerlendirme yazılarından oluşuyor. Kitapta; Ahmed Midhat'tan Abdülhak Hâmid'e, Reşat Nuri Güntekin'den Hüseyin Rahmi Gürpınar'a, Yakup Kadri Karaosmanoğlu'ndan Yaşar Nabi Nayır'a, Feyyaz Kayacan'dan Bekir Büyükarkın'a, Osman Zeki Özturanlı'dan Yahya Akengin'e birçok yazarımızın tiyatro eserleri farklı bakış açıları ile değerlendiriliyor. İnsanın sanat yapan bir varlık olması, tiyatronun da insanı en iyi anlatan sanat dallarından birisi olması, bu inceleme ve değerlendirmeler ile bir kez daha gözler önüne seriliyor. Konuşma ve eylemlere dayanan tiyatro, aynı zamanda da toplum kültürünü yansıtan bir sahne sanatıdır. Bu kitaptaki metinler de kültürümüzün yansımalarını ele alıyor. Kitapta ele alınan inceleme ve değerlendirmeler ile Türk toplumunun yaşantısı, değerleri, yanlışları, çıkmazları, yaşanmışlıkları, kavgaları, mücadeleleri, komiklikleri vb. hâlleri yansıtılmaya çalışılıyor.
Bereket Köse Son yıllarda artan rekabet, spor aktivitelerini izleme oranındaki artış, kazanma arzusu, cezbedici ödüller, özellikle uluslararası organizasyonlarda ülkelerin kendilerini gösterme, kazandıkları başarılarla daha fazla tanınma ve prestij sağlama hedefleri gibi bir çok faktör, sporcuların performanslarını ergojenik olarak arttırabilecek yeni antrenman metotlarının da bu alandaki bilimsel çalışmaların merkezine alınmasına yol açmıştır.
Bu bağlamda yüzyıllardır çeşitli alanlarda performans arttırmak için kullanılan müzik, son yıllarda spor bilimcilerin de dikkatini çekmiş ve söz konusu bilimciler tarafından müziğin sporcularda da fiziksel ve psikolojik performansı arttırabileceğine, aynı zamanda çeşitli müzik türleri ile performans arasında bir korelasyonun olduğuna yönelik araştırma sonuçlarına ulaşılmıştır.
Örneğin müziğin koşu performansını ve süresini artırmasının yanı sıra yatıştırıcı müziği dinlemenin de beynin hipofiz bölgesini etkileyerek organizmadaki stresin düşürülmesine neden olan hormonların salgılanmasına yardımcı olması otonom sinir sistemini dolaylı bir şekilde etkileyebilmesi sonucu egzersiz sonrası daha hızlı toparlanmayı da sağlayabilmekte olduğu ifade edilmiştir.
Bu kitap da, müziğin aerobik-anaerobik performansa aynı zamanda egzersiz sonrası toparlanmaya etkisinin incelenmesi amacıyla hazırlanmıştır.
Avni Ünal, Ayşa Başak Harmancı, Begüm Aytemur, Erhan Özden, Hasan Tahsin Sümbüllü, Levent Türkel, Mehmet Kayhan Kurtuldu, Mehtap Aydıner Uygun, Milad Salmani, Necati Cemaloğlu, Özgür Sadık Karataş, Şevki Özer Akçay, Ülkü Sevim Şen, Yavuz Şen Charles Darwin (1809-1882), “Bilim ve sanat, bir kuşun iki kanadı gibidir. Bu iki kanadı kullanabilen toplumlar uçar ve özgür olurlar.” der. Carl Sagan (1934-1996), bilimi, “bir bilgi yığınından fazlası, bir düşünce şekli” olarak tanımlar. Howard E. Gardner (1934-), fizik vb. pozitif bilimlerin konularına ilişkin kavrayışın şiir, resim, müzik, sosyoloji, psikoloji gibi alanlara dair kavrayıştan oldukça farklı olduğunu savunur. Cahit Arf (1910-1997) ise bilim ve güzel sanatlar arasında pek fark olmadığını, sanatçının güzel duyguları görsel ve işitsel olarak çıkarmaya çalıştığını, bilim insanının ise bunu mantıkla yaptığını, ikisinin de ortak yanının doğayı kavrama olduğunu, söyler. Dolayısıyla pozitif bilimlere ait kavrayış alışkanlıkları, estetik değerlere dayalı müziksel (ve genel olarak sanatsal) üretimleri ve uygulamaları kavramada hatalara yol açabilir. Çünkü sosyal bilimler gibi müziksel uygulamaların da doğası, pozitif bilimlerin doğasından farklıdır. Bu nedenle müziksel pratiklere ilişkin kavrayışlar için pozitivist paradigmalardan farklı ve indirgemeci olmayan, bütünsel (holistik) felsefeye dayalı yaklaşımlarla araştırmalar yapmak, araştırılan konunun kendi bağlamından koparılmadan, hayatın içindeki varoluş biçimleriyle ve doğal ortamındaki hâliyle kavranmasını sağlar. Böylece olası yanlış anlamalar/anlamlandırmalar en aza indirilebilir. İşte bu kitabın temel çıkış noktası; bu olası yanlış anlama/anlamlandırmaları en aza indirecek araştırma yaklaşımlarını ve metodolojileri, müzik bilimleri araştırmacılarına rehber olabilecek bir kaynakta bir araya toplayabilmektir.
Bu kitapta yer alan bölümler, üç grupta toplanabilir. Birinci grupta bilimsel araştırmanın genel özellikleri, sanat ve bilim yönleriyle müzik ve müzikte bilimsel araştırmanın ilk üç adımı ile müzik araştırmalarında dikkat edilmesi gereken etik ilkeler konuları ele alınmıştır. İkinci grupta yer alan bölümler, müzik araştırmalarına özgü müziksel analiz yöntemleri (makam, usûl güfte, form, vb.) ile sosyal bilimler araştırmalarında da kullanılan yöntemlerden müzik alanına uygun olan nitel ve nicel yaklaşımları (alan araştırması, arşiv araştırması, hermenötik, anket/ölçek geliştirme) ve analiz örneklerini içermektedir. Üçüncü grupta yer alan bölümler ise nitel ve/veya nicel yöntemlerle elde edilen verilerin hangi tekniklerle (içerik analizi, istatistik, bilgisayar yazılımları vb.) analiz edilebileceğine dair açıklamalar ve örnekler sunmaktadır. Bu çalışmanın; okuyan, yazan, araştıran, düşünen, sorgulayan, üreten, Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk’ün işaret ettiği gibi en hakiki mürşit olarak ilmi benimseyen tüm araştırmacı, öğrenci, eğitimci ve bilim insanlarına yararlı olmasını diliyoruz.
Eckhard Nolte, Gökmen Özmenteş, Nesrin Kalyoncu, Sezen Özeke, Hatice Çeliktaş, Cemal Özata, Özlem Öztürk, Gökhan Öztürk, Ebru Tuncer Boon, Nurtuğ Barışeri Ahmethan Müzik eğitimi alan yazınında sık kullanılan “yaklaşım”, çok yönlü bir kavramdır. Bazen eğitim ve öğretim sürecinde temel alınan düşünceyi veya anlayışı, bazen dersin ana karakteristiğini, bazen iletişim biçimini veya kimi zaman da yönteme dair işlemleri işaret edebilir. Bu kitapta böylesine farklı kullanım biçimlerinin tümüne değil, “pedagojik yaklaşım” ve “öğretme-öğrenme yaklaşımı (didaktik yaklaşım)” kavramlarına odaklanılmıştır. Pedagojik ve didaktik yaklaşımların bazıları eğitim ve öğretime dair genel çerçeveler sunarken, bazıları kendi içinde sistem oluşturabilecek şekilde çok boyutlu bir yapı göstermekte ve bunlar kitabımızda “çok bileşenli yaklaşım” olarak nitelendirilmektedir. Çok bileşenli olma hâli, yaklaşımın bir veya birden fazla unsurunda bulunabilir. Kitabımızda, müzik eğitiminde çok bileşenli yaklaşımlardan seçki yapılarak bir başucu kaynağının okuyucuya sunulması amaçlanmıştır. 20. yüzyılın ilk yarısında geliştirilen müzik-pedagojik yaklaşımlardan Jaques-Dalcroze Yöntemi, Elementer Müzik ve Hareket Eğitimi/Orff-Schulwerk ve Kodály Yöntemi; 20. yüzyılın ortasından itibaren geliştirilen öğretme-öğrenme yaklaşımlarından da Programlı Öğrenme Yaklaşımı, Tam Öğrenme Modeli, İş Birlikli Öğrenme Yöntemi, Kültüre Duyarlı Müzik Eğitimi ve Yapılandırmacı Öğrenme Kuramı çalışmamıza dâhil edilmiştir. Kitap, yaklaşımların tarihsel gelişiminin, pedagojik ve didaktik niteliklerinin ele alındığı “kuramsal kısım” ve yaklaşımlara ait “uygulama örnekleri” olmak üzere iki ana bölümden oluşmaktadır. Kapsamlı giriş bölümünde ise, her bir yaklaşımın gelişim bağlamı ele alınarak eğitim tarihindeki yerlerinin görünür kılınması amaçlanmıştır.
Ali Gürsan Saraç Birinci kitabımız Müzik Eğitiminde Kuramdan Uygulamaya Temel Kavramlar, Genel Öğretim Yöntemleri, Özel Öğretim Yöntemleri, Müzik Öğretiminde Öğrenme-Öğretme Sitilleri, Müzik Öğretiminde Zaman Yönetimi, Müzik Öğretiminde Ders Çalışma Becerileri, Müzik Öğretiminde Motivasyon, Müzik Öğretiminde Okul Deneyimi ve Uygulamaları ve etkinliklerini kapsamaktadır. Kitabımızın özelliği; her bir yöntem ve tekniğin kullanılmasında en iyi kullanım için rehber ilkeler ve etkinliklerin çalışma yapraklarıyla düzenlenmesi ve altyapılı şarkılarla (playback) örnek işlenişler içermesidir. Öğretmen ve öğrencilerimizin kolaylıkla her zaman kullanabileceği temel bir kaynaktır. Bu özelliği nedeniyle de Pedagojik biçimlenim (formasyon) için önerilmektedir.
Ali Gürsan Saraç İkinci kitabımız Müzik Eğitiminde Kuramdan Uygulamaya Oyun Dans Devinim, Şarkılarla Dil Öğretimi (Yabancı Dil), Okul Öncesi Müzik Öğretimi ve Uygulamaları, İlköğretimde Müzik Öğretimi ve Uygulamaları, Ortaöğretimde Müzik Öğretimi ve Uygulamaları, Müzik Öğretiminde Etkinliğe Dayalı Yeni Yaklaşımlarla 5 Öğretim Modülü, Yedi Eldivenli Dinleme/Söyleme/Çalma Tekniği Model Önerisi ve etkinliklerini kapsamaktadır. Bu kitabımızın özelliği III rd International Eurasian Educational Research Congress (EJER)' de sunulan, ülkemiz ve dünyada ilk kez müzik etkinlik temelli müzik öğretimi konusunda uluslararası bildiri olarak sunulan ve yazar tarafından geliştirilen yepyeni ilke, strateji, düşünce biçimi, öğrenme-öğretme kuramı, öğretim yöntemi, öğretim tekniği ve ölçme değerlendirmelerin yer almasıdır. Öğretmen ve öğrencilerimizin her zaman kullanabileceği altyapılı şarkılarla CD’den yararlanarak kolaylıkla kullanılabilecek temel bir kaynaktır. Bu özelliği nedeniyle de Pedagojik biçimlenim (formasyon) için önerilmektedir.
Ali Gürsan Saraç “TOPLUMA HİZMET UYGULAMALARI” dersi için hazırlanan kitabımızın konuları, MEB’in programlarının çerçevesinde yer alan belirli gün ve haftaları geliştirerek ’Etkinlik Uygulama/İşleniş Süreci’, ’Proje Etkinliği’ ve ’Müzik Etkinliği’ başlıklarında öğretmen ve öğretmen adaylarımızın kullanabilecekleri bir yaklaşımla düzenlenmiştir. On dört proje konusu kurgulanarak oluşturulmuş ve her bir konu için şarkılar Yeni Nesil Popüler Gençlik Şarkıları başlığında yine ülkemizde bir ilk olarak Pop-Rock Soundla yeniden düzenlenmiştir.
Şarkılarımızın konuları belirlenirken belirli gün ve haftalardan örnek olarak on dört tanesi seçilmiş ve onların işlenişi ile ilgili bilgi yaprakları düzenlenmiştir. Kitabımızın ekinde verilen CD’de şarkılar, öğretmen ve öğrencilerin kolaylıkla seslendirebilmeleri için halfplayback ve playback olarak verilmiştir.
Kitabımızın konuları; Yaşamımız Sevgi Dolsun, Her Çocuk Bir Çiçektir, Bir Güler Yüz Göster Geleceğe, Çocuklar İçin Işık Olmalı, Bütün İnsanlar El Ele Versin, Barışa Çağrı Yapalım, Ben Geldim Dünya, Bir Şarkı Söyle Bana, Doğanın İncisi Yeşili Koruyalım, Anadolu Barış Sevginin Yolu, Dans Ederek Tanımak Güzel, Sizinle Beraber Yaşamak Ne Güzel, Savaşsız Olsun Bu Dünya Bundan Ne Çıkar?, Engelleri Sevgi ve Hoşgörüyle Aşalım şeklinde projelendirilmiştir. Öğretmen adaylarımız isterlerse örnek projeleri uygulayabilecekler isterlerse de bu örnekleri inceleyerek başka projeler geliştirebileceklerdir.
Kitabımız, bilimsel projelerle ders kitabı olma özelliğinin yanı sıra tüm öğretmen ve öğretmen adaylarının sınıfça kullanabileceği temel bir kaynaktır. Çalışmamız, aynı zamanda Eğitim Bilimleri uzman görüşlerince “Eğitim Fakültelerinde bu dersi veren tüm anabilim dalları için kullanıma açıktır.” şeklinde nitelenmektedir.
Sevgili meslektaşlarımız ve öğrencilerimize, meslek yaşamlarında MEB ve Avrupa Birliği Projelerine sunmak için geliştirebilecekleri ve her zaman kullanabilecekleri ,konserlere/gösterilere dönüştürebilecekleri bir kaynak olarak kullanabilmeleri
umuduyla armağan ediyorum.
Selam ve sevgilerimle...
Cahit Aksu Örgün temel müzik eğitiminde yaşanan önemli sorunlardan biri, müzik öğretmenlerimizin öğretim programını benimseme ve içselleştirme aşamasında geliştirdikleri tutum ve ön yargılardır. Öğretmenlerden bir kısmı programların eskilerinden önemli farklılıklar göstermediğini ve bu nedenle önemli değişiklikler yapmadıklarını; bir başka kısmı, programın bazı kazanımlarının çok zor olduğunu, o nedenle programı tam olarak uygulamadıklarını; bazı öğretmenler, müzik derslerinde yaşanan bazı sorunların programın tam olarak uygulanmasına engel olduğunu ve bu yüzden programa çok da bağlı kalmadıklarını; bazı öğretmenler de programları, müzik etkinliklerinde birincil kılavuz olarak görmediklerini belirtmektedirler.
Müzik öğretmenlerinin, öğretim programlarını daha iyi tanıyıp önemini ve işlevini daha iyi anlayabilmeleri, onu benimseyip içselleştirebilmeleri için 2018 yılında, “YÖK Öğretmenlik Lisans Programları” geliştirme çalışmaları sonucunda, müzik öğretmenliği lisans programında 2 kredilik zorunlu “Müzik Öğretim Programları” dersi kapsanmıştır.
Dersin içeriği, programda: “öğretim programlarıyla ilgili temel kavramlar; müzik dersi öğretim programlarının geçmişten günümüze gelişimi; güncel müzik dersi öğretim programının yaklaşımı, içeriği, geliştirmeyi amaçladığı beceriler; öğrenme ve alt öğrenme alanları; kazanımların sınıflara göre dağılımı ve sınırları, diğer derslerle ilişkisi; kademeler arasındaki müzik dersi öğretim programlarının ilişkisi; kullanılan yöntem, teknik, araç-gereç ve materyaller; ölçme değerlendirme yaklaşımı; öğretmen yeterlilikleri” (www.yok.gov.tr) şeklinde verilmiştir.
Bu kapsamlı içerikle, özellikle müzik öğretmeni adaylarının mesleki uygulamalarının en temel ve en meşru dayanakları olan öğretim programı hakkında daha detaylı bilgiler edinmeleri, programın fonksiyonu ve önemini, henüz adayken algılayabilmeleri amaçlanmıştır.
Bu kitap, yazarın 2018 yılında yayınlanmış olan “Cumhuriyet Dönemi Örgün Temel Müzik Eğitimi'nde Müzik Öğretim Programları (1924-2017) ve Müzik Eğitiminde Yapılandırmacılık” isimli kitabının devamı niteliğindedir. İlk kitapta; cumhuriyet tarihimiz boyunca özellikle örgün temel müzik eğitimi uygulamalarına rehberlik eden “Müzik Öğretim Programları”, program unsurları açısından kronolojik olarak tanıtılmış ve bu programlarda temele alınan öğrenme yaklaşımları hakkında bilgiler verilmiştir.
Bu kitapta ise aynı müzik öğretim programlarının temel eğitim felsefeleri ve programların sosyolojik temelleri bağlamında “Okulun ve Programın Sosyal Fonksiyonu ve Alt Bileşenleri”, yine kronolojik olarak analiz edilmiştir. Böylece özellikle müzik öğretmeni adaylarımızın, öğretim programlarında vurgulanan felsefi ve sosyolojik bağlamın ve program paralelinde yürüttükleri etkinliklerin felsefi ve toplumsal karşılıkları ve çıktılarının neyi ifade ettiğini daha iyi görmeleri amaçlanmıştır.
Bahar Güdek, Damla Bulut, Ferit Bulut, Ilgım Kılıç Tapu, İzzet Yücetoker, Muzaffer Özgü Bulut, Sabahat Burak, Serkan Özay, Tolga Güler İlköğretimde müzik, bir öğrencinin eğitiminin önemli bir parçası olarak kabul edilir. Müzik çalışmalarından elde edilen faydalar oldukça fazladır ve çok yönlü bir eğitime önemli ölçüde katkıda bulunur. Öğrencileri yaşadıkları dünyaya tam olarak hazırlamak için müzik, eğitimin vazgeçilmez bir parçası olarak her zaman var olmalıdır. Müzik öğretimi kitabı, öğretmenleri sınıf uygulamaları, müzik dili öğrenimi, kişisel gelişim ve müzik alanlarında ana ilkeleri güncel araştırmalara dayanan çeşitli yaklaşımlarla aydınlatmak ve bu alana bir çerçeve getirmek amacıyla hazırlanmıştır. Bu kitap aynı zamanda, çalışmakta olan öğretmenlerin müzikle ilgili donanımlarına katkı sağlarken sınıf öğretmeni ve müzik öğretmeni adaylarının eğitiminde de kullanılabilir.
İclal Kardıçalı Geçmişten günümüze müzik dünyasında bir yolculuğa hazır mısınız?
Müziğin tarihçesi, temel müzik bilgileri, yerli ve yabancı müzik türleri, müzik çalgıları, dansların, şarkıların da yer aldığı bu kitap, renkli çizimleri ve yalın anlatımı ile erken çocukluk döneminden itibaren herkes için…
Uğur Alpagut Bu kitapta ele alınan konular, kavramlar ve tanımlamalar bize 18. yüzyılın ikinci yarısından başlayarak müzik kültüründe etkin olan Aydınlanma Çağı’ndan günümüze kadarki gelişmeleri ve temel özellikleri işaret eder.
Otantik ve klasik yaklaşımlar ise müzik kültürünün oluşum ve gelişim aşamalarında doğrudan belirleyici rolü olan ögeleri içerir.
Atatürk'ün müzik sorunlarına bakışı, çağdaş anlamda önemlidir. Cumhuriyet'in kuruluş döneminde Atatürk'ün müziğin ülkemizdeki gelişimine katkıları ve bıraktığı izlerle birlikte ele alınan geniş kapsamlı konular, kitabın sözü edilen içeriğine katkı sağlamaktadır.
Güncel sosyal, kültürel ve politik gelişmeler göz ardı edilmeden, hem müzik kültürümüzün daha derinliğine irdelenebileceği hem de küresel dayatmaların müzik kültürümüze verebileceği zararları ve çözümlerini daha sağlıklı değerlendirebileceğimiz düşünülmüştür.
Gérard Ducourneau Bakıma yönelik uygulamalar ve yardım ilişkisi arasındaki sınırda yer alan müzik terapisi, hastanelerde ve pek çok sağlık biriminde (pediatri, gerontoloji, anestezi, diş hekimliği, vb.) yaygınlaşmaktadır. Ayrıca, çeşitli ruhsal bozuklukların tedavisinde kullanılan psikoterapötik bir yöntemdir. Bilimsel temellere dayalı bir disiplin olarak dünya çapında kabul görmesine katkıda bulunan ülkelerden birinin de Fransa olduğu göz önünde bulundurularak, bu alana yıllarını adamış olan Gérard Ducourneau'nun tarihsel kaynak ve profesyonel günlük niteliğindeki yapıtı, Türkçeye kazandırılmıştır. Sağlık uzmanlarının, terapistlerin, öğrencilerin, kısaca konuya ilgi ve merak besleyen herkesin yararlanabileceği bu kılavuz, ilk Türkçe baskısıyla karşınızda.
Kenneth E. Bruscia Müzik terapi kendine özgü metotları, terminolojisi, sınırları, çalışma alanları, eğitim programları, pratisyenleri, gereklilikleri, sorunları vb. bileşenleriyle başlı başına büyük bir disiplindir. Batı dünyasında profesyonel veya amatör merakın yönlendirmesiyle bu disiplinle karşılaşan pek çok kimsenin öncelikli olarak müzik terapinin tanımlanması aşamasında edindiği bir başvuru kaynağı olan bu kitap, 1970'lerden itibaren Bruscia'nın müzik terapiyi tanımlama arzusuyla çıktığı yolun bir sonucudur. Bu kitapta müzik terapiye ilişkin çok şey bulacaksınız; ancak hangi makamın ya da tonun hangi hastalığa iyi geldiği, insanların hangi müziği dinleyerek kanseri yeneceği, ya da hamilelerin hangi müzikleri dinlediklerinde bebeklerinin dahi olabileceği gibi soruların cevapları ne bu kitapta ne de müzik terapi disiplininde bulunur. Aksine bu kitap, vibroakustik terapi, tıpta veya terapide müziğin kullanımı, müzik eğitimi ve müzik terapi disiplini arasındaki farkları gösteren temel bir kaynaktır. Elinizdeki bu çalışma, çok disiplinli bir alan olan müzik terapiye giriş aşamasında en önemli eserlerden birisi olarak, dünyada satıldığı tüm ülkelerde olduğu şekliyle ülkemizde de hem doktorlar, hemşireler, psikolojik danışmanlar gibi sağlık çalışanlarına, hem müzik alanında çalışanlara, hem de konuya ilgi duyan herkese hitap eder. Böyle bir kitabı kaleme aldığı için Kenneth E. Bruscia'ya ne kadar teşekkür etsek azdır.
Fahri Sezer Ruhun gıdası olarak adlandırılan müzik, tarih boyunca fizyolojik ve psikolojik sorunların tedavisinde kullanılmış ve tedavi uygulamalarının merkezinde yer almıştır. Türk-İslam tarihinde de önemli bir tedavi yöntemi olarak benimsenen müzikten ve onun tedavi edici gücünden yararlanılmış, sağlık merkezleri inşa edilmiştir. Müzik, Türk-İslam tarihinde, yirminci yüzyıla kadar büyük önem verilerek tedavi amaçlı kullanılmış olmasına karşın son yüz yılda Türkiye'de layık olduğu değeri yeteri kadar görememiştir. Müzikle tedavi alanında dünyadaki çalışmalara yol göstermiş bilim adamlarını yetiştirmiş ve müzikle tedavinin uygulandığı hastaneler inşa etmiş bir bilimsel tecrübeye sahip olmamıza karşın yakın tarihimizde bu alana yeterli değerin verilememesi bu kitabın hazırlanmasında motive edici bir rol üstlenmiştir. Müziğin tedavi edici rolünün ve psikolojik etkilerinin, kullanılan teknik ve modellerin neler olduğunun anlatılmaya çalışıldığı bu kitap; rehberlik ve psikolojik danışma alanındaki uzmanlara, psikologlara, sağlık çalışanlarına faydalı olması temennisi ile hazırlanmıştır.

Şevki Özer Akçay Sanat dalı olarak müzikle uzun yıllar uğraşmanın yanı sıra zihnimde sürekli canlılığını koruyan bir merak ve ilgi, beni müzik ve beyin ilişkisini araştırmaya yöneltti. Bu süreçte, beynin gizemli ve muhteşem yapısı, davranışlar üzerindeki etkisi ve müziğin bu etkileri yönlendirme gücü merakımı daha da ileri taşıdı. Sonunda, müzik sanatıyla nörobilimin kesiştiği nöromüzikoloji alanında öğrenecek ve keşfedecek çok fazla gizem olduğunu görerek yoğun literatür okumaları yaptım. Bu çalışma, 2015 yılından başlayarak çeşitli proje ve yayınları da besleyen geniş literatür okumalarının bir sonucu olarak hayat bulmuştur. Nöromüzikoloji gibi ülkemizde yeni gelişmekte olan bir alan için pek çok kavramı, paradigmayı, yöntem ve tekniği, örnek çalışma sonuçlarıyla bir arada sunmaya çalıştığım bu kitabın, tüm camiaya yararlı olmasını temenni ederim.
Ferda Öztürk Kömleksiz, Gül Kahveci “Okul öncesi özel eğitimde müzik etkinlikleri kuramdan uygulamaya okul öncesi dönem ve özel eğitime gereksinim duyan çocuklar için planlanmıştır.”
Ortak birlikteliğin ve iş birliğine dayalı bir çalışmanın ürünü olan bu kitap; özel eğitim, okul öncesi ve müzik öğretimi alanlarında çalışan ve bu alanlara merak duyan kişi, öğretmen ve araştırmacılar için hazırlanmıştır. Bu nedenle kitabın iki ana bölümü bulunmaktadır. Bunlardan ilki kuramsal alt yapı, ikincisi ise etkinliklerden oluşan uygulama bölümüdür. Okul öncesi özel eğitime gereksinimi olan çocukların eğitim programının sunulmasında, tanıya özel öğretim stratejilerine de yer verilmiştir.
“Bir ders öğretim programı nasıl okunur? Okuyucu tarafından nasıl işlevsel hâle getirilebilir? Ders öğretim programında yer alan kazanımlar doğrultusunda müzikten yararlanarak bir etkinlik nasıl düzenlenir?” soruları, bu kitabın çıkış noktasını oluşturan otuz adet müzik etkinliğinin ortaya konmasını sağlamıştır. Bu kitabı hazırlayan yazarlar tarafından akademik anlamda yapılan çalışma alanları doğrultusunda bir ders öğretim programından yola çıkmaya karar verilmiş ve bu konuda “T.C. Millî Eğitim Bakanlığı Okul Öncesi Özel Eğitim Öğretim Programı” temel alınmıştır.
Bu kitapta yer alan müzik etkinlikleri, okul öncesi dönem ve özel eğitime gereksinim duyan çocuklar için planlanmıştır. Bununla birlikte müzik dayanaklı öğretimin kanıt temelli bir yaklaşım olduğunun açıklanmasından sonra pek çok öğrencinin öğrenirken müzikten yararlanabileceği düşünülmektedir. İlişkili kapsamda kitabın; öğretmenlerin olumlu ve güvenli öğrenme ortamlarının oluşturmasında, program kazanımlarında öğrenilenlerin kalıcılıklarının arttırılmasında okul öncesi, ilkokul- kaynaştırma, bütünleştirme ortamlarında kullanılabileceği ve çocukların mutlu öğrenmeler gerçekleştirebileceği dileklerimizle.
Ali Gürsan Saraç
Beyza Aral Bahtiyaroğulları Türk Sanatının İslam öncesi devirleri söz konusu olduğunda bilhassa Erken Devir Türk Sanatı başlığı altında incelenen Uygur devri ve Uygur Resim Sanatı şüphesiz ayrıcalıklı bir konuma sahiptir. Kabaca M.S. VIII yüzyıldan XV. yüzyıla kadar, Orta Asya’nın kozmopolit ortamında meydana getirdikleri güçlü medeniyet ve İpek Yolu çevresine konumlanmış olan Uygur şehir merkezlerinin stratejik konumu gibi nedenlerle Uygur toprakları daima göz önünde olmuş ve bu topraklarda yetişen Türk Uygur sanatçılar, Orta Asya Sanatının geneline çok önemli katkılar sağlamışlardır.
“Orta Asya Uygur Resim Sanatında Biçim ve Anlam” başlıklı bu kitapta, konularına göre kategorilere ayrılan Uygur resimlerinin, öncelikle hangi inanç çerçevesinde geliştiği belirlendi. Eserler, form ve kompozisyon bakımından değerlendirilirken ayrıca bu resimlerin her birinin bağlantılı olduğu konu, bu konuya bağlı olarak kompozisyona yerleştirilen farklı türde objelerin sembolik anlamları ve figürlerin kimliği tespit edilmeye çalışıldı. Buna ek olarak, resimlerin eski Türk gelenekleriyle olan bağlantıları da irdelendi. Bütün bunlar yapılırken kimi zaman eski Uygurca Budist ve Manihaist metinlerden kimi zaman Budist efsanelerden ve Budist Sutra’lardan da faydalanıldı.
Bugüne kadar Orta Asya Uygur Resim Sanatına ilişkin bazı çalışmalar yapılmış olsa da hiçbir çalışmada Uygur Resim Sanatı, biçim ve anlamın bir arada değerlendirildiği bir bütün halinde ele alınmamıştır.
Bu kitapta ilk kez, Orta Asya Uygur Resim Sanatını her kategoriden seçtiğimiz örnekler ile ikonografik ve ikonolojik açıdan ayrıntılı bir biçimde topluca değerlendirmeye çalıştık.
Uygur Sanatı adına yapmak istediğimiz pek çok şey var.
Yolumuz uzun…
Ali Gürsan Saraç OYUN DANS MÜZİK adlı kitabımız; Müzik Eğitiminde Yeni Nesil Popüler Çocuk Şarkıları ve Etkinliğe Dayalı 7 Eldivenli Dinleme/Söyleme/Çalma Tekniği ile; Müzik Etkinliğinde Temel Kavramlar, Türkülerimizle Yaşayalım, Birlikte Söyleyelim, Şarkılı Oyunlar, Benim Ritim Kalıbım, Gösteri Zamanı, Müziği Yaşıyorum, Seslerin Oyunu, Şarkıyı Hareketlerle Söylüyoruz, Dans Edelim, Müzikte Yeni Sesler Öğreniyorum, Farklı Ritimlerle Dans Edelim, Renklerle Notalarım ve Notalarla Harflerim konularına dayalı ders işleniş süreçlerini kapsamaktadır.
Kitabımızın özelliği, her bir konunun işlenişinde ilköğretim 1.sınıftan 8.sınıfa kadar Oyun, Dans ve Müzik etkinliklerine yer verilmiş olması ve sayışma, tekerleme, fıkra, hikâye, masal, bilmecelerimizi konu alan ve pop unsurları taşıyan zengin altyapılarla sözlü ve sözsüz olarak CD ekinde sunulmasıdır.
Kitabımızın diğer bir özelliği de ülkemizdeki 7 bölgeden 7 türkü ve oyun havasının ritim eşliğinde oynanış şekillerini çalıştırma, halfplayback eşliğinde de seslendirerek sergileyebilecek altyapılarla öğretmen ve öğrencilerimiz için hazırlanmış olmasıdır.
Ülkemizde öğretmen ve öğrencilerimizin kolaylıkla her zaman kullanabileceği, etkinlikler yaparak konserler düzenleyebileceği temel bir kaynaktır. Bu özelliği nedeniyle yeni hazırlanan müzik öğretim programına da uygun olup öğretmen adaylarımıza, öğretmenlerimize ve öğrencilerimize önerilmektedir.
Pelin Elcik Yorgancıoğlu Her beden insanlığın hantal tarihinin yükü ile dünyaya gelir. Oyuncu ise bu yükü bir heykeltıraşın çamuru şekillendirmesi gibi şekillendirerek her defasında yeni bir beden yaratır. Farklı yaşlardaki, farklı topraklardaki, farklı cinsiyetlerdeki, farklı renklerdeki bedenlere dönüşür ama hep aynı beden ile yaratır.
Bu kadar karmaşık bir yaratım sürecine sahip olan oyunculuğun hem yaratıcısı hem de malzemesi olan oyuncunun bedeni bu şekillendirişi ancak onu tanıyarak ve ona hükmederek gerçekleştirebilir. Oyuncunun kendi bedenini gündelik yaşam gerçeğinden farklı olarak sahne estetiğine uygun kullanmasını sağlamak; bedeni ruhsal, duygusal ve fiziksel anlamda bir bütün olarak ele almak ile başlar.
Bu kitap ile, oyuncunun bedensel ifadesi için gerekli bedensel farkındalığı oluşturacak belirleyenler, tiyatro tarihi esas alınarak aktarılmaktadır. Bedeni evrimsel olarak şekillendiren sosyal, kültürel, bilimsel ve sanatsal yönlendiricilerin ışığında tiyatro tarihi içerisinde bedenin tarihi incelenmektedir. Tiyatral anlatımın oluşturulmasında “oyuncu” ve temel malzemesi olan "beden" üzerine düşünce üreten, kuramsal nitelikli çalışmalar aracılığıyla yöntemler geliştiren önemli tiyatro ve bilim insanlarının yaklaşımları irdelenmektedir. Hem oyuncunun kendi bedenine hem de kuramcı ve yönetmenlerin oyuncunun bedenine hükmetme çabaları ile oyuncu bedeninin tarihi ortaya konulmaktadır.
Tacettin Tınaz “Udumun Klavyesi” bir ud metodu değildir. Ancak ud metotlarının çoğunda eksik olan veya yeteri kadar detaylı anlatılmayan ve gösterilmeyen; Türk müziği ses sistemi, udun akort edilmesi, makamlara göre perdelerin klavyedeki yeri (1, 3, 4, 5 ses transpoze dâhil) bu kitabın ana konularıdır. Yazar tarafından geliştirilen, Türkiye’de ve dünyada ilk defa bu kitapla müzikseverlerin hizmetine sunulan “Ud İçin Transpoze Cetveli” ve “Transpoze Çarkları” adlı araçlar, transpoze konusunun hem kavranmasını hem de bu işlemin kolaylıkla yapılmasını sağlayacak niteliktedir. Kitabın eki olarak sunulan videolar, konuların kolaylıkla kavranmasını sağlayacaktır. Kitap, metinden ziyade görsel ağırlıklıdır. Görsellerin tamamı renklidir. Görsellerdeki renkler rastgele değil, kavramlar ve terimler ile kodlanarak (eşleştirilerek) kullanılmıştır. Kodlanmış renkler, okuyucunun kavramasını ve algılamasını kolaylaştıracaktır. “Udumun Klavyesi”, ud çalmayı öğretenler ve öğrenenler tarafından yardımcı kitap olarak kullanılabilir.
Cahit Aksu Ülkemizde özellikle iki binli yıllardan sonra daha da yoğunlaşan sınav odaklı eğitim sistemi, bazı olumsuz yan etkileri de beraberinde getirmiştir. Özellikle öğrencileri sıralama odaklı sınavlarda, gerçekte çok rasyonel olmayan bir tutumla bazı dersler ön planda tutulmuş ve eğitimin pek çok paydaşının gözünde müzik, resim, şiir, drama, spor vb. odaklı dersler çeşitli boyutlarda göz ardı edilebilir bir konuma getirilmiştir. Bu kabulleniş, zorunlu temel eğitim süreçlerindeki “Bütüncül Yaklaşım”ı oldukça bozmuştur. Eğitim sistemimizin çok önemli bir sorunu olarak müzik, resim vb. derslerin bütüncül eğitim kapsamı dışında konumlandırılması, bu derslerin organizasyonunda bir olgu olarak karşımızda duran büyük sorunlara yeni bir olgu eklemiştir: bütüncül eğitimin çok önemli bir disiplini olan müzik eğitimi derslerindeki “Göz Ardı Etme” olgusu!..
Müzik eğitiminin kendine özgü bazı özellikleri, öğrencilerin bu konudaki beklentilerini karşılama ve yansıtma konusunda önemli fırsatlar sunar. Müzik eğitimiyle gerçekleşecek özellikle duyuşsal boyuttaki olumlu ilgi, tutum ve değerler bireylerimizin yaşam boyu öğrenme süreçlerine ve hayata bakışlarına yön verecektir. O nedenle genel eğitim süreçlerindeki müzik eğitimi derslerini, çocuklarımızın zihninde, boş, anlamsız, gereksiz, sıkıcı, faydasız, etkisiz bir ders olarak kodlamaktan özellikle kaçınmalıyız. Eğitimin tüm paydaşları olarak sanat eğitimine ve müzik eğitimine dönük duyarlı ve hassas bir tutum sergilemek zorundayız.
Resmî bir program göz ardı edilmek için değil, tam olarak uygulanmak için hazırlanır. Şüphesiz; insan faktörünün olduğu yerde çeşitli sosyokültürel, sosyoekonomik ve sosyopolitik yansımalar öğretim programının tam anlamıyla hayata geçirilmesi önünde bazı engeller teşkil edebilir. Ayrıca bazı büyük toplumsal olaylarla birlikte özellikle doğal afetlerin olumsuz etkileri büyük ölçüde eğitim süreçlerine yansıyabilir. Bu yansıma, öğretim programlarının çeşitli nicelikte ve nitelikte göz ardı edilmesi ile sonuçlanabilir. Önemli olan bu göz ardı etme olgusunu minimize edecek bir yaklaşım ve projeksiyon oluşturmak, bu alanda gerekli tedbir ve düzenlemeleri büyük bir hassasiyetle devreye sokabilme iradesini göstermektir.
Yonca Karul İlyaz “Kitapta; piyanonun Osmanlı’daki serüvenine yönelik genel bir giriş ve piyanonun tarihçesi ile Batı müziğinin ve piyanonun Osmanlı’ya girişi kısaca belirtildikten sonra Osmanlı’da başta hanedan üyeleri olmak üzere piyano ile ilgili kişiler, kurumlar, eğitimciler ve piyano ağırlıklı ilişkiler üzerinde durulmaktadır. Ardından piyano odaklı yapımsal, üretimsel ve tecimsel meslekler, iş yerleri ve iş insanları ayrı ayrı saptanmakta ve betimlenmektedir. Bu bağlamda piyano yapım-üretim, alım-satım, taşım-ulaştırım, bakım onarım ve akort edim ile ilgili süreçler, kurumlar, kişiler ve hizmetler ayrıntılı olarak anlatılmakta ve açıklanmaktadır. Böylece piyano odaklı meslekleşmenin boyut, kapsam, tür ve çeşitleri o dönemin Osmanlı müzik yaşamı, kültürü ve eğitimi örneğinden yola çıkılarak ortaya konulmaktadır. Ayrıca dönemin piyano tecimcilerinin Osmanlı Devleti’ni kendilerini tanıtım amaçlı kullanmaları çok çeşitli ve somut örneklerle betimlenmekte ve irdelenmektedir. Bunlar yapılırken gerekli bilgi, belge ve tablolar ile bulgular yerinde ve uygun biçimde sergilenmekte, yorumlanmakta ve değerlendirilmektedir. Kitap, her biri ilginç çeşitli ekler ve zengin bir kaynakçayla sonlanmaktadır.”